brothers düğüm salonu radyo yayını
irlandalı'mın barbie evi yarasından sonra bir yaramı da ben paylaşmak istedim şimdi.
hani şu mama yiyip kaka yapan akıllı bebekler vardı, ağlayınca mamasını yediriyor daha sonra kakasını yapınca bezini değiştiriyordunuz. heh işte o bebeklere ilk gördüğüm günden beri vurgundum. nerede görsem "ben bundan istiyorum" derdim bizimkilere ama ağlamazdım hiç. zaten şimdiye kadar "ben bundan istiyorum" diye ağladığım bir şey olmadı hayatımda. alınmıyorsa ya diretiyor ya da kabulleniyordum sanırım emin değilim. ama o bebek benim hassas noktamdı. hiç unutmam bir gün bir hastane işi için izmir'e gittik sonrasında büyük bir markete girdik. markette gezerken olmazsa olmazım olan oyuncak reyonunun önünde durduk.
yere oturdum "ben bu bebeği istiyorum lütfen anne alın" dedim. babam "ama bu çok pahalı" dedi. "ama istiyorum, çok istiyorum" dedim. babam elini cebine attı, yokladı. "tamam ama onu alırsan kardeşine oyuncak alamayız, şu diğer bebeklere bakalım mı?" dedi. bu cümle değil de bu cümleyi kurmadan önce cebini yoklaması içimde bir yerleri acıttı. sonra annem "bak şu emzikli bebekler var ya, onlardan alalım. eczaneden de biberon alırız ben sana mama hazırlarım yediririz bebeğe" dedi. "üstünü de örter uyutur muyuz anne?" dedim. "ninni bile söyleriz" dedi. sonra yerden kalktım, babamın elini tuttum, ucuz olan bebeği, sonra da erkek oyuncaklarının reyonuna gidip oradan da kardeşime oyuncak kamyonunu aldık.
o gün el ele çıktık marketten ama bende minik bir değişiklik vardı. küçük minik bir değişiklik ama beni büyüten bir şeydi. babamın arkasını dönüp cebini kontrol etmesi, sonra o cümleyi kurması büyüttü sanki beni.
her neyse sonra annem söz verdiği her şeyi yaptı. o emzik emen bebek alındı bana, biberonu da. annem bir sürü kıyafet bile dikti. kardeşimin oyuncak kamyonunda gezdirdim bebeğimi. o gün iyi ki o mama yiyip kaka yapan bebeği değil de sadece emzik emen bebeği aldım. o gün iyi ki babamın yeterli parası yoktu ve ben bazı şeyleri erken anladım.
şimdi istediğim her bebeği alacak param olsa bile o gün o marketten ailemle birlikte el ele bir şeylerin farkına vararak çıkmam en büyük zenginlikti sanırım bana.
yeri gelmişken sizi seviyorum anne ve baba, ha bir de seni de başımın belası kardeşim!
hani şu mama yiyip kaka yapan akıllı bebekler vardı, ağlayınca mamasını yediriyor daha sonra kakasını yapınca bezini değiştiriyordunuz. heh işte o bebeklere ilk gördüğüm günden beri vurgundum. nerede görsem "ben bundan istiyorum" derdim bizimkilere ama ağlamazdım hiç. zaten şimdiye kadar "ben bundan istiyorum" diye ağladığım bir şey olmadı hayatımda. alınmıyorsa ya diretiyor ya da kabulleniyordum sanırım emin değilim. ama o bebek benim hassas noktamdı. hiç unutmam bir gün bir hastane işi için izmir'e gittik sonrasında büyük bir markete girdik. markette gezerken olmazsa olmazım olan oyuncak reyonunun önünde durduk.
yere oturdum "ben bu bebeği istiyorum lütfen anne alın" dedim. babam "ama bu çok pahalı" dedi. "ama istiyorum, çok istiyorum" dedim. babam elini cebine attı, yokladı. "tamam ama onu alırsan kardeşine oyuncak alamayız, şu diğer bebeklere bakalım mı?" dedi. bu cümle değil de bu cümleyi kurmadan önce cebini yoklaması içimde bir yerleri acıttı. sonra annem "bak şu emzikli bebekler var ya, onlardan alalım. eczaneden de biberon alırız ben sana mama hazırlarım yediririz bebeğe" dedi. "üstünü de örter uyutur muyuz anne?" dedim. "ninni bile söyleriz" dedi. sonra yerden kalktım, babamın elini tuttum, ucuz olan bebeği, sonra da erkek oyuncaklarının reyonuna gidip oradan da kardeşime oyuncak kamyonunu aldık.
o gün el ele çıktık marketten ama bende minik bir değişiklik vardı. küçük minik bir değişiklik ama beni büyüten bir şeydi. babamın arkasını dönüp cebini kontrol etmesi, sonra o cümleyi kurması büyüttü sanki beni.
her neyse sonra annem söz verdiği her şeyi yaptı. o emzik emen bebek alındı bana, biberonu da. annem bir sürü kıyafet bile dikti. kardeşimin oyuncak kamyonunda gezdirdim bebeğimi. o gün iyi ki o mama yiyip kaka yapan bebeği değil de sadece emzik emen bebeği aldım. o gün iyi ki babamın yeterli parası yoktu ve ben bazı şeyleri erken anladım.
şimdi istediğim her bebeği alacak param olsa bile o gün o marketten ailemle birlikte el ele bir şeylerin farkına vararak çıkmam en büyük zenginlikti sanırım bana.
yeri gelmişken sizi seviyorum anne ve baba, ha bir de seni de başımın belası kardeşim!
devamını gör...
herkesi seven insan iticiliği
böyle insanları görünce, yunus emre misin lan sen? diye haykırasım geliyo.
devamını gör...
kum havuzu ağacı
kuzey ve güney amerika'nın amazon ormanlarında yetişen bu ağaç, belki de dünyanın en çirkef ağacı. üstüne çıkılmasını, kendine dokunulmasını kesinlikle sevmiyor. hatta fazla yakınına yaklaşılırsa, meyvelerini patlatıp şarapnel etkisi yaratabiliyor. hani eğer olur da görürseniz, hızla uzaklaşın.
devamını gör...
kitap önerileri
on küçük zenci - agatha christie
devamını gör...
size zevksiz diyenlerin sorunlu olduğu gerçeği
sizin aldığınız ayakkabıdan, elbiselerden, araç-gereç ve eşyalara kadar tutun kendi zevklerine uymuyor diye size zevksiz diyenlerin aldığı eşyalara baktığınız da esas onların ne kadar zevksiz olduğu ortadadır. böyle diyerek onlara benzedim değil mi, haklısınız onlar gibi oldum ama bu onlara bir göndermedir ve bu kişiler bildiğijniz sorunludur. ben aldığım şeyden zevk duyuyorsam, karşımdakinin aldığım eşya hakkındaki yorumuyla ilgilenmem, onun aldığı da beni ilgilendirmez. herkesin zevki kendinedir. ben renkli giyinmeyi severim cıvıl cıvıl olmayı severim, kimi ise düz yani sade siyah, gri giyinir buna da zevk diyorlar, kesinlikle kendilerince zevklidir. bana göre ise çok sade ve sıradan geliyor, dikkatinizi çekerim bu sadece bana göredir. yine diyeyim, herkes hayatı kendi zevkine göre yaşamalı. kimin ne dediğine bakmamalı, başkasının zevkine göre şekil almayın, daima kendiniz olun.
devamını gör...
ilişkilerde huzur kaçıran hareketler
her türlüsü ile:
(bkz: şiddet)
(bkz: şiddet)
devamını gör...
dune
bilim-kurgudan çok çok öte bir destan. sosyoloji, felsefe, din, siyaset gibi konular ile harmanlanmış muazzam bir hikaye. ilk 3 kitap ne kadar heyecanlıysa, son 3 kitap o kadar durağan. ama yanlış anlaşılmasın; son 3 kitabın verdiği haz tüm bilim-kurgu edebiyatına bedel.
ayrıca bana sözlük ismimi bahşetmiştir.
ayrıca bana sözlük ismimi bahşetmiştir.
devamını gör...
ukde canavarı
son samuray ukdesi.
sözlük içerisinde çok fazla ukde bırakan veya dolduran yazarlara yakıştırılan sıfat. yani sadece ukde dolduran ile kısıtlamamak gerekir. *
ayrıca ukde bırakana daha çok yakıştığına inanıyorum. sonuçta tanımlanması için bırakan o. tanımlayan sadece aracı. *
sözlük içerisinde çok fazla ukde bırakan veya dolduran yazarlara yakıştırılan sıfat. yani sadece ukde dolduran ile kısıtlamamak gerekir. *
ayrıca ukde bırakana daha çok yakıştığına inanıyorum. sonuçta tanımlanması için bırakan o. tanımlayan sadece aracı. *
devamını gör...
sizden hoşlanan birini kırmadan ondan uzaklaşmak
(bkz: kızlarsoruyor.com)
devamını gör...
kimseye anlatılmayan ilişkinin daha güçlü olması
yılların getirdiği gözlem yeteneği sayesinde katıldığımı düşündüğüm önerme.
her yerde anlatılan, yeri geldi mi geyiği yapılan, övüle övüle bitirelemeyen birçok ilişki kısa sürüyor. bu da yetmezmiş gibi arkadaşların gazlarıyla karşı cinsi gözünde büyütmek gibi sonuçlar çıkıyor. sonra da ver elini "sen değiştin ahmetler, önce böyle değildin aliler" kimse "o önceden de böyleydi, ben kafamda farklı tanımladım onu" demez.
velhasıl siz, siz olun ilişkinizi kimseye anlatmayın. bilmesi gerekenler * bilsin yeterli.
her yerde anlatılan, yeri geldi mi geyiği yapılan, övüle övüle bitirelemeyen birçok ilişki kısa sürüyor. bu da yetmezmiş gibi arkadaşların gazlarıyla karşı cinsi gözünde büyütmek gibi sonuçlar çıkıyor. sonra da ver elini "sen değiştin ahmetler, önce böyle değildin aliler" kimse "o önceden de böyleydi, ben kafamda farklı tanımladım onu" demez.
velhasıl siz, siz olun ilişkinizi kimseye anlatmayın. bilmesi gerekenler * bilsin yeterli.
devamını gör...
zamanın iyileştiremediği şeyler
annesizlik.
devamını gör...
regl kanı bulaşmış elbisesini paylaşan yazar
o da bişey mi, regl kanıyla tablo yapan sanatçılar var onedio linki
buna alışsanız iyi olur. çünkü dünya'da feminizm akımı giderek güçleniyor. dalgalara karşı yüzemezsiniz, tek yapacağınız şey kendinizi dalganın akışına bırakmaktır. çünkü bütün dalgalar kıyıya vurur.
kadınların bir mesajı var: tarih boyunca hep kanlı savaşlar oldu. kan hep şiddetin, çatışmanın, zulmün sembolü oldu. oysa barışı ve doğumu simgeleyen tek kan regl kanı'dır. bu, sizin soyut ideal düşüncelerinizden farklı. bu gerçek.
ne o? gerçeklerle yüzleşmek istemiyor musunuz? kafanızı istediğiniz yere çevirin. kadınlar regl olur. çocuk doğurmak için bu biyolojik bir gerekliliktir. bunu kabullenmekten başka çareniz yok. çünkü mutsuz çocuklar mutsuz toplumlar demektir.
regl kanı politik bir mesajdır. artık barışın sembolü beyaz değildir. artık beyaz yenilginin, mağlubiyetin, yozlaşmanın, yobazlığın sembolü olmuştur. ak olan her şey kirlenecektir, kirlenir.
yüz yıllardır erkeklerin yönetimi altında yaşadık. hanedanlık dönemlerinde ülkelerin en parlak yılları çoğunlukla kadınların iktidarında olmuştur. feminizm erkek düşmanlığı değildir. kadınlara fırsat eşitliği sunulmasıdır. anayasa'da kadın erkek eşit yazsa da uygulamada böyle değil.
atatürk bunu 100 sene önce gördü. "ey kahraman türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
bütün dünya atatürk'e niçin hayran biliyor musunuz? o her zaman 100 sene sonrasını görebiliyordu. bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama araştırdığım her konuda her literatürde mutlaka atatürk'ün bir fikri, bir görüşü, bir sözü karşıma çıkıyor. genetik ıslah teknikleri dersindeyim pat atatürk'ün anadolu sığırları ıslahı fikri karşıma çıkıyor. agustus comte okuyorum gene atatürk. kadın hakları araştırıyorum yine atatürk. komünist çin'in kuruluşunu araştırıyorum konu bir şekilde yine atatürk'e geliyor.
feminizm, kadınlara fırsat eşitliği yaratılmasını savunur. reklamlara inanmayın, erkek düşmanı değil kimse. kadınlar erkekleri anlamıyor, erkekler de kadınları. erkek düşmanlığı sorunun kaynağı bu. feminizm politik birşeydir, çükü var diye bir insana kin kusanlar aptal. onu kabul ediyorum. ama her ideolojide kraldan çok kralcı vardır. atatürk bile bu yalaka ve menfaatçi insanlarla çok uğraşmıştır. sanki şimdi durum farklı.
buna alışsanız iyi olur. çünkü dünya'da feminizm akımı giderek güçleniyor. dalgalara karşı yüzemezsiniz, tek yapacağınız şey kendinizi dalganın akışına bırakmaktır. çünkü bütün dalgalar kıyıya vurur.
kadınların bir mesajı var: tarih boyunca hep kanlı savaşlar oldu. kan hep şiddetin, çatışmanın, zulmün sembolü oldu. oysa barışı ve doğumu simgeleyen tek kan regl kanı'dır. bu, sizin soyut ideal düşüncelerinizden farklı. bu gerçek.
ne o? gerçeklerle yüzleşmek istemiyor musunuz? kafanızı istediğiniz yere çevirin. kadınlar regl olur. çocuk doğurmak için bu biyolojik bir gerekliliktir. bunu kabullenmekten başka çareniz yok. çünkü mutsuz çocuklar mutsuz toplumlar demektir.
regl kanı politik bir mesajdır. artık barışın sembolü beyaz değildir. artık beyaz yenilginin, mağlubiyetin, yozlaşmanın, yobazlığın sembolü olmuştur. ak olan her şey kirlenecektir, kirlenir.
yüz yıllardır erkeklerin yönetimi altında yaşadık. hanedanlık dönemlerinde ülkelerin en parlak yılları çoğunlukla kadınların iktidarında olmuştur. feminizm erkek düşmanlığı değildir. kadınlara fırsat eşitliği sunulmasıdır. anayasa'da kadın erkek eşit yazsa da uygulamada böyle değil.
atatürk bunu 100 sene önce gördü. "ey kahraman türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
bütün dünya atatürk'e niçin hayran biliyor musunuz? o her zaman 100 sene sonrasını görebiliyordu. bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama araştırdığım her konuda her literatürde mutlaka atatürk'ün bir fikri, bir görüşü, bir sözü karşıma çıkıyor. genetik ıslah teknikleri dersindeyim pat atatürk'ün anadolu sığırları ıslahı fikri karşıma çıkıyor. agustus comte okuyorum gene atatürk. kadın hakları araştırıyorum yine atatürk. komünist çin'in kuruluşunu araştırıyorum konu bir şekilde yine atatürk'e geliyor.
feminizm, kadınlara fırsat eşitliği yaratılmasını savunur. reklamlara inanmayın, erkek düşmanı değil kimse. kadınlar erkekleri anlamıyor, erkekler de kadınları. erkek düşmanlığı sorunun kaynağı bu. feminizm politik birşeydir, çükü var diye bir insana kin kusanlar aptal. onu kabul ediyorum. ama her ideolojide kraldan çok kralcı vardır. atatürk bile bu yalaka ve menfaatçi insanlarla çok uğraşmıştır. sanki şimdi durum farklı.
devamını gör...
sözlük dergi yazılarını bekliyor
hepimizin edebiyat, kültür-sanat, bilim teknoloji ve birçok alanda yazılarımızı yayınlayacağımız ayrıca turuncu sayfalarda içimizi ve sözlükteki dedikoduları dökeceğimiz sözlük dergisi yayında!
bu sayı, karambol adlı eski efsane modumuzun öncülüğünde yayınlandı. çok da güzel, eğlenceli ve aynı zamanda bilgi içerikli bir sayı olmuş, kendisini kutlarım.
ancak ne yazık ki, karambol kişisel meselelerden dolayı aramızda olmayacağı için, dergi yönetimini ben devralmak durumunda kaldım.
yazılarınızı [email protected] adresine ulaştırabilirsiniz, her birisini değerlendirmeye alacağımızı söylemek isterim.
haydi kafa! yazılar okuyucular ile buluşsun.
yayında olan dergi linkimiz : dergi.kafasozluk.com
bu sayı, karambol adlı eski efsane modumuzun öncülüğünde yayınlandı. çok da güzel, eğlenceli ve aynı zamanda bilgi içerikli bir sayı olmuş, kendisini kutlarım.
ancak ne yazık ki, karambol kişisel meselelerden dolayı aramızda olmayacağı için, dergi yönetimini ben devralmak durumunda kaldım.
yazılarınızı [email protected] adresine ulaştırabilirsiniz, her birisini değerlendirmeye alacağımızı söylemek isterim.
haydi kafa! yazılar okuyucular ile buluşsun.
yayında olan dergi linkimiz : dergi.kafasozluk.com
devamını gör...
bal yerine reçel yapan arı (yazar)
bir insan yüzyüze görüşmediği insanı sevebilir mi gerçekten?
niye olmasın, yunus emre'yi sevdiğimiz gibi severiz pekala.
bu böcek de öyle bir balböceği işte, tanımları çok tatlı, çok içten, yazışırken ayrı tatlı, sevilesi bir yazarım.
doğum günün kutlu olsun.
ne dileğin varsa kabul olsun.
kalan ömrün, geçen ömründen güzel olsun.
niye olmasın, yunus emre'yi sevdiğimiz gibi severiz pekala.
bu böcek de öyle bir balböceği işte, tanımları çok tatlı, çok içten, yazışırken ayrı tatlı, sevilesi bir yazarım.
doğum günün kutlu olsun.
ne dileğin varsa kabul olsun.
kalan ömrün, geçen ömründen güzel olsun.
devamını gör...
hiç büyük kadın yazar olmaması
var tabi ama erkek yazar kadar olmamasının nedeni de belli. ilgisi olan okusun neden olmadığını anlar belki!
(bkz: kendine ait bir oda)
(bkz: kendine ait bir oda)
devamını gör...
en efsane nesil biziz
okullarda mezun olacak sınıfların sıklıkla kullandığı bir cümledir.
her nesil aynı şeyi söyler, öğretmenlerimiz de ayıp olmasın diye 'evet en efsane nesil sizsiniz' derler.
her nesil aynı şeyi söyler, öğretmenlerimiz de ayıp olmasın diye 'evet en efsane nesil sizsiniz' derler.
devamını gör...
lgbti birey
lgbti'nin din ile ne alakası var. hem dine ne oluyor da insanların davranışlarına karışıyor. din dediğiniz şey tanrılar tarafından gönderilmedi, insanların kendi elleriyle yarattığı bir kurallar, maddeler. tanrıların işi gücü yok da dünyaya din gönderecek, gel de gülme. insan yine kendi yarattığı din ile yine insana karşı. gülünç. 21. yüzyılda hâlâ din mi kaldı.
devamını gör...
mahşerde normal sözlük yazarları şu tarafa ayrılsın anonsu
tedirginlik yaratacak anonsdur. yoldaş hanginiz denilince de hepimiz elimizi kaldıracağız muhtemelen. kara murat benim!
devamını gör...
çandarlı ailesi
yetiştirdikleri 4 büyük sadrazam ile osmanlının kuruluş döneminde askeri,idarî ve siyasi alanda büyük rol oynamış ailedir. döneminde osmanlı ailesinden sonra en büyük güçtür. hatta fatih sultan mehmet (bkz: çandarlı halil paşa)'yi sadrazamlıktan alabilmesi istanbul'un fethinden sonra gerçekleşmiştir.
devamını gör...
