zaman tüneli

özleşmiştik, hoş gelmiş.
<3

"yo, hiç de öyle değil" denilesi insandır. öyle olsaydı farklı kahve çeşitleri olmazdı. örneğin filtre kahvenin, cappuccinonun (ya da diğer espresso bazlı kahvelerin), türk kahvesinin ve 3'ü 1 arada hazır nescafenin tatları birbirinden çok farklı.

hellooooo....!!!

kedinizin bıyıklarını usturayla kesin. daha medeni hisseder. kih kih kih

zerre rol yapamıyorum karakter bölünmesi yaşamadım, tek karakter üzerinden yazıyorum. henüz karşıma geçip başkası gibi konuşabilme yetisine sahip değilim. bu arada aile salonumuz da üst kattadır.

bütün kahveler hepiniz aynısınız kahve değil misiniz.

hepsi aynıdır zaten. bazıları daha aynıdır ama

t: gelecekte can sıkıcı ihtimaller yaratacak kadar normal davranışlara sahip olduğunu bilip buna rağmen kendi çizgisinden ödün vermeyen kişi.

şu an normal gelen bazı davranışlarımın gelecekte canımı sıkacağını biliyorum.
komiği, değiştirmek gibi bir niyetim de yok.
belki de pişmanlık dediğimiz şey insanın kendi karakterinden kaçamaması.

mesela fazla yalnız çözmeye alıştığım şeyler var.
birini aramak varken “hallederim” deyip yoluma devam ediyorum.

o an gayet mantıklı geliyor, yıllardır böyleyim.
ama yarın öbür gün dönüp bakınca “neden kimseyi dahil etmemişsin?” diyeceğimi de biliyorum.

bir de fazla dürüst olduğum anlar.
çoğu insanın dolandırdığı yerlerde ben dümdüz konuşuyorum. bu da şimdilik sorun değil, karakter meselesi. ama ileride “keşke o kadar net olmasaydın” diyeceğim kesin.
çünkü herkes aynı açıklık seviyesine sahip değil.

bazı fırsatları da fazla rahat olduğum için eliyorum.
yorulmak istemediğimden değil, sadece ilgimi çekmeyen şeylere enerji harcayamıyorum artık.
bu da ileride “belki bir şans verseydin?” diye düşündürür mü?

muhtemelen. ama şu an umurumda değil.

kısacası, gelecekte pişman olacağım şeyler belli.
hepsi şu anki rahatlığımın yan etkisi.

ama dürüst olayım:
beni pişman edecek kadar güçlü bir sebep henüz çıkmadı karşıma.

belki biri çıkar, belki çıkmaz.
zaman gösterir.

üçübir dir

öbürleri ikisi bir dir

en sonuncu birdirbir

biz de kendimizi önemsemezsek bizi kim önemsesin kardeş, kendine saygı duymayana kim ne diye saygı duysun. tabi bu bir ego şişirme olayı değilse onu da dipçe olarak eklemiş olalım.

ne gördüyseniz o. bir de burası için ayrı kişilik üretip kendimi yoramam.

tam da şu an. sanayicilik

sözlükteki poetika (yani tanımlarını okuyanlarca düşünülebilecek bir poetika) tam olarak ben miyim emin değilim. (kendi adıma ben, olabildiğince kendime dair düşüncelerimle yazmaya ve davranmaya çalışıyorum. ancak bunu kimin nasıl algılayıp, kendince nasıl bir poetika gördüğünü bilmiyorum.)
kısaca sözlükteki poetika ile gerçekteki benim aynı mı farklı mı olduğumuz, benim için de bir bilinmez.
sanırım aslında bu herkes içinde geçerli..

kendisini sevmediğim gibi beni oldukça irite eder. bir nuri bilge hayranı olarak sırf bu adam ve yamuk çeneli çocuk oynuyor diye "ahlat ağacı" filmini bile içimde derin bir buruklukla izledim. biraz biraz da ahmet kural'a yaptığı satışın ve nankörlüğün karmasını yaşıyor olabilir. neyse negatif düşünceler beslesem de kendisine şifalar diliyorum, umarım sağlığına en kısa sürede kavuşur. iç kanama geçirmiş galiba, umarım çok ciddi bir hayati tehlikesi yoktur.

ulan iki gramlık keyfimiz var, onu da elimizden almayın be. şimdi müsaade ederseniz ben kendimi azıcık daha önemseyeyim.

#3808862
hoş görmüşüm eniştem sağ olasın.

güzel yapıyorlar da bence yapmıyorlar.
öyleymiş gibi tavır takınıp boş işlerle uğraşıyorlar.
kendisini fazla önemseyen insan kendisine bunları yapar mı heey!

bir insan kendini savunmaktan acizse (çocuk,kadın ve hayvandan bahsetmiyorum.) kalkıp onu savunacak enayi bulabiliyorsa bulduğu enayilerde sorun vardır.

#3808850
hoş gördüm saygıdeğer yazar. estağfurullah bir iki boş karalayıp sıfırlanacağız inşallah.

içinde bulunduğum durum.