toplulukların sosyal yapılarını, manevî değerlerini ve kültürel kurum yapılarını karşılaştırmalı olarak inceleyen bir disiplindir. diğer ismi ise kültürel antropolojidir.
devamını gör...

zorunluluktur.

madem her şeyi dolara endekslediniz, yazarları da enflasyona ezdirmeyin. misal 1 karma puan getiren etkileşim yeni yıldan itibaren 3 puan getirsin.
devamını gör...

hep bir sonraki skoru yakalamaya çalışarak geride kalacağım korkusu sardı.

şu azimli arkadaşlar biraz motivasyon çalışması yapsın bizim gibi garip kuşlara.*
devamını gör...

zamanın gerisinde geçen türk filmlerinde görebileceğimiz taşıt. bazen hollywood filmlerinde de boy gösterir. amerikalı'dan ziyade şoförleri meksikalı'dır.
devamını gör...

(bkz: bibliyografya) ile ilgili olan anlamında, bibliyografya sözcüğünün sıfatı, sıfat olma hali.

örnek cümle: "bu bibliyografik eserlerin hiçbiri ne yazık ki bize aradığımız bilgiyi vermemektedir."

(neden olumsuz anlamlı bir cümle kurduysam. içime sinmedi, bir de olumlu cümle kuralım.)

örnek cümle: "kütüphanemiz, yüzlerce yıl öncesinden kalan, son derece önemli bibliyografik eserlere sahip olmasıyla ünlüdür."
devamını gör...

sıkıldım.
devamını gör...

karşı cins anlamında düşünecek olursam benim için ilk tercih bir kafe olmazdı. yürünebilecek, gezilebilecek, sürekli göz teması kurmak zorunda bırakmayacak, geçilen yerlerden de konuya dahil edilebilecek unsurların olduğu, yerine göre oturmaya imkan tanıyacak, bir yer olurdu. bu şekilde tarafların kendini daha iyi ifade edebileceğini düşünüyorum.
t: buluşulacak kişiye göre değişebilir sorunsal.
devamını gör...

bir lol ukdesidir.
islamcı ve milliyetçi yazar abdürrahim karakoç'un mihriban şiirinin dizelerinden ve solcu halk ozanı musa eroğlu'nun bağlamasından dökülen, aşkın halk edebiyatındaki en güçlü tariflerinden biri olan mısradır. kanımca aşkın ve sevginin bu halkın çocuklarının gözünde siyasi kavgaların çok daha üstünde anlam taşıdığına dair ince bir sitemdir.
devamını gör...

“insan, kendisiyle karşılaşmadıkça, kendisine yönelmedikçe, kendini pek iyi hissetmez; ruhsal sıkıntılarla yüz yüze gelmedikçe, kendi yüzeyinde kalır; kendisiyle çarpıştığı anda, darbeden hemen sonra, huzur verici yararlı bir izlenim edinir” diyor ‘insan ruhuna yöneliş’ kitabında carl gustav jung.

başkalarında yaşamak insanın kendinde olmamak için bulduğu modern bir çare... hep başkalarına bakmak, onların hayatına ilişik olmak, onların konuştuklarında oyalanmak, onların gündemiyle yaşamak, onlarda bir karşılık bulmaya çalışmak... kendimize, kendimizden uzakta bir hayat kurabilmek için ne çok şey yapıyor, ne çok çabalıyoruz. kargaşanın içinde yara almamak, sağlam kalabilmek için yapıyoruz bütün bunları belki de. öyle olmuyor ama; daha kırılgan yapıyor böyle şeyler bizi. yarayı nereden aldığımızı bilemediğimiz için durduramıyoruz bu derin, kangrene dönüşmesi muhtemel kanamayı.
devamını gör...

orta doğuda sıradan bir günde, sıradan bir eylemde bulunan hastadır.
beylikdüzünde bir hastanede, onlarca insanın ve çocuğunun gözünün önünde olay çıkartabilen bir varlıktır.
insanlar senin selamını almaya mecbur mu kardeşim?

devamını gör...

bolivyalı şair pedro shimose tarafından yazılmış şiir. şiirin orijinal ismi epigrama ve şairin quiero escribir, pero me sale espuma isimli şiir koleksiyonunda yer alıyor.* şiir dilimize ülkü tamer tarafından kazandırılmıştır ve yky tarafından basılmış olan çağdaş latin amerika şiir antolojisi'nin 299. sayfasında bir küçük burjuvanın süperakademikrealistik şiiri ismi ile çevirisi bulunuyor. bu bölümde aynı zamanda shimose'un bir kaç şiirine daha yer vermiştir ülkü tamer.*


ülkü tamer çevirisi ile:

genç kadınları kültürümüzle etkiledikten sonra,
vesta kızlarına ve utangaç rahibelere saldırdıktan sonra,
leylakları yaktıktan, bulutları gömdükten,
tapınakları ateşe verdikten sonra,
kutsal inekleri boğazladıktan, tanrıları öldürdükten sonra,
güle ve isveç kralı gustave'a sövüp saydıktan sonra,
müzeleri havaya uçurduktan, mezarlıklarda dans ettikten sonra,
ün peşinde koştuktan ve o kadınla yattığımızı düşledikten sonra,
ejderhalarla, imparatorluklarla, devlerle savaştıktan sonra,
gazetelere geçsin diye adımız, yalvar yakar olduktan sonra,
piramitleri yıkmak için sabah karanlığı toplantılar yaptıktan sonra,
elimize ne geçti?

akademide bir koltuk,
bir de çek defteri.





orijinal dilinde:

después de impresionar a las muchachas con nuestro ingenio;
después de quemar lirios, enterrar nubes e incendiar templos;
después de degollar vacas sagradas y asesinar dioses;
después de escribir sin mayúsculas y sin signos de puntuación;

después de dinamitar museos y bailar en los cementerios;
después de perseguir la gloria y soñar que nos acostamos con ella;
después de pelear con dragones, imperios y quimeras;
de gemir porque publiquen nuestro nombre en los periódicos
y de reunirnos por la madrugada para derribar pirámides,
¿qué nos queda?

un sillón en la academia
y una chequera.

devamını gör...

çocukluk,ergenlik dönemim böyle geçti.hep yaşıtlarımdan daha kiloluydum ve bu da beni hep mutsuz biri yapıyordu.zorbalığa çok maruz kaldım.bir sürü lakabım vardı,açlıktan ağlayarak uyuduğum geceler,kendime hep sinir oluşum neden böyleyim diye.ama büyüyünce anladım ki önemli olan insanın kendisini beğenmesiymiş.kendimi beğenip,sevmeye başladığım gün kilo verme sürecim de başladı beraberinde.artık özgür hissediyorum ama zayıf olduğum için değil kendimi kabul etmeyi öğrendiğim için.ben kusurlarımla kusursuzum.
devamını gör...

sevgili muazzez ilmiye çığ, sümer yaratılış efsanesinin yazılı olduğu tablet hakkında şunları söyler. " insanın yaratılışına ait efsane 150 satır kadardır. dört parçaya ayrılan tablet birleştirilerek bir metin meydana getirilmiştir."

sümer tanrıları çok tembelmiş efendim. o kadar tembellermiş ki kendi yemeklerini bile hazırlamakta güçlük çekiyorlarmış. sızlanıp duruyorlarmış. bilgelik tanrısı da duymamış onları. bir gün tanrılar, tanrıçalar toplanıp bir fikir atmışlar ortaya. nammu'ya başvurmaya karar vermişler. (nammu, evrende ilk olandır. ilk tanrıçadır. ilk tanrılar kendinden oluşmuştur. gök ve yeri doğurmuştur. kendisi uçsuz bucaksız sudur.)

tanrılara yardımcı olmak isteyen nammu, uyuyan oğlunu uyandırır. bilgelik tanrısına, diğer tanrıların üzgün olduklarından, ihtiyaçlarını karşılayamadıklarından bahsederek onlara yardımcı olmasını söyler.
bilgelik tanrısı tabii ki annesini kırmayacaktır. ve ona, anacığım bir çamur al eline, şu uçurumdan. narin güzelim ellerinle bir şekil ver der.
yalnız sümer tanrılarına da bakın. hadi diğer tanrılar tembel, sen bilgelik tanrısısın, ulu nammu'nun oğlusun, sana ne oldu da hemen kaytarmaya bakıp anneye yüklüyorsun bu işi. her neyse efendim, ana yüreği bu dayanmaz, yine erkek evladına bir kıyak geçer. çamuru eline alıp altı tane insan yapar. ve kendi nefesinden üfleyerek onlara can verir.

bir gün, tanrı enki (bilgelik tanrısı) ve nammu bir şölende epey içerler. enki, kafasının güzelliğinden mi yoksa tembelliğinden utanmasından mıdır bilinmez, annesine yardım etmek ister. çamurdan insanlar yapmaya başlar. ama vücutları orantısız ve bozuk yapar. bazıları konuşamaz, yürüyemez. bu kısım itibariyle grek mitolojisine benzer. orada da prometheus içtikten sonra insanları bozuk yapmaya başlar. her neyse insanları düzgün yapamadığı için annesinin gazabına uğrar, insanın koruyucusu enki.
her nedense iki büyük mitolojide de insanların koruyucusu lanetlenmiştir efendim.
devamını gör...

azıcık siyaset takip edenlerin tahmin ettiği olayların isim ve yer verilerek açıklanması, azıcık akpseverlerin canlı yayında kızıldenizi ikiye bölse inanmayacakları konuşmalardır.
devamını gör...

her maddede kendine özel olarak bulunan frekans. çok ilginç bir prensip te oluşturuyor.
tesla bu rezonans prensibinden faydalanarak deprem yapılabileceğini kanıtlayan ilk insan olmuş. ben zamanında deprem makinesi yapılamayacağını düşünüyordum. tesla beni döt etti. ancak zihnimi bir alfaya dönüştürdü.
oha! ne kadar cahilmişiz!

düzenleme :

meşhur bir örnek :

devamını gör...

o yazar ki üzer, kırar, derbeder eder.
aman yok be pişman olmuş demek napsın vazgeçsin. ömrünün sonuna kadar beni mi takip edecek garip. *
devamını gör...

"senin huzursuzluğun başkalarıyla değil, kendi kendinle bağdaşamadığın içindir" demişliği vardır.

taaa oralardan ince görmüştür ben de dahil çoğu insanı.
devamını gör...

muz vallaha da muz billaha da muz benim için aşırı kıymetliydi çocukluğumun ve hatta biraz da ergenliğe doğru kıymetli meyveydi alamazdık temel ihtiyaçları zor alan annemden bir de onu istemek aşırı lükstü yiyenlere bakardım uzaktan biraz buruk meyvedir benim için alır dağıtırım hatta ama o vakitlerdeki gibi kıymetli gelmiyor şimdi evde kilolarca var ama yemiyorum kıymeti kalmadı
devamını gör...

bir diplomasi terimidir. istenmeyen adam anlamına gelir. devletlerin, ülkelerindeki hoşlanmadıkları ve kovamadıkları yabancı misyon temsilcilerine karşı uyguladıkları tavırdır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim