1/10
bomboş geçen yine ders yapmadığım bir gün.
1 puanı da havanın güzelliğinden dolayı veriyorum.*
devamını gör...

elbet bir gün bakırköy'de buluşacağız...
devamını gör...

her an aldatılabilirsiniz.
ürkünç.
devamını gör...

ortaya bir teori atıyorum. inanan inanır, inanmayan neyse. şimdi online kısmının hemen yanında online/meşgul/ çevrımdışı durum seçenekleri bulunmaktadır. tanımınızı beğenen kişi online iken beğendiyse profil de son görülme kısmında online olduğu tarih ve saat yazar. bu kişi online olduktan sonra durumunu çevrımdışı yaptıysa hangi saat aralığında ve hangi tarihte girdiği gözükmez. doğal olarak online da iken son görülme kısmı tarihi ve saati görünür. demem o ki her şey durumum kısmımdaki online/ çevrımdışı kısmıyla alakalıdır. gizem çözüldü dağılabilirsiniz. (bkz: sözlüğün sherlock holmes yazarı)
devamını gör...

umurumda olmayan insanlardır.

isteyen istediği şekilde kullanır kardeşim.

millet ne kadar meraklı birbirinin yanlışını düzeltmeye yahu?
devamını gör...

sefiller kitabından etkilenmemle birlikte tanıdığım romantik akıma bağlı fransız şair, romancı ve oyun yazarı.
devamını gör...

"insanlar birbirlerine kızdıklarında aşağılamak için 'hayvan' derler. oysa hayvan kelimesinin aşağılama amaçlı kullanılması haksızlıktır. insanlar hayvanların sergilemedikleri nice ahlak dışı, insana yakışmayan davranış sergilerler de, yine de her zaman, her konuda hayvanlardan üstün olduklarını düşünürler. hiçbir köpek, sahibini evden uzaklara, mesela belgrat ormanları'na götürüp, tek başına bırakıp arabasına atlayıp kaçmaz. hiçbir kedi, sahibini çuvala koyup eve uzak bir yerde salıvermez. pek çok köpek, sahibi yere uzandığında telaşlanır, onu yerden kaldırmadan rahat etmez; uzaklara bırakılan kediler ve köpekler, kilometrelerce yol kat edip -aslında kendilerine ait olmayan- evlerine dönerler. yani hayvanlar insanlara oranla daha sadıktırlar, dostlarına haksızlık etmezler; bu arada adlarının hakaret amaçlı kullanılmasını da hak etmezler."
miyase'nin kuzuları - üstün dökmen.
devamını gör...

erdoğan'ı zor durumda bırakmak için intihar ediyorlar, bunlar zaten fetöcü, pkk'lı, dhkp-c'li, ışid'çi, affedersiniz ermeni, israil dölü dese inandırıcı olabilirdi.
bitcoin yüzünden intihar eden yok, akşam evinde sofraya yemek koyamadığı için intihar eden insanlar var bu ülkede.
tabii bir akit'e bunu anlatmanız gereksiz. kendisi de it gibi bilmesine rağmen, yarattıkları siyasal din bunu gerektirir.
ölmeyi tercih etmiş insanların arkasından bu şekilde konuşmak en basit tanımıyla ahlaksızlıktır.
lakin bu adamlarda eksik olan şey sadece ahlak da değildir.
devamını gör...

sadece 92 tanımı olmasına rağmen 150 takipçisi olan yazar.*
devamını gör...

hakkıyla okuması sahi yürek isteyen bir italo calvino kitabı. ben bir aylık süreçte ancak bitirebildim ve müthiş zorlandım.

hani romanların ilk 10-15 sayfası okuyucuyu içine almak üzere yazılır da olaya adapte olursunuz da sonuna kadar havuz kaydırağı gibi akar gidersiniz ya işte bu kitap neredeyse 10 tane farklı romanın ilk 10-15 sayfasından oluşuyor. kitaptaki kahramanlar -ki calvino erkek okuyucu ve kadın okuyucu olarak nitelendiriyor bu kişileri- tam bir kitaba başlıyorlar, kitap 15 sayfa sonra bitiyor. devamını ararlarken başka bir kitaba başlıyorlar, o da bitiyor. derken böyle devam ediyor. hikayeler anlatılıyor ama sizi bir yere varamıyorsunuz. yani kaydıraktan kaymaya başlıyorsunuz yarı yolda durup güç bela yukarı çıkıyorsunuz. sonra bir daha bir daha. havuz yok.

aslında müthiş interaktif bir kitap deneyimi sunuyor size yazar. kitaptaki erkek ve kadın okur tam olarak sizin vereceğiniz tepkileri veriyor. fakat bir o kadar da yoruyor kitap insanı.

muhtemelen yanlış kitaptan başladım calvino'ya.
devamını gör...

gazze- israil çatışması zamanları yani 2009'da israilde düzenlenen jerusalem prize'a (kudüs ödülleri) davet ediliyor yazarımız. çevresi tarafından ''eğer gidersen eleştirilerin odağı olursun, gitme'' önerilerine daha doğrusu uyarılarına maruz kalıyor fakat o gitmeyi seçiyor. ödül konuşması sırasında ise yumurta-duvar metaforunu israillilerin gözlerinin içine baka baka kullanıyor, mükemmel bir konuşma yapıyor.

--- alıntı ---

yüksek taş bir duvar ile o duvara çarpıp kırılan bir yumurta varsa, ben her zaman yumurtadan yanayım. evet, duvar ne kadar doğru, yumurta ne kadar yanlış olursa olsun ben yumurtanın yanındayım. çünkü her birimiz bir yumurtayız. her birimiz kırılgan kabuğumuzun içinde nadide birer ruhuz... ve hepimizin karşısında bir duvar var. bu duvarın adı sistemdir. duvarın bizi koruduğunu zannederiz ama o bazen kendi bildiğini okur ve bizi öldürmeye, bize başkalarını öldürtmeye başlar, soğuk, etkin ve sistematik biçimde. duvar çok yüksek, çok güçlü ve çok soğuk. bir gün barışa kavuşacağımızı umuyorsak, bu zafer nadide ruhlarımızın birlikteliğiyle elde edeceğimiz sıcaklık sayesinde mümkün olacak. duvarın, yani sistemin, ruhu yok. onun bizi kullanmasına, bildiğini okumasına izin vermemeliyiz. bizi sistem meydana getirmedi: onu biz meydana getirdik. işte size söyleyeceklerim bu kadar.

--- alıntı ---
devamını gör...

askerde önümüze gelenden 50 krş dilene dilene 1 kilo çilek alıp yedik 3 arkadaş. tebessüm ettiren bu değil. yaklaşık 2 saat sonra mutfakta çilek temizlemek için adam arıyorlardı. 2 kişi gittik hem temizledik hem yedik. yaşasın çilek faşizmi.
devamını gör...



çok fazla var ama ancak bu şarkının giriş kısmı beni hala benden alır.
devamını gör...

artık maskelerimizi çıkarabiliriz.
devamını gör...

kalbim bazen "biz" için öyle umutsuz bir vaka haline geliyor ki oturup ağlayasım geliyor. beni yine umuda boğan kalbimdeki yerin, gülüşlerin ve güzel kalbin sevdiğimm.
düşünüyorum bazen ne istiyorsam olmuyor çok da bir şey istemiyorum ama olmuyor işte. istemiyorum bir şey artık.
bazen de olmuyorsa hayırdır deyip içimde örseliyorum üstüne gitsem olmadıkça deli oluyorum çünkü.
ayrılalım diyoruz yok olmuyor. mesafe, maddiyat, aile her şey engel gözümde. bu engeller hallolacak bir gün inanıyorum.
kalbin engelini aşamam sadece. gerisini aşarım, şimdi olmasa da aşarım biliyorum. bana bu aşma gücünü veren sen'sin.
seni seviyorum.
bazen buzdolaplı ruhuma bakma sen, senin yerin her zaman sıcacık, cıvıl cıvıl, çocukların güldüğü yer gibi.
ellerin var ya senin sıkıca tutacağım onları. bu engeller hep şeytan işi. gülüşlerin benle olsun, sarılayım, içime atayım seni.
sen içimde öyle güzelsin ki şunu unutma kimse sen gibi olamaz, kimseyi koymam yerine.
bunu hissettiremiyorum biliyorum ama inan ki böyle.
sana böyle kötü bir kelime edeni kesesim geliyor, yargılarıyla bilip bilmeden hareket edeni hiç sevmedim biliyorsun.
gülüşüne yandığımmm, bir tanemsin...
devamını gör...

eylül 2019'da katıldığım tur. hep aklımdaydı ancak (bkz: chernobyl) dizisini izledikten sonra kesin karar verdim. tabii çok çekincelerim vardı, sonuçta hala radyasyonlu bir bölge, sağlığa zarar verebilme olasılığı çok yüksek.

tüm bu tereddütlerime rağmen get your guide sitesinden 1 günlük grup turlardan satın aldım. 3 günlük olan turlar da var ancak kalmaya hiç gerek yok bence. turlar genelde 100 dolar civarında. tabii o zamanlar dolar 5,5 tl'ydi. sanki çok uzun zamandan bahsediyormuşum gibi oldu ama sadece 2 sene öncesi, neyse...

çernobil'e bireysel olarak gidermiyorsunuz çünkü o bölgeye girebilmek için izinler alınması gerekiyor ve sadece tur şirketleri alabiliyor o izinleri. bölgeye girerken de askerler, belgeleri ve pasaportları kontrol ediyorlar, sıkı bir denetim var.

kıyafetlerle ilgili dikkat edilmesi gereken hususlar var hatta tur içeriklerinde de yazıyor; uzun kollu üst giyilmesi ve bacakların da tamamen kapalı olması gerekiyor. ayakkabı olarak da kapalı, kalın tabanlı sneakers ya da bot giymek gerekli. ayakkabıda kalın taban istenmesinin radyasyon dışında bir sebebi var; pripyat terk edilmiş bir bölge ve çok fazla cam kırığı ya da parçalar var. ayaklara batma olasılığı çok yüksek. ben, tur sonrasında ayakkabım da dahil tüm kıyafetlerimi çöpe attım. n'olur n'olmaz.

eğer isterseniz tur boyunca kullanabileceğiniz radyasyon seviyesini ölçen dosimeter kiralayabilirsiniz. radyasyon seviyesi, normalin üzerine çıktığında cihaz sürekli ötüyor. özellikle 4 no'lu reaktöre yani patlayan reaktöre yaklaştığımızda cihazlar deli gibi ötmeye başladı. bu kısım sinir bozucuydu cidden. bir de şöyle bir bilgi öğrendim; radyasyon belirli bölgelerde toplanabiliyor. yani durduğunuz yerde cihazı toprağa yaklaştırdığınızda 0.0020 iken, 2 adım atınca 0.00050 olabiliyor. (radyasyon ölçü birimi sievert) ya da bazı nesnelerde daha fazla olabiliyor. ama en çok topraklı bölgelerdeymiş.

tur kapsamında pripyat şehrini ziyaret ediyorsunuz. çok üzücü manzaralar var. yarım kalmış hayatlar ne demek anlayabiliyorsunuz şehirde. her şey terk edilmiş, yarım bırakılmış. kasvetli ve hüzünlü.
bir binaya ve eve girme şansımız oldu; neredeyse yıkılmış, dökülmüş bir odada tuşları kırık, çürümüş bir piyano vardı. en çok etkileyen manzaralardan biriydi.

turu alırken öğlen yemeği seçeneği olan turu almanızı tavsiye ederim. hala işleyen bir merkez var ve sanki orada çalışıyormuş da öğlen yemeği yiyormuşsunuz, sovyet zamanında yaşayan bir vatandaşmışsınız gibi garip bir his veriyor. sanırım ortamın, tabak, bardak ve çatalların 80'lerden kalmasından dolayı.

çok ilginç bir deneyimdi. tereddütlerim olsa da iyi ki katılmışım, gidip görmüşüm diyorum. (ve tabii iyi ki dolar 5 tl'yken gidebilmişim)
devamını gör...

kafayı zorlamaktan, yormaktan, düşünmekten zevk alıyor olması muhtemel kişi.

lisedeyken pek sevmezdim ama şimdi tam tersini düşünüyorum. özellikle kuantum mekaniği söz konusu olduğunda, konuları son derece ilgi çekici bulduğumu ve okumaktan da, dinlemekten de aşırı keyif aldığını söyleyebilirim.

yalnız tabii üzerinde çok çalıştığınız bir konu varsa, kafanız yanabilir. ciddiyim bu konuda, fiziksel bir yanmadan bahsediyorum. bazen elimi tepeme dokundurduğumda aşırı derecede ısınmış olduğunu fark ediyorum. bir gün duman falan tütecek, eski bilgisayar kasam gibi patlayacak diye korkuyorum.
devamını gör...

birilerine göre terör saldırısı değil sanırım. her yıl orada teröre lanet okumak için gidenlere saldırmanın başka nasıl izahı var? aynı tren kazasında küçücük yavrularını kaybedenlere ceza vermek gibi bir kötülük. son çaresi çöp toplamak olan insanlar günde 20 lira kazanmasınlar diye şirket emirleriyle tutuklanmaları gibi.

suriye de iki askeri personeli cayır cayır yakan adamın ülkemizde bugün şirketler topluluğu olduğu ortaya çıktı. örnekler nice nice çoğaltılır da yürek el vermiyor. bunca kötülüğü organize etmeye nasıl yürek elverir anlamak imkansız. görüp de susmaya namus el vermiyor. ama hesap açıktır. sorulacaktır. kimse dünyayı bugünkü gücüyle hesap etmesin. yunan tregadyalarından beri en büyük ahmaklık budur. devran her zaman döner zira.

artık anlayın ki salt biz sosyalistlere, kürtlere, alevilere düşman değiller. kendi küçük çetelerinin ayağına taş değmesin diye herkese her kötülüğü yapıyorlar.
birbirimizin acısına yüz çevirmek kurtuluş yöntemi değildir.
devamını gör...

bir diğer adıyla iç denge olarak da bilinir.
canlıların iç ve dış değişimlerden zarar görmemek için belirli sınırlar içinde tutmak istediği değerlerdir. canlıların vücut içi değerlerini belirli sınırlar içinde tutma eğilimine homeostazi (iç denge) denir.

örneğin,

- paramesyumlar tatlı suda yaşayan bir hücreli canlılardır. hücrelerinin içine giren fazla suyu, kontraktil kofullarının çalışmasıyla hücre dışına atarlar. böylelikle iç dengelerini korumuş olurlar.

- insanlarda açlık durumunda kan şeker değeri düşer, gözlerde kararma olur. karaciğerden kana glikoz verilerek kan şekeri değeri normal değere getirilir.

kaynak: biyoloji dersi notlarıdır. bana ait değildir.
devamını gör...

bu ülkede adam yerine konmayan, maalesef dışlanmaya mahkum insanlardır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim