ılık bir yaz gecesi, şehrin biraz uzağındaki çimenli tepede oturuyorum. hafif bir meltem esiyor; otların ve çiçeklerin hışırtısı, rüzgarla birlikte kulaklarımda yankılanıyor. parmaklarım çimenlerin arasında. yıldızlarla bakışıyorum. tanrıyla bir başıma oturuyorum, çünkü yine herkesi kendimden uzaklaştırdım. meltem hafifçe saçlarımı dağıtıyor. bir yoldaşım o zaten. düşünüyorum da, kimseyi rüzgarı, denizi ve dalgaların sesini sevdiğim kadar sevebilecek miyim...çünkü güvenin, sevginin ve arkadaşın ne olduğunu bilmiyorum. hayatım boyunca hiç bilmediğimi fark ettim. sonunda bir tek akıl hocam kalmıştı. iki yıl boyunca onu bekledim, ancak geri geldiğinde beni terketti. tek bir kelime etmeden ayrıldı. o gitti, ve şimdi içimde büyük bir boşluk hissi var. bu hissi rüzgar doldurabilir mi? okyanuslar doldurabilir mi? dalgalar doldurabilir mi?... rüzgar ve okyanuslar bize tanrı tarafından bahşedildi. ne olurdu, tanrı bana da bir arkadaş bahşetseydi?.. ama biliyorum, kendimi sevmeden kimseyi sevmem mümkün değil. arkadaş edinebilmek için önce kendimi kabul etmem gerek. yoksa kendimi de, çevremdekileri de incitmeye devam ederim...insanlar korkutucu. bıraktıkları yara izleri zehir gibi. insanlar beni incitmeye son verdiğinde bile, ruhumdaki yaraları derinleştiren bendim. kendi kendimi yok ettim, ve sorunun çevremdeki insanlardan kaynaklandığını düşündüm. böylece yalnızca ben değil, etrafımdakiler de incindi.
özgürlük zihinde başlar, zihninde özgür olmadıkça hiçbir yerde gerçekten özgür olamazsın.
bunu artık biliyorum...meltem saçlarımı usulca okşamaya devam ediyor. havada uçuşan yaprakları görünce ruhumu rüzgara bırakmak istiyorum...bedenimden çıkan ışık ve renk dalgalarını, havada uçuşan yapraklar gibi, rüzgarla bir arada görmek istiyorum. yaprakları uzaklara savuran rüzgarın, benim de ruhumu dağıtmasını istiyorum...
kutsal liri çalıyorum, yumuşak notalar rüzgara karışıyor. küçük gösterim yine başlıyor, ama bu kez seyirci yok. ruhumdaki kesikler derin. ruhumdaki her yaranın bir nedeni var; bazılarının sorumlusu benim ve her biri beraberinde bir anı taşır. onlar iyileşmeyecekler ama asıl önemli olan o yaraları inkar etmeden kabul edebilmek. hatalarım benim bir parçam ve özgür olabilmem için yapmam gereken şey, onlardan ders alıp aynılarını tekrarlamamak. bir insan, esirliğini yalnızca kendisi bitirebilir. bu yüzden rüzgar ismimi fısıldar ya, çocuklara, yapraklara, dalgalara...
esaretin zincirlerini kırdığımdan beri...
tanrı beni natus venti olarak çağırır
bana bahşedilen kutsal lir,
tutsak ruhlara özgürlük dağıtır
müziğim bir sanattan fazlası...
çünkü ben, herkesin ruhundan bir parçayım
devamını gör...