mağduriyetler silsilesinin doğmasına neden olan ya da mağduriyet peşinde bir elinde hıyar koşarak giden zümrenin düşmanlık devşirmesi.
müslüman, kendini dindar olarak tanımalayan kesim, çeyrek asırda o kadar islama zarar verdi ki; bu zararı düzinelerce haçlı seferi vermezdi. dindar kesim iktidarın tadına baktıktan sonra gitmek istemedi. demokratik süreçlerde gitmeme diye bir şey olmayacağına göre stratejisini dini kullanma olarak şekillendirmeye gitti. ve pek tabii milliyetçi nutuklar...
süreç içerisinde kendi zenginini yarattı. bu sosyal erozyon karşısında dindar kesimden cılız sesler dışında ses çıkmadı. sesi çıkan, önce mürted oldu sonra vatan haini...
yukarıda biri mürtedlik için hak veriyorum öldürülmelerine tarzı bir şeyler gevelemiş. hak verirsin tabi. hak vermemen için bir engel yok ki.
islam dininde protest anlayışın piri ebu zerr'dir... sonu hepimizin malumu. peygamberin ölümünden sonraki süreç dini bir diktatörlük. başka bir şey değil. asr--ı saadet denilen dönem onbinlerce insanın öldüğü bir dönem. peygamberin torunlarını, akrabalarını, sülalesini gayrimüslimler değil müslümanlar öldürdü. dini çerçeve içerisinde kalıp, şiddete başvurmadan bir şeyler yapmış olarak tarihte yerini alsaydı şimdi bakış acımız daha farklı olurdu.
sayısal olarak müslümanların bir avuç olduğunu, hz. muhammed'in ölümü ile islamın öldüğünü, ebu zerr ile rebeze çölüne gömüldüğünü, islam toplumlarının büyük bir yüzdesinin, ebu süfyan, muaviye ve yezid üçlü çetesinin paralel dinine mensup olduğunu düşünüyorum.
islam düşmanlığı demeyelim de müslüman düşmanlığı dünyada mevcut. müslümanlar ona buna kafir münafık demeden önce hata nerede acaba diye düşünmesi gerekir ama islam düşünce felsefesi de el hamra sarayında hakkın rahmetine kavuştu.
imza: eski bir dinci ve imam hatipli.
devamını gör...