gençlerin hobi sahibi olmayışı
devamını gör...
abd'de yaşanan mini buzul çağı
abd'nin kuzey batısında kanada ve alaska olmasından dolayı, vortex'in rahat hareket ederek meksika'ya kadar inebilmesi sonucu oluşmuş hava olayıdır.
rocky dağlarının kuzey - güney doğrultusunda uzanması sonucunda da batının nemli ve sıcak havası orta eyaletlere gelemez. gelse bile dağ torku etkisiyle soğuyarak gelir.
bundan dolayı atlantic oscillation salınımının pozitif fazda olduğu dönemlerde, kutup vortexi en rahat abd'yi görür ve etkisi altına alır.
olağan dışı bir olay değildir aslında.
polar vortex
rocky dağlarının kuzey - güney doğrultusunda uzanması sonucunda da batının nemli ve sıcak havası orta eyaletlere gelemez. gelse bile dağ torku etkisiyle soğuyarak gelir.
bundan dolayı atlantic oscillation salınımının pozitif fazda olduğu dönemlerde, kutup vortexi en rahat abd'yi görür ve etkisi altına alır.
olağan dışı bir olay değildir aslında.
polar vortex
devamını gör...
normal sözlük yazarları
sanki burdaki herkes birbirlerini yıllardır tanıyor gibi. kötü anlamda söylemiyorum sanki yıllardır birbirimizi tanıyorduk yazarlarla, buranın kurulmasını bekledik sadece. herkes iyi burdaki, herkes umudu kaybetmemek için burda. yazıyorlar. çünkü yorgunlar. çünkü yazmaktan başka çare yok. hepsine selam olsun..
devamını gör...
okul öncesi öğretmeni olmak
devlet bünyesinde 3-6 yaş arası çocukların bilişsel, psikomotor, sosyal-duygusal, dil ve öz bakım gelişim alanındaki becerilerini geliştirecek etkinlikler planlayarak çocukların ilkokul düzeyine hazır olmasını sağlayan, okul öncesi eğitim öğretmenliği programından mezun olan kişilerin aldığı ünvandır.
tüm tecrübelerini devlette çalıştığı 12 yıl süresince edinen bir öğretmen olarak seçimimden hiç pişman olmadığım mesleğim. bölümü okuyan ya da atanmayı bekleyen meslektaşlarıma tavsiyem; her meslek grubunda olduğu gibi bizim aramızda da işini layığıyla yapmayan, tüm gün boyunca çocukları oyuncaklarla-boyamalarla kendi halinde bırakan ya da sırf velilere bu şekilde yaranacağını düşündüğü için çocuklara sürekli kes yapıştır sanat etkinlikleriyle gün bitiren arkadaşlarımız varsa çocuklarla deneyler, dramalar yapan, alan gezilerine çıkan, sınıfında imkanı (internet, projeksiyon makinası) olup teknolojiyi aktif bir şekilde kullanan arkadaşlarımız da var, ki sizlerin de onlardan biri olmak için hiçbir eksiğiniz yok. öyle şanslıyız ki en masum, en meraklı yaş grubuyla çalışıyoruz ve onlara katacağımız her bilgi ve davranış bizleri de iyileştiriyor, gelecek adına umutlandırıyor. atasını tanıyan, ülkemiz için yaptıklarını, önemini bilen bir nesli yetiştirmek ilk olarak bizim sorumluluğumuzda.
tüm tecrübelerini devlette çalıştığı 12 yıl süresince edinen bir öğretmen olarak seçimimden hiç pişman olmadığım mesleğim. bölümü okuyan ya da atanmayı bekleyen meslektaşlarıma tavsiyem; her meslek grubunda olduğu gibi bizim aramızda da işini layığıyla yapmayan, tüm gün boyunca çocukları oyuncaklarla-boyamalarla kendi halinde bırakan ya da sırf velilere bu şekilde yaranacağını düşündüğü için çocuklara sürekli kes yapıştır sanat etkinlikleriyle gün bitiren arkadaşlarımız varsa çocuklarla deneyler, dramalar yapan, alan gezilerine çıkan, sınıfında imkanı (internet, projeksiyon makinası) olup teknolojiyi aktif bir şekilde kullanan arkadaşlarımız da var, ki sizlerin de onlardan biri olmak için hiçbir eksiğiniz yok. öyle şanslıyız ki en masum, en meraklı yaş grubuyla çalışıyoruz ve onlara katacağımız her bilgi ve davranış bizleri de iyileştiriyor, gelecek adına umutlandırıyor. atasını tanıyan, ülkemiz için yaptıklarını, önemini bilen bir nesli yetiştirmek ilk olarak bizim sorumluluğumuzda.
devamını gör...
tıp vs mühendislik
iki mesleği de icra edenlerin artılarını eksilerini yazarak yks'ye hazırlanan kardeşlerime yardımcı olsun diye açtığım başlık
tarafımı zamanında da yaptığım gibi mühendislikten yana seçiyorum
tarafımı zamanında da yaptığım gibi mühendislikten yana seçiyorum
devamını gör...
şinto
eskiden japonya'nın resmi dini olan fakat şu an milli dini olan animizimdir. (animizim: basitçe doğanın bir bütün olarak ve her varlığın teker teker maddi varlığının ötesinde bir de ruha sahip olduğunu kabul eden dini inanıştır.)
şintonun özellikleri:
dünyanın en eski dinlerinden biri olarak kabul görmektedir.
japonların gelenekleriyle iç içe geçmiş bir vaziyettedir bu sebeple zaten milli dindir.
politeizm anlayışını benimsemiş bir dindir tapılan tanrılara 'kami' denir (ör: doğa olaylarını temsil eden tanrıların var olması, kutsal sayılması)
şinto teriminin anlamı ise tanrıların yolu'dur.
şinto resmi din olma özelliğini 2.dünya savaşından sonra kaybetmiştir çünkü abd japonya'nın militarizmini ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunmuştur ve başarılı olmuştur.
şu anda japonyada budizm hakimken bunun en önemli sebeplerinden biri ise şinto'nun hoşgörülü bir doğaya sahip olmasından kaynaklıdır. bu sayede iki inanç kaynağı kolayca kaynaşabilmiştir.
şintonun özellikleri:
dünyanın en eski dinlerinden biri olarak kabul görmektedir.
japonların gelenekleriyle iç içe geçmiş bir vaziyettedir bu sebeple zaten milli dindir.
politeizm anlayışını benimsemiş bir dindir tapılan tanrılara 'kami' denir (ör: doğa olaylarını temsil eden tanrıların var olması, kutsal sayılması)
şinto teriminin anlamı ise tanrıların yolu'dur.
şinto resmi din olma özelliğini 2.dünya savaşından sonra kaybetmiştir çünkü abd japonya'nın militarizmini ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunmuştur ve başarılı olmuştur.
şu anda japonyada budizm hakimken bunun en önemli sebeplerinden biri ise şinto'nun hoşgörülü bir doğaya sahip olmasından kaynaklıdır. bu sayede iki inanç kaynağı kolayca kaynaşabilmiştir.
devamını gör...
kız çocuklarını üniversiteye gönderen babalar cehennemliksiniz
kabak tadı verdi artık bu ülkede bu muhabbetler. isterseniz bizi diri diri gömmediğiniz için şükredelim ha? cahiliye dönemi sanki arkadaş. ankara savaşı gibi bi 20 seneydi. orda istanbulun fethi 50 yıl gecikmişti, burda da 1500 yıl geriye gittik.
devamını gör...
libido
sanıldığının aksine yalnizca cinsellik ile ilgili bir kavram değildir.
doğru anlarda doğru kişiye/olaylara kanalize edildiğinde sizi bambaşka bir insana dönüştürebilir. yanlış kullanımı ise harabiyet yaratabilir.
içimizdeki nükleer enerjidir.
doğru anlarda doğru kişiye/olaylara kanalize edildiğinde sizi bambaşka bir insana dönüştürebilir. yanlış kullanımı ise harabiyet yaratabilir.
içimizdeki nükleer enerjidir.
devamını gör...
çocukken hayal edilen tanrı şekli
beşinci boyuttaki sakallı.
devamını gör...
ena tsigaro zitisa
"bir sigara istedim" adındaki yunanca bir şarkı, sigara hakkında. zaten gecenin bu köründe yanyana olduğumuz nerdeyse tek şey, sigara.
pantelis thalassinos söyler, sözleri yaklaşık şöyle der;*
"bir sigara istedim
şirket istemedim
yorgunum sıkıldım
kelimeler güzel.
nefes vermeyen ben
sigara istiyorum
ama lütfen
sigara içmek için yalnız.
sigara istedim
ateş istemiyorum, sahibim
elli yıldır yanıyorum
elli yıla katlandım.
elli yıldır yanıyorum
elli yıldır koşuyorum"
yanıyorum allahım söndürme beni
pantelis thalassinos söyler, sözleri yaklaşık şöyle der;*
"bir sigara istedim
şirket istemedim
yorgunum sıkıldım
kelimeler güzel.
nefes vermeyen ben
sigara istiyorum
ama lütfen
sigara içmek için yalnız.
sigara istedim
ateş istemiyorum, sahibim
elli yıldır yanıyorum
elli yıla katlandım.
elli yıldır yanıyorum
elli yıldır koşuyorum"
yanıyorum allahım söndürme beni
devamını gör...
amok koşucusu
"söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz."
kitabın ismini aldığı amok hastalığı, genelde orta asya'da ve yaygın olarak malezya'da görülen bir psikiyatrik hastalıktır. bir cinnet hali olarak da tanımlayabileceğiz bu hastalık, malezya halk dilinde "mengamok", dünyada ise "running amok" olarak bilinir. malezya dilinde kelime anlamı olarak, gözü kara, cani, hiddetli, öldüren anlamlarına gelir. bu hastalığın görüldüğü bireylerin neredeyse tamamı, yaralayıcı bir alet ile başkalarına zarar vermeleri veya öldürmeleri ile teşhis edilir. hastalığın ismi de burdan gelir. hasta geçirmiş olduğu cinnet hali ile, durmadan koşar, önüne çıkan kişilere zarar verir veya öldürür ta ki kendisini de bitkin düşene kadar. bu koşunun sonunda söyledikleri şey de genelde "gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorum, bana ne oldu bilmiyorum." olur.
stefan zweig ise bu durumu kitabında şöyle açıklıyor:
"amok’un ne olduğunu biliyor musunuz?
-"işte amok... evet amok, şöyle oluyor: bir malezyalı, herhangi bir sıradan, kendi halinde adam içkisini içiyor... ruhsuz, ilgisiz, donuk bir biçimde oturuyor oracıkta... tıpkı benim odamda oturduğum gibi... sonra ansızın ayağa fırlıyor, hançerini kapıyor, sokağa fırlıyor... dosdoğru koşuyor, dosdoğru... nereye gittiğini bilmeden... yoluna ne çıkarsa, insan olsun hayvan olsun, hançerini saplıyor, akan kan onu daha da çıldırtıyor... ağzı köpürüyor, kudurmuş gibi uluyor... ama koşuyor, koşuyor, koşuyor, ne sağa bakıyor ne sola, acı acı haykırarak, elinde kanlı hançeriyle, korkunç koşusunu sürdürüyor... köylerdeki insanlar bu amok koşucusunu hiçbir gücün durduramayacağını bilirler... o gelirken uyarmak için ‘amok! amok!’ diye haykırırlar ve herkes kaçışır... ama o bunları hiç duymadan koşar, görmeden koşar, önüne çıkanı devirir... sonunda kuduz bir köpeği vururcasına vurup öldürürler onu ya da o ağzından köpükler çıkararak yere yığılıp kalır..."
stefan zweig bu hastalığı metafor olarak kullandığı bu çarpıcı öyküsünün merkezine bir doktoru ve bir kadını alır. kendisinden yardım isteyen bir hastasını, sırf önyargıları nedeniyle reddeden bir doktorun daha sonrasında yaşamış olduğu vicdan azabını konu alıyor kitap. doktor bu noktada adeta bir amok koşucusuna dönüşmektedir. tek istediği, kadını bulup tedavi edip içindeki pişmanlığı gidermektir. kitapta küçük bir önyargının aslında bir kişinin hayatını nasıl da değiştirdiğine yazarın harika üslubu ile tanıklık ediyoruz. kitabın dili oldukça sürükleyici ki bir oturuşta bitirebilirsiniz. üzerine düşünerek okunup satır aralarındaki mesajların dikkate alınması gereken harika bir stefan zweig eseri.
kitabın ismini aldığı amok hastalığı, genelde orta asya'da ve yaygın olarak malezya'da görülen bir psikiyatrik hastalıktır. bir cinnet hali olarak da tanımlayabileceğiz bu hastalık, malezya halk dilinde "mengamok", dünyada ise "running amok" olarak bilinir. malezya dilinde kelime anlamı olarak, gözü kara, cani, hiddetli, öldüren anlamlarına gelir. bu hastalığın görüldüğü bireylerin neredeyse tamamı, yaralayıcı bir alet ile başkalarına zarar vermeleri veya öldürmeleri ile teşhis edilir. hastalığın ismi de burdan gelir. hasta geçirmiş olduğu cinnet hali ile, durmadan koşar, önüne çıkan kişilere zarar verir veya öldürür ta ki kendisini de bitkin düşene kadar. bu koşunun sonunda söyledikleri şey de genelde "gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorum, bana ne oldu bilmiyorum." olur.
stefan zweig ise bu durumu kitabında şöyle açıklıyor:
"amok’un ne olduğunu biliyor musunuz?
-"işte amok... evet amok, şöyle oluyor: bir malezyalı, herhangi bir sıradan, kendi halinde adam içkisini içiyor... ruhsuz, ilgisiz, donuk bir biçimde oturuyor oracıkta... tıpkı benim odamda oturduğum gibi... sonra ansızın ayağa fırlıyor, hançerini kapıyor, sokağa fırlıyor... dosdoğru koşuyor, dosdoğru... nereye gittiğini bilmeden... yoluna ne çıkarsa, insan olsun hayvan olsun, hançerini saplıyor, akan kan onu daha da çıldırtıyor... ağzı köpürüyor, kudurmuş gibi uluyor... ama koşuyor, koşuyor, koşuyor, ne sağa bakıyor ne sola, acı acı haykırarak, elinde kanlı hançeriyle, korkunç koşusunu sürdürüyor... köylerdeki insanlar bu amok koşucusunu hiçbir gücün durduramayacağını bilirler... o gelirken uyarmak için ‘amok! amok!’ diye haykırırlar ve herkes kaçışır... ama o bunları hiç duymadan koşar, görmeden koşar, önüne çıkanı devirir... sonunda kuduz bir köpeği vururcasına vurup öldürürler onu ya da o ağzından köpükler çıkararak yere yığılıp kalır..."
stefan zweig bu hastalığı metafor olarak kullandığı bu çarpıcı öyküsünün merkezine bir doktoru ve bir kadını alır. kendisinden yardım isteyen bir hastasını, sırf önyargıları nedeniyle reddeden bir doktorun daha sonrasında yaşamış olduğu vicdan azabını konu alıyor kitap. doktor bu noktada adeta bir amok koşucusuna dönüşmektedir. tek istediği, kadını bulup tedavi edip içindeki pişmanlığı gidermektir. kitapta küçük bir önyargının aslında bir kişinin hayatını nasıl da değiştirdiğine yazarın harika üslubu ile tanıklık ediyoruz. kitabın dili oldukça sürükleyici ki bir oturuşta bitirebilirsiniz. üzerine düşünerek okunup satır aralarındaki mesajların dikkate alınması gereken harika bir stefan zweig eseri.
devamını gör...
keşke bana yazılsaydı dediğiniz şarkı
devamını gör...
barış atay
tam adı barış atay mengüllüoğludur. tip(türkiye işçi partisi) hatay milletvekilidir. severim hak hukuk bilen az sayıdaki siyasilerdendir.
devamını gör...
pulsus paradoksus
inspiryumda sistolik basınçtaki azalmanın 10mm hg'dan fazla olmasına verilen isimdir.
nabız olarak anılmasına rağmen bulgusu tansiyon ölçümü ile saptanır.
buna neden olabilecek hastalıklar arasında resktriktif kardiyomiyopati,konstriktif perikardit,plevral efüzyon yer alır.
nabız olarak anılmasına rağmen bulgusu tansiyon ölçümü ile saptanır.
buna neden olabilecek hastalıklar arasında resktriktif kardiyomiyopati,konstriktif perikardit,plevral efüzyon yer alır.
devamını gör...
normal sözlük'ün en yaşlı yazarı
bir bar taburesi üstünde babamın öldüğü yaştayım.
siz hesaplayın.
siz hesaplayın.
devamını gör...
üçleme olarak en iyi filmler
usta yönetmen tayfun pirselimoğlu'nun rıza-saç-pus çok sevdiğim bir üçleme.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en gıcık huyları
herşeye bir cevabımın olması
doğru ya da yanlış altta kalmadığım için de yılın saygısızı ödülüne layık görülüyorum.
doğru ya da yanlış altta kalmadığım için de yılın saygısızı ödülüne layık görülüyorum.
devamını gör...
ansızın gözlerinin dolması
bazen kelimelerin yetersiz kaldığı, içinin sızladığı zamanlar olur. dilinle söyleyemediklerini gözlerinle söylemeye çalışırsın ama araya damla damla gözyaşları karışır. ağladığını saklamak isterken anlatmak istediğini de anlatamazsın. gözlerinden akan iki damla gözyaşı içindeki ateşi söndürecek sanırsın ama olmaz.
zira yaşanmışlıkların bir sonucu mudur bilinmez ansızın gözlerin dolar.
kelimeler acı, gözyaşı hüzün olur, iner taa derinliklere...
zira yaşanmışlıkların bir sonucu mudur bilinmez ansızın gözlerin dolar.
kelimeler acı, gözyaşı hüzün olur, iner taa derinliklere...
devamını gör...
