bir h. nihal atsız şiiridir.


ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi alevden;
sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu...

gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
her sey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutusur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,

vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...

hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönlün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!

hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olsaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler...

hala yaşıyor gizlenerek ruhuma "kaabil";
imkanı bulunsaıdı, bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
en hisli siirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur,
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik
devamını gör...
bugün büyük bir heyecanla çok beğendiğim bir şiirin incelemesini yapacağız. şiirimiz geri gelen mektup. edebiyatçı, türkolog, türk tarihi ile ilgili edebi eserler vermiş olan hüseyin nihal atsız tarafından kaleme alınmıştır. saf türkçeyi kullanıp aruzla yazmak zordur. hüseyin nihal atsız burada kalemini konuşturmayı başarmıştır.

en güzel şiirlerin hep ardında bir hikaye bırakan şiirler olduğuna inanırım ben tıpkı bu şiirde olduğu gibi. çaresizlik midir, bitirmek istemeyişlik midir? ne olursa olsun aşkın bende kalır misali...

şiirimiz hakkında bazı rivayetler vardır ancak en sahih olanını sizlerle paylaşmak isterim.

rivayete göre atsız kabataş lisesi'nde yardımcı öğretmenlik yaptığım yıllarda bu şiiri kaleme almış. gayet sakin kendi halinde hiç kimseyle uğraşmayan kimin ne yaptığı umurunda olmayan bir insandır. etrafında ne olur ne biter haberi bile olmaz. yeni bir öğretmen atanacağı haberi gelir ama kim olduğu belli değildir her zaman olduğu gibi yine atsız için herhangi bir şey ifade etmez. ta ki yemyeşil gözleriyle içeriye giren hanımefendi gelene kadar. ışte tam o sırada yemyeşil gözlerine vurulur atsız. o an bir habercidir kafanı kaldır der. ıçinde tuhaf bir şeyler yaşayan atsız duygu patlaması yaşar. gözleriyle görüp kalbinde yaşadığı bu hisleri dile getiremez. yazabileceği en  güzel hisleriyle yazmaya başlar ve bir gün sadece o hanımefendinin öğretmenler odasında olduğu zaman dolabına bırakır.
bir sonraki gün bir cevap gelmez herhalde görmemiştir der. 2. gün olmuştur ama benim olduğunu anlamamıştır der. 3. gün gerçekten de benim olduğumu anlamamışlar. sonra dolabını açar ve dolabında aynı zarf içerisinde kendi mektubunu görür.
hem şiirinin okunduğu düşüncesi ile mutlu olur hem de bir cevap gelmediği için paramparça...

nihal atsız öyle güzel yazmıştır ki hislerini lakin karşılığında bir cevap alamamıştır.
" vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin.
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin..."


bu nasıl bir ezilmişlik nasıl bir muzdaripliktir. aşk neler hissettirirdi insanı nasıl koyardı çıkmaza?
mektup geri gelir şiirinin ismi de "geri gelen mektup" kalır.

tuhaf bir şekilde ben hep sorarım kendime. aşk acısı çekip şiir yazan da, aşkını dile getiremeyip besteleyen de, bunu resmeden de hepsi benim gözümde büyük aşıklardır. kafamdaki soru ise böyle güzel seven kişiler neden en güzel şekilde sevilmedi ki?
ya da sevildiler de orayı mı kaleme almadılar. neden en güzel şiirler acı dolu şiirlerdir diye sorarım bazen. ucunda bir umut olduğu için mi, yoksa maşukun ufacık bir tebessümünde dünyaları aradığımız için mi?
velhasıl kelam şairimiz aşkını en güzel kelimelerle dile getirmiştir ancak karşılığı yoktur.
"her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse..."

bir çift yeşil gözü görmeyi her şeye yeğ tutan şairimizi saygı ve selamla anıyoruz.

açıp dinlemek isterseniz diye aşağıya bırakıyorum.


gülnur kaya da kendi yorumuyla şiiri çok güzel seslendirmiştir.


şiiri de bırakmış olayım*

ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…

ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,

vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden…

hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!

hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!

hala yaşıyor gizlenerek ruhuma ‘kaabil’
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

mehtaplı yüzün tanrı’yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik

devamını gör...
güzel de bir hikayesi vardır.

tıbbiye’den arap asıllı bir teğmen‘e selam vermemesi nedeniyle atılmış olan hüseyin nihal atsız edebiyat öğretmenliği yapmaya başlar. kendisini, esaslarını ziya gökalp’in, ruhunu yahya kemal beyatlı, peyami safa, ömer seyfettin gibi yazarların koyduğu türkçülük fikrine ve türk tarihine adamış idealist bir öğretmendir. yıllar dava uğrunda çalışma ile geçerken aşk ve gönül ilişkilerine fırsat bulamaz.

bir gün tayin olduğu okulda yeşil gözlü bir öğretmene vurulur. kendisi için bu şiiri kaleme alır ve öğretmenin dolabına bırakır. atsız’ın ilgisinin farkında olan öğretmen hanım mektubu hiç açmadan geri atsız’ın dolabına bırakır. böylece şiirin adı geri gelen mektup olur.
devamını gör...
giriş

tarihimizin bir dönemine adını kazıyan isimlerden birisi de hüseyin nihal atsız’dır. atsız, yaşamının içine sığdırdığı birçok yazı türüyle milli şuurun şahlanmasına katkıda bulunmuştur. gerek bozkurtların ölümü eseri’yle gençlere türklük’ğn esir olamayacağını derinlemesine anlatmış, gerek kaleme aldığı birçok fikir yazısıyla türk gençliği’nin zihninde milli bilincin oluşmasında payı olmuştur, gerekse de şiirleriyle gönüllerdeki duyguların tercümanı olmuştur. hüseyin nihal atsız’ın edebiyatımızda en çok bilinen şiirlerden birisi de geri gelen mektup şiiri’dir. bu şiirin nasıl ortaya çıktığına dair iki tane görüş öne sürülmektedir. birisi hüseyin nihal atsız’ın öğretmenine aşık olduğu ve bu şiiri yazdığına ilişkin olsa dahi bu hikaye tamamen tevatürden öteye geçememiştir. bir diğer ileri sürülen görüş ise hüseyin nihal atsız’ın yaşadığı ve yüreğine gömdüğü bir aşkın hikayesidir. bu öyle bir aşk olmuştur ki edebiyatımıza damga vurmuş, günümüzde dahi aşık olanların kalbinin meali olmuştur. ayrıca bu şiir aruz vezninin en güzel örneklerinden bir tanesidir. şimdi bu şiirin nasıl doğduğuna bakalım.

yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünsün

hüseyin nihal atsız, türkçe öğretmeni olarak bir okula atanır. o güne kadar memleket meseleleriyle uğraşan ve kendisini davasına adayan atsız, hiçbir kadına aşık olma fırsatını yakalayamamıştır. dersine girer çıkar, öğretmenler odasında ise çalışmalarına gömülerek, başını notlarından kaldırmazmış. günlerden bir gün öğretmenler odasının kapısı açılmış ve atsız o anda yüreğinde bir sesleniş duymuş. başını kaldır ve bak diyen bu avaza, atsız kayıtsız kalamayarak başını notlarından kaldırmış ve o lahzada gözleri yeşil bir kadınla göz göze gelmiş. atsız’ın yüreğinde fırtınalar kopmuş, birdenbire etraftaki her şey kararmış ve yalnız o yeşil gözleri görmüş. efsun mudur ya da büyü müdür derler fakat atsız’ın içine savrulduğu bu duygu, bu dünyanın en güzel ve en zor duygusu olan aşkmış. o günden sonra atsız, okula yeni atanan bu gözleri yeşile açılmayı düşünmüştür. bir gün, iki gün, bir ay, iki ay… atsız dolup taştığını ve bu hissi içinde tutamayacağını anladığı an hisleri kağıda kanamış. her harfine bir feryat yükleyen, her sözcüğüne kalbini bırakan atsız, bir şiir yazarak aşık olduğu yeşil gözlü öğretmenin dolabına zarf içinde bu şiiri iliştirmiş. atsız’ın içi içini yemektedir. aceba ru atsız’ı kül eden bakışların sahibi ne diyecektir? aceba atsız’ın rüzgarlara attığı azgın devi durultmak için gözlerini kaldıracak mıdır?aradan günler geçer. her gece, gündüzü dişler, her gündüz, geceyi yer. güneş, dolunayı müjdelerken dolunay, güneşi gözler. atsız ise bir cevaba susamıştır. bir gün dolabını açar ve yeşil gözlü öğretmenin dolabına bıraktığı zarfı hiç açılmamış bir şekilde görür. atsız alır zarfı ve açar. şiirin en tepesine ismini kalbiyle kondurur. geri gelen mektup…atsız’ı yakan yeşil gözlerin sahibi mektubun kimden geldiğini anlamıştır. şiiri okudu mu yoksa okumadı mı bilinmez fakat yanıtı nettir.atsız en asaletli davranışı gösterir. ne aşık olduğunu yorar ne de saçma davranışların girdabına kendisini kaptırır. aşkını yüreğine gömer ve geride bir şiir bırakır.
devamını gör...
atsız'ın bu türk edebiyatı'nda aşka dair en müthiş dizeleri sırf siyasi görüşü benimsenmediği için harcanıyor.
yaşar kemal'i , nazım'ı, ahmed arif'i popüler kültürün de etkisiyle kitlelere sevdirmeye çalışırken, atsız gibi sayılanlardan daha çok ,idealleri için en ağır bedelleri ödemiş adamları da ötelemeyelim.



ek : calakalem dört beş paragraf sözde eleştiri yazmış.


iyi bir metnin hakkını ne ben ne siz ne de onu okuyan hiç kimse tek başına veremez..


gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın


işte biz de onu söylüyoruz.
salt siyasi tarafgirliğiniz uğruna 4-5 paragraf saçmalamayıp, yine de dizelerin hakkını teslim etmiyorsunuz.
çok iki yüzlüsünüz...
çok içten pazarlıklısınız...
devamını gör...
atsız ata'nın en muhteşem ve ünlü eserlerinden birisidir. bir daha hiçbir şiir aşkı bu kadar güzel anlatmayacaktır.
"vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!" hüseyin nihal atsız
devamını gör...
"vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!"
dizesiyle meşhur şiirdir.
devamını gör...
"1mektüp yazmak hayaletlerin önünde soyunmak demektir. ki onlarda aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz,hayaletler yolda içip bitirir onları."*
devamını gör...
hüseyin nihal atsız’ın devleştiği bir aşk şiiridir. kendisinin şiirleri genel olarak kahramanlık ve türk tarihi övgüleri üzerine olmakla birlikte bu şiiri ile aşk şiiri yazabileceğini ve çoğu aşk şiirleri yazan şairleri de cebinden çıkarabileceğini göstermiştir.
türkçülüğü nedeniyle edebi kimliğinin geri planda kalmasından dolayı şiirleri de pek bilinmemektedir.
keşke şunu okuyabileceğim bir hanımefendi olsa, ezberimde boşa duruyor böyle.
devamını gör...


müzik olarak en sevdiğim versiyonu yukarıdaki hali olan hüseyin nihal atsız şiiri.
devamını gör...
bir mektup düşünün geri gelsin ve siz geri gelen o mektup üstüne türk edebiyat tarihinin başyapıtları arasına girecek bir şiiri yazın. buz gibi bir adam nihal atsız'a böylesine derin manalar içeren bir aşk mektubu kaleme aldırmak... kim bilir ne fevkalade kadın.
devamını gör...
bir tebessümü uğruna,sayfalarca şiir yazdığım kızın sevdiği şiir.
umursamamıştı.
atsız'ın sevdiğide bu şiiri umursamamıştı.
şairlerin kaderidir belki kıymet bilmeyene yazmak.
devamını gör...
bir h. nihal atsız şiiridir.
edebiyat gibi engin bir sahanın sınırsızlığını az çok bilen hiçbir yazar, hiçbir okur, hiçbir otorite "en müthiş" "en yaman" " en feci" gibi tanımlamalar kullanmaz, zira bu kendi sınırlarıyla ilgili alacağı büyük bir risktir. elde patlar.
şimdi birkaç mevzuya açıklık getirmek lazım. popüler kültürle sevdirilmeye çalışıldığı iddia edilen yazarlar (n. hikmet, ahmed arif vb.) aslında popüler kültür tarafından en çok haksızlığa uğrayan, değerleri sığlaştırılan yazarlardır. şöyle ki, yaygın sosyal medya kullanımıyla bu yazarların eserlerinden etkili birkaç dize ya da cümlelerin alınıp çokça kullanılmasıyla ya da 3.sınıf bir nargile cafe sohbetinde, yine bu eserlerin genel içeriği ve kaba hatlarıyla ilgili kulaktan dolma genel bilgiler geçtiğinde, bu eserler ve yazarlarıyla ilgili genel kitlede bir tatmin duygusu oluşur. kendisine lazım olan kısmı alır, durum güncellemesinde paylaşır, sonrasında o eser ve yazarla ilgili ne bir merak ne de yapıtın geneline hakim olmak gibi bir ihtiyacı kalmaz. adeta okunmadan hatmedilmiştir. bu şekilde tek satırı okunmadan tanınan ama bilinmeyen sayısız yazar vardır. gelgelelim avlanması gereken okuyucuyu, okumadan duyduğu o tek satırla avlamış olmak da yine bu büyük kalemlerin yeteneğidir ki o da mevzunun ayrı kısmı. ya da alakasız bir ispanyol filmi izlerken ölmek üzere olan baş karakterin karısına son sözlerini nazım hikmet'in dizelerinden seçmesine rastlamanın sürpriz gururunu yaşamak yerine, bunda da gomünüstlerin parmağını aramak işgüzarlığıyla kendimizi yormamak lazım.
iyi bir metnin hakkını ne ben ne siz ne de onu okuyan hiç kimse tek başına veremez. o metin adına, zaman ve toplumdan arta kalan neyse, odur değeri. yoksa kimseye, kimseyi zorla sevdiremez, zorla nefret de ettiremezsiniz.
devamını gör...
bugün de nihal atsız'a yakıyoruz denilesi mektup. zalimin kızı sevseydin nolurdu bu adamı. miss gibi devlet memuru işte.(bkz: swh)
devamını gör...
"mektüp yazmak hayaletlerin önünde soyunmak demektir. ki onlarda aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz,hayaletler yolda içip bitirir onları."*
devamını gör...
osman öztunç çok güzel yorumlamıştır.
devamını gör...
devamını gör...
şairinin elinden çıktıktan sonra yazdığı kişiye vermeden hemen önce ismi koyulan bir şiir değildir.
yazılan kişi, şairine okunmadan iade ettiğinde ismi konan şiirdir.
örneği yoktur...
devamını gör...
atsız atanın ruh adam romanında geçen şiiri. bestelenmiş halini osman öztunç'tan dinleyen biraz daha hisseder.
devamını gör...
bir daha hiçbir şiir aşkı bu kadar güzel anlatmayacaktır. nihal atsızın muhteşem sözleri, osman öztunç'un eşsiz yorumu ve ezgileriyle birleşince ortaya çıkan muhteşem eser. "pervane olan kendini gizler mi alevden"
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geri gelen mektup" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim