kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
dikkat! at çıkabilir.
edit:tanımsız olduğu için ilave ediyorum at fobisine istinaden mizahi bir bakış açısı şeysinden..tamam tamam tanım silinince bir tuhaf hissettim kendimi.
tanım: hipofobi olarak da adlandırılan ve latincede de equinofobi isimli fobi çeşidi, at korkusuna verilen isim. bunlarıda gördü bu gözler.
devamını gör...

(bkz: sol gözü kör kedi)

(bkz: kalbimiz seninle)
devamını gör...


difenbahya, ağlayan çiçek anlamına gelen bu bitki evlerde çok sık tercih edilen süs bitkilerindendir.ana vatanı güney amerika olan bu bitki tropikal çiçek olarak bilinir.difenbahya, gün ışığını filtrelenmiş şekilde bolca alan evin aydınlık, gölge odalarını sever. yaprakları gün ışığına doğru eğilimde bulunacağından dolayı bitki her ay düzenli olarak ışık yönüne doğru çevrilmelidir.böylece yaprakların yönü ve gelişimi eşit ilerleyecektir. yaprakları üzerinde eğer minik kuruma ya da yaralar gözlemlerseniz bitkinin hoşlanmadığı bir durum söz konusu demektir.
eğer bitki başka bir cisme temas ediyorsa, (duvar gibi)esinti, cereyana maruz kalıyorsa,kalorifer, klima gibi kaynaklara yakın noktalarda ise mutlaka yeri değiştirilmeli ve bu kaynaklardan uzaklaştırılmalıdır.difenbahya’nın toprağı yılda bir defa değiştirilmelidir. ayrıca vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayabileceği takviye besinlerden de yararlanırsanız bitki gelişiminde olumlu sonuçlar elde edersiniz. difenbahya’nın sulaması toprak nemi kontrol edilerek toprağın her yeri eşit ıslanacak şekilde yapılmalıdır.suyun dinlendirilmiş olması önemlidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

başlığı açan arkadaşın keşke "kafelerde geyik muhabbeti dönen yerler" lafına kadar, psikolog beyhan budak ın dopamin detoksu videosunu yazdığını söyleseydi.. dediğim detokstur..

adam yıllarca okumuş, doktor olmuş, kitaplar yazmış, 1.,3 milyon takipçisi var..
sen gel burda ehe ühe iki espri ekle..
şöyle yapın böyle yapın..
bende burayı ciddiye alıp giriyorum bişey söyleyen varmı diye, bakıyorum ama nerde, hiç kendisine ait bir düşüncesi bir fikri olan yok maalesef.. ordan burdan bulup yapıştırıyorsunuz madem, adamlara hakkını teslim edin ya, bu kadarmı uyanıksınız.. pess dedim bugün pesss..
sözlükte yazardan çok popstar var maşallah.. adres verinde otriş gönderiyim bari, ben çok yakıştırıyorum sahne insanlarına..

devamını gör...

1916’da yayımlanan james joyce romanı. joyce, ana karakter stephen üzerinden ilk gençlik yıllarının portresini çizer.
arkadaşlık ilişkileri, kentteki dindar çevrenin baskısı, gelenekçi ailenin akrabalık ilişkilerine gösterdiği ihtimam, okuldaki otoritelerin uyguladığı şiddet, ilk cinsel deneyime giden çalkantılı süreç, kısıtlanmışlık vb.

birçok önemli meseleyi muntazaman birbirine bağlayarak etkileyici bir olay örgüsü yaratmıştır. anlattıkları, tecrübesiz ama olağanüstü yeteneklerle donatılmış zeki bir gencin, usta bir “sanatçı” olma yolunda ilerlerken karşılaştıklarıdır esasında.
devamını gör...

öncelikle anoreksik olan bir kişinin illa çok zayıf olması gerekmez. anoreksiyanın yanında tıkınırcasına yeme bozukluğundan (binge eating) muzdarip olabilir. anoreksik birisi obez bile olabilir ama beyni ve algıları hâlâ aynı şekilde çalışıyor olacaktır.

küçük yaştaki çocukları doymalarına rağmen yemek yemeye zorlamak travmaya ve travmaya bağlı olarak yeme bozukluğuna sebep olabilir!!!

yaptığı spor veya meslek gereği zayıf olmak zorunda bırakılan kişilerin beden algıları bir süre sonra bozulabilir. biri sürekli size "zayıfla, çok kilolusun" diyorsa öyle olmasanız bile artık kendinizi şişman sanırsınız.

anoreksiya o kadar zor ve kötü bir bozukluk ki insanın hem beden hem akıl sağlığını inanılmaz derecede etkiliyor. insanların bacaklarına bakarak kendi bacaklarınızla kıyaslarsınız, sürekli tartılırsınız, kemikleriniz görünse bile hâlâ kilo almaktan korkarsınız, vitamin eksiklikleri ve zayıflıktan kaynaklanan aşırı yorgunluk sebebiyle yataklara düşseniz de önünüze gelen o yemeği yememek için direnirsiniz, psikiyatriste gittiğinizde verilen ilaç kilo aldıracak diye kullanmazsınız. ilaçları kullanınca da hayatınız tepetaklak olur.

ben de bu iğrenç şeyden dolayı 37 kiloya (9. sınıftaydım!) düşmüş ve çok şükür atlatmış biri olarak şunu söylemek istiyorum, lütfen laflarınıza dikkat edin. insanların dış görünüşüyle ilgili öylesine söylediğiniz ve aslında iyi olduğunu düşündüğünüz şeylerin ne kadar kötü etkilediğini bilemezsiniz.
sporcuyum, sürekli kilo vermem söylendi. kilom ideal olmasına rağmen hep birileri daha çok kilo vermeye zorladı beni. daha çok antrenman yaptım, az yedim ve en sonunda istedikleri oldu. kilo verdim ama artık spora devam edemeyecek kadar güçsüzdüm! sonra tedavi gördüm ve kilo aldım. bu sefer yine kilo ver demeye başladılar... durumu açıklamak benim için çok ağır ve zor olmasına rağmen açıkladım ama kimse umursamadı. tek dertleri benim kilomdu çünkü. çok zor zamanlardı ama geçti gitti.

yalvarıyorum bırakın insanların dış görünüşüne sürekli laf etmeyi. siz boğazını tutamıyor sanıyorsunuz bazı kişileri ya da bazılarının iradesine hayran kalıyorsunuz. irade değil, takıntı bu. boğazını tutamıyor dediğiniz kişi de tıkınırcasına yeme bozukluğundan muzdariptir ve kendi bile farkında değildir belki... dıştan göründüğü gibi değil ki her şey.

çocukları da rahat bırakın, doyuncaya kadar yiyip bıraksınlar. zorlamayın tabağını bitir diye. çünkü iyilik edeceğim derken belki ömründen 1-2 yılın hatta direkt ömrünün çalınmasına sebep oluyorsunuz. anoreksiyanın sonu ölüm. bir süre sonra mide hiçbir şeyi kabul etmemeye başlayacak. bunun olmasını mı istiyorsunuz çevrenizdekilere ya da çocuklarınıza?

yeme bozukluğu yaşayan kişiler her zaman bana yazabilir. yardımcı olmaya çalışırım. çevrenizde şüphelendiğiniz biri varsa da mutlaka bir psikoloğa gitmeli. kendisi farkında olmayabilir, kabullenmeyebilir. ama yakın çevresi durumu fark edecektir zaten. psikolog desteği çok önemli, söylediklerinizin etkisi büyük. dikkatli konuşun böyle kişilerle, kilosu veya yemesiyle ilgili konuşmayın ama destek almaya ikna edin...
devamını gör...

narragansett kabilesinin reisiydi. ingiliz yerleşimcilerin misyonerlik çalışmaları sonucu, kabilesinden bazılarının hristiyan olup, beyazlar gibi giyinmesine, yaşamasına, ibadet etmesine kızdı ve eğer böyle devam ederse yakında kızılderili dini ve kültürünün yaşanmayacağını, beyazlara benzeyip yok olacaklarını savundu. beyazlar daha fazla güçlenmeden yok edilmelerini yoksa kendilerinin yok olacağını söyledi. kendisine uyan bazı kabilelerle birlikte beyazlara karşı savaşmaya başladılar. birçok kasabayı yoketselerde, başta reis uncas gibi hainlerin kabileleri ingilizlere destek verince yenildiler.
ingilizlerle barış yapacağına dair söz vermesi karşılığında af edileceği söylendi ama reis canonchet bunu reddetti. sonunda ingilizler tarafından idam cezası verildiğinde "kalbim yumuşamadan, ve bana layık olmayan bir söz söylemeden öleceğim için sevinçliyim" dedi. 1676'da idam edildi.
devamını gör...

4 yıl önce edinmiş olduğum hobidir.
geçen bu 4yılımın her olayıyla kayıt altında olması beni mutlu eder. ömrümün sonuna kadar yapmayı planladığım aktivite benzeri şeydir.
bi kere günlüğümu okula götürmüştüm, üstüne yetmez gibi sıranın altında unuttum... o gece zor geçti ,ertesi gün 15dklık yolu koşarak 2dk da gitmiştim.

(ekleme) : ilerdeki çocuğum senin için bi kaç plan yaptım , maalesef okuma yazmayı ögrendigin günden itibaren sonsuza kadar benimle birlikte günlük tutacaksın.
( manyak taktım bu olaya )
günlükleri üst üste koyup şöyle bi baktığında çok duygusal bi an oluyor ,gururlu falan . net diyorum yazan yazsın ,90 yaşında okumak için.)
geçen saydım 11 ayrı günlüğüm var , benim için bi gurur .. bunu anlayamazsınız.
devamını gör...

her türlü düşük sallamanız gereken insandır. yaşından büyük bir sayı söylerseniz bozulacaktır.
devamını gör...

“sanki ruhum çıktı canımdan”

malesef bir aşk şarkısı sanılan, aslında gerçek bir “ağıt” olan eserdir.

sözleri ve müziği (bkz: mazlum çimen) e aittir. 2 temmuz 93 yılında, o lanet yangında öldürülen halk ozanı nesimi çimen için yazılmıştır. bir evladın, babasına duyduğu özlemi, hasreti anlatır.

şarkının hikayesini mazlum çimen şöyle aktarır;

“madımak katliamını duyduğumuz zaman zaten ben ne olduğunu anlamamıştım. daha sonra eve gidip haberlere baktığımda ne olduğunu anladım. 34 yaşında falandım. ben babamın orada arkadaşları olduğundan otelde kaldığını düşünmüyordum. benim en çok yandığım; 17 kişiyi bire bir tanıyordum. tenimin tenine değdiği, merhaba dediğim, sohbet ettiğim 17 kişi vardı orada. diğerleri de benim canım dostum... ama bire bir tanıdığım 17 kişiydi. ilk isimleri gördüğümde, 17 kişiden 8'i, 9'u oradaydı ve babam dördüncü ya da beşinci isimdi. o anda oluşan duyguların yoğunluğuyla yaptığım bir şeydi. ben daha sonra yaptığım eseri tamamen babama adadım, olduğu gibi. edip akbayram sahnede ifşa edene kadar kimse bilmiyordu benim bunu babama yaptığımı ya da babam için söylediğimi...”

öyle ağır zamanlar yaşıyoruz ki, birer birer eksiliyoruz. yaşam, sevdiginiz birini kaybettiğinizde sizin için de duruyor. artık eskisi gibi olamıyorsunuz. zor çok zor!

bu entryi yakın zamanda kaybettiklerimiz için yazdım. yazmaz olaydım!

babalar ve anneler için;
hasretegider

kaynak: mazlum çimen röportajı 2015 dha.
devamını gör...

yahu arkadaş, lahmacundan terasa kurum olarak geliyorsun da rakıyı mı beğenmiyorsun? yapılacak iş mi şimdi bu? hayır sevmiyorsun tamam da, rakıyı insana benzetmek nedir? bak nefret suçu işliyorsun haberin olsun. ne var yani kendi kendimize kıyıda köşede içiyorsak şu mereti. biz şimdi kalkıp diğer içkilere karşı nefret suçu işliyor muyuz? benim de sevmediğim içkiler var ama onlarında kör içicisi vardır elbet. zaten yeterince içki düşmanı var. kalenin anahtarını içeriden teslim etmemek lazım. ''bütün alkolikler birleşin, alkol oranlarından başka kaybedeceğiniz neyiniz var.'' diyerek hepinizi safları sıklaştırmaya davet ediyorum. birde istanblue falan bunlar hoş şeyler değil rica ederim dikkatli olalım. su uyur alkol düşmanı uyumaz. ayrılıkçı başlıklardan uzak duralım...
devamını gör...

adım ve soy adım .
devamını gör...

homofobik olduğunu söyleyenleri ve yetmiyormuş gibi bununla övünenleri engelleyeceğim başlık.

ha birde kime sorsan karşı, homofobik. ama lezbiyen pornosunu en çok izleyen 2. ülkeyiz. bizim kadar ikiyüzlü bir toplum yok.

ileride çocuğunuzun başına gelirse eger anlarsınız, ne diyebilirim ki. medeniyetsizler.
devamını gör...

3-2 aldığımız maç, hop oturup hop kalkarak izledik. ufak bir kazaya rağmen şahane iş çıkardı takımımız, aldığımız bu galibiyetle üçüncü sıradayız şimdi. tebrikler milli takım! *
devamını gör...

artık savaşlar psikolojik daha öncede söylemiştim ve biz tarumar olmak üzereyiz, umarım bu fotoğraf daha iyi anlatmıştır. öyle evde tencere kapaa ve kör bıçak alıp tv karşısından bilenmekle olmuyor bu işler.
devamını gör...

lgbti'nin din ile ne alakası var. hem dine ne oluyor da insanların davranışlarına karışıyor. din dediğiniz şey tanrılar tarafından gönderilmedi, insanların kendi elleriyle yarattığı bir kurallar, maddeler. tanrıların işi gücü yok da dünyaya din gönderecek, gel de gülme. insan yine kendi yarattığı din ile yine insana karşı. gülünç. 21. yüzyılda hâlâ din mi kaldı.
devamını gör...

bünyesinde bir sürü e-kitap paylaşıldığı iddia edilen link ve web sayfası yönlendirmesi bulunan bir mecrada yapılması gayet normaldir. adam emek hırsızlığı yapıyor ya da buna ortak oluyor ses çıkmıyor tanım çalmış çok mu?

ayrıca selçukspordan maç izleyen, hdfilmcehenneminden film izleyen, torrente takla attıran, bilgisayarında yüklü uygulamaların hemen hepsi crackli olan, pdfarsivim ve türevi sitelerden telif hakkına konu kitapların pdfsini kovalayan insanların * "aaa bak bu tanımı şu web sayfasından çalmışlar" demesi de tuhaf.

şikayet et butonu ile ilgili linki de vererek moderasyona iletirsin iş biter. herkesin görebileceği şekilde insanları ifşa edip, "hırsızlık"la itham etmek bana pek sağlıklı gelmiyor.
devamını gör...

her hangi bir şey hakkında olumlu veya olumsuz düşünce belirtilmesi durumudur.
devamını gör...

ah muhsin ünlü'nün, basımı sel yayıncılık tarafından yapılan şiir kitabıdır. hatırlat da haziranın sonlarında çocukluğumu yakalım der, sosyal medyanın dilinden düşmeyen o meşhur söz dizisini, ayakkabılarını kapımın önünde görmek istiyorum'u söyler. resulullah'la benim aramdaki farklar ismiyle bir şiiri vardır ki bu kitapta, beyti engin yorumuyla dinlemek yüreğimi dağlar.

ne çok şey söyler aslında bu kitapla. ben ah muhsin ünlü okurken yüreğimin sancıdığını hissederim. yıllar evvel bir blog aracılığıyla okumaya başlamıştım bu şairi, o zamanlar onur ünlü ile aynı kişi olduklarından dahi haberim yoktu. dizeleri öyle bir sıralıyor ki, okurken basamak basamak çıktığım bir merdivenden aniden itiliyormuş gibi hissediyorum kimi zaman. sonra yeniden tırmanıyorum, yeniden itiliyorum, tekrar tekrar. farklı bir tarzı var.

ayrıca,
yine sel yayıncılık'tan çıkan, onur ünlü ile ilgili okuma yapmak isteyenlere çok güzel bir kaynak olabilecek alper kırklar'ın yaptığı röportaj için, (bkz: onur ünlü: bir sürü endişe (kitap)).
devamını gör...

an itibariyle tekrar dinleme fırsatı bulduğum, ve evet koca koca insanların gözümde ponçiğe dönüştüğü koro. *
enerjinize kurban kafa sözlük çocuk korosu
bak gene biseyler oluyor bir pozitiflik, bir sevgi patlaması yaşıyorum. kalpler çiçekler hepsi size cancağızlarım *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim