romans
romans, özellikle ortaçağ şövalyelik sistemini anlatışıyla karakterize olmuş bir edebiyat türüdür. 12. yüzyıl fransa'sında ortaya çıkmıştır. benzer tarzda yazılmış öncülü eserler de bazen aynı isimle anılsa da (antik yunan romansı vb.) ayrı bir tür olarak romans, eleanor of aquitaine'in aristokratik çevresinde ortaya çıkmıştır.
devamını gör...
ucemak
devamını gör...
kuyucaklı yusuf
"bir müddet daha düşününce dünyada da hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti ve içten içe bu kadar yabancı olduğu bu hayatta kendisini birçok kayıtların kuşatmasına, ondan istediği gibi hareket imkanlarını almasına müthiş içerledi."
devamını gör...
yazarların duvarında asılı şeyler
ben doğmadan 5 yıl kadar önce ölen dedemin köy evinden hatıra olarak aldığım, tam geçmişini bilmemekle birlikte yaklaşık 70 - 80 yıllık olduğunu düşündüğüm bir gaz lambası.
devamını gör...
çok şey yapmak isteyip hiçbir şey yapamamak
çoğu insanın hayatının özeti. planlar yapılır, şunu yapıcam bunu yapıcam diye kafada kurulur, kurulur, kurulur... sonuç: mümkün olduğunca az şey yaparak günü geçirmek. o planlar kafanın bir köşesinde durmaya devam eder, biraz daha ertelenir ama yapacak moda girdiğinizde zamana bağlı planlar için çok geç olabilir. bir söz vardı, "yarın bir şeyleri ertelediği için bugünkü kendine kızıyor olacaksın" gibi, eğer sözü doğru hatırlasam etkili bir yazı olacaktı ama neyse, fikir buydu. işte "yarın başlarım", "haftaya hallederim", "okul bitsin bakarız" gibi bahanelerle erteleyip durmaktansa o an tam olarak karar verip başlamak lazım bir şeyler yapmaya, yoksa arkası hiç gelmiyor ve sürekli keşke diyerek bomboş yaşayıp gidiyoruz.
bir de şöyle bir sorun var, yeni bir şeye el attığımızda kimimiz herkesle paylaşmak istiyoruz, kimimiz bir sonuca ulaşana, kesinleşene kadar kendine saklamayı tercih ediyor**. ikinci gruptaysanız ve birilerine anlatmak isteyip de zorlanıyorsanız boş verin, bir word dosyasına kısa notlar almak şeklinde bile olsa bir günlük tutun ve ara ara geri dönüp kontrol edin birkaç hafta önceki kendinizi. işe yarayabilir kendini iyi hissetmek, minik değişimleri görmek açısından. ya da her önemli gelişmede kendinizi ödüllendirebilirsiniz. yemek olur, kıyafet olur, yeni bir kitap vs. birçok şey olabilir. ki zaten kendi başına küçücük de olsa adımlar atmaya başladığını fark edince bunlara gerek kalmıyor bile. mutlu olup içinizden takla atıyorsunuz.
tek gereklilik; şimdi başlamak lazım, iki dakika sonra değil. yani belki bi beş dakika sonra. yoksa birkaç saat uzanıp akşama mı bıraksam?* aslında sömestrda evde bol bol vakit olacak, o zaman rahat rahat yapılır...* şaka bir yana cidden bir "dur!" deyip o popoyu kaldırmak lazım, nereye kadar böyle di mi... evet. bu entry iki paragraf önce biterdi ama sonunu getiremedim.*
bir de şöyle bir sorun var, yeni bir şeye el attığımızda kimimiz herkesle paylaşmak istiyoruz, kimimiz bir sonuca ulaşana, kesinleşene kadar kendine saklamayı tercih ediyor**. ikinci gruptaysanız ve birilerine anlatmak isteyip de zorlanıyorsanız boş verin, bir word dosyasına kısa notlar almak şeklinde bile olsa bir günlük tutun ve ara ara geri dönüp kontrol edin birkaç hafta önceki kendinizi. işe yarayabilir kendini iyi hissetmek, minik değişimleri görmek açısından. ya da her önemli gelişmede kendinizi ödüllendirebilirsiniz. yemek olur, kıyafet olur, yeni bir kitap vs. birçok şey olabilir. ki zaten kendi başına küçücük de olsa adımlar atmaya başladığını fark edince bunlara gerek kalmıyor bile. mutlu olup içinizden takla atıyorsunuz.
tek gereklilik; şimdi başlamak lazım, iki dakika sonra değil. yani belki bi beş dakika sonra. yoksa birkaç saat uzanıp akşama mı bıraksam?* aslında sömestrda evde bol bol vakit olacak, o zaman rahat rahat yapılır...* şaka bir yana cidden bir "dur!" deyip o popoyu kaldırmak lazım, nereye kadar böyle di mi... evet. bu entry iki paragraf önce biterdi ama sonunu getiremedim.*
devamını gör...
bildirim ve mesaj butonları çalışmayanlar için alternatif
mesajlar linkine basınca tinder açılıyor.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
(bkz: attila ilhan)
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
(bkz: attila ilhan)
devamını gör...
kadınların hoşlandığı erkek giyim tarzı
vücuduna sıkı sıkıya yapışmayan giyim tarzıdır.
devamını gör...
1. haçlı seferi
1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşen tarihteki ilk haçlı seferidir. katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli haçlı seferidir.
diğer haçlı seferleri gibi dalga dalga çoğunluğu dinsel heyecana kapılmış fakat önemli bir kısmı ise şahsı için macera ve avantaj arayan sürüler halindeki avrupalı hristiyanların o zaman hristiyan olan avrupa üzerinden ve balkanlardan yürüyerek, müslüman arazilere girmeleri anadolu'da anadolu selçuklu devleti ve hükümdarı kılıç arslan elinde bulunan arazilere geçerek savaşıp antakya'ya varmaları; bir büyük antioch (antakya) kuşatmasından sonra oradan suriye ve lübnan üzerinden sonra filistin'e ve kudüs'e varmaları ve 1099 yılında kudüs kuşatması, ele geçirilmesi ve katliamı şeklinde gerçekleşmiştir.
diğer haçlı seferleri gibi dalga dalga çoğunluğu dinsel heyecana kapılmış fakat önemli bir kısmı ise şahsı için macera ve avantaj arayan sürüler halindeki avrupalı hristiyanların o zaman hristiyan olan avrupa üzerinden ve balkanlardan yürüyerek, müslüman arazilere girmeleri anadolu'da anadolu selçuklu devleti ve hükümdarı kılıç arslan elinde bulunan arazilere geçerek savaşıp antakya'ya varmaları; bir büyük antioch (antakya) kuşatmasından sonra oradan suriye ve lübnan üzerinden sonra filistin'e ve kudüs'e varmaları ve 1099 yılında kudüs kuşatması, ele geçirilmesi ve katliamı şeklinde gerçekleşmiştir.
devamını gör...
kendime düşünceler
(bkz: marcus aurelius)'un kendisiyle hesaplaşma içerisinde olduğu. mantığa uygun yaşamak, ölüm, hayat, eleştiriler vb. üzerine yazdığı aslında bir günlük gibi olan günlük notlardan oluşuyor.
kitaptan en sevdiğim sözler:
"kelimeler fikirdir, gerçek değil. tek gerçek eylemdir."
"eğer bir şey başkası için mümkünse, senin içinde mümkündür."
kitaptan en sevdiğim sözler:
"kelimeler fikirdir, gerçek değil. tek gerçek eylemdir."
"eğer bir şey başkası için mümkünse, senin içinde mümkündür."
devamını gör...
tanrı
tanrının varlığı ya da yokluğu benim en çok merak ettiğim şeydir. hatta hayatımdaki en önemli sorudur. yaşayacağımız hayat kaç sene ki? yetmiş, seksen, yüz sene olsa ne olur? öleceğimiz, toprağa karışacağımız kesindir.
öldükten sonra yaşam var mı? ya da hepten yok mu olacağız?
yaşamak, var olmak en temel güdümüz. yok olmayı kim ister ki? bu durumda ölümden sonra yaşamaya başka formda da olsa devam edip etmeyeceğim merakını hiç bir dürtü bastıramaz.
bu merakı giderecek kesin bilgi tabi ki kimsede yok. evet tanrıya işte bu noktada inanmak istiyorum. inanç meselesi. tanrıya isteyen inanır isteyen inanmaz derler. iş okadar basit değil. bir şeye inanman için kıymetli delil lazım. istemekle olmuyor.
dinin kanaat önderleri, tanrının yollamış olduğu mesajı dünyevi çıkarları uğruna eklemelerle, saptırmalarla yozlaştırmış olsa da, nakledilmiş bu uydurma öğretileri ana akım topluluklar sorgulamadan kabul etmiş olsa da bu beni ilgilendirmez. beni bir kalıba sokamaz.
tüm ön kabüllerden arınıp, tanrının varlığını ve indirdiği kitabı kendimce biriktirdiğim deliller ile kabul ediyor, inanıyorum.
karşısına çıktığım zaman ona diyeceğim şey şu, kitabını okudum bana verdiğin şuur ile doğru bulduğum yöne gittim.
öldükten sonra yaşam var mı? ya da hepten yok mu olacağız?
yaşamak, var olmak en temel güdümüz. yok olmayı kim ister ki? bu durumda ölümden sonra yaşamaya başka formda da olsa devam edip etmeyeceğim merakını hiç bir dürtü bastıramaz.
bu merakı giderecek kesin bilgi tabi ki kimsede yok. evet tanrıya işte bu noktada inanmak istiyorum. inanç meselesi. tanrıya isteyen inanır isteyen inanmaz derler. iş okadar basit değil. bir şeye inanman için kıymetli delil lazım. istemekle olmuyor.
dinin kanaat önderleri, tanrının yollamış olduğu mesajı dünyevi çıkarları uğruna eklemelerle, saptırmalarla yozlaştırmış olsa da, nakledilmiş bu uydurma öğretileri ana akım topluluklar sorgulamadan kabul etmiş olsa da bu beni ilgilendirmez. beni bir kalıba sokamaz.
tüm ön kabüllerden arınıp, tanrının varlığını ve indirdiği kitabı kendimce biriktirdiğim deliller ile kabul ediyor, inanıyorum.
karşısına çıktığım zaman ona diyeceğim şey şu, kitabını okudum bana verdiğin şuur ile doğru bulduğum yöne gittim.
devamını gör...
normal sözlük yazarları birbirlerini nasıl tanıyacak sorunsalı
yakama portakal takacağım gören uzaylı selamı versin.
devamını gör...
90'lar türkçe pop şarkıları
en sevdiğim: suat suna - aramızda uçurumlar buradan
devamını gör...
alttaki yazara seri oy atıyoruz
ya hakk
devamını gör...
regl ağrısı
kadınların ömür boyu bu ağrıya maruz kalmasının adaletli olmadığını düşündüğüm olay.
devamını gör...
atforvendetta
yazdiklarinda son derece haklı olan yazardır. alenen bölücü örgüt propagandası yapan yazara söyledikleri son derece yerindedir.
tc'yi kelime canbazlığı yaparak tecavuze benzeten yazara hoşgörü ile yaklaşanlanlar tarafindan da elestirilmesi son derece normaldir.
eleştiren kişilerden ayni tutumunuzu o yazarımsı için de görebilmeyi isterdim. ama cihangir solculugu buna engel olabilir tabii.
tc'yi kelime canbazlığı yaparak tecavuze benzeten yazara hoşgörü ile yaklaşanlanlar tarafindan da elestirilmesi son derece normaldir.
eleştiren kişilerden ayni tutumunuzu o yazarımsı için de görebilmeyi isterdim. ama cihangir solculugu buna engel olabilir tabii.
devamını gör...
bab'aziz
yönetmen nacer khemir ait başrollerde parviz shahinkhou ve maryam hamid oynadığı
film, yaşlı bir derviş ile torununun çöldeki hikâyesini anlatıyor. bab'aziz, dervişlerin 30 yılda bir toplandığı yeri bulmak için torunu ile yola çıkar ve hikâye başlar.
yönetmenin "çöl üçlemesi" adını verdiği ilki "çöl gezginleri" ikincisi, "güvercinin gerdanlığı" üçüncüsü, ve en şahanesi ise "bab'aziz" dir. (büyük kapı anlamına gelen bu filmde, andre gide'in "dar kapı"sına herhangi bir atıf var mıdır bilmem? -ki atıf yaptığı bunca eser göz önünde bulundurulduğunda mutlaka olmalı fikrimce.- fakat gide'nin "aşk erdeme açılan en büyük kapıdır ve bu yolu bulabilen insan çok azdır." sözü; tunuslu çöl aşığı bir yönetmenin elinde ancak bu denli efsaneşebilirdi.)
film, muhyiddin ibn arabi, mevlana, feridüddin attar ve ibn hazm gibi sufi düşünürlerin fikirlerinden esinlenilmiş, eserlerinden birebir alıntılanmış birbirinden etkileyici şiirsel diyaloglardan oluşmuştur. kuzey afrika kültürüyle iç içe geçmiş sufizmi ve bu coğrafyadaki bizim bildiğimizin, bize dayatılanın çok ötesinde bambaşka bir islami kültürün en çarpıcı örneğidir fikrimce. zira bunu yönetmenin, "benim babamın dini böyle bir din değil, ben bu film ile babamın alnındaki lekeyi temizlemek istedim!" sözünden anlamak mümkün. filmdeki karakterlerle sembolize edilen değerler incelendiğinde ise yönetmene hayran olmamak mümkün değil.
müzikleri armand amar'a ait olan filmin en hayran olunası sahnesidir ise;
film, yaşlı bir derviş ile torununun çöldeki hikâyesini anlatıyor. bab'aziz, dervişlerin 30 yılda bir toplandığı yeri bulmak için torunu ile yola çıkar ve hikâye başlar.
yönetmenin "çöl üçlemesi" adını verdiği ilki "çöl gezginleri" ikincisi, "güvercinin gerdanlığı" üçüncüsü, ve en şahanesi ise "bab'aziz" dir. (büyük kapı anlamına gelen bu filmde, andre gide'in "dar kapı"sına herhangi bir atıf var mıdır bilmem? -ki atıf yaptığı bunca eser göz önünde bulundurulduğunda mutlaka olmalı fikrimce.- fakat gide'nin "aşk erdeme açılan en büyük kapıdır ve bu yolu bulabilen insan çok azdır." sözü; tunuslu çöl aşığı bir yönetmenin elinde ancak bu denli efsaneşebilirdi.)
film, muhyiddin ibn arabi, mevlana, feridüddin attar ve ibn hazm gibi sufi düşünürlerin fikirlerinden esinlenilmiş, eserlerinden birebir alıntılanmış birbirinden etkileyici şiirsel diyaloglardan oluşmuştur. kuzey afrika kültürüyle iç içe geçmiş sufizmi ve bu coğrafyadaki bizim bildiğimizin, bize dayatılanın çok ötesinde bambaşka bir islami kültürün en çarpıcı örneğidir fikrimce. zira bunu yönetmenin, "benim babamın dini böyle bir din değil, ben bu film ile babamın alnındaki lekeyi temizlemek istedim!" sözünden anlamak mümkün. filmdeki karakterlerle sembolize edilen değerler incelendiğinde ise yönetmene hayran olmamak mümkün değil.
müzikleri armand amar'a ait olan filmin en hayran olunası sahnesidir ise;
devamını gör...


