#televizyon dizileri #final yapan diziler
dram / psikolojik
5 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

1.
ilk defa bir dizinin burun tıkanıklığımı gidermesine şahit oldum.
ağlaya ağlaya burnum açıldı resmen, ferah ferah nefes alabiliyorum sayesinde.

tanım : bir tv serisi.
devamını gör...
2.
psikoloğun karşısındakine yargılayıcı biçimde yaklaşması, hastalarının anlattıklarını arka bahçede diğer psikologlara ve çalışanlara anlatması gibi büyük sıkıntıları barındıran başarısız dizi. desteğe ihtiyacı olan biri bunu izlese ve bu yanlış yansıtılan şeyler sebebiyle destek almaktan vazgeçse kimsenin umurunda değil tabi.

üstelik diziyi yazan kişinin kendi mesleğince etik olmayan bu ayrıntılara dizide yer vermesi kabul edilebilir değil.
devamını gör...
3.
asla izlemeyeceğim dizi. sanki yeteri kadar psikolojim bozuk değilmiş gibi izleyemiyorum. izleyip sevenlere saygım sonsuz tabii ama sizi de üzüyosa izlemeyin lütfen, bizim için önemlisiniz.
devamını gör...
4.
asla ama asla izleyemeyeceğim dizi.
yazarın zaten senelerdir olan kitaplarını parlatmak için 2 dizi aynı anda piyasaya salıp kitaplarından ve diziden büyük vurgun yapan yazarın televizyona uyarlanan dizisi.
devamını gör...
güzel bir dizi. ancak mehmet karakterini kendime çok yakın hissettim. ağlaya ağlaya bir oldum. herkes meliha'da ağlarken ben mehmette ağladım.. mehmet karakteri kitapta da çok işlenmemiş. oysaki en uzun işlenmesi gereken karakterlerdendi o da...
devamını gör...
binnur kaya hocam hastanız size derdini anlatırken suratınız öyle bir ifade alırsa hasta kafanıza uçan tekme atar lütfen biraz dikkat edelim acıma dolu bakışlar atmayın.
devamını gör...
son bölümde tutarsız olan tek kısım boncuk'un hikayesinde hollanda'da insanların onu uyarmaya çalışması ve daha da absürtü yeni boyanmış banka oturduğu için kahkaha atarak, parmakla göstererek gülmesiydi. hollanda'da ve hatta bir çok avrupa ülkesinde insanlar size dönüp bakmazlar bile gülmek şöyle dursun. ya da uyarmazlar, böyle bi çaba içine girmezler.
tanım: aralıklı olarak favori danışan belirleyip sadece onun kısımlarını izlediğim tv8 yapımı dizi.
alya'yı izliyordum, alya bitince boncuk geldi ona bakıyorum şimdi denk gelince.
devamını gör...
ulan hayatlarımız çok güzelmiş gibi bir de televizyonu açıp özellikle dram izlemek nedir? kendi derdinizi mi unutuyorsunuz? ooo bizden daha kötü hayatlar varmış, şükür ağlaması mı bu? thanks god, karantina var, yoksa her ortamda ''ayyy izliyormusun'' sorularına maruz kalacaktık. bir de psikoloji mezunu arkadaşların 5 saat açıklamalarına maruz kaldım. kanka aslında terapi böyle bişey değil, biz eğitimini aldık filan diyor. ısrarla kardeşim bak ben izlemiyorum diyorum bana anlatma dedikçe, nasıl dolmuşsa artık. çok mantıklı bi seçenek var, izlemeyin kardeşim. izleyenlere de bu aslında böyle olmamalı demeyin. alıcısı var ve var olacaktır. sado-mazo bi toplumda yaşıuyoruz, acıdan zevk alıyoruz, yaşamak bu değil böyle olmamalı
devamını gör...
çok ciddi sorunlar barındıran bir dizi olduğunu düşünüyorum, ne zaman denk gelsem böyle bir şey olabilir mi yahu deyip, tahammül edemeyip, değiştiriyorum. fakat tabii izleyici kitlesi açısından en azından terapinin gerekliliği ve faydaları anlamında bir farkındalık oluşturduğu çokça söylendi, bu açıdan iyi bir şeye hizmet ediyor olabilir. benim ona dair de şüphelerim var ama neyse.

bir de televizyonda bir dizide terapi sahnesi olmasına filan kesinlikle karşı değilim. çok güzel bir örneğinin de olduğunu düşünüyorum: istanbullu gelin. istanbullu gelin dizisindeki adem karakterinin terapi sahneleri ve tüm terapi süreci ve karakterin dönüşümü vs müthiş işlenmişti. tilbe saran ve fırat tanış da kusursuza yakın oynuyorlardı tabii. ama en önemlisi elbette senaryosunun başarısı ve senaristin terapiye bakışı ve hakimiyetiydi. kırmızı oda'nın korkunç bir senaryosu olduğunu düşünüyorum acizane. o odada olan şey de bu sebeple terapi değil bir dedikoduya dönüşüyor adeta. yahut bir "ne acılar çekmişsin sen" in anlatılmasından öteye gitmiyor. iyileşme anlatmayla başlar şüphesiz ama sadece hayat hikayesinin anlatılması terapi değildir. kişinin o hikayeye yüklediği anlam ve o anlamın yarattığı travmanın iyileştirilmesi değiştirilmesi gerekir. zor ve sancılı bir süreç olması gerekirken kırmızı oda'da bu durum tamamen pas geçilmiş. bir de anlamadığım ne zaman denk gelsem ısrarla terapist övülüyor karakterlerce. inanılmaz bir minnet ifadesi filan var danışanlarca sarf edilen. hemen bir memnuniyet ve sürekli yukarı giden bir iyileşme grafiği filan. halbuki o grafiğin zikzaklar yapması gerekir. inişler çıkışlar olması gerekir. terapiste daha en başından bu kadar minnet duyulmaması gerekir. bu kadar çabuk tanı konmaması gerekir. bu kadar çabuk iyileşme olmaması gerekir. ay ne bileyim işte, kızgınım bu diziye. bizim binnur kaya'mıza niye bunu yapıyorlar.
devamını gör...
terapi sürecinin niteliğiyle ilgili tabi ki bir yorum yapamam, yetkinlik alanım değil. fakat dizide hoşuma giden doktorların terapisinden çok hastaların iç dökmeleri. onların anlattıklarını dinlemek hoşuma gidiyor. bazen o hastalarda kendimden bir parça bulduğum oluyor. beni rahatsız eden durum ise dizide herkesin bir ilah gibi "doktoranımı" övüp durması. insanların onu koskoca doktor falan diye nitelendirmesi. bir peri, bir tanrıça gibi insanların hayatlarına girip diğer psikologların asla beceremediğini tık diye becermesi. ne bileyim yazar sanki kendine biraz kıyak geçmiş gibi geliyor. herkes tarafından bu kadar sevilmesi falan yapmacıkça.
devamını gör...
yerli dizi sektörünün genelinde olan müziğin eşlik ettiği ağırlaştırılmış sahneler, sonu gelmeyen flashbackler, gereksiz tekrar dialoglar çıkarılıp süresi 45-55 dakika bandına çekilirse bir toplumsal faydanın sağlanabileceği yapımdır. şu hali ile zaman öldürme ve reklam geliri getirme misyonlarından öteye geçemiyor.
devamını gör...
bu kadar uzun süreli olmasa keşke dediğim dizi. yine de durağan bir yapısı olmasına rağmen bir şekilde kendisini izletiyor. alya’nın hikayesi çok etkileyiciydi, yerine gelen boncuk’un hikayesini de merakla takip ediyorum.
devamını gör...
10 dakika izleyip kapattım. her kavramı yanlış anlayan halkımıza psikanalizi de yanlış anlatan dizi. acur isimli para babasına meze olmuştur. toplumu ruh hastası haline getirenler şimdi topluma ayna tutuyorlar. budama makinesi oğlu da artık bol bol röportaj verir akp medyasına.
devamını gör...
on dakikadan fazla dayanamadığım sadece dram basan dizidir. evet izleyen kitlesi açısından terapi farkındalığı oluşturabilir ama hangi sağlıklı terapi sürecinde doktor bu kadar müdahale ediyor? gittiğim doktor bana hayatımdaki gelişmelerle ilgili acısa,tavsiye verse ona bir daha gitmem açıkçası.doktorun terapideki duruşu hastanın kendi yolunu bulması ve o yolda yürümesini izlemesi olduğunu düşünüyorum bu dizide binnur kaya'nın canlandırdığı doktor hep bir tepki veriyor. diğer doktorların zaten nadiren hastası oluyor.
devamını gör...
bir psiketerapi seansının nasıl olmayacağını gösteren; terapiye gelen insanların bilgilerini sahte isimlerle de olsa ifşa eden, meslek etiğine aykırı hareket eden bir an önce yayımdan kaldırılmasını düşündüğüm dizi. hasta bilgilerini kitaplarda, televizyonlarda ifşa ederek canan karatay gibi populist olma sevdasına yakalanmıştır. insanlara yarar sağlamayacağını düşünüyorum. psikoloji bilimine aksine zarar veriyor!
devamını gör...
kovid sebebiyle ellerini yıkamayı yeni öğrenen bir toplumun psikoterapiyi ve psikolojiyi dizilerden öğrenmesi kadar normal birşey yok tabi. çok matah bir dizi olmasa da çocukluk tramvalarının nelere yol açtığını görmek bizim gbi büyük çoğunluğu cahil ve eğitimsiz toplumlara iyi gelebilir diye düşünmekteyim
devamını gör...
kendimi rahatlatmak için ara ara baktığım dizi. izlemek değil bakıp geçmek. neler var senin derdin dert mi demek için. bir ara bunun için müge anlı izliyordum şimdi çalışıyorum saatler tutmuyor napalım elde bu var.
devamını gör...
birçok kişinin beğendiği duygusal bir dizi.açıkçası ben beğenmedim.türk dizilerinin en büyük problemi olan süre problemi bu dizide de mevcut.bir bölümü 3 saat olunca araya saçma sapan bir sürü sahne koyulmuş .kısacası dizi tam bir gözyaşı p*rnosu
devamını gör...
ilk defa izliyorum, insanın içini karartan bir dizi. yani o kadar saat sadece dram. ülkedeki insanların yarısından fazlası zaten mutsuz. izleyip teselli ağlaması mı yapılıyor, anlamadım ki. "ne hayatlar varmış,biz yine de iyiyiz"gibi.
psikolojisi düzgün olan insanı da bozar.
devamını gör...
ilk 10 bölümünü izledim, sonrası sarmadı. türkiye'de daha önce yapılmamış bir şey olduğunu düşündüm. yapılmış da olabilir dizi kültürüne pek hakim değilim. empati kurmayı, yargılamamayı aşılamak için iyi bir başlangıç diye düşündüm. sonra yavaş yavaş fark ettim ki doktor teyzemiz iç konuşmalarında bunların hepsini yapıyor. bir de "halinize şükredin, bakın ne hayatlar var; aç mısınız, sizden daha aç olanlar var; aileniz mi kötü, hahahah siz kötü aile görmemişsiniz" der gibi gibi gibi. tiksindim sonra açıp izleyemedim. doktor ablanın yaklaşımları da pek doğru gelmedi. çocuk gelini izliyordum en son; yaşadıklarını çok basit şekilde anlatınca hooop arka kapıdan balkonumsu yere çıkabildi. çocuk gelinler bu ülkenin kanayan yarasıyken bu kadar basite indirgenmesi, evden çıkamama psikolojisinin bir anlatmaya bakar şeklinde özetlenmesi beni biraz sinirlendirdi, kabul.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kırmızı oda (dizi)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim