18 yaşındayım ilk ilişkime girdim çok mutlu oldum
başlığı "ilk işime girdim" diye okudum, "ayıp bir şey değil" yazısını da, "bu işsizlikte nispet yapar gibi, ne paylaşıyorsun"'a savunma sandım.
ah, masum ben.
ah, masum ben.
devamını gör...
hastanede tanıştığı kişiye 1 milyon 400 bin lira kaptıran kadın
haline acıyıp 200'ü verdin. geri ödeyemem ben bunu dedi. geri istemiyorum deyip bir hayır işledin diyelim hadi abla. ee sonra 5 bin isteyip bir hafta içinde geri ödeyebileceğine nasıl inandın? o 5 bini almadan bir hafta sonra 5 bin daha neden verdin? 1 milyon 400 bin lirada dolandırılmaz insan ama.
14 kez kredi çektiği bankalara sesleniyorum. düzenli bir maaşı olan ve düzenli ödeme yapan bana üzerimde iki kredi görünüyor diye önünüze gelene verdiğiniz kredi kartını vermiyorsunuz da bu ablanın nesine güvenip 14 kez kredi verdiniz? aşk olsun hepinize.
şimdi bu paraları kaptıran ablaya acıdım mı? maalesef hayır. acıyamıyorum. çünkü paraları gönül rızasıyla vermiş. senet yok sepet yok. ne malum olayın çok daha başka olmadığı? *
yemeyenin malını yerler ayrıca. geçmiş olsun.
14 kez kredi çektiği bankalara sesleniyorum. düzenli bir maaşı olan ve düzenli ödeme yapan bana üzerimde iki kredi görünüyor diye önünüze gelene verdiğiniz kredi kartını vermiyorsunuz da bu ablanın nesine güvenip 14 kez kredi verdiniz? aşk olsun hepinize.
şimdi bu paraları kaptıran ablaya acıdım mı? maalesef hayır. acıyamıyorum. çünkü paraları gönül rızasıyla vermiş. senet yok sepet yok. ne malum olayın çok daha başka olmadığı? *
yemeyenin malını yerler ayrıca. geçmiş olsun.
devamını gör...
rabbin seni terk etmedi
terk etmedi sadece okundu bildirimini kapattı evet.
devamını gör...
kırmızı kitap
psikoloji tarihinin en çok merak edilen yayımlanmamış eseri:
c.g. jung'un 1914 ile 1930 yılları arasında üzerinde çalıştığı mahrem notlar. (bkz: liber novus)
ara edit: "konuşmam kusurlu. sözlerle ışıldamak istediğimden değil, o sözleri bulmak olanaksız olduğu için imgelerle konuşuyorum. derinlerden gelen sözleri başka hiçbir şeyle ifade edemem." diyor jung. kitabın geneline bu yaklaşımla bakılabilir.
notlardan oluştuğu için deneme, anı ve araştırma türlerinden özellikler taşıyor.
çok yavaş bir şekilde, kişisel olarak yarattığı anlam düşünülerek okunduğunda aydınlanma anları yaşatıyor.
ilk bölümü okuyorum henüz. sanki tanrının karşısında varoluşu tartışıyor ve kendine tanrıymış gibi cevap veriyor.
"bu çağın insanı! kahkahanın tapınmaktan daha aşağı olduğuna mı inanıyorsun? ölçün, ölçerin nerede? kahkahaya ve tapınmaya yaşamın toplamı karar verir, senin yargın değil."
--- alıntı ---
bu çağın ruhu bana fısıldadı: “bu yüce anlam, bu tanrı imgesi, bu sıcakla soğuğun birbirinde erimesi, bu sensin, sadece sen.” ama derinliklerin tini bana seslendi: “sen bitmeyen dünyanın bir imgesisin, oluşun ve göçüp gitmenin bütün son gizemleri içinde yaşar. bunların hepsine sahip olmasaydın, nasıl bilebilirdin?”
insani zayıflığım adına, derinliklerin tini bana bu sözü verdi. yine de bu söz de fazla çünkü onu isteyerek söylemiyorum, söylemem gerektiği için söylüyorum. konuşuyorum çünkü konuşmazsam ruh beni neşe ve yaşamdan mahrum bırakıyor. ben onu getiren ama elinde ne taşıdığını bilmeyen esirim. efendisinin söylediği yere koymazsa taşıdığı şey ellerini yakar.
bu çağın tini benimle konuştu ve şöyle dedi: “neyin sıkıntısını çekiyorsun ki seni tüm bunları söylemeye zorluyor?” bu korkunç bir ayartmaydı. beni buna hangi iç ve dış sıkıntının zorlayabileceğini düşünmek istedim ve kavrayabileceğim hiçbir şey bulamadığım için neredeyse bir tane uyduracaktım. ama böylece çağımızın tini neredeyse konuşmak yerine yine nedenler ve açıklamalar üzerine düşünmeme neden olacaktı ama derinliklerin tini benimle konuştu ve şöyle dedi: “bir şeyi anlamak yola dönüşün köprüsü ve olanağıdır. bir şeyi açıklamaksa zorbalık, hatta bazen cinayettir. bilginler arasındaki katilleri saydın mı?”
bu çağın tini ise bana geldi ve önüme bilgilerimi içeren büyük ciltler koydu. sayfaları cevherdendi ve bunlara çelik bir kalemle amansız sözcükler kazınmıştı. bana bu amansız sözcükleri gösterdi ve şöyle dedi: “çılgınlıktır söylediklerin.”
--- alıntı ---
c.g. jung'un 1914 ile 1930 yılları arasında üzerinde çalıştığı mahrem notlar. (bkz: liber novus)
ara edit: "konuşmam kusurlu. sözlerle ışıldamak istediğimden değil, o sözleri bulmak olanaksız olduğu için imgelerle konuşuyorum. derinlerden gelen sözleri başka hiçbir şeyle ifade edemem." diyor jung. kitabın geneline bu yaklaşımla bakılabilir.
notlardan oluştuğu için deneme, anı ve araştırma türlerinden özellikler taşıyor.
çok yavaş bir şekilde, kişisel olarak yarattığı anlam düşünülerek okunduğunda aydınlanma anları yaşatıyor.
ilk bölümü okuyorum henüz. sanki tanrının karşısında varoluşu tartışıyor ve kendine tanrıymış gibi cevap veriyor.
"bu çağın insanı! kahkahanın tapınmaktan daha aşağı olduğuna mı inanıyorsun? ölçün, ölçerin nerede? kahkahaya ve tapınmaya yaşamın toplamı karar verir, senin yargın değil."
--- alıntı ---
bu çağın ruhu bana fısıldadı: “bu yüce anlam, bu tanrı imgesi, bu sıcakla soğuğun birbirinde erimesi, bu sensin, sadece sen.” ama derinliklerin tini bana seslendi: “sen bitmeyen dünyanın bir imgesisin, oluşun ve göçüp gitmenin bütün son gizemleri içinde yaşar. bunların hepsine sahip olmasaydın, nasıl bilebilirdin?”
insani zayıflığım adına, derinliklerin tini bana bu sözü verdi. yine de bu söz de fazla çünkü onu isteyerek söylemiyorum, söylemem gerektiği için söylüyorum. konuşuyorum çünkü konuşmazsam ruh beni neşe ve yaşamdan mahrum bırakıyor. ben onu getiren ama elinde ne taşıdığını bilmeyen esirim. efendisinin söylediği yere koymazsa taşıdığı şey ellerini yakar.
bu çağın tini benimle konuştu ve şöyle dedi: “neyin sıkıntısını çekiyorsun ki seni tüm bunları söylemeye zorluyor?” bu korkunç bir ayartmaydı. beni buna hangi iç ve dış sıkıntının zorlayabileceğini düşünmek istedim ve kavrayabileceğim hiçbir şey bulamadığım için neredeyse bir tane uyduracaktım. ama böylece çağımızın tini neredeyse konuşmak yerine yine nedenler ve açıklamalar üzerine düşünmeme neden olacaktı ama derinliklerin tini benimle konuştu ve şöyle dedi: “bir şeyi anlamak yola dönüşün köprüsü ve olanağıdır. bir şeyi açıklamaksa zorbalık, hatta bazen cinayettir. bilginler arasındaki katilleri saydın mı?”
bu çağın tini ise bana geldi ve önüme bilgilerimi içeren büyük ciltler koydu. sayfaları cevherdendi ve bunlara çelik bir kalemle amansız sözcükler kazınmıştı. bana bu amansız sözcükleri gösterdi ve şöyle dedi: “çılgınlıktır söylediklerin.”
--- alıntı ---
devamını gör...
sarışın erkek vs esmer erkek
playboy olurlar. bu nasıl bir genelleme lan. 29 yıllık ömrümde herhangi bir şeyin boy u olmadım.
devamını gör...
yıkanmış eritrosit süspansiyonu
eritrosit süspansiyonu alerjik reaksiyonlar ve anafilaksi gelişmesini önlemek için uygulanan özel işlem sonucu oluşan süspansiyona verilen isimdir.
devamını gör...
kürtajın yasaklanması gerekliliği
kürtaj bir hak olduğu için aslı olmayan gerekliliktir. kadınları kafasında dert edinmiş insanlar tabiki de onun doğurup doğuramayacağına da karışacak. kesinlikle insanların barbarca 15 çocuk yapıp imkansızlık sefillik içinde büyütmesi daha normaldir! tamamen kendi hayatını etkileyecek bir konuda bile kendinden çok bu meraklı güruhun aptalca söylemlerine maruz kalmaktadır. üreyip üremeyeceği de ataerkinin inisiyatifine kalmış demek ki.
devamını gör...
eşkıya
ben sana sorun olursa aramızda çözelim dedim.çocuk öldü,anlaşmayı bozdın.olmadı!
devamını gör...
kafa sözlük
düşüncelerin, duyguların, bilginin paylaşıldığı bir sosyal mecra.
ne zaman farklılıkların olduğu bir ortam da bulunsam aklıma (bkz: ercan kesal)'ın (bkz: hükümet kadın) filminde canladırdığı
aziz veysel karakterinin şu repliği gelir:
“bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. değil mi? veyahut da siyah. beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. o yoksa, sen de yoksun. ne anlamın kalır, ne rengin belli olur, ne de tadın…”
ne zaman farklılıkların olduğu bir ortam da bulunsam aklıma (bkz: ercan kesal)'ın (bkz: hükümet kadın) filminde canladırdığı
aziz veysel karakterinin şu repliği gelir:
“bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. değil mi? veyahut da siyah. beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. o yoksa, sen de yoksun. ne anlamın kalır, ne rengin belli olur, ne de tadın…”
devamını gör...
epiktetos
tanrım,
bana değiştiremeyeceklerimi kabullenmek için sabır,değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, farkı anlamak için akıl ver.
bundan daha iyi duamı olur, kitaplarında ki her cümle günlerce düşünülebilir. böyle büyük insanların tüm yazdıkları herkese zorla okutulmalı bence.
bana değiştiremeyeceklerimi kabullenmek için sabır,değiştirebileceklerimi değiştirmek için cesaret, farkı anlamak için akıl ver.
bundan daha iyi duamı olur, kitaplarında ki her cümle günlerce düşünülebilir. böyle büyük insanların tüm yazdıkları herkese zorla okutulmalı bence.
devamını gör...
regl oldum demenin alternatif yolları
regl oldum. regl oldum. alternatif yola ihtiyaç duyulmayan regl oldum diye ifade edilecek durumdur.
devamını gör...
rte'nin avrupa'yı hapishaneye benzetmesi
evet sayın seyirciler! avrupa'nın en konforlu hapishanesi sayın rte tarafından duyuruldu! bu hapishanedekiler ceza mı ödül mü aldıklarını sorgulamakla meşguller! azzz sonraaaa!
devamını gör...
normal sözlük'ün yalnızların tek sosyal yeri olması
aralık sonlarından beri bulunduğum durum, ve pandemi de üstüne tuzu biberi olmuş yalnızlık şeyşi. itiraf edeyim, şuan tek ‘konuştuğum’ yer burası. yılbaşından beri hiç kimseyle konuşmadım. ağzımdan tek sesli kelime çıkmadı. sadece geçenlerde kendimi teselli ederken ‘olur öyle şeyler, hadi kalk ayağa güzel kız’ dedim kendime. sesli hemde!
tutunamayanlar’daki selim gibiyim. tutunduğum burası var şu günlerde.
tutunamayanlar’daki selim gibiyim. tutunduğum burası var şu günlerde.
devamını gör...
birini kaybetmekten korkmak
eğer birini kaybetmekten kokuyorsaniz, korkmak için bir sebebiniz vardır ve dostlar eğer sebebiniz varsa birgün kesinlikle kaybedersiniz.
devamını gör...
yazarların olmak istedikleri dizi karakterleri
yedi numara dizisindeki haydar karakteridir. matematik dehası mı, konuşma tarzı mı yoksa armağan'a olan aşkı mı bilmiyorum. ya da üçünün birleşimidir.
devamını gör...
ivanmilinski
biraz irdelesek akraba çıkabileceğimiz takibimde olan yazardır, yazmalıdır. zira güldürüyor baya.*
devamını gör...
fiske vurmadan çocuk büyütmek
ya şimdi yobaz gibi görünmek istemiyorum ama çocukların bazen gücün kimde olduğunu bilmeleri gerekiyor. çocukken ben de şiddet gördüm ama hep adaletli dövdüler beni . ahahah babamın cüzdanından para çaldığımda dövdü mesela, dışarda ailemi rezil edecek birşey yaptığımda dövdüler mesela.
çocuklar çok cani, çok vahşi, çok kaygısız, çok terbiyesiz olabiliyorlar. ama burada bütün suçu aileye yüklemek bence hata. toplum olarak biz de çocuklara karşı sorumluyuz.
mesela sokakta bağıran, annesini zor duruma sokan bir çocuk gördüğümde gidip "niye bağırıyorsun, ben rahatsız oluyorum. yaptığın çok ayıp" diyorum. çocuk hemen susuyor ve annesine sarılıyor genelde. şimdiye kadar kimseden de kötü bir yorum almadım ama çok korkuyorum bir gün anası veya babası "sanane ulan" deyip bana girişecek diye.
hemen anneyi babayı cık cıklamak kolay. çocuğa bazen toplum olarak biz de ders vermeliyiz.
çocuklar çok cani, çok vahşi, çok kaygısız, çok terbiyesiz olabiliyorlar. ama burada bütün suçu aileye yüklemek bence hata. toplum olarak biz de çocuklara karşı sorumluyuz.
mesela sokakta bağıran, annesini zor duruma sokan bir çocuk gördüğümde gidip "niye bağırıyorsun, ben rahatsız oluyorum. yaptığın çok ayıp" diyorum. çocuk hemen susuyor ve annesine sarılıyor genelde. şimdiye kadar kimseden de kötü bir yorum almadım ama çok korkuyorum bir gün anası veya babası "sanane ulan" deyip bana girişecek diye.
hemen anneyi babayı cık cıklamak kolay. çocuğa bazen toplum olarak biz de ders vermeliyiz.
devamını gör...
dile takılan şarkı sözleri
kafayı yormam, sonuna bakmam ben adam olmam. deli gönlüm, neler ister de seni aldatamam
devamını gör...

