kısa ve özet geçilecekse eger, yaşar kemal'in de dediği gibi --- alıntı ---

insan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için acele etmez.

--- alıntı ---
devamını gör...

üst düzey bir iklim aktivisti olarak söylemek istediklerim var:

engellenemeyecek olandır.

insan virüstür derler ya, doğrudur bu. insan virüstür. aslında bakarsanız virüsten daha virüstür. virüsün virüs olma sebebidir. virüs gibi virüs virüstür!

insanın -pesimist bir çizgide- üremeyi durdurması gerektiğini savunanlar var. buna katılıyorum. ama pratikte imkansız bir şey olacağından elimizden bir şey de gelmeyecektir. ne de olsa her birimiz devlet denen mekanizmanın altında yaşıyoruz ve bundan çıkışımız yok. devletsiz toplum dönemi bitti. ve aslında bakarsanız bütün düşünsel gücümüz de devletin himayesi altında bir özgürlüğe sahip olabiliyor.

ne demek istiyorum? efenim, mantık bizi a noktasından b noktasına götürür ya, devlet bizi götüren araçtır. devlet, bizi konuşturan dildir. ve vs. vs. onca filozofun siyaset felsefesi yapması boşa değil. bilincimiz bir gerçekliğe sahip olsa da bu gerçeklik dışsal, yapay bir gerçeklik tarafından sınırlanıyor. (bazen. ama en demokratik (ki demokratik kelimesi belki uygun olmadı ama neyse.) ülkelerde bile böyledir bu.)

peki ya şu ekoloji ile ne ilgisi var diyeceksiniz devletlerin. dünya neyden oluşur? toprak ve su mu? peki suda ve toprakta kimler yaşar? biz! insanlar! devletler yani!

peki ya insan nasıl bir canlıdır? küstah, bencil. bu da evrimsel olarak doğal olandır. aslında empat kimselerdir insan olmayan. bunu birçok tanımımda belirtiyorum. insan, doğası gereği zaten bencil olmaya programlanmıştır. psikoloji de bizlere bunu söyler. ama insan farkındalık ve duyarlılık kazandıkça, işte o zaman bencillikten sıyrılıp başka bir şeyi içselleştirebilir.

işte bu insanlar, yani biz, devletlerin himayesinde yaşıyor ve devletleri yönetiyoruz. egemenlik millete aittir, modern hukuka göre böyledir. carl schmitt gibi adamlar yepyeni bir hukuk devleti kavramı üretip buna göre bir argüman oluşturadursun, bu hiçbir anlam ifade etmeyecektir günün sonunda, çünkü her halükarda ne sistem olursa olsun (ki marksizmin çökmesi de bu noktalara önemin yoğunlaştırılmamasıdır kanımca)-sistem ne olursa olsun insanlarca yaşanır. bu yüzden de yozlaşmaya her daim açıktır. bu yüzdendir ki dünya bir adalet arayışındadır halen. ve bu yüzdendir uluslararası bir hukukun olmaması. teoride güya var, pratikte ise hiçbir iz yok sanki.

jacques derrida'nın dediği gibi: dünya adalet olmadan başlamıştır ve sürekli ertelenmiş bir adaletin arayışıyla da bir gün sona erecektir.

uluslararası alanda şüphesiz bir zayıflık var ve bu dünyayı da etkiliyor. ekolojiyi etkiliyor çünkü denizler kirletiliyor. okyanuslar çöplerle dolduruluyor, balıklar katlediliyor. balık ticareti dehşet verici bir durumda! ve kimse umursamıyor, devletler para için, yalnızca para için belki de, evet, istediklerini yapma meşrutiyetini kendilerinde buluyor. istatistiklere girmeyeceğim hiç, hoşuma gitmez bu. ama tablo vahim. kutuplar deyip deyip duruyoruz... sadece diyoruz!

bu ekolojiyi bozan etkenleri sıralamaya gelmedim, bunun için de yazmıyorum. yazma sebebim çok kötü bir durumda olmamız. ekolojik denge yaşam demektir. yaşam ise bizlere gerekendir.

tabii üremeyi durdurmak isteyen kimselerce gerekmez de... ve anlarım onları da. insan bencildir. devlet başkanları şöhret için, milliyetçilik perdesi altında gizli bir sahtekarlıkla hareket ettiği için hiçbir yorum da yapılamaz belki. ne de olsa biz seçiyoruz. hem halen demokrasi işini çözebilmiş değiliz. modern hukuk devleti deyip duruyoruz da ne oluyor?

bu durumda ne yapmalı... sanırım çok çabalamalı. açıkçası radikal bir kararla bu alana yoğunlaşmaya karar verdim gibi gibi şu sıralar. daha yüce bir amaç yok. insanlar dünyayı batıradursun, batırmaya çalışsın, belki dünya kurtarılabilir. insanlar umurumda değil, yalnızca doğa. bu doğanın kıymetini bilemeyenleri umursamak kendimize de saygısızlıktır.

tuvalet molasından sonra yazdığım kısma geçelim: *

bir direniş başlatmayı düşünüyorum. belli bir bütçeye sahip gerçek bir topluluk. çünkü dünyanın neresinde çevreci topluluklar varsa da devletlerin kölesi oluyorlar. neticede para, doğanın canına okuyor. o yüzden burada belki yalnızca bir çıkış yolumuz var: uluslararası bir hareket başlatmak.

bu yüzden de uluslararası hukuka yoğunlaşacağım galiba. ve bir ihtimal bir şeyler için adım atabilirim. büyük işler de küçük adımlarla başlar hanımlar, baylar. bir fikirle. idealist olmanın çekiciliğine kanmayıp gerçek bir şeyler başarabilme olasılığı gözetilmelidir. başarının kuralı belki de budur, yani başarısız olma ihtimalini anlamak.

neyse. gece gece böyle bir yazı yazayım dedim. okuyanlara söylemim var, bu yazı kendini imha edebilir bir zaman sonra. blog siteme koyarım. her şeyi oraya rafa kaldırmayı düşünüyorum da...
devamını gör...

kahvenin kafeinsizleştirmesinde 3 aşama mevcuttur;

1-) doğrudan temas yöntemi
2-) swiss water yöntemi
3-) doğal kafeinsizleştirme yöntemi

kafeinsizleştirme işlemi kahve çekirdekleri henüz yeşil durumdayken yapılır. ve lezzetini bir miktar yitirir. çünkü çekirdeğe su veya basınçlı hava ile müdahale edildiğinde lezzeti ve aromatik özellikleri değişiklik gösterir.

en yaygın yöntemi etil asetat veya metilen klorür içeren kimyevi ayrıştırıcılar ile yapılanlardır. kahve buhara maruz bırakılır ve bahsettiğim çözücü ayrıştırıcı kullanılarak reaksiyona sokulur (durulanır).

doğal yöntemde ise kahveler bahsi geçen ayrıştırıcı maddelerle temasa geçmez. kahve çekirdekleri su içerisinde bekletilerek kafeinden ayrıştırılır. sudaki kafein ayrıştırılarak çekirdekler aroma ve bölge özelliklerini geri kazanmak üzere yeniden suya koyulur.

her iki yöntemde de kafein ayrıştırması yapılır. fakat kafeinsiz olarak satılan kahveler çekirdeğin yapısı gereği maksimum %97 oranında kafeinsizleştirilebilir.

günlük 100 mg. kahvenin dahi bağımlılık yaptığı araştırmalar sonucu kesinleşmiştir. insan sağlığının kafein direnç sınırı ise 300 mg. olarak esas alınmıştır. kafeinin çay ve kakaoda da mevcut olduğunu düşünürsek gün içerisinde ikram edilen içeceklere de dikkat etmemiz gerektiği bir gerçektir. bu tip araştırmalar ortaya çıktıkça kahvenin kafeinsizleştirilmesi daha çok ilgi görüyor.
devamını gör...

halk müziğine akademik bir bakışla önemli katkılarda bulunan saz sanatçısı.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kıçını yıkamayı bilmeyenlerinde atamla uğraşması sıktı artık. bu insandaki beyinse atamdaki neydi sorusunu sorgulamaktan bıhtım sözlük.
devamını gör...

aşı olmamak bir hak ise aşı olmayanla çalışmamak da bir haktır. sadettin bey de bu hakkını kullanıyor. verir tazminatı yollar. kimse de bir şey diyemez.
devamını gör...

2015-2017 yılları arasında kanal d'de yayımlanmış, yönetmenliğini ilk 60 bölüm çağrı vila lostuvalı sonraki bölümler
osman taşcı'nın senaristliğini ethem özışık' in üstlendiği 3 sezon 82 bölüm sürmüş aşk, polisiye, dram, komedi türünde bir dizi.

başrollerinde lker kaleli, burçin terzioğlu ve musa uzunlar yer alıyor.

dizinin konusu ve örgüsü poyraz karayel (ilker kaleli) üstünde dönmektedir. onun meslek hayatı, eski eşi, çocuğu, iş arkadaşları, aşkları, ihanetleri, sırtından vurulmaları üzerine oluşturulmuştur dizi.

adeta bir 'içerde musun?' vakası yaşanmıştır. polislikten çeşitli iftiralarla görevinden atılan poyraz karayel mafyanın içine sızmaya çalışmış ve bu maceraları konu almıştır.

diziye sürekli yeni karakterler girer ve heyecan hep korunmaya çalışır. bir aşk fırtınası barındıran dizi poyraz la ayşegül'ün (burçin terzioğlu) dillere destan aşkıyla daha çok dikkat çekmiştir. devamında zaten bu aşkta bitmiştir magazinel olaylar işte.

efendim ben tabi bu diziyi de tam manasıyla izlemedim. benim dizi izleme anlayışım misafirliğe gittiğim evlerde denk geldiğim bölümler ve fragmanlar üzerine kurulmuştur. bu diziyi sevme durumum youtube de sürekli ilker kaleli'nin yani poyraz kareyel'in 'kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde' sözlerini yaşayarak ifade ettiği yani 'unutamadım' parçasını söylediği videoyu izlemekle sınırlı sayılabilir. bunun dışında en fazla 3 bölüm o da baştan sona izlenmemiş durumdadır.

belki bir gün izlerim deyip izleyecek olanlara iyi seyirler diliyorum.
devamını gör...

мϋмĸϋɴdϋr.

ama değildir de.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

başka ülkelerle karşılaştırma yapmak mı?
bilemiyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
online derslerin herhangi bir yararı olmadığı açık; hem öğretmen hem de öğrenci adına.bu yıl da böyle giderse ‘eğitim’ adında bir şey kalmayacak.
ekran başı, yüzlerini görmeden seslerini duymadan duygusuz ve ruhsuz bir sınıfa ne verebilir öğretmen?
uykusundan henüz kalkmış zorla bilgisayar başına oturmuş, tüm motivasyonu tükenmiş öğrenci ne yapsın?
meb ne yapıyor acaba okul açılsın diye? sıraları onlarca yıl yenilenmemiş tıklım tıklım sınıflar, küçücük öğretmen odaları,hijyen dersen hiç yok.
umarım yanılıyorumdur.
devamını gör...

trt'nin müzik anlamındaki en iyi girişimi. üstelik tamamen ücretsiz bir uygulama. lisanslı ve reklamsız müzik dinleyelim diye youtube'a spotify'a deezer'a döktüğümüz paralar sonlanacak mı acaba?
edit: daha şimdi indirip birkaç dakikadır dinleyen biri olarak söyleyebilirim ki ses kalitesi youtube music'ten daha iyi. ara yüzde belli sıkıntıları var, eminim ki bunu da belli zaman sonra halledeceklerdir. helal olsun be! ücretsiz böyle bir uygulama yapmak, herkesin yapacağı iş değil.
edit 2: halk müziği ve sanat müziği listeleri efsanenin ötesinde bir şey. trt'nin 50 yıllık tecrübesi olunca türkü ve fasıl dinlemek bambaşka bir şey oluyormuş. ulan cyberpunk, dark electro vs. dinleyen adamdım ben. şimdi orhan hakalmaz'dan gönlüm ataşlara yandı gidiyor dinleyip olmayan sevdiğime ağıtlar yakıyorum.
devamını gör...

üreter yaralanmalarında kesin tanı için en duyarlı görüntüleme yöntemidir.
devamını gör...

tek başına inanmak yetmez dediğim düşünce.

başarmanın yarısı; mantıklı bir plan yapmak, yol haritası çizmek, ve bu plana uyulduğunda başarıya ulaşılacağına inanmaktır.

kalan yarısı da bu planı düzgünce uygulamaktan ibaret.
devamını gör...

cinsel kimligi ile insani yargılarsan.. elbette ispata çalışır.. velev ki eşcinsel sana ne bana ne.. ne acı bir durum escinselse.. hetero taklidi yapmak.. vallahi yatacak yeriniz yok..
devamını gör...

abartı olmadıkça beğendiğim tiptir. valla bana daha samimi geliyorlar , aile babası gibi. benim naçizane fikrim kimse kötü algılamasınn..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

nasıl evlendiniz diye sorarlarsa "kafa'larımız uyuşuyordu" diyebilmek için açılan başlık.
devamını gör...

herkes kafasına göre yazıp mezleke havasında kurtlarını döksün yeter. kaliteli kalitesiz ayrımına hiç girilmesin. öyle ki sözlükte bir kalite kontrol ekibinede rast gelmedim açıkcası. kimi kısır yapar kimi kısır döngüye girer kendi tercihi. ne edebiyat yapanı taşlarım ne goy goy yapanı. hepsinden yapılmalı * ama insanların hevesini kırmayın derim. adam alkışlama ve yerden yere vurma ölçüsünü kaçırmasak neredeyse harikayız. * sıfatlamalar, tanımlamalara inat yazın. sıkılıyorsanız bir hava alıp gelin.. (bkz: çıkın çıkın gelin) ister sokratı konuşun ister mahmut tunceri hepinize yetecek yer var. *..
felsefede yaparız ekibimizin içinde junior atakandan kant'a kadar geniş bir yelpaze var. ufak tefek trolleme çalışmalarıda yapıyoruz. toplanma aşamasında olduğumuz fiyonklu tsm grubu ile ağır metalci rock grubumuzda var*. herkes başka kafa kalite'yi bir çıkaralım aradan.
aramıza kimse girmesin
(bkz: kalan sağlar bizimdir)
devamını gör...

mümkünü yok.
denemeyin kırılırlar.
kul hakkı olur sonra, günaha da girersiniz.
helallik almadan da olmaz. cehennemlik olmak bile var işin ucunda.
devamını gör...

ilk defa prof. nicola scopinaro tarafından gerçekleştiren obezite cerrahisinde yapılan biliyopankreatik diversion isimli operasyona verilen özel isimdir.

bu operasyon malabsorbsiyon etkisi en yüksek bariatrik cerrahi seçeneğidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim