ikindi vakti yaptığım yorumu teyitleyen maç oldu. gerçekten bu lig çiftlik ligi. ne pozisyon var ne de oyun akıcılığı. maç ya faul oluyor da duruyor ya da yapılan çirkeflik sonucu. bursa - amed maçı gibi gergin. neyi paylaşamıyorsunuz i*neler. gerçekten konuşacak hiçbir şey yok. pozisyon olsa otur konuş çekiştir lakin kimsenin özetini bile izleyeceğini düşünmüyorum işte bu yüzden kahrolsun süper lig.
rende binasından gelen bildirimi kınayınca ne olduğunu anlamadığım şey. kendi bildirilerini yayınlandılar işte. basit bir dayatımı, sktr çekerek reddettikleri için tebrik ederim chp yönetimini. bu arada benim için artık akp'den farkı yok ama kimseye de göz göre göre haksızlık yapamayız.
türk ligi denen leş gibi çiftlik ligini izlemeyi bırakmış birisi olarak, fenerbahçe'nin maçı kolay olmayan bir biçimde alacağı kanısındayım. açıkçası, sadece bunu yazmak için geldim.
cem yılmaz devrinin kapandığını düşünenlerdenim. artık insanlar sahnedeki insanlara değil twitter/instagram capslerine gülüyor, hem insanlarla sosyalleşiyor hem de aklındaki sorulara ya da düşüncelere birebir yanıt buluyor. karşılık esasına dayanan bir süreç içinde insanlar. sahnenin pek de bir anlamı kalmadığı kanısındayım. hasan can denen arkadaşa hiç gülmedim, gülmeyi de düşünmüyorum. itiraf etmeliyim ki hayatımda hiçbir zaman cem yılmaz da izlemedim. yapay espriler bana komik ya da eğlenceli gelmiyor galiba.
maç sonu, volkan konak'tan "elumuze verduler" dinleyerek stres atılacak bir maç oldu. zaten kendi kendime en baştan dedim, bu kadro iş yapamaz diye. ve ister istemez haklı çıktım.
sanırım yerdeki tükürüklere basmamak olabilir. evet, evet. bu benim en büyük yeteneğim. gece zifiri karanlık da olsa, yolda yürürken sanki sinyal alırmışçasına hemen farkediyor asla basmıyorum. umarım bu yeteneğim benimle yaşar her zaman. bu da benim en büyük yeteneğim sanırım. onun dışında bir vasfım yok.
"ülkede, takvim ilerledikçe her şeyin geriye doğru gitmesi" ile de açıklanabilir. samimiyetimle söylüyorum içine salatalık doğra cacık niyetine ye bu adına marş dedikleri zırvayı. ısrarla güzelleştirme çabaları da beyhude. neyse ki aklı başında insan sayısı artıyor da, bizler de yemiyoruz bu ucuz sömürü düzeni masalları. bak adamlar hemencecik 100 milyon tl prim almışlar. hadi ben de demogoji yapayım. elbirliği ile bağışlayın o parayı mehmetçik vakfına ama yemez dimi : ) herhalde yeryüzünde hiçbir millet yoktur, futbolu! siyaset ve tarihin arka planı ile ayakta tutma çabası gösteren. ülkede neyimiz doğru ki hem. saygınlığını yitirmemiş şey sayısı yok denecek kadar az.
küçük emr*h denen velettir, her filminde annesi ya amcası tarafından ya da mahalle esnafı tarafından tacize uğramakta olup arkasından arabesk söyleyerek bütün sitemini şarkı sözleri ile dışa vurmaktadır. keza birkaç filminde de ya kız kardeşi ve birçok filminde de ya sevgilisi ya da sevgili adayı başkaları tarafından tacize, tecavüze uğramaktadır. starımız ise olaylara şahit olduktan sonra ya deniz kenarına kaçıp ya da bir tepeye çıkarak şarkı söyleme seansları ile dertlerini ekosisteme bırakmaktadır.
yarısı bana ait olabilir, üstteki "yok pandemi, yok millet sokağa çıkamıyor" vs diyenlere de itibar etmeyin. kimsede para olmadığı için talep artıyor. elbette pandeminin yasaklar hususunda etkisi söz konusu olabilir ama direkt bununla izah etmek doğru olamaz.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.