hayatın anlamı
dolu dolu yasamakta gizli sanirim. sevmekte, sevilmekte, icindeki iyiligi gelistirmekte hatta bulastirmakta...bol bol okumakta, kendini gelistirmekte, farkli pecerelerden hayata bakmakta, uzun yolculuklar yapmakta, guzel yerler gormekte, farkli insanlarla tanismakta, farkli kulturleri tanimakta...bir de kahve icmekte, bir bitki yetistirmekte,bir cocugu sevindirmekte, bir hayvanin sevdigi olmakta, bir de guzel manzarayi izlemekte hatta ve hatta sukretmekte...insana iyi gelen neler varsa butun anlamlar onlarda...
devamını gör...
hi my i run
kesinlikle sözlük mahlaslı yazarın anlattığı gibi olmayan, gayet anlayışlı, duyarlı ve işini iyi yapan bir moderatördür kendileri. sizin anlayacağınız themis gelse eline su dökemez.
samimi üslubu ve mizahıyla da okuması keyifli yazarlarımızdandır. iyi sözlükler efendim.
samimi üslubu ve mizahıyla da okuması keyifli yazarlarımızdandır. iyi sözlükler efendim.
devamını gör...
türk erkeğinde oğlunu sanayiye gönderme fantezisi
hiç değilse bir meslek öğrensin, bir işyerindeki hiyerarşik yapıyı görsün, elindeki şeylerin değerini anlasın diye düşünen ebeveynlerin yaptığı eylem. kimse çocuğu üzerinden bir fantazi kurmaz. herkes yetiştirdiği evladının iyi bir yerde olmasını ve hayatla mücadele etmesini öğrenmesini ister.
kaldı ki sanayi kötü bir yer değildir. ustalık öğrenmek, bir zanaat öğrenmek yapmasan bile hayatın boyunca işini kolaylaştırır.
kaldı ki sanayi kötü bir yer değildir. ustalık öğrenmek, bir zanaat öğrenmek yapmasan bile hayatın boyunca işini kolaylaştırır.
devamını gör...
dünya uyku günü
sağlıklı uykuya dikkat çekmek için mart ayının 3. cuma günü dünya uyku günü olarak kabul ediliyormuş. dolayısı ile bu sene bugün dünya uyku günü.
dünyadaki en sevdiğim özel gün bu olabilir.* bu vesileyle tüm uykucuların, gününü kutluyorum.
dünyadaki en sevdiğim özel gün bu olabilir.* bu vesileyle tüm uykucuların, gününü kutluyorum.
devamını gör...
all of me
john legend - all of me (official video) *
nakarat:
'cause all of me
loves all of you
love your curves and all your edges
all your perfect imperfections
give your all to me
ı'll give my all to you
you're my end and my beginnin'
even when ı lose, ı'm winnin'
nakarat:
'cause all of me
loves all of you
love your curves and all your edges
all your perfect imperfections
give your all to me
ı'll give my all to you
you're my end and my beginnin'
even when ı lose, ı'm winnin'
devamını gör...
yüreğinin sesi
yönetmeni yoshifumi kondō olan 95 yapımı bir anime filmidir. kondō, miyazaki tarafından oldukça beğenilen bir anime çizeridir, hatta miyazaki kendisinden sonra gelecek kişinin o olmasını ister. ne yazık ki erken yaşta öldüğü için böyle bir olay yaşanamaz.
bu film ise tsukishima adlı bir genç kız etrafında döner. kendisi kitap okumayı ve yazmayı oldukça seven biridir. bir gün kütüphaneden aldığı tüm kitapların kartında bir adın yazdığını fark eder. bu, seiji amasawa'dır. seiji ve tsukishima tanıştıktan sonra bir süre anlaşamasa da, seiji'nin büyükbabasıyla tanıştıktan sonra tsukishima kendinin farkına varır. aynı zamanda seiji'yi de fark eder. seiji keman yapmak isteyen bir gençtir. fakat keman çalmaktan uzak durur, kendisi çalmakla uğraşmak istemez sadece yapımında bulunur. tabii ki bu işte kendisi kadar iyi olan birçok insanın varlığından haberdardır. bu yüzden yeteneğini ölçmek için italya'ya gider. seiji'nin bu tavrına karşı tsukishima da kendi yeteneklerinin sınırlarını ölçmeye çalışır. en iyi yaptığı yazma işine başvurur. gece gündüz demeden, seiji'nin büyükbabasının dükkanında gördüğü bir kedi heykelinden yola çıkarak yazısını yazar. bu süre boyunca okulu dahil her şeyi boşlamayı göze alır. sonunda işini bitirir ve seiji'nin büyükbabasına okutur. yazdığı okunurken tsukishima diken üstündedir. kendisi de iyi bir yazı yazmadığını farkındadır, ancak filmde de geçtiği gibi, içinde saklı olan cevheri ortaya çıkarmak için çalışmıştır. daha da çalışmasına ihtiyacı vardır ve bu farkındalıkla kendi hayatına döner.
bu film ise tsukishima adlı bir genç kız etrafında döner. kendisi kitap okumayı ve yazmayı oldukça seven biridir. bir gün kütüphaneden aldığı tüm kitapların kartında bir adın yazdığını fark eder. bu, seiji amasawa'dır. seiji ve tsukishima tanıştıktan sonra bir süre anlaşamasa da, seiji'nin büyükbabasıyla tanıştıktan sonra tsukishima kendinin farkına varır. aynı zamanda seiji'yi de fark eder. seiji keman yapmak isteyen bir gençtir. fakat keman çalmaktan uzak durur, kendisi çalmakla uğraşmak istemez sadece yapımında bulunur. tabii ki bu işte kendisi kadar iyi olan birçok insanın varlığından haberdardır. bu yüzden yeteneğini ölçmek için italya'ya gider. seiji'nin bu tavrına karşı tsukishima da kendi yeteneklerinin sınırlarını ölçmeye çalışır. en iyi yaptığı yazma işine başvurur. gece gündüz demeden, seiji'nin büyükbabasının dükkanında gördüğü bir kedi heykelinden yola çıkarak yazısını yazar. bu süre boyunca okulu dahil her şeyi boşlamayı göze alır. sonunda işini bitirir ve seiji'nin büyükbabasına okutur. yazdığı okunurken tsukishima diken üstündedir. kendisi de iyi bir yazı yazmadığını farkındadır, ancak filmde de geçtiği gibi, içinde saklı olan cevheri ortaya çıkarmak için çalışmıştır. daha da çalışmasına ihtiyacı vardır ve bu farkındalıkla kendi hayatına döner.
devamını gör...
lan bırak (yazar)
beğeni bildirimi gelince insana "lan bırak yine atıyon "hissi veriyor. sanki mesaj gelmiş gibi. mahlas seçimi mükemmel.
devamını gör...
amk kelimesinin küfür sansürüne zaten uygun olması
hemen açıklıyorum. sözlükte %51 sansür uygulayarak küfür yazabiliyoruz. amk kelimesini incelediğimiz zaman açıkça görüyoruz ki küfrün zaten %51'den fazlası sansürlü. am*** k**** . 7 sembol sansür için kullanılan yıldızlar, küfrün tamamı ise 10 harften oluşuyor.
yani amk yazarken otomatik olarak %70 sansürlü şekilde küfür etmiş oluyoruz.
yani amk yazarken otomatik olarak %70 sansürlü şekilde küfür etmiş oluyoruz.
devamını gör...
vincent van gogh'un abartılmış bir ressam olması
vincent van gogh yaşadığı kısacık hayatta eminim ki kendisi içinde böyle hissetti.
oysa dünyayı onun gözünden görmemizi sağlayan fırça darbeleri çağının çok ilerisindedir. zaten etkileyiciliği de kendini ifade tarzından gelir.
buraya minicik bir video bırakacağım. yine de aynı düşünebilecek misiniz.
(link:
buraya çevirisinin olduğunu da ekleme ihtiyacı hissettim
oysa dünyayı onun gözünden görmemizi sağlayan fırça darbeleri çağının çok ilerisindedir. zaten etkileyiciliği de kendini ifade tarzından gelir.
buraya minicik bir video bırakacağım. yine de aynı düşünebilecek misiniz.
(link:
buraya çevirisinin olduğunu da ekleme ihtiyacı hissettim
devamını gör...
doğru orantı
matematikte birbiriyle ilişkili olan ve biri arttığında öteki de artan iki büyüklük arasındaki bağdır.
devamını gör...
alkol halka bedava dağıtılmalı
(bkz: ağzın bal yesin)
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
"denize yakın mağaralarda
bir susuzluk duyarsın, bir aşk,
bir coşku
deniz kabukları gibi sert
alır avucuna tutabilirsin.
denize yakın mağaralarda
günlerce gözlerinin içine baktım,
ne ben seni tanıdım ne de sen beni."
yorgo seferis
bir susuzluk duyarsın, bir aşk,
bir coşku
deniz kabukları gibi sert
alır avucuna tutabilirsin.
denize yakın mağaralarda
günlerce gözlerinin içine baktım,
ne ben seni tanıdım ne de sen beni."
yorgo seferis
devamını gör...
acer
''taze, yeni'' anlamına gelen sözcüktür. genellikle iç anadolu bölgesinde kullanılır.
aynı zamanda tayvan kökenli bir bilgisayar ve donanım üreticisi şirketin ismidir.
aynı zamanda tayvan kökenli bir bilgisayar ve donanım üreticisi şirketin ismidir.
devamını gör...
30 mart 2021 askeri okullardan atatürk devrimleri bölümünün kaldırılması
bunların kökünün bu ülkenin her karış toprağından kazınacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum. bunlar tarihin en büyük vatan hainleri olarak akıllarda kalırken, biz atamızın yolundan gitmeye devam edeceğiz.
devamını gör...
orhan veli kanık
"bilmezler yalnız yaşamayanlar,
nasıl korku verir sessizlik insana;
insan nasıl konuşur kendisiyle;
nasıl koşar aynalara,
bir cana hasret,
bilmezler..."
nasıl korku verir sessizlik insana;
insan nasıl konuşur kendisiyle;
nasıl koşar aynalara,
bir cana hasret,
bilmezler..."
devamını gör...
katı olmayan şeyler
bir nilüfer altunkaya kitabıdır.
on üç öyküden oluşan bir öykü kitabıdır birazdan hakkında bir tanım yazmaya başlayacağım bu kitap. eğer genel kabul görmüş şeyleri benimseme eğilimindeyseniz ve on üç sizin de uğursuz saydığınız bir sayı ise bu kitabı okumayın. aksi takdirde bu kitabı okumamak için hiçbir geçerli nedeniniz olamaz, en azından ben böyle bir neden bulamadım.
birazdan kitap ile ilgili tanıma başlayacağım ama önce aile kavramı üzerine birkaç şey yazsam iyi olacak bence. aile zorunlu mahkumiyetin başladığı yerdir ve seçim şansı bırakmaz insana, ne şartlı tahliye imkanı bulabilir insan ne de her ne suç işlediyse beraat edebilir. ailenin üzerinizdeki etkisi ömür boyu geçmez. bazen bir şey düşünürken bıyıklarınıza babanız gibi dokunduğunuzu fark edersiniz, bir şey anlatırken oturuşunuzu anneniz gibi değiştirdiğiniz düşer aklınıza. aile genetik kodlarınızı bozmaya yeminli bir virüs türü olabilir.
belki kitapta bunlardan bahsediyor olabilir yazar. çok emin değilim. ajda pekkan’ı da oldum olası beğenmem zaten. çok yapay bir aristokrasi akar üzerinden. hem bu kitap için yazmaya başlayamadığım o tanımdan da vazgeçtim. ne de olsa katı olan her şey buharlaşıyor.
on üç öyküden oluşan bir öykü kitabıdır birazdan hakkında bir tanım yazmaya başlayacağım bu kitap. eğer genel kabul görmüş şeyleri benimseme eğilimindeyseniz ve on üç sizin de uğursuz saydığınız bir sayı ise bu kitabı okumayın. aksi takdirde bu kitabı okumamak için hiçbir geçerli nedeniniz olamaz, en azından ben böyle bir neden bulamadım.
birazdan kitap ile ilgili tanıma başlayacağım ama önce aile kavramı üzerine birkaç şey yazsam iyi olacak bence. aile zorunlu mahkumiyetin başladığı yerdir ve seçim şansı bırakmaz insana, ne şartlı tahliye imkanı bulabilir insan ne de her ne suç işlediyse beraat edebilir. ailenin üzerinizdeki etkisi ömür boyu geçmez. bazen bir şey düşünürken bıyıklarınıza babanız gibi dokunduğunuzu fark edersiniz, bir şey anlatırken oturuşunuzu anneniz gibi değiştirdiğiniz düşer aklınıza. aile genetik kodlarınızı bozmaya yeminli bir virüs türü olabilir.
belki kitapta bunlardan bahsediyor olabilir yazar. çok emin değilim. ajda pekkan’ı da oldum olası beğenmem zaten. çok yapay bir aristokrasi akar üzerinden. hem bu kitap için yazmaya başlayamadığım o tanımdan da vazgeçtim. ne de olsa katı olan her şey buharlaşıyor.
devamını gör...
torku'nun hurma yağı yalanı
her zaman olduğu gibi buna da inanmayanlar, malum firmaya b*k attığımızı düşünenler çıkacaktır diye düşünüyorum, ki çıkmasa şaşırırdım zaten. ama inanmak istemeyen varsa kör gözlerini 5 dakikalığına açıp buradan okuyabilirler.
tek seferde anlamazsanız eğer ikinci seferide okuyun, torku firması'nın yaptığı insanların manevi ve milli duygularını sömürmektir ve bunuda malum yerlere mabadını dayayarak malum seçmenler sayesinde kolayca başarmıştır.
tek seferde anlamazsanız eğer ikinci seferide okuyun, torku firması'nın yaptığı insanların manevi ve milli duygularını sömürmektir ve bunuda malum yerlere mabadını dayayarak malum seçmenler sayesinde kolayca başarmıştır.
devamını gör...
isimlerin kişiliğe etkisi
bahadır ismi güçlü, kuvvetli, yiğit, cengaver, cesur ne kadar heybetli anlamlar varsa yüklenmiş bir isimdir. ben; 1.80 boyunda, bu aralar dertten tasadan 56 kilograma düşen, baya baya en ufak rüzgarda sallanan bir adamım ya. etkisi tartışılmaz benim için çünkü sıfır.
devamını gör...
her sene ramazan ayında oruçsuz olduğu için dayak yiyen ilk kişinin konya'dan çıkması
bu konuda erzurum, trabzon ve konya birbirleri ile yarışıyor diyebilirim. ama konya liderliği kimseye kaptırmıyor vesselam.
artık bu yıldan itibaren diğer şehirlerimizinde bu döngüye girmesini istiyoruz. eyyy yozgat, eyyy çorum duy sesimizi.
artık bu yıldan itibaren diğer şehirlerimizinde bu döngüye girmesini istiyoruz. eyyy yozgat, eyyy çorum duy sesimizi.
devamını gör...
organik hastalık
bazı doku ve organlarda psikolojik kökenli olmayan fizyopatolojik veya anatomik değişikliklerle belirgin hastalıkların ortak adıdır.
devamını gör...