1 yıl sonraki kendine not
umarım başarmışsındır. umarım kurtulmuşsundur. eğer başaramadıysan da üzülme. seni sevmediler hiç biliyorum ama ben seni seviyorum.
devamını gör...
kinyas ve kayra
hızlı yaşayıp hızlı yaşlananların kitabıdır kinyas & kayra... yeraltı edebiyatının ülkemizdeki belki de en büyük temsilcisi hakan günday'ın kitabıdır. lise yıllarında yazmaya başladığı ve 20'li yaşlarda -zannediyorum 23 olmalı- yayımladığı ilk kitabıdır. kitap öyle her merak edenin eline alıp bırakamadan okuyabileceği, bir solukta bitirebileceği bir kitap değildir. hele hele bu türe yabancıysanız, içeriğindeki o karamsar havaya, buhranlı karakterlere tahammül edebilmeniz zorlaşabilir. tabii ben çok seviyorum, o ayrı...
"ben sadece fazlasıyla ciddiye almıştım, küçükken babamın birini üzdüğümde bana söylediği o sözü:
“kendini karşındakinin yerine koy”
ve ilk başlarda bunu o kadar çok yapmıştım ki; bir gün dönüş yolunu, yani kendimi bulamadım''
her yere aitmiş gibi davranan, hiçbir yere ait olmayanların, olamayanların kitabıdır kinyas & kayra... 6 milyar insanın arasında doğup; hiçbirine çarpmadan geçebilenlerin kitabıdır.
kitap içeriğinde başınızı çevireceğiniz hatta belki de bugüne kadar bir çok kez çevirdiğiniz gerçeklikler var. bazıları oldukça rahatsız edici, bazıları mide bulandırıcı, bazıları hayrete düşürücü... ama inanın hepsi bu yeryüzünde yaşanmış, yaşanacak yahut yaşanması mümkün olan gerçekliklerdir.
bana göre bu kitapla hakan günday, ruhumuzda bulunan çatlaklardan içeri sızarak bize bir çok şeyi anlatmaya çalışıyor esasında. hepimiz kayra'yız biraz, hepimiz biraz kinyas'ız zaman zaman...
birbirlerine çok zıt iki karakterler aslında. siyah ve beyaz gibi. sıcak ve soğuk gibi. cam ve çelik gibi. hayat ve ölüm gibi.
kinyas ve kayra gibi...
bu kadar hissizleşmişken aslında; ne kadar yaşıyor denilebilir onlar için bilemiyorum. ya da bu kadar hissizleşmeyi hangimiz isteriz?
şiddetle tavsiyemdir, ama sadece ilgilisine...
"ben sadece fazlasıyla ciddiye almıştım, küçükken babamın birini üzdüğümde bana söylediği o sözü:
“kendini karşındakinin yerine koy”
ve ilk başlarda bunu o kadar çok yapmıştım ki; bir gün dönüş yolunu, yani kendimi bulamadım''
her yere aitmiş gibi davranan, hiçbir yere ait olmayanların, olamayanların kitabıdır kinyas & kayra... 6 milyar insanın arasında doğup; hiçbirine çarpmadan geçebilenlerin kitabıdır.
kitap içeriğinde başınızı çevireceğiniz hatta belki de bugüne kadar bir çok kez çevirdiğiniz gerçeklikler var. bazıları oldukça rahatsız edici, bazıları mide bulandırıcı, bazıları hayrete düşürücü... ama inanın hepsi bu yeryüzünde yaşanmış, yaşanacak yahut yaşanması mümkün olan gerçekliklerdir.
bana göre bu kitapla hakan günday, ruhumuzda bulunan çatlaklardan içeri sızarak bize bir çok şeyi anlatmaya çalışıyor esasında. hepimiz kayra'yız biraz, hepimiz biraz kinyas'ız zaman zaman...
birbirlerine çok zıt iki karakterler aslında. siyah ve beyaz gibi. sıcak ve soğuk gibi. cam ve çelik gibi. hayat ve ölüm gibi.
kinyas ve kayra gibi...
bu kadar hissizleşmişken aslında; ne kadar yaşıyor denilebilir onlar için bilemiyorum. ya da bu kadar hissizleşmeyi hangimiz isteriz?
şiddetle tavsiyemdir, ama sadece ilgilisine...
devamını gör...
cilalı taş devri
buzul çağın sona ermesiyle insanlar nehir kenarlarında yerleşmiş ve tarıma başlamışlardır. böylece insanlar ilk defa tüketici konumdan üretici konuma geçmişlerdir. bazı hayvanlar evcilleştirilmiş ve ilk defa özel mülkiyet kavramı ortaya çıkmıştır. değiş-tokuş yine bu devirde görüldü. insanlar artık doğaya hükmetmeye başlamışlardır.
devamını gör...
kadınların mağara adamlarından hoşlanması
hercai dizisinin miran karakterine hayran olan bir arkadaşım vardı. sevgilisi de miran'dan halliceydi. yani var böyle kızlar. nedendir bilinmez. paranın gücü olabilir.
devamını gör...
saatleri ayarlama enstitüsü
"saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!"
devamını gör...
konu neydi radyo yayını
merhaba kafa sözlük!
sağlıklı ve huzurlu günler. bu akşam konu neydi podcasti, ileri bilgisayar teknolojilerinin desteğini alarak sizlere sözlük radyosu üzerinden bir kez daha seslenmeye çalışacak.
bir önceki yayınımızda yazdığımız tanıtım entryimizin herkes tarafından okunaklı ve anlaşılabilir bulunması bizleri sevindirdi.
bugün siz değerli sözlük yazarlarını biraz daha zorlayacak ve süprizler içeren bir metin ile yayın hakkında bilgi vermek istiyoruz.
bu akşamki konuşmacılar: adil ve hasan
yayında değineceğimiz bazı konular;
günlük yaşantımızda karşılaştığımız problemler ve bunlar için bulduğumuz pratik çözümler (diy videoları gibi değil)
tanıştığımız ünlüler ve bunların demokratik bir şekilde kıyaslanması,
dark side of adil, (yani ben)
makaslara hükmeden bir meslek: berberlik,
sanatın ve sanatçının sesi,
çerezlik yaşam koçu, (süprizlerden biri, ikinci süpriz, süpriz)
ve bir takım insanın aklını tartaklayan konular.
siz değerli sözlük yazarlarını ve bizleri dinlemek isteyen herkesi saat 21:00’da sözlük radyoya bekliyoruz.
not: orada olacağız.
sağlıklı ve huzurlu günler. bu akşam konu neydi podcasti, ileri bilgisayar teknolojilerinin desteğini alarak sizlere sözlük radyosu üzerinden bir kez daha seslenmeye çalışacak.
bir önceki yayınımızda yazdığımız tanıtım entryimizin herkes tarafından okunaklı ve anlaşılabilir bulunması bizleri sevindirdi.
bugün siz değerli sözlük yazarlarını biraz daha zorlayacak ve süprizler içeren bir metin ile yayın hakkında bilgi vermek istiyoruz.
bu akşamki konuşmacılar: adil ve hasan
yayında değineceğimiz bazı konular;
günlük yaşantımızda karşılaştığımız problemler ve bunlar için bulduğumuz pratik çözümler (diy videoları gibi değil)
tanıştığımız ünlüler ve bunların demokratik bir şekilde kıyaslanması,
dark side of adil, (yani ben)
makaslara hükmeden bir meslek: berberlik,
sanatın ve sanatçının sesi,
çerezlik yaşam koçu, (süprizlerden biri, ikinci süpriz, süpriz)
ve bir takım insanın aklını tartaklayan konular.
siz değerli sözlük yazarlarını ve bizleri dinlemek isteyen herkesi saat 21:00’da sözlük radyoya bekliyoruz.
not: orada olacağız.
devamını gör...
uğur mumcu
tüm vasıflı gazetecilerin kutup yıldızı, araştırmacı gazeteci yazardır.
devamını gör...
köşe yazarının meral akşener'i genelev patronuna benzetmesi
kadın ya. hemen beden üzerinden siyaset yap. başka ne yapabilirsin ki erkek olarak. kapasite bu kadar.
devamını gör...
çocukken ansiklopedi okumak
okuma yazma bilmezken ana britanicalara bakar dururdum.şu anda araştırmayı seven biriysem sebebi budur.
devamını gör...
gözden akan yaş çeşidi
bir kişi hangi gerekçe ile ağlıyorsa gözyaşı içeriği ona göre şekilleniyor.
tillburg üniversitesinden dr. vingerhoets ve arkadaşları 3000 den fazla gözyaşının içeriğini ve ağlayan kişilerdeki etkisin incelediler. sonuç gerçekten çok ilginçti. ağlama türüne göre gözyaşı içeriği değişiyor ve ağlama sonrası, bu kişilerde mutluluk hormonunda anlamlı oranda bir yükselme gösteriyordu.
bir başka deyişle kişiler ağladıklarında içlerinde zehri bir yönü ile dışarı atmış oluyorlardı.
dr. willia frey bu çalışmaları biraz daha ileriye götürdü. soğandan kaynaklı ağlama ile duygusal filmlerden sonraki ağlamanın biyokimyasal analizlerine baktığında, çok şaşırtıcı bir durum olduğunu ortaya koymuş oldu.
kendi deyimiyle “ağlama, insanda atıkları ve zararlı maddeleri dışarıya atmanın iyi bir yolu” diyerek ağlamanın rahatlatıcı etkisini aslında sadece psikolojik değil, aynı zamanda fizyolojik bir temizlenmenin de temeli olduğunu ortaya koydu.
tillburg üniversitesinden dr. vingerhoets ve arkadaşları 3000 den fazla gözyaşının içeriğini ve ağlayan kişilerdeki etkisin incelediler. sonuç gerçekten çok ilginçti. ağlama türüne göre gözyaşı içeriği değişiyor ve ağlama sonrası, bu kişilerde mutluluk hormonunda anlamlı oranda bir yükselme gösteriyordu.
bir başka deyişle kişiler ağladıklarında içlerinde zehri bir yönü ile dışarı atmış oluyorlardı.
dr. willia frey bu çalışmaları biraz daha ileriye götürdü. soğandan kaynaklı ağlama ile duygusal filmlerden sonraki ağlamanın biyokimyasal analizlerine baktığında, çok şaşırtıcı bir durum olduğunu ortaya koymuş oldu.
kendi deyimiyle “ağlama, insanda atıkları ve zararlı maddeleri dışarıya atmanın iyi bir yolu” diyerek ağlamanın rahatlatıcı etkisini aslında sadece psikolojik değil, aynı zamanda fizyolojik bir temizlenmenin de temeli olduğunu ortaya koydu.
devamını gör...
carl elias
(bkz: kalbimiz seninle su aygırı)
devamını gör...
midnight in paris
biraz kitap okuyan veya sanata ilgi duyan herhangi birinin izleyince beğeneceğine emin olduğum filmdir. filmde karşınıza birden yazarlar ve ressamlar çıkar ve sizi bambaşka dünyalara çeker götürür. woody allen'ın aşağı yukarı tüm filmleri aynı tadı verir.
filmde zelda'nın intihar etmeye kalkıştığı sahnede gil'in zelda'ya verdiği ilaç olan vilium'un halüsinasyonlar görme gibi bir yan etkisi vardır ve gil bu ilacı rahatlamak için içtiğini ve ona iyi geldiğini söyler. bu da aslında filmdeki her şeyin gil'in gördüğü halüsinasyonlardan ibaret olduğuna işaret eder.
filmde zelda'nın intihar etmeye kalkıştığı sahnede gil'in zelda'ya verdiği ilaç olan vilium'un halüsinasyonlar görme gibi bir yan etkisi vardır ve gil bu ilacı rahatlamak için içtiğini ve ona iyi geldiğini söyler. bu da aslında filmdeki her şeyin gil'in gördüğü halüsinasyonlardan ibaret olduğuna işaret eder.
devamını gör...
güne bir kedi bırak
analı kızlı.


gerçi belki de babalı oğuldur ama bence küçümen yavru olan bir kız, öbürsü ana.
ya bu kediler neden bana sokulmuyor? köpekler hemen yanıma koşuyor, kediler kaçıyor, çok mu büyüküm? korkuyorlar mı? ay valla artık kedi sevmicem alıp başını gidecem görecekler.


gerçi belki de babalı oğuldur ama bence küçümen yavru olan bir kız, öbürsü ana.
ya bu kediler neden bana sokulmuyor? köpekler hemen yanıma koşuyor, kediler kaçıyor, çok mu büyüküm? korkuyorlar mı? ay valla artık kedi sevmicem alıp başını gidecem görecekler.
devamını gör...
karşılıklı aşk
kaybetme korkusu da varsa şayet, kavganın, gürültünün, yeri-göğü inleteceği, sultan (film)vari romance...
devamını gör...
normal sözlük yazar maaşları
bu işin ekşi sözlükteki gibi sonraya bırakılmaması, şartların en baştan konuşulması iki taraf için de iyi olacaktır.
bünyamin kardeş gel el sıkışalım baştan. taleplerim :
- askeri ücret (her ayın en geç 10'unda en yakın garnizon nizamiyesinde elden teslim alınacak)
- sikorta (yazarken elim ağrıyabilir, belim tutulabilir)
- sulu yemek (bu en hassas noktam. olmazsa olmazım.)
sen meeting set et görüşelim. ama corona sebebiyle zoom'dan şeyapalım.
bünyamin kardeş gel el sıkışalım baştan. taleplerim :
- askeri ücret (her ayın en geç 10'unda en yakın garnizon nizamiyesinde elden teslim alınacak)
- sikorta (yazarken elim ağrıyabilir, belim tutulabilir)
- sulu yemek (bu en hassas noktam. olmazsa olmazım.)
sen meeting set et görüşelim. ama corona sebebiyle zoom'dan şeyapalım.
devamını gör...
kötülüğün en yakındakilerden gelmesi
en büyük düşmanın, bakacağın en son yerde saklanır.
devamını gör...
hayattan gram zevk almamak
çoğunlukla hedefi olmayan insanların başına gelen durum. istisnaları hariç tutuyorum.
@othellonun kedisi adlı yazar adayımıza katılıyorum: "günümüz insanının hobisi" demiş ve çok doğru demiş. insanlar mutsuzluğu yaşam tarzı haline getirdi.
eskiden birçok şey yoktu, oyalanacak veya zevk alınacak. fakat bir şey vardı; hayal gücü ve hedef. neden derseniz, eskiden mesela çocuklar, eğer aşırı derecede zengin bir ailenin çocuğu değilse, oyuncaklarını bile kendileri yapardı; bezden bebekler, metalin ucuna takılmış dandik naylon arabalar vesaire... yokluk insanı yaratıcılığa iter.
ve o çocuklar yaptıkları o uyduruk oyuncakla bile mutlu olabilirdi. keza büyükler de... açık hava sinemalarını çoğunuz bilmez. ayda yılda bir harika bir film gelirdi. o günlerde sinema önlerinde çekirdek ve gazoz eşliğinde filmi beklerken turlamak kadar büyük keyif yoktu birçok insan için.
şimdi ise ortalama durumdaki bir aileyi düşünürsek, birçok şey elimizin altında. en basitinden hemen hemen herkeste bir telefon ve internet bağlantısı var. yine istisnaları ayırıyorum tabi ki. fakat insanların çoğunda en ufak bir hedef yok. belki kendi tembellikleri, belki ülkenin gidişatından kaynaklanan bir umutsuzluk bunun nedeni, bilemiyorum. mutluluğu arayanların çoğu da bunu bir başka insanın varlığında aradığı için bir türlü mutlu olamıyor. insanlar gider, hedefleriniz ise kalıcıdır.
bir de tabi mutlu olmak için çok büyük olaylar beklemek yersiz. bana göre güzel bir yaz yağmuruna yakalandığımda hissettiklerim bile hayattan zevk almak için yeterlidir. bir kedinin grr grr sesi, istediğim bir kitabı sonunda almak, hırs yaptığım bir bölümünü geçmek bir oyunun... böyle şeylerle bile mutlu olmayı öğrenirseniz hayatınız daha anlamlı olur.
tam bu noktada size mina urgan'ın bir dinozorun gezileri adlı kitabını tavsiye ederim. küçük mutluluklar başlıklı kısmını okursanız belki hayata bakışınız da değişir.
@othellonun kedisi adlı yazar adayımıza katılıyorum: "günümüz insanının hobisi" demiş ve çok doğru demiş. insanlar mutsuzluğu yaşam tarzı haline getirdi.
eskiden birçok şey yoktu, oyalanacak veya zevk alınacak. fakat bir şey vardı; hayal gücü ve hedef. neden derseniz, eskiden mesela çocuklar, eğer aşırı derecede zengin bir ailenin çocuğu değilse, oyuncaklarını bile kendileri yapardı; bezden bebekler, metalin ucuna takılmış dandik naylon arabalar vesaire... yokluk insanı yaratıcılığa iter.
ve o çocuklar yaptıkları o uyduruk oyuncakla bile mutlu olabilirdi. keza büyükler de... açık hava sinemalarını çoğunuz bilmez. ayda yılda bir harika bir film gelirdi. o günlerde sinema önlerinde çekirdek ve gazoz eşliğinde filmi beklerken turlamak kadar büyük keyif yoktu birçok insan için.
şimdi ise ortalama durumdaki bir aileyi düşünürsek, birçok şey elimizin altında. en basitinden hemen hemen herkeste bir telefon ve internet bağlantısı var. yine istisnaları ayırıyorum tabi ki. fakat insanların çoğunda en ufak bir hedef yok. belki kendi tembellikleri, belki ülkenin gidişatından kaynaklanan bir umutsuzluk bunun nedeni, bilemiyorum. mutluluğu arayanların çoğu da bunu bir başka insanın varlığında aradığı için bir türlü mutlu olamıyor. insanlar gider, hedefleriniz ise kalıcıdır.
bir de tabi mutlu olmak için çok büyük olaylar beklemek yersiz. bana göre güzel bir yaz yağmuruna yakalandığımda hissettiklerim bile hayattan zevk almak için yeterlidir. bir kedinin grr grr sesi, istediğim bir kitabı sonunda almak, hırs yaptığım bir bölümünü geçmek bir oyunun... böyle şeylerle bile mutlu olmayı öğrenirseniz hayatınız daha anlamlı olur.
tam bu noktada size mina urgan'ın bir dinozorun gezileri adlı kitabını tavsiye ederim. küçük mutluluklar başlıklı kısmını okursanız belki hayata bakışınız da değişir.
devamını gör...







