sad romance, ji pyeong kwon adlı sanatçının drama sonatina albümünün nadide eseridir.

keman ile çalınan ve çok derin duygulara sevk eden hüzünlü bir tınısı vardır.

hiçbir klasik müzik birbiriyle kıyaslanamaz. çünkü onları klasik yapan da, her birinin farklı notaları ve içerdikleri anlamlardır. klasik müzik, insanın stresini hafifletirken bir yandan da yaratıcılığını arttırır, ilham kaynağı olur ve duyguları aktifleştirir. her bir duyguyu bağımsız olarak hissetmemizi sağlarken bir yandan da bu duyguların karışımıyla hissizlik de oluşabilir. birçok duyguyu aynı anda hissetmemiz bizi garip bir durumun içine sokabilir. bu yüzden başka şeylerde olduğu gibi müziği de ölçülü bir şekilde dinlemek insan ruhu için daha faydalı olacaktır.

bu müziğin içinde sanki her duygu birbiriyle dans ediyor ve yaşamlarının amaçlarını unutmuş gibiler. aynı bizler gibi. belki de her duygu, ruhumuzun tatması ve yaşaması için gereklidir. çünkü bir duygu olmadığı zaman, domino etkisiyle diğer duygulara da yansıyarak anlamsızlaşır. böylece insan giderek hissizleşir ki; hissizlik, bomboş bir uzayda süzülüp giden bir toz bulutu gibidir.

klasik müziğin yeri ben de çok ayrıdır. hatta her gün saatlerce dinliyorum desem şaşırmayın lütfen. :)

müziği dinlemeniz için bırakıyorum.

https://youtu.be/ja7jajne8a0
devamını gör...

sözlükte reel anlamda hiç arkadaşım yok. ben de birileri gibi sadece yazıları okuyup kimilerine yorum yapıp gidiyorum. tercih meselesidir. niçin burada olduğumuzu açıklayan bir cümledir.
devamını gör...

öğrencilerime okuduğum bir kitap var. ismi bir dakika bu kitapta çocuklara zaman algisindan basit ve günlük yaşamdan örnekler ile bahsediliyor. bir de biz yetiskinler için metis yayınevinden mark witmann in kitabı var. ismi hissedilen zaman bu kitapları okuduğumda zamanın bir algı olduğu fikrini kabul ediyorum. saatler süren bir pikniği aradan zaman geçince arabası kuma gömülen arkadaşa kahkahalar ile guldugumuz an olarak hatilamamiz ama 5 dk süren bir tartışmanın kalpte oluşturduğu hasarı senelerce yük olarak taşımamız bunun en büyük kanıtı olabilir ancak aynı zamanda ulvi , ürpertici ve en önemlisi "gerçek" olduğunu da kabul ettiren ise tek bir cümle oluyor.
"asr´a yemin olsun ki,insan mutlaka bir ziyandadır." asr süresi.
devamını gör...

nil karaibrahimgil'in tatlı bir şarkısıdır.

gitme yoksa katlederim bizim yan komşuları
sonra polise derim öldürmüş masumları.

devamını gör...

türkçe'ye çevrildiğinde komikliğini kaybedeceğini düşündüğüm şu diyaloğu, netflix'in köpek yerine küpek yazarak beni kahkahalara boğduğu filmdir.

mickey : good dags. d'ya like dags?
tommy : dags?
mickey : what?
mrs. o'neil : yeah, dags.
tommy : oh, dogs. sure, i like dags. i like caravans more.
devamını gör...

enstrüman gürültüsü yüzünden açık havada yapılanından, kalabalık görüntüsü yüzünden de kapalı mekanda yapılanından çekindiğim aktivite.
devamını gör...

sana bakmaktan
onu göremiyorum.
bilmiyorum bunda ne var.

bunu ben anlamam,
bir o var,
o anlar.

özdemir asaf - bildiğim.
devamını gör...

elde açılarak yapılanın daha güzel, daha lezzetli , daha süper olduğu , beş çaylarının vazgeçilmezi hamur işi. elde açılana çarşaf böreği deriz.
hamurunun yapımında pek bir zorluk yoktur. un, su ve tuz ile hamuru yoğurduktan sonra en önemlisi hamurun dinlenme sürecidir. hamurun biraz yumuşak olması açılmasını kolaylaştıracaktır. hamuru bezelere ayırıp tabak büyüklüğünde açmak yine hamuru büyütme aşamasını kolaylaştıracaktır. bir kilo undan yapılan hamurdan beş beze çıkar. bezelerin arasını iyice yağlarsak hamurun açılmasını yine kolaylaştırmış olacağız. hamurumuz iyice dinlendikten sonra temiz bir bez üzerinde artı bir çift el yardımıyla hamurumuzu güzelce açabiliriz. biz genelde patatesli yaparız. tabii iç harç damak zevkine göre değişir. harcı hamurun üzerine yayabiliriz. bir kişi çarşafın bir ucundan diğer kişi diğer ucundan tutup hamurun yuvarlanmasını sağlamalı. iki üç ortada buluşunca bıçak yardımıyla keselim ve yağlanmış tepsiye , tepsinin ortasından başlamak şartıyla, hamuru kendi etrafında dolayalım. hamur bitene kadar aynı işlemi yapalım. hamurdan arta kalan yağı böreklerin üzerine sürelim ve önceden ısıtılmış 200 derece fırında böreğimizin üzeri kızarsan kadar pişirelim. afiyet olsunnnn
devamını gör...

the stand adlı 1994 yapımı mini dizinin açılış sahnesinde de çalmaktadır, çok güzel bir dizi açılışıdır. dizi, stephen king'in mahşer adlı kitabından uyarlanmıştır. ilgili sahne aşağıdadır.

devamını gör...

edindiğim diğer canlı dostlara kahramanlık yapmadan isim veremiyorum.

misal son gelen kedinin ismi hala kedi, kahramanlık yapmasını bekliyorum.
devamını gör...

diri diri mezara gömülüp, o mezardan çıkmayı başarabilirseniz neden olmasın?
bir tarafta size yaşamı zindan eden bir din.
bir tarafta haklarınızı savunabileceğiniz sınırsız bir alan.
olunabilen varsa olsun. ama islam dini kadınları rahimleri dışında pek sallamıyor.
devamını gör...

şişman bir erkek olabilir.*
devamını gör...

ralph hedley -cat in a cottage window
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ufak çaplı stalker'lık yapıyorum, evet..
devamını gör...

pek çoğumuz için "iyi ki" dedirten olay.
kafa sözlük nasıl kuruldu, merak etmekteyim...
devamını gör...

son zamanlarda özellikle ergenlik çağındaki kişilerin kendilerini tanımlarken kullandıkları kelime.
devamını gör...

arada sırada aklıma gelen ve beni kendi kendime güldüren akit gazetesi haberinin başlığıdır. cidden, olabilir mi peki?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: tiner kokan başlıklar)
devamını gör...

(bkz: her şeyden saniyesinde bıkan kadın)
devamını gör...

bankta karanlıkta çay içiyor. neden karanlık? çünkü şu devirde hala elektrikler kesiliyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim