işyerinde çalışıyordum, tv açık haberleri dinliyorum, baktım askeri sevkiyat falan diyor spiker , ben bu saatte ne sevkiyatı ,darbe olmasın bu dedim , darbeymiş .
neye pişmanım biliyor musunuz, keşke elime bayrak alıp cadde ye, sokağa çıksaydı m, gördüğüm askerî, polis aracının önüne kendimi atardım, bakın bunu yapanlara, gazı lik unvanı verildi, maaşlar, tazminatlar hediyeler verildi, çocuklarının önleri açıldı, memuriyet verildi, eğitimleri karşılandı, keşke yapsaydım, olduğum yerde hiç bir hareket te yoktu ama olsun ben pişmanım.
devamını gör...
işten yorgun argın dönmüştüm saat 5 sularında. bi duş alıp devrilip yatmıştım. sabah uyanınca öğrendim her şeyi. iyiki de yatıp uyumuşum mis gibi gereksiz tonla muhabbeti görmemişim.
devamını gör...
cape town'da arkadaşlarla bilardo oynuyorduk ve bir siyah arkadaştan mesaj geldi. türkiye'de "coup" olduğunu yazıyordu. coup ne demek dedim, bizim türklerden bilen olmadı ve aman neyse deyip, oyuna devam ettik. eve gidip yattık ve ertesi sabah işe gidince "darbe" olduğunu duyduk.
devamını gör...
akşam akşam ne anılarımız var be dedirten başlık.

ankara'da, çankaya'da evimdeydim.
ilk bomba veya ses hızı aşılması olayıyla birlikte üst komşunun pencere önündeki saksısı olduğunu tahmin ettiğim bir şeyin önünde oturduğum cama çarpmasıyla bilgisayarımı fırlatıp ışık hızıyla içeri doğru koştum.
gecenin ilerleyen saatlerinde ise zar zar titreyen camlardan birinin sonunda kırılması korkusuyla antredeki halının üzerinde uyudum.
devamını gör...
üni yeni bitmiş, staj yaptığım yerden iş teklifi almışım keyifler yerindeydi. aldığım avansla darbe girişiminden 5 gün önce otostopla önce erikli’ye oradan gökçetepe’ye ordan da gelibolu’ya oradan da çanakkale’ye gitmiştim. darbe günü çanakkale’den çıkıp yine otostopla edremit körfezine gitmek için beni bir emekli polis almıştı. izmir’e gidiyordu. nerde ineceğimi sordu bende bilmiyorum yol nereye ben oraya demiştim akşama doğru 5 gibi akçay’a varmıştım. yorgundum. çadırı kuracak bir yer ararken sahilde bir kır düğünü yapılan bir yerin yanı yanındaki ağaçlık alana çadırımı kurmuştum. ben kurduktan yarım saat sonra bir kaç kişi daha gelip kurdu üstümü değiştirip denize koştum, soğuk suyla duş almıştım. geldiğimde neredeyse 15 çaldır kurulmuştu. bir iki kişi gelip sohbet etmişlerdi ekipmanı eksik olanlara yardımcısı olmuştum. karanlık çökmesiyle birlikte üstümü değiştirip kordon denilen sahil kenarı yere gitmiştim. oturduğum pubda tv yoktu herkesin keyfi yerindeydi bir yaz akşamı mutluğu vardı. saat 11 doğru durduğum yerden çıkıp orada sohbet ettiğim serapla başka bir yere geçmeye karar verdik. kalabalık bir caddeden geçerken o zaman ki başbakan binali yıldırım’ın konuşmasını duyduk serapla. ben inanmadım keyfimize bakalım dedim. o da eşlik etti. 5 dakika geçmemişti ki serap’ın ailesi aradı o telefonu açtı. bizimkiler de arkasından aradı. ya boşverin sıkıntı yok dedim. bakın keyfinize dedim. iyiyim felan dedim. tekrar tekrar aradılar. sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş eve gelmelisin dediler. bende temam deyip yarin sabah geleceğim dedim. serap eve gideceğini söyledi ve ayrıldık. herkesi bir telaş sarmıştı. insanların yüzündeki korkuyu gördüm. alkolün etkisi miydi bilmiyorum ama gülüyordum. herkes oturduğu yerden kalkıp bir yere gitmeye çalışıyordu. bende çaldıra geldim. geldiğimde benim çadır dışında iki kişi kurulu çadırlarını topluyordu. orda korktum arka arkaya arayan aile üyelerimin korkusunu hissettim. bende çadırımı ekipmanımı toplayıp sırtıma atıp bir taksi aramaya kordona tekrar indim saat on iki buçuktu. otogara giderkene yol kenarında gördüğüm atm kuyruğu ve insanların tatil beldelerini terk edilişlerini, korkularını unutamıyorum.
o geceyi unutamıyorum. kötü bir geceydi. araba bulamayıp orda tekrar karşılaştığım camp yerindeki çocuklarla bir otobüs tutup balıkesir merkeze ancak geldik. balıkesir e geldiğimizden saat üç civarıydı. sırtımızda bir hayatla otogara yürürken karşılaştığım insan seline, atılan sloganlar beni hayret etmişti. şarjım bitttiği için kimseden haberim yoktu. ertesi gün öğlen eve gelmiştim. ondan sonra üç yıl boyunca hiç istanbul’dan ayrılmadım.
devamını gör...
birkaç arkadaş ile toplanmıştık fatih'te(pijama partisi gibi).tabu oynarken haberimiz oldu,e parti de yarıda kaldı tabi.üstümüzden uçaklar füzeler geçiyordu.sabahı zor ettik.bir daha eve gidemeyecek miyim düşüncesi sardı hepimizi.
sabah yola çıktım,yollar perişan ortada kimse yok.körlük kitabında yaşıyorum sanki ya da ne bileyim yolun ortasında uçuşan bir saman topağı havası vardı.ürkütücü.
devamını gör...
hala bıkmadınız mı bu muhabbetten diyerek iç sıkıntısı geçirdiğim başlıktır. yetmedi mi ?
devamını gör...
arkadaşımla kahve içmek için dışarı çıkmıştım birden arayan kocam darbe olduğunu söyledi, 80 öncesi doğmuş herkes gibi bir tepki verdim: bu saatte darbe mi olur?
devamını gör...
birilerine merak olan, benim pek de merak etmediğim konu.

merak edenler için yazayım detayıyla.

evi boyuyorduk annemle o hafta. akşam paydos ettik, duştan çıktım. o dönemler yazılarımı yazdığım bir astronomi sitesi vardı. oraya jüpiter ile ilgili bir yazı hazırlıyordum. o sırada koptu kıyamet dışarıda.

önce annemle teyzemi duydum içeride konuşurken (sanırım ben kulaklıkla müzik dinliyordum o sırada.) sonra annem yanıma geldi "gördün mü?" falan gibi bir şeyler deyip benim pencereyi açtı. 2 tane uçak, birbirinin peşinde cilveleşir gibi bir o yana bir bu yana gidip geliyorlardı başta gürültülü şekilde. hani kısacık sürede akıldan mantıklı mantıksız bir sürü düşünce geçer ya bazen, bana da öyle oldu. genelde yunanistan ile yaşadığımız ve "it dalaşı" denen kovalamacalar geldi aklıma. "yahu" dedim "birileri başkente kadar sızdı da bizimkiler de kovalıyor mu! yuh artık, o kadarı da olacak iş değil!" falan diye saçmalıyordum en son.

sonra ne olduysa oldu, televizyon kanallarından bazılarında bir hareketlilik falan derken aman dedik biz camlardan uzak duralım en iyisi. sonrası malum zaten...

ev ankara'da bu arada, kızılay ve meclise de yakın olduğundan gürültü patırtının çoğunu, havadan milleti tarayan helikopterin sesini falan hep duyduk tabi. yakınlarda oturan arkadaşlardan öğrendiğim kadarıyla onların da camları falan patlayacak kıvama gelmiş neredeyse.

ayrıca benim gibi mizofoni hastası biri için de o sesten hızlı uçak denen lanet şeyin sonik patlamalarının ne kadar korkunç olduğunu tahmin edebilirsiniz sanırım.

evet, bu bilgiler ne işinize yarar bilmem ama durum buydu bizde o gece.
devamını gör...
bir bilgi.
ben yurtdışında nargile içmekteydim.
devamını gör...
marmariste eğitimdeydim otelin bardan bozma restorantında birşeyler yer içerken tesadüfi bir şekilde 80 dönemini konuşurken bir anda tv de tijen hanımı görüp şok olmamızla beraber garsonların masaları toparlayıp herkes odalarına çıksın darbe oldu diye ortalılığı tabiri caizse ateşe vermeleri akabinde burda ölücem eve geri dönemiycem diye babama telefonda ağladığımı hatırlıyorum.. acayip paniklemiştim.. saçmalama bişey olmaz yat uyu diye garip bi şekilde beni teselli etmesini de hala yadırgarım
devamını gör...
tabiki kankalarla 101 oynuyordum. nasıl soru bu?
devamını gör...
evde arkadaşımla bilgisayarda oyun oynuyordum. ben izmir'de, o ise ankara'da ikamet ediyor. skype üzerinden sürekli uçak sesleri geliyordu ve arkadaşa "onları seni kollamaya ben gönderdim hihiho" dedikten 1 saat sonra televizyonda askeri kalkışma var haberlerini görmeye başladım. o sıralar sevindiğim tek şey bilgisayarı darbeden önce toplamış olmamdı, sonrası malum...
devamını gör...
ben eniştemden öğrendim.
devamını gör...
evdeydik ailecek. cennet mekân peder bey haberleri izliyor, annem telaşla ağlıyordu. ikisi de 60 ve 80 darbesini görmüş geçirmiş insanlardır. ertesi günü dershaneye nasıl gidicem dediğimde bana bayağı söylenmişlerdi hayır gitmeyeceksin ne olacağı belli değil ölün mü gelsin diye. sabaha kadar tehlike geçmişti zaten toplamalar gözaltları tutuklamalar başlamıştı bile. sabah kursa gittiğimde tabela sökülüyor müdürün uykusuzluğu telaşı ve şimdi sıçtık bakışı gözlerden kaçmıyordu. adamın tek suçu dershanenin isim hakkını almasıydı neyse ki kendisine bişey olmadı başka bir kurumla anlaştı. hocaların bir kısmı gelmemişti ve kendilerinden haber alınamıyordu. meğer bizim çağdaş diye geçinen dershane fetö yuvasıymış. ders aralarında şiir mırıldanan edebiyatçı ve her daim kadın haklarını savunan vatandaşlık hocası himmet paralarını toplayıp fırlamış.*
devamını gör...
çiğköfte yiyerek seyrettim tiyatroyu heyecandan ayranımı erken bitirmiştim o kötü oldu bak.
devamını gör...
swinger partisindeydim. benim hanım ort...neyse. sıvı alışverişi son hız devam ederken komşunun hanımı "timothy bi dur tv de tank falan var" deyince, annns...bir anda bütün iştahım kaçmıştı. öyle tv ye baktık 4 kadın 4 erkek. inanılmazdı ya.
devamını gör...
sarı leblebim ve sarı tuborg'umla sabaha kadar bir tiyatro oyunu izledim. çok uzun sürdü ama, sonuna bakmadım yattım.
devamını gör...
evdeydim, tv'den tiyatro izliyordum.
devamını gör...
pasta yapıyordum. biz tabi o zamanlar ıstanbul dışındaydık nereden duyacaksın. televizyonu izlemiyorduk. sonra selâ okundu ne oluyor ya dedik. öğrendik ki darbe olmuş. haberlerden takip etmeceler falan işte. ertesi gün sokağa çıkma yasağı olmuştu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"15 temmuz 2016'da yazarların nerede ne yaptıkları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim