ikinci şansı herkes hak eder mi sorunsalı
herkes ikinci bir şansı mahveder.
devamını gör...
kıskançlık
genel olarak ele aldığımızda şüphe, rekabet gibi kavramların etkisiyle kişide gelişen bir duygu, ruh halidir.
kadın erkek ilişkileri söz konusu olduğunda dozunu ayarlamak çok önemlidir. çiftlerin birbirini hiç kıskanmaması da matah bir durum değildir fikrimce.
yaşadığımız çağda güven, insanlar için çok önem verilen ama pek de zor bulunan bir olgu haline geldi. dolayısıyla "acaba gerçekten seviliyor muyum? şu an onun için en uygun seçenek ( maddi statü, görsellik vb.) ben olduğum için mi yanımda? yarın bir gün daha iyisiyle karşılaşırsa terk edilir miyim? gibi düşünceler ilişkideki güveni hep bir şüphede bırakıyor.
güvenin tam olmadığı ilişkilerde de kıskançlık rahatsız edici bir boyuta evriliyor, sonu çok kötü olaylara sebep olabiliyor. güven tamsa hiç kıskançlık olmamalı da demiyorum, şahsen dozunda kıskançlık sevilip sahiplenildiğimi hissettirir bana, hiç kıskanmayan biri partnerini pek de sevmiyor gibi geliyor.
kıskançlığın dozu ne olmalı, rahatsız edici boyutu nedir kişinin bakış açısına, hayatı algılayış biçimine göre tabii ki farklılık gösterebilir. bu yüzden ilişkiyi yaşadığınız insanı yeteri kadar tanıyıp, huyunu suyunu, verebileceği tepkileri biliyorsanız, kıskançlık ilişkinizde bir sorun haline gelmeyecektir diye düşünüyorum.
kadın erkek ilişkileri söz konusu olduğunda dozunu ayarlamak çok önemlidir. çiftlerin birbirini hiç kıskanmaması da matah bir durum değildir fikrimce.
yaşadığımız çağda güven, insanlar için çok önem verilen ama pek de zor bulunan bir olgu haline geldi. dolayısıyla "acaba gerçekten seviliyor muyum? şu an onun için en uygun seçenek ( maddi statü, görsellik vb.) ben olduğum için mi yanımda? yarın bir gün daha iyisiyle karşılaşırsa terk edilir miyim? gibi düşünceler ilişkideki güveni hep bir şüphede bırakıyor.
güvenin tam olmadığı ilişkilerde de kıskançlık rahatsız edici bir boyuta evriliyor, sonu çok kötü olaylara sebep olabiliyor. güven tamsa hiç kıskançlık olmamalı da demiyorum, şahsen dozunda kıskançlık sevilip sahiplenildiğimi hissettirir bana, hiç kıskanmayan biri partnerini pek de sevmiyor gibi geliyor.
kıskançlığın dozu ne olmalı, rahatsız edici boyutu nedir kişinin bakış açısına, hayatı algılayış biçimine göre tabii ki farklılık gösterebilir. bu yüzden ilişkiyi yaşadığınız insanı yeteri kadar tanıyıp, huyunu suyunu, verebileceği tepkileri biliyorsanız, kıskançlık ilişkinizde bir sorun haline gelmeyecektir diye düşünüyorum.
devamını gör...
terza rima
türk şiirinde bu kadar az kullanılmış bir nazım şeklini yazmaya değer mi diye düşündüm. sonra da, hadi kimseye eziyet olmasın, yazayım, aradan çıksın dedim.
önce, terza rima italyan edebiyatı'na özgü bir nazım şeklidir ama, bizde italyanca hiçbir zaman moda olmadığından, bu nazım şekli, italyanlardan fransızlara ve dahi diğer avrupa milletlerine yayıldıktan sonra, biz şimdi nasıl ingilizceciysek, geçmişte de fransızcacı olduğumuzdan, özellikle servet-i fünun (bkz: edebiyat-ı cedide) döneminde sanatçılarımız gerçek birer fransız edebiyatı hayranı olduklarından, bu nazım şeklini oradan görüp şiirimize kazandırmışlardır diye başlayalım. (tekrar okuyunca bir yanlış gördüm onu düzelteyim dedim, bir baktım! aman tengrim! yuh be! bir paragraflık cümle. siz siz olun böyle bir paragraflık cümleler kurmayın :))
şiirimize kazandıran da servet-i fünuncuların en baş, birinci, süper star sanatçısı tevfik fikret'tir tabii ki.
tevfik fikret, tek bir şiir olarak-->'şehrâyîn' (1899) denemiş, sonra da kendisiyle ilgilenmemiştir. zira, kendi şiir tarzına en uygun şiir nazım şekli, yani (bkz: serbest müstezat) kendisine yetip artmaktadır.
bu nazım şekli daha sonra da öyle aman aman kullanılan bir nazım şekli değildir. zaten serbest müstezattan sonra, şairlerin nazım şekli konusunda önü açılmış, daha sonraki yıllarda nazım şekli denen kısıtlamalar zincirinin zincirlerini kırarak özgürlüklere yelken açmışlardır.
bunca ön açıklamayı yaptıktan sonra, terza rimanın ne menem bir nazım şekli olduğuna şöyle bir bakalım:
1. üç dizelik bentlerle kurulur ve bent sayısı belirsizdir. kafanıza göre uzatabildiğiniz kadar uzatabilirsiniz.
2. dize kümelenişi ve kafiye düzeni; aba bcb cçc çdç ded efe..... diye gider. ki biz bu şekilde kafiyelenişi şahane bir şekilde adlandırmış ve bu tür kafiyelenişe örüşük kafiye (/uyak) demişizdir.
ve son dize çok ama çok önemlidir. bu son dizenin çok güçlü kuvvetli olmasına acayip dikkat edilmelidir. sırf bu son dize yüzünden yıllarca şiirini bitirmek için bekleyen şairler vardır.
3. bu nazım şeklinin en büyük önemi, çağdaşlarını ve dahi kendisinden sora gelen dünya sanatçılarını derinden etkileyen dante'nin, o ünlü, o eşsiz, o uhrevi 'ilahi komedya'sını bu nazım şekliyle yazmış olmasıdır. terza rima, dante'den ve ilahi komedya'dan sonra yaygınlık kazanmıştır.
ekleme: tekrar okuyunca önemli bir eksiklik olduğunu gördüm. örnek yoktu. cevdet kudret hocanın yaptığı ilahi komedya çevirisinden birkaç bent iş görür diyerek ahan da buraya iliştiriyorum:
hayat yolu ortasında kendimi
karanlık bir orman içinde buldum.
anladım yolumu kaybettiğimi.
aklıma geldikçe hâlâ korktuğum
bir yabani, haşin, büyük ormanı
anlatırken bile ürperiyorum.
ölümden daha korkunç buldum onu,
ama başka iyi şeyler de vardı,
söyleyim onların ne olduğunu.
..............................................
umarım bu dert dolu dünyayı sizin için bir nebze aydınlatabilmiş ve çok da gerekli olmayan bu bilgi ile kafalarınızı gereksiz yere doldurmamışımdır. en derin sevgi ve selamlarımla.
önce, terza rima italyan edebiyatı'na özgü bir nazım şeklidir ama, bizde italyanca hiçbir zaman moda olmadığından, bu nazım şekli, italyanlardan fransızlara ve dahi diğer avrupa milletlerine yayıldıktan sonra, biz şimdi nasıl ingilizceciysek, geçmişte de fransızcacı olduğumuzdan, özellikle servet-i fünun (bkz: edebiyat-ı cedide) döneminde sanatçılarımız gerçek birer fransız edebiyatı hayranı olduklarından, bu nazım şeklini oradan görüp şiirimize kazandırmışlardır diye başlayalım. (tekrar okuyunca bir yanlış gördüm onu düzelteyim dedim, bir baktım! aman tengrim! yuh be! bir paragraflık cümle. siz siz olun böyle bir paragraflık cümleler kurmayın :))
şiirimize kazandıran da servet-i fünuncuların en baş, birinci, süper star sanatçısı tevfik fikret'tir tabii ki.
tevfik fikret, tek bir şiir olarak-->'şehrâyîn' (1899) denemiş, sonra da kendisiyle ilgilenmemiştir. zira, kendi şiir tarzına en uygun şiir nazım şekli, yani (bkz: serbest müstezat) kendisine yetip artmaktadır.
bu nazım şekli daha sonra da öyle aman aman kullanılan bir nazım şekli değildir. zaten serbest müstezattan sonra, şairlerin nazım şekli konusunda önü açılmış, daha sonraki yıllarda nazım şekli denen kısıtlamalar zincirinin zincirlerini kırarak özgürlüklere yelken açmışlardır.
bunca ön açıklamayı yaptıktan sonra, terza rimanın ne menem bir nazım şekli olduğuna şöyle bir bakalım:
1. üç dizelik bentlerle kurulur ve bent sayısı belirsizdir. kafanıza göre uzatabildiğiniz kadar uzatabilirsiniz.
2. dize kümelenişi ve kafiye düzeni; aba bcb cçc çdç ded efe..... diye gider. ki biz bu şekilde kafiyelenişi şahane bir şekilde adlandırmış ve bu tür kafiyelenişe örüşük kafiye (/uyak) demişizdir.
ve son dize çok ama çok önemlidir. bu son dizenin çok güçlü kuvvetli olmasına acayip dikkat edilmelidir. sırf bu son dize yüzünden yıllarca şiirini bitirmek için bekleyen şairler vardır.
3. bu nazım şeklinin en büyük önemi, çağdaşlarını ve dahi kendisinden sora gelen dünya sanatçılarını derinden etkileyen dante'nin, o ünlü, o eşsiz, o uhrevi 'ilahi komedya'sını bu nazım şekliyle yazmış olmasıdır. terza rima, dante'den ve ilahi komedya'dan sonra yaygınlık kazanmıştır.
ekleme: tekrar okuyunca önemli bir eksiklik olduğunu gördüm. örnek yoktu. cevdet kudret hocanın yaptığı ilahi komedya çevirisinden birkaç bent iş görür diyerek ahan da buraya iliştiriyorum:
hayat yolu ortasında kendimi
karanlık bir orman içinde buldum.
anladım yolumu kaybettiğimi.
aklıma geldikçe hâlâ korktuğum
bir yabani, haşin, büyük ormanı
anlatırken bile ürperiyorum.
ölümden daha korkunç buldum onu,
ama başka iyi şeyler de vardı,
söyleyim onların ne olduğunu.
..............................................
umarım bu dert dolu dünyayı sizin için bir nebze aydınlatabilmiş ve çok da gerekli olmayan bu bilgi ile kafalarınızı gereksiz yere doldurmamışımdır. en derin sevgi ve selamlarımla.
devamını gör...
lcw'den giyinen erkek arkadaş
"imaj önemlidir lakin marka takıntısı sadece sonradan görmelerde oluyor." demişti diksiyon hocam.
devamını gör...
mermi karıncası
paraponera clavata olarak da adlandırılan ve ısırığı'nın acısı 24 saat süren bir karınca türü. bu yüzden mermi karıncası olarak biliniyor. nikaragua, honduras ve paraguay'ın nemli ormanların da yaşıyor. işçi karıncalar 18–30 mm arasında bir boya sahipler.
mermi karıncalarını diğer karıncalardan ayıran en önemli özellikleri tüylü göğüs yapısıdır.
mermi karıncaları çeşitli nektar ve meyve özlerinin yanında, başka bazı eklembacaklı türlerini de avlayıp yerler.
mermi karıncalarını diğer karıncalardan ayıran en önemli özellikleri tüylü göğüs yapısıdır.
mermi karıncaları çeşitli nektar ve meyve özlerinin yanında, başka bazı eklembacaklı türlerini de avlayıp yerler.
devamını gör...
ekşi sözlük çaylaklarının normal sözlük’e doluşması
ekşi sözlükdeki çoğu çaylak, çoğu yazardan iyi olduğu için buyursunlar gelsinler dediğim doluşma tipi.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin
#1182878 no'lu tanımda resmedilen manzaradan mütevellit benim gibi en azılı hunililerden birisine bile yoldaş'ı savundurttunuz ya pes diyorum artık.*
kendisi için bilmem ne ilkokulundan 5a sınıfı öğrencisi sünger kardeşiniz şu şiiri paylaşmakta bir beis görmemektedir:
öcü gibi korkuyorlar yoldaşımdan
gün geçtikçe ürküyorlar yoldaşımdan
kim saldırdı hele bakın
adi muhalif akın
kaçıyorlar takım takım yoldaşımdan
burjuva mevki düşkünü
yoldaş'a kin güdüşünü
korka korka ürküşünü yoldaşımdan
bir de sana yollu diyorlar
yolun yolumuzdur yoldaş!
yoldaş zulme korku saldı
beynimizde bilinç kaldı
savaşarak ilham aldı
benjamin franklin'den
yazarlar savaşacak
tüm safalar yıkılacak
muhalifler de örnek alacak yoldaşımdan!
nereden esinlendin ey sünger diye sorarsanız, ozan rençber "mao zedong yoldaşım" türküsüne bir göz atabilirsiniz.
kendisi için bilmem ne ilkokulundan 5a sınıfı öğrencisi sünger kardeşiniz şu şiiri paylaşmakta bir beis görmemektedir:
öcü gibi korkuyorlar yoldaşımdan
gün geçtikçe ürküyorlar yoldaşımdan
kim saldırdı hele bakın
adi muhalif akın
kaçıyorlar takım takım yoldaşımdan
burjuva mevki düşkünü
yoldaş'a kin güdüşünü
korka korka ürküşünü yoldaşımdan
bir de sana yollu diyorlar
yolun yolumuzdur yoldaş!
yoldaş zulme korku saldı
beynimizde bilinç kaldı
savaşarak ilham aldı
benjamin franklin'den
yazarlar savaşacak
tüm safalar yıkılacak
muhalifler de örnek alacak yoldaşımdan!
nereden esinlendin ey sünger diye sorarsanız, ozan rençber "mao zedong yoldaşım" türküsüne bir göz atabilirsiniz.
devamını gör...
normal sözlük'ün ekşi sözlük'ü geçecek olması
her şey zamanla yeğenn! azar azar gidelim öz gidelim sonunda kaplumbağa gibi biz kazanalım.*
devamını gör...
bahçeli ev
böyle bir eve sahip olmadım ama avlusunda rengarenk çiçeklerin açtığı, ağacında dört beş kuşun cıvıldadığı, bahçesinde tavuk ve kedilerin dolaştığı mütevazi ev ortamı göze, yüze, kalbe ve ruha huzur veriyor, terapi ediyor.
devamını gör...
orpheus ve eurydice
şarkıcı, müzisyen ve şair orpheus'un, sevgilisi eurydice'i yeryüzüne geri getirmek için ölüler diyarına yolculuğunu konu alan yunan miti.
sarhoş bir satyrden kaçarken yılan sokması sonucu ölen ağaç perisi eurydice olmadan yaşayamayacağına karar veren orpheus, yeraltına inip hades'ten sevgilisini geri istemeye karar verir. orpheus'un müziğinden etkilenen hades, eurydice'i geri vermeyi kabul eder ancak tek bir şartla: orpheus, yeryüzüne dönene dek arkasını dönüp kendisini takip edecek olan eurydice'in yüzüne bakmayacaktır ve bakarsa, onu bırakıp yeryüzüne tek başına dönmek zorundadır. hades'in kendisini kandırdığından şüphelenen orpheus, yeryüzüne neredeyse ulaşmışken dayanamayıp arkasını döner ve eurydice'in yeraltına çekilişine dehşetle tanık olur. ne var ki hades'le anlaşması gereği yeraltına dönemez ve sevgilisinin peşinden gidemez. bir anlık şüphenin ona kaybettirdiği sevgilisini unutamayan, yaşama sevincini yitiren, bir kayanın üstünde ölümü bekleyen orpheus'u ve onun eurydice'e bağlılığını kıskanan bir grup kadının onu paramparça ettiği, bedeninden ayrılan başının hala "eurydice!" diye sayıklamaya devam ettiği rivayet olunur.
sarhoş bir satyrden kaçarken yılan sokması sonucu ölen ağaç perisi eurydice olmadan yaşayamayacağına karar veren orpheus, yeraltına inip hades'ten sevgilisini geri istemeye karar verir. orpheus'un müziğinden etkilenen hades, eurydice'i geri vermeyi kabul eder ancak tek bir şartla: orpheus, yeryüzüne dönene dek arkasını dönüp kendisini takip edecek olan eurydice'in yüzüne bakmayacaktır ve bakarsa, onu bırakıp yeryüzüne tek başına dönmek zorundadır. hades'in kendisini kandırdığından şüphelenen orpheus, yeryüzüne neredeyse ulaşmışken dayanamayıp arkasını döner ve eurydice'in yeraltına çekilişine dehşetle tanık olur. ne var ki hades'le anlaşması gereği yeraltına dönemez ve sevgilisinin peşinden gidemez. bir anlık şüphenin ona kaybettirdiği sevgilisini unutamayan, yaşama sevincini yitiren, bir kayanın üstünde ölümü bekleyen orpheus'u ve onun eurydice'e bağlılığını kıskanan bir grup kadının onu paramparça ettiği, bedeninden ayrılan başının hala "eurydice!" diye sayıklamaya devam ettiği rivayet olunur.
devamını gör...
hüsnüye erdoğan'ın kyk yemek porsiyonu ile ilgili açıklaması
dr. hüsnüye erdoğan kyk yurdundaki yemek porsiyonlarının küçülmesi ile ilgili “porsiyonların küçültülmesinde ise peygamber efendimiz ‘midenin 3’te 1’ine sıvı, 3’te 1’ne yiyecek, 3’te 1’ini ise boş bırakın’ diyor” dedi.
gerçekten kafayı yiyeceğim.öğrencileri aç bırakmalarını bile dine bağlıyorlar. peygamber ne alaka ya, ne alaka?
www.cumhuriyet.com.tr/turki...
gerçekten kafayı yiyeceğim.öğrencileri aç bırakmalarını bile dine bağlıyorlar. peygamber ne alaka ya, ne alaka?
www.cumhuriyet.com.tr/turki...
devamını gör...
1990'lı yıllar
karışık yıllar. bir kaset düşünün içinde zeki müren, tarkan, barış manço, cem karaca, aşık mahsuni, ahmet kaya, kubat, sezen aksu, ibrahim tatlises, ajda pekkan, ferdi tayfur, nilüfer, edip akbayram, neşet ertaş, özay gönlüm, kazancı bedih, kazım koyuncu, grup vitamin, kayahan, ümit besen hep beraber parçalarını söylüyor. o tarz bir ülke...
devamını gör...
şaka maka öğretmenlerin 1 senedir yatıyor olması
öğretmen falan değilim ama şunu diyen tayfa cidden sıktı. biraderim adam eşşek gibi çalışmış olmuş öğretmen mis gibi. sende lisede yaban eşeği gibi yan gelip iki seksen uzanıp milletin üstüne atlayan, millet üni sınavına hazırlanırken kafasına şaplak atıp "lan inekler puhhaswasadf mal mısınız olm çalışmayın aw" diyen, futbolda takım kurarken adam seçen pembe kramponlu hırçın tembel çocuk olmasaydın sen de şuan öğretmen olmana gerek kalmamakla beraber bulunduğun kurum ya da şirkette yattığın yerden paranı çalışmasan dahi alıyor olurdun. ama sen hayatının o döneminde yatmayı seçtin.
devamını gör...
yazarların ilk izlediği yabancı dizi
two broke girls
devamını gör...
fraktür
kemik veya kıkırdak dokularda oluşan çatlaklar, ufak kırıklar veya bozulmalara verilen isim.
devamını gör...
erzurum kongresi
mustafa kemal'in bu kongreye katılması için bir ilden delege olması gerekmektedir. ancak mustafa kemal, o dönem askerlikten istifa etmiş ve hakkında yakalama kararı çıkarılmıştır. kongreye katılması ülkenin bekası için büyük önem arz etmektedir. erzurum delegesi olan cevat dursunoğlu istifa ederek yerine mustafa kemal'in delege seçilmesini sağlamıştır.
devamını gör...


