tüm benliğini kimliğini işyerinde takdir edilmek, bulunduğu ortamda herhangi bi sebepten öne çıkmak üzerine inşa eden, hayattaki tek amacı bu olan insanlarla birlikte çalışmayı geç aynı ortamda bulunmam bile insanı acayip aşağı çekiyor. sen sabah aldığın çiçeğe baka baka için kıpır kıpır çalışmaktayken biri yanına geliyor ve en basitinden, fikrini sormamana rağmen, üzerindeki kıyafetin renginin sana yakışmadığını söyleyerek alıyor tüm o enerjini. ne acayip ya.
keşke okullarda okuma yazmayı öğrettikten hemen sonra, sınır nedir, nasıl korunur, neden ihlal edilmemelidir öğretilse. dünya ve içindekilerin bana herhangi bişey borçlu olmadığını düşünüp kabuğuma çekiliyorum. bu defa insanlar ellerinde çekiçle kabuğumu kırmaya çalışıyorlar. neyse kötülüğün sınırı var ama cehaletin yoktur derler, doğruymus…
ayrıca türkü çok güzeldi, çok severim zaten. teşekkür ederim, dinlemedeyiz efendim :)
bazı insanlar gerçekten hiç değişmezler. keşke onların yerine biz değişsek de onların değişmeyeceğini kabul etsek. bi sonraki şarkı bana gelsin lütfen ya çok ihtiyacım var. ne olursa olur, kabulüm. sevgiler..
“mavi yaz akşamlarında, özgür, gezeceğim,
ayaklarımın altında nemli, serin kırlar;
başakları devşirip otları ezeceğim,
yıkayıp arıtacak çıplak başımı rüzgar.ne bir söz, ne düşünce, yalnız bitmeyen düş
ve yüreğimde sevgi; büyük, sonsuz, umutlu,
çekip gideceğim, çingene gibi, başıboş
doğada, -bir kadınla birlikte gibi mutlu.”
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.