hangiba yazar profili

hahaha. sen beni de kendini de çok iyi biliyorsun. sürkli kandırdın sözlüğü bırakacağım vesaire beni bırakırsan kendimi öldüreceğim cart curt haberlerde okursun c.t. ölmüş evinde ahahahahhah ya ben ne kadar ahmakmışım ekşi sözlükte daha da yazmaya devam ettin 2024ten beri hesabımı kapatıyorum dedin hı hı bakk bırakmışsın senin için bırakmacağım ara ara konuşuruzmuş ya sen hayatımda gördüğüm en büyük ama en büyük yalancısın. konuşmak istemediğimi söyleyince herkese beğeni atman şokundayım daha. yalancı pislik. bak bakalım neler oluyor,iyi seyret.

sanırım elveda sözlük başlığından çok burası ilgimi çekti. sözlüğe farklı isimlerle çok defa gelip gittim lakin bu son olacak. intihar mektubunda adını geçirdiğim sözlük en yakın arkadaşım iken bir anda uzaklaştı benden. eski tat, eski insanlar, eski eğlence, eski.. eski... yok artık hiç biri, eskiye dair hiçbir şey kalmadı "anın fotoğrafı" başlığından başka! saçma denilebilir ölçüde başlıklar,birbirine laf atmalar, hakaretler... ben iyi bir insan değilim tamamen ölüm felsefesi ve nedensellik üzerine kurulmuş bir felsefem var. ne zoru zor olduğu için yapan bir karekterim ve ne de sırf basit olsun diye basiti yapan bir karekterim yok fakat bir şeyi yapıyorsam zor da olsa basit de olsa haketmem lazım. ben buraya erişmek için çaba sarf ediyorum. işten çıkınca yol boyunca yazılar yazar sözlükte sizlerle paylaşırdım. uykudan uyanınca acaba kaç beğeni almış yazılarım derdim. şimdi sözlüğe girmek dahi istemiyorum girince gördüğüm başlıklar canımı sıkıyor, ayak uydurmaya çalıştım lakin olmadı ben o değildim, ben olanı basit olduğu için yapmaz yapamazdım. ben zoru istiyorum sözlük. umarım sadece bundan ben rahatsızımdır çünkü siz burada eğleniyor gibisiniz ve evet ben gidiyorum. görüşmek dileği ile... gelmeyeceğim ne sözlüğe ne de başka bir bahara sizleri seviyorum(:

muazzam bir kaynanadır. durun size bir olay anlatayım.
kaynanası bir gün yeni evlenen gelinine önemli misafirlerinin geleceğini söylemiş ve yemeği onun yapmasını istemiş lakin kız yemek yapmasını o kadar da iyi bilmiyormuş. kümesten aldığı bir tavuğu akşam yemeği yapmaya karar vermiş tüm parçalarını birbirinden ayırmış ve pilavın üstüne pişirip koymuş akşam yemeğe oturan misafirler pilavın en üstünde bir taşlık görmüşler. kapalı ve içi temizlenmemiş bir vaziyettedir. misafirler yemeğe ellerini yemeğe sürmez tok olduklarını söylerler. yıllar sonra aynı misafir tekrardan gelmiş bu sefer de aynı yemeği yapmışlar yine öyle olduğunu gördüklerinde tok olduklarını söylemişler kaynana da ordan söze atlamış,
biz değer verdiğimiz misafirler için taşlığın içini cevizle doldurup öyle yemeğe koyarız demiş.
sonra açıp bakınca öyle olduğunu görüp yemeği ayıla bayıla yemişler.
bu hikâyeyi nerden biliyorum diye sormayın zamanında köyde bir nine anlatıyordu haha

anlamıyorum bugün sosyal medyada dolaşırken bir çift videosunun altına eski sevgililerden bahşedilmişti ve zevksiz diye yeni bir kelime türetilmiş gibi herkes tutmuş zevksiz zevksiz diye. zamanında ayıla bayıla taparcasına sevdiğiniz bir insana nasıl zevksiz diyebiliyorsunuz. ona diyebiliyorsanız kendinize de zevksiz demelisiniz ki zamanında minimum sevgi vermiş bile olsanız yan yana durup beraber oturup kalkmışsınızdır. çok büyük bir halt etmediyseler ben anket açıyorum. şuanda eski sevgilileri korumak zorundaymışım gibi hissediyorum.
"eski sevgililer zevksiz değildir "

umarım başınızı yastığa koyup uyuyabilirsiniz. yaklaşık iki saattir başım şu yastıkta ve uyuyamıyorum. şimdi de uyumuyorum bayılacağım.
en iyi geceler sözlük...

nilgün marmara'nın benzetmelerini çok seviyorum.
eskiden çok düşünürdüm ,kimsem olmazdı anlatacaklarımı dinleyecek.
ayna ile gezer odamı aynalar ile kaplardım. o zaman bir dinleyicim olurdu...
kimse yok mudur yoluma kuş koyacak , ben vardım! ben...

sonra bu şiire rastladım bana benzettim. ne kuş vardı ne huzur. buldum diye mutlu olduğum şiirdir buyrun bir defa daha okuyun huzur dolsun içiniz
''öyle güzelsiniz ki kuş koysunlar yolunuza''

bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu.
hep böyle mi bu?
bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer...
kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım, ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden!
paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben.
oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.
niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.

-nilgün marmara

benden bana...

aklıma öyle bir geçer zaman ki dizisinden bir kesit geldi
youtube.com/shorts/LAX9HHc9...

biz her yaz yaparız. üzümü zaten çok severim ama cevizli sucuk oldu mu bayılırım lakin narlı olanını o kadar da çok sevmem bence her şeyin güzeli ilk olduğudur.

günaydın canım sözlük, güne yorgun ve hasta uyanmama rağmen bomba gibiyim ne kadar bomba olunursa o kadar işte. yüreğinizden öpüyor ve bu şarkıyı sizlere armağan ediyorum.
muahh

sanırım en iyisi...

esnaf¿ manav?

bugün alışverişe çıktım ve birkaç parça kıyafet aldım. arkadaşıma çok yorulduğumu alışverişe çıktığımı söyledim. aldıklarımı söylerken "balık etek" aldığımı söyledim kendisinin tepkisi de aynen şu şekildeydi
- balık şekilde etek mi var?
kahkahalara tutuldum.

balık etek modeli bel kısmından diz kısmına kadar dar gelip sonradan yay şeklinde açılıyor.

bulamayın yanlıştır.

yağmuru çok seven biri olarak çok mutluyum geldiğine

öhöm, merhaba sözlük.
öncelikle asırlardır beraber aynı toprakta yaşadığımız doğrudur. yıllar önceki toplumlarda da olduğu gibi toplumsal bir bölünme söz konusudur. sağcı solcu, kürt türk ,dindar laik... diye diye her zaman bölündük bunu bir başkası yapmadı biz yaptık . şimdiki zaman gençlere bakınca ağızlarında yer edinmiş '' burası türkiye, ülkesi olan konuşsun'' gibi konuşmalara tanık oluyoruz bunun asıl sebebi aile değildir siyasetçilerin ekmeklerini çıkardığı zemindir. yıllar önce sağcıların sol kaldırımda solcuların sağ kaldırımda dahi yürümedikleri vardır bu da aynı sebepten kaynaklıdır. benim araştırarak bulduğum ve aynı zamanda türkiye kaynaklarında bulunmayan ama çinin eski kaynaklarında dahi bulunan kürtlerin türklerle beraber hemen hemen her savaşta olduğunu görüyoruz ve daha nice kürt askerlerinin türk askerleriyle kardeşçe mektuplaşmasını da aynı şekilde görüyoruz. tekrar aynı şeye değineceğim bu bölünmeleri biz yapıyoruz ve nedeni apaçık ortadadır. ekleme, öylesine bir açıklama ben türk vatandaşıyım ve türküm sadece ben de buna tepki gösteriyorum neden yanlış anladınız ki. ben bölücülerden bahsettim ve hep bir arada yaşadığımızı söyledim. türkiye'de doğmuş bir kimse nasıl ben türk vatandaşıyım demekten gurur duyuyorsa aynı şekilde başka bir ırka ait kimseler de bunu demekten gurur duymalı hepimiz bu toprak üstünde beraber yaşamıyor muyuz ben bunu demek istiyorum yahu.

-hiç soluk ateş gördün mü? öyle bir ateş değildir bu sıcağında üşürsün, gidecek yerin olmaz... öyle karanlıktır ki baktığında kül olur ve külün dumanı sarar seni ve o zaman emin olursun sana sarılan başka kimsenin olmadığını...
öfkeliyim kendime neden daha önce su tutmadım ki o gür ateşe, neden yel yaptım ona neden !
kafandaki düşünceler delirtir seni bu zaman nereye gideceğini bilmezsin ateşte ya ısınır ya da gölgelenirsin... ne çare... öfkeliyim hem bana hem de soluk ateşe ya yan ya da sön neden karanlıksın ki, belli bir zaman geçer ve sadece kendime öfkelenirim. neden soluk ateşe kızayım ki, değil mi?
-evet...
gurursuzum ateşimin solukluğundan ve bir o kadar da kıvanç duyuyorum kendimden... ateşim soluk ve ben pes etmiyorum orada ısınıp gölgelenme derdine düştüm , pes etmedim.
bazen ışık olur size ateşiniz, soluk ateşiniz. kaybolursunuz bir yolda ya da düşüncelerinizde ışık olur size ve o an arkanızda soluk ateşte kendi yansımanızı görürsünüz ve anlarsınız sizden başka gölgenizin olmadığını... yola devam eder yorulur belki de bir havuç tarlasında oturursunuz, ne tatlı bir havuç der ve havuç yemeye devam edersiniz o sırada tarla sahibini görüp,
hakkını helal et amca canım çekti dersiniz, amca ses etmez ve kalkar yola devam edersiniz. iyice kaybolursunuz ama peşinizde bir gölgeniz ve artık umut baloncuğu vardır takip ederler sizi... derinliklerine indiğiniz bu yolun gerisine bakarsınız ve arkanızdaki havuç tarlası duruyordur. amca size bakıp hakkımı ver der gibi bakıyordur ne yapacağınızı bilmiyorsunuzdur ve kaçmaya başlıyorsunuz yol kıvrılıyor ve rampalı bir yol görüyorsunuz. soluk ateşinizin gölgesinde oturup rampaya bakıyorsunuz. ateş kalk der gibi harlanıyor ve kalkıp yola koyuluyorsunuz . o yolu aşıyorsunuz yolun en tepesinen aşağı bakınca havuç tarlasını görüyorsunuz ve orda oturan sizi görüyorsunuz. aşağı inip elinizdeki bıçakla onu öldürüyorsunuz ve arkanızdaki rampa bir anda sönüyor ne kadar yol gittiğinizi görüp gözünüz doluyor. sonra soluk ateş seni yanına alıp götürüyor buralardan içine gömülüp kaldığımız şimdinin geçmişinden .kulağınıza eğilip,
-gördün mü her şey sen de bitti . nereye baktığında kendini gördün ve şimdi anladın ki her şey senmişsin kafanda kurduğun engeller ve yemek için tasarladığın havuç tarlası... soluk ateş büyüyor öfkesi dinmiş ama düşünceleri bitmemiş size kızıyor ve devam ediyor konuşmaya,
neden havuç?..

günaydın canım sözlük. göz kapaklarım açılır açılmaz mesaj kutuma baktım ve şirin bir günaydın mesajı gördüm sanırım artık özelleştirilmiş bir duyguya sahibim...

asıl sözlüğün benden beklentisini merak ediyorum tonlarca nickle gidip geldim en son terlikle kovalayacak beni