kadir mısıroğlu
istanbul mezarlıklarına dadanıp, ölülerin kemiklerini kazarak çıkartan başıboş köpeklerin bile tenezzül etmediği artıklarıyla tarihte kaybolup gidecek meczup.
devamını gör...
şaka maka normal sözlük’ün keyifli olması
halbuki kitabı alıp gideceğiz diye gelmiştik, kalıcıyız.
devamını gör...
merdumgiriz_
güzel sohbet ettiğim, çok güzel elektrik aldığım, güzel insan. yazdıklarını takip ediyordum ama tanışma fırsatı bugüne kısmetmiş. sağol, varol merdumgiriz *
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
hayata bakış açımızı değiştiren bazen bir kitaptır, bazen bir filmdir, bazen yeni tanıştığın biri yada hep gördüğün konuştuğun birinin bir cümlesidir. çünkü hepsinde yaşanan bir hikaye vardır.
bizde öyle ufuk açarlar ki aslında dert ettiğimiz şeylerin yüzeyselliği ile bizi yüzleştirirler. kitabı kapatınca, film bitince yada sohbet bitince içinizdeki boşlukta uçan deli sorular başlar.
yada eskilerin dediği gibi başımıza gelen bir musibet bin nasihattan daha hayırlı olabiliyor. öyle bir olay yaşarız ki önceliklerimiz, dertlerimiz o kadar basit kalır ki..
anlayanın bir şekilde önem dereceleri değişiyor. hemen sonrasında yüzeysellikten uzak başka dertler ediniyorsunuz.
işte o dertleriniz o meraklarınız hayatınızı değiştiriyor. sizi başka biri yapıyor..
anlayanın dedim herkes de aynı etkiyi yapmadığını bire bir gözlemledim hayatımda, her insan gerçekten çok farklı, dolayısıyla her insanda etkide çok farklı oluyor.
hayata at gözlükleri bakmamak için, gerçekten okumak, bakmak, görmek, konuşmak, dinlemek gerekiyor.
bizde öyle ufuk açarlar ki aslında dert ettiğimiz şeylerin yüzeyselliği ile bizi yüzleştirirler. kitabı kapatınca, film bitince yada sohbet bitince içinizdeki boşlukta uçan deli sorular başlar.
yada eskilerin dediği gibi başımıza gelen bir musibet bin nasihattan daha hayırlı olabiliyor. öyle bir olay yaşarız ki önceliklerimiz, dertlerimiz o kadar basit kalır ki..
anlayanın bir şekilde önem dereceleri değişiyor. hemen sonrasında yüzeysellikten uzak başka dertler ediniyorsunuz.
işte o dertleriniz o meraklarınız hayatınızı değiştiriyor. sizi başka biri yapıyor..
anlayanın dedim herkes de aynı etkiyi yapmadığını bire bir gözlemledim hayatımda, her insan gerçekten çok farklı, dolayısıyla her insanda etkide çok farklı oluyor.
hayata at gözlükleri bakmamak için, gerçekten okumak, bakmak, görmek, konuşmak, dinlemek gerekiyor.
devamını gör...
sodyum sülfat
formülü na2so4 olan bir tuz çeşididir.
genel olarak deterjan yapımında ve kağıt üretiminde kullanılır.
genel olarak deterjan yapımında ve kağıt üretiminde kullanılır.
devamını gör...
kar yağdığı zaman sokağa çıkan tipler
az önce görmemiş ve görgüsüz olduğumu öğrendiğim başlık.
devamını gör...
normal sözlük'te çıkacak ilk tartışma
seviyeli bir sekilde olursa tadından yenmez..
devamını gör...
buz dağı
-genellikle, ortalamada, buzdağlarının sadece 10'da 1'i su yüzeyinde kalır.
-titanic'in çarptığı buzdağının suyun altında olduğu düşünülmektedir; dolayısıyla başlarına geleni görememişlerdir. böyle bir buzdağına tam süratle çarpan titanic, çok kısa sürede ve hızla batmıştır ve olay, 1500'den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır.

evrimagaci.org/buzdagi-nedi...
-titanic'in çarptığı buzdağının suyun altında olduğu düşünülmektedir; dolayısıyla başlarına geleni görememişlerdir. böyle bir buzdağına tam süratle çarpan titanic, çok kısa sürede ve hızla batmıştır ve olay, 1500'den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır.

evrimagaci.org/buzdagi-nedi...
devamını gör...
fırıncıya işlerini soran muhabirin cevabı duyunca kısa kesmesi
korkusundan olayı yanlış anlamış mühabiri içeren video.
fırıncı abimiz orda halk ekmeğe laf atıyor, muhalefetin yönettiği halk ekmeğe laf atıyor. zaten işler nasıl iyi mi sorusuna da çok şükür diyerek başlıyor. ama halk ekmeğe giydirmeye çalışırken lafı biraz dolandıran abimizin sözlerini durumlar iyi değil demeye bağlanacakmış gibi hisseden muhabir* hemen mikrofonu çekiyor. yandaşlığı bile beceremiyor yani.
-hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten.
fırıncı abimiz orda halk ekmeğe laf atıyor, muhalefetin yönettiği halk ekmeğe laf atıyor. zaten işler nasıl iyi mi sorusuna da çok şükür diyerek başlıyor. ama halk ekmeğe giydirmeye çalışırken lafı biraz dolandıran abimizin sözlerini durumlar iyi değil demeye bağlanacakmış gibi hisseden muhabir* hemen mikrofonu çekiyor. yandaşlığı bile beceremiyor yani.
-hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten.
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı
canı istemiştir koymuştur, canı istemez koymaz. koyanın koymayandan yada koymayanın koyandan herhangi bir farkı olmadığını düşündüğümdür.
devamını gör...
tenasüh
ruhun bir bedenden başka bir bedene geçmesi anlamına gelen arapça kökenli kelime.
etimoloji sözlüklerinde köken olarak nüsha kelimesi gösteriliyor.
nüsha ise bir belgenin ya da kitabın kopyası, temize çekilmiş halini ifade ediyor.
aslında tenasüh kelimesinde ruh sözü geçmiyor. sanırım ilgili terminolojide böyle bir anlam yüklenmiş.buradan
kitabın nüshasının çıkarılması ve ruhun başka bir bedene geçmesi.
kitap ve insan arasında güzel bir ilgi kurulmuş. öz türkçe kelimeler de güzeldir ama eski kelimeler bir başka!
kaynaklar:1->, 2->, 3->, 4->
etimoloji sözlüklerinde köken olarak nüsha kelimesi gösteriliyor.
nüsha ise bir belgenin ya da kitabın kopyası, temize çekilmiş halini ifade ediyor.
aslında tenasüh kelimesinde ruh sözü geçmiyor. sanırım ilgili terminolojide böyle bir anlam yüklenmiş.buradan
kitabın nüshasının çıkarılması ve ruhun başka bir bedene geçmesi.
kitap ve insan arasında güzel bir ilgi kurulmuş. öz türkçe kelimeler de güzeldir ama eski kelimeler bir başka!
kaynaklar:1->, 2->, 3->, 4->
devamını gör...
takipçisi olmayan yazar
bir de efsane yazıyorsa "resmen harcanıyor" diyeceğim kişi olur kendisi. keşfetmenin haklı gururunu yaşarım sayesinde.
inşallah vardır öyle biri de ilk bana denk gelir. *
inşallah vardır öyle biri de ilk bana denk gelir. *
devamını gör...
ben sizin yerinizde olsaydım
sen kimsin ki benim yerimde olacaksın lolipop diye cevap verilecek cümle.
devamını gör...
me11isho (yazar)
hakkında nickaltı girmek için sabahı bekleyemediğim yazardır. nasıl müthiş. bu tanımından bahsediyorum, bu aha bu, #422654. sen neredeydin? zaten daft punk hayranıyız. bir de böyle tanım yazılır mı arkadaşım? heyecandan tanımı okurken taşikardi oldum. ama yüzümdeki gülümseme de bir saniye gitmedi. hep yaz.*
devamını gör...
kalbi kırılmış bir kadının yapabilecekleri
susar başka napacak alüminyum! türk dizisi izlemeyi bırakınız! kamu spotu!
devamını gör...
çirkin kadınlara tavsiyeler
başlığı açan da sanırsın olimpos'un sönmeyen ateşi, nerelerdeydin ya biz de seni bekliyorduk...!
devamını gör...
26 kasım dünya cimriler günü
artı oy vermeyen yazarların dünya cimriler gününü bu başlık vesilesiyle kutluyorum.
devamını gör...
yılmaz vural
sağlığına kavuşmasını temenni ettiğim başarılı,sevilen teknik adam.
devamını gör...
zima blue
şiir gibi bölümdür. en sevdiğim (bkz: love death robots) bölümüdür. bilim kurguyla felsefenin birlikteliğinin zaten hastasıyız ancak meramını bu kadar kısa ve öz anlatabilmesi zima mavisini bir adım öne çıkarıyor.
zima mavisi hepimiziz. hikayenin sonunda kendimizi nerede bulursak bulalım, nerede ne zaman nasıl olursak olalım, kendimizi nasıl tanımlarsak tanımlayalım bize çok önceden kazınmış 'öz' oralarda bir yerde. ve ondan ne kadar uzaklaşırsak huzursuzluğumuz o kadar artıyor. ondan kopamıyor, ayrılmıyoruz. zaten şimdiye kadar bizden başka da kopmaya çalışan olmamıştı. özden kopuş bir modern dünya problemidir. bizi izleyebilen insan sayısı artınca bir şeyler gösterme isteğimiz, gösterme isteğimiz artınca sahteliğimiz arttı. çünkü 'beğenilmek' zorundaydık, takdir ve kabul görmeliydik. zima mavisi modern bir martin eden, başarıyı yakalayıp merdivenleri tırmandıkça kendinden uzaklaşan ama bunu aslında hiç istemeyen ve zaten beceremeyen. martin eden'den daha dengeli bir kişilik olduğu için özüne dönmeyi seçti, ancak martin eden gibi çoğu insan için de bu çatışmanın sonu parçalanmadır. biz, modern zamanın kayıp insanları, özümüzden uzaklaştıkça derinleşen bir melankoliye ve ölüme doğru sürükleniyoruz. aslımıza dönmek ise tek çıkış yolumuz.
zima mavisi hepimiziz. hikayenin sonunda kendimizi nerede bulursak bulalım, nerede ne zaman nasıl olursak olalım, kendimizi nasıl tanımlarsak tanımlayalım bize çok önceden kazınmış 'öz' oralarda bir yerde. ve ondan ne kadar uzaklaşırsak huzursuzluğumuz o kadar artıyor. ondan kopamıyor, ayrılmıyoruz. zaten şimdiye kadar bizden başka da kopmaya çalışan olmamıştı. özden kopuş bir modern dünya problemidir. bizi izleyebilen insan sayısı artınca bir şeyler gösterme isteğimiz, gösterme isteğimiz artınca sahteliğimiz arttı. çünkü 'beğenilmek' zorundaydık, takdir ve kabul görmeliydik. zima mavisi modern bir martin eden, başarıyı yakalayıp merdivenleri tırmandıkça kendinden uzaklaşan ama bunu aslında hiç istemeyen ve zaten beceremeyen. martin eden'den daha dengeli bir kişilik olduğu için özüne dönmeyi seçti, ancak martin eden gibi çoğu insan için de bu çatışmanın sonu parçalanmadır. biz, modern zamanın kayıp insanları, özümüzden uzaklaştıkça derinleşen bir melankoliye ve ölüme doğru sürükleniyoruz. aslımıza dönmek ise tek çıkış yolumuz.
devamını gör...
