1.
rüyanızda hiç dikkat etmediğiniz küçük detaylar iç dünyanız ile ilgili bir çok sır verebilir. mesela evin kapısının rengi, taşın biçimi gibi. rüya defteri tutarak rüyalarımdaki detayları daha net hatırlayama başladım ve daha önce yaşadığım bana kötü hissettiren olayları semboller aracılığı ile siyah renkte gördüğümü farkettim. rüyalar ile ilgili araştırmalar yapmak ilginç yerlere götürüyor beni. fikirleri olanlar paylaşırsa sevinirim.
devamını gör...
2.
rüyalarımızda çoğu zaman semboller görürüz . bunlar gün içinde bilinçaltımıza kazınan nesne ve varlıklardır. rüyalar bir tür mesaj gönderme işlevi de görür yani bilinçaltınız, kendinizi ve çevrenizi daha iyi algılayabilmeniz için size rüyalar aracılığıyla mesajlar gönderiyor olabilir.
rüyamızda bizi en çok etkisinde bırakan ama bilinçli olarak fark etmediğimiz yani bilinç altımızı etkilemiş olan şeyler su yüzüne çıkar bu nedenle önemsiz olarak düşündüğümüz nesneler ve semboller aslında büyük bir önem taşıyor olabilir.
psikanalizin öncülerinden jung ve freud hayatlarını ikinci seçeneğin ihtimallerine adamışlar.
öyle ki freud'un rüya teorilerine göre, bütün algı ve davranışsal düzeni oluşturan bilinç dışı (unconscious) sadece rüyalarda ortaya çıkıyor ve benliğin esas keşfi hatırladığımız veya hatırlamadığımız rüyaların sembollerinde yatıyor.
ezan'ın rüyalarla gelişi
mescidi inşa eden müslümanlar insanları namaza nasıl çağırma konusunda karara varamamıştı. bunun üzerine kendi aralarında oturup bu meseleyi tartışmaya başladılar.
çan çalalım,
bu hristiyanların adeti.
boru çalalım,
bu da yahudilerin adeti.
yüksekçe ateş yakalım,
o da ateşe tapanların adeti.
bunun üzerine hz.ömer : "en iyisi namaz vaktinde tellal bağırtalım" dedi. herkes bu fikri uygun buldu . hz.muhammed bu görevi sesi gür olan bilal-i habeş'e verdi. namaz vakti geldiğide çarşı pazar dolaşıp "es-salatü cami" (namaz için toplanalım) diye bağırıyordu. kısa bir süre sonra hz.ömer ve abdullah bin zeyd farklı saatlerde hz.muhammed'e gelerek her ikiside aynı rüyayı anlattılar. rüya şöyleydi:
"gökten iki kişi inip abdest aldılar. biri iki elini kulaklarına götürerek ezan okudu. diğeri de imam olup namaz kıldırdı."
hz.muhammed bunun üzerine : "o melek ne okudu ?" deyince, zeyd iki elini kulağına koyup şimdiki ezanı okumaya başladı.
islamiyet'in adeta büyük bir simgesi haline gelen ezan rüya vasıtasıyla gelmiş olmasının yanısıra, kuşkusuz islam dünyası için apayrı yeri ve önemi vardır.
rüyamızda bizi en çok etkisinde bırakan ama bilinçli olarak fark etmediğimiz yani bilinç altımızı etkilemiş olan şeyler su yüzüne çıkar bu nedenle önemsiz olarak düşündüğümüz nesneler ve semboller aslında büyük bir önem taşıyor olabilir.
psikanalizin öncülerinden jung ve freud hayatlarını ikinci seçeneğin ihtimallerine adamışlar.
öyle ki freud'un rüya teorilerine göre, bütün algı ve davranışsal düzeni oluşturan bilinç dışı (unconscious) sadece rüyalarda ortaya çıkıyor ve benliğin esas keşfi hatırladığımız veya hatırlamadığımız rüyaların sembollerinde yatıyor.
ezan'ın rüyalarla gelişi
mescidi inşa eden müslümanlar insanları namaza nasıl çağırma konusunda karara varamamıştı. bunun üzerine kendi aralarında oturup bu meseleyi tartışmaya başladılar.
çan çalalım,
bu hristiyanların adeti.
boru çalalım,
bu da yahudilerin adeti.
yüksekçe ateş yakalım,
o da ateşe tapanların adeti.
bunun üzerine hz.ömer : "en iyisi namaz vaktinde tellal bağırtalım" dedi. herkes bu fikri uygun buldu . hz.muhammed bu görevi sesi gür olan bilal-i habeş'e verdi. namaz vakti geldiğide çarşı pazar dolaşıp "es-salatü cami" (namaz için toplanalım) diye bağırıyordu. kısa bir süre sonra hz.ömer ve abdullah bin zeyd farklı saatlerde hz.muhammed'e gelerek her ikiside aynı rüyayı anlattılar. rüya şöyleydi:
"gökten iki kişi inip abdest aldılar. biri iki elini kulaklarına götürerek ezan okudu. diğeri de imam olup namaz kıldırdı."
hz.muhammed bunun üzerine : "o melek ne okudu ?" deyince, zeyd iki elini kulağına koyup şimdiki ezanı okumaya başladı.
islamiyet'in adeta büyük bir simgesi haline gelen ezan rüya vasıtasıyla gelmiş olmasının yanısıra, kuşkusuz islam dünyası için apayrı yeri ve önemi vardır.
devamını gör...
3.
kişisel semboller, kültürel semboller ve evrensel semboller olmak üzere üçe ayrılan sembollerdir.
örneğin yılan kimi kültürde ölümün ve kötülüğün sembolü iken kimi kültürde tam tersine şifanın ve yeniden doğuşun, kimi kültürde de uzun yaşamın sembolüdür.
rüyalar bilinçaltının kapısıdır, bunu saha sonra ayrıca ayrıntılı anlatabilirim.
örneğin yılan kimi kültürde ölümün ve kötülüğün sembolü iken kimi kültürde tam tersine şifanın ve yeniden doğuşun, kimi kültürde de uzun yaşamın sembolüdür.
rüyalar bilinçaltının kapısıdır, bunu saha sonra ayrıca ayrıntılı anlatabilirim.
devamını gör...
4.
pentagram görmüştüm bir ara aydınlatacak yazar arkadaş varsa sevinirim. ıt's weird.
devamını gör...
5.
oooo en sevdiğim konular.
bazı nesneler/semboller rüyada görüldüğünde ertesi gün iyi ya da kötü mutlaka bir şey oluyor; bundan artık eminim en azından kendi yaşantım adına.
kişiden kişiye değişen ama herkesin kendi rüya aleminde anahtar nesne/sembol durumuna gelen şeyler var.
örneğin; halam rüyasında ne zaman halı görse o gecenin sabahında mutlaka onu üzecek bir haber alır ya da kötü bir olaya şahit olurmuş. yengem rüyasında ne zaman yumurta görse o gün kesin biriyle kavga edeceğini söyler. ben rüyamda ne zaman dişlerimin döküldüğünü, tek tek dişlerimin çıktığını görsem o gün başıma kötü bir şey geliyor.
bunları keşfetmek daha doğrusu "ne zaman rüyamda x görsem hep y oluyor" diyebilmek için ne kadar zaman geçmesi ya da o nesnelerin, sembolleri kaç kere tekrarlanması gerek bilmiyorum.
fiziksel özelliklerimiz gibi rüyalarımızın da genetik olarak aktarıldığını okumuştum. annemle bu konuyu konuştuğumda, o da rüyasında dişlerinin döküldüğünü, tek tek yerinden çıktığını gördüğünde canını sıkacak bir şey olduğunu söylemişti; çok şaşırmıştım. belki bu rüyamdaki sembolleriniz de bize büyüklerden miras kaldı.
bazı nesneler/semboller rüyada görüldüğünde ertesi gün iyi ya da kötü mutlaka bir şey oluyor; bundan artık eminim en azından kendi yaşantım adına.
kişiden kişiye değişen ama herkesin kendi rüya aleminde anahtar nesne/sembol durumuna gelen şeyler var.
örneğin; halam rüyasında ne zaman halı görse o gecenin sabahında mutlaka onu üzecek bir haber alır ya da kötü bir olaya şahit olurmuş. yengem rüyasında ne zaman yumurta görse o gün kesin biriyle kavga edeceğini söyler. ben rüyamda ne zaman dişlerimin döküldüğünü, tek tek dişlerimin çıktığını görsem o gün başıma kötü bir şey geliyor.
bunları keşfetmek daha doğrusu "ne zaman rüyamda x görsem hep y oluyor" diyebilmek için ne kadar zaman geçmesi ya da o nesnelerin, sembolleri kaç kere tekrarlanması gerek bilmiyorum.
fiziksel özelliklerimiz gibi rüyalarımızın da genetik olarak aktarıldığını okumuştum. annemle bu konuyu konuştuğumda, o da rüyasında dişlerinin döküldüğünü, tek tek yerinden çıktığını gördüğünde canını sıkacak bir şey olduğunu söylemişti; çok şaşırmıştım. belki bu rüyamdaki sembolleriniz de bize büyüklerden miras kaldı.
devamını gör...
6.
(bkz: kendini gerçekleştiren kehanet), (bkz: algıda seçicilik)
devamını gör...
7.
rüyalar, henüz birer tohumken boğulmuş olan düşüncelerin boşaltılmasıdır.
freud
bilinç dışı denilen kutuda yüzleşmeye cesaret edemediğimiz duygular var. onlar çoğu kez rüyalarda ortaya çıkıyor. kendimize has sembollerimiz var. sürekli gördüğünüz bir rüya vardır mesela. kimi ara ara uçar, kimi kapı açar, kimi sürekli sınava girer. sizinle bütünleşmiş bir simgedir o. içinizde var olan çözümlemek istediğiniz duygu durumu. psikolojik olarak yorumlanmak isterseniz, sık sık gördüğünüz rüyalara başvurabilirsiniz. erich formm bu yorumlamayı mektuba benzetmiş. yorumlanmayan rüya, açılmamış mektup gibidir.
mektuplarımı açmaya başlarsam kendi adıma, benim de iki tane belirgin sürekli gördüğüm sembolümlerim var diyebilirim.
• su, deniz: ya deniz kenarındayım ya da yüzüyorum. deniz hırçın oluyor bazen de durgun ama rüyalarımın genelinde deniz ile mutlak bir bağlantım oluyor. normalde de su insanıyımdır* kendimi deniz aşığı olarak adlandırabilirim. ama rüyalarımdaki deniz-su simgesi bana başka bir şey fısıldıyor: su rüyalarda varoluşsal düşünceleri simgeliyormuş. kendi adıma çok şaşırmadım. tespit doğru.
• labirent, yol bulmaya çalışma: genelde sıkıntılı dönemlerimde gördüğüm, bilinç dışımın sıklıkla başvurduğu rüya konusudur. bir yere hapsolmuşum ve önüme çıkan yolları takip ediyorum. birden çok yola sapıyorum, kayboluyorum. çoğu kez yolları karıştırıyorum. sıkışmışlık, çaresizlik hissini rüyalarımda defalarca deneyimliyorum.
labirent rüyalarda iç bilgelik ve çözüm arayışını temsil ediyormuş. bu da gayet başarılı bir psikolojik analiz. gördünüz, müneccim olmaya gerek yok aslında. biraz baksan içine her şey ortada.
rüyalardaki sınavların öz değerlendirme, yolculukların ölüm korkusu, düşmenin başarılı olma endişesi gibi alt metinleri var. özetle freud'un gizemli tecrübeler dediği rüyalar hayatımızın sihirli anahtarı.
başkalarının uyanıkken yaptıklarını sadece rüyalarında yapanlar en iyi insanlardır.
plato
uyanış.. istiklal marşı..
freud
bilinç dışı denilen kutuda yüzleşmeye cesaret edemediğimiz duygular var. onlar çoğu kez rüyalarda ortaya çıkıyor. kendimize has sembollerimiz var. sürekli gördüğünüz bir rüya vardır mesela. kimi ara ara uçar, kimi kapı açar, kimi sürekli sınava girer. sizinle bütünleşmiş bir simgedir o. içinizde var olan çözümlemek istediğiniz duygu durumu. psikolojik olarak yorumlanmak isterseniz, sık sık gördüğünüz rüyalara başvurabilirsiniz. erich formm bu yorumlamayı mektuba benzetmiş. yorumlanmayan rüya, açılmamış mektup gibidir.
mektuplarımı açmaya başlarsam kendi adıma, benim de iki tane belirgin sürekli gördüğüm sembolümlerim var diyebilirim.
• su, deniz: ya deniz kenarındayım ya da yüzüyorum. deniz hırçın oluyor bazen de durgun ama rüyalarımın genelinde deniz ile mutlak bir bağlantım oluyor. normalde de su insanıyımdır* kendimi deniz aşığı olarak adlandırabilirim. ama rüyalarımdaki deniz-su simgesi bana başka bir şey fısıldıyor: su rüyalarda varoluşsal düşünceleri simgeliyormuş. kendi adıma çok şaşırmadım. tespit doğru.
• labirent, yol bulmaya çalışma: genelde sıkıntılı dönemlerimde gördüğüm, bilinç dışımın sıklıkla başvurduğu rüya konusudur. bir yere hapsolmuşum ve önüme çıkan yolları takip ediyorum. birden çok yola sapıyorum, kayboluyorum. çoğu kez yolları karıştırıyorum. sıkışmışlık, çaresizlik hissini rüyalarımda defalarca deneyimliyorum.
labirent rüyalarda iç bilgelik ve çözüm arayışını temsil ediyormuş. bu da gayet başarılı bir psikolojik analiz. gördünüz, müneccim olmaya gerek yok aslında. biraz baksan içine her şey ortada.
rüyalardaki sınavların öz değerlendirme, yolculukların ölüm korkusu, düşmenin başarılı olma endişesi gibi alt metinleri var. özetle freud'un gizemli tecrübeler dediği rüyalar hayatımızın sihirli anahtarı.
başkalarının uyanıkken yaptıklarını sadece rüyalarında yapanlar en iyi insanlardır.
plato
uyanış.. istiklal marşı..
devamını gör...