ara ara şehrin stressi ve bunalımından kaçma isteği gelir. youtube'a girilir. 4-5 şehirden kaçıp köye yerleşen insan videosu izlenir. anın verdiği gaz ile büyük büyük kararlar alınır. ertesi sabah ise hayata kaldığı yerden devam edilir.
devamını gör...
dışarıdan bakınca bir hevesle herkese cazip gelen istekdir. hayatında hiç soba yakmamış, sobalı evin zorluklarını bilmeyen ve o karda kış da sadece bir odada soba yanan evde bir sabah tuvalete gitsin, ertesi gün pişman olup eski şehir hayatına, sıcacık kombili evine özlem duyacaktır.
devamını gör...
pire ısırığının ne demek olduğunu bilmeyen insanların hayalide diyebiliriz.

odadaki soba sabaha karşı uzatmalara oynarken titremenin ne demek olduğunu bilmeyen insandır.

işin özü bırakın efendim romantizmi, elinizdekinin kıymetini bilin.

köy yaşamı öyle sizin zannettiğiniz gibi çok da matah bir şey değil.
devamını gör...
köyde olduğum durumdur. oturduğum yer şehrin merkezine 40 dakika mesefadedir. hayvanlarla geçim sağlanır. çoğu hane akrabamızdır. herkes birbirine yardım eder. erken kalkılır işler bitirilir. belli saatlerde ağaç diplerinde veya yüksek bir yerde toplanılır ve saatlerce sohbet edilir. bu sohbetlerden çoğu eskiye yönelik olup birbirleriyle alay etme şeklidir. bu saatler en sevdiğim saatlerdir hep ilgiyle dinlerim.
devamını gör...
5.
köye gittikten 3 saat sonra vazgeçiyorum
devamını gör...
6.
ara ara hepimize gelen istekdir.

en azından benim için gerçekleştirmesi pek zordur, metropolün göbeğinde doğup buraların havasını soluyan, kargaşası ile beslenen insanların yapabileceği iş değildir.

40 yaşına kadar bu metropol hepimizi yıpratır, içimizden geçer anca öyle düşünürüz.
devamını gör...
pek tanıdık bir istektir.
ege'de olursa tadından yenmez.
bir dönem marmara'da bir köyde 5, 6 sene yaşamışlığım var.
su yoktu su, her yer çamurdu. dağda bayırda inek peşlerinde koştum hey heyyyy.
yani marmar'a deyince sanmayın ki tatil köyü.
neyse bir kaç sene içinde şehir değiştirmeyi düşünüyorum.* tavsiye alırım.*
devamını gör...
hiç öyle bir isteğim olmadı. köy insanı değilim.

küçükken ne yaşadım bilmiyorum ama köy evlerinde yemek yemek bile midemi bulandırır. hep aç kaldım.*
devamını gör...
evet ara sıra köye gitmem icin gelen istek. giderken beyaz et, kırmızı et, salata malzemesi, 2-3 kilo patates ( soba fırınına koymak için) ve rakı alıyorum bir kaç gün kafamı dinleyip arazide çam kokusu eşliğinde yürüyüş yapıp dönüyorum.

herkese tavsiye ediyorum.
devamını gör...
köy küçükken gidilen ve geceleri 10-20 kişi fareli bir eve sığışılan, ağlayarak gitmek istediğimiz ve babam bizi götürsün diye gözüne baktığımız bir yerdi. sonraları dedem öldü, gidemez olduk. şimdi senede bir falan günübirlik gidiyoruz babamla. çok özlüyorum hep. burada yaşasan yaşanır diyorum. hayat çok garip yani.
devamını gör...
11.
her yaz mevsiminde köye giden birisi olarak bu isteğin en fazla 21 gün sürdüğü test edilip onaylandi. telefon da cekmiyorsa bu süre 14 güne kadar düşmekte.
devamını gör...
15 yıl köyde yaşadım.köy çocuğuyum. haliyle bazı şeyler söyleme konusunda hakkım olduğunu düşünüyorum.

öncelikle öyle pembe kıçlı bir romantizm değildir köyde yaşamak. doğanın dilinden ve hayvanların dilinden anlayacaksınız. ineklerin b.kunu temizlerken iğrenmeyecek, memesinden kene koparırken tırsmayacaksınız. köyde iş hiçbir zaman bitmez. sabahları daima erken kalkmak zorundasınız. kış şartları zorludur. çamuru var ,akan damlar olur.uğraşacaksınız.
toprağı işleyemeyi bileceksiniz.

ha bunun karşılığı ne dersen, eğer yalnızlığa alışmış ve sakinlik seviyorsanız, huzurludur. temiz havası, toprak kokusu. bunlar kıymetli şeyler. doğaya ait olduğunuzu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmazsınız.
devamını gör...
26 yaşıma kadar hiç köy görmemiş,üst 2 nesli şehirli * olan biri olarak işim dolayısıyla 8 yıl neredeyse her allahın günü 2 3 saatimi köylerde geçirdim. bu köylerde öyle şehre çok uzak falan köyler değildi. maksimum 40 km. bu süreçte anası babası kendini köyden zor atmış şehirli çocuklarının ooy koy çok gozol yooo. koye yorloşiciiimm abiiyyy. gibi güzellemelerini sürekli dinledim. ekmek param olmasa asfalttan bir adım atmam dediğimde de kıymet bilmez oldum.
ananız babanız köyden hiç ayrılmamış sizi o şartlara adapte büyütmüş ise şehirde yaşamak cidden ahmaklık. fakat bir nesil önce şehre adapte olmanın zorluğunu atlatmış minnoş kırılgan evlatlar yetiştirmiş bir ailenin köye dönmesi ancak ütopya olur.
biz şehirlilerin daha patron mobbingine tahammülü yokken köyde akıl hastasına deli,bedensel engelliye sakat falan deniyor ve tüm bunlar çok normal, bu yeni normale nasıl adapte olacağını bilmiyorum. anadolu irfanından habersiz şu aşırı çıkışlar beni benden alıyor artık.
abiyyy kesin köye yerleşin ama bir an önce bak. bana da oradan mektup atın. çünkü muhtemelen internet ve telefonunuz çekmeyecek.
devamını gör...
asla bana gelmeyen istek. zira gerçek köy hayatının, instagramda gördüğünüzden çok farklı olduğunu gayet iyi biliyorum. köy dediğiniz şey (bkz: şirince) ya da (bkz: cumalıkızık) gibi gidip gözleme yiyip,şarap tadacağınız, kot şort ve koskocaman hasır şapkalarla poz verebileceğiniz yer değil. köy dediğiniz yere girmeden en az 10 metre önce burnunuzu bırakmanız gerekiyor.

küçükken yazları okul tatillerinde giderdik köye anneannemin yanına. cincük( ne demek bilmiyorum, küçük demek olabilir) kızım gelmiş diye kapıda karşılar, sarılırdı anneannem, o zamanlar o sarılma bir an önce bitsin isterdim. tereyağı kokardı sanki ve ben tereyağını sevmezdim. dünyada görebileceğiniz en mızmız, en huysuz çocukmuşum annemin anlattığına göre. köye giderken her sene bahaneler uydururmuşum. 'köy yağı yemem'diye başlamış maceramız. annem valize margarin de koymuş. sonra 'köy makarnası yemem' demişim, hop makarna koymuş. en son olay 'ben köy tüpünde pişen yemeği yemem'e kadar gelince, annem beni tüple dövdü. bu -miş'li zaman değil, bunu net hatırlıyorum.

20li yaşlarımın sonuna geldiğimde, yine köye gittiğimde anneannem bizi kapıda karşılamadı, kimse bana cincük kızım gelmiş demedi, ballar, reçeller, yumurtalar yiyeyim diye yalvaran olmadı, elimden tutup, zorla bahçeye,ahıra sokmaya çalışmadı, kimse küçük ineklere benim adımı koymadı ve ben o zaman anladım tüm bunların kıymetini. anneannemi, dedemi ardarda defnettik. köy bomboş kaldı. kokmuyor ev artık. bunu da durup dururken neden anlatıp duygulandım bilmiyorum.

köyde yaşamak zor. benim gibiler için imkansız diyecektim sadece konu nerelere geldi...
devamını gör...
dışardan kolay görünen istektir. hayvan işine girmedikçe yine idare edilebilir. niye mi?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
şehirde yaşayıp da köye gidince şöyle ayağını uzatıp rahat rahat vakit geçireceğini düşünenlere ara ara gelen istektir ama hayaller ve gerçekler, çok çok farklı... eğer şehirdeyken zaten üşengeç ve tembel biriyseniz, köyde yaşamak size zulüm gibi gelecektir. köyde işler çok fazladır ve eğer köydeki işlerden, hayvancılıktan, bahçe işlerinden vs. anlamıyorsanız, bu işler size amelelik gibi gelmeye başlar. bir de insanın alıştığı dinamik bir hayat varsa, köyde öyle fazla atraksiyon falan bulamazsınız.. bizim köye* yerleşip sonrasında "burası çok sıkıcı ya" diyerek nice nice insanlar tekrardan büyük büyük şehirlerine geri döndüler... yani köyde sizi toz pembe bir hayat beklemiyor, öncelikle bunu bilin istedim.*
devamını gör...
bak bak neler yazmışlar.

çoğuna g*tümle güldüm. anksiyetem tuttu.

arkadaşlar öyle bir isteğiniz varsa rica ediyorum istek olarak kalsin eyleme dönüşmesin.

köy hayatı öyle sanıldığı kadar kolay değil. hele ki allahın s*kt*r ettiği, kör itin öldüğü yer ise hiç bulaşmayın bu işlere.

ben bulaştım, ben düştüm kurtulamadım, çoluğumuz var çocuğumuz var çoluğumuz var ama konu değil. kurbağalar vak demiyor üstüme atlıyor lan, atar gider yapıyor. kaplumbağa gördüm o gün. düşünün o hayvan bile köyden 2x hızla koşarak uzaklaştı.

ahır kokusu, otu, pisliği eksik olmuyor. he tek güzel yanı sessizlik. yemişim sessizliği tak tıkacı kulağına al sana sağır sessizliği.

bahçe işleri öyle sanıldığı kadar kolay değil, çapala, ilaçla, dik,ek,biç gavur kukusu gibi yanan sıcakta yiyorsa yap bunu.

yemin ederim akıl işi değil, yapmayın etmeyin. elinden telefon düşmeyen, toprağa yalın ayak basmayan, internetsiz yaşayamayan, tırnağı kırılınca zırlayan çıt kırıldım kızların, eline kazma kürek almamış tiplerin ben "köyde yaşamak istiyorum yiağhh" dediğini görünce delleniyorum.

şehir hayatı cennet cennet, şehir çok güzel abeyyy, tam size göre. kalın orda.

-köyün delisi.
devamını gör...
biraz modernleşmiş köy hayatı favorimdi ve onu yaşıyorum. sanırım dilemeden tek kabul olmuş duam bu. teşekkür ederim...
organiklik, sakinlik, hayvan görme/sevme, toprağa basma/ekme, tanıdık esnaftan alışveriş yapma gibi ihtiyaç ve zevklerim var.
modernleşme bana yaramıyor. en çok yiyecek ve içeceklerde. sabun, reçel, baharatlar, nar ekşisi, yağ vs. hepsi el yapımı ben başka gittiğim yerlerde bunların özlemini çekiyordum. en çok fark eden şey; yoğurt. yoğurt ayağına ne yedirdiklerini bilmiyorum en doğal markalar bile sözde kalıyor.
sebzelerde ise; nane ve limon.
nane diye baya berbat kokan ve salatanın tadını bozan bir şey almıştım resmen, limon desen yine farklı kokuyordu ve tad bozdu. limonsuz yiyemediğim yemeği limonlu (!)yedikten sonra lezzetli bulup artık orada limonsuz yemeye başlamıştırm. :) bunlar o yerde ilk pazar deneyimlerimdendi. sonra akıllandım organikliğin yanından geçmiyorsa ben hemen yanından geçiyordum. üzgünüm... ayrıca limonsuzluktan orada limon tuzunu ilk kez almıştım. sebzesinden daha çok iş gördüğü kesin ama hangisi daha zararlı bilemem...
devamını gör...
senelerdir böyleli bir hayat istiyorum. köyü de çok severim. bakalım ağustos'ta köye gideceğim 10 senedir gitmiyorum. fikrim değişir mi acaba... güncelleme yapacağım.

ama sanmıyorum. her zaman sakinlik insanıydım. kaotik şehir yaşamını sevmiyorum. şehir merkezine istediğimde ulaşabileceğim bir köy ya da kasaba, beni daha çok mutlu ederdi. şehrin dışında kalan kampüste bile bu yüzden çoı mutluydum. bir tanecik marketimiz vardı, doğayla iç içe... odaya sadece uyumaya çıkardım. börtü böceğidir diyecek, alışkın değilsen asla yapamazsın şehirde büyümüşler pek adapte olamaz diyeceksiniz; hep öyle diyorlar. ama yapabilirmişim gibi geliyor. daha huzurlu gibi geliyor. eşim, çocuğum ve kitaplığımla, ille de kendim ekeyim biçeyim tarım hayvancılığa el atayım demiyorum ama sakin mekan seviyorum. bedensel aktiviteyi seviyorum. sabah 5'te uyanıyorum. temiz havayı seviyorum. iş yapmayı, durmamayı seviyorum. yaşıyor gibi hissettiren şey bu oluyor bana.
tabii bunlar düşüncede anca. yaşanır yaşanmasına da.. maddiyat olarak hadi ben uzaktan çalışabiliyorum, eşim? ya da çocuğum? eğitimi? mahrum kalacağı şeyler?
onun için anca emekli olunca diyip üzülüyorum.

istediğim şey.. kasaba gibi işte, diyorum ya...
istanbul'da olmuyor böyle. oldum olası bunalıyorum buradan. köy olmasa bile bir kasaba, hiç olmadı daha küçük bir şehre taşınacağın mutlaka. 40 sene sonra emekli olurum artık. yerleşirim bir yerlere.
ben emekli olana kadar herkesin 'emekli olup egeye yerleşme' hayalinden dolayı ege dolmuş olur. ben gider erzincan'a yerleşirim anca.
devamını gör...
bana da gelmişti bu istek bir süre önce. önce ankara'nın sonra istanbul'un uzun uzun tadını çıkartıp ben şehir denen şeyden şehir de ben denen şeyden yorulunca güzelim urla'nın güzelim bir köyüne yerleştim. iyi ki de yerleştim.

kavun tarlasından cennete çevirdiğim kocaman bir bahçenin içinde tam da kendime göre bir hayatı kurdum ve çok mutluyum. ne siren sesi, ne trafik derdi, ne tesadüfen tanıdık statüsüne girenler, ne o ne bu tatsız hiçbir şey yok. sadece kuş sesleri, arada köpek havlamaları, rüzgarın dans ettirdiği çamların sesi, alabildiğine yıldızlı gökyüzü, çiçekler, börtü böcek vs. oturduğu yerden her şeyi bildiğini zanneden bazı ahkam kesme meraklılarına göre büyük hata... ama hiç de değil.

şöyle bir detay var buradaki hayatımın en güzel yanı olarak; en yakın arkadaşım 300 m ötede oturuyor ondan sonraki de bir 300 m daha sonra. bahçelerimiz birer çitle ayrılıyor. hepsi bin yıldır tanıdığım, güvendiğim, sevdiğim ve beraber yaşlanmayı istediğim arkadaşlarım; hepsi seçilmiş arkadaşlıklar yani. he bir de köy merkezinin 1 km dışında olmak var. bu köylülerle direkt teması engelliyor.

bahçemde evden yedi adımla gidebildiğim bir atölyem var, istediğim zaman muhabbet edecek, istediğim zaman çalışacak, istediğim zaman yalnızlığın tadını çıkartacak bir hayatı adım adım kurdum yani. çok mutluyum! demiş miydim?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"köyde yaşama isteği" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim