herkes yerine herkez yazan insan
herkez olan insandır. herkes olacak kadar gelişmemiştir.
devamını gör...
uzumaki
junji ito'nun yazıp çizdiği çizimleri ve hikayesinin eşsiz uyumuyla insanı içine çeken adeta orada yaşatan harika bir 3 ciltlik manga serisi. japonya'nın kıyısındaki küçük bir kasabanın bir insandan değil bir düzenden lanetlenişini ve dünyayı hipnotize eden gizemli şeklin, uzumakinin yani sarmalın kasabayı ve orada yaşayan insanları ele geçirişini konu edinir. kasvetli hikayesinin yanı sıra o kasvetli çizimleriyle insanı kasabada yaşatan başlangıçta birbirinden bağımsızmış gibi ilerleyen hikayelerin daha sonra birleşmesiyle son bulan junji ito'nun en sevdiğim mangası.
özellikle ilk cildinden, yağmurlu karanlık bir günde okuduğumdan mıdır nedir çok etkilenmiştim ve okurken ciddi manada korkmuştum. o tek sayfalık çizimleri beni içine çekmişti. tüm kafacılara tavsiyemdir bu manga serisi.
özellikle ilk cildinden, yağmurlu karanlık bir günde okuduğumdan mıdır nedir çok etkilenmiştim ve okurken ciddi manada korkmuştum. o tek sayfalık çizimleri beni içine çekmişti. tüm kafacılara tavsiyemdir bu manga serisi.
devamını gör...
sözlükteki bitmez vedaların yazarları
daha önce depresyona girip sessiz sedasız giden bir yazar olarak katıldığım başlıktır.
aldım ceketimi çıktım gittim. kimseye basın toplantısı yapıp duyurmadım. kimim ulan ben böyle hareketler yapacağım.
aldım ceketimi çıktım gittim. kimseye basın toplantısı yapıp duyurmadım. kimim ulan ben böyle hareketler yapacağım.
devamını gör...
diplopi
çift görme hastalığıdır. diyabet, hipertansiyon, multipl skleroz, nörolojik hastalıklar neden olabilir.
devamını gör...
şiir
rus şair yevgeni aleksandroviç yevtuşenko'nun bir barış sığınağı değil savaşın yırtıcı gücü olarak tanımladığıdır. işin güzel yanı yevtuşenko'nun dilimize şiir olarak çevrilmiş şiirinin ilk dizeleridir bunlar. orijinal ismini bilmemekle beraber çevirisini not düşüyorum.
şiir bir barış sığınağı değildir
şiir yırtıcı gücü savaşın.
onun da taktikleri vardır, kendince oyunları.
savaş savaş olmalı.
şair bir asker.
ve haklıysa,
hakkıdır her şeyi denemek de
dalarken duman ve ateşin ortasına.
geride o gizlice sürünen fareler
nasıl bilebilir kaç adamın
çarpıştığını ateş altında?
titreşen fareler
cepheden o güvenli uzaklıkta.
onlar için,
-o fareler ah-
göstermelik bir tavırdır cesaret olsa olsa.
ve hepsi hepsi ihanettir
savaş yöntemleri de..
nedir işleri peki hainin
kendini yüceltmek için
onun mertebesine
damgalamak kahramanı ‘hain’ diye.
şair dediğin
kutuzov gibi olmalı
apaçık görünmeli yerine.
o, geri çekilir kimi
tam ilerlemeye.
bitkindir,
bir kuyudaki suyun yarısını tüketir.
uyumak ister elbette.
ama bir başkumandanın gözleri,
iç benliğidir ona kumanda eden
hep bir yükseklikten
görmek için ilerisini.
onun güçlü elleri
saatine ayarlıdır topların
yük trenlerinin
bayrakların.
ki onlar
düşünüyor sansınlar sağdaki süvarilerini.
oysa o soldakilerin şafaktan beri
hücum borusunu beklediklerini bilir,
ormanın gerisinde
burun delikleri titreyerek
ateşe hazır.
şairin savaşı
ne zaferin şanı,
ne rütbe, ne emirler adınadır.
varsın olsun ona sağdan soldan
kara çalanlar!
küçülür yalancılar onun bakışlarıyla.
sadedim odur – bir şair…
şair can verdiğinde,
ölümünde bile, evet
korkudan titretir.
silahlarını indirmemiştir çünkü öldüğünde-
gazabı bakışlarında öylece kalır
korkarlar gözlerini gagalamaktan.
ve o hep aynı savaşçıdır,
öldüğünde de
öldüğünde de
yılgıdır düşmanın içinde.
şiir bir barış sığınağı değildir
şiir yırtıcı gücü savaşın.
onun da taktikleri vardır, kendince oyunları.
savaş savaş olmalı.
şair bir asker.
ve haklıysa,
hakkıdır her şeyi denemek de
dalarken duman ve ateşin ortasına.
geride o gizlice sürünen fareler
nasıl bilebilir kaç adamın
çarpıştığını ateş altında?
titreşen fareler
cepheden o güvenli uzaklıkta.
onlar için,
-o fareler ah-
göstermelik bir tavırdır cesaret olsa olsa.
ve hepsi hepsi ihanettir
savaş yöntemleri de..
nedir işleri peki hainin
kendini yüceltmek için
onun mertebesine
damgalamak kahramanı ‘hain’ diye.
şair dediğin
kutuzov gibi olmalı
apaçık görünmeli yerine.
o, geri çekilir kimi
tam ilerlemeye.
bitkindir,
bir kuyudaki suyun yarısını tüketir.
uyumak ister elbette.
ama bir başkumandanın gözleri,
iç benliğidir ona kumanda eden
hep bir yükseklikten
görmek için ilerisini.
onun güçlü elleri
saatine ayarlıdır topların
yük trenlerinin
bayrakların.
ki onlar
düşünüyor sansınlar sağdaki süvarilerini.
oysa o soldakilerin şafaktan beri
hücum borusunu beklediklerini bilir,
ormanın gerisinde
burun delikleri titreyerek
ateşe hazır.
şairin savaşı
ne zaferin şanı,
ne rütbe, ne emirler adınadır.
varsın olsun ona sağdan soldan
kara çalanlar!
küçülür yalancılar onun bakışlarıyla.
sadedim odur – bir şair…
şair can verdiğinde,
ölümünde bile, evet
korkudan titretir.
silahlarını indirmemiştir çünkü öldüğünde-
gazabı bakışlarında öylece kalır
korkarlar gözlerini gagalamaktan.
ve o hep aynı savaşçıdır,
öldüğünde de
öldüğünde de
yılgıdır düşmanın içinde.
devamını gör...
bilgisayar kamerasını bantlamak
black mirror dizini fazla izleyip, 1984 kitabının etkisinde fazla kalmış kişidir.
devamını gör...
kasım ile nasır
bir murathan mungan öyküsüdür.
türk edebiyatında okuduğum en iyi öykülerden biridir. her okuduğumda ayrı bir keyif aldığım bu muhteşem öykü aslında murathan mungan’ın geyikler lanetleroyunundan bir bölümdür ancak daha sonra cenk hikayeleri kitabında karşımıza bir öykü olarak çıkmıştır.
cenk hikayeleri kitabındaki diğer öyküler gibi bu hikaye de bir savaşı konu alır. ama savaş dediğim zaman aklınıza hemen ordular arasında geçen bir kıyım, bir katliam gelmesin. bu savaş iki kişi arasında geçer ve o kadar çok şey anlatır ki.
dünyadaki savaşlar tarihini şöyle derinden incelediğimizde aslında iki tarafta da bireyler üzerinden yürüyen savaşlar olduğunu görürüz. o yüzden sadece iki insan arasında meydana gelen kıran kırana cenkler birer savaş provasıdır.
insan acımasızlığının bir sınırı olmadığını özellikle içinde yaşadığımız bu dönemde yakından gördük, şahit olduk ve anlayıp kabul ettik. eksik bir yaratık olarak yaratıldığımız için duygularımız da hasarlı. murathan mungan insanı iliklerine kadar inceleyen, didik didik eden bir yazar olduğu için bu kitapta ve özellikle bu öyküde insana bakış açınız darbe üstüne darbe yiyebilir. insanlık ölmedi ama çok uzun süre de dayanamayacak gibi.
türk edebiyatında okuduğum en iyi öykülerden biridir. her okuduğumda ayrı bir keyif aldığım bu muhteşem öykü aslında murathan mungan’ın geyikler lanetleroyunundan bir bölümdür ancak daha sonra cenk hikayeleri kitabında karşımıza bir öykü olarak çıkmıştır.
cenk hikayeleri kitabındaki diğer öyküler gibi bu hikaye de bir savaşı konu alır. ama savaş dediğim zaman aklınıza hemen ordular arasında geçen bir kıyım, bir katliam gelmesin. bu savaş iki kişi arasında geçer ve o kadar çok şey anlatır ki.
dünyadaki savaşlar tarihini şöyle derinden incelediğimizde aslında iki tarafta da bireyler üzerinden yürüyen savaşlar olduğunu görürüz. o yüzden sadece iki insan arasında meydana gelen kıran kırana cenkler birer savaş provasıdır.
insan acımasızlığının bir sınırı olmadığını özellikle içinde yaşadığımız bu dönemde yakından gördük, şahit olduk ve anlayıp kabul ettik. eksik bir yaratık olarak yaratıldığımız için duygularımız da hasarlı. murathan mungan insanı iliklerine kadar inceleyen, didik didik eden bir yazar olduğu için bu kitapta ve özellikle bu öyküde insana bakış açınız darbe üstüne darbe yiyebilir. insanlık ölmedi ama çok uzun süre de dayanamayacak gibi.
devamını gör...
pringles
"pringles" cipsinin mucidi fredric baur'in ölmeden önceki son isteği oldukça ilginç.
abd'de 2008 yılında hayatını kaybeden baur, yakıldıktan sonra küllerinin bir pringles kutusuna konularak gömülmesini vasiyet etmiş. ailesi ise bu vasiyetini yerine getirmiş.
abd'de 2008 yılında hayatını kaybeden baur, yakıldıktan sonra küllerinin bir pringles kutusuna konularak gömülmesini vasiyet etmiş. ailesi ise bu vasiyetini yerine getirmiş.
devamını gör...
yapay zeka bilinç kazanabilir mi sorunsalı
üzerinde düşünmek için güzel bir soru.
aslında tek başına, mekanik bir alet, bir yazılım olarak düşündüğümüzde, herhangi bir yapay zekânın bilinç kazanması konusu epey tartışmalı hale gelebilir. ancak ben işe dahil edilmesi gereken bir konu daha olduğu görüşündeyim: yapay dokular ve sinir ağları.
bugün biliyoruz ki 3 boyutlu yazıcılarla canlı hücrelere sahip çeşitli organlar elde edilebiliyor. ayrıca robotlara hissetme ve acıya tepki verme konularının öğretildiği birtakım projeler de var. her ne kadar tüm bunların robotların kendilerini tehlikelere karşı savunabilmesi ve meydana gelebilecek mekanik yahut elektronik bozulmaların önüne geçmek amacıyla yapıldığı söylense de, hissedebilmeyi öğrenen ve kendiliğinden öğrenme yeteneği olan bir alet bana biraz tehlikeli gibi görünüyor.
bundan yıllar önce bir program izlemiştim. ışığa tepki veren bir robot yapılmıştı. ampul nereye götürülürse robot başını o tarafa çevirerek onu takip ediyordu. ampulü elinde tutan kişi onu bir anda robota doğru hızla yaklaştırdığında, robot irkilmiş gibi bir hareketle gözlerini kapatıp başını başka bir yöne doğru çevirdi. herhangi birimizin, gözüne aşırı ışık gelmesi durumunda yapabileceği bir hareket...
tabi ki bunu ışığa duyarlı sensörler ve birtakım kodlar aracılığıyla yapabilirsiniz. bu bir canlılık belirtisi olmak zorunda değil. fakat yapay dokularla, robotların hissetmesini sağlarsanız ve tüm bunları birbiriyle birleştirirseniz bunun sonu ne olur, kestirebiliyor musunuz?
diyoruz ki "bir yapay zekâ, ancak ona kodlanan bilgileri bilebilir." peki, kodlayıcıların her zaman iyi niyetli olacağına güvenme şansımız var mı? örneğin hissetme gücüne sahip bir yapay dokuyu bağladığınız bir robota, acımasızlık hissinin iyi, merhametin kötü olduğunu kodlarsanız, bu robot bir insanla karşılaştığında ona nasıl davranır, bir fikrimiz var mı? elysium adlı filmde gördüğümüz, şu türden bir yaratığa bu dediğim yazılımı yükleyerek onu polis, gardiyan, doktor falan yapsanız, sonuçları ne olur? sahip olduğu bu "yarı bilinç" ile aslında bir insana asla uygulamaması gereken acımasızca yöntemlerin iyi bir şey olduğunu "düşünerek" eyleme geçerse dünya nasıl bir yer olur?
bir de, kendiliğinden öğrenebilen yapay zekâların sınırlarını bilmiyoruz. kendiliğinden öğreneceği şeyler, sadece bizim ona verdiğimiz konulardan ibaret mi olacak, yoksa bir noktadan sonra tamamen kendi isteğiyle, etrafında görüp duyduğu her şeyi öğrenmeye başlayabilecek mi? bu noktada da bu kodları yazan kişilere ne kadar güvenebileceğiz?
örneğin fedor adlı robotun silah kullanmayı öğrenmesi epey tartışma yaratmıştı. video linki
bilinci falan geçtim, bir robota neden silah kullanmayı öğretirsiniz ki? bu robot ne için lazım olacak? bu soruların cevapları oldukça sıkıntılı yerlere çıkıyor gibi geliyor bana.
sorular, sorular...
neyse... izlememiş olan varsa ex machina (film) tavsiyemdir; izleyiniz.
aslında tek başına, mekanik bir alet, bir yazılım olarak düşündüğümüzde, herhangi bir yapay zekânın bilinç kazanması konusu epey tartışmalı hale gelebilir. ancak ben işe dahil edilmesi gereken bir konu daha olduğu görüşündeyim: yapay dokular ve sinir ağları.
bugün biliyoruz ki 3 boyutlu yazıcılarla canlı hücrelere sahip çeşitli organlar elde edilebiliyor. ayrıca robotlara hissetme ve acıya tepki verme konularının öğretildiği birtakım projeler de var. her ne kadar tüm bunların robotların kendilerini tehlikelere karşı savunabilmesi ve meydana gelebilecek mekanik yahut elektronik bozulmaların önüne geçmek amacıyla yapıldığı söylense de, hissedebilmeyi öğrenen ve kendiliğinden öğrenme yeteneği olan bir alet bana biraz tehlikeli gibi görünüyor.
bundan yıllar önce bir program izlemiştim. ışığa tepki veren bir robot yapılmıştı. ampul nereye götürülürse robot başını o tarafa çevirerek onu takip ediyordu. ampulü elinde tutan kişi onu bir anda robota doğru hızla yaklaştırdığında, robot irkilmiş gibi bir hareketle gözlerini kapatıp başını başka bir yöne doğru çevirdi. herhangi birimizin, gözüne aşırı ışık gelmesi durumunda yapabileceği bir hareket...
tabi ki bunu ışığa duyarlı sensörler ve birtakım kodlar aracılığıyla yapabilirsiniz. bu bir canlılık belirtisi olmak zorunda değil. fakat yapay dokularla, robotların hissetmesini sağlarsanız ve tüm bunları birbiriyle birleştirirseniz bunun sonu ne olur, kestirebiliyor musunuz?
diyoruz ki "bir yapay zekâ, ancak ona kodlanan bilgileri bilebilir." peki, kodlayıcıların her zaman iyi niyetli olacağına güvenme şansımız var mı? örneğin hissetme gücüne sahip bir yapay dokuyu bağladığınız bir robota, acımasızlık hissinin iyi, merhametin kötü olduğunu kodlarsanız, bu robot bir insanla karşılaştığında ona nasıl davranır, bir fikrimiz var mı? elysium adlı filmde gördüğümüz, şu türden bir yaratığa bu dediğim yazılımı yükleyerek onu polis, gardiyan, doktor falan yapsanız, sonuçları ne olur? sahip olduğu bu "yarı bilinç" ile aslında bir insana asla uygulamaması gereken acımasızca yöntemlerin iyi bir şey olduğunu "düşünerek" eyleme geçerse dünya nasıl bir yer olur?
bir de, kendiliğinden öğrenebilen yapay zekâların sınırlarını bilmiyoruz. kendiliğinden öğreneceği şeyler, sadece bizim ona verdiğimiz konulardan ibaret mi olacak, yoksa bir noktadan sonra tamamen kendi isteğiyle, etrafında görüp duyduğu her şeyi öğrenmeye başlayabilecek mi? bu noktada da bu kodları yazan kişilere ne kadar güvenebileceğiz?
örneğin fedor adlı robotun silah kullanmayı öğrenmesi epey tartışma yaratmıştı. video linki
bilinci falan geçtim, bir robota neden silah kullanmayı öğretirsiniz ki? bu robot ne için lazım olacak? bu soruların cevapları oldukça sıkıntılı yerlere çıkıyor gibi geliyor bana.
sorular, sorular...
neyse... izlememiş olan varsa ex machina (film) tavsiyemdir; izleyiniz.
devamını gör...
258 aydır konuşulan kızın sana layık değilim demesi
siz hesaplamayın 258 ay, 21,5 yıl yapıyor. 10 yaşında başlasalar konuşmaya şu an 31,5 yaşındalar.
(bkz: hesaplayan adamlar)
(bkz: hesaplayan adamlar)
devamını gör...
kadıköy belediyesi net işçi maaşının 5275 tl olması
evet o para bizden çıkıyor ve işçilere gidiyor zaten olması gereken bu değil mi? 5275 tl istanbul gibi bir yerde çok yüksek değil. üniversite mezunu olup daha düşük ücrete çalışamamızın sebebi bu durum değildir diye düşünüyorum.
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
kaptan durakta inecek var.
open.spotify.com/track/5pEd...
open.spotify.com/track/5pEd...
devamını gör...
erkeklerin regl olması durumunda yaşanabilecekler
ılk regl olduklarında parti verilirdi, insanlar altın maltın takardı hiç şüphesiz
devamını gör...
insanlık tarihindeki en önemli icat
kesinlikle yazıdır.düşünsenize o kadar bilgi,belge ve eser yok olurdu.iskendiriye kütüphanesi belki de zarar görmese bugün geçmişe ait daha fazla bilgimiz olurdu mesela .günümüzde ise en önemli icatların mr,ekg gibi tıbbi cihazlar olduğu düşüncesindeyim.
devamını gör...
fifty shades of grey
e.l. james tarafından yazılan ve dakota johnson ile jamie dornanın baş rollerini paylaştığı kitap serisinin ilk filmidir.
masum ve saf anastasia steele in, zengin, başarılı ve gizemli iş adamı christian grey ile tanıştıktan sonra değişen hayatı anlatılar.
christian grey hayatının her cephesinde kontrolü en önemli prensibi haline getirmiş zengin bir iş adamıdır. aynı zamanda genç, yakışıklı gizemli ve zengindir.
christianın gizimleri tavırları, iş hayatında ki başarısı ve zenginliğinden etkilenen anastasia tanıdıkça kendini christiana aşık olurken bulur.
fakat anastasian'ın bilmediği bir sır vardır. christian başarılı, gizemli ve zengin olmanın yanı sıra aynı zamanda bir (bkz: bdsm) cidir. bilmeyenler için kısaca tutkularının esidir diyebiliriz dbsm için. öyle fakir adam gibi sapık değil yeni.
tabi ki ilk başta christian bir sapık gibi gözükebilir fakat, kendisi oldukça gizemli başarılı ve zengin olduğundan asla sapık değildir.
o tutkularının esiridir. aynı zamanda christian da iyi para vardır.
sonra aşık falan olurlar işte. fragmanı izleseniz yeter zaten.
masum ve saf anastasia steele in, zengin, başarılı ve gizemli iş adamı christian grey ile tanıştıktan sonra değişen hayatı anlatılar.
christian grey hayatının her cephesinde kontrolü en önemli prensibi haline getirmiş zengin bir iş adamıdır. aynı zamanda genç, yakışıklı gizemli ve zengindir.
christianın gizimleri tavırları, iş hayatında ki başarısı ve zenginliğinden etkilenen anastasia tanıdıkça kendini christiana aşık olurken bulur.
fakat anastasian'ın bilmediği bir sır vardır. christian başarılı, gizemli ve zengin olmanın yanı sıra aynı zamanda bir (bkz: bdsm) cidir. bilmeyenler için kısaca tutkularının esidir diyebiliriz dbsm için. öyle fakir adam gibi sapık değil yeni.
tabi ki ilk başta christian bir sapık gibi gözükebilir fakat, kendisi oldukça gizemli başarılı ve zengin olduğundan asla sapık değildir.
o tutkularının esiridir. aynı zamanda christian da iyi para vardır.
sonra aşık falan olurlar işte. fragmanı izleseniz yeter zaten.
devamını gör...
cemal süreya
yanında çanta taşımayı sever ,kalemini ve not aldığı defterini yanından ayırmazdı. her zaman gittiği lokantada sadece çorba içerdi. hatta çorba içerken sigarasını da yakar bir çorbadan kaşık alır bir de sigaradan içerdi. kendisinin ölümünde oğlu memo (sövmemeliyim) büyük rolü vardır. memo,babası cemal'in bazı eserlerini yırtmış,bazı eserlerini sobada yakmış bazılarını ise satmıştır. cemal'i dövmüş evden kovmuştur. gel gelelim memo'nun sonuna... silahlı saldırıda vefat etmiştir.
devamını gör...
sfumato
rönesans resmindeki dört temel teknikten biridir. renk ve tonların buharlaşarak birbirine karışması ve böylece konturların görünmez olmasını sağlayan, buğulu bir gölgelemeyi ifade eder. çoğunlukla aydınlıktan karanlığa geçişlerde kullanılır.
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
you look like weird animals.. you look like cins and şeytans..
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının dizi önerileri
bazı diziler bir kaç kategoride geçebilir. bir anda yazdım aklıma geldikçe güncellerim. dizi filmden bol şey yok bende tam aradığım başlıkmış.
eğlenceli:
-brooklyn nine nine
-the good place
-modern family
-friends
-how i met your mother
-chuck
-lucifer (tartışılır)
sürükleyici:
-breaking bad
-prison break
-the night manager (crime, mystery gibi bir tür. bir silah tüccarı ve ondan intikam almak için uğraşan bir ingiliz askeri etrafında dönüyor olaylar.)
-startup
-the queen's gambit
karamsar-depresif:
-undone
-bojack horseman
-afterlife
dram:
-stateless (gerçek olaylardan esinlenerek yapılan bir mini dizi, sağlam bir dram izlemek isterseniz tavsiyemdir)
-the crown (dram olarak geçiyor diye buraya yazdım ama genel olarak özetlersem, ingiliz kraliyet ailesini konu alıyor ilgisini çeken bir şans verebilir)
-real detective (eski dedektiflerin yaşadığı, akıllarında en çok kalan, hayatlarını değiştiren vakalarını anlattıkları bir dizi. çok etkileyiciydi)
-when they see us
biraz dram biraz eğlence :
-afterlife
-the good doctor
-house m.d.
fantastik:
-supernatural (ilk sezonlar korku gerilim)
-the witcher
-the rain
-ragnarok
-dark
-altered carbon (cyberpunk tarz sevenler için)
-fringe
-doctor who
dedektiflik-sherlock tarzı:
-sherlock (of course)
-the mentalist
-house m.d.
-elementary
-fringe
korku-gerilim:
-the haunting of hill house
-the haunting of bly manor (bu ikisi dram da içerir)
iyi başlayıp sonradan ***a saranlar:
-game of thrones
-how i met your mother
-the walking dead
-supernatural (ilk dizilerimden. yıllarca eş zamanlı izledim ve çok sevmeme rağmen buraya koymak zorundayım çünkü çok izleniyor diye 15 sezon çektiler takdir edersiniz ki yazacak şey bulamadılar sonlara doğru. yani son bir kaç sezon zorlamaydı)
-the mentalist (herkes için aynı olmayabilir değişken yorumlar aldı finali için)
-lucifer (ehh işte olarak başladı rezzil bir şekilde devam etti katastrofik noktaladı)
eğlenceli:
-brooklyn nine nine
-the good place
-modern family
-friends
-how i met your mother
-chuck
-lucifer (tartışılır)
sürükleyici:
-breaking bad
-prison break
-the night manager (crime, mystery gibi bir tür. bir silah tüccarı ve ondan intikam almak için uğraşan bir ingiliz askeri etrafında dönüyor olaylar.)
-startup
-the queen's gambit
karamsar-depresif:
-undone
-bojack horseman
-afterlife
dram:
-stateless (gerçek olaylardan esinlenerek yapılan bir mini dizi, sağlam bir dram izlemek isterseniz tavsiyemdir)
-the crown (dram olarak geçiyor diye buraya yazdım ama genel olarak özetlersem, ingiliz kraliyet ailesini konu alıyor ilgisini çeken bir şans verebilir)
-real detective (eski dedektiflerin yaşadığı, akıllarında en çok kalan, hayatlarını değiştiren vakalarını anlattıkları bir dizi. çok etkileyiciydi)
-when they see us
biraz dram biraz eğlence :
-afterlife
-the good doctor
-house m.d.
fantastik:
-supernatural (ilk sezonlar korku gerilim)
-the witcher
-the rain
-ragnarok
-dark
-altered carbon (cyberpunk tarz sevenler için)
-fringe
-doctor who
dedektiflik-sherlock tarzı:
-sherlock (of course)
-the mentalist
-house m.d.
-elementary
-fringe
korku-gerilim:
-the haunting of hill house
-the haunting of bly manor (bu ikisi dram da içerir)
iyi başlayıp sonradan ***a saranlar:
-game of thrones
-how i met your mother
-the walking dead
-supernatural (ilk dizilerimden. yıllarca eş zamanlı izledim ve çok sevmeme rağmen buraya koymak zorundayım çünkü çok izleniyor diye 15 sezon çektiler takdir edersiniz ki yazacak şey bulamadılar sonlara doğru. yani son bir kaç sezon zorlamaydı)
-the mentalist (herkes için aynı olmayabilir değişken yorumlar aldı finali için)
-lucifer (ehh işte olarak başladı rezzil bir şekilde devam etti katastrofik noktaladı)
devamını gör...
dhkp-c
pkk sempatizanı terör örgütü. sadece dinci tarikatlar yoktur, sol tarikatlar da vardır. sol tarikatlardan birisi de dhkp-c'dir.
devamını gör...