türk halkının cahil kalma nedeni
kendilerini koyun haline getirip çoban aramaları.
devamını gör...
sahibinin sesiyle okunan cümleler
mesela yani
devamını gör...
prenses diyeti
kate middleton’ın düğünden önce uyguladığı diyetin annesi carol tarafından açıklanmasının hemen ardından ünlenen bir diyet çeşitidir. dukan diyeti diye de geçmektedir. protein ağırlıklı bir diyettir. yağ ve karbonhirattan az miktarda yemeyi önerir.
devamını gör...
baban ne iş yapıyor sorusu
pedogojik formasyon almayan öğretmen neslinin bizlere yaptığı işkence yöntemlerinden bir tanesi.
devamını gör...
yazarların geçmişteki kendilerine söylemek istedikleri şey
dert ettiğin şeyler uçup gidecek. bazı hayallerin gerçek, bazıları hüsran olacak. sonra gelecekte başka hüsranlar da yaşayacaksın.
demem o ki şimdiden yıpratma kendini, cildin bozuluyor.
demem o ki şimdiden yıpratma kendini, cildin bozuluyor.
devamını gör...
paylaşım
insan ilişkilerinin, birlikteliğin, formu ne olursa olsun bir aradalığın anahtarı.
ben bir paylaşım bağımlısıyım. evet çoğu zaman gereğinden fazla. anahtar dedim doğru. ama muhteviyatın bütünü değil sonuçta. baktığında benimki sorunlu bir noktada kabul ediyorum. etmek zorunda kaldım çünkü fazlaca çıktım oluştu zaman içinde konuyu enine boyuna değerlendirmemi sağlayacak. ben bunu hayatımın merkezinde konumlandırdığım bir ihtiyaç olarak neden ve ne zamandan beri yaşıyorum bu soruların cevabı bende kalsın lakin insanları benimle yeteri kadar paylaşım yapmadıklarını düşündüğümde/hissettiğimde ne kadar zor olursa olsun hayatımdan uzaklaştırdığımdan ya da onları, onların ihtiyaç duyduklarından/alıştıklarından daha çok ve derinlikli şeyler verdiğim için sıktığımdan falan bahsedebiliriz dilerseniz. ne işinize yarar bilmem belki bir yerlere yuvarlanmaktaysanız kendinize engel olacak motivasyon ve gerekliliği görürsünüz buralarda bir yerlerde kim bilir?
efendim bazı şeyler yaşarız. nasıl yaşadığımızı bunun bizim başımıza nasıl olup da geldiğini falan çok idrak edemeden. bazen mükemmelliğinden bazen berbatlığından. sürmenaj oldunuz mu hiç hayatınızda? olmayın. benim düşmanım yok hiç. bir gün olursa onun da başına gelsin istemem. insanın alışkın olduğu düşünsel yapısının varlığını unutacak hale gelecek kadar düşünememesi, mutluluktan bile olsa iyi bir şey değil. hadi iyiyi geçtim sağlıklı değil sağlıklı. yoruyor. böyle böyle hastalanıyor beynimiz. dikkat isterim. neyse çok dağıtmamakta fayda var konuyu. dolandığın etraf bir çıkış göstermeyebiliyor insana böyle konuları düşünürken. diyeceğim şu; benim her düşünemeyecek hale gelişimin kökeni bir şekilde insanlarla olan ilişkilerimin paylaşım eksenin şekli şemali ile ilişkili oldu bugüne dek. o şekil şemallerde paylaşımlarım olan insanlarla yaşadığım deneyimlerin ardından yani. kimisiyle yoğunluklu paylaşım yapmak isteyip yapamamanın etkileri, kimisiyle benzeri kendi kişisel tarihimde görülmemiş versiyonuyla deneyimlemenin ardından herkes gibi olmaya evrilen sürecin ağırlığı, kimisini, biricikliği su götürmez bir gerçek olan paylaşımı bir ömre yaydıktan sonra toprağa gömmenin acısı, kimisiyle çok isteyip çok yaşayıp sonra birdenbire pat diye sebepsiz yere yitirmenin anlamsızlığı… kronolojik bir sırası yok, zaten bu yazıyı düzgün çalışan bir beyin de üretmiyor dolayısıyla bir gayesi de yok. dedim ya ben bir paylaşım bağımlısıyım. bu tespit bugüne ait değil. bir şey anlar da paylaşım bağımlısı olmamalıyım der misiniz bilemem. olursanız ve iyi yönetirseniz bana da formülünü verirsiniz belki.
önce dişfır sonra sigara. uyku? pekih.
ben bir paylaşım bağımlısıyım. evet çoğu zaman gereğinden fazla. anahtar dedim doğru. ama muhteviyatın bütünü değil sonuçta. baktığında benimki sorunlu bir noktada kabul ediyorum. etmek zorunda kaldım çünkü fazlaca çıktım oluştu zaman içinde konuyu enine boyuna değerlendirmemi sağlayacak. ben bunu hayatımın merkezinde konumlandırdığım bir ihtiyaç olarak neden ve ne zamandan beri yaşıyorum bu soruların cevabı bende kalsın lakin insanları benimle yeteri kadar paylaşım yapmadıklarını düşündüğümde/hissettiğimde ne kadar zor olursa olsun hayatımdan uzaklaştırdığımdan ya da onları, onların ihtiyaç duyduklarından/alıştıklarından daha çok ve derinlikli şeyler verdiğim için sıktığımdan falan bahsedebiliriz dilerseniz. ne işinize yarar bilmem belki bir yerlere yuvarlanmaktaysanız kendinize engel olacak motivasyon ve gerekliliği görürsünüz buralarda bir yerlerde kim bilir?
efendim bazı şeyler yaşarız. nasıl yaşadığımızı bunun bizim başımıza nasıl olup da geldiğini falan çok idrak edemeden. bazen mükemmelliğinden bazen berbatlığından. sürmenaj oldunuz mu hiç hayatınızda? olmayın. benim düşmanım yok hiç. bir gün olursa onun da başına gelsin istemem. insanın alışkın olduğu düşünsel yapısının varlığını unutacak hale gelecek kadar düşünememesi, mutluluktan bile olsa iyi bir şey değil. hadi iyiyi geçtim sağlıklı değil sağlıklı. yoruyor. böyle böyle hastalanıyor beynimiz. dikkat isterim. neyse çok dağıtmamakta fayda var konuyu. dolandığın etraf bir çıkış göstermeyebiliyor insana böyle konuları düşünürken. diyeceğim şu; benim her düşünemeyecek hale gelişimin kökeni bir şekilde insanlarla olan ilişkilerimin paylaşım eksenin şekli şemali ile ilişkili oldu bugüne dek. o şekil şemallerde paylaşımlarım olan insanlarla yaşadığım deneyimlerin ardından yani. kimisiyle yoğunluklu paylaşım yapmak isteyip yapamamanın etkileri, kimisiyle benzeri kendi kişisel tarihimde görülmemiş versiyonuyla deneyimlemenin ardından herkes gibi olmaya evrilen sürecin ağırlığı, kimisini, biricikliği su götürmez bir gerçek olan paylaşımı bir ömre yaydıktan sonra toprağa gömmenin acısı, kimisiyle çok isteyip çok yaşayıp sonra birdenbire pat diye sebepsiz yere yitirmenin anlamsızlığı… kronolojik bir sırası yok, zaten bu yazıyı düzgün çalışan bir beyin de üretmiyor dolayısıyla bir gayesi de yok. dedim ya ben bir paylaşım bağımlısıyım. bu tespit bugüne ait değil. bir şey anlar da paylaşım bağımlısı olmamalıyım der misiniz bilemem. olursanız ve iyi yönetirseniz bana da formülünü verirsiniz belki.
önce dişfır sonra sigara. uyku? pekih.
devamını gör...
insana umut veren cümleler
devamını gör...
aile planlaması
çiftlerin istedikleri, hazır oldukları zamanda ve istedikleri sayıda çocuk sahibi olmasını planlamalarıdır.geleneksel ve modern yöntemler mevcuttur.
devamını gör...
kansas
ilkbahar aylarında çıkan fırtınaları ile ünlü olan abd eyaletidir.
ayrıca abd'nin tam ortasında yer alan eyalettir.
ayrıca abd'nin tam ortasında yer alan eyalettir.
devamını gör...
işe yarar bir şey
pelin esmer'in biraz tren, biraz şiir filmi. barış bıçakçı ile beraber senaryosunu da yazmıştır.
--! spoiler !--
film, iki kadının hikayesiyle başlar. canan, hayatının nereye gittigini kontrol edemez, biraz öyle savrulup giden bir karakter iken, leyla hayatın kenarında durup yaşamadan yaşamı seyreden bir tiptir. leyla, işte o canan'ı hemen tanır bu yüzden de. içindeki gelgitleri tanır. şair ya, illa hikayeyi görür, peşini de bırakmaz.
canan'ın o kararsızlığı film boyu sürer. leyla ise çok az hareket eder o ırmağın kenarındaki yerinden ve ancak yavuz'la oturup konuştuğunda ayağını bir parça daldırır o nehre. o da, ufacık bir dalga yarattı mı bilmeden bitiririz filmi. leyla yavuz'u ikna etmeye, fikrini değiştirmeye çalışmaz da, yavuz'un da hikayesini öğrenme derdine düşer gibi gelir bana. hayatı yaşamak yahut bitirmek yavuz'un kararıdır. kalkıp o yavuz'a yol göstermek haddini görmez kendimde. severim bu halini.
leyla'nın yavuz'a söylediği her şeyi şuraya topluyor barış bıçakçı:
"yaşamak çukur yerlere doluyor diyorlar
bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan
ama hep yıkıldığımız yeter sevgilim, biraz da kekik toplayalım
kıymetini bilmediğimiz şeyler var"
yavuz ne der bize söylemez pelin esmer. sen ne dersen o olsun der. ben derim ki o yavuz dese dese şunu demiştir:
"ama baktım sen rüzgârsın sevgilim
kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun
başucunda bir bardak su
beni başucumda bir bardak su gibi avutuyorsun"
--! spoiler !--
--! spoiler !--
film, iki kadının hikayesiyle başlar. canan, hayatının nereye gittigini kontrol edemez, biraz öyle savrulup giden bir karakter iken, leyla hayatın kenarında durup yaşamadan yaşamı seyreden bir tiptir. leyla, işte o canan'ı hemen tanır bu yüzden de. içindeki gelgitleri tanır. şair ya, illa hikayeyi görür, peşini de bırakmaz.
canan'ın o kararsızlığı film boyu sürer. leyla ise çok az hareket eder o ırmağın kenarındaki yerinden ve ancak yavuz'la oturup konuştuğunda ayağını bir parça daldırır o nehre. o da, ufacık bir dalga yarattı mı bilmeden bitiririz filmi. leyla yavuz'u ikna etmeye, fikrini değiştirmeye çalışmaz da, yavuz'un da hikayesini öğrenme derdine düşer gibi gelir bana. hayatı yaşamak yahut bitirmek yavuz'un kararıdır. kalkıp o yavuz'a yol göstermek haddini görmez kendimde. severim bu halini.
leyla'nın yavuz'a söylediği her şeyi şuraya topluyor barış bıçakçı:
"yaşamak çukur yerlere doluyor diyorlar
bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan
ama hep yıkıldığımız yeter sevgilim, biraz da kekik toplayalım
kıymetini bilmediğimiz şeyler var"
yavuz ne der bize söylemez pelin esmer. sen ne dersen o olsun der. ben derim ki o yavuz dese dese şunu demiştir:
"ama baktım sen rüzgârsın sevgilim
kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun
başucunda bir bardak su
beni başucumda bir bardak su gibi avutuyorsun"
--! spoiler !--
devamını gör...
hayır diyebilmek
kendinizi insanlardan korumak için sahip olmanız gereken özellik.
devamını gör...
karşı cinste hayran olunan özellik
efendilik.
devamını gör...
yazarların gitmek istediği ülkeler
nordik ülkeleri'nin hepsi.
devamını gör...
çocuklarla girilen komik diyaloglar
işten çıktım, dolmuş durağında otobüs bekliyorum. yanımda da bir anne ile 4-5 yaşlarında bir erkek çocuğu var. anladığıma göre anne çocuğunu okul çıkışında almış. aralarında geçen diyalog şöyle :
a - ee nasıl geçti oğlum okul eğlendin mi?
o- evet çok eğlendim anne hep oyun oynadık
a- o zaman yarın sabah bugünkü gibi anne ben okula gitmek istemiyorum diye ağlamazsın
o- hayır yine ağlıcam *
a - ee nasıl geçti oğlum okul eğlendin mi?
o- evet çok eğlendim anne hep oyun oynadık
a- o zaman yarın sabah bugünkü gibi anne ben okula gitmek istemiyorum diye ağlamazsın
o- hayır yine ağlıcam *
devamını gör...
mülteciler ne zaman gönderilecek sorunsalı
biz ne zaman kaçmak zorunda kalacağız diye sormanın daha mantıklı olduğunu düşündüğüm başlık.
bu organizmalar virüs gibi; zorla bulaşıkları konağı ele geçirip öldürene kadar yakasını bırakmazlar. konak ölünce de öldürecekleri başka "konaklara" yelken açarlar.
veba mikrobuna şükür namazı kıldırır o derece...
yalnız o değil de... bunların benden ve benim gibi insanlardan önce kuzey avrupa'ya falan gidip orayı da cehenneme çevirmesinden feci derecede korkuyorum. ölmeden bi medeniyet yüzü görseydik keşke. şayet ingilizler ab'den mülteci akını sebebiyle çıktıysa en mantıklısını yapmışlar.
bu organizmalar virüs gibi; zorla bulaşıkları konağı ele geçirip öldürene kadar yakasını bırakmazlar. konak ölünce de öldürecekleri başka "konaklara" yelken açarlar.
veba mikrobuna şükür namazı kıldırır o derece...
yalnız o değil de... bunların benden ve benim gibi insanlardan önce kuzey avrupa'ya falan gidip orayı da cehenneme çevirmesinden feci derecede korkuyorum. ölmeden bi medeniyet yüzü görseydik keşke. şayet ingilizler ab'den mülteci akını sebebiyle çıktıysa en mantıklısını yapmışlar.
devamını gör...
intihar sözleşmesi
en az iki kişi arasında varılan anlaşma ile aynı zamanda intihar etmek için alınan karar. kişiler farklı yerlerde de olsa intihar edecekleri zaman aynı olmalıdır. 2005'de japonya'da 7 kişi otomobillerinde karbondioksit zehirlenmesinden ölü bulundu. daha sonra arkalarında bıraktıkları intihar mektuplarından ölenlerin bir chat odasında tanışıp hep beraber ölmek için sözleştikleri anlaşıldı.
devamını gör...
yavrum diyen erkek
çoğu erkekte kekoca duran ama garip bir şekilde bazı erkekler söylediğinde kötü durmayan sözdür benim için bu eski sevgilimdir bazen bana öyle hitap ederdi ve tuhaf bir şekilde güzel gelirdi belki çok sevdiğimdendi bilemiyorum bir keresinde ondan başka bir erkek arkadaşım söylediğinde kızmıştım
devamını gör...
babanın aynı anıları ilk kez anlatıyormuş edasıyla yüz kere anlatması
yaşasaydı milyon kere daha karşısına oturur o anlatırken o'nun o tatlı sesinin gülümseyen gözlerine kattığı neşeyi izlerdim. artık karşısına oturamıyorum. artık o, o'nun anıları ve o'nunla olan anılarım beynimin içinde sürekli dönen sessiz bir film gibi.
devamını gör...

