köy enstitüleri
vakti zamanında bir vesile pek çok orijinal görselini inceleme fırsatını bulmuştum. orada bir noktaya fena halde takılmıştım. öğrenciler ile birlikte bir eğitimcimizin çekilmiş fotoğrafları vardı. buraya kadar her şey normal elbette. fotoğrafta mı çektirmesinler değil mi? *
ama mevzu şu; aynı eğitimcimizin farklı köy enstitülerinde ve farklı tarihlerde çekilmiş bir kaç fotoğrafına denk geldim. bütün fotoğraflarda eğitimcinin üzerinde aynı takım elbise, aynı yün çoraplar -çoraplar pantolonun üzerine çekilmiş vaziyetteydi- ve yine tahminim odur ki aynı ayakkabılar vardı. fotoğrafların arkasına tarihler yazılmış, hangi köy enstitüsü olduğu da belli. lakin o eğitimci kimdir nedir? bir türlü o bilgiye ulaşamamıştım. sonrasında da çok fazla inceleme yapamadım. başka şeyler girdi araya.lakin ne zaman birisi köy enstitülerinden bahsetse benim gözümde o fotoğraflar canlanır ve o eğitimcimizin hali ahvali gelir gözümün önüne. hangi şartlarda ve zorluklarda bu işe girişildiğini düşünürken bulurum kendimi. hayıflanırım da biraz. bu konu hakkında bilgisi olan ya da daha derin araştırma yapma imkanı bulmuş olan bir yazar arkadaşımız varsa ve kafamdaki fotoğrafın baş kahramanın adını koyabilirse çok sevinirim. bunu yapan arkadaşımız zihinsel anlamda bir tamamlanma yaşamama vesile olmuş olur.
diğer mevzulara ise hiç hiç girmeyeceğim zira herkes neyin ne olduğunu biliyor. enstitülerin kapatılmalarını meşrulaştırmak adına türlü bahaneler üretildi. çoğu da bugünün magazin haberciliği kıvamındaydı. yetiştirdiği eğitimciler, yazarlar ve o güzel kuşak zaten her şeyin ispatı. gerisi laf-ü güzaf...
ama mevzu şu; aynı eğitimcimizin farklı köy enstitülerinde ve farklı tarihlerde çekilmiş bir kaç fotoğrafına denk geldim. bütün fotoğraflarda eğitimcinin üzerinde aynı takım elbise, aynı yün çoraplar -çoraplar pantolonun üzerine çekilmiş vaziyetteydi- ve yine tahminim odur ki aynı ayakkabılar vardı. fotoğrafların arkasına tarihler yazılmış, hangi köy enstitüsü olduğu da belli. lakin o eğitimci kimdir nedir? bir türlü o bilgiye ulaşamamıştım. sonrasında da çok fazla inceleme yapamadım. başka şeyler girdi araya.lakin ne zaman birisi köy enstitülerinden bahsetse benim gözümde o fotoğraflar canlanır ve o eğitimcimizin hali ahvali gelir gözümün önüne. hangi şartlarda ve zorluklarda bu işe girişildiğini düşünürken bulurum kendimi. hayıflanırım da biraz. bu konu hakkında bilgisi olan ya da daha derin araştırma yapma imkanı bulmuş olan bir yazar arkadaşımız varsa ve kafamdaki fotoğrafın baş kahramanın adını koyabilirse çok sevinirim. bunu yapan arkadaşımız zihinsel anlamda bir tamamlanma yaşamama vesile olmuş olur.
diğer mevzulara ise hiç hiç girmeyeceğim zira herkes neyin ne olduğunu biliyor. enstitülerin kapatılmalarını meşrulaştırmak adına türlü bahaneler üretildi. çoğu da bugünün magazin haberciliği kıvamındaydı. yetiştirdiği eğitimciler, yazarlar ve o güzel kuşak zaten her şeyin ispatı. gerisi laf-ü güzaf...
devamını gör...
ruhu paramparça bir insan olmak
paslanmış ruhlarınızı eskiciye verip ruh yenilemesi yapabilirsiniz. zira paramparça olmuş bir ruh ancak bu şekilde kurtarılır.
devamını gör...
artemis tapınağı
efes'te, lidya kralı kroisos tarafından yaptırılan bir tapınaktır. mö 356 yılında yapılmıştır. bundan yaklaşık 200 sene sonrasında adını tarih kitaplarına yazdırmak isteyen bir cesur yürekli* kişi tarafından yakılmış. o dönemki mahkeme bu adamın gerçekten amacına yani ismini tarihe yazdırma amacına ulaşamaması için adının anılmasını yasaklamışlar. tabi yasaklar çok işe yaramış olsa gerek ki bu kişinin adı günümüze kadar ulaşmış. tapınağı yakan kişi herostratus. hatta herostratus ile ilgili ''forget herostratus'' adında bir tiyatro oyunu vardı rus bir yazar* tarafından yazılmış.
tapınak 100 metreye 55 metre boyutlarında temeller üzerine inşa edilmiş. büyüklüğü, süslemeleri ve heykel detayları ile dönemin en mükemmel yapılarındanmış. 400 sene sonra tapınağın son hali de got kavmi'nin anadolu topraklarına gelmesiyle ortalık karışınca bu tapınak da yıkılmış.
tapınak 100 metreye 55 metre boyutlarında temeller üzerine inşa edilmiş. büyüklüğü, süslemeleri ve heykel detayları ile dönemin en mükemmel yapılarındanmış. 400 sene sonra tapınağın son hali de got kavmi'nin anadolu topraklarına gelmesiyle ortalık karışınca bu tapınak da yıkılmış.
devamını gör...
instagram tipi tanım beğenme özelliğini kapatan yazarlar
bunlardan birisi benimdir.
sürekli bu durumla karşılaşıyordum:
(bkz: yanlışlıkla tanım beğenmek) #214312
sürekli bu durumla karşılaşıyordum:
(bkz: yanlışlıkla tanım beğenmek) #214312
devamını gör...
normal sözlük'te tanışıp evlenecek ilk çift
ermolettin'in burası çok sesli ortam ben çıkıyorum diye homurdanacağı, yeni evli çifte beş kuruş para takmayacağı, boşanırsanız haber edinde biraz mutlu olayım diyeceği düğün günüdür. ermolettin için acı verici ama merak ettiği içinde katılacağı düğündür. ben bir kasa dolusu vişne getiririm benden çok şey beklemeyin. arada sarhoşu,huysuzu muhakkak olacaktır. kaotik bir ortam olur bence silah seslerini duyar gibi oldum.
devamını gör...
15 şubat 2021 gençlerbirliği beşiktaş maçı
ligimizde göze hoş gelen futbolu oynayan tek takım olan beşiktaş'ın, hak ederek kazandığı maçtır.
cenk tosun golleriyle gelmiş, hoş gelmiş safalar getirmiş*
böyle giderse lig yarışı 3-5 haftaya galatasaray ile beşiktaş arasında geçecek gibi duruyor.
gönlüm galatasarayımızın bu sene şampiyon olmasından yana, lakin beşiktaş olursa da en azından bir parça az üzülürüm diyebilirim.
cenk tosun golleriyle gelmiş, hoş gelmiş safalar getirmiş*
böyle giderse lig yarışı 3-5 haftaya galatasaray ile beşiktaş arasında geçecek gibi duruyor.
gönlüm galatasarayımızın bu sene şampiyon olmasından yana, lakin beşiktaş olursa da en azından bir parça az üzülürüm diyebilirim.
devamını gör...
yazarların şu an olmak istedikleri yerler
kesinlikle bulunduğum yerde olmak istemezdim.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlükçüm, ikinci günaydın mesajım çünkü hem daha yeni ayılıyorum hem pazartesi sendromu hem de çileye erken başladık.
kocaeli'de trafik kilit, iki damla yağmur gören sıradan çinko karbon vatandaş araç kullanmasını unutmuş vaziyette...
normalde 6 dakikada geçtiğimiz noktadan 50 dakikadır geçememiş bulunuyoruz, tüm ana arterler ve yan yollar bu şekilde...
süper bir pazartesi başlangıcı:
kocaeli'de trafik kilit, iki damla yağmur gören sıradan çinko karbon vatandaş araç kullanmasını unutmuş vaziyette...
normalde 6 dakikada geçtiğimiz noktadan 50 dakikadır geçememiş bulunuyoruz, tüm ana arterler ve yan yollar bu şekilde...
süper bir pazartesi başlangıcı:
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ilk bisikletleri
"hayat bisiklete binmek gibidir. dengede kalmak için, hareket etmeye devam etmen gerekir." demiştir einstein. bisiklet, hepimizin hayatında büyük önem arz etmekle birlikte çok farklı duygular oluşturmuştur. özellikle çocukken sahip olduğumuz ilk bisiklet, ilk pedallar, ilk yokuş, ilk fren, annenin-babanın bisikletinden elini çektiği ve özgürce sürdüğün ilk an... tarifi imkansız duygular uyandırıyor hala. bu başlığı açma nedenim de yazarların ilk bisikletlerine dair duygu ve düşüncelerini merak etmekle birlikte, ilk bisikletlerini hatırlıyorlar mı? nasıl bir şeydi? merak ediyorum.
benim ilk bisikletim bianchi markaydı, arkasında 2 tane destek tekeri olmakla birlikte, halk arasında "4 tekerli" diye adlandırılan modeldi. babam o dönem kız kardeşime altın almıştı, bana da bu bisikleti getirmişti. ikisinin fiyatı o dönem eş değerdi. hiç unutmam, babam omzunda o bisikletle kapıda göründüğü an, o bisikletin benim olduğunu bilmiş ve heyecandan ne yapacağımı bilmemiştim. e sonuçta ben de büyüyor, bisiklet sahibi oluyordum. belki de babam ve annem bir gün bisikletimden ellerini çekerdi ve ben de özgürce sürebilirdim...
benim ilk bisikletim bianchi markaydı, arkasında 2 tane destek tekeri olmakla birlikte, halk arasında "4 tekerli" diye adlandırılan modeldi. babam o dönem kız kardeşime altın almıştı, bana da bu bisikleti getirmişti. ikisinin fiyatı o dönem eş değerdi. hiç unutmam, babam omzunda o bisikletle kapıda göründüğü an, o bisikletin benim olduğunu bilmiş ve heyecandan ne yapacağımı bilmemiştim. e sonuçta ben de büyüyor, bisiklet sahibi oluyordum. belki de babam ve annem bir gün bisikletimden ellerini çekerdi ve ben de özgürce sürebilirdim...
devamını gör...
iş arkadaşı
tabir-i caizse profesyonel kategorisinde yer alan, seç(il)me hakkının olmadığı ve iş yürüdüğü sürece sizinle aynı yolda yürüyecek arkadaşlardır.
en azından ilk etapta.
en azından ilk etapta.
devamını gör...
dünya klasiklerini türkler yazsaydı alacakları isimler
savaş ve barış - selam ve dua.
devamını gör...
sözlük yazarlarının sosyal hayatları
bazen yataktan çıkıp, mutfağa gidiyorum. kudurun asosyaller.
devamını gör...
sen çok farklısın
birinin hormanları ses tellerine vuruyordur. kaçın.
devamını gör...
sevdiklerimize dediklerimizden paylaşalım
aşka mı geldim ben ne oldu bana? ne olduysa böyle kalabilirim.
şunu dedim, saat 21.21 di. tesadüfen yazdım. ah diyarbakır, gönlümü çelen, ele geçiren şehir...
" ben sana çok aşığım.
ben seni çok seviyorum.
cidden.
ruhuma ilmek ilmek işledim sesini, gülüşünü..."
şunu dedim, saat 21.21 di. tesadüfen yazdım. ah diyarbakır, gönlümü çelen, ele geçiren şehir...
" ben sana çok aşığım.
ben seni çok seviyorum.
cidden.
ruhuma ilmek ilmek işledim sesini, gülüşünü..."
devamını gör...
sünger bob
nickelodeon kanalı için hazırlanmış. türkiye’de bir dönem cnbc-e kanalında yayınlanmış su altında bikini kasabasında yaşan ve çizgi filmede adını veren karakter.
devamını gör...
gri rengin tadı olsaydı nasıl olurdu sorunsalı
paslı balkon demiri tadında olurdu sanırım, bana ilk çağrıştırdığı tad o.
çocukluktan kalma, soğuk, iyi olmadığı bilinen ama ara ara tadılmaktan da geri kalınmayan bir tad sanki.
çocukluktan kalma, soğuk, iyi olmadığı bilinen ama ara ara tadılmaktan da geri kalınmayan bir tad sanki.
devamını gör...
moderasyona soru sor
dolar ne olur sizce?
devamını gör...


