geceleri uyutmayan dertler
uykumu alıp götüren dertler
ah şu sonu gelmeyen
iğrenç dertler
bilmiyorum neredeyim
belki de
şu dipsiz kuyunun en dibindeyim
dertler beni daha da derine çekiyor
gittikçe derinleşiyor
hiçbir şey göremiyorum
her taraf karanlıklaşıyor
gözlerime siyah bir perde çekmişler sanki
ya da
görme yetimi kaybettiğimi düşünmekten alıkoyuyorum sadece kendimi
derinleştikçe daha da kayboluyorum
gitgide yok oluyorum
hiçbir kimse mi yardım eli uzatmamış etrafıma bakıyorum
evet yanılmıyorum daha da kayboluyorum
olsun diyorum bunlar da geçecek diyorum
geçmiyor gitmiyor daha da üstüme geliyor
düşüncelerdir benim derya denizim diyorum sadece
tüm ruhumla o denize dalıyorum
elimden gelen bu kadar olabiliyor yalnızca
kayboluyorum
veya sadece yorganıma sarılıp uyumak için çabalıyorum
ah şu sonu gelmeyen
iğrenç dertler
bilmiyorum neredeyim
belki de
şu dipsiz kuyunun en dibindeyim
dertler beni daha da derine çekiyor
gittikçe derinleşiyor
hiçbir şey göremiyorum
her taraf karanlıklaşıyor
gözlerime siyah bir perde çekmişler sanki
ya da
görme yetimi kaybettiğimi düşünmekten alıkoyuyorum sadece kendimi
derinleştikçe daha da kayboluyorum
gitgide yok oluyorum
hiçbir kimse mi yardım eli uzatmamış etrafıma bakıyorum
evet yanılmıyorum daha da kayboluyorum
olsun diyorum bunlar da geçecek diyorum
geçmiyor gitmiyor daha da üstüme geliyor
düşüncelerdir benim derya denizim diyorum sadece
tüm ruhumla o denize dalıyorum
elimden gelen bu kadar olabiliyor yalnızca
kayboluyorum
veya sadece yorganıma sarılıp uyumak için çabalıyorum
devamını gör...
sevgilisini döven kişiyi uyardığı için hastanelik olan adam
adaletin uğramadığı topraklarda sıradan bir gün.
devamını gör...
benim adım kırmızı
orhan pamuk, romanı 15. ve 16.yüzyıl mesnevilerindeki hikayelerden etkilenerek yazdığını dile getirmiştir. dört yıldan uzun süren romanın ilk dönemdeki ismi de ilk bakışta aşk.
devamını gör...
sevmek zamanı
metin erksan’ın hem yönetmenliği hem de yapımcılığını üstlendiği filmdir. siyah beyaz olan filmde müşfik kenter ve sema özcan arasında döner genel hikaye. hatta müşfik kenter etrafında döner başlarda. kısaca filmin hikayesi, boyacı halil'in resmin sahibi meral'e aşık olmasıdır. fakat dönemine göre konuyu farklı ele alması, çekildiği dönemden farklı bir bakış açısıyla çekilmesi ile öne çıkmıştır.
hiç görmeden, tanımadan aşık olmak, aşkın tek taraflılığının kaybolmasının verdiği güvensizlik, hatta bir ilişkinin çıkmazlığı gibi derin konular işlenmiştir filmde. konun işleniş biçimi ve o eski türk sineması tadını vermesinden dolayı favori filmimdir. genelde insanlar sıkıcı olmasından yakınır fakat birçok kez izlemişliğim vardır, hala da izlerim.
hiç görmeden, tanımadan aşık olmak, aşkın tek taraflılığının kaybolmasının verdiği güvensizlik, hatta bir ilişkinin çıkmazlığı gibi derin konular işlenmiştir filmde. konun işleniş biçimi ve o eski türk sineması tadını vermesinden dolayı favori filmimdir. genelde insanlar sıkıcı olmasından yakınır fakat birçok kez izlemişliğim vardır, hala da izlerim.
devamını gör...
normal sözlük yazarları buluşma yemeği
şarap yoksa orada olmayacağım yemektir.
şarap varsa ben de varım.
koca sözlük iki şişe şarap ayarlar herhalde.
şarap varsa ben de varım.
koca sözlük iki şişe şarap ayarlar herhalde.
devamını gör...
josef k
franz kafka’nın dava romanının talihsiz olduğuna inanılan baş kahramanıdır.
bir gün odasında otururken iki adam gelir ve josef k.’nın suçlu bulunduğunu söylerler ve kitap boyunca josef k. suçunun ne olduğunu öğrenmek için çabalar durur ve asla başarılı olamaz.
bu anlamsız arayış aslında franz kafka’nın özel yaşamında karşılığını bulur. elias canetti’nin yazdığı öbür dava kitabında bu konu bence açıklığa kavuşturulmuştur. canetti, franz kafka’nın felice bauer’e yazdığı mektupları incelediğinde dava romanının anlatmaya çalıştığı konu ile ilgili çok önemli ip uçları bulur.
kafka’nın felice ile yaşadığı bir anıdır her şeyin kaynağı. kafka, felice ile nişanlı iken bir yandan da felice’nin yakın bir kız arkadaşı ile mektuplaşmaktadır. insanların yücelttiği ve muhteşem bir aşık olarak gördükleri kafka aslında hiç de öyle bir adam değildir. ziyadesiyle çapkındır. bu mektuplaşmayı öğrenen felice o arkadaşını da yanına alarak kafka’ya gelir ve nişanı atar.
canetti’ye göre dava romanının anlattığı hikaye budur ve kafka, josef k.’nın roman boyunca suçunu anlamamasını sağlayarak bir anlamda kendini de aklamaya çalışmaktadır.
josef k. diğer bütün kafka kahramanları gibi kafka’nın kendisidir aslında.
bir gün odasında otururken iki adam gelir ve josef k.’nın suçlu bulunduğunu söylerler ve kitap boyunca josef k. suçunun ne olduğunu öğrenmek için çabalar durur ve asla başarılı olamaz.
bu anlamsız arayış aslında franz kafka’nın özel yaşamında karşılığını bulur. elias canetti’nin yazdığı öbür dava kitabında bu konu bence açıklığa kavuşturulmuştur. canetti, franz kafka’nın felice bauer’e yazdığı mektupları incelediğinde dava romanının anlatmaya çalıştığı konu ile ilgili çok önemli ip uçları bulur.
kafka’nın felice ile yaşadığı bir anıdır her şeyin kaynağı. kafka, felice ile nişanlı iken bir yandan da felice’nin yakın bir kız arkadaşı ile mektuplaşmaktadır. insanların yücelttiği ve muhteşem bir aşık olarak gördükleri kafka aslında hiç de öyle bir adam değildir. ziyadesiyle çapkındır. bu mektuplaşmayı öğrenen felice o arkadaşını da yanına alarak kafka’ya gelir ve nişanı atar.
canetti’ye göre dava romanının anlattığı hikaye budur ve kafka, josef k.’nın roman boyunca suçunu anlamamasını sağlayarak bir anlamda kendini de aklamaya çalışmaktadır.
josef k. diğer bütün kafka kahramanları gibi kafka’nın kendisidir aslında.
devamını gör...
sözlük yazarlarının tanışmak istedikleri normal sözlük yazarları
olmayan yazardır. çünkü tanışmamız icap etseydi, kader bizi tanıştırırdı! biz tüm kardeşlerimizi arkamıza kaldık, bizden olmayan, bizden değildir!..
devamını gör...
okuduğun bir kitabı pudra şekerine uyarla
genç pudra şekerinin acıları.
devamını gör...
bal yerine reçel yapan arı (yazar)
tanımlarını okumaktan mutluluk duyduğum, pozitif enerjili ve şeker yazardır. özellikle profiline girip 'acaba bugün neler yazmış?' diye merak ettiğim sayılı yazarlardan ayrıca. yazarlığı daim olsun*.
devamını gör...
filistin bayrağı
1916 yılında araplar'ın bağımsızlık için osmanlı'ya karşı isyanını simgeliyor.
bayrağı çizen sir mark sykes isimli ingiliz bir diplomat.
üstteki siyah şerit abbasiler
ortadaki beyaz şerit emeviler
yeşil şerit de şii fatimiler'i temsil ediyor.
üçgen şeklindeki kırmızı renk ise osmanlı'ya karşı ayaklanan haşimiler' in döktüğü kanı simgeliyor.
bayrağı çizen sir mark sykes isimli ingiliz bir diplomat.
üstteki siyah şerit abbasiler
ortadaki beyaz şerit emeviler
yeşil şerit de şii fatimiler'i temsil ediyor.
üçgen şeklindeki kırmızı renk ise osmanlı'ya karşı ayaklanan haşimiler' in döktüğü kanı simgeliyor.
devamını gör...
bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük
çoğu zaman gerçekten ne istediğimizi önemsemiyoruz; kendimize yaptığımız en büyük kötülük bu olsa gerek.
devamını gör...
türkiye’de insanların sinirli olmasının nedenleri
ülkemizde insanların mutlu olabilmesi için temel ihtiyaçlarını rahat karşılayabilmesi gerekli. maslow'un piramidine baktığımızda en temel ihtiyaçların karşılanmadığında diğer basamaklara tırmanabilmek, hayattan tat alabilmek,mutlu olabilmek pek de mümkün olmuyor.
edit: imla
edit: imla
devamını gör...
çayyaş adam
çay sevilir de bu kadarı da artık.
devamını gör...
ankara gar katliamı
10/10/2021
başkent’te 10 ekim 2015'te yaşanan ve 103 vatandaşın yaşamını yitirdiği gar katliamı'nı protesto etmek isteyen 18 kişilik grup, polis ekiplerince gözaltına alındı.
davalar sonuçsuz kalır.
katliamlar gerçekleşir.
gerçekler açığa çıkmaz.
adalet isteyenlerin sesi duyulmaz.
kimse sormuyor mu, bu vatandaşlar neyi protesto ediyorlar?
unutmadık, unutturmayacağız sözleri kalıyor geriye. daha fazlasını yapması gerekenler yapmıyor. geriye evlatlarını, eşini, dostunu yitiren acıklı insanlar kalıyor. ne coğrafyaymış be.. ne bitmek bilmez acıymış..
başkent’te 10 ekim 2015'te yaşanan ve 103 vatandaşın yaşamını yitirdiği gar katliamı'nı protesto etmek isteyen 18 kişilik grup, polis ekiplerince gözaltına alındı.
davalar sonuçsuz kalır.
katliamlar gerçekleşir.
gerçekler açığa çıkmaz.
adalet isteyenlerin sesi duyulmaz.
kimse sormuyor mu, bu vatandaşlar neyi protesto ediyorlar?
unutmadık, unutturmayacağız sözleri kalıyor geriye. daha fazlasını yapması gerekenler yapmıyor. geriye evlatlarını, eşini, dostunu yitiren acıklı insanlar kalıyor. ne coğrafyaymış be.. ne bitmek bilmez acıymış..
devamını gör...
yoldaş'ın yetkisini kötüye kullanması
devamını gör...
kitaplar yakılıyor
bertolt brecht tarafından kaleme alınmış, arkasında gerçek bir hikaye yatan şiir. tarih 1933 yılını gösterdiğinde almanya'da "bozguncu" adı altında pek çok şair ve yazarın eserleri bir bir yasaklanıyor ve toplatılıp meydanlarda yakılıyordu. fahrenheit 451 kitabından fırlamış gibi dehşet verici ve distopik bu ortamda alman yazar oskar maria graf oldukça trajik bir durumun ortasında buldu kendini. kitapları yakılmak ve yasaklanmak şöyle dursun beyaz listeye eklenmiş ve okunması gerekliliğine karar verilmişti dönemin hükümeti tarafından. o dönemler ülkesinde bulunmayan graf hükümete bir mektup yazdı. aşağı yukarı şöyle diyordu mektupta graf: " ben kitaplarımda her zaman doğruları söyledim, beni de yakılacaklar listesine alın. kitaplarımı yakın çünkü ben sizden değilim. ben yalanlar anlatmıyor, doğruları söylüyorum!"
brecht bu olay üzerine die bücherverbrennung yani kitaplar yakılıyor şiirini yazmaya karar veriyor. die gedichte von bertolt brecht in einem band isimli şiir derlemesinin 694. sayfasında yer alan şiir mehmed kemal'in acılı kuşak kitabının 142.sayfasında karşımıza çıkıyor ve orada şiir kitap yakılıyor ismi ile okuyucuya sunuluyor.
buyurunca hitler hazretleri
zararlı fikirlerle dolu kitapların yakılmasını
halkın önünde, alanlarda,
öküzler odun yığınlarına araba araba kitap taşıdı.
gözden düşmüş şairlerden biri,
hem de en iyilerinden biri,
şöyle bir göz gezdirdi yakılacak listesine,
gitti aklı başından:
unutulmuştu kendi adı.
hemen seğirtti çalışma odasına,
sanki öfkesinden kanatlanmıştı.
o saat bir mektup karaladı zorbalara:
'benimkileri de yakın! ' dedi. 'benimkileri de!
yapamazsınız bana bu kötülüğü,
kenarda bırakamazsınız beni!
ben de hep gerçeği söylemedim mi kitaplarımda?
neden davranırsınız bana yalancıymışım gibi?
yakın benimkileride! '
brecht bu olay üzerine die bücherverbrennung yani kitaplar yakılıyor şiirini yazmaya karar veriyor. die gedichte von bertolt brecht in einem band isimli şiir derlemesinin 694. sayfasında yer alan şiir mehmed kemal'in acılı kuşak kitabının 142.sayfasında karşımıza çıkıyor ve orada şiir kitap yakılıyor ismi ile okuyucuya sunuluyor.
buyurunca hitler hazretleri
zararlı fikirlerle dolu kitapların yakılmasını
halkın önünde, alanlarda,
öküzler odun yığınlarına araba araba kitap taşıdı.
gözden düşmüş şairlerden biri,
hem de en iyilerinden biri,
şöyle bir göz gezdirdi yakılacak listesine,
gitti aklı başından:
unutulmuştu kendi adı.
hemen seğirtti çalışma odasına,
sanki öfkesinden kanatlanmıştı.
o saat bir mektup karaladı zorbalara:
'benimkileri de yakın! ' dedi. 'benimkileri de!
yapamazsınız bana bu kötülüğü,
kenarda bırakamazsınız beni!
ben de hep gerçeği söylemedim mi kitaplarımda?
neden davranırsınız bana yalancıymışım gibi?
yakın benimkileride! '
devamını gör...
bir şiirin tamamını anlatan tek mısrası
ölümdür yaşanan tek başına
aşk; iki kişiliktir.
ataol behramoğlu
aşk; iki kişiliktir.
ataol behramoğlu
devamını gör...
regl anıları
anı gibi değil ama dans ederek kutlamıştım ilk olduğumda. kendimi genç bir kadın gibi hissetmiştim. anlatamam o mutluluğu. bir de beyaz giymek gibi cesur hareketlerim oluyor arada.
devamını gör...
sevilen latince deyişler
quae nocent docent. - yaralayan şeyler öğreticidir.
devamını gör...

