köydeki hatice ninenin, kahvedeki hasan amcanın oyuyla dönüyor diye devran hep hatice nineyi, hasan amcayi memnun etmek zorunda kalan türkiye siyasetinin çaresizliğidir bu.
koskoca bilim, teknoloji, değişen dünya değerleri hatice nineyle,hasan amcanın karanlığında yok oluyor.
osmanlıya matbaanın geç gelmesinin sebebi hattat hikayesi değil halkın böyle bir talebinin olmamasıdır. tarih yine yeniden kaçıncı kez tekerrür ediyor.
ortadoğu bizi kendi karanlığına mahkum ediyor.
devamını gör...

şair "benim sizden başka kimsem yok" demek istiyor, nasıl merak etmemeniz durumunda sizi bulabiliyorsam sizin de artık beni bulmanızı, beni görmenizi, beni duymanızı istiyorum diyor.
"sözlük ben olmuşken" açın beni sayfalarca çevirip, çatır çutur okuyun diyor.
devamını gör...

hüznün, acının düşünceye teslim edilmiş olmasına üzülüyorum ama şüphesiz ki bir yasadır bu.”
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ard arda açılan içi boş başlıklarda sorun görmeyip, tanımlara söz söylemek, çok da doğru bir yaklaşım olarak görmüyorum.

edit ;
henüz 2 dk. önce gerçekleştiği için örnek vermekte sakınca görmüyorum,

1. başlık, blu ray,
2. baslik, blu ray koleksiyonu yapmak.

ayni yazar tarafından ayni anda ard arda açılan başlıklar.
bunlara söz söyleyin, ama kisilerin tanımlarına söz söylemek doğru değil.
devamını gör...

n'apalım arkadaşlar yazar olmak için beklerken yaşlanalım mı.

t: düşen kaliteyle birlikte gayet mantıklı olan hareket.
ne güzel karalıyoruz işte.

edit: ayrıca oradaki bazı yazarlar bizim gibi çaylaklara mesaj yoluyla burayı önermekteler. ben de bu şekilde haberdar oldum ve ekşi'deyken açma imkanım olmayan birçok başlığı yavaş yavaş girmekteyim. neden kötü bir şeymiş gibi yazıldığını da anlamış değilim.
devamını gör...

yalnız zaten başlıkta "kara çarşaflı kadın" diyerek kadının giyiminden kuşamından dininin müslüman olduğu ve kafasının gerici olduğunu düşündürtmeye çalışmışsınız ki bana göre asıl saçmalık bu.
devamını gör...

az önce bir sosyal medya sayfasında denk geldiğim, mağazada kıyafet deneyip ve almaya karar verildiği için “bu üstümde kalsa olur mu?” der gibi bir canlıyı satın alarak fotoğraf çekilenleri ve bu fotoğrafı paylaşan pet shopu görünce, bir kez daha çok zoruma giden olay. yapabilene gerçekten şaşırıyorum. yapmayın, almayın o canları. daha geçenlerde ne şartlarda çoğaltıldıklarını gösteren haberler yapıldı, baskınlarla kurtarıldılar.

son olarak; n’olur #satınalmasahiplen

(kaynak olarak sayfayı göstermem sakıncalı, sonuçta (maalesef ki) hala yasal görünen bir iş yapıyorlar.* ve bu konu genel bir şey, o kişilere has değil. bu şekilde davranan (maalesef) birçok insan var.)

edit: #349749 umarım bir gün bu duyarlara ihtiyacın olur.

edit 2: #349762 arkadaşım, satın almaktan bahsediyoruz, zaten satın alınmasa üretilmeyecek canlılardan. ne kötü şartlarda üretildiklerinden, aynı bir eşya gibi belki de daha değersiz. sokaktan da sahiplenilir, barınaktan da. o sokaklar, barınaklar vaktiyle satın alınıp sonra sokağa terkedilen canlarla dolu. o yüzden yuvası olur diyerek satın almak da akıl işi değil.
devamını gör...

devamını gör...

kitaplar.
devamını gör...

kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden “sen” olduğun için vazgeçtim.
bencil olduğun için vazgeçtim.
bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
bu yüzden ben de senden vazgeçtim.”
devamını gör...

dün yayınlanan 31. bölümüyle sezon finali yapan kanal d dizisidir.

başarılı oyuncu kadrosundan oluşan dizinin oyuncuları arasında (bkz: cansu dere), (bkz: caner cindoruk) ve (bkz: melis sezen) bulunmaktadır. doctor foster dizisinden uyarlanma olan sadakatsiz dizisi ilk 12-13 bölümde senaryoya sadık kaldı. sonra her türk dizisinde olduğu gibi gereksiz uzatma çabasına girerek 31.'i bölüme kadar geldi.
dün yayınlanan ve gereksiz 2,5 saate sığdırılan sezon finalinde derin ile volkan'ın nasıl tanıştığı gösterildi. bana sorarsanız bunu dizinin en başında veya ortalarında gösterebilirlerdi. 31. bölüme kadar sadakati sorgulanan bir kocanın metresle nasıl tanıştığı 31. bölümde anlatılınca ki bu 31 =sezon finali demek , seyirciyi büyük bir hüsrana uğrattı.

dizinin en baştaki bölümleri çok konuşuldu. özellikle dizi başlamadan önce tanıtımı yapılan şu yemek sahnesi buradan . zaten çoğu seyirciyi bu tanıtımla etkilediler.

gelelim sadakatsiz dizisinin konusuna. başarılı, güzel ve rutin bir hayatı olan asya'nın mimar eşi volkan ile güzel bir evliliği vardır. 13 yaşında ise bir oğulları vardır. asya işinde oldukça başarılı ve bir hastanenin baş hekimidir. volkan ise karısının desteğiyle bir yerlere gelmiş mimar olmuştur. şans eseri istanbul'a gelen ve arkadaşının doğum gününü kutlamak için londra'dan dönen derin ile volkan bir otelde karşılaşırlar. ilk adımı atan ve karısını aldatan volkan'dır. çünkü derin'in enerjisi, eğlenceli ve hareketli yapısı volkan'ın dikkatini çekmiştir. karısına yani asya'ya evlenme teklif ettiği şu şarkı çalarken otelde bu kalp seni unutur mu derin'i öperek ve onunla birlikte olarak karısını aldatmıştır.

sonra olaylar gelişir. aslında dizide bu olaylar olmadan önce herkes bir şekilde birbirleriyle karşılaşmıştır. asya'nın, derin'in annesinin hayatını kurtarması ve hastane de birbirlerinin yanından geçmesi ve ikisinin de birbirinden haberinin olmaması, volkan ve asya'nın en yakın arkadaşı olan bahar'ın, melih'in tesadüfen aynı ortamda bulunmaları, derin ve bahar'ın bir spor salonunda denk gelmesi ve bahar'ın derin'in sevgilisine aldığı saati volkan'ın kolunda görmesi ve volkan'ın asya'yı aldattığını öğrenmesi...

asya'nın geçmişte yaşadığı travmaları peşini bırakmaz. yıllarca babasının annesini aldattığını ve annesinin de buna dayanamayıp, eşinin de bulunduğu arabayı uçuruma sürüp intihar etmeye çalışması ve bu kazada hem anne hem de babasını kaybetmesini bir türlü atlatamaz. volkan da bunları bilir yeri gelir asya'nın canını acıtmak için onu yaralarından vurur.

sonra kendi adını taşıyan (babasının annesini) aldattığı o kadın gelir diziye. bu rol için (bkz: bennu yıldırımlar) dahil olur diziye. asya'nın yıllarca bildiği o yanlışı düzeltir. "aslında biz annenden önce babanla tanışıyorduk. baban asıl beni (annenle) aldattı der. o yüzden baban benim ismimi sana verdi" diye de ekler.

dizinin isminin sadakatsiz olması sadece volkan'dan kaynaklı değildir.
aslında bakıldığında dizinin bütün erkekleri sadakatsiz *
1-baş yılan volkan, 2- sonra derin'in babası haluk-ki kendileri derin'in annesini hamileyken yıllar önce hicran ile aldatıp oğulları selçuk dünyaya gelmiştir. yani derin ve selçuk kardeşler * selçuk için de şevval sam'ın oğlu (bkz: emir taro tekin) rol almıştır. 3-bahar'ı da defalarca aldatan mert de dizinin baş sadakatsizlerinden biridir. aşk konusunda değil arkadaşlık konusunda da derin ve volkan'ın aşkını bilip susan bahar ve derya, hatta sırf volkan'ın canını acıtmak için mert'le birlikte olan asya da sadakatsiz.

anlayacağınız kimin eli kimin cebinde belli değil. anne ve babasının yaptıklarının bedelini ödeyen asya ve aynı şeyleri yaşamasından korkulan volkan ve derin'in kızı zeynep. sanki bu bir döngü. asya (diziye sonradan dahil olan kadın ve dizinin başrolü asya ve zeynep üçlemesi. (b: sanki her biri asya'nın travmaları ve geçmişte, şimdi ve gelecekte yaşadıkları).

gelelim tekrar sezon finaline. koca bir bölüm vıcık vıcık volki tolki ile derin'in nasıl tanıştığını izledik. volkan'ın herkese yalanları, genç bir kızın enerjisini sömürmesi ve türlü yalanları ona da söylemesi, asya'nın bunları hakketmediğini ve bir adam yüzünden iki kadının hayatının nasıl mahvolduğunu izledik.

uçurum sahnesine gelecek olursak; ruh hastası derin'in sürdüğü ve içinde asya'nın da bulunduğu araba uçuruma yuvarlandı. tipik türk dizilerindeki gibi uçurumun kıyısına gelince aniden duran araba baş sadakatsiz volkan gelince, uçuruma düşmüş ve arabanın düştüğünü gören volkan'ın derin diye değil de, sadece "asyaaaaa" diye bağırması adeta akıllara yıllar önce (bkz: aşk-ı memnu) dizisindeki o sahneyi akıllara getirdi. çünkü bilen bilir malum itirafın geldiği zamanda adnan bey, bihter'in değil behlül'ün adını bağırmıştı.

gelelim bundan sonra olacaklara. aylar önce asya karakterini canlandıran cansu dere'nin diziden ayrılacağı yerine (bkz: serenay sarıkaya)'nın diziye dahil olacağı konuşulmuştu. hatta belki asya değil sadece derin'in çıkacağı da konuşuldu. bazı haber sitelerinde cansu dere için 2. sezon için anlaşıldı denilse de, açıkçası cansu dere çıkarsa kimse sadakatsizi izlemez. derin ölebilir ama no problem *

bana sorarsanız cansu dere ölmeyecek. hatta belki derin'i de kurtaran da o olabilir. tipik başroller ölmez demek isterdim ama sezon finalinin sonunda asya'nın ;


"aldatılan kadının öfkesi cehennem ateşinden beterdir.hiçbir deniz onu söndürmeye yetmez.henüz bitmedi.ben henüz kalemi elime almadım.bu romanın son cümlesini ben yazacağım"


demesi bile diğer sezonda olacağının ve ölmeyeceğinin sinyalini verdi.
devamını gör...

--- alıntı ---

türk mitolojisinde yeni yıl

yeni yıl kutlama geleneğinin kültürümüzdeki yerini daha iyi kavrayabilmek için islamiyet öncesi türk geleneklerine bakarak, zamansal olarak yeni bir takvim yılına geçmenin herhangi bir tür holywood etkisi değil de tüm kültürlerde farklı şekillerde de olsa doğal olarak var olan bir kutlama, gelenek olduğunu anlatmaya çalışacağız. öncelikle türklerde yeni yılın ilk günü kabul edilen nardugan’a bakalım.

nardugan
nardugan kelimesi etimolojik olarak moğol dilinde nar( güneş ) ve türkçe deki tugan ( doğan ) kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir kelimedir.

nardugan aynı şekilde antik yunan’da dionysos şenlikleri olarak, roma’da ise satürnalya olarak kutlanırdı. aynı mısır mitolojisinde olduğu gibi türk mitolojisinde de gece ile gündüz savaş halindeydi.

türk mitolojisinde gündüzün geceyi bu savaşta yendiği, en uzun gece olan 21 aralıktan sonra güneşin daha çok görünmeye başladığı, gündüzlerin uzadığı ilk gün olan 22 aralık, yeni yılın ilk günü nardugan’dır.

nardugan’da, türk mitolojisinde ölümsüzlük sembolü olarak kabul edilen akçam ağaçları süslenir, bu ağaçların etrafında geleneksel oyunlar oynanır, şarkılar söylenir ve eğlence düzenlenirdi.

çam bayramı
çam ağacının türklerde ölümsüzlük sembolü olması ve inanışa göre tüm insan ırkının türediği ağaç olması sebebiyle kutsal kabul ediliyordu.

murad adji’nin türklerin ve büyük bozkırın kadim tarihi adlı kaynağında konuyla ilgili ”altay’da çam ağacının her zaman esrar dolu bir güzelliğe sahip olduğu kabul edilmiştir” der.

türk mitolojisinde güneş ve ay, tanrı ülgen’in emrindeydi. ay yılı esasına göre 25 aralık’ta gündüz geceyi yeniyordu ve insanlar bu tarihte geri verilen güneş için ülgen’e teşekkür ediyorlardı.

yeni yılda dualarının kabul edilmesi için ülgen’in çok sevdiği bir çam ağacının dallarına renkli kurdeleler, çaputlar bağlayarak süslüyor ve yanına hediyeler bırakıyorlardı. insanlar aydınlığın karanlığı yenmesini kutluyordu.

doç. dr. haluk berkmen, araştırmalarına göre noel ağacı süsleme geleneğinin kökenini islamiyet öncesi asya türklerine ait hayat ağacı inancına dayandırmıştır. akçam ağacının kış mevsiminde dahi yapraklarını dökmemesi ve sürekli yeşil kalması sebebiyle türkler’de ”hayat ağacı” diye adlandırılmıştı.

--- alıntı ---

kaynak
devamını gör...

adam fawer'in olasılıksız isimli kitabında uzunca anlatılan teori.hatta kitabın ana karakteri,kendini yakalamak isteyen bilim adamlarınca laplace'ın şeytanı olarak nitelendiriliyordu.
devamını gör...

şair attilâ ilhan'ın yayınlanan üçüncü şiir kitabının ismi (ilk ikisi duvar ve sisler bulvarı). şair bu kitap için şöyle diyor:

"sisler bulvarı yayımlandı, çok da ilgi gördü, gel gör ki o gün bugün içimde ukde olan bir değişiklikle: şengil (salim şengil-yayıncı), gönderdiğim müsveddeyi fazla kalın bulmuş, şiirlerden bazılarını ikinci bir şiir kitabı için ayırmıştı. kısacası, sonradan yağmur kaçağı adıyla yayımlanan şiir kitabı, gerçekte benim ilk derlediğim sisler bulvarı'nın içinden bölünmüş bir parçaydı. başkalarını bilmem ama, benim için hep öyle kaldı."

aynı isimli bir de şiir vardır kitapta: yağmur kaçağı. şair, bu eseri ile ilgili de şöyle demiştir:

"yağmur kaçağı da, pia gibi, üçüncü şahsın şiiri gibi, böyle bir sevmek gibi bir kerede yazdığım şiirlerdendir. ünü büyük. 50 ve 60 yılları boyunca, kim bilir kaç delikanlı, kaç genç kıza bu şiiri okumuş, ya da yazmıştır? şimdi toplum hayatının yüksek kademelerinde seyreden bazı kişiler, özel söyleşilerimizde, diğer bazıları gibi bu şiiri de ezberden okumuşlar, ilk gençlik yıllarında sevdalarını bununla ifade ettiklerini söylemişlerdir..."

yağmurluysa hava ve yanımdaysa sevdiğim*, bu şiiri mırıldanmam kaçınılmazdır:

elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem, beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek, yoksa beni

geceleri bir çarpıntı duyarsan
telaş telaş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa, eylülse, ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam, yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek, yoksa beni
devamını gör...

hoşbeş
devamını gör...

islam dininin tanımı %98 oranında müslümanlar için= domuz eti yememek. geri kalan herşey için tövbe kapısı açık mömin kardeşlerime.
devamını gör...

maske.
devamını gör...

1813 yılında yayımlanan kitap bir aşk romanı olmasının yanısıra dönemin izlerini ve ingiltere'deki sosyal sınıf farkını, kadının yerini ve miras düzenlemelerindeki adeletsizlikleri de göz önüne seren bir kitaptır.
kadınlar hakkındaki yorumlar yer yer insana rahatsızlık verse de kadının toplumdaki yerini çıplak bir gerçeklik ile görmemize ve gelişimine de tanıklık etmemizi sağlıyor.
romanın belirli kısımlarında anlatıcı formatının dışına çıkılması ve okur için kaleme alındığını belli eden cümleler ile teknik açıdan kusurlu bir kurgu olmasını ise roman türünün yeni yeni geliştiği bir dönemde yazılmış olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. bunun yanında kitap oldukça akıcı ve okuru sıkmayan bir üslupla kaleme alınmıştır.
entelektüellik, ahlak, dürüstlük, adalet gibi kavramlar satır aralarında okura verilmek istenmiş; 'doğru ve yanlış' karakterler üzerinden aktarılmıştır.
iki yüz yıllık bir geçmişe sahip olan kitap defalarca basılmış, dizi ve filmi de birçok kez çekilmiştir.

kitapta gözüme tarazlı gelen bir bölümü de aşağıya bırakıyorum.

burada size derbyshire beldesini anlatacak
ve yolcularımızın gördüğü oxford, blenheim,
birmingham, warwick, kenelworth gibi ünlü
yerleri ince ince sayıp dökecek değiliz. bizi
şimdilik tek ilgilendiren yer derbyshire’ın ufak
bir köşesidir. yolcularımız, görüp gezilecek
bütün önemli yerleri gezdikten sonra, bayan
gardiner’ın bir zamanlar oturmuş olduğu
küçük lambton kentine yollandılar. ve
elizabeth, pemberley malikânesi’nin de
lambton’dan altı yedi kilometre uzakta
olduğunu yengesinden öğrendi. pemberley,
yollarının üzerinde olmamakla birlikte pek de
sapa sayılmazmış. o akşam, ertesi günlerini
tasarlarlarken bayan gardiner, pemberley’yi
gene görmek istediğini söyledi. bay gardiner de
buna razı olduğunu bildirince elizabeth’e
başvurdular. yengesi, “adını bu kadar
duyduğun bir yeri görmek istemez misin,
güzelim?” diye sordu. “hele birçok tanıdığının
yakından bildiği bir yeri. dostumuz wickham
orada büyümüş, biliyorsun.”
devamını gör...

mutsuz olmasam da yaptığım şeydir. uzun saç pişmanlıktır benim için
devamını gör...

iyi güzel hoş.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim