yaşamaktan yorulmak
21.yy da insanoğlu halen varoluşu anlamlandırma çabasındadır. konu hakkında bir çok farklı alanda bir çok farklı fikir vardır. insanoğlu hakkına net bilinen bir şey var ise o da üreme güdüsüdür. aslında bu da hayatta kalma içgüdünün bir parçasıdır.
soyunu sürdürme isteği.
dediğim gibi bu aslında insanların varoluştan gelen bir güdüsüdür. bu yüzden bir insanın çocuk sahibi olmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur.
zaten eğer bu davranış bir güdü olmasa, mantıklı bir davranış olmazdı dünyamıza yeni bir insanı getirmek.
bundan yıllar öncesine bakıldığında, vebalar, savaşlar, afetler, felaketler, insanlar bütün bu talihsizliklerde rağmen üremeye devam etmişlerdir. günümüzde teknoloji ve uygar yaşamın sunduğu onca konfora rağmen hayatın kendisi yine de oldukça acımasızdır.
bir kere ölüm diye bir şey vardır.
insan dünyaya geldiğinde, tarifsiz acılara doğar aslında. hastalıklara, yokluklara, özlemlere, talihsizliklere, mutlaka sonu gelecek güzelliklere. ve biteceğini bile bile yeni insanlar sevmeye,değer vermeye devam eder. yeni hüzünlere kapı açar.
hiç bir problem yaşamasa bile yine de ölüm vardır onu bekleyen.
ve hayat öyledir ki, ne olursa olsun sıkı sıkı tutunur insan. var oluşun bir gerçeğinin de yok oluş olduğunu bilmesine rağmen elinden gelen her şeyi yapar tek bir an bile fazla yaşamak için.
işte bu kadar zalimdir hayat. yukarıda bahsettiğim nedenlerden ailesini de suçlamasında bir mantık yoktur dünyaya gelmesinde, kendisini de.
bir şekilde gelmiştir insan dünyaya ve bütün bu zalimliklere mahkum olmuştur.
bazıları vardır ki işte, farkına varamazlar yaşadıkları gerçekliğin. o kadar meşguldürler ki mücadele ile, kayıp olur giderler hayatın içinde. ancak ölüm onlar için geldiğinde hatırlarlar ölümün varlığını. (bkz: mağara aleğorisi)
kimileri ise en başından farkına varırlar hayatın ne kadar zalim olduğunun.
hani derer ya;
dünya hassas yürekliler için cehennemdir, dünya farkındalığı yüksek olanlar için cehennemdir, cehalet mutluluktur bilmek ise zulümdür.
işte bu insanlar yorulurlar yaşamaktan. belki onları yoran beklemektir, belki korkunun ta kendisidir, belki de bilinmezliktir. etrafını çevreleyen onca zorluğun, sonunun gelip gelmeyeceğine dair bilinmezlik.
hayattan yorulmamak için, beklemeden yaşamak lazım, korkmadan ve bilmeden yaşamak. ancak o şekilde yaşanılan şey hayat olur.
soyunu sürdürme isteği.
dediğim gibi bu aslında insanların varoluştan gelen bir güdüsüdür. bu yüzden bir insanın çocuk sahibi olmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur.
zaten eğer bu davranış bir güdü olmasa, mantıklı bir davranış olmazdı dünyamıza yeni bir insanı getirmek.
bundan yıllar öncesine bakıldığında, vebalar, savaşlar, afetler, felaketler, insanlar bütün bu talihsizliklerde rağmen üremeye devam etmişlerdir. günümüzde teknoloji ve uygar yaşamın sunduğu onca konfora rağmen hayatın kendisi yine de oldukça acımasızdır.
bir kere ölüm diye bir şey vardır.
insan dünyaya geldiğinde, tarifsiz acılara doğar aslında. hastalıklara, yokluklara, özlemlere, talihsizliklere, mutlaka sonu gelecek güzelliklere. ve biteceğini bile bile yeni insanlar sevmeye,değer vermeye devam eder. yeni hüzünlere kapı açar.
hiç bir problem yaşamasa bile yine de ölüm vardır onu bekleyen.
ve hayat öyledir ki, ne olursa olsun sıkı sıkı tutunur insan. var oluşun bir gerçeğinin de yok oluş olduğunu bilmesine rağmen elinden gelen her şeyi yapar tek bir an bile fazla yaşamak için.
işte bu kadar zalimdir hayat. yukarıda bahsettiğim nedenlerden ailesini de suçlamasında bir mantık yoktur dünyaya gelmesinde, kendisini de.
bir şekilde gelmiştir insan dünyaya ve bütün bu zalimliklere mahkum olmuştur.
bazıları vardır ki işte, farkına varamazlar yaşadıkları gerçekliğin. o kadar meşguldürler ki mücadele ile, kayıp olur giderler hayatın içinde. ancak ölüm onlar için geldiğinde hatırlarlar ölümün varlığını. (bkz: mağara aleğorisi)
kimileri ise en başından farkına varırlar hayatın ne kadar zalim olduğunun.
hani derer ya;
dünya hassas yürekliler için cehennemdir, dünya farkındalığı yüksek olanlar için cehennemdir, cehalet mutluluktur bilmek ise zulümdür.
işte bu insanlar yorulurlar yaşamaktan. belki onları yoran beklemektir, belki korkunun ta kendisidir, belki de bilinmezliktir. etrafını çevreleyen onca zorluğun, sonunun gelip gelmeyeceğine dair bilinmezlik.
hayattan yorulmamak için, beklemeden yaşamak lazım, korkmadan ve bilmeden yaşamak. ancak o şekilde yaşanılan şey hayat olur.
devamını gör...
havza genelgesi
kurtuluş savaşı döneminde işgallere karşı yayımlanmış olan ilk ulusal bildiridir.
bu genelge ile mustafa kemal; işgalleri kınamak amaçlı mitinglerin düzenlenmesini, büyük devletlerin temsilcilerine ve istanbul hükümetine işgalleri kınamak amaçlı telgraflar çekilmesini, kimsenin silahını ve cephanesini teslim etmemesini ve azınlıklara karşı kötü davranılmamasını halktan istemiştir.
bu genelgeyi mustafa kemal'in yayımlama amacı milli bilinci uyandırmak ve bu ulusal mücadeleye katılımı artırmaktır.
bu genelge sonrası istanbul hükümeti mustafa kemal'i ilk kez geri çağırmıştır.
kaynak: tarih notlarım.
bu genelge ile mustafa kemal; işgalleri kınamak amaçlı mitinglerin düzenlenmesini, büyük devletlerin temsilcilerine ve istanbul hükümetine işgalleri kınamak amaçlı telgraflar çekilmesini, kimsenin silahını ve cephanesini teslim etmemesini ve azınlıklara karşı kötü davranılmamasını halktan istemiştir.
bu genelgeyi mustafa kemal'in yayımlama amacı milli bilinci uyandırmak ve bu ulusal mücadeleye katılımı artırmaktır.
bu genelge sonrası istanbul hükümeti mustafa kemal'i ilk kez geri çağırmıştır.
kaynak: tarih notlarım.
devamını gör...
ateist kaplumbağa
gandalf soyundan gelmemden ötürü işe yaraması gerektiğinde ortada olmayan bir aylak olarak, orta dünya hakkında bütün önemli tanımları kaptırdığım yazar. kendisine aile yadigarı* ak ünvanımı teslim ediyor ve gidiyorum efenim. artık beşinci günün şafağında kaplumbağa beklersiniz, işin kötü yanı muhtemelen benden daha hızlı gelecektir.
devamını gör...
hayatı güzelleştiren ufak detaylar
sabah anne öpücüğü ile güne başlamak, biriyle aynı kitabı daha önce okumuş olup üstüne tartışmak, senin için önemli olan bir nesnenin başkası içinde önemli olması, akşam kafanı yatağa koyduğunda şükür edecek bir şeylerinin olması, yaptığın yemeğin beğenilmesi...
devamını gör...
çevrim içi çocuk istismarı
internette istismar ederek taciz etmektir. rezalet iğrenç bir durumdur.
genelde ergenlik dönemindeki çocukların saflığını kullanarak yapılır. link veya videolar ile beraber çocukları ağlarına düşürüp emirler yağdırarak köle kullanır gibi kullanırlar şunu yap yoksa böyle olur bunu yap yoksa fotoğrafını şuraya atarım gibi söylemlerde bulunurlar.
bazı sapıklığı görev edinmiş zihniyetler bu istismar yöntemini yapmak için çocukların bulunduğu yerlerde olurlar oyun platformları youtube adresleri gibi mecralarda takılırlar.
bir çocuğun internet ortamında müstehcen bir fotoğrafının olması ve tehdit şantaj gibi hareketlerle onu kullanmak o çocuğun geleceğini ve psikolojisini mahvetmektedir.
burada yapılması gereken ailelerin bilinçli bireyler olmasıdır. evlatlarına dijital dünyanın zararlarını ve yararlarını açık ve net şekilde aktarması bilgilendirmesi gerekir.
çocuklar aile korkusu yüzünden bazen hataya düşebilirler. bir çocuğun ailem duyarsa ne yaparım korkusu olmadan büyümesi çok önemlidir.
ayrıca bu değerli çalışmayı düşünen arkadaşa saygılarımı iletiyorum çok değerli bir çalışma sağ olsun.
genelde ergenlik dönemindeki çocukların saflığını kullanarak yapılır. link veya videolar ile beraber çocukları ağlarına düşürüp emirler yağdırarak köle kullanır gibi kullanırlar şunu yap yoksa böyle olur bunu yap yoksa fotoğrafını şuraya atarım gibi söylemlerde bulunurlar.
bazı sapıklığı görev edinmiş zihniyetler bu istismar yöntemini yapmak için çocukların bulunduğu yerlerde olurlar oyun platformları youtube adresleri gibi mecralarda takılırlar.
bir çocuğun internet ortamında müstehcen bir fotoğrafının olması ve tehdit şantaj gibi hareketlerle onu kullanmak o çocuğun geleceğini ve psikolojisini mahvetmektedir.
burada yapılması gereken ailelerin bilinçli bireyler olmasıdır. evlatlarına dijital dünyanın zararlarını ve yararlarını açık ve net şekilde aktarması bilgilendirmesi gerekir.
çocuklar aile korkusu yüzünden bazen hataya düşebilirler. bir çocuğun ailem duyarsa ne yaparım korkusu olmadan büyümesi çok önemlidir.
ayrıca bu değerli çalışmayı düşünen arkadaşa saygılarımı iletiyorum çok değerli bir çalışma sağ olsun.
devamını gör...
yorgancı
el işi yorgan diken zanaatkara verilen isimdir.
eskiden, şehrin her mahallesine en az bir tane düşerdi. çarşıda birden fazla olurdu.
tertemiz bir dükkan olurdu. yorgan dikme için dev bir podyumu olurdu. podyumun duvarları rengarenk, farklı desenlerde atlas, saten yorganlarla dolu olurdu.
bir tane abi, bir elinde iğne, bir elinde yüksük, elinde yorgan dikerdi.
yorgancı, marifetine göre farklı farklı motiflerle, yorganlar hazırlar.
desendeki amaç, yün yada pamuğun yorganın her tarafına eşit yayılmasını, estetik bir görüntü haline getirmektir.
rengarenk saten yorganlar, beyaz çarşafla giydirilir-kaplanır. sateni ve deseni nevresim ile yok edilmezdi.
yorganlar pamuk ise yıkanmaz, her yaz mevsimi güneşlenerek temizlenir.
yün yorganlar, arzu edilirse yıkanabilir.
şimdilerde, mahalle aralarında, yorgancılar hazır yorgan satarak yada minder dikerek, devam etmeye çalışıyorlar hayata.
hazır tekstil ürünleri arttığı için,büyük bir ihtimalle, yorgancılık onlardan sonraya geçemeyecek.
trabzon'da kemeraltı'nda yorkancı levhası olan bir tane vardı. her geçişte ilgimi çekerdi. bizim oraların şivesi miydi, yoksa bir levhacının anlık icadı olan bir kekime miydi , allah bilir.
eskiden, şehrin her mahallesine en az bir tane düşerdi. çarşıda birden fazla olurdu.
tertemiz bir dükkan olurdu. yorgan dikme için dev bir podyumu olurdu. podyumun duvarları rengarenk, farklı desenlerde atlas, saten yorganlarla dolu olurdu.
bir tane abi, bir elinde iğne, bir elinde yüksük, elinde yorgan dikerdi.
yorgancı, marifetine göre farklı farklı motiflerle, yorganlar hazırlar.
desendeki amaç, yün yada pamuğun yorganın her tarafına eşit yayılmasını, estetik bir görüntü haline getirmektir.
rengarenk saten yorganlar, beyaz çarşafla giydirilir-kaplanır. sateni ve deseni nevresim ile yok edilmezdi.
yorganlar pamuk ise yıkanmaz, her yaz mevsimi güneşlenerek temizlenir.
yün yorganlar, arzu edilirse yıkanabilir.
şimdilerde, mahalle aralarında, yorgancılar hazır yorgan satarak yada minder dikerek, devam etmeye çalışıyorlar hayata.
hazır tekstil ürünleri arttığı için,büyük bir ihtimalle, yorgancılık onlardan sonraya geçemeyecek.
trabzon'da kemeraltı'nda yorkancı levhası olan bir tane vardı. her geçişte ilgimi çekerdi. bizim oraların şivesi miydi, yoksa bir levhacının anlık icadı olan bir kekime miydi , allah bilir.
devamını gör...
bilim
tanım: yanlışlanabilir doğrular bütünü.
bilimi bilim yapan, ürettiği doğruların yanlışlanabilir doğrular oluşudur. yanlışlanabilirlik, illa ki yanlışlanacağını değil, bunu bir potansiyel olarak barındırdığını ifade eder. karl popper'ın teorisine göre, bilimi diğer tüm disiplinlerden ayıran da budur. popper, yanlışlanabilirlik ilkesi üzerinden, başta freud ve marx olmak üzere pek çok "sosyalbilimciyi" topa tutar. ben ise bu konuda yorumsuz kalacağım. freud da yorumsuz kalırdı bence.
bilimi bilim yapan, ürettiği doğruların yanlışlanabilir doğrular oluşudur. yanlışlanabilirlik, illa ki yanlışlanacağını değil, bunu bir potansiyel olarak barındırdığını ifade eder. karl popper'ın teorisine göre, bilimi diğer tüm disiplinlerden ayıran da budur. popper, yanlışlanabilirlik ilkesi üzerinden, başta freud ve marx olmak üzere pek çok "sosyalbilimciyi" topa tutar. ben ise bu konuda yorumsuz kalacağım. freud da yorumsuz kalırdı bence.
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
uzun süre sonra sözlüğe girip, ilk defa sözlüğün radyo yayınına katılıyorum, gerçekten çok güzel bir fikir olmuş, yayınlarınızın ve sözlüğün gidişhatı için başarılar dilerim.
yalnızlık hakkında 2 kelam etmek istedim, insanın kendini en özgür ve en ferah hissettiği an yalnız olduğu andır en azından benim için.
zaten milyonlarca zorunlu ya da keyfi ihtiyaçlara muhtacız, insan faktörü aradan çekildiği zaman en azından mecburluğumuz azalır.
zaten yalnızlık denilen kavram, ebedi de değildir kanımca, dünya denilen gezegen büyük, insanlar oldukça fazla.
yalnızlık hakkında 2 kelam etmek istedim, insanın kendini en özgür ve en ferah hissettiği an yalnız olduğu andır en azından benim için.
zaten milyonlarca zorunlu ya da keyfi ihtiyaçlara muhtacız, insan faktörü aradan çekildiği zaman en azından mecburluğumuz azalır.
zaten yalnızlık denilen kavram, ebedi de değildir kanımca, dünya denilen gezegen büyük, insanlar oldukça fazla.
devamını gör...
kahvaltıda çay içmeyen insan
çok şey kaçırıyordur.
bir kahvaltı sofrası hazırlanmış ise, çay mutlaka olmalıdır.
bir kahvaltı sofrası hazırlanmış ise, çay mutlaka olmalıdır.
devamını gör...
bilim insanlarının şarkıcılar kadar değer görmemesi
bilim insanları ile sanatçıları kıyaslamak doğru değildir. ikisinin de alanı ve hitap ettiği kitle farklı. lakin sanatçıların daha fazla kitleye hitap etmesi şaşırtıcı bir durum değil. bilime ilgi duymayan veya anlamayan bir insan da müzik dinler, okumuş, kültürlü insan da müzik dinler. ancak bilimin ne yazık böyle bir özelliği yoktur. yapısı gereği herkese ulaşamaz. ayrıca bilim insanları şovmen değildir. sürekli göz önünde bulunmazlar. toplum hafızası sebebiyle de unutulur ve çok ilgi görmezler. sanatçıların işi ise göz önünde olmak, sahnede olmaktır. bu sebeple piyasadan silinmedikleri sürece unutulmaları zor olacaktır. bir başka sebebi ise ana akım medyada yayınlanan bilimsel gelişmelere dair haberlerde bilim insanlarının adlarının nadiren verilmesidir. onun yerine genelleme yapılarak "ingiliz bilim insanları, isveçli bilim insanları..." gibi kalıplar kullanılır. bu noktada haberi izleyen kişi bilim insanını birey olarak algılayamadığı için "helal olsun ingilizlere" deyip geçecek ve bir daha aklına bile gelmeyecektir. bahsettiğim gibi bir çok sebep öne sürmek mümkün olsa da asıl sebebi iki alanın da birbirinden çok farklı olmasıdır. kıyaslanması bile yapılamaz.
devamını gör...
türkçe isimlerin yabancılardaki karşılığı
cameron- kâmuran.
tabi oğlum manyak mısın?
tabi oğlum manyak mısın?
devamını gör...
kapadokya
iki sene önce haziran ayında bir hafta boyunca gezmeye doyamadığım şehir. namıdiğer güzel atlar ülkesi kapadokya. bir tanıdığımın otelinde kaldım tatil boyunca. en büyük peri bacası olan uçhisar kalesi'nin hemen altındaydı otelim. uçhisar bölgesi tamamen panaromik bir görüntü sunuyor. balonlar eşliğinde gündoğumu olsun günbatımına kadar harika bir manzara var. güvercinlik vadisine, kocabağ şarap tesisine, göreme onyx gibi gezilmesi gereken yerlere yürüme mesafesinde. tatlı bir meydanı ve birbirinden tatlı yerel halkı(bilmeyen bir insan gitse bu bölgede japonlar yaşıyor sanar. japonya'dan daha fazla japon barındırıyo bence!) olan uçhisar bölgenin en uğrak yerlerinden. avanos bölgesinde atv turları ve atlı safariler yapılıyor. güray müze gibi kilden vazo yapmayı deneyimleyebileceğiniz(aman diyeyim ilk anda oluşacak görüntüden korkmayın düzeliyor zamanla) pek çok yerel işletme bulunmakta avanos bölgesinde. kızılırmak kenarında ağaçlar altında oturup soluklanın. iki kıyıyı birbirine bağlayan aşırı sallanan bir köprü var küçük çaplı aksiyon yaşayabilirsiniz. onun dışında kaymaklı ve derinkuyu yeraltı şehirlerini gezin mutlaka. hayal vadisi, aşk vadisi, paşabağları gibi belli lokasyonlar en turistik bölgeleri. özellikle hayal vadisi adı üzerinde kaya oluşumların belirli varlıklara aşırı benzediği bir yer. deve, tavşan hatta napolyon bonapart'ın şapkası bile var. sadece hayal ederek bakmanız yeterli. neredeyse unutuyordum nevşehir belediyesinin logosu olan üç güzellere değinmeden olmaz görmeyi unutmayın. benim nevşehir gezim asmalı konak dizisinin çekildiği ürgüp'te son bulmuştu. birbirinden güzel yerler göreceğiniz unutulmaz bir deneyim sunuyor kapadokya. ülkemizde böylesine rüya gibi bir bölgenin bulunması çok güzel bir şans. herkesin görmesini tavsiye ederim. fotoğraflardan görünenden çok daha fazlası. ben yaz döneminde gitmiştim ama kış dönemi de ayrı bir güzel olduğunu öğrendim çevremden. pandemi sonrası ilk kar yağışıyla tekrar kavuşmak dileğiyle.
devamını gör...
kredi çekip ev almak vs para biriktirip peşin almak
asgari ücretlinin, hayal bile edemeyeceği iki durumdur. para biriktiremez. kazancı boğazını ancak doyuruyordur. kredi de çekemez, oturulabilecek ev fiyatları ortalama 600.000 liralara dayanmışken, ne banka kredi verir, verse de yüksek taksitleri ödeyemez. *
devamını gör...
ölen kişinin kırkı çıkmadan normale dönen hayat
hayalperest edebiyatçılar gelmiş başlığa yine.
benim babam öldü iş yerinden 3 gin izin verdiler, 3 gün. siz ne saçmalıyorsunuz burada.
benim babam öldü iş yerinden 3 gin izin verdiler, 3 gün. siz ne saçmalıyorsunuz burada.
devamını gör...
how i met your mother'dan akılda kalanlar
robin in şarkılarının klipleri ve barney(tümüyle karakter olarak)
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
devamını gör...
suya verilen önemin doğal gaza verilmemesi
temiz enerji (gunes enerjisi, ruzgar enerjisi,hidro elektrik enerjisi ....)olarak adlandirilan enerji uretim turlerine gecisin en buyuk nedeni budur zaten. fosil yakitlarin bitimi oyle zannedildigi gibi bir felaket degil, aksine dunyanin hayrina olacak bir durumdur. cikarilmasi maliyettir, islenmesi keza oyle, atmosfere olan etkisi en kotusudur ki, iklim degisikliginin en buyuk nedenlerinden beridir. kisacasi dunya bundan pek de etkilenmeyecek. cok yakin zaman da enerji tuketimimizin yaklasik %90 kadarini sadece gunes enerjisiyle bile karsilayacak teknolojilere sahip olacagiz. hatta avrupa'nin bir cok ulkelerinde 2025-2030 arasinda benzinli araba uretimi durdurulacak...ama! suyun yerine alternatif olarak koyabilecegimiz herhangi bir kaynagimiz malesef yok. su yasam icin cok degerlidir, olusabilecek bir su kitliginda 1 degil 100 sorunla karsi karsiya gelecegiz. elektrik kesintileri olusacak, tarim ve gida sorunlari bas gosterecek. hayvansal gidalarda sikintilar olusacak hatta kitlik cikacak. hijyenin ortadan kalkmasiyla hastaliklar artacak bla bla bla... ıste bu yuzden su hayati onem tasir. reklam slogani gibi olacak ama su hayattir.
devamını gör...
bal yerine reçel yapan arı (yazar)
çok güzel enerjili, neşe saçan birisi. pozitif enerjisini etrafına da yayıyor. tanımları da kendisi gibi içten ve doğal. siz yazın biz okuyalım efenim.*
devamını gör...



