hep aynı yerde...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tanımlarımı oylaması üzerine kendisini yeni keşfettiğim ve bu konuda kendime kızdığım tatlı mı tatlı bi yazarımız. tanımları o kadar güzel, o kadar içten kii*.ayrıca kısacık sohbetimizde söylediği güzel sözlerle de çok mutlu etmiştir beni. bu kadar geç fark etmiş olmak benim hatam, özür dilerim kendisinden. umuyorum ki o güzel tanımlarından bizi hiç mahrum bırakmaz, hep yazmaya ve aramızda olmaya devam eder*.
devamını gör...

genelde köy düğünlerinde, mevlütlerde ve hayırlarda yapılan geleneksel bir yemek.

asıl yöresini bilmem ama çanakkale’de de çok meşhurdur. ana malzemesi buğday ve kırmızı et olup, kırmızı et yerine tavuk eti de kullanılır.

geceden ıslatılan buğday, haşlanır. içine et suyu, et konur ve büyük kazanda dövülür.

bizim burada ,o gelenek çok kalmasa da , özellikle köyün gençleri düğünün veya hayırın olacağı gün, ortaklaşa olarak bu keşkek dövme işini yaparlar. sabah saatlerinde başlayarak , elden ele tokmakla saatlerce döverler. buna keşkek dövmek denir. büyük kazanlarda yapılan bu yemek, sonrasında misafirlere dağıtılır.

zahmeti çok. şimdilerde biraz fabrikasyona dönmüş olay. en son 2 ay önce yedim. tavuk etiyle yapılmıştı. ben çok sevemedim nedense, ama birer ikişer tabak seve seve yiyenleri gördüm.
devamını gör...

''..tamam da bu müsvedde lazım size, bu müsvedde işinize yarıyor, bu müsvedde sayesinde işler yolunda gidiyor, bu müsveddeye ikramiye vermeniz lazım; müsvedde olsa bile!''
insancıklar (kitap).
devamını gör...

kendi limitini aşar, fakat var olduğu evrenin sınırını aşamaz. ayrıca deli değilse bu kadar saçmalaması da pek önerilmez.
devamını gör...

dünya yalan söylüyor diye bir albümleri var.bana göre türkiyenin en iyi albümlerinden. albümün her parçası olaydır. benim için en favorisi bir derdim var adlı parçadır. bir de eurovisionu var bu işin şarkıyı ingilizce söyleseler kanımca 1. olucaklar anlamadiklari için 7.yaptılar.. aranıyor sahibi ruhumun tam yerine mi düştüm....
devamını gör...

bu nasıl tasvir etmektir ya. sanki gidip gördüler. canları ne istiyorsa, onu anlatıyor olacak diye. bunlar kadınla, seksle kafayı bozmuşlar, din adı altında zihniyetlerini örtmeye çalışıyorlar. sonra en ufak şeyden tahrik oluyorlar, kendilerini suçlu görmek yerine, kadını suçluyorlar.
bir de neden cennette hep sadece erkekler zevk alıyor her şeyden? hayır gideceğimden/gidebileceğimden değil de, bu nasıl çifte standart?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çocuklarını yara bandı misali kullanarak minnoş geçirdikleri birkaç sene sonrasında, yokmuş gibi davranılan sorunlar tekrar gün yüzüne çıkarsa çiftler için çok büyük problem olacak eylemdir. olan çocuğa olur.
devamını gör...

konserleri, bar ortamını, meyhaneleri fena özledik. o kadar entry yazıldı “yoldaş bizi meyhanaye götür” diye ama yoldaş sağ ola, bizi çorbacıya bile götürmedi.

ama sizler “yetim” değilsiniz! ben sizi bara götürüyorum. hadi hazırlayın drink’leri.

herkesin o çok sevdiği türküyü, en iyi yorumlayan rock’çının sahnesine konuk olalım.

not: görüntüleri iyi izlerseniz, belki “şirin” leri bile görebilirsiniz.

damsızgirilir
devamını gör...

yönetmen martin scorcese'nin, robert de niro ile takside olan sahnesinin hikayesi (sahne tanımın altındadır)

sahnenin çekimi için bir figüran ile anlaşılır ama çekimin yapılacağı an o figüran gelmez, yana yakıla başka bir oyuncu ararlar ama bulamazlar, scorcese iş başa düştü der ve sahneyi oynamaya karar verir, taksinin arka koltuğuna oturur ama boyu sadece 1.63 m olduğu için kamera yüzünü tam göremez, çocukların altına sinemada konan minderlerden koyarlar ve scorcese onun üzerine oturur, artık kamera yüzünü görmektedir.


devamını gör...

zor iştir efenim. nereye gitsem normal sözlük rütben ne diye soruyorlar. mahçup oluyorum efenim. sahip çıkalım dedeye. *
devamını gör...

alımına, rengine, fontuna kurban.

istanbul / moda / rus orduları almanya'ya girmeden az önce

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

deli dana, hayvanlarda ortaya çıkan ve hayvanlardan insanlara bulaşan bir beyin iltihabı hastalığıdır. bu hastalık, o zamana kadar besinlerini güvenle satın alıp tüketen tüketicinin gıdanın güvenliğine dair şüpheye düşmesi noktasında da önemli bir olaydır.

hastalık 1980'lerde büyük britanya'da sığır yemleri için mevcut yasaların esnetilmesiyle ortaya çıktı. yani hastalık doğal bir sürecin sonucu değil. oluşum nedeni açısından önemli çünkü devlet bireysel tüketicilerin değil endüstriyel üretimin çıkarları için üretim standartlarının düşürülmesine izin verdi. yasaların gevşetilmesiyle birlikte hayvanlar kendi türlerinin vücut parçalarını yem olarak tükettiler. biraz daha detaylandırırsak, et üretiminde kullanılan sığırların kemik, et kalıntıları diğer sığırların yemlerine karıştırılıp yediriliyordu oysa bu hayvanlar otçuldu. et endüstrisi otçul canlıya kendisini yediriyordu ve bu canlılardan yine et endüstrisinde faydalanılıyordu. üreticiler ilk etapta şartların gerektirdiği gibi davrandıklarına inanıyordu. devlet de bu gevşetmelerin ürün çeşitliliğini artıracağını düşünüyordu. güvene dayalı besin alışverişi söz konusu olduğu için tüketici bu durumdan şüphelenmeden ürünleri satın almaya devam etti. oysa özellikle en ucuz ürünler hayvanlardaki bu beslenme şekli nedeniyle riskliydi ve yoksul tüketici de gıda güvenliğinin korunduğunu zannederek bu ürünleri tercih ediyordu. ve deli dana hastalığı bulaşmış hayvanları tüketen insanlarda da hastalığın insanlardaki ismiyle "cjd: creutzfeld-jakop disease/hastalığı" ortaya çıktı.

tam olarak nedir bu hastalık? cjd'de belirtilerin görülmesi 10-20 yıl arasında değişirken bu süre 40 yıla kadar çıkabilir. hastalık bir virüs ya da bakteriyle değil vücudumuzda bulunan "prion" proteinin mutasyona uğramasıyla ortaya çıkar. zamanla beyinde boşluklar oluşmasına ve beyinde süngerleşme durumuna neden olur. hastalığın belirti göstermesi yıllar alabilir. tanı koyulması bile çok güç olan bu hastalığın gelişmiş bir tedavisi yoktur. hastalığın görülme sıklığı milyonda bir olarak belirtilmiştir. ilk belirtileri depresyon, hafıza kaybı, uyku bozukluğu gibi etkilerdir. daha sonra bu belirtiler aniden katlanarak etki alanını genişletir ve hastanın bütün fonsiyonlarını etkiler.
devamını gör...

değil, tutamıyoruz zamanı sonuçta. yürüyen merdiven gibi.
devamını gör...

aynı zamanda bu akademisyenlerin sünnetleri diyanet işleri başkanı tarafından yapılacaktır.
devamını gör...

sol alt köşedeki ben. sadece başım çıkmış..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yaşlıyım olm ben, napayım?
devamını gör...

dillerine pelesenk ettikleri 'resmi tarihe inandırıldık' gevezelikleriyle, bilerek veya bilmeyerek, okuma yazma bilmez bir toprak ağasını dahi bir kahraman,bir önder gibi gösterdiklerinin farkında olmayan insanları bize gösteren başlık.

uzunca bir süredir, akıllarınca işlerine gelmeyen her tarihi hadiseyi; ''bu resmi tarihtir'', ''bu zırvadır'' minvalinde geveleyerek kendini tarih ve belge okuma uzmanı sanan bilgisizlere sormak gerekir: peki siz nereden okuyorsunuz bu tarihi? ingiliz resmi tarihinden mi? yaşamınız boyunca kaç tarihi vesika okuyup yorumladınız? ya da hepsini bırakın bir tarafa,resmi tarih diye bir şey var mıdır? eğer varsa çıkarırsınız resmi bir belgeyi,bu da yetmez; eksik kalan hususları siyasi ve ideolojik saplantılarınızdan sıyrılarak tarafsızca, tarihçilik metodu çerçevesinde yorumlayıp doğru tarihi ortaya koyarsınız.hoş,bu cenahın tarihçileri genelde mustafa armağan,kadir mısırlıoğlu gibi zevatlar olduğu için bu da pek mümkün görünmemektedir.bir de bu gerizekalılara ve onların tarihçiliğine paralel olarak bölücü terör örgütünün sözde ileri gelenleri bu konuda onları destekleyici yaklaşımlar ve tarihi değerlendirmelerde bulunurlar. bu teröristlerin ağzından ''resmi tarih'', ''kemalist tarih'' kavramlarını sık sık duyarsınız.oysa ki bunların hedeflerine tam olarak neyi koydukları ve karın ağrılarının ne olduğu çok net anlaşılabilir şeylerdir.

şıh sait ya da şeyh sait denilen okuma yazma bilmez bu cahil; yobaz ,gerici ve din kurumunu kullanarak aşiretinin gücüne güç katmış, bu güç ve nüfuzla da yerel bir servet değerindeki hayvanlarını,insanlara karın tokluğuna otlatan tipik bir feodal beyidir.cumhuriyetle birlikte ilerde bu nüfuzunu ve gücünü kaybedeceğini düşünüyordu.kimi yabancı istihbarat örgütlerinin raporlarında saitin ,öteden beri ingiliz istihbaratıyla ortak çalıştığı ve ayrılıkçı kürt hareketinin liderliğini üstlendiği yazsa da bu çapsızın bunu başarabilecek bir kabiliyetinin olmadığı ve bu sebeple doğrudan türkiye cumhuriyeti devleti sınırları içinde sözde bağımsız kürdistan amacıyla başlatılmış bir isyan olmadığı zaten bilinmektedir. söz konusu isyancı zaten mahkeme süreci boyunca bu kalkışmayı bir ''kıyam'' olarak nitelendirmekte ve diğer aşiret önderlerine gönderdiği mektupların çoğunda bunun bir cihat ve dini kurtarma hareketi olduğunu açıkça beyan etmektedir.dönemin bölücü örgütleri 'azadi' ve kürt teali cemiyeti nin planlama safhasında olayın direkt içinde olduğuna dair hiç bir belge ve bilgi bulunmamaktadır. hatta azadi örgütünün, söz konusu kalkışma neticesinde devletin isyanı bastırmak suretiyle bölgede gücünü artıracağından çekindiği ve ilk aşamada kalkışmaya engel olmak istediği bir çok belge ve delilde mevcuttur.elbette klasik bölücü huyları sonucu sonradan isyanın parçası ve destekleyicisi haline gelmişler ve isyan gerici ve ayrılıkçı bir niteliğe bürünmüştür.yine doğrudan saitin ingiliz istihbaratına çalıştığına dair belge olmamasına rağmen dönemin gizli ve askeri istihbarat servislerinin raporlarında ve bizzat gazi atatürk 'ün değerlendirmelerinde ingilizlerin isyanda parmağı olduğu, hatta bizzat tertipleyicileri olduğu vurgulanmıştır.lozan'da net bir bir çözüme kavuşturulamayan musul sorununun milletler cemiyeti'ne intikal etmesinden kısa bir süre sonra bu isyanın başlaması, sebep sonuç ilişkisi kurabilen azıcık zeka sahibi insan için bile durumu gayet özetler niteliktedir.

tüm bunları bir yana bıraktığımızda insanı hayretler içinde bırakan başka bir şey vardır ki; o da bölücülerle dinden geçinen siyasal anlayışın, cumhuriyete ve onun getirdiği yeni düzene karşı aynı içi boş eleştirel yaklaşımlarda nasıl ağız birliği ettiği ve nasıl bir kenetlenme halinde bulundukları gerçeğidir.bu şaşkınlığı üstümüzden atmak için ise emperyalizm kavramını ve onun kullandığı araçları iyi bilmek yeterli olacaktır.
devamını gör...

her sms bir kontör gibi bir şeydi. mesaj atmak kıymetliydi. tuşlara basarak kendi melodini yapıyordun şarkıları kendimiz oluşturuyorduk. arandığında çalma müziği şimdiki gibi gerçek şarkılar olmuyordu. nokia’nın krallığının olduğu dönemler. hey gidi hey.
devamını gör...

kahkaha attıran görüntüdür. kahkaha attıran son kelimesi ve söyleyiş ifadesi olmakla birlikte tanımın kendisi ortaylı için çok doğrudur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim