andromeda galaksisinde yer alan en gizemli nötron yıldızı
ela gözlüsüne tutkun bir yazar arkadaşımız. kendisi şarkı dinlemeyi çok seviyor bu ara. aşktan olsa gerek. * yazarlığı ve aşkı daim olsun.
devamını gör...
her işi son güne bırakmak
her seferinde beni streslere boğan ama bir şekilde o iş tamamlandığı için asla dersimi almadığım hede.
(bkz: ben) hem öğretmen hem öğrenci olarak yaşamımı bir süredir başarıyla sürdürürken zamanla öğrenci aurora'yı biraz boşlamış bulundum ama vize haftası geldi... az uykuyla çok iş başaracağım bir haftasonu olacak gibi duruyor.*
(bkz: ben) hem öğretmen hem öğrenci olarak yaşamımı bir süredir başarıyla sürdürürken zamanla öğrenci aurora'yı biraz boşlamış bulundum ama vize haftası geldi... az uykuyla çok iş başaracağım bir haftasonu olacak gibi duruyor.*
devamını gör...
ilk bilgisayar kullanımında yapılan mallıklar
internet kafeden oyunun simgesini alıp kendi bilgisayarında açmaya çalışmak.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
paulo coelho-veronika ölmek istiyor
devamını gör...
tayt giyen kızın asıl amacı
devamını gör...
bilim insanlarından mars vebası uyarısı
bizim halihazırda kullandığımız virüsümüz var, ithal organizmalara, virüslere, mikroplara ihtiyacımız yok.
tombik koronamız var. *
tombik koronamız var. *
devamını gör...
ilahi komedya
dante alighieri 'nin türkçe 'ye 'ilahi komedya' adıyla çevrilmiş eseri..
dante 'nin kendi deyimiyle, hayat yolunun ortasındayken yani 35 yaşındayken (-ki cahit sıtkı 'ya ilham kaynağı olmuştur bu durum) cennete-cehenneme ve arafa yaptığı seyahati adına kanto denilen mısralar bütünüyle anlattığı kitap.
ansiklopedik tanımı bir kenara bırakırsak, okumak için salim bir kafa, bolca boş vakit gerektiren bu eser; 3 ayrı bölümden oluşmaktadır. cehennem kısmı, hem okuması daha kolay, hem de daha sürükleyici bir bölüm olmakla beraber, cennet kısmı sabırsız okuyucular için sıkıcı olabilir. modern cehennem-cennet inancına, filmlere, kitaplara ilham kaynağı olmasından tutun, popüler kültüre de oldukça malzeme vermiş bu eser, can yücel dahil birçok kişi tarafından defalarca türkçe 'ye çevrilmiştir. şahsen ben rekin teksoy 'un çevirisini çok beğenmiştim.
unutmadan, eserin adından mizahi bir eser olduğunu düşünmeyin, zira o dönemde yazılan eserler, ya tragedya ya da komedya oluyor, hemen hepsi karamsar olayları anlatıyordu. eğer eserin sonunda kahramanımız ölmezse, o zaman komedya deniyordu, falan filan işte.. okuyun, okutun.
dante 'nin kendi deyimiyle, hayat yolunun ortasındayken yani 35 yaşındayken (-ki cahit sıtkı 'ya ilham kaynağı olmuştur bu durum) cennete-cehenneme ve arafa yaptığı seyahati adına kanto denilen mısralar bütünüyle anlattığı kitap.
ansiklopedik tanımı bir kenara bırakırsak, okumak için salim bir kafa, bolca boş vakit gerektiren bu eser; 3 ayrı bölümden oluşmaktadır. cehennem kısmı, hem okuması daha kolay, hem de daha sürükleyici bir bölüm olmakla beraber, cennet kısmı sabırsız okuyucular için sıkıcı olabilir. modern cehennem-cennet inancına, filmlere, kitaplara ilham kaynağı olmasından tutun, popüler kültüre de oldukça malzeme vermiş bu eser, can yücel dahil birçok kişi tarafından defalarca türkçe 'ye çevrilmiştir. şahsen ben rekin teksoy 'un çevirisini çok beğenmiştim.
unutmadan, eserin adından mizahi bir eser olduğunu düşünmeyin, zira o dönemde yazılan eserler, ya tragedya ya da komedya oluyor, hemen hepsi karamsar olayları anlatıyordu. eğer eserin sonunda kahramanımız ölmezse, o zaman komedya deniyordu, falan filan işte.. okuyun, okutun.
devamını gör...
selim ileri
selim ileri (d. 30 nisan 1949, istanbul), türk yazar, senarist, eleştirmen. hayatı ve eserleri ile ilgili detaylı bilgi için buradan
kendisi günümüzdeki pek çok edebiyat ödülü yarismasinin jüri üyeliğini yapmaktadır. türkan soray hayranidir. pek çok röportajında aslında melankolik bir yapısı olmadığını ancak romanları ve kitaplarından öyle bir imaj oluştuğundan yakinmistir. 1992 yılında özel bir tv kanalında şen dullar dizisinde emel müftüoğlu ile birlikte rol almıştır.
sahsimin enn sevdigi yazarların başında gelmektedir.
kendisi günümüzdeki pek çok edebiyat ödülü yarismasinin jüri üyeliğini yapmaktadır. türkan soray hayranidir. pek çok röportajında aslında melankolik bir yapısı olmadığını ancak romanları ve kitaplarından öyle bir imaj oluştuğundan yakinmistir. 1992 yılında özel bir tv kanalında şen dullar dizisinde emel müftüoğlu ile birlikte rol almıştır.
sahsimin enn sevdigi yazarların başında gelmektedir.
devamını gör...
kedi mamalarına aralıksız zam gelmesi
geçen sene kedi mamalarına %45, geçen ay da %15 zam geldi. doların artışı ile bu zam sağanağı daha da devam edecektir.
evde iki kedisi olana bu zamlar (göreceli olarak) o kadar koymaz ama sokaktaki yavrucaklara bakanların sırtındaki yük taşınır gibi degil.
normal insan gıdalarından kdv %8 iken, kedi-köpek mamasından %18 ötv alınıyor.
sokakta taşlarda yatan, araba kaportalarında ısınmaya çalışan bir canlının karnının doymasının nesi lüks olabilir? bunu benim aklım almıyor.
edit: evde kedi besleyenler için de elbette zordur. benim derdim gelen zamlar. benim gibi 80-90 kedi 10 köpek besleyenler emin olun daha zor durumda. diyeceksiniz şimdi "size zorla mi besletiyorlar?" haklısınız lakin olaylar öyle gelişmiyor. 8 yıl önce 2 kedi 1 köpekle başladım. zamanla baska kediler geldi doğdu çoğaldı.* yan sokaklara da başladım vermeye. rahip olayı olduğu zaman, bir anda mama fiyatlari iki katına fırladı. geçen seneye kadar da idare ediyordum. lakin bu sene gelen ve gelecek zamları düşünüp tedirgin oldum.
4 yıldır ayağıma yeni ayakkabı almadım. babam fabrikatör olsa yağmurluğumu giyer elimde mama torbaları,peşimde kedi ve köpeklerle ufka doğru umarsızca mama dağıta dağıta giderdim.*
evde iki kedisi olana bu zamlar (göreceli olarak) o kadar koymaz ama sokaktaki yavrucaklara bakanların sırtındaki yük taşınır gibi degil.
normal insan gıdalarından kdv %8 iken, kedi-köpek mamasından %18 ötv alınıyor.
sokakta taşlarda yatan, araba kaportalarında ısınmaya çalışan bir canlının karnının doymasının nesi lüks olabilir? bunu benim aklım almıyor.
edit: evde kedi besleyenler için de elbette zordur. benim derdim gelen zamlar. benim gibi 80-90 kedi 10 köpek besleyenler emin olun daha zor durumda. diyeceksiniz şimdi "size zorla mi besletiyorlar?" haklısınız lakin olaylar öyle gelişmiyor. 8 yıl önce 2 kedi 1 köpekle başladım. zamanla baska kediler geldi doğdu çoğaldı.* yan sokaklara da başladım vermeye. rahip olayı olduğu zaman, bir anda mama fiyatlari iki katına fırladı. geçen seneye kadar da idare ediyordum. lakin bu sene gelen ve gelecek zamları düşünüp tedirgin oldum.
4 yıldır ayağıma yeni ayakkabı almadım. babam fabrikatör olsa yağmurluğumu giyer elimde mama torbaları,peşimde kedi ve köpeklerle ufka doğru umarsızca mama dağıta dağıta giderdim.*
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
sene 2015, sonbaharın en sıkıcı günlerinde, tüyap kitap fuarı başladı. ben de üniversiteme ilk başladığım dönemde olduğum için bu fuarı kaçırmamak adına izin alıp geldim ama cebimde 1 lira bile para yok, zaten aileme çok yük olduğum için isteyemiyorum. o zamanlar en yakın dostum ile bunu konuşuyoruz, "bende para var, kalk gidelim alalım" diyor, ertesi güne sözleşiyoruz.
ertesi gün oluyor, o güne kadar makyaj yaptığına denk gelmediğim dostum, öyle bir makyaj ile geliyor ki şaşırıp kalıyorum. "bir randevun mu var?" diye soruyorum, "yok, bugün şerefsizlik günüm." diye cevap veriyor. bi terslik var bu kızda diye düşünüyorum, ama hayırlısı diyerek geçiştiriyorum.
içeriye bi havayla giriyoruz, ben tir tir titrerken o yuvarlak çerçeveli güneş gözlüğünü rüyaymis stiliyle başının üstüne oturtuyor,
"en çok okumak istediğin seri?" diye soruyor, "ejderha dövmeli kız serisi ilk kiitabını okumuştum, gerisini çok merak ediyorum..." diye cevap veriyorum.
pegasus'un bulunduğu standa yaklaşıyor, bana bakıyor. böyle şeytan bi gülümseme yerleşiyor suratına, seti eline alıyor, bana doğru para ödemeden yaklaşıyor, sonra karşı standa gidip "özür dilerim, poşetim yırtıldı, bir poşet alabilir miyim sizden?" diye soruyor, karşıdan da bir poşet alıyor içine koymak için, bana uzatıyor.
şaşırıyorum, kalıyorum. "sıra sende..." diyor bana, hayır ben o zamana kadar hayatımın hiçbir döneminde hiçbir şey çalmamış temiz aile çocuğuyum ama bir anda başım dönüyor, en çok okumak istediğim kitaplar hemen önümde ve hepsini öylesine merak ediyorum ki...
"seyret abini..." diyorum, hayır o lafı diyen ben miydim daha önce diye düşünüyorum standa giderken, yanılmıyorsam ithaki'ye bakıyorum. kitap hırsızını görüyorum. "kitap hırsızını çalan kitap hırsızı olacağım eheuheue" diye düşünüyorum, bir anda çalıyorum ve sanki satın almış gibi bir de adamlara "şu kitap elinizde var mı, simon beckett serisi var mı abi" falan diye uzun uzun konuşmaya çalışıyorum. göz teması falan kuruyorum...
sonra çıkıyorum oradan, ben onu halledene kadar arkadaşım benim için grange'dan eco'ya kadar *ç*almış beni bekliyor ama korktuğum tek kısım ya dışarıya çıkarken öter ise??????
korkuyorum, çıkışa ilerler iken arkadaşıma bahsediyorum bundan, "boşuna mı makyaj yaptım ben, seyret ablanı.." diyor. polislerin yanına gidiyor, "arkadaşımla çok sıkıştık, acaba kitaplarımızı bir dakika tutar mısınız?" diye rica ediyor. yalandan tuvaletlere gidiyoruz, çıkıyoruz, polis tekrar elimize kitapları verirken, dostum "off üç kişi gelmemiz gerekir idi çok ağır oldu..." diyor, yüzünü buruşturuyor ve polis "otobüse kadar taşıyalım istersen ablacım..." diyor. "çok teşekkür ederim sizi yoracağız biraz ama..." diye cevap veriyor bizimkisi...
otobüse kadar polisin birisi taşıyor tüm çalıntı kitaplarımızı, sonrası mı? bir daha arkadaşımla alışverişe gitmiyorum.
ertesi gün oluyor, o güne kadar makyaj yaptığına denk gelmediğim dostum, öyle bir makyaj ile geliyor ki şaşırıp kalıyorum. "bir randevun mu var?" diye soruyorum, "yok, bugün şerefsizlik günüm." diye cevap veriyor. bi terslik var bu kızda diye düşünüyorum, ama hayırlısı diyerek geçiştiriyorum.
içeriye bi havayla giriyoruz, ben tir tir titrerken o yuvarlak çerçeveli güneş gözlüğünü rüyaymis stiliyle başının üstüne oturtuyor,
"en çok okumak istediğin seri?" diye soruyor, "ejderha dövmeli kız serisi ilk kiitabını okumuştum, gerisini çok merak ediyorum..." diye cevap veriyorum.
pegasus'un bulunduğu standa yaklaşıyor, bana bakıyor. böyle şeytan bi gülümseme yerleşiyor suratına, seti eline alıyor, bana doğru para ödemeden yaklaşıyor, sonra karşı standa gidip "özür dilerim, poşetim yırtıldı, bir poşet alabilir miyim sizden?" diye soruyor, karşıdan da bir poşet alıyor içine koymak için, bana uzatıyor.
şaşırıyorum, kalıyorum. "sıra sende..." diyor bana, hayır ben o zamana kadar hayatımın hiçbir döneminde hiçbir şey çalmamış temiz aile çocuğuyum ama bir anda başım dönüyor, en çok okumak istediğim kitaplar hemen önümde ve hepsini öylesine merak ediyorum ki...
"seyret abini..." diyorum, hayır o lafı diyen ben miydim daha önce diye düşünüyorum standa giderken, yanılmıyorsam ithaki'ye bakıyorum. kitap hırsızını görüyorum. "kitap hırsızını çalan kitap hırsızı olacağım eheuheue" diye düşünüyorum, bir anda çalıyorum ve sanki satın almış gibi bir de adamlara "şu kitap elinizde var mı, simon beckett serisi var mı abi" falan diye uzun uzun konuşmaya çalışıyorum. göz teması falan kuruyorum...
sonra çıkıyorum oradan, ben onu halledene kadar arkadaşım benim için grange'dan eco'ya kadar *ç*almış beni bekliyor ama korktuğum tek kısım ya dışarıya çıkarken öter ise??????
korkuyorum, çıkışa ilerler iken arkadaşıma bahsediyorum bundan, "boşuna mı makyaj yaptım ben, seyret ablanı.." diyor. polislerin yanına gidiyor, "arkadaşımla çok sıkıştık, acaba kitaplarımızı bir dakika tutar mısınız?" diye rica ediyor. yalandan tuvaletlere gidiyoruz, çıkıyoruz, polis tekrar elimize kitapları verirken, dostum "off üç kişi gelmemiz gerekir idi çok ağır oldu..." diyor, yüzünü buruşturuyor ve polis "otobüse kadar taşıyalım istersen ablacım..." diyor. "çok teşekkür ederim sizi yoracağız biraz ama..." diye cevap veriyor bizimkisi...
otobüse kadar polisin birisi taşıyor tüm çalıntı kitaplarımızı, sonrası mı? bir daha arkadaşımla alışverişe gitmiyorum.
devamını gör...
bir kadına verilecek en güzel hediye
güvendir.
devamını gör...
1 mart 2021 türkiye’de koronavirüs risk haritası
ağrılı olduğuma ilk defa şükrettim.
devamını gör...
radyonun yerinde duramaması
devamını gör...
30 yaş üstü yazarlar uçurulsun kampanyası
20 yaş altı yazarlar uçurulsun bence.
devamını gör...
kürtlerin ve suriyeli arapların türkiye'de doğurganlık oranının türkleri geçmesi
savaşmayıp seviştikleri içindir.
devamını gör...
vazelin
ıcerisinde petrolium jelly (petrol ve turevlerinden elde edilen bir tur yag bazli jel), mineral yagi ve bal mumundan uretilen merhem tarzi kremdir. ozellikle asiri kuru ciltler icin en iyi nemlendiricilerdir. cunku icerisinde bulunan mineral yaglari sayesinde cilt tabakasinda bir nemlendiriciye oranla daha fazla kalir. (cilt tarafindan emilimi oldukca zor oldugu icin). komedojenik rakami 0 oldugu belirtilse bile yagli ciltlerin uzak durmasi tavsiye edilmektedir.
devamını gör...
ikizler burcu
tanrının insanlara lütfudur. kıymetleri bilinmez.
devamını gör...
dünyanın en muhteşem üçlüleri
yatak, yorgan, yastık
devamını gör...
whatsapp'ta sürekli sesli mesaj atan arkadaş
bi de böyle upuzun 10dk lık ses kaydı atan tipler var açıp baktığında miyır miyir bi şeyler anlatıyor arada gelen esneme sesleri de cabası ... ışık hızında soğuyorum...
devamını gör...
çürümenin kitabı
hayatla, tarihle, varoluşla dalga geçen bir başka yazarın kitabı. ferdinant celine' le birlikte hayatın komedisi ve trajedisi üzerine yazan birkaç yazardan biri. ibret almak için değil, kahkaha atmak için okunması gereken yazarlardan. okuyun ama okurken alt metinde yer alan o muhteşem kahkahayı duyun.
devamını gör...