"şüphesiz atatürk bir çok yönden mükemmel bir adamdı ve bundan dolayı da duygusal açıdan yalnızdı."
-süreyya ağaoğlu
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"ellerimle koparıp aldığım,
sahip olduğum ışık..bir odada, azıcık.."
devamını gör...

artvin'de, gürcistan sınırı yanında bulunan köyün ismi. borçka ilçesine bağlı olup, bölgede bulunan karçal dağları eteklerinde yer almaktadır. gürcüce bir isim olan macaheli "kuyu, çukur" anlamına geliyor. macaheli'ye yukarıdan bakıldığı vakit, buraların bir kuyuyu andırdığı görülür. bugün macahel olarak anılan bu bölge, aslında 12 köyden oluşmaktadır. haritalarda bu isimle değil de, diğer ismi olan camili ismiyle de karşınıza çıkabilir. bu köylerin sadece 6'sı türkiye sınırları içerisinde, kalanları da gürcistan tarafında bulunuyor. karadeniz'in en doğusunda bulunduğu için kışı erken, baharı da geç karşılayan farklı bölgelerden biri.
ismini taşıdığı havza, türkiye'nin 9 orman sıcak noktalarından biri diye geçer. unesco tarafından 2005 yılında "biyosfer merkezi" ilan edilmiş olup aynı zamanda ilk ve tek biyosfer rezervi buradadır. ulaşım imkanlarının çetin olması, buranın bakir kalabilmesi ve endemik yapısını koruyabilmesi açısından fayda sağlamış. bir yeryüzü cenneti olan bölge, yemyeşil ortamı, sis çökmüş ormanla kaplı dağları, saf kafkas arısı ve el değmemiş yaylaları ile adeta sizi büyülüyor ve başka dünyaya götürüyor.
devamını gör...

mozar'ın requiem'inin çok özel bir bölümü. sanki tüm duygular zirvede gibi.
kendisiyle ilgili şöyle bir tespitim var.
amadeus'u izledikten sonra lacrimosa > diğer her şey.
çünkü mozart'ın babasıyla ilgili olan o olmamışlık hissi ve bunun üzerine doğan ölümsüz eserin doğuşunu çok etkileyici anlatmıştı amadeus. buradan
devamını gör...

alaska . hani tlc'de amerikalılar şehir hayatından kaçıp alaska da ev tutuyorlar ya onlar gibi bir hayat istiyorum .
devamını gör...

bu çektiğim fotoğrafın şarkısıda budur.
mabel matiz-gök nerede
buradan

karşıyaka-bostanlı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

direkt köyde yaşamam olur mu?
(bknz: keçiçobanı)
devamını gör...

hmm, ilginç... sayın kafası karışık yazarın aklının ucundan dahi geçmeyen düşünce sözlüğün sol tarafından geçmiş.* bu gece çok komik başlıklar var, haydi hayırlısı. eksik olmayın.*
t: aklımdan geçmeyen gerçek.
devamını gör...

kendini, çevresini, hatta ülkeyi dahi felakete sürükleyebilir. genelde kötünün iyisi deyip de yoluna devam eder.
devamını gör...

"nothing comes from nothing" - "hiçbir şey yoktan gelmez" anlamına gelen latince deyiş. yani "var olmayan bir dünya ile var olan bir dünya arasında hiçbir köprü yoktur."

peki ya nereden çıkmıştır?

hiçbir şeyin yoktan gelmediği fikri ilk olarak aristoteles tarafından dile getirilmiştir fizik adlı eserinde. aynı zamanda ilk kez parmenides tarafından tartışılmıştır. ve romalı şair ve filozof olan titus lucretius carus tarafından de rerum natura (kitap)'da (ingilizce: on the nature of things - türkçe: şeylerin doğası üzerine veya evrenin yapısı) ifade edilmiştir.

akıllara termodinamik yasalarını getirir. aynı zamanda shakespeare ve poe'yu da burada anmakta fayda var. neden diye sorarsanız: hiçbir zaman.
devamını gör...

özellikle girişi ile insanın kalbine dokunan cem karaca şarkısı. son olmayacak biliyorum fakat üzerime alınmak istiyorum.

bugün sen çok gençsin yavrum
hayat ümit neşe dolu
mutlu günler vaad ediyor
sana yıllar ömür boyu
ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni
doğarken ağladı insan
bu son olsun bu son.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
van gogh <3
devamını gör...

ezginin iç sıkıntıları kusura bakmasın, hasret gültekin varken hasret gültekin'den dinlenir.

devamını gör...

hoca bulunca sorduğunuz komik, garip sorularla hoca da dahil herkesi şaşırtabilecek bir performansa sahip olduğumuz yurdum gerçeğidir.
devamını gör...

yalnızlığı bir meyveyle anlat deseler sembol olacak meyvedir. her türk ailesinin buzdolabında en az bir defa yer almıştır. hala da almaktadır.
devamını gör...

aynen abi bu yazarlara zaten başıboş diyerek mesajı vermişsiniz.
bir de sekmeyi en sona koymuşsunuz.
bu kadar üstlerine gitmeyin, depresyona girdiler bugün.
üzülüyom titriyom valla.

t: ben de çukulata istiyom bana ne ya şeklinde hayal kurmaktır.
devamını gör...

yeraltı edebiyatının amiyane tabirle en 'temiz' kitaplarındandır ve iyi bir başlangıçtır. bataille'in şiddetli ruh halleri, bukowski'nin 'pislik'leri, burroughs'un madde kullanım yelpazesi olmadan görece 'normal'lenmiş bir norveç alt kültürü yaşantısıdır gözler önüne serilen. yaratıcı (yazar, şair, ressam, müzisyen) gençlerin hayatından olağan kareler gibi görünür olan biten. bir de güzel bir sarıcı, kapsayıcı atmosferi vardır. ne ara aldınız ne ara bitirdiniz fark etmeden kaptırıp gidebilirsiniz rahatça. yolculuktayken, kamptayken, dağda bayırdayken, ya da hayatınız çok hızlı akıyorken okunması çok keyif verebilir.
alışılageldik orta sınıf veya küçük burjuva hayatına, sadece yaşayarak tokat gibi yanıt veren bir avuç insan. yaptıkları, gittikleri yerlerdeki normcu insanlara yer yer şaşırtıcı, yer yer iğrendirici genelde 'görmezden gelinmesi gereken' bir yığın saçmalık ya da ahlaksızlık gibi görünür. işin eğlenceli kısmı da buradadır. okurken yer yer sesli kahkahalar attırabilir kişisine göre.
bu arada karakterlerin bu eğilimleri çoğu kimsenin zannettiğinin aksine zorlama bir marjinallik çabası, 'hadi şöyle olalım' diye üzerine düşünülüp kurulmuş bir planlı hareketten çok, beyaz zencilerin her şeysi gibi doğaçlamadır, içtendir öylece o an filizlenir ve uygulanır. üzerine ne ertesi gün ne de önceki gün konuşulmaz sadece 'yaşanır'

genelde öyküyü, olay akışı modunda aktarmayı sevse de yer yer aşağıdaki gibi paragraflara da yer vermiş ambjörnsen :

''o gece boyunca ılık bir bahar yağmuru yağdı. kaldırımlardaki it boklarının, hani şu sadık iyi dostlarımıza ait güzel atıkların arasından zikzaklar çizerek yürürken, ilkbaharın soyunma zamanı olduğunu düşünüyordum. durup sokaktaki ışığın güzelliğine, karanlığın yumuşak aurasına hayran oluyordum. kentin doğusuna doğru ilerlerken tüm duygularım şiirselleşmişti. her şeyi, evlerin cephelerini, arabaları, telefon kulübelerini, sosis satan büfeleri, tramvay raylarını gerilerdeki bir başka şeyin ifadesi, bir ruhun belki de tanrının mistik bir manifestosu olarak düşünüyordum. insan yaratıcılığının eseri, evet tamam. ama nereden geliyordu düşünceler, itkiler? ve niçin aramızdan yalnızca bazılarına doğuştan armağandı düş gücü? arayıp bulma tutkusu? çünkü böyleydik biz; çok uzaklarda çılgınlığın savanlarında çıktığımız yaşam boyu sürecek olan safaride, varlığına derinden inandığımız altın gergedanın peşinden koşan bir çete.''

birr alıntı da arka kapaktan:
---beyaz zenciler uyku tulumları, sırt çantaları veya bira kasalarıyla çingene hayatı yaşayan dumancılar, beyazcılar, asitçilerdir... beyaz zenciler şairdir, çılgındır, düş kurmayı ve küfretmeyi severler; onları en iyi polisler tanır! beyaz zenciler mahkum edildiğimiz rezil, yoz televizyon dizilerine benzeyen hayatlardan; eğitim, kariyer, başarı ve benzeri cüce düşüncelerden nefret ederler. beyaz zenciler sevgi edebiyatı yapmazlar, severler. bütün enerjilerini kendilerini garantiye almak için harcayanların hiçbir zaman anlayamayacağı kadar çok severler. beyaz zenciler gerçekten 'düzen karşıtı'dırlar, tüm ideallere ve ideolojilere karşı ihanet içindedirler. onlar toplum dışına atılmamışlardır, orada 'imkansızın kıyısında öfkeli ve eğri bir hayat' yaşamayı seçmişlerdir. ---
devamını gör...

puding, sütlacı falan çay kaşığıyla yemek. evet sanki daha çok yiyorsun gibi oluyor.
devamını gör...

mum.
devamını gör...

bir şey yapmayacağım. bitmeyecek ki.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim