yazarların unutamadığı çocukluk anısı
annemlere kızınca içine çay, şeker koyduğum bir bohça yapıp yan evdeki babannemin eltisi gile kaçmışım,o zamanlar 5 yaşında falanım,çocukluk işte.
devamını gör...
buzlu badem
buzun pek de gerekli olmadığını düşündüğüm, aşırı lezzetli bulduğum yiyecek türü.
normalde bademin üzerine kaynar su döküp 10-15 dakika beklettikten sonra üzerine buz koyularak yenir. fakat ben buz falan koymuyorum. sadece kabukları soyulsun diye sıcak suda bekletip girişiyorum. buzlusunu da denemiştim ilk yediğimde ama bence gerek bile yokmuş ona. tat aynı tat çünkü. ha ille de serinlemek için bademi buzlu yiyeceğim, başka yöntem bilmiyorum serinlemek için diyen varsa, o da kendi bileceği iş tabi.
olsa da yesek...
normalde bademin üzerine kaynar su döküp 10-15 dakika beklettikten sonra üzerine buz koyularak yenir. fakat ben buz falan koymuyorum. sadece kabukları soyulsun diye sıcak suda bekletip girişiyorum. buzlusunu da denemiştim ilk yediğimde ama bence gerek bile yokmuş ona. tat aynı tat çünkü. ha ille de serinlemek için bademi buzlu yiyeceğim, başka yöntem bilmiyorum serinlemek için diyen varsa, o da kendi bileceği iş tabi.
olsa da yesek...
devamını gör...
alyans içine yazılan yazılar
eşimin ismini yanlış yazmışlardı.. r yerine p yazdılar. sonra düzeltmelerini isteyince p'yi bildiğin kazıyarak r'ye cevırdıler. boylece yeni bir nickname i dogmus oldu sdfs
devamını gör...
irving fisher
1929 ekonomik buhranı'ndan önce bir öngörüsü vardı:
“hisse senetleri hep yüksek kalacak bir düzeye ulaşmış gibi görünüyor” peki noldu tuttu mu o dönemde? borsalar güm oldu tabii ki.
“hisse senetleri hep yüksek kalacak bir düzeye ulaşmış gibi görünüyor” peki noldu tuttu mu o dönemde? borsalar güm oldu tabii ki.
devamını gör...
bal yerine reçel yapan arı (yazar)
kendisi kırmızı çizgimizdir! ona göre yani!
devamını gör...
isyan tetick
patlamaya devam adında müptezel şarkıya sahip müptezel şarkıcı. artık fenalık geldi yerli yersiz her türlü videonun arkasına bu aptalca şarkının kullanılmasından. şarkı 2 ay önce spotify’da global 50’ye girmiş şaka gibi.
kimdir bu nedir diye baktım meğer zamanında yine bir kekoluk nişanesi ile dillere pelesenk olmuş adana merkez patlıyor herkes şarkısını söyleyen veledin ta kendisi imiş. bu şarkının da youtube’da 65 milyon izlenmesi var şaka gibi. adana’da herkesin patlamasının ardından şimdi de patlamaya devam diye durum güncellesi yapmış. hayır, link verip izlenmesine katkı sunmak istemiyorum.
şarkının şöyle varoş, rezil sözleri mevcut.
ses ver adana, zirveden selam
durmak yok homie, patlamaya devam
yok bundan sonra size sigara filan
uçuyor yıldızlara müptezel bayan
harmanım, baba nerde çarşafım?
gördüğün bu paketler benim dermanım
hoppa, yavaşça açıldı fermanım
sakın kaçma, buraya gel la kezbanım
asıl ismi ramazan aslan imiş. hayat hikayesini bilmiyorum. illa ki kırsalın birinden kopup gelen ve kesin yürekleri burkacak acıklı bir hayat hikayesi vardır. yokluktan falan okuyamamıştır malum.
gündeme heijan diye bir müptezeli sokup “yansın geceler pelinsu eceler” ehehehehe diye gevrek gevrek güldüler bunlar da ağabeylerini (!) örnek alıp mantar gibi türüyorlar. adına da underground music diyorlar. nedense paraları olmadıkları için okuyamıyor ama torbacı kovalamak için baba cüzdanını çalabiliyorlar. sonra ün kazanıp biz bu işlerin kötü bir şey olduğuna vurgu yapmak istediğimiz için bunu müzikle anlatıyoruz diyorlar. bir tanesi de “evet ben ailemi ve yaşadığım ortamı değiştiremezdim belki ama direndim. okudum, bu bataklıktan çıktım” desin. yok. kısa yoldan para. içtikleri ucuz sentetiklere veda, babalarına merhaba!
kimdir bu nedir diye baktım meğer zamanında yine bir kekoluk nişanesi ile dillere pelesenk olmuş adana merkez patlıyor herkes şarkısını söyleyen veledin ta kendisi imiş. bu şarkının da youtube’da 65 milyon izlenmesi var şaka gibi. adana’da herkesin patlamasının ardından şimdi de patlamaya devam diye durum güncellesi yapmış. hayır, link verip izlenmesine katkı sunmak istemiyorum.
şarkının şöyle varoş, rezil sözleri mevcut.
ses ver adana, zirveden selam
durmak yok homie, patlamaya devam
yok bundan sonra size sigara filan
uçuyor yıldızlara müptezel bayan
harmanım, baba nerde çarşafım?
gördüğün bu paketler benim dermanım
hoppa, yavaşça açıldı fermanım
sakın kaçma, buraya gel la kezbanım
asıl ismi ramazan aslan imiş. hayat hikayesini bilmiyorum. illa ki kırsalın birinden kopup gelen ve kesin yürekleri burkacak acıklı bir hayat hikayesi vardır. yokluktan falan okuyamamıştır malum.
gündeme heijan diye bir müptezeli sokup “yansın geceler pelinsu eceler” ehehehehe diye gevrek gevrek güldüler bunlar da ağabeylerini (!) örnek alıp mantar gibi türüyorlar. adına da underground music diyorlar. nedense paraları olmadıkları için okuyamıyor ama torbacı kovalamak için baba cüzdanını çalabiliyorlar. sonra ün kazanıp biz bu işlerin kötü bir şey olduğuna vurgu yapmak istediğimiz için bunu müzikle anlatıyoruz diyorlar. bir tanesi de “evet ben ailemi ve yaşadığım ortamı değiştiremezdim belki ama direndim. okudum, bu bataklıktan çıktım” desin. yok. kısa yoldan para. içtikleri ucuz sentetiklere veda, babalarına merhaba!
devamını gör...
yerçekimli karanfil
edip cansever'in sevdiğim bir şiiri. aklıma ilk kıtasında eski sevgilimi, devamında gezi parkı olaylarını getirir.
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
oysaki seninle güzel olmak var
örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
derken karanfil elden ele.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce.
biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
oysaki seninle güzel olmak var
örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
derken karanfil elden ele.
görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
birleşiyoruz sessizce.
devamını gör...
hayattan zevk alıyorum aktiviteleri
kutu bira kapağını açmak.
bir kafeye gidip etrafı kesip, üç beş karalamak.
dostlarla sohbet.
üretmek.
yaratmak.
bir kafeye gidip etrafı kesip, üç beş karalamak.
dostlarla sohbet.
üretmek.
yaratmak.
devamını gör...
sahibinin sesiyle okunan cümleler
"bir burhan altıntop kolay yetişmiyi..."
devamını gör...
2000'lere damga vurmuş dillerden düşmeyen şarkılar
romeo - just wait
madcon - beggin
smash mouth - all star
aqua - barbie girl
natasja - calabria 2008
el chombo - chaccaron maccaron
shakira - hips don't lie
technotronic - pump up the jam
bellini - samba de janeiro
blur - song2
franz ferdinand - take me out
baha men - who let the dogs out?
mory kante - yeke yeke
daha çoook var da işin içinden çıkamam biraz daha yazarsam...
madcon - beggin
smash mouth - all star
aqua - barbie girl
natasja - calabria 2008
el chombo - chaccaron maccaron
shakira - hips don't lie
technotronic - pump up the jam
bellini - samba de janeiro
blur - song2
franz ferdinand - take me out
baha men - who let the dogs out?
mory kante - yeke yeke
daha çoook var da işin içinden çıkamam biraz daha yazarsam...
devamını gör...
keşke bana yazılsaydı dediğiniz türkü
güzel ne güzel olmuşsun
görülmeyi görülmeyi
siyah zülfün halkalanmış
örülmeyi örülmeyi
mendilim yudum arıttım
gülün dalında kuruttum
adın ne idi unuttum
sorulmayı sorulmayı
seğirttim ardından yettim
eğildim yüzünden öptüm
adın bilirdim unuttum
çağırmayı çağırmayı
benim yarim bana küsmüş
zülfünü gerdana dökmüş
muhabbeti benden kesmiş
sevilmeyi sevilmeyi
çağır karac'oğlan çağır
taş düştüğü yerde ağır
yiğit sevdiğinden soğur
sarılmayı sarılmayı
kuanın yorumu için buyrunuz
görülmeyi görülmeyi
siyah zülfün halkalanmış
örülmeyi örülmeyi
mendilim yudum arıttım
gülün dalında kuruttum
adın ne idi unuttum
sorulmayı sorulmayı
seğirttim ardından yettim
eğildim yüzünden öptüm
adın bilirdim unuttum
çağırmayı çağırmayı
benim yarim bana küsmüş
zülfünü gerdana dökmüş
muhabbeti benden kesmiş
sevilmeyi sevilmeyi
çağır karac'oğlan çağır
taş düştüğü yerde ağır
yiğit sevdiğinden soğur
sarılmayı sarılmayı
kuanın yorumu için buyrunuz
devamını gör...
kısa hikaye denemeleri
işe giderken uzaktan beni seyreden bir genç fark ettim. bu sima bana yabancı gelmiyordu. biraz daha yaklaşınca panikten ne yapacağımı şaşırdım. bu genç benim 7 sene önceki halimdi. içimdeki korkuyu dışıma belli etmedim. sanırım 7 senede bir şey değişmemiş. eskiden de belli etmezdim. birden genç söze girdi:
-birkaç gündür seni izliyordum. sakallar hariç yüzüm neredeyse aynı. hatta sakalını kessen seninle aynı oluruz. öte yandan karakterini gözledim. karakter olarak çok değişmişsin. eskisi kadar konuşmuyorsun(bunları derken hâlâ susarak izlemeye devam ediyordum). her konuda ahkam kesmiyorsun artık. bakıyorum da kitap okuma alışkanlığın da olmuş. hani kitap okumaya ihtiyaç duymuyorduk? benim kadar patavatsız da değilsin artık. sahi ne oldu sana böyle? nasıl bu hale geldim ben?
-kardeşim birkaç seneye şefkat tokadı yiyeceksin. o dönem için zorlu olsa da bunun senin için gerekli olduğunu benim yaşıma gelince anlayacaksın. birkaç örnek vereyim sana: sen daldaki bir elmayı yemek istediğinde o elmayı alabilmek için hiçbir çaba sarfetmiyorsun. oysa ben ise o elmayı yiyebilmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum. gerisini allah'a bırakıp tevekkül ediyorum. sen çok konuşunca insanların seni dinlediğini sanıyorsun. hatta bundan endişe duyuyorsun. insanlar seni dinlemeyecek korkusuyla çok konuşmanın yanısıra hızlı da konuşuyorsun. içinde insanların seni dinlememe ihtimalinden dolayı oluşan bir kaygı var. oysa benim yaşıma geldiğinde daha sakin konuşacaksın çünkü gerekmedikçe konuşmuyorsun. insanlar seni az konuştuğun için dinliyor ister istemez. hem allah, az konuşana hikmet veriyormuş gerçekten. sen çok ses çıkarınca dinlemiyor insanlar. çokun içinde "çok" dikkat çekmeyebilir ama çokun içinde "az" mutlaka kendini belli eder. kardeşim, ben sana şu an ne kadar nasihat etsem de sana fayda etmeyecek. sen nasihatlere kulağını ve yüreğini açmışsın ama o nasihatleri tutmak için hiçbir şey yapmayacaksın. nasihatlerim sadece aklının bir köşesinde kalacak asla eyleme dönüştürmeyeceksin biliyorum. umursamaz değilsin biliyorum ama huyun işte, bir şeyler yapmıyorsun maalesef.
dedikten sonra genç halim yavaş yavaş kaybolmaya başladı. olduğum yerde kıpırdamadan dakikalarca bekledim. şoku atlattıktan sonra işe doğru yürümeye devam ettim. "acaba 7 sene sonraki halim, bana ne söylerdi kim bilir?" diye geçirdim içimden...
-birkaç gündür seni izliyordum. sakallar hariç yüzüm neredeyse aynı. hatta sakalını kessen seninle aynı oluruz. öte yandan karakterini gözledim. karakter olarak çok değişmişsin. eskisi kadar konuşmuyorsun(bunları derken hâlâ susarak izlemeye devam ediyordum). her konuda ahkam kesmiyorsun artık. bakıyorum da kitap okuma alışkanlığın da olmuş. hani kitap okumaya ihtiyaç duymuyorduk? benim kadar patavatsız da değilsin artık. sahi ne oldu sana böyle? nasıl bu hale geldim ben?
-kardeşim birkaç seneye şefkat tokadı yiyeceksin. o dönem için zorlu olsa da bunun senin için gerekli olduğunu benim yaşıma gelince anlayacaksın. birkaç örnek vereyim sana: sen daldaki bir elmayı yemek istediğinde o elmayı alabilmek için hiçbir çaba sarfetmiyorsun. oysa ben ise o elmayı yiyebilmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum. gerisini allah'a bırakıp tevekkül ediyorum. sen çok konuşunca insanların seni dinlediğini sanıyorsun. hatta bundan endişe duyuyorsun. insanlar seni dinlemeyecek korkusuyla çok konuşmanın yanısıra hızlı da konuşuyorsun. içinde insanların seni dinlememe ihtimalinden dolayı oluşan bir kaygı var. oysa benim yaşıma geldiğinde daha sakin konuşacaksın çünkü gerekmedikçe konuşmuyorsun. insanlar seni az konuştuğun için dinliyor ister istemez. hem allah, az konuşana hikmet veriyormuş gerçekten. sen çok ses çıkarınca dinlemiyor insanlar. çokun içinde "çok" dikkat çekmeyebilir ama çokun içinde "az" mutlaka kendini belli eder. kardeşim, ben sana şu an ne kadar nasihat etsem de sana fayda etmeyecek. sen nasihatlere kulağını ve yüreğini açmışsın ama o nasihatleri tutmak için hiçbir şey yapmayacaksın. nasihatlerim sadece aklının bir köşesinde kalacak asla eyleme dönüştürmeyeceksin biliyorum. umursamaz değilsin biliyorum ama huyun işte, bir şeyler yapmıyorsun maalesef.
dedikten sonra genç halim yavaş yavaş kaybolmaya başladı. olduğum yerde kıpırdamadan dakikalarca bekledim. şoku atlattıktan sonra işe doğru yürümeye devam ettim. "acaba 7 sene sonraki halim, bana ne söylerdi kim bilir?" diye geçirdim içimden...
devamını gör...
blackeyes
tanımlarımı beğenmesi ile dikkatimi çeken, yazıları ile de kendisine hayran bırakan yazarımızdır. yazılarında ki derinlik kişiliğini yansıtıyor muhtemelen, bu kalite devam eder umarım.
devamını gör...
çocuk yapma izin belgesi
yoooo, bu evlilik cüzdanı değil, bambaşka bir şey.
çocuk büyütmeye elverişli olduğuna dair psikolojik bir muayeneden geçilmeli çocuktan önce.
4 yaşındaki çocuğu damdan sallayan da bi zahmet baba olmayıversin.
çocuk büyütmeye elverişli olduğuna dair psikolojik bir muayeneden geçilmeli çocuktan önce.
4 yaşındaki çocuğu damdan sallayan da bi zahmet baba olmayıversin.
devamını gör...
bayan değil kadın
bayım değil, erkeğim.
devamını gör...
g.d.o karakedi
2013 yapımı komedi filmi.başrolleri şafak sezer,serkan şengül ve meliha aslı pamuk paylaşıyor.yönetmen koltuğunda ise murat aslan var.
istanbul'un eski semtlerinden olan balat'ta yaşayan ve kendi yağlarıyla kavrulan üç kardeş, taksicilikle hayatını kazanan gürkan, pilavcılık yapan orhan ve iflah olmaz biçimde aşık olan duran... herkes gibi yaşam mücadelelerini sürdürürken, sıradan dertlerini de çözmeye çalışan bu üç kardeşin hayatı bir gün başlarına gelen bir kazanın yol açtığı, cinayet, mafya, kız kaçırma üç geniyle allak bullak olur.
istanbul'un eski semtlerinden olan balat'ta yaşayan ve kendi yağlarıyla kavrulan üç kardeş, taksicilikle hayatını kazanan gürkan, pilavcılık yapan orhan ve iflah olmaz biçimde aşık olan duran... herkes gibi yaşam mücadelelerini sürdürürken, sıradan dertlerini de çözmeye çalışan bu üç kardeşin hayatı bir gün başlarına gelen bir kazanın yol açtığı, cinayet, mafya, kız kaçırma üç geniyle allak bullak olur.
devamını gör...
corona salgını geçtiğinde yapılacak ilk şey
kütüphaneye sabahın altısında gidip akşama kadar çalışıp akşam da bir yerde oturup rahat rahat yemek yiyip kahve içmek ve vapura binmek.
devamını gör...

