zaman tüneli
domates suyu
tulu ve karabiberli haline bayılıyorum.
yaz gelsin bunu bi de şekerli ve toz biberli deneyeceğim.
yaz gelsin bunu bi de şekerli ve toz biberli deneyeceğim.
devamını gör...
25 yaşına gelmeden saçların beyazlaması
40 yaşında başladığı için bende bilemeyeceğim.
devamını gör...
day six: childhood
yazarların favori rock ve metal ballad'ları başlığını açmıştım geçen gün ve oraya koyduğum 50 üzeri ballad'ın çoğunun başlığı açılmışsa da henüz açılmamışlarının başlıklarını açayım dedim, fakat hepsini üst üste açmayacağım; birkaç güne tamamlarım diye tahmin ediyorum.
hollandalı multi-enstrümantalist arjen anthony lucassen liderliğindeki progressive rock/metal grubu ayreon'un herhalde en çok ses getiren albümü olan 2004 tarihli the human equation'ın ilk cd'sinde yer alan şahaneler ötesi ballad. beni anormal etkileyen bir parçadır ve bu çift cd'lik albümdeki net favorimdir. girişindeki mistiklik olsun, vokalistlerden birinden diğerine geçiş olsun, sonra başlarda vokallerin girişiyle belirli dozda hazin bir hava yaratan nostaljik atmosferinden belli oranda sıyrılınıp daha pozitif bir havanın parçaya hakim olması olsun; ve başlara dönülüşü olsun ... cidden muazzam bir eser bence. genel tabirle prog rock diyebiliriz türüne, ama senfonik prog ve neo-prog karışımı gibi bir tarzı olduğunu da söyleyebiliriz şarkının kanımca. dinleyin ve duygulanın derim.
hollandalı multi-enstrümantalist arjen anthony lucassen liderliğindeki progressive rock/metal grubu ayreon'un herhalde en çok ses getiren albümü olan 2004 tarihli the human equation'ın ilk cd'sinde yer alan şahaneler ötesi ballad. beni anormal etkileyen bir parçadır ve bu çift cd'lik albümdeki net favorimdir. girişindeki mistiklik olsun, vokalistlerden birinden diğerine geçiş olsun, sonra başlarda vokallerin girişiyle belirli dozda hazin bir hava yaratan nostaljik atmosferinden belli oranda sıyrılınıp daha pozitif bir havanın parçaya hakim olması olsun; ve başlara dönülüşü olsun ... cidden muazzam bir eser bence. genel tabirle prog rock diyebiliriz türüne, ama senfonik prog ve neo-prog karışımı gibi bir tarzı olduğunu da söyleyebiliriz şarkının kanımca. dinleyin ve duygulanın derim.
devamını gör...
zyxel
bir daha modem yapmasınlar. dün bilgisayara arch linux kurmak istedim isoyu indirdim isoyu flasha attım ama bir de ne göreyim isodan bizim evin internetine bağlandım, bağlandığım gibi evin interneti çöktü. mecbur mobil internetle arch linux kurmak zorunda kaldım. zte ve huawei candır da kıymetini bilememişiz.
devamını gör...
25 yaşına gelmeden saçların beyazlaması
en önemli faktör genetikmiş, stres de süreci hızlandırıyormuş. ben daha lisenin başında saçımdaki ilk beyaz teli görmüştüm. birkaç yıldır boyadığım için fark etmiyordum ama bugün dikkatli incelediğimde saçlarımda beyaz telin arttığını fark ettim. kötü görünmüyor bence, sonuçta doğal bir süreç.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
aslında deliler gibi hoşlandığım bir kadın sözlük yazarı var ama kim olduğu bana kadar.
alkolün etkisi ile mesaj atıyım diyorum ama yav neyse.
alkolün etkisi ile mesaj atıyım diyorum ama yav neyse.
devamını gör...
toplum içinde yüksek sesle video izlemek
var malesef böyleleri.. daha da kötüsü böyle yapmayı marifet sayanlar var..
devamını gör...
çabuk gel annem
mükemmel bir ufuk yıldırım şarkısı.
sözler kenan doğulu'ya ait
kalacaksa aklım sende
seveceksem yanlız senle
neden inat yaptım
bilmem suç bende
pişmanım inan sözlerime
çok güvendim ben kendime
simdi ne olduysa oldu
suç bende
yeniden elimde olsa
seninle yeniden doğsam
istiyorum seni ben
toparlaaaaaaan!
istiyorum seni ben
hazırlaaaaan!"
çabuk gel annem bekletme
önemlisin sen kalbim sende
senin yüzünden biçare
tükendim artık hasret bende
sözler kenan doğulu'ya ait
kalacaksa aklım sende
seveceksem yanlız senle
neden inat yaptım
bilmem suç bende
pişmanım inan sözlerime
çok güvendim ben kendime
simdi ne olduysa oldu
suç bende
yeniden elimde olsa
seninle yeniden doğsam
istiyorum seni ben
toparlaaaaaaan!
istiyorum seni ben
hazırlaaaaan!"
çabuk gel annem bekletme
önemlisin sen kalbim sende
senin yüzünden biçare
tükendim artık hasret bende
devamını gör...
sözlüğün en kaliteli yazarı olmanın zorlukları
az biraz kaliteyi düşürünce terk-i diyar edip 4.5 sene tanım girmemektir.
devamını gör...
net insan olmanın zorluğu
netlik iyidir de "açık ve net" değil.. yani ne istediğini bilmek ve bunu ifade etmek iyidir ama açıklama yapmak değil.
gündelik açık ve tahmin edilebilir biçiminde nitelendirilmek istemem..
esasen aileme dahi ayda bir kez bilgilendirme yapan biriyim..
hatta fark ettim ki, hayatım hakkında açıklama isteyen, çok soru soran, fazla meraklı bulduğum hiç bir kadınla uzun bir ilişkim olmamış.
gündelik açık ve tahmin edilebilir biçiminde nitelendirilmek istemem..
esasen aileme dahi ayda bir kez bilgilendirme yapan biriyim..
hatta fark ettim ki, hayatım hakkında açıklama isteyen, çok soru soran, fazla meraklı bulduğum hiç bir kadınla uzun bir ilişkim olmamış.
devamını gör...
beş sene yalnız kalmak
bes seneyi kendi kendine gecirmek.
kişisel rekorum dort sene.
bakalım bu sefer bes sene olacak mı?
kişisel rekorum dort sene.
bakalım bu sefer bes sene olacak mı?
devamını gör...
işverenin yol ve yemek ücreti karşılamaktan bile aciz olması
işverenlerin yani patronların kendilerine her şeyi hak görmesinin bir sonucudur.
düşük maaşlara, yol ve yemek ücreti bile karşılanmadan çalıştırılmayı "hayatın gerçeği” gibi sunmak, aslında sistemin çürümüşlüğünü görünmez kılmanın bir yoludur.
sistem böyle işliyor diye, bunu kabul edecek birleri çıkıyor diye, bu sistemi meşru sayamayız. insanlar bu ücretleri “o kadar değerde oldukları için” değil, çoğu zaman “razı olmak zorunda kaldıkları için” kabul ediyor. bu durum bireyin yetersizliği değil, düzenin çürümüşlüğü ile ilgilidir.
ayrıca insan, satılan ya da kiralanan bir varlık değildir, yalnızca emeğini satar. emeğin meta haline gelmesi de insanın değeriyle değil, içinde yaşadığımız ekonomik düzenin koşullarıyla ilgilidir. yani insanın varoluşu, onuru ve öz değeri ile aldığı ücret arasında hiçbir zaman doğrusal bir ilişki kurulamaz. ücret, kişinin kim olduğunu değil, sistemin ne kadar sömürebildiğini gösterir.
hatta bugün geldiğimiz noktada emek bile ücretle doğru orantılı değildir.
bir gerçeğin görünür olması, onun doğru olduğu anlamına gelmez. sert ve acımasız bir düzeni tarif etmek ile “doğru olan budur, uyum sağlayın” demek arasında büyük bir uçurum var. eğer bu düzeni sorgulamadan kabul edersek, o zaman bu sistem gerçekten de sorgulanamayan bir zorunluluğa dönüşmüş olur.
patron olmayıp patron savunuculuğu yapmak da aynı döngünün parçası. bu, düzenin ağır çalıştığını, hak yediğini, insan harcadığını ve sömürdüğünü fark etmek yerine buna uyum sağlamaktır. böyle bir düşünce de patron odaklı düzenin sürmesine hizmet eder, patronların cebini daha çok doldurur ve hatta kişinin kendi emeğini de değersizleştirir.
kısacası, bu tarz düşünceler insanın düştüğü çukurun üzerine bir kürek toprak da kendisinin atmasıdır.
düşük maaşlara, yol ve yemek ücreti bile karşılanmadan çalıştırılmayı "hayatın gerçeği” gibi sunmak, aslında sistemin çürümüşlüğünü görünmez kılmanın bir yoludur.
sistem böyle işliyor diye, bunu kabul edecek birleri çıkıyor diye, bu sistemi meşru sayamayız. insanlar bu ücretleri “o kadar değerde oldukları için” değil, çoğu zaman “razı olmak zorunda kaldıkları için” kabul ediyor. bu durum bireyin yetersizliği değil, düzenin çürümüşlüğü ile ilgilidir.
ayrıca insan, satılan ya da kiralanan bir varlık değildir, yalnızca emeğini satar. emeğin meta haline gelmesi de insanın değeriyle değil, içinde yaşadığımız ekonomik düzenin koşullarıyla ilgilidir. yani insanın varoluşu, onuru ve öz değeri ile aldığı ücret arasında hiçbir zaman doğrusal bir ilişki kurulamaz. ücret, kişinin kim olduğunu değil, sistemin ne kadar sömürebildiğini gösterir.
hatta bugün geldiğimiz noktada emek bile ücretle doğru orantılı değildir.
bir gerçeğin görünür olması, onun doğru olduğu anlamına gelmez. sert ve acımasız bir düzeni tarif etmek ile “doğru olan budur, uyum sağlayın” demek arasında büyük bir uçurum var. eğer bu düzeni sorgulamadan kabul edersek, o zaman bu sistem gerçekten de sorgulanamayan bir zorunluluğa dönüşmüş olur.
patron olmayıp patron savunuculuğu yapmak da aynı döngünün parçası. bu, düzenin ağır çalıştığını, hak yediğini, insan harcadığını ve sömürdüğünü fark etmek yerine buna uyum sağlamaktır. böyle bir düşünce de patron odaklı düzenin sürmesine hizmet eder, patronların cebini daha çok doldurur ve hatta kişinin kendi emeğini de değersizleştirir.
kısacası, bu tarz düşünceler insanın düştüğü çukurun üzerine bir kürek toprak da kendisinin atmasıdır.
devamını gör...
net insan olmanın zorluğu
taktik maktik yok,bam bam bam…
devamını gör...
yalnızlık
rekorum ilk bosandıgımda dort sene yalnız kaldım.
bi de ilk uzun ilişkimden sonra iki sene yalnız kalmıstım.
simdi uc bes sene yalnız kalmak istiyorum.
bi de ilk uzun ilişkimden sonra iki sene yalnız kalmıstım.
simdi uc bes sene yalnız kalmak istiyorum.
devamını gör...
barda tek başına oturup tanım yazan tip
aaa, ben işte bu. tek fark var, bar benim ehehe.
devamını gör...
süre koymak
ozel hayat meselelerinde hic tutmayan.
en son 10 sene hayatıma kimseyi almama kararı almıstım.
etrafımdaki kimse kararımı ciddiye almadı:)
10 sene degil belki ama uc bes sene olabilir bence;)
en son 10 sene hayatıma kimseyi almama kararı almıstım.
etrafımdaki kimse kararımı ciddiye almadı:)
10 sene degil belki ama uc bes sene olabilir bence;)
devamını gör...
işverenin yol ve yemek ücreti karşılamaktan bile aciz olması
işçisine yemek vermeyen ve yol ücretini karşılamayan işveren, kusura bakmayın da oevladıdır.
öte yandan bu oevlatlarını mazur gören kahve dövücünün hınk deyicileri var ki on yıl sonra bedava sağlık hizmeti yok, emeklilik yok, gidin ne bok yerseniz yeyin denildiğinde validelerinin damını görecekler.
kapitalizm işte budur. mesai ücreti olmadan haftada 70 saat çalıştırmak, karşılığında da asgari ücret bile vermemek.
not: devlet de çalışanına yemek ve yol parası vermez.
öte yandan bu oevlatlarını mazur gören kahve dövücünün hınk deyicileri var ki on yıl sonra bedava sağlık hizmeti yok, emeklilik yok, gidin ne bok yerseniz yeyin denildiğinde validelerinin damını görecekler.
kapitalizm işte budur. mesai ücreti olmadan haftada 70 saat çalıştırmak, karşılığında da asgari ücret bile vermemek.
not: devlet de çalışanına yemek ve yol parası vermez.
devamını gör...


