6. sınıftaydım mona lisa şiirini ezberlemiştimm
türkçe öğretmenim her gittiği sınıfa gidip beni çağırıyordu dersi olan her sınıfta şiiri okuyup övülüyordum(⁠◠⁠‿⁠◕⁠)
devamını gör...
şiirlerinde kendisini yazan*, şair kişiliğinin yanı sıra siyasi faaliyetlerde gerçekleştirmeye çalışmış, tanzimat öncesinde başarılı şiirleri
olan muhterem şairimizdir kendisi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
insan ait olduğu yeri bulunca fırtına diniyor, savaş bitiyor.
bir bahar başlıyor sonra*
devamını gör...
"ey sevgili, uzatma benim dünya sürgünümü."
t : bir mütefekkir.
devamını gör...
ah!
taş olsak, toprak olsak; denecek çağ geldi*
devamını gör...
inanılmaz şiirlere sahip yazar.

"güneşi bahardan koparıp,
aşkın bu en onulmazından koparıp,
bir toz bulutu gibi savuran yüreğime,
ah! uzatma dünya sürgünümü benim."

bu nedir, sezai ağabey? ha? bu kelimeler, bu cümleler, bu dizeler hangi ülkenin başkentinden sana fısıldandı? bu dünyada yaşayan, bu ülkede bir kişiye, bir şeye sevdalanmış birinin ağzından çıkacak cümleler değil bunlar. her bir dizesi ayrı anlam, her dinleyişimde bana ayrı kapılar açan bu dizeler, sana nereden fısıldandı?

ah! sezai ağabey, bu nedir allah aşkına? şimdilerde, seni dinledikçe, yaş da eklenince tüm bunlara, sana sormak istiyorum: ülkendeki kuşlardan ne haber vardır? keşke şurada olsaydın, ellerinden öpseydim. beni, istanbul'un bir ilçesinde, mıh gibi sandalyeme çakan sözlerine; günlerdir, seni daha iyi anlayabilmek için, her gün sarhoş oluşuma, birkaç şey söylemeni isterdim.

"evladım," demeni isterdim, "bu sürgün, şu zaman bitecektir." diyebilmeni isterdim. belki bu sürgün, sonsuza kadar devam edecektir, ha, sezai ağabey? sen çok büyük bir adamsın biliyor musun? seni anlayabilen insandan zarar gelmez! seni anlayan insanın kalbi vardır, ağabey. seni anlayan insan, sürgündedir, sezai ağabey.

yıllar geçiyor, tüm yaşanmışlıklarımı biriktirip, seni tekrar dinliyorum. ömür geçtikçe seni daha iyi anlıyorum, biliyor musun? sen, "uzatma dünya sürgünümü benim." dedikçe, kendi sürgünümün uzayışını düşünüyorum. her yıl, ağabey, sezai ağabeyim, sürgünüm daha da uzuyor sanki. yavaş yavaş, ömrün yarısını tüketmişken, "ülkendeki kuşlardan ne haber vardır?" cümleni anlamaktan korkuyorum. çok korkuyorum, ağabeyim. bir gün o noktaya gelmekten, hevessiz, uzaktan baka baka, ukdeler biriktire biriktire harcayıp tükettiğim, keşkelerle kuşattığım bir yaşamın, tümüyle üzerime çöreklendiği bilinmeyen bir zamanda, iki arada bir derede, "ülkendeki kuşlardan ne haber vardır?" cümleni anlayıp, yaşayıp, ağlamak istemiyorum. yeterince gözyaşı dökmedim mi? ağabey?

sezai ağabeyim. sen, başka birisin. "suna dedimse sen, leyla dedimse, sensin" dizesini, sanki ben, ona, bir zamanlar "rosa!" "henriette'im!" "camilla'm" diye seslendiğim için yazmışsın gibi. sanki beni dinledin, senelerce, bir gün, sana geleceğimi bilerek,
ayaklarına kapanmaya geleceğimi bilerek,
af dilenmeye geleceğimi bilerek,
affa layık olmasam da...
devamını gör...
1933/2021 yılları arasında yaşamış türk şair, yazar, düşünür
 ve siyasetçi


en bilinen şiiri mona rosa'dır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

açma pencereni perdeleri çek
mona roza seni görmemeliyim
bir bakışın ölmem için yetecek
anla mona roza
ben bir deliyim
açma pencereni perdeleri çek...
devamını gör...
şiirde, duyguda benim üstadımdı. cağaloğlu'dayken sık sık ziyaretine gider, tek kelime etmeden bir çok şeyi hasbihal ederdik. o dünyaya meyletmedi, karşılığının meta cinsinden olmasını istemedi, öteki tarafı bekledi. o yüzden uzatma dünya sürgünümü benim dedi. dünyaya karşı tatlı, naif bir kırılganlığı vardı. kırgın olmasına rağmen davasından, insanları aydınlatmaktan vaz geçmedi.

o sevgilisine kavuştu, allah gani gani rahmetini bahşetsin, mekanını cennet eylesin.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
en güzel kısa şiirlerden biri olan anneler ve çocukların altında imzası olan doğu'nun yedinci oğlu. zamanında en güzel şiirlerinden biri olan sürgün ülkeden başkentler başkentine kendinden izinsiz propaganda amaçlı kullanılmıştır. sezai karakoç'un bu aymazlığa dava ile karşılık vermeyeceğini bildiklerinden rahatlıkla böyle bir saygısızlık yapmışlardır.

-anneler ve çocuklar-

anne ölünce çocuk
bahçenin en yalnız köşesinde
elinde bir siyah çubuk
ağzında küçük bir leke

çocuk öldü mü güneş
simsiyah görünür gözüne
elinde bir ip nereye
bilmez bağlayacağını anne

kaçar herkesten
durmaz bir yerde
anne ölünce çocuk
çocuk ölünce anne
devamını gör...
sezai karakoç zamanında bir kadını sever ancak ailesi istemez bu sebeple hayatı boyunca kimseyi sevmez ve kendini islamiyete adar keza kitaplarını okuduğumuz da dahi onun ne ile hayatını anlamlandırdığını görebiliriz. o sadece yazar değil aynı zamanda bir fikir adamıdır.

birbirimizi görmezden gelsek , yüreğimiz de selamı keser mi acaba?( sezai karakoç)
devamını gör...
mona roza dan ayrılınca sezai karakoç yazmayı bırakır ve röportaja gelenlere şu cümleyi kullanır :

hayatının öznesini kaybedince devrik olur tüm cümlelerin.

sezai karakoç
devamını gör...
ben konuşmasını bilmem lili
der sezai
hayatına bakın şiir ve yazı dışında
konuşmasını bilmez (diriliş kitapevi hariç)
veyahut
bizim bildiğimiz dilde konuşmaz
yada biz anlamayız onun dilini
lili ile konuşur
sonra gökten kar allah gibi yağdığında der irkiliriz
bu nasıl dil deriz
hızır ile kırk saat konuşmuş biz nasibimiz kadar anlamışız (nasibimiz ne kadar da az)
lili ölmüş o yeniden dirilmiş
taha ile şikayet etmiş olan biten için
ey sevgili olmuş en sevgilisi
sürgün biter kavuşur leyla’dan mevla’ya ulaşır
biz konuşmasını bilmeyiz sezai
aslında susan susayan bizmişiz
devamını gör...
sezai karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır, bu kişinin adı muazzez akkaya’dır. bir gün cesaretini toplayıp aşkını muazzez hanım´a arz eder. fakat reddedilince çok üzülür. okullar tatil olur ve muazzez hanım geyve´de yazlıkta kalmaya başlar. sezai karakoç' ta tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar. her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder. ona şiirler yazar. “mona roza” şiiri muazzez akkaya’nın isminin baş harflerinden ortaya çıkar.
okul biter ve mezuniyet töreni yapılır. mezuniyet törenindeyse sezai karakoç ''mona roza'' şiirini okur. muazzez akkaya ise tam karşısındadır.şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar.herkes bir daha okuması için ısrar eder.ve tam 3 kez sezai karakoç bu şiiri ard arda okur.sahneden tam ineceği sırada muazzez hanım koşarak yanına gelir ve ona hala teklifinin geçerli olup olmadığını sorar.sezai karakoç senin aşkın artık benimkine yetişemez der ve hayır cevabını verir.sezai karakoç hala evlenmemiştir.
devamını gör...
bu adama mütefekkir, fikir adamı, tefekkür insanı falan diyebilmek için insanın aklını peynir ekmekle yemesi lazım.

siz hiç mi nitelikli bir fikri, düşünsel esere denk gelmediniz kardeşim? hiç mi kelimeleri karşısındakini cezbederek kullanan bir mütefekkirle karşılaşmadınız.

keleş fikirler, sığ bir anlayış, basit bir dil. sezai karakoçtan bir düşünce adamı çıkmaz ne kadar zorlarsanız zorlayın.
devamını gör...
seni yok sayacaklar.
sen daha çok var olacaksın..
devamını gör...
saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir
sen kaç köşeli yıldızsın

sezai karakoç
devamını gör...
hiç kanım ısınmadı, bilmem de sebebini.
devamını gör...
neyse ki yarın var, umutların en sevdiği gün.
sözünün sahibi olan, rahmetli bilge.
devamını gör...
abdullah ışıklar, sezai karakoç için "üstat bir gün tansiyonunun yükseldiğinden bahsetti. ben de ona babamın da kullandığı zeytin yaprağını kaynatıp içmesini tavsiye ettim. kurtköy'deki bahçemden bir dal zeytin getirip sezai bey'e yapraklarını kesip kaynatıp içmesini söyledim. ancak sezai bey ağacın dalını kesmeme o kadar üzüldü ki gözlerinin dolduğunu, ağladığını gördüm. bir baba ancak evladının vefatında bu derece üzülürdü." demiş
bunu 18.12. 19 tarihinde bir dergiden, papatya çayımı yudumlarken okumuştum. sancımı dindirmesi için kaynar suya attığım papatyalara bakmış, çayımı içmeye devam etmiştim.
şimdi ne sezai bey burada, ne kaynar suya attığım papatyalar.
"ve biz de artık çok sıkıldık."
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sezai karakoç" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim