iki ortak danaya girmek. iman ve tatlı bir huşu içinde birbirlerine yaklaşmaları kaçınılmaz sondur.
devamını gör...

başlığı açan arkadaş ve seven herkes kusuruma bakmasın, ben de çok severim ama bu şiirin adını ne zaman duysam kafamda şu hayali diyalog canlanıyor.*

tanrı : isa oğlum, bu akşam bana gelsene.
isa : tamam baba, ne var akşama yemekte? başka kimse gelecek mi??
tanrı : ne olacak oğlum, ekmek şarap sen ve ben.
devamını gör...

batıda bilgeliğin, bizde uğursuzluğun * sembolü kuş.

asimetrik kulaklarından çok önce yüzüyle ses dalgalarını alırlar ve gözleri küp şeklindedir.
devamını gör...

türkiye' de 54 sene önce bugün seri olarak üretilmeye başlanan otomobildir. ülkemizde seri olarak üretilen ilk otomobil olarak bilinir ama 1958-61 arası nobel 200 adıyla küçük arabalar üretilmiştir.

ilk yerli araba diye de bilinir ama bu da yanlıştır çünkü şasi, motor ve şanzımanı ingiltere'den gelmekteydi.

gerçek anlamda yerli olarak tasarlanan ve üretilen ilk otomobilimiz devrim dir. ancak onda da seri üretime geçilememiştir.

anadol'un üretimine koç holding tarafından 19 aralık 1966'da başlamış, ilk kez 1 ocak 1967'de teşhir edilmiş ve 28 şubat 1967'de satışına başlanmıştır.

arabanın kaportası figerglas tır. arabanın niye saçtan değil de fiberglastan yapıldığının hikayesi ise tamamen para ile ilgilidir:

yerli otomobil üretilmesi için yapılan araştırmalarda sac karoser kalıpların üretilmesi için 50 milyon dolara yakın harcama yapmak gerektiği, her bir otomobilin kalıp maliyetinin de de 4 bin dolar civarında olduğu anlaşılır. bu da neredeyse otomobilin satılabileceği fiyatla aynı olduğu için daha önce vehbi koç' un yurtdışında bir fuarda gördüğü düşük maliyetli fiberglas malzeme de karar kılınır.

halk arasında anadolun kaportasının samandan olduğu ve eşeklerin yediği konusunda efsanelerde vardır. saçtan yapılmadığı için hasar gördüğündd tamiri kolaydır ve anadolunun en ücra köşelerinde bile tamir edilebilir.

üniversitedeyken şuanda istanbul'da akasya avm nin olduğu arazide olan eski otosan fabrikasında staj yapıyordum. o zamanlar anadol üretimi kamyonet olarak devam etmekteydi. şuanda adını tam olarak hatırlayamıyorum herhalde crf atölyesi denen bir yerde de fiberglasın hamuru yapılırdı. ne zaman o atölyenin önünden geçsek bally gibi keskin bir koku gelirdi. o zamanlar bize bu atölyede çalışanlar kanser oluyor dedikleri için bir süre sonra atölyenin önünden dahi geçmemeye başlamıştık.
devamını gör...

fransız filolog, tarihçi, filozof ve yazar ernest renan'nun 1882 yılında yayımladığı eser. friedrich nietzsche'nin kendisine duyduğu garip tiksinti ile karışık alaycı tepkisinden ötürü ilgimi çekmiş bir figür olmasına rağmen marc-aurèle et la fin du monde antique'de güzel çıkarımlarda bulunduğunu söylemek gerek. eser, hakkında historia augusta dışında pek bilgi bulunmayan titus aurelius fulvus boionius arrius antoninus pius'un ölümü ile başlar. daha sonra renan antoninus pius ile marcus aurelius'u kısaca karşılaştırır. bu karşılaştırmada ilgi çekici olan hoş bir detay mevcut. renan carl jung'ın bütün olabilmek için karanlık bir tarafa da ihtiyaç duyma düşüncesini kendince bu karşılaştırmada doğrular çünkü antoninus pius, marcus aurelius'un sürekli zihnini kemiren o karanlık ve bir çıra gibi yanmayı bekleyen tarafından yoksun olarak adlandırılır. evet, pius dürüst ve bilge bir adamdır ama renan'nun ifadesi ile pius incil'i olmayan bir mesih iken aurelius kendi incilini yazan bir isa gibidir. yine aynı paragrafta sanat hakkında da düşüncelerini aktarır renan ve sanatın koşulunun özgürlük olduğundan söz eder. bir egemen, renan'ya göre ortalama toplumun önyargılarına tabi olduğu için, insanlardan en az özgür olanıdır.

renan'ya göre, marcus aurelius'un ölüm günü, eski uygarlığın çöküşündeki belirliyici bir andır. renan, filozof- imparatorun nezaketinin, ölümünden sonra roma imparatorluğu'nun başına gelen talihsiz kaderi engelleyemeyeceğini gözlemler. ancak, marcus aurelius'un durumu; felsefenin nihayetinde feci ve onarılamaz sonuçlara yol açan gerçek ihtiyaçlara hizmet edemediğini düşüncesini besler nitelikte.


antonin aurait eu sans compétiteur la réputation du meilleur des souverains, s’il n’avait désigné pour son héritier un homme comparable à lui par la bonté, la modestie, et qui joignait à ces qualités l’éclat, le talent, le charme qui font vivre une image dans le souvenir de l’humanité. simple, aimable, plein d’une douce gaieté, antonin fut philosophe sans le dire, presque sans le savoir. marc-aurèle le fut avec un naturel et une sincérité admirables, mais avec réflexion. à quelques égards, antonin fut le plus grand. sa bonté ne lui fit pas commettre de fautes ; il ne fut pas tourmenté du mal intérieur qui rongea sans relâche le cœur de son fils adoptif. ce mal étrange, cette étude inquiète de soi-même, ce démon du scrupule, cette fièvre de perfection sont les signes d’une nature moins forte que distinguée. les plus belles pensées sont celles qu’on n’écrit pas ; mais ajoutons que nous ignorerions antonin, si marc-aurèle ne nous avait transmis de son père adoptif ce portrait exquis, où il semble s’être appliqué, par humilité, à peindre l’image d’un homme encore meilleur que lui. antonin est comme un christ qui n’aurait pas eu d’évangile ; marc-aurèle est comme un christ qui aurait lui-même écrit le sien. p.3
devamını gör...

türklerin ilk yazılı eserleridir. 2. göktürk kağanlığı'na aittirler.


--- alıntı ---

1893 yılında danimarkalı dilbilimci vilhelm thomsen tarafından, rus türkolog vasili radlof’un da yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 aralık günü danimarka kraliyet bilimler akademisi'nde bilim dünyasına açıklanmıştır.

--- alıntı ---
devamını gör...

(bkz: ykk) bir fermuar markası. bu fermuarı kullanan hangi marka ürün alıyorsam o ürün bana güven hissi veriyor.
devamını gör...

take me to church şarkısıyla herkesin aklında yer edinen irlanda asıllı sanatçı.
devamını gör...

regl oldum. sabah uyandım demek gibi.
kahvaltı ettim.
uyudum gibi
regl oldum.
hastalık değil, rahatsızlık değil, özel kadın hastalığı değil.
regl oldum !
devamını gör...

atatürk'e hıncı olanların, kin kusanların ve cumhuriyet ile hesaplaşmak isteyenlerin içinde bulundukları durumu en iyi anlatan söz.
devamını gör...

ruhu dinlendiren eylem.
teknolojik aletlerden uzakta, kokulu mum veya tütsü eşliğinde yapılırsa; sinirden, stresten arındığınızı hissedebilirsiniz.
devamını gör...

günaydın iki gözümün çiçekleri. sokak baya kalabalık. halk kurtuluş savaşı'ndan galip çıkmış da onu kutluyorcasına coşkulu. kafenin, barın dibine vuracaklar bugün belli. bizde ne yapalım, evde sözlükte pineklemece. ne yapalım, kader.
devamını gör...

normalde baklavaya çok düşkün değilim. ama eğer ilkel çağ da olsaydım ve soğuk baklavayla karşılaşsaydım tapardım. o nasıl harika bir taddır. ne yoruyor ne şişiriyor. bir kaşık süte mutluluk ve sevgi katmak gibi bir şey. insanın aşık olası geliyor. yeme de yanında yat sözü var ya tam olarak soğuk baklava için söylenmiş. ama yemeden de duramazsınız. keşke yedikçe bitmeyen bir tatlı olsaydı. keşke musluklardan soğuk baklava aksaydı. eğer idam sehpasında olsam ve son arzumu sorsalar soğuk baklava isterim. tarihin en iyi tatlısıdır. bunun için kurşun atar kurşun yerim.
devamını gör...

yeni bir insan daha tanımaya gücüm yok, yeni bir kitap okumak daha iyi fikir.yanılma şansımız olmaz en azından.

zülfü livaneli
serenad
devamını gör...

rivayete göre; süt dişini düşüren bir çocuk yastığının altına dişini koyarsa, çocuk uyuduğunda dişi alıp yerine bir para veya hediye bırakır.

iyi bir çocuk olup şirinleri görme olasılığıyla aynı olasılıktadır. *
devamını gör...

ispanyolca şapka demektir . sombra gölge demektir. oradan türemiş bir kelimedir.
devamını gör...

sevdiğin herkes ölecek. bazı anların kıymetini bilmen gerek. daha fazla mutluluk anı yakalayabilmen gerek.
devamını gör...

biz mağlup olduk efendim, çirkinliğe, kabalığa, bayağılığa mağlup olduk.
aziz nesin
devamını gör...

yıllarca deadline sisteminde çalıştım, bazen günlerce eve gidemedim, ofiste sabahladım. ama hiç bir zaman telefona bakmamazlık etmedim, mutlaka kontrol ederdim, mesajlara illa ki cevap verirdim.
dolayısıyla '' çok yoğunum, çok çalışıyorum, duymadım, görmedim '' gibi bahaneleri asla kabul edemiyor ve bu kişilere maalesef kırılıyorum. bana göre bu mesele * karşınızdakine kırıcı olabilen bir meseledir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim