r harfini çıkaramayan insanlar
korelilerdir. kore alfabesinde r harfi yokmuş.
devamını gör...
kafa sözlük
acaba bana bağlama büyüsü falan yapmış olabilir misiniz? asla çıkamıyorum da.
devamını gör...
anne bedduaları
bizim ki ettikten sonra geri alıyor o kadar da yufka yürekli. en belirgin bedduası -seninde başına gelicek dur. bütün sinirlerimi zıplatan duyunca cinnet geçirmeme sebep olan nahif bedduası.sonunda yani sen benim kötü olmamı istiyorsun deyip göz sulandırıyorsanız -ki ben yaparım- hemen geri alıyor söylediğini. mazlumu oynayın ki o beddua üzerinizde kalmasın neticede anne bedduası tutabilir.
devamını gör...
ruhumuzun hala analog olması
benimki hata veriyor bir açıp kapatabilir miyiz?
devamını gör...
mauna loa gözlemevleri
amerikanın hawaii eyaletinin büyük hawaii adasındaki mauna kea dağının zirvesinde bulunan, evrenin geri kalanına dünyanın bağlantısı olarak görülen ve on bir ülkenden gök bilimciler tarafından işletilen teleskoplarla dünyanın en büyük gözlemevi tesisidir.
tesisteki teleskopların ışık toplama gücü, 1948-1993 yılları arasında dünya'nın en büyük teleskobu sayılan palomar rasathanesinden 15 kat, hubble uzay teleskobunundan ise 60 kat daha fazladır.
tesis, karanlık gökyüzü, atmosferdeki düşük nem, berrak hava, iyi astronomik görüş alanı gibi özellikleri ile ideal bir konumdadır. tesiste, 9'u dünyadaki en büyük optik / kızılötesi astronomi teleskopları, 3'ü dünyanın en büyük milimetre altı dalga boyu astronomisi teleskopları ve 1'i radyo astronomisi teleskobu olmak üzere 13 aktif teleskop bulunmaktadır.
burası önemli arkadaşlar;
350 ppm co² seviyesinin aşılması halinde, ortalama sıcaklıktaki artışın kritik eşiğin üzerine çıkması anlamına geldiğini söyleyen mauna loa bilim adamları, yaptıkları araştırmalar ve ölçümler sonucunda son 5 yıl içerisinde atmosferde ölçtükleri co² oranlarının endişe verici boyuta ulaştığını bildirdiler. 1965 yılından bu yana 415.5 ppm ile dünya üzerinde görülen en yüksek co² seviyesinin ölçüldüğünü söyleyerek korkuttular ve ' bu bizim bildiğimiz gezegen değil ' yorumunda bulundular.
bu bilgiler ışığında kyoto protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önemini göz ardı etmememiz gerektiğini düşünmekteyim..
edit1
#401749
edit2
arkadaşın vermiş olduğu (bkz: manua kea) değil (bkz: mauna kea) olmalıydı demem üzerine olanlar :)
bu bir icazet değildir. bunu icazet olarak tanımlayan bu gibi tipler ilgili fakat bilgisizdir.
tesisteki teleskopların ışık toplama gücü, 1948-1993 yılları arasında dünya'nın en büyük teleskobu sayılan palomar rasathanesinden 15 kat, hubble uzay teleskobunundan ise 60 kat daha fazladır.
tesis, karanlık gökyüzü, atmosferdeki düşük nem, berrak hava, iyi astronomik görüş alanı gibi özellikleri ile ideal bir konumdadır. tesiste, 9'u dünyadaki en büyük optik / kızılötesi astronomi teleskopları, 3'ü dünyanın en büyük milimetre altı dalga boyu astronomisi teleskopları ve 1'i radyo astronomisi teleskobu olmak üzere 13 aktif teleskop bulunmaktadır.
burası önemli arkadaşlar;
350 ppm co² seviyesinin aşılması halinde, ortalama sıcaklıktaki artışın kritik eşiğin üzerine çıkması anlamına geldiğini söyleyen mauna loa bilim adamları, yaptıkları araştırmalar ve ölçümler sonucunda son 5 yıl içerisinde atmosferde ölçtükleri co² oranlarının endişe verici boyuta ulaştığını bildirdiler. 1965 yılından bu yana 415.5 ppm ile dünya üzerinde görülen en yüksek co² seviyesinin ölçüldüğünü söyleyerek korkuttular ve ' bu bizim bildiğimiz gezegen değil ' yorumunda bulundular.
bu bilgiler ışığında kyoto protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önemini göz ardı etmememiz gerektiğini düşünmekteyim..

edit1
#401749
edit2arkadaşın vermiş olduğu (bkz: manua kea) değil (bkz: mauna kea) olmalıydı demem üzerine olanlar :)
bu bir icazet değildir. bunu icazet olarak tanımlayan bu gibi tipler ilgili fakat bilgisizdir.
devamını gör...
düzeltme işareti
bir ara kaldırıldığına ilişkin iddialara konu olan ama aslında hiçbir zaman kaldırılmamış olan işaret.
başlıklarda garip görünse de mecburen kullanıyorum.
başlıklarda garip görünse de mecburen kullanıyorum.
devamını gör...
idam cezası
idam birden bire öylece gelivermez. ekonomi gibidir, talep edersin ve arz edilir. fakat bu talep ve arz korelasyonu psikolojik ve sistematik bir şekilde yürütülür. hukuk kurallarının; coğrafyanın kültürüne, yaşayış biçimine, örf ve adetlere göre dizayn edilmesi gibi.
medyaya günlerce, haftalarca belki de aylarca servis edilen hayvanlara işkence haberlerini izledik. daha da ileri gidilerek işkencenin boyutları değişti ve hayvanları katletme haberleri başladı. ayakları, kulakları veya kuyrukları kesilen, işkence edilen hayvanları gördük. hayvanlar ve insanlar form olarak birbirlerine benzerdir. insan beyni de -form olarak kendisine daha yakın olana- hayvana veya insana empati kurmak konusunda daha iyimser bir yaklaşım sergiler. bu sebeple bir hayvanın öldürülmesi ve bir insanın öldürülmesi beyinde aynı bölgeyi uyarır ki temeldeki eylem aynıdır, öldürmektir.
yani süreç hayvanlara işkence ile başladı. sonra hayvanlar ölmeye/tecavüz edilmeye başlandı. hayvanlardan sonra sıra insanlara geçti ki irrasyonel duyguları ve empatiyi daha da harekete geçirmenin en etkili yolu da buydu. sürekli olarak medyaya servis edilen haberlerin konuları; kadına şiddet, kadına tecavüz, çocuğa tecavüz, çocuğun cinsel istismarı boyutlarına taşındı. sonra birisi çıkıp idam diye haykırdı. zaten büyük kitleleri arkasına almış iktidar kalkıp “halkımız isterse getiririz” dedi. halbuki halk istemedi, zorunda bırakıldı.
fakat şahsi fikirlerimce eklemek isterim ki: yaygın kanının aksine, cinsel istismar ve tecavüz cinsellik değil cinsel şiddettir. yani şiddet uygulamak için cinselliğin kullanılmasıdır. cinsel istismar ve saldırı suçları failleri cinsel dürtüleri ile değil, şiddet uygulamaya hakları olduğuna inançları ile hareket ediyorlar.
gündemdeki tartışmalara dönüp baktığımızda sorun olarak kabul edilmekte olanın cinsel şiddet olmadığını görüyoruz. kuşkusuz bu yaklaşımın ardında kadınlara, çocuklara ve tüm saydığım olaylarda şiddet uygulamanın erkeklere tanınmış hak olduğuna dair maalesef toplumsal ve politik bir kabul var.
linç kültürünü beslemek, idam/hadım gibi insanlık dışı cezaların uygulanması için kamuoyu hazırlamak, toplumsal bir sorunu tek tek “suçlu bireylere” indirgeyip sorumluluktan sıyrılmak gerçek adaletin tesisine yeğ kılar. ama bu çocukları, hayvanları veya kadınları kurtarmaz. kimsenin vicdanını da kurtarmaz. çünkü tezahür eden her yeni olay, daha da büyüyen şiddetiyle bir daha “temizlenmesi gereken vicdanlar” yaratır.
açık ve net; kadın cinayetlerine, çocuk istismarına, şiddete, tacize, tecavüze karşı ilk talep “eşitlik” olmalıdır. herhangi bir cinsin egemenliğini veya şiddeti semirten, büyüten düzeni reddetmektir. çünkü, eşitlik yoksa suç da ceza da hep ezileni eksiltir.
medyaya günlerce, haftalarca belki de aylarca servis edilen hayvanlara işkence haberlerini izledik. daha da ileri gidilerek işkencenin boyutları değişti ve hayvanları katletme haberleri başladı. ayakları, kulakları veya kuyrukları kesilen, işkence edilen hayvanları gördük. hayvanlar ve insanlar form olarak birbirlerine benzerdir. insan beyni de -form olarak kendisine daha yakın olana- hayvana veya insana empati kurmak konusunda daha iyimser bir yaklaşım sergiler. bu sebeple bir hayvanın öldürülmesi ve bir insanın öldürülmesi beyinde aynı bölgeyi uyarır ki temeldeki eylem aynıdır, öldürmektir.
yani süreç hayvanlara işkence ile başladı. sonra hayvanlar ölmeye/tecavüz edilmeye başlandı. hayvanlardan sonra sıra insanlara geçti ki irrasyonel duyguları ve empatiyi daha da harekete geçirmenin en etkili yolu da buydu. sürekli olarak medyaya servis edilen haberlerin konuları; kadına şiddet, kadına tecavüz, çocuğa tecavüz, çocuğun cinsel istismarı boyutlarına taşındı. sonra birisi çıkıp idam diye haykırdı. zaten büyük kitleleri arkasına almış iktidar kalkıp “halkımız isterse getiririz” dedi. halbuki halk istemedi, zorunda bırakıldı.
fakat şahsi fikirlerimce eklemek isterim ki: yaygın kanının aksine, cinsel istismar ve tecavüz cinsellik değil cinsel şiddettir. yani şiddet uygulamak için cinselliğin kullanılmasıdır. cinsel istismar ve saldırı suçları failleri cinsel dürtüleri ile değil, şiddet uygulamaya hakları olduğuna inançları ile hareket ediyorlar.
gündemdeki tartışmalara dönüp baktığımızda sorun olarak kabul edilmekte olanın cinsel şiddet olmadığını görüyoruz. kuşkusuz bu yaklaşımın ardında kadınlara, çocuklara ve tüm saydığım olaylarda şiddet uygulamanın erkeklere tanınmış hak olduğuna dair maalesef toplumsal ve politik bir kabul var.
linç kültürünü beslemek, idam/hadım gibi insanlık dışı cezaların uygulanması için kamuoyu hazırlamak, toplumsal bir sorunu tek tek “suçlu bireylere” indirgeyip sorumluluktan sıyrılmak gerçek adaletin tesisine yeğ kılar. ama bu çocukları, hayvanları veya kadınları kurtarmaz. kimsenin vicdanını da kurtarmaz. çünkü tezahür eden her yeni olay, daha da büyüyen şiddetiyle bir daha “temizlenmesi gereken vicdanlar” yaratır.
açık ve net; kadın cinayetlerine, çocuk istismarına, şiddete, tacize, tecavüze karşı ilk talep “eşitlik” olmalıdır. herhangi bir cinsin egemenliğini veya şiddeti semirten, büyüten düzeni reddetmektir. çünkü, eşitlik yoksa suç da ceza da hep ezileni eksiltir.
devamını gör...
bir harmanım bu akşam
derin ve bir bakıma hüzünlü sözlerine rağmen insana huzur veren fikret kızılok şarkısı.
sorum yok soranım yok
yolum yok yordamım yok
bir çıkmaz sevdadayım
çekip vuranım yok
günüm yok güneşim yok
uykum yok düşlerim yok
kın olmuş susuyorum
bir tek sırdaşım yok
çektiğim acıların demindeyim bu akşam
pişman desem değilim
bir harmanım bu akşam.
sorum yok soranım yok
yolum yok yordamım yok
bir çıkmaz sevdadayım
çekip vuranım yok
günüm yok güneşim yok
uykum yok düşlerim yok
kın olmuş susuyorum
bir tek sırdaşım yok
çektiğim acıların demindeyim bu akşam
pişman desem değilim
bir harmanım bu akşam.
devamını gör...
yazarların aklından çıkmayan dizi sahneleri
tywin:sen benim oğlumsun gel odada konuşalım
tyrion:oraya dönemem orda shae var onu kendi ellerimle öldürdüm
tywin:ne yani ölü bi fahişeden mi korkuyorsun?
tyrion:ona bir daha sakin öyle deme
2.kez aynı lafı söyleyen tywin oğlu tarafından arbaletle tuvalette vurulur.
tywin:sen benim oğlum degilsin
tyrion:ben senin oğlunum ve hep öyleydim.
ardından müzik girer ve şehirde çanlar çalmaya başlar.
buradan
tyrion:oraya dönemem orda shae var onu kendi ellerimle öldürdüm
tywin:ne yani ölü bi fahişeden mi korkuyorsun?
tyrion:ona bir daha sakin öyle deme
2.kez aynı lafı söyleyen tywin oğlu tarafından arbaletle tuvalette vurulur.
tywin:sen benim oğlum degilsin
tyrion:ben senin oğlunum ve hep öyleydim.
ardından müzik girer ve şehirde çanlar çalmaya başlar.
buradan
devamını gör...
moderatörlerin bot olma ihtimali
yakalandık. bundan sonra ilgi çekmemek için daha geç cevap vermeye çalışırız.*
devamını gör...
sakin ol champ
telif hakları hacı sabancı'ya ait söylem. saray yavrusunda bisiklet sürerken dışarıda ne işin var diyen takipçisine verdiği yanıttır. çünkü soruyu soran fakir hayatı boyunca yalıda yaşamamıştır.
devamını gör...
bildirimleri tek tek kontrol etmek
sık sık yaptığımdır. üstte bir turuncu görünce hemen tıklıyorum, kimmiş beğenen, ne yazmışım da beğenmiş, o neler yazmış, kadın mıymış, at at at mesaj at hemen.
devamını gör...
cahile laf anlatmak
çok klişe bir sözmüş gibi geliyor. şiir sevmeyen insan başlığında da belirttiğim haliyle bu durumun gerçekliğine emin miyim sorusunu sorabilmeli insan. bir başka ifade ile bu sözü söyleyen kişinin şahsının cahil olmadığını baştan kabullenişi sonrasında beyhude bir çaba içine girdiği anlaşılıyor ki hegel'in efendi köle ikilemi ile aslında diyalektiğin temel yasalarına da göz kırpmış oluyor bir yandan.
demem o ki insan bir konunun uzmanı diğerinin bilgisiziyken kendini sınıflandırmadan önce bir an durmalı ve düşünmeli sanki.
demem o ki insan bir konunun uzmanı diğerinin bilgisiziyken kendini sınıflandırmadan önce bir an durmalı ve düşünmeli sanki.
devamını gör...
yks sonrası normal sözlük’te kafa dağıtacak insan veri tabanı
tam olarak beni anlatan başlık*.zaten sözlüğün ilk zamanlarından beri burdayım ama sınav için kısa bi ara vermek zorunda kalmıştım*. herkesin de bildiği gibi çok zor bi sınavdı ama sınav geçti ve sonunda özgürüz*.belki mezuna kalacağız,bi süre daha bu çileyi çekeceğiz; belki de hayalimize, gerçekten güzel bi üniversiteye kavuşacağız ama iki ihtimalde de önümüzde 1-2 ay gibi bi süre için mola verme şansımız var.yks’ye giren her öğrenci için çok zor bi yıldı o yüzden de dinlenmeyi hak ettik bence. 1-2 ay kendinize izin verin,önünüzde sizi bekleyen olasıklara karşı daha güçlü durabilmek için yapın bunu en azından.ben bu dinlenmeyi hak ettiğimizi düşünüyorum ya*.
devamını gör...
28 mart 2021 sözlüğün yeniden bug'a girmesi
bugün sözlük yönetimi ebu cehilin eline geçti galiba.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ilgisini çeken konular
psikoloji, mitoloji, felsefe ve edebiyat.
devamını gör...
für elise
türkçe elise için anlamına gelen, beethoven'ın en sevdiğim eserlerinden birisi.
beethoven'ın bu şaheserini bu kadına adadığı düşünülmektedir.
eseri dinlemek için.
beethoven'ın bu şaheserini bu kadına adadığı düşünülmektedir.
eseri dinlemek için.
devamını gör...
bermuda şeytan üçgeni
günümüzde hakkında bolca efsaneler olan bu ünlü bölgeye bir göz atalım.
-bermuda şeytan üçgeni, kuzey atlantik okyanusu'nun (kabaca) abd, bermuda ve büyük antiller adaları (küba, hispaniola, jamaika ve porto riko) ile sınırlı bir bölgedir.
-bermuda şeytan üçgeni'nin kesin sınırları evrensel olarak kabul edilmemiştir. toplam alanın yaklaşık değerleri 500.000 ile 1.510.000 mil kare (1.300.000 ve 3.900.000 kilometrekare) arasında değişmektedir. tüm yaklaşımlara göre, bölge belirsiz üçgen bir şekle sahiptir.
-bermuda şeytan üçgeni herhangi bir dünya haritasında görünmüyor ve abd coğrafi adlar kurulu, bermuda şeytan üçgeni'nü atlantik okyanusu'nun resmi bölgesi olarak tanımıyor.
-bölgede açıklanamayan olayların raporları 19. yüzyılın ortalarına kadar olsa da, “bermuda şeytan üçgeni” ifadesi 1964 yılına kadar kullanılmamıştır. ifade ilk olarak vincent gaddis'in one pulp(derginin ismi yanlış olabilir.) dergisinde ki makalesinde yer aldı ve bu ifade "yüzlerce gemi ve uçağı iz bırakmadan yok eden" üçgen bir bölgeyi tanımlamak için kullanıldı.
-ününe rağmen, bermuda şeytan üçgeni'nde kaybolma sıklığı fazla değildir. kayıplar bermuda şeytan üçgeni'nde atlantik okyanusu'ndaki diğer karşılaştırılabilir bölgelere göre daha sık görülmez.
ek: sözün özü, sıradan bir coğrafi bölge.
-bermuda şeytan üçgeni, kuzey atlantik okyanusu'nun (kabaca) abd, bermuda ve büyük antiller adaları (küba, hispaniola, jamaika ve porto riko) ile sınırlı bir bölgedir.
-bermuda şeytan üçgeni'nin kesin sınırları evrensel olarak kabul edilmemiştir. toplam alanın yaklaşık değerleri 500.000 ile 1.510.000 mil kare (1.300.000 ve 3.900.000 kilometrekare) arasında değişmektedir. tüm yaklaşımlara göre, bölge belirsiz üçgen bir şekle sahiptir.
-bermuda şeytan üçgeni herhangi bir dünya haritasında görünmüyor ve abd coğrafi adlar kurulu, bermuda şeytan üçgeni'nü atlantik okyanusu'nun resmi bölgesi olarak tanımıyor.
-bölgede açıklanamayan olayların raporları 19. yüzyılın ortalarına kadar olsa da, “bermuda şeytan üçgeni” ifadesi 1964 yılına kadar kullanılmamıştır. ifade ilk olarak vincent gaddis'in one pulp(derginin ismi yanlış olabilir.) dergisinde ki makalesinde yer aldı ve bu ifade "yüzlerce gemi ve uçağı iz bırakmadan yok eden" üçgen bir bölgeyi tanımlamak için kullanıldı.
-ününe rağmen, bermuda şeytan üçgeni'nde kaybolma sıklığı fazla değildir. kayıplar bermuda şeytan üçgeni'nde atlantik okyanusu'ndaki diğer karşılaştırılabilir bölgelere göre daha sık görülmez.
ek: sözün özü, sıradan bir coğrafi bölge.
devamını gör...

