y kuşağının z kuşağını küçümsemesi
z kuşağının başlangıcı olarak görülen 2000'lilerin üzerinde büyük bir yük ve sorumluluk olduğunu düşünüyorum. sonuçta daha özgür yetişen, teknolojiyle diğer kuşaklara göre daha erken tanışan bir nesil ve birçok şeyin farkındalar. hayalleri daha büyük ve daha özgüvenliler fakat bu diğer kuşaklar için nedense kendini bilmezlik ve açgözlülük olarak algılanıyor. o ünlü "iş beğenmiyorlar" sözü bunlardan biri mesela.
ayrıca bu nesil teknoloji imkânlarını kullanarak kamuoyu oluşturmada tam bir usta. haksızlığa diğer kuşaklardan daha çok ses çıkarttıklarını düşünüyorum. "susup oturalım" ya da "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışı barındırmıyorlar.
iyi özelliklerinin yanında elbet olumsuz özellikleri de var. sonuçta z kuşağı dediğimiz 2000 ve sonrasını kapsıyor. 2006'da da 2016'da da doğan z kuşağı oluyor. küçücük çocukların bu kadar internetle içli dışlı olması, tüm gününü telefon, bilgisayar başında geçirmesi, siber zorbalık yapması veya siber zorbalığa uğraması örnek olarak gösterilebilir. fakat bunu eleştirmeden önce z kuşağı öncesinde doğan aileleri de biraz eleştirmek gerekli. sonuçta günümüzün getirisi internet ve bu süreyi ayarlamak ailelere düşüyor. küçücük çocuk sırf biraz ses yapıyor diye eline telefon veya tablet vermek ve sonra bağımlısı olduğu için eleştirmek bana hiç adil bir davranış olarak gelmiyor. hem devir berbat bir devir. dışarıda oynasın deseniz her zaman gözünüzü çocuğunuzdan ayırmamanız gerekiyor. tamam bu çocuklar telefondan başını kaldırmıyor da, onlara başlarını kaldırıp çevreyi keşfedebilecekleri güzel bir dünya bırakmadınız ki.
ayrıca bu nesil teknoloji imkânlarını kullanarak kamuoyu oluşturmada tam bir usta. haksızlığa diğer kuşaklardan daha çok ses çıkarttıklarını düşünüyorum. "susup oturalım" ya da "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışı barındırmıyorlar.
iyi özelliklerinin yanında elbet olumsuz özellikleri de var. sonuçta z kuşağı dediğimiz 2000 ve sonrasını kapsıyor. 2006'da da 2016'da da doğan z kuşağı oluyor. küçücük çocukların bu kadar internetle içli dışlı olması, tüm gününü telefon, bilgisayar başında geçirmesi, siber zorbalık yapması veya siber zorbalığa uğraması örnek olarak gösterilebilir. fakat bunu eleştirmeden önce z kuşağı öncesinde doğan aileleri de biraz eleştirmek gerekli. sonuçta günümüzün getirisi internet ve bu süreyi ayarlamak ailelere düşüyor. küçücük çocuk sırf biraz ses yapıyor diye eline telefon veya tablet vermek ve sonra bağımlısı olduğu için eleştirmek bana hiç adil bir davranış olarak gelmiyor. hem devir berbat bir devir. dışarıda oynasın deseniz her zaman gözünüzü çocuğunuzdan ayırmamanız gerekiyor. tamam bu çocuklar telefondan başını kaldırmıyor da, onlara başlarını kaldırıp çevreyi keşfedebilecekleri güzel bir dünya bırakmadınız ki.
devamını gör...
üç silahşor
alexandre dumas tarafından yazılmış olan tarihi macera romanı.
fransa’da xııı. louis döneminde kralın muhafız birliğinde görev yapan athos, porthos ve aramis adlı üç silahşore katılmak üzere paris’e giden d'artagnan romansı (dartanyan) adlı gencin maceralarını konu alır. roman kahramanlarının, kralı düşürmek isteyen kardinal richelieu’nun komplolarından kralı korumak için giriştikleri maceralar anlatılır.
fransa’da xııı. louis döneminde kralın muhafız birliğinde görev yapan athos, porthos ve aramis adlı üç silahşore katılmak üzere paris’e giden d'artagnan romansı (dartanyan) adlı gencin maceralarını konu alır. roman kahramanlarının, kralı düşürmek isteyen kardinal richelieu’nun komplolarından kralı korumak için giriştikleri maceralar anlatılır.
devamını gör...
lord of the portakals miğfer dibi
süpper yeni film. eline emeğine sağlık mellisho. ayrıntılar tek tek mükemmel. gidem de tekrar izleyem.
devamını gör...
sözlük yöneticisini de alıp kız istemeye gitmek
helios ile kız istemeye gitmektir.
helios: allahın emri peygamberin kavli ile kızınız uykusuzkahveyi oğlumuza istiyoruz...??!!&%??
helios: (yazara dönerek) lan sen bizim moda mı göz koydun?
yazar: abla ben ciddiyi...
helios: kes kes kes uzaklaştırıldın!
helios: allahın emri peygamberin kavli ile kızınız uykusuzkahveyi oğlumuza istiyoruz...??!!&%??
helios: (yazara dönerek) lan sen bizim moda mı göz koydun?
yazar: abla ben ciddiyi...
helios: kes kes kes uzaklaştırıldın!
devamını gör...
bugün neden gelmedin
jülide özçelik tarafından seslendirilen 8 yıl falan dinlesem sıkılmam bir şarkı. çok acayip. söz ve müzik erhan gündem'e ait.
bugün neden gelmedin?
burası bomboş sensiz.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
sen şimdi benden habersiz uzaklarda
yollarımız belki kesişmez asla.
oysa gelseydin bu akşam gün battığında
bir umut vardı ama gelmedin.
bir gün elbet
sen ve ben
buluşuruz bir deniz kıyısında
belki de yıllar sonra
rastlarım sana mehtaplı bir yaz akşamında
ama bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
burası bomboş sensiz.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
sen şimdi benden habersiz uzaklarda
yollarımız belki kesişmez asla.
oysa gelseydin bu akşam gün battığında
bir umut vardı ama gelmedin.
bir gün elbet
sen ve ben
buluşuruz bir deniz kıyısında
belki de yıllar sonra
rastlarım sana mehtaplı bir yaz akşamında
ama bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
burası bomboş sensiz.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
sen şimdi benden habersiz uzaklarda
yollarımız belki kesişmez asla.
oysa gelseydin bu akşam gün battığında
bir umut vardı ama gelmedin.
bir gün elbet
sen ve ben
buluşuruz bir deniz kıyısında
belki de yıllar sonra
rastlarım sana mehtaplı bir yaz akşamında
ama bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
burası bomboş sensiz.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
sen şimdi benden habersiz uzaklarda
yollarımız belki kesişmez asla.
oysa gelseydin bu akşam gün battığında
bir umut vardı ama gelmedin.
bir gün elbet
sen ve ben
buluşuruz bir deniz kıyısında
belki de yıllar sonra
rastlarım sana mehtaplı bir yaz akşamında
ama bugün neden gelmedin?
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
yalnızca hayalin kaldı bende.
bugün neden gelmedin?
devamını gör...
sapere aude
aydınlanma felsefesinin temelini oluşturan ve hatta aydınlanmanın sloganı olarak anılan latince deyiş* fakat bariz bir hatayı da beraberinde getiriyor. beantwortung der frage: was ist aufklärung? denemesinden dolayı bu söz sıkça immanuel kant ile bağdaştırılır ve hatta ilk onun ortaya attığı düşünülür fakat esasında ilk olarak quintus horatius flaccus'un epistulae*'sinde geçmektedir. çevirisi genelde bilmeye cesaret et olarak yapılıyor fakat cesaret yerine cüret etmek daha uygun bir çeviri olacaktır şüphesiz. başka kullanımları da var ki en sık karşımıza çıkan başka kullanımları akıllı olmaya cesaret et ve bilge olmaya cüret et gibi çevirilerdir. epistularum liber primus'da cümle karşımıza şu şekilde çıkıyor:
"sapere aude, incipe. vivendi qui recte prorogat horam, rusticus exspectat, dum defluat amnis; at ille labitur et labetur in omne volubilis aevum."
-aklını kullanmaya cesaret et. doğru bir şekilde yaşamayı geciktiren insanlar ırmağın akması dursun diye bekleyen çiftçilere* benzer.
cümle ne kadar kendisine ait olmasa bile onun bir slogana dönüşmesini sağlayan kişi kant ve kendinden sonraki düşünürlerin öyle ya da böyle yolunun muhakkak bir noktada kant ile kesiştiğini düşünürsek sapere aude'nin önemi daha net anlaşılacaktır.
"sapere aude, incipe. vivendi qui recte prorogat horam, rusticus exspectat, dum defluat amnis; at ille labitur et labetur in omne volubilis aevum."
-aklını kullanmaya cesaret et. doğru bir şekilde yaşamayı geciktiren insanlar ırmağın akması dursun diye bekleyen çiftçilere* benzer.
cümle ne kadar kendisine ait olmasa bile onun bir slogana dönüşmesini sağlayan kişi kant ve kendinden sonraki düşünürlerin öyle ya da böyle yolunun muhakkak bir noktada kant ile kesiştiğini düşünürsek sapere aude'nin önemi daha net anlaşılacaktır.
devamını gör...
öpüşmeyi nerede ve nasıl öğrendiniz sorunsalı
ibrahim tatlıses ile hülya avşar dan
devamını gör...
sevildiğini anlamanın yolları
insanın sevildiğini anlaması için ilk önce sevginin ne olduğunu bilmesi gerekir. daha önce görmüş, okumuş, hissetmiş olması gerekir.
ateşi ilk defa gören biri ne olduğunu anlamayacaktır.
ve muhtemelen yanacaktır.
ateşi ilk defa gören biri ne olduğunu anlamayacaktır.
ve muhtemelen yanacaktır.
devamını gör...
yolda seninle aynı hızda yürüyen yabancı kişiyi geçme isteği
yabancı rahatsız olmasın diye gelen istektir. sapık zannedilmek istemem.
devamını gör...
bir insan sevmekten neden korkar sorunsalı
bazı insanlar bulunduğu durumu korumak ister. riske girmek göz korkutur.sonucu kestirememek,belirsizlik o insanları çok yorar.
kendini çok sevdiğin için olabilir mesela kimse üzmesin beni canım kendim,ben keyfim ve kahyası durumu. kendinden daha fazla başka birini düşünmek tehlikelidir kişinin rahatını bozabilir.
değişim korkusu.. alışık olmadığı bir duygu ise ne yapacağını bilemez. bilmediği yerden çıkan soru onun güvensiz hissetmesine sebep olacaktır.hayattaki dengesini başka bir yere savurma bilindik olmayan bir duyguya alışma süreci yıpratır. yeni düzene ayak uyduramayacağını düşünür.
doğru insanın karşısına hiçbir zaman çıkmayacağına emin olmak. bu hayata negatif bakmaktan gelir. iyi bir insan ya da olay ile karşılaşılmayacağı düşünülür. hayal kırıklığı duygusu kişiye ölüm gibi gelir. kişi bununla baş edemeyeceğinden sevmemeyi tercih edebilir.
kendini çok sevdiğin için olabilir mesela kimse üzmesin beni canım kendim,ben keyfim ve kahyası durumu. kendinden daha fazla başka birini düşünmek tehlikelidir kişinin rahatını bozabilir.
değişim korkusu.. alışık olmadığı bir duygu ise ne yapacağını bilemez. bilmediği yerden çıkan soru onun güvensiz hissetmesine sebep olacaktır.hayattaki dengesini başka bir yere savurma bilindik olmayan bir duyguya alışma süreci yıpratır. yeni düzene ayak uyduramayacağını düşünür.
doğru insanın karşısına hiçbir zaman çıkmayacağına emin olmak. bu hayata negatif bakmaktan gelir. iyi bir insan ya da olay ile karşılaşılmayacağı düşünülür. hayal kırıklığı duygusu kişiye ölüm gibi gelir. kişi bununla baş edemeyeceğinden sevmemeyi tercih edebilir.
devamını gör...
yaptığı hiçbir kek kabarmayan yeteneksiz hanım
yaptığı hiçbir kek kabarmayan yeteneksiz beyden pek farkı yoktur. ikisinin de ortak noktası beceriksiz insan olmalarıdır.
püf noktalara gelince; hemen dolaptan çıkartılıp kullanılmamalı süt yumurta vs.
sonra şeker ve yumurtanın güzel çırpılması ve unun elenmesi gerek. mümkünse bir buçuk paket kabartma tozu kullanmayı adet edinsinler. kabartma tozu olmadığı durumda karbonat da olur ama aşırısı kekin tadını mahveder. son olarak hazırlanan harcı çok fazla bekletmeden fırına gönderin. hemen açmayın. afiyet olsun.
püf noktalara gelince; hemen dolaptan çıkartılıp kullanılmamalı süt yumurta vs.
sonra şeker ve yumurtanın güzel çırpılması ve unun elenmesi gerek. mümkünse bir buçuk paket kabartma tozu kullanmayı adet edinsinler. kabartma tozu olmadığı durumda karbonat da olur ama aşırısı kekin tadını mahveder. son olarak hazırlanan harcı çok fazla bekletmeden fırına gönderin. hemen açmayın. afiyet olsun.
devamını gör...
kimse olmadığı zaman kimsin sorusu
"who are you when
no one is watching"
spora yazıldım önceki günlerde gittiğim alışveriş merkezinde malzeme bakarken tesadüfen gözüme çarpan önünde beyaz ufak ingilizce yazı yazan gri renkli bir tşhirt'ü doğrudan elime aldım. sadece boyutuna baktım almaya karar vermiştim bakarken. en sevdiğim renk siyah ve griydi.
yazının anlamı bilmeyi çok merak etmemiştim açıkçası aklıma da gelmemişti. sade ve düz bir yazı gibi gelmişti neyse uzatmayayım.
önce ki gün aldığım bu tşhirt'ü giyinmiştim. iş yerine geldim kasiyer arkadaşımız çalışıyordu. kasanın arkasında beklerken; yaşça büyük bir kadın(öğretmen olduğunu düşündüm) bakıp sordu:
-tşhirt'ünüz de yazan şeyin ne anlama geldiğini biliyormusunuz?
kabaca gözlerimi kendime doğrulttum ve watching kelimesi ile başlayan anlam biçme halimle: "sanırım seyretmek ile ilgili bir şey"
dedim.
yanılıyorsun dedi ve devam etti:" orada kimse yokken kimsin gibi bir anlam içeriyor" dedi.
şaşırdım. düşündürdü bu garip örgü.
teşekkür ettim bilgi için kendisi ayrıldıktan sonra ben yaşanan diyalogu ve örgüyü anlamaya çalışıp sordum.
gerçekten kimse yokken kimiz biz! yalnız başınayken her şeyi sadece biz bilir ve düşünürken kimiz biz.
gündelik yaşamım geçti gözümün önünden özel biri değildim farklı bir durumum da yoktu. bağzı bağzı gelen düşünceler insanlar ile ilgili siyaset ile ilgili sevgili ile ilgili gelecek ile ilgili vardı ama yanlışa, yalana, riyakarlığa, aldatmaya ne bileyim kötü olana dair bir şey yoktu. ha bu hatasız olduğumuz kimseyi incitmediğimiz anlamına gelmiyordu ama mevzu kimse yokken kimsin olduğu için böyle sanırım. yoksa benim üzdüğüm kırdığım ve incittiğim değerli insanlar vardı.
dümdüz bir adammışım dedim kendi kendime.
güldüm kendi kendime.
no one is watching"
spora yazıldım önceki günlerde gittiğim alışveriş merkezinde malzeme bakarken tesadüfen gözüme çarpan önünde beyaz ufak ingilizce yazı yazan gri renkli bir tşhirt'ü doğrudan elime aldım. sadece boyutuna baktım almaya karar vermiştim bakarken. en sevdiğim renk siyah ve griydi.
yazının anlamı bilmeyi çok merak etmemiştim açıkçası aklıma da gelmemişti. sade ve düz bir yazı gibi gelmişti neyse uzatmayayım.
önce ki gün aldığım bu tşhirt'ü giyinmiştim. iş yerine geldim kasiyer arkadaşımız çalışıyordu. kasanın arkasında beklerken; yaşça büyük bir kadın(öğretmen olduğunu düşündüm) bakıp sordu:
-tşhirt'ünüz de yazan şeyin ne anlama geldiğini biliyormusunuz?
kabaca gözlerimi kendime doğrulttum ve watching kelimesi ile başlayan anlam biçme halimle: "sanırım seyretmek ile ilgili bir şey"
dedim.
yanılıyorsun dedi ve devam etti:" orada kimse yokken kimsin gibi bir anlam içeriyor" dedi.
şaşırdım. düşündürdü bu garip örgü.
teşekkür ettim bilgi için kendisi ayrıldıktan sonra ben yaşanan diyalogu ve örgüyü anlamaya çalışıp sordum.
gerçekten kimse yokken kimiz biz! yalnız başınayken her şeyi sadece biz bilir ve düşünürken kimiz biz.
gündelik yaşamım geçti gözümün önünden özel biri değildim farklı bir durumum da yoktu. bağzı bağzı gelen düşünceler insanlar ile ilgili siyaset ile ilgili sevgili ile ilgili gelecek ile ilgili vardı ama yanlışa, yalana, riyakarlığa, aldatmaya ne bileyim kötü olana dair bir şey yoktu. ha bu hatasız olduğumuz kimseyi incitmediğimiz anlamına gelmiyordu ama mevzu kimse yokken kimsin olduğu için böyle sanırım. yoksa benim üzdüğüm kırdığım ve incittiğim değerli insanlar vardı.
dümdüz bir adammışım dedim kendi kendime.
güldüm kendi kendime.
devamını gör...
karmatiler
über mezhebtir. özünde islam'ın içinden şia mezhebinden çıkmış fakat bambaşka bir yöne savrulmuştur. kimisi de komünist müslümanlar der çünkü mülk herkesindir ve zenginden alıp fakire verilmelidir. islam'ın getirdiği yasakların bazılarını kabul etmezler örneğin içki içerler.
ibadetleri de günde 2 rekat namaz yılda 2 gün oruçtur. kıbleleleri mekke değil kudüstür.hz.muhammed'in vasisi hz.ali'dir bunlar ilk 2 imamdır. fakat toplam 7 imam vardır sonuncusu muhammed b. ismâil el-mektûm'dur tüm gereksiz şeriat kurallarını kaldırmıştır. mektûm mehdidir ve kıyamete kadarki son devri başlatmıştır.
filizoflar da en az peygamberler kadar önemlidir zaten temel felsefeleri eflatunculuk üzerine kuruludur. bütün dinlere de eşit mesafede dururlar ve onlara göre bütün dinler kusurludur insan sık sık dinini değiştirebilir. klasik islam tarihinde hacer'ül esved'i kaçırmalarıyla ünlüdürler. haşhaşiler'in ve hasan sabbah'ın bir nevi öncülleridir.
ibadetleri de günde 2 rekat namaz yılda 2 gün oruçtur. kıbleleleri mekke değil kudüstür.hz.muhammed'in vasisi hz.ali'dir bunlar ilk 2 imamdır. fakat toplam 7 imam vardır sonuncusu muhammed b. ismâil el-mektûm'dur tüm gereksiz şeriat kurallarını kaldırmıştır. mektûm mehdidir ve kıyamete kadarki son devri başlatmıştır.
filizoflar da en az peygamberler kadar önemlidir zaten temel felsefeleri eflatunculuk üzerine kuruludur. bütün dinlere de eşit mesafede dururlar ve onlara göre bütün dinler kusurludur insan sık sık dinini değiştirebilir. klasik islam tarihinde hacer'ül esved'i kaçırmalarıyla ünlüdürler. haşhaşiler'in ve hasan sabbah'ın bir nevi öncülleridir.
devamını gör...
erkek çocuk büyütmek
akşam eve gelirim, kapıyı genelde kızım açar. babacım hoşgeldin der, boynuma sarılır öper. içeriden oğlan seslenir ‘baba ne getirdin?’
devamını gör...
frederic edwin church
1826-1900 yılları arasında yaşamış romantizm temsilcilerinden, amerikalı ressam. thomas cole ile beraber romantizm tarzında manzara ressamlığı üzerine yoğunlaşan hudson river okulu ekolündendir.
güney amerika'ya, avrupa'ya ve orta doğu'ya, hatta kuzey kutbu'na seyahat etmiş.
bu sebeple eserlerinde sizi petra'ya el khasne petra (1874),
bazen athena'ya parthenon (1871),
belki niagara şelaleleri'ne niagara (1857),
ya da suriye'ye syria by the sea (1873) götürebiliyor.

the icebergs (1861)
ya da alıyor sizi kutuplara götürüyor ve siz kutuplara gitmiş gibi etkilenerek eser karşısında kalakalıyorsunuz.
eserlerinde geniş manzaraları çok heybetli ve muhteşem bir biçimde resmediyor. oturup cidden cenneti mi çizmeye çalışmış diye sorgulatıyor insanı. herhangi bir manzaraya veya resmine zaten istisnasız hayran olan benim gibiler için paha biçilemez bir ressam. döneminde de değer gören bir ressam olmuş.

rainy season in the tropics (1866)
tanım içine 32 resim eklememek için beğendiğim başka eserlerini de iliştiriyorum:
cotopaxi (1862)
the andes of ecuador (1855)
aegean sea (1877)
the meteor of 1860 (1860)
aurora borealis (1865)
başka eserlerini incelemek isteyenler için buradan
kaynak
güney amerika'ya, avrupa'ya ve orta doğu'ya, hatta kuzey kutbu'na seyahat etmiş.
bu sebeple eserlerinde sizi petra'ya el khasne petra (1874),
bazen athena'ya parthenon (1871),
belki niagara şelaleleri'ne niagara (1857),
ya da suriye'ye syria by the sea (1873) götürebiliyor.
the icebergs (1861)
ya da alıyor sizi kutuplara götürüyor ve siz kutuplara gitmiş gibi etkilenerek eser karşısında kalakalıyorsunuz.
eserlerinde geniş manzaraları çok heybetli ve muhteşem bir biçimde resmediyor. oturup cidden cenneti mi çizmeye çalışmış diye sorgulatıyor insanı. herhangi bir manzaraya veya resmine zaten istisnasız hayran olan benim gibiler için paha biçilemez bir ressam. döneminde de değer gören bir ressam olmuş.
rainy season in the tropics (1866)
tanım içine 32 resim eklememek için beğendiğim başka eserlerini de iliştiriyorum:
cotopaxi (1862)
the andes of ecuador (1855)
aegean sea (1877)
the meteor of 1860 (1860)
aurora borealis (1865)
başka eserlerini incelemek isteyenler için buradan
kaynak
devamını gör...
takipten çıkarım diyen yazar
devamını gör...
hiç mi yok
hiç mi yok ya, bir tane bile mi? bana bile mi yok? belki vardır ya bi baksan mı?
karşıdakinin yeminler ederek yok dese ancak inandıracağı soru kalıbıdır.
karşıdakinin yeminler ederek yok dese ancak inandıracağı soru kalıbıdır.
devamını gör...
hırvatı ben yalamadım
kendini beğenmiş bir yazardır. böyle insanlar bayağı bir toksik olurlar. ekşide iyiymiş, hatırlatalım burası kafa sözlük.
zaten ekşi değil diye buradayız bana ne ekşide seviliyorsan.
burada da mı sevileceğini zannediyorsun? bu tavırların seni acayip soğutuyor haberin olsun. tanımlarında kendini beğenen yazar ben seni beğenmiyorum.
zaten ekşi değil diye buradayız bana ne ekşide seviliyorsan.
burada da mı sevileceğini zannediyorsun? bu tavırların seni acayip soğutuyor haberin olsun. tanımlarında kendini beğenen yazar ben seni beğenmiyorum.
devamını gör...
