sen hiç, hiç oldun mu?
devamını gör...

biz bu sözlüğe sadece mahlasımızla geldik.
devamını gör...

ülkemde çoğunlukla dinleyenlerine satanist gözüyle bakılmaktadır, en azından bir kere "satanist misin?" sorusunu duymuştur dinleyicisi. ya da çoğunlukla hor görülmeye çalışılan bir müzik türüdür. " kapat şunu." lafına en çok maruz kalan güzeller güzeli müzik türü benim için. "seveni çok sever, sevmeyeni hiç sevmez." denilen şeylerden biridir. istisnalar var tabi arada eserse dinleyen ama kaideyi bozmaz. bana kalırsa sevilip sevilmeyeceği genelde ilk dinleyişte ortaya çıkar. aradığını bulmuş gibi hissettiriyorsa bayılırsın, ruhunda vardır yoksa eğer sende bir süre sonra kafa sürekli götürmüyorculardan olacaksındır. birde yarısına kadar bile tahammül edemeyenler vardır onlar genelde sevmeyeni hiç sevmez grubuna dahil oluyor. bu grubun genelde biraz ön yargıyla yaklaştığını düşünüyorum çünkü metal müzik zibilyon tane alt dalı olan bir müzik ve elbette hoşlarına gidecek şeyler vardır içerisinde ancak kişi çok uzak hissederse genelde aramak istemez. haklı da olabilir tarzına uymadığını düşünüyorsa neden tutup da diğer alt dallardan zorla uyanı bulayım, gider sevdiğim türü dinlerim diyebilir. sevmeyeni seveni, seveni sevmeyeni anlamıyor bu türün. yine de şahsım adına sevilmez mi be diyeceğimdir.
özellikle death... huzur veriyor bana... direkt ruhuma hitap ediyor. hissettirdikleri çok uç şeyler. sanılanın aksine anlamsız sözleri de yok neyi dinleyeceğini bilen için düşünürseniz çok güzel anlamlara çıkabiliyor o sözler. kendini kontrol edebilmeyi sağlıyor bence. "kendinle" ilgili bir müzik türü. kendini anlamlandırırsın, kendini ararsın, kendini-gücünü hissedersin, kendinle kavga edersin, kendine sahip çıkar kendini kontrol edersin.
metal müziğin derdi kendisidir yani. neden ergenlikte bu türe yöneldiğiniz de açıktır aslında. hepimizin derdi kendimiz değil midir o yıllarda? hah işte, bu sebeptendir kendisiyle problemi olan daha doğrusu problem kendisi olan ergenin yöneldiği türdür. hani dönüp bakınca "nasıl dinlemişim bu zımbırtıları?" diyorsanız eğer.
demek ki sizde o yıllarda bu hisleri hissetmişsiniz ancak şimdilerde unutmuşsunuz. birde unutamayanlar var...
metalde ruhundan parçalar bulanlar, onların kendisiyle olan hırçın dertler dönemi bitmiyor işte. kimsenin şahsıyla olan derdi bitmiyor bu aşikar ancak bazılarının ki yumrukların havada uçuştuğu minvalde devam ediyor. metalin sertliğini yaş kaç olursa olsun kabul ediyor bünye. yoksa öyle dedikleri gibi herkes için dönemlik olsaydı metal şimdi bu kadar metal dinleyeni bulamazdık çünkü kafaları götürmese canavarlar gibi bu müziğe hayat veren adamların kafa götürmezdi. götürecek olan her türlü götürüyor metali. ulan...çok güzel ama!
devamını gör...

pasifik okyanusunda, mariana adalarının yanında bulunan dünyanın en derin noktasıdır. araştırmalara göre bu çukurun oluşma sebebi levha hareketleridir. iki okyanusal levha çarpıştığı için yoğunluğu fazla olan levha diğerinin altına girer ve bu derin çukur oluşur.

doğanın her yerinde olduğu gibi mariana çukuru da insanevladının verdiği zarardan nasibini almıştır. 2012'de yapılan dalış sonucu denizin dibinde plastik poşet ve şeker ambalajları bulunmuştur.

yeni yerler ve canlılar keşfedebilecekken onlara da zarar verdiğimizi görmek üzücü gerçekten.
devamını gör...

-bug'a girmek
-mezuna kalmak
-kamp atmak
-adamsın
devamını gör...

(bkz: ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz)
devamını gör...


“hayır, kanımda böylesine hararetle mayalanan şey utanç değildi, öfke değildi, kendimden tiksinme değildi; içimde tutuşan, taşkınlığın parlak, harlı alevleriyle kıvılcımlanan şey sevinçti, esrik bir sevinç; çünkü yıllar, yıllar sonra ilk kez o dakikalarda yeniden gerçek anlamda yaşadığımı, duygularımın felçleşmiş, ama henüz ölmemiş olduklarını, tutkunun o sıcak kaynağının her şeye rağmen kayıtsızlığımın pas tutmuş yüzeyinin altında bir yerlerde gizlice akmayı sürdürmüş olduğunu hissettim ve şimdi rastlantının sihirli değneği dokununca yüreğime kadar ulaşmıştı.”


herkesin; duygusal bir boşluğa düştüğü, hayatının gün geçtikçe anlamsızlaştığını fark ettiği ve artık ne olursa olsun bu durumdan çıkamayacakmış gibi hissettiği zamanları olmuştur. umut tükenir, kalp ve ruh sonsuz bir karanlığa gömülür. yalnızlık ve çaresizlik, adeta bir sarmaşığın duvarı kapladığı gibi yüreğinizi sarar; çabaladıkça bir bataklıktaymışçasına daha da dibe battığınızı hissedersiniz. kısaca yaşıyormuş gibi hissetmezsiniz. işte kitabımızın ana karakteri baron friedrich michael von r. da kendini böyle bir boşlukta buluyor ama dışarıdan bakıldığında mutsuz olmaması için hiçbir nedeni yok gibi: viyana’nın üst sınıflarından, ömrünü zenginlik ve bolluk içinde geçiriyor ve istediği hemen hemen her şeye sahip olabiliyor. karakterimizin hayatının bu akışı sıradan bir günde birbirinden farklı olaylarla değişiyor.

kitabı okurken aklıma maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi geldi. maslow’un oluşturduğu bu hiyerarşiye göre alt düzeydeki ihtiyaçlar karşılanmadan üst düzeydeki ihtiyacın karşılanması anlamsızdır ve her yeni ihtiyacın giderilmesi yeni bir ihtiyacı da beraberinde getirir ama yeni bir ihtiyacın ortaya çıkması için öncekinin tamamen giderilmiş olmasına gerek yoktur. bu ihtiyaçlar hiyerarşisinde en üst düzeydeki ihtiyaçlar, kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarıdır ve kitaptaki karakterimiz de kendini bir şekilde tatmin etme, gerçekleştirme çabası içindeydi ve buna adım adım ulaşıyordu. üstelik bu kitap maslow’un kuramından -1943- çok önce, 1922’de yazıldı ve bence bu bile stefan zweig’a, onun kitaplarındaki derin psikolojik analizlere hayran olmak için yeterli bir sebep.
her bir satırını, her bir sayfasını yüreğimde hissettiğim bir kitabı okumayalı uzun bir süre olmuştu ve sizlere de tavsiye ederim.
devamını gör...

filtre kahve ve türk kahvesi içmek ve bu kahvelerin kokusudur ayrıca tarçınlı su da benim için doğal bir sakinleştiricidir.


tanım: doğal sakinleştiricileri paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

yaparım yazım hatalarını gözden geçirip düzeltmek için.
devamını gör...

"duygularınızı değiştirmeleri olanaksızdı; siz kendiniz bile değiştiremezdiniz duygularınızı, isteseniz bile. yaptığınız, söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en küçük ayrıntısına kadar açığa çıkarabilirlerdi; ama nasıl işlediğini sizin bile bilmediğiniz,yüreğinizin içi,sırrını korurdu."
devamını gör...

bunların bir de kornaya bastığında, bir hışımla dönüp suratına ters ters bakanları yok mu şeytan diyor çarp bisikletle ama tabi ki şeytana uymuyoruz ve “ pardon” diyip gülümseyerek geçiyoruz çünkü biz insanız ve kurallara uyarız.
devamını gör...

oldu gülüm keten helva. başka...
devamını gör...

herkes farklı kafalar'da hayat yaşıyor tabiki de yapacak bir şey yok bize yorum yapmak düşer.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
twitter.com/uzulmebe/status...
devamını gör...

bu hafta nasıl övsem de hakkını verebilsem diye düşünüp kelimelerimi kifayetsiz bir vaziyette kıskıvrak yakalamama sebep olan, pazar akşamlarımızın neşesi, vazgeçilmez yayını. içerdeyiz.
devamını gör...

"kitap gibi kadınsın vesselam okudukça güzelleşen..."
cümle aynen buydu. sanırım hayatımda aldığım en güzel iltifattı.
devamını gör...

psikolojisi bozuk olup kendini sorgulamayan insanlar tehlikelidir. sorgulamak iyidir,erdemli bir davranıştır.
devamını gör...

hem bilgi verilip hem de başlıklar doğrultusunda fikir beyan etme yeridir diyelim. yalnızca bilgi verilen bir yer olmasını beklemek biraz tuhaf olabilir. ansiklopedik bir konuşmaya yol açar ki o zaman burada kimselerin kalacağını sanmıyorum.
devamını gör...

bir gece,
gecede bir uyku,
uykunun içinde ben.
uyuyorum,
uykudayım,
yanımda sen..
uykunun içinde bir rüya,
rüyamda bir gece,
gecede ben.
bir yere gidiyorum,
delice.
aklımda sen..
ben seni seviyorum,
gizlice.
el-pençe duruyorum,
yüzüne bakıyorum,
söylemeden,
tek hece..
seni yitiriyorum
çok karanlık bir anda.
birden uyanıyorum,
bakıyorum aydınlık;
uyuyorsun yanımda..
güzelce.
devamını gör...

“bir şeyi veya bir kimseyi kendi nefsinden üstün tutma, tercih etme”

halife hz. ebu bekr zamanında müslümanlar ve romalılar arasında yermük denilen nehirde çıkan savaşta yaşanan hadise ile hayata ışık tutan bir kelime .. şöyle gerçekleşiyor : “ halid bin velid komutasındaki ordudan huzeyfe yaralılar arasında amca oğlunu arıyor . yanında az miktarda bir su var . amca oğlunu ağır yaralı bir halde buluyor . su ister misin ? diye soruyor . amcasının oğlu ağır yaralı konuşmaya bile mecali yok . işaret ediyor “evet” tam o sırada yanındaki yaralı askerin su istediğini işitiyor suyu ona vermesini istiyor yaralı ; ölmek üzere fakat başkasına vermesini istiyor . yanındaki asker de aynı durumda fark yok . suyu veriyor tam içmek için kaldırdığında suyu başka bir askerin sesini duyuyor ona götürmesini istiyor . suyu diğer askere gittiğinde askerin ölmüş olduğunu görüyor . geri dönüyor suyu vermeye o asker de şehid olmuş . amcasının oğluna vermek için gittiğinde onun da şehid olduğunu görüyor. “biz müslümanlar olarak düşünmeliyiz . kardeşliğin neresindeyiz ? “
devamını gör...

dünyada psikanaliz kavramı yokken yazılarında ilk psikanaliz örneklerine yer veren, modern klasiklerin başında gelen stefan zweig tarafından “psikologların psikoloğu” olarak adlandırılan ve birçok toplumsal,bireysel tespitleri olan dünya klasiklerinin vazgeçinilmez rus yazarı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim