zaman tüneli
selvi boylum al yazmalım
insanı ikilemde bırakan film.
bir erkeğin bir kadına verebileceği en iyi şey
(bkz: güven)
"eskiden asya'nın ilyas'a gitmesini isterdim. yaşım ilerledikçe anladım ki; sevmek kamyona yazı yazmak değil, sahiplenmekti. güvende hissettirmek, yarı yolda bırakmamaktı.
o yüzden bilin ki; sevgi emektir ve cemşit'in hakkıdır, ilyas'ın değil..."
bir erkeğin bir kadına verebileceği en iyi şey
(bkz: güven)
"eskiden asya'nın ilyas'a gitmesini isterdim. yaşım ilerledikçe anladım ki; sevmek kamyona yazı yazmak değil, sahiplenmekti. güvende hissettirmek, yarı yolda bırakmamaktı.
o yüzden bilin ki; sevgi emektir ve cemşit'in hakkıdır, ilyas'ın değil..."
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
devamını gör...
akp'ye kızıp dinden çıkmak
" dini inancı terk etmek" söylenildiği kadar kolay bir olgu değildir. herkes, her şeyi söyleyebilir ama kalpten bunlara ne kadar inanıldığı önemlidir. dil ile söylenen hiç bir şeyin önemi yoktur. önem kazanılan nokta; dil ile söylenen şeyin, kalp ile tasdiklenmesidir. kalbinden hissettiğin şeyi dile getiriyorsan, evet bu büyük sıkıntıdır. dinsiz olduğunu söylemek bu yüzden önemli değildir ama dinsiz olduğuna kalpten inanıp, kalpten destekliyorsan; bu büyük bir problemdir işte.
islam'da bu yüzden niyet önem taşır. bir şeyi yapacağını söylemek ayrıdır, yapmanın niyetine girmek ise ayrı. ikincisinde kalpten bir inanma ve isteme var çünkü. ikincisi seni herhangi bir yanlış davranışa (günaha) sokan durumun temelidir.
bu yüzden " ben dinsizim" diyen insana aldırış etmem. ben ne ateistler/ deistler gördüm ağızlarından "tanrı" kelimesi düşmüyor. bu yüzden ağızdan çıkana inanmamak lazım çok. dil ile ikra edilenden çok, davranış ile gösterilen önem arz eder.
birine kızıp, tüm yaradılış değerlerine sırt dönmek ise hoş değildir. karşı tarafta var olan kötülüğün maçı almasına izin verirsiniz. hiç bir kötülük sizden eksiltememeli, aksine arttırmalı ki verdiğiniz savaştan galip çıkın. cephe, savunma ve yerinde atakla ile dik tutulur, teslimiyetle değil.
islam'da bu yüzden niyet önem taşır. bir şeyi yapacağını söylemek ayrıdır, yapmanın niyetine girmek ise ayrı. ikincisinde kalpten bir inanma ve isteme var çünkü. ikincisi seni herhangi bir yanlış davranışa (günaha) sokan durumun temelidir.
bu yüzden " ben dinsizim" diyen insana aldırış etmem. ben ne ateistler/ deistler gördüm ağızlarından "tanrı" kelimesi düşmüyor. bu yüzden ağızdan çıkana inanmamak lazım çok. dil ile ikra edilenden çok, davranış ile gösterilen önem arz eder.
birine kızıp, tüm yaradılış değerlerine sırt dönmek ise hoş değildir. karşı tarafta var olan kötülüğün maçı almasına izin verirsiniz. hiç bir kötülük sizden eksiltememeli, aksine arttırmalı ki verdiğiniz savaştan galip çıkın. cephe, savunma ve yerinde atakla ile dik tutulur, teslimiyetle değil.
devamını gör...
türkiye'de sırt dekoltesinin yaygın olmamasının nedeni
kadınların bunu giyebilecek kadar özgüvenli olmamasından kaynaklı bir durumdur. sırt dekoltesi aslında en zor dekolte türüdür çünkü vücudunuzda herhangi bir fazlalık olmaması gerekir. sırt bölgesi, vücutta fazla olan yağı en net şekilde gösteren bölgedir. vücudunuz hemen yanlardan boğum boğum olur ve öyle kalır. buda verdiğiniz derin sırt dekoltesinde kötü bir görüntüye sebebiyet verir. sırt dekoltesi için vücudunuzun ince ve fit olması gerekir. aslında tüm cesaretinizle ben buradayım dediğiniz bir dekolte türüdür. nerede yürürseniz yürüyün fizik yapınız ve kişisel güveniniz dikkat çeker. tabii, her dekoltede olduğu gibi, bu dekolteninde bir limiti vardır. fazla abartırsanız, sakil durur.
