kalabalık bir ortamdasınız ve bir akşam yemeği için insanlar toplanmış. herkesin görebileceği bir yere bir avuç peçete bırakıyorsunuz.

gecenin sonunda insanların peçeteleri rahatlıkla kullandığını göreceksiniz. ve büyük ihtimalle tüm peçeteler tükenir .

yine aynı ortamdasınız ve aynı insanlar bu sefer aynı peçeteler yerine şık , kırmızı ve sürekli kullanılmayan farklı bir renkte bir peçete bıraktınız herkesin görebileceği bir yere. insanlar bu sefer peçeteleri fazla fazla almıyor israf etmiyor. işleri bitince atmak yerine tekrar tekrar kullanıyor.

işte insanlar gündelik hayatta sürekli gördükleri şeyleri , alışagelmişin dışında bir şey gördükleri zaman ona diğerlerine göre daha fazla değer yüklerler.
devamını gör...

zaten hepimiz piyonuz. fantaziye gerek yok.
devamını gör...

belki de toprak olmadan taş olmak gereklidir..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bişey değişmez, orijinali datebase de kayıtlı.
devamını gör...

vergi verdim.
devamını gör...

piknik dönüşü çöpüyle beraber doğada öylece bırakılması gereken kişi.

ya da vazgeçtim; çöpü orada onunla bırakmayın.
devamını gör...

nick altıma ilk yorum giren değerli yazar.
devamını gör...

“hayatta yapılacak o kadar çok hata vardır ki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin bir anlamı yoktur.”

-sartre.
devamını gör...

kalp kırmak sizi iyi hissettirmez.
devamını gör...

1999 yılında the matrix'in galasında bir yandan konyağımı yudumlayıp bir yandan wachowski biraderlerle (o zaman erkeklerdi) muhabbet ederken ağzından kaçırdıkları fan fact.

bunu lily wachowski söylemişti omzuma vurarak şunları demişti:

"aslında nebukadnezzar'da geçiyordu bu sahne. morpheus ekibi azarlayıp "telefonu mümkün oldukça kullanmıyoruz arkadaşlar. telefon çok yazıyor, siz ödemiyorsunuz faturayı. zaten nebukadnezzar'ın haftalık mazot masrafı yetiyor. su içer gibi mazot yakıyor namıssız. telefon faturalarından kısıyoruz. tank! oğlum sen biz girince direkt kapatıyorsun hattı!" diyecekti. sonradan bunun gereksiz olduğunu düşündük, fakat o ilk kedili bina sahnesini her açtığımızda birbirimize bakarak güleriz haha!"

bu vakitten sonra ne zaman matrix izlesem aklıma morpheus'un türk babası gibi bir herif olduğunu canlandırıp ben de sırıtıyorum. bu sahneyi komple çıkarmaları gayet yerinde olmuş.
devamını gör...

hergün bunun üzerinden kavga etmeye hazırlıklı olun, o yazdıklarınızdan ne anlamlar çıkarırlar aklınız şaşar. *
devamını gör...

kimsenin kalbini kırmayan, mafyaclık ve kabadayıcılık oynanmayan, eşsiz bir sese ve muhteşem bir karaktere sahip olan güzel ve naif insan.
devamını gör...

- üstünde ne var canım şu anda?
+ hayatın yükü.
- ...?
devamını gör...

'gökyüzü gibi gözlerin var' demişti biri geçenlerde, çok spontane şekilde. bu yaşıma kadar en iyisi olmasa da o anda güzel geldi *
devamını gör...

bana anlamsız gelen gaspar noé filmi.

bazıları için fazlasıyla rahatsız edici görüntüler içeren filmdir. pornografi içerir. o yüzden izlemeye kalkışmayabilirsiniz, öyle bildiğiniz pornografi de değil sonuçta. (bkz: sanat)

yani illaki bir anlam arayacaksak anlam bulunur. sembolizm de var üstelik filmde... ama öyle her şeye anlam katmanın da bir mantığı yok. sadece bir tencereyi çekerim buna da film derim, adım da tanınmışsa, alın size film. sonuçta zihnimden fikirler geçiriyor, onları süzüyorum. işliyorum ve yaratıyorum! fazlası neme gerek! *

iyi de efendim, bu filmde anlam niye arayayım ben? önemli olan anlamın yüzeysel bir şekilde görülebilmesi ve derinlere indikçe yüceliğinin artması değil midir? öyledir elbette. yani benim kanaatim bu yönde. o yüzden bu filme 5 üzerinden 1 buçuk veriyorum. o da yine bana anlamı düşündürttüğü için. film süresince mantıklı bir şey aradım. ama hatırlamıyorum. *

günün sonunda, vpn ile girip de izlemek zorunda kaldığım bu kısa filmden hiçbir şey kazanmadığımı fark ettim ayrıca. bazen quentin tarantino'yu özlüyorum böyle anlarda.

kısacası saçma, anlamsız ve olağan bir film idi. gaspar noe severim ama bu film pek mantıklı değildi.

hem beethoven böyle mi sanat yapıyordu? 9. senfoniyi dinleyince halen gözlerim yaşarıyor.

farklı kulvardalar ama aynı dünyadalar.

ayrıca bazı filmlerde anlam aramak yersiz olur diyebilirsiniz. bu mantıklı bir argüman olur. o zaman da cevabım şu ama: anlamsız olan bir film bile insanda anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırır. örneğin, david lynch'in mulholland drive (film) filmi.

tabii mulholland dr. çok ama çok muazzam bir filmdi. mesela bu filmde anlamı düşünüyorsun yine ama filmin sonuna gelince şöyle diyorsun: yahu ben izledim ama sanki film rüya gibiydi! (ya da kabus (kime göre neye göre)) yani film anlamsız gibiydi... cidden de öyleydi. gerçi anlam da yok gibi değil de neyse... ama mükemmel ötesi bir filmdi. nihayetinde anlamı düşündürtmeme güdüsü uyandırmıştır içimde. rüya görmek istedikçe açasınız gelir böylece. *

edit: yazıda nerede hata yaptım diye düşünüyordum uzun zamandır ve sonunda gözüme çarptı. dehşet verici bir hataydı gerçekten. düzeltildi.
devamını gör...

buzdolabı yasasıdır efem..

bir bardak buza sıcak kahve koyalım...buz erirken ,kahve soğur... peki sıcak kahve buzun sıcaklığını daha da alıp neden buzu dahada soğutmuyor?!!
ısının sıcak nesnelerden, soğuk nesnelere doğru gittiğini tersi yöne gitmediğini söyleyen şey bir fizik kanundur.....ikinci yasadır efem..

e o halde buzdolabı nasıl çalışır? dolaba koyduğumuz limonata nasıl soğuyor?
ikinci yasa der ki; bu limonatayı soğutma işlemini bazı özel durumlarda yapabilirsin..limonatayı soğutmak için ,yan ürün olarak bolca ısı üretirsin... bana, benim gibi koskoca 'ikinci yasaya' inanmıyorsan dolabın arkasına dokunda bak sıcaklığına!!!
bundan ,buz dolabı ve çevresindekilerin enerjilerini toplamının bu yasayı ihmal etmedikleri sonucu çıkar efenim...
ısı
ısı düzensizliğin bir ölçüsüdür arkadaşlar...bu düzensizliğin miktarına entropi denir...
yalıtılmış bir sistem içinde entropi sürekli artar hiç bir zaman azalmaz..soğuk nesnelerin atomları,sıcak nesnelerin atomlarından daha çok titreşir ...bu nedenle soğuklar daha çok düzen içindedir.
bir sistemin bütününe baktığımızda ise sistemin entropisinin artığını görürüz..
limonataya geri dönecek olursak,limonata soğurken ,buzdolabının yaydığı sıcakla dengelenir..hatta ısınan havadaki entropi artışı ,soğuma ile gerçekleşen entropi düşmesinden fazla olur...
kısacası entropi her zaman artmış olur...buda yasayı doğrular zaten..
şimdi efem yalıtılmış sistemlerde buna evrende dahildir; enerji korunur ve entropisi sürekli artmalıdır.bazı bölgelerde soğuma yaşansada ,entropide düşüşler görünsede ; buzdolabı gibi başka bölgelerde yaşanan ısınmayla entropi artışıyla telafi edilir..
böylece toplam entropi artar...

bu ne demektir efem...
ikinci yasa derki evrendeki tüm atomlar benzer şekilde daha da düzenleşecektir. tüm maddeler paket makarna gibi eninde sonunda dağılacaktır...evren o atomlarla dolacaktır...tüm evren ve uzayda güneş yıldızlar filan gri bir atom denizine dönüşecektir der...hatta atomlar bile atom altı parçacıklara parçalanacaktır...bu sonun adı 'ısı ölümü' dür
devamını gör...

artık sinirlenip uzunca sövmeme neden olan algı.
işin kötüsü, kadınlar da kapılıyor bu algıya, hem de ne için? birkaç beğeni fazla almak için.
geri zekâlı sürüsü. toplumsal yanılsamalar bu şekilde oluşuyor işte.
devamını gör...

birde göz hakkı diye uydurma bir çeşit hırsızlık daha var, elalemin bahçesindeki meyvesini çalmanın kılıfı, ne göz hakkı kardeşim ? emeğin mi var, orda irgatlik mi yapıyorsun? neyin göz hakkı hadi aldın bir tane yedin anladık , niye bütün sülale bağa, bahçeye dalıp çuval çuval götürüyorsun.
sakın ha hiç kimsenin malını izin almadan göz hakkı falan diye almayın yemeyin yok öyle bir hak, izin verilse bile sadece tatmak için dir, çuval doldurup eve götürmek için değil dir.
devamını gör...

çok konuşmaları. sessizliğe alışkın biri için azap gibidir.
devamını gör...

içindeki mizahın düzeyi ne kadar sinefil olduğunuzla ilgili olan bir garip alfonso gomez rejon filmi. ben bunu izlersem kesin ağlamaktan baygınlık geçiririm diyerek 6 yıl kaçıp sonunda boşluğuma denk geldiğinden daha yeni izleyip geldim, mutsuzum sözlük. coming of age sevdiğimden mütevellit film beni gerçek anlamda tatmin etti. belirli türlerin kendi dışına çıkmasını kısmen sevsem bile bir türe ait belirli klişelerin de yakıştığı filmler oluyor, bu film de onlardan biri. yine de yan karakterler klişe olmasına rağmen ben ana karakterleri orijinal buldum. sadece greg ve earl'ün çektiği filmler bile tek başına muazzam bir komedi unsuru oluşturuyor. filmde kült filmlere yapılan göndermelerden bildiklerimi de yazayım ama benim gözden kaçırdığım onlarcası mevcuttur yüksek ihtimalle.

- gross encounters of the turd king şüphesiz 70'lerden kalma steven spielberg filmi close encounters of the third kind.
- can't tempt muhtemelen jean luc godard'ın şu an yılını hatırlamadığım contempt'ine bir gönderme.
- anatomy of a burger -ki bunda kusana kadar güldüm- otto preminger'in 50'lerde çektiği anatomy of a murder yüksek ihtimalle.
- 02:48pm cowboy john schlesinger'ın midnight cowboy filmine bir gönderme.
-monorash akira kurosawa'nın rashomon'u.
-grumpy cul de sacs tahminimce -ki kesin değil- martin scorsese'in 73'de çektiği mean streets.
-eyes wide butt* stanley kubrick'in meşhur eyes wide shut filmine bir gönderme.
-ate 1/2 of my lunch muhtemelen federico fellini'nin 8 1/2 filmine çok bariz bir gönderme.
- la gelee muhtemelen marker'ın 60'lar efsanesi la jetee.
-nose ferret 2* friedrich wilhelm murnau'nun nosferatu -oha ne ara 1920'lere geldik- efsanesi.
-burden of screams muhtemelen les blank'in burden of dreams'ine bir gönderme ki izlemediğimden kelime oyunu hariç tüm espiriyi kaçırdım muhtemelen.
-death in tennis -canlandırmaları da çok iyiydi bunun*- visconti'nin aşmış death in venice'ine bir gönderme.
-brew vervet david lynch'in meşhur blue velvet'i.
-pooping tom muhtemelen powell'in peeping tom'una bir gönderme ki sanırım the rad shoes yine powell'in the red shoes filmine selam çakıyor.
-ingmar bergman'a da the seventh sealthe seven seals yaparak ufak bir gönderme çakmışlar.
-second helpings of dinner muhtemelen john frankenheimer'ın seconds filmi ama emin olamadım.
-vere'd he go yine içtiğim birayı burnumdan getiren bir alfred hitchcock-vertigo göndermesiydi.
- a box o'lips wow -bu sahnede gerçek anlamda gülmeyen biri var mı hiç bilmiyorum- francis ford coppola'nın apocalypse now filmine muhteşem bir referans.
-don't look now because a creepy ass dwarf is about to kill you tahminimce roeg'in don't look now filmine bir gönderme.
- rosemary baby carrots roman polanski'nin rosemary's baby filmine çok ama çok şirin bir referans.
-raging bullshit scorsese'nin bildiğimiz raging bull filmi ama benim için artık raging bullshit.*


bunlar benim fark ettiklerim ama bunlar dışında benim gözden kaçırdığım, anlamadığım veya izlemediğimden ötürü tahmin edemediğim çok fazla gönderme vardı. the battle of all deer - the battle of the algiers veya scabface - scarface, a sockwork orange - a clockwork orange, yellow submarine sandwich - yellow submarine, senior citizen cane - citizen kane gibi çok bariz göndermeleri yazmaya gerek yok zaten o filmleri izlemeyeni dövüyorlar.

bütün bu sinefil turnusolü olan mizahın dışında dram da çok dozundaydı. ekran süresi daha uzun olabilecek bir filmmiş çünkü duygu geçişleri bazen soluk bir biçimde aktarıldı ama ben bunu açıkçası filmin anlatıcısı greg ile bütünleşmiş buldum. ne kadar insanda daha fazla sahne görme hissiyatı uyandırsa da anlatıcının karakteri ile bütünleşmiş bir anlatımı var. ek olarak kamera açılarının bu kadar yerinde olduğu çok az film izlemişimdir ki ben çok fazla film izlerim. sanat ve görüntü yönetmenleri elleri öpülesi insanlar, keşke beni evlat edinseler.

yaniii neticede puanım 6.5 falan aşağı yukarı. aynı yıldızın altında gibi insanı izlerken sıkıntıdan bayıltacak filmler yerine bu tarz bir film her türlü daha cazip. çok beklentiye girmeden izlenildiğinde öyle sakin bir pazar gecesi bira -cips eşliğinde akan bir film. benim gibi ağlak bir insansanız final sahnesinde ne ağlaması ya gözüme bir şey kaçtı yalanını söylemeye hazırlanın sözlük ahalisi, keyifli izlemeler!

edit: düzeltme.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim