hayatında hiç sevgilisi olmamış kişi
olmuş olandan farkı olmayan kişidir.
devamını gör...
üzerinde ne var
sis var.
koca bir şehre sis çökmüş her şeyi yutmuş gibi.
koca bir şehre sis çökmüş her şeyi yutmuş gibi.
devamını gör...
bir mekanın kazıkçı olduğunu gösteren detaylar
fiyatın yazmaması. menüyü açıyorsun, o da ne? fiyat yazmıyor.
kalk git valla.
kalk git valla.
devamını gör...
fake it till you make it
“la oğlum fazla düşünme, oluyormuş gibi davran yeter. “ felsefesi.
devamını gör...
dünya edebiyatı
ing: world literature.
bu tanımımı ders bazında ele alacağım. çünkü geçen yıl gördüğüm ders bana birçok şey katmıştı. dünya edebiyatına, bu dersle bağdaştırarak değinmek istiyorum. derste başka ülke yazarlarının/şairlerinin şiirlerini, öykülerini değerlendirmiştik. tabii bu isimler dünyadaki öncü isimlerden, fark yaratan kişiliklerden oluşuyordu. örneğin, dead poet society filminde de geçen, walt whitman'ın 1865 yılında yazdığı ağıt niteliğindeki eseri olan o captain! my captain! şiirini incelememizin anısı hafızamda hâlâ tazedir. şiir farklı bir boyuta ulaşmıştı bu dersle birlikte. bir şiiri kelimesi kelimesine dahi değerlendirebileceğimizi, basit gözüken bir kelimenin dahi o dizede ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu fark etmiştik.
temel edebi terimler şunlardır:
verse= nazım
prose= nesir
theme= tema
setting= hikayenin geçtiği yer/zaman
repetition= tekrarlama/ yineleme.
refrain= nakarat
rhyme= kafiye
rhyme scheme= kafiye düzeni
simile= benzetme
oxymoron= tezat. örneğin: ''open secret (herkesçe bilinen sır)'', ''pretty ugly''
rhetorical question= cevap beklemeden soru sormak
pun= cinas
narrative= öykü
narration= öyküleme
protagonist= baş kahraman
antagonist= rakip/muhalif kahraman.
bu tanımımı ders bazında ele alacağım. çünkü geçen yıl gördüğüm ders bana birçok şey katmıştı. dünya edebiyatına, bu dersle bağdaştırarak değinmek istiyorum. derste başka ülke yazarlarının/şairlerinin şiirlerini, öykülerini değerlendirmiştik. tabii bu isimler dünyadaki öncü isimlerden, fark yaratan kişiliklerden oluşuyordu. örneğin, dead poet society filminde de geçen, walt whitman'ın 1865 yılında yazdığı ağıt niteliğindeki eseri olan o captain! my captain! şiirini incelememizin anısı hafızamda hâlâ tazedir. şiir farklı bir boyuta ulaşmıştı bu dersle birlikte. bir şiiri kelimesi kelimesine dahi değerlendirebileceğimizi, basit gözüken bir kelimenin dahi o dizede ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu fark etmiştik.
temel edebi terimler şunlardır:
verse= nazım
prose= nesir
theme= tema
setting= hikayenin geçtiği yer/zaman
repetition= tekrarlama/ yineleme.
refrain= nakarat
rhyme= kafiye
rhyme scheme= kafiye düzeni
simile= benzetme
oxymoron= tezat. örneğin: ''open secret (herkesçe bilinen sır)'', ''pretty ugly''
rhetorical question= cevap beklemeden soru sormak
pun= cinas
narrative= öykü
narration= öyküleme
protagonist= baş kahraman
antagonist= rakip/muhalif kahraman.
devamını gör...
hediye almak
planlı olarak aldığımda çok zorlandığım, plansız olarak aldığımda ise hiç zorlanmadığım şeydir.
bütün arkadaşlarım bilir ki doğum günlerinde onlara bir şey almam. ben ancak bir şeyi görüp de o arkadaşımı aklımdan geçirip ''bu ona çok yakışır, bu tam onluk'' dediğimde alırım. böyle olması gerektiğini düşünüyorum.
mesela erkek arkadaşımla ilişkimizin ilk altı ayında doğum günlerimiz, yeni yıl ve sevgililer günü vardı. artık hediye aramaktan gına gelmişti tam o günde alacağım diye. bir gün dedim ki; ben hediye almasını severim. her iki anlamda da. ancak tam gününde değil, içimden geldiğinde. böylesinin daha güzel olduğunu düşünüyorum. hem daha sürprizli oluyor hem de insan zorlanmıyor, sırf almak için almıyor diye. sağ olsun o da benim gibi düşündüğünü söyledi. o gün bu gündür seneler içerisinde birbirimize aldığımız hediyeler bu şekilde olmuştur hep. tabii onun hediye anlayışı biraz farklı. evet en çok sevdiğim şeyleri alıyor ancak şu şekilde:
(bkz: sevgili habersizce eve lahmacun sipariş etmesi)
(bkz: sevgilinin moraliniz bozukken habersizce eve hamburger göndermesi)
(bkz: sevgilinin sen seversin deyip eve habersizce baklava göndermesi)
bir tane de benden gelsin: (bkz: sevgili seviyor diye evine fondü seti almak)
ve bu şekilde hediye alması beni çok mutlu ediyor. iyi ki var ciğerimin paresi.
bütün arkadaşlarım bilir ki doğum günlerinde onlara bir şey almam. ben ancak bir şeyi görüp de o arkadaşımı aklımdan geçirip ''bu ona çok yakışır, bu tam onluk'' dediğimde alırım. böyle olması gerektiğini düşünüyorum.
mesela erkek arkadaşımla ilişkimizin ilk altı ayında doğum günlerimiz, yeni yıl ve sevgililer günü vardı. artık hediye aramaktan gına gelmişti tam o günde alacağım diye. bir gün dedim ki; ben hediye almasını severim. her iki anlamda da. ancak tam gününde değil, içimden geldiğinde. böylesinin daha güzel olduğunu düşünüyorum. hem daha sürprizli oluyor hem de insan zorlanmıyor, sırf almak için almıyor diye. sağ olsun o da benim gibi düşündüğünü söyledi. o gün bu gündür seneler içerisinde birbirimize aldığımız hediyeler bu şekilde olmuştur hep. tabii onun hediye anlayışı biraz farklı. evet en çok sevdiğim şeyleri alıyor ancak şu şekilde:
(bkz: sevgili habersizce eve lahmacun sipariş etmesi)
(bkz: sevgilinin moraliniz bozukken habersizce eve hamburger göndermesi)
(bkz: sevgilinin sen seversin deyip eve habersizce baklava göndermesi)
bir tane de benden gelsin: (bkz: sevgili seviyor diye evine fondü seti almak)
ve bu şekilde hediye alması beni çok mutlu ediyor. iyi ki var ciğerimin paresi.
devamını gör...
cesaretin var mı aşka
en yakın arkadaşımla seneler boyu her gece bahçede sallanırken söylediğimiz, söylerken deli gibi eğlenip güldüğümüz şarkı.. bir temmuz günü ve saat gecenin 10'u, biz en yakın arkadaşımla bahçede sallanıyoruz ve bir yandan sessiz olmaya çalışırken aynı binada oturduğumuz ve arada takıldığımız çocukları düşünerek bu şarkıyı söylüyoruz.. sonra bizim eve gelip annesini arıyoruz ve yalvara yalvara bizde kalması için izin alıyoruz... bu şarkı bana hep eski yaz gecelerini hatırlatır.
devamını gör...
erkeklerin sürekli kadınlar adına konuşmaları
normal yaşantımızda olsun, mecliste olsun, camide olsun dini sohbetlerin döndüğü bir yer olsun hiç fark etmez sürekli kadınlar şöyle olmalıdır kadınlar böyle olmalıdır diye ahkâm keserler. kadınların nasıl daha düzgün olabileceği erkekler tarafından sürekli dile getirilir ama burada kadınların hiç fikri alınmaz kadınların duyguları ve özgürlüğü dikkate alınmadan kadınların ahlaklı olması gerektiği üstünden sözler edilir kadınlar adına kararlar alınır. bırakın kendi kendilerini savunsunlar bunu en iyi yapacak zaten onlar ama erkekler kadınların bunu bile yapamayacaklarını düşünecekler ki onların adına da konuşuyorlar. bunu herkes yapıyor sadece din adamları değil en elit dediğimiz adamda yapıyor en düşük zekâlı olanı da o yüzden bence toplumunun her tabakası kadınların daha özgür olup kendilerini ifade etmelerine daha fazla olanak sağlamaları gerekir.
devamını gör...
tablolarını satamayan ressam
hedef kitlesi yanlıştır belki. lily aldrin gibi.
devamını gör...
hacker filmleri
1. the matrix (1999)
2. algorithm (2014)
3. wargames (1983)
4. hackers (1995)
5. takedown (2000)
6. the ıtalian job (2003)
7. live free or die hard (2007)
8. blackhat (2015)
9. untraceable (2008)
10. eagle eye (2008)
2. algorithm (2014)
3. wargames (1983)
4. hackers (1995)
5. takedown (2000)
6. the ıtalian job (2003)
7. live free or die hard (2007)
8. blackhat (2015)
9. untraceable (2008)
10. eagle eye (2008)
devamını gör...
hamam böceği teorisi
google'ın ceo'su sundar pichai, hamam böceği teorisi'ni şöyle anlatıyor:
restoranın birinde bir gün aniden bir hamam böceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı. kadın korkudan çığlık atmaya başladı. paniklemiş yüzü ve titreyen sesiyle, can havliyle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı. onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu gruptaki diğer insanlar da paniklemişti. kadın sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken… başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği. şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra gruptaki diğer bir kadındaydı. garson hemen imdatlarına koştu. bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü. garson dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamam böceğinin davranışlarını gözlemledi. kendine yeterince güvendiğini hissettiğinde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı attı.
''ee bu teori bize ne anlatıyor? özet geç'' dediğinizi duyar gibiyim.
hayatımızda karşılaştığımız olaylara tepki vermek yerine anlamlı bir yanıt vermeliyiz. yaşantımızda kaosu yaratan esas şey, bir sorunun kendisinden ziyade soruna olan yaklaşımımızdır. tepkiler içgüdüsel olarak gösterilen hareketlerdir; fakat cevaplar etraflıca düşünülerek oluşturulmuş şeylerdir.
karar sizin.
restoranın birinde bir gün aniden bir hamam böceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı. kadın korkudan çığlık atmaya başladı. paniklemiş yüzü ve titreyen sesiyle, can havliyle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı. onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu gruptaki diğer insanlar da paniklemişti. kadın sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken… başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği. şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra gruptaki diğer bir kadındaydı. garson hemen imdatlarına koştu. bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü. garson dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamam böceğinin davranışlarını gözlemledi. kendine yeterince güvendiğini hissettiğinde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı attı.
''ee bu teori bize ne anlatıyor? özet geç'' dediğinizi duyar gibiyim.
hayatımızda karşılaştığımız olaylara tepki vermek yerine anlamlı bir yanıt vermeliyiz. yaşantımızda kaosu yaratan esas şey, bir sorunun kendisinden ziyade soruna olan yaklaşımımızdır. tepkiler içgüdüsel olarak gösterilen hareketlerdir; fakat cevaplar etraflıca düşünülerek oluşturulmuş şeylerdir.
karar sizin.
devamını gör...
hayvanterli
nickaltı açılış müziği dırırır dırırı rırır rırı
öhöm evet. hoşgeldiin.
öhöm evet. hoşgeldiin.
devamını gör...
normal sözlük'ün en büyük problemi
oylamadır. elinizi korkak alıştırmayın sevdiğiniz bir roman film anime hakkında tanım girilmişse onu artılayın. bu verdiğiniz ücrettir aldığınız bilgi için.
devamını gör...
pedlerin siyah poşete koyulması
sıvı tekel ürünlerine de bu muameleyi yapıyorlar deliriyorum, inadına saydam beyaz poşete koyuyorum biraları. ne yapıyorum emenike, kul hakkı mı yiyorum? kendi paramla aldığım biralar onlar benim.
devamını gör...
üstteki yazarın dileğini gerçekleştirmeye çalış
o halde ben dileğimi yazayım önce benim ki sözlük içi bir dilek son sayfamdan en beğendiğin tanımımı favorilemeni istiyorum.
edit: üstteki yazarla beş dakikayı geçmeyen sürükleyenci bir sohbet gerçekleşmiştir diğerlerine karışmam.
edit: üstteki yazarla beş dakikayı geçmeyen sürükleyenci bir sohbet gerçekleşmiştir diğerlerine karışmam.
devamını gör...
edebiyatçıların ilginç ölümleri
ona şiirdeki başarısını sağlayan dili yüzünden öldürülen nef'î
devamını gör...
katar
yüzölçümü olarak türkiye'nin yaklaşık %1.5'u olan körfez ülkesi. başkenti doha'dır. neredeyse bir yarımada şeklindedir, ve tek kara sınırı suudi arabistanladır. bu nedenle 2017'de başlayan (ve birkaç gün önce biten) suudi ve diğer körfez ülkeleri ambargosundan beri ülkeye tüm kaynaklar have ve deniz yolu ile gelmektedir. ülkenin bir çöl olduğunu ve neredeyse hiç tarım olmadığını göz önünde bulundurursanız gerçekten büyük bir sınavdır

nüfusu yaklaşık 2.8 milyondur bunun sadece 300 bini katar vatandaşıdır. geri kalan 2.5 milyonun küçük bir kesimini "expat" diye tabir edilen beyaz yakalı yabancı çalışan, geri kalan çoğunluğunu ise hindistan, nepal, bangladeş gibi güney doğu asya ülkelerinden gelen mavi yakalı çalışanlar oluşturur.
sonlarına yaklaşmakta olsa da ülke yaklaşık son 10-15 yılı büyük bir şantiye gibi geçirmiştir, bahsi geçen mavi yaka göçmenler de aslında bu inşaatlarda çalışan işçilerdir. önümüzdeki birkaç yıl içinde inşaatların sonlanmasıyla nüfusta bir azalma olacağı tahmin edilmektedir.

nüfusu yaklaşık 2.8 milyondur bunun sadece 300 bini katar vatandaşıdır. geri kalan 2.5 milyonun küçük bir kesimini "expat" diye tabir edilen beyaz yakalı yabancı çalışan, geri kalan çoğunluğunu ise hindistan, nepal, bangladeş gibi güney doğu asya ülkelerinden gelen mavi yakalı çalışanlar oluşturur.
sonlarına yaklaşmakta olsa da ülke yaklaşık son 10-15 yılı büyük bir şantiye gibi geçirmiştir, bahsi geçen mavi yaka göçmenler de aslında bu inşaatlarda çalışan işçilerdir. önümüzdeki birkaç yıl içinde inşaatların sonlanmasıyla nüfusta bir azalma olacağı tahmin edilmektedir.
devamını gör...
pan
yunan mitolojisi'nde geçen, yarı insan yarı keçi olarak tasvir edilen, satirlerin ve çobanların tanrısıdır.
kaynaklarda, ürkütücü görüntüsüne rağmen kırlarda dolaşıp flüt çalan sevimli bir yaratık olarak anlatılır.
pan'ın labirenti filminden pan karakteri:

karadereli panda'nın da tahmin ettiği gibi; pan flüt, frigya mitolojisi'nde pan'ın icat ettiği ve elinden hiç düşürmediği alet olarak geçer.
efsaneye göre pan, syrinx isimli güzel bir periye aşık olur ama peri, pan'dan kaçarak kendini su kamışına çevirir. bundan dolayı pan, güzel periye duyduğu aşk nedeniyle bu kamışlardan biraz keser ve pan flütü yapar.
detaylı bilgi için:
kaynak 1 kaynak 2
kaynaklarda, ürkütücü görüntüsüne rağmen kırlarda dolaşıp flüt çalan sevimli bir yaratık olarak anlatılır.
pan'ın labirenti filminden pan karakteri:

karadereli panda'nın da tahmin ettiği gibi; pan flüt, frigya mitolojisi'nde pan'ın icat ettiği ve elinden hiç düşürmediği alet olarak geçer.
efsaneye göre pan, syrinx isimli güzel bir periye aşık olur ama peri, pan'dan kaçarak kendini su kamışına çevirir. bundan dolayı pan, güzel periye duyduğu aşk nedeniyle bu kamışlardan biraz keser ve pan flütü yapar.
detaylı bilgi için:
kaynak 1 kaynak 2
devamını gör...
mr lobster
devamını gör...