türkiye'de etkin siyasi parti sayısı her yıl değişkenlik göstermektedir. birçok parti kurulur, birçok parti kapanır. etkin parti demek olağan toplantılarını yapan parti anlamındadır. 30 kişiyi toplayan siyasi parti kurar.
aşağıdaki partilerin çoğu “tabela partisi" olarak bilinir. seçime girme yeterliliğine sahip sadece 15 siyasi parti vardır.
faaliyette olan siyasi partiler yargıtay cumhuriyet başsavcılığı sitesinden takip edilebilir.

19 ocak 2021 tarihi itibari ile faaliyette olan siyasi partiler (kuruluş tarihlerine göre sıralama yapılmıştır).
1 demokrat parti
2 milliyetçi hareket partisi
3 millet partisi
4 demokratik sol parti
5 vatan partisi
6 cumhuriyet halk partisi
7 genç parti
8 türkiye sosyalist işçi partisi
9 büyük birlik partisi
10 türkiye komünist partisi
11 sol parti
12 liberal demokrat parti
13 emek partisi
14 devrimci sosyalist işçi partisi
15 ilk parti
16 saadet partisi
17 adalet ve kalkınma partisi
18 bağımsız türkiye partisi
19 hak ve özgürlükler partisi
20 yurt partisi
21 bağımsız cumhuriyet partisi
22 sağduyu partisi
23 ayyıldız partisi
24 emekçi hareket partisi
25 halkın kurtuluş partisi
26 müdafaa-i hukuk hareketi partisi
27 işçinin kendi partisi
28 yüce diriliş partisi
29 doğruyol partisi
30 devrimci işçi partisi
31 ebedi nizam partisi
32 demokratik bölgeler partisi (bdp)
33 hak ve hakikat partisi
34 yeni dünya partisi (büyükanavatan)
35 ezilenlerin sosyalist partisi
36 ulusal parti
37 türkiye işçi köylü partisi
38 esnaf ve çiftçi partisi
39 anavatan partisi
40 özgürlük ve sosyalizm partisi
41 engelsiz türkiye partisi
42 toplumcu kurtuluş partisi
43 hak ve adalet partisi
44 halkların demokratik partisi
45 türk birliği partisi
46 yeşiller ve sol gelecek partisi
47 hür dava partisi
48 muhafazakâr yükseliş partisi
49 sosyalist yeniden kuruluş partisi.
50 genç anadolu partisi
51 kadın partisi
52 turan hareketi partisi
53 merkez parti
54 hak ve huzur partisi
55 komünist parti
56 cihan partisi
57 çoğulcu demokrasi partisi
58 türkiye ekonomi ve kalkınma partisi
59 milli mücadele partisi
60 as parti
61 işçi demokrasisi partisi
62 türkiye komünist hareketi
63 birleşik devrimci parti
64 adalet partisi
65 sosyalist emekçiler partisi
66 demokrasi zamanı partisi
67 büyük türkiye partisi
68 osmanlı partisi
69 güven adalet ve aydınlık partisi
70 iyi parti
71 türkiye işçi partisi
72 ötüken birliği partisi
73 adalet birlik partisi
74 yeniden refah partisi
75 ülkem partisi
76 türk ve dünya birliği partisi
77 gelecek partisi
78 anadolu birliği partisi
79 aydınlık geleceğin partisi
80 merkez ana partisi
81 barış ve eşitlik partisi
82 güç birliği partisi
83 demokrasi ve atılım partisi
84 toplumsal özgürlük partisi
85 yeniden birlik partisi
86 umut partisi
87 yeni yol partisi
88 değişim ve demokrasi partisi
89 yenilik partisi
90 cumhuriyet ve istiklal partisi
91 güzel parti
92 cesur düşünce partisi
93 kuvayi milliye partisi
94 doğru parti
95 bizim parti
96 milli parti
97 devlet partisi
98 milliyetçi cumhuriyet partisi
99 devrim haraketi partisi
100 uyanış partisi
101 türkiye değişim partisi
102 vatan ve hürriyet partisi
103 türkiye’m partisi
104 türkiye yaşam partisi

yurdumuzda siyaset bir oyundur. sürekli oyuncular değişir. oyunun kurallarını da kendileri koyarlar.
insanların büyük bir kısmı siyasete hizmet için değil de rant, güç, makam için girerler.
siyasi partiler kanunu değişmedikçe siyaset yapanlar halkın sorunlarına çözüm üretemez.
parti genel başkanı ne derse bir partide o olur.
kıraathanelerde sürekli siyaset konuşan emekliler ise sadece oturduğu yerden ahkam keser. “partiye gel, aktif ol” diye çağırırsın gelmez. “şunun şöyle yapılması lazım, sizin böyle yapmanız lazım” derler anca. iyi niyetlilerdir ama lafla peynir gemisi yürümez.

"meclis kürsüsüne çıkıp birbirine atıp tutan, hakaret eden vekillerin daha sonra meclis lokantasında karşılıklı güle oynaya yemek yediğini görseydiniz; tanıdıklarınızla siyasi tartışmalara asla girmezdiniz!" - muhsin yazıcıoğlu.
devamını gör...

dondurma yeme amacım sadece canımın istemesi olmayıp artık dondurmaya ihtiyaç duymaya başlamam yazın geldiğini gösterir bana.
devamını gör...

ankaralılar için özeldir kuğulu park. herkesin bir şekilde yolu düşmüş, kuğuları ve ördekleri beslemiştir. şahsen ben iki adet yılbaşını bu parkta kutlamış biri olarak içim titreyerek yâd ediyorum o günleri.


2012 yılında ankara ile viyana resmi olarak kardeş şehir olurlar. fakat bu kardeşlik gayri resmi olarak 1977 yılında zaten sağlanmıştır. viyana belediyesi o sene vedat dalokay yönetimindeki ankara belediyesine (henüz “büyükşehir” sıfatı yoktur) 2 adet kuğu hediye eder. kuğular akşam saatlerinde ankara’ya varırlar. onları teslim alan görevliler ne yapacaklarını bilemediklerinden park ve bahçeler müdürlüğü planlama şube şefi cevdet rasgelener’e getirirler. cevdet bey o geceliğine çalışma odasını ankara ve viyana’ya verir. evet, daha sonra kavaklıdere parkı’nın adını kuğulu park olarak değiştirecek bu ilk kuğuların isimleri ankara ve viyana olur. ankara ve viyana uluslararası yasalar gereğince –uçup kaçmamaları için- tek ya da çift kanadının dikileceği güne park ve bahçeler müdürlüğünün bir çalışma odasında uyanırlar.

daha sonraları başka ülkelerden de gelen kuğular, ördekler ve kazlarla kuğulu park nüfusu artınca birkaç kuş -12 eylül darbesinden sonra bedel ödemeden özel mülkiyet üzerine kenan evren’in demir yumruğuyla yapılan- seğmenler parkı’na taşınır. buraya taşınan kuşlardan üçü (muhtemelen kanatları dikilmemiş sadece telekleri kesilmiş olmalı) değişik zamanlarda tekrar alıştıkları kuğulu park’a uçmak ister ancak yüksek binalar ve ağaçlara çarparak ölürler. kuğulu park’ın alanı günümüzdekinden yaklaşık 1,5 kat daha genişken (kavaklıdere tenis kulübüne kadar), atatürk bulvarı’nın yapımı için polonya sefaretinden arazi alınmak durumunda kalınınca, alınan arazi karşılığında kuğulu park’ın bir kısmı da (o zamanlar faaliyette olan -çankaya’dan tunus caddesine kadar uzayan, polonya sefareti demirleri arasından bakıldığında halen görülebilen o zamanki yürüyüş yolunu da içine alan bölüm) polonya sefaretine verilerek bir becayiş gerçekleşir. böylece kuğulu park günümüzdeki halini alır.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak
devamını gör...

esansiyel olmayan bir amino asittir. çoğu amino asitlerin aksine beta alanin amino asit, protein sentezi için vücut tarafından kullanılmaz. bunun yerine beta alanin histidin ile birlikte, karnosin üretir. bu, daha sonra iskelet kaslarınızda saklanır. karnosin, egzersiz sırasında kaslarınızda laktik asit birikimini azaltır ve daha iyi atletik performansa sahip olmanızı sağlar. ilk kullanımda epey bir karıncalanma hissi yaratır, sonradan bu daha az olur. 8 hafta kullanım 2 hafta ara şeklinde kullanılması sağlık açısından mantıklı kullanım şeklidir.
devamını gör...

durumunuz varsa rica ederim okuyun, okumazsanız da canınız sağ olsun.
ben de bir z kuşağı bireyi olarak bu başlıkta yazmakta kendimi zorunlu hissettim.
z kuşağını bir grup kafasında o kadar çok büyütüyor ki ‘geleceğin kurtarıcıları, büyük nesil’ diyor, bir grup ‘teknolojinin köleleri, ailelere saygıları yok, tembeller, vurdumduymazlar’ diyor. bakın biz bu soktuğunuz kalıpların hiçbirisi değiliz. teknoloji diye bahsettiğiniz olay biz doğduğumuz andan önce de vardı biz onun içine doğduk. 5 yaşındayken o tüplü bilgisayarlardan kendi başıma internete girip oyunlar oynayabiliyorsam-ki kimse öğretmemişti, genelimiz de başkasından görerek öğrenmedi zaten.- evet farklı bi bakış açısıyla doğduk. kendi doğrularımızı ailemizden taklit ederek almıyoruz, internetten hızlıca doğru bilgiye ulaşabiliyoruz, buysa bizi farklı yapan evet farklıyız. bizi ‘tiktok’ denen bir uygulama ile bağdaştırmışsınız ama kendi adıma konuşayım o uygulamayı ben de sizinle beraber duydum, hiçbir zaman da üye olmadım ha bu o uygulamayı ayıplı bir şey mi yapar? hayır.
ben bir z kuşağı bireyiyim, üniversite sınavına hazırlanan bir gencim, gelecek kaygısından kalbi sıkışan, belirsizlikten korkan bu yüzden doktora gitmesi gereken bir gencim. “gençler yurt dışına özeniyor” deniyor. şunu söyleyebilirim geleceğin beyin takımı diyebileceğim çoğu insan ümitsizliğe kapılıyor. hayali sadece yurtdışında yaşamak olan ve bu yüzden eşek gibi çalışan çok insan var. onları görünce ne diyebilirim ki haklılar. biz bir “at yarışı” içerisindeyiz, ama bu yarış iyi bir üniversite için değil, işsiz kalmamak için yapılıyor.
çok uzatmışım farkındayım, peki kafa sözlük bunun neresinde? z kuşağı konuşmak istiyor, biz büyüklerin “sen küçüksün, geçmişi görmedin, bu ülke nerelerden bugüne geldi?..” laflarından sıkılan insanlarız. kaç tanım girdim bu ikincisi olacak gündem ile ilgili yazdığım.

ben toz pembe dünyadayım sözlük, bir şeylerin değişmesini isteyen o ateşin etrafındayım diyeyim. kafa sözlük benim kafamın karışıklığının dışavurumu, sevdiğim ilgilendiğim konular var, araştırıyorum yazıyorum. okuyorum en önemlisi a,b,c fark etmeksizin herkesin düşüncesini okuyorum. bundan rahatsız olmanız gereken ne yaptık? zaten “z kuşağı” adı altında biz bir nevi dışlandık. bari burada bunu yapmayalım.
devamını gör...

1. nesil yazarlara özel bir rozet olabilir.
emojiler olabilir.
atatürk rozeti kesinlikle gelmeli.
harry potter, hogwarts evlerinin logoları gelmeli.
hayvan rozetleri olabilir. kedi, köpek, panda falan.
3 büyükler, hadi 4 olsun logoları gelebilir fanatik yazarlar için.
son aklıma nazar boncuğu geldi o da olabilir.
aklıma geldikçe editlerim.
devamını gör...

abdülhamid kayıhan osmanoğlu isimli bir şahsa, yolun yolumuzdur şehzadem diye slogan atmışlar. şaka gibi ya. şeriat falan geliyor diyorduk millet ne meraklıymış kul olmaya etek öpmeye. tipe bak birde at hırsızı mübarek.
bu arada adamın tipe bakın, şeytan görse salavat getirir.
edit: çomara bak araştırdıkça altından başka pislikler çıkıyor. dava etsem donunuza kadar alırım demeye getirmiş bide. buradan

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

buradan
devamını gör...

(bkz: arrian)'ın kayıtlarına göre tarihin en büyük konuşmalarından birini yapmıştır. opis'in kapısında ( bağdat'a yakın bir bölge) askerlerinin bazılarını eve göndermek istediğinde, ayaklanmaları üzerine 13 elebaşını öldürmeden önce yaptığı bir konuşmadır.

" söyleyeceğim şey sizi eve geri göndermek için değildir. istediğiniz yere gidebilirsiniz. ama benim size nasıl davrandığımı ve sizin bana nasıl davrandığınızı bilmenizi istiyorum. doğru olduğu şekilde, babam phiip'ten başlayacağım. babam sizi bulduğunda sizler yalnızca çiftçiydiniz, üstünüzde hayvan derisi vardı ve bir kaç koyun besliyordunuz dağların yamaçlarında. onları komşularınızdan zar zor koruyordunuz. onun yönetiminde, şehirlerde iyi yasalar ve adetler ile yaşamaya başladınız. sizi kölelerden sizin köylerinizi sürekli yağmalayan barbarların efendisi yaptı. trakya'nın çoğunu fethetti, limanları zenginlik ve ticaret olsun diye aldı ve madenleri çalıştırdı. tesalililer sizi ürkütürdü! şu an onları yönetiyoruz. makedonya'ya saldırmak için bir şans arayan atinalılar ve trakyalılar şu an o kadar acizler ki , ki şahsım savaşta küçücük bir rol oynadı, bizden artık hürmet değil onları korumamızı bekiyorlar! babam mora adasına gitti ve onların evlerini düzenledi. daha sonra farsilere karşı başlatılan bir kampanyada tüm yunanlıların komutanı ilan edildi. ve bunların hepsi sadece 1 saatte oldu. babam sizler için bunları yaptı. kendi başına mükemmel ama benden aldıklarınıza kıyasla çok küçük bir şey. o zamanlar farisilerin denizlere hükmetmesine rağmen çanakkale boğazını geçtim ve muhteşem darius'un valisini yendim. sizi iyonya, aiolis ( izmir) phyrigia ( ankara civarı), lydia ( manisa civarı)'nın yöneticileri yaptım ve kuşatarak miletus ( aydın civarı)'u aldım. ülkenin gerisi kendiliğinden teslim oldu ve ve onların zenginlikleri sizin oldu. savaşmadan aldığım kıbrıs'ın ve mısır'ın tüm zenginlikleri şimdi sizin. filistin, suriye, mezapotomya ve babiller, şimdi hepsi sizin! lidya'nın zenginliği, iran'ın hazineleri, hindistan'ın 1mücevherleri ve denizler. sizler şimdi vali oldunuz! general ve kaptan oldunuz. kendim için bu pembe pelerin ve taçtan başka ne aldım? hiçbir şey! hiç kimse benim sizleri güvende tutması için aldığım şeyler dışında benim zenginliğimi gösteremez. zaten ben onları ne yapabilirim ki? sizin yediğiniz şeyleri yiyorum, sizden fazla dinlenmiyorum. bir çok kez sizler rahat uyuyun diye geceyi nöbet tutarak geçirdim. aranızdaki kim benim onun için çalıştığımdan çok onun benim için çalıştığına inanıyor? hadi! yaralarınız varsa açın ve gösterin. ben de size benimkileri göstereyim! benim vücudumun, en azından ön tarafının, yarasız tek bir yeri yok. benim vücudum düşünebileceğiniz her silahın yaraları ile dolu. kılıçlar, taşlar, oklar, klaplar ( clubs). hepsi sizin şanınız, zenginliğiniz ve yaşamlarınız için. ve hala burada durup sizleri yönetiyorum dağların, ırmakların, denizlerin, yerkürenin ve ovaların fatihi olarak. düğünlerimizi beraber kutladık, çocuklarınızın çoğu benim kuzenim olacak. her ne kadar size iyi ödeme yapılsa ve aldığımız her kötü yağmalasanız da borçlarınızı ödedim nasıl borçlandığınızı dahi sormadan. çoğunuz benim verdiğim altın taçlar, cesaret ve onur madalyaları takıyor. aramızdan öldürülen, görkemli bir sona ulaşan herhangi birini tüm onurumuzla gömdük. çoğu makedonya'da tunç heykeller ile ölümsüzleştirildi. aileleri onurlandırıldı ve vergilerden muaf tutuldu. benim emrim altında, düşmandan kaçarken tek bir insan ölmedi. ve şimdi sizlerden bazılarını yaralandığı ve sakatlandığı veya yaşlandığı için kahramanlar olarak karşılanması için evine göndermek istiyorum. ama hepiniz gitmek istediğiniz için, o zaman hepiniz hadi gidin. eve gidin ve onlara kralınızın, iskender'in, farisilerin, medlerin, baktriyalıların, iskitlerin fatihi, şimdi parthialıları, harezmileri, hirkenyıları ve hazar denizine kadar yöneten, hindikuş dağlarını aşan, ceyhun ve seyhun nehirlerini geçen, hatta (bkz: dionysus)'un zamanından beri indus nehrini dahi aşan, himalayaları da aşardım eğer korku içinde olmasaydınız, ındus nehrinin ağzından akdeniz'e yelken açan , hiç kimsenin ordusunu göndermediği gedrosia ( baluçistan bölgesi) çölünü aşan, carmania ( doğu hindistan)'yı donanması basra körfenize açılmışken alan kişiyi, eve gittiğinizde, susa'ya vardığınızda onlara onu terk ettiğinizi ve eve gittiğinizi söyleyin. onu, fethettiğiniz yerlerin yabancı askerlerine emanet ettiğinizi söyleyin. muhtemelen bu rapor insanların gözünde şanlı ve tanrıların gözünde de değerli olacak.
gidin!"
devamını gör...

sevgili güneş, kalbimizden doğdun...
devamını gör...

zaman zaman şahsıma:yazarcıım diye başlayan tatlı sert uyarılarda bulunan,çok değerli sevdiğim bir moderatör. aynı zamanda bir kedisever kendisi.
devamını gör...

hamam böceği ile karşılaşmak.
devamını gör...

rockabye.


tanım: kulaklıkla son ses dinlediğimiz şarkıları paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

bugünden kalan.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hakkında taraf olduğum yönetmen.

ne yaparsa yapsın beğeniyorum, takdir ediyorum doğru. ama senaristlik kabiliyetini tartışanın sinema tanrıları alnını karışlar, uyarayım.

tarantino çok fazla dış mekan kullanmaz. platolar, stüdyolar, iç mekanlardır oyun sahası. fotoğraf karelik gün batımları, doğa manzaraları filmlerinde pek sık rastladığımız sahneler değildir. çokça da eleştirilir bu konuda. tarantino kendi sinemasında bunu ilk kez django unchained filminde ciddi anlamda yoğun bir şekilde uyguladı ve muvaffak oldu. bu da bunu yapmayışının, yapamadığından değil yapmayı tercih etmediğinden kaynaklandığının kanıtı.

çok yetenekli, çok başarılı kalemler biliyoruz, okuyoruz, takip ediyoruz, izliyoruz. çok yaratıcı olanlar var aralarında doğru. tarantino da senaristliğinden çok yönetmenliği ile anılan bir sinemacı haklısınız. ama şunu da bir gözden geçirin derim; dakikalarca süren bir konuşmada, üstünkörü geçilen sadece bir kelimeyle filmin asıl anlatmak istediğinin özetini vermeyi beceren kaç kişi izleyebiliyoruz? reservoir dogs'u düşünün. filmin en başındaki köpeklerimizin, konusu bahşiş verme olan polilogunu hatırlayın. kaç dakika sürmüştü? 10? 15? kaç kere izlediniz filmi, bağlantıyı çözdünüz mü çözemediniz mi bilmiyorum ama eğer bu filmi izledikten sonra "abi adam bir film süresini doldurmak için oturtuyor adamları dakikalarca filmin hiçbir yeriyle alakası olmayan saçma sapan konulardan bahsettiriyor, bu ne biçim senaristlik anlayışı" diyorsanız bir daha tarantino izlemeyin isterseniz. siz bilirsiniz yani. öyle işte.

yazsın, çeksin, izleyelim, sebeplenelim!
devamını gör...

oblomov
devamını gör...

kapalı hava yaşam enerjisi veriyor bana.
sanki tüm kötülükleri ve yanlış giden şeyleri yağmurlu havada düzeltebilirmişiz gibi geliyor.

tüm insanların kısa süre de olsa bu havanın bana hissettirdiği o güzel duyguyu hissedebilmesini isterdim. bakmak ve görmek arasındaki fark gibi... kameranın ne kadar odaklasanız da güneşin batışındaki oluşan renkleri bire bir yansıtamaması gibi. sanırım bu havanın bana verdiği enerji ve hisler de bana özel, anlatmakla anlaşılmayacak... ya da anlatılamayacak.
devamını gör...

kadın mı ne diyorsunuz zannetmiyorum öyle bir şey olacağını. bana çok tuhaf geldi bu durum.
(bkz: daha neler)
devamını gör...

bütün çaylaklar eşittir, ama bazı çaylaklar daha eşittir.
yoldaş benjamin franklin

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

-teyseeee, uyuma uyan! (yastığımı çekiştiriyor bir yandan)
-niye uyanacakmışım uykum var benim
-uyaaaan, canım sıkıldı.
-tamam da benden ne istiyorsun?
-beyaber sıkılalım uyaan lüüüfeen.

bide beraber sıkılalım diyor kalbini sevdiğim. kalktım tabi başka napacaktım..
devamını gör...

gerekli.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim