zaman tüneli
sözlük radyosu kaçak yayınları
o dediğine bizim orada pasif agresif diyorlar. ayk en sevmediğim insan tipi. özellikle almanlarda karşılaşırım bu insan tipine. suratına imalı imalı konuşurlar, belli etmezler istedikleri şeyi, arkandan dedikodu gırla. ırkçılık yaptım kusura bakmayın ssdgfddgfd.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
dost vardır arkadaş vardır.zaman geçtikçe dostum artıyor bence, arkadaşlar zaman geçirdiğimiz anlık varlıklar.
mesela 10 sene evvel bir ara ciddi bir sıkıntı yaşadım, tek arayanım vardı. zamanla dost tanımımız olgunlaşıyor.
mesela 10 sene evvel bir ara ciddi bir sıkıntı yaşadım, tek arayanım vardı. zamanla dost tanımımız olgunlaşıyor.
devamını gör...
geceye bir söz bırak
"en delikanlı mevsimdir kış.
yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.."
*
yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.."
*
devamını gör...
jhon duran'ın gol sevinci
yonetim bunlari sklemedikce mukemmel kuduruyorlar
bravo baskan
boyle devam
kudursun kodumun comarlari
bravo baskan
boyle devam
kudursun kodumun comarlari
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
efenim benim hislerim çok görgüsüzdür, tahtıma bahtıma göz dikercesine hislenirim hislenirsem, affedersiniz shitini çıkarırım; yüz vermeye gelmez. bu yüzden onları eğitmek için ben de zihnime bir derslik açtım. çeşitli savunma mekanizmalarım var hissetmemek adına ve bunlardan biri de entelektüelizasyon. acı, acı olmaktan çıktı bana profesör oldu.
sadece kaygı ile seviyeli bir birlikteliğimiz var. kendisine "paçanga" diyorum. evet, kaygıma isim taktım efenim, evcil hayvanım gibi, arada bir mamasını suyunu veriyor, kendisiyle ilgileniyorum. tabii paçanga, bakımı zor bir hayvan. geceleri yanıma kıvrılıyor ve uyutmuyor bazen. tam uykuya dalacağım sırada üzerime atlıyor ve "kalk! daha neler anlatacağım sana, şş bak bi" diye zıplayıp duruyor. neyse ki tıp ilerledi efenim ve ben de modern tıbbın nimetleri sayesinde paçanga’yı arada tasmalayabiliyorum.
sadece kaygı ile seviyeli bir birlikteliğimiz var. kendisine "paçanga" diyorum. evet, kaygıma isim taktım efenim, evcil hayvanım gibi, arada bir mamasını suyunu veriyor, kendisiyle ilgileniyorum. tabii paçanga, bakımı zor bir hayvan. geceleri yanıma kıvrılıyor ve uyutmuyor bazen. tam uykuya dalacağım sırada üzerime atlıyor ve "kalk! daha neler anlatacağım sana, şş bak bi" diye zıplayıp duruyor. neyse ki tıp ilerledi efenim ve ben de modern tıbbın nimetleri sayesinde paçanga’yı arada tasmalayabiliyorum.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
insan sallama olayına ben erken başladım. hep tek takılırdım, ben de mutluyum tek takılmaktan. bilmiyorum önyargılı mıyım ama bir insanın ters gelen hareketini gördüğüm an not verme huyum var.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
çalışmamak, çalışamamak da insanı yoruyor. boş durduğum ya da fazla masabaşında yaptığım işler beni paslandırıyor. paslanmayın, işleyen demir pas tutmaz.
devamını gör...
ne alırsan bir milyon
düşünebiliyor musunuz ki, güçlü/ciddi ekonomiye sahip ülkelerde, düşlemesi bile zor 'milyon' sözcüğü, bizde yok pahasına ucuzluk sembolü idi.. o da bir zamanlar.. şimdilerde ciklet alamazsınız ve bu bir kaç kez altısıfır atılmış hali..
(mehteri vermeden önce "yaparsaa akp yapaarr" da diyelim, haklarını yemeyelim.)
(mehteri vermeden önce "yaparsaa akp yapaarr" da diyelim, haklarını yemeyelim.)
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
meslek çok önemli. son iki senede ciddi yaşlandım, yumuşak geçişler yapmazsam fazla yaşamam.net.
devamını gör...
jhon duran'ın gol sevinci
fenerbahçelilere laf anlatamazsınız, icardi olayında icardi dalgası ile yatıp icardi dalgasıyla kalkanlar iş kendi topçularına gelince nasıl savunacaklarını şaşırıp beyinsizce hakaretler ediyorlar. rahmetli özkan sümer'in "fenerbahçe haksızlığı hak olarak kabullenmiş bir kulüptür" sözünün doğruluğu bir defa daha ortaya çıkıyor. bomboş bir kibirle ben istediğimi yaparım, rakiplerim yapamaz kafasında takılıyorlar. 12 yıldır şampiyon olamadıkları için iyice delirdiler zaten.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
özgüven tavan :)
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
işin şakası bir yana da o kadar yaşlı değilsiniz yav, abartmayın. artık yeniçağ'da insanlar 50 yaşlanmış sayılıyor. kafanız da gayet yerinde
demek sevmiyorsun grace beni ha canın sağolsun :(
demek sevmiyorsun grace beni ha canın sağolsun :(
devamını gör...
motorsikletli kız
teoman şarkıdır.
devamını gör...
sıfırdan tanışıp konuşulan gece
ilk gece.
alıntı:
friends te bunla ilgili bi bolum var.
rachel anlatıyor o geceyi. kızlar toplanmıs. opucu nasıldı? boyle yumusak ve ask dolu muydu? sert ve tutkulu muydu? nasıl gelişti? rachel diyor ki beni kendine cekti, elleri vucudumda dolandı, opucugu sıcacıktı.
kızlar dinlerken kendinden gecip el cırpıyor.
erkek tarafına geciyor o gece. erkekler pizza yiyor. opustunuz mu? cevap evet. dilli mi? cevap evet. iyi diyorlar, istif bozmadan pizzaya devam.
;)
alıntı:
friends te bunla ilgili bi bolum var.
rachel anlatıyor o geceyi. kızlar toplanmıs. opucu nasıldı? boyle yumusak ve ask dolu muydu? sert ve tutkulu muydu? nasıl gelişti? rachel diyor ki beni kendine cekti, elleri vucudumda dolandı, opucugu sıcacıktı.
kızlar dinlerken kendinden gecip el cırpıyor.
erkek tarafına geciyor o gece. erkekler pizza yiyor. opustunuz mu? cevap evet. dilli mi? cevap evet. iyi diyorlar, istif bozmadan pizzaya devam.
;)
devamını gör...
iyi gibi görünen kötü arkadaş
esas göt tam olarak budur.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
ben gencim 10 ocak'ta 30 yaşında olucam, daha çıtır çıtır bir erkeğim. kudurun ihtiyarlar oooohhh.
devamını gör...
iyi gibi görünen kötü arkadaş
geçen sene yaşadığım hadisedir. ama buna ek olarak davranışları da normale -180 derece zıt idi ki zaten kendi de itiraf etti kimse beni çevremde sevmiyor diye bana verdiği tavsiyeler genelde şu şekildeydi durduk yere şöyle diyordu “birisi sana kötülük yapıyorsa sesini çıkarma iyi niyetindendir hemen kötü düşünme iyiye yor” “arkadaş seçerken meslek grubuna göre seç başka mesleklerle arkadaş olma” “anne babadan hayır gelmez başka eve çık” “50 yaşına kadar evlenme” “sen boşuna mezun olmuşsun”mezun üniversiteyi bitirmeseymişsin de olur” yani ateşe dokunursan yanmazsın demek istiyor ben de tabi sinirlenmedim kırmadım mertensin manchester united maçındaki kurnazlığını kullandım öyle birçey yaptım ki daha artık bana yazmıyor ooh be dedim haahahhaahahahah
devamını gör...
20'lik diş
20'lik dişler de, düşler de sıkıntıdır hep.. herkes yaşadı. hak vermeyen var mı..?
devamını gör...
yazarların hayata karşı duruşları
akşam yemeği bitmiş, sohbet çoktan sönmüştü. karşımda oturan dostum—şehrin tanınmış bankeri, sermayedarı, “büyük işadamı”—sakin sakin purosunu tüttürürken ona bir soru yönelttim: “birkaç gün önce biri bana eskiden anarşist olduğunu söyledi.”
gülümsedi: “eskiden değil. hâlâ anarşistim.”
bu cevapla birlikte uzun, derin ve yer yer sarsıcı bir anlatı başladı. banker, kendisini işçi sınıfından gelen, zekâ ve iradesiyle hayata tutunmuş biri olarak tanımlıyordu. yoksulluk içinde büyümüş, genç yaşta toplumsal eşitsizliklerin kökenini sorgulamaya başlamıştı. anarşizmi, “insanın doğuştan gelen eşitsizlik dışında hiçbir yapay hiyerarşiye boyun eğmemesi” olarak görüyordu. devlet, para, aile, din, milliyet… hepsi ona göre toplumsal kurgu; hepsi doğal gerçekliğin üzerine yığılmış uydurma yapılardı.
bir dönem diğer anarşistlerle birlikte propaganda, tartışma ve toplantılar yürüttüğünü anlattı. fakat kısa süre sonra grupta garip bir durum gözlemlemiş: “biz özgürlük için bir araya gelmiştik, ama kendi içimizde yeni bir tiranlık üretmiştik.” kimileri başkalarına hükmediyor, kimileri yardım etme bahanesiyle aslında karşısındakini küçümsüyordu. ona göre bu, toplumsal kurguların insanın doğasına bulaştırdığı içgüdüsel bir tahakküm dürtüsüydü.
bunun üzerine “gerçek anarşist yöntemi” bulduğunu söylüyordu: bir arada çalışmak değil, ayrı ayrı ama aynı hedefe yürümek. çünkü insanlar bir araya geldiğinde—amaçları ne kadar soylu olursa olsun—zorunlu olarak birbirlerine tahakküm ediyordu.
sonra asıl kırılma geldi:
“toplumsal kurgulara karşı savaşmak istiyorsan onları alt etmelisin,” dedi.
“en büyük kurgu ise paradır.”
paraya karşı savaşmak için paradan kaçmak değil, parayı “alt etmek” gerektiğini savundu. doğaya dönüp köklerle beslenmek ona göre kaçıştı. savaşmak ise güçlü olmaktı. bu yüzden zenginleşmeye karar vermiş. çünkü ancak paranın boyunduruğundan kurtulan kişi özgür olabilirdi.
bu noktada bankacı kimliği ile anarşist kimliği arasındaki çelişkiyi sordum. cevabı kesindi:
“ben yeni bir tiranlık yaratmadım. sadece mevcut sosyal kurguya karşı kendi savaşımı verdim. sadece bir kişiyi özgürleştirebildim: kendimi.”
diğer anarşistlerin “teorik anarşistler” olduğunu, kendisinin ise “pratik ve bilimsel anarşist” olduğunu ileri sürdü. ona göre diğerleri özgürlükten söz ediyor, ama özgürlüğü başkasından bekliyordu. o ise kendi yolunu kendi yürümüştü.
sohbetin sonunda kalkarken hâlâ şaşkındım. bir bankerin kendisini “gerçek anarşist” olarak tanımlaması belki ilk bakışta gülünçtü. ama anlatısının içinde, insan doğasına, toplumsal kurgulara ve kişisel özgürlüğe dair keskin bir mantık zinciri de vardı.
banker, hayatıyla paradoks gibi görünse de kendi içinde tutarlı bir tez kuruyordu:
anarşizm başkasının değil, kişinin kendi özgürlüğünü yaratma mücadelesiydi.
ve o, kendi özgürlüğünü yaratmış olmaktan emindi.
(bkz: fernando pessoa)
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
devamını gör...