yazarların koleksiyonunu yaptığı şeyler
mizah dergisi koleksiyonu.
l- manyak, lombak, kemik, fermuar, uykusuz , penguen, hortlak, naber dergilerinden oluşan sağlam bir koleksiyonum var. bunların dışında emrah ablak'ın tübitak serisi ciltleri, umut sarıkaya'nın işimdeyim gücümdeyim ciltleri ve benim de söyleyeceklerim var serisi, memo tembelçizer'in l- manyak şehitleri ve lombak sehitleri ciltleri, bülent üstün'ün kötü kedi şerafettin ciltleri, bir de ferhan şensoy'un tüm kitapları.
l- manyak, lombak, kemik, fermuar, uykusuz , penguen, hortlak, naber dergilerinden oluşan sağlam bir koleksiyonum var. bunların dışında emrah ablak'ın tübitak serisi ciltleri, umut sarıkaya'nın işimdeyim gücümdeyim ciltleri ve benim de söyleyeceklerim var serisi, memo tembelçizer'in l- manyak şehitleri ve lombak sehitleri ciltleri, bülent üstün'ün kötü kedi şerafettin ciltleri, bir de ferhan şensoy'un tüm kitapları.
devamını gör...
balonla beş hafta
fransız yazar jules verne'nin 1862'de yayımladığı ilk eserdir. edgar allen poe'dan etkilenerek yazdığı bu kitap sayesinde sanatçı meşhur olmuştur. doktor fergusson'un bir sıcak hava balonuyla afrika'daki gezisini anlatan eser, sanatçının bilim romanı türünde öncü eser olmuştur. eserin üzerinden yüz yıl geçince aynı adla ırwin allen yönetmenliğinde bir filmi de çekilmiştir.
devamını gör...
güzel kalçalı kıza yol verip arkadan izlemek
yok yok sen geç ben sana bakim denilebilir.asla bu tuzağa düşülmemeli,iyi niyet sorgulanmalıdır.zaman kötü.
devamını gör...
kripto para
güvenmek salaklıktır. anlık trade için deneyenleri kar marjından dolayı anlayabiliyorum ama tüm varlığının %50'sinden fazlasını buraya yatırmak ahmaklıktır. risk ne kadar yüksekse kar almakta o kadar yüksek olur genelde ama bu risk bir kaç günlük ve saatten fazlası kusura bakmayın aptallıktır. henüz ülkelerde denetimi dahi olmayan aracı kurumlara güvenerek paranızı yatırıyorsunuz sonra millet bizi dolandırdı diyorsunuz.
devamını gör...
unutulmayan lise anıları
okulun asansörünü tamire gelen abilerin okulun tavanının kapısını açık unutması sonucu bir sene boyunca okul tavanında sigara içmemizdir. bütün hocalar bizi dışarda düşünürken biz içerde sigara içiyorduk çok havalıydı. seneler sonra bile gururla hatırlayacağım.
devamını gör...
riff cohen
israilli şarkıcı ama genelde şarkıları fransızca. dil fransızca, müziğin de ortadoğu'nun izleri, tipi türk gibi.. zaten kendi ülkesi dışında en çok türkiye de dinleniliyor. bu çılgın, doğal, enerjik hatunu genelde moralim bozukken dinliyorum. şarkı sözlerinde pek bir cacık yok. genelde basit sözler lakin yaptığı müzik acayip güzel. tipi, tarzı çok özgün. klipleri çok samimi, görsen gel abla şurada etli pide yiyelim dersin.
şuraya en popüler şarkısını iliştireyim.
enerjiye gel..
şuraya en popüler şarkısını iliştireyim.
enerjiye gel..
devamını gör...
yazarların kötü olduklarında aradıkları ilk kişi
kimse. ketumluktan acı çekerek ölüyorum.
devamını gör...
platon ve herakleitos'un mitolojiye bakış açıları
ilkin söz vardı, der kitap. bunu platon duysa, söz mü, hangi söz, diye sorar.
platon gibi bir filozof da mythos'u gerçeklerle ilişkisiz, uydurma, boş ve gülünç bir masal diye tanımlar. platon, bu tür mitsel bir dinin rasyonel bir temelden yoksun olduğunu, çünkü bu dinin taraftarları tarafından inandıkları şey için hiçbir kanıt veya neden sunulmadığını iddia eder. platon’un dini her şeyden önce rasyonel kanaatlere, entelektüel inançlara, gerçeklere dayanır.
herakleitos düzyazıyla dile getirir düşüncesini. platon'un tutumu daha da ibret vericidir. homeros'u tanrılar üstüne yalanlar uydurdu, topluma zararlı efsaneler düzdü-diye suçlamakla başımızı şişiren bu filozof "devlet", ya da "gorgias" gibi en önemli dialoglarının sonunda gerçeğin gerçeğini, tanrılar katındaki hakikati gözümüzün önüne sermek, fiziküstü kanıtlarla tanımlamak istedi mi, bir mythos uydurur. ne yapsın ki mythos'tan ayrı düşünemez, düşüncesi mythos kalıbına kendiliğinden girer. mythos yunan düşüncesiyle özdeştir denebilir hem yalnız yunan mı, insan düşüncesi ve onun ürettiği dille özdeş olsa gerek ki, homeros'tanbugüne dünya sanatçıları mythos'u kendilerine tükenmez bir esin kaynağı olarak almışlardır. mythos, çok tanrılı bir dinintanrıları üstüne anlatılan efsane, mythologia da bu efsanelerin bir araya geldiği kitap olduğuna göre, mythologia ilkçağın din kitabı olmak gerek, oysa değildir ve hiçbir zaman olmamıştır. çünkü bu efsaneler inanç - tek tanrılı dinlerde söz konusu edilen inanç - düzeyine yükselmemiştir. sözlü ya da yazılı yazın ve sanat kollarının hepsinde durmadan konu edinilip işlenen ve işlendikçe değişen mythos'lar ne kadar ozan, yazar, sanatçı varsa, o kadar biçim almış, bu nedenle hiçbir zaman belli bir dinin tek kitabı halinde toplanamamıştır. böyle bir çeşitlilik, böylesine öğreti ve yöntem yokluğu, bu tür başıboşluk, özgürlük ve özerklik başka hiçbir din ve efsanelerinde görülmemiştir. ilkçağ mythos'u layiktir, din adamının değil, sanatçının uğraşıdır, onun anlamı, yön ve biçimi din alanında verilmez, sanat alanında verilir. asıl yaratıcısı da sözdür ve söz ustasıdır. asıl gerçek insan sözünün içinde, özünde, şiirindedir. bunu anladığı içindir ki, ilkçağ insanı sözle birbirinden renkli, büyüleyici ve inandırıcı yapıtlar yaratabilmiş ve sözün bir kitap içinde donmasını önleyerek, çağdan çağa, insan kanı gibi sıcak sıcak akmasını, böylece canlılığını sonsuzluğa dek aktarmasını sağlamıştır.
platon gibi bir filozof da mythos'u gerçeklerle ilişkisiz, uydurma, boş ve gülünç bir masal diye tanımlar. platon, bu tür mitsel bir dinin rasyonel bir temelden yoksun olduğunu, çünkü bu dinin taraftarları tarafından inandıkları şey için hiçbir kanıt veya neden sunulmadığını iddia eder. platon’un dini her şeyden önce rasyonel kanaatlere, entelektüel inançlara, gerçeklere dayanır.
herakleitos düzyazıyla dile getirir düşüncesini. platon'un tutumu daha da ibret vericidir. homeros'u tanrılar üstüne yalanlar uydurdu, topluma zararlı efsaneler düzdü-diye suçlamakla başımızı şişiren bu filozof "devlet", ya da "gorgias" gibi en önemli dialoglarının sonunda gerçeğin gerçeğini, tanrılar katındaki hakikati gözümüzün önüne sermek, fiziküstü kanıtlarla tanımlamak istedi mi, bir mythos uydurur. ne yapsın ki mythos'tan ayrı düşünemez, düşüncesi mythos kalıbına kendiliğinden girer. mythos yunan düşüncesiyle özdeştir denebilir hem yalnız yunan mı, insan düşüncesi ve onun ürettiği dille özdeş olsa gerek ki, homeros'tanbugüne dünya sanatçıları mythos'u kendilerine tükenmez bir esin kaynağı olarak almışlardır. mythos, çok tanrılı bir dinintanrıları üstüne anlatılan efsane, mythologia da bu efsanelerin bir araya geldiği kitap olduğuna göre, mythologia ilkçağın din kitabı olmak gerek, oysa değildir ve hiçbir zaman olmamıştır. çünkü bu efsaneler inanç - tek tanrılı dinlerde söz konusu edilen inanç - düzeyine yükselmemiştir. sözlü ya da yazılı yazın ve sanat kollarının hepsinde durmadan konu edinilip işlenen ve işlendikçe değişen mythos'lar ne kadar ozan, yazar, sanatçı varsa, o kadar biçim almış, bu nedenle hiçbir zaman belli bir dinin tek kitabı halinde toplanamamıştır. böyle bir çeşitlilik, böylesine öğreti ve yöntem yokluğu, bu tür başıboşluk, özgürlük ve özerklik başka hiçbir din ve efsanelerinde görülmemiştir. ilkçağ mythos'u layiktir, din adamının değil, sanatçının uğraşıdır, onun anlamı, yön ve biçimi din alanında verilmez, sanat alanında verilir. asıl yaratıcısı da sözdür ve söz ustasıdır. asıl gerçek insan sözünün içinde, özünde, şiirindedir. bunu anladığı içindir ki, ilkçağ insanı sözle birbirinden renkli, büyüleyici ve inandırıcı yapıtlar yaratabilmiş ve sözün bir kitap içinde donmasını önleyerek, çağdan çağa, insan kanı gibi sıcak sıcak akmasını, böylece canlılığını sonsuzluğa dek aktarmasını sağlamıştır.
devamını gör...
güçlü kadın
güçlü olmak çok yüceltilen bir kavram. bazen insan sadece hissettiği gibi davransa daha iyi olmaz mı diyorum.? sonra kendine gelip, çözmen gereken bir sürü sorunu görünce zorunlu olarak ayağa kalkıyorsun.
hayatta eyvallahı olmayan kadındır. çoğundan, toplumsal cinsiyet rollerine aykırı davrandiğı için korkulur.
hayatta eyvallahı olmayan kadındır. çoğundan, toplumsal cinsiyet rollerine aykırı davrandiğı için korkulur.
devamını gör...
daddy (yazar)
bilgi küpü, objektif yazar. hep yazmalıdır. var olsun.
devamını gör...
canını acıtan en kötü şey
yaşanması mümkün olmayan şeylerin, yaşamasının imkansız olduğunu bilmektir.
devamını gör...
sözlüğe girince hiç bildirim görmemek
bu durum beni çok üzüyor..... alındım, gücendim.....
devamını gör...
bilgi kategorisi
beklediğim ve tebrik ettiğim hareket olmuş.
bilimsel başlıklara her zaman katkıda bulunmayı seviyorum.
bu başlıklara katkıda bulunan, bulunacak olan arkadaşları da şimdiden takdir ediyorum.
bilimsel başlıklara her zaman katkıda bulunmayı seviyorum.
bu başlıklara katkıda bulunan, bulunacak olan arkadaşları da şimdiden takdir ediyorum.
devamını gör...
mutlu eden basit şeyler
çikolata alınması. çocuklar gibi şen oluyorum
devamını gör...
dikkat dağınıklığını engelleme yolları
sessiz bir ortam demiyorum tabiki de , en sağlıklı olanı ne çok gürültülü ne de çok sessiz olacak bir ortam da dikkat dağınıklığı engellenir.
devamını gör...
pisa kulesi
pisa kulesi italya'nın kuzeyindeki toskana bölgesinde yer alan pisa şehrinde bulunuyor. pisa kulesi katedrali'nin çan kulesi olarak 1173 yılında inşaa edilen yapıdır.bizde pizza kulesi olarak adlandırılsa da doğrusu pisa kulesidir. yapımı 199 yıl süren kule'nin 6 sütun dizisinden oluşan 8 katı mevcut.
8. katında ise 7 tane çan bulunuyor.
yaklaşık 15 bin ton ağırlığında olan pisa kulesi yumuşak bir zemin üzerine yapılmıştır. kule toprak yapısı ve temelinin güçlü olmamasının nedeniyle eğilmeye başlamıştır. kulenin eğriliği 4 metre 41 cm’dir.
yapımında birden fazla mimarın çalıştığı bilinen kule inşaasının tamamlanmasının ardından, zamanla eğilmeye başlamıştır.
pisa kulesinin yapımı 1173'te başlamıştır. 1178'de inşaatçılar kulenin 3. katına geldiklerinde kule eğilmeye başladı. kule her yıl milimetrenin onda yedisi kadar eğiliyor.
pisa kulesinin ilk katında 15, ondan sonraki 6 katında 30'ar sütun var.
dünya'nın en çok ziyaret edilen turistik yapılarından olan pisa kulesi, dünya mirasi listesinde yer alır.
italya’nın pisa şehrinde yer alan kulenin etrafındaki katedral, anıt mezarlığı ve vaftizhane de unesco listesi’nde yer alıyor.
8. katında ise 7 tane çan bulunuyor.
yaklaşık 15 bin ton ağırlığında olan pisa kulesi yumuşak bir zemin üzerine yapılmıştır. kule toprak yapısı ve temelinin güçlü olmamasının nedeniyle eğilmeye başlamıştır. kulenin eğriliği 4 metre 41 cm’dir.
yapımında birden fazla mimarın çalıştığı bilinen kule inşaasının tamamlanmasının ardından, zamanla eğilmeye başlamıştır.
pisa kulesinin yapımı 1173'te başlamıştır. 1178'de inşaatçılar kulenin 3. katına geldiklerinde kule eğilmeye başladı. kule her yıl milimetrenin onda yedisi kadar eğiliyor.
pisa kulesinin ilk katında 15, ondan sonraki 6 katında 30'ar sütun var.
dünya'nın en çok ziyaret edilen turistik yapılarından olan pisa kulesi, dünya mirasi listesinde yer alır.
italya’nın pisa şehrinde yer alan kulenin etrafındaki katedral, anıt mezarlığı ve vaftizhane de unesco listesi’nde yer alıyor.
devamını gör...
neolitik dönem
arkeolojik ve bilimsel açıdan neolitik dönem olarak adlandırılan ancak cilalı taş devri olarak da bilinen dönemdir.
insanlık tarihinin en önemli süreçlerinden biridir. çünkü toplayıcı ve avcı olan insanoğlu, bu dönemle beraber yerleşik hayata, bir düzene geçmeye başlamıştır.
aslında bir açıdan neolitik devrim dönemidir.
insanların yerleşik hayata geçmesiyle beraber arpa, buğday gibi o dönem yabani tahıl olarak görülen tahıllar ekilip biçilmeye başlandığı ve hayvanların evcilleşmeye başladığı bir dönem. * bu açıdan bakarsak aslında tarım devrimi de gerçekleşmiş oluyor.
insanların o dönemde göçebe yaşarken neden yerleşik hayata geçmeye karar verdikleri tam olarak hala çözüme kavuşmamış olsa da o dönemki coğrafya koşullarında pek çok farklı yerde yerleşik süreç başlamış.


yazı kaynağı : kendi hatırladığım notlarım.
resim : google.
insanlık tarihinin en önemli süreçlerinden biridir. çünkü toplayıcı ve avcı olan insanoğlu, bu dönemle beraber yerleşik hayata, bir düzene geçmeye başlamıştır.
aslında bir açıdan neolitik devrim dönemidir.
insanların yerleşik hayata geçmesiyle beraber arpa, buğday gibi o dönem yabani tahıl olarak görülen tahıllar ekilip biçilmeye başlandığı ve hayvanların evcilleşmeye başladığı bir dönem. * bu açıdan bakarsak aslında tarım devrimi de gerçekleşmiş oluyor.
insanların o dönemde göçebe yaşarken neden yerleşik hayata geçmeye karar verdikleri tam olarak hala çözüme kavuşmamış olsa da o dönemki coğrafya koşullarında pek çok farklı yerde yerleşik süreç başlamış.


yazı kaynağı : kendi hatırladığım notlarım.
resim : google.
devamını gör...
virginia woolf
virginia woolf 25 ocak 1882’de londra’da, victoria döneminde doğdu. babası o dönemin tanınmış yazarlarından sir leslie stephen’dı. virginia, eğitim eşitsizliği yüzünden hiçbir zaman okula gidemedi. victoria döneminin griliği, kuralcılığı onu her zaman sıktı.
annesi, o 13 yaşındayken öldü. virginia’ya göre bu, olabilecek en kötü şeydi.
çocuk yaşta üvey abisi tarafından taciz edildi ve bunu uzun süre sakladı.
virginia eşcinseldi ve bunu asla saklamadı. evlendiğinde bile açık etti.
1904 yılında bloomsbury grubuna katıldı. bu grup oldukça özgürlükçü ve yenilikçiydi. özellikle de cinsel devrim konusunda.
kitaplarını genellikle ayakta yazdı.
ablasıyla birlikteyken de ona özenerek şövale üzerinde resim çizer gibi yazmayı denedi.birçok kitabının kapağını ressam olan ablası vanessa bell hazırladı.
babasından pek hoşlanmazdı ama annesinin ölümünden sonra olduğu gibi, babasının ölümünden sonra da uzun süre toparlanamadı.
1912 yılında leonard woolf ile evlendi. bunu daha çok, kocası yayınevi sahibi olduğu ve kitaplarını yayımlayabileceği için yaptı.
kendisi bir feministti ve birçok kadına ilham veren şu sözleri söyledi: para kazanın, kendinize ait bir odanız olsun. yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın.
birçok yazara, sinemada birçok esere ilham verdi. bunlardan en dikkat çekeni 2002 yapımı “the hours” oldu. nicole kidman bu filmdeki virginia woolf rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında oscar sahibi oldu.
22 yaşından sonra 3 kere intihar girişiminde bulundu.
en sonuncusunda başarılı oldu. ceplerine taş doldurarak, kendisini ouse nehri’ne bıraktı
buradan
annesi, o 13 yaşındayken öldü. virginia’ya göre bu, olabilecek en kötü şeydi.
çocuk yaşta üvey abisi tarafından taciz edildi ve bunu uzun süre sakladı.
virginia eşcinseldi ve bunu asla saklamadı. evlendiğinde bile açık etti.
1904 yılında bloomsbury grubuna katıldı. bu grup oldukça özgürlükçü ve yenilikçiydi. özellikle de cinsel devrim konusunda.
kitaplarını genellikle ayakta yazdı.
ablasıyla birlikteyken de ona özenerek şövale üzerinde resim çizer gibi yazmayı denedi.birçok kitabının kapağını ressam olan ablası vanessa bell hazırladı.
babasından pek hoşlanmazdı ama annesinin ölümünden sonra olduğu gibi, babasının ölümünden sonra da uzun süre toparlanamadı.
1912 yılında leonard woolf ile evlendi. bunu daha çok, kocası yayınevi sahibi olduğu ve kitaplarını yayımlayabileceği için yaptı.
kendisi bir feministti ve birçok kadına ilham veren şu sözleri söyledi: para kazanın, kendinize ait bir odanız olsun. yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın.
birçok yazara, sinemada birçok esere ilham verdi. bunlardan en dikkat çekeni 2002 yapımı “the hours” oldu. nicole kidman bu filmdeki virginia woolf rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında oscar sahibi oldu.
22 yaşından sonra 3 kere intihar girişiminde bulundu.
en sonuncusunda başarılı oldu. ceplerine taş doldurarak, kendisini ouse nehri’ne bıraktı
buradan
devamını gör...

