#1120199 cevap verme olayını pek sevmemekle birlikte cevap verme gerekliliği doğmuş gibi.

okuyorum ardaşlar. bizzat kendim ilkokul 2 olmadığımdan hızlı okuyorum. bazı kişileri* okumadanda beğendiğim oluyor. o mevzu başka ama zaten özelden o kişilere bu durumu mesajla bildiriyorum. nadir kişiler az kişiler öz kişiler. ama özellikle yeni tanıştığım biriyse okumadan beğenmiyorum.

yani bunu bile açıklatıyorsunuz pes. neyse efem kusura bakmayınız bir daha olmaz. hee yine de teşekkürler. sevgiler...
devamını gör...

ve nihayet kafa sözlük logosundaki kafanın gittiği yeri görmüş olduk. çöpe gidiyormuş lan!

keşke buranın kolektif bir bilgi, görüş ve deneyim hazinesi olduğunu belirtmek adına diğer kafaların yanına, koca bir kafa yığınına gitseymiş. hani böyle çöp yığını sembolizeleri olur ya, onun gibi. pek betimleyemedim ama anladınız siz.
devamını gör...

rekabete gelememek. yarışta hissedince vazgeçmek. az biraz hırs olmaması. münzevi bir hayat. özüme karşı çok eleştirel olmam...
birden fazla oldu ama insandır beşer kuldur şaşar.
devamını gör...

her kadında farklı şekilde seyreden bir süreç. kimisi prensesler gibi bir hamilelik geçirirken, kimisi yataktan çıkamıyor. bedenin, ruh halin, ilgi alanların gibi bir çok şey değişiyor hayatında.

gerçek hayatta öyle instamom tayfanın anlattığı gibi olmuyor bazı şeyler. 'bebeğimi kucağıma aldığım o an anneliğin muhteşem bir duygu olduğunu anladım' yazmış birisi. o an nasıl anlayabilmiş o duyguyu bana mantıklı gelmiyor. benim o an hissettiklerim korku, heyecan, bir yandan canın yanıyor, yeni bir sürece başlamanın getirdiği belirsizlik vs. bence 'anneliğin muhteşem bir duygu olduğunu' anlamak zamanla olan bir şey. bebek büyüdükçe, iletişim kurdukça o bağ daha da kuvvetleniyor ve o zaman hissedebiliyorsun o duyguyu.

bir de 'bir gülüşüyle tüm yorgunluğum geçiyor' diyenler var. yok öyle bir şey. tamam bebek gülüşü güzel ama yorgunluk baki, geçmiyor. instamomların hamileleri kandırmasına son!
devamını gör...

her şeyin alternatifinin evde yapılabileceğini gösteren youtube kanalı. kanalın sahibi eser abinin izleyicilerinden gelen önerileri dikkate alması ve tariflerin aslına uygun olması için ciddiyetle araştırma ve deneme yapması* muhtemelen bu kadar takdir görmesinde etkili olmuştur. yemek yapmayı ve yeni şeyler denemeyi gerçekten seviyor olsa gerek.
devamını gör...

iki ters yönde ikisi de işyerine yaklaşık bes yuz metre mesafede otopark vardı. ben bir gün diğer tarafta isim olduğundan arabayı ikinciye park ettim . arkadaşımla işten çıktık. her zaman park ettigim bir nolu otoparka gittik eee araba yok. keşke burda bitse. on dakika görevliyle aradıktan sonra malligim aklıma geldi. dedim ki arkadaşa bende hata ,sen burda dur ben alayım seni burdan ama şu çantami al yuk etmeyeyim. salak değiliz heralde aldım tabi anahtarı içinden cebime attim. öbür otoparka gittim. agzimi burnunu kırayim ki eve girerken kullandığım sensör anahtarını almışım. geri döndüm. anahtarı aldım bir daha yürüdüm. mutlu son. ağlıyorum ama mutluluktan, hayır sinirden yok yaa baya salakliktan .
devamını gör...

“asiye, ben seninle karşılaşacağımı bilseydim, başka türlü yetiştirirdim kendimi.” **
devamını gör...

serbest düşen cisimlerin,hafif veya ağır olsunlar,aynı sabit ivmeye sahip olacaklarını ve tamamen düzgün yatay bir yüzeyde hareket eden
cisimlerin hızlanmayacağını veya yavaşlamayacağını söylemiştir.
devamını gör...

felsefede, dinde, ahlakta ya da politikada iki kere iki beş edebilirdi ama iş bir top ya da uçağın yapımına geldiğinde iki kere iki dört etmek zorundaydı.
george orwell 1984
devamını gör...

1939 yılında italya tarafından işgal edilmiş ülke. arnavutluk 1925 yılında italya ile hem ekonomik ve askeri alanda sıkı ilişkiye girmişti, hatta öyle ki ordunun eğitimi ve yönetiminde italyan subaylar yer alıyordu. italya arnavutluk'u mare nostrum, yani italya'nın akdeniz üzerinde etkisini arttırmaya çalıştığı yayılmacı dış politikası doğrultusunda italya arnavutluk'u barışçıl yollarla italya'nın bir sömürgeye çevirmek istiyordu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

italya'nın arnavutluk üzerine hak iddiasını venedik cumhuriyeti üzerinden ve iki toplumun ırksal yakınlıklarından hak iddia ediyordu. arnavutluk görüldüğü üzere yunanistan'nın işgali için bir basamak noktası olarak ve italya adriyatik denizinde güçleneceği için arnavutluk'ın bir şekilde alınması önemliydi.

1939 yılında italya arnavutluk kralı zog'a arnavutluk'ta italya'ya bağlı olmasını teklif ettiler ve karşılığında para teklif ettiler. kral bu teklifi reddetti ve bu ültimatomu halktan saklamaya çalıştılar. ancak bu sırada arnavutluk hükümeti dağılmıştı. kral savumayı dağlarda yürütmeyi planlamıştı ancak italya arnavutluk'a karşı rahatça sabotaj girişimlerinde bulunmuştu. italya arnavutluk topçularını etkisizleştirmiş ve mühimmat depoları sabote edilmişti. bu yüzden direniş sadece yerel gruplara kalmıştı onlar ise başarısız olmuştu. kral ise yunanistan'a kaçmıştı.

işgalden sonra arnavutluk'ta kukla bir hükümet kurulmuştu. italya yugoslavya'yı işgal ettikten sonra kukla hükümetin sınırları genişlemişti. bu kukla hükümet bölgede ayrıca sırpları ve yahudileri katletmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

işgale ve kukla hükümete karşı, komünist enver hoxha liderliğinde direnilmeye çalışmıştır. savaş bitince ise iktidarı komünistler almıştır.

(bkz: enver hoxha)
(bkz: ahmet zogu)
devamını gör...

(bkz: ben siyasetle ilgilenmem)
(bkz: akpli değilim ama)

ilgilenmiyorsan yazma güzel kardeşim. zorla mı yazdırıyorlar?
devamını gör...

avatar: the last airbender

daha iyisi yok. asla da olamaz. konu tartışmaya kapalı.
devamını gör...

en ufak hatalarinda anında insanları çıkarıyorum hayatımdan.

bi anlasam bi dinlesem belki hayatimda insan kalacak ama yok illa tek tabanca takılacagim.

hata mi yaptı? canımı mı sıktı? üzdü ve değer mi vermedi? sinan çetin misali kapatıyorum kapıları yüzlerine. mal gibi kalıyorlar öyle.

sonra yapayalnız kalıyorum tabi. insanların yüzüne kapattığım kapiyi açıyorum ve zile basıp kaçıyorum bazen, bazen ise kapiyi çalıp kendimi içeri buyur ediyorum falan. anlayacaginiz yalnızlık zor iş. hayatımda insan barındırmayı öğrenmem lazım.
devamını gör...

ekşi sözlükte 2013 ten beri yazan bir yazarım. çoğu haberi ilk orda görmüşümdür. darbenin ayrıntılarını ordan takip etmişimdir. haberlerde daha darbenin d si konuşulmazken ekşide askeri mudahalenin nerelerde olduğu haberini almıştım. bu anlamda ekşi çok güzel bir yer. lakin gelelim kötü kısma.
herhangi bir konuda bir fikir belirt direkt biri küfürlü bir mesajla yeşillendirir.
kitaplardan alıntı yapıp kaynak belirtirsin yine küfür yersin. ekşi öyle bir hale geldi ne yazık ki.
kafa sözlük daha bir bebek. ve biz bu bebeğin en tatlı hallerine tanıklık ediyoruz. burasının kullanıcı sayısı artınca yavaş yavaş ekşiye donecektir. bunun sebebi toplun böyle olması.
devamını gör...

sen yapıncaya kadar aynı işi birileri yapar ,sen
son anda yapacağın için onlarınn eksiklerini görür ve daha iyisini yaparsın.
devamını gör...

levent gültekin kesinlikle çok doğru bir isim, başlangıç için, bende bir tanımımda kendisini konuk olarak önermiştim, ve geri çevirmeyeceğini düşünmüştüm,

büyük bir heyecanla açtığım yayın,
yoldaş benjaminin düşük ve cansız sesi, tonlamasız okuduğu cümleleriyle beni çok şaşırttı, sanırım çok heyecanlı olduğu için, sesi çıkamadı.. levent bey in şaşkınlığını hissettim sanki, yoldaş bir soru soruyor ve o kadar düz okuyorki, cümle bittimi diye bir süre beklemek durumunda kaldı her soruda, levent bey in programlarını izlerim, videolarını izlerim, yazılarını okurum, biraz hayal kırıklığı yaşadı, üzgünüm ama bende hayal kırıklığı yaşadım, ordan konuşması kolay diyebilirsiniz ama, kafa sözlüğü okuyup okumadığı bile sorulmadı, adam belki bakmıştır, fikri sorulmadı, diğer sözlükten bahsedildiğine de inanamıyorum, amatörlük tamamda, ya insan biraz özenir, çalışır, hazırlanır, o en sondaki tokat gibi "hoşçakal" ı duydum zaten, yok artık dedim, kovsaydınız adamı, belkide benim beklentim yüksekti bilmiyorum ama, akıcı da değildi, tutuk tutuk, sorulan sorular fena değildi ama donuk bir sohbetti, ben buna amatör diyemem, ruhsuzdu.
devamını gör...

aşk kadınları güzelleştirir..
devamını gör...

kafa sözlük yazarlarının katılıp acayip zevk alacağı aktivite. yönetim ile kamp programını ayarlıyoruz. her şey belli olunca yoldaş gece 3'te duyurusunu yapacak. kamp yeri olarak bana yakın olduğundan fethiye kabak koyu olacak. hayırlı kamplar olsun.
devamını gör...

küçük çocukların acımasızlığını önleyemediğimiz için, önlemek istemediğimiz için ve hatta cesaretlendirdiğimiz için hasta zihniyetli yetişkinlerle doldurmaya devam ediyoruz dünyayı. kosinski’nin “ boyalı kuş” kitabına adını veren küçük hikaye şöyle idi:

küçük çocuklar bir kuşu alıp farklı renklere boyayıp sürünün içine geri gönderdiklerinde sürü kuşu yabancı ve düşman görüp onu gagalayarak öldürürlermiş. farklı olana nefret bilgisinin çocuklarda bu kadar erken başlamasının nedeni belki de evrensel bir kötülük anlayışının genetik kodlarımıza işlenmiş olmasındandır. yabancı olan, farklı olan düşmandır bize göre. onlardan yeni şeyler öğrenebileceğimiz gerçeği çok da gerçekçi gelmez bize nedense.

ilkokul zamanlarımda bir arkadaşım, nedensiz ve zamansız bir cömertlikle bana kemik bir sapan hediye etmişti. ben de heyecanla eve gidip anneme gösterdim ama annem benim heyecanımı paylaşmak şöyle dursun, sinirlendi ve sapanı elimden aldı ve bir daha o sapanı göremedim. eğer o sapan bende kalsaydı belki kuş vurmayacaktım ama bilinçaltımda öldürme dürtüsü büyütecekti. beni saldırgan bir yetişkin olmaktan kurtardığı için anneme ne kadar teşekkür etsem azdır. herkes aynı bilinçle hareket etse, en azından dünyayı katlanılabilir bir yer haline getirebiliriz belki.

içimizdeki şiddet dürtüsünü çoğaltan bir diğer nokta da tüketim manyaklığımız. ihtiyaç duymasak da almaktan kendimizi alamadığımız onca saçma sapan nesne ve onlarla olan ilişkimizin sahiplik ilişkisinden aitlik ilişkisine evrilmesi. tüketme güdüsü öyle bir ele geçiriyor ki bizi sahip olmak için gözümüzü karartıp her şeyi yok edebilecek raddeye geliyoruz. ya benim olmalı bir şey, ya da var oluşuna bir son vermeliyim. saçmalık her yanımızı sarmışken direnebildiğimiz kadar direniyoruz yaşamın ahenkli işkencelerine.

velhasılı, bu kitap yukarıda anlattıklarımı ya da başka şeyleri hikaye ediyor. bence okumalısınız ya da siz bilirsiniz.
devamını gör...

baş karakteri edmond dantes'in suçsuz yere hapse atılmasından sonra intikamını anlatan bir roman. hasan ali yücel klasikler dizisinden iki cildi yaklaşık 1500 sayfa civarında tutmaktadır.
--! spoiler !--

sevdiği kadın mercedes'i edmond'a kaptıran fernand ile çok istediği gemi kaptanlık rütbesini edmond'a kaptıran danglars birlik olup edmond'un bonaparte adına ajanlık yaptığı ile ilgili bir ihbar mektubu oluşturmuşlardır. zamanının fransa'sını bir kral louis bir bonaparte yönettiği için o zamanlar bonaparte'ci olmak şimdi fetöcü olmak gibidir. bunun üzerine edmond hapse atılır. aslına bakılacak olursa edmond gerçekten de ajanlıkla suçlanabilecek bir şey yapmıştır. gemi kaptanı ölünce komutayı ele alan edmond, ölen kaptanın son isteği olarak elbe adasına çıkar ve orada napolèon bonaparte'den bir mektup alır. bunu nuvardiye diye okunan ama yazılışını unuttuğum, bonaparte'nin darbesini örgütleyecek liderlerden birine iletecektir. ihbar mektubunda da bundan bahsedilir. şimdi edmond suçsuz mudur? bence hayır. bu isteğini sadece kaptanın ölüm dileği olduğu için yerine getirdiğini biz karakterin beynini okuyabildiğimiz için bilsek de yetkililerin böyle düşünmemesi oldukça normal. yine de edmond kendi açısından suçsuzdur ve yıllar boyu hapse düşer.

hapiste deli faria adlı bir rahiple tanışır. hapisten kaçıp bu rahibin hazinesine ulaşır ve monte kristo kontu olarak intikamını alır.

--! spoiler !--

kitap temelinde intikam hissini anlatmaktadır. güzel işlemiştir. olay örgüsü hayatımda gördüğüm en ilginç olay örgülerinden birisidir. buna rağmen karakterler ya iyi ya kötü olacak şekilde yazılmıştır. bu yüzden kitap birazcık çocuk kitabı gibi hissettirmektedir. kötüler genelde kötülük yaparlar, hisleri asla iyi olmaz ve yaptıkları işleri kendilerince haklı göstermezler. kötüler yaptıklarını kötülükten yaparlar. iyiler de aksine çok iyidir. bu açılardan keşke daha gerçekçi bir şekilde yazılsaydı diye düşündüğüm bir kitap olmuştur.

edit: yazım hataları
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim