duş alırken banka kasası açar gibi çeşme ayarlamak
kendi banyondan başka bir banyodaysan duş dj kabinine döner kasa neymiş. sürekli yana dona şoklanırsın.
bir de yeni modeller var onlar da kokpit havası veriyor. böyle çıt çıt yapan ekstra düğmeleri var, yok efendim yağmur şeklinde yağacakmış, yanlardan gelecekmiş, içinden geçecekmiş bilmem neymiş. lanet olsun diyip ileğene çimesim geliyor.
bir de yeni modeller var onlar da kokpit havası veriyor. böyle çıt çıt yapan ekstra düğmeleri var, yok efendim yağmur şeklinde yağacakmış, yanlardan gelecekmiş, içinden geçecekmiş bilmem neymiş. lanet olsun diyip ileğene çimesim geliyor.
devamını gör...
türk boğazları
günümüzde tartışılmakta olan kanal istanbul mevzuunun açıklık kazanması için hakkında bilgi sahibi olunması gereken mefhumdur.
türk boğazları, jeopolitik konumundan mütevellit târih boyunca kesintisiz olarak önem arz etmiş olan türkiye coğrafyasının en kritik noktasını teşkil etmiştir. bu bölge, tab’an kıtalararası bir geçiş olup, boğazları ele alan ilk antlaşma 1841 londra konferansı’ndan
çıkmıştır. 1841’deki bu antlaşmaya kadar osmanlı devleti tarafından bazı ülkelere belli
serbestiler tanınmış ve bir yasaya tâbi olmaksızın keyfî kararlar alınmıştır. 1841 sözleşmesi ile
boğazlar, barış zamanlarında savaş gemilerine kapatılmıştır. osmanlı devleti’ne savaşa
girmesi durumunda bu konuda inisiyatif alma hakkı verilmiştir. nitekim; osmanlı devleti,
kırım harbi esnasında bu hakkı rus imparatorluğu aleyhine kullanmıştır. kırım harbi,
osmanlı, ingiltere ve fransa lehine sonuçlanınca 1856 yılında paris barış antlaşması yapılmış
ve boğazlar meselesi bu konferansta da ele alınmıştır. 1841’deki antlaşma burada da tecdid
edilmiş olup, karadeniz askersiz bölge olarak belirlenmiştir. 1871 londra konferansı’nda ise
yine osmanlı devleti’nin inisiyatif alma hakkı tasdik edilmiştir. 1923’teki 2. lozan
konferansı’na kadar bu antlaşmanın hükümleri esas alınmıştır.
mütâreke döneminde geçerli olan hükümler, mondros’ta imzalanmış olan ateşkesin
esaslarıdır. boğazlar, itilâf devletleri’ne tamamen açılmış, karadeniz’deki istihkamların işgali
hukuken onaylanmıştır. tüm bu gelişmelerin vuku bulduğu yıllarda anadolu’da istanbul
hükûmetine paralel bir yapı doğmuş ve bir millî mücadele başlatmıştır. bu mücadelenin
başarılı olması sonucunda itilâf devletleri, bu yeni hükûmeti muhatap almışlar ve 1923 yılında
lozan barış konferansı’nı toplamışlardır. bu konferans; yeni türk devletinin sosyal, siyâsi,
iktisâdi ve saire sorunlarını çözümlemesi bakımından târihi bir konferanstır. ancak boğazlar
mevzuu üzerinde taraflar bir mutabakata varamamışlar ve muvakkaten bir yol bulmuşlardır.
bu yol, bir uluslararası boğazlar komisyonunun kurulması ve boğazlar sözleşmesi’nin
imzalanması olmuştur. 1923 ile 1936 seneleri arasında boğazlar sözleşmesi geçerli olarak
kalmıştır. bu sözleşmeye göre; boğazlar silahsızlandırılmış bölgedir. bu antlaşma uzun ömürlü
olmamış ve 1936 senesinde türkiye cumhuriyeti’nin de talebi üzerine isviçre’nin montrö
kentinde bir konferans daha yapılmış ve bu bölgelerin kontrolü tamamen türkiye’ye
geçmiştir. montrö boğazlar sözleşmesi, ticâri gemilere neredeyse tam bir serbesti sağlar.
