çift olarak beslediğim hayvan. tanıdığım biri çocuğuna almış ancak iyi bakamamışlar. ne yapacağız diye düşünürken dedim ver bana. bu sebepten olacak ki yabaniler. kafesin dışına çıkmazlar.

geçenlerde yuvalık alıp kafeslerine taktım. sağını solunu kemirip girip girip çıkmaya başladılar. üzerinden çok geçmedi ama garip garip hareketler var. dişiye yemek yedirmeler filan. bugün yuvalığın kapağını açıp bir baktım ki amanınn iki tane minik yumurta. ne ara oldu. öğrendiğime göre daha da yumurta olabilirmiş. yeni bebişler olacak.
devamını gör...
kafeste beslemeye gönlümün hiç razı olmadığı sevimli hayvan.

bu yüzden kendilerine evin bir odasını tahsis ettiğimiz, sıklıkla diğer odalarda da gönüllerince uçan iki muhabbet kuşumuz ve bir adet papağanımız vardı. bir süredir benden uzaktalar, bu sabah aldığım haberler içimi dağladı.

muhabbet kuşlarımızdan birisi cana yakın, konuşkan bir kuştu. papağan bile tek kelime etmedi bugüne kadar ama badem'in yanında bir kelimeyi iki gün tekrar edin üçüncü gün aynı tonda aynı vurguyla söylerdi. el hastası bir hayvandı, açıkta el görmesin aklı gider, göz bebekleri küçülür sinsice gelip parmaklarınıza kerkinirdi. öyleli libido deposu, öyle hayat enerjisi dolu bir kuştu.

bu sabah kafeslerinde balkon sefası yaparken kedinin biri kafese dadanmış. kediden bile kaçma dürtüsü olmayan, badem'imiz kedinin kahvaltısı olmuş. kedi de canımız ciğerimiz ama çok üzüldüm. bildiğin canım yanıyor. diğer kuşlar da perişan halde ama yara bereleri yok, kaçmayı biliyor onlar.

ah badem'im. seni çok özleyeceğim.
devamını gör...
birkaç ay önce kuşlarım hasta oldu ve çok sıkıntılı bir süreç yaşadım. yazacağım şeyler belki bazı arkadaşlara yardımcı olur

beyaz renkte erkek bir kuşum var 2 ,5 yaşında .eylül ayında 6 aylık eş aldık , hareketli gayet sağlıklı görünüyordu.. ilk başta aynı kafese koymadık baktık anlaştılar aynı kafese koyduk.erkek olan kuşum ona rehberlik etti hep bu sürede. bir buçuk hafta sonra dişi kuş hastalandı. gece yemlerini kusmuş, hareketsiz ,sürekli kabarık, yemek yemiyor ..

ilk defa başıma geldiği için ne yapacağımı bilemedim (erkek olan kuşum 2 yıldır bizimle daha önce böyle bişi yaşamadım. )
ertesi gün ağlaya ağlaya veterinere gittim. üşüttüğünü söyleyip antibiyotik verdi. yemini,suyunu,ilacını şırıngayla gagadan vermemi söyledi.
1 hafta devam ettim kuşum azıcık toparlandı ama işe yaramadı .
internetten araştırdığım şeylerle mama hazırladım sürekli ( pirinç lapası, bebek maması vs.)
baktım iyileşmiyor kuşu satın aldığım yere gittim anlattım bana bir ilaç vereceğini söyledi ( antibiyotik , kendisi kuşlarına veriyormuş ) ilacı aldım yanında da bi miktar aspur aldım.
ilacı diğeri gibi gagadan değil suyuna katmamı söyledi. dediğini yaptım ( diğer antibiyotik bitmişti, veteriner geçmezse devam ederiz dediği için kuşçunun dediği antibiyotiği uyguladım). ama içime sinmedi. kuş aspuru sevdi az da olsa yemeye başladı eskisine göre daha iyi ama hala ara ara hastalanıyordu.
bir iki defa kanlı dışkı yaptı.(dışkı tahlili yaptırmak istedim ama avrupa yakasında yapıldığını öğrenince hasta kuşumu oraya kadar götürmek endişelendirdi)bu arada sürekli veterinere gittim , moralim sıfır ,sürekli ağlıyorum.
veterinerlerin çoğu kanatlı hayvanlardan anlamıyor. kuşçular da öyle . ben ne biliyorsam bana onu söylemeye başladılar .
bende detaylıca internette araştırmaya başladım bu konuyu..
bu videoya denk geldim ve çok yardımı dokundu :
buradan

neler yaptım:
-hemen koksidiyoz tedavisine başladım.(kuşunuzu ilk aldığınızda hasta olup olmamasına bakılmaksızın uygulanması gerekiyor)
bazı kuşlar taşıyıcı olup hastalık belirtisi göstermiyorlar . benim erkek kuşum büyük bi ihtimal taşıyıcı ve dişi kuşa bulaştırdı.
-tedaviden sonra probiyotiğini,vitaminini,ekstra mamalarını araştırdım ve alıp uyguladım.
- her gün kafeslerini temizledim
-her gün sularını değiştirdim,su kaplarını yıkadım.haftada 2 kere içini fırçaladım.
-bu süreçte kakası poposuna yapışıyordu sürekli incitmeden ılık suyla temizledim.
- hala onlara özel beslenme programları var

şu an kuşlarım çok sağlıklı çok şükür


erkek olan kuşum bu sürede çok yardım etti.dişisiyle ilgilendi mama yemediğinde yedirmeye çalıştı. su içmediğinde gagasıyla alıp su fırlattı.onun ötüşünden bile dişiye bişey olduğunu hemen anlıyordum.

onları o kadar çok seviyorum ki elimden geldiğince çok iyi bakmak ve ömürlerinin yettiğince çok uzun sağlıkla yaşamalarını istiyorum

biraz uzun bir yazı oldu.umarım faydası olur.internette çok yanlış bilgiler ve tavsiyeler var maalesef . ilaç, takviye,vitamin ismi isteyen arkadaşlara seve seve yardımcı olurum . cici kuşlar sağlıkla yaşasın
devamını gör...
minik çocuğum, küçük mavi kuşum, uysal'ım.
kendisi yumurtadan çıktığından beri elimde, omzumda büyüdü, yumurtadan çıktığı ilk günlerde annesi besleyemediği için mısır unuyla suyla lapa yapıp kürdan ucuyla minik ağzına verip beslemiştim bir kaç gün.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel bu kadarcıktı, nohut kadar.
sonra annesi beslemeye başlayınca da her gün temizliğini bakımını yaptım, ellerimle ve sevgimle büyüttüm. 1 aylıkken babası 1 buçuk aylıkken annesi öldü, depresyona girdi yem yemez oldu, elimle yemleri tek tek yedirdim açlıktan ölmesin diye. haziran'da çıkmıştı yumurtadan, 9 aylıktı. her gün beni odanın kapısından görünce hemen uçar omzuma gelirdi. elime yatırıp karnını öperdim, darlanınca burnumu ısırırdı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel 1 hafta önceki fotoğrafı.
3 gün önce bir anlık dikkatsizlik yüzünden açık kalan teras kapısından uçup gitti. bakmadık dağ tepe bırakmadım, her ağaç dalına her ota baktım, mor menekşeleri uzaktan mavi gibi görüp küçük mavi kuşum sanıp bir umut gidip baktım dip köşe, üç gündür adını bağıra bağıra ve ağlaya ağlaya evladımı aradım, bulamadım. gece olunca havalar çok soğuk üşüdü mü diye düşünmekten uyuyamadım, rüyamda bile kuşumu arıyordum ve buluyordum öpe öpe eve getiriyordum ama rüya işte... sabah olunca yem saati geldi dışarıda yiyecek bulamaz aç mı kaldı diye düşünüp durdum çıkıp her yerde aradım ama yok. bunu düşünmek bile içimi burkuyor boğazım düğümleniyor ama üç gün oldu ve benim küçük çocuğum büyük ihtimalle ya soğuktan ya açlıktan öldü... ah benim miniğim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel ah benim minik kuşum, yavrum, uysal'ım! ondan bana geriye kafesinin dibinde kalan, kuyruğundan kopardığı tüyü kaldı. keşke seni o gün kafesten hiç çıkartmasaydım mavi bebeğim...
devamını gör...
birkaç yıl evvel arkadaşım lutino albino cinsinde dişi bir muhabbet kuşu almış. evine gittiğimde zavallının kafesini altı aydır temizlememiş, bir tünek bile almamış olduğunu gördüm. zavallıyı bit sarmış. tırnakları bileklerini kanatır olmuş. kavga kıyamet aldım veterinere götürüp tedavisi ve yeni kafesi falan derken yanına bir de eş aldım.
günlük dört saat salonda gezerler keyfi yerine gelince kendileri kafeslerine girerdi. ıki yıl boyunca bir kere bile sevemedim, çünkü çok korkardım. ben ona sevgimi iyi bakarak gösterdim.
bir akrabamın çocuğu kanser hastasıydı, çok seviyordu cikcik'i mutlu olsun diye ona verdim. şimdi orada çok mutlular. alışmışlar üstüne falan konuyorlar. özlesem de mutlular bu da bana yetiyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
cidden neyin kafasını yaşadıklarına anlam veremediğim hayvanlar. benim kuşum yıllar önce öldü. 9 sene yaşamıştı, bir 9 sene daha yaşardı ya neyse...

birincisi yeşil görünce kafayı yiyor bunlar. maydonozdu, maruldu, ıspanaktı falan görünce direkt içine dalıp kayboluyorlar. tamam çok seviyorsun anladık da niye içine giriyorsun o yeşil öbeğin?

yüksekten bir nesneyi aşağı atmaya bayılıyorlar. sapıkça bir zevk veriyor bu onlara. sabah uykumdan kaç kere masamdan aşağı atılan bilumum nesnenin korkunç gürültüsüyle uyandım bir ben bilirim.

inanılmaz bir konuşma ve taklit merakı var. mesela benimki tuhaf bir ses çıkardığımı duyduğunda hemen üstüme yapışır, gagasını dudaklarıma dayar ve öylece dinlerdi. ertesi gün de çıkardığım sesi tonlamasına kadar bire bir duyardım.

sapıklık derecesinde kapı zili taklit yetenekleri var. lan bir taklit bu kadar mı mükemmel olur? her defasında kapıya gidiyorum ama kimse yok!

inanılmaz kıskanç hayvanlar. herhangi bir şeyi sevdiğinizi gördüklerinde deliriyorlar ve ona saldırıyorlar.

ayrıca sinirli hayvanlar. artist artist bağırıp çağırırsanız aynı şekilde karşılık veriyorlar. komik bir görüntü aslında. lan 10 gramlık şeysin neyin artistliğini yapıyorsun?

pilav, yumurta hatta yamyamlık olacak ama tavuğun hastası bunlar. bir kere tadını alınca bir daha asla yemlere dönüp bakmazlar. anca çok aç kalırsa yerler. onunla birlikte kahvaltı bir farzdır artık.

banyo yapmaya bayılıyorlar. bardağa su mu doldurdunuz? anında içmeniz lazım. yoksa gelip içine giriyor. lavaboda yüzünüzü mü yıkayacaksınız? yo dostum önce o gelip banyosunu yapacak.

ayrıca kafese tıkmazsanız müthiş atletik uçucular olduklarını göreceksiniz. havada o manevraları nasıl yapabildiğini aklım almıyor gerçekten. muhabbet değil adeta atmaca. kafese kapatılan kuşlar ise zamanla uçmayı bile unutuyor bunu yapmayın. kafeste tutacaksanız zaten almayın.

ha unutmuşum. bunlar bazen uçmayı bırakıp evin içinde yürümeyi tercih edebiliyor. olum sen kuşsun uçarak gidebilirsin? yok illa yürüyecek. aman diyim üstüne basmayın. *

son olarak, unutmayın ki bir zamanlar bunlar dinazordu. ayağınızı denk alın yani.
devamını gör...
(bkz: mikroskobik terörist)*
devamını gör...
hiçbir şey yapmasa bile oturup saatlerce izleyebileceğim canlı. yani leonardo da vinci kediler için dünyanın sekizinci harikası der bence muhabbet kuşu sekizinci harika.
devamını gör...
cana yakın ve çok hassas kuşlardır.
burunları mavi olanlar erkek, kahverengi olanları ise dişidir. sakal kısmındaki beneklerde yaşını gösterir. çok benekli ise yaşlı bir kuştur.
devamını gör...
arkadaşın yaklaşık 4 yaşında bir kuşu var. gecen iki kedisi bir dalgınlıkla, bulundugu odanın kapısını açık unutmuş. arkadaş eve geldiginde yerler hep kan, kafes yerdeymiş. kedilerden biri kafesi düşürüp digeri de pusu kurup yakalamış yani. ama bizim necoş bir sekilde kacıp saklanmış aksama kadar. arkadaş eve gelip sesini duyunca da saklandıgı yerden yürüyerek çıkmış. kuşu veterinere götürmüsler tabi. necoş azraile kafa atıp hayatta kaldı . 2 aslanın saldırısına ugradıgı halde necoşun psikolojisi hic bozulmamış, hala keyifli keyifli ötüyor konusuyor. biz olsak korkudan dilimiz tutulurdu dedik. necoş bütün gün, aşkım necoş, canım necoş kendi kendine gazı veriyor. acaba dedim biz de mi necoşun taktigini uygulasak bütün gün evde muhabbet kusu gibi kendi kendimize aşkım kıyı, canım kıyı diyerek mi dolaşsam. belki bir kerameti vardır.
devamını gör...
sürekli ilgi ve oyun istiyorlar, yazılanlara katılıyorum, oğlumla oyuncaklar için kavga bile ediyor. ayrıca terapi gibi elime alıp sevmeye başlayınca bütün stresimi atıyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
vakti zamanında dershanemin karşısındaki pet shop dışarıya birkaç kafes koymuştu. içinde 7-8 tane yavru tavşan vardı. hepsi o soğukta birbirine sarılmışken bir tanesi uzakta duruyordu. hayır yanlış başlıkta değilim, konuyu bağlayacağım. neyse işte ben bunu görünce içim parçalandı ve tavşanı "üşüdüm abla gel beni al" dediğinde pet shopçuların elinden kurtardım!

eve gittim ama evdeki hiç kimse onu istemedi. küçücük tavşanın evdeki her şeyi kemireceğinden korktular. direndim! ama akşama doğru halıya tuvaletini yapınca mecburen bahçeli evi olan bir tanıdığımıza gitti. tabii ben depresyona girdim. biricik tavşanım elimden alındı diye nasıl ağlıyorum.

birkaç gün sonra abim iki muhabbet kuşuyla geldi. ilk başta çok sevindim, bir nebze de olsa sevgiyi onlarda bulacağım sanmıştım. ama şunu söyleyebilirim ki; bu iki kuş tam 2 yıl boyunca bize duydukları nefretle yaşadı arkadaşlar. yemden çok nefretle, öfkeyle ve ölümcül gaga darbeleriyle beslendiler. denemediğimiz yol kalmadı ama bir türlü sevmediler bizi. daha yaklaştığımız an kafesi devirecek kadar şiddetli sarsıntılar oluşturdular kanat çırpışlarıyla. iki yıl ya iki yıl! ulan hiç mi kanınız kaynamadı? hiç mi sempatik bulmadınız bizi?
devamını gör...
bazen sanki zavallı dermiş gibi bir bakışı olan kuş türü.
devamını gör...
bir buçuk yıldır bizimle yaşayan dünyalar tatlısı oğlumun türü.bu kuşumuzdan önce cocukluğumdan beridir çok kuş bakmıstım ama hiçbirine konuşmayı öğretememiştik,hatta bize canayakın davrananların sayısı bile sınırlıydı.bu yüzden bu kuşumuzu almadan önce çok araştirma yaptım,adeta yavru-erkek kelimelerini ezberleyerek gittim kuşu almaya.ben aslında hep albino-lutino kuşlardan istiyordum ama satıcı,"elimizde çok güzel bir kuş var,"diyerek bu kuşumuzu gosterdi ve sahiden çok güzel bir rainbowdu.güzelliği karşısında dayanamadım,aldık çıktık.on gün geçti,kuş önce anneme sonra bana alıştı.çok geçmeden konuşmayı da ögrendi,artık cici kuşlar,askımlar,babacıklar havada uçuşuyor.hatta benim ismimi bile söylüyor güzelim.yanına bir eş bile aldık.gerçi esiyle çok anlaşamadı,eşi ilk başta buna bayağı geçirdi,sonraları bizim kuş da karşılık vermeyi ögrendi.yine de bir şekilde geçinip gidiyorlardı ki eşi vefat etti,eşli yaşamaya alıştı diye kıyamadık,cumartesi yeni bir eş alacağız küçük beyefendiye.alınca fotoğrafını buralara koyarım.bu da benim dünyalar tatlısı oğlumun resmi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
yeğenimin alerji sebebiyle onlarda ki gelen muhabbet kuşlarından birisini şu an uyandırıp öptüm biraz. bu arada kendisi tarafından tabi ki azarlandım.
devamını gör...
henüz yeni kaybettiğim minik oğlumun cinsi.
bu bebeğimden önce de kuş bakmıştım ama en çok cinoş'umla yakınlaşmıştık,tahmin edersiniz ki bu yüzden en çok onun kaybı zor geldi.ağladım,ağladım,ağladım.o kadar tatlı ve o kadar sevgi dolu bir kuştu ki üzülmemek elde deģil.dahası hayatımızın o kadar içine girmişti ki her şeyde aklıma geliyor.salonda ailemle sohbet ederken gidecekken dönüp kafese bakıyorum,gitmeden seveyim diye ama minik oğlum artık orada yok.yemek yerken "şimdi burada olsaydı her şeyden yemeye çalışırdı,biz de zararlı deyip onu uzak tutmaya çalışırdık,"diye düşünüyorum;boğazıma bir yumru oturuyor.aklıma ilk kelimesini söylediği,ilk üzerime konduğu an geliyor;o günleri özlüyorum.muhabbet kuşlarına has ama onun olan o ses tonunu hatırlıyorum;bir daha o sesi duyamayacağımı fark ediyorum ve bunu nasıl kabul edebildiğimi bilmiyorum.masanın üzerinde en mutlu olduğu zamanlarda yaptığı hoplayıp zıplama hareketini hatırlıyorum ve başka bir kuşum olsa dahi niyeyse o kuştan bu hareketi göremeyecekmiş gibi hissediyorum.o sevgi kelebeģi halini,hiç tanımadığı insanlara bile anında ısınmasını,onları dahi hiç çekinmeden öpmesini hatırlıyorum ve onun kadar sevgi dolu,güven dolu,neşe dolu bir başka kuş var mıdır merak ediyorum.son zamanlarında kendine has o neşesini,saf mutluluğunu kaybettiğini hatırlayıp kötü oluyorum;içimde bir şeyler acıyor.elimde kalan birkaç tane fotoğrafına bakıyorum;daha çok olmadığı için üzülüyorum.vicdan azabı çekiyorum.ama her şeye rağmen bir başka kuş edinmek için araştırma yapıyorum;onun da ömrünün biz insanlara göre çok uzun olmayacağını ve o öldüğünde de canımın yanacağını bile bile.çünkü sevgisi,acısından büyük.yokluğu,aynı acıyı yaşama ihtimalini kabul ettirecek kadar güçlü.minik oğluma,biricik cinoş'uma fiziksel olarak çok benzeyen bir kuş buldum;bunun evimize ve ailemize yeni katılacak o kuşa haksızlık olacağını bilsem de bu fiziksel benzerliğin o kuşa garip bir sevgi hissetmeme neden olduğunu saklayacak değilim.fiziksel olarak benzese de cino olmayacak.belki cino'nun neşesini,saf mutluluğunu,sevgi dolu hallerini o kuşta hiç göremeyeceğim.bu düşünce bile içimi acıtıyor ama gerçek bu.bu düşünceye alışmak ve o kuşu cino'dan bağımsız olarak sevmek lazım;umarım bunu başarabilirim.birkaç gün içinde büyük ihtimalle yeni kuşumuz evine gelecek,dilerim o da cino gibi mutlu ve sevgi dolu bir kuş olur.
cinoş'um;canım bebeğim,minik oğlum,dünyanın en tatlı,en mutlu kuşu.senin ölümün henüz yeniyken başka bir kuş edinme çabalarına girdigim,büyük ihtimalle birkaç gün içinde o kuşu evimize,senin evine getireceğim için kızma bana.seni sevmediğim için değil;asla değil.ben kısa süreli baktigim kedimden ayrılırken bile bu kadar kötü olmamıştım be minik aşkım;sen bizi bırakıp gittin diye ağlamalara doyamadım.şu cümleleri yazarken bile göğsüme binen ağırlıģı hissediyorum,seni düşünmek çok zor.ama düşünmemek de imkansız.dedim ya;öyle girmişsin ki hayatımıza,şimdi her köşede senin eksikliğin hissediliyor.bu eksikliğe,yokluğuna;evimize kattığın neşeden,mutluluktan,sevgiden mahrum kalmaya dayanamadığım için bir başka arkadaşına sığınmaya çalışıyorum.evet;o sen olmayacak.bunu garip bir şekilde çok iyi biliyorum.dıştan sana çok benziyor;bir görsen,bir ton koyun sadece.ama o sen olmayacak.bunu hissediyorum.ama yine de onu da seveceğimizi,onun da bizi seveceğini ve evimize bir parça bile olsa sevgi katacağını ümit ediyorum.onun da kendine has bir karakteri olacak;senin kendine has bir karakterin olduğu gibi ve o da kendi karakterine uygun biçimde bizi sevecek,evimize aydınlık katacak diye umut ediyorum.seni sevdiğimiz gibi değil-çünkü diyorum ya;o sen olmayacak.o başka bir kuş.-ama bizim de onu seveceğimizi ümit ediyorum.sen her zaman benim en sevdiğim muhabbet kuşum olarak kalacaksın;hatta sadece benim değil,tüm ev halkının.ama şimdi sana vermek isteyip de veremediğimiz sevgiyi,şefkati ve merhameti bir başka arkadaşına aktarmak bence bize iyi gelecek;o arkadaşının da sevgimiz sayesinde mutlu bir hayat süreceğini,yani bunun ona da iyi geleceğini ümit ediyorum.seni çoook seviyorum benim minik sevgi kelebeğim;senin deyiminle "aşk kuş."boğazımdaki yumruyu yine geri ittim az önce,hissettin mi?henüz çok yeni sen gideli,özlemimin ve acımın beni ele geçirmesine izin vermeden seni düşünemiyorum ama daha şimdiden aynı-ya da benzer-bir acıyı yaşama ihtimalini kabul etmeyi yokluğundan daha katlanılır bulan ben; günü geldiğinde seni en çok ama en çok sevginle,neşenle düşüneceğimden eminim.seni çok çok çok ama çok çok seviyorum;cino.
devamını gör...
ben bir veledim. sıcak bir yaz günü ve kapılar pencereler açık. sonra mavişinde açık olduğu aklıma geldi ama bir şey olmaz dedim kendimce. bir baktım maviş kapıdan uçuyor. tabi çok geçti yakalayamadık. ben öyle bir üzüldüm ki. 1 saat geçti hiçbiryerde bulamadık. umudumuzu kaybettik, dondurma yedik. bir anda telefon çaldı, arayan babaannem, onların evi de bize yakın. dedi ki bu ağaçta bir kuş var cicikuş, tesla falan diyor. direk kafesi aldığımız gibi koştuk ve gerçekten maviş ağaçta kendince konuşuyordu. acıktığı için hemen kafese geldi.

dokuz yıl oldu hala yaşıyor kerata, hem de inanılmaz hiperaktif.
devamını gör...
benimkini yakışıklı bir fotisini atacaktım, bu kadar acı haberden sonra vazgeçtim. başınız sağ olsun, anlıyorum.
devamını gör...
bende 6 adet var bunlardan.

mary cure ve faraday çifti

sezar ve mihrimah çifti

iki adet de ayrıca dişi var. birinin adı hürrem diğerinin adı serçe.

hepsinin ayrı karakteri var. mary cure ve faraday ihtiyar aslında. üretimhaneden gelmiş kuşlar. emekliliklerini bende yaşıyorlar. sezar ile mihrimah ise genç bir çift. mihrimah epey küçük. sezar hele bi yanaşsın ona kediyi veririm vallahi onu. neyseki ikisi de küçük de bi cacık yiyemez sezar mihrimah'a. hürrem ise fatma girik'in boş beşik filmini çeviriyor. bir tane boş yumurtası var ona yatar durur. serçe ise çok geçimsiz bir kuştur. çirkefir biraz. serçenin bir erkekle yapabileceğine inanmıyorum ben. (bkz: swh) ha birde hangi kaşar yaptı bilmiyorum ama birisi kafesin tabanına kabuksuz yumurtlamış.

geçen bunları ayrı ayrı ofisime çağırıp konuştum. (bunu gerçekten yaptım) dedim böyleyken böyle, yem ve takviye fiyatları iyice arttı. artık yavru yapın da yem alalım yolumuza bakalım. ikna çabalarım sonuç verdi lakin boş yumurta yaptı salak.

neyse goygoyu bir kenara bırakırsak muhabbet kuşu beslemede yapılan en çok hatalar şunlardır.

yetersiz besleme: gençler bu kuşlar yemden çok daha fazla şeyle beslenirler. brokoliden haşlanmış yumurtaya, havuçtan kırmızı pancara kadar yelpaze geniş.

bulunduğu odayı havalandırmamak: biliyorum hepinize kuş ceryanda ve soğukta kalırsa ölür diye öğretildi. ama maması, buğday çimlendirmesi, probiyotiği, vitamini eksik olmayan kuş eğer 1 ay boyunca soğuklara adapte edilirse o kuş soğukta da yaşar merak etmeyin. geçen gün sabah açık unutup uyumuşum camı. akşama kadar da açık kalmış. bi halt olmadı. ama dediğim gibi adaotosyonu sağlanmış ve iyi beslenen bir kuş için geçerli bu durum. sadece yemle besliyorsanız bile camları günlük 5-10 dakika açın. havalandırılmayan oda nemi ve bakteri üretmeye müsait hale gelir.

pislik içinde ekipmanlar: suluğu haftada bir değiştirirseniz elinize kaygan gelir yıkarken. işte o bakterisinden mantarına oluştuğu nokta. günlük değiştirin sulukları.

yalnız bakılan kuş: o da bir canlı la. eş alın şu kuşa.

küçük kafesler: yok ebesinin nikahı.

plastik tünek: tahta olmalı.

kuş kumu, mineral blok, kalamar kemiği eksikliği: özellikle kuş kumu en çok bilinmeyen şey. beyler bayanlar bu kuşlarda taşlık diye bir bölge var bildin mi? uzun vadede sindirim sorunu olmaması için kuş kumu alın.

takviye eksikliği: bunun sonu yok. bütçeniz kadar takviye alabilirsiniz. elektrolit, probiyotik, bira mayası, a ve k vitaminleri, kaliteli multivitaminler, karaciğer koruyucular, b vitamini kompleksleri diye saymakla bitmez. alabildiğinizi alın alamadığınızı başka yollardan karşılarsınız. örneğin elektrolit yerine seyreltilmiş maden suyu gibi. hiç bütçeniz yoksa da zengin beslemeye bakın. hiç paranız yoksa haftada bir yapacağınız 15-20 dakika haşlanmış bir yumurta ona çok iyi gelir.

vitamin mi protein mi? genel olarak muhabbet kuş beslemek deyince aklımıza takviye olarak hemen multivitamin gelir. lakin vitamin denilen şey daha çok bir düzenleyici gibidir. size asıl lazım olan şey proteindir. vitamin o kadar elzem bir şey olsa sporcular proteine değil vitamine abanırlardı. vitamin de tabii ki gerekli ama türkiye'de abartılmış bir konu. zaten sizin o petshoptan 10 liraya aldığınız vitaminler tırışka. tırışka derken gerçekten tırışka.

tüy tımarı nedir bilmemek: özellikle yaşlanan kuşlar tüyünü döküp yeni tüy çıkaramayabiliyor. bu yüzden bazen elimizle alırız dökülmeyen tüyleri. görüntüler vahşet gibi olsada kuşunuzun hayatını kurtarır. internetten araştırın.
devamını gör...
20.
ortalama ağırlığı 32-38 gram arasındadır. ingiliz cinslerinde 45 gram, daha sıska cinslerde ise 27-28 gram gelmektedirler. 28 gramlık bir hayvanın gagayla tırnak etini ısırması durumunda verebildiği acı çok acayip.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"muhabbet kuşu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim