leyla
çokça aradığımızdır.
o kadar çok leyla var ki, belki de bu yüzden bulunması en zor olan leyla’dır. buldum diyen mecnun gerçekten mecnundur. peştemalsiz evrekalara boğulmaya niyetim yok bu yazıyı yazarken. aslında çokça arayıp hiç bulamamış biri olarak olmayan bir leyla hakkında ne yazacağımı da pek bilmiyorum. yolda düzülecek bir kervan yolculuğuna razıysanız ben diyeyim sarı tuğlalı yola siz deyin altın yola düşelim. belki sonunda kim neyi eksikse ona kavuşur.
leyla gece gibi karanlık bir sarhoşluk halidir. göz gözü görmez ama her karanlıkta olduğu gibi el yordamlanır, yol bulunur ve yol bir yere gitmez yine de, o bir durma biçimidir. durduk yere aşık olunur da aşk acısı çekilmez mi? çekilir, çünkü bazen acı yoksa aşk çekilmez olur. arabesk diye küçümsenen müzik olmayan aşk acısının tezahürüdür çoğu zaman ama bu tanımın gidişatından arabeske yer yoktur. siz isterseniz bu saçma sapma yüzünden gidiş yolumdan puan kırabilirsiniz.
ben yine de anlatayım anlatmak istediğimi, gerçi ne kadar anlatılabilir ki leyla. ahmed arif de istemiş anlatmayı ama kimse sormamış ki şaire. içinde kalmış hayınların, çıyanların yanında kendine müslüman bir sevda:
sözde cigarayı bırakmağa niyetliydim. bugünkü, inan bana unuttum kaçıncı paket. evde bir ölüm sükûtu var. sual sormağa korkuyorlar. ah bir sorsalar da seni anlatsam…
ah bu rezil dünya seni tanısa, seni öğrense, seni anlasa…
leylim baharların leyla’sının da söyleyecekleri vardır. hep leyla’ya seslenmek olmaz. bir kez de olsun leyla’yı dinlemek gerekir. mecnun çöllerde kendi kişisel şovunu yaptı diye leyla’nın aşkını konuşmayacak mıyız hiç?
o gün, cam kırıklarından yapılma minik kırmızı gagalar didikliyordu içimi.
cemil kavukçu bir öyküye isim diye savurmuştu leyla’yı. leyla özge bir candır diye. başka başka isimlerde birçok leyla vardır. benim leylam çiçekli mesela. ama özge bir candır. kiminin leyla’sı yanındadır, candan öte candan ziyade. kimi uzaklardan bir esinti bekler, kokusu gelsin diye.
leyla olup dolaşalım sokaklarda. alkole gerek olur mu bilmem. içmeden sarhoş olunur leyla’yı ararken. bulmak mühim değil, mühim olan leyla’nın var olduğunu bilmek.
herkesin bir leyla’sı vardır, arayıp bulamadığı, bulup ulaşamadığı, ulaşıp doyamadığı. leyla, karanlık bir sarhoşluktur.
şerefinize.
o kadar çok leyla var ki, belki de bu yüzden bulunması en zor olan leyla’dır. buldum diyen mecnun gerçekten mecnundur. peştemalsiz evrekalara boğulmaya niyetim yok bu yazıyı yazarken. aslında çokça arayıp hiç bulamamış biri olarak olmayan bir leyla hakkında ne yazacağımı da pek bilmiyorum. yolda düzülecek bir kervan yolculuğuna razıysanız ben diyeyim sarı tuğlalı yola siz deyin altın yola düşelim. belki sonunda kim neyi eksikse ona kavuşur.
leyla gece gibi karanlık bir sarhoşluk halidir. göz gözü görmez ama her karanlıkta olduğu gibi el yordamlanır, yol bulunur ve yol bir yere gitmez yine de, o bir durma biçimidir. durduk yere aşık olunur da aşk acısı çekilmez mi? çekilir, çünkü bazen acı yoksa aşk çekilmez olur. arabesk diye küçümsenen müzik olmayan aşk acısının tezahürüdür çoğu zaman ama bu tanımın gidişatından arabeske yer yoktur. siz isterseniz bu saçma sapma yüzünden gidiş yolumdan puan kırabilirsiniz.
ben yine de anlatayım anlatmak istediğimi, gerçi ne kadar anlatılabilir ki leyla. ahmed arif de istemiş anlatmayı ama kimse sormamış ki şaire. içinde kalmış hayınların, çıyanların yanında kendine müslüman bir sevda:
sözde cigarayı bırakmağa niyetliydim. bugünkü, inan bana unuttum kaçıncı paket. evde bir ölüm sükûtu var. sual sormağa korkuyorlar. ah bir sorsalar da seni anlatsam…
ah bu rezil dünya seni tanısa, seni öğrense, seni anlasa…
leylim baharların leyla’sının da söyleyecekleri vardır. hep leyla’ya seslenmek olmaz. bir kez de olsun leyla’yı dinlemek gerekir. mecnun çöllerde kendi kişisel şovunu yaptı diye leyla’nın aşkını konuşmayacak mıyız hiç?
o gün, cam kırıklarından yapılma minik kırmızı gagalar didikliyordu içimi.
cemil kavukçu bir öyküye isim diye savurmuştu leyla’yı. leyla özge bir candır diye. başka başka isimlerde birçok leyla vardır. benim leylam çiçekli mesela. ama özge bir candır. kiminin leyla’sı yanındadır, candan öte candan ziyade. kimi uzaklardan bir esinti bekler, kokusu gelsin diye.
leyla olup dolaşalım sokaklarda. alkole gerek olur mu bilmem. içmeden sarhoş olunur leyla’yı ararken. bulmak mühim değil, mühim olan leyla’nın var olduğunu bilmek.
herkesin bir leyla’sı vardır, arayıp bulamadığı, bulup ulaşamadığı, ulaşıp doyamadığı. leyla, karanlık bir sarhoşluktur.
şerefinize.
devamını gör...
ekolojik döngü
ekolojik döngü temel olarak elementlerin/bileşiklerin, canlı ve cansız ortamdaki devinimidir. bahsi geçen maddeler su, mineraller, azot, oksijen ve karbon gibi maddelerin, canlılar, su, hava ve toprak arasında çeşitli formlara dönüşerek yer değiştirmesi, doğada sürekli dolaşımıdır. ekolojik döngü diğer biyolojik tanımlar gibi çok keskin sınırlarla belirlenemez. en geniş ekolojik ortam mikro etmenleri saymazsak (gök taşları gibi) atmosferin en üst tabakasının altında kalan tüm alandır. evinizde oluşturduğunuz (bkz: vivaryum) bu ekosistemin oldukça alt seviyerinde kalan bir ekolojik döngü içerir.
ekolojik döngüde farklı moleküllerin farklı döngüleri vardır. örneğin fosfat havada bulunmadığı için döngüsü canlı, sıvı arasında devam eder. oysa azotun ekolojik döngüsü içerisinde hava da bulunmaktadır.
ekolojik döngünün bozulduğu durumlarda çevresel değişimler, kayıt altındaki veriler ile karşılaştırılarak doğal döngüsünden çıkan veya ortama karışan denge dışı moleküller incelenir.
söz gelimi marmara denizinde görülen müsilaj, ekolojik döngünün taşıma kapasitesinin üzerinde maddenin seyreltilme dahi olmaksızın suya salınması sonucu oluşmuştur. her maddenin doğada bir tüketicisi vardır. burada tüketici mikro alglerdir. ekolojik döngü normale döndüğünde (kapasite üzeri salım durduğunda) denge yeniden kurulacak ve müsilaj tabakası ortamdaki besin tükendiğinde ortadan kendiliğinden kalkacaktır (tabi ki hemen yarın değil). yalnız burada ekolojik döngünün bir ekolojik denge oluşturacağını da bilmek gerekir. ortamda bulunan müsilaj içerisindeki madde yığımı pek tabi başka organizmaların da besin kaynağı olacağından müsilajın ortadan kalkması sorunun tek başına ortadan kalktığını göstermeyecektir.
ekolojik döngü her ne kadar moleküllerin devinimi olarak basitçe özetlenebilse de, modellemeleri hem mikro hem makro düzeyde oldukça karmaşık sonuçlara açıktır.
ekolojik döngüde farklı moleküllerin farklı döngüleri vardır. örneğin fosfat havada bulunmadığı için döngüsü canlı, sıvı arasında devam eder. oysa azotun ekolojik döngüsü içerisinde hava da bulunmaktadır.
ekolojik döngünün bozulduğu durumlarda çevresel değişimler, kayıt altındaki veriler ile karşılaştırılarak doğal döngüsünden çıkan veya ortama karışan denge dışı moleküller incelenir.
söz gelimi marmara denizinde görülen müsilaj, ekolojik döngünün taşıma kapasitesinin üzerinde maddenin seyreltilme dahi olmaksızın suya salınması sonucu oluşmuştur. her maddenin doğada bir tüketicisi vardır. burada tüketici mikro alglerdir. ekolojik döngü normale döndüğünde (kapasite üzeri salım durduğunda) denge yeniden kurulacak ve müsilaj tabakası ortamdaki besin tükendiğinde ortadan kendiliğinden kalkacaktır (tabi ki hemen yarın değil). yalnız burada ekolojik döngünün bir ekolojik denge oluşturacağını da bilmek gerekir. ortamda bulunan müsilaj içerisindeki madde yığımı pek tabi başka organizmaların da besin kaynağı olacağından müsilajın ortadan kalkması sorunun tek başına ortadan kalktığını göstermeyecektir.
ekolojik döngü her ne kadar moleküllerin devinimi olarak basitçe özetlenebilse de, modellemeleri hem mikro hem makro düzeyde oldukça karmaşık sonuçlara açıktır.
devamını gör...
normal sözlük'te eksi butonunun olmaması
85 milyonuncu başlık. tebrikler bizden 2009 model fiat albea kazandınız.
elli kere yazdım ayrıca buraya eksi butonu geldiğinde artının 5 katı eksi yağmuru yiyeceğinden emin olabilirsin okunmadan hem de. bizim insanımız böyle.
elli kere yazdım ayrıca buraya eksi butonu geldiğinde artının 5 katı eksi yağmuru yiyeceğinden emin olabilirsin okunmadan hem de. bizim insanımız böyle.
devamını gör...
közlenmiş patlıcan salatası
enfes bir soğuk mezedir. hele bir de patlıcanın köz tadı ağızda güzel bir his bırakıyorsa o an için hayattan istenecek pek bir şey yoktur.
en çok sadesini ve biberlisini yaparız.
sade olan; patlıcan, zeytinyağı, limon ve tuzdan oluşur.
biberlisini yaparken patlıcana domates, biber,sarımsak, tuz, limon, zeytinyağı eşlik eder.
patlıcanın bıçakla iyice kıyılması ve sebzelerin minik minik doğranması elzemdir. sarımsak da rende olursa hem yerim hem yanında yatarım. *
en çok sadesini ve biberlisini yaparız.
sade olan; patlıcan, zeytinyağı, limon ve tuzdan oluşur.
biberlisini yaparken patlıcana domates, biber,sarımsak, tuz, limon, zeytinyağı eşlik eder.
patlıcanın bıçakla iyice kıyılması ve sebzelerin minik minik doğranması elzemdir. sarımsak da rende olursa hem yerim hem yanında yatarım. *
devamını gör...
aşı randevusu alan yazarlar
benimdir. akşam vurulucam sözlük olarak bizi kör kara cahil, bilim fakiri,halk düşmanı yaptınız.
itekleyip öbürsüleştirdiniz.
alın işte gidiyorum, mutlu musunuz?
yarın sırtımda göz çıkarsa sorumlusu sizsiniz.
itekleyip öbürsüleştirdiniz.
alın işte gidiyorum, mutlu musunuz?
yarın sırtımda göz çıkarsa sorumlusu sizsiniz.
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
sanki asansörden çıkıp kapıyı anahtarla açarken "dur bi kapısını çalayım, iki laflarız" diyebilecegim kadar yakın. kek pişince çocuklarla bir tabak gönderebilecegim kadar samimi, içimdekileri anlatınca kırmızı odaya girmişim gibi dinleyecegine emin olduğum kadar kaliteli. iyi ki var.
devamını gör...
en güzel yaş
paranın, sevdiğinin, işinin, aşının olduğu her yaş.
devamını gör...
yazarların ömür boyu başına bela olacak özelliği
fazla seviyorum. takıntı derecesinde.
devamını gör...
bir kadının erkek berberine gitmesi
küçükken annem, ben ve kardeşlerim dışarıya çıkmıştık. annem kardeşlerimi berbere götürecekti beni de götürüyorlar tabii yanlarında küçüğüm daha. berber kardeşlerimin saçlarını kesti ve bana döndü. kucaklayıp koltuğa oturttu. ben noluyoruz demeye kalmadan kesmeye başladı saçlarımı. ben de işimiz bitince annem beni kuaföre götürecek zannediyorum. tüm hayallerim yıkıldı. ama berber abi başlayınca kesmeye bir hoşuma gitti. bir sağa savuruyor saçlarımı bir sola. kısacık kesmişti saçımı ama çok beğenmiştim. hiç kalkmak istemedim o koltuktan. pek bir sevmişti beni. seneler sonra kapandı orası. öyle işte yeri gelmişken anlatayım dedim.
devamını gör...
twitter'ın bahçeli'nin paylaşımlarına kısıtlama getirmesi
twitter'da istedikleri gibi at koşturamayacaklarını anlamadılar.
devamını gör...
terapi yerine geçebilecek şey
dışarıda fırtına koparken cam kenarında kahve içip kitap okumak.
devamını gör...
intikam bağımlılığı
17 yaşındaki halime öğüt verecek olsam bu gaddar dürtüden kurtulmasını söylerdim heralde. intikam, uğruna kullanılan tüm materyalleri vicdan tartısından otomatik geçiren bir duygu. yani intikam almak istediğinizde içinizde olduğuna inandığınız tüm ahlak yargıların önüne perde iner, intikam için geçilen her türlü eylemde ahlakınızı delmediğinizi düşünürsünüz. kleptomani hastalığı gibi. eyleminizin ahlaksızlık olmadığını düşünür, hiçbir vicdan azabı çekmezsiniz.
intikam zevklidir. zevklidir de, sonucu çoğu zaman hoş olmaz. intikam duygusuna bağımlı olanlar için ufak bi hatırlatma yapalım. intikam almadan önce neden sonuç ilişkisini iyi inceleyin. en önemlisi; en kötüsünü en sona saklayın. kişiye verebileceğiniz en büyük zarar sizin d planınız olsun. a planınız, sadece karşı tarafa gücünüzü hatırlatacak bi plan olsun. sizden çekinmesini, size saygı duymasını sağlayacak bir şey olsun. ona zarar vermek, hiçbir zaman ilk arzuladığınız intikam şekli olmamalı. pahalıya mal olabilir çünkü bu. altın kural, ilk akla geleni yapmamak olmalı. ilk önce en kötü eylemi yapmak genelde kaybedeceği olmayanların yaptığı bi hatadır. kaybedecek bir şeyin yok mu? olmasın, belki kazanacak bir şeylerin vardır. saygı gibi. intikam birine kötülük yapmak değil, maruz kaldığınız kötülüğün faturası olmalı. intikam aldığınızda karşı tarafa küçük bi bedel ödetmeniz gerekir, o kadar. daha fazlası sizi kötü biri yapar.
erdemi kaybederseniz geriye sadece marx'ın bahsettiği zincirleriniz kalır.
intikam zevklidir. zevklidir de, sonucu çoğu zaman hoş olmaz. intikam duygusuna bağımlı olanlar için ufak bi hatırlatma yapalım. intikam almadan önce neden sonuç ilişkisini iyi inceleyin. en önemlisi; en kötüsünü en sona saklayın. kişiye verebileceğiniz en büyük zarar sizin d planınız olsun. a planınız, sadece karşı tarafa gücünüzü hatırlatacak bi plan olsun. sizden çekinmesini, size saygı duymasını sağlayacak bir şey olsun. ona zarar vermek, hiçbir zaman ilk arzuladığınız intikam şekli olmamalı. pahalıya mal olabilir çünkü bu. altın kural, ilk akla geleni yapmamak olmalı. ilk önce en kötü eylemi yapmak genelde kaybedeceği olmayanların yaptığı bi hatadır. kaybedecek bir şeyin yok mu? olmasın, belki kazanacak bir şeylerin vardır. saygı gibi. intikam birine kötülük yapmak değil, maruz kaldığınız kötülüğün faturası olmalı. intikam aldığınızda karşı tarafa küçük bi bedel ödetmeniz gerekir, o kadar. daha fazlası sizi kötü biri yapar.
erdemi kaybederseniz geriye sadece marx'ın bahsettiği zincirleriniz kalır.
devamını gör...
ram
açılımı random access memory olan bilgisayar bileşeni. ram aslında bir bellektir, ancak hard diskten farkı bilgileri geçici olarak saklamasıdır. peki neden ram kullanıyoruz?
ram; birden fazla işi aynı anda ve hızlıca yapabilmemizi, hatta bu işler arasında hızlıca geçiş yapabilmemizi sağlar. bilgisayarımızın veri işleyen ve yazılım komutlarını gerçekleştiren, yani beyni diyebileceğimiz cpu'ya hard disk'ten çok daha yakın konumlandırıldığı için buradaki bilgilere daha kolay ve hızlı erişiriz. bu sebeple ram boyutunuz ne kadar büyük olursa, bilgisayarınız o kadar hızlı çalışır.
örneğin bilgisayarı açıp bir uygulamayı ilk defa çalıştırdığınızda, yüklenmesi biraz uzun zaman alacaktır çünkü bilgiler hard disk'ten ram'e yüklenir. ancak daha sonra tekrar açtığınızda daha hızlı açılır çünkü artık hard diske tekrar ulaşmak gerekmez, ram'de zaten mevcuttur. bilgisayarınızı kapattığınızda ise ram temizlenmiş olur.
ram; birden fazla işi aynı anda ve hızlıca yapabilmemizi, hatta bu işler arasında hızlıca geçiş yapabilmemizi sağlar. bilgisayarımızın veri işleyen ve yazılım komutlarını gerçekleştiren, yani beyni diyebileceğimiz cpu'ya hard disk'ten çok daha yakın konumlandırıldığı için buradaki bilgilere daha kolay ve hızlı erişiriz. bu sebeple ram boyutunuz ne kadar büyük olursa, bilgisayarınız o kadar hızlı çalışır.
örneğin bilgisayarı açıp bir uygulamayı ilk defa çalıştırdığınızda, yüklenmesi biraz uzun zaman alacaktır çünkü bilgiler hard disk'ten ram'e yüklenir. ancak daha sonra tekrar açtığınızda daha hızlı açılır çünkü artık hard diske tekrar ulaşmak gerekmez, ram'de zaten mevcuttur. bilgisayarınızı kapattığınızda ise ram temizlenmiş olur.
devamını gör...
üniversitede yanlış bölümü tercih ettiğini anlamak
en muhteşem depresyon tetikleyici durumlardan.
devamını gör...
psikoloğa yalan söyleme sorunsalı
yalan söylemenin kötü yanı o yalanı her zaman hatırlamak zorunda oluşunuzdur, mutlaka bir yerden falso verilir söylem ya da davranışlarla.
en güzeli kendini olduğu gibi anlatmak.
en güzeli kendini olduğu gibi anlatmak.
devamını gör...
sarmaşık gülleri
çiçekleri güzel kokulu ve göz alıcı değişik renklerde olan “rosa multiflora” olarak da bilinen güllerdir. birçok şiir, roman ve filme konu olmuştur bu güller.
“sarmaşık gülleri” adlı roman dahil 60'a yakın aşk romanı yazan ve romanlarının bazıları sinemaya uyarlanan muazzez tahsin berkand " ben yazdığım romanlarda okuyucuyu hayatın iğrenç ve ıstıraplı sahalarından sıyırarak hayalimde yaşattığım güzel ve tatlı alemlerde gezdirmek ve onlara hoş saatler geçirtmek isterim." derken romanlarında aşkın simgesi olarak da sarmaşık güllerini seçtiğini belirtmiştir.
1950 yılında çıkarmış olduğu romanın 1968 yılında başrollerinde hülya koçyiğit ve kartal tibet’in oynadığı filmi çekilmiş ve döneminin en beğenilen aşk filmlerinden biri olmuştur.
“sarmaşık gülleri” şarkısının sözleri...
yalnız kalan ruhumun acısı çok derindir
yıllar geçse de inan kalbimin esiridir
alamaz bin sevgili kalbimdeki bu yeri
sanki içimde açan bu sarmaşık gülleri
her yerde hatıran var
her şey seninle doğru
her şeyde senin ismin
bu yol aşkımın yolu
alamaz bin sevgili kalbimdeki bu yeri
sanki içimde açan bu sarmaşık gülleri…şarkısı
“sarmaşık gülleri” adlı roman dahil 60'a yakın aşk romanı yazan ve romanlarının bazıları sinemaya uyarlanan muazzez tahsin berkand " ben yazdığım romanlarda okuyucuyu hayatın iğrenç ve ıstıraplı sahalarından sıyırarak hayalimde yaşattığım güzel ve tatlı alemlerde gezdirmek ve onlara hoş saatler geçirtmek isterim." derken romanlarında aşkın simgesi olarak da sarmaşık güllerini seçtiğini belirtmiştir.
1950 yılında çıkarmış olduğu romanın 1968 yılında başrollerinde hülya koçyiğit ve kartal tibet’in oynadığı filmi çekilmiş ve döneminin en beğenilen aşk filmlerinden biri olmuştur.
“sarmaşık gülleri” şarkısının sözleri...
yalnız kalan ruhumun acısı çok derindir
yıllar geçse de inan kalbimin esiridir
alamaz bin sevgili kalbimdeki bu yeri
sanki içimde açan bu sarmaşık gülleri
her yerde hatıran var
her şey seninle doğru
her şeyde senin ismin
bu yol aşkımın yolu
alamaz bin sevgili kalbimdeki bu yeri
sanki içimde açan bu sarmaşık gülleri…şarkısı
devamını gör...
back to the future radyo yayını
merhaba sevgili dostlar. bildiğiniz üzere her hafta cuma geceleri 00:30 da sizlere daha önceden hazırlamış olduğum playlist ve ses kayitlari ile eşlik ediyorum. geçen haftalarda ne kadar dinlendim, kimler dinledi, görüşleri ne oldu bilemiyorum. bu yüzden lütfen görüşlerinizi ya bu başlık altına ya da bana mesaj yoluyla iletin. insanın yaptığı bir şey karşısında feedback alması inanılmaz mutluluk verici, iyi ya da kötü.
bu hafta bizleri daha uzun bir yayın bekliyor. çünkü geçen hafta şikayet etmişti dostlarım çok kısa oldu diye. ayrıca bu hafta türkçe şarkılardan ve yanlış hatırlamıyorsam gene kadın sanatcilarimizdan ilerliyoruz. ben her bir parçayı çok severim umarım sizlerde seversiniz. ayrıca gene içeceklerinizi hazır tutmayı ihmal etmeyin. bu sefer ben de hazırladım.*
bunun dışında bu haftanın playlistini program sonrası sizlerle paylaşacağım.
esen kalın.
bu hafta bizleri daha uzun bir yayın bekliyor. çünkü geçen hafta şikayet etmişti dostlarım çok kısa oldu diye. ayrıca bu hafta türkçe şarkılardan ve yanlış hatırlamıyorsam gene kadın sanatcilarimizdan ilerliyoruz. ben her bir parçayı çok severim umarım sizlerde seversiniz. ayrıca gene içeceklerinizi hazır tutmayı ihmal etmeyin. bu sefer ben de hazırladım.*
bunun dışında bu haftanın playlistini program sonrası sizlerle paylaşacağım.
esen kalın.
devamını gör...
bir yakınını kaybetmek
çok büyük bir ihtimalle çoğu insanın yaşayacağı şeydir, ne kadar yakın olduğuna göre acı derecesi değişir, allah göstermesin diyelim
devamını gör...
barda kavga çıkarttıran kadın
en sevmediğim kadın tipi. hemcinslerimden bu nefretimi açıklayacak bilgi bekliyorum.
bara gidiyorsun. zaten hınca hınç dolu. millet göt göte.
vay şu adam bana dokundu diye sevgilisine çemkirip barın orta yerinde tekmelerin yumrukların ve daha bilumum çirkinlerin oluşmasının kaynağı kadın.
hayır söylemim senin de ne işin var orada demek değil.
gittiğin yerin doğası gereği insanların birbirlerine dokunacakları, laf atacakları aşikarken. sevgiliye şikayet edip erkekleri dövüştürmek ne? zaten alkol var ortamda. biri bıçak çekse iyi mi?
çok üzücü lan.
sevgilin yanında yoksa ne yapacaktın? gidip güvenliğe ya da barın sahibine ya da orada yetkili kimse ona söyleyecektin değil mi? sevgili dövüştürmek ne alla aşkına. hangi devirdeyiz. ya da hayalarına bir tekmeyi sen indir mesela?
ha sevgülüme dokundulaarrröööreeerööö diye dövüşen malın suçu yok mu? o da ayrı bir başlık konusu. belki vardır bile başlığı.
bara gidiyorsun. zaten hınca hınç dolu. millet göt göte.
vay şu adam bana dokundu diye sevgilisine çemkirip barın orta yerinde tekmelerin yumrukların ve daha bilumum çirkinlerin oluşmasının kaynağı kadın.
hayır söylemim senin de ne işin var orada demek değil.
gittiğin yerin doğası gereği insanların birbirlerine dokunacakları, laf atacakları aşikarken. sevgiliye şikayet edip erkekleri dövüştürmek ne? zaten alkol var ortamda. biri bıçak çekse iyi mi?
çok üzücü lan.
sevgilin yanında yoksa ne yapacaktın? gidip güvenliğe ya da barın sahibine ya da orada yetkili kimse ona söyleyecektin değil mi? sevgili dövüştürmek ne alla aşkına. hangi devirdeyiz. ya da hayalarına bir tekmeyi sen indir mesela?
ha sevgülüme dokundulaarrröööreeerööö diye dövüşen malın suçu yok mu? o da ayrı bir başlık konusu. belki vardır bile başlığı.
devamını gör...
yay burcu erkeği
sevimli mi sevimli, yer yer duygusal, merhametli ama bir o kadar da kinci, gezip tozma delisi, maceraperest erkektir. yanağından kesme alınasıdır. üstüne krem şanti sıkılııııppp...! neyse.
devamını gör...