başlarda insanı güzel bir konfor alanının içine yerleştirdiğinden güzel gelmişti.
şuan ise neredeyse tiksinti duyacak şekilde nefret ediyorum.

neden?

genel perspektiften bakalım; sizi platformun içine hapsediyor ve dışındaki herhangi bir yapımı izlemeniz için bahis reklamlarıyla boğuşacağınızdan özel bir dizi film değil ise netflixi terk etmiyorsunuz. buraya kadar tiksinecek bir şey yok platform yeni ve rakipsiz olduğu için normal denilebilir,

ama içerik kalitesi normal bir amerikan kanalından daha kötü ve izlenme sayısını arttırmak için kasıntı 2 haneli ıq sahibi insanlara hitab eden, oned*o'nun cinsellik ve eşcinsellik başlıklarıyla yaptığı gibi clickbait diziler yapıp bununla izlenme kasması insana oned*o'da gezindiği hissiyatını veriyor.

resmen artık yapımlarını netflix olup olmadığını, tek kareden olmadı 2-3 kareden anlayabiliyorum. adamlar o derece kendini tekrar etti. mesela silah oyununda bir karakter var oyunu ilk defa açtığımdan adını bilmiyordum karakterden bahsetmek için karaktere netflix dedim herkes anladı. belirli bir fikirlerini empoze içinmi böyle içerikleri çıkartıyorlar yoksa en kolay yoldan fazla izlenecek içerik içinmi bilemem ama iki türlüde ben bu platformdan tiksindim.

umarım önümüzdeki yıllarda rekabet oluşur ve toplum bu platformun tekelinden çıkar. fert olarak platformdan çıktım ve zikuvikuzi kullandığımdan tüm dizi ve filmlere ücretsiz ve reklamsız erişimim var. ama netflixin insanlara kattığı fikirlerle toplumda uğraşmak dahi insanı yoruyor.

bir hesap yapacağım bunu görünce sizde anlarsınız topluma etkisinin kaçınılmaz olacağını

2019 yılında netflixde geçirilen toplam süre 364 999 766 400 saat. (2019 yılında izlenme saati %200'e yakın artmış bunun 2020 yılında da bu tarz bir artış muhtemel) kaynak

70 yıllık bir insan ömrü uykuları ile beraber 600 000 saat

364 999 766 400/600 000 = 608 332

bir yılda netflix izlenirken 600 bin insan hayatı süresince zaman harcanmış.

insan ne ile uğraşırsa ona dönüşür sözüne binaen netflix fabrikasından her yıl 600 bin insan doğuyor ve yaşamaya başlıyor ve siz bu insanlarla fikir tartışıp görüşüyorsunuz bir şey anlatmaya çalışıyorsunuz.

nereden baksanız acı.
devamını gör...

tanışalım, toplaşalım, kaynaşalım tabi tabi.

bizzat kendim küçük, minik bir ilçesinden selam etmekteyim sizlere.

yok mu arttıran? dediğim başlık.
devamını gör...

bu salt yönetimin sorumluluğunda olan bir durum değil. moderasyonun bu konularda hatalı adımları olabilir. bunu kabul ederim. lakin bunlar üzerine çözüm üretilmesi talep edildiğinde ziyadesiyle olumlu yaklaşım sergiliyorlar bu konuda haklarını yiyemem. bakın bu tarz başlıklar sözlük kurulduğu günden beri açılıyor. ve genelde bu başlıkları açan arkadaşların profillerini gezdiğinizde dişe dokunur herhangi bir tanım ya da başlık bulamıyorsunuz. yani bu başlıklar genel olarak, elini taşın altına sokmak istemeyen zevat tarafından açılıyor. (bu başlığı açan arkadaşı tenzih ederim zira onun profilini inceleyecek zamanım olmadı.) yani meselenin özü şu; talep var ama o talebe dair eylemsellik yok. evvela herkes kendi profilinin önünü temizleyecek. siz sadece şikayet ederseniz, kaliteli içerik üretmezseniz elbette sözlüğün seviyesi günden güne düşer. eleştirdiğiniz kadar içerik üretseniz, bu işler daha güzel olacak ama işte tembellik hakkını eleştirme hakkıyla birlikte kullanıyorsunuz ve bunun sözlük için olumlu hiçbir etkisinin olmadığı açık.

bilenler bilir. burada çözüme yönelik eleştirileri yapanların başında geliyorum. zira eleştirmezseniz iyiyi bulamazsınız. lakin ben bu eleştirileri yaparken bugüne kadar yan gelip yatmadım. kendime göre fırsat buldukça elimden geleni yaptım. yani içim rahat * yüce ülgen sağ olsun eleştirilerimizin altını doldurabiliyoruz.* milyonuncu kez, bu sözlük nasıl daha kaliteli hale getirilebilir konusunu konuşmanın artık sözlüğe faydası yok! çünkü insanlar o kadar konuşmadan, o kadar tespitten sonra aynı yolda gidiyorlarsa, sizin yapacağınız tek şey kaliteli içerik üreterek sözlüğü aşağı çekenlere cevap vermektir. bunun haricinde yapacağınız bir şey yok. bakın bundan iki ay önce sözlüğün tabiri caizse içinden geçen bir kitle vardı. artık yoklar. biz hala buradayız. şu anda da sözlüğün içinden geçen bir kitle var. ama onlarda bir süre sonra olmayacak, biz yine burada olacağız. çünkü kendi adıma söyleyeyim ben sözlük kullanıcısıyım. benim işim sözlükle. beni canım, cicim, tatlım. balım, kaymağım kısmı ilgilendirmiyor. bu kitleler de hiç merak etmeyin bir süre sonra ellerini ayaklarını sözlükten çeker, zira sözlük onlar için direkt iletişim fırsatını kurduklarında yok olan, ikinci plana düşen bir mecra haline geliyor. biz bunları daha önce de gördük. ha sonra yenileri gelir. onlar da yine istediklerini aldıklarında arazi olurlar.

yeri gelmişken süngerbob çorabı giyen yiğit'in temas ettiği kulüp mevzusu hakkında da bir kaç kelam edeyim ; aslında bu kulüp işleri bir nebze iyi oldu. millet geyiğini, sosyalleşme ihtiyacını sözlüğün ırzına geçmeden icra etmeye başladı. zaten akışın yavaşlamasından bunu anlıyorsunuz. bu kulüplerin açılması ile birlikte insanların sözlük kullanıcısı olup olmadığı da ortaya çıkıyor. bir turnusol oldu yani bu durum. gruplarda aktivitenin dibine vuran bir çok insanın sözlüğe iki satır yazı yazmaktan erindiğini görüyorsunuz. bu sebeple de, bu kulüp işleri sözlüğün sakinleşmesi anlamında etki icra etmiş oldu. ha eksileri yok mu? var tabi; sözlüğe içerik üretirken oralarda geyiğin dibine vurmaya başlayan yazarlar varsa bir tek bu durum sözlük için zararlı olur ama onun da çok önemli olduğunu düşünmüyorum.

evet sözlükten pek çok kaliteli yazar gitti ama onların mahlaslarını hepimiz bir kalemde sayabiliriz . çünkü zaten azdılar ve gidişleri göze battı. buna mukabil bahsettiğim beklentilerle sözlüğün içinden geçen yığınla insan da sözlükte yok artık. ki onların sayısı kaybettiğimiz değerli arkadaşlarımızın 10 15 katıdır. demem o ki, bu bir sirkülasyon. siz yazın, içerik üretin, okumak isteyenlere nefes olun. yıkama yağlama isteyenler kendi mecralarında takılsın, içerik üretirken onları çok da umursamayın, umurunuzda olması gereken şey yazdığınız şeyleri okuyacak insanlar olsun. bir kişi bile olsa, okumayı seven bir insana ulaşıyorsanız gerisi lafügüzaf... misal benim severek okuduğum yığınla yazar var hala bu mecrada. fırsat buldukça da hepsini okumaya devam ediyorum. siz okudukça, onlar okunduklarını bildikçe sıkıntı çıkmaz. ha derdiniz başka ve sürekli görünür olmaksa, o zaman sizi başka bir köşeye almak lazım. o köşe de pastane köşesi. canım, tatlım, ballı lokmam vesaire diyerek, altın günü düzenleyebilir, okunmadan beğeni toplayabilir ve mahlasınızdan söz ettirebilirsiniz. ama bütün bunlar matrix be cancağazım! hangi hapı yutacağınız sizin elinizde. tercihe bağlı yani...
devamını gör...

din insanların kendi içinde bir olaydır, dolayısıyla dini duyguları konusunda kimseye hesap vermek zorunda değildir. isterse, 50 yaşına kadar dindar olur, sonra içkiye başlar, ister 5 vakit namazını kılar ardından içkisini içer, ister 10 yaşında namaza başlar, islamın yasakladığı hiçbir şeyi yapmaz, ister hayatı boyunca alnı secde yüzü görmez. kişinin bileceği iştir, hiç kimse de bunun için onu eleştiremez, ayrıca her sakal bırakan kişi taliban da değildir. eğer onu eleştirirseniz, sizin, oruç tutmadığı için insanlara hakaret edenlerden veya namaz kılmayan insanları hakir görenlerden bir farkınız kalmaz..

ayrıca, cat stevens 'in islam hakkındaki konuşmalarını ve uygar fikirlerini bilmeyenlerin uydurduğu sendromdur.
devamını gör...

benimde zorlandığım bir durum ilaç yutmak, özellikle antibiyotik tabletleri. önceden kırarak içerdim ama daha büyük bir eziyet olduğunu farkettim. çentikleri olmayan tabletlerin kırılmadan alınması gerektiğini de belirtmek isterim, ayrıca mideye zarar veriyor bu yöntem. ancak zamanla aştım kırmadan yutabiliyorum, tableti dilin gerisine yerleştirip bol su ile almak gerçekten işe yarıyor. ek olarak kafayı fazla kaldırmadan, hafif başı eğik tutmanın da yardımcı olduğunu okumuştum.
devamını gör...

günaydın sözlük diyeceğim de karton bardakta sallama çayla gün hiç aydın olmuyor arkadaşlar . çay demleme olacak, cam bardakta olacak.
devamını gör...

ılk univeristemde yurtta kalirken 4 kisi bir fare deliginde yasamaya calisiyorduk. oda arkadaslarimdan birisi o kadar pistiki yedigi elmanin kalan kismini masasinin uzerinde yaklasik 12 gun bekletmisti. bu sadece basit bir ornek.temizlemeye gelen ablalar artik bunun pisliklerinden illallah ediyordu. kendisi bir de seramik muhendisligi diye bir bolum okuyordu bana boyle biseyin muhendisliginin olmasi bile acayip geliyordu. neyse bu arkadas vize final donemi odanin resmen irzina gecip her yeri toza camura buluyordu.
ben de bir koseye tüneyip her aksam ben nasil bir günah isledim de boyle bir bok cukurunun icinde dustum diye dusunuyordumki bir gece biraktim okulu gittim evime oooh mis.
devamını gör...

vay arkadaş yine sosyal sınıflar.
devamını gör...

yeterli yazar sayısına ulaşıldığında kesinlikle hayata geçmesi gereken bir proje. her yazar 1 ağaç dikmelidir. sadece hatıra ormanına değil, türkiye'nin neresi olursa olsun en az 1 tane ağaç dikmeliyiz. artık laf değil, icraat vaktidir.
devamını gör...

bekliyoruz seni...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gündüzleri iyiden iyiye kendini hissettiren sıcaktır. akşamları ise serin. genleşip büzüşmeden ufalanıp gidicez.
devamını gör...

islamiyet öncesi (bkz: arabistan)'a verilen ad.

cahiliye dönemini tam dürüst bir şekilde, iyisiyle kötüsüyle, çok çok kısa bir şekilde inceleyelim;

1. cahiliye döneminde erkek
normal erkek. iyisiyle-kötüsüyle. insan yani. bu madde pek önemli değil.

2. cahiliye döneminde çocuk
fazla nadiren de olsa kız çocuklarının diri-diri gömüldüğü oluyordu. fakat erkek çocukların katledildiği de oluyordu ki bu daha da azdı. fazla erkek çocuğa sahip olmak, şeref ve izzet demekti. bir kadın doğum yaptığında, kocası heyecanla beklerdi. çocuk erkekse fazla sevinir, kızsa üzülürdü.

onlardan birine bir kız müjdelendiğinde, öfkelenerek yüzü mosmor kesilir. (aklınca) verilen müjdenin kötülüğünden dolayı halktan gizlenir. böyle bir alçaltıcı duruma rağmen onu yanında mı tutsun yoksa toprağa mı gömsün! görün işte, ne kötü yargıda bulunuyorlar! (nahl/58-59)

tabiki bu kız gömme olayına cahiliye döneminde karşı çıkan bazı insanlar olmuştu. bundan ilave kızını seven babalar da yok değildi.

3. cahiliye döneminde kadın
meslek sahibi kadınlar vardı. hatta kahinlik yapan kadın, kabilenin en şereflisi ya da en şereflilerinden biri olarak bile kabul edilirdi. fakat kadının özel bir kimliği yoktu. yani "kadın" demek, herhangi bir cinsiyeti ifade etmiyordu. yani kadınlık daha çok erkekle birlikte bir insanı oluşturan bir cinsiyet değil de, daha farklı bir şekilde düşünülüyordu. ayrıca hür olan, meslek sahibi kadınlar bunu kendi kimlikleri sayesinde değil, soyları sayesinde başarıyorlardı. erkek, maddi durumu yettiği kadar istediği kadar kadınla evlenebilirdi. cahiliye döneminde kadın, daha çok çocuk doğuran bir varlık olarak tasvir edilmiş ve erkeğin aklını başından alan bir şeytan gibi düşünülmüştür. fakat namuslu, iffetli kadınlar için onları öven şiirler yazıldığı da olmuştur. ayrıca kadınlar miras ve vasiyetten pay alamazlardı.

4. cahiliye döneminde köle
baba geçim sıkıntısı çektiğinde kendi çocuğunu köle olarak satabilirdi. fakat köleliğin asıl kaynağını savaş esirleri oluşturuyor ve köle olan bir anneden doğan çocuk da köle sayılıyordu. rebîa kabilesi hariç diğer tüm doğu arabistan kabileleri ele geçirdiği esirleri köleleştiriyor ve bu kölelerin çoğunluğunu afrikalı siyahiler oluşturuyordu. köleler kesinlikle hürler gibi değillerdi. ikisi de ayrı bir sınıf olarak kabul ediliyordu. tabii kölenin efendisi onu haksız davranışlara karşı güvence altına almıştı fakat yine de efendi, kölesi üzerinde her istediğini uygulayabilirdi.

5. cahiliye döneminde cariye
yine erkek kölelerdeki gibi kadın kölelerin üzerinde de efendilerin her istediklerini uygulama hakları vardı. örneğin, cariyelerini öldürseler kimse karışamaz, burunlarını, kulaklarını kesseler kimse bir şey diyemezdi. efendiler cariyelerini fuhşa zorlayarak bu yolla para kazanabilirdi. cahiliye arapları, cariye ile dişi bir deveyi bir tutarlardı. cariyelere kesinlikle hür kadınlar gibi davranılmazdı.

6. cahiliye döneminde evlilik
cahiliye döneminde normal nikahın da olduğu gibi bazı değişik nikah çeşitleri de vardı. örneğin, bir grup erkek toplanır, bir kadının yanına girer ve onunla ilişkide bulunurlardı. kadın hamile kalıp doğurunca onları çağırırdı, bu durumda hepsi gelmek zorunda kalırdı. daha sonra da istediği bir kişiyi aralarından seçer bu senin çocuğundur derdi. artık adam zorla o çocuğa babalık yapmalıydı. bundan başka iki erkeğin karılarını belli bir süreliğine değiştirmeleri gibi, hatta babası ölen büyük oğlanın dul kalan üvey annesiyle evlenmesi gibi akıl almaz nikah çeşitleri bulunuyordu.

7. cahiliye döneminde meslekler
cahiliye döneminde fahişelik(evet bu bir meslekti), kahinlik, tüccarlık ve şairlik gibi çeşitli meslekler bulunuyordu.

8. cahiliye döneminde şiir
cahiliye araplarının en önem verdiği şeydir. kim en iyi şiir yazarsa, o kişi fazlaca saygı görür ve çok sevilirdi. nitekim bu şiirlerde bazı dinî sözler de görüyoruz. mesela, m.s. 590-600 civarı yıllarda ölmüş olan hristiyan arap şair adî bin zeyd'in şu şiiri,

mekke'nin ve haçın rabbine yemin olsun ki
düşmanlar aleyhimde hiçbir kötülüğe aldırmaksızın çalışıyorlar.


hatta cahiliye dönemi şiirlerinde, putperestliğe karşı olan bazı sözlerle de karşılaşıyoruz. mekkeli haniflerden olan ve m.s. 605-606 yıllarında vefat etmiş olan zeyd bin amr'ın şu şiiri:

insan ve şeytan cinlerini kendimden uzaklaştırdım,
mert ve cesur kişi böyle yapar..
ne uzza'ya taparım ne de iki kızına,
ne de tasın oğullarının iki putuna..
aklımın ermediği çocukluğumda,
rabb bildiğim hubel'e de tapmam,
büyüyüp kendimi kurtardığımda tek bir rabb'e mi,
yoksa bin rabb'e mi tapacağım?..
bilmez misin allah yok etti,
yolunu şaşırmış birçok kimseyi.
iyi olanları ise bıraktı,
onların küçükleri büyüsün diye.
kişi elbet birgün gerçeği yakalayacak,
aynen susuz bir dalın yeşillenmesi gibi,
ben ancak rahman'a rabb'imize kul olurum,
şefkatli rabbim günahlarımı bağışlasın diye.
allah'tan rabbinizden daima korkun,
böyle olursanız felakete uğramazsınız,
iyilerin yurdudur cennet,
kâfirlerin ise yakıcı bir cehennem...
dünyada rezildirler, ölünce de,
gönülleri sıkıp daraltan azapla karşılaşırlar...


9. cahiliye döneminde inançlar
putperestlik, hristiyanlık, yahudilik, sabiilik olduğu söylenebilir.
devamını gör...

aynı şartlar altındaki aynı nedenlerin, aynı sonuçları doğuracağını ve bir sonucun bir nedenden bağımsız gerçekleşemeyeceğini söyleyen ilke.

bir yumurtayı yüksekçe bir yerden düşürdüğünüzde, bunu kaç kez yaptığınızdan bağımsız olarak, her defasında yumurta kırılır. burada neden, onu yere atışınız, sonuç da kırılmasıdır. kırılmış bir yumurtayı ilk haline döndüremeyiz. yani durum, tersine işlemez ve tek taraflıdır.

***

teorik fizikçiler bunun tersine işleyip işlemeyeceğini merak eder ve kuantum dünyasına ilişkin bazı düşünce deneyleri yaparlar. sonuç hemen hemen her zamanki gibi, klasik fizikte olduğundan farklıdır.

tabi bazı ön koşullarımız var; farklı referans sistemlerinde bulunan gözlemciler için konuşacağız ve ışıktan hızlı bilgi iletimi sağladığımızı varsayacağız.

burada dikkat edeceğimiz husus, gözlemi yapılan 2 ayrı olay arasındaki zaman farkı. bu fark süresinde, ışığın uzayda aldığı yola bakılır. eğer bu yol, gözlediğimiz 2 olay arasındaki mesafeden kısaysa, gözlenen bu olaylar nedensellik ilkesine uymuyor demektir.

***

örnekle bakalım. ışıktan hızlı sinyal gönderen bir uzaktan kumandamız olsun. biz bunun düğmesine bastığımız sırada, başka bir referans sistemindeki bir gözlemci de bizi izliyor olsun. kumanda ışıktan hızlı sinyal gönderdiği için bizi izleyen kişi, önce televizyonun açıldığını, sonra bizim kumandanın düğmesine bastığımızı görür. bu durumda farklı referans sistemindeki kişiye göre nedensellik ilkesi çiğnenmiş olur. fakat kendi referans sistemimizden bakıldığında, her şey normalde olduğu gibidir: önce düğmeye basarız, sonra televizyon çalışır.
devamını gör...

ikiside eşsiz.
erkek çocuk küçükken, kız çocuk büyüyünce kolay.
dünyanın en tatlı nimetleri.
devamını gör...

iranlı, doğaya ve insana hayran şair. farklı bir havası var abinin modern olanlardan kendisi. buraya bırakıyorum bir şiirini.

buradan
devamını gör...

önce yüzme bilmek.
ben yüzmeyi öğrendikten sonra almayı düşünüyorum
devamını gör...

hanım hanım onlar benim yavrularım!!
(bkz: buz devri)
devamını gör...

üst not: işbu tanım mübalağalı bir anlatım ile yazılmış ve hiçbir gerçeklik içermemektedir. muhtemelen hiç kullanmayacağım ama radyo, kullanıcısı için yararlıdır. sözlük için hayırlı olsundur. yönetim çalışıyor. ellemeyin çalışsınlar azıcık.

-------------------

büyük bir eksikliği giderecek diye düşünüyorum. radyomuz da çalmaya başlayınca tek eksiğimiz girişte üst tarafa sabitlenmiş chat paneli kalacak. sözlük yönetimi onu da hayata geçirebilirse kafa foruma hoş geldiniz. *

eskiden forum sayfalarına girince otomatik çalmaya başlardı. durdurana kadar göbeğimiz çatlardı. öyle olmaz umarım. *
devamını gör...

bir süre rum patrikhanesi olarak kullanılan havariyyun kilisesi yıkılarak yerine yapılmıştır.
devamını gör...

tanımlarını beğenerek okuduğum kıymetli bir yazar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim