isimlendirmiyorum yazar profili

isimlendirmiyorum kapak fotoğrafı
isimlendirmiyorum profil fotoğrafı
rozet
karma: 1821 tanım: 15 başlık: 8 takipçi: 111
"Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek."

son tanımları


an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu

yıldızları izliyorum. pek özlemediğim bir yerde çok özlediğim bir eylem bu. gökyüzü baş ucumda, yıldızlar sanki gözlerimin içinde. öyle yakın ya da bir his. bu hissi seviyorum.

"gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar"*
devamını gör...

baykuşa çifte yalı bülbüle zindan düştü

nurullah genç'in yağmur şiiri. hem methiye hem hicviye. eleştirdiği düzene karşı nizamı arıyor ve kendisi için muntazam olana sesleniyor. hem intizam hem ihtişam. "bir pelikan hüznüyle yürüdüğü kumsalda" şair onu buluyor.

"ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
sümeyrâ’yı arıyor her damlada bir saray
tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
mekânın fırçasında solmayan resim senin"
devamını gör...

güne bir şiir bırak

sanki bin yıl yaşadım, o kadar çok anım var.

tüm çekmecelerinin içinde bilançolar,
küçük aşk mektupları, şiir ve romans dolu,
tutam tutam saç yüklü, kocaman bir eşya bu,
ki daha az sır saklar kederli belleğimden.
bu bir ehram, sınırsız büyüklükte bir mahzen,
fukara kabri, ne çok ölüsü var içinde.
- ben ayın tiksindiği bir mezarlığım işte,
orda azaplar gibi sürünür uzun kurtlar,
aziz ölülerime durmadan saldırırlar.
solmuş güllerle dolu eski bir odayım ben,
içinde abur cubur, hepsi modası geçen,
ah eden pasteller ve sararmış boucher’ler var,
yapyalnız, boş şişeden bir kokuyu solurlar.

denk değil eğri güne hiçbir şey uzunlukta,
yılların lapa lapa yağan karı altında,
sıkıntı, meyvesidir donuk meraksızlığın,
orantısını sağlar hep ölümsüz kalmanın.
- sen hiçbir şey değilsin artık, ey canlı madde!
bir dehşetin sardığı o taşın ötesinde,
uyuklarken dibinde sis çökmüş bir sahrâ’nın;
bir sfenks ki, meçhulü tasasız bir dünyanın,
hartada unutulmuş, yaban mizacı ile
sadece şarkı söyler batıp giden güneşe.*
devamını gör...

ayrılığı anlatan en güzel cümle

bence ahmet telli'nin "ayrılık ayracı" şiirindeki mısraların bütünü ancak şu mısra ayrıca dikkate değer:

"uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam"
devamını gör...

hayata geç kalmak

epeyce bir zaman böyle düşündüğüm için az daha kanser oluyordum. ondan sonra geçikmişim, yetişmişim, erkenden varmışım... hiç umursamıyorum. şu kadarcık yaşayacağım bir hayat işte; sakin, dingin ve huzurlu.
devamını gör...

sevdiğiniz şairden bir şiir

"bütün bunların üstüne
hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
adın kurtuluştur ama söylememeliyim
can kuşum umudum canım sevgilim."*
devamını gör...

ankara'da yaşamak

her anıyla benzersizdir. ayrılmanın bu denli zor olduğu başka şehir yok benim için. ömrüm boyunca bu şehre yolum düşsün isterim.
devamını gör...

istanbul'un en güzel yanı

ay, dolunay. en güzelini orada gördüm. yeryüzüne inmiş gibiydi.
devamını gör...

hüzün ile üzüntü arasındaki farklar

hüzün arapça, üzüntü türkçe. üzüntü, bir kopuşun, kırılışın öyküsü. hüzün ise kederin, iç sıkıntının romanı. iki dil de bir duyguyu anlatırken biri diğerinden uzun değil, kelimeler her lisanda yaşamayı kavrıyor ve birkaç harfle evrene sunuyor. oysa bir duygu -öykü ve roman gibi- kitap bitse, sayfa tamamlansa da hiç sonlanmıyor. zira kelimeler yaşıyor, insan hayatı ölene kadar tadıyor.
devamını gör...

şiir alıntıları

"çok eskiden yaşadım bu ânı ben"
dersiniz şaşkınlık içinde.
ilk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
birden güneş vuran pencere,

ve tam sırasında tren düdüğü...
işte böyle gelmişti siz dünyada
değilken bir gün öğle üstü
bu renklerle bu sesler bir araya.

yaşamak anımsamak mıdır yoksa?
sanmam, biz de bir sestik belki
birileri için yıllar önceki
şaşırtıcı karşılaşmada.*
devamını gör...

en iyi bitiş cümlesine sahip kitaplar

"kalplerin tarihçesi yazılmadıkça ne tarihe ne romana inanacağım."*
devamını gör...

sözlük yazarlarının sevdiği şiirler

"hezimet ki, mısralardan bir çelenk
esirliğine süs ölçecekler
ve açacak zincirlerinde renk renk
adını bilmediğin çiçekler"*
devamını gör...

geceye bir şiir bırak

hazırlandın diyelim bir yolculuğa
"bu, yalnızlığa da olabilir" diyor birisi
dayanıklı mısın bakalım
silahın nedir
ilkin asfalt ve beton
bir bakarsın önün ardın su kesilir
yüzme de bilmezsin ayrıca

"çocukluktan kalma şeyler bunlar"
diyor matrağa düşkün biri
"nasıl olsa yenilir"
oysa kavradığım her şeyin adını bilmek
biraz bunaltıyor beni
örneğin bir atom santralı projesi
hollanda'daki bir caz konseri
öleceğimi biliyorum nasıl olsa
ama gölgemi önüme düşürüyor
güneş önümden gelirken
şaşırıyorum gövdemi

matrağa alışkınım aslında ama
ille kayayı delen incir,
suları aşan gemi!*
devamını gör...

güne bir alıntı bırak

orhun yazıtları'nda köl tegin'in vefatının yarattığı üzüntü sonrasında geçen "özüm sakındım" ifadesi, endişeli düşünce hâlini ifade etmektedir. bugün efkârlanmak* dediğimiz tabirle kısmen örtüşmekle beraber çok daha derin bir düşünce yönelişini betimler. sakındım ifadesi ayrıca 'kaygı ve düşüncelerimi dile getirdim' anlamında da kullanılır. yazıtlarda sakındım sözcüğü derin bir endişe eşliğindeki düşüncenin ifadesi olarak kavramsallaşır.

sak- kökenli kelimelerin kutadgu bilig'de düşünce eyleminin farklı etkin durumlarını ifade amacıyla kullanıldığı görülüyor. birçok yerde de tam olarak düşünce-düşünme anlamında kullanılmıştır. sak- kök sözünden türeyen kelimelerin eserde 282 ayrı yerde birbirini açan anlamlarda kullanıldığını görüyoruz.

kutadgu bilig'de sak-; uyanık, dikkatli ve tetikte olma durumu, sakınuk; takva sahibi (kötü düşünce ve eylemlerden uzak durma titizliği), sakınç; keder, hüzünlü düşünce hâli; sakış-çı sayma, sayı, hesap, muhasebeci; saklık tedbirli, ihtiyatlı ve uyanık olma; sakın, düşün; saknu, düşünceli, düşünerek ve benzer farkları gözeterek kullanılır.

türkçede sakın vurgusu; "iyice düşün, karşılaştığın konunun ayrıntılarını dikkate alarak karar ver ve davran." uyarısı anlamına gelir. ayrıca sosyal yaşamda gözetilmesi gereken görgü kurallarının odak noktasını teşkil eder. sakınmak, eylem ve davranışın düşünceyle eşgüdümlü olduğunu ifade ederek köklü bir kavram niteliğini taşır. dolayısıyla türkçe üzerinden yürüyen düşünce bir fantezi almaktan çıkar; düşünmek, sakınarak somut ve akılcı bir tutuma bürünür. akılcı tutumu tahrik eden yönüyle sakın vurgusu, gözlem ve deney aşamalarında bütün olasılıkların hesaba katılması, gerekirse bir daha denenmesi ve eldeki bilgi ve bulgulara dikkatlice bakılmasını ikaz eder. bu yönüyle sak- kök sözcüğü türkçe bilim terimleri türetmeye elverişli çağrışımlarla doludur.

sak- kökünden yukarıda verdiğim örnek sözcüklere dikkatle bakıldığında, düşünceye etki eden endişe verici unsurların incelikli bir ayrıma tabi tutulduğu görülür. sakı:n, sakı:ş, sakı:nç sözcükleri en açık örneklerdir. hem teknik hem de duyusal ve duygusal kavramlar, aynı kökten türetilir ve bilgi ile akıl arasındaki bağlantılar çeşitlilik içinde bir uyum yakalarlar.

sakınık ve uyanık olma durumu, türkçe anlam örgüsü içinde bir düşünme yetisi olarak aklın yolculuğundaki uyarı levhaları gibidir. ayrıca güzellik anlayışının dil vasıtasıyla açıklanabilmesi, çok yönlü soyutlamaları gerektirir. duyuların etkinleşmesiyle harekete geçen düşünce, duygusal bağlar kurarak bir güzellik anlayışı geliştirir. düşünce planında güzellik, ister soyut ister somut verilere dayansın, bir gördüğüne inanma durumudur. buna göre inanmak, güzeli görmeyi yani bir tanıklığı gerektirir.

aklın süzülmüş düşünce üretebilmesi, sakıncalı verileri ayırt edebilmesiyle gerçekleşir. bu duruma erişmek için de her an uyanık olmak gerekmektedir. kadim türk düşüncesinde bilge'nin sözünün gıda gibi görülmesini,* beg'in beğenilerin odağında bulunmasını sakınık (titizlikle düşünme) ve uyanık (işleyen akıl) olmalarına bağlayabiliriz. bu aşamada bilge ve bey, toplumsal güven duygusunun teminatları olarak kurumsal bir kavrama dönüşür.

"közün körse ötrü köñül ârzûlar
köñül ârzû kılsa anı kim yığar"

(gözün gördüğü şeyi gönül arzular; gönül arzu edince, ona kim karşı koyabilir.)*

"köñül beg-turur yéti endam öze
begi başlasa bodnu yügrür tüze"

(gönül yedi endam üzerine beydir. bey yol gösterince, halk tereddütsüz onu takip eder.)

"idi yakşı aymış biliglig sözüg
ay ersig küdezgil köñülüg közüg

(bilgili çok yerinde bir söz söylemiştir; ey yiğit, gönülü ve gözü gözet.)

beyitlerde görüldüğü üzere bey kavramı tevriyeli* kullanılarak gönülle ilişkilendirilmiştir. bu da türkçe güzellik (estetik) anlayışının siyaset ve sosyal yaşamı etkileyen gücünün temel ipuçlarını verir. clauson sözlüğündeki açıklamayı dikkate aldığımızda* "gönlü ve gözü gözet" ibaresindeki gözet-közüg sözcüğünün sakınık kavramıyla simetrik anlam ilişkisi ayrıca göze çarpmaktadır.

sak- kök sözcüğü ve türevlerinin kutadgu bilig ışığında anlam çözümlemesine odaklandığımızda görüyoruz ki sakınık, sakınmak ve yakını sözcükler türk düşüncesi, sosyal yaşamı ve güzellik anlayışının diğer kavramları için bir çıta oluşturmaktadır.

macit şayin-türkçenin kalbine doğru
devamını gör...

gülten akın

"seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
uyandım bir sabah gibi değil, öyle değil
nasıl yürür özsu dal uçlarına
ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara" diyerek kelimeleri süsledin, anlamı büyüledin. iyi ki geçtin bu dünyadan.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim