canımızın hiç kıymeti yok bu ülkede bir kez daha emin oldum artık,sadece yazıklar olsun diyebiliyorum.
devamını gör...

seni tanımamaları. konuşmak istemediğin insanlarla konuşmam. bir de buna gözlük şapka eklenince tam olur.
devamını gör...

ne olurdu yani,
bir sene de insanlık moda olsa.

ece ayhan
devamını gör...

üzüntünuzu yasayabildiginiz kadar yaşayın. insan ruhunun mutlu olmaya ihtiyacı olduğu kadar üzüntüye de ihtiyaci vardır. üzülmekten, aglamaktan kaçma. dünyanın sonu değil bunu unutma. bazı şeyler biter, bazı şeyler yarım kalır ve bazı şeyler başlar. hayatın sana neler getireceğini bilmeden kendini harap etme. kendine değer vermeyi de unutma. çünkü sen yoksan hiçbir şey yok dostum sakin aklından çıkarma.
devamını gör...

t: 1935 yılında tamamlanıp dönemin istanbul belediyesi tarafından mustafa kemal atatürk'e teslim edilen, halihazırda müze olarak hayatına devam eden köşk. atatürk'ün meşhur yüzerkenki görüntülerinin olduğu yer bu köşkün konumlandığı halk plajıdır. buradan mimarı "atatürk'ün mimarı" olarak tanınan seyfi arkan'dır. şu an tbmm'ye bağlı milli saraylar statüsündedir.
meşhur ingiliz kralı viii. edward ve eşi wallis simpson burada ağırlanmıştır.

ulaşımı oldukça rahattır: marmaray florya durağında inerek sosyal tesislere girip sahil boyu 5-10 dakika kadar yüründüğünde hemen solda denkleşilebilir.

daha detaylı bilgi ve müze içi görüntüler için buradan
devamını gör...

bu tür amipler, elde edemeyeceğini düşündüğü kişileri, her türlü şaklabanlık ile elde ederek kendi iç dünyalarını tatmin eder, yarı yolda bırakır ve sonra da yeni avlarına doğru yola çıkarlar.

zincire vurulup çürümeye bırakılması gereken kişilerdir.
devamını gör...

çocuğunun rızkından yiyen adamdır
devamını gör...

zihinlere yerleşti o örümcekler maalesef dediğim başlıktır.
devamını gör...

aşk varsa, vuslat yoktur dostlar.
devamını gör...

arkadan konuşmak cesaret göstergesi değildir.

t: boş, kin dolu, kimin ne yaptığı beni ilgilendirmiyor diyemeyen bir başlık türü.

oha lan editi: hiç beklemediğim insanlardan, hiç beklemediğim şeyler okuyorum. iyi misiniz acaba? kasmayın bu kadar bence. üstelik atıfta bulundum, sandığınız kişiler buradayken demiyordunuz böyle, kızmayın bana ama bunun adı düpedüz ikiyüzlülüktür.
devamını gör...

ben yayınlarımda insanların içine düştükleri çaresizliği, intiharı , psikolojik bunalımları ve neler yapılabileceğini anlatırken bana saçma salak mesajlar atan bok böceklerini göremiyorum bu başlıkta ?
tanım: bize ulaşması gereken yazar arkadaş. çözümsüz problem asla yoktur. her şey bir şekilde hallolur.
devamını gör...

beğeni butonunu aktif kullanan caağğnımm yazar. artı oy kullanımında örnek alınası kişi.
aramıza hoş gelmiş.
keyifli ve bol tanımları olsun *
devamını gör...

öylece sessiz sessiz uzaklaşırsınız birbirinizden. kimsenin ruhu bile duymaz. nedenini bile bilemezsiniz. öyle yabancılaşırsınız işte birbirinize. bu durum sevgilinizin sizi terketmesinden daha acıdır. çünkü yeri gelir kardeşinizden öte görürsünüz, birlikte hata yapıp birlikte eğlenirsiniz ama gün gelir sizden nankörce uzaklaşıverir. size de çığ gibi nefret kalır geriye.
devamını gör...

bir olayın geçmişte nadir gerçekleşmesinden yola çıkarak, gelecekte gerçekleşme ihtimalinin daha yüksek olacağını düşünme hatasıdır.
kumarbazların due effect dediği durumdur. lotoda bu güne kadar kaybeden biri, bundan sonra kazanacağını umar. halbu ki bu güne kadar kazanamamasının, bundan sonra kazanma olasılığına bir etkisi olmaz.
devamını gör...

araba sürmekten korkuyorum. çünkü dış uyaran çok fazla. ben her şeyi doğru yapsam da başka birinin hatası yüzünden birilerinin canını yakmayı göze alamıyorum. sol koltukta oturup şarkı seçmek, yolu izlemek daha cezbedici geliyor.
edit: direksiyon solda olduğu için sağ koltukta oturmanın cazip gelmesi lazımmış. kocaman bir insan olsanız da sağınızı solunuzu karıştırabilirsiniz.
devamını gör...

kitap okumak farklı bir kültür.
bu alışkanlığı bana kazandıran canım abime sevgilerimi iletiyorum. o beni duyuyor biliyorum.*
saatlerce duvarda asılı hareketli bir kutuya bakıp günü bitirmek ne denli bir acı olurdu benim için. 14 senedir o kutudan uzak kalan ve bundan son derece mutlu olan bir insanım. 'allasen sen evde hiç mi tv izlemiyorsun?' diyenlere benim evimde yıllardır öyle bir alet yok diyorum ve hayret nidaları yükseliyor.*
bana göre çok sıradan bir durum. 'canın sıkılınca ne yapıyorsun sen?' sorusuna 'niye canım sıkılsın ben bizzat kendime yetiyorum' diyorum inanamıyorlar. düşünsenize bu zamanda koca karısına, ana çocuğuna yetemiyor... yahu ben bana nasıl yeterim? bende şoklardayım şuan.*
okuyun arkadaşlar bol bol okuyun.
yürüyüş yapın.
hayal kurun.
kendinizle zaman geçirmekten korkmayın...
sevin yahu kendinizi az bu nedir böyle!
bu hayatta yalnızca siz varsınız. siz yoksanız hayatta yok bunu not edin bir yere! bu kıyağımı da unutmayın... *
önce kendinizi sonra tüm dünyayı sevmeye var mısınız ? elleri göreyim. *
devamını gör...

kızıl insanlara yollanmak üzere yazılmış şiir. ahmet kaya aynı adla şarkı olarak söylemiştir.
"o kızı nerede nasıl görsem
aklımı başımdan alır ağzı
saçları şıra köpüğü desem
kaşları bıçak izi kırmızı

yakut pulları mı? bu ne görkem
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem
kirpikleri örümcek kırmızı
..."

aynı zamanda güzel bir kullanıcı adı olabilir.
devamını gör...

1984 yılında wes craven tarafından ilk filmi çekilmiş teen slasher serisi. aslında seri wes craven's new nightmare ismi ile anılan new nightmare (1994) filmi ile sonlanıyor ve yedi filmden oluşan efsane seri bu film ile olabilecek en iyi finali veriyor daha sonra çekilen iki film wes craven imzası taşımadığı gibi rezilce bir kopya olmaktan da öteye geçememiş. teen slasher filmleri yapısı gereği korkmak için izlenilecek filmler kategorisine girmez; kendi klişelerine sahiptir hatta bu klişeler ile beslenir ve tüm film bu klişeler etrafında şekillenir bundan dolayı bu filmler korkutucu olmaktan ziyade kendi tekrar komedisini içinde barındırır. ( burada ayrı bir parantez açmak gerekir çünkü the cabin in the woods filmi bu klişeleri belirli bir mantığa oturtuyor ve farklı bir yol izliyor) ek olarak; özellikle wes craven imzalı olan teen slasher'lar korku filmi klişelerini kendi klişeleri ile alaya alır. teen slasher'ın tanımı bu değil elbette; düşük bütçeli, daha çok gençlerin sırayla ve mümkünse vahşi bir şekilde katledildiği filmler olarak ele alabiliriz ama onları komik yapan zaten budur; daha izlemeden kimin öleceğini bile sırayla tahmin edebiliyor olmak. bu tahmin edilebilirlik özellikle insanı germesi ve korkutması gereken çoğu tür için bir handikap sayılırken teen slasher filmleri için izlenebilirlik kazandırıyor ve wes craven'da bunu sonuna kadar kullanıyor aslında. nancy'nin dediği gibi; don't fall asleep!*



seriye adını vermiş olan ilk filmin (a nightmare on elm street) daha açılış sekansında craven izleyiciyi nasıl bir kâbus'un içine çektiğinin sinyallerini veriyor. seride ilk tanıdığımız karakter tina -ki kendisinin başrol olmadığı saçının renginden bile bariz belli çünkü herhangi bir teen slasher filminde sarışınların hayatta kalması çoğu zaman söz konusu bile değildir- ve film özünde tina üzerinden şekilleniyor gibi görünüyor çünkü kâbus onunla başlıyor ama filmin odak noktası ne tina ne de nancy; filmin odak noktası freddy krueger. film boyunca nancy karakteri başrol gibi sunulsa bile son sahnede craven yanlış yere bakıyorsunuz aptallar der gibi freddy'nin yok olup gitmediğini ve devam filmi geleceğini açıkça gösteriyor. craven ilk filmde freddy'nin kimliğine dair bir şeyler sunuyor aslında ve bu katliamları yapmasının altındaki motivasyonu bir parça görebiliyoruz ( freddy'nin çocuklarını taciz ettiğini ve öldürdüğünü düşünen ebeveynler tarafından canlı canlı yakılmış olması) ama esas hikayeyi devam filmlerine saklamış. ayrıca ikonik telefondan çıkan dil sahnesi de yine bu filmdedir.

1985 yılında ikinci film freddy's revenge çekiliyor. bu filmle beraber hem a nightmare on elm street seri hâlini alıyor hem de craven freddy'nin asıl başrol olduğunu kesinleştiriyor yine de hikaye nancy karakterinden tamamen kopmuş değil çünkü hikaye kaldığı yerden yani nancy'nin evinden devam ediyor. film yine bir rüya sahnesi ile başlıyor ve hiç tanımadığımız bir karakteri (jesse) izliyoruz fakat burada esas nokta şu; ilk film tina karakterinin rüya sahnesi ile başlamıştı ve biz ilk onun ölümünü izledik ama film jesse karakterinin rüyası ile başlasa bile craven onu öldürmek yerine başka bir yol izliyor yani daha filmin başında ilk filmin kötü bir kopyasını izlemeyeceğimiz ortada. burada bir noktaya değinmek gerek; freddy çoğu teen slasher filmlerindeki evil karakterlerden farklı tasarlanmış, rüyaları kontrol edebilen bir karakter oradaki tüm gerçekliği eğip bükebilir bundan ötürü herhangi bir seri katil -ölümsüz olması bir şeyi değiştirmez- freddy kadar çok yönlü olamaz çünkü bir kaç tanesini çiğneyebiliyor olsa bile belirli fizik kurallarına uymak zorundadır ama freddy karakteri mantığın bize sunduklarını tamamen ezip geçebildiği için craven onu özgürce istediği noktaya çekme hakkını akıllıca kullanmış durumda. bunun en bariz örneği; freddy'nin yeniden güç kazanmak ve bir bedene bürünmek için jesse karakterinin vücuduna el koyması.

1987 yılında üçüncü film (dream warriors) çekiliyor ve seri kaldığı yerden devam ediyor. bu filmi önemli noktaya taşıyan iki detay var:

1- daha sonraki filmlerde karşımıza çıkacak olan kristen karakteri seriye bu film ile giriyor. kendisinin insanları rüyaların içine çekebiliyor olması zaten bu ve bundan sonraki iki filmin ana konusunu belirliyor aynı zamanda.

2- freddy krueger'ın geçmişine yolculuk ediyoruz ve kötülüğün kaynağına iniyoruz. yine bir klişe olan kötü kan muhabbeti de burada ortaya çıkıyor zaten. ek olarak hikayeye değinmek gerekirse; rahibe mary helena, rehabilitasyon merkezine ait azılı suçluların tutulduğu ek binada üç gün boyunca mahsur kalıyor ve bu süreçte onlarca suçlu tarafından tecavüze uğruyor. tamamen perişan ve yarı delirmiş hâlde oradan kurtarılıyor fakat dokuz ay sonra freddy doğuyor. filmde sık sık onun kötü kana sahip olduğu ve onlarca suçlunun çocuğu olduğuna değiniliyor.

bu filmin güzel yanı hayatta kalan çok fazla karakter olması. normalde ilk iki filmde neredeyse herkesi öldüren craven istisna yaparak çoğu karakteri hayatta bırakmayı -sonraki filmde öldürmek için- tercih ediyor. normalde rüyalarda sonsuz bir güce sahip olan freddy çoğu kurbanını hızlıca öldürüp geçiyordu ve onların uykuya direnmek dışında yapabilecekleri pek bir şey yoktu ama bu film ile beraber tek taraflı bir katliamdan ziyade bir mücadele de başlamış oldu.
son olarak craven burada ufak bir şaşırtmaca yapmak için nancy'nin ilk filmdeki evinin önemli bir detay olduğu fikrini iyice izleyicinin kafasına sokuyor (kristen karakterinin düzenli olarak hiç görmediği bu evin maketini yapması ve aniden rüyalarında bu evde uyanmaya başlaması)


sonraki iki film (dream master ve dream child) ise serinin yavaş yavaş düşüşe geçtiği ve vasat olarak değerlendirebileceğimiz filmler. 1988 yılında çekilen dream master tamamen kristen karakteri üzerine ilerlerken 89 yapımı dream child filmi daha çok kristen'ın oğlu üzerine şekillenmiştir. önceki filmde karşımıza iyi niyetli bir ruh olarak çıkan rahibe mary helena (freddy'nin annesi) bu iki filmde de yer alıyor. daha çok freddy karakterinin kendine has mizahı ve öldürme biçimleri için katlanılabilecek filmler.

91 yapımı altıncı film (final nightmare) muhtemelen serinin en komedi unsuru barındıran filmi yine de bu durum filmi kurtarmaya yetmiyor çünkü serinin açık ara en kötü filmi. her şeye rağmen craven tarafından çekilmemiş iki elm street filminin bu filmden daha berbat olduğu da ortada.


serinin son filmi olma özelliğini taşıyan yedinci film (new nightmare) ise craven'ın sert mizahından nasibini alıyor. filmin kadrosunda nancy karakterini oynayan heather langenkamp ismini görünce; "craven muhtemelen ağır saçmalıyor bu kadın üçüncü filmde ölmemiş miydi?" diye düşünüp filmi izlemeyi bir süre reddettim ama craven böyle bir seriyi olabilecek en iyi şekilde sonlandırmış.

heather langenkamp bu filmde karşımıza nancy olarak değil a nightmare on elm street serisinin yıldızı parlayan oyuncusu yani kendisi olarak çıkıyor. heather'ın yeni bir film projesi için çağrılmasından sonra craven'ın yeni bir a nightmare on elm street filminin senaryosu üzerine çalıştığı söyleniyor ve heather bu durumdan rahatsızlık duymaya başlıyor. daha sonra oğlunun gördüğü rüyalar ve etrafında şekillenen tanıdık ölümler yüzünden heather freddy'nin gerçek olduğunu düşünmeye başlıyor ve craven ile irtibata geçiyor. burada oldukça hoş bir detay var; seri boyunca freddy korkulardan beslendi ve onu tamamen yok etmenin tek yolu damnatio memoriae'ydi. heather freddy'nin gerçek olduğuna inandıkça ve craven senaryoyu yazmaya devam ettikçe gerçek hayattaki saf kötülük büyük korkuların şeklini almaya başladı. yani seri boyunca korkulardan beslenen freddy, beyaz perdeden dışarı yine bu korku sayesinde çıkmış oldu.


bu kadar güzel bir finalden sonra wes craven imzası olmayan sekizinci film freddy vs. jason - friday the 13th - çekildi. bu film yine biraz tahammül edilebilirdi çünkü hem freddy'nin çarpık mizah anlayışı korunmuştu hem de teen slasher izleyicisi zaten bu iki karakteri bir arada izlemek istiyordu ama daha sonra 2010 yılında çekilen film tam olarak fiyaskodan başka bir şey değildi; freddy karakterinin komedi unsurunu yok sayıp tamamen korkutucu bir figür yaratmak isteyerek ucuz bir kopya yapmaktan öteye geçemediler çünkü bu seri freddy'nin çarpık mizah anlayışından besleniyordu. bu detayı bile isteye yok sayarak basit bir korku filmi ortaya çıkarmaları bir yana daha iyi efektler kullanmak bile kurtarıcı etken olamadı.





kincaid: see you in hell!
freddy krueger: tell them freddy sent you.

- a nightmare on elm street 4: the dream master
devamını gör...

viyana kapılarına dayanmak bu olsa gerek.
devamını gör...

troll sayısı normal yazar sayısını geçtiği gün, veya tersi trollsüz kaldığı zaman da kirlenir. *
kısaca troll ve normal yazar dengesi bozulursa kirlenir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim