diyanet’in dergisinde z kuşağına hakaret edilmesi
z kuşağına sormak lazım bir de bu zamanda yaşamayı kendilerimi seçmiş,ben kuşak muşak bilmem ama gençleri yerden yere vuran yaşlılara sinir oluyorum.
devamını gör...
nickaltında çirkeflik yapan yazar
bana da yapmıştı bi tanesi*. bi güzel atışmıştık*.
beklerim nickaltıma o yazarları. seviliyorsunuz.
beklerim nickaltıma o yazarları. seviliyorsunuz.
devamını gör...
pinkshinyultratambourine
okumak, okumak ve daha çok okumak istiyorum yazdıklarını. umarım en yakın vakitte portakal partisinde görürüz kendisini (geldi bile). takipteyim:)
ekleme: tam bir yetenek avcısıymışım yahu:d kendisine çoook teşekkür ediyorum bana yaşattığı ve yaşatacağı güzel dakikalar için.
ekleme: kendisinin menajeri an itibariyle ben oluyorum, iş teklifleri için portakal fırlatın her yere, nasılsa bulurum sizi;)
ekleme: tam bir yetenek avcısıymışım yahu:d kendisine çoook teşekkür ediyorum bana yaşattığı ve yaşatacağı güzel dakikalar için.
ekleme: kendisinin menajeri an itibariyle ben oluyorum, iş teklifleri için portakal fırlatın her yere, nasılsa bulurum sizi;)
devamını gör...
tartışmayı bilmeyen insan
önce dünya algılanır ve duyu organları ile gelen veriler beyne yazılır. yazılan bu veriler beyinde derlenip toplanır ve fikirler oluşur. oluşan fikirler eylemi, araştırmayı doğurur. araştırdıkça keşifler, keşfettikçe yeni bilgiler meydana çıkar. kapsamlı araştırmalar sonrasında da insanlar bilgileri paylaşmak, pekiştirmek veya çürütmek için tartışırlar.
yetersiz bilgi, kaynağı belirsiz ve güvenilir olmayan veriler ve araştırma yapılmamış verilerle tartışma yapmak kürdan ile kürek çekmek kadar gereksizdir.
çoğu insan ordan burdan duyduğu, belki de küçükken kimden duyduğunu bile hatırlamadığı öğretilerle tartışıyor, hatta bu bilgileri doğrulamadan fiziksel şiddete başvuracak şekilde savunuyor.
yani çoğumuz tartışmayı bilmiyoruz. tartışırken de fikrine katılmadığımız kişileri de aşağılamayı, onlara hakaret etmeyi seviyoruz.
yetersiz bilgi, kaynağı belirsiz ve güvenilir olmayan veriler ve araştırma yapılmamış verilerle tartışma yapmak kürdan ile kürek çekmek kadar gereksizdir.
çoğu insan ordan burdan duyduğu, belki de küçükken kimden duyduğunu bile hatırlamadığı öğretilerle tartışıyor, hatta bu bilgileri doğrulamadan fiziksel şiddete başvuracak şekilde savunuyor.
yani çoğumuz tartışmayı bilmiyoruz. tartışırken de fikrine katılmadığımız kişileri de aşağılamayı, onlara hakaret etmeyi seviyoruz.
devamını gör...
ölçek
araştırmacıların bireyin tutum davranış ilgi yetenek ve beceri gibi konularda ölçüm yapmalarını sağlayan hem kültüre bağlı insan davranışları ile ilgili olguları hem de olguların ifadesinin yöneticilik olan belirli bir veri kümesinin nicel ve nitel açıdan sınıflandırmak ya da ölçmek için oluşturulan ölçü birimidir.
devamını gör...
kadınların evlenince iki soyad kullanması
devamını gör...
kafede kitap okuyan tip
üniversitedeyken ders araları uzun olduğunda kaç kitap bitirmişimdir o kafelerde. gayet okunuyor.
arkadaşınızla buluşurken bekleme süreniz uzunsa o vakti de okuyarak geçirebilirsiniz. kimse kafede telefonla uğraşan insanlara laf atmaz zaten. kendinin yapmadığı bir şeyi yapanlara atar. kimse size samimi görünmek zorunda değil.
arkadaşınızla buluşurken bekleme süreniz uzunsa o vakti de okuyarak geçirebilirsiniz. kimse kafede telefonla uğraşan insanlara laf atmaz zaten. kendinin yapmadığı bir şeyi yapanlara atar. kimse size samimi görünmek zorunda değil.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
dünyadan uzak kendi dünyamızın tam merkezine yolculuğa çıktığımız yayın. herkesin hüznü başka başka olsa da herkesin hüzünde birleştiği, pasımızı alıp götüren türkülerin gecesi için her bir yazar arkadaşıma selam ve teşekkürlerimle.
devamını gör...
tanrının size verdiği en önemli yetenek
umursamamazlık. öyle zamanlar oluyor ki, kıyamet kopsa umrumda olmaz.
devamını gör...
kuran'daki matematiksel hata
asla hata falan yoktur. kutsal kuran mükemmel şekilde miras paylaşımını yaptırmaktadır ve avliyeye falan da gerek yoktur.
miras ayetlerinin her biri ayrı durumlar için ayrı matematiksel oranlar/formüller vermektedir.
nisa
11. allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: erkek için, iki dişinin payı kadar. ikiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. babalarınız var, oğullarınız var. siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. allah'tan bir buyruğu önemseyin. hiç kuşkusuz allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
12. zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. kimseye zarar verilmemelidir. allah'tan bir öneridir bu. allah alîm'dir, halîm'dir.
176. fetva istiyorlar senden. de ki: "allah size, ana-babasız ve çocuksuz kişi hakkında şöyle fetva veriyor: 'çocuğu olmayan, bir kız kardeşi bulunan kişi öldüğünde, onun terekesinin yarısı kız kardeşindir. böyle bir kişi, çocuğu olmayan kız kardeşi öldüğünde, onun terekesinin tamamına mirasçı olur. eğer ölenin iki kız kardeşi varsa terekenin üçte ikisi onlarındır. eğer mirasçılar, kadın-erkek, birçok kardeşlerse bu durumda erkek kardeşe, iki kız kardeşin payı kadar verilir.' allah size açık-seçik bildiriyor ki sapmayasınız. allah, her şeyi gereğince bilmektedir.
ilgili yazımda da anlattığım üzere 11. ayette eş yokken, 12. ayette eş varken, 176. ayette ise yalnızca kardeşler varken miras paylaşımının nasıl yapılacağı anlatılmakta…
ispatlarıyla şu yazımda gösterdim:
emre1974tr.blogspot.com/201...
miras ayetlerinin her biri ayrı durumlar için ayrı matematiksel oranlar/formüller vermektedir.
nisa
11. allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: erkek için, iki dişinin payı kadar. ikiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. babalarınız var, oğullarınız var. siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. allah'tan bir buyruğu önemseyin. hiç kuşkusuz allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
12. zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. kimseye zarar verilmemelidir. allah'tan bir öneridir bu. allah alîm'dir, halîm'dir.
176. fetva istiyorlar senden. de ki: "allah size, ana-babasız ve çocuksuz kişi hakkında şöyle fetva veriyor: 'çocuğu olmayan, bir kız kardeşi bulunan kişi öldüğünde, onun terekesinin yarısı kız kardeşindir. böyle bir kişi, çocuğu olmayan kız kardeşi öldüğünde, onun terekesinin tamamına mirasçı olur. eğer ölenin iki kız kardeşi varsa terekenin üçte ikisi onlarındır. eğer mirasçılar, kadın-erkek, birçok kardeşlerse bu durumda erkek kardeşe, iki kız kardeşin payı kadar verilir.' allah size açık-seçik bildiriyor ki sapmayasınız. allah, her şeyi gereğince bilmektedir.
ilgili yazımda da anlattığım üzere 11. ayette eş yokken, 12. ayette eş varken, 176. ayette ise yalnızca kardeşler varken miras paylaşımının nasıl yapılacağı anlatılmakta…
ispatlarıyla şu yazımda gösterdim:
emre1974tr.blogspot.com/201...
devamını gör...
cilt bakım yanlışları
internetten tarif görüp mutfaktaki bahçedeki her şeyi yüze cilde sürmek.
devamını gör...
you've got mail
başrollerini meg ryan ve tom hanks’in paylaştığı, 1998 model, amerikan romantik komedi filmidir.1940 tarihindeki köşedeki dükkan filminin yeniden çevrimi olan film ; beş ayrı ödül kazanması ve altın küre adaylığı ile rüştünü ispatlamıştır.imdb:6.7(u:puanı düşük olmasına rağmen oldukça tatlı bir film.hem dinlendirici hem de mutluluk verici)
filmde kısaca gerçek hayatta birbirinin ezeli düşmanı olan iki insanın, sanal ortamda gerçek kimliklerinden habersiz, can ciğer kuzu sarması olması
ve birinin olayı çözmesi
ile başlarından geçen olaylar anlatılıyor.*
kathleen kelly( meg ryan) kendisine annesinin mirası olan küçük, şirin mi şirin bir kitabevi işletmektedir.tıpkı annesinin zamanında olduğu gibi burası sadece bir kitabevi değil, müşterileriyle aile sıcaklığı ile ilgilenen, halkla iç içe olan bir yerdir.kathleen de kitaplar konusundaki donanımı ve bilgisi ile müşterilerinin gözbebeğidir.ne yazık ki işini aşkla yapan kathleen’in bunlar iyi günleridir çünkü fox kitabevi zincirleri onun çok yakınında devasal bir kitabevi açmak üzeredir.hem kendine hem de müşterilerine olan güveni nedeniyle bu durumun önceleri çok üstünde durmayan kathleen, satışları düşmeye başlayınca kara kara düşünmeye başlar.bu arada fox kitabevi zincirinin sahibi olan joe fox ( tom hanks) ile tanışmak zorunda kalır ve ikisi de birbirinden hiç mi hiç hoşlanmaz hatta aralarında kitabevi yüzünden güçlü bir husumet doğar.elbette kathleen’in hayatındaki her şey böyle kötü gitmemektedir.internetten edindiği mektup arkadaşı kathleen’de derin duygular uyandırmakta ve bu kötü günlerde onun en büyük destekçisi olmaktadır.hatta aralarındaki bu yakınlık ikisinde de birbirini görme isteği oluşturur.acaba daha önce birbirlerini hiç görmediklerinden emin midirler?
tertemiz, saf , mutlu, umut verici bir aşk öyküsü.izlemeniz tavsiye edilir özellikle nostalji seviyorsanız.
edit:
filmde kısaca gerçek hayatta birbirinin ezeli düşmanı olan iki insanın, sanal ortamda gerçek kimliklerinden habersiz, can ciğer kuzu sarması olması
ve birinin olayı çözmesi
kathleen kelly( meg ryan) kendisine annesinin mirası olan küçük, şirin mi şirin bir kitabevi işletmektedir.tıpkı annesinin zamanında olduğu gibi burası sadece bir kitabevi değil, müşterileriyle aile sıcaklığı ile ilgilenen, halkla iç içe olan bir yerdir.kathleen de kitaplar konusundaki donanımı ve bilgisi ile müşterilerinin gözbebeğidir.ne yazık ki işini aşkla yapan kathleen’in bunlar iyi günleridir çünkü fox kitabevi zincirleri onun çok yakınında devasal bir kitabevi açmak üzeredir.hem kendine hem de müşterilerine olan güveni nedeniyle bu durumun önceleri çok üstünde durmayan kathleen, satışları düşmeye başlayınca kara kara düşünmeye başlar.bu arada fox kitabevi zincirinin sahibi olan joe fox ( tom hanks) ile tanışmak zorunda kalır ve ikisi de birbirinden hiç mi hiç hoşlanmaz hatta aralarında kitabevi yüzünden güçlü bir husumet doğar.elbette kathleen’in hayatındaki her şey böyle kötü gitmemektedir.internetten edindiği mektup arkadaşı kathleen’de derin duygular uyandırmakta ve bu kötü günlerde onun en büyük destekçisi olmaktadır.hatta aralarındaki bu yakınlık ikisinde de birbirini görme isteği oluşturur.acaba daha önce birbirlerini hiç görmediklerinden emin midirler?
tertemiz, saf , mutlu, umut verici bir aşk öyküsü.izlemeniz tavsiye edilir özellikle nostalji seviyorsanız.
edit:
devamını gör...
bir kelime bir işlem
trt kanalında 27 yıl yayınlanan, levent ülgen'in de sunduğu zeka yarışması ...yarışmada karışık olarak harfler verilerek yarışmacılardan kelime türetmesi, rakamlar verilerek işlemlerle hedeflenen sayıya en yakın şekilde ulaşılması istenir. en uzun kelimeyi türeten ve hedef sayıya en yakın sayıya ulaşan yarışmacı o turu kazanmış olur.
devamını gör...
kar yağdığında gelen huzur
sessizliğin ve beyazın verdiği huzurdur.
devamını gör...
25 ocak 2021 covid 19 ayaklanmaları
türkiye de olmayacak olan ayaklanmadır. covid'e gelene kadar neler yaşandı bu ülkede kimse çıt çıkarmadı.
elin avrupalısı tabi özgürlüğüne düşkün adamlar. eline para veriyorsun evinde dur diyorsun onu bile dinletemiyorsun.
elin avrupalısı tabi özgürlüğüne düşkün adamlar. eline para veriyorsun evinde dur diyorsun onu bile dinletemiyorsun.
devamını gör...
duyulan en iyi hazırcevaplar
üniversite ikinci sınıf, termodinamik sınavı. sınava geç kalan arkadaş telaşla yerini arıyor. o sırada iş bilir asistan aklınca laf sokmaya çalışıp böyle sorumsuzca sınava geç kalırsan hiçbir şey olmaz senden diye çıkışıyor.
bunu duyan yürek yemiş hazır cevap arkadaşımız hiçbir şey olamazsam okulda kalır asistan olurum diyor ve amfiyi bir ooooo uğultusu kaplıyor.
bunu duyan yürek yemiş hazır cevap arkadaşımız hiçbir şey olamazsam okulda kalır asistan olurum diyor ve amfiyi bir ooooo uğultusu kaplıyor.
devamını gör...
yediğinin içtiğinin fotoğrafını çekip paylaşan insanlar
karşı çıkmadığım, zaman zaman da savunduğum hede. sebebi aslında basit, yemek fotoğrafı paylaşmanın görgüsüzlüğü hep "o yemeği yiyemeyen, aç insana kendisini kötü hissettirmeme" hassasiyetinden kaynaklanıyor. toplumda herkesin her yemeğe ulaşamıyor olduğu gerçeğini bu gerçeği olabildiğince gizleyerek, özünde aç ve yoksun olanın aslında o kadar aç yoksun olmadığına ikna çabası.
aç ve yoksun kişi mahrum kaldığı güzellikleri görmediğinden aslında konumunun ne kadar yoksun, sosyal hiyerarşide ne kadar geride olduğunun farkında olmuyor. çünkü etrafındaki herkes "abi biz de bi'şey yemiyoruz zaten merak etme" modunda stealth olarak takılıyor. gördüğü kadarı da onun bu eşitsizliğe sesini çıkarması için yeterli olmuyor, aç ve yoksulluğun sona ermesine de yaramıyor.
tam tersine herkes yemek fotoğrafı paylaşsa, herkesin sahip olduğu imkanlar herkes tarafından bilinse, hatta bunu yapmaya zorunlu olsalar, bunlardan mahrum olan insanların tepesi atar. "yeter lan yediğiniz içtiğiniz, hep güzel şeyler size niye bize yok? bizim suçumuz ne!?" diye sokaklara dökülürler.
biz bugüne kadar ''erdem ve ahlak'' kisvesi altında hep aslında göreceli olarak ayrıcalıklı kesime en az sıkıntı çıkaracak olan konforlu bir düzeneği sürdürüyoruz. anayasanda "sosyal devlet" diye geçiyorsun ama "aman ona toplumun ne kadar alt tabakasında olduğunu çok hissettirme" diyorsun. aman abi tadımız kaçmasın. sen yine portakallı pekin ördeğini ye ama bunu yaparken aç adama sistemin onu nasıl görmezden geldiğini hissettirme.
devlet burada bu temel eşitsizliği oluşturan ekonomik ve siyasi stratejilerin sahibi olarak sorumluluğu üstünden atmak için yine toplumu üstünüze sürecektir: "yemeğinin fotoğrafını paylaşıyorsan yemeğini de paylaş, iki fakiri de sen doyur" diyecektir. kendisi demez de topluma bunu dedirtir. oysa sen zaten o hesabı ödemek için harcadığın gelirinden de, üstüne hesabın kdv'sinden de sürekli olarak devletin topluca tutarlı ve iyi planlamayla doyurabileceği milyonlarca aç insanın parasını ödüyorsun. hepimiz ödüyoruz. sosyal devlette verginin temel amacı da budur, eşitsizliğin olumsuz etkilerini yok etmektir. halbuki bizde hükûmet, bu geliri seçimde varlığının devamlılığını sağlayacak unsurlara harcar. mesela duble yol yapar, köprü falan yapar. yemek vermez. verse de yeterince vermez.
seçmen de oyunu açları doyurmayı vaadedene değil de duble yol yapana verir. bu tercihiyle aslında kendi ahlakının sahteliğini de tescil eder. seçim sonrası da "aman abi olan var olmayan var bu yemek fotoğrafları olmuyor" der. aman diyim üçüncü boğaz köprüsünü, yeni havalimanını o adamın boğazından çaldıklarımızla yaptığımıza uyanır muyanır (!)
yemek fotoğraflarınızı paylaşın. en ağız sulandıracak instagram filtreleriyle, en lüks ışıklar altında, toplumun uçurumlarını en iyi veren kontrast ayarıyla.
aç ve yoksun kişi mahrum kaldığı güzellikleri görmediğinden aslında konumunun ne kadar yoksun, sosyal hiyerarşide ne kadar geride olduğunun farkında olmuyor. çünkü etrafındaki herkes "abi biz de bi'şey yemiyoruz zaten merak etme" modunda stealth olarak takılıyor. gördüğü kadarı da onun bu eşitsizliğe sesini çıkarması için yeterli olmuyor, aç ve yoksulluğun sona ermesine de yaramıyor.
tam tersine herkes yemek fotoğrafı paylaşsa, herkesin sahip olduğu imkanlar herkes tarafından bilinse, hatta bunu yapmaya zorunlu olsalar, bunlardan mahrum olan insanların tepesi atar. "yeter lan yediğiniz içtiğiniz, hep güzel şeyler size niye bize yok? bizim suçumuz ne!?" diye sokaklara dökülürler.
biz bugüne kadar ''erdem ve ahlak'' kisvesi altında hep aslında göreceli olarak ayrıcalıklı kesime en az sıkıntı çıkaracak olan konforlu bir düzeneği sürdürüyoruz. anayasanda "sosyal devlet" diye geçiyorsun ama "aman ona toplumun ne kadar alt tabakasında olduğunu çok hissettirme" diyorsun. aman abi tadımız kaçmasın. sen yine portakallı pekin ördeğini ye ama bunu yaparken aç adama sistemin onu nasıl görmezden geldiğini hissettirme.
devlet burada bu temel eşitsizliği oluşturan ekonomik ve siyasi stratejilerin sahibi olarak sorumluluğu üstünden atmak için yine toplumu üstünüze sürecektir: "yemeğinin fotoğrafını paylaşıyorsan yemeğini de paylaş, iki fakiri de sen doyur" diyecektir. kendisi demez de topluma bunu dedirtir. oysa sen zaten o hesabı ödemek için harcadığın gelirinden de, üstüne hesabın kdv'sinden de sürekli olarak devletin topluca tutarlı ve iyi planlamayla doyurabileceği milyonlarca aç insanın parasını ödüyorsun. hepimiz ödüyoruz. sosyal devlette verginin temel amacı da budur, eşitsizliğin olumsuz etkilerini yok etmektir. halbuki bizde hükûmet, bu geliri seçimde varlığının devamlılığını sağlayacak unsurlara harcar. mesela duble yol yapar, köprü falan yapar. yemek vermez. verse de yeterince vermez.
seçmen de oyunu açları doyurmayı vaadedene değil de duble yol yapana verir. bu tercihiyle aslında kendi ahlakının sahteliğini de tescil eder. seçim sonrası da "aman abi olan var olmayan var bu yemek fotoğrafları olmuyor" der. aman diyim üçüncü boğaz köprüsünü, yeni havalimanını o adamın boğazından çaldıklarımızla yaptığımıza uyanır muyanır (!)
yemek fotoğraflarınızı paylaşın. en ağız sulandıracak instagram filtreleriyle, en lüks ışıklar altında, toplumun uçurumlarını en iyi veren kontrast ayarıyla.
devamını gör...
kibar insanı zayıf görmek
kibar insanın zerafeti kimseye nasip olmaz.kendi vahşi hayatında bunu algılayamamış olabilirler çünkü saldırma iç güdüsüyle hareket ederler ve bu onlar için güçtür.fakat şöyle de bir gerçek var; yaşadığımız hayat ormandan ibaret değil bu yüzden kibarlığı hor gören bu asilliği anlamayan insanlar için diyorum ki baltalar elinizde uzun ip belinizde nereye gidiyorsunuz hayırdır!
devamını gör...
yeni başlayanlar için bahis
yapmayın böyle saçma şeyleri, eşek gibi çalışıp, helal kazandığınız , emek verdiğiniz paranızı haram etmeyin.
bütün kötülüklerin anası , babası , atası kumar dır.
kimseye tavsiye etmeyiniz, insanları kötü işlere teşvik etmeyiniz.
bütün kötülüklerin anası , babası , atası kumar dır.
kimseye tavsiye etmeyiniz, insanları kötü işlere teşvik etmeyiniz.
devamını gör...
maskesiz hayatın ilk günü yapılacaklar
kırmızı ruj süreceğim.
devamını gör...