aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
bir çay koyun ocağa hadi bakim.
devamını gör...
yks 2021
uykumu kaçıran sınavdır
devamını gör...
iyi sahurlar
hayırlı sahurlar diyelim. allah tutacağımız oruçları kabul buyursun , reyyan kapısından cennete girmeyi nasip etsin.
devamını gör...
normal sözlük'te seks yokmuş gibi davranılması
sözlükte seks ile ilgili başlıkların sürekli sansür yemesi ve başıboşlar sekmesine atılması durumudur. hayır yani dünya üzerinde seks kaldırıldı da bizim mi haberimiz yok nedir bu düşmanlık anlayamıyorum. tamam ya siz sevişmeyin biz sizin yerinize de sevişiriz.
devamını gör...
eren bülbül
gördüğü teröristleri jandarmaya haber veren yiğit vatan evladı.. hain pusu da kendisini ve kendisine siper olarak şehit olan, vücudundan 41 mermi çıkarılan jandarma astsubay kıdemli başçavuş ferhat gedik'i rahmet minnet ve şükranla anıyoruz mekanları cennet olsun..
(bkz: ferhat gedik)
(bkz: ferhat gedik)
devamını gör...
pipo tütünü
latakya, cavendish, dunhill tütünlerine artık el değmiyo ne yazık ki. geçen seneden alıp kuruttuğum dunhill'i bile içmeye kıyamıyorum. hem kaliteli tütün bulunmuyo, hem de berbat tütünler bile ateş pahası. captain black bulsak razı olacak kıvama geldik.
devamını gör...
pentherafobi
kaynana korkusunun bilimsel adı. kaynana fobisi. böyle bir şey varmış gerçekten. bu korkuyu çeken insanlar çözümü ya terapide ya da boşanmada buluyorlarmış. evli yazarlar ne diyorsunuz?
devamını gör...
robin scherbatsky
bir şarkısının sırrı yıllar sonra çözülmüştü.
bir ara tekrar bitirmeyi düşündüğüm dizinin güzel bir karakteri.
bir ara tekrar bitirmeyi düşündüğüm dizinin güzel bir karakteri.
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
hani kâr amacı gütmüyordu sözlük, hemen reklam alınmış kafa sözlükten. ayıp ayıp.
devamını gör...
doğru orantı
matematikte birbiriyle ilişkili olan ve biri arttığında öteki de artan iki büyüklük arasındaki bağdır.
devamını gör...
buz dağı
-genellikle, ortalamada, buzdağlarının sadece 10'da 1'i su yüzeyinde kalır.
-titanic'in çarptığı buzdağının suyun altında olduğu düşünülmektedir; dolayısıyla başlarına geleni görememişlerdir. böyle bir buzdağına tam süratle çarpan titanic, çok kısa sürede ve hızla batmıştır ve olay, 1500'den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır.

evrimagaci.org/buzdagi-nedi...
-titanic'in çarptığı buzdağının suyun altında olduğu düşünülmektedir; dolayısıyla başlarına geleni görememişlerdir. böyle bir buzdağına tam süratle çarpan titanic, çok kısa sürede ve hızla batmıştır ve olay, 1500'den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır.

evrimagaci.org/buzdagi-nedi...
devamını gör...
kötü
bireysel veya toplumsal bazda değerlendirmeye kalkınca ayrı istikametlere varan, dolayısıyla bireysel veya toplumsal algıya göre de farklı anlamlara kavuşabilen ve en nihayetinde yüzyıllardır bir “evrensel ahlak” kavramının tanımlanması çabasına da temel oluşturan, ilginç suistimallere de kaynak olmuş ezeli kavram.
belki gelecekte “uzaylıları koruma aktivistleri” gösterilerine başlamış olacaklardır ama insan diğer varlıkların kötüsü olma pozisyonundan kurtulabilecek bir töze çok da sahip olmadığından asla bu konumundan kurtulamayacaktır.
belki gelecekte “uzaylıları koruma aktivistleri” gösterilerine başlamış olacaklardır ama insan diğer varlıkların kötüsü olma pozisyonundan kurtulabilecek bir töze çok da sahip olmadığından asla bu konumundan kurtulamayacaktır.
devamını gör...
kişinin eski fotoğrafına bakıp kendini özlemesi
özlemek değil de ben;
-bu yakışıklı da kim?
-aaa benmişim.
diyaloğunu yaşıyorum.
-bu yakışıklı da kim?
-aaa benmişim.
diyaloğunu yaşıyorum.
devamını gör...
anne frank'ın hatıra defteri
insan olmak çok zor. çoğu zaman elimizden gelmiyor. yapamıyoruz. beceremiyoruz. bize benzemeyen herkesi ya kendimizden uzaklaştırma telaşındayız ya da yok etme hevesinde. kullandığımız dil bile zehirli. eğer eşcinsel birine anlayış gösterecekse “ onu da böyle kabul ediyoruz”. sanki bizim kabulümüz bir lütufmuş gibi. başka ırktan birini seversek “ onu bile seviyoruz”, cümledeki bile sevgimizi baltalamazmış gibi. hayvanlara “ yaşama hakkı” tanıyoruz, sanki bu yaşama hükmüne verme gücü bize aitmiş gibi. bir grup ağacı kestikten sonra başka yere yenilerini dikiyoruz. sanki öldürdüğümüz ağaçların hayatı başla ağaçlarla devam edermiş gibi. kibirimizden ödün vermemekte kararlıyız. ve bu kararlılık bizi insanlıktan fersah fersah uzak bir yere götürmekte.
düşmanımızın düşmanı dostumuz. o dost ne kadar acımasız olursa olsun. bir halkın yok edilmesi, işkenceden geçirilmesi “ onların hak ettiği” bir şey bize göre. tanımadığımız insanların ölümlerini alkışlamak ne acı!
anne frank benim kardeşimdi. o bir evin derinliklerinden nazilerin zulmünden saklanırken tuttuğu günlüklerden insan olmanın ve bunu kaybetmenin abecesini anlattı geride kalanlara. çünkü anne geride kalanlardan biri değildi.
toplama kamplarını akıl edebilmiş bir canlı türünün mensubu olmaktan duyduğum utanç anne’nin günlüklerini okuyunca perçinlendi. utanıyorum insan olmaktan okudukça.
okuyun, utanın ve insan olun biraz...
düşmanımızın düşmanı dostumuz. o dost ne kadar acımasız olursa olsun. bir halkın yok edilmesi, işkenceden geçirilmesi “ onların hak ettiği” bir şey bize göre. tanımadığımız insanların ölümlerini alkışlamak ne acı!
anne frank benim kardeşimdi. o bir evin derinliklerinden nazilerin zulmünden saklanırken tuttuğu günlüklerden insan olmanın ve bunu kaybetmenin abecesini anlattı geride kalanlara. çünkü anne geride kalanlardan biri değildi.
toplama kamplarını akıl edebilmiş bir canlı türünün mensubu olmaktan duyduğum utanç anne’nin günlüklerini okuyunca perçinlendi. utanıyorum insan olmaktan okudukça.
okuyun, utanın ve insan olun biraz...
devamını gör...
genç werther'in acıları
"bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?"
goethe tarafından iki haftada yazılmış ve mektuplardan oluşan harika bir romandır. goethe bu romanı yazdığında henüz 27 yaşındaydı. yazıldığı dönemde çok etkili olmuş, intihar vakalarına konu olmuş bu kitap, yazıldığı 1774 yılından beri popülerliğini hep korumuştur.
yayımlandığı dönemde, bütün gençliği etkisi altına almış olan bu roman, birçok intihara da neden olmuştur. 40 tane genç werther'inkine benzer şekilde hayatına son vermiştir. werther'in giymiş olduğu mavi frak, sarı yelek ve çizmeler döneminde moda olmuştur. bu intihar vakaları, daha sonraları werther etkisi olarak adlandırılır. bu etki yüzünden kitap, italya ve danimarka gibi ülkelerde kitap yasaklanmıştır. daha sonra yürütülen bir araştırmaya göre ünlü bir kişi intihar ettiği zaman, intihar oranları neredeyse %12 artmıştır.
kitabın içeriğine gelecek olursak, kitap genç bir ressam olan werther'in, düşsel dostu wilhelm'e yazmış olduğu mektuplardan oluşmaktadır. kitap werther'in lotte'ye duymuş olduğu aşkı anlatır. bu aşk zamanla bambaşka bir noktalara ulaşmıştır. öyle bir noktadır ki bu werther buna katlanamaz ve hayatına son verir. werther'in lotte'ye duymuş olduğu aşk platoniktir. çünkü lotte evlidir. ve werther'in kendisine karşı beslediği hisler onu pişmanlıklara sürüklemektedir. bu durum werther'in gittikçe bu aşkın içinde boğulmasına ve artık bu acıya dayanamamasına yol açmıştır. artık yaşamanın bir anlamı olmadığını düşünen werther, sevdiği kadına mektup yazarak intihar etmiştir.
goethe tarafından iki haftada yazılmış ve mektuplardan oluşan harika bir romandır. goethe bu romanı yazdığında henüz 27 yaşındaydı. yazıldığı dönemde çok etkili olmuş, intihar vakalarına konu olmuş bu kitap, yazıldığı 1774 yılından beri popülerliğini hep korumuştur.
yayımlandığı dönemde, bütün gençliği etkisi altına almış olan bu roman, birçok intihara da neden olmuştur. 40 tane genç werther'inkine benzer şekilde hayatına son vermiştir. werther'in giymiş olduğu mavi frak, sarı yelek ve çizmeler döneminde moda olmuştur. bu intihar vakaları, daha sonraları werther etkisi olarak adlandırılır. bu etki yüzünden kitap, italya ve danimarka gibi ülkelerde kitap yasaklanmıştır. daha sonra yürütülen bir araştırmaya göre ünlü bir kişi intihar ettiği zaman, intihar oranları neredeyse %12 artmıştır.
kitabın içeriğine gelecek olursak, kitap genç bir ressam olan werther'in, düşsel dostu wilhelm'e yazmış olduğu mektuplardan oluşmaktadır. kitap werther'in lotte'ye duymuş olduğu aşkı anlatır. bu aşk zamanla bambaşka bir noktalara ulaşmıştır. öyle bir noktadır ki bu werther buna katlanamaz ve hayatına son verir. werther'in lotte'ye duymuş olduğu aşk platoniktir. çünkü lotte evlidir. ve werther'in kendisine karşı beslediği hisler onu pişmanlıklara sürüklemektedir. bu durum werther'in gittikçe bu aşkın içinde boğulmasına ve artık bu acıya dayanamamasına yol açmıştır. artık yaşamanın bir anlamı olmadığını düşünen werther, sevdiği kadına mektup yazarak intihar etmiştir.
devamını gör...
29 temmuz 2021 bodrum ve didim’de çıkan orman yangınları
bodrum yangınının konumunu şöyle belirtmek gerekirse,
titanik, la blance ve lujo gibi lüks otellerin kapladığı adanın yanında çıktı.
bodrum’un yükselen nüfusu ve kirlenen doğasında göz dikilmiş olan gözde konumdur.
bu konum ve çevresi imara açılsın diye ufak ufak yangınlar çıkıyordu. meridien otel yine yakın çevrede ve yakın zamanda yine yangın sonrasında yapıldı.
para babalarının özel uçakları ile indiği otel konseptleri için arazi ve alan lazım tabi.
umarım buna sebep olanlar da yanar!
titanik, la blance ve lujo gibi lüks otellerin kapladığı adanın yanında çıktı.
bodrum’un yükselen nüfusu ve kirlenen doğasında göz dikilmiş olan gözde konumdur.
bu konum ve çevresi imara açılsın diye ufak ufak yangınlar çıkıyordu. meridien otel yine yakın çevrede ve yakın zamanda yine yangın sonrasında yapıldı.
para babalarının özel uçakları ile indiği otel konseptleri için arazi ve alan lazım tabi.
umarım buna sebep olanlar da yanar!
devamını gör...
kökler yollar ve yitik benler
susanna tamaro'nun can yayınları'ndan okuduğum muhteşem romanı. bir içsel yolculuk öyküsü. var olmanın, varoluş sancısının, ben kimim, neyim, neden yaşıyorum gibi soruların kendi iç dünyasında yarattığı karmaşasının sancılı ama sıcak öyküsü diyebilirim. varoluşçuluk meselesine kafayı takanlar (benim gibi) için çıtır çerezlik bir roman diyebilirim.
roma'da yaşayan baş kahramanımız, varoluş sancıları çekerken, ailesinin, köklerinin geldiği yer olan avusturya'nın bir köyüne gider ve orada bu iç karmaşasına yanıtlar bulmaya çalışır. aslında bu bir iç hesaplaşma yolculuğu, bir kaçış belki de bir yüzleşmedir. kitabı okurken hissettiğim şey sanki kurgu bir roman değil de bir anı kitabı okuyorum. o kadar gerçek ki her şey. kitap sizi içine çekiyor. birden bire bir arkadaşınızın anısının içinde gibi hissediyorsunuz. sonrasında kitabı okurken yazarla özdeşlik kurup kendi iç hesaplaşmanızı yapabilirsiniz yani kendinizi sorgulayabilirsiniz. kendinize ne kadar yabancısınız, geldiğiniz yere, ailenize, kültürünüze ne kadar yabancısınız. tıpkı bir (bkz: nuri bilge ceylan) filminde gibi..
sussanna tamaro bu kitabı yazdığında henüz 20'li yaşlarındaymış. muhtemelen kendisi de iç huzursuzlukla boğuşuyordu o yıllarda. ve çözümü gitmekte bulmuştu kahramanımız gibi.
kahramanımızın yalnızlığı, kız kardeşinin ve annesinin ölümü, şehirde yaşadığı bunalım ve acaba orada bu huzursuzluğum geçer mi diye gidişi. sizce gider mi? içimizdeki bu 'bulantı' bu kendimize bile 'yabancı' oluşumuz nasıl geçer?
buradan yine her büyük yazar ve eserde olduğu gibi varoluşçu felsefeye (bkz: albert camus) ye ve (bkz: jean paul sartre) e selam çakıyoruz.
kökler, yollar ve yitik benler varoluşçuluk üzerine yazılmış güzel bir roman...
roma'da yaşayan baş kahramanımız, varoluş sancıları çekerken, ailesinin, köklerinin geldiği yer olan avusturya'nın bir köyüne gider ve orada bu iç karmaşasına yanıtlar bulmaya çalışır. aslında bu bir iç hesaplaşma yolculuğu, bir kaçış belki de bir yüzleşmedir. kitabı okurken hissettiğim şey sanki kurgu bir roman değil de bir anı kitabı okuyorum. o kadar gerçek ki her şey. kitap sizi içine çekiyor. birden bire bir arkadaşınızın anısının içinde gibi hissediyorsunuz. sonrasında kitabı okurken yazarla özdeşlik kurup kendi iç hesaplaşmanızı yapabilirsiniz yani kendinizi sorgulayabilirsiniz. kendinize ne kadar yabancısınız, geldiğiniz yere, ailenize, kültürünüze ne kadar yabancısınız. tıpkı bir (bkz: nuri bilge ceylan) filminde gibi..
sussanna tamaro bu kitabı yazdığında henüz 20'li yaşlarındaymış. muhtemelen kendisi de iç huzursuzlukla boğuşuyordu o yıllarda. ve çözümü gitmekte bulmuştu kahramanımız gibi.
kahramanımızın yalnızlığı, kız kardeşinin ve annesinin ölümü, şehirde yaşadığı bunalım ve acaba orada bu huzursuzluğum geçer mi diye gidişi. sizce gider mi? içimizdeki bu 'bulantı' bu kendimize bile 'yabancı' oluşumuz nasıl geçer?
buradan yine her büyük yazar ve eserde olduğu gibi varoluşçu felsefeye (bkz: albert camus) ye ve (bkz: jean paul sartre) e selam çakıyoruz.
kökler, yollar ve yitik benler varoluşçuluk üzerine yazılmış güzel bir roman...
devamını gör...
catchmeifyoucan
sözlüğe haftalık bir buçuk saat vakit ayırdığımı fark ettim, ve ne yazık ki veda çanları ile kendime geldim.
bir süre buralarda olmayacağım. birkaç ay içerisinde umarım tekrar dönebilirsem, size aktarabileceğim yüzlerce bilgi ve alıntı olacak, söz veriyorum.
güzel kalbinizi kötü niyetlerin karartmasına izin vermeyin. durmaksızın üretin, yaşamı güzelleştirin. denemek eyleminin eşsiz hazzını "deneyin"
şimdilik hoşça kalın.
düzenleme: yaklaşık bir aylık detokstan sonra tekrardan buradayım.
ek2: daha fazla vakit ayırmaya başladığımı fark ettim. sanırım sözlük cazibesiyle beni etkilemeyi başardı.
bir süre buralarda olmayacağım. birkaç ay içerisinde umarım tekrar dönebilirsem, size aktarabileceğim yüzlerce bilgi ve alıntı olacak, söz veriyorum.
güzel kalbinizi kötü niyetlerin karartmasına izin vermeyin. durmaksızın üretin, yaşamı güzelleştirin. denemek eyleminin eşsiz hazzını "deneyin"
şimdilik hoşça kalın.
düzenleme: yaklaşık bir aylık detokstan sonra tekrardan buradayım.
ek2: daha fazla vakit ayırmaya başladığımı fark ettim. sanırım sözlük cazibesiyle beni etkilemeyi başardı.
devamını gör...

