bilemezsin yazar profili

doymuyorlar, doymuyorlar, doymuyorlar !!!

keşfedilmek için hep; '' biz sünnete uygun, sahabeyi kiram gibi yarı aç, yarı tok yaşayacağız, biz dindar cumhurbaşanı istiyoruz. '' derlerdi.

ve süzgün bakışlarıyla abdullah gül ilk dindar cumhurbaşkanı seçildi.
meclisin, cumhurbaşkanlığı için takdir ettiği bütçeyi kısa sürede eritip ek paralar istedi.
oysa ki onlara göre dindar olmayan önceki cumhurbaşkanı, bütçeden kendisine takdir edileni fazla diye, yarısını geri iade etmişti.

abdullah gül'den sonra gelen... ona ek bütçeler de yetmedi.

ve bunlardan bugün demokrasi kahramanı çıkarmak isteyenler,
demokrasi tarihini bilmiyorlar mı ?
biliyorlar. hem de çılgın gözyaşlarıyla...

manavdan alışverişini yaptı, evine doğru yola çıktı.

yürüdüğüm kaldırım yapraklarla kaplı.
yağmur ıslak yapraklara çarpıyor.
ve sonbahar yavaşça şehrimize geliyor.
günlerse daha neşesiz.

iran asıllı rocky balboa.
verdiği milyon dolarlık rüşvetlerle sağlı sollu vurup yatırdığı bakanlardan biri bununla şöyle bir telefon konuşması yapmıştı.
'' sana kimse dokunamaz ben senin önünde yataram.''

dönemin ekonomi bakanı zafer çağlayan'a 45-50 milyon euro rüşvet ödediğini açıklamasının ardından;
suçlamaların odağı bakan duygusal bir iç güdüyle hayırlara vesile olsun diye cami yapmıştı.

"camimizi...allah nasip etti, bize bu fırsatları verdi, çok şükür kendi imkanlarımla yaptırıyorum, helali hoş olsun."

kısa bir süre sonra
rocky türkiye'den, amerika'ya gönülsüz çiftetelli oynayarak ayrılırken eşi adrien'e '' ebru, edriyin hoşça kal.'' bile demedi.

işte ha bire cami yaptıran dincilerin hayatı bu '' bakara makara...''

ordan döner oraya...
bu kahpelerin iman babaları menfaati için ne yana dönerse oraya.

dini kim temsil ediyor, din adına kim avukatlık yapıyor, şöyle bir gözünüzün önünden geçirin türkiye'de din avukatlığı kimler yapıyorsa, türkiye'nin en ahlaksızları da onlar çıkıyor.

hırsızlık onlarda,
devleti soyma onlarda,
kamu malı talanı onlarda,
iftira onlarda,
yalan yalan yalan ha bire yalan da onlarda.
ve ihanet...

sorulara ilave sorularla devam

başlığın altına olumlu olumsuz fikirlerinizi paylaşmaya mı geldiniz,
kendinize ve yedi ceddinize sövdürmeye mi geldiniz ?
cevap : sövdürmeye gelmişler o net belli.

şimdiden ne dersen beş misli...

ulan su katılmamış ahlaksız dinci kahpeler; size ne dense az.
toplumun en alt düzeydeki perişan yaşayanlarından tutun da, din diye diye sömürdüğünüz emeği, kaynağı, birikimi layık olmayan yerlere
saçıp savurmak nedir ? dinsiz imansız olan asıl sizsiniz.

senin istek ve beklentilerine paravan yaptığın gösteriş namazından orucundan bana ne ulan dibe kadar inmiş ala gavat !!!

o minareler sana ve yedi sülalene girsin.

'' kamil insan olmaya lazım olan irfan imiş, nerden gelip gittiğini bilmeyen hayvan imiş.''

peki vicdan var mı ?
mutluluk, huzur var mı ?
dürüstlük var mı ?
insana saygı, özgürlüğe saygı var mı ?
eleştiriye saygı var mı ?
çocuklara kadına saygı sevgi var mı ?
emeğe alın terine saygı var mı ?
dolara mal mülk depolamaya hürmet var mı ?
mal mülk depolamaya, haksız kazancı istiflemeye rıza ve onay var mı ?
şatafat ve lükse değer verme var mı?
peki karşı çıkma var mı ?

ve sözde insanlar bu zulüm üreten karanlığa teslim olmakla mı insan olurlar, karşı çıkmakla mı ?

yukarıdaki yazı baştan aşağıya kara propaganda niteliği taşıyan boş ve gereksiz uzun bir yazı.
ben dinciyim ama günün şartlarına göre seküler takılıyoruz de sen de rahat et senin gibilerde.
bu yaptığın kara propaganda cumhuriyet ile birlikte amerika marshall planı dahilinde menderes dönemine kadar gidiyor aynı söylemler.
sen ve senin gibi burada gizli dinciler seküler olma kılığında takılırken;
bugün türkiye'nin yıllık enfalsyonu; yüzde %186
o gomunist diye nitelendirdiğiniz rusya'nın yıllık enflasyonu % 8,1
şu düzenden yönetimden gayet memnunsun ki bir eleştirin bile yok.

aşağıda okuyacaklarınız sosyalizm adına övgü herhangi bir çıkarım değildir. kötünün, aldatanın kim veya kimler olduğunun apaçık deklarasyonudur.

...dikkat edin aldatan; sizi allah adı ile aldatmasın.

bakara suresi 219. ayeti. ...de ki: "helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin."...

bu ve bunun gibi infak ile ilgili ayetleri peygambere soruyorlar.
muhammed resul : infak ihtiyaçtan arta kalını vermektir. diyor.

burada çok çarpıcı can alıcı iki nokta; havaici asliye ve kenz tabirleri geçmektedir.

havaici asliye : temel ihtiyaçlar. ( günümüz şartlarında temel ihtiyaçlar ev, araba vs.)
kenz : hazine, para veya altın, malları üst üste yığıp stok etme.( ihtiyaç fazlası )

yine açık kaynaklarda peygamberin yakın arkadaşı ebuzer'in şu sözleri naklediliyor : '' allah'tan emin olan insan, yalnız başkalarının ihtiyacını gitermek için kazanabilir. ''

leyte kavmi yalemun. '' ne olurdu toplumum beni anlayabilseydi. '' ikbal.

başta ebu süfyan ve oğlu muaviye, onun oğlu yezid, mervan vs olmak üzere emevi sultası;
yukarıdaki infak anlayışana karşı durmuşlar, müellefetü'l-kulûb ( mal ve mülk sevgisi ile islamı kabullenenler ) sıfatı ile damgalanmışlardır.

'' şeref ve haysiyetten bahsediyorsunuz. uzatmayın benim şerefim onurum; ticaret develerimin üzerindeki mallarımdır. '' ebu süfyan.

para ve mala doymayan kahpe dinciliğin gerçek yüzünü ortaya koyan bu sözler; asırlardan günümüze gelen münafıklığın ne olduğunu da tanımlamaktadır.

63 yaşında vefat eden peygamber ve aynı zamanda devlet başkanı olan muhammed'in kızına bıraktığı dünya malı on dirhemdi.

çevrenizdeki sözde müslümanım diye geçinenlerin veyahut sizi yöneten devlet başkanlarının mal varlığı, evlatlarının mal varlığı ne kadar ? ve bunlar hakkıyla mı kazanıldı ?

sonuç olarak infak ile ilgili yukarıda yazılan irade tavrı, sosyalizm anlayışının bile ötesindedir.

milyonların sabahtan akşama tükenesiye kadar çalıştığı canından bezdiği, borç içinde kronik bir yaşam.
ölmediğine mi sevinmeli, ölemediğine mi üzülmeli ?
yaşatan besleyen hakların ve onurun korunduğu yer vatandır. anlayan ve anlaşılan insanlarda vatandaş. ve bu ülke bu tanım dışındadır.

sabahtan akşama kadar dört duvar arasında aç ve susuz, ruhu sıkılan çocuklardan gelecek için nasıl hayal kurmalarını istersiniz ? onlardan nasıl umut bekler, nasıl gelecek istersiniz ?

birbirlerini görmedikleri için kafa kafaya çarpıştılar, ortaya çıkan kıvılcımla, kafalardaki sis dağılmış, ikisi de aydınlanmıştı.

öldürür yakar yıkar çalar çırpar yok ederler ve ardından yaptıkları suçları namussuzlukları kendileri gibi farklı dindeki aynı zihniyete sahip dincileri göstererek bakın onlarda yapıyor diye aklamaya çalışırlar.
işte içlerindeki kahpeliğin küçük boyutu.

'' herkes imkanı ölçüsünde soygun yapar. en büyük soygunu yapana karşı nefreti, kendisinin o kabiliyete sahip olmaması hasetinden ibarettir.''
ve mesela kimler... sen ve senin gibi suçu suçluyu aklama adına manipülasyon yapanlar mı ?
bahis konusu olmayan doğruları, bahis konusu kötülüklerle kahpeliklerle bir tutmak ve birbirine yoğurmak olmaz.

milliyetçilerin ve islam diye böğüren kahpelerin depoladıkları bir an göremezlerse hasret kaldıkları yeşil yeşil dolares.