29 aralık 2020 hacker çetesinin çökertilmesi sonucu ortada kalan para
en az bir o kadar başka yerlerde tuttukları paralar olmasa bu kadar kolay vazgeçebileceklerini düşünmüyorum.
devamını gör...
ön beyin
uç beyin(beyin kabuğu/korteks tabakası) ve ara beyin olarak iki bölgeye ayrılan beynin bir kısmı.
beyin kabuğu; beynin en dışında bulunur ve öğrenme, hafıza, akıl yürütme, istemli hareketler ve hislerin oluşması gibi aktivitelerden sorumlu kısımdır.
ara beyin ise hipotalamus, talamus ve epitalamus olarak üç kısımdan oluşur.
ön beyni oluşturan kısımlar çok fazla ayrıntı içerdiğinden özel başlıklar altında tanımlanması daha doğru olur.
sevgili armysuzy'nin ukdesidir.
beyin kabuğu; beynin en dışında bulunur ve öğrenme, hafıza, akıl yürütme, istemli hareketler ve hislerin oluşması gibi aktivitelerden sorumlu kısımdır.
ara beyin ise hipotalamus, talamus ve epitalamus olarak üç kısımdan oluşur.
ön beyni oluşturan kısımlar çok fazla ayrıntı içerdiğinden özel başlıklar altında tanımlanması daha doğru olur.
sevgili armysuzy'nin ukdesidir.
devamını gör...
atatürkçü birisiyle tartışmak
hay sizin atatürkçünüze. ne derdiniz var adamla bir bitmedi 100 senedir? ne olursa olsun bu ülkede hep kemalistler mağdur olur zaten. zaman gazetesi manşeti gibi başlık açmayın. ya hu orta doğu topraklarına gelmiş tek aydınlanmacı devrim olan kemalizmi yediniz, ülkenin başına gelmeyen kalmadı hala konuşuyorsunuz. inanılmaz bir yüzsüzlük olsa gerek.
devamını gör...
hayko cepkin
dinlemekten çok zevk aldığım rock sanatçısıdır.
devamını gör...
8 şubat 2021 alaattin çakıcı'nın boğaziçi tweet'i
büyük resmi görüp, küçük bağlaçları ve ekleri karıştıran mektup içeren bir tweet...
devamını gör...
mutluluk
orada burada bulmak adına düşe kalka peşinden koşanları maymuna çeviren his.
kovalamayın mutluluğu. o zaten bakmayı ve görmeyi bildiğiniz her yerde var. bu nedenle onu kovalamak için bacaklarınızı değil, görebilmek için gözlerinizi geliştirin.
kovalamayın mutluluğu. o zaten bakmayı ve görmeyi bildiğiniz her yerde var. bu nedenle onu kovalamak için bacaklarınızı değil, görebilmek için gözlerinizi geliştirin.
devamını gör...
çocuk yapmanın anlamsız olması
çocuk yapmanın insana anlamsız gelmesidir. gayet makul bir düşüncedir. klasik bir kalıp vardır bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum. bu laf her klasik olan laf gibi doğrudur. insanın bir bireyi dünyaya getirmesi son derece sorumluluk gerektiren bir iştir. günümüzde insanların çocuk yapıp onlara kendilerini yetiştirme imkanı vermemesi zor bir hayat yaşatması gibi durumlar sıkça görüldüğü için bazı insanlar için çocuk yapmak anlamsız olabilir. bazı insanlar ise kendilerinden birini dünyaya getirmek onu iyi bir evlat olarak büyütmek bilgi birikimini aktarmak istiyorlar. ikisi de son derece normal isteklerdir.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
salonum da müzik dinliyor.. sozlukle dertlesiyorum..
devamını gör...
hilal kaplan'ın şevval sam'a twitter'dan sataşması
şevval sam'ı biliriz, tanırız, severiz de; hilal kaplan kim bilmiyorum. tarzından kendi zeka seviyesini ortaya koymuş şahsiyet. zira bir insanı alışverişte, tatilde ve tartışma ortamındaki tepkilerinden, adabından tanırız. merak edip ismini arattığımda, tanımadığım için de bir şey kaybetmememiş olduğumu hissettirdi.
devamını gör...
aileden kimsenin doğum gününü hatırlamaması
bunun bir üst versiyonu, kişinin doğum gününü hatırlayacak bir ailesinin olmamasıdır.
devamını gör...
matematik yapamıyorsan çöpsün
özellikle eskiden okul, dershane gibi kurumlarda ezbere söylenen bomboş bir cümledir. az duymadık "matematiği yapan her şeyi yapar"ları. sevdirmekten çok öğrencileri uzaklaştırır bu dersten, yazık.
devamını gör...
12 ocak 2021 eren operasyonu
(bkz: tribüne oynamak)
devamını gör...
sözlükte doğum günü kutlamak
kutlayan herkese saygı duyuyorum tabiki. insanlar öz iradeleriyle yazıyor, gönülden geliyor da yazıyor. bir çok mesajlaşan yazar var sonuçta, insanlar birbirlerine bir tebessüm hediye ediyor. bir tebessümü çok görmeyelim arkadaşlar.*
devamını gör...
misak-ı milli sokak no. 37
“ah, şimdi hatıralar mahallesinde
misakımilli sokak no.37
orası bütün evler, bütün ömür içinde,
mesut olduğumuz evdi.
talihin bir gün karşımıza çıkardığı.
elele döşediğimiz bir çift küçük odası.
ne diyeyim bilmem ki:
gönül sarayı, aşk yuvası...
akşamlar iner 'kaymak yoğurt'çularla
kaldırımlar benim için gölgelenirdi.
saatler ilerler bozacılarla,
derken bir komşu seslenirdi.
pencerelerimizden biri komşu arsaya bakar,
ötekinin önünde bir havagazı feneri;
rüzgarla açılıp kapanırdı ışığı,
geceleri...
o geceler, doğan günler orada,
kaderlerin en güzelini ördü.
misakımilli sokağı no.37,
çocuğum orada dünyayı gördü.
misakımilli sokağı! senin
esen rüzgar, yağan karını sevdim.
camın önüne her oturuşta seyrettiğim,
arnavut kaldırımlarını sevdim.
bir çocukluk oyunu mu oynadık orada?
sen gelin olmuştun, ben güvey.
sen öyle güzel; ben daha genç,
yepyeni, taptazeydi her şey.
ne zaman o sokağa yolum düşse şimdi,
ayaklarım geri geri gider.
evler cansızdır elbet, insanlar vefasız,
komşumuz başkalarına komşuluk eder.
yabancı perdeler aşılmış penceresi,
bir vakitler içinde çocuğumun oturdügu.
-yeni kiracılar evlatsız besbelli-
şimdi birkaç saksının durduğu.
söz birliği etmiş şimdi saksılar, perdeler,
elektrik lambasıyla değiştirilen fener.
o sokağa ne zaman yolum düşse, bir ses:
günler geçti, geçti, geçti... der.”
ziya osman saba şiiri.
misakımilli sokak no.37
orası bütün evler, bütün ömür içinde,
mesut olduğumuz evdi.
talihin bir gün karşımıza çıkardığı.
elele döşediğimiz bir çift küçük odası.
ne diyeyim bilmem ki:
gönül sarayı, aşk yuvası...
akşamlar iner 'kaymak yoğurt'çularla
kaldırımlar benim için gölgelenirdi.
saatler ilerler bozacılarla,
derken bir komşu seslenirdi.
pencerelerimizden biri komşu arsaya bakar,
ötekinin önünde bir havagazı feneri;
rüzgarla açılıp kapanırdı ışığı,
geceleri...
o geceler, doğan günler orada,
kaderlerin en güzelini ördü.
misakımilli sokağı no.37,
çocuğum orada dünyayı gördü.
misakımilli sokağı! senin
esen rüzgar, yağan karını sevdim.
camın önüne her oturuşta seyrettiğim,
arnavut kaldırımlarını sevdim.
bir çocukluk oyunu mu oynadık orada?
sen gelin olmuştun, ben güvey.
sen öyle güzel; ben daha genç,
yepyeni, taptazeydi her şey.
ne zaman o sokağa yolum düşse şimdi,
ayaklarım geri geri gider.
evler cansızdır elbet, insanlar vefasız,
komşumuz başkalarına komşuluk eder.
yabancı perdeler aşılmış penceresi,
bir vakitler içinde çocuğumun oturdügu.
-yeni kiracılar evlatsız besbelli-
şimdi birkaç saksının durduğu.
söz birliği etmiş şimdi saksılar, perdeler,
elektrik lambasıyla değiştirilen fener.
o sokağa ne zaman yolum düşse, bir ses:
günler geçti, geçti, geçti... der.”
ziya osman saba şiiri.
devamını gör...
nickaltı örümcek bağlayanlar
ben örümcekten çok korkarım lütfen beni kurtarmak için birkaç nickaltı girer misiniz, teşekkürler.
devamını gör...
zamanın iyileştiremediği şeyler
pişmanlık.
devamını gör...
sözlüğü hep akıştan takip etmek
ya deli ya da moderatör olduğunuza delalet eder. zaten moderatörlük de havalı bir deliliktir. ben sinirlerimi pamuklara sarmalar sararken bu serdengeçtiler her şeyi okuyup, etiketleyip, taşıyıp, gerekirse de siliyorlar. düşmanına ceza ver deseler sözlükte akış takip ettiririm, o derece ağır iş. ha sisifos'un kayası*, ha kafa sözlük'te akış. aynı şey.
ben takip, gündem, kitap-film, bilgi dörtgeninde takılıyorum genelde. kafam rahat. çakralarım da annesinden kursağından yemek bekleyen yavru kuş gagası kadar açık.
edit: yok len ben de akıştayım. kahretmesin bağımlı oldum.
ben takip, gündem, kitap-film, bilgi dörtgeninde takılıyorum genelde. kafam rahat. çakralarım da annesinden kursağından yemek bekleyen yavru kuş gagası kadar açık.
edit: yok len ben de akıştayım. kahretmesin bağımlı oldum.
devamını gör...
müslüman yazarlara sorular
edit: kesinlikle yargılama yok, gerçekten soru sormak ve cevap almak istiyorum.
1-neden tüm peygamberler arap yarımadasına gelmiş? iskandinav peygamber neden yok?
2- bugün anında yazılan gazete haberlerine, köşe yazılarına, hatta bilimsel verilere bile inanamazken dikte edildikten sonra da üzerinden zaman geçip yazılmış bir kaynağa nasıl güvenebiliyorsunuz?
3-tanrının varlığına inanmak deistlerin de özelliği, deist olmak varken mantığa uymayan şeylere inanmak pahasına neden islamiyeti seçiyorsunuz? ya da mantığınıza nasıl uyuyor bu kadar doğaüstü olay?
4-gerçekten de tufan oldu mu? kızıldeniz yarıldı mı? yunan mitolojisine mitoloji derken bu kadar doğaüstü olayı dini bilgiler olarak kabul etmek sizce mantıklı mı?
5- islamiyetle diğer semavi dinler arasındaki benzerliği mitolojiler arasındaki benzerliğe benzetiyor musunuz? mesela yahudiler de namaz türü bir ibadet yapıyor, ezan benzeri bir çağrıyla ibadete koşuyorlar. bu bir kopyalama olabilir mi?
6-isa'nın doğuşuna benzer insanlık tarihinin başından bu yana pek çok mit var. sizce neden?
7- islamiyetin buyruklarına ve kuranda yazanlara baktığınızda belli bir zaman ve coğrafyayı kapsayan, tüm zamanlara ve tüm insanlığa hitap etmeyen bir din olduğunu düşünüyor musunuz?
8-sizce iyiliği ödüllendirilmek için yapmak, tanrıyı cezalandırılmamak için sevmek (illa bilinçli değil, zihne kodlanan imgelerle bilinçsiz olarak da buna yönelmek) etik mi? doğru mu?
9-doğaüstü varlıklar cinler, melekler, şeytan vs gibi bunlar çocukluktan beri zihnimizde kodlandığı için korku ögesi olarak beyinde canlanıyor. bunları gördüğünü iddia edenlerin psikolojik bir çöküntü yaşayıp iddia ettikleri şeylerin korkularının beden bulmuş somut imgeler olduğunu düşünüyor musunuz? örneğin çocukluktan beri van gölü canavarı korkusuyla büyüyen birinin korktuğunda bunu gördüğünü iddia edeceğini düşünüyor musunuz?
10-inançlı olmakla alakalı herhangi bir sorum yok bunun psikolojik boyutundan haberdarım ve yanlış da bulmuyorum. fakat bir dine mensup olmak illa gerekli mi? eğer öyleyse niçin islamiyet?
soruları yanıtlayacak yazarlara çok teşekkür ediyorum şimdiden. daha bir sürü vardı ama aklıma bir çırpıda gelenler bunlar, daha fazla ekleme yaparım belki.
ekleme: milattan önce plato'nun yazdıklarına ve yaşamına dair bile kanıtlar bulabilirken, islamiyete dair bilimsel kaynak eksikliğini nasıl açıklarsanız?
ekleme 2: tanrıdan önce ne vardı?
ekleme 3: sizce tanrının yaratıp sınaması bir oyun gibi değil mi? kendine ibadet edilmesini beklemesi garip geliyor mu? ya da hem sorgulayacak bir zihin verip hem sorgulamadan inanılmasını beklemesi adil mi?
ekleme 4: eğer dünyada sınav için varsak, bu sınav çok adaletsiz değil mi? yüzyıllarca önce bir kabilede dünyaya gelmiş kutsal kitaplardan habersiz ölmüş gitmiş insanlara kafir demek ne kadar doğru? islamiyet kurulmadan önce yaşamış insanlar deist ya da inançsız ya da kendi inanç şekillerine sahip, bu insanlar hangi kategoride bulunuyor? ya da koşulları çok farklı imkanları çok farklı insanların aynı sınava tabi tutulması tuhaf değil mi?
ekleme 5: evrimsel süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? ara formlar işlevini yitirmiş organlar hakkında ne düşünüyorsunuz? bunlar bilimsel verilere de dayanıyor, kanıtlanabiliyor, bu sizi de düşündürüyor mu?
1-neden tüm peygamberler arap yarımadasına gelmiş? iskandinav peygamber neden yok?
2- bugün anında yazılan gazete haberlerine, köşe yazılarına, hatta bilimsel verilere bile inanamazken dikte edildikten sonra da üzerinden zaman geçip yazılmış bir kaynağa nasıl güvenebiliyorsunuz?
3-tanrının varlığına inanmak deistlerin de özelliği, deist olmak varken mantığa uymayan şeylere inanmak pahasına neden islamiyeti seçiyorsunuz? ya da mantığınıza nasıl uyuyor bu kadar doğaüstü olay?
4-gerçekten de tufan oldu mu? kızıldeniz yarıldı mı? yunan mitolojisine mitoloji derken bu kadar doğaüstü olayı dini bilgiler olarak kabul etmek sizce mantıklı mı?
5- islamiyetle diğer semavi dinler arasındaki benzerliği mitolojiler arasındaki benzerliğe benzetiyor musunuz? mesela yahudiler de namaz türü bir ibadet yapıyor, ezan benzeri bir çağrıyla ibadete koşuyorlar. bu bir kopyalama olabilir mi?
6-isa'nın doğuşuna benzer insanlık tarihinin başından bu yana pek çok mit var. sizce neden?
7- islamiyetin buyruklarına ve kuranda yazanlara baktığınızda belli bir zaman ve coğrafyayı kapsayan, tüm zamanlara ve tüm insanlığa hitap etmeyen bir din olduğunu düşünüyor musunuz?
8-sizce iyiliği ödüllendirilmek için yapmak, tanrıyı cezalandırılmamak için sevmek (illa bilinçli değil, zihne kodlanan imgelerle bilinçsiz olarak da buna yönelmek) etik mi? doğru mu?
9-doğaüstü varlıklar cinler, melekler, şeytan vs gibi bunlar çocukluktan beri zihnimizde kodlandığı için korku ögesi olarak beyinde canlanıyor. bunları gördüğünü iddia edenlerin psikolojik bir çöküntü yaşayıp iddia ettikleri şeylerin korkularının beden bulmuş somut imgeler olduğunu düşünüyor musunuz? örneğin çocukluktan beri van gölü canavarı korkusuyla büyüyen birinin korktuğunda bunu gördüğünü iddia edeceğini düşünüyor musunuz?
10-inançlı olmakla alakalı herhangi bir sorum yok bunun psikolojik boyutundan haberdarım ve yanlış da bulmuyorum. fakat bir dine mensup olmak illa gerekli mi? eğer öyleyse niçin islamiyet?
soruları yanıtlayacak yazarlara çok teşekkür ediyorum şimdiden. daha bir sürü vardı ama aklıma bir çırpıda gelenler bunlar, daha fazla ekleme yaparım belki.
ekleme: milattan önce plato'nun yazdıklarına ve yaşamına dair bile kanıtlar bulabilirken, islamiyete dair bilimsel kaynak eksikliğini nasıl açıklarsanız?
ekleme 2: tanrıdan önce ne vardı?
ekleme 3: sizce tanrının yaratıp sınaması bir oyun gibi değil mi? kendine ibadet edilmesini beklemesi garip geliyor mu? ya da hem sorgulayacak bir zihin verip hem sorgulamadan inanılmasını beklemesi adil mi?
ekleme 4: eğer dünyada sınav için varsak, bu sınav çok adaletsiz değil mi? yüzyıllarca önce bir kabilede dünyaya gelmiş kutsal kitaplardan habersiz ölmüş gitmiş insanlara kafir demek ne kadar doğru? islamiyet kurulmadan önce yaşamış insanlar deist ya da inançsız ya da kendi inanç şekillerine sahip, bu insanlar hangi kategoride bulunuyor? ya da koşulları çok farklı imkanları çok farklı insanların aynı sınava tabi tutulması tuhaf değil mi?
ekleme 5: evrimsel süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? ara formlar işlevini yitirmiş organlar hakkında ne düşünüyorsunuz? bunlar bilimsel verilere de dayanıyor, kanıtlanabiliyor, bu sizi de düşündürüyor mu?
devamını gör...
5816 sayılı atatürk'ü koruma kanunu
adalet bakanlığı adli sicil ve istatistik genel müdürlüğü’nün 1986 yılından 2017 yılına kadar yayınlamış olduğu, açılan davalarda özel kanunlara göre sanık sayıları incelendiginde, 1986’dan 2002 yılına kadarki 17 yılda bu kanun kapsamında toplam sanık sayısı 2.155 oldu.
2007 yılının verilerine ulaşılamayan 2002 ile 2017 arasındaki 14 yılda ise toplam sanık sayısı 2.866 oldu.
yani 1986 dan 2017 yılına dek 31 yılda bu kanundan yargılanan kişi sayısı
5021 dir .
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’ın sadece 1 yıllık cumhurbaşkanlığı süresinde, 2018 yılında, 26 bin 115 kişiye dava açılmıştır.
erdoğan’ın başladığı 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde,
cumhurbaşkanına hakaret suçundan 63 bin 41 kişiye dava açılmış,
açılan bu davalarda 9 bin 554 kişi ceza almıştır.
hangi kanunun nasıl uygulandığı konusunda, bu veriler sanırım bir çok sorunun yanıtı olmaya yetecektir .
ayrıca bu ülkede artık, kanunun olup olmaması değil, uygulanıp uygulanmaması, uygulanıyorsa nasıl uygulandığı önemlidir.
2007 yılının verilerine ulaşılamayan 2002 ile 2017 arasındaki 14 yılda ise toplam sanık sayısı 2.866 oldu.
yani 1986 dan 2017 yılına dek 31 yılda bu kanundan yargılanan kişi sayısı
5021 dir .
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’ın sadece 1 yıllık cumhurbaşkanlığı süresinde, 2018 yılında, 26 bin 115 kişiye dava açılmıştır.
erdoğan’ın başladığı 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde,
cumhurbaşkanına hakaret suçundan 63 bin 41 kişiye dava açılmış,
açılan bu davalarda 9 bin 554 kişi ceza almıştır.
hangi kanunun nasıl uygulandığı konusunda, bu veriler sanırım bir çok sorunun yanıtı olmaya yetecektir .
ayrıca bu ülkede artık, kanunun olup olmaması değil, uygulanıp uygulanmaması, uygulanıyorsa nasıl uygulandığı önemlidir.
devamını gör...
günün ünlüsü olamayan yazar
bayağı boş yazıyorum galiba ; bu yüzden ben tabii ki.
devamını gör...