yer kabuğu
şiddetli darbeler vuruyor yüzünüze
sıcak kaynaklar toprakları aralıyor
kırmızı ve koyu

akşam haberlerinden çıkarılmış
çağrılar
kadınlar
artık konuşmayacaklar
örgütlenmiş sarsıntılarda
onlar
ah'rar
bilmezsiniz

sesler
ışık ışık gömülüyor karanlığa
toprak emiyor özünü çığlıkların
bilseniz

tüm renkleri astığınız
köküne uzayan bir dev gibi
zaman
geçmek bilmiyor

boğazı patlıyor gecenin
sarhoş yıkık bir kent
sızıyor koynunuza
yine de
bilmezsiniz

kırmızı kahkahalar ağarırken vagonlarda
el değmedik topraktır
z’aman
ve kırılgan
tükenmek bilmiyor

aşınmış ağrılı bir gülüş saplanıyor
ıslak, diri akşamlarınızın koynuna
erkenci naylon baharlar
ölgün hükümlerinize sürüyor mermilerini

tetikte, bereketli uyanışlar
tetikte, aklığı ellerinizin

ölü zamanlara dayanıyor
sesler
kaos
zehirli ok
ürkütülmüş karanlık

yine de bilmezsiniz
tüm kadınlar
ah'rar


yedinci dem *


(bkz: ahrar)
devamını gör...

"seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi

geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi

ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi

seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi

istanbul\'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi

seviyorum seni
yaşıyoruz çok şükür der gibi."
nazım hikmet ran çok güzel kaleme almış.
devamını gör...

niccolò di bernardo dei machiavelli tarafından sekiz cilt halinde yazılmış, floransa tarihini geniş bir çerçevede ele alan eser. dilimize floransa'da komplolar ve karşı komplolar tarihi olarak çevrilmiştir fakat tam çevirisini floransa tarihi olarak alabiliriz. machiavelli, bir çok eserinde olduğu gibi yaşadığı döneme bir eleştiri sunmuş bu eserde de ama işin aslı bunu oldukça komik bir sürede giulio de 'medici'nin isteği üzerine 'tarihi yeniden inşaa etmek' adına yazmıştır. okurken bizden söz etmediğini, bunun yalnızca dönemin halkına bir şeyler ifade etmek için yazıldığını anlıyoruz. bundan ötürü okurken yoracak bir dil kullanılmasa bile bunalabiliyor okuyucu çünkü karakter yelpazesi de oldukça geniş ve karmaşık. yine de bu durum yanıltıcı olmasın, günümüz için bile değerli olabilecek pek çok çıkarım yapılabilir.

ilk cilt, roma imparatorluğu'nun çöküşünden 1215'e kadar avrupa tarihinin genel bir portresini gözler önüne seriyor. ikinci kitap olan floransa'nın gerçek tarihi, buondelmonti, donati ve uberti, amidei arasındaki çekişmenin anlatılmasıyla devam ediyor. (bkz: guelphs ve ghibellines çekişmesi). ııı ve ıv. cilt medici ailesinin tarih sahnesinde etkin bir rol oynamadığı yılları aktarırken v, vı ve vıı. cilt medici ailesinin baskınlık kurması ile biten iktidar mücadelesini biraz yanlı bir biçimde aktarıyor. vııı, lorenzo il magnifico'nun ölümü ve denge politikası ile kurduğu kırılgan barışın çökmesi üzerine yazılmış. elbette machiavelli'nin medici hanesi ile olan ilişkisini göz önüne alırsak taraflı bir anlatım sergilediğini inkar etmemek gerekiyor.

okunması elzem olan bir eser olmamakla birlikte, dönemin siyasi olaylarına ilginiz varsa keyifle okunabilecek bir eser. türkçe çevirisi yazıldığı dilden oldukça uzak ve kötü çevrilmiş diyebilirim.

--- alıntı ---

lo animo mio era, quando al principio deliberai scrivere le cose fatte dentro e fuora dal popolo fiorentino, cominciare la narrazione mia dagli anni della cristiana religione 1434, nel quale tempo la famiglia de’ medici, per i meriti di cosimo e di giovanni suo padre, prese più autorità che alcuna altra in firenze; perché io mi pensava che messer lionardo d’arezzo e messer poggio, duoi eccellentissimi istorici, avessero narrate particularmente tutte le cose che da quel tempo indrieto erano seguite. ma avendo io di poi diligentemente letto gli scritti loro, per vedere con quali ordini e modi nello scrivere procedevano, acciò che, imitando quelli, la istoria nostra fusse meglio dai leggenti approvata ho trovato come nella descrizione delle guerre fatte dai fiorentini con i principi e popoli forestieri sono stati diligentissimi, ma delle civili discordie e delle intrinseche inimicizie, e degli effetti che da quelle sono nati, averne una parte al tutto taciuta e quell’altra in modo brevemente descritta, che ai leggenti non puote arrecare utile o piacere alcuno. ıl che credo facessero, o perché parvono loro quelle azioni si deboli che le giudicorono indegne di essere mandate alla memoria delle lettere, o perché temessero di non offendere i discesi di coloro i quali, per quelle narrazioni, si avessero a calunniare. le quali due cagioni (sia detto con loro pace) mi paiono al tutto indegne di uomini grandi; perché, se niuna cosa diletta o insegna, nella istoria, è quella che particularmente si descrive; se niuna lezione è utile a cittadini che governono le repubbliche, è quella che dimostra le cagioni degli odi e delle divisioni delle città, acciò che possino con il pericolo d’altri diventati savi mantenersi uniti.

--- alıntı ---
devamını gör...

orjinalinde, kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan bir nefesli çalgıdır. tiz seslidir. trakya, bulgar, makedon ve iskoç halklarının millî çalgısıdır. doğu karadeniz yöremize özgü tulumdan farkı, pes sesleri kontrol edebilen boruya sahip olmasıdır.
devamını gör...

konu başlıkları
yeni başlık nasıl açılır?
sözlük düğmeleri
tanım yazarken farkedilenler/öneriler

yeni başlık nasıl açılır?
açmak istediğiniz başlığı arama kutusuna yazın, karşınıza çıkan editörü doldurun, voila! başlık hazır.
(benim hazırladığım sözlükte hedef kitlem bunu bilmiyordu, görüyorum ki burada da bilmeyenler var.).

sözlük düğmeleri
alttaki düğmeler
1 -> b: bold örnek
2 -> i: italik örnek
3 -> bkz: bakınız örnek: (bkz: bkz)
4 -> gbkz: muamma (ekşideki hede olsa gerek) gbkz
5 -> *: gizli bkz *
6 ->spoiler: malum
--! spoiler !--

örnek

--! spoiler !--

7 -> link: malum örnek

8 -> önizle: nasıl görüneceğine bak
9 -> gönder: ve yazılmamış kurallar neticesinde bir gece ansızın uçurul.

üstteki düğmeler

1 -> şimdi yaynla: hemen gönder
2 -> sabaha bırak: umalım da küfür olmasın. edit: küfür değilmiş :) sabah yayınlansın demekmiş. tek sorunsal ingilizlerin kastettiği sabah ise gece 12:00 dan sonra oluyor
3 ->taslak kaydet: burada dursun, daha düzenleyeceğim

4 -> yardım tiki: bu ne bilmiyorum.

tanım yazarken farkedilenler/öneriler
1 -> tanımı olduğu gibi kaydedip, gösterirken küçük karakter yapıyorsunuz. bu ciddi performans sorunu demektir. ha eğer javascript ile client'da yapıyorsanız bu da belki olası güvenlik açığı anlamına gelebilir. madem küçük göstereceksiniz baştan küçük kaydedin her seferinde replace etmeyin. ha derseniz ki halen karar veremedik ne yapacağımıza nolur n'olmaz orijinal kaydı tutuyoruz; bence çok da şeyetmeyin.
bu madde ile alakalı edit: (bkz: allah büyük harfle başlasın seçeneği) sanırım bunu gerektiriyor

2 -> en azından bold italik için kısayol tanımı yapabilirsiniz ctlr+b vs..
3 -> çok fazla renk var, fontlar ve renkler zihin yorucu. unutmayın burası metinler üzerine kurulu bir site. okurken dikkat dağıtıcı diğer her şey yok olmalı. fontların kenarındaki kıvrımlar bile zihnimiz için ek külfet. renkleri söylemiyorum bile. bakarken gözlerim acıyor, yazarken oldukça rahatsız ediyor.
devamını gör...

vicdanlı olmak değildir. çocuklarda bu kavram gelişmemiştir, siz hiç mi küçükken akranlarınız tarafından zorbalığa uğramadığınız yahu? * çoğu çocuk fırsat bulduğu an zorbalık yapar ne yazık ki.
ve bence iyi oldukları şey hayal kurmaktır. çünkü tüm hayatı çocuğun önündedir, ciddi pişmanlıkları yoktur. daha ergenliği, yetişkinliği hakkında ciddi kararlar almak zorunda kalmamıştır. o yüzden hayal gücünü kullanarak kendilerine çok güzel bir gelecek hayal edebilirler.
devamını gör...

çok kısa bir sürede yazarlık mertebesine erişmiş olan arkadaşımız.

çok da güzel tanımları var.

nice güzel tanımlara.
devamını gör...

1590 yılında osmanlı imparatorluğu ile safevi devleti arasında yapılan ve 1583 yılında başlayan savaşı bitiren antlaşmadır. bu antlaşma ile osmanlılar tarih boyunca doğudaki en geniş sınırlarına ulaşmışlardır. antlaşmanın şartları osmanlı imparatorluğunun lehinedir.
*tebriz, karabağ, gürcistan, dağıstan ve şirvan osmanlılara bırakılmıştır. fakat 3.mehmet döneminde safeviler tarafından bu antlaşma ihlal edilip tekrar savaş başlamıştır.
devamını gör...

kapısı açılmış ve bodruma giden merdivenler. bodrum kattan gelen sesler.
devamını gör...

yunan mitolojisi'nde hermes ve afrodit'in oğludur.kendisi ile ebedi birleşme dua eden bir su perisi tarafından aşık olunmuş ve sonunda iki yönlü cinsiyet özelliklerini gösteren bir vücut halinde birleşmişlerdir.
devamını gör...

evet ankara'ya bağlanıyoruz
sedef ankarada son durum nedir?
devamını gör...

kişinin cinsel anlamda kendini tatmin etmesini ifade eder. son derece normal, sağlıklı ve güvenli bir davranıştır. pek çok kişi ergenlikten itibaren kendi cinselliğini mastürbasyon yaparak keşfeder. mastürbasyon yaş sınırlaması olmayan bir eylemdir ve sadece ergenlerin değil ancak yetişkinlerin ve yaşlıların cinsel hayatında ve tatmininde önemli rol oynar.
mastürbasyon fizyolojik ve psikolojik faydaları nedeniyle tavsiye edilen bir eylemdir.
sanıldığının aksine kişinin seksüel hayatını azaltmaz aksine partnerine yönelik seksüel isteklerinin artmasını sağlar.
stresi azaltır.
kişinin kendini cinsel anlamda keşfetmesini, nelerden hoşlandığını anlamasını sağlar.
daha iyi uyumanızı sağlar.
kadınlarda krampların azalmasına yardım eder.
seks sırasında salgılanan hormonlar ağrı ve acının daha az hissedilmesini sağlar.
cinsel stresi azaltır.
kimi araştırmalara göre prostat kanserinin azalmasına yardımcı olur.
hamilelik dönemimde kimi kadınların cinsel istekleri artar. bu dönemde güvenli bir şekilde cinsel tatmini sağlarken aynı zamanda stresin düşmesini sağlar.
yaşlılarda depresyonun azaltılmasında ve yaşlı çiftlerin cinsel tatmininde önemli rol oynar.
erkek egemen baskıcı toplumlarda mastürbasyonun yasaklanması, cinselliğin tabu olarak görülmesi, cinsellik üzerinden toplumun ve bireylerin kontrol edilmesidir.
devamını gör...

"beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç."

ahmet hamdi tanpınar
devamını gör...

kendini küfürsüz ifade edemeyen bir başka yazar daha.
devamını gör...

fırat

kendisi öz kardeşim olur
devamını gör...

sarhoş, ayyaş, gaddar, aksi aynı zamanda hovarda bir baba ile biri melek gibi bir din adamı, biri yine kendisi gibi hovarda, ayyaş, kumarbaz aynı zamanda babasının metresi ile takılan bir subay olan ,diğeri ise okumuş/yazar çizer takımından üç oğulun ilişkilerinin konu edildiği bir dostoyevski romanıdır.

baba bir cinayete kurban gidince okuyucu aslında her üç oğulun da babalarını öldürmek için kendilerince nedenleri olduğunu ve katilin üç oğuldan biri olduğunu düşünürken,(biraz daha uçuk olanlar paylaşılamayan metresten şüphe edebilir),asıl katilin, babanın ve kardeşlerin aileden biri olarak gördükleri, küçüklüğünden beri babayı terk etmeyen tek kişi aynı zamanda evin tüm hizmetini gören besleme olduğu ortaya çıkar.

aslında dostoyevski bu romanında cinayete kurban giden babadan çok, çaktırmadan ''cinayete kurban giden rus çarlığını''ve ''baba rusya''nın kim vurduya gitmesinin nedenlerini anlatmaya çalışmıştır.

karamazof kardeşler, yul bryner, william shatner ve maria schell'in başrollerini paylaştığı 1958 yılı yapımı bir filmle sinemaya da uyarlanmıştır. hem yul abimiz, hem maria ablamız hem de diğer oyuncular bu filmde döktürmüş olmalarına rağmen, romandaki birçok önemli ayrıntıya filmde (belli ki süre darlığından) yer verilememiştir.

yine de güzel bir film olmuştur.
devamını gör...

otizmli gibi davranmak.

yıllar yıllar önce tek nefeste sönüverecek bir çiçek olarak yaşarken onu gördüm. eski eniştenizi. ondan bir önceki ilişkimde adam bana neden 73 gündür aramıyorsun diye sormuştu. bilmiyordum aramam gerektiğini. ilişki süreci henüz kafamda oturmamıştı. aramak, mesaj göndermek ve bir şeyleri paylaşmak lazım kısmında eksik kalıyordum.

hâl böyle üğken eski enişteniz ile ilişkim benim yıl içinde 5 gün ortalara çıkmam ile yaşanıyordu. bir gidiyordum 5 ay yokum. o 5 aylık dönemde kendimi eve kapatmıştım ergen hikayesi yazıyordum mesela. 8 ay yoksam çalışıyordum. ılk başlarda yokladı, çözmeye çalıştı, şöyle bir tutup çekmeye çalıştı ama olmadı. ben o zamanlar durumu yine böyle algılamıyordum. her şey normal geliyordu. 3-4 sene önce başka bakmaya başladım bu sürece. şimdi daha başka anlıyorum. olgunlaşıyorum. 55 yaşına gelince ergenlikten çıkacağım sanırım.

ona her dönüşümde beni gülümseyerek karşıladı. hiç hesap sormadı ve suçlamadı. sanki daha dün görüşmüş gibi sıcacık şekilde karşıladı.

yirmilerin başı. üzüldüğüm an göz temasını anında keserdim ve ortamdan uzaklaşmaya çalışırdım. ilk seferinde bu durumla karşılaşınca sanırım oturup uzun haftalar bu yaşanan şeyi düşünmüş. ondan sonra yine yaşandı bu. göz temasını kesip ortamdan uzaklaşınca peşimden gelirdi gizlice, arkamdan takip ederdi. bilirdim. taksiyle eve dönerken o da arabayla takip ederdi. bir kez bile sen neden böyle yapıyorsun demedi. bu durumun isteğim dışında olduğunu anlamıştı. süreç sırasında güvende olduğumdan emin olmaya çalışmasını çok asil bir davranış olarak görürüm hep. başkası olsa bu davranışı şımarıklık olarak görür. o bunu şımarıklıktan yapmadığımı bir şekilde fark etmişti.

bana sağımı solumu öğretmek için sürekli alıştırmalar yapardı. sağ ve sol oyunu oynardı. sağ eller havaya diye aynı anda ellerimizi kaldırırdık. öğrenemedim ama. olsun.

surekli göz teması kuramadığımı fark ettikten sonra yine bu durumla ilgili bir şey söylemedi. gözlerini kaçırarak konuşurdu. başka bir yere baktığım zamanlar çok dikkatli bakardı, ona döndüğüm zaman aniden çevirirdi kafasını. kendisiyle göz göze gelmek zordu çünkü psikolojik olarak rahat etmemi isterdi. bir süre sonra ( sanıyorum 5- 6 sene) dakikalarca gözlerine bakabilmeye başlamıştım. sanırım bunu sağlamak için yavaş yavaş alıştırdı gözlerine.

sesleri çok iyi duyduğum ve bu durum korkuya neden olduğu için hep kalabalığa uzak mekanlara götürürdü. herkese arkam dönük olacak uzak bir masa bulurdu. yemek öncesi bir rutinim vardı, onu yapmamı beklemeden yemek yemeğe başlamazdı. yolculuk boyunca araba motoru çok ses çıkarmasın diye hızını sabitlerdi. çayımı hangi bardakta içtiğimi ya da ne zaman üşüyeceğimi bilirdi. bunların hiçbirini ben söylememiştim. görüyordu, alışıyordu, saygı duyuyordu.

sakar olduğumu anladıktan sonra kendisi sağ olsun fazladan elim kolum olmuştu. sakarlık yapmamı engelleyecek kadar dikkatli davranmaya başlamıştı.

meslek hayatının en mutlu gününde, başarısı kalabalıklar tarafından bilinirken o benim girdiğim kıytırık işi kutlamak için yemeğe götürmüştü. başarısından bahsetmedi, hep benim kıytırık iş üzerine konuştu ve benim adıma çok mutluydu. ayrıca çoğu girdiğim yere beni cesaretlendirmek için gelir, iste bu sefer en iyi işi bulduğumu söylerdi. bir süre sonra işten çıktığım zaman yine destek olmaya başlardı var gücüyle.

duygusal cümlelerden hiç anlamazdı. pek iyi şey söylemezdi de. özledim bile diyemezdi. ancak görüştüğümüz onca yıl boyunca sen şöylesin, bunu bile yapamıyorsun, yap, bak işte böyle yapman gerekiyor gibi cümleler ile karşıma geçmek yerine otizmli gibi davranarak daha sağlıklı iletişim kurma çabası gütmesi hep içimin sıcacık olmasına neden olur. sanırım bundan daha güzel seni seviyorum diyemez kimse.

insanların birbirinden çok kolay vazgeçtiği ve hep daha iyisinin olduğunu düşündüğü bu acayip dönemin içinde belki doya doya izlemek isterken sırf rahatsız olmayayım diye yüzüme bakmaması. ah ah.
devamını gör...

son zamanlarda izlediğim en güzel şeylerden bir tanesi... bu film hakkında şunu fark ettim, filmdeki her oyuncunun performansı o kadar iyi ki, bir zamandan sonra izlediğimiz şeyin bir film olmadığını düşünecek kıvama büründüm... filmdeki her repliği o kadar içlerine sinerek ve o kadar içtenleştirerek söylemişler ki, bir zamandan sonra o mağaranın içerisinde, o sınıfta... tamamen o filmin içerisinde bir yerde bulunmuş gibi hissettim...

devamı da var, çekilen her sahne çok özensiz gözükmesine rağmen o kadar özen ve hoş detaylar barındırıyor ki; misal çantanın içerisinden dökülen bi ton malzeme içerisinde itina ile kameraya yansımış elmalar ve vurgulanan ekmek...
dahası da, film tam çıkmaza girecek bir monotonluğa bürünecek olsa bir anda bambaşka bir şey olmuş ve ters köşe diye nitelendirdiğim o şaşırmayı yaşatmış bana.

filmin her sahnesinde, her repliğinde insanı düşündürüp bambaşka yerlere götüren detaylar var... dahası da insanı en çok eğitim sisteminin bizi ne hale getirdiği ve bambaşka şeyler olsa ne hoş bir detaya dönüştürebileceğini düşündürmüş bana, üzerine de bir sigara yaktırmış... beni en etkilemiş filmlerden birisi oldu, iyi ki izlemişim diyorum.
devamını gör...

27 yaşıma kadar hiç sevgilim olmadı. tabii ki hayatıma giren kadınlar oldu ama büsbütün bir sevgili mi hayır olmadı. nedenine gelirsek; yeterince cesur değildim. aslında ağzım iyi laf yapar, fena da adam sayılmam hani tipime bakınca ama dedim ya cesur değildim. ne birini sevebileceğimi düşündüm sahiden ne de gerçekten birine ait olabileceğim fikrini benimseyebildim. sonra 27 yaşımda bir gece. bir mesaj geldi telefonuma. sonra bir mesaj daha bir mesaj daha derken. harfler ses oldu, sesler suret. bir kadın girdi hayatıma paldır küldür. tanrı'm ne görkemli bir sevmek.
27 yaşımda sevgilim oldu ilk defa. çocuklar gibi şendim. adımlamayı yeni öğrenen bebeler gibi düşe kalka seviyordum işte. ve filmin sonu paldır küldür geldiği gibi paldır küldür gitti hayatımdan. 27 yaşımda ilk defa sevgilim oldu. 30 yaşında ilk defa terk edildim....
aldırmamak gerek hayat bu;
hiç sevgilisi olmamış bir adam olmaktan çıkıp;
hiç sevgilisi olmamayı dilen bir adam haline geliyorsunuz işte!
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim