görür görmez "işte hayatımın kadını/erkeği, ben bu insanla evlenirim ki" dedirten aşktır. her ne kadar şehir efsanesi olduğunu düşünsem de tanık olduğum birkaç evlilik bu düşüncemi sarstı bir miktar. * *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
zaman zaman kendisini sorgulatan, varlığını eserlerinde heyecan verici ve etkileyici bir dille anlatan yazarlar olmasa asla inanamayacağım olgu.
devamını gör...
3.
ilk görüşte aşk yalnızca bedenlerin aşkıdır, gözlerin aşkıdır. kalbin aşkı için ruhunu görmek gerek.
devamını gör...
inanıyorum.

bazen sebep boşluk da olabilir. ama daha çok newton ya da arşimet'în zihnindeki kuluçka evresi gibidir olay. yani belki de elmanın yeşil-pembe olup düşmesi değil öncesi vardır zihinde. ya da shakespeare'nin deyimiyle:

'beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu 'aşk' sanıyorsunuz.'
devamını gör...
5.
bilimsel gerçekliği pek de olmayan bir iddia.
devamını gör...
özellikle alışveriş konusunda köküne kadar inandığım ve faydasını gördüğüm kavram, durum.
devamını gör...
7.
hoşlantıdır o aşk olsa duramazsın denilesi.
devamını gör...
8.
o ilk görüşte aşk falan değil, sadece dış görünüşü güzel veya yakışıklı diye her 10 insandan ortalama 6-7 kişinin beğenebileceği güzelliği sizde begendiginiz için ilk görüşte aşk diyorsunuz. kendimizi kandırmayalım lütfen.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aşk ile ilgili görüşlerimi çok sormuşsunuz, buyrun ektedir:
devamını gör...
10.
çarpışma sayesinde olan daha inandırıcı, ortada yine bir temas var. belki milisaniyeliğine kimya uyuşması yaşanıyor bilemem..da benim çarptığım bir kadının yerle bir bütün olacak olmasından dolayı benim gibiler için pek geçerli olmayan bir aşık olma biçimi.
devamını gör...
hayalperestlerin uydurduğu bir olgu, eğer ilk görüşte aşk yaşadığınızı sanıyorsanız muhtemelen dış görünüşünden hoşlanmışsınızdır ve tanıdıkça tiksinme ihtimaliniz de var.
devamını gör...
başıma gelendir.

beni tanıyanlar bilir. dillere destan bir güzelliğim var. buna rağmen çok utangaç biriyim. bana yürüyenler ve dört nala koşanlar yüzünden bir rahat yüzü görmüyorum. kaç kere telefon numaramı değiştirdiğimi unuttum. aşktan meşkten de hiç hazzetmezdim. bana hep eskilerin masalları gibi gelmişti. yok kalp pır pır edermiş, kelebekler karnında uçarmış falan. boş laf der geçerdim. ta ki onu görene kadar.
iş yerinde bir toplantı vardı. her zamanki gibi beş dakika erken gidip kahvemi yudumlayarak emaillerime bakıyordum. o sırada içeri biri girdi. yüzünde kocaman bir gülümseme ile bana merhaba xxx toplantısı burada değil mi diye sordu. bense ona kilitlenip kalmıştım. şaşkın bir ifade ile evet burası, buyrun diyebildim. gözlerinde öyle bir ifade, bir ışık vardı ki gözlerimi ondan çekemedim. şapşal gibi görünüyor olmalıydım. bu halimi fark etmiş olacak ki hemen "özür dilerim, kendimi tanıtmadım. ben xxx. 2 hafta önce yyy departmanında göreve başladım." diyerek elini uzattı. ben de kendimi tanıtarak uzattığı eli tuttum ama tutar tutmaz tüm vücudum alev alev yanmaya başladı. o kalbin pır pır etmesi duygusunu ilk defa yaşıyordum ve inanamıyordum. kendimi zorlayarak laptopumun ekranına odaklanmaya çalıştım ama kafam darmadağın olmuştu. haliyle toplantı benim için çok kötü geçti. çünkü beynim durmuştu. beni salağın teki zannediyor olmalı diye düşünerek çok üzülmüştüm. toplantı biter bitmez hızla uzaklaşıp masama geri döndüm. tüm gün onu düşünmekten kendimi alamadım. bu halime inanamıyordum ve kendime kızmaya başlamıştım. daha sonraki günlerde olacaklar ise bana hayatımın hem en güzel hem de en kötü günlerini yaşatacaktı.
neyse, aşk iyi bir şey değil, hele ilk görüşte olanı hiç değil.
devamını gör...
köşeden poğaçalarımı aldım, girdim ofise, oturdum masama,
sağ olsun ismail abi, yetiştirdi duble çayımı hemen.
6 kasım sabahı, onu ilk gördüğüm gündü.
geçen gün lisedeki kız arkadaşlarımdan biri aramıştı.
bir arkadaşın işi için senin yanına geleceğiz diye.
buyurun, gelin dedim.
saat 10 gibi belirdiler kapıda.
aman tanrım.
ne güzel bir şeydi.
siyah yarım boğaz bir kazak giymişti.
siyah saçlarını omuzuna bırakmıştı.
hoş geldiniz dedim, oturdular karşıma.
ben sunumu yapıyordum ama aklım başımda değildi.
lotr’da arwen’in gandalf’a ağıtı söylerken kadraja girdiği ve parladığı bir sahne var.
o sahnenin içindeydim işte.
ilk defa elf görmüştüm.
ben konuşurken notlar alıyordu.
ince kıvrımlı, kırmızı ojeli parmakları,
soru sorarken yüzünde beliren o tebessüm.
diyor ya nevzat çelik ‘’damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza’’ diye,
işte düşmüştüm ben damdan o gün.
ilk görüşte aşk var dostlar.
kim yok diyorsa henüz başına geleceklerden habersizdir.
devamını gör...
önyargılarımın izin vermeyeceği aşktır.
devamını gör...
ilk görüşte aşık olanlar ve aşık olunanlar nedense fiziksel açıdan 5-0 önde olanlar oluyor.
ilk görüşte aşk adını verdiğiniz duygu belki de güzel olanı kaybetmemeliyim korkusu, ve ona sahip olma isteğidir.
elden kaçırmama arzusu.
devamını gör...
gerçekliği var mıdır bilemem ama gözümle gördüğüm için inandığım bir kavram. tamamen öznel ve geçerli sebeplerimden dolayı.

size bir aşk hikayesi anlatayım.

sene 2001. daha ikiz kuleler yıkılmamış, tarkan'ın kuzu kuzu albümü ortalığı yıkıp geçiyor, göksel'in depresyondayım şarkısı ile bizi intihara süreklediği yıllar. asgari ücretin 146 milyon 947 bin 500 lira olduğu 85 dolara denk geldiği yıllar. hey gidi.

adam akıllı bir işe girelim dedik. izmit merkezde güzel bir züccaciye dükkanında işe başladım. bugünkü japon pazarı, bi milyoncuların ana taslak versiyonu bir mağaza. neyse, işe başladık. güzel çalışıyoruz. sivrildik tabi. girişkeniz falan.

3 katlı bir mağaza. alt kat banyo mutfak gereçleri, orta kat daha çok cam eşyalar bardak kase falan. üst katta yine ev süsleri, tablo falan. eksikler olunca listelenir depodan temin edilirdi. uzun bir süre çalıştım. sonra bir durum oldu tabi çıkmak icap etti. ayrılırken dedim ki patrona "abi, önümüz anneler günü. o hafta yoğun olacak. ihtiyacın olursa ararsan gelirim dedim. tamam dedi.

o hafta çağrıldım. 1 haftalık çalışacaktım yardım babında. neyse, sabah geldim yine eski reyonuma, eksikleri tespit ediyorum. arkam dönük. alt rafa eğildim falan, arkamı bir döndüm ki alt katın merdiveninden bir ahu çıkıyor. göz göze geldik. o, tam adım atacakken durdu ben de arkamı döndüm. tam 7 dakika öyle kaldık. birbirimize bakıyoruz. içimden dedim bu kimdir? :)

kafasını salladı kasaya doğru ilerledi. meğer benden sonra işe başlamış. alt kata indim peşinden. tanışmak için adım attım. merhaba, ben ömer. merhaba bende çiğdem. tanışma faslı vs. ben bir bahane bulup sürekli alt kattayım. eksik var mı vs. kameranın görmediği kör noktada konuşuyoruz. çiğdem beni görür görmez aşık olmuştu. ben de etkilendim ama nedendir bilmem bir türlü karşılık veremedim. (geri zekâlılık işte. lan karşında sana saf, tertemiz bakan bir çift göz var. daha ne istiyorsun mal)

bir hafta sonra ayrılıcam işten dedim, yardım için buradayım. birinci gün geçti. ikinci gün dört nala gidiyorum işe çiğdemi göreceğim diye. o zaman mağaza içinde mp3 dönüp duruyor. tarkan, göksel, feridun düzağaç vs. kuzu kuzu albümü dinlemekten manyak olduk zaten personel olarak.

yemeğe çıkıyoruz tabi, her kattan birisi. biz çiğdemle çıktık. güzel bir yemek vs. mağazaya geri geldik. mağazada nasıl olmuşsa burak beyin kafasına tuğla düşmüş herhalde ki düş sokağı sakinleri çalıyor. "veremem sana acımı". şarkı bize işledi. şarkımız oldu. bir de tarkan - gitti gideli.

akşam iş çıkışlarında durağa yürümeler falan. nasıl mutluyuz. ama bir taraftan çiğdem yalvarıyor ne olur çıkma devam et diye. neyse

kıvırcık saçlarını hep sevdim. küçük zeytin gözleri kalbime işlerdi. bol bahçıvan pantolunu, retro kazağı. müthiş diksiyonu, büyüleyici ses tonu ile beni benden alırdı. ben hayatımda onun gözleri gibi "yalansız, çıkarsız" bakan gözler görmedim. tertemizdi, tıpkı sevgisi gibi.

vakit geldi, ayrılık... alt kattayız. sarıldık. ağladı. ama nasıl bir ağlama, paramparça oldum.

çiğdem, aslen zonguldaklı. ablasının kocası askere gideceğinden ablasına gelmiş kalmaya. boş durmaktansa çalışmak istemiş. dedim ki çıksam bile her akşam seni iş çıkışı almaya gelirim dedim.

bir akşam almaya gittim. yürüyoruz durağa doğru. koluna girebilir miyim dedi. tabi ki, ne demek, tabi ki çiğdemim. ( :( ).

ondan bana kalan çok şey var. gitti gideli...

cep telefonları daha yeni yeni yaygınlaşıyor. sonra öğrendim ki zonguldağa dönmüş. nasıl oldu bilmiyorum ama sene 2004, bir şekilde numaramız ulaştı birbirimize. aradım. kısa konuştuk. tıp merkezinde çalışıyormuş. tevafuka bak ki ben de medikal sağlık sektöründeyim o sıra.

bana dedi ki "artık birbirimizi aramasak iyi olur, zira ben nişanlandım. nişanlıma karşı ayıp olur" dedi. ben senin yüce gönlünü yerim çiğdemim. tabi ki dedim, ne demek. dilerim çok mutlu ol.

son mesajım: "beni hiç unutma olur mu" yazdım, cevap: "nasıl unutabilirim ki" oldu.

soy adını hiç bilmiyordum. lan mal, sorsana öğrensene di mi. yıllarca sosyal medyada çiğdem aradım. son halini bir kere daha olsa görmek için. ama olmadı.

youtube da, veremem sana acımı şarkısı hakkında ne kadar video vs varsa altına yorum yazdım. belki olurda dinler ve okur diye.. ama yok...

umarım iyidir. umarım mutludur. bunu öyle hak ediyordu ki...

gönü güzel kendi güzel çiğdemim... ben sana ölüyorum.....
devamını gör...
yoktur. ilk görüşte aşk dedikleri anca dış görünüşüne karşı bir hoşlantı ve çekim olabilir ki bunun adı da aşk olmaz. insan karşısındaki insanın düşüncelerine, bakış açısına, onda hissettirdiği duygulara, enerjiye, sıcaklığa ve sayamayacağım daha birçok soyut şeye aşık olur. dış görünüşüne karşı hissedilen şeyler elbette ki geçicidir ve gerçek aşk dediğimiz hissin geçici olmadığını aşık olan herkes bilir.
devamını gör...
18.
yok öyle bir şey bence. ki siz birinin görünümüne aşık olabiliyorsanız o ayrı ama bence birini asıl tanıdığınız ve çoğu özelliğini sevdiğiniz zaman aşık oldum diyebilirsiniz tam anlamıyla.
devamını gör...
kesinlikle libidonun bir yansımasıdır. ilk görüşte aşk ilk görüşte kalır. belki 2-3 olur. ama devamı gelmez.
devamını gör...
ilkokuldaydım. sınıfa yeni bi kız gelicek diyolardı. sınıftan içeri bi girdi, girer girmez çarpıldım. ama nası aşığım öyle böyle değil. o zaman futbolcu kartları modaydı. kızla konuşacak ortak konu ararken dedim sorayım. zidane’ın kartı geldi elime, sordum, bu kim dedim. bilmiyorum ama beşiktaş’ta oynuyo dedi. siyah beyaz formayı görünce beşiktaş zannetti, halbuki juventus’ta oynuyodu. o andan itibaren bi daha kimseyi sevmedim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ilk görüşte aşk" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim