1.
kurtlar vadisi
öncelikle bir konuya değinmek istiyorum, dizide "devlet yok" diye bir şey yok.
nasıl bu yargıya varmışlar anlamadım.
13. bölüm. süleyman çakır, kumarhanesinin müzik sistemini kuran kişinin kendisini kandırmasını öğrenmesi üzere şahsın kulağındaki küpeyi çektiği için mahkemeye gitmiş, 5 yıl ile yargılanmaktadır.
27. bölüm. çakır hapishaneden kaçmış. polat alemdar çevirmede bir polis memuru tarafından "sabaha kadar ezdirilmekle" tehdit edilebiliyor. o dönem polis memurunun bir özgül ağırlığı var.
30. bölüm. çakır, savcının ölümünden sonra derya'nın arabası ile kaçan polat için göreve yeni gelmiş savcıya hesap veriyor. "sen kadınlardan himmet bekliyorsun ya çakır; devlet seni kadın yapar, sana da çok koca bulur"
-bak çakır, artık her şey değişti. size babalık yapan devlet, hainlik gördü mü evlatlıktan reddeder, nüfustan kaydını düşer.
30. bölüm. seyfo dayı sorgulanıyor. 2. sorgusu. yer ve kişi belirtmiyor. işkence ediliyor. asla üslubu değişmiyor.
30. bölüm. laz ziya sorguya alınıyor.
55. bölüm. laz ziya ve hüsrev ağa yargılanıyor
daha 100 tane yazarım. ama mesele bu değil. bugün yazacağım mesele farklı. kurtlar vadisinin 2003 yılında aslında nasıl türkiye'nin belki de en etkili politik temellerini yerinden oynatan bir "dizi" olduğundan bahsedeceğim.
öncelikle kurtlar vadisi nasıl bu kadar başarılı oldu? nasıl türkiyenin "politik" değerlerine kadar dokundu?
öncelikle meselenin biraz başına gideceğim, 90'lar.
faili meçhul cinayetler, devlet-mafya hesaplaşmaları, alaattin çakıcı- peker, uğur evcil, öldürülen kürt iş adamları, uyuşturucu kaçakçıları, silah kaçakçıları, özdemir sabancı suikastı, susurluk kazası derken belki de 90'lar türkiyesi, cumhuriyet tarihinde devletin otoriter birliğininin en zayıf olduğu, devletin kendine dahi yetemediği bir dönem olabilir.
*
aslında 2003 yılında yayın hayatına giren bu "vurdulu kırdılı" (!) dizinin neden bir fenomene dönüştüğünü anlamak için 90'ları ele almak gerekiyor.
derin- devlet ve çeteler kavgasını analiz etmek gerekiyor.
90'larda devletin çizdiği "güçsüz devlet" algısı, mafyaların memlekette cirit atması, faili meçhuller suikastler ve 2001 krizi ile aslında türkiye yepyeni bir profilde; güçlü, "dediğim dedik, çaldığım düdük", yeri geldiğinde diktatör, yeri geldiğinde demokrat bir otorite aramaya başladı.
2003 yılında kurtlar vadisi'nin çizdiği türkiye profilinde, halkın tepkisini çok güçlü bir liderlik, her türlü çeteye izin vermeyecek kadar istikrarlı devlet yapısı umudu gördükleri ak parti'ye oluk oluk akıttıkları oylarla göstermesini analiz etmek kesindir.
kısacası bir ülkedeki popüler kültür araçlarının temaları o ülke insanlarının o dönemdeki dünyayı nasıl algıladıklarının göstergesidir.
ve bu kadar aslında realitenin içinde olan bir dizinin senaryosu, 90'ları belki de en çok analiz eden isimlerden biri olan soner yalçın ve necati şaşmaz*'ın kardeşi raci şaşmaz tarafından yazılıyor.
teknik senaryo raci şaşmaz tarafından, politik temel senaryoları ise soner yalçın tarafından kurgulanıyor.
kurtlar vadisi'nin senaryosunun türkiye'nin gelmiş geçmiş en sağlam senaryosu olduğunu söylemek yanlış olmaz.
vadi'nin senaryosunda boşluk yoktur. 1. bölümden sonu yazılmıştır. kesindir yani.
2 bölümde izlediğin bir olay 90'larda bir olayın kilidi olur. hikaye oturur.
karakterlerin çizgileri vardır. tutarsız değildir bir çoğu.
karakterleri kendinde görürsün, olayın içine girersin.
karakterler sende duygu bırakır.
örneğin ilk bölüm çakır 3 kişiyi öldürmüştür.*
manyak lan bu dersin ama bu gider 10 dakika sonra tarlada çocuklarla top oynar, seversin.
testere necmi, kendi annesini ve ustasını kör testere ile kesmiştir, gaddar birisidir. merhametsiz allah'tan korkmaz bir adamdır.
laz ziya, yine gaddar bi adamdır. kendi karısını asmıştır. onu elleriyle ölüme yollamıştır. ama torunlarının üzerine titrer, kötü bir baba olduğu kadar iyi bir dededir aslında.
hüsrev ağa, uyuşturucu üreticisidir. insanları zehirler, öldürür. ama konseyin ortasında hikaye de anlatır fıkra da anlatır.
(bkz: köprü hikayesi)
karakterler arasında boşluk yoktur, değişen karakter yoktur. sırf izleniyor diye karakterler uzatılmaz. ölür. nokta.
nasıl bu yargıya varmışlar anlamadım.
13. bölüm. süleyman çakır, kumarhanesinin müzik sistemini kuran kişinin kendisini kandırmasını öğrenmesi üzere şahsın kulağındaki küpeyi çektiği için mahkemeye gitmiş, 5 yıl ile yargılanmaktadır.
27. bölüm. çakır hapishaneden kaçmış. polat alemdar çevirmede bir polis memuru tarafından "sabaha kadar ezdirilmekle" tehdit edilebiliyor. o dönem polis memurunun bir özgül ağırlığı var.
30. bölüm. çakır, savcının ölümünden sonra derya'nın arabası ile kaçan polat için göreve yeni gelmiş savcıya hesap veriyor. "sen kadınlardan himmet bekliyorsun ya çakır; devlet seni kadın yapar, sana da çok koca bulur"
-bak çakır, artık her şey değişti. size babalık yapan devlet, hainlik gördü mü evlatlıktan reddeder, nüfustan kaydını düşer.
30. bölüm. seyfo dayı sorgulanıyor. 2. sorgusu. yer ve kişi belirtmiyor. işkence ediliyor. asla üslubu değişmiyor.
30. bölüm. laz ziya sorguya alınıyor.
55. bölüm. laz ziya ve hüsrev ağa yargılanıyor
daha 100 tane yazarım. ama mesele bu değil. bugün yazacağım mesele farklı. kurtlar vadisinin 2003 yılında aslında nasıl türkiye'nin belki de en etkili politik temellerini yerinden oynatan bir "dizi" olduğundan bahsedeceğim.
öncelikle kurtlar vadisi nasıl bu kadar başarılı oldu? nasıl türkiyenin "politik" değerlerine kadar dokundu?
öncelikle meselenin biraz başına gideceğim, 90'lar.
faili meçhul cinayetler, devlet-mafya hesaplaşmaları, alaattin çakıcı- peker, uğur evcil, öldürülen kürt iş adamları, uyuşturucu kaçakçıları, silah kaçakçıları, özdemir sabancı suikastı, susurluk kazası derken belki de 90'lar türkiyesi, cumhuriyet tarihinde devletin otoriter birliğininin en zayıf olduğu, devletin kendine dahi yetemediği bir dönem olabilir.

aslında 2003 yılında yayın hayatına giren bu "vurdulu kırdılı" (!) dizinin neden bir fenomene dönüştüğünü anlamak için 90'ları ele almak gerekiyor.
derin- devlet ve çeteler kavgasını analiz etmek gerekiyor.
90'larda devletin çizdiği "güçsüz devlet" algısı, mafyaların memlekette cirit atması, faili meçhuller suikastler ve 2001 krizi ile aslında türkiye yepyeni bir profilde; güçlü, "dediğim dedik, çaldığım düdük", yeri geldiğinde diktatör, yeri geldiğinde demokrat bir otorite aramaya başladı.
2003 yılında kurtlar vadisi'nin çizdiği türkiye profilinde, halkın tepkisini çok güçlü bir liderlik, her türlü çeteye izin vermeyecek kadar istikrarlı devlet yapısı umudu gördükleri ak parti'ye oluk oluk akıttıkları oylarla göstermesini analiz etmek kesindir.
kısacası bir ülkedeki popüler kültür araçlarının temaları o ülke insanlarının o dönemdeki dünyayı nasıl algıladıklarının göstergesidir.
ve bu kadar aslında realitenin içinde olan bir dizinin senaryosu, 90'ları belki de en çok analiz eden isimlerden biri olan soner yalçın ve necati şaşmaz*'ın kardeşi raci şaşmaz tarafından yazılıyor.
teknik senaryo raci şaşmaz tarafından, politik temel senaryoları ise soner yalçın tarafından kurgulanıyor.
kurtlar vadisi'nin senaryosunun türkiye'nin gelmiş geçmiş en sağlam senaryosu olduğunu söylemek yanlış olmaz.
vadi'nin senaryosunda boşluk yoktur. 1. bölümden sonu yazılmıştır. kesindir yani.
2 bölümde izlediğin bir olay 90'larda bir olayın kilidi olur. hikaye oturur.
karakterlerin çizgileri vardır. tutarsız değildir bir çoğu.
karakterleri kendinde görürsün, olayın içine girersin.
karakterler sende duygu bırakır.
örneğin ilk bölüm çakır 3 kişiyi öldürmüştür.*
manyak lan bu dersin ama bu gider 10 dakika sonra tarlada çocuklarla top oynar, seversin.
testere necmi, kendi annesini ve ustasını kör testere ile kesmiştir, gaddar birisidir. merhametsiz allah'tan korkmaz bir adamdır.
laz ziya, yine gaddar bi adamdır. kendi karısını asmıştır. onu elleriyle ölüme yollamıştır. ama torunlarının üzerine titrer, kötü bir baba olduğu kadar iyi bir dededir aslında.
hüsrev ağa, uyuşturucu üreticisidir. insanları zehirler, öldürür. ama konseyin ortasında hikaye de anlatır fıkra da anlatır.
(bkz: köprü hikayesi)
karakterler arasında boşluk yoktur, değişen karakter yoktur. sırf izleniyor diye karakterler uzatılmaz. ölür. nokta.
devamını gör...