görgüsüzce davranışlar
toplu taşıma, asansör veya herhangi bir şey için sıra beklerken, son anda sizi ittirip öne geçmeye çalışmak. buna görgüsüzlük demek hafif olur ya, gerçekten. bu başka bir şey. yani görüyorsun önünde insan var, bekliyor, sıra onun. daha neyin mücadelesini yapıyorsun. bekle sıranı dangoz.
devamını gör...
ideal penis boyu
idealliği kadının vajina genişliğine göre değişecek boyut. bazen fazlası işine yaramaz bazen ufağı.
devamını gör...
türk erkeğinin çok yakışıklısına vereceği cevap
üff snane be slk.
devamını gör...
moderasyonun entryleri kafasına göre değiştirmesi
burası bir aile sözlüğü, üstelik bu sözlükte yalnız değilsin, öyle ağzına her geleni sallayacak kadar. arkadaşlarınla boş karı kız muhabbeti de yapmıyorsun.
ayrıca sözlükteki hanım arkadaşlarımızı da göz önüne bulundurarak kendine çeki düzen verebilirsin. kimse senin boş ve gereksiz muhabbetini görmek zorunda değil.
ayrıca sözlükteki hanım arkadaşlarımızı da göz önüne bulundurarak kendine çeki düzen verebilirsin. kimse senin boş ve gereksiz muhabbetini görmek zorunda değil.
devamını gör...
yazarların yaşadığı en utanç verici anı
sanırım üniversiteyi kazandığım senenin yaz tatiliydi, 17-18 yaş civarı.
yazlık sitede sokağın üst tarafında oturuyorduk, sokak da hafif yokuş aşağı. en alt evde bir abla kardeş ama ikisi de ay parçası. hangisine aşık olacağımı şaşırıyorum her gördüğümde. baktım bahçede oturmuş çay içiyorlar, ben de basketbol oynamaya gideceğim evlerinin önünden geçerek. yeni spor ayakkabıları çektim, tertemiz giyindim, atladım bisikletime, topu da kolumun altına aldım, bastım pedala.
fakat hangi akla hikmetse hem bisiklet süreyim hem de topu sektireyim de şov katsayım ikiye katlansın, kızların aklını alayım diye düşündüm. lan böyle bir şeyden hangi kız, daha doğrusu hangi insan evladı niye etkilensin? o yaşta ben bunun muhakemesini yapabilecek durumda değilmişim demek ki.
neyse, yokuş aşağı indiğim için bisiklet de hızlanıyor, bir yandan topu sektiriyorum ama hem topun hem bisikletin kontrolünü hafif hafif kaybediyorum. tam kızların hizaya geldim, top bir taştan sekip biraz sağa doğru açılınca gidonu tuttuğumu unutup, topa doğru uzanmam ile yüz üstü yere yapışmam bir oldu. kaldırıma da fazla yaklaşmışım, o hızla kafamı bir de kaldırıma vurdum, yemin ediyorum görüntü gitti. sadece bir takım kahkahalar duyuyorum, birileri yanıma geliyor falan.
kızlar beni yerden kaldırdı, iyi misin falan derken biri dedi ki "yüzün çok kötü soyulmuş, eve git istersen". elimi götüremiyorum zira hem elim ayağım titriyor hem de yüzüm kezzap atılmış gibi yanıyor. yok, yok iyiyim ben dedim, köşede duran topa uzandım, silkindim falan. aldım topu, sahaya doğru seyirttim. bir kaç adım gittim gitmedim, arkamdan tekrar gülüşmeler. büyük olandı sanırım, "bisikletini unuttun" dedi.
o an ölümü düşledim anne.
yazlık sitede sokağın üst tarafında oturuyorduk, sokak da hafif yokuş aşağı. en alt evde bir abla kardeş ama ikisi de ay parçası. hangisine aşık olacağımı şaşırıyorum her gördüğümde. baktım bahçede oturmuş çay içiyorlar, ben de basketbol oynamaya gideceğim evlerinin önünden geçerek. yeni spor ayakkabıları çektim, tertemiz giyindim, atladım bisikletime, topu da kolumun altına aldım, bastım pedala.
fakat hangi akla hikmetse hem bisiklet süreyim hem de topu sektireyim de şov katsayım ikiye katlansın, kızların aklını alayım diye düşündüm. lan böyle bir şeyden hangi kız, daha doğrusu hangi insan evladı niye etkilensin? o yaşta ben bunun muhakemesini yapabilecek durumda değilmişim demek ki.
neyse, yokuş aşağı indiğim için bisiklet de hızlanıyor, bir yandan topu sektiriyorum ama hem topun hem bisikletin kontrolünü hafif hafif kaybediyorum. tam kızların hizaya geldim, top bir taştan sekip biraz sağa doğru açılınca gidonu tuttuğumu unutup, topa doğru uzanmam ile yüz üstü yere yapışmam bir oldu. kaldırıma da fazla yaklaşmışım, o hızla kafamı bir de kaldırıma vurdum, yemin ediyorum görüntü gitti. sadece bir takım kahkahalar duyuyorum, birileri yanıma geliyor falan.
kızlar beni yerden kaldırdı, iyi misin falan derken biri dedi ki "yüzün çok kötü soyulmuş, eve git istersen". elimi götüremiyorum zira hem elim ayağım titriyor hem de yüzüm kezzap atılmış gibi yanıyor. yok, yok iyiyim ben dedim, köşede duran topa uzandım, silkindim falan. aldım topu, sahaya doğru seyirttim. bir kaç adım gittim gitmedim, arkamdan tekrar gülüşmeler. büyük olandı sanırım, "bisikletini unuttun" dedi.
o an ölümü düşledim anne.
devamını gör...
barış murat yağcı'nın kitap çıkaracak olması
bir yazar, eleştirmen, editör veya çevirmen olabilecek şekilde yetiştirilen bir sürü edebiyat öğrencisi adına üzüldüğüm haberdir. bu işin ehemmiyetini bilen kişiler kitap yazma işine kendilerini tamamen yetiştirmiş bir hale getirmeden başlamazlar ve bilirler ki yazdıkları herneyse türk edebiyatında var olacaktır, edebiyatımızı ve isimlerini kirletmemek adına doğru anı beklerler ve üzerinde çok çalışırlar. bu beyefendi gibi popüler kültürün maşalarından olan insanlar bu işin tamamen maddi tarafına bakar ve edebiyatımıza açtıkları o büyük yaranın farkında değildir, keşke kitap yazmanın veya basmanın bu kadar kolay olan bir şey olmadığı bir dünyada yaşıyor olsaydık. zaten bu gibi insanlar kitaplarını değil isimlerini satarlar.
devamını gör...
bazı moderatörlerin imam hatipli olması
kime ne bundan. zararı var mı. yok. o zaman bi bırakın bu ayrımcılığı.
devamını gör...
blow your own trumpet
“insanlara kendi başarınızı gururla anlatmak” anlamına gelen ingilizce bir deyimdir.
devamını gör...
külotlu çorap yırtma fetişi
devamını gör...
gençlerin evliliği düşünmemesi
herkesin hayatına kimse karışamaz.
devamını gör...
birinden soğumak için nedenler
gözüme baka baka yalan söylemesi.
devamını gör...
kendini olduğun gibi kabul etmek
yanlış bulduğum eylemdir. eşimize dostumuza kulak vermek lazım belki cidden düzeltmemiz gereken şeyler vardır, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek değil sürekli geliştirmeye yönelik hareket etmemiz gerekmez mi ? kendimizi sevmeyelim demiyorum sevgi hastalığımızın önümüze geçer de iyileşemezsek sıkıntı olur diyorum.
devamını gör...
celebrant
kafa sözlüğün en önemli yazarlarından biridir. o olmadan sözlük, kuru fasulyesiz pilav, maldini'siz nesta, celal şengör'süz ilber ortaylı gibidir.
devamını gör...
aile ile izlenebilecek film önerisi
bu başlıkta animasyon üzerinden gideceğim. eğer çocuklarınızla izlemek istiyorsanız, hem çocuklar sıkılmaz hem de siz.
-yukarı bak
-sevimli canavarlar
-buz devri
-oyuncak hikayesi
-neşeli ayaklar
-vol.i
-ters yüz
-shrek
-moana
-soul
-coco
karışık bir şekilde yazdım. sıralama yapılmamıştır.
bu arada bunların çok bilindik olduğunu biliyorum. ama aralarında izlemediğiniz varsa hepsini şiddetle tavsiye ederim.
-yukarı bak
-sevimli canavarlar
-buz devri
-oyuncak hikayesi
-neşeli ayaklar
-vol.i
-ters yüz
-shrek
-moana
-soul
-coco
karışık bir şekilde yazdım. sıralama yapılmamıştır.
bu arada bunların çok bilindik olduğunu biliyorum. ama aralarında izlemediğiniz varsa hepsini şiddetle tavsiye ederim.
devamını gör...
hatim indirmek
kur’an-ı kerim'i baştan sona kadar okuyarak ya da ezberden söyleyerek bitirmek.
devamını gör...
önemli birinin yanında saçmalamak
yeni tanıştığım bi' hanımefendiye galatasarayın son durumunu konuşmayı tavsiye etmiştim, o aklıma geldi, birbirimizi bir daha görmedik.
devamını gör...
paths of glory
1957 yapımı savaş karşıtı filmler arasında özel bir yeri olan filmdir. önce filmi, tanım sonunda türkiye’ de bu film gösterildiği zaman kopan fırtınayı anlatacağım.
filmin çekildiği dönemde abd nin halet-i ruhiyesi şöyledir:
1950’li yıllarda abd de amerikan karşıtı faaliyetleri izleme komitesi (house committee on un-american activities) vardır. senatör joseph mccarthy ile anılan bu komite özellikle toplumda çok tanınan sanatçıları kamuya açık oturumlarda sorgulamakta, komünist olup olmadıklarını araştırmakta, adeta bir engizisyon mahkemesi gibi faaliyet göstermektedir.
komiteyle işbirliği yapmayanlar kara listeye alındıkları için mesleklerini yapamamakta hatta abd yi terk etmeye zorlanılmaktadır. devir artık herkesin birbirini jurnallemeye başladığı devirdir.
kirk douglas aktif olarak siyasetle ilgilenmese bile bu siyasal atmosfer içinde uygulanan baskılara direnir. bu dönemde artık yapımını da üstlenmeye başladığı filmlerde kapitalist bakış açısını, alttan alta dozajını arttırarak abd’yi de eleştirmeye başlar.
bizde zafer yolları adıyla bilinen paths of glory filminde bunu iyice doruğa çıkartır. bu filmin yönetmeni ünlü stanley kubrick' tir.buraya spoiler koyacağız çünkü önemli, spoilerın sonunda türkiye' de ki olayda anlatılıyor.
--! spoiler !--
1957 yılında çekilen film tamda bu mc carthy’ci, komünizm karşıtı histerinin etkisindeki ortamda çekilmiştir. filmde, hem oyuncu hem de gizli yapımcı olan kirk douglas yönetmen kubrick tarafından filmin “hollywood tarzı mutlu son” ile bitirilmesine müsaade etmemiştir.
kubrick’in önerisine göre idam mangası karşısındaki üç asker komutanların son anda karar değiştirmesiyle kurtulacaktır. douglas buna itiraz ederek filmin orijinal, gerçekçi ve ünlü sahnesi ile bitmesini sağlar.
savaş karşıtı bu film avrupa'da birçok ülkede yasaklanmış ve yıllarca gösterime girmemiştir. uygulanan bu sansürlerin etkisiyle film eleştirmenler tarafından yönetmenin en önemli eserlerinden birisi olarak değerlendirilse de önemli hiçbir ödül alamamıştır.
gelelim türkiye' ye :
film türkiye'de ilk kez 1977 yılında trt’ de gösterilmiş, filmde kirk douglas' ın canlandırdığı albay dax’ın saldırıyı milliyetçilik yaparak savunan general mireau’ya söylediği "milliyetçilik alçakların son sığınağıdır" sözü nedeniyle dublajını yapan personel dahil olmak üzere filmin yayına hazırlanmasında görev alan tüm personel hakkında savcılık soruşturması açılmıştır. ancak buna rağmen filmin gösterimi engellenememiştir.
--! spoiler !--
filmin çekildiği dönemde abd nin halet-i ruhiyesi şöyledir:
1950’li yıllarda abd de amerikan karşıtı faaliyetleri izleme komitesi (house committee on un-american activities) vardır. senatör joseph mccarthy ile anılan bu komite özellikle toplumda çok tanınan sanatçıları kamuya açık oturumlarda sorgulamakta, komünist olup olmadıklarını araştırmakta, adeta bir engizisyon mahkemesi gibi faaliyet göstermektedir.
komiteyle işbirliği yapmayanlar kara listeye alındıkları için mesleklerini yapamamakta hatta abd yi terk etmeye zorlanılmaktadır. devir artık herkesin birbirini jurnallemeye başladığı devirdir.
kirk douglas aktif olarak siyasetle ilgilenmese bile bu siyasal atmosfer içinde uygulanan baskılara direnir. bu dönemde artık yapımını da üstlenmeye başladığı filmlerde kapitalist bakış açısını, alttan alta dozajını arttırarak abd’yi de eleştirmeye başlar.
bizde zafer yolları adıyla bilinen paths of glory filminde bunu iyice doruğa çıkartır. bu filmin yönetmeni ünlü stanley kubrick' tir.buraya spoiler koyacağız çünkü önemli, spoilerın sonunda türkiye' de ki olayda anlatılıyor.
--! spoiler !--
1957 yılında çekilen film tamda bu mc carthy’ci, komünizm karşıtı histerinin etkisindeki ortamda çekilmiştir. filmde, hem oyuncu hem de gizli yapımcı olan kirk douglas yönetmen kubrick tarafından filmin “hollywood tarzı mutlu son” ile bitirilmesine müsaade etmemiştir.
kubrick’in önerisine göre idam mangası karşısındaki üç asker komutanların son anda karar değiştirmesiyle kurtulacaktır. douglas buna itiraz ederek filmin orijinal, gerçekçi ve ünlü sahnesi ile bitmesini sağlar.
savaş karşıtı bu film avrupa'da birçok ülkede yasaklanmış ve yıllarca gösterime girmemiştir. uygulanan bu sansürlerin etkisiyle film eleştirmenler tarafından yönetmenin en önemli eserlerinden birisi olarak değerlendirilse de önemli hiçbir ödül alamamıştır.
gelelim türkiye' ye :
film türkiye'de ilk kez 1977 yılında trt’ de gösterilmiş, filmde kirk douglas' ın canlandırdığı albay dax’ın saldırıyı milliyetçilik yaparak savunan general mireau’ya söylediği "milliyetçilik alçakların son sığınağıdır" sözü nedeniyle dublajını yapan personel dahil olmak üzere filmin yayına hazırlanmasında görev alan tüm personel hakkında savcılık soruşturması açılmıştır. ancak buna rağmen filmin gösterimi engellenememiştir.
--! spoiler !--
devamını gör...
artı oy vermede cömert olan yazarlar
hani nerede dedirten sorunun başlığıdır.
devamını gör...