bütün duyguları hormonlara bağlıyorum. bence tamamen fizyolojik.
devamını gör...
bu senenin başından beri yaşıyorum bu olayı. sebebinin ne olduğunu hâlâ anlayamadım, kendimi dinlemeye çalıştıkça farklı farklı konulara yöneliyorum; o kadar çok şey biriktirmişim ki hepsini sırayla düşününce içimde patlaması yakın olan bir volkan birikiyor. sonra en basit şeyde patlayıp her yeri darmaduman ediyorum. herkese her şeyin anlatılmadığını biliyorum ama ben kimseye bir şey de anlatamıyorum. güvensizlikten midir yoksa yargılanma korkusu mudur hiç bilmiyorum.

ülke beni çok yoruyor. herkes yoruluyor farkındayım ama ben bunu kafama olduğundan daha çok takıyorum. insanların hâlâ bunları desteklemesini anlamıyorum. az önce küçücük çocuğun poposunu çeken bir afgan'ın videosunu izledim. dinle hiçbir zaman çok fazla ilgili olmadım ama hiçbir zaman tüm kalbimle "inanmıyorum" diyemedim. hâlâ diyemiyorum yine de kesin olarak bildiğim tek şey var, dinden soğumama neden olanlar kesinlikle bu ülkenin başındakiler ve artık iğrendiğim, ırkçılık derecesine çıkan, deli gibi nefret ettiğim araplardır. küçücük bir çocuğun videosunu çekip ona yaklaşmaya çalışmak nasıl bir iğrençliktir ya?

ölüm gibi acıları tattığımda çok küçüktüm. sevdiğim çoğu insanı toprakla bütünleşmiş bir şekilde gördüm. doğru düzgün mutlu bir çocukluk geçiremedim ama ailem hep benimleydi ve bana hep destek oluyorlardı, bu yüzden çoğu şeyi kolay da olmasa atlatmayı başarabildim. ne olursa olsun yaşamak için hep çok hevesli oldum; hayatı hep çok sevdim, çocukça hayaller kurup gökyüzüne bakmayı hiç ihmal etmedim. öyle çok lüks şeyler de istemedim. huzurlu küçük ev, aile, aşk ve sağlık istedim ama tanrı hep lüks şeyler isteyenleri mutlu etti. hayattan zevk alan, hak yemeyen ve verilen nimetler için hep şükredecek olan insanları mutlu etmedi ve ben hiçbir zaman hayalini kurduğum o edebiyatçı hayatını yaşayamadım. müzeleri, fuarları, sahafları o kadar çok seviyorum ki... ama gidemiyorum. ülkede tek başına gezmeme izin yok ve tabii ki on lirayla hiçbir şey yapılmıyor.

bir tişört, bir ayakkabı... çul çuval... bu kadar basit şeyler bu ülkede nasıl çok pahalı olabilir? ülkede, daha hiç elbisesi olmayan minicik kızlar, hiç ceket giyemeyen minicik erkekler varken biz ortadoğu'ya yardım ediyoruz, üstüne kitap basıyoruz bir de "türkiye çok adaletli" diyoruz. senin vatanındaki açken, sen başkasının vatanındakini düşünemezsin. daha anlatılacak o kadar çok şey var ki yazdıkça içim sıkılıyor. kadınlar, araplar tarafından tacize uğrarken hiç kimse ses çıkarmıyor, ses çıksa bile sınır dışı yalanıyla bizi kekliyorlar. bazen hemcinsimi de anlayamıyorum. üç tane kadın bir arap'ı çok güzel şekilde dövebilir, hatta çok sevgili tanrısına bile kavuşturabilir ama çoğunluk sadece bakıyor ve bu da o iğrençlerin daha çok cesaret almasına sebep oluyor.

karmakarışık yazdım ama kafamdakileri anca bu kadar toplayabildim. yaşamayı çok severken yaşayamamak insanı çok yıpratıyor. bana bir çocukluk ve bir gençlik borçlusunuz ve tabii ki okumayı çok istediğim o bölümün atamalarını.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"insanın içinin yanması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim