kafası kendinden güzel yazar profili

adaletin herkese lazım olacağı bir gerçektir. bu a partili b partili meselesi değil. ki örneğini şu yakın tarihte gördük. ümit özdağ hocanın gözaltına alınmasından sonra lokum dağıtan denyonun bugün imamoğlu gözaltına alındı diye yanmasını sosyal medyada görüyorum. bir iş hukuksuzsa hukuksuzdur. kişinin karakteri, görüşleri önemli değil. ülkemin halini gördükçe üzülüyorum, durduk yere borsa oynadı, döviz, altın oynadı. güven azaldı. türkiye'de yaşamak gerçekten çok stresli.

bazen şöyle aaaağğğğ diye evin içerisinde bağırasım geliyor, sanırım deliriyorum sözlük.

açılan tüm şarkılara baktım paylaşan olmuş mu diye, yok. nasıl olmaz şaşkınım.

kadın düşmanı değilim ama gerçekten kadınların çoğu çok zor anlıyor esprileri be. valla agamla göz göze gelmek yetiyor kahkahayı basmak için ama kadınlarla öyle olmuyor pek. ya suçu belki de kendimizde aramak lazım, belki onların frekansına geçemiyoruzdur.

"dangalak bir adam olmayayım diye mücadele verirken fazla efendi oldum ... bu da seni daha sömürülebilir biri yapıyor."
bu cümle benim bir şeyleri fark etmemi sağladı. artık dangalak olmaya çalışıyorum ve inanın dangalaklar kazanıyor.

güneşten solar paneller vasıtasıyla alınan güç. bu gücü elektriğe çeviren solar enerji sistemleri benim ilgimi çeken bir alan. 1 senedir de evimde faydalanıyorum, kendim kurdum evimin çatısına. hibrit sistem kullanıyorum, biraz elektrik şirketinden biraz güneşten 800 lira gelen faturam 400 lira geliyor.
bu konu hakkında bilgi almak isteyen olursa mesaj atabilir. elimden geldiğince yardımcı olmak isterim.

böyle bir kulüp varmış ve beni üye yapmamışlar. bu unsuz ekmek, kitapsız kütüphane, öğrencisiz okul, ağaçsız orman gibi bir olay. kulübü açan arkadaş kimse kınıyorum kendisini. insan nezaketen bir davet eder.

siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz!

y kuşağı vatandaş olarak uçmaya razıyım, mümkünse şöyle uzaya doğru falan fırlatın gitsin abi beni. zaten aranızda kaldıkça delirmemek elde değil, en azından akıl sağlığım yerinde olur, uçmanın keyfini çıkarırım.

genelde depresyona girer gibi olduğum zamanlar da açıp dinlediğim sevdiğim parçalardan biri. melodisi, sertap'ın ses rengi, biraz umut verircesine sözleri... yapmışlar abi, şimdi çıkan parçaların en iyisi bu parçanın yanından geçemez.

gün geçmiyor ki ülkemizde şaşırılacak bir olay olmasın. ücretli öğretmen ilanında ingilizce branşı şart değilmiş ve kitaba baksa yeteceğini söyleyen bir ilan. öğretmen alım ilanı falan değil aslında, eleman aranıyor ilanı demeliyiz. ülkenin geldiği son durum bu. eğitimin başında yt varsa her şey mümkün.

diyalize giriyor galiba, allah şifa versin dayıcım.

yunanca dönsen bile ferdi özbeğen, nilüfer gibi sanatçılarımızın dönsen bile parçası hatta yeni neslin bileceği yener çevik'in hüzn-ü hecem parçasının komşudaki versiyonu diyebiliriz.

hiç böyle bir hediye nasip olmadı. eğer olursa bu kişi evleneceğim kadın olmasını isterim. umarım ölmeden yaşarız bu duyguyu.

kuzey kore : muhafazakar
suriye: yıkılmadım ama ayakta da değilim
çin : orijinal abibas-nixe
yunanistan: pc açtıran komşu çocuğu
türkiye: şansına yaşayan yazar

ülkenin bütünlüğünü gelecekteki sorunlardan korumak için çabalayan, günlerdir tutuklu siyasetçi. tatlı su solcusu, pkk terör örgütü yandaşı olsaydı bütün ülke düşmanları hüloğğğ başlardı tutuklandı da kaç gündür cezaevinde de vs. diye.
ben bu adamın iyi mi kötü mü olduğunu tek bir kıstasa bakarak karar veriyorum. bu vatan için can vermiş insanların yakınları bu insanı seviyor mu sevmiyor mu? cevap belli.

yazdıklarını okumaya çalışırken gözleriniz kanayabilir. ne imla var ne de noktalama. o yüzden hiç okumaya çalışmayın, zaten fikrinin de bir önemi yok. üslup zaten yok, her şeyi ben bilirim havasında totosundan bir şeyler türetiyor. zaten uludağ sözlükten gelen birinin hayırlı akıllı uslu bir insan evladı çıkmasını beklemek kerhaneye girip bakire aramakla eşdeğer(elbette istisna yazarlar vardır, sözüm meclisten dışarı).

kısacası türk düşmanı, kaynağı totosu olan, uydurma tarih yazan, üslubu leş ılık yazarımsı varlık.

birkaç tanım öncesinde söylediklerinin bir hükmü olmayan zırvalayan bir yazarımsının uzun uzun yazısını okuyup değerli vaktimi kaybetmek istemedim. ancak cacık örneği gözüme çarptı. iddia ettiği cacık kelimesi bile yalan. cacık farsça bir kelimedir. internette ufak bir araştırma yaparsanız zaten anlarsınız.
t:kültürler arasında etkileşim olmuştur ancak bunu yunanlıların abarttığını düşünmekteyim, bu başlığı açan biri olarak da halen aynı görüşteyim. bazı .ptal ırkçılar, türk düşmanları bu gerçeği kabullenemese de biz 1000 yılı aşkın yazılı ve ''kanıtlanabilir'' tarihimizle birçok medeniyeti etkiledik ve etkilemeye devam ediyoruz. uydurma bilgilerle tarih yazmaya çalışmıyoruz. bu memleketin ekmeğini yiyip de yunan tohumu gibi davranan herkesin bu memleketin topraklarından tez zamanda ayrılmalarını daha doğrusu def olmalarını isterim, inşallah o günleri de görürüz. çünkü malum şey içeriden olunca kapı kilit tutmuyor.

bana benzediğini düşündüğüm(tamamen değil ama genel olarak) yazarımız.
taa kaç senedir sözlükte olup yeni keşfetmiş olmam da benim ayıbım olsun.

muhalefet dediğin öyle laf olsun diye yapılmamalı zaten, öyle olunca 20-25 yıl değişmez işte iktidar.

uzun zamandır kimseye musallat olmuyordum, dünden beri böyle bir boşluk hissettim, nasılsın diyenimin olmadığını farkettim, birkaç yazara musallat oldum olmasına da millet kazuletleşmiş, beton duvar gibi haller almış. konuşuyorum sesim duvara çarpıp geri geliyormuş gibi.

her neyse arkadaşlar. belki size de soran yoktur bu soruyu. tüm bu soruyu alamayan kalbi güzel insanlara soruyorum. nasılsınız arkadaşlar? umarım keyfiniz yerindedir.