kritik bir yaş dilimi. ya intihar edersin ya yolun geri kalanını onun bunun çocukları ile devam edersin ya da herkes gibi kaldığın yerden devam edersin.
rivayete göre iman azalmasına delalet eden azalma. böyle böyle dinsiz imansız olunuyor. sonra vay efendim, pide bitmiş! biter tabii. küfrün olduğu yerde betbereket ne arar.
hayırlı cumalar.
en son birine 'hayırlı cimalar' diye cevap vereceğim. allah aşkına, nur muhammed mustafa adına istirham ediyorum: hayırlı cumalar mesajınıza cevap vermeyen insana bir daha atmayın. bitti. nokta. senelerce süren bu istikrar neyin nesi. münafık mı olalım mina serengeti.
bilerek ve isteyerek kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmanın neticesi. akp ve mhp denilen ulusal suç örgütlerinin z raporu.
sınırlar kevgir gibi. insanda küfredecek mecal bırakmadılar.
müflis tüccarın eski defterleri karıştırmasın benzeyen bekleyiş.
'motorları maviliklere süreceğiz'... valla maviler gri oldu motor paslandı.
umut bu topraklarda lanetlenmiş bir sabırdır.
kakanamos döneminde yaşayan insan. bu dönemde keçiye abdurrahman çelebi diyorlar. bilgide tevazu cahillerin çene bağlarını gevşetir. kibir bu gibi durumlarda zırh gibidir. kibirlensin, bilgili olanın kibri cahilin kibrinden iyidir.
siyasi çekişmeler ürünü olan mezhepler bir tarafa ibrani dinler bile islam dininin ortaya çıkmasından bir asır sonra kurumsallaşmıştır. buna göre hristiyanlık yahudiliğin islam da hristiyanlığın sapık mezhebidir.
milli şair `mehmet akif ersoy` ile `neyzen tevfik`'in dost olduğunu biliyor musunuz? akif, "hayatımın iki tatlı belası ile aynı gün tanıştım, biri neyzen, biri zevcem" demiş. bu iki dostun dostluğu toplumsal bir merhem, aynı yol üzere yoldaş kılması değil de nedir? bu iki dost gibi olmak varken, tarafeyn olmanın manasızlığı topluma küflü bir maya olur. bu maya da nefesleri kötü eder.
1998 nobel edebiyat ödülü sahibi `jose saramago`'nun yazarken sadece virgül ve nokta kullandığını, bununla beraber editörlük desteğine gerek görmeyip kitaplarının tümünün bu şekilde yayınlandığını biliyor musunuz? muhtemelen biliyorsunuz ve size bildiğiniz bir şey daha söyleyeyim; ülkemizde böylesi nadide ve olağanüstü devrim niteliğinde olan bir yazarı, virgül ve nokta dışında imla fakiri olduğu için yayınevleri kitap taslağını okumaz, taslağı da çöpe atarlar. ünlem ve soru işaretleri olmayan bu yazarı okuyun, okutun.
modern iran edebiyatının yapıtaşlarından olan `sadık hidayet`'in yoğunlaştırılmış acı ile öykülerini kaleme aldığı ve kafkavari bir üslûp ile yazdığını, yazım hikâyesinin bir otel odasında "intihar" ile sonlandığını biliyor musunuz? bazı iranlı edebiyat tarihçileri, yazarın kafka'dan daha iyi olmadığı için intihar ettiğinin altını çizer. iran demiş iken: kitaplari iran'da yasaklı, şah karşıtlığı sadece politik anlamda değil dini anlamda da kendine yer bulur. hint seyahatleri ile veganlık üzerine kaleme aldığı kitabı okuduktan sonra bir süre et yemeyi kesiyor, kaz tüyü yastığı bir kenara atıyor ve deri mamulü kullanmıyorsunuz. sonrasında unutuyorsunuz tabii. ama `kör baykuş` unutulup gitmiyor, zihniniz satırları emiyor. okuyun, okutun.
arap ve özelde mısır edebiyatının en büyük yazarı olan `necib mahfuz`'un 1988 yılında edebiyat ödülü aldığını ve ödülü almaya gitmediğini, bununla beraber hayatı boyunca `kahire`'den çıkmadığını biliyor musunuz? mısır el ahram gazetesi edebiyat ödülü üzerine, "nobel mahfuz'u kazandı" manşetini atmıştır. yazar, 1994 yılında uğradığı bıçaklı saldırı sonucu ellerini yazmakta bir daha kullanamamış, 30 ağustos 2006 günü kahire'de 95 yaşında vefat etmiştir. kendi deyişi ile, "nil üstünde gevezelik" yapmak isterseniz, bu yazar ideal bir kalem. okuyun, okutun.
ezidilerin kutsal kitabı. (kara kitap) ilk sahifesinde tavus kuşu figürü vardır. çünkü mesele "melek tavus" ile ilgilidir. tanrı, insanı ve yaşayacağı dünyayı yarattı, idaresini de cinlerin şahı olan azazil'e verdi. azazil'i ışık kıldı ve ışığın kaynağı (güneş) yaptı, insanın yazgısını, ezelden ebede giden yolunun baş sorumlusu kıldı.
her şey âdem'in yaratılışından sonra tanrı'nın meleklere ve azazil'e "âdem'e secde edin..." emri vermesiyle başladı. meleklerin alnı emir ile secdeye varınca, azazil "ben senden gayrısına secde etmem!" dedi. rabb hoşnut oldu ve insanoğlu denilen mayası toprak olan varlığın gözetimini azazil'e teslim etti. bu en kuvvetli inanış. diğer inanış ise: secde etmeye yanaşmayan iblis zindana atıldı. zindanda tövbe edip 12 testi gözyaşı doldurdu. rabb affetti, onu ışığın kaynağı güneş yaparak, cihân işlerini ve insan kaderini ona teslim etti. ezidi inanışında tanrı'nın sağ kolu ve ışığın çekirdeği olarak bilinen iblis, kötü değil bilakis tapınmaya ve tanrı ile insan arasında en güzel ve saf bağ olarak kabul edilir.
ismi "kara" içi güneş sarısı demişti ırak'ta bir ezidi. açıp okudun mu? ne yazıyor içinde? diye sordum. pirlerimiz okuyor dedi. herkes gibi o da inandığı kitabı okumayanlardan. ve zerdüştlüğün bir kolu olan bu din için güneş karşısında namaza durmak, oruç tutmak, hacca gitmek, (hacc merkezleri ırak'ta) vaftiz ve hatırlamadığım üç semavi dinden alınmış ritüeller mevcut. üç semavi din onlardan mı almış yoksa? belki. çünkü daha eski. brahmanizm gibi eski bir din.
ezidilerin kerbela olayının müsebbibi olan muaviye bin yezid ile ilgileri yoktur. bu kara bir propaganda. kerbela demişken; bir kaç asırda bir kerbela yaşarlar.
gölgesi var daha babamın daha ölmedi, hoş ölmesin daha ben yaşlanmadan. çatık kaşları vardı çocukluğumda, çatık kaşlar yelkenlerini indiren dingin bir gemi ruhaniyetinde. ölmedi daha babam, ölmeden babam kalbimde yaşamaya başladı. ne babalar var bilmem mi? bilirim babaları, şam babası olanları ve iskele olanlarını da. bencilliği, sorumsuzluğu, babalığı onlardan öğrendiğimiz babalar var! ah baba. babalar. babayım ben. babacık. şair der ki "benim bir kere öldü kör oldum" ne olurum bilemedim şimdi, sahi ben kör olur muyum? sanmıyorum. ki baba oğul hikayesi hiç olmadık. giriş, gelişme ve sonuç. sonuçsuzluk! kör olacağım kadar bile bakmadım babama. ya sözler, nasihatler, başımı da okşamadı hatırlamam, derdimi de dinlemedi, ses olmadım babama, kulak kabartmadı ne küçücük ağzıma ne de büyümüş uzamış boyuma posuma. affettim babamı, baba olunca ve ciğerimin nesebinde yargılamadan af diye bağladım geçmişi, içten bir şerh düşerek.
ana gibi yar olmaz... atasözünü yaşlı bir adam, baba gibi hıyar olmaz diye bitirdi bir ara noktalayarak. yar ve hıyar. ana ve baba.
"siz hiç hamama gittiniz mi?"
çocukken gitmiştim hamama. ergenliğe beş kala. hatırlarım yankı yapan patavatsız seslerin senfonisini. sabun kokularını ve kubbenin rengârenk camdan kesme camlarını. terletir ve sımsıcak bir nefes dolar insanın içine sıcağa gömerek. yarı çıplak insanlar burada ten kokularını suya yatırırlar ve göbek taşına yatarlar. ulu camii'nin alt sokağında vardı hamam ve çarşamba günleri ile cuma kadınlar günü. havlu renklerinden belliydi hangi cinsin günü olduğu. çocuktum. ama iyi hatırlarım makbule teyzenin beni artık büyüdüğüm için içeri almadığını. güneşin nerden doğduğunu sormuştu makbule teyze ve ben güneşin sabah beni uyandırarak zuhur ettiği yönü işaret etmiştim. makbule teyze ergenliğe taşımıştı. koca adam olmuştum, güneşin doğduğu yöne işaret parmağımla dokunduğum için.
ve yönleri öğrendiğimde makbule teyzenin de güneşin nereden doğduğunu bilmediğini düşünmedim değil. kuzeye dokunmuştu işaret parmağım sekiz yaşında. hormonal bir acelecilik ve telaş vardı bedenimde.
"siz hiç sabunluyken ağladınız mı?"
dalin yoktu valla. belki de vardı ama bize yoktu. var olana çoktu belki. sabun daha bir yakardı. gözyaşları kokularını zâyi ederlerdi mis gibi kokan zeytinyağlı sabun kokusunun yanında ve ağlamak kuru bir öksürük gibi yapışırdı gözlere ve sineye daha bir acıtarak. sabunun rengi ya safran sarısı, ya da zümrüt yeşiliydi. su sonra duruluyor sabunu ve gözleri, cılız bir acı kalıyor gözlerde birazcık ve sonra giden. tıpkı zamanın duruladığı ve zamansızlık ettiği geçmiş gibi. göz sancısı geçerdi su durular, fakat kalp ağrısı ve dil yarasının izi kalırdı. insan âlamet taşır zamandan miras.
bir diktatör gibi diklenen şehvete darbe düzenlemek.
sol elle yapınca başkası eline almış, iki elle yapınca grup olmuş hissi verir. ben arkadaşlarımın yalancısıyım. maalesef, çok pis arkadaşlarım var.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.