muhteşem bir doğal kokuya sahip olmaktır.
devamını gör...

büyüklüğe kim karar veriyor bilmem neyse konu o değil. asırlarca erkek egemen dönen dünyada toplumlar kadına hangi alanda ne kadar yer açtıysa kadın o kadar varlık gösterebilmiş. yazar, bilim insanı, ressam vb... bundan sonraki bütün benzer başlıklarda bu bitmek bilmeyen geyikleri çevirmeden önce bunu aklınıza sokun bence. yanlış yerden bakan bir görüşü düzeltmek için boşuna isim sıralamayın.
devamını gör...

ağrıdan bayılıp, merdivenlerden yuvarlanmıştım. resmen kâbustu.
devamını gör...

karanfilli çay yaptım* köyden de kestane geldi,fırınladım.ortadan kaybolmayın sıcak yiyelim.
devamını gör...

ben bir filmde görmüştüm.* orda; eğer intihar etmeyip beklersen, hayatının geri kalanını merak etmiyor musun? yani farzet ki intihar etmiş gibisin. o şekilde yaşayarak hayatının devamında belki güzel şeyler olacak ve sen tam da bu güzel şeyleri elde edecekken hayatına son verdin. zaten her insan ölümlüdür. ne olursa olsun kendi hayatına son vermek kadar kötü bir karar olamaz. hani derler ya en aydınlık zaman en zifiri karanlıktan sonradır diye. bence insanın ikinci annesi yaşadığı olumsuzluklardır. insanı bunlar büyütür.
devamını gör...

memleketimden insan manzaraları.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilişki içinde yaşanan her milim özel şey yiyişme, sex vs. ilişki bitse bile ilişki içinde kalır.
devamını gör...

kafamda birçok soru vardı ama neyse ki her şeyi bilen çay bardağım yanımdaydı.
devamını gör...

mustafa armağan denilen atatürk ve cumhuriyet düşmanı bir müptezelin iddiasıdır.

1940 yılında kurulan köy enstitüleri, 1946 yılında hasan âli yücel'in millî eğitim bakanlığı görevinden ayrılmasına kadar açık kalmıştır.

hasan âli yücel'den sonra millî eğitim bakanı olan reşat şemsettin sirer köy enstitüleri'ni köy öğretmen okulları'na dönüştürmüştür.

ismet inönü'nün 2.dünya savaşına girmemek pahasına aldığı (bkz: marshall yardımları)'nın ön şartlarından birisi köy enstitülerinin kapatılmasıdır.

ismet inönü, demokrat parti'nin ilk kapatılma teklifini reddetmiş, ikincisini onaylamak zorunda kalmıştır.
köy öğretmen okulları da 27 ocak 1954 tarihinde demokrat parti hükümeti tarafından kapatılmıştır.

inönü, 1954 yılında verdiği bir röportajda köy enstitülerinin neden kapatıldığını açıklamıştır.

köy enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem. bir babanın evladını kaybetmesinden duyduğu acı gibi duyarım, ama herkes zanneder ki hasan ali yücel’i tonguç’u isteyerek değiştirdim; köy enstitülerinin kapanmasına neden oldum diye benim hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm vardır; aslında o zaman bir sürü olaylar oldu. kurultaylarda enstitüler aleyhine bir cereyan başladı. ben bunların doğru olmadığını yerine giderek tespit ettim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledi. grubun büyük çoğunluğu köy enstitülerinin aleyhine döndü. bakanlar içinde köy enstitülerine karşı vaziyet alanlar çoğaldı. en çok da bu konuda köy enstitülerinden şikayet edilenlerin başında milli eğitim bakanı yücel’le, genel müdür tonguç hedef alınıyordu. o sırada ordudan, rahmetli mareşal fevzi çakmak’tan (1876 – 1950), o genelkurmay başkanlığından ayrılmadan önce, yoğun şikayetler başladı. mareşal, “ bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın ? ” diye soruyordu. mareşal bunu adeta bir mesele haline getirmişti. köy enstitüleri etrafında bu çok yoğunlaştı.

kaynak
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
depeche mode'un 1993 tarihli 9. stüdyo albümü.

albümden i feel you, walking in my shoes, condemnation ve in your room olmak üzere 4 single çıkmıştır.

depeche mode için, her anlamda değişimin en yoğun hissedildiği albüm denilebilir. müzikal anlamda violator ile başlayan, daha yalın ve vurgulu synthsizer kullanımı formülüne uygun şekilde hareket edilmiş, loop'a alınmış gospel tınıları ile kendini çok daha fazla hissettirmiştir.

albüm, depeche mode'da olduğu gibi hayranlar için de değişime neden olmuştur; albümü beğenen ve benimseyen bir kitle vardır, ancak grup gittikçe synth-pop'tan uzaklaşan, 90'ların değişen ana trend müziğine uygun, daha "rock" bir albüm ile karşımıza çıkmaktadır.

müzikal anlamdaki başarısını bir kenara bırakırsak sofad, depeche mode'un en "dibe vurmuş" albümüdür. albümün ilk kaydı, madrid'de kiralanan bir villanın stüdyo haline getirilmesi ile gerçekleştirilmiştir. en sancılı kayıt sürecinin yaşandığı albüm de denilebilir. sex&drugs and rock'n roll'un dibine vuran junkie bir solist, ortalıkta dolanıp mali işlerle uğraşan bir arkadaş, şarapçı bir söz yazarı/bestekar ile yetenekli bir prodüktorün bir araya gelmesi ve bu arkadaşların birbirlerini görmeye tahammül edemezken kayıt boyunca kendilerini villaya kapatmalarının sonucunda oluşan sancılı ortam, albümün bel kemiğini oluşturmaktadır. her ne kadar albümde ve albümdeki şarkılara çekilen kliplerde dini motiflere yer verilmiş olsa da inanç ve bağlılığın şarkılarının neye veya kime olduğu noktasında şeffaflık söz konusu değildir.

albüm, aynı zamanda grubun en uzun süren turnesine eşlik eden ana albümdür. 1993 yılında devotional tour ve bu turnenin beklenenden daha başarılı sürmesi sonrası 1994 yılında exotic tour gerçekleştirilmiştir. nitekim grup içi yaşanan çatışmalar ve aynı zamanda gruba katkısının yeteri kadar değer görmediğini düşünen alan wilder, albümün ilk kaydı esnasında gruptan ayrılmayı kafasına koymuşken bu kararını turne bitimine kadar ertelemiş, turne bitimiyle beraber gruptan ayrıldığını açıklamıştır.

her şey bi yana, rahatlıkla söyleyebilirim ki bu albüm depeche mode'un en dibe vurmuş albümü olmakla birlikte, grubun gerçek potansiyelini en iyi şekilde yansıttığı albümdür. martin l. gore lirikalite bakımından en sansürsüz ve vurgulu şekilde istediklerini ifade etmiştir; dave gahan'ın sesi her ne kadar madde kullanımından dolayı (göreceli olarak) eskisi gibi olmada da albümün genel havasına gayet uygundur; kuvvetlidir ama bir o kadar da bitap düşmüştür. alan wilder grupta yer aldığı son albümde istediği karanlık ve derin formattaki müziği yapabilmiş, iyi ki de yapmıştır. aynı zamanda müzikal yeteneğinin sadece synthsizer kullanmaktan ibaret olmadığını da göstermektedir, albümdeki back-drumming kit'ler, kendisi tarafından icra edilip kaydedilmiştir. sadece bununla sınırlı kalmayarak henüz 6 aylık tecrübeyle 1993 ve 1994 turnelerinde davulda adeta yardırmaktadır.

özet olarak baş tacı albümlerdendir, canlı performansı stüdyo kaydını aşan albümlerdendir aynı zamanda. dinleyin, dinletin efenim.
devamını gör...

bilhassa sözlükte açılan başlıklarda görülebilecek durum. şaka yollu veya ciddi bunu yazan insanlar var. evet bu bir gerçek maalesef gerçek, çevremizde sık sık gördüğümüz ve belki de içimizde de birilerini aldatan insanlar var. ama bunun olumlu bir yanı olduğu mu düşünülüyor gerçekten? yani bir insanı ne yolla olursa olsun aldatmak insani değerler açısından normal bir durum mu? hayır ben aldatılmadım aklınıza gelecek şekilde. ama insan ilişkilerindeki ufacık samimiyetsizlikler ya da yalan beni ciddi anlamda yaralayan bi durum. o zaman sende problem var kardeş mi diyorsunuz? hayır arkadaşım, neden birbirimize bunu yapmak durumunda olalım? neden kalbimiz olduğunu unutalım? neden sahtekarlığı normalleştirme suretiyle ona hayatımızda bir sandalye verelim? bu sorular öyle bir soru işareti... evet gerçek hayatta var ama bunu ifade edişimiz gösterişimiz bunu normalleştirebiliyor. normal algımızla insan yanımızdaki yaraları büyütüp beslemeyelim.
bu konuda bir yaram da yok. ben sadece empati duygusu gelişmiş biriyim. belirtiyorum çünkü bazı insanlar tamamen bu tarz şeylere yönelip asıl mevzuyu kaçırıyor. uzun yazmayacağım diyecektim başlangıçta bir cümle yazıp bırakacaktım ama uzadı biraz. ne zamandır bu başlığı açmak aklımdaydı.

mesele şu; aldatmanın normalleştirilmesi. var mı yok mu? nasıl var? nasıl yok?
iyi sözlükler.

-aldatmak, normalleştirdiğimiz şeylerden sadece bir tanesi, bir örnek.
devamını gör...

gojira-another world



korn-coming undone



dio-holy diver



şu üç parça ile güzel halay çekilir zannımca. haa halay çekmeyi bilmiyorum orası ayrı:)
devamını gör...

dsö artık sağlığı sadece fiziksel iyilik olarak tanımlamıyor!
- peki nedir sağlık?
kişinin fiziksel, sosyal ve ruhsal açıdan iyi olma halidir. tüm bu koşullar sağlandığında, o bireye "sağlıklı" diyebiliriz.
daha geniş bir tanımla : dünya sağlık örgütü (who) sağlığı : “sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir." olarak açıklar.
fiziksel olarak tanı koyulmuş hiçbir hastalığınız olmasa bile sağlıklı olmayabilirsiniz.
pandemi süreci ile - tanımda geçen - ruhi ve sosyal açıdan iyi olma halini hemen herkes kaybetti diyebilirim. tam bu noktada daha çok sosyal politikanın üretilip, uygulanması gerektiğini bir kez daha anladık..
ülkemizde son iki yılda psikiyatri servisine başvuran hasta sayılarının artışını da bildiğimize göre, toplum olarak sağlıklı değiliz.. *
devamını gör...

gaslighting kavramı adını "gas light" isimli bir tiyatro metninden alır. gaslighting insanın çeşitli oyunlarla beraber kendisinden şüphe etmesini sağlayan etkili bir manipülasyon tekniğidir. bu yöntem çoğunlukla narsist kişilik yapısına sahip insanlarca kullanılır.

gaslighting yapan kişiler inanılmaz bir manipülasyon yeteneğine sahiptir ve genellikle klasikleşmiş bir savunma mekanizmaları vardır: "ben öyle bir şey söylemedim, konuyu abartıyorsun, hep beni suçluyorsun, ben sana kırıcı bir şey söylemedim, beni bu hale sen getirdin..."

bu manipülasyona maruz kalan kurban çoğunlukla neye maruz kaldığının farkında bile olmaz. kurbanın özsaygısını zedeleyen, sevgi, güven gibi duygularını sömürür. diğer yandan kurban, içine kapanmaya başlar ve kendisini ifade etmekte zorlanmaya başlar.

çoğumuz hayatımızın bir döneminde küçük yada büyük çaplı benzer manipülasyonlara maruz kalabiliyoruz yada birilerini buna maruz bırakabiliyoruz.
devamını gör...

08.12.2000 bir kız çocuğu sabahın erken saatlerinde annesini rahatsız etmiş karnından çıkmak için ve sabah 5 sularında hayata açmış gözlerini. o kız çocuğu büyümüş. hayatı boyunca defalarca kez düşmüş, üzülmüş, depresyona girmiş ama her şeye rağmen hala nefes alıyormuş. demek ki bunlar öldürmüyormuş, yaşamaya devam ediyormuş. o kız çocuğu ne kadar çok düştüyse bi o kadar tekrar ayağa kalkıp dimdik durmuş çünkü buna mecburmuş. tüm hayatını birkaç kişi gelip onu üzdü diye öyle geçiremezmiş.

düşe kalka da olsa o küçük kız çocuğu koskoca 21 seneyi devirmiş, kocaman genç bir kız olmuş ama sevgisiz ve ilgisiz bırakılan küçük bir kız çocuğu varmış içinde. bu yüzden de çocuk ruhluymuş.

bu çocuk ruhunu büyütüp kadın olacaksın sen. inanıyorum sana bunca zaman neyi atlatmadın ki. bu çocuk ruhunu da atacaksın içinden kızım. doğum günün kutlu olsun sevgili ben.
devamını gör...

ekşide sürekli sjw,solgerici tipler tarafından saldırıya uğrar.şu adamın yaptığı eleştrilerin yarısını yapamamışlardır yada silivri soğuktur derlerken bu adam o korktukları şeyi göze alıyor.bu adam her iki tarafında(sağ-sol) çomarlarını kudurtmasını iyi bilirler.
devamını gör...

genellikle adolf hitler ile bağdaştırılan ancak alman tarihinde kökeni çok daha eskilere uzanan radikal siyasi görüştür. alman imparatorluğu'nu iyi incelerseniz aslında nazizm ve hitler'in bir sonuç olduğunu görürsünüz. sonuçta hitler, gökten zembille inip ''aha ben reich kuruyom thats what i like it'' dememiştir. bismarck ve von hohenzollern almanyası da en az nazi almanyası kadar şovenist bir backgrounda sahiptir. hatta, çok abartırsanız wagner'de bile nasyonel sosyalizmden kırıntılar yakalarsınız. yahu, adamların birinci dünya savaşı'nda sloganları heute deutschland morgen die ganze welt (bugün almanya sabah tüm dünya)

neoklasizm, paganizm bu tarz aşırı radikal etnik milliyetçi fikirleri tarih boyunca boostlamıştır. bugün tabi avrupa'da kimse gamalı haç veya siyah beyaz kırmızı renkleri bir araya getiremiyor. ama paganizm özellikle de cermen paganizmi iskandinavya'da sapık supuk milliyetçi akımların kuvvet kazanmasına yardımcı oluyor. yani ileride bir gün sosyal demokrat aşırı refah ve rahat içinde yaşanılan iskandinavya'dan yeni bir hitlercik çıkarsa kimse şaşırmasın. çünkü almanların 80-100 sene evvel başlarına gelen şeylerin aynısı bugün birebir iskandinavlar için söz konusu. finlandiya hariç... finliler türkün bulgur yemeyen hala torunlarıdır.
devamını gör...

balıkesir ve çevresinde çok sık kullanılan, gösteriş düşkünü kimselere söylenen kelime. (bkz: kovalaklık)
devamını gör...

barış manço şarkısıdır. şarkıda naiflik vardır. " seni gidi arı " demek varken "seni gidi bal böceği" demiştir.
devamını gör...

dünyada çok önemli şeyler oldu
ama ben de sizin eve baktım
bir tayın bir taya baktığı
bir tayın bir taya uzun uzun baktığı
bir tayın bir tayı bıraktığı gibi
dünyada çok önemli şeyler oldu

atlar yalnız kalmamak için bu kadar koşarlar diyen o at
yalnızlar koşarken de yalnızdır diyen o at
yalnızlar öperken de yalnız
ben sana sımsıkı sarılırken de
o at buramdaydı

bu ses nereden geliyor dediğim o gün
göğsümdeki at kardeşlerim
göğsümdeki at yere uzandı

dünyada çok önemli şeyler oldu
hem ölmedim yüzükoyun
hem alnımda yeryüzü

ölürüm dediğim yerde ev yaptım.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim