epiktetos
tanrım,
bana değiştiremeyeceklerimi kabullenmek için sabır,değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, farkı anlamak için akıl ver.
bundan daha iyi duamı olur, kitaplarında ki her cümle günlerce düşünülebilir. böyle büyük insanların tüm yazdıkları herkese zorla okutulmalı bence.
bana değiştiremeyeceklerimi kabullenmek için sabır,değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, farkı anlamak için akıl ver.
bundan daha iyi duamı olur, kitaplarında ki her cümle günlerce düşünülebilir. böyle büyük insanların tüm yazdıkları herkese zorla okutulmalı bence.
devamını gör...
kırklar motifi
bu motif, kahramanlar etrafındaki gücü temsil eder.
kırk sayısı bazı eşya ve davranışları sınırlar.
oğuz kağan'ın kırk günde yürümesi, konuşması gibi.
kırk sayısı görünmez âleminden gelen koruyucu, güç verici kutsiyete erişmiş şahısları da simgeler.
kırk sayısı bazı eşya ve davranışları sınırlar.
oğuz kağan'ın kırk günde yürümesi, konuşması gibi.
kırk sayısı görünmez âleminden gelen koruyucu, güç verici kutsiyete erişmiş şahısları da simgeler.
devamını gör...
siyon liderlerinin protokolleri
özellikle nazi almanyası'nda beyin yıkama ve propaganda aracı olarak kullanılan yahudi karşıtı metinler.
19. yüzyıl sonlarında yahudiler birçok ülkede eşit vatandaşlık haklarından yararlandıkları için, ekonomik bakımdan oldukça iyi durumdadır. bu durum genel olarak kilise ve çevresinde, muhafazakârlar arasında tepkilere neden olur. kitap da ilk kez bu dönemde pyotr ivanovich rachkovsky tarafından paris'te yazılır. ancak sonrasında sergei aleksandrovich nilus tarafından bir başka kitaba ilave olarak 20. yüzyılın başında tekrar ortaya çıkar. yeni isimlerle ve daha uzun versiyonlarıyla birkaç kez tekrar tekrar belirir piyasada.
kitap farklı ülke ve kıtalara dağılır, farklı dillere çevrilir. içerik olarak bakıldığında ana hatlarıyla yahudilerin dünyayı ele geçirmek için planlar yapmasından dem vurduğu görülür. yahudi düşmanlığını tüm dünyada tetikler. başta adolf hitler ve henry ford olmak üzere yahudi karşıtı birçok insan tarafından çeşitli atıflara konu olur. kavgam gibi meşhur kitaplarda izleri görülür. 24 adet protokolden oluşan belgelerde yahudilerin, içlerinde yaşadıkları devletlere karşı komplo ve suikastler düzenleme hazırlığında oldukları iddia edilir. medyaya, para piyasasına ve aklınıza gelebilecek tüm küresel sistemlere sahip oldukları ve onları yönlendirdikleri, savaşların, devrimlerin arkasında onların olduğu ileri sürülür. yani özetle dünyayı yöneten gizli eldir yahudiler.
uzunca bir süre özellikle almanya'da bu protokoller manipülasyon amacıyla kullanılır. halk yahudilere karşı kışkırtılır. dünyanın diğer birçok ülkesinde de "yahudi tehlikesi" gibi başlıklarla gazetelerde çarşaf çarşaf yazıların yayımlanmasına neden olur.
1920'lerde bu metinlerin sağdan soldan, siyasi hiciv ve romanlardan alıntılanmış uydurma yazılar olduğuna ait haberler gazetelerde boy göstermeye başlar. metnin yalanlarla dolu olduğuna ilişkin incelemeler yayımlanır ancak buna rağmen günümüzde dahi bu metinleri doğru kabul edenler vardır*.
19. yüzyıl sonlarında yahudiler birçok ülkede eşit vatandaşlık haklarından yararlandıkları için, ekonomik bakımdan oldukça iyi durumdadır. bu durum genel olarak kilise ve çevresinde, muhafazakârlar arasında tepkilere neden olur. kitap da ilk kez bu dönemde pyotr ivanovich rachkovsky tarafından paris'te yazılır. ancak sonrasında sergei aleksandrovich nilus tarafından bir başka kitaba ilave olarak 20. yüzyılın başında tekrar ortaya çıkar. yeni isimlerle ve daha uzun versiyonlarıyla birkaç kez tekrar tekrar belirir piyasada.
kitap farklı ülke ve kıtalara dağılır, farklı dillere çevrilir. içerik olarak bakıldığında ana hatlarıyla yahudilerin dünyayı ele geçirmek için planlar yapmasından dem vurduğu görülür. yahudi düşmanlığını tüm dünyada tetikler. başta adolf hitler ve henry ford olmak üzere yahudi karşıtı birçok insan tarafından çeşitli atıflara konu olur. kavgam gibi meşhur kitaplarda izleri görülür. 24 adet protokolden oluşan belgelerde yahudilerin, içlerinde yaşadıkları devletlere karşı komplo ve suikastler düzenleme hazırlığında oldukları iddia edilir. medyaya, para piyasasına ve aklınıza gelebilecek tüm küresel sistemlere sahip oldukları ve onları yönlendirdikleri, savaşların, devrimlerin arkasında onların olduğu ileri sürülür. yani özetle dünyayı yöneten gizli eldir yahudiler.
uzunca bir süre özellikle almanya'da bu protokoller manipülasyon amacıyla kullanılır. halk yahudilere karşı kışkırtılır. dünyanın diğer birçok ülkesinde de "yahudi tehlikesi" gibi başlıklarla gazetelerde çarşaf çarşaf yazıların yayımlanmasına neden olur.
1920'lerde bu metinlerin sağdan soldan, siyasi hiciv ve romanlardan alıntılanmış uydurma yazılar olduğuna ait haberler gazetelerde boy göstermeye başlar. metnin yalanlarla dolu olduğuna ilişkin incelemeler yayımlanır ancak buna rağmen günümüzde dahi bu metinleri doğru kabul edenler vardır*.
devamını gör...
claranın dağdan aşağı yuvarlanan tekerlekli sandalyesi
sözlüğün heidinin iki hamlede yediği pofuduk ekmekten bile daha tatlı, en güzel minik kalbe sahip yazarı; iyi ki doğdun hep böyle masum, güzel kalpli ve de musmutlu ol!
devamını gör...
konu neydi radyo yayını
bu gece yaptıkları röportaj ile daha fazla heyecan ile beklediğim program. her çarşamba dinliyor olacağız efenim.
devamını gör...
neandertaller
şu sıralar sözlükte başlık açıyorlar.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
öznesi olmayan akşam vakti bu
bakma ben varım da öylesine işte
dört sandalye var üçü boş, biri sen
bir miktar kedi, üstleri hep yasemin
altı biraz içki, makam kürdilihicazkar
ikinci yeniciler isyan, bura basmane
dön de bas git lan deve diyor biri birine
tehdit içeren cümleler için çok verimliyiz
üstelik esas tehdidi de kendimizden biliriz
yok yolu, akşam öyle ya da böyle geceye varacak
ya bir dakika, bana verdiğin sözler piç mi olacak?
bakma ben varım da öylesine işte
dört sandalye var üçü boş, biri sen
bir miktar kedi, üstleri hep yasemin
altı biraz içki, makam kürdilihicazkar
ikinci yeniciler isyan, bura basmane
dön de bas git lan deve diyor biri birine
tehdit içeren cümleler için çok verimliyiz
üstelik esas tehdidi de kendimizden biliriz
yok yolu, akşam öyle ya da böyle geceye varacak
ya bir dakika, bana verdiğin sözler piç mi olacak?
devamını gör...
okuması en eğlenceli bölümler
buraya sanat tarihi yazacak arkadaşları ne yazık ki vazgeçirmek isterim, sanat tarihi okur iken öyle tabloları, heykelleri, ressamları doya doya görmedik; camiler gördük, kervansaray mimarileri gördük, mezar taşları süslemeleri gördük.
türkiye'de 1-2 üniversite dışında sanat tarihi en ama en sıkıcı bölümlerden bir tanesi.
türkiye'de 1-2 üniversite dışında sanat tarihi en ama en sıkıcı bölümlerden bir tanesi.
devamını gör...
madonna delle arpie

madonna delle arpie tablosu, andrea del sarto tarafından 1517 yılında tamamlanmıştır. tabloda bakire meryem ile çocuğunun etrafındaki melekler ve azizler tasvir edilmiştir. eser şu an floransa'daki uffizi müzesinde sergilenmektedir.
ayrıca; sabahattin ali, kürk mantolu madonna romanında bu tablodan esinlenmiş ve bu tabloya sık sık değinmiştir.
"... büyük salonun kapıya yakın bir duvarının önünde birden bire durdum. o andaki hislerimi, bilhassa aradan bu kadar zaman geçtikten sonra anlatmama imkan yok. yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. resimleri seyredip geçenler vücutlarıyla beni sağa sola itiyorlar fakat ben olduğum yerden ayrılamıyordum. bu portrede ne vardı?.. bunu izah edemeyeceğimi biliyorum; yalnız o zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, biraz vahşi biraz mağrur ve çok kuvvetli bir ifade vardı. bu çehreyi veya benzerini hiçbir yerde, hiçbir zaman görmediğimi ilk andan itibaren bilmeme rağmen onunla aramızda bir tanışıklık varmış gibi bir hisse kapıldım. bu soluk yüz, bu siyah kaşlar ve onların altındaki siyah gözler ; bu koyu kumral saçlar ve asıl, masumluk ile iradeyi, sonsuz bir melal ile kuvvetli bir şahsiyeti birleştiren bu ifade bana asla yabancı olamazdı. ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyordum. onda halit ziya'nın nihal'inden, vecihi bey'in mehcure'sinden, şövalye buridan'ın sevgilisinden ve tarih kitaplarında okuduğum kleopatra'dan, hatta mevlit dinlerken tasavvur ettiğim, muhammed'in annesi amine hatun'dan birer parça vardı. o benim hayalimdeki bütün kadınların bir terkibi, bir imtizacıydı..."
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının edinmek istediği kitaplar
agatha christie'nin bütün kitapları.*
kütüphanemden bana el sallasınlar istiyorum.
kütüphanemden bana el sallasınlar istiyorum.
devamını gör...
olmak istenen cansız varlık
deniz feneri olmak isterdim. aylarca yıllarca bıkmadan denizi seyredeyim isterdim.
devamını gör...
ağza kürekle vurma hissi yaratan sözler
- ekonomimiz uçuyor, kaçıyor, çok iyi tarzı sözler
- işsizlik yok, iş beğenmiyorlar tarzı sözler
- covid- 19'a inanmıyorum diyen tipler
- karşı görüş bildirince militan, terörist, fetöcü diye çamur atan sözler
- işsizlik yok, iş beğenmiyorlar tarzı sözler
- covid- 19'a inanmıyorum diyen tipler
- karşı görüş bildirince militan, terörist, fetöcü diye çamur atan sözler
devamını gör...
ilk adımı atan kadın
cesur ve ne istediğini bilen, tuttuğunu koparan kızdır. helal olsun, varsa böyle kız beni de bulsun.
devamını gör...
amed
antalya :mö ll. yüzyılda bergama karalı ll. attalos tarafından kurulan şehir önceleri ismini kurucusundan aldı ve attaleia adıyla anılmıştır. zamanla bu isim adalia, antalia ve son olarak günümüzde antalya şekline dönüşmüştür.
antakya :ilk önce ortaylı'nın maddi hatasıyla başlamak gerekir ki, kendisi antakya isminin 5000 yıllık bir geçmişi olduğunu söylüyor. fakat antakya ismi, m.ö. 313 yılında büyük iskender'in önemli komutanlarından selevkos nikator tarafından babasını onurlandırmak için şehre verilmiş.
antep : âyntab... farsça ve arapça karışımı parlayan kaynak demek.
ankara : ankyra, frigler zamanında önemli bir kentti. ... pausanias, "gemi çapası" anlamına gelen ankyra adının, frig kralı midas'ın bir demir parçası bulduğu yere anker (yunanca gemi çapası anlamında) ismini vermesinden kaynaklandığını ve kral midas'ın, kente adını veren çapayı zeus tapınağı'nda sakladığını söylemektedir.
izmir : homeros destanlarında anlatılışına göre kent ismini kıbrıs kralı kinyras'ın kızı smyrna'dan almıştır. ... şehir günümüzdeki izmir adını, smyrna'nın halk arasındaki söyleniş şekli ile almıştır.
adana :seyhan nehri de sarus adını almıştır. hitit etkisinde kalan fenikeliler, tarım ve bitki tanrılarının ismi olan adonis´i bereketli topraklarından dolayı adana´ya isim olarak vermiştir.
hakkari : hakkari hakkâri kelimesi kürtçe' den dilimize geçmiştir. bu rivâyete göre kelimenin özü "kar-in" olup "her" önekini almıştır. kürtçe' de "kar-in", "-ebilmek" manasına gelip, insanın güç yetirebilme durumunu anlatır. dolayısıyla "hakkâri" kelimesi "hep güçlü, hep edebilen" anlamı vardır.
mardin : pek çoğumuzun bildiği, ancak çok azımızın gittiği büyülü bölge mezopotamya... mardin, ismini süryanice kaleler kenti demek olan 'marde'den almış. romalılar, maride; araplar ise maridin demiş.
daha yazayım mı? sizi yunan, hitit, fenike, frig, fars bölücüleri siziii
antakya :ilk önce ortaylı'nın maddi hatasıyla başlamak gerekir ki, kendisi antakya isminin 5000 yıllık bir geçmişi olduğunu söylüyor. fakat antakya ismi, m.ö. 313 yılında büyük iskender'in önemli komutanlarından selevkos nikator tarafından babasını onurlandırmak için şehre verilmiş.
antep : âyntab... farsça ve arapça karışımı parlayan kaynak demek.
ankara : ankyra, frigler zamanında önemli bir kentti. ... pausanias, "gemi çapası" anlamına gelen ankyra adının, frig kralı midas'ın bir demir parçası bulduğu yere anker (yunanca gemi çapası anlamında) ismini vermesinden kaynaklandığını ve kral midas'ın, kente adını veren çapayı zeus tapınağı'nda sakladığını söylemektedir.
izmir : homeros destanlarında anlatılışına göre kent ismini kıbrıs kralı kinyras'ın kızı smyrna'dan almıştır. ... şehir günümüzdeki izmir adını, smyrna'nın halk arasındaki söyleniş şekli ile almıştır.
adana :seyhan nehri de sarus adını almıştır. hitit etkisinde kalan fenikeliler, tarım ve bitki tanrılarının ismi olan adonis´i bereketli topraklarından dolayı adana´ya isim olarak vermiştir.
hakkari : hakkari hakkâri kelimesi kürtçe' den dilimize geçmiştir. bu rivâyete göre kelimenin özü "kar-in" olup "her" önekini almıştır. kürtçe' de "kar-in", "-ebilmek" manasına gelip, insanın güç yetirebilme durumunu anlatır. dolayısıyla "hakkâri" kelimesi "hep güçlü, hep edebilen" anlamı vardır.
mardin : pek çoğumuzun bildiği, ancak çok azımızın gittiği büyülü bölge mezopotamya... mardin, ismini süryanice kaleler kenti demek olan 'marde'den almış. romalılar, maride; araplar ise maridin demiş.
daha yazayım mı? sizi yunan, hitit, fenike, frig, fars bölücüleri siziii
devamını gör...
normal sözlük kapansa olacaklar
ağlayarak günlüğüme yazarım.
“ee şey sevgili günlük, kusura bakma seni bi süre kafa sözlük’le aldattım.”
“ee şey sevgili günlük, kusura bakma seni bi süre kafa sözlük’le aldattım.”
devamını gör...
büyücü goşa
isveç doğumlu ve aslen spor hocası olan eva bender tarafından canlandırılmıştır. kendisine gerçek hayatında da güzel goşa denmiştir. bir çok tarkan filminde de rol almıştır.
ne yazık ki gerçek hayatında goşa gibi kötü bir karaktere sahip olmayan isveçli oyuncu, iki sene evli kaldığı halit refiğ ile boşanarak 1968 yılında bunalıma girmiş, kendisini galata rıhtımından denize atarak intihar etmeye çalışmıştır. çevresindekiler tarafından kurtarılsa bile bunalımdan hiç kurtulamamış, ülkesine döndükten bir kaç sene sonra 1988 yılında 44 yaşında iken "kimse beni anlamıyor" notu ile intihar etmiştir.
ne yazık ki gerçek hayatında goşa gibi kötü bir karaktere sahip olmayan isveçli oyuncu, iki sene evli kaldığı halit refiğ ile boşanarak 1968 yılında bunalıma girmiş, kendisini galata rıhtımından denize atarak intihar etmeye çalışmıştır. çevresindekiler tarafından kurtarılsa bile bunalımdan hiç kurtulamamış, ülkesine döndükten bir kaç sene sonra 1988 yılında 44 yaşında iken "kimse beni anlamıyor" notu ile intihar etmiştir.
devamını gör...
the queen’s gambit
son zamanlarda izlediğim en keyifli en güzel diziydi. annemle beraber izledik ve çok güzel bir 7 bölümle baş başa kaldık.
dizi tam olması gerektiği gibi bitiyor tam yerinde bitiyor tam olması gereken bölüm sayısında bitiyor bence.
bir bölüm fazla olsa bir bölüm az olsa bu kadar komple olamazdı gibi geliyor. dönem dizisi olarak karşımıza çıkan the queens gambit dönemi çok güzel aktarıyor 60 ların belirli tadında kavramları izleyici ile buluşuyor. kıyafetler saçlar sokaklar arabalar hepsi bizi 60 lar dönemine götürüyor. hatta izlerken annem ne zaman çekilmiş bu dizi diye sordu bana o kadar başarılı yani.
izleyiciye umut vadediyor umutlu bir hikaye izlettiriyor. üstelik bunu yaparken satranç bilme zorunluluğu sunmuyor size. jest ve mimiklerden bile neler olduğunu anlıyorsunuz. mutlaka ama mutlaka izlenilmesi gereken güzel kusursuz bir hikaye. --! spoiler !--
diziyi izledikten sonra ne yazılmış ne çizilmiş diye bakma fırsatım oldu. insanlar beth harmon karakterine kızmışlar neden hademe amcayla hiç görüşmedin neden ziyarete gitmedin diye kızmışlar bir yerde haklılar ama dizi bunu bilerek böyle işliyor beth karakteri bunun cezasını fazlasıyla çekiyor bunun bedelini hıçkıra hıçkıra ağlayarak ödüyor. beth kusurlu problemli bir karakter o bir kahraman değil problemleri olan (içki sakinleştirici ) bir genç tecrübesiz çelimsiz saf masum ve en önemlisi ailesiz bir genç.
bu yazımda mutlaka işin matematik boyutunu konuşmak isterdim ama satranç bilmediğim için haddime değil.
bobby fischer adlı satranç oyuncusuna benzediğini falan okudum karakterin pek bir bilgim yok.
ayrıca dizi karakterleri öyle güzel işliyor ki mutlaka birinin bir yerde hikayeye dahil olacağını hissediyorsunuz.
mesela jolene karakteri bir an unutuyorsunuz ve karşınıza çıkıyor tebessümle hoşgeldin diyorsunuz.
yakışıklı gazeteci çocuk mesela birden tekrar geliyor ve hoşgeldin yakışıklı geç oyna diyorsunuz. diziyi o yönden çok beğendim.
ayrıca beth harmon tekrar yurda döndüğünde mr shaibelin odasına girdiğinde çok duygulandım ve gözyaşlarımı tutamadım.
o gazete küpürleri o fotoğraf çok duygulandırdı beni.
borgov karakterinin robot gibi davranıp kaybedince ayağa kalkıp alkışlaması son derece güzeldi. profesyonel olmak böyle bir şey.
--! spoiler !--
izlemeyen yazar arkadaşlar varsa aramızda mutlaka izlenmesi gereken bir netflix yapımı. çok güzeldi.
dizi tam olması gerektiği gibi bitiyor tam yerinde bitiyor tam olması gereken bölüm sayısında bitiyor bence.
bir bölüm fazla olsa bir bölüm az olsa bu kadar komple olamazdı gibi geliyor. dönem dizisi olarak karşımıza çıkan the queens gambit dönemi çok güzel aktarıyor 60 ların belirli tadında kavramları izleyici ile buluşuyor. kıyafetler saçlar sokaklar arabalar hepsi bizi 60 lar dönemine götürüyor. hatta izlerken annem ne zaman çekilmiş bu dizi diye sordu bana o kadar başarılı yani.
izleyiciye umut vadediyor umutlu bir hikaye izlettiriyor. üstelik bunu yaparken satranç bilme zorunluluğu sunmuyor size. jest ve mimiklerden bile neler olduğunu anlıyorsunuz. mutlaka ama mutlaka izlenilmesi gereken güzel kusursuz bir hikaye. --! spoiler !--
diziyi izledikten sonra ne yazılmış ne çizilmiş diye bakma fırsatım oldu. insanlar beth harmon karakterine kızmışlar neden hademe amcayla hiç görüşmedin neden ziyarete gitmedin diye kızmışlar bir yerde haklılar ama dizi bunu bilerek böyle işliyor beth karakteri bunun cezasını fazlasıyla çekiyor bunun bedelini hıçkıra hıçkıra ağlayarak ödüyor. beth kusurlu problemli bir karakter o bir kahraman değil problemleri olan (içki sakinleştirici ) bir genç tecrübesiz çelimsiz saf masum ve en önemlisi ailesiz bir genç.
bu yazımda mutlaka işin matematik boyutunu konuşmak isterdim ama satranç bilmediğim için haddime değil.
bobby fischer adlı satranç oyuncusuna benzediğini falan okudum karakterin pek bir bilgim yok.
ayrıca dizi karakterleri öyle güzel işliyor ki mutlaka birinin bir yerde hikayeye dahil olacağını hissediyorsunuz.
mesela jolene karakteri bir an unutuyorsunuz ve karşınıza çıkıyor tebessümle hoşgeldin diyorsunuz.
yakışıklı gazeteci çocuk mesela birden tekrar geliyor ve hoşgeldin yakışıklı geç oyna diyorsunuz. diziyi o yönden çok beğendim.
ayrıca beth harmon tekrar yurda döndüğünde mr shaibelin odasına girdiğinde çok duygulandım ve gözyaşlarımı tutamadım.
o gazete küpürleri o fotoğraf çok duygulandırdı beni.
borgov karakterinin robot gibi davranıp kaybedince ayağa kalkıp alkışlaması son derece güzeldi. profesyonel olmak böyle bir şey.
--! spoiler !--
izlemeyen yazar arkadaşlar varsa aramızda mutlaka izlenmesi gereken bir netflix yapımı. çok güzeldi.
devamını gör...



