ses sanatçısı.
hem şarkı söyleyip, severek hissederek her anını dile dökebilmek, duygulara tercüman olabilmek ve iyi para kazanıp geçim sıkıntısı çekmemek.
devamını gör...

şiir yazmaya 38 yaşında başlayan, şiirleri ilk kez orhan gencebay tarafından bestelenmiş olan samsun doğumlu şair. 2 yıl önce ankara'da vefat etti.

safi'nin yaklaşık 40 şiiri, orhan gencebay tarafından, 100'den fazla şiiri de zekai tunca, candan erçetin gibi ünlü sanatçılar tarafından bestelendi. şiirleri yabancı dillere de çevrildi.

90'lı yıllarda altın kelebek ve yılın en sevilen on şarkısı birincilik ödüllerini ve trt'nin en iyi türk sanat müziği ödülünü aldı. 2000'li yıllarda türk dil kurumu tarafından türkçeyi en etkin ve güzel kullanan şair olarak ödüllendirilirken, yine aynı yıllarda mihai eminescu adına düzenlenen eminescu madalyasını aldı.


1990 yılında hürriyet gazetesi’ nin , milliyet gazetesi’ nin birincilik ödüllerini aldı. 2003'te (bkz: tdk) tarafından ödüllendirildi.

benim en beğendiğim şiirlerinden biri budur:


kaybolan neşemi şarkıda, sazda,
bulmayı denedim, sensiz olmadı,
felekten bir gece çalıp biraz da,
gülmeyi denedim, sensiz olmadı...

hasreti herkesten çok tanıyorum,
bu zehrin üstüne yok sanıyorum,
yaşlı gözlerimden utanıyorum,
silmeyi denedim, sensiz olmadı...

doğmanı bekledim battığın yerden,
dönmeyi bilmedin gittiğin yerden,
beni sarhoş diye sattığın yerden,
gelmeyi denedim, sensiz olmadı...

evlenmiş dediler, çıldıracaktım,
resim, mektup, şiir, ne varsa yaktım,
ilmeği kaç defa boynuma taktım,
ölmeyi denedim, sensiz olmadı...
devamını gör...

sağlık kuruluşlarında yangın çıkması veya yangına sebebiyet verebilecek bir durum gelişmesi durumunda görevlilerce verilen kod çeşidi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yetinememek.
hayatı hep ıskaladığını hissetmek.
aşkı yarınlara bırakmak.
hep gitmek isteyip, hiç kıpırdayamamak.
devamını gör...

hepimiz insanız. ilgisizlik her şekilde karşıdakini yorar. ne sevgi kalır ne de bir şey.ilişki ile ilgili sorunlar varsa açıkça söyleyin, bu tavır hoş değil.
devamını gör...

acayip kinci bir kuştur. kendisine kötülüğü dokunan kişinin yüzünü hafızasına alıp kaydeder. karga saldırısına uğrayan adam haberleri bunun kanıtı.
devamını gör...

terk edileceğinin garantisidir. erkekler emin olunca karşı taraftan artık hevesleri mi kaçıyor bilmiyorum ama değişiyorlar. hak ettiklerini düşünmüyorum o yüzden o kadar da belli etmeyin bence.
devamını gör...

başlık buna güzel bir örnektir. "yanlış bilinen doğru" olmaz , "yanlış bilinen sanı" olur.
devamını gör...

bir insan bir yere bakıyorsa, orada ilgilendiği bir şey vardır. bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.
- sigmund freud -
devamını gör...

dergilerden çözerken zamanın nasıl geçtiği pek anlaşılmıyor. genelde tek bir bulmaca da yoğunlaşmaktansa her sıkıştığımda bir sonraki sayfaya başlıyorum yada yarısını çözüp aşırı tıkandığım durumlarda arka sayfadan bir kaç boşluğu kopya çekip öyle devam ediyorum. vakit öldürmek için birebir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

satranç turnuvası analizleri ikinci bölüm

antonius blockun silahtarı: durun bir dakika! turnuva'ya katılan yazarlar arasındaki en tehlikeli oyuncunun bu arkadaşımız olduğuna yemin edebilirim. şahitim de var. ingmar bergman...

bakın sıkıntı büyük. adam ölüme meydan okumuş. satranç masasına ölümle birlikte oturmuş. böyle bir adanmışlık, böyle bir tutku ve cesaret hepinizi yakıp küle çevirebilir. böyle bir oyuncu ile oynarken sizi hiç bir savunma kurtaramayabilir. iskandinav savunmasına meylederseniz soluğu valhalla'da alabilirsiniz. iyisi mi siz bu arkadaşımızı kendi haline bırakın. onun hata yapmasını bekleyin. oyunu en tepede oynadığı için sizi ciddiye almayacak bir ruh haline bürünmesini sağlayın. sonrası kendiliğinden gelir. yoksa durum vahim uyarmadı demeyiniz.

senden nefret ediyor olabilirim: mahlası bile insanı sürüncemede bırakan bir oyuncu ile karşı karşıyayız. nefret ediyor mu etmiyor mu belli değil. istikrarlı bir soru işareti gibi! ihtimaller, olasılıklar bu arkadaşımızla maç yaparken havada uçuşabilir. kafa karıştırıcı bir stili var bence. ya da net bir oyun oynayıp kafanızın karışmasına bile izin vermeden, şahınızı alıp kaçabilir. yani garip bir hissiyat veriyor. siz bu adam ne halt edecek derken, oyunun bitme olasılığı bile var. genelde hislerimde yanılmam. bakın bu arkadaş final oynar. oynamasa bile final oynamış gibi yapabilir. alekhine savunması önereceğim bu arkadaşa karşı ama bilemiyorum, emin olamıyorum. muammalı çok hummalı bir yapısı var gibi. satranç tanrıları yar ve yardımcınız olsun!

gulliver: bu oyuncu arkadaşımız mahlasının aksine, sinirleri tamamen alınmış bir kar tanesi etkisi uyandırıyor. tahtanın üzerinde usulca oradan oraya süzülecekmiş gibi bir yapısı var. yani ne bileyim ummadık kar tanesi baş yarar gibi garip bir his bu. hem hafif, hem sade hem de klasik bir oyun tarzı var sanki. hani ne yapacağını bilirsiniz ama yine de önlemini alamazsınız ya onun gibi bir şey. ideal savunması, petroff savunması gibi duruyor. ama durmaya da bilir. kar tanesi neticede, nereye süzüleceğini inanın bende kestiremiyorum. siz iyisi mi bu arkadaşı ciddiye alın, yoksa kendinizi tipiye tutulmuş kutup tilkisi kıvamında tahtaya servis edilmiş olarak bulabilirsiniz.

sırpski film: mahlasından mütevellit manipülasyona açık bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. tahtayı rahatsız edici bir şekilde kullanacakmış gibi bir duruşu var. herkesi turnuvaya davet etmesinin sebebi bu olabilir. gelin üzerinizde bir şey deneyeceğim der gibi duruyor. deneysel oyunlar çıkabilir bu arkadaşın zihninden. kazanır kaybeder orasını bilemem ama zihninizi zorlayacakmış gibi duruyor. ortaya benoni/sicilya karışımı bir zihinsel pizza söyleyip afiyetle yemenize vesile olabilir. ya da şükür doyduk deyip direkt masadan kalkabilirsiniz. göreceğiz bakalım neler olacağını...

kanguruya yumruk atan adam: hoppala! durup dururken kanguruya yumruk atan bir oyuncudan ne beklersiniz? arkadaşımızın mahlası bende direkt raşid necmettinov hissi uyandırdı. nefes aldırmadan saldıracakmış gibi duruyor. bu turnuvanın en iyi oyuncularını yenebilir. aynı zamanda hiç umulmadık bir şekilde en vasat oyuncuya oyunu kaybedip, sözlüğün yolunu tutabilir. iki ucu keskin bıçak. ya kendini ya sizi kesecek gibi duruyor. efsane bir performans ya da hayal kırıklığı arasında gidip geleceğiz sanki. o yüzden kendisinin maçlarını merakla bekliyoruz.

düşünüyorum öyleyse yokum: taş fedalarında arşı alaya çıkacak, merkez piyonları hunharca harcayarak, yokluğunu ispat için oyunu en kısa sürede bitirmeye çalışacak gibi bir his uyandırıyor bende. oyunu aşkla oynayacakmış ve sonrasında kenara çekilecekmiş gibi duruyor. düşünemedim öyleyse patım diyerek masadan ayrılmamanızı temenni ederim.

oyuncu analizlerimizle turnuva gününe kadar sizlerle birlikte olmaya devam edeceğiz.

açık mert korkusuz kafa haber ajansı spor bültenini okudunuz...

turnuvaya destek olunuz!
devamını gör...

amerikalı hiciv ustası kurt vonnegut tarafından yazılmış olan savaş romanı. ozark vonnegut göndermeleri ile beni darlamaya başlayınca şart oldu bu başlığa yazmak.* eserin orijinal adı slaughterhouse-five olarak geçmektedir. aslında tamamen savaş romanı demek zor, daha çok biraz bilim-kurgu biraz da yarıotobiyografik bir eser olarak tanımlamak daha makul muhtemelen. ikinci dünya savaşı sırasında dresden'de savaş esiri olarak bulunan billy pilgrim zamanında onunla aynı kaderi paylaşmış olan yazarın anılarının çarpık bir yansıması olarak okuyucuya sunulurken aynı zamanda kitabın başka bir karakteri olan başarısız bilim-kurgu yazarı kilgore trout ise yine vonnegut'ın alter egosu olarak okuyucunun karşısına çıkar. zamandan tamamen kopmuş olan pilgrim kitap boyunca düzensiz bir biçimde sürekli farklı zaman aralıkları arasında geçiş yaparak ilerler bundan ötürü heller'ın catch 22 eseri ile benzerlikler gösterir mezbaha-5 fakat burada düzensiz zaman geçişleri tamamen kitap boyunca tekrarlanan zaman algısını aktarmak için bu şekilde yazılmıştır. yine başka bir benzerlik cümle tekrarlarıdır ki mezbaha-5 bunu kitapta bahsedilen her ölümden sonra not düşülen so it goes deyimi ile yapar. ne abartıldığı kadar iyi ne yerildiği kadar kötü bir kitap ek olarak yazarın mother night isimli eserinin ana karakteri olan howard campbell karakteri de kitapta kısa süre görünür ve kitabın finali hakkında açıkça spoiler barındırır bu yüzden önce mother night okunsa daha iyi olur bence. vonnegut ne savaşı dramatize eder -çünkü bakınca zaten çılgınlık olan bir şeyi olduğundan daha da dramatikleştirmek mümkün değildir- ne de onun insan üzerindeki etkisini küçümser. kitap genel bir eleştiri barındırır özünde, oldukça ince bir hiciv vardır mezbaha-5'in satır aralarında. ek olarak bu sadece bir teori olsa bile criminal minds'ın 2. sezon 22. bölümünde* kurbanlarını katletmek için mezbahaya kapatan bir katil mevcuttu ve mezbahanın demir kapısının üzerinde büyük kırmızı harfler ile 5 numarası düşülmüştü, muhtemelen tesadüf değildir çünkü ondan bir önceki bölüm vonnegut ile ilgiliydi. oldukça şık bir referans olmuş. kitabın 1972 yılında george roy hill tarafından çekilmiş bir filmi de mevcut ama vasat bir film olmaktan öteye gidemiyor ne yazık ki.


“there is no beginning, no middle, no end, no suspense, no moral, no causes, no effects. what we love in our books are the depths of many marvelous moments seen all at one time.”

“all time is all time. ıt does not change. ıt does not lend itself to warnings or explanations. ıt simply is. take it moment by moment, and you will find that we are all, as ı've said before, bugs in amber.”
devamını gör...

hediye çeki isteyen donanım haber oluculerinin sözlüğe çökmeleri olayı.
devamını gör...

kızgınlıkta intikam vardır. kırgınlıkta ise sadece suskunluk.
devamını gör...

basılan ilk osmanlı kağıt parasıdır.
kaime kelimesi yerine geçen, yerini alan anlamında bir kelime olup, piyasa da kullanılan sikke ve kuruşun yerine kullanıldığı için bu isim verilmiştir. bu ilk başta bir çeşit hazine bonosuydu.
padişah abdülmecid zamanında 1840 yıllarında piyasaya sürülen osmanlı dönemindeki el yazması ilk paraya kaime i nakdiye i mutebere adı verildi. bu paranın kalpazanlarca kolayca taklit edilmesi üzerine piyasadan kaldırıldı, bunun yerine 1841 senesinde taklit edilmesinin önüne geçebilmek için bu defa matbu olan yani el yazması olmayıp makina baskısı şeklindeki kaimeler bastırılmaya başlandı. el yazması kaimelerin taklidinden doğan sorunu tamamen ortadan kaldırmak amacıyla da bu süreler zarfında el yazması kaimeler matbu olan kaimelerle değiştirilmeye devam edildi. ancak malesef kaime halk nezdinde hiçbir zaman amaçlandığı şekliyle tamamen altın ve gümüş yerine geçemedi.
geçen yıllar içinde kaime bir kaç kez kaldırıldı ve kötüye giden ekonomi nedeniyle kırım harbi ve 1877 1878 osmanlı rus harbi sıralarında tekrar piyasaya sürüldü. 1. dünya savaşı sırasında yine almanya dan alınan borçlarla ve savaş uzadıkça piyasaya sürülen 7 emisyon şeklinde altın yerine geçen kaime uygulaması devam etmiştir.
zaten bu banknotların bir yüzünde '' bedeli dersaadet'te altın olarak ödenecektir'' ibaresi bulunmaktaydı.
devamını gör...

başarıyı takdir etmek.
insanların kişisel alanlarına saygı duymak.
samimiyet kurma konusunda ısrarcı olmamak.
yerlere ufacık dahi olsa çöp atmamak.
bağırmadan konuşmak.
fikirlere körü körüne bağlanmamak.
devamını gör...

hiç kimse, kadınların birey olarak görülmediği dönemlerde birden ''ya ben bunu böyle ötekileştirdim ama artık insan gibi davranayım bari'' diye düşünüp insan haklarını kadınların ellerine tutuşturmadı. bu haklar mücadeleyle, farkındalıkla elde edildi ve hâlâ tam bir eşitlik durumu sağlanabilmiş değil. özellikle sosyal anlamda. durum böyleyken feminizmi ''kadınlar üstündür'' şeklinde görüyorsanız, black lives matter hareketini de ''siyahlar üstündür'' şeklinde görmeniz kaçınılmazdır. oysa işin özü yalnızca dezavantajlı gruba isim önceliği verilmesidir.

gelelim gerçekten de kadın haklarını savunup yürüyüşlerde açılan pankartların yanlış olduğunu düşünenlere. o pankartlarda yazanlar kendi cinsiyetinden, cinselliğinden utandırılan kadınların hayatları boyunca en ufak hareketlerinde ahlak bekçilerinden duydukları laflar, yaftalamalar. zaten durum böyle olmasa kimsenin tepki göstermesi gerekmez ve bu hareketlere de gerek kalmaz. dolayısıyla siz şu tür bir #162816 kıyaslama yaptığınızda fazlasıyla absürt oluyor. ''başta kadınlar olmak üzere her kesimden insanın sanatla eğitilebileceğini, istediklerinde bir şeyler yapabileceklerine inanıyorum'' tarzı cümleler, baş kaldıranlar olmasaydı şu an sarf edilemeyecekti ve kimse bu fikirleri umursamayacaktı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yoldaş ya da iko'dan artı alınca daha tatlı olan his. renkli rünklü oluyor beğeni kısmı, seviyorum o görüntüyü.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim