en iyi arkadaşa aşık olmak
sonu pişmanlıktır.
devamını gör...
eren bülbül
“iyi ki varsın” sözcüğünün ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatan altın saçlı çocuk. ölümsüzlük bir arayış değil, bir varoluştur. eren de kaldı işte iyikilerde... mekanı cennet olsun.
devamını gör...
kendinle aran nasıl sorunsalı
bugün iyiyiz. bir mutluluk var hanımefendinin üzerinde. insanlara gerektiğinden fazla değer vermemeyi öğrenmeye başladık sonunda.* bu mutluluk çok sürer mi? sanmam. ama olsun be sözlük. gece çok güzel değil mi?
devamını gör...
faruk nafiz çamlıbel
sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin
sana kafir dediler, diş biledim hak'ka bile
topladın saçtığı altınları yüzlerce elin
kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile.
sana çirkin demedim ben, kafir demedim
bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin
yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim
bu firar aklına nereden, ne zaman esti senin.
zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine
takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek.
sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine
seni aşkım canavarlar gibi takip edecek.
muhteşem dizelerin yazarıdır.
devamını gör...
back to the future radyo yayını
ilk güne özel progressive rock ağırlıklı olması, aslında bizlere melih bulu'yu anlama fırsatı verecektir.*
umarım uzun soluklu bir program olur ve bizler özgün müzikleri ve nina simon playlistlerini dinleme şansına erişiriz.
umarım uzun soluklu bir program olur ve bizler özgün müzikleri ve nina simon playlistlerini dinleme şansına erişiriz.
devamını gör...
birlikteliklerde ideal boy hesabı
yoktur öyle bir hesap olmaması gerekir. bir tane reklam vardı şişman kadın zayıf erkeğe sarılıyordu siyahi bir beyfendi beyaz bir hanımefendiye sarılıyordu kısa boylu birisi uzun boylu birisine sarılıyordu. hayatın aynı o reklamdaki gibi olması lazım işte .
devamını gör...
normal sözlük'ün 500.000 tanıma dayanması
kafa sözlük iflas etmiş haberlerinin yayılmasına sebep olacak başlıktır.
yoldaşın istiklalde mendil açması tarzında başlıklara hazır olun. artı anladığım kadarı ile 500 bininci tanım girildiğinde iko sözlüğü patlatacak.
güzel zaman geçirdik. hepinize teşekkürler...
yoldaşın istiklalde mendil açması tarzında başlıklara hazır olun. artı anladığım kadarı ile 500 bininci tanım girildiğinde iko sözlüğü patlatacak.
güzel zaman geçirdik. hepinize teşekkürler...
devamını gör...
normal sözlük’te yazar olmak
üsteki yazara katılmadığım sözlük, alttaki yazar için de sağlık sıhhat diliyorum. *
devamını gör...
yazar mahlaslarının öteki dünya versiyonu
banucabirahiret
banucabirötekitaraf
banucabirkavrulmacalar *
banucabirötekitaraf
banucabirkavrulmacalar *
devamını gör...
toplu taşıma araçlarında gıcık olunan tipler
benimdir.
öncelikle ona taşıma aracı demeye dilim varmıyor çünkü burası kendi kuralları, kültürü ve dili olan bir mikro yaşam alanı.
neyse efendim girdisi çıktısı oturdusu kalktısı günde en iyi ihtimalle iki saatimi metrobüs ve duraklarında geçiriyorum. geçenlerde zaten şehircenek bir kriz yaşamışız, metrobüs kazası yüzünden avcılar mahşer yerine dönmüş, sinirler gergin. bu yüzden en çok oturma ihtimalim olan bölgeye konuşlanmışım başında dikildiğim amca her telefonu cebine attığında aha şimdi kesin kalkıyor diye bi heyecanlanıyorum bi çöküyorum; duygu durumumu uçlarda seyrettiriyor amca. kalktıydı kalkmadıydı, orta kısımda mı bekleseydim, cevizlibağ'da inip aktarma mı yapsam gibi deli sorular arasında amca sonunda kalktı.
mutlu minik bir tavşan gibi koltuğa zıpladım, bi güzel kuruldum, önümdeki yarım saati nasıl değerlendirsem diye düşünüyorum. sabah acele ile çıktığım için kulaklıklarımı ve kindle'mı unutmuşum. o zaman neden metrobüste oturuyor olmanın muhteşem nimetlerinden faydalanıp biraz şeker patlatmıyorum ki diyip cep telefonumda oyun oynamaya başladım. ancak bu saadetim başımda vicdan azabı gibi dikilen arkadaşla son buldu. kendisi çıkarttı çantasından açtı kitabını ayakta okumaya başladı. bir taraftan da beni sığ hissettiren bakışlar atıyor telefonumun ekranına. mahalle baskısına dayanamayıp oyunu kapattım.. yeaa aslında ben de kitap okuyorum ancak bugün yanıma almamışım havasıyla sözlüğü açtım. hani sözlükte uzun uzun girdiler okuyayım da sığır gibi görünmeyeyim bari diye. tabii sözlükte oradan oraya dolanırken hep goygoylu girdiler. başlamışım kikirdemeye. yemin ederim çölde susamış insanın önünde suyu yere döken adam gibi hissettim kendimi.
neyse efenim az ciddi girdiler, bilimsel araştırmalar falan paylaşalım yaa lütfen. bak rica ediyorum. sonra metrobüste sığır gibi gözüken biz oluyoruz ama. ayıp oluyor yani.
ayrıca ayakta kitap okumak ney ya. insan gibi oturarak okuyun. millete vicdan yaptırmayın.
öncelikle ona taşıma aracı demeye dilim varmıyor çünkü burası kendi kuralları, kültürü ve dili olan bir mikro yaşam alanı.
neyse efendim girdisi çıktısı oturdusu kalktısı günde en iyi ihtimalle iki saatimi metrobüs ve duraklarında geçiriyorum. geçenlerde zaten şehircenek bir kriz yaşamışız, metrobüs kazası yüzünden avcılar mahşer yerine dönmüş, sinirler gergin. bu yüzden en çok oturma ihtimalim olan bölgeye konuşlanmışım başında dikildiğim amca her telefonu cebine attığında aha şimdi kesin kalkıyor diye bi heyecanlanıyorum bi çöküyorum; duygu durumumu uçlarda seyrettiriyor amca. kalktıydı kalkmadıydı, orta kısımda mı bekleseydim, cevizlibağ'da inip aktarma mı yapsam gibi deli sorular arasında amca sonunda kalktı.
mutlu minik bir tavşan gibi koltuğa zıpladım, bi güzel kuruldum, önümdeki yarım saati nasıl değerlendirsem diye düşünüyorum. sabah acele ile çıktığım için kulaklıklarımı ve kindle'mı unutmuşum. o zaman neden metrobüste oturuyor olmanın muhteşem nimetlerinden faydalanıp biraz şeker patlatmıyorum ki diyip cep telefonumda oyun oynamaya başladım. ancak bu saadetim başımda vicdan azabı gibi dikilen arkadaşla son buldu. kendisi çıkarttı çantasından açtı kitabını ayakta okumaya başladı. bir taraftan da beni sığ hissettiren bakışlar atıyor telefonumun ekranına. mahalle baskısına dayanamayıp oyunu kapattım.. yeaa aslında ben de kitap okuyorum ancak bugün yanıma almamışım havasıyla sözlüğü açtım. hani sözlükte uzun uzun girdiler okuyayım da sığır gibi görünmeyeyim bari diye. tabii sözlükte oradan oraya dolanırken hep goygoylu girdiler. başlamışım kikirdemeye. yemin ederim çölde susamış insanın önünde suyu yere döken adam gibi hissettim kendimi.
neyse efenim az ciddi girdiler, bilimsel araştırmalar falan paylaşalım yaa lütfen. bak rica ediyorum. sonra metrobüste sığır gibi gözüken biz oluyoruz ama. ayıp oluyor yani.
ayrıca ayakta kitap okumak ney ya. insan gibi oturarak okuyun. millete vicdan yaptırmayın.
devamını gör...
şibumi
"hel ona aslında önemli olanın bu 'küçük' hareketler olduğunu belki söyleyebilirdi. terbiye her zaman için merhametten de, sadakatten de, yardımdan da, içtenlikten de daha güvenilir bir şeydi. tıpkı hak yememenin, karşıdakine eşit şans tanımanın, adaletten önemli olması gibi. büyük sayılan değerler, baskı altına girdiklerinde türlü mantık oyunlarıyla çözülüverirlerdi. ama terbiye terbiyeydi. koşullar ne olursa olsun, hiçbir zaman değişmezdi." (s. 351).
şimdi düşünüyorum da sanki çok sayıda kitabı birlikte okumuşum gibi. üstelik bu kitapların hepsi çok güzeldi.
devamını gör...
derdini söyledi derdimden utandım
rahatsız ukdesi
herkesin dayanılabilirlik derecesi ve bakış açısı farklı.ben en ufak şeyde yıkılırken, karşımdaki koca koca dağları sırtlıyor olabilir.
bir an 'başlarım kendi derdime be!' desem de hissedilen acı değişmiyor.
yani anlık utanırım ama geçer, çünkü canımı yakan benim derdim.
herkesin dayanılabilirlik derecesi ve bakış açısı farklı.ben en ufak şeyde yıkılırken, karşımdaki koca koca dağları sırtlıyor olabilir.
bir an 'başlarım kendi derdime be!' desem de hissedilen acı değişmiyor.
yani anlık utanırım ama geçer, çünkü canımı yakan benim derdim.
devamını gör...
ayazma
rumlara göre kutsal sayılan çeşme ve göllere denir. kutsal anlamına gelen 'hagia' ve su anlamına gelen 'ma' nın birleşmesi ile oluşmuştur.
devamını gör...
regl ağrısı
bakın dostlar, regl ağrısı kadından kadına değişiklik gösterir. kimisi hiç ağrı çekmeden, rahatça geçirirken; kimisi* ağrıdan yataklara düşebilir. bu ağrının sebebi genetik, psikolojik ya da belirli rahatsızlıklardan dolayı olur. öyle basit bir şey değil maalesef. bugün kütüphaneyi düzenlerken ayakta bir kramp girdi, yemin ediyorum yığılıp kalmamak için kendimi zor tuttum. o şekilde nasıl eve geldim, nasıl üstümü değiştirip kendimi yatağa attım hatırlamıyorum bile. ağrıyor ulan, ağrıyor. deli gibi ağrıyor!!!
not: biz bunu her ay çekiyoruz, her ayyy!
not: biz bunu her ay çekiyoruz, her ayyy!
devamını gör...
aşık olma isteği
sürekli var olan fakat hiçbir zaman gerçekleşmeyen
devamını gör...
kurban bayramınız kutlu olsun
bayramınız mübarek olsun canım yazar arkadaşlarım. nice mutlu, tatlılı, şekerli, gülümsemeli bayram diliyorum.
devamını gör...
meja'nın rozet almama sorunsalı
devamını gör...
yılmaz özdil
'atatürk üzerinden para kazanan yazar ' tanımına nail olmuş, cesur , cumhuriyetçi, özgürlükçü yazarımız.
ne demek atatürk üzerinden para kazanmak, anlamış değilim.
geçen yıllarda çıkardığı bir kitap üzerinden yaftalanan yazarın bu kitabı,
farklı bir anlam katmak için 1881 adeti koleksiyon kategorisinde dizayn edip piyasaya sürüldü. fiyatı 2500 lira idi.
bu ülkede 1881 tane atatürk sevgisi, atatürk hayranı, bunu farklı biçimde gösterme arzusunda olan kişi olamaz mı? eğer param olsaydı, kağıdı, baskısı, dizaynı, her şeyi farklı ve özel olan bu kitabı ben de alıp kitaplığımda sergilemekten mutlu olurdum doğrusu.
ıçerik olarak aynı kitap, normal baskı haliyle 22 lira şu anda hala satılıyor piyasada .gittim ondan aldım, bu kadar basit.
haa, tüm kitap o şekilde çıkar ve piyasaya sürülürdü, tüm eleştirilere ben de katılırdım .
ayrıca kitabın çıktığı andan iki aylık süre içinde rekor kirarak 1 milyon 150 bin adet sattığını da dikkatlere sunmak isterim .
adam milyonlarca satan bir kitaba imza atti, sembolik 1881 tanesi olay oldu.
ayrıca bu kitabın ozel serisinden elde edilen gelirle, köy okullarına çocuk kitapları gönderileceğini de söylemesine rağmen,
yapılanı sırf karalamak adına yola çıkanların, kulaktan dolma dedikodularla yorum yaptığı başlık.
buradan
ne demek atatürk üzerinden para kazanmak, anlamış değilim.
geçen yıllarda çıkardığı bir kitap üzerinden yaftalanan yazarın bu kitabı,
farklı bir anlam katmak için 1881 adeti koleksiyon kategorisinde dizayn edip piyasaya sürüldü. fiyatı 2500 lira idi.
bu ülkede 1881 tane atatürk sevgisi, atatürk hayranı, bunu farklı biçimde gösterme arzusunda olan kişi olamaz mı? eğer param olsaydı, kağıdı, baskısı, dizaynı, her şeyi farklı ve özel olan bu kitabı ben de alıp kitaplığımda sergilemekten mutlu olurdum doğrusu.
ıçerik olarak aynı kitap, normal baskı haliyle 22 lira şu anda hala satılıyor piyasada .gittim ondan aldım, bu kadar basit.
haa, tüm kitap o şekilde çıkar ve piyasaya sürülürdü, tüm eleştirilere ben de katılırdım .
ayrıca kitabın çıktığı andan iki aylık süre içinde rekor kirarak 1 milyon 150 bin adet sattığını da dikkatlere sunmak isterim .
adam milyonlarca satan bir kitaba imza atti, sembolik 1881 tanesi olay oldu.
ayrıca bu kitabın ozel serisinden elde edilen gelirle, köy okullarına çocuk kitapları gönderileceğini de söylemesine rağmen,
yapılanı sırf karalamak adına yola çıkanların, kulaktan dolma dedikodularla yorum yaptığı başlık.
buradan
devamını gör...


