karbonariler
19. yüzyıl başlarında başta italya olmak üzere birçok avrupa ülkesinde, özgürlük ve demokrasi gibi kavramları yaymak amacıyla ortaya çıkan, kelime anlamı kömürcüler olan örgüt.
masonluk ve saint-sacrement örgütlerini örnek aldığı tahmin edilen karbonariler örgütü, gerçekten gizli bir örgütmüş aslında. varlığını biliyor olmamız onları pek de bilinen bir örgüt yapmaya yetmiyor çünkü gizli olarak anılan birçok örgütün aksine, bunu kimin kurduğu, kimlerin yönettiği bilinmiyor.
yine de teşkilat yapısına ilişkin bazı bilgiler var elde. yeni üye alımlarında, masonluktakine benzer bir tekris aşamasından geçirirlermiş adayları. bu nedenle masonluğun bir uzantısı olduğunu söyleyenler de var. üyeleri daha çok orta sınıftan insanlardan oluşuyormuş.
hemen hemen her örgüt gibi işe masum başlayıp zamanla farklı işlere bulaşmışlar. küçük krallıkları devirmeye bile kalkışmışlar.
ortaya çıkış noktaları vatanseverlik ve özgürlük savunuculuğu gibi kavramlar olduğundan, ittihat ve terakki cemiyeti gibi bazı grupların, bu örgütten de etkilendiği bilinmektedir.
masonluk ve saint-sacrement örgütlerini örnek aldığı tahmin edilen karbonariler örgütü, gerçekten gizli bir örgütmüş aslında. varlığını biliyor olmamız onları pek de bilinen bir örgüt yapmaya yetmiyor çünkü gizli olarak anılan birçok örgütün aksine, bunu kimin kurduğu, kimlerin yönettiği bilinmiyor.
yine de teşkilat yapısına ilişkin bazı bilgiler var elde. yeni üye alımlarında, masonluktakine benzer bir tekris aşamasından geçirirlermiş adayları. bu nedenle masonluğun bir uzantısı olduğunu söyleyenler de var. üyeleri daha çok orta sınıftan insanlardan oluşuyormuş.
hemen hemen her örgüt gibi işe masum başlayıp zamanla farklı işlere bulaşmışlar. küçük krallıkları devirmeye bile kalkışmışlar.
ortaya çıkış noktaları vatanseverlik ve özgürlük savunuculuğu gibi kavramlar olduğundan, ittihat ve terakki cemiyeti gibi bazı grupların, bu örgütten de etkilendiği bilinmektedir.
devamını gör...
sitrin
kitriii isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
bir doğal taş.
''para taşı'' ve ''başarı taşı'' olarak da bilinir.
demir içeriğinden dolayı soluk bir sarı rengindedir.
latince ''citrina'' kelimesinden türemiştir.
ifade edilen faydaları ise şu şekildedir:
1)yılan sokmalarından korunmada yararlı olduğu düşünülür.
2)iletişimi geliştirir.
3)serveti çektiğine inanılır.
4)sarı renginden dolayı doğal taşı kullanan kişinin yaşamını parlak ışık enerjisiyle neşe doldurur.
5)sırt ağrısını hafifletir.
6)karaciğer, dalak, sindirim sistemi ve mesane ile ilgili problemlerle mücadele edebilecek olumlu bir etkiye sahip olduğu düşünülmektedir.
7)depresyon ve negatif enerjiyi uzaklaştırır.
kaynak.
bir doğal taş.
''para taşı'' ve ''başarı taşı'' olarak da bilinir.
demir içeriğinden dolayı soluk bir sarı rengindedir.
latince ''citrina'' kelimesinden türemiştir.
ifade edilen faydaları ise şu şekildedir:
1)yılan sokmalarından korunmada yararlı olduğu düşünülür.
2)iletişimi geliştirir.
3)serveti çektiğine inanılır.
4)sarı renginden dolayı doğal taşı kullanan kişinin yaşamını parlak ışık enerjisiyle neşe doldurur.
5)sırt ağrısını hafifletir.
6)karaciğer, dalak, sindirim sistemi ve mesane ile ilgili problemlerle mücadele edebilecek olumlu bir etkiye sahip olduğu düşünülmektedir.
7)depresyon ve negatif enerjiyi uzaklaştırır.
kaynak.
devamını gör...
popüler olmayan sözlük yazarlarının yazma amacı
popülerlik, damdan kimseye düşmüyor; onlar da salt popülerlik için yazmaya başlamamıştır diye düşünüyorum. bunu kendine amaç edinmiş olanların başarılı olmaları düşük ihtimaldir.
yazmak benim için; kendimi dünyaya anlatmak için seçtiğim, yaparken rahatladığım eylemlerden biri. insan anlaşılmak ister, anlayın beni sayın yazarlar! var olmak için yazıyorum.
ne demiş sait faik üstadımız; yazmasam deli olacaktım, heh işte o misal.
yazmak benim için; kendimi dünyaya anlatmak için seçtiğim, yaparken rahatladığım eylemlerden biri. insan anlaşılmak ister, anlayın beni sayın yazarlar! var olmak için yazıyorum.
ne demiş sait faik üstadımız; yazmasam deli olacaktım, heh işte o misal.
devamını gör...
aşırıya kaçan bir hevesiniz
sessizlik ya da yalnızlık. özellikle pandemiden sonra gürültüye ya da kaosa tahammülüm aşırı azaldı. ne kadar koronadan korksam da daha yalnız kalabileceğim, daha sessiz bir ortam kurabileceğim düşüncesinden dolayı okul açılsın istiyorum.
devamını gör...
ikinci bir fırsatta yapmak istediğiniz meslek
falcı.. çok ciddiyim.. gülmeyin..
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
google enter, sabır nedir enter;
1. olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.
2. öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu.
bakayım kıyımda köşemde kırıntısı kalmış mı? nope.
göğüs sıkışması? not entered. ben yazayım, şiştim. nefes alınmıyor. canıma yetiyor, yeter, yetsin artık. narsist, 30 iq lu ebeveynlere rağmen şu yaşıma geldim. bir şekilde oldu. püh saygısız sudoku hiç öyle denir mi? neler denmedi de içimde kaldı bir bilsen… belki anlatırım bi’ ara.
şuan yine her an her şey olabilir.
ayak uçlarımdan saç diplerime kadar sinirliyim. tüm gün dinmedi öfkem. bir söz, bir boş bakış, beş yıl sonrasında hatırlamayacağım bir kaç saniyenin yirmidört saatimden çalışını izliyorum. sonrasında hayat akışımı; her an her şey olabilir. ben biriktirip taşan tiplerdenim. çok biriktim, tutamıyorum. bir şey yapmalıyım, nefes aldıracak bir şey. tabak çanak kırmak bana ne nefes aldırır, ne yirmidört saatimi geri verir, üstelik ortalığı toplamam için extradan iş çıkar ve ona harcanan zaman. yazık gerçekten. doldum, taşıyorum. usulca akardı gözlerimden böyle anlarda. şimdi kurumuş. güzel aslında. ağlamakta gereksiz enerji kaybı. nitekim yanaklarımızı pürüzsüzleştirmekten, dudaklarımızı ve gözlerimizi dolgunlaştırmaktan öteye geçemiyor. makyajsız da güzel olmak gibi. o da ayrı bi şans, baktığında.
lanet girsin ne anlatıyorum lan ben? hahah.
hayatımı alt üst etmeme bir kaç saat kalmış ben ne anlatıyorum? işi, gücü, kursunu, dersini, stajını ve tabi kafiyeli olsun diye sülalesini üzeyim. böyle hayatı bana reva görenleri de tabii.
her an her şey olabilir.
uyumayınca huysuzlaşan biriyim. çok değil ya altı saat uyuyacağım ve bu elimden alındığında ben snickers reklamında ki yakışıklı çocuğun sarışın ablaya dönüşmesi gibi tatsızlaşıyorum… şimdi bunu beşle çarp. hayır ya yüzüme değil, içinden. yüzüme çarpılan gerçekler ve başıma kakılan olması gerekenin adını iyilik yapmak sanılanlar yeterince tadımı kaçırdı zaten. bir de sen eklenme. manyak de geç, okuma hatta. zaman kaybettiriyorum sana. mühim bu. biliyorum uzaya çıkıp halay çekmeyeceksin. olsun yine de, kendinle değerlendir zamanını.
ben bana ayıramadığım zamana öfkeli değilim. bazen akmadığı, çokça taştığı için öfkeliyim. biraz denge, lütfen.
ne diyodum? tanımımın sloganı her an her şey olabilir olsun mu? olsun, yaptım oldu.
şimdi içimde bir yerlerde fısıldayanı dinleyeceğim ve bir yirmidört saatlik daha sabredeceğim. sonrası plan, organize işler, tepeyi taklaya çevirmece falan.
#dirensudoku
1. olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.
2. öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu.
bakayım kıyımda köşemde kırıntısı kalmış mı? nope.
göğüs sıkışması? not entered. ben yazayım, şiştim. nefes alınmıyor. canıma yetiyor, yeter, yetsin artık. narsist, 30 iq lu ebeveynlere rağmen şu yaşıma geldim. bir şekilde oldu. püh saygısız sudoku hiç öyle denir mi? neler denmedi de içimde kaldı bir bilsen… belki anlatırım bi’ ara.
şuan yine her an her şey olabilir.
ayak uçlarımdan saç diplerime kadar sinirliyim. tüm gün dinmedi öfkem. bir söz, bir boş bakış, beş yıl sonrasında hatırlamayacağım bir kaç saniyenin yirmidört saatimden çalışını izliyorum. sonrasında hayat akışımı; her an her şey olabilir. ben biriktirip taşan tiplerdenim. çok biriktim, tutamıyorum. bir şey yapmalıyım, nefes aldıracak bir şey. tabak çanak kırmak bana ne nefes aldırır, ne yirmidört saatimi geri verir, üstelik ortalığı toplamam için extradan iş çıkar ve ona harcanan zaman. yazık gerçekten. doldum, taşıyorum. usulca akardı gözlerimden böyle anlarda. şimdi kurumuş. güzel aslında. ağlamakta gereksiz enerji kaybı. nitekim yanaklarımızı pürüzsüzleştirmekten, dudaklarımızı ve gözlerimizi dolgunlaştırmaktan öteye geçemiyor. makyajsız da güzel olmak gibi. o da ayrı bi şans, baktığında.
lanet girsin ne anlatıyorum lan ben? hahah.
hayatımı alt üst etmeme bir kaç saat kalmış ben ne anlatıyorum? işi, gücü, kursunu, dersini, stajını ve tabi kafiyeli olsun diye sülalesini üzeyim. böyle hayatı bana reva görenleri de tabii.
her an her şey olabilir.
uyumayınca huysuzlaşan biriyim. çok değil ya altı saat uyuyacağım ve bu elimden alındığında ben snickers reklamında ki yakışıklı çocuğun sarışın ablaya dönüşmesi gibi tatsızlaşıyorum… şimdi bunu beşle çarp. hayır ya yüzüme değil, içinden. yüzüme çarpılan gerçekler ve başıma kakılan olması gerekenin adını iyilik yapmak sanılanlar yeterince tadımı kaçırdı zaten. bir de sen eklenme. manyak de geç, okuma hatta. zaman kaybettiriyorum sana. mühim bu. biliyorum uzaya çıkıp halay çekmeyeceksin. olsun yine de, kendinle değerlendir zamanını.
ben bana ayıramadığım zamana öfkeli değilim. bazen akmadığı, çokça taştığı için öfkeliyim. biraz denge, lütfen.
ne diyodum? tanımımın sloganı her an her şey olabilir olsun mu? olsun, yaptım oldu.
şimdi içimde bir yerlerde fısıldayanı dinleyeceğim ve bir yirmidört saatlik daha sabredeceğim. sonrası plan, organize işler, tepeyi taklaya çevirmece falan.
#dirensudoku
devamını gör...
kayıp tanrılar ülkesi
son iki kitabını okumamayı tercih etmiş birisi olarak ve bu hafta yakaladığım bir boşluk neticesinde temin edip, 2 günde bitirerek görüşlerimi paylaşmak istediğim ahmet ümit'in son romanı.
takipçilerinin bildiği üzere ahmet ümit, almanya - türkiye arasında mekik dokuyarak ve her zamanki gibi meslek ahlakıyla birlikte araştırarak ve araştırmalarına referans vererek yazdığı bu kitabını aylar öncesinden ön tanıtımlar ile okuyucularını oldukça yüksek bir beklenti içerisine soktu.
gelelim yine şahsi görüş ve spoiler niteliğindeki yorumlarıma. şöyle ki;
her şeyden önce kayıp tanrılar ülkesi; mitoloji, arkeoloji zemini üzerine oturtulmuş polisiye bir kurgu. mitoloji hakkında en ufak bilgi ve merak sahibi olmayan kişileri bile mitler dünyasına sokabilmeyi ve daha da detaylandırma isteği aşılayarak araştırmaya sevk etmeyi başarıyor ahmet ümit. fakat yaklaşık 500 sayfalık bir polisiye roman olduğu düşünüldüğünde zeus'tan yapılan alıntıların abartıldığını düşünüyorum. polisiye kurgusu içerisine mitolojiden referanslar vererek okuyucuya final tahmini yapma şansı vermeye çalışması elbette "olmazsa olmaz" lakin konudan ve kurgudan ciddi sapmalara yol açacak düzeyde kalmış. yani zeus 'un kendisine ait söylevlerini okurken bazı kısımlarda "eeee?" diyebiliyor ve konudan uzaklaşabiliyorsunuz.
kitap, bana göre bir yere oturmamış. polisiye desen çok ama çok zayıf; bilgilendirici desen yetersiz. istanbul hatırası ,beyoğlu rapsodisi gibi kitapların çıktığı bir kalemden bu nitelikte bir roman okuduğuma açıkçası üzüldüm. polisiye kurgusu olarak bana göre olmamış bir kitap. fakat ahmet ümit' in, her zaman saygıyı hak eden esas niteliklerinden olan önce bilgi sahibi olmayı, bu bilgileri referans gösterebilmesi, araştırmalarının dayanaklarını şeffaf bir şekilde yerleştirmesi yönünden çok kıymetli bir kitap. ellerine, emeklerine sağlık.
kitaba dair ise notlarım arasına aldığım en önemli olay; nürnberg stadyumu ve zeppelin tribünü 'dür. sırf cehaletime bu iki katkısı yönünden saygılar, şükranlar.
not : bergama kazısındaki eserleri, almanya'ya "satan" dönemin yöneticilerine de ayrıca selamlar...
takipçilerinin bildiği üzere ahmet ümit, almanya - türkiye arasında mekik dokuyarak ve her zamanki gibi meslek ahlakıyla birlikte araştırarak ve araştırmalarına referans vererek yazdığı bu kitabını aylar öncesinden ön tanıtımlar ile okuyucularını oldukça yüksek bir beklenti içerisine soktu.
gelelim yine şahsi görüş ve spoiler niteliğindeki yorumlarıma. şöyle ki;
her şeyden önce kayıp tanrılar ülkesi; mitoloji, arkeoloji zemini üzerine oturtulmuş polisiye bir kurgu. mitoloji hakkında en ufak bilgi ve merak sahibi olmayan kişileri bile mitler dünyasına sokabilmeyi ve daha da detaylandırma isteği aşılayarak araştırmaya sevk etmeyi başarıyor ahmet ümit. fakat yaklaşık 500 sayfalık bir polisiye roman olduğu düşünüldüğünde zeus'tan yapılan alıntıların abartıldığını düşünüyorum. polisiye kurgusu içerisine mitolojiden referanslar vererek okuyucuya final tahmini yapma şansı vermeye çalışması elbette "olmazsa olmaz" lakin konudan ve kurgudan ciddi sapmalara yol açacak düzeyde kalmış. yani zeus 'un kendisine ait söylevlerini okurken bazı kısımlarda "eeee?" diyebiliyor ve konudan uzaklaşabiliyorsunuz.
kitap, bana göre bir yere oturmamış. polisiye desen çok ama çok zayıf; bilgilendirici desen yetersiz. istanbul hatırası ,beyoğlu rapsodisi gibi kitapların çıktığı bir kalemden bu nitelikte bir roman okuduğuma açıkçası üzüldüm. polisiye kurgusu olarak bana göre olmamış bir kitap. fakat ahmet ümit' in, her zaman saygıyı hak eden esas niteliklerinden olan önce bilgi sahibi olmayı, bu bilgileri referans gösterebilmesi, araştırmalarının dayanaklarını şeffaf bir şekilde yerleştirmesi yönünden çok kıymetli bir kitap. ellerine, emeklerine sağlık.
kitaba dair ise notlarım arasına aldığım en önemli olay; nürnberg stadyumu ve zeppelin tribünü 'dür. sırf cehaletime bu iki katkısı yönünden saygılar, şükranlar.
not : bergama kazısındaki eserleri, almanya'ya "satan" dönemin yöneticilerine de ayrıca selamlar...
devamını gör...
uyuyan kişiyi uyandırma yöntemleri
meşgule atıncaya ya da uykulu sesini duyuncaya kadar aramak.
devamını gör...
kadınların eskisi kadar zor olmaması
*tanımadığı erkekten 2-3 güzel söz duyunca etkilenen kadın yüzünden evlilikten ve ciddi ilişkiden uzaklaşan (güya) kaliteli arkadaş...
senin kolay diye tabir ettiğin şey;
kadın, herşeyden önce, kadın/erkek olmaktan, cinsiyetinden önce yani,
insan olduğu için, insanlık diyorum bak, bildinmi? dürüst ve karakterli bir insan olduğu için, seni de bakınca insan "zannettiği" için... o "kandırmak" için söylediğin 2-3 güzel sözü, "doğru söylüyorsun" zannedip,
yine insanlığından, "yalan" söylediğini,
**ne lik yaptığını düşünmeyip,
"inanmış" olabilirmi acaba?
sen şimdi içinden "salağa bak inandı" diyorsun dimi?
senin insan olmadığını "sadece erkek" olduğunu anlayınca,
bak bütün bunlar da yine sana söyleniyor haberin olsun...
o kolay dediğin şey, doğru söylediğini düşünerek, senin sahte duygularına karşılık kadının içinden gelendir, gerçektir...
senin gibi sahtekar olsa, yemez numaralarını zaten merak etme,
inşallah kendin gibi bir üç kağıtçı bulursun...
olmayan kaliten batsın...
* 3/10 luk kadınların, yaşı geçmiş, dul, çocuklu kadınların talep yoğunluğundan beklentilerinin yüksek olduğunu, burnundan kıl aldırmadığını söyleyen arkadaş...
3/10 ? kim veriyor bu notu?
sen kaç nesin?
sen zaten bir kadını, fiziksel görüntüsü için, gençliği için istiyorsan, bence daha evrimini tamamlamamışsın...
"kollar" bacaklar olmuş..
beyin, kalp evrilememiş....
ayrıca bir kadının yaşı, evlenip ayrılması, çocuğu olması,
(allahım burayı büyük büyük harflerle koyu koyu yazmak isterdim ama daha yeni yazarım)
***beklentilerini düşürmesini, beklentilerini
değiştirmesini, gerektirmez.***
o kadının, birey olarak "kendisinin"
"değerli" olduğunu, değiştirmez,
yaşı geçmeden, evlenip boşanmadan, çocuğu olmadan önce, ne istiyorsa, neleri bekliyorsa, yine isteyebilir, yine bekleyebilir, hatta daha fazlasınıda isteyebilir...
bence daha fazlasını hak ediyordur...
her türlü burnundan kıl aldırmaz,
yada aldırır, seni ilgilendirmezzz...
sen kimsin? nesin?
kadının yaşı geçince, dul, çocuklu olunca, 0/10 luk beyninle, kadınlara puan veriyosun, değerini düşürüyosun, hesap yapıyosun....
sizin bu evriminiz
ne zaman tamamlanacak yaa..
ne zaman insana dönüşüceksiniz?
ne zaman?
sen bize onu söyle...
senin kolay diye tabir ettiğin şey;
kadın, herşeyden önce, kadın/erkek olmaktan, cinsiyetinden önce yani,
insan olduğu için, insanlık diyorum bak, bildinmi? dürüst ve karakterli bir insan olduğu için, seni de bakınca insan "zannettiği" için... o "kandırmak" için söylediğin 2-3 güzel sözü, "doğru söylüyorsun" zannedip,
yine insanlığından, "yalan" söylediğini,
**ne lik yaptığını düşünmeyip,
"inanmış" olabilirmi acaba?
sen şimdi içinden "salağa bak inandı" diyorsun dimi?
senin insan olmadığını "sadece erkek" olduğunu anlayınca,
bak bütün bunlar da yine sana söyleniyor haberin olsun...
o kolay dediğin şey, doğru söylediğini düşünerek, senin sahte duygularına karşılık kadının içinden gelendir, gerçektir...
senin gibi sahtekar olsa, yemez numaralarını zaten merak etme,
inşallah kendin gibi bir üç kağıtçı bulursun...
olmayan kaliten batsın...
* 3/10 luk kadınların, yaşı geçmiş, dul, çocuklu kadınların talep yoğunluğundan beklentilerinin yüksek olduğunu, burnundan kıl aldırmadığını söyleyen arkadaş...
3/10 ? kim veriyor bu notu?
sen kaç nesin?
sen zaten bir kadını, fiziksel görüntüsü için, gençliği için istiyorsan, bence daha evrimini tamamlamamışsın...
"kollar" bacaklar olmuş..
beyin, kalp evrilememiş....
ayrıca bir kadının yaşı, evlenip ayrılması, çocuğu olması,
(allahım burayı büyük büyük harflerle koyu koyu yazmak isterdim ama daha yeni yazarım)
***beklentilerini düşürmesini, beklentilerini
değiştirmesini, gerektirmez.***
o kadının, birey olarak "kendisinin"
"değerli" olduğunu, değiştirmez,
yaşı geçmeden, evlenip boşanmadan, çocuğu olmadan önce, ne istiyorsa, neleri bekliyorsa, yine isteyebilir, yine bekleyebilir, hatta daha fazlasınıda isteyebilir...
bence daha fazlasını hak ediyordur...
her türlü burnundan kıl aldırmaz,
yada aldırır, seni ilgilendirmezzz...
sen kimsin? nesin?
kadının yaşı geçince, dul, çocuklu olunca, 0/10 luk beyninle, kadınlara puan veriyosun, değerini düşürüyosun, hesap yapıyosun....
sizin bu evriminiz
ne zaman tamamlanacak yaa..
ne zaman insana dönüşüceksiniz?
ne zaman?
sen bize onu söyle...
devamını gör...
lucifer (yazar)
iki gün sonra başka bir kullanıcı adıyla ortalığın anasını ağlatmaya devam edecek yazardır. üç tane * istedi diye değil 'sözlükte adam kayırıyorlar!' sesleri yükseldi diye göstermelik uçurulmuş yazardır. aykırı bir ses değil, ego mastürbasyonu yapıp pisliğini sözlüğe boşaltan bir yazardır.
'yavşak' kelimesini kullandım diye şikayet edilmiş, çok komiksiniz gerçekten. sırf tanıma konu vatandaşla ilgili yazım bir süre burada kalsın istediğim için düzenleme yapıyorum. bir süre sonra komedi halinizle minnoş minnoş takılırsınız.
'yavşak' kelimesini kullandım diye şikayet edilmiş, çok komiksiniz gerçekten. sırf tanıma konu vatandaşla ilgili yazım bir süre burada kalsın istediğim için düzenleme yapıyorum. bir süre sonra komedi halinizle minnoş minnoş takılırsınız.
devamını gör...
balonlu fok
kuzey atlantikte yaşan fokgiller familyasından bir memeli türüdür.erkek fok, tehlike hissettiğinde ve dişi foku etkilemek istediğinde burnunun üstündeki hortumsu kırmızı torbayı şişirir. balonlu fok adını da buradan almıştır. bu canlılar 3 metre boya ve 400 kg ağırlığa erişebilirler.
kaynak
kaynak
devamını gör...
thedansözkiller
tanımlarını sayfa, sayfa okumak istediğim geç keşfettiğim yazar. tanımlarını okurken çok eğleniyorum, neşesi bulaşıcı adeta. ayrıca mahlasına hayranım.
devamını gör...
tuzlayarak yemek
yeşil erik özelinde yapıldığında gerçekten eriğin tadını kat kat güzelleştiren aktivitedir.
devamını gör...
31 aralık 2020 babamın dolandırılmaya çalışması
t:31 aralık yeni dolandırıcılık taktiği. dikkatli olun
ilk defa böyle bir dolandırıcılık duyuyorum,ttnete borcunuz var diyerek arıyorlarmış, dikkatli olun sizi de arayabilirler.
olay:
babamı 0850'li bir numara aramış, ttnet'e 150 tl borcu olduğunu söylemiş, bilgilerini istemiş. babamın anlattığına göre söyledikleri para büyük bir miktar olmadığı için inandırıcılığı yüksek geliyor insana.
ama taşbaşı çocuğu yer mi. yemez.
babam benim bilgilerim sizde yok mu, hem numaranız 444 değil deyince karşı taraf hemen kapatmış.
ilk defa böyle bir dolandırıcılık duyuyorum,ttnete borcunuz var diyerek arıyorlarmış, dikkatli olun sizi de arayabilirler.
olay:
babamı 0850'li bir numara aramış, ttnet'e 150 tl borcu olduğunu söylemiş, bilgilerini istemiş. babamın anlattığına göre söyledikleri para büyük bir miktar olmadığı için inandırıcılığı yüksek geliyor insana.
ama taşbaşı çocuğu yer mi. yemez.
babam benim bilgilerim sizde yok mu, hem numaranız 444 değil deyince karşı taraf hemen kapatmış.
devamını gör...
robert finster
son dönemlerde yayınlanan freud (dizi) ve tribes of europa dizilerinde oynayan başarılı oyunculuğu ile birlikte ses tonu ve karizmatikliğiyle de dikkatleri üzerine çeken* avusturyalı oyuncu.
genelde soğuk ve mesafeli duruş sergileyen alman oyuncuların aksine donuk olmayan gerçekçi ve içten rol aktarımıyla izlettiriyor kendisini.
umarım daha iyi diziler de oynar.
ey almancılar sahip çıkın bu adama.
genelde soğuk ve mesafeli duruş sergileyen alman oyuncuların aksine donuk olmayan gerçekçi ve içten rol aktarımıyla izlettiriyor kendisini.
umarım daha iyi diziler de oynar.
ey almancılar sahip çıkın bu adama.
devamını gör...
depremlerin fuhuş yüzünden olması
dünya öküzün boynuzunda durduğundan, öküz hapşırınca deprem olur diye duymuştum ben.
devamını gör...
elem (yazar)
mahlasıyla sık sık karşılaşmama rağmen tanımlarını bugün okuyabildiğim yazar. tanımlarını okurken iç sesinin söylediklerini yazmış gibi hissettim*. bu yüzden tanımlarını okumak daha bir eğlenceli.
devamını gör...
belçika'da cinsel ilişki rıza yaşının 14 olması
ben 14 yaşindayken annemle bindiğim minibüste parayı uzatacak öz güveni yeni yeni kazanıyordum , ne sevişmesi allaasen ? saçmalık .
devamını gör...
kizlarsoruyor.com
çoğu soruyu kız hesabı açmış erkek yazar soruyor.
devamını gör...

