1.
kadınlı erkekli bir grup arkadaşın eğlenmek ve bir arada vakit geçirmek için oluşturduğu kar amacı gütmeyen bir platformdur. kurucusu, putin’e yakınlığı ile bilinen @yoldaş benjamin franklin’ dir. kafa sözlük, türkiye’de avrasyacı gençlerin yetişmesine hizmet etmek amacı ile kurulmuş olup kgb’den düzenli olarak fon almaktadır.

tabi ki bunlar birer şaka, putin napsın elin cin ali logolu sözlüğünü allasen?

amacımız; trafiğe, korna seslerine, uzun uzadıya bitmeyen mesailere, toplantılara, kalp sıkışmalara, strese, kirli siyasette, anksiyete krizlerine biraz olsun ara verip soluklanabileceğimiz bir platform yaratmak.

sence de çok hızlı dönmüyor mu dünya ?

(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
devamını gör...
zamanında*** son derece fevri bir kararla üye olduğum, bugünse en az onun kadar fevri bir kararla süresini önceden kestiremediğim bir yolculuğa çıkacağım; eskinin vadedilmiş topraklar'ı, yeninin tövbeestağfurullahnoldulanburaya'sı.

peki bu son derece kişisel kararı neden sizinle paylaşıyorum? bundan size ne? yoksa dikkat çekmeye mi çalışıyorum? vay ilgi budalası vay... yoksa yazmaya başlarken boynuma iliştiriverdiğim fularımın hakkını mı vermeye çalışıyorum? vay entel bozuntusu vay...

cevap: e, hiçbiri! sadece "ben demiştim" demeyi çok severim* ve bu huyuma paralel olarak size naçizane bir miras bırakmak istedim. evet, kesinlikle iyi ya da üretken bir yazar sayılmam ama herhâlde yeteri kadar vakit geçirmiş, okumuş ve gözlemlemiş sayılabilirim. ve bütün bu geçirilen vaktin sonunda, ilk başlarda büyük bir merak, ilgi ve hevesle takip ettiğim platformu, bugün büyük bir hayal kırıklığıyla izlemekle yetiniyorum. çünkü sözlüğü açtığımda ne yazacak başlık, ne de okuyacak giri bulabiliyorum. sadece takip ettiğim bir avuç yazarın yazdıklarını okuyabiliyor*, sol frame ya da portakal üzerinden sözlüğün genelinde maruz kaldığım içeriklerden ve barındırmaya başladığı yazar skalasından ise çoğunlukla hazzetmiyorum.

normalde, içerik kalitesini sağlayabilmek adına yaratılan "sözlük formatı" ve bu kaliteden sorumlu insanlar olmasa, hatta sırf bu işe yaramak adına koca bir ekip oluşturulmasa; bu durumu kafa sözlük'ün kendisine bağlayamazdım. fakat mademki bir "sözlük formatı" ve bunun uygulayıcısı olmakla mükellef bir "moderasyon" ekibimiz var**, geleneksel yöntemle bir araya getirildiler ve afili rengârenk mahlaslarıyla aramızdalar; o hâlde şu anda kafa sözlük'e hakim olan içeriğin kalitesinden bizzat kendileri sorumlu olmazlar mı? ilgili gelenek zamanında tam da bunun için var edilmedi mi? o hâlde koca bir eleştiriyi hak etmezler mi? bence ederler. fakat yine de kendilerine asla kızamıyorum, zira onlardan da "yönetim" sorumlu ve belli ki mevzubahis içerik vasatlığı bizzat yönetimin, yani karar vericilerin kendileri tarafından isteniyor. eh, peki.

ama haklarını yemeyeyim, bu vasat içeriklerden, üreticilerinden ve destekçilerinden de çok şey öğrendim. mesela meşhur bir sözlük troll'ünden öğrendiğim üzere: bir kadın gördüğümde ilk iş olarak kendisini etiketleyip, yaftalayıp, kendimce iğrenç çıkarımlarda bulunmam ve hemen taciz etmeye başlamam gerekiyormuş meğerse, erkekler böyle olurmuş. kusura bakmayın, ben bilmiyordum. karşımdaki insana "potansiyel sevişilecek insan" gözüyle bakmam gerektiği, üstelik bunu "düzenli cinsel hayata sahip bir erkek" olduğumu kanıtlamam için yapmam gerektiği hiç aklıma gelmemişti. özür dilerim. ben daha çok insan denen meredin, (özellikle cinsellikle ilgili olanlar dahil olmak üzere) vahşi içgüdülerini dizginlemeyi öğrendiği için insan olabildiğini, bunun adına "insanlık" dendiğini, insanın insanlığını kaybettiğinde başıboş bir hayvandan farkı kalmayacağı yanılgısındaydım.

bunların rastladığım bazı erkek ve özellikle kadın yazarlar tarafından "eheh toplumsal konularda ironi yaparak farkındalık yaratmaya çalışıyor işte, çok tatlı." görüşüyle karşılandığını görünce de ufkum nihayet iki katına çıktı. dedim ya, bir kör cahil olarak, hiç de böyle düşünmezdim. ilerideki potansiyel eşime bizzat psikolojik, ekonomik ve hatta fiziksel şiddet uygulayarak toplumun bir başka kanayan yarasına parmak basacağım zamanları sabırsızlıkla bekliyorum(!).****** çok sağ olun gerçekten.

bir olası yanlış anlaşılmayı da düzelteyim, benim derdim bu içeriğin üretilmesiyle ya da üreticileriyle değil. kendi kendime ifade özgürlüğü diye sayıklar dururken aksini iddia etmem ikiyüzlülük olurdu ve kendimden alabildiğine iğrenirdim. bu ifade özgürlüğü savunusunun bir getirisi olarak, insanların iğrenç varlıklar olduğunu uzun zaman önce anladım ve kendime aksini istemedikçe tepkisiz kalabilmeyi öğrettim. o sebepten açıp okuduğumda sinirlenmiyorum, gülmüyorum da; ekrana birkaç dakika bomboş bakmış oluyorum sadece, hayatımdan zaman çalınmış oluyor. hayatım ya da geçirdiğim zaman çok önemli olduğundan da değil, neticede atomu parçalamıyorum, ama herkesin, her zaman, her şekilde bunları konuşuyor olması; bir süre sonra, tertemiz bir suya atılan azcık bir çamur gibi, etrafı da bulanıklaştırıyor. mesele de burada başlıyor.

benim asıl derdim, her nedense bu içeriğin belli başlı temsilcilerinin ve onlardan ilham ya da güç alarak bu vasata soyunabilen insanlara gösterilen müsamaha, görmezden gelme ve hatta affetme ile. çünkü bu gerçekten ikiyüzlülük olur. herhangi bir yere, herhangi bir kurallar silsilesi getirip, o yerdeki belli başlı insanların bu silsileye uymamasını görmezden gelir, sıradan bir insanın cezalandırılacağı yerde o kişilere iltimas gösterirseniz; hem o kuralların uygulanması sırasında elinizi zayıflatmış*, hem de alenen insan kayırarak tarafınızı belli etmiş olursunuz. böylece ister istemez cephe aldığınız taraf da size karşı cephe alır ve siz bizzat kendinizin yarattığı kurallara karşı geliyor konuma düşersiniz. işte bu ikiyüzlülükten alabildiğine iğreniyorum.

neyse. sözün özü, troll'lerden de, her ne hikmetse her yanlışlarının yok sayılmasından da; sadece onlardan da değil, genel anlamda bir bayağılığa övgüden de çok sıkıldım: takla atarken işve yapan kız, nargilesini çekerken bakış atan erkek, geceye bir kürek bırak, eniştemin tekerlekleri olması sorunsalı gibi başlıkların çoğunluğu teşkil ettiğini görmekten ve bunların arasında kaliteli içerik aramaya çalışmaktan hakikaten çok sıkıldım. çünkü ben bunları daha önce de gördüm zaten. zamanında buraya gelirken tam da bu kuru kalabalıktan kaçarak geldim. ekşi sözlük'ün yıllar içerisinde büründüğü hâli zaten günbegün gördüm, neden burada tekrar göreyim? zamanında bundan yakındım, "bakın şimdilik göze batmıyor ama bir süre sonra, biz ne olduğunu anlamadan, birdenbire her şey değişiverecek." dedim. şimdi neden bundan hayıflanayım, tekrar bunun mücadelesine girişeyim, hiddetli bir tepki göstereyim ki? elimden gelebilecek tek şey sadece kendimi ilgilendiren bir karar alabilmek olur, bu durumda o da, (en azından bir süreliğine) ara vermek oluyor.

ayrıca ekşi sözlük konusunda başlı başına; nitelikten ziyade niceliğe, istatistiklere ve bilimum ıvır zıvır sayısal değere önem atfeden yönetim tarafının unuttuğu çok önemli bir gerçek var: iki platformun da içerik kalitesinin aynı seviyelerde olduğu varsayımında, kim ekşi sözlük yerine kafa sözlük'ü tercih eder ki? burası oranın direkt bir kopyası, gerçekten bir klonu olursa; insanlar neden on binlerce okunacakları devasa bir platform yerine küçücük bir platformu tercih etsinler? zamanında hangimiz facebook yerine myspace kullandık mesela? bu durumda, ya ekşi sözlük kadar aktif kullanıcı sağlayabilmeniz ya da ekşi sözlük'ten daha kaliteli bir içerik sunabilmeniz gerekir. aklıselim insanlar ikincisinin daha kolay olduğunu düşündüler, bunu savundular ve bunun için çabaladılar. kendimden bahsettiğim falan düşünülmesin sakın, şimdiye kadar harika şeyler yazan ve bugünlerde ya tek tek bırakan ya da kendini nispeten geriye çeken harika insanlardan bahsediyorum. onların her bir girisini üzüntüyle arıyorum ve sizin de iş işten geçtikten sonra arayacağınızı çok iyi biliyorum. ama, eh madem, peki.

her neyse. daha anlatsam muhtemelen akşama kadar sürer ama herhâlde meramımı anlatabilmişimdir. peki neden anlattım? çünkü içimi dökmesem kendime haksızlık etmiş olurdum. geldiğimde ilk girimi bizzat kendi başlığıma yazarak ne kadar narsist olduğumu zaten göstermiştim [#101452], elbette son girim de benimle ilgili olacaktı.* ayrıca bu sefer, bir süreliğine değer verdiğim ve muhteşem insanlara rastlamama vesile olduğu için müteşekkir kaldığım bir şeyden de bahsetme fırsatı buldum. hadi gene iyisiniz.*

işbu vesileyle, bana kalbiniz kadar temiz bu sayfayı...** bir şekilde rastlaştığımız, okuduğum, takip ettiğim, beni okuyan, beni takip eden*, benden iki satır sohbetini esirgemeyen her bir yazara tek tek sonsuz teşekkür ederim. ayrıca sözlük dergisine yazmaya niyetlendiğimde gerek mesajlarıyla, gerekse beğenileriyle beni yüreklendiren herkese; hatta yetinmeyip, konu önerilerinde bulunma inceliğini dahi gösteren o akılalmaz üç insana* büyük bir özür borçluyum, farkındayım. hemen kendimi affettirmek için süperötesi bir espri patlatayım: kıspet değilmiş.***

zaten bütün bu giriyi burada rastladığım insanlara teşekkür etmek ve bir şekilde söz vermiş bulunup da tutamadığım insanlardan* ya da herhangi bir şekilde kalbini kırmış olduğum birileri varsa özür dilemek için yazdım. yoksa pek tanıyanım edenim yok burada, deli miyim ben kendi kendime konuşayım?* her birinizden sahiden çok şey öğrendim, çok şey okudum, kâh güldüm, kâh duygulandım, çok keyifli zaman geçirmişliğim vardır. iyi ki vardınız. her birinize ayrı ayrı veda etmeyi çok isterdim ama takdir edersiniz ki, bu da can, nasıl uğraşayım be tek tek?*

ve işte benim adıma gayet de hüzünlü olan böyle saçmasapan bir girinin daha sonuna geldik. bitti!

"troll'ler", "entellere" karşı hanelerine bir puan daha yazabilirler. fularlı ve alabildiğine aptal bir entel daha terk-i diyar*** eyledi. ne kutlu gün bugün! kınalarınızı da hazır edin.*

"médiocrité partout !"

---

ulan o kadar laf ettik de, neredeydi şu meşhur "kafa izni" butonu ya?* heh, buldum. bastık bakalım bilahare...
devamını gör...
3.
ilk defa yazar olabildiğim sözlük. fikirlerime değer verildiğini hissediyorum.
devamını gör...
yazmayayım, yazmayayım diyorum ama yaşanan şaka gibi gelişmeleri görünce de insan yazmadan duramıyor. gerektiği kadar yazdık çizdik aslında, dilimizde tüy bitti ama insanların akıllanacağı yok gibi duruyor. yahu güzel insanlar, romalılar, yurttaşlar, psikopatlar, sapıklar, yalakalar, ballı lokma tatlıları, ego tanrıları, kibir budalaları; bazı şeyleri neden anlamak istemiyorsunuz? burası sözlük! tekrar yazıyorum sözlük! burada kendinize has üslubunuzla yazı yazarsınız, diğerlerinin yazdıklarını okur ve değerlendirirsiniz. sonra çıkış butonuna basar ve gerçek yaşamınıza dönersiniz. o buton var ya işte onu benjamin butonun hikayesi haline getirdiniz. adam bu saatten sonra ne yapsın ne etsin? yaşanan şeylerin tek müsebbibi bu sözlüğü kullananlar, kendi profilinin önünü temiz tutmayanlar! yönetimin hataları üzerine de defalarca yazdık çizdik lakin artık gelinen noktada adamlar yazarların haline ahvaline bakınca melaike kalıyor.

şu yalakalık işini, yıkama yağlama işini bırakın, enerjinizi insanlara bir şeyler katmaya ya da onlardan bir şeyler kapmaya harcayın dedik, inatla daha fazla yaladınız. bakın bu kankacılık işi sakat, gruplaşırsınız, gruplaştıkça sözlüğe zarar verirsiniz dedik, gurubu olmayan yazar kalmadı. siz gruplaşırsanız karşınızda başkaları da gruplaşır. sizin halinizi, ahvalinizi, tavrınızı onaylamayan insanlar da size karşı tavır alır. başlarsınız sonra birbirinizi yemeye, birbirinize karşı kin gütmeye, hakaretamiz sözler söylemeye. ahanda hepsi teker teker oluyor. bunu öngörmek için müneccim olmaya gerek yok! hakikaten anlamsız yahu. düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. ben 30 yıllık tanıdığım, sevdiğim, çocukluk arkadaşlarımı bile tam olarak tanıyamamışken siz nasıl bu kadar çabuk birbirinizi tanıyıp, kanka olup, sonra bozuşup, arkasından da birbirinizi yiyebiliyorsunuz? bakın bu cidden büyük başarı. yani şunu yapabilmek için kafayı peynir ekmekle yemek lazım. eni topu sözlük burası yahu! adam küfürsüz güzel bir ortam hazırlayayım demiş ama tanımlarınızda küfür olmaması bir şeyi değiştirmiyor. sözlükte yaşananlar başlı başına küfür gibi.

önce birbirinizi yıkayıp, yağlayıp, şişiriyorsunuz. sonra bu muameleye maruz kalanlar kendilerini zeus'un baş parmağının ucundaki nasır zannetmeye başlıyor. arkasından biraz ilgi alaka kesilince üzerlerine basılmış gibi depresifleşiyorlar. basıyorlar çığlığı. ilgi maymunu ettiğiniz bu insanlara yeterli yemlemeyi yapmadığınızda da ortalık maymunlar cehennemine dönüşüyor. trolleri beslemeyin olayı var ya aslında ilgi budalalarını beslemeseniz, herkesle canım cicim tatlım muhabbetine girmeseniz. mahlas altlarında yıkamanın yağlamanın kralını yapmasanız. şu yaşananların binde biri anca yaşanacak ama insan işte! duramıyor. tabi burada insanların, tanımları ve yazdıkları üzerinden olumlu değerlendirmeler yapan veyahut onları analiz edip değerlendirmeler yapanları tenzih ederim. onlar işin doğrusunu yapıyorlar esasen.

her şeye rağmen burada sözlüğü ayakta tutmaya çalışan insanlar var. hepsini yazdıkları ve verdikleri emek kadar tanıyorum. emeklerine de saygı duyuyorum. o insanları okumayı seviyorum. aynı zamanda yazmayı da seviyorum ve kendimce aynı şekilde yazmaya devam ediyorum. ha huzurumuzu biraz kaçırıyorsunuz ama olsun. çıkış butonuna bastığım anda kaybolup, gidiyorsunuz. şu benjamin'in butonunu kullanın arkadaşlar, burada kalmasın aklınız fikriniz. burası olmasın yaşamınız. yazın, çizin, okuyun, oylayın ve o butona basın. yoksa daha çok mevzular yaşarsınız/yaşatırsınız. black mirror bölümlerinden birisi olma yolunda ilerliyorsunuz haberiniz olsun. şurada birbirinize kumpas kurmakla geçireceğiniz vaktinizi biraz daha değerli kullansanız hepiniz canavar gibi vatana millete faydalı insanlar olacaksınız. ya da olmayacaksınız ama kafanız rahat olacak *

tanım: şu aralar dallas çekim setine dönen sözlük. böyle olmasının tüm suçu ve günahı da bizatihi yazarlardadır.
devamını gör...
yazar olma standartlarını yeniden gözden geçirmesi gereken sözlük. zira kontrolsüz büyümenin yol açtığı sıkıntıları yaşamaya başladık. lafım meclisten içeri malum sözlüğün çaylak arenasına dönmeye başladık ve bu arkadaşlar aralarında top çevirirken biz ne oluyor diye endişeyle izliyoruz. yeni gelen arkadaşlar içerisinde de elbette kafa sözlüğün ortaya koyduğu iddiaya destek verecek arkadaşlar var lakin sıkıntı şurada; bir başka başlıkta değerli bir yazar arkadaşımız dile getirmiş, buraya ilk göç ile gelenlerin çoğu eski/yeni malum sözlüğün mevcut düzenine kazan kaldıranlardı. yani isyankarlardı. buraya başka bir şeyi inşa etmek için geldiler. malum sözlüğün ilk zamanlarını yad eder bir kafa yapısı ile işe giriştiler.

lakin kimse alınmasın ama sonradan gelen arkadaşların çoğu orada yazar olamadıkları için buraya gelmeye başladılar. o sistemle ve yapı ile sorunları yok. bugün yazar yapılsalar koşa koşa oraya gidecekler. sorunları olmadığı içinde bu mecrayı o şekilde kullanmaya başladılar. imamın kayığına bindik/bineceğiz gibi duruyor.

bu nokta üzerinde ciddiyetle düşünülmesi lazım gelir diyorum. yoldaşa yeni sorun hediye etmenin haklı gururu ile kaçayım ben bu başlıktan.
devamını gör...
6.
bir iki günlük ufak tefek aksaklık yaşadıktan sonra, an itibari ile kalıcı olarak yayın hayatına başlamış olan sözlük.
putin’in avrasyacı gençler yetiştirmek amacı ile hibe ettiği 28.928.252 kadar rubleyi ankara pavyonlarında yediği için kgb tarafından aranan vizyonsuz bir kurucuya da sahiptir ayrıca.
devamını gör...
yeşil ve değerli bir yaprağını * daha dökmüş olan ulu çınar. tabii böyle giderse çınarlıktan kavaklığa doğru evrilecek. hani derler ya; kavakta da boy var ama işe yaramaz bir ağaçtır genel olarak.

açıkçası buraya ne yazarsam yazayım, fayda edeceğini düşünmüyorum. faydası olsaydı, benden önce yazanlar işi çözmüş olurdu. yine de birkaç kelam etmeyi hakkım olarak görüyorum, özellikle ilk başlarda açtığım başlık ve girdiğim tanımlar dolayısıyla. epey emek verdiğimi düşünüyorum zira.

una nocte'nin yazdıklarına %99 oranında katılıyorum, altına da imzamı atabilirim. iyi kötü bilenler, tanıyanlar, trollük konusundaki düşüncelerimi de bilir: sevmem. geldiğimiz noktadan geriye bakıldığında ise görünen -en azından bana görünen- şu ki, ilk başlarda karşı çıktığım trollüğü neredeyse ben bile özleyeceğim. zira şu an öyle bir profil var ki ne yazdıklarından bir şey anlaşılıyor ne formatın f'si var ortalıkta ne de yazılanların büyük bir kısmı bir anlam içeriyor. bir noktadan sonra "hangi birini şikayet edeceğim bunların?" diyerek bıraktım.

evet, bir sözlükte baştan aşağıya aynı tarzda yazan insanların olması mümkün değil. evet, bir kısım insanlar açıp wikipedia'da bulabileceğinizi sansanız da her zaman öyle olmayan tanımlar girip uzmanlıklarını paylaşırken, bazılarının da eser miktarda goygoy peşinde olması ortama renk katabilir. fakat geldiğimiz noktada denge, ikinci grup lehine fena halde bozulmuş durumda.

şimdi burada hangi grubun ya da kimlerin böyle takıldığını tek tek yazmama gerek yok. ancak buraya "kafa forum" muamelesi yapan insanlar sayesinde, beğenmediğimiz o troller bile kendilerini geri çekmiş, doğru dürüst yazmaz olmuşsa, konu trollükten çıkmış ve daha ciddi bir üst boyuta taşınmış demektir. burayı yeni gelecek aklı başında insanlar için tercih edilebilir olmaktan çıkaran olumsuz bir boyut...

yönetim durumdan memnun ise ona diyecek hiçbir şeyim yok. mahalle maçlarında evden topu kim getirirse o haklıdır ya hani... o hesap işte. fakat içten içe "yahu gerçekten nereye gidiyor bu iş acaba böyle?" diyorlarsa mutlaka akıllarında tutmaları gereken şey, batan gemilerde kaptana yapılan uyarıları kaptanın dinlememiş olması. birileri hâlâ buranın iyiliğini düşünüp kendi çapında uyarma gereği hissediyorsa kulak verilmeli çünkü bu kulak vermeme sorununun iyi bir noktada sonlandığı, hiçbir sözlükte görülmedi henüz.

"aman ne ciddiye aldınız... yazın geçin işte!" diyenler de çıkacaktır illa ki. ancak insanın içinde tırnak ucu kadar bile sorumluluk ve adil olmak adına yanlış bulduğunu söyleme hissiyatı varsa, susmak o kadar da kolay olmuyor. üstelik "yazıp geçmek" için yazma isteğine halel gelmemiş olması gerekir. biz de yazıp geçemeyenler olarak bu noktada düğümleniyoruz zaten. istek vardı ama nem çok nem...

her neyse. şimdilik buralarda olan tayfadanım. hep kötüyü söylemeyelim. mesela dergi ve radyo projelerini gayet güzel buluyorum. sürekli yenilikler yapılmaya çalışılması da güzel. başlığım silindi, tanımım silindi diyen arkadaşlar formatı okumamış ya da kurallarda yazmasa da ortamın genel huzuruna ilişkin konularda, moderasyonun alacağı inisiyatifi anlayamamış olabilirler. 1000'den fazla başlık açtım, 2000'den fazla tanım girdim. başlıkların taşınmasını gerektiren bkz. tanımlarım haricinde henüz silinen olmadı. bu noktada herkesin kendisine de bir dönüp bakması gerekiyor diye düşünüyorum.

puan tablosu olayında da değişikliğe gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. başkalarına yapılan beğeniden puan kazanmak ilk bakışta beğeniye teşvik etmek amacına hizmet ediyor gibi görünse de seri beğeniciler yüzünden geldiğimiz nokta ortada. gerçekten yazdığı şeylerin çoğunu okuduktan sonra seri olarak beğenmeye değer bulduğumuz insanları bile beğenemez olduk sayelerinde. insanları çok sıkmak da çok serbest bırakmak da iyi değil. ayarını iyi tutturmak ve ortasını bulmak lazım.

mutlaka unuttuğum için yazmadıklarım vardır. tanım yeterince uzadı. onları da hatırladıkça daha sonra yazmak üzere cebime atıyorum.
devamını gör...
hakkında minnettarlığımı yazacağım ve biraz içimi dökeceğim platformdur.

burası bana iyi geldi. bir süredir bir şeyler yolunda gitmiyor sözlük. hayatımda bu tarz şeyler bu yaşıma kadar yaşamadığımdan benim için çok zor ve burası benim kafamı dağıtmama yardım etti. gerçek hayatta birkaç yakın dostum var ama pandemi olduğu için onlarla da çok görüşemez oldum yüz yüze. evin içi de sıkıntılı olduğundan mütevellit, bedenen evde olup zihnen burada olmak çok iyiydi.

burası bana yeni insanlar kazandırdı. belki birkaçı hep hayatımda olabilir, belki olmaz orasını zaman gösterecek fakat iyi ki tanımışım dediğim insanlar ile tanıştım. bu, sizin sayenizde oldu. bu insanlar türkiye'nin farklı yerlerindeydi. yani, yaşadığım şehirde gerçek hayatta hiç tanışamayacağım kişilerdi. buna kimler sebep oldu? bu sözlüğü hayata geçirenler. sizler, bu sözlüğü kurarken belli amaçlarınız elbette vardı ama hiç düşünür müydünüz "bir yerlerde hiç tanımadığınız bir tutankamonun hayatını cehenneme çeviren türlü zorlukları hafiflettiğinizi.." evet, yaptınız. çok teşekkür ederim.

türkiye'nin ve dünya'nın bir yerlerinde yaşayan hiç tanımadığım birileri bu sözlüğü kurdu ve benim hayatımı biraz olsun güzelleştirdi. bu aslında hiç basit bir olay değil, gerçekten. belki yazıya tam hislerimi dökemiyorum ama öyle. tam olarak müthiş bir olay hatta.

sözlükte elbette yolunda gitmeyen şeyler de var ama iyi tarafında yoğunluk var, şimdilik. umarım daha iyi olur. ilk zamanlardaki gibi olur.

sadece içimi dökmek istemiştim. belki okunur belki okunmaz bilmiyorum ama yazmak bana iyi geldi.
devamını gör...
sözlüğe üye olduğum günden beri bu başlığa bir tanım yazmak istiyordum* bugüne nasip oldu. kafa sözlük benim için tamamıyla bir tesadüftü. hiç aklımda yokken her zamanki gibi neden olmasın? dedim ve giriş yaptım. inanın sözlüğe ilk girdiğimde yazmak gibi bir düşüncem yoktu, hatta yazabildiğimizi bilmiyordum bile*. okuyucu olarak geldiğim bu platformda şuan yazıyor olmak beni çok mutlu ediyor. daha önce hiçbir yerde yazmadım, sosyal medya kullanmayı da sevmiyorum. ama kafa sözlük nasıl olduysa her şeyim oldu. burada birbirinden güzel kalpli insanlarla tanıştım ve daha da tanışacağım. hepsini çok seviyor ve sayıyorum, iyiki varlar iyiki..*

sevdiğim bazı yazarlar sözlükten ayrıldığı için çok üzüldüm. sözlük kan kaybediyor diye düşündüm başta. hatta itiraf edeyim, geçenlerde sözlüğe bir daha hiç gelmemek üzere çıkış yapacaktım. ama sonra ne oldu anlamadım. bir turunculuk sardı her yanımı. hatırladığım tek şey tatlı portakallar..sanırım hipnoz ettiler beni, hem de portakallarla. üzgünüm yoldaş, bunları itiraf etmeliyim*. sonuç itibariyle uzun bir süre daha buradayım ve kolay kolay gitmeye niyetim yok.

okul ikinci evim derdim hep. okula gidemiyorum şimdi. onun yerine kafa sözlük evim olmuş gibi hissediyorum.

şunu da eklemeden edemeyeceğim. (bkz: kafa sözlük'teki aile ortamı) bu başlığı ilk gördüğümde yok daha neler, bu kadar mı sevmişler burayı? dedim. şimdi de bu ailenin bir üyesi gibi hissediyorum. üyesiyim, öyle değil mi?*

son olarak ve en önemlisi iyiki varsın kafa sözlük!
devamını gör...
çok çok yakında, birtakım değişim ve gelişimlerin yaşanacağı sözlük.
devamını gör...
vakti zamanında bir betimleme yapmıştım burası için #469353 ve demiştim ki keyif aldığım bir mecra, küçük bir mahalle gibi.
şimdi bakıyorum da çemberde yakın olduğum, hemen her gün okuduğum ya da bir selam aldığım birçok insan yok. onlar gitti. eraa, karambol, mahlassızım, ateist kaplumbağa, uykusuz kahve, une nocte... * ya da burada olan ama yazmayan biraz sessizleşen yazarlar... *
hâlâ gün içerisinde birçok kez girip çıkıyorum ama biraz metropol havasındaki yeni hal ile o keyifli tat bir parça azaldı sanki.
*iş bu yazı robnaja kişisinin takip ettiği, elini eteğini çeken insanlara sitemidir. bir şehri güzel kılan orada yaşayanlardır. çekip çekip gitmeyin.
devamını gör...
sıcaklardan oldukça etkilenen sözlük.
kavurucu sıcakların gelmesi ile, bütün interaktif platformlarda etkinlik oldukça azaldı, kafa sözlük de bundan bir nebze nasiplenmiş gözüküyor.
ben bile bilgisayar başında oturmakta güçlük çekiyorken insanları düşünemiyorum.

kitap dağıtacağımıza klima mı dağıtsak acaba*
devamını gör...
açıldığı zamandan bu yana başta yazar olarak, 8 aydırsa moderatör olarak içinde bulunduğum platformdur. aynı zamanda ne yazık ki artık akademik yoğunluğum sebebiyle aktif olarak buralarda olmaya devam edemeyeceğim cağnım sözlüktür. bu yüzden başta benjamin olmak üzere bu sözlüğü bugünlere getiren tüm moderasyon ekibi ve yazarlara teşekkür etmek istiyorum. çünkü burası benim hem yazar olarak hem de moderatör olarak bulunmaktan keyif aldığım bir yer oldu.

sözlüğe kayıt olmamın da moderatör olmayı istememin de tek sebebi bana katacağı bir şeyler olacağını düşünmemdi. ki yanılmadım, burada tecrübe ettiğim şeylerin haddi hesabı yok. çok güzel insanlar da tanıdım, çok tuhaf* insanlarla da karşılaştım. güldüğüm, kızdığım, üzüldüğüm, şaşırdığım çok fazla şey yaşadım. açıkçası “ya işim gücüm mü yok, bunla uğraşılır mı” dediğim zamanlar da oldu. ama her seferinde yeniden motive olmamın sebebi buraya harcanan zamanı ve verilen emeği bizzat görmemdi. ulaşılan sonuçtan ziyade ulaşılmak istenen sonuç için harcanan çaba benim için her zaman çok daha kıymetli oldu. bu yüzden kimilerine göre sözlük çok bozmuş ya da başarısız olsa da, benim için hep çok kıymetli ve çok başarılıydı. ki hiç şüphesiz kafa sözlük ; x yazarı, y moderatöründen bağımsız inişlerle çıkışlarla da olsa başladığı yerden kısa zamanda çok iyi yerlere geldi. eminim ki buradan da çok daha iyi yerlere gidecektir.

son olarak benjamin amcaya çokça güvenin. çünkü sözlük için her zaman en iyisini yapacaktır. kıppssss* şimdilik hoçça ğalın ğidiyom ben
devamını gör...
5 ayı geride bırakmış olan kafa sözlük hakkında birkaç kelam da benim yazmak istediğim başlıktır.

ilk zamanlarında şöyle güzeldi, böyle harikaydı gibi güzellemeleri ciddiye alamadığımı belirterek başlamak istiyorum.
zira ben sözlük tarihimizde; böyle efsane, mükemmel ötesi günler hatırlamıyorum *
sözlük ilk aylarında, şu an yapılan eleştirinin 5 belki 10 katı eleştiriliyordu. hatta geldiğimiz bu noktada eleştiri dozuna şükrettiğimizi bile söyleyebilirim.

bütün yazarların akış ile alakalı bir tasarrufu mevcut. bu tarz her kesimden insanın yazdığı mecralarda ; kullanıcılar, platform içinde kendi küçük sosyal ağlarını yaratırlar. sözlük içinde sözlük yaratmak konusunda, bizler her türlü teknik olanağı sağlamış durumdayız.
örnek olarak, milyonlarca kullanıcısı olan twitterda sizler nasıl ki kendi zaman tünelinizi yaratabiliyorsanız bunu kafa sözlük'te de yapmanız gayet mümkün.
tam bu noktada, melisho'nun tanımını şuraya bırakayım. #707805
ek olarak : ne kadar kullanılmak istenmese de, "engelle" butonları ile bir yazarı ömrünüzün sonuna kadar görmemenizi de mümkün kıldık.

son olarak ise, esas üzüldüğüm konuya gelmek isterim.
bahsi geçen, kafa iznine ayrılan yazarların bir çoğu ile zaten iletişim halindeyim. bir kaç yazarımızı saymazsak; gidişlerinin sebebi, özel hayatında yaşanılan bazı sorunlar, terfi almaları, zaman ayrımamaları vb. şeklinde mazeretlere dayanıyor.
bu yazarlar, kafa sözlük'e bir tepki göstermek için gitmediler, öyle bir söylemleri de yok.
ne yazık ki spekülasyonlar işi bu noktaya getiriyor, çok üzücü.
bir diğer üzüntü verici hadise ise, cinsiyetçi başlıkları "ifade özgürlüğü" kapsamından çıkartıp yasaklamamıza, son zamanlarda sözlükte cinsiyetçi başlığa rastlanması pek mümkün olmamasına rağmen, yine bazı yazarlar "cinsiyetçi başlıklardan sebep yazarlar gidiyor" gibi ezbere cümleler kuruyorlar. önce eleştiri yaptığı sözlüğü bir okusan ya sevgili yazar?
nedir bu, insanlar toplanmış taş atıyor, dur bir taş da ben atayım merakı?

kafa sözlük yönetimi olarak, yaptığımız hamlelerin tamamını da yazarların fikir ve önerilerini değerlendirerek yaptığımızı bilmenizi isterim.
biz yaptık oldu anlayışına sahip değiliz.
yazarların neredeyse yarısında discord hesabım mevcut. her türlü eleştiri ve önerilerinizi benimle gerek yazarak, gerek sesli olarak paylaşabilirsiniz.
bir çözüme ulaşılamadığı takdirde, gelip burada paylaşılması daha tutarlı bir hamle olur kanaatindeyim.

nihai olarak : kafa sözlük treni, yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor. inen yolcularımıza, bu zamana kadar bizimle birlikte seyahat ettikleri için teşekkür ederiz.

doğunun ayısı durmayacak. *
devamını gör...
pek yakında müthiş ötesi, muazzam, harikulade geliştirmelerin yaşanacağı canımın en içi sözlük.
devamını gör...
bu aralar, insanların dört duvar arasında sıcaktan bunaldıkça sardığı sözlüktür.

şarkı isimlerinden, format üzerinde bir bug yaratmaya çalışıp, ufak tefek anarşistlikler peşinde koşan hiçbir yazarına tolerans göstermeyecek olan sözlüktür de ayrıca.

sözlüğün duruşu, konumu belli. hiçbir yazarın bireysel oyun bahçesi değil.
küfürlü bir sözlük isteyen kimseler için, kullanabilecekleri onlarca alternatif platform mevcut.
'küfürsüz yazamam' diyen yazarlarımız, alternatif platformlarda özgürce yazabilirler.
devamını gör...
17.
kayıt olmadan önce kafa sözlükte şöyle bir gezinince gördüm ki kendine has özellikleri olan kaliteli bir sözlük. yakında epey değerlenir burası diyerek, bal porsuğu lobisinden biri olarak katılmaya karar verdim. nezih bir ortam var burada. küfür yok, ergence münakaşalar yok, ayrımcılık yok. değerli yazarlar ise epey var, pozitif enerji var, iyi şeyler var. demek ki iyi bir moderasyon var. umarım seninle güzel şeyler yaşarız kafa sözlük.
devamını gör...
beğeni ve fovori butonundan ziyade okundu butonuna ihtiyacı olan sözlüktür.
daha önce de söyledik bunu.
kabul ediyorum çok işe yarıyor bu durum sözlüğün çarkı çok iyi dönüyor, maşallah allah nazardan saklasın.
ama bu beğeni olayı milleti şaşkına çevirdi.
önemli olan tanımın kendisi bu noktada yazar değil.
söz konusu yazarın tanımıdır oylanmayı hak eden.

karma puana etkisi olmayan bir okundu butonu gelsin bakalım hangi yazar ne kadar okunuyor görelim.

upuzun tanım yazan yazarlarımız var, ben ne yapayım yazarın kendisini. sağlıklı huzurlu mutlu bir ömür geçirsin o ayrı ama ben tanımı için okuyorum.

geçenlerde bir yazar bana mesaj attı. sen nasıl benim tanımımı beğenirsin diyor bana. eleştirdiğim bir yazardı ve beğenim onu şaşırtmıştı.

sözlüğümüzde tanımlar hak ettiği değeri henüz bulmuş değil kanaatimce ve bir okundu butonu olsa işe yarayabilir.
devamını gör...
ben de rahatsızım sözlüğün son hallerinden. akış sürekli saçma sapan şeylerle dolu. kankacılık almış başını gidiyor. düzgün, bilgi yüklü girdiler birkaç beğeni alırken, 1-2 kelimelik girdiler onlarca beğeni ve favori alıyor. yazdığı konu hakkında hiç bir eğitimi olmadığı bariz olan kişiler sırf karma puanını yükseltmek için madalya peşinde yalan yanlış şeyler giriyorlar (özellikle bilim başlıklarına). ancak sevgili yazar arkadaşlarım, demokrasi dediğiniz şey yüksek dozda tahammül içermek zorundadır, yoksa faşizme doğru kayarsınız.

discord'a da girdim baktım ve bana hitap eden bir yer olmadığını anladım. kendim çıktım, ne bunun için şikayet ettim, ne de discord'da kalanlara laf atma ihtiyacı hissettim. bana uymadı ben de çıktım, bu kadar basit. kazıklı maria'yı sevmiyorsun, e girme o başlığa. benim de futbola karşı herhangi bir ilgim yok. futbol başlıklarının altına girip ona buna laf çakmıyorum ama. beğenmediğin yazarlar var, e engelle geç git çok görmek istemiyorsan.

herkesin beğenmediği bir şeyi yasaklasak bu sözlükte tek bir girdi bile kalmaz. e öyle yapacaksak burada ne işiniz var açın bir blog, siz çalın siz söyleyin. kimse de karışamaz kendi kendinizin yoldaş'ı olursunuz. ama bir topluluğun içine giriyorsanız, herkesin kendi rengini de kabul edip gireceksiniz. adamlar 2 kural koymuş, küfürsüz bir sözlük olacak ve cinsiyetçi vb. ifadeler olmayacak. bu kadar. kurallara uyduğu sürece akp'li de gelir, chp'li de gelir. heteroseksüeli de gelir homoseksüeli de gelir. kitap okuyanı da gelir, eline kitap almayanı da gelir. karışamazsınız!

çok şikayetçiyseniz, açın bakın profilinize. siz bu sözlüğe ne kadar katkı sağlamışsınız. bıdırdanmak kolay. yattığın yerden başkalarını eleştirmek en kolay. ama unutmayın başkalarını kontrol edemezsiniz, sadece kendinizi ve kendinizin verdiği tepkileri kontrol edersiniz. görmek istediğiniz değişim siz olmak zorundasınız. soruyorum o zaman sözlüğün gelmesini istediğin kaliteye ulaşması için sen bugün sözlük için ne yaptın?
devamını gör...
kendimi kendimce ifade edebildiğim, içimi dökebildiğim ruhumu, zihnimi dinlendirdiğim sözlük.

bir süre kafa iznindeydim. zor günler geçirdim ve hala geçirmeye devam ediyorum. döndüm geldim, olaylar olaylar...

konulara girmeyeceğim. bilmediğim, dahil olmadığım mevzular. zaten mahkeme deyyolaaa aman şahit mahit yazarlar.

yönetimin tutumu bu konularda hoşuma gitti belirtmek isterim. çizgileri durdukları yer olaylara en azından bizlere yansıyan kısmıyla duruşları pek yerinde. olayı çirkinleştirmeden tarafsız kalabilmeleri ve gereğini yerine getirmeleri takdire şayan. selamlar olsun...

arkadaşlar buraları bu kadar ciddiye almayın. evet yazıyoruz, kendimizi ifade ediyoruz, belli başlı arkadaşlıklar kuruyoruz ama bu kadar. yani fikir beyan etmeye korkar olduk. garip bir kesim var ki ağzımızdan çıkan her şeyi kendilerine vazife edip yalanlamaya, eleştirmeye, kendilerince ortaya çıkarmaya ya da dalga geçmeye and içmişler. abicim size ne ya? biz size bir şey dediysek özelinize gelip saldırdıysak sizin fikrinize tü kaka dediysek amenna ama yani ağzımızdan çıkan miniminnak bir söze bile başka biri tanımla cevap veriyor. niye abi niye? ben senin gibi düşünmek zorunda mıyım? senin gibi yaşamak zorunda mıyım? sen tanımını kendi fikrinle giremiyor musun da bana, ona, buna cevaben giriyorsun? biri bir tanım girmiş bakıyorsun başkası ona cevap vermiş. yahu sane ne adam içini dökmüş? bana çok komik geliyor bunlar. hayat burayla ibaret sanki. sürekli açık aramak sürekli anti fikir üretmek üzerine bir dünya kurmuşsunuz kendinize çok ilginç. neyi kanıtlamaya çalışıyorsunuz inanın anlamıyorum?

neyse genel itibariyle çizgisi çok düzgün insanlar var. bilgi edindiğim, güldüğüm, tecrübelerinden yararlandığım, beni alıp başka başka yerlere götüren yazarlar... bazen mesaj kutularını tıklıyorum zaten. keyifle takip ediyor keyifle okuyorum aman sabahlar olmasın. hepinize çok selam mucukluyorum efem.

seviyorum burayı. kendim çalıp kendim oynuyorum. açıkçası en başlarda akışta dolaşıp her türlü tanımı ve yazarı okumayı seviyordum ama son günlerde bu tutumumu değiştirdim yukarıda saydığım nedenlerden dolayı. neyse işte orta yolu bulacağız elbet. selamlar olsun herkese kısa bir aradan sonra yine ben geldim.
sevgiler, saygılar...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kafa sözlük" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim