hakkında tanım yazılmamış yazar arkadaşımız için ilk siftah bana düştü. tanım, tespit ve eleştirileri gayet yerinde ve yapıcı olan, mutlak surette takip edilmeye, tanımlarının baştan sona okunmaya ve incelenmeye değer bulduğum saygılı, kibar ve hatırşinas bir sözlüktaşımız. kaleminin sürekli olmasını temenni ediyorum.
devamını gör...

kişiye göre cevabı değişeceği için, anlamsız sorulardır.
belki bir fikir almak için sorulmuş olabilir. gene de sormayın böyle sorular bana biri sorunca geriliyorum.
devamını gör...

tabii olum manyak mısın!!! bak 300 e yakın takipçim var millet beni bir ciddiye alıyor bir ciddiye alıyor! höt diyorum hött, kesss diyorum kessss! o kadarrrr!! saksı değiliz sonuçta! (bkz: başlık değil saçmalık)
devamını gör...

"yakışıklı ve zenginseniz flört, tipsiz ve fakirseniz tacizdir" böyle bir algı var ama yanlıştır.

doğrusu karşılıklı ise flört, tek taraflı ise tacizdir.
devamını gör...

gaba enzimi ; sağlıklı beyinde epilepsi nöbetlerini engelleyen bir kimyasaldır.
her insanda az veya çok bulunur.
bazı insanlarda gaba enzimi eksikliği epilepsi nöbetlerine sebep olur. bu nadiren görülür.
bazı insanlarda gaba enzimi yeterli miktarda olduğu halde ; reseptör hatalarından dolayı beyin, var olan enzimi, algılayamaz ve kullanamaz. haliyle epilepsi nöbetleri başlar.
böyle hastalara ; çok miktarda pridoksin takviyesi yapılarak ; beyindeki gaba enzimi üretimi, üç, beş kat arttırlır. çok miktarda artan gaba enzimi sayesinde, reseptörler bu enzimi algılamaya başlar ve epilepsi nöbetlerini durdurur.
devamını gör...

yukarıda yazılarda bahsedilmiş. rönesans, ''yeniden doğuş'manasına gelir. ne ifade eder peki? italya'da sanat ve yazı alanındaki canlanışı ifade eden bir kavram.
ilk olarak, giorgio vasari denilen bir adam kullanmış bu lafı.
kullandığı yer ise, le vite de piu eccelenti architetti, pittori, et scultori italiani isminde bir kitap.
konudan bağımsız dipnot: kitap sanatçıların hayat hikayelerini anlatmakta olan, ilk baskısı 1550'de ve ikinci baskısı 1568'de yazılmış bir kitap.
vasari'ninde bir ressam olduğunun altını da çizelim. tr.wikipedia.org/wiki/En_M%...
şimdi arkadaşlar bu hareket italya'da başlıyor, eski grek yada roma kültürüne yöneliş, hümanizm, bireycilik, efenime söyleyim; geometrik uyum. bu döneme damgasını vurmuştur...
bence tarihte, insanlığın geliştiği , pik yaptığı dönemler ekonomik olarak insanların belli bir refah seviyesine eriştiği dönemlerdir. işte 15,16 yy'da italya'nın şehir devletleri olması, ticaretten kaynaklı gelişme ''yeniden doğusu'' hızlandırmıştır.
bu sebeple italya'da başlayan rönasans hareketleri, tüm avrupa'ya yayılacaktır.
başta italya olmak üzere zenginleşmiş ve sanatı destekleyen aileler çoğalacaktır.
italyadaki ünlü medici ailesi buna en iyi örnektir.
bunun dışında, aragon, sforza, este, gonzaga aileleri için ünlü ressam, yazar çizer, heykeltraşları, statü göstergesi olarak tabiri caiz ise ''onlarla bir fotoğraf çektirebilmek'' için evlerine davet edecek ve bu italya'da muazzam bir dönemin ilerlemesini sağlayacaktır.
bu aileler tarafından, eski roma kalıntıları üzerine kazılar yapılacak, sanatçıların eski roma'yı inceleme fırsatı bulmasına neden olacaktır.
bu dönemde, özellikle resim sanatçıları, sembolizmi terk etmiş, natüralizme dönmüşlerdir.
resim alanında natüralizmin başlangıcını giotto di bondone atmıştır diyebiliriz. masaccio, uccello,mantegna dönemin ilklerinden sayılabilecek ressamlardır.
donatello, michelangelo ise; zaman yolculuğu yapabilsek, ''pietanın ağıdını''yapışını izleyebilsek diye, iç geçirdiğimiz heykel sanatçılarıdır.
yukarıda, antik roma ve grek döneminin etkili olduğunu ve bunun nedenlerine değinmiştik. mimarların burada baz aldığı en önemli eser, vitruvius'un mimarlık üzerine on kitabı isimli eski olacaktır. bu kitap simetri ve orantı konulu idi. (m.ö 70-80)
bu sebeple bu dönemin mimarları, görsel düzen denge ve her şeyin merkezi insan öğelerini eserlerine yansıtmışlardır.
dönemin önemli mimarları, brunelleschi, alberti,bramante vss
döneme damgasını vuran isimlerse, kuşkusuz leonardo da vinci, raffaello, michelangelo'dur.
devamını gör...

şu anda edmondo de amicis’ ten istanbul (1874) okuyorum.
işler güçlerle ilgilenirken, ya da yürürken de latife tekin’ in sevgili arsız ölüm’ünü dinliyorum.

önceden bir kitabı bitirmeden ötekine geçmezdim.
ayrı tat, ayrı dünya, bambaşka hayatlar ; ama adı kitap.
şimdi diyorum: neden olmasın ki ikisi, üçü bir arada?
memnunum bu halimden : bıraktım tutucu olmayı.
devamını gör...

allah’ın işine karışılmayacağı, sonucun ne olacağı hiç bir zaman belli olmayacağı anlamındaki atasözü.
bu gün öyle birden aklıma takıldı.
açık anlamı:
gelinin baba evinden ata bindirilerek hazırlanan yeni evine giderken, bütün her şeyin hazır olduğu, bütün işlemlerin tamamlandığı bir pozisyonda dahi evlenip evlenmeyeceği kesin değildir.
hindistan'da bu duruma örnek teşkil edecek düğünler duyuyoruz son zamanlarda.
aslında hindistan'a kadar gitmeye gerek yok. internetin icatıyla ulaşılması kolaylaşan sosyal medya sayesinde sadece yazışmaların devrinin hakim olduğu, bu dönem için söylenmiş bir atasözü gibidir.
hiç belli olmaz anlamına da gelir.
devamını gör...

bu eylemselliği gerçekleştirecek birey önceden çok dillendirmez genellemesi ne kadar doğru bilmiyorum. intihar etmek durumunun anlık bir fiil değil süreç olduğu kanaatindeyim.

en az yaşamak kararı kadar intihar etmek süreci de olağan üstü bir süreçtir. insan ruhu bir kazana atılmışçasına yoğun kaynar durur bu süreçte. daha önce bir çok yamayla mükemmeleştirdiğiniz sayısız anlamsallık kaotik bir entropiye dönüşür. doğadaki ve insanlardaki bütün çelişkiler kıl kıl dağılır, çözülür bu süreçte. zaten kendinizi çoktan param parça etmişsinizdir. elinizde tuttuğunuz ruhunuzun yumakları kötü kokusu dayanılmazdır. ellerinizden zaten nefret ediyorsunuzdur artık.

gezegenler ve sonsuz uzay yıldızlar kadar çok nedenleri olabilir bu halin. hepsinin son tahlildeki formülasyonu çaresizliktir. dayanılmazlık ve dayanışılmasızlıktır.

uzun süredir herkese çok ayıp olur diye intihar etmiyorum. ulan yüz binlerce güzellik arasından böyle bir yaşama sebebi süzer mi insan kendine? her şeyin entropisinden gelen koku burnumun direğini kırıyor.

viktor hugo'nun da ölmeden önce dediği gibi.

"ışık, ne olur biraz daha ışık"
devamını gör...

tanım: yanlışlanabilir doğrular bütünü.

bilimi bilim yapan, ürettiği doğruların yanlışlanabilir doğrular oluşudur. yanlışlanabilirlik, illa ki yanlışlanacağını değil, bunu bir potansiyel olarak barındırdığını ifade eder. karl popper'ın teorisine göre, bilimi diğer tüm disiplinlerden ayıran da budur. popper, yanlışlanabilirlik ilkesi üzerinden, başta freud ve marx olmak üzere pek çok "sosyalbilimciyi" topa tutar. ben ise bu konuda yorumsuz kalacağım. freud da yorumsuz kalırdı bence.
devamını gör...

ortaokul dönemlerimdi sanırım. kendim gibi, kitap okumayı çok seven bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine; bu kitap aracılığıyla tanışmıştım dan brown ile...

üstünden o kadar zaman geçti, hala daha benzer konseptte okuduğum tüm romancılar arasında kurgusunu bu kadar sevdiğim, kitabın sayfalarına karıştığım, kitabın kahramanı ile sokakları beraber arşınladığım iki yazardan biri dan brown. ikincisi de harlan coben'dir.

spoiler olarak sayılmazsa şayet; louvre müzesi'nde işlenen bir cinayet - louvre müze müdürü öldürülmüştür- ve cinayet mahallinde bulunan bir takım mesajlardan ötürü, harvard'ta dini ikonoloji ve semboloji profesörü olan robert langdon'a fransız polisinin danışması üzerine gelişen ve ucu dünya tarihindeki büyük gizemlerden birine, tapınak şövalyeleri ve kutsal kase arayışçılarına uzanan bir olaylar örgüsüne tanıklık ediyoruz bu kitapta...

kurgu, merak uyandırması, okurken bulmaca çözüyor hissi yaratması ve okuyucuyu yatırdığı ters köşeler bakımından oldukça zengin bir kitap olan da vinci şifresi'ni hala okumamış olanlarınız varsa - kült bir kitap gözüyle bakıyorum- ve şayet; macera ve polisiye türlerini okumaktan keyif alıyorsanız, hatta ve hatta kitap okuma alışkanlığı kazanmak istiyor, fakat başlayacak iyi bir kitap bulamıyorsanız. şiddetle tavsiyemdir...

ayrıca serinin devamı niteliğinde olan ve aşağıda sıraladığım kitapları da aşağıdaki sırayla okumanızı tavsiye ederim.

(bkz: melekler ve şeytanlar)
(bkz: da vinci şifresi)
(bkz: kayıp sembol)
(bkz: cehennem)
(bkz: başlangıç)
devamını gör...

ben futbol maçlarını takip etmeye pandemi döneminde başladım.
sahada çok erkek var ve pandemi süresince benim için nimet!
kaç yaşında gidiyor bunlar epilasyona, allahım o bacaklar nedir?
bilekleri ince olanlar hafif bronz olan çocuklar, bacaklara dövmeyi döşemiş olanlar... aman allahım! izledikçe izlettiriyor.
türk futbolunda sanırım maç sonunda formayı çıkarmak yasak, hiç denk gelmedim.
bazı hınzırlar atlet giyinmeden çıkıyor allahtan, birbirlerini formalarından çekiştirirken hafiften adonislerini görebiliyoruz!
avrupa maçları çok iyi oluyor, o son düdükten sonra çoğu soyunuyor, ekranı donduruyoruz, selçuksports yayını kesene kadar izliyoruz.
futboldan anlamayı bilmem, erkeklerden anlamaya çalışıyorum.
taylan antalyalı ve uğurcan çakır türk favorilerim, yaş aldıkça yıllanmış şarap gibi olacaklar, inanıyorum.
karim benzema ve di maria yabancı favorilerim. çok güzel gülümsüyor, allahsızlar.
devamını gör...

yani, mesela bana mesaj atanları önce asistanımın asistanı karşılıyor. sonra asistanım inceliyor, “sevgili entel efendim mesajı okuyabilirsiniz ve eğer paşa entel gönlünüz isterse cevap da atabilirsiniz ama bu entel olmayan faniler ile fazla muhatap olmayın, sonuçta siz paşa entel efendisiniz” diyor. bu devirde entel olmak hayli zor iş azizim. yoruluyorum.
devamını gör...

bazen dönüp baktığımda bu yerin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. ben yılbaşında koca bir aile masasında aslında tek başıma kutluyordum yeni bir yılı, sayende bir sürü küçük kız kardeş ile kutlamış gibi olacağım, teşekkürler sözlük. senin bir parçan olduğum için, burada bu insanlarla beraber ufak bile olsa bir şeyleri değiştirme fırsatı sunduğun için teşekkür ederim. günün sonunda, biz koca bir aileyiz. çoğunuzun isimlerini, kim olduğunu, ne şartlar altında olduğunu bile bilmiyorum ama biz böyle zamanlarda güzel bir aileyiz bunun için ve tüm güzel şeyler için minnet duyuyorum.
devamını gör...

yaşama sevinci. *
devamını gör...

- abaşo
gemiyi baş taraftan veya kıç taraftan halat ile karaya, limana bağlamak.
- aborda
bir teknenin, başka bir tekneye ya da iskeleye, yandan yanaşması.
- abosa
genelde zincirin durdurulması için kullanılan terimdir.
- abramak
kontrol altına almak, komutası altında tutmak
- aganta
zincir veya halatın kısa bir zaman için elde tutulup bırakılmaması.
- alabora
altüst olma, teknenin ters çevrilmesi, yan yatması ama su üstünde yüzer pozisyonunun devam etmesi durumu.
- alarga
açıkta demektir. açıkta demirde bekleyen tekne ve gemiler için kullanılan terimdir.
- alesta
hazır olmak, hazır olarak apikoda* beklemek.
- apiko
demirin vira edildiğinde, deniz dibinden kurtulup dimdik durduğu vaziyet veya dikkatli olarak beklemek.
- avara
gemi, yelkenli, bot veya teknenin yanaşmış olduğu yerden ayrılması.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- baba
halat volta etmek için ağaç veya metalden yapılmış silindirik biçimde güverte veya rıhtıma bağlanmış parça.
- babafingo
yelkenli bir teknede eğer direk üç kısımdan ibaret ise; en üstteki parça.
- badarna etmek
bir halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile sarılması.
- baştankara etmek
tekneyi bir sahile, rıhtıma veya kumsala baş taraftan oturtmak veya yanaştırmak.
- bosa tutmak
bir halat veya zincirin bedeni üzerine bosa* tutarak abramak* .
- boş almak
gevşek bir halatı germek için fazlasını kesmek.
- burgata
halat ve zincir ebadını ölçmek için kullanılan bir ölçü.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- camadan
camadan vurmak. yelken alanının küçültülmesi. sert havalarda yelkenli teknelerde uygulanır.
- camadan bağı
bu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi.
- ceviz
halatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins düğüm seklindeki işleme.
- cunda
uç demektir. (direk cundası, seren cundası, bumba cundası. )

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- çalım
geminin başı ile kıçı arasında inik meyil veya kıç tarafta su kesiminin altındaki dar kesim.
- çamçak
teknede biriken suyu toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe.
- çarmık
direklerin her iki bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar.
- çımarıva
personelin tekne boyunca yan yana selamlama için dizilmesi.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- dese etmek
halatın veya zincirin iyice gerilmesi.
- double-bottom
teknenin iç ve dış kaplamaları arasında kalan, genellikle gemi boşken deniz suyu ile doldurulan boşluk.
- dümen zaviyesi
dümen yelpaze sathının omurga ile yapmış olduğu açı.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- el incesi
bir tekneden diğerine veya sahile atılan ucunda kurşun bir ağırlığın ceviz ile kaplı olduğu ve sonuçta bir halatın bağlanarak gönderildiği, parekete savlosu gibi incecik bir halat.
- el iskandili
elektrikli iskandil olmayan teknelerde, derinlik ölçmek için çımasına 5 kg'lık bir kurşun asılmış ve üzerine kulaç taksimatı yapılmış olan savlo.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- faça etmek
seren yelkenlerin bir taraftan prasya* olduğu halde kapatılması.
- façuna etmek
badarnanın tel veya mürnel ile sıkı sıkıya bağlanmasıdır.
- fora etmek
bir yere bağlanmış olan halatın oradan çıkartılması.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- gabya
ana direk ile babafingo çubuğu arasındaki çubuk veya yelken.
- gomina
bir deniz milinin onda birine eşit ölçü birimi.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- hırça mapası
zincirin zincirlikten çimasının omurgaya bağlandığı kilit.
- hisa etmek
bir şeyi yukarı kaldırmak.*


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- ırgat
demir almada, halatları dolayıp gemiyi yanaştırmada veya karaya çekmede kullanılan, hidrolik, elektrikli, istimli veya insan kuvvetiyle çalıştırılan yatay veya dikey mekanizma.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- iskanca
değiştirmek. *
- iskarça
bir liman veya koy içindeki kalabalık tekne grubu, karışık olarak demirlemiş olan tekneler topluluğu.
- istinga etmek
yelkenleri toplamak.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- kaloma
demir üzerinde bulunan teknelerin denizde bulunan zincir mesafesi.
- kana rakamları ( draft )
gemilerin çektikleri su derinliğini göstermek için baş ve kıç dikmeler hizasına sancak ve iskele taraflara desimetre veya feet cinsinden çizilmiş rakamlar. [romen ve italik]
- kasa
halatların çımalarına açılmayacak şekilde yuvarlak şekilde yapılan ve dikişle emniyete alınan yuvarlak büyük halkalar.
- kerte
bir dairenin 32’de biridir. *
- küpeşte *
gemilerde borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarıda kalan bölümler.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- laçka
boşta, gevşemiş anlamlarında kullanılır.
- lava etmek
halatın boşunu alıp germek.
- lumbarağzı
gemilere giriş-çıkış için kullanılan bordada dört köşeli kapı, kapak.
- lumbuz
gemilerdeki pencerelere verilen isim.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- manika
havalandırma için kullanılan geniş boru, baca.
- mapa
sabit halka.
- matafora
tekne ve botların asılabilmesi için ucunda palanga bulunan taşıyıcı.
- mayna etmek
aşağı indirmek*
- mezestre
bayrağı ya da flamayı yarıya indirmek.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- orsa
rüzgara karşı seyirdir. en küçük açıda rüzgarı alarak yapılan seyir.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- palamar
gemilerin rıhtım ya da limana bağlanmasında kullanılan halattan daha kalın yoma*lara verilen isimdir.*
- palanga
bir halat ve iki makaradan oluşan kaldırma mekanizması.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- roda
kullanılmış halat sargısı
- rota
geminin takip ettiği yol, çizgi, hat.
- rüzgaraltı
rüzgarın estiği yönün tam aksi.
- rüzgarüstü
rüzgarın estiği yön.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- safra
bir gemide dengenin sağlanması amacıyla sintinesine koyulan ağırlık.
- salpa
demirin deniz dibinden kurtulması, ağırlığın demire binmesi durumu.
- sancak alabanda
dümenin sancak tarafa tam basılması yönünde verilen komut.
- saravele
yelkenin sarılması için verilen komut.
- savlo
sancak çekmek için kullanılan 1.5 burgatalık ince halat.
- sintine
bir teknenin su hattı altında kalan iç kısmına verilen isimdir. geminin makine ve kazanlarının bulunduğu kısmın zemininin ve ambar güvertesinin altında kalır. gemi içinde sızan sularla, makine ve kazan dairelerinden akan yağların depolandığı en altta kalan kısma sintine bölgesi denir.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- şeytan çarmıhı
iki halat arasına yerleştirilen ahşap basamaklardan oluşan bordadan sarkıtılan merdiven.*

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- talvek hattı
boğazlarda ortadan geçtiği varsayılan hat.
- toka etmek
karşılıklı iki parçayı bir araya getirmek.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

-usturmaça
bir birinin üzerine veya rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının zarar görmemesi veya boyalarının bozulmaması için araya koydukları ahşap , plastik veya halatlardan yapılmış balon, silindir biçimindeki yastık.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- varagele
iki nokta arasına gerilen ve bir şeyin çekilerek taşınmasına, götürülüp getirilmesine yarayan halat.
- vardavela
teknelerin küpeştelerinde ve borda iskelelerinde personelin korunması için dikilmiş bulunan sabit veya yatar kalkar puntellerin üzerine yatay olarak geçirilmiş demir veya ağaç tiriz. *
- vira
almak, çekmek anlamında kullanılan bu sözcüğün bir çok ülkenin lisanında karşılığı yoktur, hemen hemen bütün denizciler tarafından kullanılan evrensel bir terimdir.*
- viya
gemiyi veya tekneyi istenilen rotaya döndükten sonra, istenilen yöne seyredilmesi için verilen komut.*

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

- yalpa
geminin dalgalardan sancak ve iskeleye aralıklarla yatıp, doğrulması, sallanması.
- yeke
dümen başına takılıp dümenin istenilen tarafa basılması için kullanılan demir veya ağaçtan yapılmış kol.
- yelpaze
dümenin su içinde kalan büyük kısmı.
- yürya
bir halatın elle çekerken üzerine yatarak mola vermeksizin çekmek.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- zabit
ticari gemilerde ikinci ve varsa üçüncü kaptana verilen isim.
- zahiri rüzgar
geminin rüzgarı ile hakiki rüzgarın birleşimi ile ortaya çıkan ve gemide hissedilen rüzgara verilen isimdir.
- zincirlik
başaltında demir zincirlerinin muhafaza edildiği yer.
- zoka
uç tarafında küçük bir balık biçiminde kurşun bulunan bir çeşit balık iğnesi.
devamını gör...

kendini tanımak... şaka değil gerçekten kendini tanımak isteyenler evlensin. o geçmişte üzerini örttüğünüz duygularınız öyle bir ortaya çıkıyor ki.. o travmaları size tekrar tekrar yaşatacak kişiyle evleniyorsunuz. bu çok zorlu bir şey aslında ama katran karası hüzünlerinizi sulandıra sulandıra azaltmaya başlıyorsunuz.. aslında bilinçaltındaki kendinizle evlenmiş oluyorsunuz.. yani size ayna oluyor, o yüzden eğer çok travmatik anılarınız varsa öncelikle onları çözmeniz, sonrasında evlenmeniz tavsiye olunur.. yoksa yağmurdan kaçarken doluya tutulursunuz...
devamını gör...

ait olmamaya bağlanmaktır. kusurlu özgürlük.
devamını gör...

ooo bakıyorum da devreler iyice yanmış, niiiiice!
devamını gör...

osmanlı döneminde kullanılmış bakır sikke.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim