türkiye dizi sektörü
yasak aşklardan, 3. sınıf entrikalardan, bol bol ağalardan ve törelerden beslenen vasat ötesi sektör
devamını gör...
zülfü livaneli
kitaplarını bir solukta okuyarak bitirdiğim, anlatımı hoş, akıcı kitapların sahibidir. ilk okuduğum kitabı kardeşimin hikayesi'ydi. bana doğum günü hediyesi olarak gelmişti. kesinlikle hediye edilecek kitap.
devamını gör...
dexter morgan
jeff lindsay'in romanlarında hayat verdiği seri katil karakterdir.
2006 yılında dizisi yapıldıktan sonra milyonlarca kişinin tanıdığı bir hayali karakter olmuştur.
her ülkeye de lazımdır.
2006 yılında dizisi yapıldıktan sonra milyonlarca kişinin tanıdığı bir hayali karakter olmuştur.
her ülkeye de lazımdır.
devamını gör...
onursuz olabilir aşk
ah kendi de nasıl biliyor zamanında ' yeter ki onursuz olmasın aşk' dediğini.
kendiyle çelişmesi bile ne güzel sezen'in .
kendiyle çelişmesi bile ne güzel sezen'in .
devamını gör...
yoldaşın kullanılabilir karma puanı
hesaplayan adamlarda bugünün konuğu benim efendim.
öncelikle sözlüğü kurmuş olmasına rağmen onun da bir kullanılabilir karma puanı var. aslında amacım arka planda karma yolsuzluğu yapılıp yapılmadığına bakmaktı. ve öğrendim ki yapılmıyormuş. şimdi hesap zamanı;
-kişisel ileti:500
-gizli gezinme:500
-takipçileri gör*:1500
toplam:2500
şimdi rozetlere gelelim.
-her şey çok güzel olacak:500
-snatch:500
-the doors:5000
-breaking bad:1500
toplam:7500
toplam karma:13301.5
kullanılmış karma puanı:10000
kalan:3301.5
yani kullanılabilir karma puanı 3301.5 muş.
bugünde hesapladık elham.
yoldaşın tepkisi ektedir*
öncelikle sözlüğü kurmuş olmasına rağmen onun da bir kullanılabilir karma puanı var. aslında amacım arka planda karma yolsuzluğu yapılıp yapılmadığına bakmaktı. ve öğrendim ki yapılmıyormuş. şimdi hesap zamanı;
-kişisel ileti:500
-gizli gezinme:500
-takipçileri gör*:1500
toplam:2500
şimdi rozetlere gelelim.
-her şey çok güzel olacak:500
-snatch:500
-the doors:5000
-breaking bad:1500
toplam:7500
toplam karma:13301.5
kullanılmış karma puanı:10000
kalan:3301.5
yani kullanılabilir karma puanı 3301.5 muş.
bugünde hesapladık elham.
yoldaşın tepkisi ektedir*
devamını gör...
ismi merak uyandıran kitaplar
piedra ırmağı’nın kenarında oturdum ağladım.
kitabın adını görünce mesela neden ola ki diyip almıştım hemen.
kitabın adını görünce mesela neden ola ki diyip almıştım hemen.
devamını gör...
normal sözlük nesil sistemi
göremediğim 1. nesil, 2. nesil vb. bilinen sözlüklerde görülen nesil sistemi. umarım buraya gelmez, yazarların birbirinden nesil olarak ayrılması -bana- doğru gelmiyor. sonra bilinen sözlüklerde olduğu gibi nesilcilik goygoyculuğunun burada da yapılabilmesi ihtimali fazlasıyla yüksek olacaktır. ilk gelen yazar ile son gelen yazarın arasında bir fark yoktur. herkes kalemiyle (tanımlarıyla) ön plana çıkmalıdır. 1. nesil olmak bir ayrıcalık ve farklılık değildir ya da örnek veriyorum 10. nesil, 1. nesilden daha geri değildir. burası da diğer sözlükler gibi rütbe sistemine (hiyerarşik düzen) göre kurulu bir sözlük olmamalıdır.
hiyerarşik derken abartmış olabilirim. *
/
edit: geldi tipini sevdiğim. *
hiyerarşik derken abartmış olabilirim. *
/
edit: geldi tipini sevdiğim. *
devamını gör...
dune: çöl gezegeni (2021)
fragmanları yayınlandıkça birçok tartışmayı da beraberinde getiren seri. pek tabii bu tartışmalar dune’a özgü değildir. sıkı bir fanbase’i olan tüm kitaplar filme çevrilirken bu tip sıkıntı ve tartışmalar yaşanmaktadır. bu girdimde bunlardan birkaçına değinmek istiyorum.
ilk ve en önemli tartışma tabiki de oyuncuların ten rengi ve cinsiyetinin kitap tasvirleri ile uyuşmaması. bir kısım fanlar bu durumdan fazlasıyla şikayetçi. dune, eser itibariyle neredeyse en önemli bölümleri çölde geçen bir yapım. pek tabi burada yaşayanlar da araplarla ilişkilendiriliyor. filmin cast’ına baktığımızda ise oyuncu tercihleri başka ırklardan olduğunu görüyoruz. bu olay bir kısım fanların tepkisini çekiyor ve yönetmen tayfasını kitaba sadık kalmamak ile suçluyorlar. neymiş efendim, tüm fremenler arap kökenli oyuncular tarafından canlandırılmalıymış. şahsen ben buna katılmıyorum. zira bu seçimler hikayenin gidişatını ve verilmek istenen mesajı zerre etkilemiyor.
hem duyduğum bir diğer teori ise fremenlerin aslında arap bedevisi olmayabileceği yönünde ki, bu teori hiç yabana atılmayacak kanıtlar sunuyor. bu ise başka bir girdi konusu olur.
bir diğer unsur ise karakterlerin cinsiyetinin değiştirilmesi. bilindiği üzere liet keynes karakteri kitaplarda bir erkek iken, filmde bir kadın tarafından canlandırılıyor. hal böyle iken söz konusu bir kısım fanlar iyice küplere biniyor. kaldı ki bu da çok yersiz bir tartışma. liet keynes’in cinsiyetinden bize ne? oyunculuğu ve filmdeki rolü ile ön plana çıkması gereken bir karakterdir fakat kitapta cinsiyeti üzerinde hiç durulmuyor desem yeridir.
gelelim şu meşhur “white savior” konusuna…
film fragmanı düşer düşmez twitter tayfada bir “beyaz kurtarıcı” senaryosu aldı yürüdü efendim. neymiş, beyaz adam gelir, toplumu aydınlatır, insanları kurtarır, önderlik eder vs. söz konusu toplum ise geri kalmıştır güya.
yalan yok, bu senaryoda film sayısı çok fazla. ama dune öyle bir yapım değildir. bu iddiaların sahiplerinin, kitapları okumadığı apaçık bellidir. zira dune kitaplarında bir kurtarıcı yoktur. paul atreides’in kurtarıcılıkla yakından uzaktan alakası yoktur hatta. üstelik paul fremenleri, kendi kültürüne adapte etmemiş, aksine bir fremene dönüşmüştür. tüm bu olaylar ışığında bu tarz mesnetsiz iddialar bir zaman sonra sıkmaktadır.
dune için belki de en ilginç tartışma ise “jihad” ve “crusade” terimlerdir. paul romanlarda bir cihatçıdır. ve frank herbert bu olayı tasvirlerinde sürekli olarak “jihad” kullanmıştır. kitaplarında 99 kez “jihad” terimi kullanırken, “crusade” terimini ise sadece 2 kez kullanmıştır. her iki kelime de “sefer” manası taşımakla beraber, birbiri yerine kullanımı pek de yanlış değildir. buradaki tek sorun, fremenlerin islam kökenli bir dini inanışa sahip olmaları ve dillerinin de bu yönde evrimleşmiş olmasıdır. hal böyle olunca fanlar çok da haksız olmamakla beraber, fragmanda paul’ün yaklaşan seferi anlatırken kullandığı “crusade” terimini yadırgadılar.
ben bu konuda biraz kararsızım. zira frank herbert islam terminolojisine ve aşina bir isim. yani defaatle cihad terimini tercih etmesi boşa değildir. gelelim işin şimdiki boyutuna. öncelikle filmi henüz görmedik. yani sadece fragman üzerinden bir çıkarım yapmak yanlış olur. kaldı ki filmin test gösterimine katılanlar, filmde “jihad” kelimesinin de geçtiğini söylediler.
tüm bunlar bir yana, dune yüksek bütçeli bir yapım ve satması lazım. bağımsız bir yapım şirketi değil, warner bros. finanse ediyor. yanisi ekonomik bir kaygı var ortada. filmin genel izleyici kitlesi herkesin tahmin edebileceği gibi amerikalılar ve çinliler. bu iki kesimin de islami olay ve terimlere nasıl yaklaştığı ortada. bu yüzden yapılmış değişimler öngörülürdür. gönül isterdi ki, her olay romanlara sadık kalınarak aktarılsın ama film sektörü maalesef böyle.
benim şahsi görüşüm; iki kelimeye de okeyim ama seçme şansım olsaydı, “jihad” derdim.:)
ilk ve en önemli tartışma tabiki de oyuncuların ten rengi ve cinsiyetinin kitap tasvirleri ile uyuşmaması. bir kısım fanlar bu durumdan fazlasıyla şikayetçi. dune, eser itibariyle neredeyse en önemli bölümleri çölde geçen bir yapım. pek tabi burada yaşayanlar da araplarla ilişkilendiriliyor. filmin cast’ına baktığımızda ise oyuncu tercihleri başka ırklardan olduğunu görüyoruz. bu olay bir kısım fanların tepkisini çekiyor ve yönetmen tayfasını kitaba sadık kalmamak ile suçluyorlar. neymiş efendim, tüm fremenler arap kökenli oyuncular tarafından canlandırılmalıymış. şahsen ben buna katılmıyorum. zira bu seçimler hikayenin gidişatını ve verilmek istenen mesajı zerre etkilemiyor.
hem duyduğum bir diğer teori ise fremenlerin aslında arap bedevisi olmayabileceği yönünde ki, bu teori hiç yabana atılmayacak kanıtlar sunuyor. bu ise başka bir girdi konusu olur.
bir diğer unsur ise karakterlerin cinsiyetinin değiştirilmesi. bilindiği üzere liet keynes karakteri kitaplarda bir erkek iken, filmde bir kadın tarafından canlandırılıyor. hal böyle iken söz konusu bir kısım fanlar iyice küplere biniyor. kaldı ki bu da çok yersiz bir tartışma. liet keynes’in cinsiyetinden bize ne? oyunculuğu ve filmdeki rolü ile ön plana çıkması gereken bir karakterdir fakat kitapta cinsiyeti üzerinde hiç durulmuyor desem yeridir.
gelelim şu meşhur “white savior” konusuna…
film fragmanı düşer düşmez twitter tayfada bir “beyaz kurtarıcı” senaryosu aldı yürüdü efendim. neymiş, beyaz adam gelir, toplumu aydınlatır, insanları kurtarır, önderlik eder vs. söz konusu toplum ise geri kalmıştır güya.
yalan yok, bu senaryoda film sayısı çok fazla. ama dune öyle bir yapım değildir. bu iddiaların sahiplerinin, kitapları okumadığı apaçık bellidir. zira dune kitaplarında bir kurtarıcı yoktur. paul atreides’in kurtarıcılıkla yakından uzaktan alakası yoktur hatta. üstelik paul fremenleri, kendi kültürüne adapte etmemiş, aksine bir fremene dönüşmüştür. tüm bu olaylar ışığında bu tarz mesnetsiz iddialar bir zaman sonra sıkmaktadır.
dune için belki de en ilginç tartışma ise “jihad” ve “crusade” terimlerdir. paul romanlarda bir cihatçıdır. ve frank herbert bu olayı tasvirlerinde sürekli olarak “jihad” kullanmıştır. kitaplarında 99 kez “jihad” terimi kullanırken, “crusade” terimini ise sadece 2 kez kullanmıştır. her iki kelime de “sefer” manası taşımakla beraber, birbiri yerine kullanımı pek de yanlış değildir. buradaki tek sorun, fremenlerin islam kökenli bir dini inanışa sahip olmaları ve dillerinin de bu yönde evrimleşmiş olmasıdır. hal böyle olunca fanlar çok da haksız olmamakla beraber, fragmanda paul’ün yaklaşan seferi anlatırken kullandığı “crusade” terimini yadırgadılar.
ben bu konuda biraz kararsızım. zira frank herbert islam terminolojisine ve aşina bir isim. yani defaatle cihad terimini tercih etmesi boşa değildir. gelelim işin şimdiki boyutuna. öncelikle filmi henüz görmedik. yani sadece fragman üzerinden bir çıkarım yapmak yanlış olur. kaldı ki filmin test gösterimine katılanlar, filmde “jihad” kelimesinin de geçtiğini söylediler.
tüm bunlar bir yana, dune yüksek bütçeli bir yapım ve satması lazım. bağımsız bir yapım şirketi değil, warner bros. finanse ediyor. yanisi ekonomik bir kaygı var ortada. filmin genel izleyici kitlesi herkesin tahmin edebileceği gibi amerikalılar ve çinliler. bu iki kesimin de islami olay ve terimlere nasıl yaklaştığı ortada. bu yüzden yapılmış değişimler öngörülürdür. gönül isterdi ki, her olay romanlara sadık kalınarak aktarılsın ama film sektörü maalesef böyle.
benim şahsi görüşüm; iki kelimeye de okeyim ama seçme şansım olsaydı, “jihad” derdim.:)
devamını gör...
cennette söylenecek ilk söz
malum öbür taraftan geldim 15 günlük karantinaya alınacak mıyım?
malum her şeyin başı sağlık*
malum her şeyin başı sağlık*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
hem boşa değildi "durma, göğe bakalım!" haykırışları uyar'ın. zira, gökyüzüne bakmayanların kalbi daha çabuk kirlenir. özdemir asaf
1-
2-
1-

2-
devamını gör...
normal sözlük için öneriler
#597018 numaralı iletide yazılanlara sonuna kadar katılıyorum. dün burada bildiğiniz kavimler göçü yaşandı. nereye kaçacağımızı şaşırdık. hadi bende kabuk var, soktum kafamı kabuğumun içerisine, üzerimize gelen coşkun dalgaları savuşturdum. bir çok arkadaşımız bu göçten ağır yaralar alarak kurtuldu. kimi kafa iznine çıktı. kimi kendini geri çekti vesaire. çok sayıda gazimiz var anlayacağınız. bu yazarlara istiklal madalyası verseniz yeridir. bu konu ile ilgili görüşlerimi daha önce #532486 numaralı iletide dile getirmiştim. kontrolsüz büyümenin inanın kimseye faydası yok.
bu noktada benim önerim şu; çaylaklardan sorumlu ayrı bir moderasyon kolu oluşturunuz. bu arkadaşlar sadece çaylak tanımları ile ilgilensinler, yemesinler içmesinler çaylakları okusunlar. sayıları da öyle bir elin parmakları kotasına takılmasın, 8-10 arkadaşa böyle bir vazife tevdi edin ve ciddi anlamda bu platforma katkısı olacak insanları yazar yapın. yoksa biz dün gece aldığımız darbeler gibi darbeler almaya devam edersek korkarım ki pek çok arkadaş kafa iznine çıkmaya başlayacak. kafa bir kere gitti mi geri de gelmeyebilir. sözlüğü, sol tarafın akıcılığı ayakta tutmaz. orada öyle böyle geyik zaten döner/dönecektir. ama bu ortama ciddi katkı sağlayan, okunası tanımlara imza atan pek çok yazarın gölgeler arkasında yürüyüşü devam eder ve kazığını eline alan bizi vampir belleyip, kalbimize kazığı saplamaya kalkarsa yandı gülüm keten helva.
neyse daha fazla uzatmayayım; çaylak moderasyon kuvvetleri komutanlığını acilen kurmanız gerekiyor diye düşünüyorum. umarım dikkate alırsınız zira biz siperleri terk etmesek de yoğun bombardıman altındayız haberiniz olsun.
bu noktada benim önerim şu; çaylaklardan sorumlu ayrı bir moderasyon kolu oluşturunuz. bu arkadaşlar sadece çaylak tanımları ile ilgilensinler, yemesinler içmesinler çaylakları okusunlar. sayıları da öyle bir elin parmakları kotasına takılmasın, 8-10 arkadaşa böyle bir vazife tevdi edin ve ciddi anlamda bu platforma katkısı olacak insanları yazar yapın. yoksa biz dün gece aldığımız darbeler gibi darbeler almaya devam edersek korkarım ki pek çok arkadaş kafa iznine çıkmaya başlayacak. kafa bir kere gitti mi geri de gelmeyebilir. sözlüğü, sol tarafın akıcılığı ayakta tutmaz. orada öyle böyle geyik zaten döner/dönecektir. ama bu ortama ciddi katkı sağlayan, okunası tanımlara imza atan pek çok yazarın gölgeler arkasında yürüyüşü devam eder ve kazığını eline alan bizi vampir belleyip, kalbimize kazığı saplamaya kalkarsa yandı gülüm keten helva.
neyse daha fazla uzatmayayım; çaylak moderasyon kuvvetleri komutanlığını acilen kurmanız gerekiyor diye düşünüyorum. umarım dikkate alırsınız zira biz siperleri terk etmesek de yoğun bombardıman altındayız haberiniz olsun.
devamını gör...
memleketinin meşhur yemeği
keşkek.
devamını gör...
nesimi
imadeddin nesimî (1369, azerbaycan, şamakı - 1417, halep) veya uzun olarak seyid ali imadeddin nesimî mahlası ile tanınan, 14. yüzyılda yaşamış hurûfi meşrep türk divan şairi.
(bkz: imadeddin nesimi)
(bkz: imadeddin nesimi)
devamını gör...
adrenalin
az önce trafikte manyağın biriyle kapışma sırasında ; en sevdiğim hormonum olan “adrenalin”yükselmesi yaşadım.ben soldan basmışım gidiyorum , adam önünde otobüs var diye bir anda sağdan önüme kırdı. sonra ben korna çalarak yanından bir hışımla geçtim. o da erkek adam hatalı da olsa naapcak ??illaa magandalık. arkama geçiyor sağa geçiyor yol vermiyorum sola geçiyor yol vermiyorum ahahahahaa selektör yakıyor falan.... ben de aniden frene bastım zor durdu. * sonra bekledim yanıma gelsin de bir ifadesini alayım. açtım pencereyi baktım yüzüne.. adam kadın görünce önce bir afalladı sonra naapıosun sen dedi??? ben de asıl sen naapıosun şerefsiz dedim... hızla gidyorum önüme arabanı kırıyorsun dedim.. kısık sesle bişiler söyledi sonra bastı gitti. *.. ama iyi oldu ayıldım sabah sabah güzeldi . *
devamını gör...
bim buono bitter
beş para etmez , tadı oldukça kötü olan sözde çikolatadır.
devamını gör...
karşı cinsle uzun uzun mesajlaşmak
erkek yazar karizmatik,kibar,kültürlü ve yakışıklıysa aylarca sürer.
devamını gör...
geceye latince bir söz bırak
benim gençliğimden beri favorim, juvenalin (bkz: quis custodiet ipsos custodes) sözü olmuştur.
yaklaşık çevirisi "koruyuculardan kim koruyacak" şeklinde olan cümle, günümüzde sosyal medyadan bazı haberleri görmemizin ardından söylendiğinde, gaipten gelen "cuk" sesi ile irkilmemize neden olabilir.
sorgucuları kim sorgulayacak?
görevi kötüye kullananları denetleyenlerin görevlerini kötüye kullanmalarını kim denetleyecek? * ve benzeri şekillerde anlamca açılabilir.
yaklaşık çevirisi "koruyuculardan kim koruyacak" şeklinde olan cümle, günümüzde sosyal medyadan bazı haberleri görmemizin ardından söylendiğinde, gaipten gelen "cuk" sesi ile irkilmemize neden olabilir.
sorgucuları kim sorgulayacak?
görevi kötüye kullananları denetleyenlerin görevlerini kötüye kullanmalarını kim denetleyecek? * ve benzeri şekillerde anlamca açılabilir.
devamını gör...
kader
zeki demirkubuz'un yazıp yönettiği.ufuk bayraktar ve vildan atasever'in başrolleri paylaştığı garip bir aşk hikayesi.
vildan atasever'in çok kötü oyunculuğuna rağmen film kendini izletiyor.ufuk bayraktar role çok yakışmış.adamin öyle bir tipi var ki hem kötü hem iyi karakter için aşırı uygun.
zeki demirkubuz'un en alt tabakayı çok gerçekçi yansıtması ve içine kapanık ne yapacağı kestirilemeyen,duyguları sürekli değişen karakterleri seni filme bağlıyor.cunku gerçekten filmin nereye varacağını asla bilemiyorsun.oyle karakterler yaratıyor ki iyiye de kötüye de ,en yapacağı şeye de en yapmayacağı şeye de eşit uzaklıkta duruyorlar.
ne olacağını anlayacağım,çözeceğim derken bir bakıyorsun filmin içindesin.cikamiyorsun.bu dengesiz karakterler; seni kendi en dengesiz anına götürüyor ve ansızın hayatı boyunca aşırı dengesiz karakterle anlık dengesizliğin arasında bağ kurup gerçek sanrısı oluşturuyorsun.aslında karakterler gerçek olmayacak kadar tutarsızlar ama işte demirkurbuz senaristliği tek anını yakalayıp seni filmine hapsediyor.cok değişik bir yetenek.
uğur ve bekir gerçek olamayacak kadar tutarsız karakterler ama kim yorum yapsa çok gerçek diyor.degil.degil de işte yarası herkesin yara izi.
müzikleri çok güzel.yonetmenin ışıkla, sesle falan işi yok tek derdi hikayeyi sunmak.o yüzden salt bir hikaye anlatımı var.
son olarak bekir üzerinden aşk güzellemesi yapmayın.bekir aşık falan değil.ugur da efendi adam yerine p.c seçmiştir demeyin.bekir evlendiği adamdan daha p.c.
defalarca karısını bırakıp metresine giden,çocuğuna ilac almak için çıkıp metresinin yanına giden,zavallı karısına yapılabilecek her turlu adiliği yapan bir adam bekir.ugur bence bekir'den daha masum birini seçti. bekir'in filmin başındaki iyiliği kötülüğe fırsat bulamamasındanmış.bu da insan doğasına dair çok güzel bir ön kabul.
vildan atasever'in çok kötü oyunculuğuna rağmen film kendini izletiyor.ufuk bayraktar role çok yakışmış.adamin öyle bir tipi var ki hem kötü hem iyi karakter için aşırı uygun.
zeki demirkubuz'un en alt tabakayı çok gerçekçi yansıtması ve içine kapanık ne yapacağı kestirilemeyen,duyguları sürekli değişen karakterleri seni filme bağlıyor.cunku gerçekten filmin nereye varacağını asla bilemiyorsun.oyle karakterler yaratıyor ki iyiye de kötüye de ,en yapacağı şeye de en yapmayacağı şeye de eşit uzaklıkta duruyorlar.
ne olacağını anlayacağım,çözeceğim derken bir bakıyorsun filmin içindesin.cikamiyorsun.bu dengesiz karakterler; seni kendi en dengesiz anına götürüyor ve ansızın hayatı boyunca aşırı dengesiz karakterle anlık dengesizliğin arasında bağ kurup gerçek sanrısı oluşturuyorsun.aslında karakterler gerçek olmayacak kadar tutarsızlar ama işte demirkurbuz senaristliği tek anını yakalayıp seni filmine hapsediyor.cok değişik bir yetenek.
uğur ve bekir gerçek olamayacak kadar tutarsız karakterler ama kim yorum yapsa çok gerçek diyor.degil.degil de işte yarası herkesin yara izi.
müzikleri çok güzel.yonetmenin ışıkla, sesle falan işi yok tek derdi hikayeyi sunmak.o yüzden salt bir hikaye anlatımı var.
son olarak bekir üzerinden aşk güzellemesi yapmayın.bekir aşık falan değil.ugur da efendi adam yerine p.c seçmiştir demeyin.bekir evlendiği adamdan daha p.c.
defalarca karısını bırakıp metresine giden,çocuğuna ilac almak için çıkıp metresinin yanına giden,zavallı karısına yapılabilecek her turlu adiliği yapan bir adam bekir.ugur bence bekir'den daha masum birini seçti. bekir'in filmin başındaki iyiliği kötülüğe fırsat bulamamasındanmış.bu da insan doğasına dair çok güzel bir ön kabul.
devamını gör...


