sözlük yazarlarının ölüme bakış açısı
ölümü hayattan ayrı, hayatın dışında bir gerçeklik olarak tasarlamıyorum. ölüm hayat döngüsünün, dönüşümün bir parçası. hiçbir şeyin yok olmadığı bu evrende ölünce de farklı bir şekilde sürdüreceğim var olmayı. vücudumun parçaları toprak olurken yine deneyimleyeceğim yaşamayı. sadece bilinç konusunda emin değilim, emin olmaya ihtiyacım da yok çünkü ölümle karşılaşıncaya dek bilemeyeceğim bunu. ölümü dramatize etmek yaşayanların işi, öznenin deneyiminden haberdar değil kimse.
devamını gör...
ateistlerin inançsızlıklarını yayma eğilimi
dindarların dinlerini yayma eğiliminden hiiiiiç ama hiç farkı olmayan durum. çünkü başkalarını kendinize benzetirseniz rahat edersiniz, sorun çıkmaz..
devamını gör...
gerdekten sonra beklenen kanlı çarşaf
erkeğin onurunun korunması için gerekli görülen adetmiş efenim öyle yazmışlar.
düşünsene, bi erkeksin ve senin onurun karının apış arasına endeksli ashsh herhalde bir erkek kendisine ancak bu kadar büyük hakaret edebilirdi.
bir erkeksin ve mahremin 58934 kişinin önüne seriliyor, bakınız kadının mahremini geçtim zaten onu sallayan yok, bir erkeksin ve şaapabilmiş misin buna da bakılıyor efenim. japon bayrağı gibi asılan çarşafta yeni evli bir çiftin onuru var, iki damla kanda onur, apış arasında aranan masumiyet, ve çkünüzdeki asalet efenim.
cinselliği bu derece tabu olup, mahremini böyle alnına takıp gezdiren bir adeti daha yoktur başka toplumların herhalde, şu çelişkiye bakar mısınız?
yav geniş meniş yazanlar olmuş bi de, trollemeye mi yazdılar nedir, herhalde trolldür yoksa üzerinde cima eylediği çarşafı koca sülalenin önüne astırmanın gavatlık derecesi ile kıyaslanamaz bile. düşünsene, baban bakıyor "ohh gelinimin kukusunun açılışını bizim oğlan yapmış" filan diye iç geçiriyor, dayın, amcan filan bakıyor "ooo bizim oğlann çkü yerini bulmuş, gelinimiz de kadın oldu artık" filan diyor. öğk... bir çarşaf üzerinde tüm sülale sevişmiş kadar oluyor.
iğrenç.
düşünsene, bi erkeksin ve senin onurun karının apış arasına endeksli ashsh herhalde bir erkek kendisine ancak bu kadar büyük hakaret edebilirdi.
bir erkeksin ve mahremin 58934 kişinin önüne seriliyor, bakınız kadının mahremini geçtim zaten onu sallayan yok, bir erkeksin ve şaapabilmiş misin buna da bakılıyor efenim. japon bayrağı gibi asılan çarşafta yeni evli bir çiftin onuru var, iki damla kanda onur, apış arasında aranan masumiyet, ve çkünüzdeki asalet efenim.
cinselliği bu derece tabu olup, mahremini böyle alnına takıp gezdiren bir adeti daha yoktur başka toplumların herhalde, şu çelişkiye bakar mısınız?
yav geniş meniş yazanlar olmuş bi de, trollemeye mi yazdılar nedir, herhalde trolldür yoksa üzerinde cima eylediği çarşafı koca sülalenin önüne astırmanın gavatlık derecesi ile kıyaslanamaz bile. düşünsene, baban bakıyor "ohh gelinimin kukusunun açılışını bizim oğlan yapmış" filan diye iç geçiriyor, dayın, amcan filan bakıyor "ooo bizim oğlann çkü yerini bulmuş, gelinimiz de kadın oldu artık" filan diyor. öğk... bir çarşaf üzerinde tüm sülale sevişmiş kadar oluyor.
iğrenç.
devamını gör...
z kuşağı
hiçbir olayı olmayan boktan kuşak. ben bunların ne kadar düşünebilme yetisinden uzak olduğunu mart ayında sınavlar yapılmasın hashtag'ine yazdıklarından sonra daha da anlamaya başladım.
oturup iki dakika ders çalışmak yerine odalaırna geçip babalarının ellerine verdiği telefonla saçma sapan tweetler atıyorlardı. piyasaya yeni çıkmış iki kelimeyi bir araya getiremeyen, bass'ı fulleyip mikrofona anırıp durmaktan başa bir halt yapamayanları spotify da dinlemekten beyni yıkanmış kişiler oluşturuyor z kuşağını.
internet var haberlere erişimi var diye kendilerini x ve y kuşağına bağlı kişilerden daha akıllı sanıyorlar. elinin altında dünyaya dair her türlü bilgi yer alırken bir şey bilmemen aptallıktır ki bilmiyorsunuz zaten. goggleye doların kaç olduğunu yazıyorlar. siyasetle ekonomiyle, enflasyonla alakalı bildikleri tek şey bu.
doların 11 tl oluşu. bu bildikleriyle 55 yaşındaki büyüklerimize ayar vermeye çalışan, onlardan daha çok bilgi birikimine sahip olduğunu düşünenen, kendisinin daha doğmasına dile kolay 30 küsür senenin olduğu zamanlar gençliğini yaşamış insanlara saygısızlık yapan, aptal diye nitelendiren kuşak.
17 yaşında biri olarak bu gerizekalılarla aynı jenerasyondayım. ve inanın bu durumdan oldukça hoşnutsuzum. bir de bu dallamaların internetin babalarının kendileri olduğunu sanması oldukça gülünç.
internetle büyümüşlermişmiş, sanki önceki nesiller büyürken internet yoktu, interneti ilk deneyimleyenler x kuşağı ve y kuşağıdır, internet ortamının yaratıcıları da x ve y kuşağıdır, z kuşağı denen tiktok nesli ise hazıra konmuştur.
kullandıkları ve fahişesi oldukları facebook, twitter, instagram, youtube vs gibi platformları x ve y kuşağı kurmuştur.
oturup iki dakika ders çalışmak yerine odalaırna geçip babalarının ellerine verdiği telefonla saçma sapan tweetler atıyorlardı. piyasaya yeni çıkmış iki kelimeyi bir araya getiremeyen, bass'ı fulleyip mikrofona anırıp durmaktan başa bir halt yapamayanları spotify da dinlemekten beyni yıkanmış kişiler oluşturuyor z kuşağını.
internet var haberlere erişimi var diye kendilerini x ve y kuşağına bağlı kişilerden daha akıllı sanıyorlar. elinin altında dünyaya dair her türlü bilgi yer alırken bir şey bilmemen aptallıktır ki bilmiyorsunuz zaten. goggleye doların kaç olduğunu yazıyorlar. siyasetle ekonomiyle, enflasyonla alakalı bildikleri tek şey bu.
doların 11 tl oluşu. bu bildikleriyle 55 yaşındaki büyüklerimize ayar vermeye çalışan, onlardan daha çok bilgi birikimine sahip olduğunu düşünenen, kendisinin daha doğmasına dile kolay 30 küsür senenin olduğu zamanlar gençliğini yaşamış insanlara saygısızlık yapan, aptal diye nitelendiren kuşak.
17 yaşında biri olarak bu gerizekalılarla aynı jenerasyondayım. ve inanın bu durumdan oldukça hoşnutsuzum. bir de bu dallamaların internetin babalarının kendileri olduğunu sanması oldukça gülünç.
internetle büyümüşlermişmiş, sanki önceki nesiller büyürken internet yoktu, interneti ilk deneyimleyenler x kuşağı ve y kuşağıdır, internet ortamının yaratıcıları da x ve y kuşağıdır, z kuşağı denen tiktok nesli ise hazıra konmuştur.
kullandıkları ve fahişesi oldukları facebook, twitter, instagram, youtube vs gibi platformları x ve y kuşağı kurmuştur.
devamını gör...
güne bir kedi bırak
analı kızlı.


gerçi belki de babalı oğuldur ama bence küçümen yavru olan bir kız, öbürsü ana.
ya bu kediler neden bana sokulmuyor? köpekler hemen yanıma koşuyor, kediler kaçıyor, çok mu büyüküm? korkuyorlar mı? ay valla artık kedi sevmicem alıp başını gidecem görecekler.


gerçi belki de babalı oğuldur ama bence küçümen yavru olan bir kız, öbürsü ana.
ya bu kediler neden bana sokulmuyor? köpekler hemen yanıma koşuyor, kediler kaçıyor, çok mu büyüküm? korkuyorlar mı? ay valla artık kedi sevmicem alıp başını gidecem görecekler.
devamını gör...
repeat after me
12 yıl boyunca ingizliceyi öğretemeyen eğitim sisteminin ingilizce öğretmeninin sıklıkla kullandığı ingilizce komut.
devamını gör...
hiç özür dilemeyen insan
insan değildir.
devamını gör...
bir abinizin normal sözlük gözlemleri
tamamen katılıyorum. başlıklar arasında kayboluyorum çünkü. kayda değer bir başlık bulamadığım için ben de yazmaktan vazgeçiyorum. başlıklar altına girilen tanımlarda birbirini pohpohlama olayı da mevcut. herkes beğenilmek ister ama , anlamadığım konu şu ,popülist olmaya çalışıyor çoğu yazar arkadaş.bunun yeri gerçekten burası mı olmalı? kendilerini düşünmeye sevk ediyorum.
devamını gör...
günde 7 hurma diyeti
iradesi kuvvetli olan için çok güzel bir diyet.*
bir kere tam yapabildim*, diğerinde hep yarım kaldı. daha enerjik ve daha iyi hissettim kendimi. bir haftada beş kilo vermiştim. ayrıca aylarca bunu koruyabildim.
sonra..
sonrasına gerek yok,diyet güzel işte.
bir kere tam yapabildim*, diğerinde hep yarım kaldı. daha enerjik ve daha iyi hissettim kendimi. bir haftada beş kilo vermiştim. ayrıca aylarca bunu koruyabildim.
sonra..
sonrasına gerek yok,diyet güzel işte.
devamını gör...
pavlov'un göbeği
benim de tanımımı silmişliği olan mod.
devamını gör...
predestination
robert anson heinlein tarafından yazılmış olan all you zombies adlı kısa bilim kurgu öyküden esinlenilerek çekilmiş 2014 avustralya yapımı film.
bu öykü bir seminerde michio kaku tarafından da dinleyicilere anlatıldı.
ben de özetlemeye çalışayım size mevzuyu.
--! spoiler !--
- yıl 1945. bir kız bebekle beraber çıkagelen ve onu yetimhaneye bırakan bir yabancı görürüz ilk olarak öyküde. rahibeler onu alır ve adını jane koyarak büyütürler. büyürken de sürekli olarak anne ve babasının kim olduğunu merak eder.
- jane 17 yaşına gelince biriyle tanışır ve sevgili olur. ondan hamile kalır ancak sevgilisi onu terk eder.
- 9 ay sonra hastanede bir kız doğurur jane. ancak aşırı derecede kanaması vardır ve doktorlar hayatta kalması için son bir şans olarak bir deneme yaparlar: onun cinsiyetini değiştirirler. o artık jim'dir. üstelik ameliyattan hemen önce kim olduğu belirsiz biri bebeğini de çalmıştır jane'in, yani yeni jim'in.
- yaşamına jim olarak devam eder ama yaşadıkları nedeniyle alkolik olup çıkmıştır. sürekli bardadır. kim olduğunu, ailesini soranlara cevap veremedikçe içmeye de devam eder. ta ki bir bar kavgasına karışıp dayak yediği güne dek...
- barmen yanına gelir, onu ayıltır ve "ben bir zaman yolcusuyum. istersen zaman makinesi ile geçmişe gidip aileni bulalım" der. jim hemen atlar tabii bu teklife mal bulmuş mağribi gibi...
- geçmişe giderler. jim şaşkın şaşkın etrafta dolanırken güzel bir kızla tanışır ve sevgili olurlar. hem ziyaret hem ticaret durumları...
- ancak doğa kanunları yine rahat durmaz ve jim kızı hamile bırakır. sonra bir tartışma nedeniyle ayrılırlar. jim, eskiden jane olduğu günleri anımsar. o zaman çocuğu, kim olduğunu bilmediği biri tarafından kaçırılmıştır malum. bu çocuğunun kötü ellere geçmesini önlemek ister. bebek doğunca onu hastaneden kaçırır ve zaman makinesi ile 1945'e geri giderek yetimhaneye bırakır.
- rahibeler bebeği bulur ve ona jane adını vererek onu büyütürler. jane büyüyene dek "annem kim, babam kim, kim kim kim? kiziroğlu mustafa bey..." şeklinde takılır.
- bu esnada jim artık hayatını bir sarhoş olarak geçirmemeye karar vermiştir. gidip zamanda yolculuk yapan bir ekibe katılır. birçok olayda rol alır ve yaşlanır. "bunca görevde rol aldım ama son bir iş daha yapacağım" der ve şuna karar verir: "son görevim için zamanda tekrar geriye döneceğim ve barda gördüğüm, sürekli anne babasını arayan o adamla tanışıp ona ailesini bulacağım." ve geriye dönerek kendisiyle tanışır.
all you zombies zaten "ben nereden geldiğimi biliyorum ama siz zombiler; siz nereden geldiniz?" temalı bir şekilde son bulur.
yani zaten esas olay jane'in esas anne babasını bilemiyor ve işin içinden çıkamıyor oluşumuzdur. bu nedenle de film aslında amacına ulaşmıştır.
--! spoiler !--
burada devreye şu da giriyor olabilir tabii: bir teorik fizik görüşüne göre zamanda, zaman makinesinin icadından daha geriye gidilemez. bu nedenle de biz bu olayda jane'in yetimhaneye bırakıldığı noktadan öteye gidemiyor olabiliriz.
bir de bitirmeden benzer bir hikâye daha yazmak istiyorum.
--- alıntı ---
yetişkin bir kızı olan bir dul kadınla evlenmiştim.
babam da üvey kızımla tanışınca, ona aşık oldu ve sonunda da kandırdı ve evlendiler.
böylece babam damadım oldu. üvey kızım da annem durumuna geldi.
karım bir oğlan doğurdu.
çocuk tabii ki babamın kayın biraderi ve üvey annemin kardeşi olarak benim dayım sayıldı,
üvey annem de bir oğlan doğurdu. böylece kardeş sahibi oldum.
ama üvey kızımın çocuğu olduğundan, aynı zamanda da torunum sayıldı.
iş bu kadarla da bitmedi.
karım annemin annesi olduğu için, benim büyük annem sayıldı.
ben de babamın babası oluyordum.
sonunda kendimin dedesi olmuştum...
--- alıntı ---
bu öykü bir seminerde michio kaku tarafından da dinleyicilere anlatıldı.
ben de özetlemeye çalışayım size mevzuyu.
--! spoiler !--
- yıl 1945. bir kız bebekle beraber çıkagelen ve onu yetimhaneye bırakan bir yabancı görürüz ilk olarak öyküde. rahibeler onu alır ve adını jane koyarak büyütürler. büyürken de sürekli olarak anne ve babasının kim olduğunu merak eder.
- jane 17 yaşına gelince biriyle tanışır ve sevgili olur. ondan hamile kalır ancak sevgilisi onu terk eder.
- 9 ay sonra hastanede bir kız doğurur jane. ancak aşırı derecede kanaması vardır ve doktorlar hayatta kalması için son bir şans olarak bir deneme yaparlar: onun cinsiyetini değiştirirler. o artık jim'dir. üstelik ameliyattan hemen önce kim olduğu belirsiz biri bebeğini de çalmıştır jane'in, yani yeni jim'in.
- yaşamına jim olarak devam eder ama yaşadıkları nedeniyle alkolik olup çıkmıştır. sürekli bardadır. kim olduğunu, ailesini soranlara cevap veremedikçe içmeye de devam eder. ta ki bir bar kavgasına karışıp dayak yediği güne dek...
- barmen yanına gelir, onu ayıltır ve "ben bir zaman yolcusuyum. istersen zaman makinesi ile geçmişe gidip aileni bulalım" der. jim hemen atlar tabii bu teklife mal bulmuş mağribi gibi...
- geçmişe giderler. jim şaşkın şaşkın etrafta dolanırken güzel bir kızla tanışır ve sevgili olurlar. hem ziyaret hem ticaret durumları...
- ancak doğa kanunları yine rahat durmaz ve jim kızı hamile bırakır. sonra bir tartışma nedeniyle ayrılırlar. jim, eskiden jane olduğu günleri anımsar. o zaman çocuğu, kim olduğunu bilmediği biri tarafından kaçırılmıştır malum. bu çocuğunun kötü ellere geçmesini önlemek ister. bebek doğunca onu hastaneden kaçırır ve zaman makinesi ile 1945'e geri giderek yetimhaneye bırakır.
- rahibeler bebeği bulur ve ona jane adını vererek onu büyütürler. jane büyüyene dek "annem kim, babam kim, kim kim kim? kiziroğlu mustafa bey..." şeklinde takılır.
- bu esnada jim artık hayatını bir sarhoş olarak geçirmemeye karar vermiştir. gidip zamanda yolculuk yapan bir ekibe katılır. birçok olayda rol alır ve yaşlanır. "bunca görevde rol aldım ama son bir iş daha yapacağım" der ve şuna karar verir: "son görevim için zamanda tekrar geriye döneceğim ve barda gördüğüm, sürekli anne babasını arayan o adamla tanışıp ona ailesini bulacağım." ve geriye dönerek kendisiyle tanışır.
all you zombies zaten "ben nereden geldiğimi biliyorum ama siz zombiler; siz nereden geldiniz?" temalı bir şekilde son bulur.
yani zaten esas olay jane'in esas anne babasını bilemiyor ve işin içinden çıkamıyor oluşumuzdur. bu nedenle de film aslında amacına ulaşmıştır.
--! spoiler !--
burada devreye şu da giriyor olabilir tabii: bir teorik fizik görüşüne göre zamanda, zaman makinesinin icadından daha geriye gidilemez. bu nedenle de biz bu olayda jane'in yetimhaneye bırakıldığı noktadan öteye gidemiyor olabiliriz.
bir de bitirmeden benzer bir hikâye daha yazmak istiyorum.
--- alıntı ---
yetişkin bir kızı olan bir dul kadınla evlenmiştim.
babam da üvey kızımla tanışınca, ona aşık oldu ve sonunda da kandırdı ve evlendiler.
böylece babam damadım oldu. üvey kızım da annem durumuna geldi.
karım bir oğlan doğurdu.
çocuk tabii ki babamın kayın biraderi ve üvey annemin kardeşi olarak benim dayım sayıldı,
üvey annem de bir oğlan doğurdu. böylece kardeş sahibi oldum.
ama üvey kızımın çocuğu olduğundan, aynı zamanda da torunum sayıldı.
iş bu kadarla da bitmedi.
karım annemin annesi olduğu için, benim büyük annem sayıldı.
ben de babamın babası oluyordum.
sonunda kendimin dedesi olmuştum...
--- alıntı ---
devamını gör...
sabah üç gibi sokakta yürüyen gizemli şahıslar
alternatif 1: "romantik bir arkadaştır. sevdiceğini kontrol etmeye gidiyordur, kafasına bir şeyleri takıp sabaha kadar oturmasın diye " *
alternatif 2: "çok sevdiği bir arkadaşından kendisine şöyle bir mesaj gelmiş olabilir - bu gece hiç uykum tek başıma sıkılıyorum evde konuşacak kimse de yok pfff- "
alternatif 3: "şeytan çıkarmak için eve çağrılan koca yürekli alternatif ilim adamıdır."
alternatifler çok ama diğer yazar arkadaşlara saygısızlık olmasın diye bu kadarı yeterli dediğim başlıktır.
alternatif 2: "çok sevdiği bir arkadaşından kendisine şöyle bir mesaj gelmiş olabilir - bu gece hiç uykum tek başıma sıkılıyorum evde konuşacak kimse de yok pfff- "
alternatif 3: "şeytan çıkarmak için eve çağrılan koca yürekli alternatif ilim adamıdır."
alternatifler çok ama diğer yazar arkadaşlara saygısızlık olmasın diye bu kadarı yeterli dediğim başlıktır.
devamını gör...
sözlük yazarlarının tanışmak istedikleri normal sözlük yazarları
bu başlığı sol tarafa atmakla olmaz sevgili moderasyon. madem mesele çöpçatanlık düğün masraflarını da karşılayın.*
devamını gör...
goosebumps
beni benden alan bölümü bahçe figürlerinin canlanıp millete korku saldığı bölümdür. yani hafızam beni yanıltmıyorsa öyle bir bölüm vardı ve dizi sağ olsun, o bölüm sayesinde bahçe figürleri ile arama mesafe koydum. o aralar yedi cüceler furyası yeni başlamıştı. millet bahçesine cüceleri tam takım diziyordu. bahçeli evlerin olmazsa olmazıydı bu cüceler. bunları bahçeye koymazsanız eviniz bahçeli ev özelliği kazanmıyordu. haliyle dizi sebebiyle bende cücelerin hareketlenip, bana dalacakları hissiyatı oluşuyordu. bu bir zaman böyle gitti. cüceleri gördüğüm an gardımı alıyordum. hem ne olur ne olmaz, başlarında pamuk prenseste yok. ne yapacakları belli olmaz bu kerkenezlerin diyerek tabiri caizse özellikle yaz aylarını tetikte geçirdik resmen.
şimdi başlığı görünce karar verdim yeniden izleyeceğim ben bu diziyi. muhakkak kaçırdığımız bölümler olmuştur ve hafızayı tazelemek lazım. * şu hayal meyal hatırladığım bahçe figürlerini de yeniden göreyim bakayım. hesaplaşma vakti geldi. yüzleşsinler bakalım şimdi benimle. delikanlı kimmiş görelim. rtük konusunda ben de bythemali'ye katılıyorum. korktuk ettik ama izliyorduk be arkadaş, ne diye kıydınız güzelim diziye. edep yahu!
tanım: ''hem korktuk, hem izledik, yasaklanınca kısıtlandığımızı hissettik.'' dediğimiz çocukluk zamanlarının keyifli dizisidir.
şimdi başlığı görünce karar verdim yeniden izleyeceğim ben bu diziyi. muhakkak kaçırdığımız bölümler olmuştur ve hafızayı tazelemek lazım. * şu hayal meyal hatırladığım bahçe figürlerini de yeniden göreyim bakayım. hesaplaşma vakti geldi. yüzleşsinler bakalım şimdi benimle. delikanlı kimmiş görelim. rtük konusunda ben de bythemali'ye katılıyorum. korktuk ettik ama izliyorduk be arkadaş, ne diye kıydınız güzelim diziye. edep yahu!
tanım: ''hem korktuk, hem izledik, yasaklanınca kısıtlandığımızı hissettik.'' dediğimiz çocukluk zamanlarının keyifli dizisidir.
devamını gör...
yazarların bedava olmasını istediği 3 şey
mutlu olmak.*
devamını gör...
cruella
cruella 2021 yapımı dodie smith in 101 dalmaçyalı kitabından uyarlanmış filmdir. asi kızımızın dünya ile savaşını izleyeceğimiz filmin yönetmen koltuğunda craig gillespie oturmakta. daha fragmanda ilgimi cezbeden film ilk sahnelerde kızımızın şu sözleri ile beni derinden etkilemiştir. “ ben kadınım kükremem yeter.” henüz birkaç sahne geçmişken farklı olmanın yanında o farklı bireye yoldaşlık eden ailenin de ne kadar güçlü kalması gerektiğini hissediyoruz. ama gerçek hayat bize her daim yalnız olduğumuzu gösteriyor tıpkı filmdeki kızımıza olduğu gibi. suç ve komedi türünde muhteşem bir film. 101 dalmaçyalının şimdiye kadar yapılmış en güzel hali. sanırım son dönemde gelişen kötü karakter sevicilik bu film için fazlaca uygun. 200 milyon dolar bütçe kullanılması sahnelerin şahane oluşuna oldukça katkıda bulunmuş zira kostümler dönem derken başımız dönüyor. yapımcılığını walt disney pictures üslenmiş. senaristlerimiz dana fox ve tony mcnamara muhteşem iş çıkarmışlar.7.4 ımdb puanı benim gözümde oldukça az kaldı.
benim gibi beyaz saç hastası ve aykırılık seven biri için muhteşem bir filmdi. defalarca izleyecek olmam şaşırmaz kimseyi. ve ufak bir müjde devam filmi için oyuncularla anlaşma sağlanıyormuş.
benim gibi beyaz saç hastası ve aykırılık seven biri için muhteşem bir filmdi. defalarca izleyecek olmam şaşırmaz kimseyi. ve ufak bir müjde devam filmi için oyuncularla anlaşma sağlanıyormuş.
devamını gör...
şehirler arası otobüslerde gösterilen filmler
ben telefonumun şarjı da bittiği için, biraz ön yargılı olduğum, düğün dernek filmini izlemek zorunda kalmıştım, ve çok gülmüştüm,
tüpçü adamın bir yerde su içip, yüzünü buruşturup, "musluk suyu değil bu" demesine çok gülmüştüm.
tüpçü adamın bir yerde su içip, yüzünü buruşturup, "musluk suyu değil bu" demesine çok gülmüştüm.
devamını gör...
boş beleş sanılan yazarlar
burada yazdığı birkaç cümle'nin değerlendirilmesi sonucu boş beleş damgası yiyen aslında donanımlı olan yazarlar.
devamını gör...
nil karaibrahimgil
kafasını anladığım* 3 sanatçıdan biridir. * *
uzaylı şarkısını, bir gezileri sırasında cem yılmaz'a yazdığını düşündüren hadiselere bahsi sual olmuştur.* ancak söz konusu içerik, özgün (!) video uygulaması youtu.be'dan kaldırıldığı* için link ekleyemiyorum*, onun yerine şarkının kendisini bırakıyorum.
bir de şunu..
laf aramızda ben de artık bencil olmak istiyorum. bu zamana kadar bencil dışında her şeyi oldum zira: sencil, oncul, onlarcıl... yeter artık yaa çok yoruldum.
uzaylı şarkısını, bir gezileri sırasında cem yılmaz'a yazdığını düşündüren hadiselere bahsi sual olmuştur.* ancak söz konusu içerik, özgün (!) video uygulaması youtu.be'dan kaldırıldığı* için link ekleyemiyorum*, onun yerine şarkının kendisini bırakıyorum.
bir de şunu..
laf aramızda ben de artık bencil olmak istiyorum. bu zamana kadar bencil dışında her şeyi oldum zira: sencil, oncul, onlarcıl... yeter artık yaa çok yoruldum.
devamını gör...
bok kelimesine küfür argo diyen sözlük
allah aşkına sevdir git abuzer. tanımların kalsa ne olacak, zamanla kıymetlenecek şeyler mi yazdın? ufkumuz mu açıldı? lütfen saçmalama daha fazla ve git dediğim yazarın saçma başlığı.
devamını gör...