lafa geldiğinde “burası hakaret, küfür olmadığı müddetçe özgür.” deriz kim bilecek.*

hesap silme yok bari tanımları silelim diyorum saatte 3 tanım, 24 saatte ise 12 tanım silebiliyoruz.

hesabı silelim tanımlar da silinsin diyoruz, o özellik şimdi yok ama gelecek diyorlar.

pavlov’un göbeği’nin söylediğine göre, hesap silme seçeneği aktif edildiğinde tanımlar da silinerek tarafımıza e-posta ile gönderilecekmiş. bakalım ne olacak hep beraber göreceğiz.

ayrıca mesajlaşmada geçmişi temizlediğimizde veritabanından da temizleniyor mu? tanımlar silindiğinde ya da hesap silme seçeneği aktif edildiğinde bizlere xml ile tanımlarımız gönderilecek ve silenecek diyorsunuz ya, gerçekten silinecek mi yoksa veritabanından state’i güncellenip görünmez mi olacak?

bir de uçurulan yazarların da tanımları duruyor. abi adamı uçurup, tanımlarını tutmak nedir ya? sizce bu, adama haksızlık değil mi?

üye olurken kabul ettiğimiz sözleşmeyi bir okumak lazım.

anlıyorum dostlar, anlıyorum sözlüğü ayakta tutmak, kemik bir yazar kadrosu oluşturmak için tüm bunlar. ancak o zaman burası özgür demeyin. hiç olmazsa söylediğinizde samimi olursunuz.

şu tanım silme olayını en azından esnetin ağalar. saatte 2 tanım bence gayet makul. tanım girme konusunda bir kısıtlama yoksa silme konusunda da olmamalı. lütfen kusura bakmayın ama, bu düpedüz zorbalık.
devamını gör...

amatörce yazılarımdan da anlaşılacağı üzere evet burada başladım stajıma. "olimpos'ta sözlük vardı da biz mi yazmadık".
iyi ki de burada başlamışım yazmaya. çok nadide kişilerle tanıştım. bakın bu söyleyeceklerim athena yengenizin kulağına gitmesin vallahi beni savaş arabasına pegasus niyetine bağlar koşturur. neyse başladım bitireyim
-tanıştığım en nazik,en nahif insan burada
-tanıştığım kalemi en güçlü insan burada
-bana yeniden yazma ve konuşma isteği aşılayan 4.cemre diyebileceğim insan da burada.

anlayacağınız sözlük 15-20 günde çok güzel şeyler getirdi bana diyebilirim.inşallah hepinize getirir. iyi ki burada başlamışım yazma serüvenime. athena yengeniz geliyor şşt tamam dağılın duymadınız bir şey.
devamını gör...

aslında ilgi gördüğü zamanlar da var demek istediğim başlıktır:
(bkz: para karşılığı tez yazdırırken dolandırılmak)
(bkz: intihal)

değerli olmasaydı neden çalardık ve çöplük haline getirmek için uğraşırdık??
devamını gör...

sözlükte şu ana kadar, hakkında nickaltı yazarken en fazla zorlandığım memeli insan. (memeyi koyduk yine oraya. yakıştı gerçi.) entel demeye gönlüm el vermiyor. sısıısıs

tüm erkek klişelerine tepki olarak doğmuş. korkutuyor beni bazen yazdıklarıyla.

farklı hanımları keşfedip asılma ve yeşilay kolu olarak, sıkıcı olarak anılan kafa sözlükteki ilk günlerimde, uzun uzun yazdığı entryleriyle fiziğe düşkünlüğü sebebi ile "sevgilimden ayrıldım çok yalnızım blog kızı" sanmıştım onu. her 10 kızdan 4'ü gibi. itiraf edeyim bari.

sonradan "hımm bu bir şeyler diyor" deyip daha dikkatli okumaya başlıyorsunuz. az çok analiz yeteneği varsa, derin bir anlam görüyorsunuz bu hanımda. "merhaba hanım, sizde derin bir anlam var diyorsunuz", "hadi lennn oradan" diyor. o ara radyoda paralelde.

