arapları rahatlatmak için atatürk'ü madalyadan çıkardık
atatürk'e ne yaparlarsa yapsınlar, ölmemiştir, ölmemektedir ve ölemez.
resimlerini kaldırırlar, olmaz.
ismini anmazlar ama stadyum "atatürk" diye inler.
silmek isteseler, bulutlarda yükselir.
birine hayatta iken yenilmek neyse ama birine öldükten sonra yenilmek de çok ıstıraplı olmalı.
resimlerini kaldırırlar, olmaz.
ismini anmazlar ama stadyum "atatürk" diye inler.
silmek isteseler, bulutlarda yükselir.
birine hayatta iken yenilmek neyse ama birine öldükten sonra yenilmek de çok ıstıraplı olmalı.
devamını gör...
sevilen latince deyişler
vi veri veniversum vivus vici ;
gerçeğin gücüyle yaşadığım süre boyunca, kainatı bile fethedebilirim.
gerçeğin gücüyle yaşadığım süre boyunca, kainatı bile fethedebilirim.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bakın arkadaşlar. profil olarak sekiz dokuz gibi uykusu gelen ve ses kaydı almaktan deli çekinen bir insan olarak her perşembe oturup bu programı dinliyor ve ses kaydı attıysam bilin ki bu programda şirinleri görüyorsunuz. #925798 da size direktifler verilmiş artık bunları uygulamak boynunuzun borcu. sırf ismi uzun yazarın hatrına yollanılır ki program çok güzel. o kadar güzel ki geçtiğimiz bölüm neredeyse bütün sözlük ses kaydıyla yığılma yarattı. samimi söylüyorum bir kendi programını dinliyorum. ayrıca orkide sevin tamam mı ben yine şarkıyı orkide severlere yollayacağım çünkü. orkide sevmeyi şart koşuyorum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en büyük fobisi
pandemi dönemi pek rastlamayabilirim belki ama sokakta röportaj yapanlara rastlamak son zamanlarda en büyük fobim. olur da denk gelir röportajın yanından geçmek zorunda kalırım, cahil yurdum insanının işsizlik yok vb. konuşmasını da duyarım, sonra “ sen önce dişlerini fırçalamayı öğren” teyzesine dönüşürüm, kendimi tutamayıp vatan haini olurum diye gerçekten çok korkuyorum. buna özgü bir fobi ismi bulunur mu acaba?
devamını gör...
mizaç
huy, yaradılış, tabiat, karakter manalarına gelir.
akla ibn-i sina’nın mizaç teorisini getirmiştir.
akla ibn-i sina’nın mizaç teorisini getirmiştir.
devamını gör...
günümüzde gençliğin gidişatı
koyun sürüsü olmaya.
devamını gör...
ay karanlık
“ maviye
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlık...
itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille
sevmelerim,
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel,
ay karanlık...
dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cıgaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hayın, çıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlık...”
ahmed arif şiiri.
devamını gör...
savaş ya da kaç
ilk olarak walter bradford cannon tarafından tanımnlanmıştır. ingilizce olarak fight or flight response ve aynı zamanda akut stres tepkisi olarak da bilinir.
savaş ya da kaç tepkisinin ortaya çıkabilmesi için bir uyarıcı gerekir. aslında basitçe, korku duyabileceğimiz tehlikeli bir durum ile karşılaştığımızda otomatik olarak verdiğimiz fiziksel tepkiyi ifade eder. koşu yaparken ormanın içinden aniden fırlayan bir hayvana karşı tepkimizi düşünebiliriz belki. bu tepki çoğunlukla eski insan atalarının herhangi bir tehdit karşısında sahip olduğu seçenekler ile ilişkilendirilir.
herhangi bir tehlike algılandığında sempatik sinir sistemi aktif hale gelir ve tam olarak bu tepki insanı savaşmak ya da kaçmak arasında bir seçime hazırlar. bu anlamda hayatta kalmaya yönelik evrimsel bir mekanizma olduğunu da söyleyebiliriz. korku belki de hayata tutunabilmek için sahip olunan en iyi özelliklerden biridir. tehlikelerin farkına varma, korkma ve onlardan kurtulabilme yetisi insan ve doğru şeylerden korkan hayvanlar için canlılığın devamı için önemli olmuştur.
tehlikeli bir anda bu tepki ortaya çıkarken birçok farklı fiziksel reaksiyona sebep olabilir. kaslar sanki bir an önce hareket etmeye hazır bir şekilde gerilebilir. kalp atışı ve solunum hızı artar. gözbebekleri daha fazla ışığın girmesi için genişler. aslında tüm bunlar korkan bir insanın resmi gibidir. korktuğumuzda ya da şok etkisi altında neden ağzımızı açtığımız da bununla ilişkilidir. yine benzer sebeplerden, örneğin hızlı alıp verilen nefesin kontrolünü sağlamak için gelişen bir refleks olarak, korktuğumuzda açılan ağzımızı elimizle kapatmamız da bununla bağlantılıdır.
otomatik olarak gerçekleşen savaş ya da kaç tepkisi her zaman doğru şekilde ortaya çıkmaz. ama yine de tehlikenin farkına varamayan ve korkmayan daha güçsüz canlılar gibi daha güçlü canlılara yem olmaktansa, kendi gölgesinden bile korkup saklanacak yer arayan canlılar olmak her zaman daha iyidir. bu bakımdan aynı pareidolia etkisinde olduğu gibi, ışık ve gölge cisimlerini insan yüzü olarak algılayıp yanılgıya düşmek nasıl insanı tehditlere karşı koruyucu olarak gelişmiş bir özellik ise bu tepki de böyle düşünülebilir.
savaş ya da kaç tepkisinin ortaya çıkabilmesi için bir uyarıcı gerekir. aslında basitçe, korku duyabileceğimiz tehlikeli bir durum ile karşılaştığımızda otomatik olarak verdiğimiz fiziksel tepkiyi ifade eder. koşu yaparken ormanın içinden aniden fırlayan bir hayvana karşı tepkimizi düşünebiliriz belki. bu tepki çoğunlukla eski insan atalarının herhangi bir tehdit karşısında sahip olduğu seçenekler ile ilişkilendirilir.
herhangi bir tehlike algılandığında sempatik sinir sistemi aktif hale gelir ve tam olarak bu tepki insanı savaşmak ya da kaçmak arasında bir seçime hazırlar. bu anlamda hayatta kalmaya yönelik evrimsel bir mekanizma olduğunu da söyleyebiliriz. korku belki de hayata tutunabilmek için sahip olunan en iyi özelliklerden biridir. tehlikelerin farkına varma, korkma ve onlardan kurtulabilme yetisi insan ve doğru şeylerden korkan hayvanlar için canlılığın devamı için önemli olmuştur.
tehlikeli bir anda bu tepki ortaya çıkarken birçok farklı fiziksel reaksiyona sebep olabilir. kaslar sanki bir an önce hareket etmeye hazır bir şekilde gerilebilir. kalp atışı ve solunum hızı artar. gözbebekleri daha fazla ışığın girmesi için genişler. aslında tüm bunlar korkan bir insanın resmi gibidir. korktuğumuzda ya da şok etkisi altında neden ağzımızı açtığımız da bununla ilişkilidir. yine benzer sebeplerden, örneğin hızlı alıp verilen nefesin kontrolünü sağlamak için gelişen bir refleks olarak, korktuğumuzda açılan ağzımızı elimizle kapatmamız da bununla bağlantılıdır.
otomatik olarak gerçekleşen savaş ya da kaç tepkisi her zaman doğru şekilde ortaya çıkmaz. ama yine de tehlikenin farkına varamayan ve korkmayan daha güçsüz canlılar gibi daha güçlü canlılara yem olmaktansa, kendi gölgesinden bile korkup saklanacak yer arayan canlılar olmak her zaman daha iyidir. bu bakımdan aynı pareidolia etkisinde olduğu gibi, ışık ve gölge cisimlerini insan yüzü olarak algılayıp yanılgıya düşmek nasıl insanı tehditlere karşı koruyucu olarak gelişmiş bir özellik ise bu tepki de böyle düşünülebilir.
devamını gör...
antikor
immün sistem tarafından yabancı antijene karşı üretilmiş molekül.
devamını gör...
geceye bir 90'lar şarkısı bırak
tarkan-asla vazgeçemem.
devamını gör...
meşk etmek
öğrenmek ve öğretmek maksadıyla yapılan alıştırma. türk-islam sanatlarında kullanılan eğitim metodu. hocanın talebesini taklit yoluyla, yoğurması. usta-çırak esaslı eğitim.
devamını gör...
bir kadına edilebilecek en güzel iltifat
saçındaki ufak bir kesimi, değişikliği fark edip çok yakışmış, güzelleşmişsin demek. süslü laflarla iltifat edemeyen biri olduğum üçün iyi olan tarafımla, gözlem yeteneğimle bir şeyler yaparım.
devamını gör...
keşke konserine gidebilseydim denilen sanatçılar
barış manço.
devamını gör...
kitap kulübü hakkında her şey
kafa sözlük edebiyat topluluğu adı altında, bir araya gelmek ve faaliyetlerine başlamak amacıyla discord sunucusunu kurmuş topluluktur. hatta 16 aralık 2020 çarşamba saat 21.00'de ilk toplantısını da gerçekleştirecektir. katılmak isteyen yazarların davet linkine tıkladıktan sonra bana discord kullanıcı adını mesaj atması yeterlidir.
sunucu linki: discord.gg/6vg4esgc
sunucu linki: discord.gg/6vg4esgc
devamını gör...
obsesif kompulsif bozukluk
obsesif kompulsif bozukluk
halk arasında titizlik hastalığı olarak bilinen, kişilerin mantıksız olduğunu bildikleri halde sürekli zihni meşgul eden bu durumdan kurtulma düşüncesiyle bazı hareketleri tekrar tekrar yapmak şeklinde seyreden kendisinden muzdarip olduğum bir psikiyatrik bozukluk.
okb'ye sahip kişiler diğer insanlara göre daha fazla düşünen, akıllarına takılan düşünceyi eyleme geçirmezlerse başlarına bir şey geleceğini düşünen, sürekli kontrol etme ihtiyacı duyan; mikrop, hastalık bulaşır endişesi ile kendilerini kirden hatta kirli olamayan nesnelerden bile uzak tutmak isteyen insanlardır..
okb tedavi edilmediği takdirde kolayca ilerleyebilen bir illettir. hastalığın nedeni genelde aileye, yetiştirme biçimine dayanır. ben çok korkutularak büyüyen bir çocuğum. küçüklüğüm ''aman kızım ona dokunma'', ''aman onu içme hasta olursun'', ''eyvah vücudunda yara çıkmış acaba kanser misin'' tarzında cümleleri duyarak büyüdüm. haliyle her şeyden korkar oldum. ilk başta sadece garantici ve kontrolcü bir kişiliğe sahip olduğumu, fazla korktuğumu düşündüğüm için önemsemedim.
fakat korkudan ve endişeden ziyade yukarıda bahsettiğim mantıksız ama yapmak zorunda olduğumu hissettiğim davranışları tekrarlamaya başladım. örneğin uyumadan önce odamda olan nesneleri sayıyordum, veya su içtikten sonra bardağı masaya üç kere vuruyordum. yine önemsemedim. ailem tarafından da fark edilmedim. zaten fark edilsem bile saçma davranış sergilediğim için insanlara açıklama yapmaktan utanıyordum. kısacası geçiştirdim.
benim için iplerin koptuğu nokta pandemi dönemi oldu, corona olacağım korkusuyla ilk başta herkesin yaptığı klasik tedbirleri uyguluyordum. ama zamanla bu tedbirler yeterli gelmemeye başladı. ellerimi günde 50den fazla yıkamaya, dışarı her çıktığımda duş almaya, marketten aldığım ürünleri çamaşır suyuyla yıkamaya, zamanla corona olacağım korkusu ile dışarı bile çıkmamaya başladım. artı olarak tekrar eden saçma davranışlarım daha da arttı. uyuyamıyordum. evimdeki temiz olan koltuğa bile oturamıyordum, dışardan yemek yiyemiyordum, ailemi görmeye şehir dışına gidemiyordum, daha kapının önüne bile çıkamazken benim için ütopyaydı ailemin yanına gitmek. en önemlisi her gün rutin olarak atak geçiriyordum. elim bir yere değse pislendim korkusu ile ağlıyor ellerimi milyon kere yıkıyordum. okb hastalığının ne olduğunu bildiğim için kendimde de olduğunu fark ettim ama doktora gidemiyordum çünkü dışarı çıkamıyordum. en sonunda tüm cesaretimi toplayarak dışarı adım atabildim ve doktora gitmeyi başardım. birkaç test ve konuşmadan sonra ileri derecede okb teşhisi konuldu. şuan tedavime devam ediyorum iyileştiğimi söyleyebilirim.
bunları anlatmamın nedeni başlıkta bazı şeyleri kontrol ettiği için kendi kendine teşhis koyan arkadaşları gördüm. okb sandığınız kadar basit bir şey değil arkadaşlar. romantize edilecek bir şey hiç değil. eğer kontrol etme dışında başka belirtileri hissediyorsanız en yakın zamanda kontrole gitmenizi öneririm. çünkü bu hastalık bataklık gibi sizi içine çekiyor. ne kadar geç kalırsanız o kadar zor atlatırsınız. ben geç kaldım siz kalmayın.
halk arasında titizlik hastalığı olarak bilinen, kişilerin mantıksız olduğunu bildikleri halde sürekli zihni meşgul eden bu durumdan kurtulma düşüncesiyle bazı hareketleri tekrar tekrar yapmak şeklinde seyreden kendisinden muzdarip olduğum bir psikiyatrik bozukluk.
okb'ye sahip kişiler diğer insanlara göre daha fazla düşünen, akıllarına takılan düşünceyi eyleme geçirmezlerse başlarına bir şey geleceğini düşünen, sürekli kontrol etme ihtiyacı duyan; mikrop, hastalık bulaşır endişesi ile kendilerini kirden hatta kirli olamayan nesnelerden bile uzak tutmak isteyen insanlardır..
okb tedavi edilmediği takdirde kolayca ilerleyebilen bir illettir. hastalığın nedeni genelde aileye, yetiştirme biçimine dayanır. ben çok korkutularak büyüyen bir çocuğum. küçüklüğüm ''aman kızım ona dokunma'', ''aman onu içme hasta olursun'', ''eyvah vücudunda yara çıkmış acaba kanser misin'' tarzında cümleleri duyarak büyüdüm. haliyle her şeyden korkar oldum. ilk başta sadece garantici ve kontrolcü bir kişiliğe sahip olduğumu, fazla korktuğumu düşündüğüm için önemsemedim.
fakat korkudan ve endişeden ziyade yukarıda bahsettiğim mantıksız ama yapmak zorunda olduğumu hissettiğim davranışları tekrarlamaya başladım. örneğin uyumadan önce odamda olan nesneleri sayıyordum, veya su içtikten sonra bardağı masaya üç kere vuruyordum. yine önemsemedim. ailem tarafından da fark edilmedim. zaten fark edilsem bile saçma davranış sergilediğim için insanlara açıklama yapmaktan utanıyordum. kısacası geçiştirdim.
benim için iplerin koptuğu nokta pandemi dönemi oldu, corona olacağım korkusuyla ilk başta herkesin yaptığı klasik tedbirleri uyguluyordum. ama zamanla bu tedbirler yeterli gelmemeye başladı. ellerimi günde 50den fazla yıkamaya, dışarı her çıktığımda duş almaya, marketten aldığım ürünleri çamaşır suyuyla yıkamaya, zamanla corona olacağım korkusu ile dışarı bile çıkmamaya başladım. artı olarak tekrar eden saçma davranışlarım daha da arttı. uyuyamıyordum. evimdeki temiz olan koltuğa bile oturamıyordum, dışardan yemek yiyemiyordum, ailemi görmeye şehir dışına gidemiyordum, daha kapının önüne bile çıkamazken benim için ütopyaydı ailemin yanına gitmek. en önemlisi her gün rutin olarak atak geçiriyordum. elim bir yere değse pislendim korkusu ile ağlıyor ellerimi milyon kere yıkıyordum. okb hastalığının ne olduğunu bildiğim için kendimde de olduğunu fark ettim ama doktora gidemiyordum çünkü dışarı çıkamıyordum. en sonunda tüm cesaretimi toplayarak dışarı adım atabildim ve doktora gitmeyi başardım. birkaç test ve konuşmadan sonra ileri derecede okb teşhisi konuldu. şuan tedavime devam ediyorum iyileştiğimi söyleyebilirim.
bunları anlatmamın nedeni başlıkta bazı şeyleri kontrol ettiği için kendi kendine teşhis koyan arkadaşları gördüm. okb sandığınız kadar basit bir şey değil arkadaşlar. romantize edilecek bir şey hiç değil. eğer kontrol etme dışında başka belirtileri hissediyorsanız en yakın zamanda kontrole gitmenizi öneririm. çünkü bu hastalık bataklık gibi sizi içine çekiyor. ne kadar geç kalırsanız o kadar zor atlatırsınız. ben geç kaldım siz kalmayın.
devamını gör...




