dr charles hoffe'un mrna aşısı yaptıranlara korkunç haberi
günde 2 paket zıgara içen kaynım aşı kanser yapiii diyor. böyle başlıkların yasaklanması lazım bu ülkede, iki satır bilimsel makale okumaya eğrinen yurdumun güzel insanları, hayatı futbol maçları, diziler ve kadın “proğramıyla” geçen güzel yurdum insanları, araştırmak öğrenmek istemeyen akşama kadar aptal kutusunun önünde oturup her söylenene inanan sevgili yurdum insanları.
kendimi büyük resmi görenler kursunu hızlandırılmış olarak bitirmiş diplomamı almış gibi hissediyorum, tişikkirler.
kendimi büyük resmi görenler kursunu hızlandırılmış olarak bitirmiş diplomamı almış gibi hissediyorum, tişikkirler.
devamını gör...
antalya deniz biyolojisi müzesi
dr. elif özgür özbek ve antalya büyükşehir belediyesi ortaklığıyla açılmış, yat limanı yokuşundan çıkarken, kaleiçi'nden yat limanına inerken görülebilecek müze. ayrıca deniz biyolojisi üzerine türkiye'deki ilk müzelerden biri. müze binası olarak eski ptt binası kullanılıyor ve bir katı asma olmak üzere iki kattan oluşuyor. müzede beş yüzün üzerinde deniz canlısı ve yeter seviyede bilgi kartları mevcut. genellikle akdeniz'de bulunan canlılar sergilense de kızıldeniz'den getirilmiş deniz canlıları da müzede bulunuyor. kimi canlılar sadece kurutulmuş, kimileri ise bir sıvı içerisinde dondurulmuş olarak sergileniyor.
toplu girişlerde epey uygun bir ücretle müzeye giriş yapmak mümkün. zaman zaman anaokul öğrencilerinin kalabalık ziyaretleri olabiliyor. randevu ile geldiklerini sanıyorum, bu sebeple müzeye giriş yapmadan önce o sırada toplu bir ziyaret yapılacak mı diye sormak iyi olur. zira bina çok büyük ve geniş değil. müzenin bir amacı da deniz zenginliğini göstermenin yanında öğrencilerin de bunu anlaması ve öğrenmesi olduğu için bu ziyaretlerin yapılması, ziyaretçi azlığından kapanan müzeleri göz önünde bulundurunca, müzeyi daha da güzelleştiriyor.
müze binasındaki halatlar, dümenler, ahşaplar, korsanlar, ağlar ve muhteşem bir ışıklandırma derken bir müzeye değil, gemiye giriyorsunuz.
toplu girişlerde epey uygun bir ücretle müzeye giriş yapmak mümkün. zaman zaman anaokul öğrencilerinin kalabalık ziyaretleri olabiliyor. randevu ile geldiklerini sanıyorum, bu sebeple müzeye giriş yapmadan önce o sırada toplu bir ziyaret yapılacak mı diye sormak iyi olur. zira bina çok büyük ve geniş değil. müzenin bir amacı da deniz zenginliğini göstermenin yanında öğrencilerin de bunu anlaması ve öğrenmesi olduğu için bu ziyaretlerin yapılması, ziyaretçi azlığından kapanan müzeleri göz önünde bulundurunca, müzeyi daha da güzelleştiriyor.
müze binasındaki halatlar, dümenler, ahşaplar, korsanlar, ağlar ve muhteşem bir ışıklandırma derken bir müzeye değil, gemiye giriyorsunuz.
devamını gör...
yazarların üzülünce yaptıkları şeyler
hiçbir şey yapmam. yapmaya hevesim de olmaz. günlük rutin işlerimi robot gibi tekrarlarım ve bitkisel hayattaymışım gibi tepkisiz kalırım. sonra zaman geçer unuturum zaten her şeyi unuttuğum gibi.
devamını gör...
ordu'da bir cips reyonunun marketten kaçması
sen benim tozumu duzgun almazsan, yemegimi suyumu zamaninda vermezsen, beni kendine baglamazsan, ben de alir basimi giderim diyen reyon.
karadeniz’de bulunmaktan bugalmis da olabilir, biraz temiz hava almak istemis olabilir, cips asigi birisi telekinezi yoluyla cagirmis olabilir, sana bana bize bi’ sey olabilir* de bunun konuyla alakasi yok.
findik yesin findik, iyi gelir.
karadeniz’de bulunmaktan bugalmis da olabilir, biraz temiz hava almak istemis olabilir, cips asigi birisi telekinezi yoluyla cagirmis olabilir, sana bana bize bi’ sey olabilir* de bunun konuyla alakasi yok.
findik yesin findik, iyi gelir.
devamını gör...
8.10 vapuru
“sesinde ne var biliyor musun
bir bahçenin ortası var
mavi ipek kış çiçeği
sigara içmek için
üst kata çıkıyorsun
sesinde ne var biliyor musun
uykusuz türkçe var
işinden memnun değilsin
bu kenti sevmiyorsun
bir adam gazetesini katlar
sesinde ne var biliyor musun
eski öpüşler var
banyonun buzlu camı
birkaç gün görünmedin
okul şarkıları var
sesinde ne var biliyor musun
ev dağınıklığı var
iki de bir elini başına götürüp
rüzgarda dağılan yalnızlığını
düzeltiyorsun
sesinde ne var biliyor musun
söylemediğin sözcükler var
küçücük şeyler belki
ama günün bu saatinde
anıt gibi dururlar
sesinde ne var biliyor musun
söylenmemiş sözcükler var.”
cemal süreya şiiri.
bir bahçenin ortası var
mavi ipek kış çiçeği
sigara içmek için
üst kata çıkıyorsun
sesinde ne var biliyor musun
uykusuz türkçe var
işinden memnun değilsin
bu kenti sevmiyorsun
bir adam gazetesini katlar
sesinde ne var biliyor musun
eski öpüşler var
banyonun buzlu camı
birkaç gün görünmedin
okul şarkıları var
sesinde ne var biliyor musun
ev dağınıklığı var
iki de bir elini başına götürüp
rüzgarda dağılan yalnızlığını
düzeltiyorsun
sesinde ne var biliyor musun
söylemediğin sözcükler var
küçücük şeyler belki
ama günün bu saatinde
anıt gibi dururlar
sesinde ne var biliyor musun
söylenmemiş sözcükler var.”
cemal süreya şiiri.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
devamını gör...
mary magdalene
garth davis’in yönetmenliğini yaptığı ve başrollerinde joaquin phoenix, rooney mara gibi isimlerin olduğu 2018 yapımı film.
filmi diğer isa filmlerinden ayıran en önemli şey şüphesiz olayların magdalalı meryem üzerinden anlatılıyor olması. bir diğer önemli nokta ise şu: 591 yılında papa ı. gregorius tarafından fahişe olarak tanımlanan meryem, 2016 yılında vatikan tarafından “resmi olarak” havarilerin havarisi ve isa’nın dirilişine tanık olan ilk kişi olarak tanımlandı. filmin sonunda bu bilgelere yer verilmiş. bu film, gerçekleşen bu olaydan sonra çekildi.
meryem, henüz daha isa ile karşılaşmadan önce bile içinde tanrı inancını ve sevgisini barındıran biri. hatta öyle ki sofralarda erkeklerden daha fazla konuşuyor bunları ama tabi ki susturuluyor. aynı zamanda ailesi tarafından biriyle evlendirilmek isteniyor ama direniyor. anlıyoruz ki daha önce de birkaç kez yaşanmış bu. meryem aslında ilerlediği yolun doğru olduğunu bilse de toplum ve çevre baskısı öyle fazla ki kendini “anormal” biriymiş gibi hissediyor, bu açık. ataerkil koşullar yüzünden karşılaştığı düşünce hep ailesini utandırdığı. ama o yine de her şeye arkasını dönüp isa’nın yolundan gitmeyi tercih ediyor. bu bakımdan filmin bir anlamda feminist bir bakışı olduğunu söyleyebiliriz. aynı zamanda bik bik edip “neden tarihte kadın düşünür yok?” sorularını soranlara da bir cevap bu.
film hakkındaki kişisel düşüncelerime gelirsek aslında temel hristiyan düşüncesinden çok ayrılmadığını söyleyebilirim. ama yine de sanki bazı noktalarda yönetmen özellikle kaşımış bazı şeyleri. örneğin isa’nın ölen bir kişiyi dirilttiği sahneye sanki özellikle çalışılmış. dirilen kişinin isa’ya benzerliği de hemen fark ediliyor. yine meryem’in petrus ile arasında geçen konuşmada “bu senin mesajın, onun değil” cümlesi çarpıcı. birçok filmde isa’nın çarmıha gerildiği esnada yaşadığı şaşkınlık ve yanılgıya değinilir. bu filmde de havarilerin yaşadığı şoku görebiliyoruz. çünkü daha o anda, isa ile beraber yürürken onun bahsettiği güzel dünyaya, krallığa ulaşabileceklerini düşünüyorlar ama isa ölüyor. meryem ise daha çok islam düşüncesinde de hakim olan ölümden sonraki güzelliğin peşinde.
film bence görsel olarak keyifli. bu tarz temalardaki filmleri sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum. aynı zamanda filmin görüntü yönetmeni bright star (2006) ve dune (2021) gibi filmlerden hatırladığımız greig fraser. bu adama hakkını teslim etmek lazım, gerçekten başarılı.
ayrıca oyuncu kadrosu da epey kaliteli. yunan yeni dalga filmlerinde bolca gördüğümüz ariane labed; yeraltı peygamberi (2006) filminde oyunculuğu ile bizi mest eden tahar rahim ve incendies filmiyle gönüllere taht kuran lubna azabal.
filmi diğer isa filmlerinden ayıran en önemli şey şüphesiz olayların magdalalı meryem üzerinden anlatılıyor olması. bir diğer önemli nokta ise şu: 591 yılında papa ı. gregorius tarafından fahişe olarak tanımlanan meryem, 2016 yılında vatikan tarafından “resmi olarak” havarilerin havarisi ve isa’nın dirilişine tanık olan ilk kişi olarak tanımlandı. filmin sonunda bu bilgelere yer verilmiş. bu film, gerçekleşen bu olaydan sonra çekildi.
meryem, henüz daha isa ile karşılaşmadan önce bile içinde tanrı inancını ve sevgisini barındıran biri. hatta öyle ki sofralarda erkeklerden daha fazla konuşuyor bunları ama tabi ki susturuluyor. aynı zamanda ailesi tarafından biriyle evlendirilmek isteniyor ama direniyor. anlıyoruz ki daha önce de birkaç kez yaşanmış bu. meryem aslında ilerlediği yolun doğru olduğunu bilse de toplum ve çevre baskısı öyle fazla ki kendini “anormal” biriymiş gibi hissediyor, bu açık. ataerkil koşullar yüzünden karşılaştığı düşünce hep ailesini utandırdığı. ama o yine de her şeye arkasını dönüp isa’nın yolundan gitmeyi tercih ediyor. bu bakımdan filmin bir anlamda feminist bir bakışı olduğunu söyleyebiliriz. aynı zamanda bik bik edip “neden tarihte kadın düşünür yok?” sorularını soranlara da bir cevap bu.
film hakkındaki kişisel düşüncelerime gelirsek aslında temel hristiyan düşüncesinden çok ayrılmadığını söyleyebilirim. ama yine de sanki bazı noktalarda yönetmen özellikle kaşımış bazı şeyleri. örneğin isa’nın ölen bir kişiyi dirilttiği sahneye sanki özellikle çalışılmış. dirilen kişinin isa’ya benzerliği de hemen fark ediliyor. yine meryem’in petrus ile arasında geçen konuşmada “bu senin mesajın, onun değil” cümlesi çarpıcı. birçok filmde isa’nın çarmıha gerildiği esnada yaşadığı şaşkınlık ve yanılgıya değinilir. bu filmde de havarilerin yaşadığı şoku görebiliyoruz. çünkü daha o anda, isa ile beraber yürürken onun bahsettiği güzel dünyaya, krallığa ulaşabileceklerini düşünüyorlar ama isa ölüyor. meryem ise daha çok islam düşüncesinde de hakim olan ölümden sonraki güzelliğin peşinde.
film bence görsel olarak keyifli. bu tarz temalardaki filmleri sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum. aynı zamanda filmin görüntü yönetmeni bright star (2006) ve dune (2021) gibi filmlerden hatırladığımız greig fraser. bu adama hakkını teslim etmek lazım, gerçekten başarılı.
ayrıca oyuncu kadrosu da epey kaliteli. yunan yeni dalga filmlerinde bolca gördüğümüz ariane labed; yeraltı peygamberi (2006) filminde oyunculuğu ile bizi mest eden tahar rahim ve incendies filmiyle gönüllere taht kuran lubna azabal.
devamını gör...
yazarların duydukları enfes cümleler
"hani yarınlar güzel olur diyorlardı olric, bu yaşadığımız gün de dünün yarını değil mi?"
- kandırıyorlar efendimiz , kandırıyorlar
- kandırıyorlar efendimiz , kandırıyorlar
devamını gör...
mansur yavaş'ın kpss ücretlerini ödemesi
second level mülakatta sınav ücretinizi mansur yavaş mı ödedi sorusu olmasa bari! dediğim haber.
devamını gör...
kum havuzu ağacı
kuzey ve güney amerika'nın amazon ormanlarında yetişen bu ağaç, belki de dünyanın en çirkef ağacı. üstüne çıkılmasını, kendine dokunulmasını kesinlikle sevmiyor. hatta fazla yakınına yaklaşılırsa, meyvelerini patlatıp şarapnel etkisi yaratabiliyor. hani eğer olur da görürseniz, hızla uzaklaşın.
devamını gör...
gerçekten iğrenç bir hayat
ezgisi bol, sözü yok denecek kadar az parça.
ara ara yaşadıklarımı gözden geçirince ağzımdan dökülüveriyor.
ara ara yaşadıklarımı gözden geçirince ağzımdan dökülüveriyor.
devamını gör...
makinist ile son istasyon radyo yayını
o kadar sevindim ki bu gece makinist'in yayın yapacağını öğrendiğime.
allahını seven üzerimize biraz radyo atsın diye geçiyordu kafamdan tam. mutlu değilim ama olacağım sözlük. dinimiz amin.
allahını seven üzerimize biraz radyo atsın diye geçiyordu kafamdan tam. mutlu değilim ama olacağım sözlük. dinimiz amin.
devamını gör...
akp'li değilim ama
bence şahsın beyanı önemlidir, durup dinlemekte fayda vardır.
akp'li olmayan birinin olmadığını her nedense ispat etmek zorunda hissederek kurduğu cümledir.
akp'li olmayan birinin olmadığını her nedense ispat etmek zorunda hissederek kurduğu cümledir.
devamını gör...
alyson hannigan
24 mart 1974 abd, washington doğumlu yahudi asıllı aktrist. emlakçı bir anne ile kamyon şoförü bir babanın tek çocuğu olarak büyüdü. 4 yaında reklamlarda rol almaya başlayan başarılı oyuncu 11 yaşından beri çeşitli yapımlarda boy gösteriyor. aynı zamanda psikoloji diploması da mevcut.
en bilinen rolleri ise amerikan pastsı serisinde jim'in sevgilisi michelle flaherty rolü ile how ı met your mother isimli dizide canlandırdığı lilly aldrin karakterleri.
aynı zamanda kendisi çooooook güzel ve minyon. senin çillerine kurban*
en bilinen rolleri ise amerikan pastsı serisinde jim'in sevgilisi michelle flaherty rolü ile how ı met your mother isimli dizide canlandırdığı lilly aldrin karakterleri.
aynı zamanda kendisi çooooook güzel ve minyon. senin çillerine kurban*
devamını gör...
od
eski türkler'de ateşe denirmiş. ocak sözcüğü de od-cak, yani ateş yakılan yer anlamına geliyor. fakat, biz nispeten yeni olan ve farsça kökenli olan ateş sözcüğünü seçmişiz.
devamını gör...
retroaktif kıskançlık
sevgilinin geçmişi hakkında kıskançlık duymak. bakınız sibel alaş ne güzel demiş,
"gel, sormam kimler öpmüş dudaklarını
gel, bir dokunuş unutturur günahlarını"
şarkı için çilekli link
"gel, sormam kimler öpmüş dudaklarını
gel, bir dokunuş unutturur günahlarını"
şarkı için çilekli link
devamını gör...
sosyal fobi
beni bazen yoran ve beni salın artık diye feveran ettiğim fobidir. (belki de sadece ben öyle hissediyorumdur. bir inek gibi oturduğum yerden geviş getirerek yaşamak cazip gelmeye başladı.
devamını gör...
lucifer'in aslında benjamin olması
an itibariyle şu tepkiyi verdiğim başlık.
devamını gör...