çünkü derin anlam falan yok. sabah rafadan yumruta yiyip diş fırçaladıktan sonra kahvaltıya devam eden gri çoraplı bir fırlama çünkü. belirsiz grili cisim. tüm renkleri toplamış ve kısa zaman dilimlerinde hepsine bürünebilecek kıvraklıktaki arsız bukalemun.

bir anlamıolduğu belliydi. dikkatli gözlerden kaçmadı. çektiği hikayede paralel olduğunu tahmin ettiğim tırt endişelerim olduğu için, onu 'kurtarayım' dedim. onu kurtarırsam, vicdanen daha rahat uyurum, daha önce, daha önceki acı çekenlere yaptığım tüm boktan işlerden arınırım dedim. egoizmimi konuşturdum yine. o benim vicdan azaplarımı temizleme süpürgem olacaktı. onun bundan haberi yoktu. onu çok mutlu edip gidecektim. "bak işte artık daha mutlusun hadi çüüz" diyecektim.

o da olmadı. vazgeçtim bu sabah tost yerken. (yağmur vardı gibi sabah. -yağmur yoktu vurgu olsun diye salladım aslında. çok az çiseledi mi sanki? neyse lan.)

labirent gibi birleştirmemizi buyurdu hanfendi acılarını. yazdıklarından. daha açık oldu. hemen anladım ruh halini. açılmak ertesi gün pişman eder. sanki ona karşı olumlu bir kaç söz söyleme baskısını oluşturur. aa aynı ben dedim. ben bunu yapamayacak kadar yorgunum da dedim. bu keşifler yerine meme ucu birleştirmeyi yeğlerim her zaman. dar bir zaman dilimi haricinde herhangi bir stabil konuya dahi 3 günden fazla dayanamıyorum. o kurtarıcı ben olamam dedim. 10 saniye sonra olurum dedim. kafada dönen fazlasıyla gereksiz yığın var. kimsenin kederinden van gogh resmi çıkaramam ben. renkli renkli ıyyy. defolsun bunlar. defol pis washall. gıcık. fizik daha iyi. gülücük fiziği ve kanunu.

defolmuyor hiç. öyle bir yerden karşısına çıkıyor ki insanın, "son noktada mı acaba" sorusu ve şüphesi ile başbaşa bırakıyor kişiyi.

son nokta genelde, -boşluk hissi- tanımına uydurduğum bir faz. mar adentro izlerken havada uçan piçin yaptığı gibi, her boka üstten bakılan ve "anlamsızmış lan karınca gibi görünen şu mavilik" denilen an boşluk hissidir. sıvı ve katı ve gaz ve kulak memesi kıvamı arası ütopik bir yer. solcu işi. entelce.

"yok canım, aslında canı sıkılıyor onun da, başka hiçbir amacı yok" diyorsunuz birden. buyur buradan yak. sadece stres atma doğrultularımız farklı ama onun da "bundan sonrası" için bazı kararları var ve bunlar sabit diyorsunuz. değişmez bu kesin. yapar bu yazar böyle şeyleri. aniden böyle hissettirir. çok seksidir, hiç acımaz. acıtmaz velhasıl,

meja şaşırtır.
meja'yı okumak için en uygun zaman dilimi sızmak üzere olup, "içimi döksem mi" dediğiniz gece 04.30 dilimdir. eskilere mesaj atmayı önleyerek, masal kıvamında uyutuyor hanfendi o ara.
meja belirsizdir. tam olarak tanımlanamayan uçan cisimdir.
meja'yla gün bitimi olur bazen. bazen huysuzlaşırım fazla ciddiye aldığı için. bazen eleştirip içimden paralelde gülümserim, bu kadar bunalttığı için. bazen takdir eder "bebeğim ısıt yatağı geliyorum sabaha" yazayım derim. hepsinden vazgeçer silerim. onu sabaha karşı rahat bırakırım. sessiz kalırım. kalmasam da sorun olmaz derim.
daha hakkında en ufak şey bilmememe rağmen, gece çirkefleşip sabah kusura bakma desem de anlar o beni derim. kaçış noktam oluverir bazen. "sus lan şeytan kafalı" yazıp kaçar, tamam bebeğim sustum der - derim. bu kadar telepati fazla derim.

"bu kadar telepati olunca bir kızla kesin ona açılmam lazım ince ince" derim.

"yok be bu çok hanfendi, uğraşılmaz" derim.

varlığı ile bana sağlayacağı en büyük fayda iyi hissettirmesi derim, aklımın almadığı bazı konularda akıl almak ve 458 dakika discordda konuşmak olur bunun derim. ne de olsa kafası çalışan bir karşı cins derim. canım derim. off derim. oyhş derim. derim de derim.

solcu olsam, sol yanım derdim. sol yanım falan değil. sabah kramp giren bacağım olabilir. çamaşır makinesinde unuttuğum mavi tişörtüm gibi. fazla tanıyorum ben bu yazarı gibi. -derim.

içmek lazım bununla. karşılıklı anlatmak lazım. süper ağlama terapisi olan hanım. ağlamam gerçi, hep yalan dolan bunlar. hadi eve gidelim derim. kızlar bazen sütyen takıyor çünkü nietzche diye konuyu dağıtan entellere dönerim. onu demek istemiyorum bu bağyana nedense. camideki ikizim falan olabilir, ondan. sısıısıs

bilmiyorum, şimdilik iyi böyle. hep iyi o. varlığı şans oldu, tesadüf oldu. rahatlatıyor. acaba şimdi ne hissetti diye düşündüğüm nadir dişilerden.

canımsın. canımsın.
devamını gör...

çay,kitap,yağmur.
devamını gör...

seneye de 'afganları seviyorum' ünitesini görürüz. ali ile ayşe zaten yurtdışında artık.
devamını gör...

geceleri çok yoğun anksiyete atakları geçirdiğim dönemde ilaç almadan halletmenin bir çok yolunu aradım. herkeste işe yarar mı bilmiyorum ama sıcak bir bitki çayı içip karanlıkta uzanarak youtube'dan masal falan dinlemek baya iyi geliyordu. kafayı başka bir şeyle meşgul etmek tekrarlayan felaket senaryolarını düşünmenin önüne geçiyor. mutlaka kendinizi meşgul tutmalısınız. anksiyete sırasında hiçbir şey yapmadan oturmanın bir faydası olmuyor ne yazık ki. kalkıp harekete geçmek lazım. bir şeyler izleyin, spor yapın, yürüyüşe çıkın. ne yaparsanız yapın ama oturup düşünmeyin.
devamını gör...

ismi irem olanlar genelde çalışkan ve düzenli oluyor. tam tersiyle karşılaşmadım hiç.
devamını gör...

ankara büyükşehir belediye başkanı mansur yavaş, "siz neredeyseniz ben oradayım, her zaman yanınızdayım " mottosuyla twich'ten sonra tiktok platformununa üye olması.*
kaynak
devamını gör...

eternal sunshine of the spotless mind, türkçeye sil baştan diye çevrilmesi rezaletini akıllara getiren nickaltı.
devamını gör...

pek bi neşeli yazar. kulağıma çok iyi kitap özetleri çıkardığı da geldi kendisi hakkında. doğru olduğuna eminim:> umarım en yakın zamanda biz de faydalanırız o engin birikiminden diyor ve hep yazmasını temenni ediyorum.
devamını gör...

(bkz: cennetten düşerken canınız acıdı mı) klişesiyle kapışır.
devamını gör...

'uyanık, tetikte' anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...

y-chp istanbul il başkanıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

rüzgarlı ve oyunbaz
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çocuğunuzun okuduğu okuldur :)
nereden mi çıkardım? bir müdürün okul sayfasındaki öz geçmişinden.
‘’... odtü .... bölüme giden bir kızı vardır.’
****
birbiriyle hiç ilgisi olmayan bir kaç sektörde çalıştım.
başvurduktan iki hafta sonra el koyulan bir bankaya, bir sigorta şirketine iş görüşmesine gitmişliğim var.
bir plastik fabrikası, gemi kiralama şirketi, tekstilin farklı kolları ve ailemle kafe restoran ve minik çapta otel işletmeciliği .ha, iki kez de kağıt fabrikasına çağrıldım ama gitmedim :))

sonunda atandım da gerçekten ne istediğimi, nasıl mutlu olacağımı öğrenmek için sarfettiğim çabalara değdi. (buna bazıları burnu sürtülmek, diyor :) )

‘ (bkz: sen neymişsin be abi)’ durumu yok, aslında düpedüz ne istediğini bilememek bu.

bence cv hazırlamaktan çok ne istediğini bilmek ve bunu görüşme yaptığınız kişiye de aktarabilmek önemli bu yüzden.
*cv’nizi uzun tutmayın, kısa ve öz olanları makbûldür.
* gerçekten olmayan şeyleri oraya yazmaya kalkmayın, işe kabul edilmeniz halinde itibar kaybına uğrarsınız (ki bunu ege üniversitesinde mevcut olmayan bir bölümünü bitirdiğini öz geçmişine yazıp yakalanan bir tanıdığım yüzünden ekliyorum. kendisi tabii ki işten çıkarıldı, çünkü diploma fotokopisini götüremedi.)
ne olursa olsun eğitim şart :)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

derinlemesine hevesli bir şekilde şarkı eşliğinde temizlik yapmak
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bence insan hayatı boyunca birden çok defa aşık olabilir, ama kimi insan olayın cılkını çıkartıp aylık maaşını alır gibi her ay başka birine aşık oluyor. ya da öyle zannediyor. tabi bu benim etrafımda gördüğüm. bence birçok sebebin arasinda en belirgin sebebin, televizyon veya dizi gibi zımbırtıların gereğinden fazla izlenmesi ve etkisinde kalınması olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

olması gereken öyle ama benim mesaj kutusu tam ortada duruyor.
mesaj kutusu baya uzak olmalı.
mesajlaşmak için tanım girmiyorlar siteyi whatsapp yaptılar.

kaldır iko mesaj sistemini herkes tanımını girsin defolsun gitsin.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim