malum zatın yol arkadaşı, eski istanbul belediye başkanı. kendisi şu anda covid yüzünden yoğun bakımda.
bu zat aynı zamanda saray muhallebicisi ve sütiş’in sahiplerindendir. başkanlığı döneminde çengelköy’deki devlet malı abdullah ağa yalısını türlü katakulli ile, zimmetine geçirerek ,tapuyu cebe indirmiş ve sütiş şubesi yapmıştır , bununla da yetinmeyerek , yalının ön tarafına beton dökerek denizi doldurtmuştur. şahsım ile aralarının açılmasına neden olan bu eylemi sonrasında da “emekli “edilmiştir. sırf bu aç gözlülüğü ve güzel istanbul’a , boğaza yaptıkları nedeniyle asla affetmeyeceğim, hakkımı da helal etmeyeceğim kişidir.
devamını gör...

bu kadim buyruk, zamanla vatikan yetiştirme yurtlarında kalan hristiyan yetimlerinin en önemli amacı olmuştur. bu zorlu yolda bir çoğu psikopos olamadığı için harakiriyle canlarına son vermiştir. "gazoz olma, efsane ol" özdeyişine de ilham olduğu söylenir.
devamını gör...

rumuzunu sorarsanız "yayladağ lokumu",
karakterini sorarsanız "hacıbekir lokumu".
devamını gör...

kızım sen kafanda kurmuşsun zaten...
devamını gör...

yarattığımızı her şeyi yok eden
acımasız gerçeklerin bıraktığı
zulüm, ızdırap ve çileyle gölgelenmiş
insanlar gördüğün bir dünya.
devamını gör...

eski sevgililerin isimleri.
devamını gör...



sende başını alıp gitme ne olur
ne olur tut ellerimi
devamını gör...

hayatında hiç sosyal medya kullanmamış biri olarak anlayamadığım bir haldi. ekşi sözlükte gözlemci biri olarak orada denk geldiğim kafa sözlüğe üye olmamla birlikte anlamaya başladığım mevzu. artı görünce hissedilen duygu ilginç gerçekten. hiç tanımadığın insanların senin yazdığın bir yazıyı beğenmiş olması neden insanı mutlu eder. daha önce komşu, arkadaş, akraba beğenisini kazanmak üzerine kurulan sosyal hayatımız şimdi tüm dünyaya kendini beğendirme gibi saçma bir hal almış durumda. teknoloji sen nelere kadirsin diyorum. bireysel olarak ben bu ruh halinin hastalıklı olduğunu düşünüyorum. ya bu histerik halden kurtulurum zamanla ya da bu sözlükten. yoksa kendime çok gıcık olmaya başlayacağım. sürekli yediğini içtiğini paylaşan, ailesiyle tuhaf videolar çekip paylaşanları eleştiren ben de hasta oldum sanırım. bir gün insanoğlu bu vaziyetin kendini mutsuz ettiğini anlayıp vazgeçeceğini düşünüyorum. umarım.
devamını gör...

bosna hersek
devamını gör...

hırsızı değil ev sahibini suçlayan tipik sağcı. ona göre her ölümün muhakkak haklı bir gerekçesi var. kimse durduk yere birilerini öldürmez. e bunu bunu yapmışlar ki öldürmüşler kafasında...bir de çok şey biliyormuş gibi, her şeyi o biliyor da başka kimse bir şey bilmiyormuş gibi konuşmuyor mu... şimdi gelir yine cool pozlarıyla yazar.
devamını gör...

hayatım boyunca takmaya imrendiğim tek aksesuar evet sağlık problemleri olanlar için bir zorunluluk ve rahatsız edici olabilir ama kaç kere sırf dinlendirici de olsa bir gözlük alayım diye doktora gitsem hem geri çevrildim. bu da ruhumda derin izler bıraktı sanırım. kendimi siyah kalın çerçeveli gözlüğümle, köşemde kitap okurken hayal ediyorum de ne kadar havalı di mi? (swh)
devamını gör...

saatler gömebileceğiniz oyun. çok oynadım zamanında... çok detaylı oyun... türkiye özelinde konuşursak son bosphorus dlc'si muhtemelen lise ve üniversitede okutulan inkılap tarihi dersinden çok daha detaylı ve öğretici. oğlum çok komik lan nazilli basma fabrikasını falan inşa edebiliyorsunuz.

tabi türkiye'nin en büyük sorunu doğal olarak interwar arada ihtiyaç duyduğu sanayileşme... yapabildiğiniz kadar fabrika yapmalısınız. tüm bunları yaparken de ordunuzu olabildiğince modernize etmeniz gerekmekte.

mutlaka kıyı bölgelerinize tahkimat radar veya uçaksavar ekleyin. doğuda sovyetlere dalmayı planlarken arkanızdan gelebiliyorlar.

politika çok önemli oyunda. batıya yanlarsanız kafanız rahat oluyor. çünkü ingiltere amerika sovyetler üçlüsü çok güçlü. yunanistan olmasa bile aradan bulgaristanı dızzolayıp topraklarınıza katabilirsiniz.

ha ben ne oraya ne buraya modunda takılacam derseniz o iş işte biraz tehlikeli günün sonunda çünkü iki taraftan birisi mutlaka size kafayı takıp dalıyor. o yüzden aynı ismet paşanın yaptığı gibi batı tarafına girmenizde fayda var.

iç politikada da hepsini denedim. eğer demokrasiye geçerseniz işin boku çıkıyor (anladınız siz). ben yılanın başı küçükken ezilir mantığı ile ülkede demokrasiyi komple yasaklayıp basın sansürü çakıyorum içerde başınız ağrımıyor.

sovyetler ya da mihver grubundan birine meyil ederseniz. ne kadar engellerseniz engelleyin politik güç olarak karşınıza çıkıyorlar.

ordu doktrininde kara kuvvetlerinde ben daima sanayileşmeye de önem verdiğimden motorize saldırı ekolünü benimsiyorum. great rush gibi rus tarzı şeyler bizim orduya göre değil çünkü asla great rush yapabilecek kadar man powerınız yok.

oyunda tüm politik tarzları denedim arkadaşlar. oyundan maksimum verim ve keyif almanız için içerde yapabileceğiniz en mantıklı politik ilerleme sağ kemalizm oluyor. ultra tarafsız aman tadımız kaçmasın tarzı giderseniz bir yerden çok fena patlıyor. tabi bir de halkı ilk savaşın öcünü alacaz diye boostlayıp yunanistan ve bulgaristanın tepesine çökmek de çok tatmin edici ve yararlı. çünkü yunanistanda müthiş fabrika var.


haa son olarak sadabat paktına çok güvenmeyin. çünkü ırak iran afganistanın üçünü toplasan kedi osuruğu etmiyor oyunda... gerçi gerçek dünyada da öyle değiller mi ? dlkfgjdlşkfh yani paktı maktı boşverin ırak petrolüne çökün.
devamını gör...

'eğitim romantizmi' ve 'minnak komünistler yetiştiriliyor' hikayelerinin ötesinde kırsalı hedef alan kalkınma projesinin uygulama yöntemlerinden bir tanesidir.

köy enstitüleri, kırsal kalkınmayı hedefleyen ekonomi temelli bir projedir. eğitim yönü ise yöntemsel olarak tamamlayıcı bir rol üstlenmektedir. adının bir lise ya da (öğretmen) meslek okulu değil, 'enstitü' olması, söz konusu projenin kapsayıcı ve geniş çaplı olmasına; başında 'köy' ibaresinin bulunması da bu projenin doğrudan hedefine işaret eder.

enstitülerin kurulduğu yıllarda türkiye bir tarım ülkesidir. ağır sanayi hamlelerinin yanı sıra, öncelikli sanayi gelişiminin birincil hedeflerinden bir tanesi yerli hammaddenin sanayi üretimi içerisinde kullanılmasıdır. iplik, dokuma ve sigara gibi hammaddesi tarıma dayalı üretim sanayisinin gelişmesi de aynı günlere tekabül etmektedir. dolayısıyla tarıma dayalı sanayi üretiminin hammadde sürekliliğinin ve kalitesinin sağlanabilmesi için tarımsal üretimin de sürekliliğinin ve niteliğinin arttırılması gerekmektedir. bunun yolu ise geleneksel tarımsal üretim teknikleri yerine, verimliliği ve çeşitliliği artıracak modern tarımsal üretim tekniklerinin ve araçlarının köylüye öğretilmesidir. bu noktada bu görev için öğretmenin seçilmiş olması da mantıklıdır. zira kırsal alanda sürekliliği olan ve kırsal yaşama adapte olarak oranın bir parçası haline gelen unsur o dönem için öğretmen figürüdür. bu bağlamda öğretmen, her alanda öğretici ve uygulayıcı olarak seçilmiştir. bu nedenle köy enstitülerindeki öğretmenlere tarım teknikleri ve hayvancılıkla ilgili derslerin uygulamalı olarak verilmesi boşuna değildir.

enstitülerin bir diğer amacı da tarımsal ve hayvansal üretimin birincil aktörü olan tebaa köylüyü, bu üretimin meslek erbabı olan çiftçiye dönüştürmektir. zira köylü, sosyolojik bir tanımlama, çiftçi ise mesleki bir tanımlamadır. bu nedenle enstitü, feodal yapı ve ilişki içerisindeki köylüyü, tebaa ve ırgat konumundan çıkartıp, bireysel bir tarım işletmecisi haline getirmeyi amaçlamıştır. köylüyü feodal ilişkilerden çıkartmanın yolu olarak da 'eğitim' öngörülmüştür. yine köylüye keman çalmayı, klasik müziği öğretmek; köylüyü kendi feodal kutusundan çıkartıp evrensel bir birey haline getirmeyi amaçlamaktadır. köylüyü topraklandırma kanun tartışmalarının da aynı döneme tekabül etmesi tesadüf değildir.

enstitülerin kapatılma hikayesinin arkasında ise türkiye'nin kalkınma stratejisinin değişmesi yatmaktadır. yani, komünizm vb. hikayeler yalnızca işi kılıfına uydurmaktır. zira 1954 yılında kapatıldıktan kısa bir süre gerçekleşen 1960 darbesi sonrası türkiye ithal ikameci kalkınma modeline geçmiştir. adnan menderes'in darbeyle indirilmesinin önemli nedenlerinden bir tanesi de sovyet rusya ile yakınlaşmasından ziyade, tarımsal üretim sübvansiyonlarından vazgeçmek istememesi ve ithal ikameci modele geçmek istememesidir. zira adnan menderes, aldığı oyun büyük bir oranını kırsal kesimden almaktadır.

farklı boyutlarda fabrikalar anlamına gelen ithal ikameci modelin o dönem ki en büyük eksikliği fabrikalarda ihtiyaç duyulan iş gücü, yani işçidir. nüfusun büyük bölümü kırsalda yaşadığı ve tarımsal üretimle ilgilendiği için köylünün, çiftçilikten vazgeçerek şehirlere gelmesi ve işçi olması gerekmektedir. köylüyü köyünden çıkaracak şey ise tarımsal sübvansiyonların kaldırılarak köylüyü şehre gelmeye mecbur bırakmaktadır. 1960 sonrası köyden kente göçün hızla artması tesadüfi değil, bilinçli bir politikanın ürünüdür. bu amaçla köy enstitüleri darbe öncesi kapatılarak köylünün geleneksel üretim ve feodal bağlara geri dönüşü ya da devamlılığı sağlanmış, darbe sonrası ise tarımsal sübvansiyonlar kesilerek köylünün ekonomik olarak şehre göç etmesi sağlanmıştır.
devamını gör...

bunu bana gene hatırlat.
devamını gör...

"baba bizim bi arkadaş ateist oldu" *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

istanbul sözleşmesini okumamış kişi cümlesi. okusanız anlayacaksınız da işte. neyse...
devamını gör...

tip 1 diyabet, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında ortaya çıktığı için “juvenil diyabet” olarak da bilinir.
tip 2 diyabetten farkı vücut için gerekli olan insülin tamamen üretilmemekte yada çok az üretilmektir. bu hastalar ömür boyu insülin iğnesi kullanmak zorundadırlar.

düzenli beslenme, egzersiz ve hastalık eğitimi şarttır. hastalıkta olmazsa olmazlardan biri de kan şekeri takibidir. buna bağlı parmak uçlarında hissizlik ve deformasyon da oluşabilir. teknoloji bu konuda ilerlemeye başladı. sürekli ölçüm yapan kan şekeri bantları üzerinde çalışmalar devam ediyor. tip 1 diyabetli bireylerin sorumlulukları ve zorunlu eğitim alması yaşıtlarına göre biraz daha zor ve karmaşık olabilir. önemli olan farkında olmak ve gerekli olanı yapmaktır.
devamını gör...

herkese günaydın!

babam uyandırdı beni ama yine de kötü uyandım diyemem, umarım siz de huzur içinde uyanmışsınızdır ve gününüz harika geçer. musmutlu günler diliyorum size.

umarım geçmişinizi arkanızda bırakıp başkalarını suçladığınız ve sorumluluktan kaçtığınız bir gün değil de, hatanızı anlayıp kendinizi düzeltmeye çabalayacağınız bir gününüz olur. ya da hatasızsınızdır. niyetlendiğiniz işleri yüzünüze gözünüze bulaştırmamışsındır. sevgiler!
devamını gör...

o zaman hastası olmayan doktorun, suçlusu olmayan polisin, bekçinin de ücretini vermesin. böyle mantık mı olur? öğretmen en nihayetinde vaktini ayırmış, planını programını ona göre yapmış, bilgisayarın başına geçmiş. peki öğretmenin kaybolan zamanını kim geri getirecek? en azından ücreti verilmeli ki öğretmen kaybolan zamanının karşılığına bedel bir şeyler elde etmiş olsun. bugün bu haksızlığa ses çıkarmaz sevinirsen yarın sen veya senin çocuğun da devlette iş sahibi olunca aynı şeylerle karşılaşırsın. unutma, bugün ona yarın sana.
devamını gör...

öldüğü zaman karısı, danimarkalı bir diplomatla evlenmiş. diplomat, mezar taşına da burada mozart'ın eşinin ikinci kocası yatıyor yazdırmıştır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim