kahvaltı/yemek hazır.
devamını gör...

amerikalı oyuncudur, şarkıcı ve dansçıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir öğretmenin kızı olan ariana de bose unruly hearts ınitiative ile lgbt konusunda gençlere yardımcı olmaya çalışan bir kadındır. kendini hiçbir anlamda saklamayan ve iyi de yapan oyuncu kendini ifade edecek entelektüel kapasiteye de sahiptir.

henüz yirmi yaşında olan oyuncu gerçek anlamda ilk ciddi filmi olan ve 1957 yapımı müzikalin steven spielberg tarafından yeniden çekimi yapılan muhteşem müzikal west side story filminde inanılmaz bir performans sergilemiştir.

aynı zamanda bir şarkıcı da olan ariana de bose daha önce birçok soundtrackde de şarkılar söylemiş ve hot stuff isimli programda bir bölüm yönetmenlik yapmıştır.

kariyerinin daha başlarında west side story filminde ciddi anlamda göz dolduran bir performans sergileyen ariana de bose bu rolüyle bafta’da, altın küre’de ve birçok film ödülünde en iyi kadın oyuncu veya en iyi yardımcı kadın oyuncu ödüllerini kazanmıştır.

ve bu rolüyle 2022 oscar ödüllerinde en iyi yardımcı kadın ödülünü de kazanmıştır.
devamını gör...

sözlüğün ikinci aylarında bir moderatör tarafından, tarafıma gelen whatsapp iletisidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ayol benim her zaman başıma gelen durumdur bu. dün radyo yayınına son dakika ses kaydı attım ve anında mesaj aldım. mesaj şu; “senin sesin ne kadar güzel öyle bebeksi erkeğim, bara gidip birkaç kadeh bir şeyler içelim mi?”

ah ulan be, neden böylesin hayat sen???

al işte buna da yaktım bi sigara. geçmiş olsun.
devamını gör...

uzak diyarlara dalıp götürüyor bu yayın beni. hayır korkuyorum geri dönemem diye. neyse cem babanın sesiyle kendime geldim şimdi.
devamını gör...

elde dokunan, yüzde yüz koyun yününden yapılan, kullandıkça değeri artan bir yörük halısı. balıkesir sındırgı ile özdeşleşmiş halılar desen motifleri ile orta asya'dan göç eden yörüklerin kültür ve hikayelerini yansıtıyor.
devamını gör...

(bkz: plazma)
devamını gör...

düşsün arkadaş düşsün. düşün artık yakamızdan. ne kadınmış, ne sevdaymış bu. kadınlığımdan soğudum, karşı cinsten soğutursunuz siz insanı.

tanım: kadınlara yöneltilmiş her türlü başlık için kullanılabilecek bir bakınız.
devamını gör...

mutfaktayım ve yemekten asla bıkmayacağım yemeği yapıyorum.*
devamını gör...

ğ kalkarsa çok alarsın sonra.
devamını gör...

bazı insanlar bulunduğu durumu korumak ister. riske girmek göz korkutur.sonucu kestirememek,belirsizlik o insanları çok yorar.

kendini çok sevdiğin için olabilir mesela kimse üzmesin beni canım kendim,ben keyfim ve kahyası durumu. kendinden daha fazla başka birini düşünmek tehlikelidir kişinin rahatını bozabilir.

değişim korkusu.. alışık olmadığı bir duygu ise ne yapacağını bilemez. bilmediği yerden çıkan soru onun güvensiz hissetmesine sebep olacaktır.hayattaki dengesini başka bir yere savurma bilindik olmayan bir duyguya alışma süreci yıpratır. yeni düzene ayak uyduramayacağını düşünür.

doğru insanın karşısına hiçbir zaman çıkmayacağına emin olmak. bu hayata negatif bakmaktan gelir. iyi bir insan ya da olay ile karşılaşılmayacağı düşünülür. hayal kırıklığı duygusu kişiye ölüm gibi gelir. kişi bununla baş edemeyeceğinden sevmemeyi tercih edebilir.
devamını gör...

bugün islam dünyasında çakal şeyhler, üçkağıtçı hocalar var, dünyada da birçok peygamberim diye çıkan insanlar var. git bak bakalım nasıl lüks içinde yaşıyorlar. daha bir kaç ay önce güney afrika'da "prophet bushiri" kendine inananlardan milyonlar toplayıp, son model arabalar, en güzel evleri aldı.
eğer peygamberimizin hayatını okursan zengin bir eşi olan çocuklu bir adam olduğunu, ticaret yaptığını, aile kabile bakımından saygı duyulan bir konumda olduğunu görürsün.
ama islam hakkında konuşmaya başladıktan sonra peygamberimiz ve inananları ilk başlarda dalga geçilmiş sonra hakaret, küfür, saldırı, işkence, hapis ve ölüme kadar gitmiş. yani bugünkü fetöcüler yada başka pastayı paylaşanlar gibi refaha, bolluğa gelmemiş tam tersine ellerindeki bolluğu kaybetmiş hem peygamberimiz hem inananlar.
medineye geldikten islam devletini kurduktan sonra da değişen birşey yok. bir devlet başkanı düşün, sana saray yapalım diyen halka yok istemem deyip, vefat edene kadar caminin bir odasında yaşıyor ve oraya gömülüyor, başkaları gibi koskoca türbeler istemiyor.
eğer zaten islamı sevmiyor da kendine bahane arıyorsan zaten ne denilirse denilsin sen iman etmezsin, ama birşeyleri belkide duymamış olduğun için şüphe duyuyorsan, peygamberimizin hayatını oku, sonra kendin karar ver bu adam üçkağıtçı bir yalancımı, değilmi. ondan sonra ister iman et, ister inkar et, sen bilirsin.
devamını gör...

ukraynalı prograssive metal ve metalcore türünde şarkılar yapan gruptur. 2009’da kurulmuştur. her bir üyesi kendi alanında ayrı başarılıdır. eugene bas gitarda, vlad bateride, roman gitarda, tatiana’da vokalde ayrı iyidir. eh tüm elemanlar iyi olunca karışım da şahane olmuş kanaatimce. ben biraz tatiana shmayluk’un üzerinde duracağım. kendisinin hem clean vokali hem brutal vokali çok iyidir. ikisini bir arada kullanan ve iyi olan grup sayısı epey azdır bu arada. brutal vokal yıllarca emek isteyen her yiğidin harcı olmayan bir tekniktir gırtlak ve ses telleri epey zorlanır. kendisi sadece kayıtlarda değil konserlerinde de kadın-erkek ayırmadan gördüğüm en iyi brutal vokalcilerden biridir. röportajlarında bahsettiklerine göre jinjer kelimesinin manası yokmuş, bir gitardaki jin-jer şeklinde çıkan melodi olarak düşünülebilirmiş. hemen her şarkısını dinlediğim nadir gruplardan biridir. en sevdiğim şarkılarında biraz bahsedeyim.

vortex, hayatın içinden bir adamı ve üzerindeki yükü anlatır. judjement & punishment, reggea metal türünde bir eserdir nadiren görürüz bu türü*. i speak astronomy, adamlar uzaya şarkı yazmışlar, kara deliklerden x ışınlarından paralel evrenlerden bahsediyorlar. wallflower, sosyal anksiyeteli bir bireyin hayata bakışını anlatır en son çıkan parçasıdır. pisces, balık burcundan bahseder youtube’da en çok izlenen şarkısıdır. pit of consciousness, insanın kendine yabancılaşmasını anlatır. on the top, iş hayatında yükselmek için kendini paralayanları eleştirir*. yani müzikal anlamda çok başarılı bulmamın yanında şarkılarının sözleri ve konuları da orijinaldir. 2019’da türkiye'ye konsere gelmişlerdir maalesef kaçırdım. 2021’deki bir konserini bırakayım konser severler için buradan.
devamını gör...

fark ettim ki tam da gatsby gibi yaşıyormuşum. hayallerim o denli görkemli ve romantizmle bezeli ki günümüz dünyasında yaşam bulamıyor. bu da ötekileşmeye oldukça müsait benliğimi tüm insanlardan ayırıp ayrı bir yere koyuyor. bu durumda da yalnızlığım giderek depreşiyor.

büyük hayaller... insanlığa karşı karşı konulamaz bir öfkem vardı benim. bireylere gelince, onlara sevgi besleyebiliyordum ancak. zaman zaman bunu da karıştırırım gerçi. bazenleri insanlık ideasına tapınır, sonra bireylere nefret kusarım. fakat... gelin görün ki herkese şüpheyle ve güvensizlikle yaklaşan ben, son yaşadıklarımdan sonra bütün bu sözleri de rafa kaldırma taraftarı oluyor.

niçin? güvenmek ve güvenmemek, şüphecilik vs. vs. belki bilincim sıkıldı artık. kendisini kurtarmak istiyor.

o kadar korkunç insanlar var ki size anlatamam. bunun korkunçluğu hakkında tek bir kelime dahi etmeye dilim varmıyor. hayat korkunç. bunda kararlıyım. korkunç olduğu gibi bir güzelliği de barındırıyor ama. belki de bu kişinin kendisiyle özdeşleşmesiyle alakalı bir şeydir.

fakat belki de ileride "korkutucu" insanların avukatlığını yapacağım. insanlardan korkmuyorum gerçi. aslında bakarsanız pek bir şeyden de korkum yoktur. sadece bazı insanlar. o bazı insanların yaptıkları aklıma gelince beynim "error veriyor". ve düşünmeyi sonlandırıyor.

anna karenina yaşamakta olduğu trajedi aklına geldiğinde gözlerini acıyla kısıp kaçınırdı konudan. ben de aynı durumdayım.

ama düşünüyorum. insan sevemeyen ben, insanlara yabancı olan ben, nasıl oldu da birilerine ümitle yaklaştı?

gerek yok konuşmama. yeterince rahatsızlık verici. eğer cehennem diye bir yer varsa şayet, insanlara yüce gönüllü ve sevgiyle yaklaşmaya başlayan yabancı ben, bazı insanların yandığını görmeyi sabırsızlıkla bekliyor.

ya da bir şafak vakti onları kendi elimle yakmayı.

ah, gerçekten de korkunç insanlar var. sizi temin ederim. ve ölümleri bile onlara iyilik olur, yemin ederim. sonsuz bir lanetle yaşamaları dileğiyle.
devamını gör...

ankara ankara kara ankara.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu sansasyonel kitabı okumadan önce yılmaz özdil’i çok severek okuduğumu itiraf etmeliyim.
ama işte, ne yazık ki bu kitaba kadardı…

sayfa sayısına bakıldığında en fazla 2 günde okumam gerekirdi, 10 günde okuyabildim. kitabı yarım bırakmamak için kendimle çok mücadele verdim. nihayetinde bitirebildim. yılmaz özdil 8-10 senelik bir araştırmanın-çalışmanın ürünü olduğunu söylediğinde merakla almıştım ama, kitap benim için tam anlamıyla fiyaskodur.

neden?

birincisi kitapta beni en çok rahatsız eden şey; gazi öldükten 27 yıl sonra doğmuş bir adamın, -di’li -du’lu zaman yani “görülen(!) geçmiş zaman” kipi ile yazması. buram buram her satırında yılmaz özdil kibri kokuyor.

ikincisi, ömrünün %60'ı cephede geçmiş bir adamın biyografisini yazıyorsun sonundaki bonus 40-50 sayfayı çıkardığında 498 sayfa atatürk anlatıyorsun ama savaşlar bunun 20 sayfası etmiyor. şaka gibi...

kaç tane zeytin yerdi, kaç fincan kahve içerdi, ekmekleri nasıl lokma lokma ayrana batırıp yerdi hepsini yazmışsın, savaş yazmamışsın kardeşim. nedir bu?

üçüncüsü, öyle detaylar var ki kitapta; okurken çıldıracak raddede düşünmeye sevk ediyor “yahu nasıl öğrendin be adam” diye. böyle düşünüyoruz sevdiğimizden ama, kaynak yok kitapta abiler, ablalar. seviyoruz diye gördüğümüz bir sıkıntıyı ört bas mı edelim ? neye dayanarak bu bilgileri bilgi diye sunuyor acaba diye düşünmekten kitabı anca 10 günde okuyabildim.

daha bir çok şey var, saatlerce konuşup bu kitabın nasıl 8-10 senelik çalışma ürünü olduğunu sorgulayabilirim ama sinirlerim o 10 günde yeterince yıprandı.

koleksiyon muhabbetine hiç girmedim bile. bu kitabın koleksiyon serisi değil 2500; 250000 e de satılsa, kaynak göstermeden sunulan bilginin tarih açısından hiçbir ehemmiyeti yoktur. öykü kitabıdır. öyle kalacaktır.
devamını gör...

bu sabah ağlayarak uyanmama sebebiyet verendir. kalbim çıkıyordu sanki, ellerim titriyordu, kafam zonkluyordu uyandığımda. içime taş oturdu sanki sözlük, çok gerçekçi bir kâbustu.

rüyamdaki herkes ve her şey gerçek gibiydi. herkes mutsuzdu, bana bakıyordu arkadaşlarım, berbat asık suratlarla, mutsuz mutsuz. üniversiteden eski hocam bağırarak bir şeyler anlatıyordu derste. ne olduğunu anlamıyordum. sonra bir an dışarıdaydım, elimde gazete. baktım, bir kadın siyasi bir cinayete kurban gitmiş, birisi analiz kasmış konuyla ilgili, sevdiğim kızın adı ve resmi. inanamıyorum, deli gibi ağlamaya başlıyorum ve koşuyorum. en son bir tepeden aşağı ağlayarak son hız koşuyordum. o acıyı çektim bir an gerçekten. etkisinden çıkamadım, kendime gelemedim. hemen mesaj attım ona. sordu ama anlatamadım tabii, buralara içimi dökmek istiyorum, zaten okuyan pek yok. bir an gerçek olmadığı için çok sevindim. sonra onu gerçekten bir gün kaybedeceğim için, bu kayıp acısını gerçekten yaşayacağım için çok endişelendim.

dün halbuki ne güzel mutlu mutlu uyumuştum, ne güzel konuşmuştuk. bu kâbuslar hep mutlu zamanlarda gelir zaten, insanı olmadık durumlara sokar. neyse, sevdiklerinizin kıymetini bilin. allah ani ölümlerden korusun. ölüm eninde sonunda gelecek. o gelene kadar sevdiklerimizin değerini bilelim, daha çok zaman ayıralım onlara...
devamını gör...

neil gaiman'ın lafının üzerine laf söylemiş olacağım ama aslında ortada çizgi bir yok. muazzam bir geçişkenlik var. bulanıklaşma değil, netleşme diyebiliriz belki. tabi, bu ifadelerle net bir şekilde adama rest çekmiş oluyorum ama olsun.* esasen kast ettiği şeyi anlıyorum lakin anlamamazlıktan gelmek işime geliyor. çünkü tamamen size hissettirdikleriyle var olan bir kitap. ben okuduğumda bambaşka bir kitap, @tepelerin kocakarısı okuduğunda bambaşka bir kitap, siz okuduğunuzda bambaşka bir kitap. o yüzden bu kitaba yapılacak yorumlar da çok farklı olacaktır diye düşünüyorum. herkes mevzuyu kendi zaviyesinden görecektir. vakti zamanında bir arkadaşla kitap üzerine kendi aramızda geyik yaparken en nihayetinde mevzu şöyle sonuçlanmıştı. ''bambaşka kitaplar okumuşuz yahu!'' oysaki kitap kapağı tamamen aynıydı. * işin latifesi bir kenara ,bu öyle bir kurgu ki, aslında öznesi sizsiniz. en azından ayrıntıya girmeden benim bu kitabı tarif edebilme kapasitem bu kadar. kimilerinin kabusları, kimilerinin düşleri vesaire derken son kertede kendinizle selamlaşıyorsunuz. aynalı kurgular kumpanyası gibi bir şey. kitap yukarıda söylendiği gibi sizi bir anda bulabilir. siz de kendinizi bir anda bulabilirsiniz. yok artık o kadar da değildir diyeceksiniz ama zaten şerhini düşmüştüm, bana gerçek size düş olabilir. düşlerinizden düşmeyin yeter. bir yerlerinizin incinmesini istemem. *
devamını gör...

evlilikte karısını eşi, hayat arkadaşı olarak değil de malı olarak gören erkeklerin sorunsalıdır.

ve ek bir bilgi sayın sorunsallı yazar. eşin olsun veya olmasın bir kadını rızası dışında cinsel ilişkiye zorlamak tecavüzdür ve tecavüz de bir insanlık suçudur.
devamını gör...

yazılanların hepsini okudum. hemen hemen herkes iş yerinde uğradığımız psikolojik terör olarak tanımlamış. ek bilgi vermek isterim;

mobbing eşittir zorbalık:

konunun iki başrolü vardır:

- zorba
- kurban

hayatımızın her alanında, her yaşta ve her zaman ortaya çıkabilecek bir şiddet türüdür. uygulayan şahıs belli bir amaç gütmeksizin, sırf kendisi eğlendiği için karşısındakini yerebiliyor. hadsizce ve sınır bilmeksizin, sizin canınızın acımasını veya yıllar sürecek travmalar kalır mı diye umursamadan uygular eylemi.

mobbingin belli başlı çeşitleri:

- sözel mobbing:

sözel olanda her hangi bir fiziksel yaralanma söz konusu değildir. bir insanın diğer insana ettiği hakaretler, sataşmalar diyebiliriz. fakat her kırıldığımız cümleyi de “mobbinge uğramak” olarak adlandırılamayız.

sözel örnek olarak:

“t-shirtün güzelmiş, çöpten aldın sanırım?”
“çok şişmansın.”
“ödevini özenle yapsan ne olacak, doktor mu olacaksın başımıza?”

veya başka bir ülkeye taşındığınız da:

“geldiğin yere geri dön lanet olası yabancı olarak tanımlayabiliriz.

- sözel olmayan mobbing:

sosyal veya asosyal olarak uygulanandır.
birinin senin taklidini daha “çirkin” mimiklerle yapması,
sen sınıfa girdiğinde herkesin susması,
yanındaki sandalyenin hep boş bırakılması,
çağırılmadığın partiler gibi örneklerle izole edilmendir.

- fiziksel mobbing:

küçük bir itip, kalkma olarak başlayıp senin sınırının nerede olduğunu belirleme amaçlı uygulanan terörize eylemidir. güç denemesi de diyebilirim. zamanla o küçük ittirip kalkmalar, çelmeler daha da kuvvetlenebilir. sen sustukça çoğalacaktır. burada amaçlanan seni kendi arkadaş çevrende rezil edip, aşağılamaktır.

siber mobbing:

(bkz: en sevdiğiniz)
(bkz: linç kültürü)

en bilinen mobbing türlerinden biridir. sözlüklerde, diğer sosyal medya platformlarında görülür. şahsa yönelik tüm “kötü” * eleştiriler, yorumlardır.

- seksüel mobbing:

en ağır çeşittir. burada bilindik seksualite* kapsam dışıdır. anlam, güven ve istek dışı olup hem sözlü hem fiziksel uygulanandır. kurbanın fiziğine karşı yapılan sözel seksuel eleştiri ve/veya istek dışı olan onur kırıcı dokunuşlar ve/veya zorla öpmeye çalışmaktır. herkesin içinde porno videosu oynatılması kurbana yönelik özel hayata saldırıya girer.

kurbanlara bir de tavsiye vermek isterim;

- susmayın, boyun eğmeyin, utanmayın!

en yakın merciden destek almaya bakın ve her ne kadar zor şeyler yaşamış olsanız dahi, sizi bir zorbaya dönüştürmelerine izin vermeyin. esas olan iyi kalabilmektir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim