konstantin stanislavski
tiyatro oyunculuğu ile ilgileneceklerin bu adamın kitaplarını kesinlikle okuması gerekir. size bu işin zorluğunu, sadece popülerite ve güzellik/yakışıklılık için yapılmayacağını çok net açıklar ve oyunculuğun doğasını ortaya döker.
aktör modelini kendi imgeleminde yaratır, sonra, tıpkı ressamın yaptığı gibi, o modelden çekip aldığı özellikleri tuvaline değil de, kendi benliğine işler. ..
aktör modelini kendi imgeleminde yaratır, sonra, tıpkı ressamın yaptığı gibi, o modelden çekip aldığı özellikleri tuvaline değil de, kendi benliğine işler. ..
devamını gör...
instagram tipi tanım beğenme özelliği
istem dışı beğeni atılmasına dair bir kaç şikayet aldığımız için çift tıklama aralığını bir miktar kısaltmış bulunmaktayım. özellik halen aktiftir fakat biraz daha seri tıklamak gerekmekte.
devamını gör...
pringles
"pringles" cipsinin mucidi fredric baur'in ölmeden önceki son isteği oldukça ilginç.
abd'de 2008 yılında hayatını kaybeden baur, yakıldıktan sonra küllerinin bir pringles kutusuna konularak gömülmesini vasiyet etmiş. ailesi ise bu vasiyetini yerine getirmiş.
abd'de 2008 yılında hayatını kaybeden baur, yakıldıktan sonra küllerinin bir pringles kutusuna konularak gömülmesini vasiyet etmiş. ailesi ise bu vasiyetini yerine getirmiş.
devamını gör...
hülya avşar'ın rol arkadaşını hastanelik etmesi
hem minyon hem yaşını başını almış kadınları küçümseyenleri şaşırtan durum.
hiç şaşırmadım. her kadının içinde bir yerlerde bir zeyna vardır. kimi çaktırmaz, bunla ölür kimi çene kırar.
hiç şaşırmadım. her kadının içinde bir yerlerde bir zeyna vardır. kimi çaktırmaz, bunla ölür kimi çene kırar.
devamını gör...
şaka maka normal sözlük’ün keyifli olması
soğuk ama girince alışıyorsun
devamını gör...
ay'ın ikiye bölünmesi mucizesi
keşke insanların kutsallarıyla dalga geçilmese. her din için geçerli bu dediğim. müslümanın inancıyla da dalga geçmeyin, ineğe ibadet eden hindistanlı ile de. insanlar yaşamını bunun üzerine dizayn ediyor, bir çoğu psikolojisini dayandığı maneviyat üzerinden sağlam tutuyor benim çok okumuş çok entelektüel her şeyin en doğrusunu bilen arkadaşım geliyor burada bu kutsalları sözlüğe gülmek için meze yapıyor. ifade özgürlüğü falan değil düpedüz saygısızlık bu yapmayın arkadaşlar. gerçekten inanmamanıza saygı duyarım ama dalga geçilmesi çok çirkin ve kimseye bir şey kazandırmıyor gram faydası yok ne geçiyor elinize mutlu mu oluyorsunuz rahatsız etmekten.
devamını gör...
the walking dead
11.sezonu ile ekranlara veda eden bilim kurgu dizisi. piyasaya 2010 yılın da çıkan dizi bu yıl 10.sezonunu yayınladı ve 11.sezon da ekranlara veda edeceğini söyledi.
diziyi izlemeyenler için 3 defa diziyi izleyip bitirdiğimi söylemek istiyorum. bana göre bitmesi gerekli miydi? evet gerekliydi çünkü orta da konu kalmadı ve dizinin iki tane alt dizisi sayesin de ilkine ihtiyaç kalmadı gibi bir şey.
the walking dead; konusu dünya da bilim insanları tarafından bir virüs geliştirilir ve bu virüs insanlar öldükten sonra yeniden canlanıp tamamen insanlıktan arınmış şekilde tabiri caizse zombi olarak geri gelmesi.
fear the walking dead ve the walking dead: world beyond, the walking dead'in alt iki dizisidir.
diziyi izlemeyenler için 3 defa diziyi izleyip bitirdiğimi söylemek istiyorum. bana göre bitmesi gerekli miydi? evet gerekliydi çünkü orta da konu kalmadı ve dizinin iki tane alt dizisi sayesin de ilkine ihtiyaç kalmadı gibi bir şey.
the walking dead; konusu dünya da bilim insanları tarafından bir virüs geliştirilir ve bu virüs insanlar öldükten sonra yeniden canlanıp tamamen insanlıktan arınmış şekilde tabiri caizse zombi olarak geri gelmesi.
fear the walking dead ve the walking dead: world beyond, the walking dead'in alt iki dizisidir.
devamını gör...
ibrahim çolak'ın intihar etmesi
2 gün önce sosyal medyadaki linç kültürünün önlenemez derecede tehlike arz ettiğini yazmıştım. #119560 bugün bu haberi okuyunca kaygılarımda haklı çıktığımı gördüm. ibrahim çolak ile 180 derece zıt bir fikriyatın, yaşam biçimin, siyasi görüşün tarafı olmamla birlikte bu olayda tamamen troll bir hesap ile yargısız lince kurban gittiğini düşünüyorum. özellikle tüm dünyada faşizmin güncel hali olan sjw akımları çığrından çıkmış durumda. klavyeye dadanan ergen tayfa, ruh hastası feminazi tayfası özellikle twitter üzerinden örgütlenip av belirleyen avcı ve troll ordusu saldırısı başlatıyorlar. bugün yazdıklarım yarın hepinizi veya hepinizin çocuğunu bekleyen büyük bir tehlike. ilkokulda yapılan ve sadece sınıftaki kabadayı çocuk ile sınırlı kalan sınıf zorbalığının, klavyenin ardındaki onbinler ile siber zorbalığa dönüştüğünü düşünün. korkunç bir gelecek bizleri ve çocuklarımızı bekliyor. tanrı intihar eden yazarın günahlarını affetsin.
(bkz: femofaşistler ile magandalar arasında seçim yapmaya zorlanmak)
(bkz: femofaşistler ile magandalar arasında seçim yapmaya zorlanmak)
devamını gör...
bulantı
(bkz: bulantı)
sartre'ın 1938 de yayınlanan bu romanı varoluşçuluğun kült eserlerinden kabul edilir. roman, ana karakterimiz roquentin dış dünyaya duyduğu tiksintiyi anlatır. yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı görüşlerle sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak bir çok konuya yer veren özgün bir eserdir.
- bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar. sy 25
saat üç, bir şey yapmak isterseniz bu saat ya çok geç ya çok erkendir. öğleden sonra acayip bir an hele bugün hiç çekilmiyor. sy 32
-
1787'de, moulins yakınlarında bir handa, filozofların etkisinde yetişmiş ve diderot ile arkadaşlığı olan bir ihtiyar ölmek üzereydi. yöredeki papazlar, ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı, ama çabaları boşa gitmişti. ihtiyar, dinin son gereklerinin yerine getirilmesini bir türlü kabul etmiyordu, çünkü tümtanrıcıydı. hiçbir şeye inanmayan bay de robellon da o yöredeydi. ihtiyarı iki saat içinde hristiyan dinine döndüreceğini söylerek, moulins papazıyla bahse girişti. papaz, bahsi kabul etti ve kaybetti. robellon, sabahın üçünde işe girişti, ihtiyar beşte günah çıkarttı ve yedide öldü. papaz, " tartışma sanatında ne kadar güçlüymüşsünüz.! bizi bile geçtiniz," dedi. robellon "onunla tartışmadım, cehennemden söz açıp içine korku saldım," diye karşılık verdi." sy 35
- bir şey, sona ermek için başlamıştır. serüven uzamaya gelmez, ona anlam veren ölümüdür yalnız. bu ölüme, belki benim de sonum olan bu ölüme sürüklenirim. geriye dönmek elimden gelmez. her an, ardından geleni getirmek için ortaya çıkar. her ana, bütün varlığımla sarılırım. onun yerine başkasının konulamayacağını, onun başkasına benzemediğini bilirim. ama onu yitip gitmekten alıkoymak için bir şey de yapamam. sy 65
- yalnızım. insanların çoğu evlerine gitti; radyo dinleyerek akşam gazetelerini okuyorlar. sona eren pazar günü, ağızlarında bir kül tadı bırakmıştır. daha şimdiden pazartesiyi düşünüyorlar. ama benim için ne pazartesi ne de pazar var. günler ite kaka sürüyor birbirlerini, sonra ansızın bunun gibi bir parıltı ortaya çıkıyor.
hiçbir şey değişmedi, ama yine de her şey başka bir biçimde var olup gidiyor. sy 88
- inanın bana deneyimlerime dayanarak konuşuyorum. bütün bildiğimi hayattan öğrendim. hayat, onlar için düşünmek sorumluluğunu üzerine alır mı ? bu adamlar, yeniyi eskiyle açıklarlar. eskiyi de daha eskiyle. bu bakımdan lenini bir rus robespierre'i ve robespierre'i de bir fransız cromwell'i yapan tarihçilere benzerler. sonunda hiçbir şey anlamazlar... sy 109
-
farkına varmıştım zaten; benim var olmaya hakkım yoktu. rastgele ortaya çıkmıştım; bir taş, bir bitki, bir mikrop gibi var olup gidiyordum. hayatım her bakımdan önemsiz mutluluklara yöneliyordu. kimi zaman ne idüğü belirsiz işaretler gönderiyordu, kimi zaman da sonuçsuz bir vızıltıdan başka bir şey duyulmuyordu. sy 130
- bütün istediğim, başkalarının dertlerini dinleyip acınmak. bu beni değiştirecek. derdim yok benim, mirasyedi gibi param da var. patronum da, karım da, çocuklarım da yok; sadece varım, hepsi bu. bu dert öyle belirsiz, öyle metafizik bir şey ki, utanıyorum doğrusu. sy 159
- on sekizinci yüzyılda doğru denilen şeylere bugün kimse inanmıyor. öyleyse bu yüzyılın güzel dediği şeylerden hala tat almamız niçin isteniyor? sy 164
- var olmak istemiyorlardı, ama bundan da kaçamıyorlardı. işin esası bu. böylece usul usul, uyuşuk bir şekilde kendi işlerini sürdürüp duruyorlardı. sy 198
sartre'ın 1938 de yayınlanan bu romanı varoluşçuluğun kült eserlerinden kabul edilir. roman, ana karakterimiz roquentin dış dünyaya duyduğu tiksintiyi anlatır. yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı görüşlerle sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak bir çok konuya yer veren özgün bir eserdir.
- bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar. sy 25
saat üç, bir şey yapmak isterseniz bu saat ya çok geç ya çok erkendir. öğleden sonra acayip bir an hele bugün hiç çekilmiyor. sy 32
-
1787'de, moulins yakınlarında bir handa, filozofların etkisinde yetişmiş ve diderot ile arkadaşlığı olan bir ihtiyar ölmek üzereydi. yöredeki papazlar, ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı, ama çabaları boşa gitmişti. ihtiyar, dinin son gereklerinin yerine getirilmesini bir türlü kabul etmiyordu, çünkü tümtanrıcıydı. hiçbir şeye inanmayan bay de robellon da o yöredeydi. ihtiyarı iki saat içinde hristiyan dinine döndüreceğini söylerek, moulins papazıyla bahse girişti. papaz, bahsi kabul etti ve kaybetti. robellon, sabahın üçünde işe girişti, ihtiyar beşte günah çıkarttı ve yedide öldü. papaz, " tartışma sanatında ne kadar güçlüymüşsünüz.! bizi bile geçtiniz," dedi. robellon "onunla tartışmadım, cehennemden söz açıp içine korku saldım," diye karşılık verdi." sy 35
- bir şey, sona ermek için başlamıştır. serüven uzamaya gelmez, ona anlam veren ölümüdür yalnız. bu ölüme, belki benim de sonum olan bu ölüme sürüklenirim. geriye dönmek elimden gelmez. her an, ardından geleni getirmek için ortaya çıkar. her ana, bütün varlığımla sarılırım. onun yerine başkasının konulamayacağını, onun başkasına benzemediğini bilirim. ama onu yitip gitmekten alıkoymak için bir şey de yapamam. sy 65
- yalnızım. insanların çoğu evlerine gitti; radyo dinleyerek akşam gazetelerini okuyorlar. sona eren pazar günü, ağızlarında bir kül tadı bırakmıştır. daha şimdiden pazartesiyi düşünüyorlar. ama benim için ne pazartesi ne de pazar var. günler ite kaka sürüyor birbirlerini, sonra ansızın bunun gibi bir parıltı ortaya çıkıyor.
hiçbir şey değişmedi, ama yine de her şey başka bir biçimde var olup gidiyor. sy 88
- inanın bana deneyimlerime dayanarak konuşuyorum. bütün bildiğimi hayattan öğrendim. hayat, onlar için düşünmek sorumluluğunu üzerine alır mı ? bu adamlar, yeniyi eskiyle açıklarlar. eskiyi de daha eskiyle. bu bakımdan lenini bir rus robespierre'i ve robespierre'i de bir fransız cromwell'i yapan tarihçilere benzerler. sonunda hiçbir şey anlamazlar... sy 109
-
farkına varmıştım zaten; benim var olmaya hakkım yoktu. rastgele ortaya çıkmıştım; bir taş, bir bitki, bir mikrop gibi var olup gidiyordum. hayatım her bakımdan önemsiz mutluluklara yöneliyordu. kimi zaman ne idüğü belirsiz işaretler gönderiyordu, kimi zaman da sonuçsuz bir vızıltıdan başka bir şey duyulmuyordu. sy 130
- bütün istediğim, başkalarının dertlerini dinleyip acınmak. bu beni değiştirecek. derdim yok benim, mirasyedi gibi param da var. patronum da, karım da, çocuklarım da yok; sadece varım, hepsi bu. bu dert öyle belirsiz, öyle metafizik bir şey ki, utanıyorum doğrusu. sy 159
- on sekizinci yüzyılda doğru denilen şeylere bugün kimse inanmıyor. öyleyse bu yüzyılın güzel dediği şeylerden hala tat almamız niçin isteniyor? sy 164
- var olmak istemiyorlardı, ama bundan da kaçamıyorlardı. işin esası bu. böylece usul usul, uyuşuk bir şekilde kendi işlerini sürdürüp duruyorlardı. sy 198
devamını gör...
kitap okumak
herkesin ve her şeyin sahte geldiği bu gerçek dünyada daha samimi duygular hissettiren eylem.
devamını gör...
pir sultan abdal
pir sultan abdal'ın yaşamı üzerine, yazılı kay- naklarda pek bilgi yoktur. doğum ölüm yılları bile bilinmiyor. yaşamı üzerine bilgiler, genellikle, kendi şiirlerinden, halk söylentilerinden, kuşaktan kuşağa anlatılagelen menkıbelerden, bir de yakınlarının ya da başka ozanların onu anlatan şiirlerinden çıkarılır.
pir sultan abdal’ın yaşamı gibi ne zaman ve nerede öldüğü de kesin olarak belli değildir. onun ölümü üzerine çok sayıda rivayet bulunmaktadır. pir sultan abdal’ın safevi taraftarlığı ve bu taraftarlığı sebebiyle katılmış olabileceği birtakım kalkışmalar dolayısıyla sivas’ta belli bir süre hapsedildiği ve akabinde de bugün kepçeli olarak bilinen yerde bir zaman kendisinin müridi de olan sivas valisi hızır paşa tarafından astırıldığı rivayet edilmektedir. pertev naili boratav’ın tespit ettiği rivayete göre, sofular köyünde yaşayan hızır, banaz’a gelerek pir sultan abdal’a mürit olur. belli bir zaman sonra pir sultan abdal’a “pirim bana himmet ver de bir makama geçeyim, büyük adam olayım.” der. pir sultan, “ulan hızır, ben dua ederim, sen büyük adam olursun, paşa, vezir olursun, gelir beni asarsın.” der. pir sultan’ın himmetiyle istanbul’a giden hızır, paşa (vali) olarak sivas’a döner. hızır paşa, şeyhi pir sultan’ı bir gün makamına davet eder ve ona ikramlarda bulunur. pir sultan, ikramları haramla elde edilmiş şeyler olduğunu düşündüğü için yemeyi kabul etmez. hatta köpeklerinin bile bu haram şeyleri yemeyeceklerini söyler. gerçekten de köpekler önlerine konan yemekleri yemezler. hızır paşa, bu yapılanları hakaret olarak görür ve pir sultan’ı toprakkale’de hapseder. bir zaman sonra içinde ‘şah’ sözcüğü geçmeyen üç şiir söylerse pir sultan’ı affedeceğini söyler. pir sultan sırasıyla, hızır paşa bizi berdar etmeden / açılın kapılar şah’a gidelim; kul olayım kalem tutan eline / kâtip ahvalimi şah’a böyle yaz ve ala gözlü pirim sen himmet eyle / ben de bu yayladan şah’a giderim ayaklı şiirleri söyler. hızır paşa, bu üç şiiri dinledikten sonra pir sultan’ın asılmasını emreder. pir sultan abdal asıldıktan sonra hırkasının darağacında asılı kaldığı kendisinin ise sivas’ı, dört farklı yönden terk ettiği halk arasında yayılır (boratav ve gölpınarlı 1943: 35-39).
pir sultan abdal, bağlandığı tarikatın din anlayışını, dünya görüşünü yansıtmak ya da derinleştirmek için soyut şiirler yazan bir sanatçı değildir, doğrudan doğruya başından geçenleri, kavgasını, özlemlerini, katlandığı acıları, yaşamının türlü yönlerini yansıtan somut şiirler yazmıştır. halk edebiyatımızın yüz aklarındandır.
pir sultan abdal’ın yaşamı gibi ne zaman ve nerede öldüğü de kesin olarak belli değildir. onun ölümü üzerine çok sayıda rivayet bulunmaktadır. pir sultan abdal’ın safevi taraftarlığı ve bu taraftarlığı sebebiyle katılmış olabileceği birtakım kalkışmalar dolayısıyla sivas’ta belli bir süre hapsedildiği ve akabinde de bugün kepçeli olarak bilinen yerde bir zaman kendisinin müridi de olan sivas valisi hızır paşa tarafından astırıldığı rivayet edilmektedir. pertev naili boratav’ın tespit ettiği rivayete göre, sofular köyünde yaşayan hızır, banaz’a gelerek pir sultan abdal’a mürit olur. belli bir zaman sonra pir sultan abdal’a “pirim bana himmet ver de bir makama geçeyim, büyük adam olayım.” der. pir sultan, “ulan hızır, ben dua ederim, sen büyük adam olursun, paşa, vezir olursun, gelir beni asarsın.” der. pir sultan’ın himmetiyle istanbul’a giden hızır, paşa (vali) olarak sivas’a döner. hızır paşa, şeyhi pir sultan’ı bir gün makamına davet eder ve ona ikramlarda bulunur. pir sultan, ikramları haramla elde edilmiş şeyler olduğunu düşündüğü için yemeyi kabul etmez. hatta köpeklerinin bile bu haram şeyleri yemeyeceklerini söyler. gerçekten de köpekler önlerine konan yemekleri yemezler. hızır paşa, bu yapılanları hakaret olarak görür ve pir sultan’ı toprakkale’de hapseder. bir zaman sonra içinde ‘şah’ sözcüğü geçmeyen üç şiir söylerse pir sultan’ı affedeceğini söyler. pir sultan sırasıyla, hızır paşa bizi berdar etmeden / açılın kapılar şah’a gidelim; kul olayım kalem tutan eline / kâtip ahvalimi şah’a böyle yaz ve ala gözlü pirim sen himmet eyle / ben de bu yayladan şah’a giderim ayaklı şiirleri söyler. hızır paşa, bu üç şiiri dinledikten sonra pir sultan’ın asılmasını emreder. pir sultan abdal asıldıktan sonra hırkasının darağacında asılı kaldığı kendisinin ise sivas’ı, dört farklı yönden terk ettiği halk arasında yayılır (boratav ve gölpınarlı 1943: 35-39).
pir sultan abdal, bağlandığı tarikatın din anlayışını, dünya görüşünü yansıtmak ya da derinleştirmek için soyut şiirler yazan bir sanatçı değildir, doğrudan doğruya başından geçenleri, kavgasını, özlemlerini, katlandığı acıları, yaşamının türlü yönlerini yansıtan somut şiirler yazmıştır. halk edebiyatımızın yüz aklarındandır.
devamını gör...
lgbt
kimin kimi sevdiğini* bile siyaset malzemesi yapan siyasilerin vazgeçilmezidir.
devamını gör...
baban gelsin seni dövdürtmezsem diyen anne tipi
der ama kıyamaz anneler. uğraşamadığı çocuğun biraz gözü korksun ister. aslında yanlış bir davranıştır ama kadını da anlamak lazım. kendimden biliyorum zehir ediyordum hayatı, 5 dakika durmuyordum her gün ayrı bir olay. yinede kıyamaz anneler çocuklarına.
devamını gör...
avrupa merkez bankası
merkezi almanya’nın frankurt şehrinde bulunan ve avrupa birliği'nin para politikalarını oluşturan ve yürüten örgüttür. 1 haziran 1998 tarihinde kurulmuştur. tam bağımsız çalışan avrupa merkez bankası’na, üye ülkelerin hükümetleri hiçbir şekilde müdahale edemezler.
devamını gör...
rüyada görülen en ünlü kişi
pandeminin en patlak dönemlerinde fahrettin koca'yı görmüştüm. birlikte vaka sayılarını nasıl azaltabiliriz diye tartışıyorduk. taktik veriyordum. sanırım pek işe yaramamış benim tavsiyeler üzgünüm.
devamını gör...
sıkça söylenen yalanlar
her gün, herkesin, herkese "iyiyim" demesi.
devamını gör...
cuma namazına giderken dedikodu yapmak
nasıl bir dedikodu yapıyor olabilirler acaba? bir kafamızda canlandıralım..
cengiz dayı: duydun mu muhittin, geçen gün ikindi namazında bizim kemal tutamamış, e prostat var tabi zor bitirmiş namazı.
muhittin: he lan cengiz, ben gördüm onu önümden zor kaçtı köftehor, e ben onun gençliğini de bilirim, yaptığı hovardalıklara saysın hırbo.
cengiz dayı: deme lan öyle, en azından gelip kılmaya çalışıyor adam.
muhittin dayı: ben derim abi, 20 sene önce cuma namazına götüremezdik ibineyi, hadi kemal ezan okunuyor derdik, siz gidin, benim ferideyle maçım var, ehe ehe ehe diye sırıtarak giderdi. şimdi prostat tabi, yaş kemale erdi buraları hatırladı.
cengiz dayı: boşver oğlum günah günah, gıybet. şurada iki rekat namaz kılacağız sevabı falan kalmadı.
muhittin dayı: ne var ağbicim yalan mı söylüyoruz? olanı söylüyoruz.
o sırada karşıdan görülen kemal: selamun aleyküm muhittin, cengiz. nasılsınız yav?
muhittin: vay aslan kardeşim benim, iyiyiz sen naslsın? bla bla bla .. mevzu uzar gider.*
cengiz dayı: duydun mu muhittin, geçen gün ikindi namazında bizim kemal tutamamış, e prostat var tabi zor bitirmiş namazı.
muhittin: he lan cengiz, ben gördüm onu önümden zor kaçtı köftehor, e ben onun gençliğini de bilirim, yaptığı hovardalıklara saysın hırbo.
cengiz dayı: deme lan öyle, en azından gelip kılmaya çalışıyor adam.
muhittin dayı: ben derim abi, 20 sene önce cuma namazına götüremezdik ibineyi, hadi kemal ezan okunuyor derdik, siz gidin, benim ferideyle maçım var, ehe ehe ehe diye sırıtarak giderdi. şimdi prostat tabi, yaş kemale erdi buraları hatırladı.
cengiz dayı: boşver oğlum günah günah, gıybet. şurada iki rekat namaz kılacağız sevabı falan kalmadı.
muhittin dayı: ne var ağbicim yalan mı söylüyoruz? olanı söylüyoruz.
o sırada karşıdan görülen kemal: selamun aleyküm muhittin, cengiz. nasılsınız yav?
muhittin: vay aslan kardeşim benim, iyiyiz sen naslsın? bla bla bla .. mevzu uzar gider.*
devamını gör...
uzun saçlı'nın yeri
ölmedim ama hafif sürünüyorum’ un tanımını görünce başlık sahibi yazarımızın tanımı okudum ve görselle karşılaştım. aslında bıyıklar olmasa sağdan bakınca biraz andırıyor beni tabi saç rengi farkıda var.(swh) bir gün böyle bir yer açarsam tabelasına; ” kafa sözlük yazar, çaylak ve yönetimine %25 indirim vardır.” yazdıracağım. çıkar çıkar gelirsiniz artık.
ordu perşembe ilçesine yolum düşerse ve hala mekan açıksa beş bardak çay içmeyi garanti verdiğim mekan.
ordu perşembe ilçesine yolum düşerse ve hala mekan açıksa beş bardak çay içmeyi garanti verdiğim mekan.
devamını gör...
moderatörlerdeki öz güven
ha adam buranın afedersiniz anasını belliyor ben şikayetçi olunca cevap ne biliyor musunuz? üslubunuza dikkat edin. kafa sözlükte değer mi görmek istiyorsun? troll olun troll.
troll ü şikayet ettiğim diye yediğim muamele. bu entry neden silinir? tanımsız imiş. adamın açtığı passat mı ferrari mi? başlığı tanım bizim ki değil, çoluk çocukla uğraşıyoruz. silinmeden burayı okuyan herkese selam.
edit: haa bir de özelden yazınca gider yapıyor bunu da belirteyim, sözlük içi mod muhabbetinin neden anonim olduğu belli oldu.
troll ü şikayet ettiğim diye yediğim muamele. bu entry neden silinir? tanımsız imiş. adamın açtığı passat mı ferrari mi? başlığı tanım bizim ki değil, çoluk çocukla uğraşıyoruz. silinmeden burayı okuyan herkese selam.
edit: haa bir de özelden yazınca gider yapıyor bunu da belirteyim, sözlük içi mod muhabbetinin neden anonim olduğu belli oldu.
devamını gör...
kız arkadaşına mini etek giydirip sokaklarda gezen tip
şşş alooo kime ne benim ne giyeceğimden ya da vaziyetim neden erkek arkadaşıma etiket olacakmış kim açtı bu başlığı??? ben nerde ne giyeceğimi bilmiyor muyum?
devamını gör...