joyce yazar profili

dünyanın çoğu su. biz küçükken her yerde çeşme vardı. her yerde küçük dereler olurdu.
köylüler bağları sulamak için birbiriyle kavga ederdi.
yaz yaz gibi kış kış gibiydi. aralık başına gelmeden kar yağardı şubat sonuna kadar kalırdı.
bunca baraj var hala su krizi oluyor.
bir elli yıl sonra bu su işi çok sorun olacak belli.

yav kardeşim ben bunu aldım akort yapmadan göndermişler. uğraşıyorum bir türlü akordu tutturamadım. teller kopar diye çok kasmadım. bağlamamda çok tel koparttım çünkü.
şimdi bu akustik gitarın en alt iki teli plastik. bende klasik gitar var onunda son üç teli plastik. diğer tüm teller çelik.
ben anlamadım şimdi akort yok ondan belki. daha caddelerde rüzgar şarkısını çalamadım. klasik gitarda yine yakın melodiler çıkıyordu.
ülkede sanat gelişmiyor diyorlar aha bu yüzden. akortta pes edersen melodiyi bulamazsan hoşuna gitmezse ne yapacan. klarnet alsam bu sefer daha kolay olabilir mi.
öttürmeli bir şey sonuçta. bu enstrümanları kim icat etmiş perde nota demiş tel takmış valla ilginç.
en karışığı piyano sanki.

turşunun içinde sarımsak oluyor zaten. ayrıca turşu yapmak hımm. çok ağır olur o ya. olmaz mı. turşusu kurulmayan şey kalmadı.

cuma günü herkes hastaydı. bana da bulaştı tabi. gece çok kötü uyudum. böyle bir üşütmek yok . ne yemek yiyorum ne sigara ne su içebildim. sıcak banyo yapıp ilaç içtim. arkadaşım aradı 1 gibi. çarşıya gidelim dedi. önce hastayım dedim sonra dur geliyorum dedim. akşama bir çorba yaptım ısındım ısındım yemek yedim . iyileştim . allah hasta olanlara yardım etsin . hayat çok zor hastayken. hiçbir tadı yok eziyet resmen.
en önemlisi sağlık huzur . uzun zamandır hasta olmuyordum. vücudun direnci de bir yere kadar.

muhteşem bir ilk yarı oynadık. 2-0 öndeyiz.

geçen kurum toplantısı vardı. ya ben böyle bir şey görmedim zaman geçmiyor. elimde anahtarlık çevir çevir . ya bazende galatasaray ın maçı olacak akşam olmuyor. bazen cuma günleri bir türlü akşam olmuyor.
ramazanda iftar bir türlü gelmiyor bekle bekle .
ne basit şeyler aslında yazarken farkettim.

ne olursa olsun işime yaramayacak .
benim mezarımın üstünde bir alıç ağacı olsun isterdim.
sarı veya kırmızı olabilir farketmez.
böyle yüksek tepelik bir yer olabilir. öyle taşa falanda gerek yok. sade sessiz sadece hayvanların gelip geçtiği bir yer olabilir. ölümüm kimseyi üzsün istemem. kimse ağlasın istemem. kimse benim yüzümden masrafa girsin ne bilim ziyaret etmek zorunda hissetsin kendini istemem.
dua ne bilim iyi dilekler havadanda gelebilir gidebilir .

ben inanan bir insanım . geçerli sebeplerim var . böyle yanarım acı çekerim gibi bir korkuyla inanmıyorum. aslında büyük beklentilerimde yok. insan olarak zaten kendimi kötü birisi olarak görmüyorum.
büyük hırslarım yok. hani bana sorsan vatanım için ölürüm derim. boş yere gidip başkalarının ülkelerine savaş açıp kimseyi öldüremem öldürmem. öyle cihatmış toprak kazanmakmış falan nedir öyle bu devirde hem de.
kendimden örnek vererek gidiyorum mecburen .
yazma işi en çok böyledir zaten. sohbetlerde böyledir. diğer türlü ya dedikoduya girer ya başkalarının her şeyini kopyalamış bir papağan olursun. derler ee sen ne düşünüyorsun , bırak onları.
işte bu ilahi adalet bakanlığı düşüncesi bile bir yaratıcı fikri için üzücü. allah affetsin yani bu dünyada her tür kötülüğü yapmış kişinin öbür tarafta çektiği acı bu dünyada acı çeken kişinin ne işine yarayacak. mükafatı olacak değil mi.
hadi öyle diyelim. peki dinler din adamları onca inanan insan bunlara göz yumarken.
insan acıyı çekerken yönetenlerin bile ya dur öbür tarafta kralsın be oğlum demesi. bu devlete dine hukuka insanlığa vatana ahlaka vs nasıl inanır güvenir insan.
bu çok acizce ve yanlış.
ne gerek var o zaman normal bir insan olmaya .
kime neyi anlatıp inandıracaksın.
bunlara alışmamamız gerekti. kabul etmememiz gerekti.

aslında kaz ördekgiller ailesinden . beyaz pekin ördeklerine bakın kazlara benziyor ama ayakları kısa yere yakın ördekler.
ördekler aslında çok pis. hem her şeyi yiyor hem ishal gibi sürekli işiyor. cıvık boku var. kaz her şeyi yemiyor katı samansı boku var.
kaz soğuğu seviyor . kaz yumurtası zaten bayağı büyük.
kaz hem saldırgan olabiliyor. fare yılan vs ne bulsa saldırabilir. özellikle erkek kazlar çok saldırgan olabilir.
kaz eti ördeğe göre daha yağlı.
sesleri farklı . ördek küçük kaz büyük.
ikisini de besledik ve ben kaz diyorum.

biraz önce gelmiş yedim. şekeri az . acaba diyorum bizim oralarda yağmur az su az. hem şekerli hem kokusu daha yoğun olabilir mi. yeşili ve siyahı var . siyahı daha yaygın.
bunun üzüm suyu olan hali çok güzel.

mutluluk istiyorsan, sana da düşman olurlar
sonra haklı çıkarsın ve sanma pişman olurlar
çıkarsız hiçbi' yolun peşinde koşmamışlar
çaresiz bi' derde karşı hayaller kurmamışlar.

inanmak için nedeni olan insandır. dünyanın bütün dinleri böyle zaten. yağmur ormanları kabileleri afrika’nın yerli kabileleri hindistan ın en ücra yerindeki küçük bir inanç insanları hepsi buna inanır. dans eder kurban keser bir ibadet şekli bulur yapar.
boşluğa edilmiş bir dua gibi cümle gibi haykırış gibi değil mi. diil ! tanrı duymuyorsa bile bu bir kayıt alma şekli. tanrı cevap vermiyorsa bile bir nedeni vardır. iyi ya da kötü bir nedeni.
insan elinden gelenleri yapıp gerisini mutlaka birilerine yükler. bu güneş olmuş ateş olmuş yağmur nehir ne varsa dünyada bir dini anlamı olmuş. anlam yüklenmiş.
düşecek uçak gibi . elinden bir şey gelmez ne yapacak dua edecek af dileyecek yardım isteyecek.
tanrı kendisini duyuyor duyacak daha önce bunu deneyimlemiş olarak görür kendini.
bir tanrı fikrine inanan herkes yapar bunu buna inanır.

(bkz: normal sözlük yazarlarını mahkemeye vermek)

kemalistler ne sağcı ne solcudur. kemalizm kemalistlik vs hep etiket hep atatürk ü kullanmak için uydurulmuş . yaptığı her şeye bahane olarak kullanılmış şeyler.
sonra zaten ortaya akp çıkıyor. onlarda din adına yapıyor güya her şeyi. herkes vatanı seviyor insanı seviyor demokrasi vs diyor ama herkes .
herkes hain arıyor ortalıkta . kendisinden başka herkes bir şeyler ama sonuç işte bu kısır döngü.

dünyanın en aşağılık mesleği nedir deseler herkes aşağı yukarı aynı şeyleri söyler değil mi.
oysa daha kötü meslekler var. lafta hukuk herkese lazım savunma hakkı kutsaldır falan.
insan para için bedenini satar bunu bilirsin. para için bedenini ruhunu idealini tüm benliğini satanlar ne olacak.
hani orta yollu bir dava olur haklı taraf olur bu normal dersin.
bunlar bir de ortamlarda hak hukuk adalet eşitlik vicdan ne varsa nutuk atarlar.
böyle ekmek yemektense ölmeyi tercih ederim. bu mu saygınlık .
leşle beslenen kargalar akbabalar daha saygın normal .
böyle hukukçu falan diyorlar kendilerine . sürekli ayrıcalık bekliyorlar. sorsan herkes onları kıskanıyor. ne kadar vakıf üniversitesi varsa hukuk fakültesi açmış.
her yer avukat. asgari ücretin az üstüne çalışan avukatlar var.
ideolojilerini her tür hukuk hak vs den üstün tutanlar dolu. aha bakın meclisin yarısından fazlası avukat vs sonuç.

bir köyün 2 bin dönüm tarım arazisi oluyor. bazen bir yerden bir yere gidince diyelim 3 km uzağa ne uzak diyorum. aklıma eski zamanlarda şehir fetihleri geliyor.
ya o kadar alana ne kadar büyük bir şehir kurarsın. yani toprak herkese yetermiş. sen kalk savaş yap milyon km2 toprak sahibi ol. neden neden. sonra uğraş oraları elde tutmak için.
bunun denizi var dağı var nehri var daha.
260 dönüm alanda yaşıyoruz biz. valla bir uçtan diğerine gidemiyoruz hep araçlar vızır vızır çalışıyor.
o kadar insan var üst taraflar ıssız . çakallar geliyor tilkiler geçen domuz girmiş geziyor. o kadar insana bu alan çokmuş yani. tabi ekip biçilse az kalır herkes aç kalır.
haritada bakınca şehirler çok büyük ülkeler büyük okyanuslar büyük .
daha bunun uzayı var .
bana deniz kıyısında bir beylik verselerdi bir iyon şehri ne bilim işte bir likya gibi bir yer . acaba daha fazlasını ister miydim. roma gibi moğollar gibi habire savaş fetih peşinde koşar mıydım.
bütün bunlara rağmen insan bir buçuk metre toprakta yatıyor işte.

evren neden bu kadar büyük peki. samanyolu galaksisinde 250 milyar mı ne yıldız varmış. böyle milyarlarca mı ne galaksi varmış belkide milyonlarca hadi binlerce olsun. demek ki evrenin büyüklüğü bizim aklımızın alamayacağı bir büyüklük. bilimsel bir kesinliği yok tahminlerle dolu üstelik. ışık yılı deyip duruyorlar .
neden bu büyüklük . bu kadar büyük bir evrende neden dünya neden insan onca kural din yasak var.
bir simülasyon fikri için bile büyük bir evren var.

hatırlanan o kadar saçma şey varken gerek var mı.
ömer seyfettin ilk cinayet isimli hikayesinde tolstoy dokuz aylıkken küvete konduğunu hatırlıyor diyor. ben 4 yaşımı hatırlıyorum. tolstoy bir sanrı yaşıyor hayal kuruyor olabilir mi. üç dört yaşındaki bir olayı geçmişe bağlamış olabilir mi.

her iş yerinde olur bunlardan. işi başkasına öğretmez böylece herkes ona muhtaç olsun. vazgeçilmez olsun ki rahat etsin. mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur.
lokantada fırıncı lahmacun pide açmayı öğretmez, muhasebe vs öğretmezler işte aklınıza ne geliyorsa . allah tan artık bilgiye kolay ulaşılıyor.
hani eskiden ustalar kılıç zil nal vs yapımını her çırağa öğretmezmiş.
dünya da böyle az insan olmuş. yoksa bugün bulunduğumuz teknolojiye ulaşamazdık. bilgi birike birike sonraki nesillere aktarılarak bugünlere geldik.