ben şekil yapmıyorum, yapıyorum şekil oluyor
devamını gör...

-20 senede bu kadar mı değişir bir şehir ha? nereye gitti bizim istanbul ha?
+neredeydin dayı? dışarıda mıydın?
-içerideydim.
devamını gör...

*yalnızlık insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. insan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder." der jung. belki de yalnızlığın en güzel tanımıdır bu. çünkü yalnızlık bir durumdan öte bir hissiyattır çoğu kez. fikirde yalnızlık, davranışta yalnızlık gibi de çoğaltabiliriz bu durumu. her birimizin bambaşka olduğu bir dünyada birbirimize hiç dokunmayan çizgilerden ibaretmişiz gibi hisseder insan bazen. sorunu kendine sorar, çözemez, boğulur. anlarız ki belki de kaderimizdir yalnızlık.
devamını gör...

çok mutlu oldum bir daha aynı şekilde yardım yapmak ısterlerse inci ablaya destek vermelerini ümit ediyorum.
devamını gör...

kıymetini bilen için güzel bir eylem.

2-3 haftadır kuzenimle birlikte görüntülü arama eşliğinde spor yapıyoruz. ek olarak da 16-8 aralıklı oruç uygulamaktayız. başlarda -eğer daha öncesinde bir spor geçmişiniz yoksa ve işe chloe adlı sevimli kızın videolarıyla hardcore şekilde başlamışsanız- sağlam kas ağrıları çekebilirsiniz ertesi günlerde. fakat programı bir parça hafifletip devam ettik biz ve şu anki program daha makul geldi, kaslar yine ağrıyor ama daha hafif şekilde.

şimdilik 2 günde bir (dışarıda işim olursa 3 günde bir) yapıyoruz. daha önce yürüyerek gittiğim uzun bir yolun, eve dönene kadar olan kısmıyla birlikte ilk çeyreğinde yorulurken, şimdi aynı yolun eve dönüş son çeyreğine kadar evden daha yeni çıkmış gibi zinde hissediyorum.

kendi evinizin temizliğinde ve rahatında spor yapmak salona kıyasla çok daha iyi. bu arada ev pek de büyük sayılmaz ama bir şekilde yapılıyor işte istekli olursanız.

bakalım şimdilik iyi kötü bir düzen tutturduk. sonrasında ne olur bilmem.
devamını gör...

sözlük yazarlarının özgüvenleri gerçekten şaşılacak boyutta. saramagolar, sabahattin aliler, orhan pamuklar, dosteyevskiler, marquezler havada uçuşuyor. bu özgüvene sebep olabilecek şeyler neler olabilir? sözlük yazarlarının edebi bilgi birikimleri yüksek olabilir. edebiyat ile ilgili fikirleri hiç olmayabilir. bu başlıktaki “abartmak” eyleminin kimler tarafından yapıldığının ayırdında olamayabilirler. ilk şıkka pek ihtimal veremiyorum. edebiyatın biraz da tevazu oluşturmasını bekliyorum.

edebiyat ile fazlasıyla haşır neşir olmuş kişiler ortaya bir fikir atacağı zaman oturup biraz düşünürler. mesela şunu kolay kolay yazmazlar, “bence ‘körlük’ çok abartılmış bir kitap. elli sayfadan fazla okuyamadım”. yani senin okuyamamanın bu kitabın abartılması ile nasıl bir bağı olabilir. hayır okuyamamışsın ki, abartıldığını nasıl anladın.

kim abartıyor peki bu kitapları. instagram’da takip ettiğiniz kahveli fenomenler abartıyorsa bilin ki o bir abartma değil, içini boşaltmadır. bir kitabın abartıldığını düşünüyorsanız eğer kimlerin abarttığına bakmak gerekir.

mükemmel bir metin dahi çok fazla karşınıza çıktığında, aşırı maruz kalmanın bıkkınlığını yaşayacaksınız. fakat bu o metnin iyi olmasını değiştirmeyecek. bir kitabın sizin için gerçekten nasıl olduğunu anlamanın yolu onu ön yargısız okumaktır. sizi aldatan referans aldığınız kahveliler ve market raflarıdır.

bir genç bir rehinciyi öldürmek istemiş ama istemeden başka bir kadını da baltayla öldürmüş. sonra vicdan azabı çekmiş. suçun cezası vicdan azabıymış. ee ne var bunda bu kadar abartılacak.

bu mudur yani?
devamını gör...

biraz kafa karıştırayım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çekilin keçi çobanı geldi , şimdi kıymetli vezirköprülüler bazıları oturmayı tavsiye ediyor ya , sakın! hani ben sessiz sakin durayım o köpekte bana ilişmez falan demeyin , lütfen. bakın yerler , fiziki anlamda yerler. oturun diyorlar ya , oldu olacak bir küçük rakı açıp felsefe de yapın bari ?

köpeklere karşı güçlü durun ve üstesinden gelebileceğiniz miktarı iyi analiz edin. mesela 1 tane var ve azgınsa yelek , ceket ya da atkı gibi malzemeleri sol kolunuzu ve elinizi koruyacak şekilde sarıp savunma durumuna geçmelisiniz. velev ki köpek sol elinizi ve kolunuzu ısıracak olsa bile süspansiyon görevi görecek ve sağ elinize aldığınız taş yahut sert cisimle fiziksel olarak köpeği hırpalayacaksınız. ben bununla çok kez sağ çıktım bu kavgalardan.

ancak 3-5 köpek varsa , kaçanın anası ağlamazmış , kaçamayacaksanız da en güzeli dua :)
devamını gör...

hiç uğraşamam elin ölüsüyle, pis pis kokar birde onlar şimdi.
ama uzaylılar öyle mi, teknolojik gemileriyle gelecekler, hepsi delikanlı çocuklar.
bence de uzaylılar gelsin.
devamını gör...

sözü ve bestesi (bkz: sarper özsan)'a ait olup, tiyatro oyun müziği için yazılmıştır. müzik evrenseldir. her ne kadar komünizm ve komünizm edebiyatından tiksinsemde komünist şarkıları ve marşları gerçekten insanı dinlerken etkiliyor ve mest ediyor.
devamını gör...

sürekli kendini anlatan, durmadan kendinden bahseden, her olayı kendine bağlayan insanlar... gerçekten çekilmiyorsunuz.
devamını gör...

ismail saymaz çok güzel konuşmuş. cahil cühelayla susarak mücadele edilmez. "korktu" derler, "kaçtı" derler. kendisi de bunun son derece farkında olarak açmış ağzını yummuş gözünü. ve yanlışlanabilecek tek kelime de etmemiş, söylediklerinin hepsi ayan beyan ortada olan şeyler. hakkını vermek gerek, helal olsun.

hülya hökenek'i tanımam etmem. şimdiye kadar rast geldiğim bir insan değil. iyi ki de öyleymiş. süreci son derece profesyonellikten uzak, bir hayli kötü modere etmiş. hele sonlara doğru olan ağlamaklı konuşmasıyla tüy dikmiş.

son olarak, rica ediyorum doğu perinçek için "dr." unvanı kullanılmasın. istediği kadar akademik kariyer yapmış olsun, doğu perinçek'ten bahsediyoruz. doğu perinçek.

yesinler bakalım birbirlerini. habertürk bu ara çok göze batıyor. üst düzey bir iki kadro değişikliği yakındır.
devamını gör...

zamanla edinilmiş olumsuz tecrübelerin neticesidir.
devamını gör...

soru soran kişiyi, sorularla yönlendirerek cevaba ulaştıran zeka.

--- alıntı ---

öğrenci:
 eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir? mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı? hem çok mümkündür ki daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.

bunun üzerine sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o öğrencisine önce sorar.

¦ bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur?

öğrenci:

¦ elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.

sokrates:

¦ peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?

öğrenci:

¦ elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.

sokrates:

¦ peki bize yine söyler misin bir gemide yüz yolcu bulunsa geminin nerede-nasıl ve hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir yoksa o yüz yolcu mu?

öğrenci:

¦ eğer yolcular içinde denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır.

sokrates:

¦ peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez, herkes bildiği yerde konuşmalı ve her iş ehline verilmeli?

öğrenci:

¦ pek tabi olması gereken budur.

sokrates:

¦ peki o halde bize yine söyler misin kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi? hem sen de kabul ettin ki bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur… ''


--- alıntı ---
devamını gör...

kardeşimde olan rahatsızlıktır. 15 günde bir 3 saat süren enzim tedavisi ile gelişmesine engel olan durumlar azaltılır. çocuklarda plt düşüklüğü, büyüme geriliği ,dalak ve karaciğer büyümesi hastalığın teşhis edilmesini kolaylaştırır.
devamını gör...

yargı yolunu kapatıp sadece bir kişinin ağzından çıkacak söz ile o kişiye yargı dağıtabilme hakkı tanımış yeni yasamızdır. hayırlı olsundur. zaten bu beklenirdi, ne diyeyim ki?
devamını gör...

buyrun;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
beylerbeyi sarayı’nı inşa ettiren 32. osmanlı padişahı sultan abdulaziz'in 1872'de yaptırdığı heykel ilk osmanlı padişahı heykeli olma özelliğini taşır. heykel, padişahın siparişi üzerine ingiliz heykeltıraş charles fuller tarafından yapılmıştır.
sultan abdulaziz, iktidarını görselleştirmek amacı ile bu heykeli yaptırmıştı ancak halkın tepkisinden çekindiği için, beylerbeyi sarayı'nın içine yerleştirdi. heykellerin, tapılan birer "put" değil, anıt niteliğindeki simgeler olduğunu halka anlatmak için çalışmalar yaptı.
daha sonraki padişahlar da heykellerin tapınma öznesi ve ögesi değil, kültürel ve estetik değerde sanat abideleri olduğunun halkça bilinmesini istedi. halk zaman içinde heykele alıştı. hatta 1882’de italyanlar beyoğlu’nda balmumu heykel sergisi açınca halk herhangi bir tepki vermedi. aksine heykel sergisi halkın epey ilgisini çekti.
osmanlı zamanında padişahların desteği ile başta ihsan özsoy olmak birçok ünlü heykeltraş yetişti. malum kesim atatürk heykellerini “dinimizde putperestlik yoktur” deyip tahrip etmeye çalışırken osmanlı padişahının heykeline ses çıkarmamakta.
devamını gör...

goodfellas (1990), yönetmen martin scorsese'nin ustalık eseridir. film, eski mafya üyesi henry hill' in gerçek hayatını ve mafyanın içinde geçirdiği 30 yılı anlatıyor. adet olduğu üzere bundan sonrası spoiler:

--! spoiler !--

bu filmi benim için özel yapan o kadar çok şey var ki... kusursuz olarak nitelendirebileceğim bir film. hem teknik anlamda hem de hikaye anlamında ilk dakikadan son dakikaya kadar sürükleyip götürüyor.

filmde joe pesci' nin muhteşem oyunculuğunu ve karakterle bütünleşmesini hemen farkedebiliyorsunuz. bu filmle “en iyi yardımcı erkek oyuncu” oscarını aldı ama filmin odak noktası o. hele sinema tarihine geçen “funny how” sahnesinde döktürüyor:


bu filmle starlığa adım atmak isteyen ray liotta ise henry hill’ i çok iyi oynamış. usta yönetmenin elinde iyice şekillenmiş gibi dursa da sonraki kariyeri beklentilerin çok altında kalmıştır.

robert de niro ise benim fikrime göre geri planda kalmış. gene klasik ağzını burnunu çarpıtarak rol kesmeleri mevcut ama sanki joe pesci’ ye ben bu filmde seninle başa çıkamayacağım demek istemiş.

scorsese'nin önceki filmlerini izlemiş ve kendisinin tarzını az çok bilen biri bu filmde önceki filmlerinde kullandığı her teknik unsuru nasıl alıp mükemmelleştirdiğini görebilir. daha önce hiç scorsese filmi seyretmeyen ise adapte olmakta hiç zorluk çekmez. tam bir usta yönetmen işi. bunların dışında da filmin tamamen gerçek hikayelerden oluşması ve henry hill' in bizzat danışmanlık yapmış olması nedeniyle film bittikten sonra bile kendisinin hayatı ve yaşadıkları hakkında araştırma yapma ihtiyacı hissediyorsunuz.

mafya dünyasını oldukça gerçekçi, çarpıcı, ve mizahi bir şekilde anlatmayı başarmış bir başyapıt. tüm zamanlardaki favori filmlerimden biri.

sinema tarihindeki en uzun vertigo effect lerinden biri de bu filmdedir.


filmin ilk cümlesi, son sözüm olsun:

"as far back as i can remember i always wanted to be a gangster,"

--! spoiler !--
devamını gör...

müziğin evrensel olduğunu kanıtlayan yurdum insanıdır. elçilik görevini başarıyla yerine getirmiştir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim