claranın dağdan aşağı yuvarlanan tekerlekli sandalyesi
son zamanlarda favori yazarım. ufak bir ekleme daha yapayım; kişisel ileti süper. böyle devam.
bu arada bol bol tarhana için. güzeldir. boşuna icat etmemişler.
bu arada bol bol tarhana için. güzeldir. boşuna icat etmemişler.
devamını gör...
terapi niteliğindeki alışkanlıklar
kulaklık takıp yürümek. denize karşı boş bir bank bulup izlemek.
devamını gör...
gözlük takan kişilerin sıkıntıları
soğuk havada maske takıp dışarı çıkınca gözlük camlarının baca dumanı gibi olması. *
devamını gör...
shredder
çizgi film aleminin en karizmatik, en şık ve en havalı kötü karakteridir.

ergen ninja kaplumbağalarla derdi büyüktür. aslında ninja kaplumbağaların mutasyonu bu büyük insan sayesinde gerçekleşmiştir. onun hazırladığı kimyasal ile temas eden kaplumbağalar daha önce en son bir insana temas ettikleri için insan şeklinde mutasyona uğrarken ara dayağı yemiş yancı durumuna düşen splinter usta ise nedense en son sıçanlarla temas ettiği için bugünkü halini almıştır.
shredder çok iyi bir dövüş sanatçısı olmasına rağmen ustasına -ki bu usta splinter ustadır- suikast düzenleme suçundan sürgün edilmiştir. intikamını da ustasını mutasyona uğratarak almıştır.
ergen kaplumbağalarla ilgili büyük dertleri olan shredder aynı zamanda kötü ve salak arkadaş kurbanıdır. mutasyonla yanına aldığı rocksteady ve bebop çok güçlü ama güçleri oranında da kafasız iki yardımcıdır.
krang’in yamağı gibi çalışan shredder aslında bunu hiç hak etmemektedir. safi beyin olan krang’den daha iyi bir kötü karaktere olduğuna yemin edebilirim ama bunu kanıtlayamam.
giyimi, kuşamı, duruşu ve karizmasıyla tam bir efsane olan shredder elbette bir gün hak ettiği değeri bulacaktır.

ergen ninja kaplumbağalarla derdi büyüktür. aslında ninja kaplumbağaların mutasyonu bu büyük insan sayesinde gerçekleşmiştir. onun hazırladığı kimyasal ile temas eden kaplumbağalar daha önce en son bir insana temas ettikleri için insan şeklinde mutasyona uğrarken ara dayağı yemiş yancı durumuna düşen splinter usta ise nedense en son sıçanlarla temas ettiği için bugünkü halini almıştır.
shredder çok iyi bir dövüş sanatçısı olmasına rağmen ustasına -ki bu usta splinter ustadır- suikast düzenleme suçundan sürgün edilmiştir. intikamını da ustasını mutasyona uğratarak almıştır.
ergen kaplumbağalarla ilgili büyük dertleri olan shredder aynı zamanda kötü ve salak arkadaş kurbanıdır. mutasyonla yanına aldığı rocksteady ve bebop çok güçlü ama güçleri oranında da kafasız iki yardımcıdır.
krang’in yamağı gibi çalışan shredder aslında bunu hiç hak etmemektedir. safi beyin olan krang’den daha iyi bir kötü karaktere olduğuna yemin edebilirim ama bunu kanıtlayamam.
giyimi, kuşamı, duruşu ve karizmasıyla tam bir efsane olan shredder elbette bir gün hak ettiği değeri bulacaktır.
devamını gör...
cinsel ilişki olmadan ilişki yürür mü sorunsalı
kişilere bağlı bir şey bence , erkek veya kadın eğer birbirlerine gerçekten değer verip seviyorlarsa neden olmasın dediğimdir.
devamını gör...
seri artı oy verme botu
takipçileriyle circle jerk yapmaya üşenen bir yazarın kodlamayı planladığı bot. duyduğuma göre bunu yazmaya da üşeniyormuş. bir üşengeçlik paradoksuna girip karadeliğe dönüşmüş yazarımız en sonunda. babaannesinin gözleri neden bu kadar büyük, dişleri neden bu denli keskinmiş, bilmiyormuş.
devamını gör...
hamam is dangerous
devamını gör...
joseph conrad
ukrayna’da doğmuş olan polonya asıllı ingiliz yazardır.

gerçek adı jozef teodor konrad korzeniowski’dir. karanlığın yüreği gibi dev bir eser yazmıştır. okuduğumda büyük ve derin düşüncelere düşmüş ve kitabın karanlığında boğulmamak için akla karayı seçmiştim. bu muhteşem kitap daha sonra apocalypse now ismiyle francis ford coppola tarafında sinemaya aktarılmış ve izlediğim zaman kitabın yaptığına benzer bir etki bırakmıştır üzerimde.
nostromo, narcissus’un zencisi, lord jim, gizli ajan gibi muhteşem kitaplar yazmış olan joseph conrad ile ilginç olan nokta ise şudur; joseph conrad ingilizceyi on yedi yaşından sonra öğrenmeye başlamıştır. bu gecikmeye rağmen ingiliz dilinin en büyük yazarları arasında sayılır.
yaklaşık yirmi yıl denizcilikle uğraşmış olan joseph conrad ömrünü yazmaya adamasına rağmen denizcilik sevdasından asla vazgeçmemiştir. ingiliz sömürge tarihini edebi anlamda didik didik etmekten de geri durmamıştır.
kendine has roman tekniğiyle kendinden sonra gelen birçok yazarı derinden etkilemiş olan joseph conrad konuşurken katı bir polonya aksanı ile kullandığı ingilizceyi yazarken sular seller gibi kullanarak ingiliz dilinin en büyük romanlarından bazılarını yazmıştır.
yazar altmış yedi yaşında bu dünyadan ayrılmaya karar verdiğinde dünyanın en büyük yazarlarından biriydi.

gerçek adı jozef teodor konrad korzeniowski’dir. karanlığın yüreği gibi dev bir eser yazmıştır. okuduğumda büyük ve derin düşüncelere düşmüş ve kitabın karanlığında boğulmamak için akla karayı seçmiştim. bu muhteşem kitap daha sonra apocalypse now ismiyle francis ford coppola tarafında sinemaya aktarılmış ve izlediğim zaman kitabın yaptığına benzer bir etki bırakmıştır üzerimde.
nostromo, narcissus’un zencisi, lord jim, gizli ajan gibi muhteşem kitaplar yazmış olan joseph conrad ile ilginç olan nokta ise şudur; joseph conrad ingilizceyi on yedi yaşından sonra öğrenmeye başlamıştır. bu gecikmeye rağmen ingiliz dilinin en büyük yazarları arasında sayılır.
yaklaşık yirmi yıl denizcilikle uğraşmış olan joseph conrad ömrünü yazmaya adamasına rağmen denizcilik sevdasından asla vazgeçmemiştir. ingiliz sömürge tarihini edebi anlamda didik didik etmekten de geri durmamıştır.
kendine has roman tekniğiyle kendinden sonra gelen birçok yazarı derinden etkilemiş olan joseph conrad konuşurken katı bir polonya aksanı ile kullandığı ingilizceyi yazarken sular seller gibi kullanarak ingiliz dilinin en büyük romanlarından bazılarını yazmıştır.
yazar altmış yedi yaşında bu dünyadan ayrılmaya karar verdiğinde dünyanın en büyük yazarlarından biriydi.
devamını gör...
pişi
rahmetli ninemin (anneannemin annesi) ekşi mayalısını yaptığı ve odun ateşinde, büyük kazanda pişirdiği, bizim de lokma diye bildiğimiz mayalı hamur kızartması.
balıkesir ve çevresinde, ege bölgesi’nin bazı kesimlerinde hayır için lokma döktürülür. bu işi yapan firmalar vardır. yeri ve zamanı söylersiniz onlar gelir, yapar, dağıtır gider. kuyruk olur çoğu zaman önlerinde de zaten, kısa sürede biter.
balıkesir lokması meşhurdur. el büyüklüğünde açılıp kızartılır. ama ben küçük ve simit şekilde (ortası delik) olanını severim.
balıkesir ve çevresinde, ege bölgesi’nin bazı kesimlerinde hayır için lokma döktürülür. bu işi yapan firmalar vardır. yeri ve zamanı söylersiniz onlar gelir, yapar, dağıtır gider. kuyruk olur çoğu zaman önlerinde de zaten, kısa sürede biter.
balıkesir lokması meşhurdur. el büyüklüğünde açılıp kızartılır. ama ben küçük ve simit şekilde (ortası delik) olanını severim.
devamını gör...
kardeşler için ideal yaş aralığı
okulda öğretilen 4 yaştı. hocamız bunun sebebini "anne doğum yaptığı sırada çocuk yarım yamalak da olsa ozbakim becerilerini kendi başına gerçekleştirebilir, dört yaş çocuğu buyuk oranda sakindir, oyuncakları ile daha uzun süre oynayabilir, aglama, inatlaşma, davranışları azalmistir. bilişsel gelişiminde sebep sonuc ilişkisi daha iyi kurar. işbirliği ve yardımlasma becerileri ağır basmaktadir." şeklinde aciklamisti. bu açıdan bakıldığında mantıklı gibi görünmektedir. ayrıca küçük kardes 4 yaşına geldiğinde büyük kardeş 8 yasinda olacağı için birlikte oyun kurma, birlikte vakit geçirirken daha az çatışma yaşaması muhtemeldir.
devamını gör...
regl ağrısı
yaklaşıyor yaklaşmakta olan..........
devamını gör...
komşu kızı
aklımda bir zamanlar çok güldüğümüz bir anıyı canlandıran kişi.
yan komşumuz sudanlı bir aileydi ve kadının adı düriye'ydi.
babam çok öyle evde durmayı seven bir adam değildi. dolayısıyla yan komşu kimmiş, adı neymiş falan... pek aklında tutacağı konular değildi bunlar.
bir gün babam balkonda oturup şarkı söylemeye başlamış. bir süre sonra şaşkın şaşkın içeri girip anneme "yahu kadın yanda çamaşır asıyordu. bana garip garip bakıp içeri kaçtı." demiş. bu arada annem şarkıyı duymuş ama müdahale edemeden babam içeriye geldiğinden gülmeye başlamış. zira babamın söylediği şarkı işte buymuş:
dü dü dü düriye, komşu kızı düriye
naz etme gel beriye, mahsun bakma öyle
dü dü dü düriye, komşu kızı düriye
hele hele gel beriye, dargın mısın söyle
inci boncuk tanesi boynunu süsleyen
yedi köyün hanesi feda sana düriye
dü dü dü düriye, komşu kızı düriye
benim gönlüm sende, senin gönlün kimde?
yan komşumuz sudanlı bir aileydi ve kadının adı düriye'ydi.
babam çok öyle evde durmayı seven bir adam değildi. dolayısıyla yan komşu kimmiş, adı neymiş falan... pek aklında tutacağı konular değildi bunlar.
bir gün babam balkonda oturup şarkı söylemeye başlamış. bir süre sonra şaşkın şaşkın içeri girip anneme "yahu kadın yanda çamaşır asıyordu. bana garip garip bakıp içeri kaçtı." demiş. bu arada annem şarkıyı duymuş ama müdahale edemeden babam içeriye geldiğinden gülmeye başlamış. zira babamın söylediği şarkı işte buymuş:
dü dü dü düriye, komşu kızı düriye
naz etme gel beriye, mahsun bakma öyle
dü dü dü düriye, komşu kızı düriye
hele hele gel beriye, dargın mısın söyle
inci boncuk tanesi boynunu süsleyen
yedi köyün hanesi feda sana düriye
dü dü dü düriye, komşu kızı düriye
benim gönlüm sende, senin gönlün kimde?
devamını gör...
trip atmayan sarışın mavi gözlü akp'li vegan kız
üstüne bir de nar ekşisi ister misin çocuk adam?
devamını gör...
vegan olmak için mantıklı sebepler
(bkz: hayvancılık sektörü)
devamını gör...
çaresizlik
sevip değer verdiğiniz insan sebep olduysa can acıtır.
devamını gör...
her başlığa entry giren yazar
format kurallarına aykırı bir durum olmadığı sürece isteyen her başlığın altına düşüncelerini dile getirebilir. gayet normaldir.
devamını gör...
sevgiliye kitap hediye etmek
kitapların arasına hissettiklerinizi ufak notlar şeklinde bi iki sayfaya serpiştirirseniz daha da mükemmel hareket olur. *
devamını gör...
normal sözlük fenerbahçeliler kulübü
bu kulübe niye katılmalısınız biliyor musunuz arkadaşlar.. bu kulüpte ortak bir sevda var, ruh var, dayanışma var, iyi günde kötü günde birliktelik var.. ama en önemlisi neşe var, huzur var. hristiyanismail boş yere fenerli olmadı..
devamını gör...


