hissetmediğim duygudur.

kendi kitaplarım için söylüyorum. kitapları okurken ikiye katlar okurum. daha çok keyif alıyorum öyle okurken.

kitapların içinde geçen ve aklımda kalmasını istediğim, eğer ileride kullanmak istersem kolayca bulmak istediğim ya da sadece çok sevdiğim cümlelerin altını çizerim. hatta bazen tüm paragrafın altını çizdiğim bile olur.

cümlelerin altını çizmekle de yetinmem. sayfa kenarlarındaki boşluklara, bölüm sonlarındaki yarım sayfalık boş bölümlere, kitap sonundaki boş sayfalara mutlaka notlar alırım kitapla ilgili.

çay ve kahve dökmüşlüğüm de çok vardır bazı sayfalara. tamamen dökmesem de mutlaka damla damla çay kahve izi vardır.

bunların tümünün sonunda kitaplarımla aramda bir samimiyet doğuyor. okundukları anlaşılan kitaplar onlar. çünkü okunduğu zamana dair izler var üzerlerinde.

kitaplarımın katlanmasına gıcık olmuyorum, kitaplarımın el bebek gül bebek saklanmasına da katlanamıyorum.
devamını gör...

en güzel en rahat kafa yapısı
devamını gör...

demek ki yıllarca abuk subuk sebeplerden paşaları içeri attıklarında göz bebekleri ve manevi değer taşımıyormuş ordumuzun kendi bakış açılarında. ay g.tüm.
devamını gör...

a.b.d'nin wisconsin eyaletinde yaşayan algonkin dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
kendilerine mamaceqtaw diyorlar. ama genelde yaban pirinci yedikleri için ojibwe kabilesi tarafından manoominii, "yabani pirinç halkı" denildiği için bu isimle kaydedilmişler. amerikalıların topraklarına gelmeleri üzerine 1812 savaşında ingilizlerin yanında savaştılar. savaştan sonra antlaşmaya varıp rezervasyonlarda yaşamayı kabul ettiler ama diğer kabileler gibi batıya sürülmediler.
bugün wisconsin'deki eski topraklarına yakın bir rezervasyonda yaşıyorlar.
devamını gör...

iyi ve güzel insanların hala var olduğunu gösteren davranışlardır.
mesela simidi martıyla bölüşmek.
devamını gör...

popi olunmaz, popi doğulur diyerek katılmadığım başlık.

(bkz: vermeyince mabud neylesin sultan mahmud)

edit: gözüm üstünde alan garner.*
devamını gör...

ankara'da utanmasam tişörtle dolaşacağım bu günde "acaba geldi mi lan?" dediğim olay.
devamını gör...

#1198192 ilgili tanıma cevaben;

bu yazıyı yazan arkadaşı tanımam. kendisiyle bir derdim yok ancak yazdığı bu yazı nedeniyle buradan kafa sözlük yönetimine inceden bir gönderme yapmak isterim.

sanırım ilk kez bir yazıyı şikayet ettim. bu şekilde şikayet butonunun hiçbir işe yaramadığını da öğrenmiş oldum. yazar arkadaş neyin kafasını yaşamış bilmiyorum ancak tarihi bilgileri çarpıtmak sözlük formatlarına uygun olmasa gerek. bu durumun kafa sözlük açısından iyi bir imaj bırakmayacağını düşünüyorum. girilen entry’ler, arama motorlarında indexlenmeye başladığında bu tarz yanlış bilgiler içeren tanımları, kafa sözlüğü tanımayanlar okuduğunda sözlük hakkında ne düşünürler sizlere bırakıyorum. mod’lar arasında iyi bir tarihçi yazar olduğunu biliyorum. eminim kendisi bu konuya hakimdir.

daha düşündürücü olanı da, yazarın kaynak vermeden yaptığı açıklamaları artı oylayanların olmasıdır. hangi bilgiye dayanarak bunu yapıyorlar anlıyor değilim.

yazıda belirtilen ve toplama kamplarına, çalışma kampı güzellemesinin yapıldığını okumak gerçekten büyük saçmalık. bu kamplar için almanca kullanılan terim; “konzentrationslager” türkçe karşılığı nettir; “toplama kampıdır”. ancak arkadaşın yazısında toplama kampı yerine “aile çay bahçesi” tarzı bir anlatım var. kendisine önerim, çalışma kampı lafını her yerde söylemesin. söyleyecek olursa, kafa sözlükte yazar olduğunu söylemesin bizi de gömmüş olur.

toplama kamplarını görmüş, gezmiş, okumuş biri olarak konu hakkında yazmıştım. başka sözlük yazarlarıda yazılar girdiler. kaldı ki konu hakkında yüzlerce kaynak var. bu yazıya “yazar görüşü” diye bakılamaz. çünkü bilgi değerlidir ve görüş adı altında çarpıtılamaz. bir başka yazar arkadaş ilgili tanımdan hemen sonra gereken cevabı vermiş. (bkz: zartoşt) ilgili tanım no: #1198284

hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.

kapanış.
devamını gör...

bence eğitim ve üretim. eğitim sevisyesi yüksek bir ülkede hukuk alanında ya da sosyal alanlarda düzenlemeler yapmak zor olmasa gerek. ayrıca her alanda üretim yaparak kendimizi birçok alanda geliştirmemiz gerektiğini dusunmekteyim.
devamını gör...

bir konuyu tüm tarafların tezleriyle değerlendiren felsefik terimdir. karşıtı (bkz: subjektif)dir.
devamını gör...

az mı bilinmektedir, çok mu bilinmektedir, bu konuda emin olamadım. yine de paylaşmış olayım.



altmışa yeten yılkımın
alası nerede kongurey
altı koşumlu ulusumun
ağılı nerede kongurey

yetmişe yeten yılkımın
yelesi nerede, kongurey
yedi devletli ulusumun
yeri nerede kongurey?

seksene yeten yılkımın
sekizi nerede kongurey?
sekiz devletli ulusumun
bilgeleri nerede kongurey?


doksana yeten yılkımın
dokuzu nerede kongurey?
dokuz sancaklı ulusumun
tozu nerede, kongurey, kongurey...

ekleme: ötüken dağının eteklerinde varolan ancak zamanla kaybolan koŋgurej şehrine ve geçmişine ağıttır.
devamını gör...

bırakınız sevsinler.. sevissinler.. size ne bize ne kime ne??
devamını gör...

+35 ile çıtayı yükseltiyorum, hadi bakalım :)

sözlük akımı 90'lar sonunda çıktığı için çok normal, yani sizin gibi elimizde akıllı telefon +net yokken, internet cafeden boş masalara oturup çevirmeli bağlanırdık:

yani sizden önce zaten var olan, "sonradan" dahil(!) olduğunuz akımların sahibiymiş gibi davranmak yerine sakince katılabilirsiniz... ee malum kiracı olan sizsiniz, çünkü mekanın sahibi belli gençler *
devamını gör...

bin dokuz yüz yetmiş altı yılında duygu sağıroğlunun yönettiği korkusuz cengaver filminde cüneyt arkın’ın canlandırdığı şahin bey karakterinin tarık şimşek’in canlandırdığı anton karakterine yönelttiği afili bir cümledir.

bir iftiraya uğrayan şahin bey mert bir türk olduğu için ve kahpe bizans’a kafa tutmaya yeminli olduğu için anton’la bir mücadeleye girer. bu arada onu tanımayan öz oğlu da ona karşıdır. oğlunu kurtarmaya çalışırken gözlerini kaybeden şahin bey savaşçı yeteneklerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. son sahnelere doğru kör gözlerine rağmen anton’ın adım seslerini takip ederek onu ayağından vurur. daha sonra bu efsane cümleyi kurar: bağırmayacaktın anton, artık ağzının yerini biliyorum!

ağzının yerini bilmek önemlidir. çünkü şahin bey bu sözü söyledikten sonra attığı okla anton’un bir yanağından girer ve öteki yanağından çıkar. böylelikle bizans’ın ağzını dikmiş olur.

çok iyi bir film olup olmadığını bilmiyorum ama defalarca izledim. ama sorun defalarca izlemem değil. gün içinde bu cümlenin sürekli aklıma gelmesi.

bugün dolmuşta sabah sabah saatlerce ders vermek üzere kursa doğru yol alırken istediğim tek şey biraz sakinlikti. ancak arkamda oturan evrim fakiri bir arkadaş telefonda bağıra bağıra bir şeyler anlatmaktaydı, işte o an aklımdan bu cümle geçti: bağırmayacaktın anton!

bunu çok yaşıyorum aslında. bağıran herkese anton diyesim ve ağızlarını cengaver bir okla dikesim var.
devamını gör...

isteyen istediğini giyer, eşi bile olsanız onun bu hakkını kısıtlayamazsınız. kısıtlamak kıskanmak değildir, haklarını gasp etmektir. yeter artık, onu giyen şöyledir bunu yapan böyledir tavırlarınızdan gına geldi.
devamını gör...

bazı şarkıların dibine kadar yaşatabildiği durumdur.
devamını gör...

hepatit a virüsü gibi genellikle fekal-oral bulaşan bir virüstür.
sulardan kaynaklanan salgınlar sıktır.
eskide kronikleşmediği söylense de şuan immünsüprese hastalarda kronikleşebildiği gösterilmiştir.
hamilelerde yüksek oranda fulminan hepatitle seyredebilir ve ölümcül olabilir.

özgün tedavisi yoktur.
ülkemizde aşısı yoktur ancak çin'de vardır.
devamını gör...

keser döner sap döner.
devamını gör...

hissetmeyi özledim
devamını gör...

benimle muhatap olmaması gereken tiptir. * çünkü en sevdiğim şerbetli tatlı baklava.. beraber baklava yiyemiceksek ne anladım o arkadaşlıktan..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim