bim sözlük olsa alınabilecek nickler
(bkz: le nick)
devamını gör...
eğitim hayatında alınmış en düşük sınav notu
yani lise döneminde özellikle matematik dersinin sınav skorları..
ailem beni matematik ağırlıklı bir liseye gönderme gafletinde bulunduğu için, özellikle 9. sınıfta çok büyük acı çektim sayısal derslerde. karnemde yanlış hatırlamıyorsam , matematik 0’dı..
bir edebiyatçı olarak, sayısal derslerin tamamı komedi durumdaydı benim için ki çoğu alttan ders olarak kaldı.. yanılmıyorsam mezuniyetime 1-2 sene kala sınavlarına girerek dersleri verdim.sonra sükürler olsun ki kendi alanımdan üniversite sınavına girerek, alanımı seçtim üniversitede ve onur öğrencisi olarak 3.93’ü görmüş bir ortalama dahilinde üniversiteden mezun oldum.
bakıldığında eğitim sisteminin yanlışlığı o kadar net gözüküyor ki.. lisede bölüm seçmeden önce , eğitim sisteminin saçmalığı sebebi ile alan dışı dersleri almaya zorlanan bir kadın olarak, üniversiteyi onurla bitirdim..üstüne new york’ta yüksek lisansa kabul aldım.doktora planlarındayım.
çarpık bir eğitim sisteminin içerisindeyiz..başarı değil, başarısızlık odaklı olduğunu düşünüyorum.
o zaman başarısız olduğumu düşünen ve bunu söyleyen herkes , şu an bana imrenerek bakıyor.
benim o dönem hakkımda fikir yürütmüş herkese, başarımın çok iyi kapak olduğunu düşünüyorum.
komedi gibi fakat kendi örnek gösterdikleri evlatlarının üniversite eğitimine çıkmamış olmasını ekliyorum kenara. demek ki neymiş? büyük konuşmamak, anlamadan öğrencileri yaftalamamak gerekiyormuş ki bu genelde türk toplumunun yapısında olan bir durumdur.genelde cocuklarını dinleyen aile azdır.geneli başarısız olmasından, okulla ilgilenmemesinden bahseder.
acaba çocugun bireysel ilgi alanı ya da eğilimi nedir? biliyor musunuz? herkes eğilimine göre eğitim alsa, bu ülkenin bence eğitim seviyesi farklı olabilirdi.
bu yüzden cocuklarınızı sakın başarısız oldukları derslerle ilgili zorlamayın ve rencide etmeyin/ ettirmeyin de.
herkesin bir alana eğilimi var.sayısalcı bir zekaya, kompozisyon yazdıramazsın, kitap okuyan bir insana da geometri çözdüremezsin.resim yapan/dans eden bir insan ikisinide yapmayı tercih etmeyebilir..
anlamak , eğitmenin ilk adımıdır.eğilimine göre eğitim almasını sağlayın herkesin.bu sefer düşük notlar değil, başarılar konuşulur diye düşünüyorum.
ailem beni matematik ağırlıklı bir liseye gönderme gafletinde bulunduğu için, özellikle 9. sınıfta çok büyük acı çektim sayısal derslerde. karnemde yanlış hatırlamıyorsam , matematik 0’dı..
bir edebiyatçı olarak, sayısal derslerin tamamı komedi durumdaydı benim için ki çoğu alttan ders olarak kaldı.. yanılmıyorsam mezuniyetime 1-2 sene kala sınavlarına girerek dersleri verdim.sonra sükürler olsun ki kendi alanımdan üniversite sınavına girerek, alanımı seçtim üniversitede ve onur öğrencisi olarak 3.93’ü görmüş bir ortalama dahilinde üniversiteden mezun oldum.
bakıldığında eğitim sisteminin yanlışlığı o kadar net gözüküyor ki.. lisede bölüm seçmeden önce , eğitim sisteminin saçmalığı sebebi ile alan dışı dersleri almaya zorlanan bir kadın olarak, üniversiteyi onurla bitirdim..üstüne new york’ta yüksek lisansa kabul aldım.doktora planlarındayım.
çarpık bir eğitim sisteminin içerisindeyiz..başarı değil, başarısızlık odaklı olduğunu düşünüyorum.
o zaman başarısız olduğumu düşünen ve bunu söyleyen herkes , şu an bana imrenerek bakıyor.
benim o dönem hakkımda fikir yürütmüş herkese, başarımın çok iyi kapak olduğunu düşünüyorum.
komedi gibi fakat kendi örnek gösterdikleri evlatlarının üniversite eğitimine çıkmamış olmasını ekliyorum kenara. demek ki neymiş? büyük konuşmamak, anlamadan öğrencileri yaftalamamak gerekiyormuş ki bu genelde türk toplumunun yapısında olan bir durumdur.genelde cocuklarını dinleyen aile azdır.geneli başarısız olmasından, okulla ilgilenmemesinden bahseder.
acaba çocugun bireysel ilgi alanı ya da eğilimi nedir? biliyor musunuz? herkes eğilimine göre eğitim alsa, bu ülkenin bence eğitim seviyesi farklı olabilirdi.
bu yüzden cocuklarınızı sakın başarısız oldukları derslerle ilgili zorlamayın ve rencide etmeyin/ ettirmeyin de.
herkesin bir alana eğilimi var.sayısalcı bir zekaya, kompozisyon yazdıramazsın, kitap okuyan bir insana da geometri çözdüremezsin.resim yapan/dans eden bir insan ikisinide yapmayı tercih etmeyebilir..
anlamak , eğitmenin ilk adımıdır.eğilimine göre eğitim almasını sağlayın herkesin.bu sefer düşük notlar değil, başarılar konuşulur diye düşünüyorum.
devamını gör...
yazarların güne başlama motivasyonları
devamsızlıktan kalma korkusudur. ders saati ne zamansa yarım saat öncesinde kaldırıyor.
devamını gör...
cannibalism
bazı durumlarda trajik sonuçlara yol açabilecek, insan eti yeme eylemi. (bkz: kuru hastalığı)
devamını gör...
hayatında hiç kitap okumamış insan
bilgi yalnızca kitaplar ile mi ediniliyor minvalinde savunmalar yaparlar genelde. elbet yalnızca kitaplar ile edinilmiyor fakat bu kitlenin büyük bir kısmı twitter'da gezip instagram'da birkaç post okuyarak bilgi edindiğini düşünüyor, ve tabii ki kaynağın herhangi bir önemi yok. işin edebiyat kısmında ise yine sosyal mecralarda birkaç nazım hikmet birkaç orhan veli postu layklamak kâfi. gerçek bilgi bu değil.
devamını gör...
görünmez heykelin 150 bin liraya satılması
ödemesinin de görünmez parayla yapılması caizdir. öyle başa böyle tarak.
devamını gör...
konuşurken sık sık ııı diyen insan
bir serenay sarıkaya değildir diyorum:
devamını gör...
kalorili yiyeceklerin lezzetli olma sebebi
kalorisi düşük olan bazı yiyeceklerde lezzetli ama alıştığımız ve öğrendiğimiz tatlarla ilgili, mesela çayı şekersiz içmeye başladığınız ilk günleri düşünün, o çayı tuz koyarak da içseniz birkaç gün, ona da alışırsınız inanın, ilk birkaç gün zorla içersiniz sonra canınız artık şekersiz çay ister, o alışma dönemi çok önemli,
ben hayatım boyunca kilo sorunu yaşadım, en uzun süre bozmadan yapabildiğim diyet süresi 2 ay, ve dukan diyeti yaptım, yani bilen bilir unsuz, ekmeksiz, bakliyatsız, meyve bile yok, ve şunu söyleyebilirim, baklava bile görsem tadını hatırlamadığım için canım istemiyordu, ekmek, makarna filan onlarıda öyle, peki niye bozdum, gittim gofret çikolata filan aldım, resmen can sıkıntısından bozdum, onları yediğimde yaşadığım keyifi özledim, ve ilk yediğimde kağıt yemiş gibi oldum inanın, resmen zorla hatırlattım kendime şekeri, şu an anlıyorum ne kadar büyük bir hata yaptığımı, ne kadar zor birşeyi sürdürebildiğimi.
sanırım 90 günde bir daha dönmemek üzere yeme alışkanlığınızı değiştirebiliyormuşsunuz, yani beslenme şeklinizi bozmayıp ama canınızda istiyorsa, bağımlı bağımsız denen birşey var, yani hala bağımlı oluyorsunuz, yemeseniz bile, bu döngü 90 günde kırılıyormuş,
ben bu arada bir parça ye yine diyenleri de anlamıyorum, bir parça nedir yani, hiç yeme daha iyi, tekrar diyete devam edeceksen, niye uyandırıyosun uyuyan devi, yani dişimizi sıkıp 3 ay dayanabilirsek, neye alışırsa vücut, acıkınca onu istiyor,
yani sebzeyle de doyuluyor, bunu eski bir etcil olarak söylüyorum, diyetlerden dolayı etten de bıktım, sebze de nebe onunla karın doyarmı etsiz derdim, doyuluyor arkadaşlar, çok da güzel doyuluyor, yine en sağlıklı besin sebze.
maalesef bizde poaçalarla keklerle büyüdüğümüz için, her köşe başında vitrininde pastalarla pastaneler olduğu için, bilinç olarak da, damak tadı olarak da, değişim çok zor, ben şu an uğraşıyorum bakalım, hiç öyle arada bir tane bir parça filan yememek üzere, değiştirmeye çalışıyorum, ilk iki denemem başarısız oldu, ama denemeye devam ediyorum, başardığım zaman editlerim, başlık açarım, az buz birşey değil, çarşaf çarşaf ilan edicem, kitabını bile yazarım.
ben hayatım boyunca kilo sorunu yaşadım, en uzun süre bozmadan yapabildiğim diyet süresi 2 ay, ve dukan diyeti yaptım, yani bilen bilir unsuz, ekmeksiz, bakliyatsız, meyve bile yok, ve şunu söyleyebilirim, baklava bile görsem tadını hatırlamadığım için canım istemiyordu, ekmek, makarna filan onlarıda öyle, peki niye bozdum, gittim gofret çikolata filan aldım, resmen can sıkıntısından bozdum, onları yediğimde yaşadığım keyifi özledim, ve ilk yediğimde kağıt yemiş gibi oldum inanın, resmen zorla hatırlattım kendime şekeri, şu an anlıyorum ne kadar büyük bir hata yaptığımı, ne kadar zor birşeyi sürdürebildiğimi.
sanırım 90 günde bir daha dönmemek üzere yeme alışkanlığınızı değiştirebiliyormuşsunuz, yani beslenme şeklinizi bozmayıp ama canınızda istiyorsa, bağımlı bağımsız denen birşey var, yani hala bağımlı oluyorsunuz, yemeseniz bile, bu döngü 90 günde kırılıyormuş,
ben bu arada bir parça ye yine diyenleri de anlamıyorum, bir parça nedir yani, hiç yeme daha iyi, tekrar diyete devam edeceksen, niye uyandırıyosun uyuyan devi, yani dişimizi sıkıp 3 ay dayanabilirsek, neye alışırsa vücut, acıkınca onu istiyor,
yani sebzeyle de doyuluyor, bunu eski bir etcil olarak söylüyorum, diyetlerden dolayı etten de bıktım, sebze de nebe onunla karın doyarmı etsiz derdim, doyuluyor arkadaşlar, çok da güzel doyuluyor, yine en sağlıklı besin sebze.
maalesef bizde poaçalarla keklerle büyüdüğümüz için, her köşe başında vitrininde pastalarla pastaneler olduğu için, bilinç olarak da, damak tadı olarak da, değişim çok zor, ben şu an uğraşıyorum bakalım, hiç öyle arada bir tane bir parça filan yememek üzere, değiştirmeye çalışıyorum, ilk iki denemem başarısız oldu, ama denemeye devam ediyorum, başardığım zaman editlerim, başlık açarım, az buz birşey değil, çarşaf çarşaf ilan edicem, kitabını bile yazarım.
devamını gör...
eski sevgilinizi bir şeye benzetin
akp'li vekiller gibiydi, vadettiği tonla şey vardı ve tabii ki hiçbirini gerçekleştirmedi
devamını gör...
çaylakların ne hadle yazarlara mesaj atması
hayattaki en büyük başarın sözlükte yazar olup şu başlığı yazmak galiba. yoksa böyle bir bakış açısına sahip olmazdın diye düşünüyorum. ilginç.
devamını gör...
beyin yakan tramvay ikilemi
akla good place adlı diziyi getirmiştir..
devamını gör...
kitap alıntıları
"füsun kolonyayı dökerken, kemal'i sona saklamıştı. insan vedalarda da en sevdiğini en sona saklar."
masumiyet müzesi
masumiyet müzesi
devamını gör...
hülya avşar
ülkenin gelmiş geçmiş en güzel, en kafası çalışan, en cool kadını.
bizim jenerasyon kadınları, kendini çok hoş, çok havalı, çok alımlı hissedince hülya avşar gibiyim der. ikon kadın.
bizim jenerasyon kadınları, kendini çok hoş, çok havalı, çok alımlı hissedince hülya avşar gibiyim der. ikon kadın.
devamını gör...
dana yetiştiren insan benim gözümde sanatçıdır
danatçı diyorsun yani.
devamını gör...
normal sözlük'te takip
ne yazık ki bir çok yazarımızın henüz keşfetmediği bir sözlük özelliği.
devamını gör...
diploma sahibi olmayı eğitim sanmak
bırakın lisans derecesine sahip olanları, 'profesör' unvanına sahip nice cahillerle çalışıyorum bilemezsiniz. atalar boşuna "tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır" dememiş.
t: (türkiye'de) diploma sahibi olmanın eğitilmiş olmayı beraberinde getirmediği iması taşıyan ancak anlatım bozukluğuna sahip olan başlıktır.
olması gereken başlık, "diploma sahibi olmayı eğitimli olmak sanmak"tır.
t: (türkiye'de) diploma sahibi olmanın eğitilmiş olmayı beraberinde getirmediği iması taşıyan ancak anlatım bozukluğuna sahip olan başlıktır.
olması gereken başlık, "diploma sahibi olmayı eğitimli olmak sanmak"tır.
devamını gör...
vizontele
kadrosunda müthiş isimler barındıran, unutulmayan yılmaz erdoğan filmi.
devamını gör...
uzun boylu kadın iticiliği
elhamdülillah bugün de hiçbir şey yapmadan itici olduk hahasjahsjah
yani durduk yere insanlara belli özellikler biçip, gerisini güruh gören insanları oldum olası ciddiye almam.
ayrıca duruşum ve bakışım yetiyor, dosta düşmana korku salsın yaşasın uzun boylu kadınlar!
yani durduk yere insanlara belli özellikler biçip, gerisini güruh gören insanları oldum olası ciddiye almam.
ayrıca duruşum ve bakışım yetiyor, dosta düşmana korku salsın yaşasın uzun boylu kadınlar!
devamını gör...
sözlüğün iç güzellikle kafayı bozmuş olması
gündeme veya akışa bakınca görülecek olandır. arkadaşlar tamam, 10/10 çekicilikte insanlar değiliz hiçbirimiz ama ne ağladınız gerçekten?
yok iç güzellik yalan, yok dışarısı olmadan kimse içinize bakmaz, yok her şey dış güzellik? ananız babanız da mı sevmedi sizi? hiç mi arkadaşınız olmadı? hiç mi "sen iyi birisin ha" demediler size?
bak iddia ediyorum, bu ağlayan arkadaşlar 8+/10 olsalar, bu sefer de, "çok çekici olduğum için insanlar benimle konuşuyor, başka bir özelliğim yok" diyecek. bunun zengin olanı da "param var diye çevremde çok insan var, gerçek arkadaşım değil hiçbiri" diyen insan.
herkes, sevilmeyi hak ediyor ve emin olun herkes en az bir kişi tarafından seviliyor. içi güzel, dışı güzel, iki tarafı da güzel insanlara buradan selamlar olsun.
yok iç güzellik yalan, yok dışarısı olmadan kimse içinize bakmaz, yok her şey dış güzellik? ananız babanız da mı sevmedi sizi? hiç mi arkadaşınız olmadı? hiç mi "sen iyi birisin ha" demediler size?
bak iddia ediyorum, bu ağlayan arkadaşlar 8+/10 olsalar, bu sefer de, "çok çekici olduğum için insanlar benimle konuşuyor, başka bir özelliğim yok" diyecek. bunun zengin olanı da "param var diye çevremde çok insan var, gerçek arkadaşım değil hiçbiri" diyen insan.
herkes, sevilmeyi hak ediyor ve emin olun herkes en az bir kişi tarafından seviliyor. içi güzel, dışı güzel, iki tarafı da güzel insanlara buradan selamlar olsun.
devamını gör...
duşa çıplak giren insan
devamını gör...