ivy yazar profili

bu durum nasıl tanımlanır bilemiyorum ki... evet, yaşlıydı benim kızım, ufak tefek sorunları vardı, evet! ama bir günde büktü boynunu, çiçek gibi soldu, bir günde çekti gitti. neye uğradığımı şaşırdım, kalbimde bir bomba patladı, kocaman bir delik açıldı. evde nereye baksam, ne yana dönsem duman var. sabah odamın kapısını tırtıklamıyor, kapıyı az geç açsam söylenmiyor,gelip yüzümü gözümü sevmiyor, kesme tahtasının tıkırtılarını duyup koşmuyor mutfağa et vardır umuduyla.
16 yıllık kedim öldü benim. 16 yılın her ânı için minnettar olduğum kedim öldü benim. kalbimde bir bomba patladı ve kocaman bir delik açıldı. kedim öldü benim...

çocukluğumun bir parçası daha gitti...

bağırsak tıkanması/yapışması. şiddetli karın ağrısı, bulantı ve kusma, karında sertlik, ateş, tuvalete gidememe şeklinde kendisini gösteren hastalık.
bir çok sebebi ve şekli olabiliyormuş, biz geçen haftayı kızımdaki incebağırsak yapışması nedeniyle hastanede geçirdik. litrelerce serum, defalarca yapılan görüntülemelerle ameliyatsız çıkmayı başardık. bebekliğinde atlatmak zorunda kaldığı bir bağırsak hastalığıyla bağlantılıymış durumu. (bkz. nek)
başlık çok iç açıcı olmamakla birlikte, herkesin başına gelebilirmiş aslında doktorların demesine göre. en azından ben de şunu şuraya koyayım da bilinsin istedim. belki birilerine faydası olur, kim bilir.

nek (nekrotizan enterekolit intestinal perforasyon), prematüre dünyaya gelmiş bebeklerde görülen bir tür bağırsak hastalığı. erken doğan bebeğin bağırsaklarında üreyen bakterinin, bağırsağı, çamaşır suyu dökülmüş kumaş gibi eritmesi, yer yer de delmesi durumu, yani bağırsak perforasyonu.
tarife bakıldığında dahi tehlikeli olduğu sanırım anlaşılıyor. ben bunu 19 sene önce, ikiz kızlarım 7 aylık dünyaya geldiklerinde, erken doğuma henüz hazır olmayan kızımda yaşadım. 4,5 aylık süre zarfında toplam 7 operasyon geçirdi, perfore olan 20 cm bağırsak alındı. o 4,5 ay her ne kadar bir hay huyla geçtiyse de, bir sürü detay ve istatistik öğrendik maalesef. mesela 2001 yılında abd'nde bu hastalıkla doğan bir bebeğin yaşama şansı %18 iken, burada %2 idi. yani kızımı neredeyse kesin bir ölümün kucağından çekip aldık. sonra yine mesela, kurtulan bebeklerde, körlüğe varan göz hastalıkları olabiliyordu, ondan da yırttık.
1,5 kg dünyaya gelmiş bir bebeği ameliyat masasına yatırıp defalarca opere eden bir cerrahın nasıl mücadele ettiğini, kilolar verdiğini, 36 saatlik nöbetten çıktığı halde sabaha karşı uyanıp hala hastasını arayıp durumunu sorduğunu ve bunca yıl sonra bile bir ailenin süper kahramanı olabildiğini gördük.
kısacası nek, açılımı "kabus" olan bir kısaltmadır, düşmanıma bile dilemem.

günde 1 fincan türk kahvesi, sabahtan başlayarak sınırsız filtre kahve. bu yani...

jane casey kitapları...