zaman tüneli

sergen'in yetersiz bir hoca olduğunu, kulübü yönetenlerin iş bilmezliğini görüp gitmek istemiş.

ailemin erkek olsaydım bana koymayı düşündüğü isim. ablamın adı da idil olduğu için ikimize de aynı ismi vermiş olacaklarmış. gittikleri 3. doktor kız olduğuma kesin olarak emin olduktan sonra planlar değişmiş.

posetindagame
eşrefoğlu süleyman
diko

bi de editör kel bi abi var. müzisyen, izmir'de yaşıyor. o çok karizmatik bir adam.

izmir'in ilçeleri başlığını açtıktan sonra henüz bir tanım girmediğimi şaşırarak fark ettiğim, başlığın müsebbibi izmir ilçesi.

öncelikle, başlıkta yazan bazı yazarlar gibi çocukluk ve ergenlik anılarım yok burada. belki bu yüzdendir ki buca'ya öyle nostaljik güzellemeler döşeyemem. ben seviyorum burasını, burada başıma hiçbir olumsuz şey gelmedi. ama işte öyle buca aşığı falan da sayılmam.

izmir'e ufaklığımdan beri aydın'dan gider gelirdik. işte enternasyonal fuar falan. ya da kemeraltı'ndan alışveriş. ya da işte akraba ziyareti...

abim üniversiteyi kazandıktan sonra onun fakültesine yakın diye buca'dan bir ev almıştık. çok iyi fiyata aldık ve işte hala bu evdeyiz. ben mesela buradan yazıyorum şu anda. hatta evimizin yakınındaki bir marketin sahibi, biz evi aldıktan sadece 1-2 sene sonra, aldığınız fiyatın iki katına satın, hemen alırım demiş abime. haha. biraz ballıyız sanırım. ankara - kolej'deki evimiz de aynı şekilde çok uygun zamanda ve fiyata alındı. ve bu iki evimiz de bana göre alanlarındaki en güzel konumda. konumlarını tam söyleyemem de harbiden böyle düşünüyorum.

buca'ya işte abimin yanına git-gel yapardım, 2006-2008 arasında falan da yüksek lisans yaparken burada yaşadım da. ege üni'yi kazanmıştım işte ve buca'daki evimizden bornova'ya git-gel yaparak yüksek lisans öğrenimimi gördüm.

korona dönemine kadar ankara'da yaşayıp çalışmıştım senelerce ve korona patlayınca ankara'daki evimizi kiraya verdik ve bundan sonra senelerimin çoğunu kuşadası/davutlar, kasım - mart aralarını falan da buca/izmir'de geçirmeye başladım ve bu böyle devam etmekte.

buca aşığı sayılmasam da seviyorum da burasını. ama işte yazının başında açtığımı söylediğim başlıktaki tanımımda da dediğim gibi, buradaki evimizde asansör yok ve bu yüzden asansörlü bir ev daha almayı planlıyoruz. aklımızda balçova var ama yine buca'dan bir ev daha da olabilir (diğerini kiraya veririz gene).

buca, çok küçük bir ilçe sayılmaz. bizim yaşadığımız kısmı gerçekten nezih. dediğim gibi, burada bunca senede başıma hiçbir kötü olay gelmedi. buca'nın farklı yerlerinde farklı vukuatlar olduğunu da duymadım değil tabii.

ezcümle, buca'yı seviyorum, kendimi bir buca aşığı addetmesem de.

kramer kramer’e karşı filmini izliyorum. yine güzel bir denk geliş. kaç defa izledim bilmiyorum. her izlediğimde dustin hoffman’nın karizmasına, meryl streep’ in güzelliğne hayran oluyorum.konusuna ve anlattıklarına ayrı..

kızarmış ekşi mayalı ekmeğin üstüne labne ve vişne reçeli sürüp yenen hali en makbulüdür. pazar kahvaltılarımın neşesi.

vazgeçebilme yetisi.

vazgeçebildiğin kadar özgürsün.

sarı kırmızı kalpler hazır!
yine galatasaray ruhu konuşacak.
ar yu redi ii ii swh.

türkiye'nin hiper starı ajdar sjajahj.

kimse ciddiye almıyor ama herkes bakıyor ve gizliden gizliye eğleniyor. sinir bozucu ama bir o kadar da vazgeçilmez shjdjdj.

ilk defa gördüğüm bir nick.. eski yazar yeni nick sanırım.

çocukken bindiğimde literally deniz altından balıkları falan görmeden gittiğimizde sinirden rayları sökme noktasına gelmiştim

her şey benin istediğim gibi olsuncu gerizekalı faşocuların her şey onların istediği düzende olmayınca kendi akıllarına göre çizdikleri yolun bir cm dışında dahi gördükleri her şahıs ve olaya yakıştırdıkları şey

biz o şişeyi yıkadık, içi boştu, içinde deterjan yoktu.. çöpe atmak yerine sos şişesi olarak değerlendirmeyi düşündük...
gibi bir savunma yapacaklardır...

zihniyet bu. ne var canım, ne olacak o da şişe bu da şişe, aynı işi görmüyor mu kafasındalar.

ben iyi biriydim eskiden, ben
gizlenirdim
hep gizlenirdim her şeyden ben
taştan ağaçlarda, ıssız ormanda

bayat ekmekleri taze ekmekten daha çekici kılan bir işlemdir. israfı önler.

evde yenir arkadaşlar, kavurmanın son yağını kullanarak yaptığım menemeni unutamıyorum mesela *

ne güzel işte tertemiz hijyenik olsun diye deterjan şişesini tercih etmiştir muhtemelen. biraz ağzınız köpürebilir evet ama dişlerinizi de temizleyebilir bu ihtimali görmezden gelmeyin.

bir yandan böyle şeylere engel olunması gerektiği kısmına katılıyorum. şu yanık soslu dönerler de aynı şekilde. diğer yandan bu kadar küçük işletmelerden çok daha büyük işletmelere dikkat edilmesi taraftarıyım çünkü bu çiğ köfteciden kaç kişi alıp yiyordu? büyük bir işletmeye kıyasla.

dün gördüm bu haberi üzüldüm aslında resmen show yapmışlar adamı uyar olsun bitsin 250.000 nedir adam kaçak otel yapsa böyle para cezası olmaz adamın dükkan kapandı yazık günah adam zaten çiğ köfteci .

arkasında çocuk taşıyor bir de. taralı alandan geçerek şerit değiştiriyor bu da yetmiyor bir de otobanın ortasında durmuş hesap sormaya çalışıyor. yeminle tam cinnetlik, istanbul da kontrolümüzü kaybetmeden araç kullanmaya çalışırken derviş olduk anasını satayım.