christopher nolan'ın yazdığı yönettiği 2017 çıkışlı savaş filmi.
film, 2. dünya savaşı sırasında ingiliz ordusunun fransa'nın dunkerque  kıyılarında 400 bin askerle sıkışması ve bu ordunun, deniz desteğiyle dunkerque'ten tahliye edilmesini konu almaktadır.

3 farkli karakterin (birgün , bir hafta, bir ay boyunca) yaşadıkları, filmin sonunda ayni teknede bir araya gelmeleri ile birlestirilmis. filmin başrollerinde , mark rylance ve tom hardy  yer almaktadır.

en iyi müzik, ses ve kurgu dallarında 3 oskarli film en iyi hasılat yapan ikinci dünya savaşı filmlerinden birisi. müziklerinde (bkz: hans zimmer) imzası var.

film ilk andan son ana kadar hep aynı dozda
hiç görmediğiniz alman askerlerinin bombardıman sesleri sayesinde korkuyu, okyanusun içindeki askerlerin bitmeyen yaşam mucadelesi ile de gerilim hissini veriyor.

ingiliz milliyetçiliği ve kahramanlık övücülüğü durumu katlanilir düzeyde.
pek çok yer de tek bir canın biricik ve değerli olduğu mesajı da üstüne basa basa verilmeye çalışılmış.

ikinci dünya savaşında karşıma çoğu zaman almanların saldırı güzergahı ve yahudilerin çektiği zulümler cikarken
churchill'in kararları ve ikinci dünya savaşının sonuçları açısından da incelemem gerektiğini öğretmiştir.
fragman
soundtrack
soundtrack
devamını gör...


antik roma'da zengin ile fakir, köle ile hür ya da yönetici ile memur denilen sınıflar bir arada yaşardı. kente yeni gelen bir kişi, kimin köle ya da kimin hür olduğunu dışarıdan bakarak anlayamazdı. evleri bile iç içe, yan yana veya üst üsteydi. bir evde roma konseyinin üst düzey bir üyesinin yaşadığını görürken hemen yanında hayatını köle olarak geçiren birini görmeniz mümkündü.

bir gün roma konseyine yani asiller meclisine bir senatör tarafından teklif gelir. "roma'da kimlerin asil olduğu kimlerin köle olduğunu anlamak çok güçtür ve köle olanlar bundan böyle tek tip kıyafet giysin" denilir ve bu konu günlerce tartışılır.

en son meclisten çıkan karar şudur.

"sadece köle vatandaşların sayısı hür olanlardan çok fazladır ve eğer bu köleler tek tip kıyafet giyerler ise ne kadar kalabalık olduklarını fark ederler ve bu da roma için ciddi bir tehdit oluşturur."

böylelikle roma'da asla bu sistem uygulanamaz ve devamında gelen yönetimler ise aynı kararı emsal alırlar kendilerine.

-gören erdoğan
devamını gör...

herkes benim sinirli, asabi, sert mizaçlı, umursamaz, değer bilmez, vurdum duymaz, umursamaz biri olarak bilir.
ama aslında ruhumun ve kalbimin ne derece ezildiğini acı çektiğini bilmezler göremezler.
onları dualarımın ve rüyalarımın ötesin de cennet kadar iyilikler dilediğimi bilmezler. bilemeyecekler.

ah, şu kahrolası sert karakter yapısı ve inat gururu.
devamını gör...

trafikte giderken, gördüğüm plakaların iki yanındaki rakamları, herhangi bir matematiksel işlemi kullanarak birbirine eşitlemeye çalışıyorum. sanırım çok eski bir yarışma olan bir kelime bir işlemden kalma bir alışkanlık. şöyle ki, plaka 34 xx 3948 olsun, 4-3=1, (9/3)-(8/4)=1 gibi.
devamını gör...

mfö'nün 1984 yılında yayınlanmış ilk albümü ele güne karşı yapayalnız'dan, söz ve müziği mazhar alanson'a ait olan parça.



...................................
hep sana hep sana hep sana
bak işte mutsuz oldun
...................................

devamını gör...

edebiyatımızın ilk romanı olmasının hakkını öyle verir ki... teknik kusurları, tesadüflerin yoğunluğu...
yok artık diyerek okursunuz. ana konu da başlıkta zikredildiği kadardır. ancak dönemin şartlarını da yansıtır bize.
romantizm tüm satırlarda izini bırakmıştır. o iyilerin müthiş, kötülerin ise hakkını vere vere kötü olduğu romanlardan. sadece iyilerin kazanamaması konusunda küçük bir sürprizi var sami'nin.
ama yine de takdir etmeyi de bırakmayız yazarı, ne de olsa başlamış, ilk adımı atmıştır yerli roman hususunda.
devamını gör...

avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. ama ne anlamı var.

insan böyle bir durumda ne diyeceğini bilemiyor. kendisini bir çocuk gibi çaresiz hissediyor. boğazı düğümleniyor.
neler olduğunu idrak edemiyor. bu okuduklarım gerçek olamaz, biri bunun kötü bir şaka olduğunu söylesin diyor içinden. inanamıyorum.

inşallah kaderin tokadı tüm bu sessiz çığlık kadar şiddetli olur.

ibretlik bir final sahnesi bizi bekliyor!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yahudi asıllı alman yazardır. yazarlığının yanı sıra bestekar ve de gazetecidir. prag doğumlu bir yazardır ve elbette prag deyince insanın aklına önce; olduğu kişi ile göründüğü kişi arasında devasa farklılıklar olduğunu düşündüğüm, çoğu insanın bir aziz mertebesinde gördüğü ama ziyadesiyle günahkar bir ölümlü olan franz kafka gelir. ve franz kafka koyduğu virgüle bile hayran olduğum tek yazardır.

max brod ortaya koyduğu onlarca eserden bağımsız olarak sadece kafka’nın en yakın arkadaşı olarak tanınmaya mahkum olmuş, kafka’nın dünyanın en büyük yazarı olarak anılmasında aslan payına sahip olan iyi niyetli bir haindir.

nietzsche ile ilgili bir fikir çatışması sonucu tanışan ve çok iyi arkadaş olan ikili kafka ölene kadar arkadaşlıklarını sürdürmüştür. max brod çoğu zaman kendi yazarlığını bir kenara bırakıp dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yazarı olarak gördüğü kafka’yı yüreklendirmek ve ona destek olmak için uğraşmıştır.

kafka zor bir insandır, yapay bir karanlığı vardır, olmadık sorunlar uydurur, hastadır, ciğerleri iflas etmek üzeredir, işinden nefret eder, babasını olmayacak şeylerle suçlar ve ayran gönüllüdür. max her durumda kafka’nın yanındadır.

kafka ölüm döşeğinde max’a teslim eder yazdıklarını ve hepsini yakmasını ister. dramatik kafka hareketleridir bunlar elbette. yazdıklarını kendisi yakmak yerine bunları yayımlayacağını bildiği brod’a teslim etmek.

max, kafka’ya görünüşte ihanet ederken aslında tam da kafka’nın istediğini yapar ve her şeyi yayımlar.

max brod dünya edebiyat tarihinin şahit olduğu en muhteşem haindir.
devamını gör...

gerçekleşme olasılığı ronaldo'nun tüm malvarlığını menemenspor'a devretme olasılığından daha düşük olan hede.
devamını gör...

1957 detroit’te, yaşamanın en ucuz olduğu dönemde geçen stephen king’in kitabından uyarlanan gençlik filmi.



iki başrol karakter var.
arnold; şimdiye kadar izlenilen tüm filmlerin klişesi nerd’ümüz.
dennis; nerd’ün tek arkadaşı olan cool çocuk.
lisenin ilk günü bizim nerd dayak yerken arkadaşı yanında olup ona yardım etmeye çalışıyor. okul çıkışında bizim nerd’ü eve bırakmak üzere yollardayken aniden kırmızı külüstür bir araba çarpıyor arnie’nin gözüne ve hemen durup incelemeye geçiyorlar. yaşlı bir dede arabayı 250 dolarese satıyor bizimkilere. dede arabanın adını christine koymuş ve bizim çocuklar bunu bozmuyor.

artık araba arnie’nin. eve gittiğinde ailesi on yedi yaşındaki çocuklarının araba almasına hiç sıcak bakmıyorlar. tartışıyorlar ve arnie ceketini alıp, çıkıyor evden. dennis’le birlikte christine’i tamir ettirmeye gidiyorlar.

gel zaman git zaman o tamirci arnie’nin patronu olup, garajını kullanmasına izin veriyor. christine gün geçtikçe daha da güzelleşirken arnie’nin karakteri de değişime uğruyor. o ezik çocuk artık bir çalışan, kendi başının çaresine bakabilen bir genç yetişkin oluyor. bunun yanı sıra arnie artık ailesi ile tartışmaktan çekinmeyen, arkadaşı dennis’in platonik aşkı ile sevgili, giyim tarzı düzgün fakat ağzı bozuk birine dönüşüyor.

asıl gizem konumuz arabamız christine. her kim ki arnie’ye yamuk yapmışsa ve/veya christine’e bok atıyorsa, arabayı sevmediğini sözlü veya arabaya girişerek belirtiyorsa başına iş açılıyor ve felaket yollarla acı çekerek can veriyor. christine’e ne mi oluyor?

orasını da izleyip gör seni miskin mirket.
devamını gör...

küçüklükten beyfendiymişim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mustafa sandal-araba.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

öncelikle eti güzel bir şekilde marine etmektir

etin suyunu kaçırmadan pişirebilmek bir sanattır.

bulabilirseniz eğer portakal ağacı kömürü mükemmel iş görür.
devamını gör...

formata bağlılığı ve açıklayıcı, öz tanımlarıyla sözlüğümüze büyük bir katkı sağladığını düşündüğüm yazarlarımızdan.
tanımları bol olsun. keyifli sözlükler.
devamını gör...

sadrazam kaşınıyorsun gibime geldi… ama kavgadan zevk alanlara bir gün o zevk aldıkları şey kendilerine uğruyor. belirtmek istedim canım kardeşim…
devamını gör...

yaşama karşı çok güzel bir duruşu var bu yazarımızın. haksızlığın karşısında eğilmeden, bükülmeden, kırılmadan ve kimseye yanlamadan net bir duruş sergiliyor. bütün niteliklerinden önce benim için ve benim gibi düşünen yazarlar için en önemli özelliğidir bu dik duruşu. evet, paylaştıkları değerli, anıları, anlattıkları önemli ama bu duruşu olmasaydı tüm bunlar ne yazık ki havada kalırdı. pek çoğunda gördüğümüz gibi. sözü, özü bir olan evernevergreen'i bu yüzden seviyor, okuyor ve ona değer veriyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

özgürlük senin bağlı olduğun değerler çerçevesindeki hareket olanağındır. değer sistemini değiştirirsen özgürlüklerin de değişir.
her şeye anlam veren yön olduğu gibi her şeyi anlamsız yapan da yöndür.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim