saydığı isimlerin hepsi bu ülkeyi beraber yönetse yine de bu ülkeden bir şey olmaz.
devamını gör...

mutluluk daimi değildir anlardan ibarettir. bu açıdan mutlu evlilik de yoktur bence, evlilikte mutlu anlar vardır . naçizane düşüncem evliliğin sürdürülebilir* olması için iki tarafın birbiriyle arkadaşlık edebilmesi önemli. eğer taraflar aşk/ heyecan bitince de iki arkadaş kadar hayatı paylaşacak / sohbet edecek noktada kalabilirlerse; evlilik nispeten huzurlu ve uzun ömürlü olur.
devamını gör...

aşk'ın vücut bulmuş hali..fars kökenli yazar ve şair. allah aşkı ile yanıp tutuşan mansur, kendinden geçerek ene'l-hak der. bu söz ben hakkım anlamına gelir fakat mansur bu sözü, haktan başkası yok anlamında kullanmıştır. mansur'un kalbi, allah'tan başka her şeyden, tüm âlemden ayrılır..kendisindeki şiddetli sevgi, ilahi aşk sebebiyle, hatta gölgeleri dahi hakk'ın bizzat kendisi zanneder.. ene'l-hak'dan da maksat budur. yani bu sözü, mecazi anlamda kullanır. mesela birisine ay gibi parlıyorsun dediğinizde bu kişinin ay olduğunu söylemez, sadece bir benzetme yaparsınız. o şekilde ene'l-hak da, insanın davranışlarının allah'a ait olduğunu idrâktır. bir makamdır ene'l-hak. yani bu sözle, bu makamla birlikte allah'ın sıfatları idrâk edilir. bu maksatla kullanıldığında kişi küfre düşmez. fakat bu sözün herkes tarafından kullanılması uygun değildir. bu sözü, beşerî sıfatlarla değil, ilahî sıfatlarla vasfedilenler kullanır.

işte mansur da bu sözü söyleyince, tasavvuf konusunda pek bilgi sahibi olmayan âlimler karşı çıktılar. mansur'un bu sözü kullandığı haberini, halife'ye kadar getirdiler. sonuç olarak hallac-ı mansur bir yıl zindan cezasına mahkûm edildi. onu ziyaret edip sorular soran kişiler de vardı fakat daha sonra halkın mansur'u ziyaret etmesi yasaklandı. bu süre boyunca 2 kişi hariç kimse onu ziyaret etmedi. bu kişiler, ilk dönem sufîlerinden olan ibn-i atâ ve hafîfiyye silsilesinin kurucusu, sufî olan ibn hafîf idi. mansur, "ben yokum, hak vardır!" anlamında ene'l hak! sözünü kullandıysa da, bu söz, zâhiren ben hakkım manâsında anlaşıldı ve bu söz onun idamına sebep oldu.

o zindandayken bile hâlâ ene'l hak! demeye devam etmekteydi. bu zaman insanlardan bazıları, mansur'un bu sözle dinden çıktığını, diğerleri de onun bu sözle kendiliğini inkâr edip, hakkı dilediğini söyledi. mansur'a hapiste işkenceler edildi, artık bu sözü söyleme, hüve'l-hak yani hak odur de dediler. mansur bu söze, bizler için de hak odur diye karşılık verdi. ibn-i atâ, mansur'a onu zindandan çıkarmaları için özür dilemesini söyledi. mansur da, ben ne söylemişim de özür dileyeyim? ben halık'ı bırakıp da halka yalvarmam! dedi. mansur, ene'l-hak! diye inlemekteydi. daha sonra fetva verildi, bu fetva mansur'un idam edilmesi yönündeydi. bunun üzerine, hallâc-ı mansur, m.s. 26 mart 922 tarihinde, 65-66 yaşlarındayken idam edildi.

mansur'un en yakın arkadaşlarından ve ilk sufilerden olan şiblî, hallâc-ı mansur'u rüyasında görmüş ve ona, kendisine işkence eden halka, allah'ın muamelesinin nasıl olduğunu sormuştur. mansur da, "halk benim hakkımda ikiye bölünmüştü, bir kısmı benim hâlimi bilmekteydi, bana şefkat ederdi, diğer kısmıysa benim hâlimi bilmezdi, şeriatı muhafaza etmek için, allah'ın emrini yerine getirmek için bana azap ederdi, allah her iki kısma da rahmet etti, çünkü ikisi de masumdular" - diye cevap verdi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sanatsal entrylerini pek beğendiğim yazar/editör. emeklere sağlık, teşekkürler.
devamını gör...

bence yine çok önemli bir yerde çok önemli bir cami inşası müjdesi verecek.
devamını gör...

aynı anda hem telefon hem de zil çalıyordu. önce diyafondan "alo" diye seslendim. sonra telefonu "kim o?" diye açtım.
devamını gör...

ciddi bir tip olması. görünür şekilde otoriteye sahip olması.

tabii tercihtir, ben ortamın neşesi erkek sevmiyürüm. kimseyle konuşmasın demiyorum, bir siyasetçi ve karton toplayan abiye aynı saygı ile yaklaşan, çizgisi çok belli, nezaket sahibi bir insanı kim sevmez? ben seviyorum. bahsettiğim şey çok farklı. böyle yanında kim var kim yok demeden küfür ederek konuşan, iki erkek arkadaşını gördüğü an nezaketten uzaklaşan, geyik muhabbeti adı altında boş boş konuşup kafa açan erkek sevmiyorum. günlük yaşantımda karşılaşıyorum, zevk alamıyorum o ortamdan. bir kez kulak misafiri oldum, birkaç erkek oturmus birbirinin annesine küfür ediyordu mesela. nefessiz uzaklaştım ortamdan kimseye görünmeden.

böyle çok yakın arkadaşı bile el kol yapamıyorsa ve haddini aşamıyorsa bence o adam çok net çekicidir.
devamını gör...

gerçekten de takip edilmesi gereken bir yazardır. ben kendisini severek ve ilgiyle takip ediyorum. güzel tanımları daim olsun, hep var olsun. teşekkürler efeeeem.*
devamını gör...

counter-strike'da supreme master first class rankını görmüş biri olarak söze başlayayım. ilk entry sahibi arkadaş cs:go oynayamayanların oynadığı oyundur diye bir tanım yapmış. ben cs:go oynayabildiğim halde valorant oynayamıyorum. cs:go'yu bırakma nedenim de hileydi. benim oynadığım zamanlarda düşük level, private profiller 3-4 maçta bir karşıya gelir ve aşırı belli edecek şekilde hile kullanırdı. kendim de overwatch üzerinden milletin raporunu izleyip ona göre hile mi değil mi karar verdiğim için az çok biliyorum. o sıralar bıraktım cs:go'yu. 4 sene önceydi. cs:go ücretsiz olmuş ve şimdiki halini tahmin bile edemiyorum.

bu arada size mantıksız gelebilir ama öyle bir nesil var ki, muhtemelen arkadaşları tarafından eziklik çekmiş başka bir açıklaması olamaz yoksa, oyunlarda hile yapmak bu insan artıklarının hayatlarında büyük bir boşluğu dolduruyor ve bunu alışkanlık haline getiriyor.

valorant'a dönecek olursam bu oyunda da hile var. oyunun anti-cheat sistemi olan riot vanguard ilk çıktığı zamanlar güzel çalışıyor olabilir fakat 2-3 gündür oynamaktayım ve henüz düşük rankta olmama rağmen hile kullanan veletleri anlayabiliyorum. her çıktığında hiçbir mermiyi kaçırmayan, her zaman kafadan vuran, çok ince pustuğunuz yeri bilerek sessiz sedasız gelen arkadaşlarla dolu. bunlar özellikle gece vakti çok geliyor. internette ve youtube'da da ufak aramalar yaparsanız bu hilelere kolay yoldan ulaşabilir ya da oynadığı oyunların kaydını almış kişilerin videolarını izleyebilirsiniz.

grafiklerini pek beğenmedim ama eğlenceli olabiliyor. bu zamana kadar cod'undan bf serisine kadar birçok fps oyunu oynamış, kolayca yüksek skorlar alabilen ben bu oyunda oynayamıyorum arkadaş. karşı takıma hile geldiğinde bu belli başlı arkadaşlar 25-30 kill alıyorlar, takımlarının geri kalanı 8 kill üzerine çıkamıyor. ayrıca riot vanguard sistemi neden oyunu oynamasam dahi arkaplanda çalışıyor anlam veremiyorum. arkadaşım sen anti-cheat yazılımısın ne kadar işe yaramasan da, neden oyunu kapattığım halde bilgisayarımı dikizlemeye devam ediyorsun?

son olarak bolca birbirine küfür eden veleti barındıran oyundur. erkeği kızı hiç fark etmiyor. ciddi oynayacaksanız hiç oynayıp kendinizi kanser etmeyin. ben insanlara direk hile demeyi, diyen tipleri de sevmem ama 13-15 yaş ortalamasındaki oyuncuya sahip bir oyundan ve çalışmayan anti-cheat sisteminden sonra bu bebeleri durduramazsınız. çocuk bundan keyif alıyor. hesabı ban yese yenisini açar. sonuçta ücretsiz değil mi?
devamını gör...

biz oraları geçeli çok oldu yeğen! nickaltımızı övdüler de sıvadılar da! alıştık artık, aşağılık insanoğluyuz sonuçta! (bkz: sısısısı)
devamını gör...

kafa bi dünya yürümek, nefeslenmek için çay ocağına girmek, nevaleyi görmek, ayıp olmasın diye "afiyet olsun, yarasın" deyip geri kaçmaya çalışmak, "abi gel allah aşkına", "yok lan size yetmez o" arasındaki kavgayı yaşamak, çok ısrar edilmek, dayanamamak, cehennem ateşini harlamak, iyi yapmak, "iyi insanlar var" demek, arkada cengiz özkan çalmak, kastın azabına düşmek.

/ cehennemin en güzel kokulu yoludur anason tarlaları /

basmane / az önce

https://i.ibb.co/zxlzgr9/ımg-20210416-171045.jpg
devamını gör...

kafalar olmuş bir dünya
ne anlatıyorlar burada ya dilruba
aşık memo derler adıma
ararım saklananı sağda solda
devamını gör...

üç kere intihar girişiminde bulunmuş, sonuncusunda başarılı olmuş yazar ve şair.

hayatımda öylesine yer edinmiş bir kadın ki, bazen otuz yaşımı görmeden gideceğimi düşünüyorum. plath sendromu'na yakalanan bir diğer isim de ben olacağım. biliyorum sylvia ölmek istemiyordu, sylvia ölümden güç alıyordu; sylvia ölümle besleniyor ve ilham alıyordu, bu yüzden çok kızıyorum, böylesine büyük bir kadının ölümünü aldatılmaya bağlamalarına. henüz on dört yaşındaydım sylvia ile tanıştığımda ve o zamandan beri anlamaya çalışıyorum onu, anlamaya başlıyorum da. anlamaya başladıkça daha çok benziyorum ona.


"bir gün yok ki senden haber gelmesin,
belki afrika'da geziyorsun ama beni düşünüyorsundur."
devamını gör...

hiçbir şey için geç değildir olarak kullanılan kavram.
67 yaşında bisiklet sürmeyi öğrenen tolstoy'dan geliyor.
devamını gör...

emir (5) yeğenim. elimde sigarayla mutfakta yakaladıktan hemen sonra "içmeyin diyorum şunu içiyorsunuz. hepiniz öleceksiniz ben tek basima kalacam bende açlıktan ölecem..." dedi.

yeni neslin küçük çocukları biraz fazla bilmiş oluyor sanırım.
bu arada bizimki diyalogdan ziyade biraz monolog oldu çünkü ben cevap veremedim...
devamını gör...

sıradan bir kadın.
bu kadar gömmek ya da övmek ne derece doğrudur?
en nihayetinde bir insan ve anne.
kimseyi ilgilendirmez ne yaşadı ne yaptı?
şeyma konumunda olan o kadar çok insan var ki toplumda kadın, erkek ee?
her şeye bu kadar nefret kusmak yeni çağın hastalığı sanırım. aman efendim banane ben dalgana bakarım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendilerine edilen sözleri tolere edemeyen, hoş göremeyen güruh kadına şiddetin hoş görülebilecek düzeyinin olduğunu söylüyor.
komik mi, değil.
devamını gör...

tüylerim diken diken oldu, güzel düşünülen bir reklam olmuş.

toplumumuzun cinayete bakış açısı, nedenine göre değişiyor. örneğin kadın kıskançlıktan öldürülüyorsa bu cinayeti normal karşılayan ve "namus cinayeti" olarak gören çok kişi var. ha eğer olur da ekonomik sıkıntıdan kaynaklanan bir şiddet varsa işte o zaman şiddetle ve cinayetle biraz da olsa ilgileniyorlar. ekonomik sıkıntı olunca kadında suç bulamıyorlar çünkü, oysa bir kadının sırf yemeğin suyunu az yaptığı için şiddet görmesine "görevini yapmıyor" damgası yapıştırılarak haklı gören bile var.

"yemeğin suyunu az yapan kim? kadın. o halde suçludur. akşam dışarıda olup şiddet gören ya da cinayete kurban giden kim? kadın. o halde suçludur." bu anlayış ve aterki, toplumumuzun sonunu getirecek. umarım bilinçli nesiller yetişir fakat kadını aşağılamaya ve küçük görmeye çalışan, erkekleri ise ağlamaması gereken duygusuz kişilere dönüştürmeye çalışan cinsiyet rolleri varken güç gözüküyor bu.
devamını gör...

kimse çalışmak istemiyor, çünkü çalışınca hakkını alamıyor, bu yüzden ne kadar kaytarırsa o kadar kar zannediyor,

benim hep gözlemlediğim bir şeydir bu, özellikle pandemi döneminde, boş dükkanlarda, akşama kadar oturup maaşını almaya alışan mağaza çalışanlarında da gördüm, bir mağazaya giriyorsunuz, bir kere girdiğiniz anda suratındaki öfkeyi görebilirsiniz, zaten size hissettiriyorlar, sonra eğer bir de soru sorarsanız, vay halinize, size suratınıza bakmadan, ağzının içinde yuvarlayarak zorla klişe bir cevabı yapıştırıyor resmen, ve gitmenizi istiyor, çünkü oturmaya devam edecek, çünkü sen onun rahatını bozdun, çünkü sadece maaş almak için orada, çünkü patronu ona değer vermiyor, onun emeğinin, katkısının filan da farkında değil, bunun hissettirilmediği bir çalışanda patronundan böyle intikam alıyor,

resmi dairelerde daha da kötü, dikkat edin kimse yüzünüze bakarak dinlemez, ciddiyet yoktur, taksi şoförleri deseniz öyledir, sadece gideceğiniz yerle ilgilenir, o da ne kadar para alacağını hesaplamak için, zaten kısa mesafeyse bir küfür etmediği kalır,

ben bir de çay içmekle de ilgili olduğunu düşünüyorum, sürekli çay içen bir millet olarak, 24 saat keyif yapma peşindeyiz, çay tansiyonu düşürür, vücuda su kaybettirir, çok fazla su içme kültürümüz de yok, hep bir rehavet, ve atalet içindeyiz, bende çok çay içerim, özellikle günde 2-3 defa taze sırf bergamuttan demlenmiş çay içerim, mesela bir ara yine beslenme düzenimi değiştirmiştim ve bu manasızca çay içme durumumu değiştirmeye çalıştım, zaten tansiyonum 5-10 , kansızlık var tabi bu kadar çay içmeye, bir dönem sadece sabah içiyordum, çayı azaltınca su içmeye de başladım, önceden hiç su içmeden 2-3 gün geçirebiliyordum, size sonuçları söyleyeyim tansiyonum 7-11 ve 8-12 olmaya başladı, çünkü fiziksel olarak daha çok ayakta durmaya başladım, enerjim yükseldi, verimliliğim arttı vs. şu anda yapamıyorum ama tekrar deniycem,
demem o ki her şey türk insanının mizacıyla, alışkanlıklarıyla alakalı, bunlar hep birbirini etkiliyor, hep bir şey için çalışmak öğretiliyor, sadece para için çalışmaz insan, neden çalışırız, nasıl çalışmalıyız, bu bilinci maalesef etrafımızdaki rol modellerimizden ne öğreniyoruz, ne de görüyoruz, o yüzden çalışma kültürü de oluşmuyor insanlarda.
devamını gör...

"kim demiş hayatın üstünün altından daha iyi olduğunu! " diye bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum.
yaa dipte olmanın da ayrı güzellikleri vardır, rahat olun arkadaşlar, hepsi geçer giderrr.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim