köşe yazarının meral akşener'i genelev patronuna benzetmesi
terbiyesiz bir söylemdir. üstelik kendi kalitesini belli etmiştir.
devamını gör...
fındık toplamak
eğer geçim kaynağınız fındık değilse ve yazın akrabaların çoğu bir araya geldiyse keyifli bir aktivitedir. fakat geçim kaynağınız fındıksa ve birkaç ton fındığınız varsa sizi fazlasıyla zorlar. sadece toplamakla da bitmiyor zaten iş. bakımı da toplaması kadar zor.
bazı yerler düz ve zemini temiz oluyor. o tarz yerlerde yerden toplanır fındık ve ağaçtan toplamaktan daha kolay olur fakat bazı yerlerde yokuş olur ve zemin ne kadar temizlesen de düzgün olmaz. bu tarz yerlerde toplamak cidden zordur. özellikle de dökülmeye başladığında yerde fındık aramak zulüm oluyor.
bir de bu zorluklardan sonra hak ettikleri fiyatı alamıyor fındık üreticisi. umarım hak ettiklerini aldıkları günleri de görürüz.
bazı yerler düz ve zemini temiz oluyor. o tarz yerlerde yerden toplanır fındık ve ağaçtan toplamaktan daha kolay olur fakat bazı yerlerde yokuş olur ve zemin ne kadar temizlesen de düzgün olmaz. bu tarz yerlerde toplamak cidden zordur. özellikle de dökülmeye başladığında yerde fındık aramak zulüm oluyor.
bir de bu zorluklardan sonra hak ettikleri fiyatı alamıyor fındık üreticisi. umarım hak ettiklerini aldıkları günleri de görürüz.
devamını gör...
zartoşt
#1071066 özerklik istiyorlarmış.
ahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahah.
al özerklik.

moderasyonu da tebrik ederim bu gibi pkk sempatizanlarını seçerek buluyorlar galiba.
ahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahah.
al özerklik.

moderasyonu da tebrik ederim bu gibi pkk sempatizanlarını seçerek buluyorlar galiba.
devamını gör...
yazarların an itibarıyla düşündüğü şey
yazdığım öyküdeki kadını neredeyse iki sayfadır evden çıkarmayı başaramadım. yanlışlıkla roman yazıyor olabilirim. çık artık be kadın!
devamını gör...
bilgisayara yüklenen ilk oyun
(bkz: max payne)
devamını gör...
sevgilisine yürüyen kıza anlayış gösteren erkek
ulan kim kime yürüdü kim kime anlayış gösterdi ben hiç bi şey anlamadım. o kadar karmaşık ki akraba sorusu gibi.
devamını gör...
eşinin genital bölgesine demir çubuk sokarak öldüren adam
koğuşunda makatına tornavida sokulması sonucu kan kaybından gebermesi dileğiyle...
devamını gör...
kendime not
!..ölüm var ölüm..!!
herhangi bak her - han - gi bir sebeple hüzünlendiğinde, üzüldüğünde, kırıldığında, kızdığında, hırslandığında, korktuğunda, merak ettiğinde ve baş edemediğinde, mutsuz hissettiğinde, özlem duyduğunda, acı hissettiğinde, aklına gelmeyen tüm o-lum-suz duygularında ha-tır-la…
edit: insan oğlunun veya kızının, bazen bir saat bazen yıllar sonrası için unutmak istemedikleridir.
ama bu tüm anlara bir not, bunu da hatırla..!
herhangi bak her - han - gi bir sebeple hüzünlendiğinde, üzüldüğünde, kırıldığında, kızdığında, hırslandığında, korktuğunda, merak ettiğinde ve baş edemediğinde, mutsuz hissettiğinde, özlem duyduğunda, acı hissettiğinde, aklına gelmeyen tüm o-lum-suz duygularında ha-tır-la…
edit: insan oğlunun veya kızının, bazen bir saat bazen yıllar sonrası için unutmak istemedikleridir.
ama bu tüm anlara bir not, bunu da hatırla..!
devamını gör...
polat alemdarın cemaatçi olması
ilk zamanlardaki paspal halini göz önüne alırsak eğer belki de o pısırık, ezik adam halleri ile doksanlar cemaatçilerini örneklendirdiği düşünülebilir. kıyafetleri bedenine oldukça büyük, kendisi sakin ve kibar görünüyordu o zamanlarda. sinsi ve sessizdi. herkesle iyi geçinmeye çalışan ara eleman gibiydi. insanları öldürür iz bırakmazdı.
zamanla yükseldi, bütün sistemi bozdu. kaşlarını aldırdı, karnını doyurdu, kilo aldı artık kıyafetleri üzerine tam oturuyordu. hatta kendisine özel kıyafetler dikiliyordu. arabalarını sürekli üst modellere taşıdı, kullandığı cep telefonları pahallı modellere dönüştü, oturduğu evler her zaman daha pahallı ve görkenli hale dönüştü.
cemaatçi midir? olabilir, parayı hiç görmedik, her zaman hizmet için kullandı*. bunun yanında her zaman pahallı zevkleri oldu, ilginç*.
cemaatçi olmadığına dair en büyük kanıt, cemaatçi erkek çantasını asla gözümüze sokmadı, kim bilir belki de takım elbisesinin içinde taşıyordu veya arabada tutuyordu. o çantanın eksiliği cemaatçi olmadığı ihtimalini güçlendiriyor.
bir diğer en önemli nokta ise bürokratların ve iş adamlarının müstehcen kasetlerini ele geçirdiğinde hepsini yok ettirmesiydi. malumunuz cemaatçilerin en büyük silahıydı kaset komploları.
her neyse, arkadaşlarım lütfen her kötülüğü ve çirkinliği bir cemaatçilere yüklemeyin. ben bu cemaatin 2007'de yaptığı pislikler sebebiyle bedel ödemişlerdenim. evet pisliklerdi, çok acılara neden oldular, çok canlar yaktılar, hayatları bitirdiler. biliyorsunuz ki bugün her bir felaketin faturasını bunlara kesenler var. aklınız varsa eğer bu oyuna düşmeyin. gerçi yukarı tükürsek bıyık, aşağı tükürsek top sakal.
iki ucu pislikli değnek.
aynı rengin morciverdi.
bu ülkede bir cemaat gider, başka bir cemaat gelir. bugün devlet kurumlarının içindeki yapılanmaları iyice inceleyiniz. bu bir zihniyet meselesidir. hastalıklı bir toplumda yaşıyoruz. dün polat alemdar vardı. bugün alparslan çakırbeyli var.
(u: )alparslan ismi tesadüfen seçilmiş olamaz değil mi?
zamanla yükseldi, bütün sistemi bozdu. kaşlarını aldırdı, karnını doyurdu, kilo aldı artık kıyafetleri üzerine tam oturuyordu. hatta kendisine özel kıyafetler dikiliyordu. arabalarını sürekli üst modellere taşıdı, kullandığı cep telefonları pahallı modellere dönüştü, oturduğu evler her zaman daha pahallı ve görkenli hale dönüştü.
cemaatçi midir? olabilir, parayı hiç görmedik, her zaman hizmet için kullandı*. bunun yanında her zaman pahallı zevkleri oldu, ilginç*.
cemaatçi olmadığına dair en büyük kanıt, cemaatçi erkek çantasını asla gözümüze sokmadı, kim bilir belki de takım elbisesinin içinde taşıyordu veya arabada tutuyordu. o çantanın eksiliği cemaatçi olmadığı ihtimalini güçlendiriyor.
bir diğer en önemli nokta ise bürokratların ve iş adamlarının müstehcen kasetlerini ele geçirdiğinde hepsini yok ettirmesiydi. malumunuz cemaatçilerin en büyük silahıydı kaset komploları.
her neyse, arkadaşlarım lütfen her kötülüğü ve çirkinliği bir cemaatçilere yüklemeyin. ben bu cemaatin 2007'de yaptığı pislikler sebebiyle bedel ödemişlerdenim. evet pisliklerdi, çok acılara neden oldular, çok canlar yaktılar, hayatları bitirdiler. biliyorsunuz ki bugün her bir felaketin faturasını bunlara kesenler var. aklınız varsa eğer bu oyuna düşmeyin. gerçi yukarı tükürsek bıyık, aşağı tükürsek top sakal.
iki ucu pislikli değnek.
aynı rengin morciverdi.
bu ülkede bir cemaat gider, başka bir cemaat gelir. bugün devlet kurumlarının içindeki yapılanmaları iyice inceleyiniz. bu bir zihniyet meselesidir. hastalıklı bir toplumda yaşıyoruz. dün polat alemdar vardı. bugün alparslan çakırbeyli var.
(u: )alparslan ismi tesadüfen seçilmiş olamaz değil mi?
devamını gör...
evlenen arkadaşa alınacak hediye
kahve makinası. kendim seviyorum belki de ondandır.
devamını gör...
takipçi sayısının artmamasının nedenleri
takipçi kasılması gereken başlıktır.
olay şöyle ilerler sitem edersiniz ve takipçi gelir.
ben bir arkadaşı takip ettim bile hayırlı uğurlu olsun.
olay şöyle ilerler sitem edersiniz ve takipçi gelir.
ben bir arkadaşı takip ettim bile hayırlı uğurlu olsun.
devamını gör...
herkesle aram iyi olsun insanı
eğer gerçekten iyi niyetli bir tavır ile bu düşünce sergileniyorsa neden olmasın
ama sadece menfaat gözeterek, yalakalık yaparak, yaranmak içinse mide bulandırıcıdır.
aklıma şu söz geldi:
düşmanın yoksa, hayatta hiç başarılı olamadın demektir. iyilik yapmaya devam et, karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın. eğer her haksızlık karşısında titriyorsanız, benim yoldaşımsınız. - ernesto che guevara
ama sadece menfaat gözeterek, yalakalık yaparak, yaranmak içinse mide bulandırıcıdır.
aklıma şu söz geldi:
düşmanın yoksa, hayatta hiç başarılı olamadın demektir. iyilik yapmaya devam et, karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın. eğer her haksızlık karşısında titriyorsanız, benim yoldaşımsınız. - ernesto che guevara
devamını gör...
erkekler için doğum kontrol hapı
bizdeki şansla o yüzde 2.7 yi buluruz dediğim haplar.
bendeki üreme isteği şu aralar o kadar fazlaki spermlerim peçeteden kaçıp sağda solda ana rahmi arıyorlar.
bendeki üreme isteği şu aralar o kadar fazlaki spermlerim peçeteden kaçıp sağda solda ana rahmi arıyorlar.
devamını gör...
feminizm
avrupa'da sonunun geldiğini, okuduğum makaleler ve girdiğim illegal sitelerden anlayabildiğim, amerika'daki sonunu ise; gerçekten merak ettiğim, fransız ihtilali sonrası gelişen sanayi devrimi endeksli düşünce sistemi ve eylemler bütünüdür.
hemen yazılan makalelerin içeriğinin, çocuk çağından beri kadını ön plana alan sistemleri eleştirmekle işe başlayıp bunu bilimsel temellere dayandırma güdümünde olduğunu belirtmeliyim. uzmanlar; erkek çocukların manevi olarak ezilerek büyütüldüğünün, dolayısıyla da yaşama bir sıfır yenik başlayan erkek çocuklarda, ileriki yaşamlarında ortaya çıkan ve daha büyük boyutlara varan özgüven problemleri, varoluş kaygısı, içe kapanıklık, kendini eksik görme gibi sorunlardan uzun uzun bahsetmektedir. hatta bunları çeşitli verilere de dayandırarak bilimsel tüm etkinliklerini ortaya koyuyorken, nesillerinin de tehlikede olduğunun altını çizmektedirler.
cinsiyet ayrımı göstermeksizin, yani hem kadın hem de erkek uzmanların, yazdıklarından yola çıkarak makalelerde: kendi eğitim sistemleri ve çalışma hayatları eleştirilirken, halkın buna bakış açısının da kendileriyle özdeşik olduğunu anlamanız hiç zor olmamakta.
ki oluşmuş bir kalıpları da var aslında onlarda: oprahsın zaten hadi yürü kızım... işte kadının, bu denli feminist bir yaklaşımla yüreklendirilerek yaşama atılması nedeniyle erkek benliğinin, hoşlandığı kadından, kendini fazlasıyla eksik görme ya da sıradan bir açılamama halinin, aslında hiç de sıradan olmadığı ve nesillerinin tehlikede olduğunu açıklıyor ve buna tarihi seyir içerisinde doğum, evlilik ve erkek bireylerden elde edilen verileri de ekleyerek tek tek kanıtlıyorlar.
açıkçası alanım olması halinde bu makaleleri zevkle çevirip bizim sahte feminist dünyasına duyurmayı çok istiyorum lakin alanım dışı ancak ilgim içi. böyle giderse yeni bir üniversite okumaktan ve klinik psikolog hatta kazanabilmem halinde psikiyatri alanlarına yönelmem ihtimal dahilinde görünüyor...
benim yaşam tecrübelerimden gördüğüm kadarıyla; salt bir feminist etkinlikle çocuk yetiştirmek yahut eğitim vermek yerine -ki kendim de yetiştirilirken bu feminizm etkisine çevremdeki hanımlardan bayağı bi'katkı (!) sağlandı- iyi ve kötü olguların salt iyi ve salt kötü ekseninden sıyırarak öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum. örneğin erkek eğitiminde; baskıdan, güçlü görünmenin ağlamak, şiddet, mutfaktan uzak kalmak ve yahut çapkınlık gibi itemlerden uzak kalınarak yapılması ile pekiştirileceğini düşünüyorum. yine kadın eğitiminde hanımlara, güçlü olmanın fiziki, maddi hatta psikolojik bir etmene değil, erkek-kadın paylaşımcı yaklaşımdan ve yardımlaşmadan geçtiği öğretilmeli. hatta her erkeği kötü görmek yerine, insanı insan görüp, cinsiyet ayırmaksınızın yaklaşmakla ne feminizme gerek kalacağı ne de kadın cinayetlerinin ve baskılarının devam edeceği kanaatindeyim. ah bir de eğitimi eğitimcilere bıraksalar her şey çok daha güzel olacak ancak bizde eğitim maliyeden işletmeden ve iktisattan geçmekte.
hemen yazılan makalelerin içeriğinin, çocuk çağından beri kadını ön plana alan sistemleri eleştirmekle işe başlayıp bunu bilimsel temellere dayandırma güdümünde olduğunu belirtmeliyim. uzmanlar; erkek çocukların manevi olarak ezilerek büyütüldüğünün, dolayısıyla da yaşama bir sıfır yenik başlayan erkek çocuklarda, ileriki yaşamlarında ortaya çıkan ve daha büyük boyutlara varan özgüven problemleri, varoluş kaygısı, içe kapanıklık, kendini eksik görme gibi sorunlardan uzun uzun bahsetmektedir. hatta bunları çeşitli verilere de dayandırarak bilimsel tüm etkinliklerini ortaya koyuyorken, nesillerinin de tehlikede olduğunun altını çizmektedirler.
cinsiyet ayrımı göstermeksizin, yani hem kadın hem de erkek uzmanların, yazdıklarından yola çıkarak makalelerde: kendi eğitim sistemleri ve çalışma hayatları eleştirilirken, halkın buna bakış açısının da kendileriyle özdeşik olduğunu anlamanız hiç zor olmamakta.
ki oluşmuş bir kalıpları da var aslında onlarda: oprahsın zaten hadi yürü kızım... işte kadının, bu denli feminist bir yaklaşımla yüreklendirilerek yaşama atılması nedeniyle erkek benliğinin, hoşlandığı kadından, kendini fazlasıyla eksik görme ya da sıradan bir açılamama halinin, aslında hiç de sıradan olmadığı ve nesillerinin tehlikede olduğunu açıklıyor ve buna tarihi seyir içerisinde doğum, evlilik ve erkek bireylerden elde edilen verileri de ekleyerek tek tek kanıtlıyorlar.
açıkçası alanım olması halinde bu makaleleri zevkle çevirip bizim sahte feminist dünyasına duyurmayı çok istiyorum lakin alanım dışı ancak ilgim içi. böyle giderse yeni bir üniversite okumaktan ve klinik psikolog hatta kazanabilmem halinde psikiyatri alanlarına yönelmem ihtimal dahilinde görünüyor...
benim yaşam tecrübelerimden gördüğüm kadarıyla; salt bir feminist etkinlikle çocuk yetiştirmek yahut eğitim vermek yerine -ki kendim de yetiştirilirken bu feminizm etkisine çevremdeki hanımlardan bayağı bi'katkı (!) sağlandı- iyi ve kötü olguların salt iyi ve salt kötü ekseninden sıyırarak öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum. örneğin erkek eğitiminde; baskıdan, güçlü görünmenin ağlamak, şiddet, mutfaktan uzak kalmak ve yahut çapkınlık gibi itemlerden uzak kalınarak yapılması ile pekiştirileceğini düşünüyorum. yine kadın eğitiminde hanımlara, güçlü olmanın fiziki, maddi hatta psikolojik bir etmene değil, erkek-kadın paylaşımcı yaklaşımdan ve yardımlaşmadan geçtiği öğretilmeli. hatta her erkeği kötü görmek yerine, insanı insan görüp, cinsiyet ayırmaksınızın yaklaşmakla ne feminizme gerek kalacağı ne de kadın cinayetlerinin ve baskılarının devam edeceği kanaatindeyim. ah bir de eğitimi eğitimcilere bıraksalar her şey çok daha güzel olacak ancak bizde eğitim maliyeden işletmeden ve iktisattan geçmekte.
devamını gör...
yaşamın insani olmayan işleyişi
nobel edebiyat ödülü sahibi olga tokarczuk‘un kadimzamanlar ve diğer vakitler isimli romanında geçen bir tespittir. yazar içinde bulunduğumuz ve hiçbirimizin bu durumdan memnun olmadığı bu çağda yaşamın insani olmayan bir şekilde ilerlediğini savunur bu sözün geçtiği paragrafta. ama maalesef ki ben yazarla aynı fikirde değilim. yaşamın ilerleyişi tam da insani bir şekildedir. yazarla aramızdaki ihtilafın nedeni ise “insani” sıfatına yüklediğimiz anlamlardır ve ben artık biliyorum ki sözcükler bizim yüklediğimiz anlamlara gelir.*
insani; insanca, insana dair, insanlığa yakışır olan, iyilik olarak yapılan, merhamet ve şefkat dolu bir tavırla anlamlarına gelirken olga tokarczuk da bu tanımı kabul ederek bu şekilde bir tespitte bulunmuş ve benim itirazım da tam bu noktada. insani sözü o kadar da olumlu anlamlar içermemektedir bana göre.
insani dediğimiz duyguları genelde olumlu anlamlar içeren sözcüklerden seçiyoruz. merhamet bu duygulardan biri ama insanların en yoksun olduğu duygu da bu aslında. insanoğlunun merhamet diye düşündüğü şey aslında anlık bir acıma duygusu olmaktan öteye geçemiyor. şefkati ya bize ait olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı ya da kendimizden güçsüz olduğunu düşündüklerimize karşı gösteriyoruz. hak bilirlik ise burda bahsedilmesine bile gerek olmayan bir duygu, bir tavır.
insani tavırlar olarak isimlendirdiklerimizin çoğu bize kısa zamanda fayda sağlayacağını umduğumuz şeyler. geri dönüşü olmayacak hiçbir iyilik insanlık için bir anlam ifade etmiyor. cesaret gösterdiğimiz anlarda bile tehlikenin boyutunu hesaplıyoruz önce. kendimizi güvende hissettiğimiz an cesur bir insana dönüşmek bize çok kolay geliyor.
insan yaptığı her şeyi insani bir şekilde yapıyor. yaşam da tam insanın hak ettiği şekilde akıp gidiyor. insani ilerleyişinde yaşam bize en çok kan ve göz yaşı sunuyor. bizim ise fazlasını istemeye hakkımız yok. bu tepetaklak yürüyüşte yaşam bize önceden yaptığımız her şey sonucunda bize ayrılmış olan koltuğa kadar eşlik ediyor. elindeki fenerle bize gösterdiği koltuk hak ettiğimiz yer, fenerin ucuz pille zayıflamış ışığı görüp görebileceğimiz tek aydınlık. yer göstermelerde bahşiş mecburi.
yaşamın insani olmayan ilerleyişinde size ait olduğu kadarını alın. üstü kalsın.
insani; insanca, insana dair, insanlığa yakışır olan, iyilik olarak yapılan, merhamet ve şefkat dolu bir tavırla anlamlarına gelirken olga tokarczuk da bu tanımı kabul ederek bu şekilde bir tespitte bulunmuş ve benim itirazım da tam bu noktada. insani sözü o kadar da olumlu anlamlar içermemektedir bana göre.
insani dediğimiz duyguları genelde olumlu anlamlar içeren sözcüklerden seçiyoruz. merhamet bu duygulardan biri ama insanların en yoksun olduğu duygu da bu aslında. insanoğlunun merhamet diye düşündüğü şey aslında anlık bir acıma duygusu olmaktan öteye geçemiyor. şefkati ya bize ait olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı ya da kendimizden güçsüz olduğunu düşündüklerimize karşı gösteriyoruz. hak bilirlik ise burda bahsedilmesine bile gerek olmayan bir duygu, bir tavır.
insani tavırlar olarak isimlendirdiklerimizin çoğu bize kısa zamanda fayda sağlayacağını umduğumuz şeyler. geri dönüşü olmayacak hiçbir iyilik insanlık için bir anlam ifade etmiyor. cesaret gösterdiğimiz anlarda bile tehlikenin boyutunu hesaplıyoruz önce. kendimizi güvende hissettiğimiz an cesur bir insana dönüşmek bize çok kolay geliyor.
insan yaptığı her şeyi insani bir şekilde yapıyor. yaşam da tam insanın hak ettiği şekilde akıp gidiyor. insani ilerleyişinde yaşam bize en çok kan ve göz yaşı sunuyor. bizim ise fazlasını istemeye hakkımız yok. bu tepetaklak yürüyüşte yaşam bize önceden yaptığımız her şey sonucunda bize ayrılmış olan koltuğa kadar eşlik ediyor. elindeki fenerle bize gösterdiği koltuk hak ettiğimiz yer, fenerin ucuz pille zayıflamış ışığı görüp görebileceğimiz tek aydınlık. yer göstermelerde bahşiş mecburi.
yaşamın insani olmayan ilerleyişinde size ait olduğu kadarını alın. üstü kalsın.
devamını gör...
hala açıp izlenen türk dizileri
hiçbiri. vakit değerli bir şey. tekrar tekrar dizi izleyecek vaktim olsa, daha önce izlemediğim bir diziye zaman ayırırım.
devamını gör...



