tanımları yüzümde tebessüm oluşturan kıymetli yazarımızdır kendisi. vakit buldukça tanımlarını okuyup, oylamaya çalışıyorum. kalemi hep daim olsun, severek okuyorum. kendisine buradan çokça saygılar efenim.
devamını gör...

sıklıkla la ile karıştırılır. la ile lan birbirinden farklı şeylerdir. lütfen.
devamını gör...
(tematik)

genel-geçer özelliği olan ve bağlayıcılığı olan yasalardır.
devamını gör...

y kuşağı mensubu bireylerde akademik, iş hayatı ve yaşam verimini artırıcı etkisi üzerinde bir makale hazırlamaktayım.
devamını gör...

ellerinizi yıkarken diş fırçalarken traş olurken musluğu açık bırakmayın, duş alma süresini 5-7 dakika ile sınırlı tutun. tuvalet rezervurını yarı yarıya su alacak şekilde ayarlayın. her basışta neredeyse 1 damacana su harcanıyor, iki avuç sidik için 20 litre suyu ziyan etmek akıl işi değildir. fast food tüketimini, kıyafet alımını sınırlandırın, çünkü bunların üretimi için ciddi miktarda su harcanıyor.
devamını gör...

elbarto adlı yazarımızın dediği gibi itlere saygısızlık edilmiştir. ama göz önünde bulunan insanların artık yüksek sesle bir şeylere tepki göstermeye başlaması çok güzel. ağzına sağlık ezgi mola.

öbür konuya gelirsek başlığı açan arkadaş kimin tepki gösterip kimin göstermediğine iyi bakamamış sanırım. ya da takip ettiği bir iki hesabın yanlış ya da tepkisiz davranışını koca bir gruba yaymaya çalışıyor. genelleme yapmanın mantıksızlığı

mor halka diye bahsettiği grupların paylaşımları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yettiiim geldiiiim başkanım! kitap-edebiyat kulübüne birlikte ayak basacağımız, el ele verip çiçekler açtıracağımız eş başkanım kıymetli armysuzy. kendimden çok ona inanıyorum o derece.
bu arada geceleri ay ışığına bakarken ağlamak istediğin günler geride kaldı. artık pek nadide kulübümüz için neler yapsak etsek diye fikirler gelecek aklına geceleri. kötü günler geride kaldı armysuzy, şimdi sırada daha kötüleri var. *
devamını gör...

alman amerikalı siyasi teorisyen hannah arendt’in terminolojiye kazandırdığı şiddetin ve bürokrasinin özetle tanımı mahiyetindeki kavramdır.

yol göstericim, ebedi nişanlı, ezeli mağlup ve dünya edebiyatının en büyük ve en çok ilham alınan yazarlarından biri olan kafka ile ilgili bir belgesel izlerken çıktı bu kavram karşıma. her nitelikli okur bilir ki işçi kaza sigortasında çalışan kafka’nın en büyük kavgası bürokrasinin insanların önüne koyduğu engeller ile idi.

bürokrasi büyüdükçe kendi kendini yutmaya çalışan bir yılana, ateşin içinde kalıp kendi kendini sokan bir akrebe, kuyruğunu kovalayan bir köpeğe dönüşür. bu döngüsel saçmalık insaları öyle bir hapseder ki bürokratik gereklilikleri yerine getirmek yapılması beklenen eylemi yapmaktan daha önemli bir hal alır.

sonunda kadastrocu k. şatoya varamaz, josef k. suçunu hiçbir zaman öğrenemez, gregor samsa kendini kimseye sevdiremez, poseidon evrak işleri yüzünden denizlerin altındaki hükümdarlığı ile ilgilenemez.

bürokrasi son gücüne ulaştığında artık yapılacak bir şey yoktur. kimse kimse ile tartışamaz bile. artık bürokratik bir örümcek ağında debelenen devcileyin bir böcekten bir farkımız kalmaz.

tiransız tiranlık devrimiz hayırlı, gazamız mübarek olsun.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

''mutsuz olsaydık. hep mutlu oluncak diye bir kural yok ki biz de mutsuz olsaydık.''
devamını gör...

ben şahsen yaptıkları hiçbir şeyi unutmadım. unutacağımı da sanmam. siz de unutmayın, unutturmayın.
devamını gör...

bir yerin, şehrin, ülkenin kültürel mirasın vitrini olmasının yanı sıra bir yerin insanlarının iletişimde kalması, yan yana durması, birbirine destek verip birlikte gelişebilecekleri, çocuklarını yetiştirip eğitimlerine katkıda bulunacakları yerdir.

müze bir şehrin `wikipedia`'sı diye nitelendirilebilir, her yönüyle hem de. bir şehrin tarih sahnesinde ve günümüz dünyasındaki yerini o şehrin müzesini - müzelerini gezerek kolaylıkla öğrenebilir sıradan bir insan. bu yere dair ne kadar araştırma yapılmış, bu yerin kültürel miras varlığı ne kadar, insan eliyle kurulan uygarlıkta ne kadar payı bulunmakta, ne kadar insanın yurdu olmuş, bu insanların günlük yaşamları nasıl akıp gider, ne yiyip içip neler giyer, nerelerde ekmek parasını kazanır, kültürel veya sanatsal üretim yapar mı, eğitimi ne derece ciddiye alır, oranın insanlarının toplumsal ve maddi seviyesi neye göre belirlenir gibi akla gelebilecek bir çok soru sadece müzelere gidilerek yanıtlanabilir. çünkü en derme çatma müze bile birçok soru işaretini kaldırır, insanları düşünmeye ve sorgulamaya teşvik eder, bir yerel halkın sosyalleşmesine, iş birliği yapmasına aracı olur.

bugün hiç beğenmediğiniz bir kentte öyle bir müzeye denk gelirsiniz ki hayret edersiniz. tanrının unuttuğu yer dediğiniz bir dağın başı öyle bir müzenin evi olur ki, o yerin gelir kaynakları coşar. ya da çok uzağa gitmeye gerek yok, öylesine önünden geçerken giriverdiğiniz bir müzede bir eğitimci öyle bir etkinlik düzenler ki zihninizde nice kapılar açılır. bozuk para, çanak çömlek deyip geçilenlerin ardındaki nice hikaye keşfedilmeyi bekliyor. hasbelkader yurtdışında havası olsun diye gidilen bir müzede bu coğrafyadan bir şey görüp "adamlar tarihe değer veriyo yeaa" demek de var elbette, ancak gözümüzün önündekine değer vermeyince böyle uçup gittiğini de fark etmemiz gerek bir an önce. belki o zaman kültürel mirasıyla ün kazanıp gerçek değerini bulan bir ülkede yaşamaya başlayabiliriz.
devamını gör...

insanların söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmayınca ben kapı önünde yağmurda bekletilmiş bir çocuk gibi hissediyorum kendimi.
hala da bekliyorum...
kapı açılsın, üstü başı ıslak o kız çocuğu içeri alınsın, ona yeni, güzel giysiler verilsin, saçı taransın şefkatle, sarıp sarmalansın diye.
çok anlam yüklemek belki bu.


cahit zarifoğlu diyor ya hani: "onca sevgiye rağmen kalbi filizlenmemişse, toprağı sen değilsindir."

belki sen bana bir şey öğretirsin; çiçek açamadığımız yerden gitmemiz gerekiyordur. bunu gösteriyorsun belki bana sen.
iyi gelmiyorsa bir insan gitmelidir en sevdiğinden bile…
devamını gör...

33.

bir gençlik ölümü saklı kalsın ben de.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
faşoo
devamını gör...

başlık altında yazılanlar ilaç hakkında fikir sahibi olmanıza yardımcı olsa da bilgi sahibi olan doktorunuzla karar alınız, herkesin beyin kimyası farklıdır. ilacın yan etki/ etki profili size göre değişecektir. doktorunuza güvenmiyorsanız buraya hiç güvenmeyin ve güvenebileceğiniz yeni bir doktor bulun.

t: sertralin etken maddesi olan, selektif serotonin geri alım inhitibörü grubu antidepresan/anksiyolitik ilaç. etkisi en az 3 haftalık kullanımdan sonra gözlenmeye başlar, etkili tedavi için en az 6 ay kullanmalı ve kesinlikle doktor gözetiminde bırakılmalıdır.
devamını gör...

futbol ile alakası olmayan bir televizyon programı.

nadiren gülmek için açar izlerim sadece.
devamını gör...

barış manço, adam olacak çocuk programından hemen sonra yazışma adresini verirdi. o adres “moda” ile biterdi, aklımda kalan sadece o.
devamını gör...

friends dizisinde en sevmediğim karakter. bunu dizideki en gerçek karakter olmasına bağlıyorum. diğerleri öyle değil mesela, her birinin ayrı bir uçukluğu var. rachel'a göre kendisinin her şeyde hakkı vardır, her istediğini yapabilir ve herkes bu uğurda onun aracı veya oyuncağı olmalıdır. dizinin sonlarına doğru toparlama evresine giriyor. o konuda hakkını yemeyelim.
devamını gör...

kaplumbağa terbiyecisi, kur’an okuyan kız, iki müzisyen kız ve daha niceleri gibi dünyaca ünlü eserleri bulunan osman hamdi bey’e ayıp edilen başlık.

(bkz: pera müzesi) eserleri sergileniyor. tavsiye edilir.
devamını gör...

ben 10 seneye yakın haftada 6 gün 12 saat çalışmıştım
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim