zaman tüneli
dünyayı kurtaracak olan tek şey
artık çok geç.
devamını gör...
eski sevgiliden gelen hediyelerin akıbeti
hiç hediye gelmedi. bilmiyorum. biri gül yollamıştı doğum günümde halen fanusunun içinde kuru yaprakları duruyor. kırmızı gülden nefret eden birine kırmızı gül gelmesi. işte bana verilen sevginin minik bir özeti.
devamını gör...
zonguldak denince akla gelenler
taş kömürü yani masif arazi yani 1. jeolojik zaman
devamını gör...
olmasa da olur denen şeyler
filtre kahve makinesidir french press neyinize yetmemektedir
devamını gör...
en güzel sütlü tatlı
tiramisu bir sütlü tatlıysa tiramisu
tiramisu bir sütlü tatlı değilse tiramisu
tiramisu bir sütlü tatlı değilse tiramisu
devamını gör...
en güzel sütlü tatlı
muhallebi, puding ve keşkül.
plase olarak da sütlaç ve tavukgöğsü, kazandibini pek sevemedim nedense.
plase olarak da sütlaç ve tavukgöğsü, kazandibini pek sevemedim nedense.
devamını gör...
zonguldak denince akla gelenler
zonguldağın zo su diyen mehmet ali erbil.
devamını gör...
en güzel sütlü tatlı
magnolia tabi ki. yaban mersini ve muzluysa bir de. of…
devamını gör...
zonguldak denince akla gelenler
(bkz: zone ghoul duck)
devamını gör...
olmasa da olur denen şeyler
erkekler.
devamını gör...
eski sevgiliden gelen hediyelerin akıbeti
(bkz: çöp)
devamını gör...
rafa silva
uzun zamandır olaya konu olan bütün tarafların “yanlış” olduğu bir olay görmemiştim.
rafa silva: memnuniyetsizliklerin olabilir ancak ole hoca takımın başındayken lozan gibi adı sanı duyulmamış takımlara elenmeseydiniz zaten takım ole hocayla devam edecekti. o maçlarda hem sen hem de joao mario sahadaydınız. bir zahmet o takımı eleseydiniz. ole hoca zamanında özellikle yeni sezon başlarken kendinizi hiç zorlamadınız, mücadele etmediniz. sergen ile anlaşmıyorsun ama yeni hoca seni yedek mi tutuyor, forma mı vermiyor. her maça seni ilk 11’de başlatan hocayla neyi paylaşamıyorsun. ayrılmak istiyorsan bunu yönetimle konuşursun, devre arasında kadar mücadeleni verirsin ara transfer sezonunda da gidersin. kimseyle bir derdim yok ülkemi özledim falan der ayrılırsın.
sergen yalçın: gerçekten beşiktaşlıysan, yönetim seni çağırdığında gelirsin. yönetim çağırdı ve kadroyu beğenmedin, oyuncuları beğenmedin ve takıma gelip gelmeme konusunda hep tereddüt ettin. beşiktaşlıysan, takım seni çağırdığında gelirsin. gelmediğin zaman yönetimin ve taraftarın hep aklında kaldın. yönetim ve taraftar da bu durumu mevcut hocalara yansıttı. sergen meselelere belirli bir çerçeveden bakan bir hoca. çerçevelerinin dışıyla hiç ilgilenmiyor. acabalar, belkiler, alternatif seçenekler zihninde hiç yok. farklı düşüncelere pek açık değil. sergen hep böyleydi. yorumculuğu da böyleydi. şu oyuncu şurada oynar, diğeri burada oynar, şu mevkidekilerin tek görevi şudur gibi doğrudan açıklamaları vardı. beşiktaş’ın kadrosu oturmuş bir kadro değil. farklı alternatifleri düşünebilen ve deneyebilen hocalara ihtiyacımız var. ole takımın başına geldi. baktı normal sistem işlemiyor 4-6-0 oynatarak performans aldı. shaktar maçında gedson fernandes’i kanat oynattığı için çok eleştirildi. adam farklı bir şey denedi ve tutmadı. gedson ortada başlasa da yenilecektin zaten. ole normal mantık çalışmadığında farklı alternatifler deneyebilen ve bu seçimleriyle performans alabilen bir hocaydı.
başkan: yönetimin ayakları sağlam yere basan bir planı hiçbir zaman olmadı. yaz döneminde ole hocaya yeterli güveni vermediler. 1-2 maç kaybettiğinde gideceğini fazlasıyla hissettirdiler. bu bütün takıma ve oyunculara yansıdı. hocayı beğenmiyorsan gönderirsin. sezona başladıysan arkasında durursun. anlık kararlarla takım yönetilmez. yönetimin transfer başarısı düşük. abraham’ı almışsın. bir istatistiklerine baksaydınız. abraham 4-4-2 oynayan bir takımın pasör-pivot forveti. zaten çok yüksek gol oranlarına hiç ulaşmamış ki. bununla birlikte asist sayıları ileri uç oynayan bir forvete göre yüksek. demek ki bu oyuncu bizim aradığımız kişi değil. takımın kaledi dahil gerideki 5 oyuncusu yetersiz. o yüzden öne geçtiğimiz maçları kaybediyoruz, skoru tutamıyoruz. doğru düzgün bir arka beşli oluşmadan zaten zirveye oynayamazsın. dalgalı bir kazanma grafiğin olur. yine transferlerden devam edersek halen kanat oyuncuların eksik. sağ kanatta cerny var. doğru düzgün yedeği yok. sol kanatta ise kimse yok. takımın sol kanat oyuncusu olmaz mı? inanılır gibi değil. takımda sol kanat oyuncusu yok ve bütün yaz dönemi alınmadı. 2 iyi sol ve 2 iyi sağ kanat oyuncun olması lazım. bir tek cerny var. beşiktaş’ın zirveye oynaması için illa 20-30 milyon euro’luk transferler mi yapması lazım. hem türkiye’de hem de dünya’da çok daha düşük bütçelere dengeli ve istikrarlı takımlar kurulabiliyor. hollanda takımlarını gidip bir incelesinler. özetle bu yönetim mantığıyla şampiyon bile olsan asla devamı gelmez.
rafa silva: memnuniyetsizliklerin olabilir ancak ole hoca takımın başındayken lozan gibi adı sanı duyulmamış takımlara elenmeseydiniz zaten takım ole hocayla devam edecekti. o maçlarda hem sen hem de joao mario sahadaydınız. bir zahmet o takımı eleseydiniz. ole hoca zamanında özellikle yeni sezon başlarken kendinizi hiç zorlamadınız, mücadele etmediniz. sergen ile anlaşmıyorsun ama yeni hoca seni yedek mi tutuyor, forma mı vermiyor. her maça seni ilk 11’de başlatan hocayla neyi paylaşamıyorsun. ayrılmak istiyorsan bunu yönetimle konuşursun, devre arasında kadar mücadeleni verirsin ara transfer sezonunda da gidersin. kimseyle bir derdim yok ülkemi özledim falan der ayrılırsın.
sergen yalçın: gerçekten beşiktaşlıysan, yönetim seni çağırdığında gelirsin. yönetim çağırdı ve kadroyu beğenmedin, oyuncuları beğenmedin ve takıma gelip gelmeme konusunda hep tereddüt ettin. beşiktaşlıysan, takım seni çağırdığında gelirsin. gelmediğin zaman yönetimin ve taraftarın hep aklında kaldın. yönetim ve taraftar da bu durumu mevcut hocalara yansıttı. sergen meselelere belirli bir çerçeveden bakan bir hoca. çerçevelerinin dışıyla hiç ilgilenmiyor. acabalar, belkiler, alternatif seçenekler zihninde hiç yok. farklı düşüncelere pek açık değil. sergen hep böyleydi. yorumculuğu da böyleydi. şu oyuncu şurada oynar, diğeri burada oynar, şu mevkidekilerin tek görevi şudur gibi doğrudan açıklamaları vardı. beşiktaş’ın kadrosu oturmuş bir kadro değil. farklı alternatifleri düşünebilen ve deneyebilen hocalara ihtiyacımız var. ole takımın başına geldi. baktı normal sistem işlemiyor 4-6-0 oynatarak performans aldı. shaktar maçında gedson fernandes’i kanat oynattığı için çok eleştirildi. adam farklı bir şey denedi ve tutmadı. gedson ortada başlasa da yenilecektin zaten. ole normal mantık çalışmadığında farklı alternatifler deneyebilen ve bu seçimleriyle performans alabilen bir hocaydı.
başkan: yönetimin ayakları sağlam yere basan bir planı hiçbir zaman olmadı. yaz döneminde ole hocaya yeterli güveni vermediler. 1-2 maç kaybettiğinde gideceğini fazlasıyla hissettirdiler. bu bütün takıma ve oyunculara yansıdı. hocayı beğenmiyorsan gönderirsin. sezona başladıysan arkasında durursun. anlık kararlarla takım yönetilmez. yönetimin transfer başarısı düşük. abraham’ı almışsın. bir istatistiklerine baksaydınız. abraham 4-4-2 oynayan bir takımın pasör-pivot forveti. zaten çok yüksek gol oranlarına hiç ulaşmamış ki. bununla birlikte asist sayıları ileri uç oynayan bir forvete göre yüksek. demek ki bu oyuncu bizim aradığımız kişi değil. takımın kaledi dahil gerideki 5 oyuncusu yetersiz. o yüzden öne geçtiğimiz maçları kaybediyoruz, skoru tutamıyoruz. doğru düzgün bir arka beşli oluşmadan zaten zirveye oynayamazsın. dalgalı bir kazanma grafiğin olur. yine transferlerden devam edersek halen kanat oyuncuların eksik. sağ kanatta cerny var. doğru düzgün yedeği yok. sol kanatta ise kimse yok. takımın sol kanat oyuncusu olmaz mı? inanılır gibi değil. takımda sol kanat oyuncusu yok ve bütün yaz dönemi alınmadı. 2 iyi sol ve 2 iyi sağ kanat oyuncun olması lazım. bir tek cerny var. beşiktaş’ın zirveye oynaması için illa 20-30 milyon euro’luk transferler mi yapması lazım. hem türkiye’de hem de dünya’da çok daha düşük bütçelere dengeli ve istikrarlı takımlar kurulabiliyor. hollanda takımlarını gidip bir incelesinler. özetle bu yönetim mantığıyla şampiyon bile olsan asla devamı gelmez.
devamını gör...
kokusu yaşam sevincini artıran şeyler
yasemin çiçeği.
iğde çiçeği.
iğde çiçeği.
devamını gör...
carlsberg luna
calsberg’ i çok severim ama luna dan hiç haz almadım. benimle değil…
devamını gör...
kokusu yaşam sevincini artıran şeyler
(bkz: rakı)
devamını gör...
carlsberg luna
10 küsür sene evveline değin pancar şekerinden yapılan tombul efesin bira piyayasasını domine ettiği ülkede citrus nevi şerbetçiotundan yapılan filtresiz biranın beğenilmemesi baya bi gelişim aslında
devamını gör...
kokusu yaşam sevincini artıran şeyler
fırından yeni çıkardığım tatlı kurabiyelerin daha tam oturmamış hamurunun sıcaklığıyla hafif nemli, şekerli kokusu.
devamını gör...


