bu başlıkta amaç; günlük hayatta kurtarıcı nitelikte olabilecek, genel kültürümüze kültür katacak, ortamlarda havanıza hava katacak bilgilendirici tanımları bir araya toplamak.
örneğin; deniz atlarının erkek cinste olanlarının da doğurabildiği, kedilerin ön patisi nereye basarsa arka patisinin de aynı noktaya basması, pek bilinmeyen bilgisayar kısayolları, tarihi kişiliklerle ilgili ilginç bilgiler vs.
devamını gör...

koji suzuki'nin ringu romanları serisinin "baasudei" isimli kitabındaki hikayelerinden uyarlanmış olan, norio tsuruta yönetimindeki 2000 yapımı korku filmi. ringu filminin 30 yıl öncesini konu almakta. haliyle sadako yamamura henüz kasedin içinde değil de günlük hayatta.

sadako yamamura, ailesinin yaşadığı felaketleri unutması için babası tarafından tokyo'ya gönderilmiştir. burada hem bir psikiyatrist -ki o da babasının arkadaşı- gözetminde tedavi olmakta, hem de bir tiyatro grubunun içinde tiyatro çalışmaları yapmaktadır. ama gruptaki herkes sadako'dan tırsmaktadır. grubun güzel kızı aiko da, "bu kız benden daha ilgi çekici" diyerek sadako'yu kıskanmakta ve sadako'yu ezmeye çalışmaktadır. zaten tüm tiyatro ekibi de sadako'ya kıl olduğu için aiko'nun hareketlerine bir şey diyen çıkmaz.

bu sıralarda da bir gazeteci, nişanlısının ölümünden sadako'yu sorumlu tuttuğu için sadako hakkında araştırma yapmaktadır. bir şekilde bu tiyatro grubuyla yolu kesişir ve olaylar gelişir.

aslında film güzel epey de; ben bu filmden önce, sadako'yu oynayan yukie nakama'yı gokusen'de izlemiştim. haliyle arada kafam oraya kaydı.* tamam film 2000 yapımı da, ben de 2000 yılında izlemedim sonuçta.

ben bu filmi yıllar önce kanal 7'nin ringu furyasında az da olsa izlemiştim. sonra l'arc en ciel'in muhteşem şarkılarından biri olan finale ile merakım daha da artmıştı. tamamını izlemek de 2021 yılına nasip oldu.

finale:

devamını gör...

kendimi ilginç bir yerde buldum bugün.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şu renkli mahlas, tanım altında da renkli olsun. olacak iş değil karma puanımızla rezil oluyoruz.
devamını gör...

yoruma göre değişir, ali şeriati'den okursanız islam bir sosyalizm dinidir, müslüman olunmasa bile en azından sosyalist olunmalıdır. ama biraz klasik olacak olsa da şahsi görüşüm kapitalizmin dini allah'ı olmaz, sadece dinin kapitalizme uyarlaması olur o da sanayi devrimiyle ortaya çıkmıştır ki islam coğrafyası sanayi devrimini kaçırmış hatta hâlâ yakalayamamıştır. hristiyanlık'da buna uygun olarak protestanlık ortaya çıktı(daha doğrusu protestanlık kapitalizme uyarlandı hatta kimilerince onun ruhu sayıldı, özellikle de kalvenizm), bunun bir benzeri islami literatürde yok. dinlerin çoğunun kökeninde paylaşım, adalet ve eşitlik vurgusu vardır ki bu sosyalist ideolojiye daha yakın bir görüştür. keza şeyh bedrettin'lerin, börklüce'lerin veya daha yakın tarihten şeriati gibilerin öğretilerine bakarsak islam bir komünizm dini olarak da görülebilir. genel yargıların nesnellikten uzak olduğu görmezden gelinmemeli, saygılar.
devamını gör...

salgın nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan birçok ülkede, artan kilo şikayetleri daha belirgin şekilde dile getirilmeye başlandı. aşılamanın yaygınlaşması ve kısıtlamaların kalkmaya başlaması ile insanları spor yapmaya teşvik etmek için değişik öneriler sunuldu. spor yaparken iştirak etmek isteyen hayvanların (timsah dışında) spora ilgiyi artırdığı bilinmekte.

bbc’nin haberine göre belçika'da, sağlık kuruluşlarının gerçekleştirdiği araştırmaya göre, halkın yüzde 35'inin, kısa sürede 2 kilodan fazla aldığı belirlendi. karantina döneminde 4 ve üzeri kilo alanların oranı da yüzde 12 olarak saptandı.
anvers üniversitesi tıp fakültesi'nden beslenme uzmanı michale sels, koronavirüs salgını önlemleri nedeniyle günlük alışkanlıklarının dışına çıkan insanların gerilim ve stresin de etkisiyle daha fazla yemek yeme isteği duyduğunu belirterek, yeni bir alışkanlık düzeni için harekete geçilmesi çağrısında bulundu.
devamını gör...

erken veda edenlerden.
devamını gör...

mizah yapmak için gerekli malzemeler;

bir tutam kıvrak zeka

kafi miktarda gözlem ve analiz yeteneği

bir demet illiyet bağı

bir tatlı kaşığı yetenek

önemli not: egemen yanlaması otu, güce tapar gümeci bu yemeği yaparken kullanılmamalidır. bir tutamı dahi yemeği bozar. fazlası ise zehirler. ahçının yeteneğine güvenmiyorsanız sakın tüketmeyiniz.
devamını gör...

üst not: kafamı dağıtmaya ihtiyacım olduğu için yazmaya başladım ve fark ettim ki çok fazla şey yazmışım. eğer şu an zamanınız çok değerliyse okumaya başlamamanızı tavsiye ederim. çünkü çok önemli şeyler değil; birtakım anılar. sevgiler. bism.


1 yıl kadar yaşamış biri olarak kattığı en büyük şeylerin gerçekten de tahammül kapsamında olduğunu düşündüğüm durumlardır.

birbirinden farklı onlarca insanla aynı binayı bir ev gibi paylaşıyorsunuz bir yerde. çok katı kurallarla yaşamış biriyseniz bu kurallar zamanla esniyor ve hiç de kabul edemeyeceğiniz şeyleri normal karşılamaya başlıyorsunuz.

benim odam iki kişilikti. birlikte kaldığım arkadaşım daha önceden tanıdığım biriydi ki bu en şanslı olduğum yanı. odayı da benden daha az kullanırdı. düzenli bir insandı belki ama benim kadar dikkatli değildi. benimki de gereksiz düzeyde olabilir elbette. sonuçta iyi anlaşmamıza rağmen farklı olan yönlerimiz çok fazlaydı. günlük rutinlerimiz farklı olduğu için birbirimize uymak zorunda kalırdık.

gece erken uyurdu ve ben sabaha karşı uyuyan biri olarak o ışığın daha gece yarısını bile görmeden kapatılmasını hiç istemezdim. yine de uyum sağlamam gerektiği için ses etmezdim. uykusu ağır olmasına rağmen de gece boyu ne yapsam çok dikkat ederdim uyanmaması için. ben 5-6 civarı uyurdum, o da okul için 7 gibi uyanırdı. ama uyandığı zaman benim gece uyumadığımı bilmesine rağmen ona gösterdiğim özeni göstermezdi. ışığı açardı, patır kütür hazırlanırdı. çıtırtıya bile uyanan benim için bu resmen sinir krizi sebebi. ama sabırlı biriydim, kibarca uyarırdım her gün. olmadı mi? oturur konuşurdum ve bunun etkisi birkaç gün sürerdi. ne kadar etkili ama değil mi? buna birlikte kaldığımız dönem boyunca maruz kaldım ve var olan sabrım 5 katına çıktı. yerinde başkası olsa muhtemelen tartışırdı ama bu sağlıklı bir şey değil. çünkü ne olursa olsun belli bir süre ayni odayı paylaşacaksak bir şeyleri kabul etmemiz gerekirdi.

telefonla konuşurdu mesela. aynı odada ne konuştuğuna, muhabbetlerine maruz kalmak istemezdim. sonuçta ben de başka bir şeyle ilgileniyorum. e çok üşüyen biriydi, dışarı çıkması için de baskı yapamazdim. ben giderdim. ben telefonla konuşacağım zaman yine ben giderdim. üşüme konusu da ayrı bir dertti. o sonbaharı kış gibi yaşardı, ben kışın bile ince giyinirdim. zaten odalar çok sıcak oluyor, sıcağa asla gelemezdim. o da aksi gibi sıcağı severdi, allah kahretmesindi.

ben odada perdenin bile düzenli bir şekilde açılmasına, hatta eşyaların bile simetrik duruşuna kadar takılan ve dikkat eden bir insanken; o odanın kapısı açık olsa bile rahatsızlık duymazdı.

duvarlar çok ince olduğu için yan odada kalan kızların yaşlarına oranla ne kadar küçülebileceklerine şahit olurdum. mesela erkek arkadaşıyla o kadar çirkin tartışırdı ki biri, daha sonra o kız o adamın yüzüne nasıl bakıyor da, adam da bunu nasıl kabul ediyor diye düşünürdüm. zaten en koyu muhabbetleri dış görünüşleri ve hayatındaki erkekler üzerinde dönerdi. bu kadar konuşmayı aynı odada olmamamıza rağmen duyuyor olmam çok rahatsız edici olduğu için onları da uyardım. tamam dediler, yine yaptılar, yine yaptılar. üstüne bir de suç bastırmak için aynısını bizim yaptığımızı fason iddia ettiler. e ne kadar sabırlı ve sakin bir insan olsanız da bir yerde sınırınıza dayanıyorlar. bir gün odama arkadaşımı davet ettiğimde gelip çok fazla ses yaptığımızı söylemişlerdi, üstelik çok nadiren konuşuyorduk ve bir maket yapıyorduk. çok saygısız bir şekilde kapıya dayanmış bir de hesap sorar halde bize bakarak konuşup durdular. o performansı kendimden beklemezdim ama hayatında biriyle sözlük olarak kavga etmemiş biri olan ben, resmen o kadar soğukkanlı ve tehditkâr konuştum ki;* bir daha yan odadan çok yüksek ses duymadık. çünkü ne yazık ki öyle bir ortamda konuşmak değil karşı çıkmak etkili oluyor.

kişisel alanınız kıstılandığı için herkesin özeline şahit oluyorsunuz. mesela odadan çıkınca bir anda karşınızda duştan yeni çıkmış birini görebilirsiniz. koridorda birinin yaşadığı aşka şahit olabilirsiniz. kapıların kilitlenmesi yasak olduğu için odayı karıştırıp birileri hiç beklemediğiniz bir anda odanızın kapısını açabilir. * bazen özgürlüğünüzün fazla kısıtlandığını hissettiğiniz için ve tabii bu kadar şeyi kafaniza taktığınız için oturup ağlayabilirsiniz.*

bunlar gibi bir sürü şey yaşadıktan sonra sonuç:
- oda arkadaşımla iletişimimi kestim. yurtta bulunan çoğu sınıf arkadaşımla da iletişimimi kestim.
- insanlara olması gerektiğinden daha fazla tahammül ettiğimin farkında vardım ve kendime koccaman bir aferin dedim.
- ışıkta uyumaya çalışmayı öğrendim.* uykumu bölecek bir şey olsa da kalkıp oturmuyordum en azından.
- sesli ortamda odak gerektiren işler yapmayı öğrendim.
- gereksiz takıntılarımdan kurtuldum ve daha umursamaz davranmaya başladım.*
- aynı odayı paylaşmak zorunda olduğum birisi olsa da, insanları olması gereken kadar bencil sınırlarıma zorlamayı öğrendim.
- normalde gerçekten "asla" dediğim ne varsa yapmasam da yapılmasına normal bakmaya başladım. aklınıza gelebilecek ve hatta aklınıza bile gelmeyecek her konuda böyle oldu bu. çünkü çok garip olaylara şahit oldum.

yani büyüdüm.

alt not: buraya kadar okuduysanız teşekkürler.
devamını gör...

iran'da fars eyaletinde bulunan zerdüşt kabesiydi. ayrıca zerdüşt'ün turaniler tarafından öldürüldükten sonra burda gömüldüğüne de inanılıyor. bugün, bu kulenin ne işe yaradığı hâlâ tam olarak kesin değil. araştırmacıların çoğu, aslında bu kulenin ahameniş şahlarından birinin mozolesi olduğuna inanıyor. kabe-i zerdüşt, görünüm olarak küp şeklinde değil.

her ne kadar hacıların hac için gittiği bir yer olduğu iddia edilse bile, hacıların buraya hac için gittiklerine dair tarihi bir belge yoktur. burda zerdüştün gömülü olduğuna dair bir kanıt da yoktur. burda insanların bir zamanlar ibadet ettiği söylense bile, yapı o kadar küçük ki, içine 2 kişiden fazla insan sığamaz. buranın bir tapınak olduğu ne kadar çok iddia edilse bile, herodot, perslerin kendi zamanlarında tapınaklar inşa etmediklerini, ve tanrılar için heykeller yapmadıklarını söylüyor.

fakat, yapıyı inceleyen birçok araştırmacı, bu yapının korunması için birçok önlemler alındığını söylemişlerdir. ve burdan da, yapının kutsal bir yer olduğu sonucunu çıkarmışlardır. çünkü kutsal olmayan bir yerin korunması için neden bu kadar çok önlem alınsın ki? pers krallarının sikkelerinde kabe-i zerdüşt'ün resmedildiği söylenmiş, fakat sikkelerdeki tapınaklar incelendiğinde, kabe-i zerdüşt ile aralarında birçok farkın olduğu görülmüştür.

yapı yıllarca tartışıldı, en sonunda 1800'lü yıllarda, buranın bir hazine olduğu söylendi. bazı tarihçilerse, burası belgelerin saklanması için yapılmış dini bir mekan dediler. bazılarıysa, avesta burda saklanıyor dediler. demem o ki, çok şey söylediler. ama hiçbiri, bu yapının kesin olarak neden inşa edildiğine dair olan merakı gideremedi..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kadın erkek eşitliğini savunan -feminist yazmaya elim varmıyor çünkü artık feministlerin kadın erkek eşitliğinden çok kadınlar için pozitif ayrımcılık için hiç de masum sayılamayacak eylemler yaptığını biliyoruz- arkadaşlardan çok özür dileyerek: gerçekten tek derdiniz aynı yerde s*çabilmek mi?
devamını gör...

şahsımda var olan durumdur. of lanet! buna mı takıldın diyebilir, bana gıcık olabilirsiniz ama sinirimi bozuyor, napam? bir tek bende mi böyle, sizde de böyle mi diye düşünmeden edemiyorum. görmemezlikten geleyim diyorum, bakarken gözüm seyiriyor.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlükte sıkça yaptığım durumdur, fitili ateşleyip kim ne girebilir merakla bekliyorum.
devamını gör...

ayrılık acısı mı ?

bu ölüme falan benzemez. böbrek taşı gibi de değildir. orada duruyor, biliyorsun.. nefes aldığını, gülümsediğini, içtiğini, uyuduğunu, yediğini, yürüdüğünü, uyandığını, birşeyler yaptığını a biliyorsun.

ama yok gibi...

bir günaydın dese, geldim buradayım dese, sana su olacağını, hayat vereceğini biliyorsun ama ya senin verdiğin can suyunu istemiyorsa? bu acı çok başka, çaresizlik acısı bu.

ama... aması yok işte... geçmiyor...
devamını gör...

ben de z kuşağından bir bireyim.

sözlükte faydalı tanımlar girmeme, girmeye çalışmama rağmen* en başından beri mesaj yoluyla ya da yazdığım tanımın hemen altına laf atıp silen insanlarla karşılaştım.
küfür etmedim çünkü gerek yoktu.
çünkü annem, beni elinden gelen en iyi şekilde yetiştirmişti. farkındaydım.

başlıkta haklılık payı var ama bir konuyu ortaya atarken dili iyi kullanmak gerekir.
"çoğunluğunun" diye bir ekleme olsaydı daha doğru olurdu.
yok, ben hepinizi aynı kefeye koyacağım derseniz z kuşağını eğiten x, y kuşağına laf atmış olursunuz, bize değil.

doğdugumuzdan beri bahsettiğim x, y kuşakları bizi eğitti, yapılaştırdı.

bilinçli bir ailenin kucağına düşen zaten her şeyin farkında.
bilinçsiz bir ailede yetişen de bırakın büyüsün, bi' hayata atılsın, bir şeyleri fark etsin.
belki o zaman kendine çeki düzen verir.
direkt kılıçların çekilmesinde hiç bir mana yok.

t: saldırganlık gösterisi.
devamını gör...

aptal bir grup mahlukatın mizah(!) adı altında tecavüz ve vahşet içerikli paylaşımlarda bulunmasıdır.
(bkz: mizah)

buradan
buradan
buradan
buradan
buradan
buradan
buradan
devamını gör...

güzelleşmişsin.. eskiden çirkin miydim diye düşündürür.
devamını gör...

mustafa sandal'ın 1996 çıkışlı albümü.
ismi kalıcı olmuş, 90'lar popun sembolü haline gelmiştir.
devamını gör...

neden bıraktıklarını anlayabildiğim yazarlardır. sıkıcı olmaya başladı sanki sözlük ya da benim hayatım hızlı ilerlemeye başladı, emin değilim. yine de biraz hareket getirilmeli bence sözlüğe, daha fazla etkinlik olmalı. rutine bağladı gibi sanki.
devamını gör...

çay ve şeker.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim