daha önce duymuş muydun? hayır, hiç karşılaşmadım. böyle başlıyordu ilk karşılaşma.

kokusuz ve kokuya duyarlı, müthiş tutkulu. süskind üslubundan memnun kalmasam da kurduğu evreni hayli beğenip özenini hissettiğim bir yazar. koku öyle özenli ki, bu özen zaman zaman uzaklaştırdı beni. karakterler yeterince iyi ama işleme yetersiz kalıyor. sanki yün bir kazak örüyor, ipi bir yerde bitince hemen elinin altındaki mevcut farklı bir renkle devam ediyor, elbette ilk ipin aynısını alıncaya kadar. ilk ipe yeniden başladığında benim aklım ikincide kalıyor.

ancak yergilerime rağmen gerek konusuyla gerekse kısa bir konuşmayla karşılaştığım için çok memnun olduğum bir kitap. zaman zaman tam tadında bir okültizm kokusu alınıyor ki, bu dağılıma hayran kaldım. kitap için bir koku hastasının, koku hastası bir katilin romanı denilebilir ancak benim nazarımda tutkunun romanı olarak kalacak. koku ve tutku daha iyi nasıl birbirinde yer bulurdu bilmiyorum.
devamını gör...

ikinci dünya savaşı sırasında, ilk askeri alanda gerçekleştirilen uzaktan kumanda teknolojisinin uygulandığı bir silah olan, almanlar'ın geliştirmiş olduğu ve havadayken yönlendirilen bir füze çeşidi.
devamını gör...

her ne kadar sigmund freud'un öğrencisi olarak bilinse de freud onu öğrencisi olarak değil iş arkadaşı olarak tanımlamıştır. sigmund freud ve carl gustav jung ile birlikte 1900'lü yıllarda psikolojinin amiral gemisi görevi görmüşler. freud ile 1902 de tanıştıktan sonra kendisinin başkan olacağı viyana psikanaliz topluluğunu kuracaktır. freud ile yaklaşık 9 yıllık bir beraberlikten sonra artık freudu açık açık eleştirmeye başlayınca araları açılır ve bireysel psikoloji üzerine çalışır. ı. dünya savaşı döneminde orduda hekimlik yaptı. dünya savaşından sonra çocuklarla çalışmaya başlamış ve çocuk rehberliği klinikleri açtı. şımartılmış çocuklar üzerine çok eğilmiştir. çocuğu şımartmak yerine çocuğa sorumluluk verip kendi karar alma süreçlerinde aktif olmaları gerektiğini vurgulamıştır. ayrıca psikolojide sık bilinen ama halk dilinde farklı bir şekilde kullanılan aşağılık kompleksi kavramını ortaya atan kişidir. buna göre bireyin bazı konularda kendilerini diğer insanlardan aşağı/geride hissetmesi aşağılık kompleksine sebep olur. bu duygunun her insanda farklı yoğunlukta olduğunu söyler. özellikle çocuklukta ebeveynleri tarafından yeterince sevgi ve cesaretlendirici sözler söylenmezse yetişkin olduğunda hep kendisindeki eksikliklere odaklanır. kendilerini eğitim ve iş yaşamında her zaman akranları ile karşılaştırırken bulurlar. bu anlamsız savaşı kazanmaları mümkün olmadığı için kişide kronik bir mutsuzluğa sebebiyet verecektir.
devamını gör...

beşiktaş’ımın 2-0 kazandığı maç.

a l i r ı z a s e r g e n y a l ç ı n
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: kişi kendinden bilir işi)

siz öylesiniz diye herkesi ezik büzük tipler sanmayın.
devamını gör...

1912 yılında alman meteorolog alfred weneger tarafından ortaya konulmuştur.

alfred weneger bu teorisinde "kıtaların hareket halinde olduğunu, milyarlarca yıl önce pangea (tek kıta)'nın parçalanarak şimdiki kıtaları oluşturduğunu" söyler. buna kanıt olarak kıtaların birbirini tamamlar şekilde olmasını göstermiştir.
devamını gör...

biz onu her gün ölüm haberi alarak telafi ediyoruz malesef. bir kişi 10 kişi öldürmüyor ama on kişi on kişiyi öldürüyor. aynı hesaba geliyor .
devamını gör...

günaydın sözlüğün güzel yazarları, umarım gününüz harika geçerr.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ekşi sözlük'te takılırken başıma gelen durumdu. gündem'e baktığımda ve yazılan entry'leri okuduğumda içim huzursuzlukla doluyordu. beni rahatsız eden kötü olaylar değil de, insanların tepkileri ve kendilerini ifade ediş biçimleriydi. en çok favorilenen entry'ler nefret söylemleriydi, gerçekten kafa yormamız gereken felaketler hakkında yazıp çizen pek yoktu. zaten depresif bir insanım, bir de bunları gördükçe içimi yapış yapış bir umutsuzluk duygusu kaplıyordu. yaşama tutunsam ne olacak diyordum kendi kendime, çevremde böyle insanlar olacaksa hayat yaşanmaya değmez. ama kafa sözlük bir şeyleri değiştirdi bende. burada çok değerli yazarlar tanıdım, bilgili ve kültürlü insanlar, kalpleri hassas insanlar... artık hayat her şeye rağmen yaşanmaya değer, hâlâ güzel insanlar var, diye düşünüyorum. burada yazan herkese teşekkür ederim o nedenle, içimdeki umut duygusunu yeşerttiniz.
devamını gör...

vizyon budur. hayır hayır kendimden bahsediyorum, bi iş ilk patladığında hindistan perişan olur dedim. oldu maalesef.

2012-2013 gibi "yok ya gelsin suriyeliler" diyen anteplilere, bu iş sizin fena başınıza patlayacak öngörüm gibi öngörü.

sanırım beyin bedava, herkes görüyor bunları, ama işte bişey yapmak lazım. yoksa öngörünün tek faydası kanmamak kandırıldık dememek.

ne iç döktüm ama, bye
devamını gör...

aslinda sorgulanmasi gereken, biz kendi dinimizi veya inancimizi niye soylemek zorunda hissediyoruz ve neden etrafimizdaki insanlarin inanci yada inancsizligi ile ilgileniyoruz. sorgulanmasi gereken dedim ama sorgulanacak bir sey de degil, millet olarak cok seviyoruz baska insanlarin ozel hayatlarina burnumuzu sokmayi.
devamını gör...

günaydın yandaşlar, yeni haftanın ilk saatlerinde mutluluk yaymak için çevrimiçi olan bütün yazarların en az bir tanımını beğendim.
iyi ki yapmışım yaparken çok güzel tanımlar okudum ve yeni yazar-lar tanıma şerefine ulaşmış oldum. hem -dürüst olmak gerekirse- daha az sıkıldım.*
umarım bu hafta; verimli, musmutlu, heyecanlı... geçer.
günaydın sözlük!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
karikatür ararken bunu buldum ve aklıma likefresh'in #857725 numaralı tanımı geldi.
devamını gör...

yok, uçmasınlar da , azıcık elle tutulur gözle görülür işler yapmaya çalışsınlar.
nerde b..tan püsürükten konu , başlık olup, saatlerce gündemde kalıyor...

edit; ben uçurulmasınlar dedim de ,
bazı çok bilmişler var , adamın yaptığı yazım yanlışına atlayıp, buradan yürüyerek malzeme yaratıp, ' sen yaşlısın ' moduyla tepeden bakan ,
onlar hemen aforoz edilmeli mesela.
devamını gör...

alsancak.2020
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

40 yaşına bastıkları gün hayattan elini eteğini çekip bir köşede, sessizce, aldığı nefese şükretmesini önereceğim cahil beyanı.
devamını gör...

(bkz: efendim cicim)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

nickinin hakkını veren yazar.
devamını gör...

özdemir asaf’ ın sevdiğim şiirlerinden biri.

“gülüş bir yanaşım'dır bir öbür bir kişiye;
bir'den iki kişiyi döndürür bir kişiye..
anılarından kale yapıp sığınsa bile,
yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.”
devamını gör...

uzun zamandır gündemde. yalnızca yiğit özgür de değil; erdil yaşaroğlu, serkan altuniğne, selçuk erdem... tanınmış türk karikatüristlerin birdenbire yıllardır savunmadıkları telif haklarını savunmaya karar vermeleri olayı.

esasen son derece haklı oldukları davalarını o kadar kötü yönettiler, kötü niyetlerini o kadar belli ettiler ki; eh, neticede de haklıyken haksız duruma düştüler bile. birkaç farklı boyuttan bakmalı:

karikatür, bu insanların ekmek teknesi. hayatlarını sürdürebildikleri belki de yegane iş. bu bağlamda emeklerini savunarak sahip çıkmalarında hiçbir problem yok. sorun, bunu yaparken olabildiğince üstünkörü bir süreçle birlikte olabildiğince çok para koparabilmeye çalışmaları. böyle bir durumda yapılması gereken aslında çok basitti: ilgili sayfalara içerikleri kaldırmalarına yönelik talepte bulunmak. eğer karşılık alamazlarsa hukuki süreci başlatmak. onlar ne yaptılar? hiçbir uyarı, hiçbir istekte bulunmadan oldukça yüklü meblağlardan bahsedilen tazminat davaları açtılar. ve bunu yalnızca ticari amaç güden sayfalar için değil, hiçbir maddi çıkar gözetmeden kişisel sosyal medya hesaplarında paylaşım yapan insanlar için de yaptılar. bu çok büyük falso. yalnızca sevdiği, hoşuna gittiği, güldüğü, o anki ruh halini yansıttığını düşündüğü için bir karikatürü paylaşıveren insanlar birdenbire emek hırsızı oluverdiler.

kendilerinin ve karikatürlerinin bu kadar bilindik olabilmesinin sebebi de mevzubahis insanlar. bu insanlar sayesinde zaten bir avuç insanın aldığı mizah dergileri yeni okuyucular bulabiliyor ya da bu insanlar tarafından alınmaya devam ediliyordu. yani bu insanlar esasında onların emeklerini çalmıyor, tam aksine, reklamlarını yapıyorlardı. bir düşünün. hiç kimse karikatür paylaşmasaydı şimdiye kadar dijital mecralarda, kaç kişi tanıyacaktı o isimleri ve çizdikleri karikatürleri? yukarıda da yazdım, bir avuç ve giderek de azalacak olan mizah dergisi okuyucusu sadece. ama bak, şu an hayatında mizah dergisi almamış olan ben bile kendilerini ve eserlerini bilebiliyorum. kendileri için aslında çok büyük bir avantaj olabilecek bu durumu, bizzat kendi elleriyle yok etmek istediler.

karikatüristler, bütün bu hareketleriyle birlikte çok büyük antipati topladılar. işte o bir avuç insanı da kaçırdılar çoktan. gelecek zamanlarda kendilerinden ve karikatürlerinden kaç kişinin haberdar olacağını takip ederek bu saçmasapan hareketlerinin karşılığını almalarını zevkle izleyebilirsiniz. çünkü bu bir emek hırsızlığı davası değil artık; kendilerini sevenlerle, işlerini beğenenlerle giriştikleri ve her ne olursa olsun kaybedecekleri bir dava.

yazık kafalarına.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim