"allah size, çocuklarınız hakkında erkeğe, iki kadın payı kadar emreder. ikiden fazla kadın iseler bıraktığının üçte ikisi onlarındır. eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. ölenin çocuğu varsa, anne babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. eğer çocuğu yok da anne babası ona vâris olmuşlarsa annesinin hakkı üçte birdir. ölenin kardeşleri varsa annesinin payı, vasiyetten ve borçtan sonra altıda birdir. babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. bunlar allah tarafından konmuş paylardır; şüphesiz allah ilim ve hikmet sahibidir. yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra, eşlerinizin, çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. çocuğunuz yoksa sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. eğer bir erkek veya kadının, annesi, babası ve çocukları bulunmadığı halde malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kız kardeşi varsa, vasiyetten ve borçtan sonra her birinin payı altıda birdir. bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. kimse zarar görmesin; allah’ın hükmü budur. allah her şeyi bilendir, hilim sahibidir."(kuran; nisa 11-12)
bu ayete göre üç kız çocuğu, annesi, babası ve karısı olan adamın mirasını paylaştıramamak gibi apaçık bir matematiksel hatayı kutsal kitabında barındıran din.
devamını gör...

sünnet denilen olgu aslında yahudilikten gelme olduğu için ortaya çıkan durum.
devamını gör...

le trio joubran isimli filistinli üç kardeşin kurduğu müzik grubunun belki de en güzel parçası.
buradan dinleyebilirsiniz
devamını gör...

siyaset kelimesinin kökü arapça s-y-s kökünden gelir ki bu kabaca çobanlık, seyislik olarak çevrilebilir.
devamını gör...

kuran'da savaş fiilinin kökünden (q-t-l) türetilmiş 170 kelime bulunmasına rağmen barış kelimesinin kökünden (s-l-m) türetilmiş 140 kelime bulunmaktadır. affetmek fiilinin kökünden (ğ-f-r) türetilmiş 234 kelime bulunmasına rağmen cezalandırmak fiilinin kökünden (a-z-b) türetilmiş 373 kelime bulunmaktadır. cihadı saymadım bile.

bakara 191: onları nerede yakalarsanız öldürün. sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. zulüm ve baskı, adam öldürmekten daha ağırdır. yalnız, mescid-i haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. sizinle savaşırlarsa onları öldürün. kâfirlerin cezası böyledir.

nisa 74: o hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, allah yolunda savaşsınlar. kim allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.

nisa 89: arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. bu sebeple, onlar allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.

nisa 91: diğer birtakım kimselerin de hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar. eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. işte bunlara karşı size apaçık bir yetki verdik.

tevbe 5: haram aylar çıkınca bu allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. şüphesiz allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

muhammed 4: inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). artık bundan sonra ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. savaş sona erinceye kadar hüküm budur. eğer allah dileseydi, onlardan öç alırdı. fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. allah yolunda öldürülenlere gelince, allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.

maide 33: allah’a ve resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. ahirette de onlara büyük bir azap vardır.

ahzap 61: andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. onlar da orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler.

bakara 193: hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır.

bakara 244: allah yolunda savaşın ve bilin ki, şüphesiz allah hakkıyla işitendir ve hakkıyla bilendir.

nisa 76: iman edenler, allah yolunda savaşırlar. inkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar. o hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.

nisa 84: artık allah yolunda savaş! sen ancak kendinden sorumlusun! mü’minleri de savaşa teşvik et. umulur ki allah inkâr edenlerin gücünü kırar. allah’ın gücü daha üstündür, cezası daha şiddetlidir.

enfal 39: baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. eğer vazgeçerlerse, şüphesiz ki allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

tevbe 14: onlarla savaşın ki, allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. allah, dilediğinin tövbesini kabul eder. allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

tevbe 123: ey iman edenler! kâfirlerden yakınınızda olanlarla savaşın ve sizde bir sertlik bulsunlar. bilin ki, allah kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

saffat 4: hiç şüphe yok ki allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.

bakara 216: savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. allah bilir, siz bilmezsiniz.

enfal 65: ey peygamber! mü’minleri savaşa teşvik et. eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. eğer içinizde yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.

gibi buram buram barış kokan ayetler de "kitab-ı mukaddestedir" zaten.
devamını gör...

bakara 223 "kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin. istikbal için hazırlıklı olun, allah'tan sakının. o'na, hiç şüphesiz kavuşacağınızı bilin, bunu inananlara müjdele."
bu ayetin muhatabı er kişinin yaptığı.
ya da
koloseliler 3-18 "kadınlar kocalarınıza boyun eğin tanrıya olduğu gibi."
bunun muhatabının...
devamını gör...

bilmemektir.
devamını gör...

din olduğu sürece muhakkak ki bir istismar kapısı açık kalacaktır. çünkü din toplumsal bir olgudur. ne zaman ki din olgusu ortadan kalkar ve sadece kişisel inanç kalır ortada o zaman istismar da biter. bazı kişileri bazılarından üstün görmek her zaman ve her zaman insanlık için felaketle sonuçlanmıştır. siz din diye bir olgu oluşturursanız orada din adamı kavramı da ortaya çıkar ve olaylar gelişir. varlığından beri istismar alanı haline gelmiş olan din olgusu ortada olduğu sürece maalesef durum budur.
devamını gör...

pekmezi çok güzel olan meyve.
devamını gör...

merak ettikleriniz varsa sorun diyerek katıldığım veritabanı.
devamını gör...

(bkz: erbain)
devamını gör...

yaşlılıkla beraber gelen göreceli zaman algısından kaynaklanan durum. şöyle düşünün on yaşındaki bir çocuk için bir yıl hayatının yüzde onu olurken kırk yaşındaki bir birey için sadece yüzde iki buçuktur. aylar, haftalar ve günler için de durum aynı. yaşlandıkça zaman algımız değişir ve önceden uzun gelen yıllar, aylar, haftalar, günler çabucak geçiyormuş gibi olur. aynı olay hoşumuza giden durumlarda zamanın çabuk geçmesi, sıkıntılı olduğumuz durumlarda da zamanın yavaş geçmesi şeklinde de meydana gelir. halbuki bu anıları hatırlarken durum tam tersi olur ve sıkıcı ortamı çok kısaymış gibi hoş ortamı ise uzunmuş gibi hatırlarız. çünkü birinde hatırlanacak hiç bir şey yokken diğerinde hatırlanacak çok şey vardır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim