ataol behramoğlu
13 nisan 1942 doğumlu edebiyatçı, çevirmen ve şairimizdir. türk edebiyatının belkide hayatta olan en önemli isimlerindendir.
devamını gör...
ucemak
eklediğim ukdeleri engin bilgi birikimiyle birbir dolduran şahane yazarımız. sözlüğün en çok tanınan simalarından birisi.
koluna kuvvet yiğidim.
koluna kuvvet yiğidim.
devamını gör...
annelerin garip huyları
asla giymeyeceğim tarzda veya bana en az bir beden büyük olan kıyafetleri ve stilimin parçası olamayacak aksesuarları* giymeyeceğimi bile bile kafasına göre alması, bir gün fikrimi değiştirip giyebileceğimi söyleyerek iade etmeme konusunda diretmesi, itiraz ettiğim için çıkan ve alakasız yerlere uzanan tartışmalar... sonuç: dolabımda gereksiz yer kaplayan ve dağıtılması için çıkardığımda "hiç giymedin bile." denilerek geldiği yere geri yollanan kıyafetler... olmuyorsa zorlamamak lazımdır belki? giymek isteyen giyerdi bir şekilde.*
devamını gör...
geceye bir söz bırak
"şimdi onu nasıl inandırabilirim bütün bu süreyi onunla birlikte yaşadığıma? onu unutmuş gibi yaşarken onu düşündüğüme? anlamaz, görünüşe kapılır, anlamaz..." **
devamını gör...
her şeyi biliyormuş gibi davranan insan vs her şeye alınan insan
al birini vur ötekine .
devamını gör...
en son aldığınız mesaj
lütfen gecikmede olan kredinizin ödemesini gerçekleştirin, gerçekleştridiyseniz bu mesajı dikkate almayın ... bank iyi günler diler.
devamını gör...
arı
temiz, münezzeh, yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf.
ayrıca bir hayvan.
ayrıca bir hayvan.
devamını gör...
mısır şurubu kotasının 2,5'tan 5'e çıkarılması
nişasta bazlı şekerlerin kotası yüzde 100 artırılarak, yüzde 2.5’dan yüzde 5’e çıkarıldı.
şeker kotalarının düzenlenmesi ve uygulanmas ilişkin yönetmelik resmi gazete’de yayımlandı.
yönetmelikte nişasta bazlı şekerlerin kotası yüzde 2.5’dan yüzde 5’e çıkarıldı.
cumhurbaşkanı bu kotayı yüzde 50 düşürme ve artırmaya yetkili olacak. bilindiği üzere nişasta bazlı şekerlerin kotası 2018 yılında önc yüzde 10’dan yüzde 5’e bir yıl sonra da yüzde 2,5’a düşürülmüştü.
2002’deki yönetmelik yürürlükten kaldırıldı
diğer yandan 2002 yılında uygulamaya konulan, şeker kotalarının düzenlenmesine ilişkin yönetmelikte yürürlükten kaldırıldı.
yiğit bulut, “cumhurbaşkanı izin vermez” demişti
uzun süredir gündemde olan nişasta bazlı şeker kotası konusunda cumhurbaşkanı başdanışmanı yiğit bulut, “zehir lobisine savaş açtım” demiş ve 3 yıl önce televizyon programında şunları söylemişti:
“bu ülkede nbş (nişasta bazlı şeker) ile savaşı başlatan ilk kişi benim. ben nbş ile savaşı başlatana kadar hiçbir gazeteci konuşamamıştı konu hakkında. halen de konuşan yok. reklam pastası ve korkudan kimse konuşamaz. türkiye’nin çocukları gerçek şeker yiyecekse, şeker üretimi yapabilecekse ve hayatta kalması gerekiyorsa ben size şunu söylüyorum; sayın cumhurbaşkanımız asla böyle bir şeye izin vermez. bakın dinleyen herkese sesleniyorum; tüketimden gelen gücünüzü kullanın; yarın sabahtan itibaren su ve ayran haricinde nbş kullanılan hiçbir ürünü çocuklarınıza içirmeyin. var mısınız? gerçek şeker kullanmanın 250 katı maliyeti var. nbş o kadar adi bir şey ki maliyeti 250’de 1’e düşüyor. beni bu çağrımdan dolayı öldürürler. nbş lobisi o kadar güçlü bir lobi ki beni öldürürler.
buradan
şeker kotalarının düzenlenmesi ve uygulanmas ilişkin yönetmelik resmi gazete’de yayımlandı.
yönetmelikte nişasta bazlı şekerlerin kotası yüzde 2.5’dan yüzde 5’e çıkarıldı.
cumhurbaşkanı bu kotayı yüzde 50 düşürme ve artırmaya yetkili olacak. bilindiği üzere nişasta bazlı şekerlerin kotası 2018 yılında önc yüzde 10’dan yüzde 5’e bir yıl sonra da yüzde 2,5’a düşürülmüştü.
2002’deki yönetmelik yürürlükten kaldırıldı
diğer yandan 2002 yılında uygulamaya konulan, şeker kotalarının düzenlenmesine ilişkin yönetmelikte yürürlükten kaldırıldı.
yiğit bulut, “cumhurbaşkanı izin vermez” demişti
uzun süredir gündemde olan nişasta bazlı şeker kotası konusunda cumhurbaşkanı başdanışmanı yiğit bulut, “zehir lobisine savaş açtım” demiş ve 3 yıl önce televizyon programında şunları söylemişti:
“bu ülkede nbş (nişasta bazlı şeker) ile savaşı başlatan ilk kişi benim. ben nbş ile savaşı başlatana kadar hiçbir gazeteci konuşamamıştı konu hakkında. halen de konuşan yok. reklam pastası ve korkudan kimse konuşamaz. türkiye’nin çocukları gerçek şeker yiyecekse, şeker üretimi yapabilecekse ve hayatta kalması gerekiyorsa ben size şunu söylüyorum; sayın cumhurbaşkanımız asla böyle bir şeye izin vermez. bakın dinleyen herkese sesleniyorum; tüketimden gelen gücünüzü kullanın; yarın sabahtan itibaren su ve ayran haricinde nbş kullanılan hiçbir ürünü çocuklarınıza içirmeyin. var mısınız? gerçek şeker kullanmanın 250 katı maliyeti var. nbş o kadar adi bir şey ki maliyeti 250’de 1’e düşüyor. beni bu çağrımdan dolayı öldürürler. nbş lobisi o kadar güçlü bir lobi ki beni öldürürler.
buradan
devamını gör...
fake fotoğraf kullanan insan
kendi fiziksel görünüşüne benzer bir insanın fotoğrafını alıp kendi fotoğrafıymış gibi kullanan insan. sahtekârın en önde gidenidir. genellikle pinterest'ten alırlar.
devamını gör...
gökotta
isveççede "kuşların sesini dinlemek için sabah erkenden uyanıp dışarı çıkma" anlamına gelen bir kelimedir.
devamını gör...
ablaların bildiği şeyler
her şey.
8 yaşındayken öyle derdim kardeşlerime
onlar da inanırdı.
8 yaşındayken öyle derdim kardeşlerime
onlar da inanırdı.
devamını gör...
kafa sözlük
dün gece düzenlenen discord radyo toplantısına mütaaaakip konu hakkında sabah düşünürken bir kaç şey eklemek istiyorum.
gönül isterdi ki ufak çaplı bir stüdyomuz olsun, bir iki enstrümantal yetkinliği olan arkadaş bu stüdyo vasıtası ile canlı müzik işlerine girseler. yine bu stüdyo üzerinden ikili hatta üçlü herkesi kapsayacak muhabbetler dönse, bu çekimle beraber gerek sözlüğün tanıtımı gerek radyo programları gerek sosyal medyaya da entegre edilebilecek bir sürü fayda tek bir kalemde toplanabilirdi. hatta stand up muhabbetleri bile kendine yer edinebilirdi. sözlükte yanlış hatırlamıyorsam tiyatro grubu vardı. bu işleri çok rahat göğüsleyebileceklerini düşünüyorum hatta kısa film, korku kuşağı vb uçsuz bucaksız bir alan. fikir deryası.
benim anladığım kadarıyla yazımsal iletişimden çok görselliği barındıran işler revaçta. kitleler, artık uzun paragraflarla bilgiye ulaşmak yerine kabaca kolaya kaçan görsel içeriklerle kulak kabarmak istiyor halde. açıkçası ben de o kesime daha yakınım. görselliğin domine ettiği bir dönemdeyiz. bir insanı evinde saatlerce yayında canlı tutabilmek çok zor, kişiye özel olmadığı için çoğunlukla konsantrasyon kayboluyor. buradan da yayın esnasında girilen entryler üstünde yüzeysel durup ‘teşekkür ederim’ diyip geçmek o entry giren adamın hevesini kırıyor. fark edilmek, etkileşim kurmayı istemek gibi gibi insani dürtüler yatıyor o entrylerde. dikkat etmek lazım bu nüansa. çok çok dört dakikalık bir şarkı çalmak yerine entry yorumlamak daha mantıklı duruyor burada.
fikir çok. para olayları tabi.
hiçbir sözlüğün bugüne kadar el atmadığı konular var. türkiye’nin ilk sözlük galeri sergisini görmeyi çok isterdim mesela. entel camianın at gözlükleri ile kendi tekelinde olduğunu farz ettiği galerilerin birinde bir gün entrylerden yola çıkılarak bir sanat fikri ortaya atılıyor. harika olurdu yine bence.
var böyle absürd fikirlerim. fırsatını buldukça en azından başka türden fikirlere belki kapı açarsa diye yazarım fırsatını buldukça.
tutankamon mesela.. bana özel yayın yapsa. o ses nee yaa şölen gibi. mütiş. sabaha kadar hiçbir şey yapmam onu dinlerim. kimse kaldıramaz beni o yayından.. titriyorum o sese.
kız o ne güzellik manyak mısın sen ya. sısısıs
gönül isterdi ki ufak çaplı bir stüdyomuz olsun, bir iki enstrümantal yetkinliği olan arkadaş bu stüdyo vasıtası ile canlı müzik işlerine girseler. yine bu stüdyo üzerinden ikili hatta üçlü herkesi kapsayacak muhabbetler dönse, bu çekimle beraber gerek sözlüğün tanıtımı gerek radyo programları gerek sosyal medyaya da entegre edilebilecek bir sürü fayda tek bir kalemde toplanabilirdi. hatta stand up muhabbetleri bile kendine yer edinebilirdi. sözlükte yanlış hatırlamıyorsam tiyatro grubu vardı. bu işleri çok rahat göğüsleyebileceklerini düşünüyorum hatta kısa film, korku kuşağı vb uçsuz bucaksız bir alan. fikir deryası.
benim anladığım kadarıyla yazımsal iletişimden çok görselliği barındıran işler revaçta. kitleler, artık uzun paragraflarla bilgiye ulaşmak yerine kabaca kolaya kaçan görsel içeriklerle kulak kabarmak istiyor halde. açıkçası ben de o kesime daha yakınım. görselliğin domine ettiği bir dönemdeyiz. bir insanı evinde saatlerce yayında canlı tutabilmek çok zor, kişiye özel olmadığı için çoğunlukla konsantrasyon kayboluyor. buradan da yayın esnasında girilen entryler üstünde yüzeysel durup ‘teşekkür ederim’ diyip geçmek o entry giren adamın hevesini kırıyor. fark edilmek, etkileşim kurmayı istemek gibi gibi insani dürtüler yatıyor o entrylerde. dikkat etmek lazım bu nüansa. çok çok dört dakikalık bir şarkı çalmak yerine entry yorumlamak daha mantıklı duruyor burada.
fikir çok. para olayları tabi.
hiçbir sözlüğün bugüne kadar el atmadığı konular var. türkiye’nin ilk sözlük galeri sergisini görmeyi çok isterdim mesela. entel camianın at gözlükleri ile kendi tekelinde olduğunu farz ettiği galerilerin birinde bir gün entrylerden yola çıkılarak bir sanat fikri ortaya atılıyor. harika olurdu yine bence.
var böyle absürd fikirlerim. fırsatını buldukça en azından başka türden fikirlere belki kapı açarsa diye yazarım fırsatını buldukça.
tutankamon mesela.. bana özel yayın yapsa. o ses nee yaa şölen gibi. mütiş. sabaha kadar hiçbir şey yapmam onu dinlerim. kimse kaldıramaz beni o yayından.. titriyorum o sese.
kız o ne güzellik manyak mısın sen ya. sısısıs
devamını gör...
romatizma
sözcük, eski yunanca'da "akmak" anlamına geliyor. yani bu, ağrıların kemiklerde ve bedende akıp gitmesi demek oluyor.
sosyal olgu durumuna gelmesine karşın, toplumlar nezdinde pek fazla ciddiye alınmayan bir hastalıktır. yani, kanser ile kıyaslandığında, gölgede kalan bir hastalık olmuştur. romatizma öldürmez ama süründürür. insan yaşlanıncaya kadar onunla beraber yaşar. uzun çamaşırlar, kalın yünlü giysiler giymek, boyna atkı dolamak, ilaç yutmak ve masaj yaptırmak zorunda bırakır.
romatizmal ağrılar, bir kemikten diğer kemiğe geçer, kaslar arası geçiş yapar, bir anda kaybolup gitti derken, tekrar dönüşü muhteşem ve korkunç biçimde olabilir. dünyada bu hastalıkla cebelleşen milyarlarca kişi bulunmaktadır. bunlar, önemli derecede hareket kabiliyetinden mahrum kalıyorlar, tedavisi için büyük maddi masrafa giriyorlar.
her hastada belirli bir organı etkisi altına almamasından dolayı, hastalık kolay bir şekilde fark edilmiyor. hastalığın son uğradığı yer ise, elin parmakları. romatizma, kemiğin kireçten oluşan bölümünü eritiyor ve erittikten sonra kemiğin bir köşesinde tümsek biçimine getiriyor. kemiklerin mümkün olduğu kadar, fazla miktarda hareket ettirilmesi gerekiyor. aksi halde, basit tabirle hastalık sahibi pas tutabilir.
sosyal olgu durumuna gelmesine karşın, toplumlar nezdinde pek fazla ciddiye alınmayan bir hastalıktır. yani, kanser ile kıyaslandığında, gölgede kalan bir hastalık olmuştur. romatizma öldürmez ama süründürür. insan yaşlanıncaya kadar onunla beraber yaşar. uzun çamaşırlar, kalın yünlü giysiler giymek, boyna atkı dolamak, ilaç yutmak ve masaj yaptırmak zorunda bırakır.
romatizmal ağrılar, bir kemikten diğer kemiğe geçer, kaslar arası geçiş yapar, bir anda kaybolup gitti derken, tekrar dönüşü muhteşem ve korkunç biçimde olabilir. dünyada bu hastalıkla cebelleşen milyarlarca kişi bulunmaktadır. bunlar, önemli derecede hareket kabiliyetinden mahrum kalıyorlar, tedavisi için büyük maddi masrafa giriyorlar.
her hastada belirli bir organı etkisi altına almamasından dolayı, hastalık kolay bir şekilde fark edilmiyor. hastalığın son uğradığı yer ise, elin parmakları. romatizma, kemiğin kireçten oluşan bölümünü eritiyor ve erittikten sonra kemiğin bir köşesinde tümsek biçimine getiriyor. kemiklerin mümkün olduğu kadar, fazla miktarda hareket ettirilmesi gerekiyor. aksi halde, basit tabirle hastalık sahibi pas tutabilir.
devamını gör...
başörtüsüyle okumak isteyenler arabistan'a gitsin
bu ülkeden umudu olan var mı hala cidden. bizim gündemimiz hiçbir zaman bilim olmadı, egitim olmadı. insan haklarını konuşmadık biz, ülkemizi nasıl daha iyi bir yer haline getiririz diye düşünmedik. bizim gündemimiz din oldu başörtüsü oldu, mini etek oldu, namus dedikleri şey oldu, terör oldu, ırkçılık oldu. gecmiste de böyleydi şimdi de böyle. ne zaman asıl konuşmamız gerekenleri konuşmaya başlasak bilerek gündem değiştirildi. biz de yuttuk. akpsi mhpsi chpsi iyi'si kötüsü hepsi aynı bunların.
devamını gör...
herkes hoşlandığı sözlük yazarını itiraf etsin etkinliği
nasıl bi yazar diğerinden hoşlanabiliyor ki burada. herkes kendi halinde takılıyor sanıyordum. gel mümü gidelim buradan.
devamını gör...




