(bkz: sisifos söyleni)
camus felsefi deneme türündeki bu kitabında yaşamın yaşamaya değip değmediğini ve intiharı kendi absurde felsefesi ile sorgular. kitaba ismini veren sisifos, yunan mitolojisinde zeus tarafından dimdik bir dağın eteğine bırakılan kaya parçasını dağın en tepesine çıkarmakla cezalandırılmıştır. kayayı her çıkardığında kaya geri düşer ve sisifos her defasında bu döngüyü devam ettirir. insanlığın hikayesi ile sisifosun hikayesi arasındaki benzerlik buradadır. insanların var olmaya mahkum edildiği bir dünyada sisifos gibi ev araba aile iş gibi anlamsız döngülerle kayayı her defasında yukarı çıkarıyoruz. mutlak bir amaç yada kazanım olmadan. zaten dünyanın kendisi ve var oluş başlı başına saçmanın kendisidir. camusa göre bunun farkında olarak yaşamak başkaldırının ta kendisidir. intihar ise kaçış demektir. tıpkı sisifosun tanrılara meydan okurcasına kaçmadan ve vazgeçmeden kayayı her seferinde yeniden dağın tepesine çıkarması gibi. kitabın genel konusu intihardır lakin camus bu kitabında intiharı savunmaz. aşağıya kitaptan ilgimi çeken bir kaç kısmı bırakıyorum.


- çelişkin bir biçimde, kendileri için bir yaşama nedeni olan ( yaşama nedeni denilen şey, aynı zamanda çok güzel bir ölme nedenidir de) düşünceler yada düşler uğrunda ölüme giden başka insanlarda görüyorum. sy 22

-gene bir gün gelir , insan otuz yaşında olduğunu görür ya da söyler. gençliğini belirtir böylece. ama, aynı anda , zamana göre yerini de belirtir. zamanın içinde yerini alır. geçmesi gerektiğini söylediği bir eğrinin belirli bir anındadır. zamanın malıdır, içinin ürpertiyle dolması üzerine , en kötü düşmanı olarak görür onu. yarını istiyordu hep, tüm benliğinin bundan kaçınması gerekirken, yarının gelmesini diliyordu. etin bu başkaldırışı, uyumsuz budur işte. sy 32

- böylece chestova dönüyorum. bir yorumcu onun ilgiye değer bir sözünü anlatır. " tek çıkar yol insan yargısı için bir çıkış yolu bulunmayan yerdedir." der. " böyle olmasa tanrıyı ne yapacaktık? kişi ancak olanaksızı elde etmek için tanrıya yönelir. olabilene gelince, insanlar yeter onu bulmaya." sy 50

-her şey tek bir şeyle değil, her şey her şeyle açıklanır. ben bir ayrım görmüyorum arada. hiç kuşkusuz, bilinci her betimleme sonunda "gerçekleştirdiği" bu düşünlerin ya da bu özlerin kusursuz örnekler olmaları istenmiyor daha. ama algılamanın her verisinde doğrudan doğruya var oldukları söyleniyor. her şeyi açıklayan tek bir düşünce yok artık, sonsuz sayıda nesneye anlam veren, sonsuz sayıda öz var. dünya kımıltısızlaşıyor, ama aydınlanıyor da. sy 59-60

-uyumsuz insan yolunun belli bir noktasında kışkırtılmıştır. tarih ne dinden yoksundur ne peygamberden, tanrısızları bile vardır. ondan sıçraması isteniyor. verebileceği tek yanıt iyi anlamadığı, bunun açık olmadığı. kişi de yalnızca iyi anlamadığını yapmak ister. ona bunun gurur günahı olduğu, belki de işin sonunda cehennemin bulunduğu söylenir, ama bu ona önemsiz görünür. suçluluğu benimsettirilmek istenir ona. o kendini suçsuz bulur. doğrusunu söylemek gerekirse, yalnız bunu duyar, çaresiz suçsuzluğunu. her şeyi bu sağlar ona. böylece kendi kendinden istediği yalnızca bildiğiyle yaşamak, elindekiyle yetinmek, araya kesin olmayan hiçbir şey sokmamaktır. hiçbir şeyin böyle olmadığı söylenir ona. ama hiç değilse bu bir kesinliktir. işi onunladır: hiçbir şeye sarılmadan yaşanıp yaşanamayacağını bilmek ister. sy 67

- kişi mutlu yaşamak için para kazanmak ister, sonra bir yaşamın tüm çabası ve en iyi yanı bu paranın kazanılmasında toplanır. mutluluk unutulmuş, araç da amaç sayılmıştır. sy 119

- bu söylen "trajik"se, kahraman bilinçli olduğu içindir. gerçekten de, her adımda başarma umuduyla desteklenseydi, neden kederli olacaktı? bu günün işçisi yaşamının tüm günlerinde aynı işlerde çalışır, bu yazgıda uyumsuzlukta bundan aşağı kalmaz. ama ancak bilinçli olduğu ender anlarda "trajik"tir. sy 139
devamını gör...

rutkay aziz ve engizisyon
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bence sözlük mağazasına acilen küfür edebilme özelliği gelmeli. 5.000 karma fiyat biç mesela isteyen bassın karmayı etsin küfrünü olmuyor böyle. nasıl fikir bence güzel.
devamını gör...

وَتَرٰى كَث۪يرًا مِنْهُمْ يُسَارِعُونَ فِي الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاَكْلِهِمُ السُّحْتَۜ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

onların pek çoğunun günah işlemede, düşmanlık etmede ve her türlü haramı yemede yarışırcasına ve birbirlerine destek içinde koşuştuklarını görürsün. yapmakta oldukları şeyler, gerçekten ne kötüdür.
devamını gör...

birine kızınca
sayabileceğim yer bulmam.
laf sokmam.
çok iyi yani
kocanın akrabalarının içindeymişsin de
hepsini gömecek lafları ardı
ardına patlatabiliyormuşsun gibi.
çok eğitimsizsiniz
çok çirkinsiniz
vb.
içimden bir mahalle karısı çıkıyor bazen
çünkü bende insanım.
onlar da akıllı olsunlar
hep sevgi kelebeği olunmaz
arada zıvanadan çıkmak lazım.*
ben biraz zıvanadan çıkayım,
sonra gene sempatik teyze,
abla, köylü ne varsa olurum.
devamını gör...

çocukluğum doksanların başlarında her yerde şarkılarını duyuyorduk. o dönem fantezi müziklerle büyük çıkış yakalamıştı. dinleyen herkeste yürek sızlatan bir parçasını buraya bırakıyorum. özellikle maziye özlem duyanlar dinlesin sonra bana kızmayın. sonra ciğer bırakmıyor insanda.
buradan
devamını gör...

kahve ve kurabiye ile bir gün misafir etmek istediğim, henüz sadece entrylerde başlamış olan arkadaşlığımızın mesaj kutusuna taşınmasını ümit ettiğim, sözlüğün gece emniyet müdiresi*, adalet timsali, anaç ruhlu, duyarlı olduğunu hissettiğim, çok uzaklardaymışçasına özlem duyduğum ama entrylerini okudukça hasret giderdiğim, hayran olunası insan.
sana bir şarkı armağan etmek istiyorum.
devamını gör...

2015 yapımı antonio banderas’ın başrolde olduğu, gerçek bir olaydan alınmış film.

film 2010 yılında şili’de meydana gelen maden kazasında, 33 madencinin 69 gün boyunca madende mahsur kalmasını anlatır. dile kolay efendim. az bir yiyecekle, yarı aç yarı tok halde 38 dereceyi bulan sıcaklıkta 69 gün. film ile ilgili bildiğim , tüm olaylar mümkün mertebe gerçeğe uygun yapılmış. kaza olduktan sonra, bir süre kimse sağ kurtulmamıştır diye kurtarma çalışmaları başlamıyor. madencilerin ailesinin müthiş direnişini görüyoruz.

banderas başta olmak üzere , oyuncuların performansı gerçekten harika. ama banderas kendini aşmış diyebilirim. konunun işlenişi de gerçekten başarılı buldum.
devamını gör...

saint-germain kelimesini söylemeyi, teleffuz etmeyi çok seviyorum. sen jermen demesi çok hoşuma gidiyor anlamsızca.
devamını gör...



"... boşunadır sözün bana
benden yar mı olur sana
merhem süremem yarana
var git yoluna..."
devamını gör...

bir karacaoğlan şiiridir. aynı zamanda ayna grubu bu şiirden güzel bir şarkı çıkarmıştır.
"ölünce sevemezsem seni" çok saçma söz değil mi la? diyenleri duyuyorum. bildiğim kadar bu sözü açıklayacağım.
cümlede kafa karıştıran yapı 'ölünce' sözcüğünde bulunmaktadır. bilindiği üzere -ınca, -ince zarf-fiil eki eylemi yaptıktan sonraki zamanı belirtir. tabii bu günümüzde öyledir. örneğin; 'eve varınca ara beni'. buradaki örnekte de görüldüğü üzere -ınca zarf fiil eki, eylem tamamlandıktan sonrasını karşılıyor. 'eve vardıktan sonra' desek de çok fazla anlam kaybına uğramamakla beraber hemen hemen aynı anlama gelmektedir.
dil, canlı bir varlıktır der bilim insanları. uzun zamanların ardında sözcükler, ekler gelişip değişebilir, hatta yok olabilirler. buradaki durum da bundan ibarettir. -ınca, -ince zarf fiil eki çok önceleri şimdiki anlamda değil, 'eylemin yapılacağı zamana kadar' gibi bir anlam taşıyordu. karacaoğlan'ın yaşadığı dönemde şimdiki türkiye türkçesi kullanılıyor olsaydı, karacaoğlan bu cümleyi 'ölünceye kadar sevemezsem seni' ya da 'ölene dek sevemezsem seni' şekillerinde yazabilirdi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yasaktır. yasak olmalı. burada özel mesaj ifşası serbest olsa çoğu yazar “iyi insanım” taklidi yapamaz.
devamını gör...

en kolay kıymet verme şekli olduğu için.
teşekkür etmeye gerek yok,
mutlu etmeye gerek yok.
bu esnada yaşayan kıymetlileri de fark etmeye gerek yok.
aynı anda bir bir çok şey es geçilebiliyor.
devamını gör...

“ben başkan olsam öyle mıy mıy başkan değil.. bir gecede 100.000 memuru işten atarım. bunu peşin peşin söyleyeyim de, beğenmeyen oy vermesin!”
devamını gör...

1-iletişim kurulmak istenmiyordur. isteyen bir şekilde iletişim kurar. ama isteyen yapar bunu...

2-iki kişinin frekansları uyumlu değildir. eski klasik radyoları düşündüğümüzde, sevdiğimiz radyo kanalını manuel ayarlamaya çalışırken milimlik bir kayma farklı bir kanalın frekansına götürürdü bizi. hava yağmurlu olur frekans bozulurdu tekrar bulmaya çalışırdık sevdiğimiz kanalı. tıpkı bunun gibi aynı frekansta buluşabilirsek karşımızdakiyle iletişim kurabiliyoruz.

3-başta frekanslar tutuyordur kişiler arasında iletişim iyidir, ama sonra birinin frekansı değişir birden. nedenini kişinin kendisi de bilmez... şu sıralar çoğumuzun frekansları bozuluyor ya da değişiyor sürekli. o yüzden iletişim kurabilmek de zor oluyor.
devamını gör...

çok çok var ama bu sene itibariyle bir tane daha eklendi, o da budur. *
devamını gör...

nafile tavsiyelerdir , kendi bildiklerini okuyorlar.
devamını gör...

çay dediğin şekersiz içilir, hem şeker atmazsan çayın yanında tatlı bir şey yersen daha çok keyif alırsın
devamını gör...

vatan yahut 128 milyar dolar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim