#hesita ukdesidir
küçükken ne güzeldi yollardik birbirimize mesafeler uzak değildi ama yazardım sonra verirdik eve gidince oku derdik aşırı heyecanlı olurdu sonra oda sana yazardı ne güzeldi be çocukluk.simdi yine istiyorum bir mektup arkadaşım olsun ama cesaret edemiyorum şartlar değişti çünkü heran bir katil sapik çıkabilir karşına.neyse vazgeçtim bu isteğinden tırstım biraz.
devamını gör...

yok abi şu an seni okuyamam çok uzun yazmışsın.
ama sen başkasın seni tabii ki okurum.

bu da mı gol be,
ulan ne vurdu görüyor musun?

öyle ölmeyiz füze at!

bu nası sözlük arkadaş biz laf atılıyor diye gelmiştik, laf cambazları varmış burda!

ama bu kadar da iyiniyetli olunmaz ki, bir yazar hiç mi kimseyle takışmaz?

bir saat hiç mi yanlışı göstermez?

hadi hep doğruyu gösterdi, bırak da bari biz yanlışı gösterelim di mi. yok, biz de doğruyu gösterecekmişiz.(o sırada iç sesin iç sesi: e yerden göğe kadar haklı.)

yine mizah yine istihza!

bakıyorlar ama göremiyorlar,
uzansalar alacaklar ama kolları yetişmiyor!

bambaşkadırlar.
devamını gör...

genelde ingiliz ingilizcesinde kullanılan bir deyimdir.

hem spor karşılaşmalarında berabere biten maçlar için kullanılır, hem de intikam alıp ödeştikten sonra durumların eşitlenmesi anlamında kullanılır.

we are even-steven” şeklinde kullanılan yapı oldukça melodik olmasının yanı sıra çok da kullanışlıdır. bir dil iyi bilmek için o dilde geçen kullanımlara hakim olmak da gerekir bence. daha önce bir tanımda whoopsie daisies’den bahsetmiştim. ve kendimi adadığım bu göreve devam etmeye sonuna kadar niyetliyim.

peki nerden aklıma geldi birden? tabii ki kill bill volume 1 izlerken canımız ciğerimiz beatrix kiddo’nun mutfakta eski günlerden bahsedip o kara günle ilgili konuştukları vernita green’e ödeşmelerinin mümkün olması için önce onu, sonra odasına gidip küçük kızını son olarak da eve gelmesini bekleyip kocasını öldürdüğü takdirde eşitleneceklerini söylediği sahnede birden bir şimşek çaktı kafamda, bu kafa sözlük tarihine yazılmalıydı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
işin en güzel yanı ise bu deyimi sadece ayakları değil oyunculuğu da çok güzel alan uma thurman’ın “ to really get even, even steven…” diye başlayarak çok çekici bir hava ile söylemesi idi.
devamını gör...

ilk şiir okumaya başladığım zamanlar lisenin ilk yılıydı. metin altıok kimmiş dedim ve aratıverdim. madımak'ın yakamadığı şair diye nitelemişlerdi. ben de üstüne tıklamadan madımak yangınında kurtulan bir şair olduğunu sanmıştım. halbuki mecazlı bir söyleyiş var işte... sonra hoşlandığım kişi ile konuşurken ufacık da olsa bundan bahsettim sonra eve geldiğimde yahu ben ne yaptım diye kafama dank etti tabi. sonrasında utancımdan konuşamadım kendisiyle. umarım o da bilmiyordur diye kandırıyorum kendimi. ahmetcim özür dilerim senden. metin altıokun da kemiklerini sızlattım boşu boşuna...
devamını gör...

yanlış önerme.*
okuyanla okumayan bir olur mu hiç. anlıyorum, okunmasın demek istenmemiş ama bir insan, akademik ya da mesleki anlada kendisini geliştirecek kitaplar okumuyorsa "hiç mi okumasın?" diye sordurtuyor.
bunu da alalade, sırf okumuş olmak için okuyanlar için demiyorum. ancak romanlardan bile öğreneceğimiz bir şeyler oluyor illa.
ayrıca kim sadece planlı programlı kitap okudu diye bir yere gelmiş. bir yerlere gelmek için başka emekleri vardır, yanında da işine yarayacak kitapları okuduysa gelişiminde faydası olmuştur.
hem bu kadar kitap okuyan az kişinin bulunduğu bir ülkede, yapıcı olmakta fayda var.
okuyun da ister gelişigüzel ister planlı.
devamını gör...

yunanca kökenli bir kelimedir. ödünç olarak verdiğimiz kitapların bir daha geri verilmemesi, kişinin kitabı vermemesi ve çalması anlamına gelmektedir.

-herkesin başına geldiğini düşündüğüm durumdur. ödünç olarak verilir ama asla o kitap gelmez ve üstüne bahaneler uydurulur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

biraz veriseti bilen adam bunun bayağı bir önce sızdığını anlar. ayrıca toplama veri gibi geldi.
devamını gör...

zaman içerisinde ve doğal bir biçimde, ağır-ağır bir şekilde gerçekleşen değişme süreci. eskiden buna, tekâmül denirdi. tüm canlılar, birbirleriyle akrabadır. evrimi anlamak için en iyi örneğin bardaktaki su örneği dediğim örnek olduğunu söyleyebiliriz. bir bardak alın ve bu bardağa su doldurun, doldurmaya devam edin..bir süre sonra su taşmaya başlar. işte evrim de böyledir. bu örneği anlayabilmemiz için şöyle söyleyelim; evrim, 2 ana bölümden oluşur; mikro evrim ve makro evrim. mikro evrim, küçük çaplı değişimlerdir. makro evrim ise, büyük çaplı değişimlerdir:

bir insan topluluğu düşünelim, adı da, a topluluğu olsun. bu topluluğun yarısı bu topluluktan ayrılıp, kendi topluluklarını, yani b topluluğunu oluşturuyorlar. daha sonra b topluluğu, a topluluğunun bulunduğu bölgeyi terkedip çok uzak diyarlara gidiyor. burdaki yaşam şartlarına, burdaki çevreye uygunlaşmaya başlıyor ve zamanla küçük çaplı değişimler geçiriyor. bu değişimler zamanla o kadar çoğalıyor ki, makro evrimi oluşturuyor. yani b topluluğu, geçirdiği küçük çaplı değişimler sonucunda tamamen farklı bir türe dönüşmüş oluyor. ve artık, a topluluğundan ayrılmış olmalarının yanı sıra, a topluluğunda bulunan insanların türlerinden de ayrılmış oluyorlar. bu örnekle birlikte, bardaktaki su örneği daha anlaşılır bir hale gelir. canlıları bir bardak, içine doldurduğumuz suyu da mikro evrim olarak düşünelim. bardağa suyu doldurmaya devam edersek, bir süre sonra taşmaya başlar. ki canlılar da geçirdikleri küçük çaplı evrimler sonucu, büyük çaplı bir değişim geçirmiş, farklı bir türe dönüşmüş olurlar. - bu örnek, evrimi anlama konusundaki ilk adımdır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sosyal medyanın etkisiyle yazmadığı şiirlerin can yücel'e atfedildiğine çokça rastlıyoruz. araştırmalar sonucu aşağıdaki şiirlerin ona ait olmadığı aktarılmıştır.**

1.bağlanmayacaksın
2.kadın dediğin
3.erkek dediğin
4.seninle olmanın en güzel yanı
5.anladım
6.herşey sende gizli
7.eğer
8.herkes gitmek istiyor
9.sevdiğin kadar sevilirsin
10.sağlık olsun
11.tam zamanında yaşamak (yaşamak zamanı)
12.tersten yaşamak
13.biraz değiştim
14.bir gün anlarsın
15.gitmek
16.seninle yaşlanmak istiyorum
17.asla keşkelerim olmadı
18.özledim seni
19.bilmelisin ki
20.aşk
21.boşver ve yaşı başı
22.olmuyorsa zorlamayacaksın
23.ben benden olgun insan isterim karşımda
24.öyle sabah uyanır uyanmaz fırlama yataktan
25.farkında olmalı insan
26.bir eşi olmalı insanın
27.unutma
28.sevgi emekmiş
29.özleme dair (kim özlerdi?)
30. ömür dediğin bir gündür o da bugündür
31.aşk ayakkabı gibidir
32.rakı içen kadınlar
33.ateşvesu
34.ülke bölünsün istiyorum
35.kadınım ben
36.senin için yasak dediler
37.bayram şiiri
38.dostlar ırmak gibidir
39.öye bir hayat yaşadım ki
40.bir yolun varsa gidilecek
41.ömür dediğiniz nedir ki
42.fakirin gayrimeşru çocuğu
43.ey yüreğim
44.özlersin
45.hepsi bu
46.birşey eksik
47.kendimden özür diliyorum
48.bir kadını ağlatmak
49.ölüm bir an
50.galiba yoruldum

kaynak 1
kaynak 2 (analiz)
devamını gör...

sen de iyi ki varsın.
ayrıca bu başlığa neden bu kadar ayar olduğunuzu anlamak imkansız.
devamını gör...

(bkz: ununu elemiş eleğini asmış)
devamını gör...

2.dünya savaşı sırasında yalta konferansından bir fotoğraf. dünyanın 3 büyüğünün (britanya,abd,sovyetler) temsilcileri. churchill , roosevelt , stalin.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eski bir yarışma programında 3 dilde seslendirilmiş erkin koray şarkısı.
türkçe, kürtçe, arapça
buyrunuz bakınız
devamını gör...

etkisi çok büyük olan önemdir.

iyi ya da kötü tartışması yapmak yerine birkaç örnek vermek istiyorum, tabii ki istisnalar var.
hepsi öznel fikirlerim, bir kanıt sunmak ya da tez yazmak gibi bi gayem yok, umarım fazla ciddiye alınmaz.

sanırım ebeveynlik kavramının değeri azaldı, bir çocuğa teker teker değerleri öğretmek yerine kendi başına öğrenmesi için çabalıyor artık aileler, bizim küçükken aile toplantılarında yapıp dayak yiyeceğimiz* bir hareketi şimdinin çocukları rahatlıkla yapıyor.
üstelik üzerine alkış alıp, bütün ailenin profillerinde paylaşılıyor, çocuk hareketinin yanlış olduğunu idrak edemiyor bile.
ebeveynler çok rahatlaşmaya, çocuklar çok garip davranmaya başladı.

internet sayesinde bir şeyin fanatiği, geek'i olmak çok basitleşti. insanlar okumadığı kitap, bilmediği yazar hakkında bile hiç zorlanmadan konuşabiliyor. hatta birbirleriyle tartışıyorlar bile, ''x'i okuyan da ne bileyim...''

fanatiklerde de gereksiz bi özgüven patlaması var, en ''elit'' çevrede bile lakayt, saygısızca konuşan tipler azınsanmayacak kadar çok. müzik ekipmanı forumunda bile ''bu marka dışını almayın, aptallar!'' gibi konuşanlar var.

sürekli olarak inanç tartışmasına maruz kalıyoruz, bu bizi daha mı esnek yoksa daha mı muhafazakar yapıyor, pek bi fikrim yok.

en komik, en eğlenceli konularda bile birbirimize tahammülümüz yok, espri yapana ''esprin kötü!'' demek için fırsat kolluyoruz, e tamam da adamın mizahi personası o belki, neden abartıyoruz?



zamanla eklerim bir şeyler, dursun başlığım başımın ucunda, daha kahvaltımı bile etmedim yahu!
devamını gör...

(bkz: rasim öztekin)
öldükten sonra epey bir değeri arttı rahmetlinin. hayatta iken bu kadar değer görmüyordu , yaşamıyormuş ve yokmuş hükmündeydi sanki.
devamını gör...

kimse götürmeyecek beni kırlangıçların şölenine. uçmayı hayal eden kuş, ölmek üzere...
füruğ ferruhzad
devamını gör...

tabiki malcolm x
devamını gör...

yeni biten, bir ilginç kitaptır.

hikayesi baya da bir enteresan. bir kitap üzerine kaç enrry girilebilir ? aynı hikayeden kaç farklı bakış açısı çıkarılabilir ? ucu açık bu soruları sormayı bırakıp kitaba geçelim...


hikaye, yaralı bir sokak köpeğinin ideal sovyet proleterya ve günlük yaşamına eleştirileri ile başlıyor. bu betimlemeler, köpeğin üzerine kaynar su dökme, kalitesiz beslenme, vb. birtakım şeyler. iyi kalpli bir sovyet beyefendisin olaya dahil olması işleri biraz ilginçleştiriyor. insanlık ölmemiş yahu diyerek içimize akan o ılık sevgi damlaları, ilerleyen paragraflarda olayları farklı bir deli/dahi doktor hikâyesine getiriyor ( yanlış bakmadıysam bulgakov'un tıp ihtisası var. bu da okurken zevki arttırabilecek bir dipnot olarak burada dursun ) sonraki diyalog ve yaşanan olaylarda hem bir insanlık eleştirisi yapılıyor, hem de sisteme sağlam eleştirilerde bulunuyor yazarımız. bir köpek hayal edin ve sadakatini ve isteklerinin ne kadar basit olduğunu şu satırları okurken düşünün. bu köpeğjmiz insan olsa nasıl bir değişim yaşar ? sadık dostumuz ne kadar çirkinleşebilir ? bu ve daha detaylı, farklı farklı düşünceler zihninizde güzel bir egzersizi tetikleyebilir.

ayrıca şahsi kanaat olmakla beraber, george orwell hayvan çiftliği kitabından sonra fabl türünde, okumaktan en çok zevk aldığım politik eleştiri kitabı budur diyebilirim. şu an için 2. sıra bu ama sonra değişebilir mi ? değişebilir efendim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim