tanımı görüyor ve sonuna kadar destekliyorum. haftaiçi sorumlulukların verdiği yük ve yapmak zorunda olmamın bilinciyle tüm işlerimi yerine getirirken cuma günü tüm sistemim çöküyor. yapacağım ne varsa cumadan pazara kadar ittiriyorum, pazar gününü hiç ediyorum böylece.
devamını gör...

vincent van gogh hayatını akıl hastanesinde sürdürürken, 1890 yılında mercure de france dergisinde hakkında bir yazı yayınlandı. bunun ardından şimdi moskova’daki puşkin müzesi’nde bulunan “the red vineyard” adlı yağlı boya tablosunu satabildi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu tablo van gogh hayattayken satılan ilk ve son tablosu oldu.
tablo brüksel’de sergilendiği sırada empresyonist ressam ve sanat koleksiyoncusu anna boch isimli bir kadın tarafından 400 frank (2.000 amerikan doları) karşılığında satın alındı. tabloya bugün 70.000.000 amerikan doları değer biçiliyor.
sergei shchukin ise tablonun ikinci sahibi oldu.
860’ı tablo olan 2100 eser bırakan sanatçı hayatı boyunca fakir biri olarak yaşadı. bu tabloyu da kırmızı üzüm bağlarına bakarak çizmemiş, hayalinde canlandırarak çizmiştir.
van gogh kalbindeki insan sevgisini kelimelere dökemeyecek kadar içine kapanık olduğu için bunu resim yaparak gösteriyordu. hastalıklarla boğuşmasına rağmen çok çalıştı.
“çalışmanın insana ikinci bir gençlik yaşatmak gibi gizli bir sırrı vardır” felsefesindeydi.
kardeşi ve en iyi dostu olan theo’ya “arles’teki kırmızı üzüm bağı” ile ilgili gönderdiği 2 ekim 1888 tarihli mektupta şunlar yazıyordu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
işe gitmem gerek bağda,
majour dağı yakınlarında.
mavi gökyüzünün altında
morumsu sarı yeşil güzel
renkli bir motif var orada.

not: #324664 tanımı ile bana bu tabloyu hatırlatan kıymetli yazar calcifer’e teşekkürler.
devamını gör...

içerden biri olarak söylüyorum ki esnek biri aday olsun.
yoldaş yere bağdaş kurup oturuyor adamın bir koltuğu yok.
ayaklarınız uyuşur.
devamını gör...

bizim ordan fıkra gibi gerçek. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kafamı balkon demirlerine sıkıştırmak. ana habere konu olmadan halletmişti babam demirleri bükerek.
devamını gör...

allah akıl fikir versin(!).
devamını gör...

beynin ilerleyici olmayan lezyonudur. doğum öncesi, doğum sırasında veya doğum sonrasında birçok nedenden dolayı görülebilir. serebral palsili her bireyin tipleri aynı olsa bile kendine özgü bir seyri vardır. örneğin spastik diparetik iki birey aynı tanıda olsa bile mevcut durumları birbirinden farklılık gösterir. bir bireyin hamstring kas grubunun spastisitesi aşırı iken diğerinde daha hafif olabilir. bu nedenle vücut mekaniğinden tutun ayakta durma hatta yürüme şekline kadar her iki bireyde de farklılıklar gözlenir. bu yüzden tedavi programını planlarken kişiye özgü olması çok önemlilik arz eder. çok ağır tutulumlar olduğu gibi hafif seyreden bireyler de vardır. bu hastalığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. buradan tavsiyem şu olacaktır. fizik tedavi ve rehabilitasyonun asla ihmal edilmemesi lazım. ailelerin biz bir ilerleme kaydedemiyoruz deyip bırakmamaları gerekmektedir. eğer fizik tedavi ve rehabilitasyon almazlar ise bireylerin mevcut durumundan daha geri gideceği unutulmamalıdır.
devamını gör...

videodaki prensese bakıyorsun, 11 yaşında, parmak kaldırıp söz istiyor. derdini bir çok yetişkinden güzel anlatıyor. sorumluluk bilinci gelişmiş ama oy kullanmaya hakkı yok.
diğer yana dönüyorsun, öyle tipler var ki, 60 yaşında, hayatını kömür-makarna ekseninde kpnumlamış, cep telefonu vasat olandan hesap soruyor, 10 kelimeyle konuşuyor ve oy kullanıyor.
bana sorsalar, çocukların saflığına, temiz kalpliliğine güvenmeyi tercih ederim.
ihale bilmez, çıkarını düşünmez, torpil derdi yoktur. en azından dürüsttür, kıvırmaz konuşurken.
seçimlerde çocuklar oy kullansa daha iyi seçim yaparlar sanırım.
devamını gör...

yapmamanız, yapmamak için direnmeniz gerekir.

zira aradığınız eski sevgilinizin yeni sevgilisi açabilir o telefonu..

saçmalarsınız sonra o kafayla, çok kötü rezil olursunuz.
devamını gör...

bu mecrada fikirleri ciddiye almak için takipçi sayısının olması mı gerekli dedirten bir başlık.
devamını gör...
(tematik)

(bkz: potasyum)(kalium)’un simgesi.
devamını gör...

meditasyon şekli. kızdığınız birinin yüzüne söyleyerek onu kırmak yerine bir odaya geçip kendi kendine söylenmek.
devamını gör...

mezuniyet törenine beatles gelmişti. ama vasat parçaları ilgimizi çekmemişti. onlar konser verirken biz adam asmaca oynamayı yeğlemiştik. güzel günlerdi.
devamını gör...

4-5 tane eşbaşkan gelirse nasıl olur? sordum ve birini bulamadık 4 kişi nasıl gelsin sudoku cevabını aldım. hadi kardeşlerim beni haksız çıkartın. yokmu 4 - 5 yayın açabilecek babayiğit. anayiğitte olur hiç fark etmez. bu arada taze kan aranıyor. kulüpte 65 kişiyiz etkinliğe gelen sayısı çok az. gelin, farklı bakış açınızla hava atın. aramızda sivrilin. inanın buna gocunacak bi kişi yok aramızda. izlenilecek filmi seçme imkanınız da var üstelik. yani diktatorship’likten uzak, hd film cenneti gibim bi yerdeyiz. kalkın gelin, ortamımız şenlensin.
devamını gör...

bir zamanlar fetö'ye olan hitap şekli. en çokta bülent arınç'a yakışıyordu, her devrin adamı olduğundan zağar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hemen deneyelim.
devamını gör...

annelerdir efenim. evet sen haklısın dediğini hiç duydunuz mu? evet, o terliği boşa fırlattım kusura bakma dediğine de şahit olmamışsınızdır. her koşulda her şartta haklı konumundadırlar. şaşmaz.
devamını gör...

kesinlikle yaptığımdır. kontrol ederken de bir borç bildiğim geri dönüşü yapıyorum. ama son yazılanlara değil, geçmişte yazılanlara özenle bakıp okuyorum ve beğendiklerimi oyluyorum. bunu yaparken de keyif alıyorum.*
devamını gör...

#886087
mor mahlasını günlük 500 karma ile kiraya veren iko'nun köşeyi döndüğü, sözlüğü tekeline alıp "bir gün tüm karmalar benim olacak" dediği yönündeki dedikodular yazarlar arasında kulaktan kulağa yayılmaya başladı.
tüm bu dedikodular karşısında iko'nun portakaldan yatağında keyifle gülümseyerek mor takımı ile olanları izlediği gelen haberler arasında. kameraların yakalayabildiği iko'ya ait en güncel fotoğraf aşağıdadır.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendinizi doğduğunuz an bir hıyar olarak düşünün, zıpır bir hıyar ama. ne kimse tutabiliyor sizi ne de siz onların eline gidiyorsunuz, öyyyle takılıyorsunuz kendi çapınızda benzeşik hıyarlarla. sonra tek numaraları sizden daha önce var olmaları olan birileri ellerinde bıçakla/rendeyle size yaklaşıyor. siz direniyorsunuz başlarda fakat bir süre sonra kesilmeye/rendelenmeye karşı koyamıyorsunuz. usulca yoğurdun içine ekleniyorsunuz. hep birlikte el ele verip bir cacık oluyorsunuz.

t: yukarıda anlatılan durum gerçekleşmediği takdirde bireyin öz benliğiyle, gözlem ve tecrübe yoluyla inşa edebileceği ahlâk türü. imkansızın kıyılarındadır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim