dört numaralı ağacın altı - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)
1.
madalya müracaatları
ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol
tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösterisi. oyunun sergilenmesi için aktör ve aktrislere onların jest- mimik,diyaloglarına ihtiyaç duyulur. sinemadan en önemli farkı oyuncuların rollerinde ki hatalarını telafi imkanı varken tiyatro da bu mümkün değildir.
bugüne kadar gerek sinema gerekse tiyatro da hep oyunculara ve onların rollerinde ki karakterleri göz önünde tutuldu. kötü insanı oynayan karakter oyuncuları genel kitle tarafından olumsuz eleştirildi . mesela erol taş oynadığı bir rolden dolayı evi taşlandı. iyi rolde ki karakter oyuncuları ise hep el üstündeydi. oysa ki hepsinin yaptığı bir roldü; yani senaryoyu sahne ya da beyaz perdeye yansıtmaktı.
asıl olan ise rolleri oluşturan senaryo ve onları yazan senaristler.genel kitle senaristleri pek tanımadı. sokakta karşılaştıkları karakter oyuncuları rolleri dolayısı ile öfke ya da sevgi seline tabi tutulurken o senaryoyu yazan senaristleri sokakta görseler bile tanımadılar.
bu durum gerçek hayatta da aynen bu şekilde gelişmekte . karşımıza hep oyuncular çıkmakta. yüzleri maskeli ,gerçek niyetlerini bir tek kendilerinin bildiği insanlar. maske bazen acıyı gizlemeye çoğu zamanda olduğundan çok farklı şekilde gözükmeyi sağlıyor. diğer insanlarla karşılaştıkları ortak alanlar aynı sahne niteliğinde . o zaman karşınızda hep beyefendi hanımefendi insanlar. gerek konuşma gerekse hal ve tavırları ile çok iyi izlenim bırakan kişiler. sahne bazen dinlendiğiniz cafe bazen tv ekranı.şu zamanlarda bu öyle bir hal aldı ki sanki maskeli baloya katılmış gibi hissediyorsunuz.
gerçek hayatta, makro anlamda hep kötü rolde ki karakterleri eleştirdik . oysa senaristler yine fark edilmedi…
mikro planda ise karşımıza çıkanlar filmlerden , tiyatrolarda ki karakterlerden bilinç altında etkilenmiş karakterler.kendilerini fark ettirmeleri uzun sürmüyor.
bir dostun dediği gibi hayat ne kitaplarda okuduğun gibidir ne de filmlerde gördüğün gibi,hayat bambaşka bir şeydir.
tiyatro ve sinemada asıl olan senaryonun nasıl biteceğinin belli olması , gerçek hayatta ise bunun nasıl biteceğini seçimlerimizin belirleyecek olması . umarım iyiler kazanır…
tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösterisi. oyunun sergilenmesi için aktör ve aktrislere onların jest- mimik,diyaloglarına ihtiyaç duyulur. sinemadan en önemli farkı oyuncuların rollerinde ki hatalarını telafi imkanı varken tiyatro da bu mümkün değildir.
bugüne kadar gerek sinema gerekse tiyatro da hep oyunculara ve onların rollerinde ki karakterleri göz önünde tutuldu. kötü insanı oynayan karakter oyuncuları genel kitle tarafından olumsuz eleştirildi . mesela erol taş oynadığı bir rolden dolayı evi taşlandı. iyi rolde ki karakter oyuncuları ise hep el üstündeydi. oysa ki hepsinin yaptığı bir roldü; yani senaryoyu sahne ya da beyaz perdeye yansıtmaktı.
asıl olan ise rolleri oluşturan senaryo ve onları yazan senaristler.genel kitle senaristleri pek tanımadı. sokakta karşılaştıkları karakter oyuncuları rolleri dolayısı ile öfke ya da sevgi seline tabi tutulurken o senaryoyu yazan senaristleri sokakta görseler bile tanımadılar.
bu durum gerçek hayatta da aynen bu şekilde gelişmekte . karşımıza hep oyuncular çıkmakta. yüzleri maskeli ,gerçek niyetlerini bir tek kendilerinin bildiği insanlar. maske bazen acıyı gizlemeye çoğu zamanda olduğundan çok farklı şekilde gözükmeyi sağlıyor. diğer insanlarla karşılaştıkları ortak alanlar aynı sahne niteliğinde . o zaman karşınızda hep beyefendi hanımefendi insanlar. gerek konuşma gerekse hal ve tavırları ile çok iyi izlenim bırakan kişiler. sahne bazen dinlendiğiniz cafe bazen tv ekranı.şu zamanlarda bu öyle bir hal aldı ki sanki maskeli baloya katılmış gibi hissediyorsunuz.
gerçek hayatta, makro anlamda hep kötü rolde ki karakterleri eleştirdik . oysa senaristler yine fark edilmedi…
mikro planda ise karşımıza çıkanlar filmlerden , tiyatrolarda ki karakterlerden bilinç altında etkilenmiş karakterler.kendilerini fark ettirmeleri uzun sürmüyor.
bir dostun dediği gibi hayat ne kitaplarda okuduğun gibidir ne de filmlerde gördüğün gibi,hayat bambaşka bir şeydir.
tiyatro ve sinemada asıl olan senaryonun nasıl biteceğinin belli olması , gerçek hayatta ise bunun nasıl biteceğini seçimlerimizin belirleyecek olması . umarım iyiler kazanır…
devamını gör...