fransa imparatoru (bkz: napolyon bonapart)'ın 1805 yılında rusya ve avusturya' ya karşı gerçekleştirdiği zaferi. bu zafer bugün bile askeri okullarda ders olarak anlatılıp, savaştaki stratejisi hala en iyi taktik olarak kabul ediliyor.
devamını gör...

kemal sunal'ın korkusuz korkak filminde kiralık katiline verdiği talimat :
" kapalı havada öldürme, cemaat ıslanıp arkamdan küfür etmesin".
devamını gör...

malum coğrafya kaderdir haliyle artık günümüzde mahremiyet egitimi her zamankinden daha fazla gerekli hatta zorunlu olmuştur. peki bunu ne zaman nasıl çocuklarımıza öğretmek gerekir?*

yoldan geçen her 4 insandan 1'inin bildiği gibi kişilik temel taşları 0-6 yaş arasında oluşur.* haliyle mahremiyet eğitimini sonraki yaşlarda ögretcem demeyin herşeyin bir zamanı var. mesela tuvalet eğitimi 10 yaşında başlar mı başlamaz heh sus şimdi.

nedir la bu mahremiyet*.mahremiyetten kasıt kişinin özel bolgesinin,özel alanının korunması *,başkasının da bu özel alanlarının farkında olması, onlar ile kendi arasında set çekebilmesi ve böylece çocuğun hayır diyebilme beceresi kazanmasıdır. *
iyi de epsilon nasıl öğretcez? kaç yaşında öğretcez?*bak kardeşim mahmuda * anlatır gibi anlatıyom dinle:

2 yaşında hafif hafif başlayacak bu egitim. kim yapacak tabi ki ilk tercih anne. korkutmadan,ürkütmeden, endişelendirmeden çocuğuna gizli kalması gereken yerleri tanımlayacaksın bunlar:dudak,göğüs,kalça,bacak arası. anlatacaksın oturup karşına bak delikanlı ya da genç hanım diye degil, gün içerisinde tuvalet egitiminde vs. yeri geldikce degineceksin.

çocuklara,anne baba ya da ebeveynleri yanında olduğu müddetçe bu mahremiyet alanlarını doktora gosterebilcegini onun dışında kimseye göstermemesi,dokundurmamasi gerektiği anlatılmalıdır.

yabancı bireyle asla odada yalnız kalmamalıdır.

egitim verirken ayıp,günah, yasak haram gibi ifadeler yerine "mahrem" sözcüğünü kullanılması onun bu eğitimi sindiremesinde ve duygusal gelişiminde iyi olur.

şimdi diyeceksiniz çocuğu ben yaptım ben rahat rahat dokunurum. yok öyle dünya. o bir birey ve ne kadar çocuğunuz da olsa onun bedeninde dokunma hakkı rızası alınarak ve dokunma nedeni açıklanarak yapılabilir. aksi durumda eğitim yarım olur. ne demişler ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz .haliyle ilk siz örnek olacaksınız. aslında bu hayır diyebilme becerisinin de kazanılmasını sağlar. *

söylememe gerek yok ama bazen karşılaşıyorum özel bölgelere el kol şakası yapılmamalıdır sözle bile saka yapmayın. titiz olun bu konuda.

wc eğitimi verilirken bu 18 aylıkken baslar. başkaların önünde tuvalet yapmaması, wc de yalnız olunması gerektiği anlatılmalıdır. mesela, kıyafet değişeceği zaman ortamda insanların içinde değil de başka odaya alınıp orada değişimi yapılması son dere önemlidir. baska durum mesela, annesi olsaniz bile genital bolgelere odaklanmadan kıyafet degisimi yapmak, banyo yaptırmak da son derece bu eğitim için önemlidir. unutmayın, yok teyze imiş yok dayı imis yok abisi imiş diyip ulu orta çocuğun üstünü değiştirmeyin ayar etmeyin adamı. yanlış yaparsınız.

sona doğru geliyoz*. çocuğunuz sizle iletişimi sağlıklı olsun. olasi bir mahremiyet ihlaline size bunu bildirebilsin ya da o an icersinde bu ihlali bagirarak,kacarak, yardim isteyerek belirte bilsin.hatta sadece ihlal durumu değil ihlal ihtimalinde bile size bu durumu bildirebilsin ve cocuga "yok ya yapmaz o" gibisinden karşılık vermekten ziyade takipçisi olacağınızı belirten ifadelerle karşılık verin.

sonuç olarak; siz örnek olun ki o da doğrusunu öğrensin hayatında uygulasın.
devamını gör...

bir şeyin azalıp artması, sayılabilmesi ve ölçülebilmesi durumlarını sayısal değer olarak belirten özelliğidir.
devamını gör...

(bkz: islam)
devamını gör...

ezginin günlüğü grubunun çağdaşlarından, sağ sol çatışmasının en kuvvetli olduğu seksenlerde sol cenabın en sevdiği protest müzik gruplarından biridir. sözleriyle, melodisiyle insanın ruhuna dokunur. kurucusu derya köroğlu'dur.
devamını gör...

kendisi genel kültür seviyesi yüksek, görmüş geçirmiş bir yazardır. muhabbet etme şansımız oldu ve birçok noktada farklı bakış açıları edinmemi sağladı. iyi ki aramızda.
devamını gör...

benim. geçen uçağa bindiğimde, yanımda oturan amca '' oğlum üniversite mi okuyorsun ? '' demişti. kafa kağıdı 36 diyor, görünümüm 25 diyor ama içim toprağa bakıyor...
devamını gör...

yani kıskanma da bu noktada mıyız arkadaş. iyi yazıyorda nobel mi aldı. seninle aynı kulvarda klavye sallıyor o kadar .
devamını gör...

itiraf edelim genel olarak bu halde oluyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben de mizahsız hukuk köşesini alabilirim zira hali hazırda hikaye ve denemelerimi her ay deli gibi bekleyen bir dergi var.*
devamını gör...

yazarların uyandığında aklına gelen ilk şey.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kuyucaklı yusuf, kürk mantolu madonna, içimizdeki şeytan; yeni dünya, sırça köşk, kağnı, ses, değirmen okunması lazım gelen sabahattin ali'nin roman ve hikâyeleridir.
devamını gör...

evlilik yüceydi, evlilik görkemliydi. fakat insanlar onu bitirdi, tahrip etti. neticede seks için, ailesi için, toplum için evlenen insanların çoğaldığı bir toplum ortaya çıktı. fakat gerçeği neydi? sevginin paylaştıkça çoğaldığı, acının paylaştıkça azaldığı bir bütünlüğü ifade ederdi. aşkın insanda bıraktığı bağımlılık duygusundan soyuttu belki. ama asla bağımsız da değildi. insan doğası gereği tek kişi olamazdı zaten. yalnızlıktan, mutsuzluktan korkan insanın anlam arayışının sonlandığı ve insanın bir noktada huzura erdiği bir kurumdu. olması gerekenden bahsediyorum elbette. yoksa şu an olandan değil pek, her ne kadar olması gerektiği gibi olan evlilikler olsa da.

yorulmuş ruh, dinginleşmek ister. tüm hayatı boyunca (özellikle günümüz yüzyılı içerisindeki insanın bireysel gelişme çabasını göz önüne alırsak) öğrenmeye, bilgiye olan açlığını gidermeye çalışan insan, zaten yalnızdır, yalnızlaşır. geçmişinde acı çekmiştir zaten. ve bir noktada bu acılardan, mutsuzluktan uzaklaşayım derken; zihninin derinleşmesiyle beraber kendisini daha da derin bir çukurun içerisinde bulur. insanlarla arasına duvar çeker, insan doğasından nefret eder, tiksinir. bir noktada kendine de nefret duyar bu yüzden. çünkü kendisi de aslında bir insandır. kendisi sadece ötekileşmiştir. bu noktada insan sıradanlığının farkına varırsa eğer, daha da büyük bir buhran içerisine girer. kurtuluş yolu nedir o halde? kimisi inançta bulur kendisini, kimisi acısını şekillendirir, kimisi de aşık olur. ya kurtuluşa ermeye başlamıştır ya da daha da beter olmaya. evlilik hayatına başlama nedeni insanın bütün bu yalnızlık düşüncesinden kurtulma ihtiyacından da kaynaklanır. "ben yapayalnızım. insanlardan ötekileştim. sıradanım ama aynı zamanda sıra dışıyım. bedbahtım ama görkemliyim de. seviyorum birisini evet, o da benim gibidir belki. hem evliliği gerçekleştirirsem eğer, işte o zaman daha da çok sevebilirim. sevgim büyür gittikçe. ve yorulmam da artık. kurtuluşa ererim."

her insan evlenmemelidir. benim az önce tarifini yaptığım spesifik insan modeli aramızda yaşıyor olmalı. fakat herkes böyle değildir. o yüzden de zaten evlilik müessesesi tahrip oluyor. toplumun ortaya çıkardığı evlilik müessesesinin temel gayesi nedir? bu sorunun cevabını vermek az önce bahsettiğim şeylerin aksini ispatlayacakmış gibi gözükebilir. fakat aslolan daha makul: sistem içerisinde şekillenmiş bir kurum olan evlilik, insanın mutluluğuna ve dolayısıyla eşlerin mutluluğuna hizmet etmelidir. bir amaç değildir yahut. bir araçtır.

fakat aşk tehlikelidir. çok tehlikeli. o yüzden böyle bir şey için beklemek gerekir. beklemek ve görmek. hem evlilik olmasa da mutluluk olabilir pekala eşler için. bu yalnızca bize dayatılan bir paradigma. önemli olan sevginin paylaşılması, isteklerin belirginleşmesidir. özünde dürüst olmaktır.
devamını gör...

'devlet' kelimesinin yanlış yerde kullanıldığı başlık.
devlet değildir para isteyen ,
devleti devlet yapan erg'lerden biri olan yürütmenin siyasi temsilcisi olan hükümet'tir söz konusu eylemi gerçekleştiren.
18 yıllık tek başına yönetimin sonunda ülkenin geldiği yer açısından önemli tespittir .

edit; burada hiç kimsenin okumadığını göstermesi açısından da önemli bir başlık.
açıklamamda devlet değil, hükümettir diye özellikle vurgu yapmamıza rağmen, neredeyse tüm tanımlarda devlet kelimesi kullanılıyor ki ilginç bir durum.

devlet ile hükümet arasındaki farkı bilmeyen kafa sözlük yazarları dersem, bu kez de sen ne diyon diye kızacaklar bana.
olsun, ben yine de uyarıyorum,
devlet değil, hükümet arkadaşlar, hükümet.
devamını gör...

hiner saleem imzalı çok dilli, sınır hikayeleri temalı 2013 yapımı bir film.

kadrosu da kendi gibi çok dilli çok kültürlü.
başrolde iranlı güzelliğiyle girdiği her filme güzellik katan golshifteh farahani ve korkmaz aslan var. feyyaz duman, suat usta ve yılmaz özdil de oyuncu kadrosunda yer alıyor.

vodka lemon filmiyle tanınan yönetmen bu filmi ilk kürt westerni olarak tanımlamış. filmin aralarına serpiştirilmiş parçaları birleştirince yönetmenin dediği gibi bir kürt westerni ortaya çıkıyor.

film, eski bir peşmerge ile idealist bir öğretmenin aşkı etrafında gelişiyor. ancak ben filmi böyle kuru kuru tarif edemem doğrusu. filmin etrafında geliştiği iki karakter olan baran ve govend, kalıplara sığmayı reddeden ama kalıplar arasında sıkışıp kalmış iki karakter.

filmi böyle tanımlayınca da mutsuz son bekliyor insan ama film mutlu sonlu. *

aslında mizahi dille eleştiriler de yapılmış ve tadında duruyor bu mizahi yön. özellikle govend'in abilerinin sanki tek bir kişiymiş gibi ordan oraya sürüklenip hep bir ağızdan konuşmaları çok hoşuma gitti. açıp açıp o komik sahneleri izliyorum.

filmin afişi de yok olmaya yüz tutmuş odaya afiş asma geleneğini canlandırmak için yapılmış adeta. o kadar güzel bir afiş.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tam manasıyla zeka geriliği. reisleri kimse artık....

hadi diyelim karı-kocada virüs var, kadını dolmuşa bindirip virüsün yayılmasını sağlıyor. hadi diyelim karı-kocada virüs yok bu sefer kadının dolmuşta virüs kapıp eve getirmesi riski var. akp polisinin geldiği nokta işte bu kadar.
devamını gör...

kütüphanenin 3. katında trabzanlara yaslanmış telefonla konuşuyordum. tam arkamı döndüğüm anda son basamağa adımını atmış ,dönmemle göz göze gelmiştik. derin bir nefes verdiğini duydum. o saniye o nefes ciğerlerime doldu, kanıma karışıp bütün hücrelerime yayıldı sanmıştım. gözlerinden başka hiçbir şey görmüyordum. telefondaki sesin birkaç defa seslendiğini duydum fakat cevap veremedim. bir saniye mi sürdü yoksa bir asır mı bilmem.. onu hiç görmemiştim, bir daha görür müyüm onu da bilmiyordum ama o andan sonra bana dair ne varsa, artık biraz da o'ydu..
devamını gör...

türk halkı çalışkandır, türk halkı zekidir lafı var ya, aslında atamız çok zeki adam. sırf motivasyon için demediyse ben de bir şey bilmiyorum. yoksa türk halkı bildiğin meraklı ve hadsizdir net.
devamını gör...

'ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım' repliği ile hafızalara kazınmış başyapıt.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim