''ben bir hedefe koşmak istiyorum. kaçmak değil..'' alıntısını okumuştum geçenlerde bir yerde.

hedefe koşuyor mu yoksa kaçıyor muyum hiç bilmiyorum. tek bildiğim, hedeften günden güne uzaklaşıyor olmam. ya da ben öyle hissediyorumdur, belki de sadece yerimde sayıyorumdur fakat bir gün önceki halinden daha iyi olmaya çalışan biri için yerinde saymak kimi zaman kötü hissetmesine yeter de artar bile.

ah ben ''karanlık şeylerden bahsetmek için dünyaya gelmemişim. içim tatlı, sıcak, neşeli şeyler anlatmak isteğiyle yanıyor'' fakat birbirini tekrar eden endişe dolu, gelecekten bihaber düşünceler arasında kaybolmak bazen bu isteğin gerçekleşmesine engel olabiliyor. havanın ne ara karardığını bile bilmeyecek kadar boşa geçen zaman... zamanı umursamazca tüketmek...

neyse, kalbinizi sağlam tutun.
devamını gör...
yoldur, gidilir. bazen sadece geri dönebilmek için gidersin..
vedalar hüzünlüdür bana göre. her veda bir şeyler koparır sanki gidenden ve kalandan. ama aynı zamanda bir şeyler de katar: özlem.. özlemek iyidir. özleyin beni. *
böyle bir tanım yazmayı düşünmüyordum, gerçekten düşünmüyordum. ama gördüm ki buradan hiç kimseye hiçbir söz etmeden öylece çekip gidersem burada beni takip eden insanlara ayıp olacak.
işbu entry dikkat çekmek için yazılmayıp sadece sevdiğim ve beni seven yazarlara ufak bir bilgilendirme yapma amacı taşımaktadır.
birkaç tane ufak tefek * işlerim var. halledip geleceğim. o zamana denk kendinize iyi bakın dostlarım. kendinizi hiçbir şey için üzmeyin, unutmayın bu dünyada bulunan hiçbir materyal sizden değerli değil.
sözlüğün, ülkenin ve dünyanın daha iyi, daha mutlu, daha huzurlu olduğu bir günde görüşmek dileğiyle..

ve ben buradaki insanları, sokaktakilerden daha çok sevdim.
devamını gör...
karaktersizliği severim. biri bana aşık olduğunu söylerse hemen ona aşık olurum. biri benden nefret ederse hemen nefret ederim. bana yapılan tüm evlilik tekliflerini kabul ettim buna rağmen bekarım. regl dönemlerimde üreyesim gelir sonra kardeşime bakıp bende anne olacak toto yok derim. flört etmeyi severim. flört edip sonra kaçarım, ghostlayan bir köppekim. dürüst olmayı severim çünkü yalanlarımı unutup yakalandığım çok olmuştur. balık zekalıyım. birşeyi merak etmiyorsam hemen unuturum. bu yüzden mesajları geri dönüp okurum hep.

erkeklere yavşayıp reddedilmeyi severim. güzel kadınlara sarkıntılık etmek en büyük hobilerimden. lezbiyenleri kendime aşık edip ben heteroyum derim. madrigal- seni dert etmeler şarkısını bana ilk dinleten uzun zaman flörtleştiğim sonra da ghostladığım lezbiyen meslektaşım senden özür dilerim.

günah çıkardım hadi by
devamını gör...
hayat bir hikayedir.
ve bir insanı sevmek,
onun hikayesini sevmektir.
devamını gör...
4747575757 yaşındaki kocakarılar gibi her yerim ağrıyor lan.
sürekli bir sorun, bir stres, bir bunalım, bir öfke nöbeti anasını satayım.

vücudum kaldırmıyor. bıktım aq geç artık...
devamını gör...
herşeyden önce önyargılarınıza zincir vurun ve mümkünse açmayın o kilitleri. kim ne yaşamış, ne kadar yaşamış, canını ne acıtır bilmeden yargılamayın kimseyi. yargıladığınız, kendinizce yorumladığınız hayatı hakkında fikir yürütme yetisine sahip olduğunuzu düşündüğünüz insanların seçimleri yaşadıklarından ibarettir. önce insan olup kendi seçimlerinizi sorgulayın.
kendinizde gördüğünüz yanlış yada eksikliği başkasına yapıştırınca dürüst olmuş olmuyorsunuz bencil oluyorsunuz.
devamını gör...
bu aralar çok gururlanıyorum. kızlarım okullarından mezun olup bir üst kademeye geçtiler. hem gülesim hem ağlayasım geliyor. bu hafta ve önümüzdeki hafta mezuniyet kutlamalarıyla geçiyor. bu yüzden sinirlenmem gereken konulara fazla odaklanamıyorum. dün itibariyle bankaların 250 binden fazla ev kredisi vermediğini öğrendim. kümes mi alıyoruz. 250 bin ne lan. ne işe yarar, hangi sorunu çözer. sonuç olarak istediğim evi alamadım. 1m kadar eksiğim var*. neyse, çok da takılmadım. kısmet değilmiş. olmadı kirada otururuz bir süre. kızçelerim mezun oldu be. dün gibi bebeklikleri. gece uyanır uyanır bakar "benim kızım, benim, benim" diye sevinirdim. sevinmek ne demek, inanamaz, içim içime sığmazdı sevinçten, nefesim sıkışırdı. şimdi ise benim kadar oldular. şu araştırma hakikaten doğru. hani gebelikten onlarca yıl sonra bile annelerin kanında fetal hücrelere rastlamış ya. yani doğumun üstünden 30 yıl da geçmiş olsa çocuğumuzu parçamız gibi hissetmemiz ve öyle davranmamızın sebebi bu. üstünde düşünmekle konuşmakla bitecek konu değil vesselam. o yüzden hemen gururlanmaya dönüyorum. tatlı bir yorgunluğum var. keyfim yerinde. hadi bunu kutlayalım. hepimizin daha mutlu daha gururlu daha sevinçli günlerimiz olsun.
devamını gör...
öncelikle bu mutlu günümde gerek mesajlarıyla gerek nickaltıma yazdıklarıyla yanımda olan canım yazarlara çok teşekkür ediyorum.* gerçekten iyi ki tanımışım her birinizi ve iyi ki yolum kesişmiş burayla. her günümüz böyle güzel böyle çiçek gibi geçsin.*

bugün kendim için bir şarkı bırakmak istiyorum izninizle. hmm ne derler? hah, hediye! evet, kendime bir şarkı hediye etmek istiyorum. sanırım 1 yıl boyunca bunu dinleyeceğim. *
devamını gör...
yarın hayatımdaki ilk görüşmeye gireceğim. 50 dakikalık seans kaydedilecek ve batıracak mıyım yoksa tatlı tatlı ilerleyecek miyim bilmiyorum. ikincisi için dua ediyorum. genelde şanssızlıklar beni bulduğundan hep b hatta c planı yapmayı öğrendim. lakin bu şanssızlıklar beni akademik açıdan kaygılı birine dönüştürdü, ya da tetikleyicim oldu.

video konusunda b planım hazır. hem laptop hem telefonla gidiyorum :d umarım teknik açıdan hiçbir sorun olmaz gerçekten. bir an önce yarını atlatmak istiyorum. aslında teknik açıdan sorun olmadığı takdirde pek batıracağımı düşünmüyorum. kendime her zaman bir güvenim var. fakat bilinmezlik hep korkutur ya insanı, her şey başta zor gelir hani, işte öyle bir durumun içerisindeyim.

radwimps - suzume dinleyerek kendimi sakinleştiriyorum. terzi bazen kendi söküğünü dikemiyor mudur nedir.
danışanım beni bekle, geleceğin psikoterapisti, günümüzün çaylağı gelior.s
(bkz: uçurumdan düşen ibo'nun arkadaşları kadar sakin olma duası)

devamını gör...
pinhani çok güzel demiş ya,

içinden geleni söyle
kalırsa yazık olur
hayata küsüverirsin
hüzünler seni bulur
bi şeyler yapabilirsem
güzel gözlerin için
başından geçeni anlat
masaldır benim için
devamını gör...
bazen hislerimi ben de anlamlandıramıyorum.
nefesim boğazımdan geçmiyor, düğüm düğüm dedikleri bu olsa gerek.
ağlamak istiyorum hem de her şeye.
kırgınlıkara, sindirilmiş öfkeye, üzüntüye, yarıda bırakılmış heveslere, haksızlıklara ağlamak.
deliha 2 filminde mezdeke şarkısında ya da ordaki güzel sahnelerde bile ağlamak istedim, ağlayamadım.
yanımda arkadaşım vardı ondan.
ağlarım şimdi belki.

bugün kulak misafiri olduğum bir durum oldu.
kadın eşine şunu dedi, eşinin elinde de minik güzel bir köpek vardı.
"güneşte çok durmayın, patileri yanar."
ne kadar güzel değil mi?
köpeği çok şanslı buldum, onu seven, değer veren bir canlı vardı.
eminim köpeğin düşünme yetisi olsaydı çok güzel bir şey diye anlardı.

hatalar yaptım. hepsi benimdi.
değmedi de.
sevdim, sevilmek istedim olmadı. sonra olur gibi oldu o zaten yanılsama imiş.
ben ne zaman gerçekleri göreceğim.
nedir bu gerçekler ya?
hayallerde yaşayıp kendi kendine mutlu olan biriyim ve bazen ne oluyor bilmiyorum üzülüyorum.
ikiye on kala 'nın şarkısı gibi "mutluyum ama birazdan geçer."

iyi niyetli davrandım
iyi düşündüm
ön yargı olmasın dedim
iyi olsunlar istedim
ama nafile.
hep zararı bana oldu. derin yaralar açtı bazıları da.
hayat boyu hatta hep benle olan.

yaşamak da ölmek de zor.
devamını gör...
benimle muhabbeti olup bana dair kötü düşünceler barındıran ve bunu öfkelendiğinde olur olmadık kelimelerle ifade eden insanları sevmiyorum.
iyiymiş, beni seviyormuş taklidi gibi geliyor ve hiç samimi değil.
insanlara ya da çevremize karşı daima sevgi barındıramayız bu olağandır. bir davranışını sevmediğimizi belirtebilriz konuşarak hallolur ya da hiç hoşlanmıyorsak şahsından onla iletişim kurmayız.
içinde ona dair kötü hisler besleyip patlamanın da gereği yoktur. karşındakine dürüst olan kişi bunu yapmaz.
devamını gör...
bazen sadece yorgun oluyor insan.
ne küs, ne yalnız, ne de aşık…
*
devamını gör...
kolay kolay bu başlığa uğramayı tercih etmiyorum.
yazdıklarım iç açıcı olmuyor çünkü.

tam bir mutsuzluklar ülkesiyiz. bari adaletsizlikler ülkesi olmasaydık.. yüzsüzlükler ve kötülükler ne kadar hızlı yürüyorsa kanunlar da bir o kadar yavaş yürüyor. bekle, bekle, bekle. tükenmek bilmez bir sabırla bir meçhulü bekle ama hiçbir şey çıkmasın.

insanların çoğu bencil, öfkeli, kavgacı, çıkarcı ve yalancı. doğrunun ve haklının yalnız kalmasından o kadar bıktım ki. çocukken çok tozpembe bakıyor ve kendime çok güveniyormuşum. kendime güvendiğimden dolayı kavgadan ve yalandan uzak durmak için elimden geleni yaptım hep. ama durumumu yaşar kemal şu sözleriyle öyle güzel özetliyor ki: ''kendine güvendiğin için yalancı değilsin. yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin.''

küçükken kendime o kadar çok güveniyordum ki, dünyadaki adaletsizliği ve kötülüğü değiştirme hayalleri kuruyordum hatta, elbette bu yavaş yavaş olacaktı, yere çakılmam sert oldu o yüzden. her seferinde kalbim o kadar kırılıyor ki, yakında kırılacak bir şey kalmamasından korkuyorum.

insanların bu davranışlarına alışmak istemiyorum. eskiden ''bu neden böyle, böyle şeyleri ortadan kaldırmak için birlik olmalı, çabalamalı'' derdim, artık bunları bile sorgulamıyorum. insan diyorum işte, ülkemiz diyorum, olmayan adalet, düzen, insanlık diyorum... çoktan alıştım belki de, ama hala derinlerde bir yerde üzüntü duyup sinirleniyorum.

yeryüzünde olmayan iyilikleri beklemekten yoruldum.
devamını gör...
yerimi kapmışlar sözlük, inanabiliyor musun? sahile geldim. sahte kumsala. ama taşlı bir yer var hep kapmışlar.
ben de karşılarına uzak bir yere oturdum.
çok zor bir yolculuktu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
buralardan yürüdüm.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ıssız yollardan indim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kedi sevdim,yolun en güzel anıydı.
şimdi de geldim burada oturuyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hayat öyle bir şaşırtıyor ki insanı, planlarına "canım ben seni sonra ararım" demek zorunda kalıyorsun bazen.
dönüştüğün insana bakıyorsun durup, sakin ve sessiz...
içini daha rahat döküyorsun evet ama işe yaramadığını görünce de "aman" diyorsun.
kalsın içimde.
kalsın. patlasın.
devamını gör...
bugün tüm gün sınıf gözlemiyle geçti günüm ve sınıflardan birinde dışarıdan bakıldığında fiziksel engeli olduğu sanılan fakat yaşıtlarından gelişimsel olarak hiçbir farkı olmayan bir çocuk vardı. hocası belirtmese sanıyorum ki fark etmezdim, sınıfa öyle güzel uyum sağlamıştı ki halk arasında betimlendiği gibi herhangi bir ''eksikliği'' olduğunu düşünmezdim. ki eksiklik olarak görülen uzvunun aksine mükemmel bir problem çözücüydü. yaşıtlarından bu özelliğiyle her zaman önde olacak. ah benim güzel çocuğum, sen azmin mükemmel bir örneğisin. umarım hayatın boyunca o güzel kanatlarını gereksiz damgalanmalara maruz kalmadan çırpmaya devam edersin. biliyorum ki engel sadece zihinlerde, çocuğun engeli olduğu için hiçbir şeyi başaramayacağını ona aşılamaya çalışan zihinlerde.

6 yaş grubunda ise sınıfa girer girmez ilgisini çektiğim ve daha sonrasında beni gördüğü birkaç yerde sarılmak için can atan bir minik kalbimi sıcacık etti. tanımadığım kişilere fiziksel yakınlığı ilk kuran biri olmadım, çocukluğumdan beri. ama tabii çocuklarla bağım bambaşkadır. tanımadığım çocuğa fiziksel olarak yine ilk adımı atmam belki ama onu derinden sevebilirim. sarılıp kucağıma geldiğinde çok tatlıydın miniğim, bir dahaki denk gelişimizde kollarımı ilk ben açacağım.

neyse velhasıl kelam, çocuklarla çalışmak hala planlarım arasında değil. bunun birkaç önemli sebebi var fakat yetişkinlerle çalışabilmek için de çocukların dünyasını anlayıp deneyimlemek gerekiyor. staj günlerim yorucu ama keyifli geçiyor. çocuklar, sizden öğreneceğim çok şey var. hepiniz çok tatlısınız, umarım yaşamınız boyunca sağlıklı bir şekilde büyüyüp mutlu olursunuz. psikolog adayı ablanızın yüreğini sıcacıkkk yaptınız.
devamını gör...
hiçbir savaş adil değil.
ya birisinin elinde o an güzel bir koz oluyor ya da arkasında sağlam insan/bağlantıları oluyor.
ne kadar da adil şartlar altında 'savaşmaya' çalışsam da ben bile hile yapmaya itiliyorum.
var mı bunun bir çıkış yolu?
hem de hiç yara almadan.
devamını gör...
her hareketinizin dokunduğu biri var. her cümlenizi dikkatle dinleyen, önemseyen birileri var. yokmuş gibi davranmanız çok bencilce.
kendinizi çok önemsiyorsunuz ve insanları değersizleştiriyorsunuz, en saçması da bunu yapmayı kendine hak görmeniz. kendinizde bu hakkı bulabilmeniz garip. kimseye ihtiyacınız yokmuş gibi davranıp, etrafınızda kimse kalmayıncaya kadar onları uzaklaştırmanız da fazlasıyla aptalca.

herkese leş gibi davranıp sonra sızlanamazsınız. böyle bir şımarıklık olamaz. olmamalı.
insanları kendinizden uzaklaştıracak kadar saçma sapan ve bencilce davranıp sonrasında gittikleri için onları suçlayamazsınız. üstelik bunu yaparken de kendinizi haklı göstermeye çalışmanız da gülünç.

eğer elimde olsaydı, herkese empatiyi aşılardım. çocukluktan itibaren öğrenilmesi gereken bir şey olduğu düşüncesindeyim. bencil çocuklar ve bencil büyüyen gençler, en önemlisi de bencil yetişkinler olmamaları için.
bir başkasının hislerini önemsemeden hareket eden onca insan varken sizin yaptığınız empati enayilik olarak görülüyor. ne garip değil mi? insanlığınız, vicdanınız yok sayılıyor. önemsenmiyor.

kafanıza estiği gibi insanları kıramazsınız. önemsemeden yaptığınız en ufak hareket o kişiyi fazlasıyla kırmış olabilir. sizi sevdiği için gitmeyeceğini düşünerek yanılıyorsunuz.
en çok, sevenler gider.* çünkü gitmekten başka çare bırakılmaz onlara. gitmek zorunda kalırlar.
ve birini gittiği için suçlamadan önce buna nasıl sebep olmuş olabileceğinizi düşünün.*
devamını gör...
''bahçeli bir eve geçersem ilk fırsatta yalnız bir köpeğe yuva olacağım''

bugün evden çıktım, otoparka giderken sitenin bahçesinde bir golden gördüm. sahibi telefonla konuşurken o mutluluk içinde çevreye gülücükler saçıyordu. gayet bakımlı, tüyleri tertemiz dikkat çeken bir köpekti. sahibine o kadar hayran bakmasına rağmen sahibi telefonla konuştuğu için, köpeğin artık yerinde durmaktan sıkıldığının farkında değildi. başını okşayarak yanlarından geçip gittim.

yolda yürürken köşeyi dönünce ise her zaman bizim sitenin önünde bekleyen köpeğe denk geldim. sokak köpeği olmasına rağmen, günün belli saatlerinde hep bizim burada dururdu. bir ismi bile yoktu ve tek başına öylece otururdu. genelde sıkılıp çevresine meraklı bakışlar atardı. bazen ben onun yanına geldiğimde beni takip ederdi gezerdik arkamdan ayrılmazdı. onu göremesem bile mamasını yerine bırakırdım, onun yiyeceğini içten içe bilirdim.

ama işte bugüne geldiğimizde o tertemiz golden'ı gördükten sonra onun aslında ne kadar yorgun ve yıpranmış olduğunu farkettim. yağmurlar ve soğuk onun bakışlarına dahi donukluk getirmişti. işte o an içim bir cız etti. hissettiğim şeyi kelimelere dökmem imkansız fakat o güzel yavrunun aslında daha güzel bir hayatı hakettiği ve küçük bir apartman dairesinde yaşamamın durumu imkansız hale getirmesi canımı çok yaktı..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
hiç kimse kimsede aynı değil, olmayacak ve bu hep canımızı yakmaya devam edecek! ta ki biz sıramızı savıp, sıra canımızı yakanların canının yanmasına gelene dek...
ölüm diye bir şey var şu hayatta elimizden bir şeyin gelmediği; içinde kalanları söyleyemediysen mesela bir daha hiç söyleyemeyeceksin. sen konuşacaksın belki ama o seni duymayacak; hadi duydu diyelim cevap vermeyecek, veremeyecek... eğer kırdıysan, seni affetti mi hiç bilmeyeceksin. bir ömür düşünsene aklının bir köşesinde böyle bir şey ile yaşadığını. ben istemem o yüzden gerekiyorsa özür dilerim, bilerek kimseyi kırmam ama kırdığımı anlarsam gönül alırım, almaya çalışırım. o sinirle dağıttığım her şeyi sonra yine benim toplamam gerekeceğini bilecek kadar tecrübe ettim şu hayatı çok şükür. pişmanlık kötüdür, hele de kendini affettirme imkanı da kaçmışsa insanın elinden...
o zaman iyi geceler sözlük! her nerede birisi hüzne boğulduysa, kalbi kırıldıysa... yalnız değilsiniz, yalnız değiliz!


ne diyor tarkan; parçalı bulutluyum ama hala umutluyum...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim