u stambulu na bosforu
istanbul boğazı'nın üzerinde / anlamına gelen "u stambulu na bosforu " bosna'da (bkz: sevdalinka) denen bir halk şarkısıdır. hangi dönemde ve neyden kaynaklandığı bilinmemektedir /şiir, paşanın ölümü üzerine eşinin üzüntüsünü anlatıyor. bu şarkı çok farklı sevdalinka sanatçıları tarafından seslendirilse de şimdiki hali (bkz: zaim ımamovic)tarafından seslendirilmiştir.
sevdiğim yorumlardan bir tanesi:
sözleri:
u stambolu na bosforu bolan paša lezi,
duša mu je na izmaku, crnoj zemlji tezi.
molitva je njemu sveta,
dok mujezin s minareta
uci glasom svim:
"allah illallah, selam alejkjum"!
"dok ste vjerno sluge moje sluzili moj harem,
neka od vas svako uzme sedam zena barem".
iz oka mu suza kanu,
pa na minder mrtav pa´nu,
stari musliman.
"allah illallah, selam alejkjum"!
kad je cula pašinica za tu tuznu vijest,
da se paša preselio na ahiret svijet.
iz oka joj suza kanu,
pokraj paše mrtva pa´nu,
ljubav pašina.
"allah illallah, selam alejkjum"!
çeviri*
ıstanbul boğazında paşa hasta yatıyor.
ruhu çöküyor ve kara toprağın hasretini çekiyor.
ibadet onun için kutsal, müezzin minarede
sesleniyor;
"allah, illallah, selam aleyküm "
"allah,illallah,selam aleyküm "
"hizmetkarlarım haremime içtenlikle hizmet ettiğiniz için her biriniz en az bir kadın alabilirsiniz "
paşanın gözünden bir damla yaş düştü ve divanın üzerine düşüp kaldı.
yaşlı müslüman ;
"allah, illallah, selam aleyküm "
"allah, illallah, selam aleyküm "
paşanın karısı kötü haberi duyduğunda,
paşanın ahirete göç ettiği haberini
onun da gözünden bir damla yaş düştü ve o da divanın üzerine düşüp kaldı
paşanın sevgilisi;
"allah, illallah, selâm aleyküm"
"allah, illallah, selam aleyküm"
sevdiğim yorumlardan bir tanesi:
sözleri:
u stambolu na bosforu bolan paša lezi,
duša mu je na izmaku, crnoj zemlji tezi.
molitva je njemu sveta,
dok mujezin s minareta
uci glasom svim:
"allah illallah, selam alejkjum"!
"dok ste vjerno sluge moje sluzili moj harem,
neka od vas svako uzme sedam zena barem".
iz oka mu suza kanu,
pa na minder mrtav pa´nu,
stari musliman.
"allah illallah, selam alejkjum"!
kad je cula pašinica za tu tuznu vijest,
da se paša preselio na ahiret svijet.
iz oka joj suza kanu,
pokraj paše mrtva pa´nu,
ljubav pašina.
"allah illallah, selam alejkjum"!
çeviri*
ıstanbul boğazında paşa hasta yatıyor.
ruhu çöküyor ve kara toprağın hasretini çekiyor.
ibadet onun için kutsal, müezzin minarede
sesleniyor;
"allah, illallah, selam aleyküm "
"allah,illallah,selam aleyküm "
"hizmetkarlarım haremime içtenlikle hizmet ettiğiniz için her biriniz en az bir kadın alabilirsiniz "
paşanın gözünden bir damla yaş düştü ve divanın üzerine düşüp kaldı.
yaşlı müslüman ;
"allah, illallah, selam aleyküm "
"allah, illallah, selam aleyküm "
paşanın karısı kötü haberi duyduğunda,
paşanın ahirete göç ettiği haberini
onun da gözünden bir damla yaş düştü ve o da divanın üzerine düşüp kaldı
paşanın sevgilisi;
"allah, illallah, selâm aleyküm"
"allah, illallah, selam aleyküm"
devamını gör...
miko
heyo, n'aber millet?
çok güzel gitmiştim di mi? üff çok şahane, pek de bi afili (tek l ile, bey olana söyleyiverin). şimdi de pek güzel tükürdüğümü yalıyorum. sonuçta benim tükürüğüm değil mi? kime ne?
yok, şaka bir yana, cidden dönüyorum, işte dünyadan uzaktı, kendimden taşan gündemlere dair mevzulardı bir iki yazdım zaten son dönemde ama son birkaç gündür evdeyim rahatsızlığımdan mütevellit, düşündüm de biraz, baktım falan sözlüğe, dedim ki mevcut kırgınlığın ne alemde senemko? e iyi. barıştım kendimle. barışırım hep zaten bir şekilde, bencil bir g.t olduğumu beni yakından tanıyanlarınız biliyorsunuz zaten.
şimdi mevzu şu; ben burayı çok seviyorum hacı abiler. birçoğunuzdan çok olduğuna eminim hatta. iddialıyım yani bu konuda. burada çok sevdiğim insanlar olmasından bağımsız, ki kendileriyle birlikteliğim sözlükten de azade artık ama ben adı ne olursa olsun ben bu sözlüğü seviyorum allah affetsin. düşündüm bunu, neden? milattan önceden beri ekşi sözlükte yazarım. asla vazgeçmeyeceğim, tüm leşliğine rağmen hayatımdan çıkarmayacağım bir bookmarkı var ekşinin hayatımda doğruya doğru ama benim hayatımda burası çok lazım bir zamanda çok, çok, baya büyük ve önemli bir yer kapladı ve kapladığı yerde de çok fazla yerime dokundu yalan yok. 33 yıllık hayatımın en zor, en karanlık zamanında (kesinlikle abartmıyorum) buradaki etkileşim, birliktelik ve öyle ya da böyle yaratılan ve korunmaya çalışılan ruh beni öyle güçlü bir şekilde kapsadı ki bunu nasıl kelimelere dökebilirim bu kadar kötü bir anlatıcıyken çok da emin değilim. çok depresif zamanlarımda ilacım, çok öfkeli zamanlarımda sakinleştiricim, çok canımın sıkıldığı, sıkıştığı dönemlerimde radyo ile odağımı değiştiricim, buradaki güzel arkadaşlarımın ve hayatımdaki en önemli adamlardan birinin varlığı ile çok çaresiz hissettiğim zamanlarımda merhemim oldu bu sözlük benim. daha ne diyeyim.
bakın bazen, gerçek hayatınızdan soyutlamak istersiniz kendinizi. yaşadınız mı hiç böyle zamanlar bilmiyorum, umarım yaşamazsınız ancak bana oluyor bu bazen. kendi sosyalliğimden, gerçeğimden, kendimden uzaklaşmak, dışardan izlemek istiyorum kendimi. sürmenaj olduğumda mesela ya da dümdüz yok saymak istediğimde bazı gerçekleri. ekşi'ye 20'lerimin başında yapmıştım bunu. tabi oradaki ortamın da bir getirisi (götürüsü?) olarak bu bir kara köpek sendromuna dönüşmüştü dolayısıyla bende bunun tezahürü hayatımda yine lazım bir yerde konumlandığım bir platform olmak ama çok da iyi anımsamadığım hatıralar oldu. ama burası öyle değil. burada en sinirlendiğim, en kırıldığım, en anlamlandıramadığım zamanlarda bile bir şekilde bir yol bulabildim. bunu ben becermedim, bu sözlüğü kuran, yaşatan insanlar ve siz sağladınız. iyisiyle kötüsüyle. doğrusuyla yanlışıyla. dolayısıyla sağolun! hepiniz.
demem o ki, hal böyle olunca benim gibi sevmede inatçı bir insandan pek de güzel ve hiç de erinmeden bir geri dönüş gelmesi şaşırtıcı değil. ben kendimi normal karşılıyorum. siz de ne yapacağınızı iyi bilirsiniz, eminim.
çok güzel gitmiştim di mi? üff çok şahane, pek de bi afili (tek l ile, bey olana söyleyiverin). şimdi de pek güzel tükürdüğümü yalıyorum. sonuçta benim tükürüğüm değil mi? kime ne?
yok, şaka bir yana, cidden dönüyorum, işte dünyadan uzaktı, kendimden taşan gündemlere dair mevzulardı bir iki yazdım zaten son dönemde ama son birkaç gündür evdeyim rahatsızlığımdan mütevellit, düşündüm de biraz, baktım falan sözlüğe, dedim ki mevcut kırgınlığın ne alemde senemko? e iyi. barıştım kendimle. barışırım hep zaten bir şekilde, bencil bir g.t olduğumu beni yakından tanıyanlarınız biliyorsunuz zaten.
şimdi mevzu şu; ben burayı çok seviyorum hacı abiler. birçoğunuzdan çok olduğuna eminim hatta. iddialıyım yani bu konuda. burada çok sevdiğim insanlar olmasından bağımsız, ki kendileriyle birlikteliğim sözlükten de azade artık ama ben adı ne olursa olsun ben bu sözlüğü seviyorum allah affetsin. düşündüm bunu, neden? milattan önceden beri ekşi sözlükte yazarım. asla vazgeçmeyeceğim, tüm leşliğine rağmen hayatımdan çıkarmayacağım bir bookmarkı var ekşinin hayatımda doğruya doğru ama benim hayatımda burası çok lazım bir zamanda çok, çok, baya büyük ve önemli bir yer kapladı ve kapladığı yerde de çok fazla yerime dokundu yalan yok. 33 yıllık hayatımın en zor, en karanlık zamanında (kesinlikle abartmıyorum) buradaki etkileşim, birliktelik ve öyle ya da böyle yaratılan ve korunmaya çalışılan ruh beni öyle güçlü bir şekilde kapsadı ki bunu nasıl kelimelere dökebilirim bu kadar kötü bir anlatıcıyken çok da emin değilim. çok depresif zamanlarımda ilacım, çok öfkeli zamanlarımda sakinleştiricim, çok canımın sıkıldığı, sıkıştığı dönemlerimde radyo ile odağımı değiştiricim, buradaki güzel arkadaşlarımın ve hayatımdaki en önemli adamlardan birinin varlığı ile çok çaresiz hissettiğim zamanlarımda merhemim oldu bu sözlük benim. daha ne diyeyim.
bakın bazen, gerçek hayatınızdan soyutlamak istersiniz kendinizi. yaşadınız mı hiç böyle zamanlar bilmiyorum, umarım yaşamazsınız ancak bana oluyor bu bazen. kendi sosyalliğimden, gerçeğimden, kendimden uzaklaşmak, dışardan izlemek istiyorum kendimi. sürmenaj olduğumda mesela ya da dümdüz yok saymak istediğimde bazı gerçekleri. ekşi'ye 20'lerimin başında yapmıştım bunu. tabi oradaki ortamın da bir getirisi (götürüsü?) olarak bu bir kara köpek sendromuna dönüşmüştü dolayısıyla bende bunun tezahürü hayatımda yine lazım bir yerde konumlandığım bir platform olmak ama çok da iyi anımsamadığım hatıralar oldu. ama burası öyle değil. burada en sinirlendiğim, en kırıldığım, en anlamlandıramadığım zamanlarda bile bir şekilde bir yol bulabildim. bunu ben becermedim, bu sözlüğü kuran, yaşatan insanlar ve siz sağladınız. iyisiyle kötüsüyle. doğrusuyla yanlışıyla. dolayısıyla sağolun! hepiniz.
demem o ki, hal böyle olunca benim gibi sevmede inatçı bir insandan pek de güzel ve hiç de erinmeden bir geri dönüş gelmesi şaşırtıcı değil. ben kendimi normal karşılıyorum. siz de ne yapacağınızı iyi bilirsiniz, eminim.
devamını gör...
kitap alıntıları
"artık maria puder, yaşamak için kendisine kayıtsız ve şartsız muhtaç olduğum bir insandı. bu his ilk anlarda bana da garip geliyordu. bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? fakat bu hep böyle değil midir? birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?.. ben de, o zamana kadarki hayatımın boşluğunu, gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım. insanlardan kaçışım, içimden geçenlerin en küçük bir parçasını bile etrafıma sezdirmekten çekinişim bana sebepsiz ve manasız görünürdü. zaman zaman beni saran hüzünlerin, hayat bıkkınlığının bir ruhi hastalık alameti olmasından korkardım. bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
halbuki şimdi her şey değişmişti. bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen birkaç hafta içinde, ömrümün bütün senelerinden daha çok yaşadığımı hissediyordum. her günüm, her saatim, uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu. bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil, ruhumun da yaşamaya başladığını, içimde, haberim olmadan bekleşen üstü örtülü derin tarafların da birdenbire meydana çıkarak bana fevkalade cazip, kıymetli manzaralar arz ettiklerini görüyordum. maria puder bana bir ruhum bulunduğunu öğretmişti ve ben de onun, şimdiye kadar rastladığım insanlar arasında ilk defa olarak, bir ruhu bulunduğunu tespit ediyordum.”
sabahattin ali, kürk mantolu madonna, sf.84
halbuki şimdi her şey değişmişti. bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen birkaç hafta içinde, ömrümün bütün senelerinden daha çok yaşadığımı hissediyordum. her günüm, her saatim, uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu. bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil, ruhumun da yaşamaya başladığını, içimde, haberim olmadan bekleşen üstü örtülü derin tarafların da birdenbire meydana çıkarak bana fevkalade cazip, kıymetli manzaralar arz ettiklerini görüyordum. maria puder bana bir ruhum bulunduğunu öğretmişti ve ben de onun, şimdiye kadar rastladığım insanlar arasında ilk defa olarak, bir ruhu bulunduğunu tespit ediyordum.”
sabahattin ali, kürk mantolu madonna, sf.84
devamını gör...
kudüs'e asker gönderelim
askerliğini bedelli yapmış olan fatih erbakan'ın, israil saldırılarına karşı bulduğu çözüm önerisidir.
yeniden refah partisi genel başkanı fatih erbakan, israil'in filistin'e saldırılarına ilişkin "kudüs'e yapılan saldırıları sonlandırmak üzere acilen türk silahlı kuvvetleri (tsk) öncülüğünde 'barış gücü' oluşturulmalıdır" dedi.
erbakan, yaptığı yazılı açıklamada, işgal altındaki doğu kudüs'te devam eden şiddet olaylarına dünyanın sessiz kaldığını ve harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
buradan
yeniden refah partisi genel başkanı fatih erbakan, israil'in filistin'e saldırılarına ilişkin "kudüs'e yapılan saldırıları sonlandırmak üzere acilen türk silahlı kuvvetleri (tsk) öncülüğünde 'barış gücü' oluşturulmalıdır" dedi.
erbakan, yaptığı yazılı açıklamada, işgal altındaki doğu kudüs'te devam eden şiddet olaylarına dünyanın sessiz kaldığını ve harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
buradan
devamını gör...
türklerin ırkçı olmadığı gerçeği
"afedersiniz ermeni bile dediler"
-mareşal recep tayyip erdoğan
-mareşal recep tayyip erdoğan
devamını gör...
annenin ölmesi
"sanki dev bir taş ocağını
kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler!"
galiba ölüme dair en güzel sözü yusuf hayaloğlu söylemiş.
kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler!"
galiba ölüme dair en güzel sözü yusuf hayaloğlu söylemiş.
devamını gör...
yolpalas cinayeti
halide edip adıvar'ın, metin erksan tarafından sinemaya da uyarlanan romanının ismi.
devamını gör...
özgün başlıkların sevilmeme nedeni
galiba akla bir şey getirmediği için gözden kaçıyor.
devamını gör...
ciddi ilişki bulmanın çok zor olması
bireysel yasamin revasta oldugu bir donemin getirisidir bu. birakin ciddi iliskiyi artik sevgilik donemi son bulmakta. arkadaslik adi altinda (fucbuddy) cinsel ihtiyaclarin karsilanip, duygusal bagdan tamamiyle uzak enteresan iliskilerin icerisinde artik insanlik. cunku iliski demek, sorumluluk demek, konfor alanindan uzaklasmak demek, fedakarlik demek... kendi alaninda ozgurce yasamak varken, kim elini tasin altina koymak ister ki?
devamını gör...
yaş ilerledikçe katlanılması zor şeyler
geri zekalilar..
devamını gör...
ağaçkakan
"kafayı duvarlara vurmak" deyiminin kanlı canlı örneği.
devamını gör...
hassas türk aile yapısı (yazar)
madem gönlü bol, ben de dokunabildiğim kadar gönüle dokunma çabasındayım. o zaman selam olsun arkadaşımıza. gönlü bol olan, yüreği geniş olan birinden zarar gelmez.
devamını gör...
almanya'da evsizler için kurulan uyku kapsülleri
bize olsa çalıp parçalayıp içindeki metalleri hurdacıya satarlar. direğin tepesinden geçen bakır elektrik kablolarını bile çalan adamlar buna neler yapmaz allasen. bizim insanımızda genel olarak bir çıkarcılık ve ahlak sorunu var.
devamını gör...
geceye nazım hikmet'ten bir şiir bırak
"seninle konuşabilecek kadar heybetli değildi belki kelimelerim
ama senin ruhunu yerinden sallayacak kadar derindi hislerim."
ama senin ruhunu yerinden sallayacak kadar derindi hislerim."
devamını gör...
erdal eren
aman aman, yandım aman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler
kaldı aklımızda…
80 darbesinde idam edilen erdal erenin son fotoğrafına bakıp bu sözleri yazar aysel gürel bestesini (bkz: onno tunç) yapar ve sezen aksu söyler.
son bakış
ve ben hep 17 yaşındayım.
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler
kaldı aklımızda…
80 darbesinde idam edilen erdal erenin son fotoğrafına bakıp bu sözleri yazar aysel gürel bestesini (bkz: onno tunç) yapar ve sezen aksu söyler.
son bakış
ve ben hep 17 yaşındayım.
devamını gör...
kendi sorusuna kendi cevap veren insan
mesela ben de bunu yaparım. neden ?
çünkü bazen yanıtlar içimizdedir değil mi ?
öyle bence de.
çünkü bazen yanıtlar içimizdedir değil mi ?
öyle bence de.
devamını gör...
kedi fotosu atayım da belki karı kız düşer
insanlarla ne derdiniz var da düşürmeye çalışıyorsunuz. çukur musunuz ya da bataklık mısınız ki düşülsün. kendinizi geliştirin, yükseltin ki irtibatta olduğunuz insanlar da sizin sayenizde düşmek yerine yükselsinler.
devamını gör...
merhaba ben emre_1974tr sorularınızı yanıtlıyorum
emre bey size neden soru soralım?
devamını gör...

