hep eskilerden anlatıyorum bu sefer yazdan kalma bir tane anlatayım. uzun yıllar planladıktan sonra yakın arkadaşım ile birlikte bu yaz antalyaya tatile gittik. ama tabi ki rockn roll loser trip olduğumuz için direkt rota olarak olimposu belirledik. yolculuk falan gayet keyifli herşey güzeldi. çıralı da bir kamp alanı ayarladık falan. sıcak nem antalya çok da yaşanası bir yer değil ama neyse.
aslında bu anlatacağım noktaya gelene kadar öyle sıçış hikayeleri var ki anlatsam seri tamamlanır. ben sadece birinden bahsetmek ve çok da ifşaya girmek istemiyorum. aradığını bulamayan her türk tatilcisi gibi biz de aranıyoruz. tavsiyeler alıyoruz. akıl verenler oluyor. zaten herşey tamam bir tek akıl yok. kimse bunun farkında değil.
kemere aqua parka gitme fikri arkadaşıma iletildi. ortam iyi illa ki denk getirirsiniz. yerli turist de çok geliyor. yabancıyı ayarlayamadığımız google translete ile tescilli çünkü. türkiyenin en büyüğü falan deyip ara gazla süslenmiş bir mesajı okurken bir taraftan da navigasyonu ayarlamaya çalışıyorum. zaten gece kulubunden sabah çıkmış ve yalnız çıkmışım moralim sıfır sıfır sıfır.
neyse gittik girdik içeri. su kaydırakları falan. oyuncak lan oyuncak işte. 39 yaşında adamların keyif almayacağı aşikar ama öyle bir yokluk kim ne derse yapıyoruz. dedim ya her şey dahil akıl hariç iki adamız. madem geldik binicez aga dedim. en büyüğü hangisi bakınalım gidelim sırasına girelim. baya bakındık. rusya savaşı kemeri hiç etkilememiş. uzun sürdü bakınmamız o yüzden. ama şey gibi düşün penthouse dergisine bakmak gibi. sadece bakıyoruz. karşıdan gülen falan oluyor ama karşılığımız yok. google translate düzgün çalışmıyor awm.
bekledik sıra bize geldi. görevli dedi ki abi dedi sen kaç kilosun dedim 118 120 arası. risk var istersen binme dedi. ben binmeye geldim risk bizim işimiz dedim. tamam abi dedi bir koydu tekmeyi simide. o simit zaten kaydırağa ne zaman dokundu bilmiyorum. ama geçtiğim yerden su fışkırıyor. aynı zamanda gök gürültüsü gibi bir ses. herkes bana dikkat kesildi ve tek kişilik şovum başladı. tünellere girince ağlıyorum. öyle de korkuyorum. bitmiyor zaten. zaman sanki slow moşin awm.
son noktada hani şu kaykaycıların u şeklinde takla attığı yerler var ya orda bitiyor. ben de attım orada taklalar. ispanyada matadorum sanki her uçuşumda hooow hoow diye bağırıyor millet. ve bitti işkence çıktım havuzdan. bir bebe geldi yanıma abi dedi bir daha asla binme. sonra anons yapıldı az önce kaydıraktan inen beyefendi müdüriyete gelin. lan nefesimi çevireyim bi su verin diyorum.yok. bir takım elbiseli kadın geldi. sakın dedi. gitti. başka biri daha geldi siz sakın binmeyin bir daha dedi lan
döverim dedim
devamını gör...