geceye bir şiir bırak
bir gün gelecek, oh diyecek insanoğlu:
silahları bırakın, artık ihtiyaç kalmadı!
güzel yıllar gelecek birbiri ardınca.
çıkaracaklar depodan silahları bir gün,
bakacaklar ki paslanmış hepsi.
bertolt brecht
silahları bırakın, artık ihtiyaç kalmadı!
güzel yıllar gelecek birbiri ardınca.
çıkaracaklar depodan silahları bir gün,
bakacaklar ki paslanmış hepsi.
bertolt brecht
devamını gör...
dinozorların hiç jurassic park izleyememiş olması
asıl dram süngerlerin hiç sünger bob izleyememiş olmalarıdır ve de yengeçlerin hiç yengeç burger yememiş olmaları.*
devamını gör...
90'larda çocuk olmak
tsubasanın attığı bir şutun 2 bölüm boyunca rakip kaleye ulaşmasını beklemekle eş anlamlıdır bir yerde. ayrıca bu çocukluk yılları he man, şeker kız candy ve sailor moon gibi enteresan başyapıtları da kapsar.
ayrıca (bkz: sanal bebek)
ayrıca (bkz: sanal bebek)
devamını gör...
silahlı fotoğraf paylaşan din kültürü öğretmeni
2023'te seçim kaybedilirse elinde silahla böyle insanlar sokaklara dökülür mü diye sorgulatmıştır.
devamını gör...
okuyana kahkaha attıracak komik espriler
çok ince ve hassas esprilerdir. bu esprileri yapmak her babayiğidin harcı değildir.
şimdi size babayiğit olduğumu ve çok ince espri yapmanın şahsımın harcı olduğunu ispatlamak adına, bir espri patlatacağım. fakat espriyi kendim oluşturacağım. yani başka espri değil de, kendi kafamdan uydurduğum bir espri yapacağım.
ilk önce kahkaha attıracak bir espri üretmek için, ne lazım, çok da bilinmeyen bir şey veya bir kişi lazım. yani esprilerde kullanılacağını tahmin etmeyeceğiniz herhangi biri. mesela, eyşan olsun. hani ezel dizisindeki olan eyşan. herhalde eyşanla ilgili komik bir espri duymamışsınızdır. sadece caps görmüşsünüzdür. şimdi efendiler,
eyşanla ilgili ne espri yapılabilir? düşündüm, düşündüm ve buldum.
öncelikle sizlere bu komik espriyi takdim etmekten onur ve gurur duyduğumu belirtmek isterim. çok düşündüm, bunun için farklı farklı yabancı ansiklopediler okudum ve sonunda hazırım.
-eyşan!
eyşan: efendim?
-sana demedim, şan'a dedim.
hani, ey şan! diye.
ahahahahaha....oglum ya..yapmayın lan böyle şeyler. yüreğime iniyordu az daha..
şimdi size babayiğit olduğumu ve çok ince espri yapmanın şahsımın harcı olduğunu ispatlamak adına, bir espri patlatacağım. fakat espriyi kendim oluşturacağım. yani başka espri değil de, kendi kafamdan uydurduğum bir espri yapacağım.
ilk önce kahkaha attıracak bir espri üretmek için, ne lazım, çok da bilinmeyen bir şey veya bir kişi lazım. yani esprilerde kullanılacağını tahmin etmeyeceğiniz herhangi biri. mesela, eyşan olsun. hani ezel dizisindeki olan eyşan. herhalde eyşanla ilgili komik bir espri duymamışsınızdır. sadece caps görmüşsünüzdür. şimdi efendiler,
eyşanla ilgili ne espri yapılabilir? düşündüm, düşündüm ve buldum.
öncelikle sizlere bu komik espriyi takdim etmekten onur ve gurur duyduğumu belirtmek isterim. çok düşündüm, bunun için farklı farklı yabancı ansiklopediler okudum ve sonunda hazırım.
-eyşan!
eyşan: efendim?
-sana demedim, şan'a dedim.
hani, ey şan! diye.
ahahahahaha....oglum ya..yapmayın lan böyle şeyler. yüreğime iniyordu az daha..
devamını gör...
türkan şoray
yeşilçam'ın gerçekten sultanı olan oyuncu. özellikle anadolu kadını rollerinin hakkını sonuna kadar vermiştir.
devamını gör...
yazarların en köylü özelliği
milletin efendisiyim demek istediğim başlıktır.
devamını gör...
tanrıça günlüğü
natsuo kirino kitabıdır.
kadınla erkek arasında her dönemde, her çağda, zamanın her diliminde, dünyanın her bir köşesinde büyük farklılıklar olmuştur ve olmaya devam etmektedir. bu farklılıklar hep erkek cinsinin lehine işlemektedir. ancak insanlar arasında sürekliliği hiç kesintiye uğramayan bu cinsiyetçi yaklaşımlar bir sona erer mi ermez mi diye düşünürken tanrılar ve tanrıçalar arasında da böyle cinsiyet ayrımcılığını göğe çıkaran yaklaşımlar olduğunu öğrenince umudum biraz kırılmadı desem yalan olur.
gözyaşı şeklinde bir ada düşünün. adanın içinde sürüp giden yaşamı. ama bu sıradan bir yaşam değil. kadınların mitolojik bir dünyada olsalar bile akıl almaz bir şekilde, sanki yüceltiliyormuş gibi gösterilip aşağılandığı bir yaşam.
kahinlik sırası bekleyen bir kız ve onun me olacağını bile bilemen kız kardeşinin yer altındaki kapkara dünyaya uzanan, ölülerle kol kola gezen, hapşırdığında bile yeni tanrılar ortaya çıkan büyük tanrılara şaşkınlıkla bakan hikayesi.
ne olursa olsun, kadın bir şekilde bedel ödemekle yükümlü. japon mitolojisine dokunarak bizi çağdaş dünyanın haksızlıklarına taşıyan bu roman tam da şu dönemde okunmalı.
kadınla erkek arasında her dönemde, her çağda, zamanın her diliminde, dünyanın her bir köşesinde büyük farklılıklar olmuştur ve olmaya devam etmektedir. bu farklılıklar hep erkek cinsinin lehine işlemektedir. ancak insanlar arasında sürekliliği hiç kesintiye uğramayan bu cinsiyetçi yaklaşımlar bir sona erer mi ermez mi diye düşünürken tanrılar ve tanrıçalar arasında da böyle cinsiyet ayrımcılığını göğe çıkaran yaklaşımlar olduğunu öğrenince umudum biraz kırılmadı desem yalan olur.
gözyaşı şeklinde bir ada düşünün. adanın içinde sürüp giden yaşamı. ama bu sıradan bir yaşam değil. kadınların mitolojik bir dünyada olsalar bile akıl almaz bir şekilde, sanki yüceltiliyormuş gibi gösterilip aşağılandığı bir yaşam.
kahinlik sırası bekleyen bir kız ve onun me olacağını bile bilemen kız kardeşinin yer altındaki kapkara dünyaya uzanan, ölülerle kol kola gezen, hapşırdığında bile yeni tanrılar ortaya çıkan büyük tanrılara şaşkınlıkla bakan hikayesi.
ne olursa olsun, kadın bir şekilde bedel ödemekle yükümlü. japon mitolojisine dokunarak bizi çağdaş dünyanın haksızlıklarına taşıyan bu roman tam da şu dönemde okunmalı.
devamını gör...
havasında değilse telefonuna bakmayan şahsiyet
telefonla konuşmayı sevmeyen mecburi durumlarda katlanmak zorunda olan insandır. ayrıca iş ile alakalı durumlarda ve arkadaşlık ilişkilerimde problem yaşıyorum bazı zamanlar. belli bir kesim ise alıştı. yaşam şekli haline geldiğini düşünüyorum.
devamını gör...
silah sıkarak yeni yıla girmek
magandalıktır.. neşeyle balkondan havaifişekleri izleyen çocukların koşarak içeri girmesine sebep olur.
devamını gör...
siyah bez örtülü küp şeklinde binaya tapmak
#702426 bunun aşağılamakla ilgisi yok, objektif bakıldığında mantıklı bir soru. putlara karşı olan, onları yıkan bir peygamberin yaydığı din var ama her sene insanlar bir yapının etrafında dolanıyor, dualar ediyor. şimdi bu sembolik olsa da bir nesne değil mi? ben müslümanken de neden böyle bir şey islamın şartları arasında diye düşünürdüm. paran yoksa gitme deniyor ama eline net miktar geçtiği an bununla mükellef oluyorsun. asgari şartları sağlayan herkes gitmeye yeltenmeli yani, farz değil sünnet olsa bir nevi anlayabilirim sembolik olmasını.
islam öncesi arabistan’da, en önemli geçim kaynağı ticaret idi. ticarî hayatın geliştiği en önemli şehirlerden birisi de mekke idi. çünkü mekke, tarım ve hayvancılığa elverişli olmadığı için insanlar ticarete yönelmiştir. kâbe’nin orada oluşu da mekke’de ticaretin gelişmesine
büyük katkı sağlamıştır. çünkü insanlar, araplar arasında savaşların yapılmadığı barış aylarında kâbe’yi ziyarete gidip, hem hac hem de ticarî alış-verişte bulunuyorlardı.
burası zaten islam öncesinde de önemli bir ticaret kaynağıymış. sadece el değiştirmiş, değiştirebilir bunda hiç problem yok ama eğer sen putlara karşıysan bu çelişkili bir durum oluyor. suudi arabistan her yıl milyarlarca dolar* gelir elde ediyor, petrolün yanında bu miktar az olsa da bir gün petrol azaldığında kolay kolay batmayacaklar sonuç olarak.
düzenleme: ne düşmanlığımız kaldı ne provokatifliğimiz*. sadece basit bir soru sordum kabeye gitmeyin demedim, ad hominem ya da alakasızca karşılaştırma yapmak yerine bu durumla ilgili mantıklı bir sebep öne sürerseniz daha çözümleyici olur. mantıklı bulursam hak veririm daha verimli bir tartışma olmuş olur.
islam öncesi arabistan’da, en önemli geçim kaynağı ticaret idi. ticarî hayatın geliştiği en önemli şehirlerden birisi de mekke idi. çünkü mekke, tarım ve hayvancılığa elverişli olmadığı için insanlar ticarete yönelmiştir. kâbe’nin orada oluşu da mekke’de ticaretin gelişmesine
büyük katkı sağlamıştır. çünkü insanlar, araplar arasında savaşların yapılmadığı barış aylarında kâbe’yi ziyarete gidip, hem hac hem de ticarî alış-verişte bulunuyorlardı.
burası zaten islam öncesinde de önemli bir ticaret kaynağıymış. sadece el değiştirmiş, değiştirebilir bunda hiç problem yok ama eğer sen putlara karşıysan bu çelişkili bir durum oluyor. suudi arabistan her yıl milyarlarca dolar* gelir elde ediyor, petrolün yanında bu miktar az olsa da bir gün petrol azaldığında kolay kolay batmayacaklar sonuç olarak.
düzenleme: ne düşmanlığımız kaldı ne provokatifliğimiz*. sadece basit bir soru sordum kabeye gitmeyin demedim, ad hominem ya da alakasızca karşılaştırma yapmak yerine bu durumla ilgili mantıklı bir sebep öne sürerseniz daha çözümleyici olur. mantıklı bulursam hak veririm daha verimli bir tartışma olmuş olur.
devamını gör...
ocağına incir ağacı dikmek
birinin evini barkını dağıtmak ve birinin varlığına ya da saygınlığına zarar vermek gibi anlamlarda kullanılan bir deyimdir. deyimin ortaya çıkışıyla ilgili farklı hikayeler vardır.
incir ağacının kökleri yayılma eğiliminde ve çok güçlü olduğundan, önüne ne çıkarsa parçalar. bir evin yakınına dikilirse evin temellerine zarar verebilir. bu sebeple eskiler bu 'ocağımı incir ağacı diktin' deyimini kullanmıştır.
bir halk hikayesi anlatılır. zalim bir devlet erbabı yaşarmış zamanın birinde.
sarayının bahçesini temizletirken emrindekilere bahçedeki incir ağaçlarını söktürüyormuş. oradan geçen bir derviş derebeyine seslenmiş: "söktürme o ağaçları, birinin ocağına dikmek, hayatını söndürmek istersen lazım olur sana..."
bilinir ki; incir ağacı viraneleri, harabeleri, terk edilmiş evleri, kuytuları pek sever ve oralarda boy sürer. hep fakir fukaranın malına göz diken, zalim bir adama incir ağacıyla zulmünün hatırlatılması bundandır.
bir diğer inanış da; incir ağacından düşenin mutlaka bir yeri kırılır, çünkü incir ağacı cinlerin uğrak yer ve evidir.
farklı bir yorum olarak; incir ağacı kesmek uğursuzluk getirirmiş...
bu sebeple incir ağacı dikildiği yerden asla kesilemezmiş. eğer birisi ocağınıza incir ağacı dikti ise onu kesemeyeceğinize göre artık ocağınızı da yakamazsınız. yani ailenizin, yuvanızın ocağı sönmüş anlamına gelir.
incir ağacının kökleri yayılma eğiliminde ve çok güçlü olduğundan, önüne ne çıkarsa parçalar. bir evin yakınına dikilirse evin temellerine zarar verebilir. bu sebeple eskiler bu 'ocağımı incir ağacı diktin' deyimini kullanmıştır.
bir halk hikayesi anlatılır. zalim bir devlet erbabı yaşarmış zamanın birinde.
sarayının bahçesini temizletirken emrindekilere bahçedeki incir ağaçlarını söktürüyormuş. oradan geçen bir derviş derebeyine seslenmiş: "söktürme o ağaçları, birinin ocağına dikmek, hayatını söndürmek istersen lazım olur sana..."
bilinir ki; incir ağacı viraneleri, harabeleri, terk edilmiş evleri, kuytuları pek sever ve oralarda boy sürer. hep fakir fukaranın malına göz diken, zalim bir adama incir ağacıyla zulmünün hatırlatılması bundandır.
bir diğer inanış da; incir ağacından düşenin mutlaka bir yeri kırılır, çünkü incir ağacı cinlerin uğrak yer ve evidir.
farklı bir yorum olarak; incir ağacı kesmek uğursuzluk getirirmiş...
bu sebeple incir ağacı dikildiği yerden asla kesilemezmiş. eğer birisi ocağınıza incir ağacı dikti ise onu kesemeyeceğinize göre artık ocağınızı da yakamazsınız. yani ailenizin, yuvanızın ocağı sönmüş anlamına gelir.
devamını gör...
flörtün sevgililiğe dönmeme sebepleri
insanların yeni bir insanı tanımaya, anlamaya ve kendisini anlatmaya hevesi kalmayışındandır..
devamını gör...
alkol halka bedava dağıtılmalı
hep hayalini kurmuşumdur. millet bahçelerinde bira çeşmeleri olsa....
hz. uzun adam hayratı: efes.
hz. euroasia dinazoru hayratı: carlsberg*.
hz. soylu soplu hayratı: tuborg.
hz. boynu ince hayratı : kırmızı şarap.
elbette örnekler çoğaltılabilir.. bu proje, hayata geçirilirse türkiye çok daha yaşanılır bir ülke haline gelecektir. insanları kafası açılacak, yaratıcılıkları ön plana çıkacaktır. hatta insanlar artık biraları ile camiye girmeyecek, imamlar sürülmeyecek.....
ayrıca akp üç dönem daha tahtta kalır, net.
hz. uzun adam hayratı: efes.
hz. euroasia dinazoru hayratı: carlsberg*.
hz. soylu soplu hayratı: tuborg.
hz. boynu ince hayratı : kırmızı şarap.
elbette örnekler çoğaltılabilir.. bu proje, hayata geçirilirse türkiye çok daha yaşanılır bir ülke haline gelecektir. insanları kafası açılacak, yaratıcılıkları ön plana çıkacaktır. hatta insanlar artık biraları ile camiye girmeyecek, imamlar sürülmeyecek.....
ayrıca akp üç dönem daha tahtta kalır, net.
devamını gör...
corona biterken sözlüğün entübe olması
parti propagandacılarının, siyasal islamcıların ve ülkcülerin akın akın gelmesi ve açtıkları başlıklar sayesinde sözlüğün nefes alamama durumudur.
devamını gör...
kenan komutan
savaşın en heyecanlı anlarında bile fatih’ten kalan yarım şişeyi ziyan etmeyen şahıs.
devamını gör...
gayret et güzelim
bu grubu bana tanıtan arkadaşıma sonsuz şükranlarımı iletiyorum. ha gayret güzelim.
devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
hiçlikte dans ederek oradan oraya savrulayım o zaman ben.*
devamını gör...