devamını gör...
ilk buluşmada açılabilecek konular
7-ilk buluşma
25-26 yasındayım. privatesozluk diye bir yerde yazıyorum. o zamanlar varoluscu yazılar filan yazıyordum. yazılarımı onemsedigim, yazı gibi yazı yazdıgım donemler.
bi cocuk var. acayip acayip guzel edebi yazılar yazıyor. mesajlasmaya basladık. sonra telefon numaramı istedi. aradı. konusmaya basladı. her ggun yazısmaya basladık. her gun bana telefon da etmeye basladı. bu boyle iki uc ay surdu. ankara da yasıyormus. oddu iktisat mezunuymus. okumayı ve yazmayı cok seviyormus. sonra olay romantik bi seye donusmeye basladı. mektuplar gelip gitmeye basladı. hala hayatımda aldıgım en romantik mektuplardır. benim kalbimin kutu kutuleri ritim degistirmeye basladı. bir gun telefonda konusuyorduk, bana dedi ki -o donem ben cok agır anti-depresanlar kullanıyorum- bıraksan ilaclarını, biraz da onlar seni hasta ediyor, seni alsam bir ege kassabasına kacırsam, bi cafe acsak, sen yemekleri yapsan, ben ortalıgı toparlasam temizlesem, ortalarda kızımız buse kosturuyor olsa. bum! orda asık oldum iste tam anlamıyla.
bi gun telefonum caldı:
-sana supriz yaptım, istanbul a seni gormeye geldim, nereye geleyim?
atakoy atrium a gel dedim. ilk gorusumu cok net hatırlıyorum. boyle sirinevler-atakoy koprusunda merdivenler iniyor. uzunca saclı, yesil gozlu, genis omuzlu. cok tatlı diye dusundum. velhasılı saatlerce konustuk. sonra birkac arkadası cagırdım aksama, bana geldiler, birkac meze hazırladım, rakı actım, muzik actık, oyle keyifli keyifli keyifli takıldık. ertesi gun benimki ankara ya geri dondu. gene mesajlasıyoruz. gene telefonla konusuyoruz. adını da koyduk artık. o hafta ben bi gece gec cıktım, annem beni evden kovdu, sokakta kaldım bes parasız gece gece, annanemin anahtarı vardı, oraya gittim, yani aslında babama gidebilirdim erenkoy de, ama ben atakoy e eve yalnız gidip sevgilimi oraya cagırmayı sectim. telefon ettim, gel dedim. birkac saat sonra kahramanım ankara dan istanbul a varmıstı. ve bu uc sene atakoy deki evde bas basa yasayacagımız sevgilik doneminin baslangıcı oldu, benim icin ankara dan yanıma tasındı. o donem ben galatasaray univ uluslarası iliskilerde okuyordum, cok ders de calıstırdı, cok odevimi de yaptı sagolsun. hatta o donem bir hikaye anlattı, bir arkadası bi kızı boyle ders calıstırmıs, kız okulu bitirmis, evlenmisler:)
o 3 senelik donem benim agır anti-depresan ictigim cok hasta ve suratsız bi donemimdi. benim en suratsız donemim icin bana "en cok senle guluyorum" diyordu tatlısım. kendisi yetim. cocuk esirgemede buyumus. bana bi gun dedi ki "hayatım boyunca tek tabancaydım, ilk defa iki kisi hissediyorum."
sohbetlerimiz bitmezdi. saatlerce edebiyat, felsefe, tarih, bilim sohbetler ederdik.
bazen gece sabah karsı yuruyuslere cıkardık atakoy de sohbet ede ede, o yuruyuslerimize bayılırdım.
genelde yemekleri ben pisirirdim, o da markete gidip alısveris yapardı.
seker bi kurulu duzen tutturmustuk o donem.
3 senenin sonunda benimki askere gitti. sansa istanbul da otogara yakın bir yer cıktı. her haftasonu ziyaretine gidiyor, sadık sadık bekliyordum. hatta orda yeni evli bi cift darısı basınıza dedi bize, ikimiz de gulumsedik.
ben bipolarım. bazen ataklarım tutuyor.
kendi kendim onu sadık sadık beklerken birden mani atagım tuttu.
ve ayrıldık. ben ayrılmak istedim. ama kafa olmus benim bi milyon, saglıklı bi sekilde alınmıs bi karar degildi.
boyle de yalan olduk.
cok sevgiyle yad ettigim bir hikayedir.
aradan 10 sene gecti. hala bazen mesajlar gelir gider aramızda.
boyle bi sey yasamamızı ben sans olarak goruyorum:)
hatta bi sıra bana evlenme bile teklif etmist, ben bakarız demistim:)
paralel evrende belki buse kosturuyordur cafemizde, ne dersiniz?
25-26 yasındayım. privatesozluk diye bir yerde yazıyorum. o zamanlar varoluscu yazılar filan yazıyordum. yazılarımı onemsedigim, yazı gibi yazı yazdıgım donemler.
bi cocuk var. acayip acayip guzel edebi yazılar yazıyor. mesajlasmaya basladık. sonra telefon numaramı istedi. aradı. konusmaya basladı. her ggun yazısmaya basladık. her gun bana telefon da etmeye basladı. bu boyle iki uc ay surdu. ankara da yasıyormus. oddu iktisat mezunuymus. okumayı ve yazmayı cok seviyormus. sonra olay romantik bi seye donusmeye basladı. mektuplar gelip gitmeye basladı. hala hayatımda aldıgım en romantik mektuplardır. benim kalbimin kutu kutuleri ritim degistirmeye basladı. bir gun telefonda konusuyorduk, bana dedi ki -o donem ben cok agır anti-depresanlar kullanıyorum- bıraksan ilaclarını, biraz da onlar seni hasta ediyor, seni alsam bir ege kassabasına kacırsam, bi cafe acsak, sen yemekleri yapsan, ben ortalıgı toparlasam temizlesem, ortalarda kızımız buse kosturuyor olsa. bum! orda asık oldum iste tam anlamıyla.
bi gun telefonum caldı:
-sana supriz yaptım, istanbul a seni gormeye geldim, nereye geleyim?
atakoy atrium a gel dedim. ilk gorusumu cok net hatırlıyorum. boyle sirinevler-atakoy koprusunda merdivenler iniyor. uzunca saclı, yesil gozlu, genis omuzlu. cok tatlı diye dusundum. velhasılı saatlerce konustuk. sonra birkac arkadası cagırdım aksama, bana geldiler, birkac meze hazırladım, rakı actım, muzik actık, oyle keyifli keyifli keyifli takıldık. ertesi gun benimki ankara ya geri dondu. gene mesajlasıyoruz. gene telefonla konusuyoruz. adını da koyduk artık. o hafta ben bi gece gec cıktım, annem beni evden kovdu, sokakta kaldım bes parasız gece gece, annanemin anahtarı vardı, oraya gittim, yani aslında babama gidebilirdim erenkoy de, ama ben atakoy e eve yalnız gidip sevgilimi oraya cagırmayı sectim. telefon ettim, gel dedim. birkac saat sonra kahramanım ankara dan istanbul a varmıstı. ve bu uc sene atakoy deki evde bas basa yasayacagımız sevgilik doneminin baslangıcı oldu, benim icin ankara dan yanıma tasındı. o donem ben galatasaray univ uluslarası iliskilerde okuyordum, cok ders de calıstırdı, cok odevimi de yaptı sagolsun. hatta o donem bir hikaye anlattı, bir arkadası bi kızı boyle ders calıstırmıs, kız okulu bitirmis, evlenmisler:)
o 3 senelik donem benim agır anti-depresan ictigim cok hasta ve suratsız bi donemimdi. benim en suratsız donemim icin bana "en cok senle guluyorum" diyordu tatlısım. kendisi yetim. cocuk esirgemede buyumus. bana bi gun dedi ki "hayatım boyunca tek tabancaydım, ilk defa iki kisi hissediyorum."
sohbetlerimiz bitmezdi. saatlerce edebiyat, felsefe, tarih, bilim sohbetler ederdik.
bazen gece sabah karsı yuruyuslere cıkardık atakoy de sohbet ede ede, o yuruyuslerimize bayılırdım.
genelde yemekleri ben pisirirdim, o da markete gidip alısveris yapardı.
seker bi kurulu duzen tutturmustuk o donem.
3 senenin sonunda benimki askere gitti. sansa istanbul da otogara yakın bir yer cıktı. her haftasonu ziyaretine gidiyor, sadık sadık bekliyordum. hatta orda yeni evli bi cift darısı basınıza dedi bize, ikimiz de gulumsedik.
ben bipolarım. bazen ataklarım tutuyor.
kendi kendim onu sadık sadık beklerken birden mani atagım tuttu.
ve ayrıldık. ben ayrılmak istedim. ama kafa olmus benim bi milyon, saglıklı bi sekilde alınmıs bi karar degildi.
boyle de yalan olduk.
cok sevgiyle yad ettigim bir hikayedir.
aradan 10 sene gecti. hala bazen mesajlar gelir gider aramızda.
boyle bi sey yasamamızı ben sans olarak goruyorum:)
hatta bi sıra bana evlenme bile teklif etmist, ben bakarız demistim:)
paralel evrende belki buse kosturuyordur cafemizde, ne dersiniz?
devamını gör...
ilişki
8-uzun süreli ilişki
2 senelik iliskiden bildirdigimdir:)
yas 27. ben eve kappanmısım, depresyondayım. cocukluk askımı ozluyorum.
telefonum caldı, benim erkek kanka:
-gulmekicinyaratılmıs eve kapandın kaldın, bu hayat boyle gecmez, evden bile cıkmıyorsun aylardır. bir erkek arkadasım var, tam senin kalemin, gel seni tanıstırayım. hadi kabul et, naz etme.
velhasılı benim en samimi kız arkadadasım ve ben evde otururken bu ikisi bize oturmaya geldiler.
uzun boylu, guzel yuzlu, kumral, oldukca yakısıklı bi cocuk.
hep beraber sohbet muhabbet gırgır samata.
digerken beni birkac gun sonra beyoglu nda sinemaya davet etti. kabul ettim.
tatlı cocuk. begendim cok cok. bi de her seyden once temiz bi cocuk. yıllar icinde bana cok benzedigini kesfedecektim: zeki ama saf. iyi niyetli.
velhasılı beyoglu nda bulustuk. ben ona beyoglu cukulatası hediye ettim. cok tatlısın deyip kikirdedi. gange ın tas meclis filmine gittik. cıkısta ara cafede kahve ictik. ruya gibiydi. ona dair en sevdigim sey hep bıcır bıcır neseyle konusmamız.
ve adını koyduk.
ayrıl barıs 2 sene surecek cicek gibi iliski:)
bana evlenme de teklif etti, ben olabilir dedim:)
hep zekama ve kulturume cok saygı duydugunu ve beni cok guzel buldugunu soylerdi.
bir kız erkek arkadası onu baska nasıl gorsun isteyebilir ki zaten?
ikizler burcu erkegiyle aramızda dayanılmaz bir cekim var. yapacak bi sey yok:)
saatlerce telefonda konusurduk. sık sık bulusur uzun uzun kikirderdik.
hep "mutlu" hatırluyorum kendimi yanında..
iyilik, saflık, nese, iyimserlik, yakısıklılık, zeka, kultur.
kendine ait degisik degisik hobileri olan cok baska bir adamdı.
selam olsun!
2 senelik iliskiden bildirdigimdir:)
yas 27. ben eve kappanmısım, depresyondayım. cocukluk askımı ozluyorum.
telefonum caldı, benim erkek kanka:
-gulmekicinyaratılmıs eve kapandın kaldın, bu hayat boyle gecmez, evden bile cıkmıyorsun aylardır. bir erkek arkadasım var, tam senin kalemin, gel seni tanıstırayım. hadi kabul et, naz etme.
velhasılı benim en samimi kız arkadadasım ve ben evde otururken bu ikisi bize oturmaya geldiler.
uzun boylu, guzel yuzlu, kumral, oldukca yakısıklı bi cocuk.
hep beraber sohbet muhabbet gırgır samata.
digerken beni birkac gun sonra beyoglu nda sinemaya davet etti. kabul ettim.
tatlı cocuk. begendim cok cok. bi de her seyden once temiz bi cocuk. yıllar icinde bana cok benzedigini kesfedecektim: zeki ama saf. iyi niyetli.
velhasılı beyoglu nda bulustuk. ben ona beyoglu cukulatası hediye ettim. cok tatlısın deyip kikirdedi. gange ın tas meclis filmine gittik. cıkısta ara cafede kahve ictik. ruya gibiydi. ona dair en sevdigim sey hep bıcır bıcır neseyle konusmamız.
ve adını koyduk.
ayrıl barıs 2 sene surecek cicek gibi iliski:)
bana evlenme de teklif etti, ben olabilir dedim:)
hep zekama ve kulturume cok saygı duydugunu ve beni cok guzel buldugunu soylerdi.
bir kız erkek arkadası onu baska nasıl gorsun isteyebilir ki zaten?
ikizler burcu erkegiyle aramızda dayanılmaz bir cekim var. yapacak bi sey yok:)
saatlerce telefonda konusurduk. sık sık bulusur uzun uzun kikirderdik.
hep "mutlu" hatırluyorum kendimi yanında..
iyilik, saflık, nese, iyimserlik, yakısıklılık, zeka, kultur.
kendine ait degisik degisik hobileri olan cok baska bir adamdı.
selam olsun!
devamını gör...
fedakarlık
10-bir erkek için gidilen en uzak mesafe
yas 23. basıma acayip acayip isler gelmisti.
simdi 1,5 senedir bir sevgilim vardı. gayet de asıktım. gayet de mutluyduk.
ben paris te yasıyordum. o grenoble da yasıyordu. haftasonları sık sık gorusuyorduk.
sonra ben eksi nin turevi private sozluk diye bir yerde yazmaya basladım.
boyle varoluscu filan yazılar yazıyorum, o zamanki ruhum melankolik.
bi cocuk mesaj attı yazılarım hakkında. cok begeniyormus. yazılarını inceledim. adam hayatımda gordugum en guzel yazıları yazıyor, cok acayip bir yazı kabiliyeti.
velhasılı birkac gun sonra gene mesaj attı bana.
birkac gun sonra gene mesaj attı.
boyle boyle konusmaya basladık. edebi konularda konusuyoruz. valla hicbir art niyetim yok. aradan birkac ay gecti, gonul kayması yasamaya basladım, b.kum gibi bi durum affedersin. hep elimden geldigince durust olmaya calısmısımdır. sevgilime ara verelim dedim. kabul etti. atladım ucaga paris ten istanbul a geldim. sonra istanbul dan otobus e bindim, izmir e gittim cocugun yasadıgı sehre. otobuste cizi ikram ettiler:)
konustuk. sana tek soyleyebilecegim sey haytaımın askı oldugun, bes kurussuz bi adam olmam, su an icin bi sey yapamayacak olmam ama bekle beni dedi.
o kadar muallak konustu ki.
paris e geri dondum. sevgilimle barıstım.
zaten birkac sene sonra evlendik.
ki su an hayatının en buyuk askı kim diye sor. gelmis gecmis butun hayatımın en buyuk askı hala eski esim.
yas 23. basıma acayip acayip isler gelmisti.
simdi 1,5 senedir bir sevgilim vardı. gayet de asıktım. gayet de mutluyduk.
ben paris te yasıyordum. o grenoble da yasıyordu. haftasonları sık sık gorusuyorduk.
sonra ben eksi nin turevi private sozluk diye bir yerde yazmaya basladım.
boyle varoluscu filan yazılar yazıyorum, o zamanki ruhum melankolik.
bi cocuk mesaj attı yazılarım hakkında. cok begeniyormus. yazılarını inceledim. adam hayatımda gordugum en guzel yazıları yazıyor, cok acayip bir yazı kabiliyeti.
velhasılı birkac gun sonra gene mesaj attı bana.
birkac gun sonra gene mesaj attı.
boyle boyle konusmaya basladık. edebi konularda konusuyoruz. valla hicbir art niyetim yok. aradan birkac ay gecti, gonul kayması yasamaya basladım, b.kum gibi bi durum affedersin. hep elimden geldigince durust olmaya calısmısımdır. sevgilime ara verelim dedim. kabul etti. atladım ucaga paris ten istanbul a geldim. sonra istanbul dan otobus e bindim, izmir e gittim cocugun yasadıgı sehre. otobuste cizi ikram ettiler:)
konustuk. sana tek soyleyebilecegim sey haytaımın askı oldugun, bes kurussuz bi adam olmam, su an icin bi sey yapamayacak olmam ama bekle beni dedi.
o kadar muallak konustu ki.
paris e geri dondum. sevgilimle barıstım.
zaten birkac sene sonra evlendik.
ki su an hayatının en buyuk askı kim diye sor. gelmis gecmis butun hayatımın en buyuk askı hala eski esim.
devamını gör...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
zamanında buradaki bir tanımımda okulumuzdaki intiharların olduğunu yazmıştım. onlardan birisi benden sadece 1 yaş büyüktü. 22 olacaktı şimdi. 22...
arada sırada aklıma geliyorsun. herkes sen göçünce "her şey yolundaydı. niye göçtü ki? keşke anlayabilseydim, keşke konuşabilseydim" demişti.
çok güzel resim yapıyordun, kardeşin de öyle... yarışmalara katılıp birincilikler getiriyordun. hatta hiç unutmuyorum, kendini melek olmuş bir şekilde çizmiştin. 2 kardeşin o meleğin çevresinde bulunan banka oturmuş onlarca, yüzlerce olan ve yanan mumlara bakıyordu.
bilmiyorum, diyorlar ya, umarım göçtüğün yerde mutlusundur. öyledir, değil mi, hanna?
arada sırada aklıma geliyorsun. herkes sen göçünce "her şey yolundaydı. niye göçtü ki? keşke anlayabilseydim, keşke konuşabilseydim" demişti.
çok güzel resim yapıyordun, kardeşin de öyle... yarışmalara katılıp birincilikler getiriyordun. hatta hiç unutmuyorum, kendini melek olmuş bir şekilde çizmiştin. 2 kardeşin o meleğin çevresinde bulunan banka oturmuş onlarca, yüzlerce olan ve yanan mumlara bakıyordu.
bilmiyorum, diyorlar ya, umarım göçtüğün yerde mutlusundur. öyledir, değil mi, hanna?
devamını gör...
sevişmek
9-fıkra
temel ile claudia shiffer bir ucak kazası sonrası bir adaya bas basa dusmusler. baska kimse yok. hal boyle olunca her gun sevismeye baslamıslar. temel ucuyor mutluluktan. gel zaman git zaman temel ın yuzu dusnmeye baslamıs. claudia endiseyle sormus:
-temel seni mutsuz eden bi sey mi var? cozebilecegim bi sey mi?
-cozebilirsin aslında. al su bıyıgı tak, su sapkayı tak, hıh oldu. simdi; "ula dursun gunlerdir kimle beraber oluyorum hayatta inanmazsın."
temel in keyfi yerine gelmis:)
instela kapanırken bir hanım kızımız cok tatlı bi yazı yazmıstı.
demisti ki bu sozlukte on yıllar icinde dertli oldum yazdım, neseli oldum yazdım, sozluk yazarlarının nikah sahidi de oldum, zirvelere de gittip, carsaf carsaf gunluk iliskilerim afise oldu rezil de oldum, sevgililerim de oldu, dusmanlarım da, dostlarım da. her sey icin tesekkurler.
o kadar tatlı geldi ki bu entry bana.
20 senedir sozluk yazarıyım. sozluk yazarı olmak biraz da boyle bi sey:)
velhasılı bizim cocukla biz tanıstık. kanka olduk. bu kankalık birkac sene surdu. bana hep paris lerde hukuk okuyan, cok bilgili, cok kulturlu ve cok guzel bir kız oldugumu; beni kendinden ayrı asmıs bir kulvarda gordugunu soylerdi sagolsun. hatta bana iran lı bi sair in bir siir kitabını hediye etti bi gun icinde notuyla.
velhasılı gunlerden bir gun bekar oldugum bi donem inceden inceden bana yazmaya basladı. ben anlamamazlıga geldim. bu birkac ay surdu. ben ısrarla anlamazlıga geliyorum. ama yavas yavas gizliden gizliden hosuma da gitmeye basladı. bi gun beyoglu nda bi bardayız bas basa, anahtarımı evde unutmusum, sen de kalabilir miyim dedi. ne diyim simdi.
sonra da bi seyler bi seyler tabi:) asırı romantikti.
boyle bi iki hafta takıldık. cok romantik, cok tatlı, cok tutkulu.
sonra herkes yoluna gitti.
tamam buraya kadar sıkıntı yok gibi gozukuyor, sonra carsaf carsaf beni sozluge rezil etti benimki. aylarca aglama krizlerine girdim o donem bu yuzden.
-claudia, tak su bıyıgı:)
temel ile claudia shiffer bir ucak kazası sonrası bir adaya bas basa dusmusler. baska kimse yok. hal boyle olunca her gun sevismeye baslamıslar. temel ucuyor mutluluktan. gel zaman git zaman temel ın yuzu dusnmeye baslamıs. claudia endiseyle sormus:
-temel seni mutsuz eden bi sey mi var? cozebilecegim bi sey mi?
-cozebilirsin aslında. al su bıyıgı tak, su sapkayı tak, hıh oldu. simdi; "ula dursun gunlerdir kimle beraber oluyorum hayatta inanmazsın."
temel in keyfi yerine gelmis:)
instela kapanırken bir hanım kızımız cok tatlı bi yazı yazmıstı.
demisti ki bu sozlukte on yıllar icinde dertli oldum yazdım, neseli oldum yazdım, sozluk yazarlarının nikah sahidi de oldum, zirvelere de gittip, carsaf carsaf gunluk iliskilerim afise oldu rezil de oldum, sevgililerim de oldu, dusmanlarım da, dostlarım da. her sey icin tesekkurler.
o kadar tatlı geldi ki bu entry bana.
20 senedir sozluk yazarıyım. sozluk yazarı olmak biraz da boyle bi sey:)
velhasılı bizim cocukla biz tanıstık. kanka olduk. bu kankalık birkac sene surdu. bana hep paris lerde hukuk okuyan, cok bilgili, cok kulturlu ve cok guzel bir kız oldugumu; beni kendinden ayrı asmıs bir kulvarda gordugunu soylerdi sagolsun. hatta bana iran lı bi sair in bir siir kitabını hediye etti bi gun icinde notuyla.
velhasılı gunlerden bir gun bekar oldugum bi donem inceden inceden bana yazmaya basladı. ben anlamamazlıga geldim. bu birkac ay surdu. ben ısrarla anlamazlıga geliyorum. ama yavas yavas gizliden gizliden hosuma da gitmeye basladı. bi gun beyoglu nda bi bardayız bas basa, anahtarımı evde unutmusum, sen de kalabilir miyim dedi. ne diyim simdi.
sonra da bi seyler bi seyler tabi:) asırı romantikti.
boyle bi iki hafta takıldık. cok romantik, cok tatlı, cok tutkulu.
sonra herkes yoluna gitti.
tamam buraya kadar sıkıntı yok gibi gozukuyor, sonra carsaf carsaf beni sozluge rezil etti benimki. aylarca aglama krizlerine girdim o donem bu yuzden.
-claudia, tak su bıyıgı:)
devamını gör...
aşk için gidilen en uzun mesafe
kişinin 0 noktası, 2 kalp arasında olabilecek en uzak mesafe.
devamını gör...
akp'ye kızıp dinden çıkmak
sanmıyorum. hatta olay tam aksi. akp nedeniyle kafasını kapatıp, badem bıyık bırakıp, cumalara koşanlar var. yani daha önce olmadığı kadar müslüman olan ve görünen var. akp kendisi zaten bunu hedeflediğini de söylüyor. akp, müslümanlığı görünür ve yaşanır kıldı. görünürlüğünü kapatanları azaltıp, bütün gerçekliği ile görünüp tanınmasını sağladı, sağlıyor. din üzerindeki ipek şalı kaldırdı, kendisini apaçık sergiliyor. akp.nin hakkını yememek, suçu akp.ye atmamak gerekir. akp islama iktidar güç ve yetkisi kazandırıp, bir ülke armağan etti.akp.nin islama bunca hizmet ve desteğine rağmen din kazanamıyor da kan kaybediyorsa, fatura akp.ye yazılamaz. akp, dine en küçük eleştirileri bile aşırı duyarlı biçimde karşılayıp cezalandırıyor. akp daha ne yapabilir. aldığı oy ve onay da bunun kanıtıdır. akp yarın gitse, bu dindarların tamamı da gider, görünemez olur. özetle ürün neyse odur. en gerçek ve cici haliyle din budur. bundan ötesi işid, taliban, hizbullahtır. daha iyisi yoktur.sezarın hakkı sezara..dinden çıkılıyorsa akp.den dolayı değil, dinin kendisinden kaynaklanan nedenler var demektir. hem akp.ye oy verip hem akp.yi suçlamak ikiyüzlülüktür. kısaca: kral çıplak...
devamını gör...
gala dali
dali kendi kendine takılan bir ressamdır.
bir gun gali yi gorur, bu farklı aurası ve albenisi olan gala ya asık olur.
gala paul eduard ile evlidir. paul u terk eder ve gali ye kacar.
yalnız gala ve dali sevismemektedir.
gala ozgurlugunu talep eder ve acık iliskiye gecerler.
gala farklı farklı -eski kocası dahil- adamlarla sevismeye baslar.
bir gun onun baska bir adamla sevisirken izleyen dali bu acıya daha fazla katlanamaz ve gala ya bir sato alıp onunla orada yasamaya baslar.
bu buyuk aşk 50 sene surer.
gala dali den 10 yas buyuktur. vefatından sonra dali hayata kuser ve sunları karalar:
'gala'nın acısından
- ki benim acımdır
gala'nın ölümünden
- ki benim ölümümdür
başka hiçbir şey hayatıma dokunamaz.'
bir gun gali yi gorur, bu farklı aurası ve albenisi olan gala ya asık olur.
gala paul eduard ile evlidir. paul u terk eder ve gali ye kacar.
yalnız gala ve dali sevismemektedir.
gala ozgurlugunu talep eder ve acık iliskiye gecerler.
gala farklı farklı -eski kocası dahil- adamlarla sevismeye baslar.
bir gun onun baska bir adamla sevisirken izleyen dali bu acıya daha fazla katlanamaz ve gala ya bir sato alıp onunla orada yasamaya baslar.
bu buyuk aşk 50 sene surer.
gala dali den 10 yas buyuktur. vefatından sonra dali hayata kuser ve sunları karalar:
'gala'nın acısından
- ki benim acımdır
gala'nın ölümünden
- ki benim ölümümdür
başka hiçbir şey hayatıma dokunamaz.'
devamını gör...
türkiye'de sırt dekoltesinin yaygın olmamasının nedeni
sırt tuvaletine gereken özenin gösterilmemesi. kürek kemikleri
devamını gör...
en iyi black mirror bölümü
black museum
white christmas
san junipero
white christmas
san junipero
devamını gör...
12 eylül 2024 jahrein'in gözaltına alınması
twitter'da "freejahrein" diye tag açmışlar şimdi gördüm.
bunlar utanacağı yerde zeytinyağı gibi su üstüne çıkıyorlar. ufacık bebeklere hallenen, sapık, iğrenç, aşağılık zihniyet bu işte.
bu zihniyetin köylüsü, kentlisi, okumuşu, cahili yok! sapık sapıktır.
toplumdan böyle pislikler, bu tarz pislik ve aşağılık düşünceler temizlenmelidir.
bunlar utanacağı yerde zeytinyağı gibi su üstüne çıkıyorlar. ufacık bebeklere hallenen, sapık, iğrenç, aşağılık zihniyet bu işte.
bu zihniyetin köylüsü, kentlisi, okumuşu, cahili yok! sapık sapıktır.
toplumdan böyle pislikler, bu tarz pislik ve aşağılık düşünceler temizlenmelidir.
devamını gör...
akp'ye kızıp dinden çıkmak
akp bardağı taşıran son damla olabilir. ama kesinlikle etkenlerden biridir. sarayda bir eli yağda bir eli balda, yediği önünde yemediği arkasında yaşayıp millete porsiyonları küçültme öğüdü veren, "suriyeliler vergi vermiyor" dendiğinde, sırıtarak "ama onlar bizim din kardeşimiz, aynı ümmetteniz" diye kel alâka cevap veren şahısların dinini sorgular oldu vatandaş.
devamını gör...
zenginden çalınamaz
(bkz: bastille baskını/@çürümüş şeyler var danimarka krallığında)
(bkz: götünde donu yokken socrates'ten alıntı yapmak/@çürümüş şeyler var danimarka krallığında)
(bkz: fransız ihtilali)
zenginden çalınmaz demek daha doğru olur. alınan neyse, ait olan kişilere geri vermektir o. zengin dedikleriniz çalar, sonra onlardan geri alırız. bu arada kafalarını keseriz ya da duvar dibinde kurşuna dizeriz kendilerini. mevzu kişisel değil, çok şeyetmemek lazım.
(bkz: götünde donu yokken socrates'ten alıntı yapmak/@çürümüş şeyler var danimarka krallığında)
(bkz: fransız ihtilali)
zenginden çalınmaz demek daha doğru olur. alınan neyse, ait olan kişilere geri vermektir o. zengin dedikleriniz çalar, sonra onlardan geri alırız. bu arada kafalarını keseriz ya da duvar dibinde kurşuna dizeriz kendilerini. mevzu kişisel değil, çok şeyetmemek lazım.
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
emin ol okumuyordur. okusa 'o' olmazdı.
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
belirsizlik beni uyutmuyor.
devamını gör...