yeraltından notlar.
devamını gör...

sözlükte çaylak olmadığı için böyle bir başlığa gerek yok. bu tanımı gözlerim yaşlı ve elimde mendille giriyorum(buradan ekşideki ekşici arkadaşlara selam olsun)kafa sözlüğe uygun olan veritabanı için (bkz: yazarlardan mesaj bekleyen yazarlar veritabanı)
devamını gör...

evrenin rengi kozmik latte. evet yanlış duymadınız. john hopkins üniversitesinde görevli gök bilimciler tarafından yapılan araştırmalar sonucunda evrenin renginin kozmik latte olduğu ortaya çıkmıştır. karl glazebrook ve ıvan baldry isimli gök bilimciler, 2002 senesinde kainatın ortalama renginin yeşile çalan bir beyaz olduğunu öne sürmüştü. ancak bundan kısa bir süre sonra, 2003 yılında 200.000'den fazla gök adanın incelenmesi sonucu ortaya çıkan ışık araştırmalarında bu rengin yeşilimsi beyaz değil de bej renginde olduğu şeklinde düzelttiler.

bu çalışmanın başlangıcındaki asıl amaç evrenin rengini belirlemek değildi. çalışmanın asıl odak noktası yıldız oluşumlarını incelemek ve farklı galaksiler ve gök adaların spektral analizlerini yapmaktı. fraunhofer çizgileri şeklinde, çalışma esnasında spektral aralıklar içerisinde görüntülenen koyu renkli çizgiler daha yaşlı ve daha genç yıldızları gösterdiği öne sürüldü. karl glazebrook ve ıvan baldry'nin değişik galaksilerin ve yıldız oluşumlarının yaşını belirlemek amacıyla yaptıkları çalışma sonucunda evrenin rengine de değinmeleri farklı bir yaklaşım meydana getirdi. yapılan çalışmaların neticesinde, uzay zaman düzlemindeki bir çok yıldızın 5 milyar yıldan daha yaşlı olduğu kanısına varıldı. tüm bu yıldızların ve oluşumların geçmişte daha parlak olacağı düşünülerek, daha çok mavi yıldızların sarıya ve sonrasında da kırmızı devlere dönüştüğü düşünülerek evrenin renginin maviden kırmızıya doğru kaydığı anlaşıldı.

milyon ve milyar ışık yılları uzaklığındaki galaksilerden gelen ışık dünyamıza ulaştığı vakit, yıldızların çok daha genç ve çok daha mavi oldukları dönemlerde gelen ışıklar olması nedeniyle evrenin ortalama renginin saf beyaza kayma eğiliminde olduğu görüldü. ancak evrenin rengi kozmik latte. rengin isminin verilmesinde bir çok basın yayın kuruluşuna, üniversitelere, npr ve bbc gibi büyük haber kanallarına vs. danışıldı. yapılan tüm çalışmaların ardından isim olarak kozmik latte ismi seçildi. beyaz kozmik latte renginin on altılık üçlü değeri #fff8e7 olarak belirlendi. bu rengin renk skalasındaki değeri ise; srgb: 255, 248, 231; cmyk: 0, 2.7, 9.6, 0; hsv: 40o, %9.4, %90 şeklinde tanımlandı. bu tanımlama sonrasında evrenin rengi aşağıdaki renk olarak gösterildi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

(renk görseli evrimagaci.org'dan alınmıştır.)

şimdi diyeceksiniz ki nasıl yani ? evrenin rengi siyah değil mi ? o kadar kara delik, o kadar karanlık enerji dedik bunlar hepsi yalan mıydı ? hayır tabii ki de, kesinlikle yalan değil. ancak bu rengin fiziksel özelliklerini ve nörobiyolojik özelliklerini anladığımız zaman evrenin rengi olduğu kanısına biz de varabiliriz belki.

kaynakça gösterdiğim sayfada rengin fiziğini ve nörobiyolojik özelliklerini de bulabilirsiniz.

kaynakça:
1- evrimagaci.org/kozmik-latte...
devamını gör...

geçen her günün bir önceki günle aynı,sıkıcı ve bomboş bir şekilde ilerlemesi .
devamını gör...

aziz nesin olurdum.mizahımın sınırı olmazdı,başım beladan kurtulmazdı ama iyi ki de mizah var der cesaretle yazardım.sonuna kadar savaşır,her çelmenin kattığı başarıyı dumanı üstünde tüten kahvemle yudumlardım.matematik köyü açar,tek kurtuluşun egitimli çoçuklardan olucağını ve ülkeme beni sevmemesine rağmen çok büyük katkı bulunucağımı bilir ona göre yaşar ve yazardım.
devamını gör...

bazı tanımlarını sonsuz kere beğenmek istediğim yazarımızdır. bazen 'ulan acaba benim zihnimi okumanın yolunu bulup da mı yazdı bunları' dedirten tanımlar yapmıştır*. biraz taciz eder gibi okudum tanımlarını, mazur görür beni umarım. kendisine bol tanımlı, musmutlu bir ömür dilerim. var olsun.
devamını gör...



bir nevi başarısızlıklar veya şanssızlıklar üzerine yoğunlaşmış olan mühendis edward a. murphy jr tarafından ortaya atılan murphy kanunları için kaynak araştırması yapıldığında pek çok değişik hikaye ile karşılaşılıyor. konu hakkında yazılmış pek çok kitap da bulunuyor.

hikayenin başlangıcı kaliforniya’daki edwards hava üssü’nde 1949 yılına kadar gidiyor. murphy’nin, amerikan hava kuvvetlerinin mx981 kod adlı, çarpışma testi araştırma projesi sırasında john stapp tarafından meşhur edilmesine dayanıyor.

kanunun isim babası, o sırada mühendis bir yüzbaşı olan ed murphy. gerginlik ölçen algılayıcılarda kablolamadan doğan sürekli hatalardan bıkan murphy, kablolamayı yapan teknisyene kızgınlığını “bir işi yanlış yapmanın bir yolu varsa, bu adam onu mutlaka bulur” diyerek dile getiriliyor. buradaki komedi potansiyelini gören iş arkadaşları, murphy’nin bu cümlesi ve çeşitli varyasyonlarına “murphy’nin kanunları” adını veriyorlar ve aralarında esprili bir şekilde yaymaya başlıyorlar.
bu kanunların kapalı bir çalışma ortamı olan bu hava üssünden, halka ve dünyaya yayılmasının sebebi de yine john strapp. proje ile ilgili yaptığı basın toplantısında gazetecilere şöyle diyor: “yıllardır yaptığımız çarpışma testlerinin güvenle devam etmesi; murphy kanunları’na kalpten inanmamız ve kaçınılmaz olan sonuçları sürekli görmezden gelmemizden kaynaklanmaktadır!”.

bu basın toplantısı ve ardından murphy kanunu’nun bazı reklamlarda kullanılması, bir anda kamuoyunda bir ilgi patlamasına yol açmış ve “murphy kanunları” önce amerikan toplumunda, sonra dünyada bir anda büyük bir ilgi ile karşılaşmıştır.

bir kaç ay içinde “murphy’nin kanunları”, mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958′de de nihayet webster’in sözlüğüne girdi.

bir proje üzerinde çalışırken işlerin sürekli ters gitmesini eleştirmek üzere bir dizi kuramlar geliştiren murhpy, aynı yıllarda new york menşeli ‘harvey hutter’ yayınevi tarafından derlenerek bir kitap haline getirilince bir anda kendi adıyla anılan kuramları ile birlikte dünya çapında ün kazandı. teknoloji, aşk, askerlik ve hukuk ile ilgili günlük hayatta yaşanan sorunları gözler önüne seren ve zaman zaman da pratik çözümler sunan ‘murhpy kanunları’, 1949 yılından sonra başkaları tarafından da geliştirildi.


en bilinen kanunları:

"bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir."
"bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir."
"bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır."
"bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır."
"er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır."
"ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir."
"olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekir."
"ne kadar beklersen bekle istenmediği zaman gelecektir."
"çözülen her problem yeni problemler yaratır."
"her şey yolunda gidiyorsa, kesin bir terslik vardır."
"bir şeyle fazla oynarsanız, onu bozarsınız."
"bütün bir dönem kusursuz çalışan hesap makinesinin, matematik sınavında pili biter. (açıklama: her ihtimale karşın, beraberinizde pil taşırsanız, o da bayat çıkar)"
"hiçbir şey göründüğü kadar kolay değildir."
"piyangoda para kazandığınız gün, ölümünüze fazla kalmamıştır."
"bir şeyi anlayamıyorsanız, içgüdüsel olarak doğrudur."
"bir kişiye "masa boyalı, sakın değme!" derseniz, size inanmadan önce mutlaka masaya dokunacaktır."
"eğer kendinizi iyi hissediyorsanız, üzülmeyin geçer." [2]
"aradığınız bir şeyi en başından değil en sonundan aramaya başlayın.
"anlattığın bir şeyin dinlenme ihtimali, anlatma isteğinle ters orantılıdır
devamını gör...

aynı zaman diliminde hep vietnam’a hem de macaristan’a sefer düzenleyebilen; aynı yıl içerisinde hem myanmar’ı hem de polonya’yı istila edebilen bir garip imparatorluk. böylesi devasa bir lojistik ağını günümüz süper güçleri bile sağlayamıyor.

istila ettikleri yerlerde taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamalarıya meşhurdurlar. diğer istilacılar gittikleri yerin halkına bir şekilde boyun eğdirdikten sonra onlara iyi kötü bir yaşama hakkı tanımış hatta devşirme sisteminde olduğu gibi etinden de sütünden de faydalanmasını bilmişlerdi. ancak bu moğollar arkalarından nefes alan hiçbir canlı, ayakta kalan hiçbir yapı; bilcümle medeniyete dair hiçbir iz bırakmadan geçmişlerdi. örneğin; sivas’ı istila ettiklerinde sivas halkının tamamını katledip kafalarından kule, piramit gibi devasa şekiller yaptıkları yazılmış, çizilmiş. amaçları yalnızca öldürmek ve yağmalamaktı. insan bir haraca bağlar, vergi filan alır değil mi? bunları da yapıyorlardı elbet ama çok çok nadir. bu kadar büyümelerinin sebebi de yaşamak için yağmalamak güdüleriydi (bu özelliklerinden dolayı ışid’e çok benzetirim). zaten onları birleştiren liderleri (bkz: cengiz han) öldükten sonra koca imparatorluk anında dağılmış, cengiz’in oğulları arasında üleştirilerek un ufak olmuştur. zaten moğol artıklarının çoğu da kısa sürede türkleşmiştir.

ayrıca pastırma anadolu’ya bu arkadaşlar sayesinde gelmiştir. kendi lojistiğinden kendisi sorumlu bir moğol eri sağdan soldan çaldığı eti bozulmasın diye tuzlayarak atının eyerinin altına istiflermiş ve sefer sırasında moğol’un altında kilometrelerce yol boyunca ezile büzüle pastırma olurmuş.

hacivat karagöz neden öldürüldü (film) moğolların anadolu istilasını gerçekçi bir şekilde beyaz perdeye yansıtan başarılı bir dönem filmidir.
devamını gör...

sevgiyle değil hijyen kaybıyla ilgisi vardır. yapmayın böyle iğrençlikler.
devamını gör...

sadece 2020 değil tüm geçen yıllara edeceğim bir kelime var boşluk.
devamını gör...

herkese olur mu bilmiyorum. bahsettiğim şey şizofrenik gibi gelebilir ama değildir. eski fotoğraflarda kendimi görünce tuhaf bir his gelir tam başlıktaki gibi. o günkü saf, temiz, kirlenmemiş kendini özlersin. bu günkü halinden biraz mahcubiyet duyarsın. daha iyi olabilirdi lan dersin. sonuçta üzgünüm çocuk der yola devam edersin.
devamını gör...

geçen bi videoya denk geldim kadının biri asansöre inek sığdırmaya calisiyodu sonrasında olanlar oldu.kadin kapiyla duvar arasinda sıkıştı kaldi.allah akil fikir versin.olmayacak şeyler icin caba harcatmasin.
devamını gör...

"ziya..." dedi içimden şener şen.
devamını gör...

sık sık gidilen butik kafe sıcaklığını hissettiğim platform.
devamını gör...

mazlum'u getirin bana
devamını gör...

cengiz aytmatov'un bir solukta okuyacağınız, hayatta kalma mücadelesini anlattığı öyküsüdür. uzun bir öyküdür, öyle geçer. sanırım yüz sayfayı geçmiş hikayeler için kullanılıyor bu ifade.
yazar'ın yakın arkadaşının yaşadığı ve bu etkileyici yaşanmışlığı ona anlatması üzere kaleme aldığı eserdir.

hikayede muazzam bir işleyiş var. anlatımda semboller ve mitolojik öğeler kullanılmış. bir çocuk kahramanın gözünden anlatılıyor tüm yaşananlar. sıradan bir yolculuğun belirsizlik dolu sonsuz yolculuğa dönmesi söz konusu. yazar; deniz kokusunu, susuzluğu, sis yüzünden gözün gözü görmemesini o kadar içten ve gerçekçi anlatmış ki, o çaresizliği hissetmemek elde değil. hikayeye dikkatli bakınca metaforlarla karşılaşıyoruz. bir çocuğun anne kucağından çıkıp baba ile avlanmaya gitmesi aslında erkekliğe atılan ilk adımı temsil ediyor. bir sandal içinde üç kuşak insanın varlığı ve çocuğun bu çaresiz yolculukta gideceği yere vardırılmaya çalışılması, kuşaktan kuşağa bilgi aktarımın,geleceğimiz olan çocuklara yapılan fedakarlıkların simgesi.

hikaye'de bir köpek aradım fakat sayfalar ilerledikçe, o köpeğin aslında bir dağ ismi olduğunu öğrendim. varılmaya çalışılan yol, size ulaşmaya çalışan heybetli bir dağ olarak simgelenmiş. dağ'ın görüntüsü koşan köpeğe benzetilmiş. bazı basımlarda kapağa konulan köpek resmi oldukça eleştiri almış. içeriği okumadan, anlatılandan bir haber basılan kapak resimlerine verilen tepkiyi çok iyi anlıyorum.

cengiz aytmatov'u kitaplarını okumayı seviyorum. arada tekrarlanan cümleler zihnimi bir süre kurcalıyor. bu kitaptaki tekrarlar aynen şu şekilde hafızamda;

mavi yarasa, su ver bana...

bu deniz kederim benim,
bu sular gözyaşlarım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sabahtan beri canımı sıkan kaçıncı haber sayamadim. gerçekten bu kadar mı düştük ya? adam 15 yaşındaki çocuğu kaçırıyor, yetmiyor üzerine bir de araya vali giriyor ve çocuk ailesine teslim edilmesine rağmen bu adam hapse girmiyor. daha sonra bu adam yine bu kizi kaçırmaya çalışıyor ve 3 kişinin yaralanmasina sebep oluyor? koskoca adam 15 yaşındaki kızdan ne istedin? alçak pislik.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
lisa hanımefendi oldu kendileri*
devamını gör...

tadını sevemediğim meyvedir. kalıbını gören de kavun tadı verecek sanır. yok, vermiyor. boşuna para harcamayınız papaya yerine papatya alınız. hiç değilse gözleriniz ve burnunuz bayram eder bi süre.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim