kadının olmadığı bir dünya
“kadın insandır, erkek insanoğlu.” demiş büyük usta neşet ertaş. çok da doğru söylemiş. kadın yoksa erkek de var olamaz. yani kadınsız dünya erkeğin olamayacağı bir dünyadır.
devamını gör...
rahatsız’ın enfes ukdeleri
bazen o kadar mükemmel oluyorlar ki ne yazacağını bulamıyorsun.
muhteşem bir sütlü tatlı, tam kararında bir baklava, enfes bir çiğköfte gibi..
acıktım sanırım ama mevzuyu anlatabildiğimi düşünüyorum.
jiletle okuyunuz başlıklarını.
muhteşem bir sütlü tatlı, tam kararında bir baklava, enfes bir çiğköfte gibi..
acıktım sanırım ama mevzuyu anlatabildiğimi düşünüyorum.
jiletle okuyunuz başlıklarını.
devamını gör...
kadın adı var ise ak parti sayesinde
hahahahahahahahah!
devamını gör...
alkol halka bedava dağıtılmalı
ailemizin ham çökeleği atilla taş'a ait bir ifade:
şahsi fikrim sorulmuş, arkadaşlar esasında ben de alkol satışına karşıyım. alkol halk’a bedava dağıtılmalı.
buradan
destekliyoruz.
(bkz: halk bira)(bkz: halk rakı)(bkz: halk şarap)
şahsi fikrim sorulmuş, arkadaşlar esasında ben de alkol satışına karşıyım. alkol halk’a bedava dağıtılmalı.
buradan
destekliyoruz.
(bkz: halk bira)(bkz: halk rakı)(bkz: halk şarap)
devamını gör...
ilk aşka dair hatırlananlar
destansı olmasıydı. bir kalbimin olduğunu onla öğrenmiştim.
bir flört sitesinde tanışmıştık. evdeyken aileme yakalanmamak için hiç açmıyodum o sayfayı. sadece okuldayken yazışıyodum onunla. uzun uzun hayattan ve yaşadıklarımızdan bahsediyoduk. o siteyi bırakıp e-posta yoluyla konuşmaya başlamıştık. sonrasında buluşmuştuk.
karakteri tıpkı anlattığı gibiydi.
çok çekiciydi. gerek insanlığıyla, gerek dış görünüşüyle, bana verdiği değerle ona aşık olmamam mümkün değildi.
gizli buluşurduk hep.
o benim imkansızımdı. kalp sızımdı.
birlikte bisiklet sürerdik. bir keresinde sinemaya dahi gitmiştik. annem bırakmıştı beni. yakalanmayalım diye o salonda bekliyodu. çıkışta yine annem almıştı beni. nitekim yakalanmadık. o gece eve döndüğüm de aradı beni. aynı helikopterin sesini duyabilecek kadar yakın oturuyoduk.
ben artık yakalanma korkusunu kaldıramıyodum. ayrılık konuşmamı yaparken ikimiz de ağlıyoduk. o bana aşık bakan gözlerden vazgeçmek zorunda olmak kalbimi söküyodu. son sözü hala aklımdadır.
ilk aşkıyla olmadı ama umarım son aşkıyla mutlu olur. bana kalbimi öğreten o adam, nazarımda mutluluğu en çok hak eden kişidir.
bir flört sitesinde tanışmıştık. evdeyken aileme yakalanmamak için hiç açmıyodum o sayfayı. sadece okuldayken yazışıyodum onunla. uzun uzun hayattan ve yaşadıklarımızdan bahsediyoduk. o siteyi bırakıp e-posta yoluyla konuşmaya başlamıştık. sonrasında buluşmuştuk.
karakteri tıpkı anlattığı gibiydi.
çok çekiciydi. gerek insanlığıyla, gerek dış görünüşüyle, bana verdiği değerle ona aşık olmamam mümkün değildi.
gizli buluşurduk hep.
o benim imkansızımdı. kalp sızımdı.
birlikte bisiklet sürerdik. bir keresinde sinemaya dahi gitmiştik. annem bırakmıştı beni. yakalanmayalım diye o salonda bekliyodu. çıkışta yine annem almıştı beni. nitekim yakalanmadık. o gece eve döndüğüm de aradı beni. aynı helikopterin sesini duyabilecek kadar yakın oturuyoduk.
ben artık yakalanma korkusunu kaldıramıyodum. ayrılık konuşmamı yaparken ikimiz de ağlıyoduk. o bana aşık bakan gözlerden vazgeçmek zorunda olmak kalbimi söküyodu. son sözü hala aklımdadır.
ilk aşkıyla olmadı ama umarım son aşkıyla mutlu olur. bana kalbimi öğreten o adam, nazarımda mutluluğu en çok hak eden kişidir.
devamını gör...
sözlük kapanırsa yazarlar ne yapacak sorunu
2050 gibi düşünmemiz gereken sorunsal.
devamını gör...
makinist ile son istasyon radyo yayını
sesim gelüyüüüür mü şeklinde açılış yapan radyo yayını.
devamını gör...
çift monitör kullanmak
hem evde hem de ofiste yaptığım şey. gözlere eziyet, ben yaptım siz yapmayın.
devamını gör...
toybox
çocukluğumun sürpriz oyuncaklı kutusudur.
devamını gör...
ultrason dalgaları covid-19'a zarar verebilir
yeni bir araştırmada, ultrason dalgalarının ve titreşimlerinin yeni tip koronavirüse (kovid-19) zarar vererek, virüsün sivri uçlarının çöküp yırtılmasına neden olabileceği kaydedildi.
he explorist internet sitesinde yayımlanan, massachusetts ınstitute of technology (mıt) uzmanları tarafından yapılan araştırmada, tıbbi görüntüleme frekanslarındaki ultrason dalgalarının ve titreşimlerinin, diğer virüsler gibi küre şeklinde olan ve yüzeylerinde hücrelere takılan sivri uçlar bulunan kovid-19’un sahip olduğu bu uçların çökmesine ve yırtılmasına yol açabileceği belirtildi.
ultrason titreşimlerinin tıbbi görüntülemede kullanılan frekanslar dahilinde olması gerektiği belirtilen araştırmada bilim insanları, virüsün bir dizi ultrason frekansındaki titreşimlere tepkisini modellemek için bilgisayar simülasyonları kullandı.
çalışmada, virüsün havada ve sudaki simülasyonlarında, 25 ila 100 megahertz aralığındaki titreşimlerin, virüsün kabuğunu ve sivri uçlarını bir milisaniye içinde çökertmeye ve çatlatmaya başladığı belirlendi.
'kovid-19 için olası bir ultrason temelli tedavinin ilk ipucu olabilir'
araştırma ekibinden mıt'de uygulamalı mekanik profesörü tomasz wierzbicki açıklamasında, "ultrason uyarımı altında koronavirüsün kabuğunun ve sivri uçlarının titreşeceğini, bu titreşimin çokluğu nedeniyle virüsün belirli kısımlarını kırabilecek yükler oluşturacağını kanıtladık. sonuçta bu titreşimler ve dalgalar, virüsün dış kabuğuna ve uçlarına gözle görülür, muhtemelen içindeki rna’ya ise gözle görülemeyecek hasarlar verir. umudumuz, araştırmamızın disiplinler arası bir tartışmayı başlatmasıdır." ifadelerini kullandı.
araştırmayı yapan bilim insanları, sonuçların başlangıç niteliğinde olduğunu ve virüsün fiziksel özellikleriyle ilgili sınırlı veriye dayandığını belirtti. bununla birlikte çalışmadan elde ettikleri bulguların, kovid-19 için olası bir ultrason temelli tedavinin ilk ipucu olabileceğini kaydetti.
bilim insanları açıklamalarında, bir sonraki hedeflerinin ise ultrasonun tedavide nasıl uygulanabileceğini kavramak ve insan vücudunun karmaşıklığı içinde virüse zarar vermedeki tam etkisini belirlemek olduğunu aktardı.
haber linki
he explorist internet sitesinde yayımlanan, massachusetts ınstitute of technology (mıt) uzmanları tarafından yapılan araştırmada, tıbbi görüntüleme frekanslarındaki ultrason dalgalarının ve titreşimlerinin, diğer virüsler gibi küre şeklinde olan ve yüzeylerinde hücrelere takılan sivri uçlar bulunan kovid-19’un sahip olduğu bu uçların çökmesine ve yırtılmasına yol açabileceği belirtildi.
ultrason titreşimlerinin tıbbi görüntülemede kullanılan frekanslar dahilinde olması gerektiği belirtilen araştırmada bilim insanları, virüsün bir dizi ultrason frekansındaki titreşimlere tepkisini modellemek için bilgisayar simülasyonları kullandı.
çalışmada, virüsün havada ve sudaki simülasyonlarında, 25 ila 100 megahertz aralığındaki titreşimlerin, virüsün kabuğunu ve sivri uçlarını bir milisaniye içinde çökertmeye ve çatlatmaya başladığı belirlendi.
'kovid-19 için olası bir ultrason temelli tedavinin ilk ipucu olabilir'
araştırma ekibinden mıt'de uygulamalı mekanik profesörü tomasz wierzbicki açıklamasında, "ultrason uyarımı altında koronavirüsün kabuğunun ve sivri uçlarının titreşeceğini, bu titreşimin çokluğu nedeniyle virüsün belirli kısımlarını kırabilecek yükler oluşturacağını kanıtladık. sonuçta bu titreşimler ve dalgalar, virüsün dış kabuğuna ve uçlarına gözle görülür, muhtemelen içindeki rna’ya ise gözle görülemeyecek hasarlar verir. umudumuz, araştırmamızın disiplinler arası bir tartışmayı başlatmasıdır." ifadelerini kullandı.
araştırmayı yapan bilim insanları, sonuçların başlangıç niteliğinde olduğunu ve virüsün fiziksel özellikleriyle ilgili sınırlı veriye dayandığını belirtti. bununla birlikte çalışmadan elde ettikleri bulguların, kovid-19 için olası bir ultrason temelli tedavinin ilk ipucu olabileceğini kaydetti.
bilim insanları açıklamalarında, bir sonraki hedeflerinin ise ultrasonun tedavide nasıl uygulanabileceğini kavramak ve insan vücudunun karmaşıklığı içinde virüse zarar vermedeki tam etkisini belirlemek olduğunu aktardı.
haber linki
devamını gör...
edebiyat dedikoduları
bildiğim şairlerin ölümleri tuhaf hepsi aklımda değil ama belediyenin açtığı çukara düşüp ölen var ya.
devamını gör...
chp'li dursun çiçek'in hdp'ye bakanlık verebiliriz demesi
siyasetten pek anlamam ama chp'nin mustafa kemal'in kurduğuyla uzaktan yakından alakası kalmadığını söyleyebilirim. tamamen iktidara gelmek için çırpınan üçkağıtçı bir topluluk.
devamını gör...
hafızada yer kaplayan gereksiz bilgiler
masumlar apartmanı'nda inci'nin dedesini canlandıran kişinin kral şakir'deki remzi'yi seslendiren kişi olması.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
uzun zamandır sözlükte pek aktif olmadığımdan geçtiğimiz gün şöyle “tüm sohbetler” sekmesine tıklayıp bir bakayım dedim kimlerle konuşmuşum. aşağılara doğru inerken hatırlayamadığım bazı nicknamelerle karşılaşıp bir tıklayayım dedim bu kimmiş ne konuşmuşuz filan diye. işte onlardan biri. nickini değişmiş bir yazar. bir dönem çok sık konuştuğumuz, birbirimize dair çok şey paylaştığımız, çok güldüğümüz, çok içlendiğimiz, epeyce zaman konuştuğumuz, sahiden çok değer verdiğim bir insan. öylece kopuverdik sonra. kim bilir ne zaman değişti nickini. kim bilir ne zaman değiştik.
burdan üzerine düşünülecek iki mevzu çıkardım kendime. düşünmezse çıldıran, düşündükçe çıldıran garip bir varlığa dönüşüyorum böylece her neyse.
birincisi; ne kadar alelade bakarsam bakayım sözlüğe burası gerçek hayattan bir yer artık benim için. içimizden bir yer burası. o bahsettiğim yazarı asla görmedim ama o mesaja tıklayıp da bir zamanlar çok fazla şey paylaştığım insan olduğunu fark ettiğimde gerçek hayatta bir dostumun yarattığı boşluktan nasıl düşüyorsam öylece düşüverdiğimi hissettim. bana yaşattığı hisler sahiciydi. birbirimizle paylaştıklarımız sahiciydi. birbirimizi bulmamız ve kaybetmemiz sahiciydi. ne kadar girmezsek girmeyelim sözlüğe, ne kadar uzak kalırsak kalalım. eğer bir zamanlar aktif olup insanlarla temas kurduksa artık buraya bizden çok uzak bir yermiş gibi bakmak mümkün değildi. evet, sözlük artık içimizde bir yerde konuşlanmış vaziyette. bunu kabulleniyorum.
bir diğer mesele. yanıtını daha evvelki bazı ilişkilerimde de arayıp bulamadığım mevzu.
bir soru: insanlarla tam olarak nerede kopuyoruz? ne zaman kopuyoruz? bir gün her şeyin artık bitmiş olduğu gerçeğini soğuk bir tokat gibi yüzümüzde hissettiğimizde garip bir soru geçiyor içimizden: ne ara? bazı ilişkiler bir anlık hata bir anlık öfke veya bir anlık başka şeylerle bitebilir, onlardan bahsetmiyorum. bazısı yavaş yavaş son buluyor, ara yavaş yavaş açılıyor, verilen değer gösterilen ilgi ve müsamaha ağır ağır azalıyor. her şeyin ağır ağır nihayete erdiği o ilişkilerden bahsediyorum. iki insanın bir daha asla görüşemeyecekleri zemine ağır ağır ilerledikleri o kopuş ilk ne zaman başlıyor? belki ilk tanıştıkları akşam. her şeye rağmen birlikte yaşadığımız zamana küfretmeyecek kadar birbirimize değer verdik ve birbirimizi anladıksa yine de umut var demektir bazı güzel şeyler için. şimdilik bununla avunalım. insan, her şey bittikten sonra avunacak bir şey bulamazsa daha çok çıldırıyor.
işte böyle. bir gün alelade bir şekilde mesaj sekmesine basıyor ve sonra oturup düşünüyorsun. hatta bir de cigara yakıyorsun haftalar sonra. hayatına giren çıkan bütün insanlar gözlerinin önünden geçiyor. limoni olduklarını düşünüyorsun, bir daha görüşmemen muhtemel kimseleri. onla bağımızı asla koparmayız diye düşündüğün kimseleri de. hepsini şöyle bir yokluyorsun. sanki bütün ilişkilerin ipi senin elindeymiş gibi. oysa birileriyle çoktan kopmaya başladın belki. sadece farkında değilsin.
içimizde yer eden sözlük ve içimizde yer eden insanlar. her ayrılık biraz kırar kalbini insanın. öyle ya, yok saymakla yok edemez insan içindekini. artık daha iyi biliyorum. bir gün son kez gireceğiz buraya. bir gün son kez konuşacağız o insanla. sonun hüznü ancak sona varmadan bastırılır. son kez olmadan biraz vakit ayıralım.
burdan üzerine düşünülecek iki mevzu çıkardım kendime. düşünmezse çıldıran, düşündükçe çıldıran garip bir varlığa dönüşüyorum böylece her neyse.
birincisi; ne kadar alelade bakarsam bakayım sözlüğe burası gerçek hayattan bir yer artık benim için. içimizden bir yer burası. o bahsettiğim yazarı asla görmedim ama o mesaja tıklayıp da bir zamanlar çok fazla şey paylaştığım insan olduğunu fark ettiğimde gerçek hayatta bir dostumun yarattığı boşluktan nasıl düşüyorsam öylece düşüverdiğimi hissettim. bana yaşattığı hisler sahiciydi. birbirimizle paylaştıklarımız sahiciydi. birbirimizi bulmamız ve kaybetmemiz sahiciydi. ne kadar girmezsek girmeyelim sözlüğe, ne kadar uzak kalırsak kalalım. eğer bir zamanlar aktif olup insanlarla temas kurduksa artık buraya bizden çok uzak bir yermiş gibi bakmak mümkün değildi. evet, sözlük artık içimizde bir yerde konuşlanmış vaziyette. bunu kabulleniyorum.
bir diğer mesele. yanıtını daha evvelki bazı ilişkilerimde de arayıp bulamadığım mevzu.
bir soru: insanlarla tam olarak nerede kopuyoruz? ne zaman kopuyoruz? bir gün her şeyin artık bitmiş olduğu gerçeğini soğuk bir tokat gibi yüzümüzde hissettiğimizde garip bir soru geçiyor içimizden: ne ara? bazı ilişkiler bir anlık hata bir anlık öfke veya bir anlık başka şeylerle bitebilir, onlardan bahsetmiyorum. bazısı yavaş yavaş son buluyor, ara yavaş yavaş açılıyor, verilen değer gösterilen ilgi ve müsamaha ağır ağır azalıyor. her şeyin ağır ağır nihayete erdiği o ilişkilerden bahsediyorum. iki insanın bir daha asla görüşemeyecekleri zemine ağır ağır ilerledikleri o kopuş ilk ne zaman başlıyor? belki ilk tanıştıkları akşam. her şeye rağmen birlikte yaşadığımız zamana küfretmeyecek kadar birbirimize değer verdik ve birbirimizi anladıksa yine de umut var demektir bazı güzel şeyler için. şimdilik bununla avunalım. insan, her şey bittikten sonra avunacak bir şey bulamazsa daha çok çıldırıyor.
işte böyle. bir gün alelade bir şekilde mesaj sekmesine basıyor ve sonra oturup düşünüyorsun. hatta bir de cigara yakıyorsun haftalar sonra. hayatına giren çıkan bütün insanlar gözlerinin önünden geçiyor. limoni olduklarını düşünüyorsun, bir daha görüşmemen muhtemel kimseleri. onla bağımızı asla koparmayız diye düşündüğün kimseleri de. hepsini şöyle bir yokluyorsun. sanki bütün ilişkilerin ipi senin elindeymiş gibi. oysa birileriyle çoktan kopmaya başladın belki. sadece farkında değilsin.
içimizde yer eden sözlük ve içimizde yer eden insanlar. her ayrılık biraz kırar kalbini insanın. öyle ya, yok saymakla yok edemez insan içindekini. artık daha iyi biliyorum. bir gün son kez gireceğiz buraya. bir gün son kez konuşacağız o insanla. sonun hüznü ancak sona varmadan bastırılır. son kez olmadan biraz vakit ayıralım.
devamını gör...
tarık akan'ın filmlerde sergilediği rezalet oyunculuk
ben 70'li yıllardaki o salon erkeği, aşk adamı rollerini oynadığı filmlerini pek sevemedim. en sevdiğim dönemi 80'li yıllardaki çektiği mesaj verici, toplumsal odaklı filmleri olmuştur. maden'deki işçi nurettin, pehlivan'daki bilal, karartma geceleri'ndeki mustafa ural, beyoğlu'nun arka yakası'ndaki haydar gibi ağır adam rollerini sevmişimdir.
devamını gör...
uykusuzkahve
naif ,kibar ve her şeyden önce pırlanta gibi bir kalbi olan güzel insan . sözlüğün ilk zamanlarımdan beri kendisine yazdığım herhangi bir problemde her zaman oldukça profesyonel yaklaşan ,yapıcı ve çözüm odaklı birisiydi. kendisi sayesinde sözlüğümüzün birçok etkinliğine de iştirak ettim. şöyle söyleyim bazı insanları anlatmak için kelimeler yetersiz kalır işte kendisi de o kadar eşsiz ve değerli bir insan ayrıca oldukça da güçlü . umarım yeniden aramıza döner . beni nerede bulacağını biliyorsun ...
devamını gör...
yazarların en ünlü etkileşimi
yoldaş'ın ve eyluling'in tanımımı beğenmesi.*
devamını gör...
şemsi tebrizi
şemsi tebrizi der ki: mum gibi erimiyorsa insan, yanıyorum dememeli. yanmaktan korkuyorsa kişi, aşk kapısından girmemeli.
devamını gör...