türkiye cumhuriyeti, boğazlar üzerinde tam bir hâkimiyet sağlamış olsa da ticâri gemilerin
geçiş hakkını elinden alamaz ve keyfî uygulamalarda bulunamaz.
türk boğazları, jeopolitik konumundan mütevellit târih boyunca kesintisiz olarak önem arz etmiş olan türkiye coğrafyasının en kritik noktasını teşkil etmiştir. bu bölge, tab’an kıtalararası bir geçiş olup, boğazları ele alan ilk antlaşma 1841 londra konferansı’ndan
çıkmıştır. 1841’deki bu antlaşmaya kadar osmanlı devleti tarafından bazı ülkelere belli
serbestiler tanınmış ve bir yasaya tâbi olmaksızın keyfî kararlar alınmıştır. 1841 sözleşmesi ile
boğazlar, barış zamanlarında savaş gemilerine kapatılmıştır. osmanlı devleti’ne savaşa
girmesi durumunda bu konuda inisiyatif alma hakkı verilmiştir. nitekim; osmanlı devleti,
kırım harbi esnasında bu hakkı rus imparatorluğu aleyhine kullanmıştır. kırım harbi,
osmanlı, ingiltere ve fransa lehine sonuçlanınca 1856 yılında paris barış antlaşması yapılmış
ve boğazlar meselesi bu konferansta da ele alınmıştır. 1841’deki antlaşma burada da tecdid
edilmiş olup, karadeniz askersiz bölge olarak belirlenmiştir. 1871 londra konferansı’nda ise
yine osmanlı devleti’nin inisiyatif alma hakkı tasdik edilmiştir. 1923’teki 2. lozan
konferansı’na kadar bu antlaşmanın hükümleri esas alınmıştır.
mütâreke döneminde geçerli olan hükümler, mondros’ta imzalanmış olan ateşkesin
esaslarıdır. boğazlar, itilâf devletleri’ne tamamen açılmış, karadeniz’deki istihkamların işgali
hukuken onaylanmıştır. tüm bu gelişmelerin vuku bulduğu yıllarda anadolu’da istanbul
hükûmetine paralel bir yapı doğmuş ve bir millî mücadele başlatmıştır. bu mücadelenin
başarılı olması sonucunda itilâf devletleri, bu yeni hükûmeti muhatap almışlar ve 1923 yılında
lozan barış konferansı’nı toplamışlardır. bu konferans; yeni türk devletinin sosyal, siyâsi,
iktisâdi ve saire sorunlarını çözümlemesi bakımından târihi bir konferanstır. ancak boğazlar
mevzuu üzerinde taraflar bir mutabakata varamamışlar ve muvakkaten bir yol bulmuşlardır.
bu yol, bir uluslararası boğazlar komisyonunun kurulması ve boğazlar sözleşmesi’nin
imzalanması olmuştur. 1923 ile 1936 seneleri arasında boğazlar sözleşmesi geçerli olarak
kalmıştır. bu sözleşmeye göre; boğazlar silahsızlandırılmış bölgedir. bu antlaşma uzun ömürlü
olmamış ve 1936 senesinde türkiye cumhuriyeti’nin de talebi üzerine isviçre’nin montrö
kentinde bir konferans daha yapılmış ve bu bölgelerin kontrolü tamamen türkiye’ye
geçmiştir. montrö boğazlar sözleşmesi, ticâri gemilere neredeyse tam bir serbesti sağlar.
türkiye cumhuriyeti, boğazlar üzerinde tam bir hâkimiyet sağlamış olsa da ticâri gemilerin
geçiş hakkını elinden alamaz ve keyfî uygulamalarda bulunamaz.
devamını gör...
yazarların küçükken söyleyemediği kelimeler
ambulans.
devamını gör...
bal yerine reçel yapan arı (yazar)
minnoştur o minnoş kesin.
devamını gör...
mastodon
mastodon'u müzikal anlamda mastodon yapan brann dailor'un ahtapot olması, brent hinds'in kafayı tamamen sıyırmış ve boyutlararası sololar atabilen bir mahlukat olması, troy sanders'ın adına nüktedanlık yapan inanılmaz epik sesi, bill kelliher'ın amfilerle kozmik anlamlarda ilişki kurup mükemmel mistik ve cezbedici tonlarla albümleri süslemesi gibi milyon tane şey sayılabilir ama bana kalırsa mastodon'u asıl mastodon yapan şey grup üyelerinin arasındaki harika uyum, çok yakın dost olmaları ve grup üyelerinin yaşadıkları trajedilerde birbirlerinin yanında olmaları ve bu trajediler üzerine şarkılar inşa edebilmeleridir. hem şarkı sözleri iki farklı olguyu aynı anda yaşatabilirken, aynı zamanda beste bakımından da size gerçekten ne hissettirmek isterse onu hissettirir.
kanımca gelmiş geçmiş en güzel albümleri crack the skye'dır, müzikal altyapısı, gitarların mistik sound'u ve hikaye birleşimiyle birlikte.
mastodon albümlerinin genel olarak 2 teması bulunur. ilki metaforik bir hikayeyken, ikincisi gerçekten yaşanmış bir olayı(genellikle trajedi) grup üyelerinin el ele verip işlemesiyle ortaya çıkar. crack the skye albümü grubun beyni ve kanımca tanrı tarafından efsanevi yetenekler bahşedilmiş olan brann dailor'un, kardeşi skye dailor'un çocuk yaşta intiharını işler, ama bu albüm aynı zamanda çarlık rusyasında çar'a suikast düzenlemeye çalışırken yakalanıp kaçmaya uğraşan, farklı boyutlara geçip oradan dünyaya dönmeye çalışan bir katili anlatır. the last baron,oblivion, the czar, divinations, ghost of karelia bu macerayı anlatırken, albümün 6. şarkısı crack the skye, skye'ın intiharını ve brann'ın bu olayın neticesinde neler hissettiğini iç parçalayıcı şekilde anlatır. crack the skye'ın sözleri ikizim dediği kardeşinin intiharının brann'de bıraktığı yıkıcı etkiyi size yoğun bir trajedi ile hissettirirken, şarkının bestesi ise sizlere ölüme karşı olan nefret dolu isyanı, çaresizliği ve içinizden atmak istediğiniz o ağır yükü vucudunuzda yaşatır.
''deep withing the endless void
searching for a sign''
''ı can see the pain
ıt is written all over your face
the screaming arrows tear through my soul
ın the dawn your face is haunting
white ghostly dreams''
''weight of worlds is on your shoulders
hear the voice of gold''
''desperate heathens flock to sirens
guard your heartache well
momma don't let them take her
take her down
please tell lucifer he can't have this one
her spirits too strong''
grubun bir diğer şaheseri olan albüm ise sultan's curse'dür. bu albümde ise, troy'un eşinin kanser olması ve bill'in annesinin kanserden vefat etmesi gibi olayların üzerine grup üyelerinin toplanıp yaptığı şarkılar bulunur. bu albümün metaforik hikayesi, kum imparatoru dedikleri hayali bir evrende, imparatoru öldürmeye çalışan ancak başarısız olup kaçan ve çöllere düşen bir adamın yaşadıklarını anlatır. buradaki kum imparatoru metaforu kanseri temsil eder ve kahramanımız onunla mücadele eder. sultan's curse, roots remain ve jaguar god en yoğun kanser temasını işleyen üç şarkıdır. özellikle roots remain şarkısı kansere adanmış, onunla savaşan insanlara güç vermesi için yazılmıştır.
''beauty fades, deaths decay
fires on high, reach the sky
branches break, roots remain
strong in mind beauty
your adventure is dark and it hides beyond the cells
all ı feel alive, the hearts will prevail
the stolen eye was found and given to the lost soul
while the moon sets far and the milestones seem low''
dallar kırılabilir ama kökler kalır, güzellik aklında güçlüdür.
kanımca gelmiş geçmiş en güzel albümleri crack the skye'dır, müzikal altyapısı, gitarların mistik sound'u ve hikaye birleşimiyle birlikte.
mastodon albümlerinin genel olarak 2 teması bulunur. ilki metaforik bir hikayeyken, ikincisi gerçekten yaşanmış bir olayı(genellikle trajedi) grup üyelerinin el ele verip işlemesiyle ortaya çıkar. crack the skye albümü grubun beyni ve kanımca tanrı tarafından efsanevi yetenekler bahşedilmiş olan brann dailor'un, kardeşi skye dailor'un çocuk yaşta intiharını işler, ama bu albüm aynı zamanda çarlık rusyasında çar'a suikast düzenlemeye çalışırken yakalanıp kaçmaya uğraşan, farklı boyutlara geçip oradan dünyaya dönmeye çalışan bir katili anlatır. the last baron,oblivion, the czar, divinations, ghost of karelia bu macerayı anlatırken, albümün 6. şarkısı crack the skye, skye'ın intiharını ve brann'ın bu olayın neticesinde neler hissettiğini iç parçalayıcı şekilde anlatır. crack the skye'ın sözleri ikizim dediği kardeşinin intiharının brann'de bıraktığı yıkıcı etkiyi size yoğun bir trajedi ile hissettirirken, şarkının bestesi ise sizlere ölüme karşı olan nefret dolu isyanı, çaresizliği ve içinizden atmak istediğiniz o ağır yükü vucudunuzda yaşatır.
''deep withing the endless void
searching for a sign''
''ı can see the pain
ıt is written all over your face
the screaming arrows tear through my soul
ın the dawn your face is haunting
white ghostly dreams''
''weight of worlds is on your shoulders
hear the voice of gold''
''desperate heathens flock to sirens
guard your heartache well
momma don't let them take her
take her down
please tell lucifer he can't have this one
her spirits too strong''
grubun bir diğer şaheseri olan albüm ise sultan's curse'dür. bu albümde ise, troy'un eşinin kanser olması ve bill'in annesinin kanserden vefat etmesi gibi olayların üzerine grup üyelerinin toplanıp yaptığı şarkılar bulunur. bu albümün metaforik hikayesi, kum imparatoru dedikleri hayali bir evrende, imparatoru öldürmeye çalışan ancak başarısız olup kaçan ve çöllere düşen bir adamın yaşadıklarını anlatır. buradaki kum imparatoru metaforu kanseri temsil eder ve kahramanımız onunla mücadele eder. sultan's curse, roots remain ve jaguar god en yoğun kanser temasını işleyen üç şarkıdır. özellikle roots remain şarkısı kansere adanmış, onunla savaşan insanlara güç vermesi için yazılmıştır.
''beauty fades, deaths decay
fires on high, reach the sky
branches break, roots remain
strong in mind beauty
your adventure is dark and it hides beyond the cells
all ı feel alive, the hearts will prevail
the stolen eye was found and given to the lost soul
while the moon sets far and the milestones seem low''
dallar kırılabilir ama kökler kalır, güzellik aklında güçlüdür.
devamını gör...
sadece ben mi evde oturuyorum acaba hissi
herkes dışarıda sanki. yollar tıklım tıklım. gecesi gündüzü yok herkes rutininde adeta. peki ya evde bekleyen ve benim gibi tüm kurallara riayet edenler? onlar da işte sadece ben mi evde oturuyorum acaba hissi yaşayacaklardır.
devamını gör...
o kadar çok kol kılına sahip olmak ki tarakla taramak
insanoğlunun maymundan geldiğinin kanıtıdır. insan içten içe bir oha diyor.
ccc lazer epilasyon ccc.
ccc lazer epilasyon ccc.
devamını gör...
meja (yazar)
#1648234
bana uygulanan bu psikolojik zulme göz yummayacaksın herhalde değil mi.
bi tane madalyalı tanım verir misin? kafalarına kafalarına vurucam bunların*.
bana uygulanan bu psikolojik zulme göz yummayacaksın herhalde değil mi.
bi tane madalyalı tanım verir misin? kafalarına kafalarına vurucam bunların*.
devamını gör...
8 kelimelik hikâyeler
çiçekçiler çok kazanmıyordu, çünkü kimse birbirine çiçek almıyordu...
lt.
lt.
devamını gör...
kamp yapmak
ruhu dinlendiren, biraz kendini doğaya bırakınca insanın olması gerektiği yerde olduğunu hissettiren aktivite.
abidik gubidik ekipmana ihtiyaç duymadan ormanın içinde sessiz sakin kendi kendinize kalabileceğiniz kamplar yapmanız mümkündür. birazcık konfor alanından çıkmaya cesaretiniz olsun yeter.
kamp yapmak ile ilgili bilgi almak istersen turuncuyu yak.
abidik gubidik ekipmana ihtiyaç duymadan ormanın içinde sessiz sakin kendi kendinize kalabileceğiniz kamplar yapmanız mümkündür. birazcık konfor alanından çıkmaya cesaretiniz olsun yeter.
kamp yapmak ile ilgili bilgi almak istersen turuncuyu yak.
devamını gör...
sevdiklerimize dediklerimizden paylaşalım
aşka mı geldim ben ne oldu bana? ne olduysa böyle kalabilirim.
şunu dedim, saat 21.21 di. tesadüfen yazdım. ah diyarbakır, gönlümü çelen, ele geçiren şehir...
" ben sana çok aşığım.
ben seni çok seviyorum.
cidden.
ruhuma ilmek ilmek işledim sesini, gülüşünü..."
şunu dedim, saat 21.21 di. tesadüfen yazdım. ah diyarbakır, gönlümü çelen, ele geçiren şehir...
" ben sana çok aşığım.
ben seni çok seviyorum.
cidden.
ruhuma ilmek ilmek işledim sesini, gülüşünü..."
devamını gör...
friedrich nietzsche sözleri
içindeki kahramana dudak bükme! en yüce umudunu diri tut.
devamını gör...
bulantı
varoluşçu felsefenin en önemli isimlerinden jean paul sartre’ın heybetli romanıdır.
modern zamanın içinde azgın bir nehrin kucağında sırılsıklam sürüklenirken ve bu hıza, bu gidişata, bu kargaşaya ayak uyduramazken ve de kendi içimizde bile çok kuvvetli, bir o kadar da etkili dalgaları zapt etmeye çalışırken hissettiğimiz, hissedebileceğimiz duygu bulantıdır.
yaşamaya başladığımız, o acı veren ilk nefesi aldığımız andan itibaren bulantı kendini göstermeye başlar. düşünme yetimiz kuvvetlenmeye başladıktan sonra ise dünyayı daha saydam bir halde görmeye başlarız. kazandığımız bu şeffaf bakış içimizde ağır ağır baş gösteren bir varoluş sancısına neden olur. bulantı artar, arttıkça artık yadsınamaz bir gerçekliğe dönüşür, nerdeyse elle tutulabilir bile hale gelir.
jean paul sartre dünyaya karşı hissedebileceğimiz tek duygunun bulantı olduğunu söyler.
romanın baş kişisi roquentin sadece dünyaya karşı hissetmekle kalmaz bulantıyı, kendine karşı da derin bir bulantı hissi ile kıvranmaktadır. ve kendine karşı duyduğu bulantı sadece ruhsal değil aynı zamanda da fizikseldir de.
roquentin günlüğüne her şeyi tek tek not eder, bireysellik arayışı içinde toplumdan kopuşunu gün be gün izleriz. roquentin çağdaş insanın bir prototipidir belki de, belki de çağdaş insanın ta kendisi.
modern zamanın içinde azgın bir nehrin kucağında sırılsıklam sürüklenirken ve bu hıza, bu gidişata, bu kargaşaya ayak uyduramazken ve de kendi içimizde bile çok kuvvetli, bir o kadar da etkili dalgaları zapt etmeye çalışırken hissettiğimiz, hissedebileceğimiz duygu bulantıdır.
yaşamaya başladığımız, o acı veren ilk nefesi aldığımız andan itibaren bulantı kendini göstermeye başlar. düşünme yetimiz kuvvetlenmeye başladıktan sonra ise dünyayı daha saydam bir halde görmeye başlarız. kazandığımız bu şeffaf bakış içimizde ağır ağır baş gösteren bir varoluş sancısına neden olur. bulantı artar, arttıkça artık yadsınamaz bir gerçekliğe dönüşür, nerdeyse elle tutulabilir bile hale gelir.
jean paul sartre dünyaya karşı hissedebileceğimiz tek duygunun bulantı olduğunu söyler.
romanın baş kişisi roquentin sadece dünyaya karşı hissetmekle kalmaz bulantıyı, kendine karşı da derin bir bulantı hissi ile kıvranmaktadır. ve kendine karşı duyduğu bulantı sadece ruhsal değil aynı zamanda da fizikseldir de.
roquentin günlüğüne her şeyi tek tek not eder, bireysellik arayışı içinde toplumdan kopuşunu gün be gün izleriz. roquentin çağdaş insanın bir prototipidir belki de, belki de çağdaş insanın ta kendisi.
devamını gör...
krista and tatiana
krista and tatiana normal insanların yapamayacağı şeyleri yapabilen, aynı beyni paylaşan 2006 kanada doğumlu ikiz kardeşler.
öyle ki krista tatiana'nın iki gözünün gördüklerini görebilirken tatiana ise krista'nın tek gözü ile gördüğünü görebiliyor. tatiana 3 kol ve bir bacağını kontrol edebilirken krista ise 3 bacak 1 kolunu kontrol edebiliyor.
aynı beyni paylaşan ikiz kardeşlerden biri gıdıklandığında diğeri de gıdıklanıyor, birinin canı yandığında diğeri de acıdan ağlıyormuş.
kız kardeşler eğer ameliyat ile ayrılırlarsa birinin veya ikisinin de ölme tehlikesi olduğundan dolayı ameliyat olmuyor ve hayatlarına bu şekilde devam ediyorlar.
sesli bir şekilde iletişim kurmadan birbirlerini anlayabilen kız kardeşler düşünce gücü ile iletişim kurabiliyor diyebiliriz.
okula gidebilen, kamp yapmak ve yüzmekten hoşlanan krista ve tatiana şuan ergenlik dönemindeler. bazen her şeyi bu derecede paylaşmaktan sıkılmış durumda olduklarından yakınsalar da bu şekilde yaşamaya alışmışlar.
aynı beyne sahip olmalarına rağmen tamamen farklı kişiliklere sahip olan ikiz kardeşlerden krista sessiz, sakin iken tatiana ise şakacı hiperaktif ve daha konuşkanmış
diyabet ve epilepsi hastası olan kızların şuanda hayati bir tehlikeleri yok.
öyle ki krista tatiana'nın iki gözünün gördüklerini görebilirken tatiana ise krista'nın tek gözü ile gördüğünü görebiliyor. tatiana 3 kol ve bir bacağını kontrol edebilirken krista ise 3 bacak 1 kolunu kontrol edebiliyor.
aynı beyni paylaşan ikiz kardeşlerden biri gıdıklandığında diğeri de gıdıklanıyor, birinin canı yandığında diğeri de acıdan ağlıyormuş.
kız kardeşler eğer ameliyat ile ayrılırlarsa birinin veya ikisinin de ölme tehlikesi olduğundan dolayı ameliyat olmuyor ve hayatlarına bu şekilde devam ediyorlar.
sesli bir şekilde iletişim kurmadan birbirlerini anlayabilen kız kardeşler düşünce gücü ile iletişim kurabiliyor diyebiliriz.
okula gidebilen, kamp yapmak ve yüzmekten hoşlanan krista ve tatiana şuan ergenlik dönemindeler. bazen her şeyi bu derecede paylaşmaktan sıkılmış durumda olduklarından yakınsalar da bu şekilde yaşamaya alışmışlar.
aynı beyne sahip olmalarına rağmen tamamen farklı kişiliklere sahip olan ikiz kardeşlerden krista sessiz, sakin iken tatiana ise şakacı hiperaktif ve daha konuşkanmış
diyabet ve epilepsi hastası olan kızların şuanda hayati bir tehlikeleri yok.
devamını gör...
kafa sözlük
avrupa ile rusya'daki bağlantılarım ve abd'deki istihbarat ağımdan elde edindiğim bilgiler sonucu yoldaş benjamin franklin adına basılan paraları ele geçirmiş bulunmaktayım:*

buradan kafa sözlük moderasyonuna sesleniyorum. kafa sözlük kurucusuna yapılan bu mesnetsizliğe karşı bu işin perde arkasındaki kişilerin yakalanması konusunda elinizi taşın altına koyun. türkiye cumhuriyeti'nin kolluk ve istihbarat kuvvetlerinin bu aralar çok yoğun olduğunu varsayarsak iş burada size düşüyor. lütfen bu suçluların bulunmasına yardım edin ve yoldaş benjamin frankline yapılmış olan bu kumpası bozun.

buradan kafa sözlük moderasyonuna sesleniyorum. kafa sözlük kurucusuna yapılan bu mesnetsizliğe karşı bu işin perde arkasındaki kişilerin yakalanması konusunda elinizi taşın altına koyun. türkiye cumhuriyeti'nin kolluk ve istihbarat kuvvetlerinin bu aralar çok yoğun olduğunu varsayarsak iş burada size düşüyor. lütfen bu suçluların bulunmasına yardım edin ve yoldaş benjamin frankline yapılmış olan bu kumpası bozun.
devamını gör...
dexter
cinayet işlemek haklı bir temele nasıl oturtulur üzerine ilginç fikirler veren dizi.
jeneriği başlı başına efsane. jenerik
incelikli senaryosu ve her sezona felsefi bir giriş yapması bakış açılarınızı bir hayli genişletiyor. yalnız finali hiç yakışmadı bu kadar çabaya.
jeneriği başlı başına efsane. jenerik
incelikli senaryosu ve her sezona felsefi bir giriş yapması bakış açılarınızı bir hayli genişletiyor. yalnız finali hiç yakışmadı bu kadar çabaya.
devamını gör...
fesuphanallah
şaşırınca ve sinirlenince kullanılan bir cümledir.
devamını gör...
sinek
sinekler herhangi bir yüzeyde istedikleri şekilde gezinebilen hayvanlardır. bunu ayaklarında ürettikleri yapışkan bir madde ile gerçekleştirirler. ama bu yapışkan maddenin de temizlenmesi gereklidir. işte bunun için bacaklarını birbirine sürerek üzerindeki kıllarla yapışkan maddeyi temizlemeye çalışırlar. böylece sürekli yapışık kalmak zorunda olmazlar. ayrıca sineklerin ağzında " proboscis" adında hortumsu bir yapı vardır. proboscis'e yapışan polenleri ayakları ile temizlerler. ayrıca sinekler ayaklarıyla tat alabilirler. bu durum prosboscis' i uyarır ve ağızlarına besin almalarını sağlar. sineklerin en savunmasız anları bu temizlenmeyi gerçekleştirdikleri anlardır.
devamını gör...
öz güvensiz çocuklar yetiştirmek
yukarıda bir arkadaş çok güzel özetlemiş aslında “kurda koyun yetiştirmektir” diye. benim çok güzel bir tanımım var bunun için. “aslanı kediye boğdurmaktır” bu hayattaki her şey girişimci olmaya bakar, siz bu çocukların elinden bu motivasyonu alırsanız, yok ders çalışmakmış, yok bir işte başarılı olmakmış, her şeyi mahvedersiniz. hiç hak etmeyen mal mal insanların altında ömürleri boyunca ezilip dururlar. şunu da unutmayın, küçükken ailenin yerleştirdiği şeyler, kırması en zor olan şeylerdir.
devamını gör...
