normal sözlük yazarlarının şiirleri
çok fazla olasılık var
hepsinde de birer boşluk
tıpkı rüyadan uyanmak gibiydi gidişin
bir vardı bir yok oluş.
hepsinde de birer boşluk
tıpkı rüyadan uyanmak gibiydi gidişin
bir vardı bir yok oluş.
devamını gör...
divan-ü lügati't türk
türkçe’nin ilk sözlüğü ve dilbilgisi kitabıdır. türk dilini araplara öğretmek amacıyla arapça olarak yazılmıştır. türklerin örf ve göreneklerine de bu sözlükde değinilmiştir ve o zamanın türk dünyasını gösteren bir haritada eklenmiştir.
tarih derslerinin sınavlarında, öğretmenlerin mutlaka yılda bir kere sorduğu ilk sözlük de diyebiliriz.
tarih derslerinin sınavlarında, öğretmenlerin mutlaka yılda bir kere sorduğu ilk sözlük de diyebiliriz.
devamını gör...
tıynet
yaradılış, huy anlamına gelen kelime. yanlış şekilde tıyniyet olarak kullananlar görülmüştür.
devamını gör...
ayı
türkiye'de de bol bol bulunan canlı.
çok ayı görülen yerlerde yaşlılar hep şunu söylerler; "ne yaparsan yap, ayıdan tokat yeme"
saldırıya uğrasan bile gerekirse çantayı, kolu vs ağzına ver ama o tokadı yeme.
hayvanın (özellikle bir boz ayıysa) kocaman pençeleri var ve gerçekten inanılmaz sert vuruyor. hani "yarısı boşa gider" derler ya, aynı hesap.
o kadar kuvvetli ki o pençeyi yediğiniz zaman sizi boydan boya yarıp kemiklerinizi kırar, iç organlarınızı döker. boynunuza isabet ettirirse direk olarak kafanızı koparabilir.
pençelerini bilemek için vurduğu ağaç şu şekildedir;

yakınlarda yavruları yoksa genelde insanlardan çekinir ve uzak dururlar, yüksek sesle bağırınca genellikle kaçarlar, ancak saldırmaya karar verirlerse gerçekten tam bir ölüm makinasına dönüşürler.
yatişkin bir boz ayı 600 kiloya ulaşabilir ve full kastan oluşur. buna rağmen bir at kadar hızlı koşar. koku alma duyuları köpeklerinki kadar keskindir, (bazı cinsleri) ağaçlara çıkabilirler. en azından 10 insan kadar güçlülerdir. korkunç bir ısırma kuvvetleri, dev gibi penceleri ve dişleri vardır. sizi gerçekten öldürmeye karar verirse kendisinden kaçmanız bile çok zordur. yakalar ve sikertir.
the revenant'da, ayı saldırısı oldukça iyi betimlenmiştir.
dikkatli olmakta fayda var.
çok ayı görülen yerlerde yaşlılar hep şunu söylerler; "ne yaparsan yap, ayıdan tokat yeme"
saldırıya uğrasan bile gerekirse çantayı, kolu vs ağzına ver ama o tokadı yeme.
hayvanın (özellikle bir boz ayıysa) kocaman pençeleri var ve gerçekten inanılmaz sert vuruyor. hani "yarısı boşa gider" derler ya, aynı hesap.
o kadar kuvvetli ki o pençeyi yediğiniz zaman sizi boydan boya yarıp kemiklerinizi kırar, iç organlarınızı döker. boynunuza isabet ettirirse direk olarak kafanızı koparabilir.
pençelerini bilemek için vurduğu ağaç şu şekildedir;

yakınlarda yavruları yoksa genelde insanlardan çekinir ve uzak dururlar, yüksek sesle bağırınca genellikle kaçarlar, ancak saldırmaya karar verirlerse gerçekten tam bir ölüm makinasına dönüşürler.
yatişkin bir boz ayı 600 kiloya ulaşabilir ve full kastan oluşur. buna rağmen bir at kadar hızlı koşar. koku alma duyuları köpeklerinki kadar keskindir, (bazı cinsleri) ağaçlara çıkabilirler. en azından 10 insan kadar güçlülerdir. korkunç bir ısırma kuvvetleri, dev gibi penceleri ve dişleri vardır. sizi gerçekten öldürmeye karar verirse kendisinden kaçmanız bile çok zordur. yakalar ve sikertir.
the revenant'da, ayı saldırısı oldukça iyi betimlenmiştir.
dikkatli olmakta fayda var.
devamını gör...
yeni bir insanla tanışmaya üşenmek
hayal kırıklığına uğramamak için yapılan davranıştır.
devamını gör...
elin oğlu aldığın diplomaya değil yaptığın pilava bakar
elin oğlu eş değil aşçı alsın o zaman. yemek yapmak kadının görevi değil midesi olan herkesin öğrenmek zorunda olduğu iştir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
gomercan'ın hançeri sapladığı yayın...
devamını gör...
şarkılarda geçen acımasız cümleler
''evet dedi ben de seni aldattım.
bir kez de değil üstelik
çünkü beni çok kanattın
çok sevdiğim bir yalandın.''
bir kez de değil üstelik
çünkü beni çok kanattın
çok sevdiğim bir yalandın.''
devamını gör...
90'lar aşığı yazarlar
hem 90lar aşığı hem müziksiz duramayan, bu zamanın çıkan hoş müziklerini dinleyenleri de alır mısınız bu başlığa, ona göre gelicem.
devamını gör...
sevildiğini anlamanın yolları
anlamanın bir yolu yoktur.
sevgi ne kadar gizlemeye çalışsan da dışarı fışkıran bir şeydir. her hücrene kadar hissedersin zaten.
sevgi anlaşılır değil hissedilebilir bişeydir dostlar.
sevgi ne kadar gizlemeye çalışsan da dışarı fışkıran bir şeydir. her hücrene kadar hissedersin zaten.
sevgi anlaşılır değil hissedilebilir bişeydir dostlar.
devamını gör...
emin alper
sinemasını adım adım ileriye taşıyan, oyuncu yönetimini çok başarılı bulduğum yönetmendir.
ilk filmi tepenin ardı; taşra öyküsünü art house film temposu gibi değil de hareketli bir tempoda çekmesi takdir edilesi bir durumdur. bunu yaparken de metaforik anlatımdan kaçmaması, kalıplara sığmayan bir yönetmen olduğunu kanıtlar niteliktedir.
ikinci filmi abluka; ilk filminden sonra yeni bir taşra sinemacısı doğuyor diyecektik ki abluka'yla karşımıza çıktı emin alper. şehirde geçen bir hikâye olmasına karşın burada da şehirde yaşayan taşralıları işlemiştir. filmde işlenen karakterlerin psikolojileri o kadar sarsıcı aktarılmış ki katarsis duyumunu iliklerine kadar hissettiriyor izleyiciye. sinematografi tarafında kullanılan karanlık tonlar ve yoğun sis ile de bunu pekiştiriyor.
üçüncü filmi kız kardeşler; ustalık eseri niteliğinde, kusursuz bir iş çıkmış burada. senaryodan, oyunculuklara, görüntü yönetiminden, kurguya kadar her şey üst düzey seviyede yapılmış. bu filmi diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise sinematografisi. her sahne bir tablo ciddiyetiyle mükemmel açılarda çekilmiş. renk kullanımı, tonlamalar da bunu tasdikler nitelikte. bu film özelinde genç oyuncu kayhan açıkgöz'e değinmesek olmazdı. çoban rolüyle sergilemiş olduğu oyunculukla insanüstü bir performans sergilemiştir.
ilk filmi tepenin ardı; taşra öyküsünü art house film temposu gibi değil de hareketli bir tempoda çekmesi takdir edilesi bir durumdur. bunu yaparken de metaforik anlatımdan kaçmaması, kalıplara sığmayan bir yönetmen olduğunu kanıtlar niteliktedir.
ikinci filmi abluka; ilk filminden sonra yeni bir taşra sinemacısı doğuyor diyecektik ki abluka'yla karşımıza çıktı emin alper. şehirde geçen bir hikâye olmasına karşın burada da şehirde yaşayan taşralıları işlemiştir. filmde işlenen karakterlerin psikolojileri o kadar sarsıcı aktarılmış ki katarsis duyumunu iliklerine kadar hissettiriyor izleyiciye. sinematografi tarafında kullanılan karanlık tonlar ve yoğun sis ile de bunu pekiştiriyor.
üçüncü filmi kız kardeşler; ustalık eseri niteliğinde, kusursuz bir iş çıkmış burada. senaryodan, oyunculuklara, görüntü yönetiminden, kurguya kadar her şey üst düzey seviyede yapılmış. bu filmi diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise sinematografisi. her sahne bir tablo ciddiyetiyle mükemmel açılarda çekilmiş. renk kullanımı, tonlamalar da bunu tasdikler nitelikte. bu film özelinde genç oyuncu kayhan açıkgöz'e değinmesek olmazdı. çoban rolüyle sergilemiş olduğu oyunculukla insanüstü bir performans sergilemiştir.
devamını gör...
izmir denince akla gelenler
an itibariyle yanan şehir, allah dışarda çalışanların yardımcısı olsun, nem ve güneş hayattan bezdirdi, sınavdaki gençler sadece sorular ile değil sıcak ve nem ile boğuşuyor dur.
devamını gör...
ömer bin abdülaziz
“hayatım boyunca sabahtan akşama oruç tutsam, akşamdan sabaha namaz kılsam, bir mazluma taraf olmasam, vallahi yakamı kurtaramam.” sözünün sahibi ve hz. ömer’in torunu ümmü asım’ın oğlu.
devamını gör...
yüksek lisans
lisansı bitirip ' yok arkadaş bu yetmez bana' deyip 2 yıl daha okumak isteyen idealist kişilerin tercihidir. koçum o kadar kolay mıydı okumak? bak daha sınava giremiyoruz erteleniyor.
devamını gör...
bir günün 36 saat olması gerekliliği
günde 5 saat uyumama rağmen anlamsız bir zaman yetmezliği içerisinde olduğumu fark etmem sonucunda ulaştığım tespittir.
buna rağmen buraya ayırdığım zamana şaşmıyor değilim. şimdi podcast'i, radyosu, dergisi, ksp derken bunu iliklerime kadar hissedeceğime de eminim.
saatleri ayarlama enstitüsü'nde ki nuri efendi mi el atar yoksa direkt türkiye uzay ajansımı çözer bilemiyorum ancak bir ayar verilmesi şart durumdur.
buna rağmen buraya ayırdığım zamana şaşmıyor değilim. şimdi podcast'i, radyosu, dergisi, ksp derken bunu iliklerime kadar hissedeceğime de eminim.
saatleri ayarlama enstitüsü'nde ki nuri efendi mi el atar yoksa direkt türkiye uzay ajansımı çözer bilemiyorum ancak bir ayar verilmesi şart durumdur.
devamını gör...
üniversitedeki kadınların yüzde 70’i başörtülü değilse orada özgürlük yoktur
yine bir yerlerde benim türbanlı bacım mağdur olmuş dedirten olay. el alem güne kahvaltıyla başlar, biz türbanlı demogojisiyle. hiç bitmiyor mk.
üç üstteki yazar benden önce davranmış. bu ülkede kız çocuklarını okutmayanlar genellikle dindar denilen kesimdi. okuyacak da ne olacak, üniversiteye gitsin de komünist mi olsun, kötü kadın(küfür yasak anladınız siz) mı olsun fikirleriyle kızları okula göndermediler. tabi bir de nasılsa evlenip ele gidecek, yapılan masraf boşa yatırım fikri de vardı.
ayrıca hanımefendiye karşı tez olarak diyorum ki; bir ülkedeki kadınların yüzde 70'i başörtülü ise orada özgürlük yoktur.
üç üstteki yazar benden önce davranmış. bu ülkede kız çocuklarını okutmayanlar genellikle dindar denilen kesimdi. okuyacak da ne olacak, üniversiteye gitsin de komünist mi olsun, kötü kadın(küfür yasak anladınız siz) mı olsun fikirleriyle kızları okula göndermediler. tabi bir de nasılsa evlenip ele gidecek, yapılan masraf boşa yatırım fikri de vardı.
ayrıca hanımefendiye karşı tez olarak diyorum ki; bir ülkedeki kadınların yüzde 70'i başörtülü ise orada özgürlük yoktur.
devamını gör...
cyberpunk
bilim kurgunun bir alt türü olarak ortaya çıkan ve teknolojik gelişmelerin çok ileri olmasına rağmen yaşam şartlarının bir o kadar zor ve adaletsizliğin çok fazla olduğu bir ortamda geçen düzeni anlatan eserlerdir.
devamını gör...
utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim de siz ondan da anlamazsınız ki
şahane bir hababam sınıfı repliğidir.
devamını gör...
artı oy veren yazarın profilini incelemek
ufak çaplı stalker'lık yapıyorum, evet..
devamını gör...
