ghutrante - madalyalı tanımları (1. sayfa)
1.
daredevil
matt murdock nam-ı diğer daredevil. çocuk yaşta geçirdiği bir kaza sonucu görme yetisini kaybediyor. ancak bununla birlikte diğer duyularını oldukça geliştiriyor. gözlerini kullanamayan ama senden benden iyi gören çocuğumuz büyüyüp serpiliyor avukat oluyor. bir de üzerine en yakın arkadaşıyla nelsen&murdock hukuk bürosunu açıyor.
daredevil olmasıysa babasının ölümünden sonra intikam hırsıyla gecelerini hell's kitchen da kötü adam kovalamacayla geçirmesi sonucunda oluyor. tabi kendi yodası stick'in büyük katkılarıyla. netflix'in prodüksiyonu sağlam dizilerinden bir tanesi. oldukça kaliteli ve kanlı dövüş sahneleri var. ikinci sezonda diziye katılan punisher ile daha da zevkli bi hale geliyor dizi. ancak netflix ve disney anlaşmazlıkları yüzünden dizinin biraz harcanmış olduğunu düşünüyorum. sanırsam diziyi de netflix iptal etmiş. kimin anlaşamadığı pek umrumda değil güzelim diziyi yediler kavgaları arasında.
dizinin ilk sezonu daha çok mahallemizin daredavil'ı tadındayken. ikinci sezon punisher, electra ve the hand örgütünün ekibe dahil olmasıyla ninjacılık ile geçiyor. kötü mü? bence asla. üçüncü sezonda ise daredevil odağını tamamen kingpin adıyla benim için marvel'ın ekol kötülerinden olan wilson fisk'e çeviriyor ve bence çok iyi yapıyor.
wilson fisk yani vincent d'onofrio dizideki en iyi oyunculardan. marvel dizilerinin en iyi kötü adamlarından. vincent zaten arıza rollerin adamın. adam tam bir karakter oyuncusu. en başarılı kingpin ayrıca.
matt murdock ise alıştığımız süper kahramanların aksine dayak yiyen sürekli ölüme yakın bi karakter. çoğu zaman kendinden bağımsız bir nedenle kurtuluyor ölümün kıyısından.
dizi boyunca en sevmediğim karakter karen page. kadını gördükçe tadımın kaçıyor, ekrana her şeye de burnunu sokma be kızım diye bağırmamak için çok zor tutuyorum kendimi. bir ton aptallık yapıyor ama yine herkes onun etrafında pervane.
asıl gelelim konuya bu başlığı yazmamdaki en büyük motivasyon hell's kitchen şeytanını son örümcek adam filminde 2 dakika da olsa görmemiz. allahımm matt i gördüğümde sinema salonunda koşturmamak için çok zor durdum. normalde tam bi spiderman delisi olduğum için o başlığa entry de gireceğim ama filmi izlerken heyecandan bi sürü detayı kaçırdığıma eminim biraz sakinleyeyim 2. ye gideceğim.
daredevil olmasıysa babasının ölümünden sonra intikam hırsıyla gecelerini hell's kitchen da kötü adam kovalamacayla geçirmesi sonucunda oluyor. tabi kendi yodası stick'in büyük katkılarıyla. netflix'in prodüksiyonu sağlam dizilerinden bir tanesi. oldukça kaliteli ve kanlı dövüş sahneleri var. ikinci sezonda diziye katılan punisher ile daha da zevkli bi hale geliyor dizi. ancak netflix ve disney anlaşmazlıkları yüzünden dizinin biraz harcanmış olduğunu düşünüyorum. sanırsam diziyi de netflix iptal etmiş. kimin anlaşamadığı pek umrumda değil güzelim diziyi yediler kavgaları arasında.
dizinin ilk sezonu daha çok mahallemizin daredavil'ı tadındayken. ikinci sezon punisher, electra ve the hand örgütünün ekibe dahil olmasıyla ninjacılık ile geçiyor. kötü mü? bence asla. üçüncü sezonda ise daredevil odağını tamamen kingpin adıyla benim için marvel'ın ekol kötülerinden olan wilson fisk'e çeviriyor ve bence çok iyi yapıyor.
wilson fisk yani vincent d'onofrio dizideki en iyi oyunculardan. marvel dizilerinin en iyi kötü adamlarından. vincent zaten arıza rollerin adamın. adam tam bir karakter oyuncusu. en başarılı kingpin ayrıca.
matt murdock ise alıştığımız süper kahramanların aksine dayak yiyen sürekli ölüme yakın bi karakter. çoğu zaman kendinden bağımsız bir nedenle kurtuluyor ölümün kıyısından.
dizi boyunca en sevmediğim karakter karen page. kadını gördükçe tadımın kaçıyor, ekrana her şeye de burnunu sokma be kızım diye bağırmamak için çok zor tutuyorum kendimi. bir ton aptallık yapıyor ama yine herkes onun etrafında pervane.
asıl gelelim konuya bu başlığı yazmamdaki en büyük motivasyon hell's kitchen şeytanını son örümcek adam filminde 2 dakika da olsa görmemiz. allahımm matt i gördüğümde sinema salonunda koşturmamak için çok zor durdum. normalde tam bi spiderman delisi olduğum için o başlığa entry de gireceğim ama filmi izlerken heyecandan bi sürü detayı kaçırdığıma eminim biraz sakinleyeyim 2. ye gideceğim.
devamını gör...
2.
biontech vs sinovac
alman aşısı olan biontech mrna tabanlı bir aşı. hücrelerinize koronavirüsün ‘’spike’’ adı verilen proteinin, nasıl yapılacağına dair talimatları verir. bağışıklık sisteminiz bu proteini yabancı olarak algılar ve buna karşı antikorlar da dahil olmak üzere bir tepki geliştirir. başka bir deyişle mrna aşıları vücuttaki immün sistemini uyaracak protein moleküllerini direkt olarak vermek yerine rna’sını veriyor. biontech aşısı iki doz olmayı gerektirir ve tam etki için ideal olarak 21 gün arayla iki doz olunur. birinci dozdan sonra 15 ila 21. günler için ve 21. günde ikinci dozdan önce yüzde 89 etkinlik oranına sahip olduğunu belirlemiştir. ikinci dozu almanın sonunda biontech aşısı koruyuculuğu yüzde 95.3 olarak açıklanmıştır. biontech aşısının yan etkileri; aşı bölgesinde ağrı ve kızarıklık, yorgunluk, baş ve kas ağrıları. şiddetli alerjik reaksiyonlar ise nadirdir ancak olasıdır.
çinde üretilen sinovac ise inaktif aşıdır. özellikle de erken bir dönemde uygulanmaya başlaması nedeniyle güvenilirlik ve etkinlik açısından tereddüt oluşturabilir. sinovac, koronavirüsten korunmada ve hastalığa yakalanma durumunda enfeksiyonu hafif semptomlarla atlatma konusunda etkili olduğu tespit edilen bir aşıdır. inaktif tabanlı aşılarda zayıflatılarak etkisiz hale getirilmiş, hastalık yapma yeteneği bulunmayan virüsler vücuda verilir ve vücudun bunlara karşı antikor üretmesi sağlanır. ateş, aşının yapıldığı kolda ağrı, kızarıklık, şişlik, yorgunluk, baş ve vücut ağrıları, titreme, ishal yan etkileridir. ancak kazanılan bağışıklığın aylar içerisinde azalıp yok olduğu düşünülüyor.
bense birkaç gün sonra aşı randevusu alacağım. sanırım biontech olmayı tercih edeceğim.
mevcut aşıların hiçbiri bulaşmanın önüne tamamen geçemez. bu nedenle ellerinizi yıkamayı, maske takmayı ve sosyal mesafeyi korumayı ihmal etmeyin artık.
çinde üretilen sinovac ise inaktif aşıdır. özellikle de erken bir dönemde uygulanmaya başlaması nedeniyle güvenilirlik ve etkinlik açısından tereddüt oluşturabilir. sinovac, koronavirüsten korunmada ve hastalığa yakalanma durumunda enfeksiyonu hafif semptomlarla atlatma konusunda etkili olduğu tespit edilen bir aşıdır. inaktif tabanlı aşılarda zayıflatılarak etkisiz hale getirilmiş, hastalık yapma yeteneği bulunmayan virüsler vücuda verilir ve vücudun bunlara karşı antikor üretmesi sağlanır. ateş, aşının yapıldığı kolda ağrı, kızarıklık, şişlik, yorgunluk, baş ve vücut ağrıları, titreme, ishal yan etkileridir. ancak kazanılan bağışıklığın aylar içerisinde azalıp yok olduğu düşünülüyor.
bense birkaç gün sonra aşı randevusu alacağım. sanırım biontech olmayı tercih edeceğim.
mevcut aşıların hiçbiri bulaşmanın önüne tamamen geçemez. bu nedenle ellerinizi yıkamayı, maske takmayı ve sosyal mesafeyi korumayı ihmal etmeyin artık.
devamını gör...
3.
attack on titan
anlık 3. sezon 18. bölümdeyim
levi bebeğim eğer o enjektörü armine vurmazsan diziyi bırakıyorumm
armine vurdu tamamdır
o zaman şuana kadar yorumlamamı yapayım.
attack on titan yani orijinal adıyla shingeki no kyojin hajime adlı bi abimizin çizdiği manga/animedir.
anime şuana kadar akıcılık, karakter gelişimi, verdiği mesajlar, merak uyandırma vs açısından efsane gidiyor. özellikle 3. sezon resmen farklı bi boyuta taşıdı. anime ilk bölümlerinden itibaren sizi sürekli bi bilinmezliğe atıp elinize bi kutu kibrit veriyor. bebek adımlarıyla sırlar açığa çıkıyor resmen ama buna rağmen azıcık bile sıkılmıyor insan.
gerçi ben
krallığa darbe yapıp insan insana savaştıkları kısımda bi tık sıkıldım
savaş sahneleriyse gerçekten ayrı bir güzel ama karakterlerin iç seslerini, şok olmalarını, plan yapmalarını ve çevresindekileri ikna etme süreçleri ne kadar izleyicinin heyecanını arttırsada bana fazla zaman harcıyorlarmış gibi geldiği için savaşın artık diye ekrana bağırmamak için zor duruyorum.
neyse gözümde birkaç damla yaşla 3.sezonu bitirmeye gidiyorum. 4.sezonu da bitirince editlerim.
edit: birazcık unutmuşum burayı ama olsun devam edelim. en spoilersız anlatmaya çalışacağım. 3. sezonun son bölümüne kadar bilinmeyen çoğu şey yavaş yavaş açığa çıkıyor. buraya kadar armin ve jean karakter gelişimlerinde ilk sırayı alıyor benim için. eren'in ilk bölümden beri intihara meyilli olması beni biraz deli ediyordu tamam onu öyle sevdik ama insan azıcık akıllanmaz mı? akıllanmaaz. tamam dev oluyorsun anladık, özelsin, güçlüsün hepsi kabulüm ama azıcık düşün be diyordum da demez olaydım 4. sezonda kendisine bu kadar düşünme manyak olursun dememiş kimse. en azından artık kararsız değil. doğruluğu tartışılır ama artık ne istediğini biliyor ve bunun için her şeyi yapmaya hazır.
4. sezon 1. bölümü izlediğimde sanki 2. dünya savaşını izliyormuş gibi hissettim. başta bi nereye düştüm, ne izliyorum ben dedim. 4. sezonda artık anime 3 arkadaş maceralarından, silah arkadaşı, hadi erenin mabadını kurtaralımdan çıkıp bambaşka bir boyuta geldi. anime resmen büyüdü son sezonda.
levi bebeğim eğer o enjektörü armine vurmazsan diziyi bırakıyorumm
armine vurdu tamamdır
o zaman şuana kadar yorumlamamı yapayım.
attack on titan yani orijinal adıyla shingeki no kyojin hajime adlı bi abimizin çizdiği manga/animedir.
anime şuana kadar akıcılık, karakter gelişimi, verdiği mesajlar, merak uyandırma vs açısından efsane gidiyor. özellikle 3. sezon resmen farklı bi boyuta taşıdı. anime ilk bölümlerinden itibaren sizi sürekli bi bilinmezliğe atıp elinize bi kutu kibrit veriyor. bebek adımlarıyla sırlar açığa çıkıyor resmen ama buna rağmen azıcık bile sıkılmıyor insan.
gerçi ben
krallığa darbe yapıp insan insana savaştıkları kısımda bi tık sıkıldım
savaş sahneleriyse gerçekten ayrı bir güzel ama karakterlerin iç seslerini, şok olmalarını, plan yapmalarını ve çevresindekileri ikna etme süreçleri ne kadar izleyicinin heyecanını arttırsada bana fazla zaman harcıyorlarmış gibi geldiği için savaşın artık diye ekrana bağırmamak için zor duruyorum.
neyse gözümde birkaç damla yaşla 3.sezonu bitirmeye gidiyorum. 4.sezonu da bitirince editlerim.
edit: birazcık unutmuşum burayı ama olsun devam edelim. en spoilersız anlatmaya çalışacağım. 3. sezonun son bölümüne kadar bilinmeyen çoğu şey yavaş yavaş açığa çıkıyor. buraya kadar armin ve jean karakter gelişimlerinde ilk sırayı alıyor benim için. eren'in ilk bölümden beri intihara meyilli olması beni biraz deli ediyordu tamam onu öyle sevdik ama insan azıcık akıllanmaz mı? akıllanmaaz. tamam dev oluyorsun anladık, özelsin, güçlüsün hepsi kabulüm ama azıcık düşün be diyordum da demez olaydım 4. sezonda kendisine bu kadar düşünme manyak olursun dememiş kimse. en azından artık kararsız değil. doğruluğu tartışılır ama artık ne istediğini biliyor ve bunun için her şeyi yapmaya hazır.
4. sezon 1. bölümü izlediğimde sanki 2. dünya savaşını izliyormuş gibi hissettim. başta bi nereye düştüm, ne izliyorum ben dedim. 4. sezonda artık anime 3 arkadaş maceralarından, silah arkadaşı, hadi erenin mabadını kurtaralımdan çıkıp bambaşka bir boyuta geldi. anime resmen büyüdü son sezonda.
devamını gör...